|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
çıkarılan miktar |
deduction n.
|
|
General |
|
2 |
General |
bir ağda çıkarılan balıklar |
haul n.
|
|
3 |
General |
ortaya çıkarılan şey |
disclosure n.
|
|
4 |
General |
evde çıkarılan içki |
home brew n.
|
|
5 |
General |
çamur (kuyu açarken çıkarılan) |
sludge n.
|
|
6 |
General |
ordu ya da devletçe çıkarılan ve bilet ya da başka seyahat dokümanlarıyla değiştirilebilen belge |
warrant n.
|
|
7 |
General |
tarihsel miras boyutu ön plana çıkarılan atraksiyon |
heritage attraction n.
|
|
8 |
General |
hintkenevirinden çıkarılan esrar |
hashish n.
|
|
9 |
General |
manyok kökünden çıkarılan nişasta |
cassava n.
|
|
10 |
General |
indirimli fiyattan eşlik eden kişiye çıkarılan özel tarife |
partner fare n.
|
|
11 |
General |
bu bitkiden çıkarılan içki ve narkoz |
kava n.
|
|
12 |
General |
şeffaf kağıt üzerine çıkarılan kopya |
tracing n.
|
|
13 |
General |
kayatuzu çıkarılan tuzla |
salt mine n.
|
|
|
14 |
General |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacamahac n.
|
|
15 |
General |
sakızağacından çıkarılan reçine |
mastic n.
|
|
16 |
General |
çıkarılan miktar |
deduction n.
|
|
17 |
General |
kazıda çıkarılan şey |
diggings n.
|
|
18 |
General |
kuzey amerika'da bazı ağaçlardan çıkarılan reçineli madde |
tacmahack n.
|
|
19 |
General |
çıkarılan şey |
educt n.
|
|
20 |
General |
bir kitabı ortadan açtığımızda birbirine bakan sayfaları biri diğerinin aynadaki yansıması olarak düşünülerek ortaya çıkarılan estetik görüntü tekniği |
book matching n.
|
|
21 |
General |
at yarışı için satışa çıkarılan at |
selling-plater n.
|
|
22 |
General |
çıkarılan dersler |
the lessons taken from n.
|
|
23 |
General |
çıkarılan dersler |
the lessons learned from n.
|
|
24 |
General |
-den çıkarılan ders |
the lesson learned from n.
|
|
25 |
General |
-den çıkarılan ders |
the lesson taken from n.
|
|
26 |
General |
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas |
conflict diamond n.
|
|
27 |
General |
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas |
war diamond n.
|
|
28 |
General |
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas |
dirty diamond n.
|
|
29 |
General |
savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas |
blood diamond n.
|
|
30 |
General |
ses tellerinin kenar kısımları kullanılarak çıkarılan ses |
falsetto n.
|
|
31 |
General |
hikayeden çıkarılan ders |
the lesson of the story n.
|
|
32 |
General |
sırttan çıkarılan et |
chine n.
|
|
33 |
General |
içerikten çıkarılan kelime |
stop word n.
|
|
|
34 |
General |
bir hikayeden çıkarılan ders |
takeaway n.
|
|
35 |
General |
bir hikayeden çıkarılan ders |
take-away n.
|
|
36 |
General |
dili damağa değdirerek çıkarılan ince ses |
tchick n.
|
|
37 |
General |
çay ya da parfüm yapımında kullanılmak üzere yağı çıkarılan kurutulmuş papatya çiçekleri |
chamomile n.
|
|
38 |
General |
hafifçe vurarak çıkarılan ses |
tip-tap n.
|
|
39 |
General |
çıkarılan şey |
emission n.
|
|
40 |
General |
çıkarılan veya doldurulan yarda küp sayısı |
yardage n.
|
|
41 |
General |
taştan veya etrafındaki doğal malzemeden kesilerek çıkarılan değerli taş |
matrix n.
|
|
42 |
General |
boru gibi müzik aleti ile çıkarılan nota |
mot n.
|
|
43 |
General |
gözlemden çıkarılan sonuç |
observation n.
|
|
44 |
General |
yakarak çıkarılan malzeme |
burn-off n.
|
|
45 |
General |
(atı dehlerken olduğu gibi) dudakları kullanarak çıkarılan cıvıltı benzeri bir ses |
chirrup n.
|
|
46 |
General |
çıkarılan paragraf |
deletion n.
|
|
47 |
General |
bazı kart oyunlarında oyun sırasında istenmeyen veya çıkarılan kart kümesi |
graveyard n.
