yüzeyine - Türkisch Englisch Wörterbuch

yüzeyine

Bedeutungen von dem Begriff "yüzeyine" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yüzeyine against prep.

Bedeutungen, die der Begriff "yüzeyine" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 167 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
insan eylemlerinin dünya yüzeyine yaptığı etkileri ve dünya yüzeyinin insan eylemlerine yaptığı etki human geography n.
yazı malzemelerini içerip yazı yüzeyine sahip olan taşınabilir çanta writing desk n.
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı lip n.
zarar vermek (bir şeyin yüzeyine) deface v.
bir şeyin yüzeyine zarar vermek deface v.
su yüzeyine çıkarmak surface v.
nefes almak için su yüzeyine çıkmak come up for air v.
(baskı yüzeyine) mürekkep sürmek dab v.
(baskı yüzeyine) mürekkep uygulamak dab v.
bilinç yüzeyine çıkmak surface into consciousness v.
hava direncini kesmek için küreği su yüzeyine paralel çevirmek feather v.
(antijeni) hücre yüzeyine yerleştirmek present v.
yüzeyine tutan adsorbent adj.
bir dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin mesal adj.
bir dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın olan yüzeyine ait veya ilişkin mesal adj.
izdüşüm çizgilerinin çizim yüzeyine yansıtılmasıyla oluşan orthogonal adj.
karın yüzeyine doğru ventrad adv.
-in yüzeyine over prep.
Phrasals
fermentasyon sürecinde şarabın yüzeyine çıkan tabakayı şaraba basmak punch down v.
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine yaymak smear someone or something with something v.
(bir şeyle) yüzeyine çentik atmak score with (something) v.
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak smooth something onto someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek smooth something onto someone or something v.
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine yaymak smooth something on v.
bir şeyi birinin/bir şeyin yüzeyine/derisine ovarak sürmek smooth something on v.
baskı yüzeyine yükselmek work up v.
(yüzeyine) sürmek apply to v.
ile bir şeyin yüzeyine zarar vermek deface with v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine kazımak engrave (something) on (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine oymak engrave (something) on (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine kazımak engrave (something) onto (something) v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne/yüzeyine oymak engrave (something) onto (something) v.
üstüne/yüzeyine kazımak engrave on v.
üstüne/yüzeyine oymak engrave on v.
yüzeyine/yüzüne (bir şey) uygulamak face with (something) v.
bir şeyin yüzeyine/yüzüne bir şey uygulamak face something with something v.
bir şeyin yüzeyine bir şey döşemek face something with something v.
(bir şey) için yüzeyine dik çizikler atmak score for (something) v.
(bir şey) için yüzeyine çentik atmak score for (something) v.
(bir şey) için yüzeyine düz kesikler atmak score for (something) v.
ile yüzeyine çentik atmak score with v.
yüzeyine/derisine zarar vermek scratch up v.
yüzeyine/derisine yaymak smooth on v.
yüzeyine/derisine ovarak sürmek smooth on v.
yüzeyine/derisine yaymak smooth onto v.
yüzeyine/derisine ovarak sürmek smooth onto v.
üzerine/yüzeyine sürmek wipe over v.
üzerine/yüzeyine uygulamak wipe over v.
Trade/Economic
madeni paranın yüzeyine basılan desen, tasarım veya resim type n.
Industry
bakır arıtma işlemi sırasında eriyik metalin yüzeyine çubukla vuran işçi flapper n.
Technical
döküm yüzeyine küçük kusurları cilalayıp gidererek yapılan son işlem chasing n.
taş yüzeyine kesme aletiyle yapılan düz çizgiler halinde oluklar tooled finish n.
boru dış yüzeyine pim kaynatılması stud wear n.
dış yüzeyine pim kaynatılmış boru studded tube n.
mamul yüzeyine dik deformasyon deformation perpendicular to the surface of the product n.
madeni paranın yüzeyine yapılan kabartma şeklindeki soğuk baskı cold pressing n.
su yüzeyine dik perpendicular to the water surface n.
yüzeyine yatırılmış tuğla rowlock n.
asfalt yol yüzeyine dökülen çakıl tabakası blotter n.
rötuşlamadan önce negatif fotoğrafın yüzeyine veya arkasına sürülen cila medium n.
yağlı boya ile boyamadan önce baskının yüzeyine sürülen cila medium n.
atomların bir metalden ikinci bir metal yüzeyine yayılmasını içeren elektrolit işlemle alaşımın kaplanması metalliding n.
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açıyı ölçen cihaz dip sector n.
kapı yüzeyine tutturulup kapı kolunu gövdesini takmak için tasarlanmış yuvarlak bir plaka rose n.
iç yüzeyine diş çekmek tap v.
dökme metale istenen bir yüzey özelliğini kazandırmak için elektroliz yoluyla yüzeyine metal veya yarımetal element atomları yaymak metallide v.
