mülk - Türkisch Englisch Wörterbuch

mülk

Bedeutungen von dem Begriff "mülk" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 51 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
mülk property n.
Violence against property and people must cease and the hostages released.
Mülke ve insanlara yönelik şiddet sona ermeli ve rehineler serbest bırakılmalıdır.

More Sentences
mülk possession n.
This is a map of British possessions and colonies.
İşte bu İngiliz mülklerinin ve kolonilerinin bir haritasıdır.

More Sentences
mülk premises n.
General
mülk real estate n.
There are many reasons why Lincoln real estate is so attractive to buy or invest in property for sale in Nebraska.
Lincoln gayrimenkulünün Nebraska'da satılık mülk satın almak veya yatırım yapmak için bu kadar cazip olmasının birçok nedeni vardır.

More Sentences
mülk estate n.
Mary, finally forced to leave her estate, finds the local peasants hostile.
Sonunda mülkünü terk etmek zorunda kalan Mary, yerel köylüleri düşmanca bulur.

More Sentences
Trade/Economic
mülk property n.
They also have problems in connection with their property in Kosovo and with asserting ownership of that property.
Ayrıca Kosova'daki mülkleri ve bu mülklerin sahipliğini iddia etme konusunda da sorunlar yaşamaktadırlar.

More Sentences
General
mülk landed property n.
mülk freehold n.
mülk condo n.
mülk power n.
mülk tangible n.
mülk domain n.
mülk asset n.
mülk hereditament n.
mülk demesne n.
mülk tenementum n.
mülk real property n.
mülk ground n.
mülk acres n.
mülk catel [obsolete] n.
mülk tenure n.
mülk astate [obsolete] n.
mülk kelter [dialect] n.
mülk having n.
mülk demean [obsolete] n.
mülk demeane [obsolete] n.
mülk demeanes n.
mülk diggings n.
mülk prop (property) n.
mülk proper [obsolete] n.
Trade/Economic
mülk real property n.
mülk article n.
mülk property reserve n.
mülk tangible personal property n.
mülk possession n.
mülk asset n.
mülk real estate n.
Law
mülk domain n.
mülk premises n.
mülk real property n.
mülk dominion n.
mülk tenement n.
mülk freehold n.
mülk thing n.
mülk demain n.
mülk demaine n.
mülk fee estate n.
Social Sciences
mülk royal authority n.
Archaic
mülk traffic n.
mülk demayne n.
mülk demeane n.

Bedeutungen, die der Begriff "mülk" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 438 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
mal mülk property n.
I have a lot of property.
Bir sürü malım mülküm var.

More Sentences
General
devre mülk timeshare n.
In my own country the victims of timeshare fraud have banded together to try and demand action.
Benim ülkemde devre mülk dolandırıcılığı mağdurları bir araya gelerek harekete geçilmesini talep ettiler.

More Sentences
mal mülk goods n.
I am considering selling all of my goods to provide money for my new enterprise.
Yeni girişimime para sağlamak için tüm malı mülkü satmayı düşünüyorum.

More Sentences
mal mülk possessions n.
Less possessions, less boredom.
Ne kadar az mal mülk, o kadar az sıkıntı.

More Sentences
teminat (borca karşı gösterilen ve bir mülk, tahvil, senet vb'ne dayalı) collateral n.
I put up my mom's diamond ring as collateral for my car.
Arabamın teminatı olarak annemin elmas yüzüğünü gösterdim.

More Sentences
kişisel mülk personal property n.
The cyber-criminals usually steal someone’s money, personal property, or sensitive information.
Siber suçlular genellikle birinin parasını, kişisel mülkünü veya hassas bilgilerini çalar.

More Sentences
özel mülk private property n.
Anything can become private property and be used for somebody's personal gain.
Her şey özel mülk haline gelebilir ve birilerinin kişisel kazancı için kullanılabilir.

More Sentences
Trade/Economic
mülk sigortası property insurance n.
Many bar owners obtain property insurance as part of a package policy.
Birçok bar sahibi, paket poliçesinin bir parçası olarak mülk sigortası yaptırır.