|
|
48 |
General |
sıyırarak çıkarılan atık |
offscum n.
|
|
49 |
General |
sıyırarak çıkarılan çöp |
offscum n.
|
|
50 |
General |
sonuç olarak çıkarılan şey |
illative n.
|
|
51 |
General |
meydana çıkarılan şey |
disinterment n.
|
|
52 |
General |
gün yüzüne çıkarılan şey |
disinterment n.
|
|
53 |
General |
dil üstünden çıkarılan ses |
dorsel n.
|
|
54 |
General |
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan torba |
goose n.
|
|
55 |
General |
keno oynarken içinden numaralı top çıkarılan dar boyunlu esnek bir torba |
keno goose n.
|
|
56 |
General |
tutamaç veya arka plan olarak kullanılan ve çeşitli malzemelerden çıkarılan şekil veya tasarım |
cutout n.
|
|
57 |
General |
birbirinin devamı olan parçalar halinde çıkarılan yayın |
continuation n.
|
|
58 |
General |
günah çıkarılan kimse |
father confessor n.
|
|
59 |
General |
(hayvan derisi veya postundan çıkarılan) et parçaları |
fleshings n.
|
|
60 |
General |
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren bir tren |
parliamentary n.
|
|
61 |
General |
cisimden çıkarılan çekirdek veya küçük parça |
plug n.
|
|
62 |
General |
sikkenin ortasından çıkarılan parça |
plug n.
|
|
63 |
General |
bir şeyin numune olması için çıkarılan çekirdeği |
plug n.
|
|
64 |
General |
çekilerek çıkarılan şey |
pullout n.
|
|
65 |
General |
sessizlik uyarısı için çıkarılan ses |
shush n.
|
|
66 |
General |
kolayca giyilip çıkarılan kıyafet |
slip-on n.
|
|
67 |
General |
(13. ve 14. yüzyıllarda) ingiliz piskopos ve soylu meclislerince çıkarılan kanun |
provision n.
|
|
68 |
General |
işten çıkarılan çalışan |
pushout n.
|
|
69 |
General |
rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi |
strike n.
|
|
70 |
General |
rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi |
strike bill n.
|
|
71 |
General |
devon ve cornwall'un kalay madeni çıkarılan bölümü |
the stannaries n.
|
|
72 |
General |
muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan |
blow v.
|
|
73 |
General |
ortaya çıkarılan |
recovered adj.
|
|
|
74 |
General |
göklere çıkarılan |
vaunted adj.
|
|
75 |
General |
işinden çıkarılan |
redundant adj.
|
|
76 |
General |
zorla çıkarılan |
extrusile adj.
|
|
77 |
General |
dil ile çıkarılan (ses) |
lingual adj.
|
|
78 |
General |
elden çıkarılan |
dispositive adj.
|
|
79 |
General |
elden çıkarılan malları içeren |
distress adj.
|
|
80 |
General |
takım listesinden çıkarılan |
cut adj.
|
|
81 |
General |
(posta pulu) yerinden çıkarılan |
off paper adj.
|
|
82 |
General |
paros adası'nda çıkarılan ve eski dönemde heykel yapımında tercih edilen beyaz bir mermer türüne ait |
parian adj.
|
|
83 |
General |
el yazısı olarak nüshası çıkarılan |
scrivened adj.
|
|
84 |
General |
dil şaklatarak çıkarılan 'çık-çık-çık' sesi (onaylanmayan durumlarda) |
tut! interj.
|
|
85 |
General |
dil şaklatarak çıkarılan 'çık-çık-çık' sesi (onaylanmayan durumlarda) |
tut-tut! interj.
|
|
86 |
General |
hayalet taklidi yaparken çıkarılan ses |
ooh interj.
|
|
Colloquial |
|
87 |
Colloquial |
üst lige çıkarılan sporcu |
call-up n.
|
|
88 |
Colloquial |
üst lige çıkarılan sporcu |
call-up n.
|
|
89 |
Colloquial |
başarıl bir mali işlemin ya da satışın ardından çıkarılan ses |
ching expr.
|
|
90 |
Colloquial |
birinden bir şey aşırırken çıkarılan bir ses/kullanılan bir yansıma sözcük |
yoink expr.
|
|
91 |
Colloquial |
acı, karın ağrısı esnasında çıkarılan ses |
oof exclam.
|
|
Idioms |
|
92 |
Idioms |
(bir şeye) çıkarılan davetiye |
a recipe for (something) n.