(cüruf yüzeyine) bakırın ateşte arıtma işlemi sırasında çubukla vurup eriyik metalin havayla temasını sağlayarak oksidasyonu hızlandırmak flap v.
Computer
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri birleştirmek interleave v.
verilerin depolanıp kaydedilmesini yönetmek için bilgisayar diski yüzeyine yazılmış eşmerkezli manyetik dairesel çoğaltmalar üzerinde sektörleri karıştırmak interleave v.
Textile
kumaştaki liflerin teri cilt yüzeyinden çekerek kumaş yüzeyine iterek nemi buharlaştırma süreci wicking n.
vatoz derisi yüzeyine benzeyen shagreen adj.
vatoz derisi yüzeyine benzeyen shagreened adj.
Architecture
dış duvar yüzeyine çakmaktaşı ve kesme taş kullanarak yapılan bir süsleme flushwork n.
Construction
bir duvar yüzeyine yapıştırılarak örülen kagir duvar adhered masonry veneer n.
Furniture
(mobilya) yüzeyine yeni kat boya, parlatıcı sürmek refinish v.
Aeronautic
kordon şeritlerinin kumaş yüzeyine yapıştırılabilmesi için açıldığı bir düzenleme crow's-foot n.
gaz veya sıvı içerisinde hareket eden bir cismin toplam sürüklenmesinin cismin yüzeyine dik açıda basınç yapan bileşenlerden kaynaklanan kısmı pressure drag n.
Marine
deniz yüzeyine yayılan petrolü toplayan gemi oil recovery vessel n.
deniz yüzeyine yayılan petrol tabakası oil slick n.
herhangi bir derinlikten suyun yüzeyine yükselme işlemi ascent n.
su yüzeyine yükseltilen mercan resifi raised coral reef n.
tekne yüzeyine takılan bağlantı parçaları through-hull fittings n.
tekne yüzeyine takılan deniz tipi vana ve bağlantı parçaları seacock and through-hull fittings n.
zemin yüzeyine yakın sınır tabakası planetary boundary layer n.
fırınlandıktan sonra dövülerek şekillendirildiği eğri forma sahip bir gemi sacının yüzeyine temsil eden sert bir model mock n.
yüklü su kesimi suyun yüzeyine paralel olan (gemi) on-air adj.
Mining
oluştuğu koşullar nedeniyle karakteristik mineral yüzeyine sahip olmayan metamorfik mineral xenoblast n.
kömürün yarılma yüzeyine paralel olarak uzanan yüzü bord n.
Medical
cilt yüzeyine yakın kırmızı veya mor renkli kılcal damar thread vein n.
(acil tıp) hastayı nakil yüzeyine taşıma yöntemi logroll n.
organ veya yapının yüzeyine nakledilen doku onlay n.
ortabeynin ön kısmından başlayıp retinanın ön yüzeyine ulaşan ve retinadan beyne görsel uyarım iletimini sağlayan, kafatası sinirlerinin ikinci çiftinden her biri optic n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistula n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistule n.
vücudu güvenli şekilde taşıyarak nakil yüzeyine yerleştirmek logroll v.
deri yüzeyine uygulanan enepidermic adj.
Anatomy
organın yüzeyine paralel olan periclinal adj.
kürek kemiğinin ön yüzeyine ait veya ilgili subscapular adj.
Dentistry
protetik materyalin diş yüzeyine tutunmasını sağlayan madde luting agent n.
dişin yüzeyine takılan genellikle metalden yapılmış kalıp onlay n.
dişin önündeki dişe bitişik olan yüzeyine ait veya ilişkin mesial adj.
dişin çenenin ön kısmının ortasına en yakın yüzeyine ait veya ilişkin mesial adj.
Dermatology
cildin dış yüzeyine etki eden epidermatic adj.
Optics
odak noktasının lens veya ayna yüzeyine uzaklığı focal distance, or length, of a lens or mirror n.
Printing
litografik baskı yüzeyine zamklı preparat sürme gumming n.
kağıdın mürekkepli baskı yüzeyine bastırılması squeeze n.
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak top-size v.
(kağıdın) yüzeyine bir haşıl maddesi uygulamak surface-size v.
(mürekkebi) masa yüzeyine yaymak distribute v.
Food Engineering
fermente olan maltın yüzeyine çıkan mayalı köpük krausen n.
Physics
geniş plaka yüzeyine sahip olan galvanik pil calorimotor n.
küre yüzeyine çarpan parçacık sayısının kürenin kesit alanına bölümü fluence n.
Chemistry
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlanma chemisorption n.