More Sentences
kişisel mülk personal property n.
Listed property is a specific type of personal property in a business.
Listelenen mülk, bir işletmedeki belirli bir kişisel mülk türüdür.

More Sentences
özel mülk private property n.
Water resources should not be seen as one country's private property, but as a shared global resource.
Su kaynakları bir ülkenin özel mülkü olarak değil, paylaşılan küresel bir kaynak olarak görülmelidir.

More Sentences
mülk sahibi property owner n.
Expropriation is the process by which the government takes over private property from the property owner.
Kamulaştırma, hükümetin özel mülkiyeti mülk sahibinden devraldığı süreçtir.

More Sentences
Law
özel mülk private property n.
You're trespassing on private property.
Özel mülke izinsiz giriyorsun.

More Sentences
General
mülk sahibi landholder n.
devir ve ferağ edilemeyen mülk entailed property n.
devlete kalan mülk escheat n.
mal mülk possession n.
ikinci mülk second estate n.
mal mülk sahibi rich person n.
doğuştan hak kazanılan mülk apanage n.
devre mülk timesharing n.
mülk sahipliği landlordism n.
mülk edinme seisin n.
mülk sahipliği landlordship n.
taşınmaz mülk premises n.
kişisel mülk personal estate n.
devre mülk time share n.
mülk sahibi zemindar n.
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeyen mülk sahibi absentee landlord n.
mal mülk alma estating n.
mülk sahibi sınıf propertied class n.
satılmaması koşuluyla verilen mülk entail n.
hisseler, emlak, mülk, mallar (bir kimsenin veya bir kuruluşun sahip olduğu) holding n.
özel mülk peculiar n.
mülk edinme seizin n.
yavaşça veya gizlice tecavüz etme (hak, mülk) encroaching n.
hindistanda bulunan kalıtsal mülk taluk n.
borca karşı gösterilen ve bir mülk senet vb'ne dayalı teminat collateral security n.
mülk sahibi landlord n.
doğuştan hak kazanılan mülk appanage n.
mahlul mülk escheat n.
gizlice tecavüz eden (hak, mülk) encroacher n.
devre mülk time sharing n.
mülk sahibi freeholder n.
kiraya verilmiş mülk let n.
mal mülk bricks and mortar n.
mülk edinme possession n.
mülk sahibi proprietor n.
ilave mülk additive property n.
kiralık mülk tenementum n.
miras yoluyla kazanılan mülk fee n.
mirasla geçen mal mülk hereditament n.
mülk sahibi land lord n.
devre mülk sahibi termor n.
komşu mülk sahipleri adjoining landowners n.
mal mülk sahibi a man of property n.
mal mülk estate n.
mülk sahibi landocracy n.
mal-mülk property n.
mülk paylaşımı property sharing n.
vasiyetle bırakılan mülk devise n.
yerli mülk sahiplerinden elde edilen vergi gelirlerinin toplanmasından ve ödenmesinden sorumlu olan idari bölge taluk n.
mülk ya da manastırın tapu ve sözleşmelerinin kayıtları cartulary n.
mülk ya da manastırın tapu ve sözleşmelerinin kayıtları chartulary n.
maddi mülk tangible possession n.
maddi mülk tangible n.
mülk sahibi adam younker n.
mahlul mülk excheat [obsolete] n.
mülk sınırı line n.
mal mülk win n.
miras yoluyla geçen mülk parçası heritable n.
mütevazı mülk humblehead [obsolete] n.
mülk sahibinin mülkünü zorla elinden alma gaining control n.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) kısıtlama burden [scotland] n.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) yükümlülük burden [scotland] n.
okyanusta bulunan mülk oceanfront n.
(mülk) özel kullanım occupancy n.
mülk ihlalcisi claim jumper n.
mısır'da hıdiv veya ailesine ait değerli mülk daira n.