|
|
93 |
Idioms |
uzun aramalar sonucu tekrar ortaya çıkarılan işe yarar bir şey |
paydirt n.
|
|
94 |
Idioms |
elden çıkarılan bir şeyi geri almak |
get out of hock v.
|
|
95 |
Idioms |
mirastan çıkarılmış/çıkarılan |
cut off without a shilling/cent adj.
|
|
96 |
Idioms |
mirastan çıkarılmış/çıkarılan |
cut off with a shilling/cent adj.
|
|
97 |
Idioms |
mirastan çıkarılmış/çıkarılan |
cut off without a penny [dated] adj.
|
|
98 |
Idioms |
-den çıkarılan |
consequent on expr.
|
|
Trade/Economic |
|
99 |
Trade/Economic |
bir banka tarafından ileride ödenmek üzere çıkarılan banknot |
post note n.
|
|
100 |
Trade/Economic |
bilinen bir markanın altında piyasaya çıkarılan yeni ürün |
flanker n.
|
|
101 |
Trade/Economic |
bir şirket tarafından yeni olarak çıkarılan menkul kıymetlerin yatırım kuruluşlarına doğrudan satılması |
private placement of securities n.
|
|
102 |
Trade/Economic |
bir şirket tarafından tamamı ödenmiş gibi çıkarılan fakat aslında tamamen ödenmemiş olan hisse senedi |
watered stock n.
|
|
103 |
Trade/Economic |
çıkarılan hisse senedi ve tahvillerin tamamını veya bir kısmını satacağını garanti eden |
underwriter n.
|
|
104 |
Trade/Economic |
elden çıkarılan veya hurdaya ayrılan varlıkların maliyeti |
cost of fixed assets discarded n.
|
|
105 |
Trade/Economic |
fon oluşturmak amacıyla çıkarılan tahvil |
sinking fund bond n.
|
|
106 |
Trade/Economic |
fon sağlamak için çıkarılan tahviller |
funding bonds n.
|
|
107 |
Trade/Economic |
gayrimenkul için çıkarılan hisse senedi |
share issued for property n.
|
|
108 |
Trade/Economic |
gemiden çıkarılan mallar |
short shipment n.
|
|
109 |
Trade/Economic |
ilk amerikan meclisi tarafından 1775 tarihinde çıkarılan kağıt para |
continental currency n.
|
|
110 |
Trade/Economic |
işletme faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla çıkarılan tahvil |
extension bond n.
|
|
111 |
Trade/Economic |
işten çıkarılan işçiye verilen toplu para |
severance pay n.
|
|
112 |
Trade/Economic |
ilk çıkarılan hisse senetleri |
senior security n.
|
|
113 |
Trade/Economic |
ilk çıkarılan tahvil veya hisse senetleri |
senior security n.
|
|
114 |
Trade/Economic |
konsolide borçlar için çıkarılan tahvil |
consolidated bond n.
|
|
115 |
Trade/Economic |
para yerine çıkarılan hisse senedi |
share issued for cash n.
|
|
116 |
Trade/Economic |
sermayeyi takviye etmek amacıyla çıkarılan tahvil |
adjustment bond n.
|
|
117 |
Trade/Economic |
seri halinde çıkarılan tercihli hisse senedi |
preferred stock in series n.
|
|
118 |
Trade/Economic |
ülke içinde çıkarılan tahvil |
territorial bond n.
|
|
119 |
Trade/Economic |
yerel yönetimce çıkarılan tahvil |
municipal bonds n.
|
|
120 |
Trade/Economic |
kamu hizmetlerini finanse etmek için çıkarılan tahvil |
utility bond n.
|
|
121 |
Trade/Economic |
belediye tarafından tedavüle çıkarılan finansal araç |
municipal n.
|
|
122 |
Trade/Economic |
abd'de çıkarılan madeni para |
dollar n.
|
|
123 |
Trade/Economic |
(kanada'da çıkarılan) gümüş hatıra parası |
dollar n.
|
|
124 |
Trade/Economic |
(milletler topluluğu bölgelerinde kullanılmak üzere çıkarılan) ingiliz madeni parası |
dollar n.
|
|
125 |
Trade/Economic |
elden çıkarılan şey |
divestiture n.
|
|
126 |
Trade/Economic |
işinden çıkarılan |
redundant adj.
|
|
127 |
Trade/Economic |
(borsada) çıkarılan hisselerden daha az talebe sahip |
undersubscribed adj.