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlanma chemosorption n.
gaz, sıvı veya çözünmez bir maddeye ait molekül veya iyonların bir başka maddenin yüzeyine yapışması adsorption n.
bir maddeyi başka bir maddenin yüzeyine kimyasal olarak bağlayarak tutundurmak chemisorb v.
bir başka madde yüzeyine kaplanarak, kimyasal olarak bağlamak chemisorb v.
bir maddeyi başka bir maddenin yüzeyine kimyasal olarak bağlayarak tutundurmak chemosorb v.
Biology
tüpün içerisinde eğik açı ile katılaştırılmış kültür ortamının yüzeyine aşılanarak oluşturulmuş kültür slant n.
Biochemistry
(protein) biyolojik oluşumun yüzeyine yerleştirmek display v.
Marine Biology
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası bloater n.
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası coregonus hoyi n.
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası leucichthys hoyi n.
su yüzeyine çıkarıldığında şişen, gümüşi, küçük bir göl ringası mooneye n.
bazı büyük denizanalarında iç mide boşluğu yüzeyine ait kapsülcükleri taşıyan iplikçik dizisi phacellus n.
bazı büyük denizanalarında iç mide boşluğu yüzeyine ait kapsülcükleri taşıyan iplikçik dizisi phacella n.
(deniz memelilerinde) nefes almak için su yüzeyine çıkmak vent v.
suda veya su yüzeyine yakın bölgelerde yaşayan ufak organizma özelliğine sahip neustonic adj.
Astronomy
(ay yüzeyine benzer) pütürlü ve çorak manzara lunarscape n.
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açı dip of the horizon n.
Botanic
bir bitki parçasının yüzeyine paralel hücre duvarı pericline n.
kökün toprak yüzeyine yakın olan kısmı rhizoplane n.
madagaskar'a özgü su yüzeyine yayılan kafes benzeri yaprakları olan bir su bitkisi ouvirandra (aponogeton madagascariensis) n.
bir bitki parçasının yüzeyine paralel hücre duvarlarıyla ilgili periclinal adj.
bitkinin yüzeyine dik olan anticlinal adj.
bitkinin yüzeyine dik olan düzlemle ilgili anticlinal adj.
Agriculture
tarla yüzeyine şerit veya namlu halinde gübre dağıtımı spreading manure on the land distributed as lines and groups n.
toprak yüzeyine şekil verme land forming n.
Fishery
(balık) su yüzeyine çıkmak stoit v.
Archaeology
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı conchoid n.
çakmak taşının kırık yüzeyine açılı şekilde vurarak oluşturulan koni biçimli çıkıntı bulb of percussion n.
Environment
dünya yüzeyine ulaşan güneş ışını miktarındaki artış global brightening n.
dünya yüzeyine ulaşan güneş radyasyonunu azaltma global dimming n.
dere yatağında olup dalları su yüzeyine vuran ağaç sawyer n.
Geography
denizin yüzeyinde veya yüzeyine çok yakın mercan kayalık reef n.
yer yüzeyine yakın havanın bayır aşağı oluşturduğu akım drainage n.
buzul yüzeyine ait superglacial adj.
buzul yüzeyine özgü superglacial adj.
Meteorology
güneş ışığının su yüzeyine çarpıp yansıması sunglint n.
yer yüzeyine yakın ısıtılmış havanın bulunduğu hal summer colt n.
Geology
toprak yüzeyine paralel toprak tabakası soil horizon n.
yer yüzeyine yakın hava sıcaklığı surface air temperature n.
dünyanın yüzeyine göktaşı çarpmasından kaynaklanan iz astrobleme n.
Sport
kürek ucunun su yüzeyine dik açı ile vurulduğu bir kürek çekme hamlesi square n.
(sopa veya raket) vuruş yüzeyine yakın noktada kavramak choke v.
(küreği) su yüzeyine dik açı ile çekmek square v.
Art
sert bir maddenin yüzeyine oyulan sanat eseri diaglyph n.
sert madde yüzeyine oyulmuş (sanat eseri) diaglyphic adj.
Painting
renk tonları ile oynamak için tablo yüzeyine uygulanan yarı şeffaf tabaka glaze n.
Photography
kameranın optik ekseni dünya yüzeyine dik olarak çekilen hava fotoğrafı vertical air photograph n.
Bookbindery
deri kitap cildinin yüzeyine yerleştirilen deriden ince süsleme parçası onlay n.
Engineering
yerküre yapımında kürenin yüzeyine aktarılan harita bölümlerinin her biri gore n.
yerküre modeli yapımında küre yüzeyine uygulanan harita parçası gare n.
Entomology
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan redworm (eisenia foetida) n.
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan brandling n.
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan red wiggler n.
toprak yüzeyine yakın yaşayan, genellikle kompostlama ve yem için kullanılan bir solucan helodrilus foetidus n.