mal mülk graith n.
mülk sahibi roturer n.
mülk sahibi roturier n.
mülk sahipliği roture n.
taşınmaza zarar vermeden kaldırılamayan kişisel mülk immoveable n.
mülk sahibinin mülkünün değerini artırmak için eklediği kişisel mallar immoveable n.
mülk yatırımı impatronisation n.
mülk yatırımı impatronization n.
mülk sahibi tarafından işgal edilen daire ownership flat [new zealand] n.
bağlı mülk connex [obsolete] n.
pazarlık değeri olan mülk veya özellik counter n.
miras kalan mülk inheritance n.
mülk sahipliği inheritance [obsolete] n.
mülk sahibi possessioner [obsolete] n.
(mülk olarak) arazi dirt n.
mal mülk gear n.
taşınabilir mülk gear n.
özel mülk sahibinin talep ve masrafları ile sürdürülen geçiş hakkı private way n.
yağma ile elde edilen mülk plunderage n.
kişisel mülk plunder n.
mülk hediye eden kimse presenter n.
mülk edinme eylemi seisure [uk] n.
mülk edinme seisure [uk] n.
mülk edinen kimse seisor [uk] n.
sahip olunan mal mülk shirt n.
(polonya'da) bir bölge yöneticisine kraliyetin verdiği mülk starosty n.
(koşullara göre değişen) mülk geliri state [obsolete] n.
(monopoly oyununda) büyük kırmızı mülk piyonu hotel n.
inşaat işleri için müteahhitle anlaşan mülk sahibi patron n.
ilk mülk sahibi perquisitor n.
kadim bir hak yoluyla sahip olunan mülk patrimony n.
kiliseye ait olan tarihi mülk patrimony n.
gayrimaddi mülk property n.
mülk edinmek buy property v.
mal mülk sahibi olmak be a man of property v.
mal mülk sahibi biri olmak be a man of property v.
mal mülk sahibi olmak make money v.
(mal, mülk) kaçırmak eloign v.
(birinden) mal mülk koparmak bleed v.
mal mülk kaptırmak bleed v.
(mülk) sözleşmeyle vermek book [obsolete] v.
yatırım olarak mülk satın alıp kiraya vermek buy-to-let [uk] v.
(mülk veya nitelik olarak) sahip olmak claim v.
kanunsuz olarak mülk edinmek convert v.
yavaşça veya gizlice tecavüz edilmiş (hak, mülk) encroached adj.
mal mülk zaptetme ile ilgili dispossessory adj.
mülk sahipliği ile ilgili proprietorial adj.
doğuştan mülk sahibi appanaged adj.
doğuştan mülk sahibi apanaged adj.
taşınabilir ve şahsi (mülk) moveable adj.
mal mülk ile ilgili pelfish adj.
bölge dışında yer alan (özel mülk, nahiye) foreign adj.
mülk sahibi propertied adj.
mülk sahipliği konusunda proprietorial adj.
mülk sahibi olarak proprietorially adv.
mülk edinerek proprietorially adv.
ev sahibi ve mülk arasındaki ilişkiyi belirten bir edat of prep.
yasal statü, mülk ve mülkiyet ifade eden bir son ek -mony suf.
Phrasals
(mülk) yaklaşık olarak eşdeğer sınırlara sahip olmak march with v.
(bir şeyde) mal/mülk alıp satmak speculate in (something) v.
Colloquial
taşınabilir mülk/ev wheel estate n.
tekerlekli mülk wheel estate n.
beyaz mülk sahiplerini siyahilerin mahalleye taşınacaklarını söyleyerek korkutup evlerini ucuza sattırma blockbusting n.
küçük mülk sahibi blockie [australia] n.
paraya sıkıştığı için mülk satıp paraya çevirmek cash out v.
Idioms
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
kadının sahip olduğu fakat o yaşadığı sürece kocası tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string hold n.
iç güveyisi tarafından idare edilen mal mülk apron-string tenure n.
masrafları çok ve elden çıkarması zor olan işe yaramaz/kullanışsız mülk a white elephant n.
başa bela mülk a white elephant n.
Speaking
burası özel bir mülk this is a private property expr.
Trade/Economic