|
|
Law |
|
128 |
Law |
arazisinden haksız biçimde çıkarılan kimse |
disseizee n.
|
|
129 |
Law |
belirli kişiler veya gruplar için çıkarılan özel kanun |
private statute n.
|
|
130 |
Law |
bir yerden kanunsuz olarak çıkarılan kimse |
disseizee n.
|
|
131 |
Law |
bir yasanın anlamını açıklamak amacıyla çıkarılan kanun |
declaratory statute n.
|
|
132 |
Law |
hükümdar adına çıkarılan ve herhangi bir imtiyaza sahip olduğunu iddia eden şahıstan iddiasının mesnedini soran karar |
quo warranto n.
|
|
133 |
Law |
ingiltere'de 17. yüzyılda çıkarılan bir toprak kanunu |
statute of frauds n.
|
|
134 |
Law |
kocası tarafından terkedilen eşin maddi çıkarlarının korunması amacıyla çıkarılan mahkeme kararı |
protection order n.
|
|
135 |
Law |
maden ocağından çıkarılan madenleri başkasına ait araziden taşıma hakkı |
wayleave n.
|
|
136 |
Law |
tanık celbi için çıkarılan mahkeme müzekkeresi |
subpoena n.
|
|
137 |
Law |
tasfiye işleminin çabuk sonlandırılması için için çıkarılan mahkeme kararı |
administration order n.
|
|
138 |
Law |
(maden çıkarılan bir mülk üzerinde) sahip olunan sınırlı hak |
overriding royalty interest n.
|
|
139 |
Law |
evden çıkarılan kimse |
evictee n.
|
|
140 |
Law |
birleşik krallıkta çıkarılan bir yasa |
vag n.
|
|
141 |
Law |
kral mahkemesi tarafından çıkarılan, ingiltere kralı'nın adına bir devlet memurunun birtakım kamu görevlerini yerine getirmesini emreden bir ferman |
mandamus n.
|
|
142 |
Law |
iki katına çıkarılan tımar vergisi |
duplicand [scotland] n.
|
|
143 |
Law |
iki katına çıkarılan tımar vergisi |
duplicando [scotland] n.
|
|
144 |
Law |
yabancı bir idari organın yetki alanında olup genellikle bu organ tarafından çıkarılan menkul kıymet |
foreign n.
|
|
145 |
Law |
geçmiş deneyimden çıkarılan bilgiyle yapılan farz etme |
logical presumption n.
|
|
146 |
Law |
(ingiliz hukukunda) 1948 yılında çıkarılan ceza adaleti yasası uyarınca mükerrir suçlunun tıbbi yardım alması, psikiyatrik tedavi görmesi veya ıslah edici bir eğitimden geçmesi için verilen hüküm |
preventive detention [uk] n.
|
|
Politics |
|
147 |
Politics |
imparator dördüncü charles tarafından çıkarılan bir ferman/anayasa |
the golden bull n.
|
|
148 |
Politics |
bütçe açığını kapatmak için çıkarılan hazine bonoları |
deficiency bill n.
|
|
149 |
Politics |
sierra leone'de 1980'li yıllarda kurulan ve hükümeti devirip elmas çıkarılan bölgelere hakim olmayı hedefleyen bir terör örgütü |
ruf n.
|
|
150 |
Politics |
(britanya'da) 1976'da çıkarılan ırk ilişkilileri yasası'nın uygulanması için oluşturulmuş, üyelerini içişleri bakanı'nın atadığı on dört kişilik bir komisyon |
commission for racial equality (cre) n.
|
|
151 |
Politics |
devlet başkanı tarafından çıkarılan temel kanun hükmünde kararname |
pragmatic sanction n.
|
|
152 |
Politics |
abd başkanı tarafından çıkarılan yönerge |
presidential directive n.
|
|
153 |
Politics |
hükümet tarafından çıkarılan |
government issue adj.
|
|
Institutes |
|
154 |
Institutes |
1990'da birleşik krallık parlamentosu tarafından çıkarılan bir yasa ile embriyoların kontrolü ve incelenmesi için kurulan bir kuruluş |
human fertilization and embryology authority n.
|
|
Industry |
|
155 |
Industry |
(kağıt yapımında) karışım hamur haline getirilmeden önce çıkarılan yabancı maddeler |
contraries [uk] n.
|
|
Insurance |
|
156 |
Insurance |
bir şirket tarafından çıkarılan hisselerin nominal değeri |
issued capital n.