ingiltere'de geçmişte toprakların çevrilerek özel mülk durumuna getirilme akımı enclosure n.
terkedilmiş mülk abandoned property n.
taşınmaz mülk freehold estate n.
satılmamak koşulu ile verilmiş mülk mortmain n.
mülk sahibi gibi yararlanan kimse beneficial owner n.
devletin bir mülk üzerinden vergi alacağı tax lien n.
mal mülk ve menkul kıymetler goods and chattels n.
varlık ya da mülk assets or properties n.
genel mülk vergisi general property tax n.
mülk çizelgesi property schedule n.
arazi ve mülk vergilemesi land and property taxation n.
bölünmemiş mülk undivided property n.
mülk geliri estate n.
müşterek mülk coproprietorship n.
taşınmaz mülk fixed property n.
satılamaz mülk entailed estate n.
belli mirasçılara kalabilen mülk fee-tail n.
sahibince kullanılan mülk owner-occupied property n.
hayat boyunca mülk sahibi life tenant n.
mal mülk sahibi adam man of property n.
şahsi mal mülk individual estate n.
şahsi mülk personal property n.
devredilemez mülk entailed estate n.
gayrimenkul mülk landed estate n.
mülk kademesi property ladder n.
gayrimenkul mülk land property n.
mal veya mülk ve tahvil holding n.
mal mülk goods and chattels n.
kişisel mülk personalty n.
hakiki mülk tangible property n.
mülk rezervi property reserve n.
rehinli mülk pledged asset n.
mülk sahibi proprietor n.
mülk sahipliği proprietorship n.
taşınmaz mülk immovable property n.
mülk yönetimi property management n.
mülk satışı gelirleri revenues from property sales n.
küçük mülk sahibi small proprietor n.
yurt dışından taşınmaz mülk alınması buy-to-let n.
yurt dışından taşınmaz mülk alınması fly-to-let n.
yurt dışından taşınmaz mülk alınması jet-to-let (uk) n.
mülk sahibine, kiralanan yada satın alınan işletmede yapılan satıştan hiçbir komisyon ödememeye dayalı kira sözleşmesi free of tie lease n.
paraya çevrilebilen mülk active wealth n.
vergiye tabi mülk rateables n.
vergiye tabi mülk ratables n.
mahalli vergiye tabi mülk ratables n.
mahalli vergiye tabi mülk rateables n.
borçlar, cenaze masrafları ve idari giderler ödendikten sonra kalan ve mirasçılar arasında dağıtılan mülk net estate n.
yediemin tarafından yönetilen mülk trust estate n.
mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk base fee simple [obsolete] n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee simple [obsolete] n.
gelir vergisi için para kazancı veya kaybının hesaplanmasında kullanılan orijinal mülk maliyeti basis n.
mülkiyet sahibi olmayan bir dolaylı varisin ilgili hukuk kurallarına uymadan devrettiği mülk base fee [obsolete] n.
mülk sahibinin takdiriyle kiracı elinde tutulan mülk base fee [obsolete] n.
yabancı bir ülkeden yatırım amaçlı mülk satın alma jet-to-let n.
(mülk edinmek için verilen) teminat binder n.
mülk üzerindeki vergi oranı millage n.
(vergi hukukunda) fazladan para, ilişkisiz veya ayni olmayan mülk veya vergilendirilemeyen ayni mülk alışverişiyle ilgili diğer yükümlülüklerin üstlenilmesi boot n.
mülk sahibi host n.
mülk yöneticisi host n.
mülk sahibi için hane hane gezerek kira toplayan kimse rent collector n.
tekrar elde edilen mülk repo n.
bir kimseye ait mülk right n.
vergiye tabi mal ve mülk beyanı declaration n.
(mülk, firma) özel pty (proprietary) n.
daimi mülk perpetuity n.
bir grup acentenin bir araya gelerek sunduğu mülk alım-satım hizmetleri kuruluşu solicitors' property centre n.
bir grup acentenin bir araya gelerek sunduğu mülk alım-satım hizmetleri kuruluşu property centre n.
mülk sahibi propr (proprietor) n.
(mal, mülk) kullanılmış distressed adj.
(mal, mülk) hasarlı distressed adj.
(mal, mülk) demode distressed adj.
(mal, mülk) eski distressed adj.
(mal, mülk) eski distressed adj.
(mal, mülk) değeri düşük distressed adj.
(mal, mülk) antika distressed adj.
Law
mülk  estates n.
ivazli elde edilen mülk a trust by onerous title n.
mülk sahibi property owner n.
hakim mülk dominant property n.
mülk sahibi landlord n.
mülk sahibinin sorumluluğu liability of landlord n.
mülk sahibi proprietor n.
hadim mülk servient property n.
bir arazi üzerindeki inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı easement of natural support n.
inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı easement of tight and air n.
mülk sahibi heritor n.
mülk sahibi landowner n.
evli kadının kocasından ayrı olarak sahip olduğu mülk separate estate n.
üzerinde irtifak hakkı olan mülk servient tenement n.
hacizli mülk seized property n.
mülk haklarına yönelik kabahatler misdemeanor related with property n.
kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk estate for life n.
ömür boyunca birine mal ettirilen mülk estate for life n.
ömür boyunca mülk sahibi life tenant n.
ömür boyunca birine mal ettirilen mülk life estate n.
kişiye yaşadığı sürece mal ettirilen mülk life estate n.
müşterek mülk co-proprietorship n.
bir mülkü o mülkün sahibinin izniyle kullanan ancak söz konusu mülk üzerinde herhangi bir yasal hakka sahip olmayan kimse bare licensee n.
bitişik mülk sahibi abutting owner n.
komşu mülk sahibi abutting owner n.
mülk sahipliğini kanıtlayana belge property qualification n.
bir kimseye oy hakkı sağlayan mülk sahipliği property qualification n.
mal veya mülk müsaderesi confiscation of property n.
bitişik mülk adjoining land n.
kişisel mülk private property n.
mülk geliri estate income n.
(maden çıkarılan bir mülk üzerinde) sahip olunan sınırlı hak overriding royalty interest n.
tüzel kişilere ayrılan mülk mortmain n.
mülk sahibinin keyfine tabi olan kiracı tenant at will n.
mülk sahibi freeholder n.
mülk sahiplerine tapu idaresince verilen senet deed of real estate n.
satın alanın mülk ile ilgili soru sorma hakkı requisition on title n.
babaya ait mülk paternal estate n.
anaya ait mülk maternal estate n.
anneye ait mülk maternal estate n.
mal bölümünden sonra açıkta kalan mülk residuary estate n.
komşu mülk sahipleri adjoining landowners n.
kişisel mülk personal possession n.
satılmaz mülk dead hand n.
satılmaz mülk mortmain n.
elden çıkarılmaz mülk mortmain n.
elden çıkarılmaz mülk dead hand n.
bir mülk sahibinin komşusuna karşı sahip olduğu fazlaca kazmayı yasaklama yetkisi right of support n.
bir mülk sahibinin komşunun duvarına odun koyma hakkı right of support n.
bir mülk üzerinde yaşadığı sürece intifa hakkına sahip olan kimse statutory owner n.
müşterek mülkiyet konusu mülk jointly-owned property n.
miras yoluyla geçmemiş/edinilmemiş mülk acquest n.
mülk devreden alienor n.
mülk devralan alienee n.
üzerinde herhangi bir müeyyide olmayan mülk allodium n.
üzerinde herhangi bir müeyyide olmayan mülk allodia n.
tam mülk allodium n.
üzerinde herhangi bir müeyyide olmayan mülk allodial n.
tam mülk allodia n.
üzerinde herhangi bir müeyyide olmayan mülk allod n.
tam mülk allod n.
bağımsız mülk sahipliği alodia n.