|
|
157 |
Insurance |
ölümü büyük kayba sebep olacak deneyimli çalışan için çıkarılan hayat sigortası poliçesi |
key-man assurance n.
|
|
Media |
|
158 |
Media |
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım |
cushion n.
|
|
Technical |
|
159 |
Technical |
özel analitik tekniklerle ortaya çıkarılan, belirli bir molekülün varlığını gösteren özgün numune |
chemical fingerprint n.
|
|
160 |
Technical |
özel analitik tekniklerle ortaya çıkarılan, belirli bir molekülün varlığını gösteren özgün numune |
chemical signature n.
|
|
161 |
Technical |
linyit ve turptan çıkarılan mum |
montan wax n.
|
|
162 |
Technical |
yazıdan çıkarılan parça |
deletion n.
|
|
163 |
Technical |
abd'de hudson nehri yakınlarından çıkarılan bir kumtaşı |
bluestone n.
|
|
164 |
Technical |
perdahlama çarkıyla çıkarılan malzeme |
buffings n.
|
|
165 |
Technical |
patlamayla ocakta çıkarılan kurşun cevheri parçaları |
hearth ends n.
|
|
166 |
Technical |
maden temizliğinde çıkarılan malzemeler |
cleanup n.
|
|
167 |
Technical |
eğe ile çıkarılan parçacık veya talaş |
filing n.
|
|
168 |
Technical |
eğeleme ile çıkarılan parça veya talaş |
filings n.
|
|
169 |
Technical |
kanalizasyon suyunun filtreyle arıtılması sonucu çıkarılan malzeme |
screenings n.
|
|
170 |
Technical |
ispanya'nın ege kıyısından çıkarılan bir sabuntaşı |
spanish chalk n.
|
|
171 |
Technical |
katotlar çıkarılan |
cathodic adj.
|
|
172 |
Technical |
sardunya yaprağından çıkarılan monobazik bir organik aside ait veya onu belirten |
pelargonic adj.
|
|
173 |
Technical |
ıslah çeliğinden çıkarılan |
solid-drawn adj.
|
|
Textile |
|
174 |
Textile |
hallaç makinesindeki farklı silindirlerden çıkarılan iplik |
droppings n.
|
|
Architecture |
|
175 |
Architecture |
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk |
whispering dome n.
|
|
176 |
Architecture |
kubbe veya kemerin altındaki belirli noktalarda çıkarılan seslerin uzak noktalardan duyulduğu boşluk |
whispering gallery n.
|
|
Railway |
|
177 |
Railway |
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren bir tren |
parliamentary train n.
|
|
178 |
Railway |
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren trene ait veya ilişkili |
parliamentary adj.
|
|
179 |
Railway |
(britanya'da) 19. yüzyılda çıkarılan bir yasayla yolculara uygun ücrete hizmet veren trende kullanılan |
parliamentary adj.
|
|
Marine |
|
180 |
Marine |
hurdaya çıkarılan gemi |
laid up ship n.
|
|
181 |
Marine |
tuz çıkarılan alan |
salt field n.
|
|
Petrol |
|
182 |
Petrol |
sondaj sonucu çıkarılan toprak ve kayanın analizi |
mud logging n.
|
|
183 |
Petrol |
(sondaj sıvısı çıkarılan) oluk |
ditch n.
|
|
184 |
Petrol |
(sondaj sıvısı çıkarılan) kanal |
ditch n.
|
|
Mining |
|
185 |
Mining |
çıkarılan cevherin değerinden madenciye veya toprak sahibine ödenen pay |
tribute n.
|
|
186 |
Mining |
önceden keşfedilmemiş maden damarlarından çıkarılan minerallerin sahiplik hakkı |
tunnel right n.
|
|
187 |
Mining |
madenin cevher çıkarılan bölümü |
face n.
|
|
188 |
Mining |
taş ocağından çıkarılan taştan ufalanan küçük parça |
quarrying n.
|
|
189 |
Mining |
limni'den çıkarılan ve eskiden tıpta kullanılan grimsi sarı veya kırmızı renkli kil |
lemnian bole n.
|
|
190 |
Mining |
kaldırma vasıtasıyla madenden cevher, su çıkarılan şaft |
whim shaft n.
|
|
191 |
Mining |
kazıp çıkarılan şey |
mine [uk] n.
|
|
192 |
Mining |
tek bir işlemde çıkarılan cevherin kalınlığı |
lift n.