kira sözleşmesinin sona ermesini takiben kiralanan mülkün mülk sahibine derhal iade edilmesi immediate reversion n.
mülk devrinin yasal olarak belgelendirilmesi malcipation n.
arazi veya konutları satılamaz mülk haline getirme admortization n.
(fransız ve kanada hukukunda) mülk sahibine bu unvana istinaden yapılan ödeme veya hizmet cens n.
fransa'da devletin belirli yasal belgeleri ibraz ve belgelendirmesi, mülk işlemlerini denetlemesi benzeri işlemlere bakan kurum notaire n.
belirli bir süreliğine mülk sahibi olan kimse termor n.
doğuştan hak kazanılan mülk appenage n.
ihtilaflı mülk contested property n.
satılamaz mülk entailment n.
meşruten vakfedilmiş mülk entailment n.
meşruta olarak vakfedilmiş mülk entail n.
devredilmez mülk entailment n.
kira süresi bitmesine rağmen kiracının ikamete devam ettiği mülk estate of sufferance n.
mülk sahibi letter n.
bir siyasi partinin seçmeni olabilmesi için mülk sahibi yapılan birinin oyu faggot vote n.
bir siyasi partinin seçmeni olabilmesi için mülk sahibi yapılan birinin oyu fagot vote n.
ödenmemiş kira veya mal zararı karşılığında ev sahibinin mülk üzerindeki ipotek hakkı landlord's lien n.
ödenmemiş bedel için bir mülk satıcısına özkaynak olarak verilen zımni haciz vendor's lien n.
mülk sahibi tarafından mirasçılarına verilen bir tür miras hakkı vested remainder n.
mal mülk miktarı quantity of estate n.
kiralanmış mülk demised property [uk] n.
kiralık mülk leaseholder n.
(sözleşme hukukunda) mal ve mülk verilen tarafın bu ayniyat doğrultusunda karşılıksız olarak birtakım hizmetler sunacağını kaydeden bir kefalet sözleşmesi mandate n.
devretmenin mülk sahibinin ailesi tarafından düzenlenen bir törenle yapıldığı ve vasiyetçi tarafından mirasın bilinmeyen bir varise geçeceğini yazan mühürlü bir belge hazırlandığı eski bir vasiyet formu mancipatory will n.
mirasla kalan mülk hereditaments n.
1926 yılından önce vasiyetnamede aksi belirtilmediği takdirde mirasçıya geçen mülk hereditament n.
miras yoluyla geçebilen mülk hereditaments n.
taşınmaz mülk heritage [scotland] n.
miras kalan mülk heritage n.
miras alınabilecek mülk heritage n.
düşük statülü birinin mülk sahibine barınma karşılığı verdiği hizmet bord service n.
ingiltere'nin bazı yorkshire ilçelerinde kiralama yoluyla mülk sahibi olan kimse borough-holder n.
kiracıların mülk sahibine kepek yerine ödedikleri ücret brennage n.
belediye kiracılarının belediyeden metruk mülk satın alıp devlet hibesi yardımıyla orayı yenilemelerine olanak sağlayan program homesteading [uk] n.
mirasla aktarılamayan mülk movable [scotland] n.
mülk sahibine borçlu olunan kira bedeli rent arrear n.
barışçıl şekilde mülk edinme veya sürdürme hakkı right of entry n.
(mülk, arsa) elde etme occupancy n.
belirli bir miktarın üstündeki mülk hırsızlığı grand theft n.
hibe amaçlı devredilen mülk grant n.
(iskoç yasası) arazisini doğrudan satmak yerine sürekli olarak kiralayan vasalın araziye yaptığı mülk ground annual [scotland] n.
mülk veya sermayenin birden fazla alacaklı arasında nasıl bölüşüleceğini belirleyen işlem multiplepoinding n.
bağımsız mülk sahibi olan kimse odalman n.
(miras yoluyla) mülk sahibi olan kimse odaller n.
miras yoluyla geçen mülk immoveable [scotland] n.
miras yoluyla geçen mülk immovable [scotland] n.
(eskiden) mahkemenin farik ve mümeyyiz olmayan birinin bakımını veya mülk yönetimini devrettiği kişinin makamı committeeship n.
ortaklaşa sahip olunan mülk commonage n.
satın alma, miras gibi yollar dışında mülk edinme conquest n.
satın alma, miras gibi yollar dışında edinilen mülk conquest n.
(iskoç hukukunda) kendisine mülk miras bırakılan kimse institute n.
(medeni hukukta) kendisine vasiyet olarak mülk bırakılan bir vasi institute n.
(genellikle etrafı çevrili) özel mülk close n.
mülk üzerinde bir çeşit sınırlı kullanım hakkı contingent use n.
kiralanan mülk fee farm n.
sürekli mülk kirası fee farm rent n.
(ingiltere'de) taşınmaz mülk verilen emanetçi feoffee n.
özel mülk sahibi kimse inholder n.
mülk sahibi fiar [dialect] [scotland] n.
vasiyetname ile başkasının kontrolüne verilen hediye mülk fideicommissum n.
el konmuş mülk foreclosure n.
bir borcun ödenmesini veya bir yükümlülüğün yerine getirilmesini garantiye almak üzere borç veya yükümlülüğün kapsadığı mülk üzerine konan ipotek particular lien n.
borcun ödenmesini veya yükümlülüğün yerine getirilmesini garantiye almak üzere ilgili mülk üzerine konan ipotek specific lien n.
miras yoluyla aktarılabilen mülk freehold n.
(nüfuzlu birinin) mülk sahibi olma durumu superiority n.
ortak mülk üzerinde daha uzun süre hayatta kalan hak sahibi kimse survivor n.
daha uzun süre hayatta kalan tarafın ortak mülk üzerindeki yasal mülkiyet hakkı survivorship n.
kraliyetten mülk talebi/iadesi dilekçesi petition of right n.
kiracının mülk sahibine yönelttiği iyi niyetli şikayetlere misilleme olarak tahliye edilmesi retaliatory eviction n.
(kullanım süresi dolan mülk) sahibine iade olma resulting use n.
tahliye ile edinilen bir mülk ile görevlendirmek put in possession v.
(arazi mülkiyeti) kira sözleşmesi bitince mülk sahibine geçmek fall in v.
(mülk, yetki, unvan) elinden almak devest v.
(unvan, mülk) ferağ verilmek devest v.
mülk geliri olarak gelmek issue v.
(mülk) malikler arasında pay etmek partition v.
bağımsız mülk sahibi alodial adj.
bağımsız mülk sahibi alodium adj.
mülk edinilemez unseisable adj.
satılmamış (mülk) unsettled adj.
mülk sahibinin çıkarlarına ters olan hostile adj.
mülk sahibinin mülkü sadece konut olarak kullanan kiracısından aldığı kira bedelini kontrol eden ve mülk sahibinin kiracıyı evden çıkarma hakkını garanti altına alan (yasa) rent-controlled adj.
mal mülk verici investive adj.
vasiyetname ile başkasının kontrolüne verilen (hediye mülk) fideicommissary adj.
belirli bir mülk ile ilgilenen singular adj.
Politics
devre mülk esasına göre satın alınan taşınmaz mal immovable purchased on a time share basis n.
devre mülk esasında satın alınan taşınmaz immovable purchased on a time share basis n.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluka n.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk taluk n.
(hindistan) miras yolu ile bırakılmış mülk talooka n.
(hindistan) kalıtsal mülk taluka n.
(hindistan) kalıtsal mülk taluk n.
(hindistan) kalıtsal mülk talooka n.
avam kamarasında eyaletlerini temsil için mülk sahipleri tarafından seçilen şövalye knight of the shire n.
(orta çağ'da) bir mülk ile bu mülk arazisi üzerinde yaşayan farklı özgürlük derecelerine sahip serflere ve kiracılara hükmeden arazi sahibinden meydana gelen ve ekonomik olarak kendi kendine yetebilen sosyal, ekonomik ve idari bir teşkilat manor n.
(abd'nin bazı yerel yönetim bölgelerinde) bölgede yerel mülk sahibi olup belirli bir süre boyunca burada ikamet etmiş kayıtlı seçmen freeholder n.
Institutes
çeşitli gayri menkul ve mülk tiplerini değerlemek, işletmek ve geliştirmek için standartlar koyup uygulatan küresel bir kurum frics (fellow of the royal institution of chartered surveyors) [uk] n.
Tourism
devre-mülk timesharing n.
Computer
devre mülk time sharing adj.
Construction
mülk sınırı duvarı property-line wall n.
devre mülk time share property n.
Automotive
özel mülk yolu accommodation road n.
Agriculture
kiracı çiftçinin mülk sahibine sunmakla yükümlü olduğu hizmet bondage [scotland] n.
Social Sciences
harap haldeki veya gecekondu mülklerinde bulunan kiracıların mülk sahipleri tarafından sömürülmesi rachmanism n.
mülk sahipliği lairdship n.
mülk sahibi olma lairdship n.
çeyiz olarak verilen mülk tocher-good [scottish] n.
History
mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen castleward n.
mülk sahibini derebeyine daimi olarak hizmete mecbur bırakan feodal düzen castle-guard n.
(feodal düzende) mülk, otorite ve güç sahibi kadın lady n.
feodal mutasarrıfın varisinin mülk üzerindeki hakkının devamı için derebeyine ödediği para relief n.
11. yüzyıl anglo-sakson feodal mülk sistemi alodialism n.
zemindarların mülk sahibi olup vergi topladığı sistem zemindari n.
zemindarların mülk sahibi olup vergi topladığı sistem zemindary n.
zemindarların mülk sahibi olup vergi topladığı sistem zamindary n.
zemindarların mülk sahibi olup vergi topladığı sistem zamindari n.
feodal geleneklere göre bir kadının evlenirken kocasına verdiği mülk maritagium n.
feodal geleneklere göre bir kadının evlenirken kocasına verdiği mülk maritage n.
(ortaçağ ve öncesinde) tötonik birey veya halklara ait bağımsız mülk odal n.
(bazı ingiliz kasabalarında) 1832 yılı öncesi mülk sahibi olması nedeniyle oy verebilen seçmen pot-walloper n.
bağımsız mülk sahibine ilişkin odal adj.
Religious
belirli mülk, hak veya gelirlerin papa hakimiyetine alınması incameration [obsolete] n.
özel mülk tutmasına izin verilen bekaret ve sadakat yeminli rahibe secular canoness n.
mülk suresi surah al-mulk n.
mensuplarının mülk edinme hakkından mahrum olduğu ve yaşamak için çalışması veya dilenmesi gerektiği tarikatlar ile ilişkili mendicant adj.
mensuplarının mülk edinme hakkından mahrum olduğu ve yaşamak için çalışması veya dilenmesi gerektiği tarikatlara ait mendicant adj.
Military
askeriyeye ait sabit mülk fixed capital property n.
tasarrufunda olan mülk veya parayı koruma yükümlülüğü responsibility n.
Latin
mülk sahibi dominus n.
yetkisiz hareket ettiğinden ötürü bir mülk için kayyım muamelesi gören kimse trustee in invitum n.
sahip olunan mülk meum et tuum n.
tanrı huzurundaki yoksulluk yeminini bozarak mülk edinen keşiş proprietary [obsolete] n.
Archaic
kira ile tutulmuş arsa, mülk tenancy n.
gelir getiren mülk living n.
kişisel mülk insight [scotland] n.
mal mülk sahibi goodman [scotland] n.
mal mülk pelf n.
devir senedi ile aktarılan mülk premises n.
devir senedi ile aktarılan mülk premisses n.
miras yolu ile devredilen mülk premisses n.
miras yolu ile devredilen mülk premises n.
Slang
mal mülk (kalça) boody n.
Star Wars
baliss evi (mülk) house baliss (estate) n.
girard evi (mülk) house girard (estate) n.
thul evi (mülk) house thul (estate) n.
teral evi (mülk) house teral (estate) n.
alde evi (mülk) house alde (estate) n.
syrush evi (mülk) house syrush (estate) n.
cortess evi (mülk) house cortess (estate) n.
rist evi (mülk) house rist (estate) n.