|
|
193 |
Mining |
kazı sırasında çıkarılan malzeme |
muck n.
|
|
194 |
Mining |
maden kazısında çıkarılan malzeme |
muck n.
|
|
195 |
Mining |
sulu kazı sırasında çıkarılan malzeme |
muck n.
|
|
196 |
Mining |
kömür çıkarılan boşluk |
gob n.
|
|
197 |
Mining |
kum ve çakılların arasından altın çıkarılan yer |
gold diggings n.
|
|
198 |
Mining |
cevher çıkarılan yerde açılan boşluk |
gunnie n.
|
|
199 |
Mining |
(kömür ocağında) çıkarılan madenden pay alarak çalışma |
pitchwork n.
|
|
200 |
Mining |
cüruftan çıkarılan kalay |
prillion n.
|
|
201 |
Mining |
(madende) kömür çıkarılan tünel |
stall n.
|
|
202 |
Mining |
yeraltından kükürt çıkarılan maden ocağı |
sulfur mine n.
|
|
203 |
Mining |
yeraltından kükürt çıkarılan maden ocağı |
sulphur mine n.
|
|
204 |
Mining |
(kömür madenciliğinde) cevher çıkarılan yüzeyde dikey bir oluk açmak |
shear v.
|
|
205 |
Mining |
madenden çıkarılan |
mined adj.
|
|
206 |
Mining |
(ekstrakte edilen mineral) su ile çıkarılan |
hydraulicked adj.
|
|
207 |
Mining |
ekonomik değeri olmayan ve madenlerle birlikte çıkarılan mineral |
gangue mineral expr.
|
|
Medical |
|
208 |
Medical |
çıkarılan sıvı, gaz vb. maddenin yerine konması için hazırlanan takviye madde |
refill n.
|
|
209 |
Medical |
afyondan çıkarılan billüri alkaloid |
narcotine n.
|
|
210 |
Medical |
diş ve dudaklarla çıkarılan ses |
dentilabial n.
|
|
211 |
Medical |
hayvanlardan çıkarılan organların tedavi amacıyla özellikle iç salgı bezi hastalıklarında kullanılması |
organotherapy n.
|
|
212 |
Medical |
lenfosit nüvelerinden çıkarılan ve nüklein ve histondan ibaret olan bir nükleoprotein |
nucleohistone n.
|
|
213 |
Medical |
aspirasyon yoluyla vücuttan çıkarılan sıvı |
aspirate n.
|
|
Psychology |
|
214 |
Psychology |
ortaya çıkarılan anılar |
recovered memories n.
|
|
Physiology |
|
215 |
Physiology |
gırtlaktan çıkarılan ses |
laryngeal n.
|
|
216 |
Physiology |
gırtlaktan çıkarılan ses |
laryngal n.
|
|
Pharmaceutics |
|
217 |
Pharmaceutics |
(zencefil gibi) maddeden alkol, eter veya aseton kullanılarak çıkarılan yağlı reçine |
oleoresin n.
|
|
Printing |
|
218 |
Printing |
bir tür litografiyle çıkarılan resim |
lithotint n.
|
|
Veterinary |
|
219 |
Veterinary |
bir testisi çıkarılan evcil erkek hayvan |
ridgeling n.
|
|
220 |
Veterinary |
bir testisi çıkarılan evcil erkek hayvan |
ridgling n.
|
|
Printing |
|
221 |
Printing |
baskı makinesi ile çıkarılan materyal |
presswork n.
|
|
Food Engineering |
|
222 |
Food Engineering |
tahıldan çıkarılan alkol |
grain alcohol n.
|
|
223 |
Food Engineering |
mayalama sırasında ezilmiş arpadan çıkarılan malt hacmi |
length n.
|
|
224 |
Food Engineering |
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol |
faint n.
|
|
Gastronomy |
|
225 |
Gastronomy |
manyok köklerinden çıkarılan, puding yapımında ve yemek pişirirken koyulaştırmada kullanılan nişasta |
tapioca n.
|
|
226 |
Gastronomy |
pişirme sırasında eklenip servis öncesi çıkarılan baharat dolu kese |
sachet n.
|
|
227 |
Gastronomy |
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol |
feints n.
|
|
228 |
Gastronomy |
aynı gün yakalanıp kıyıya çıkarılan (deniz ürünü) |
dayboat adj.
|
|
Logic |
|
229 |
Logic |
tek öncülden çıkarılan ayrık sonuç |
dialogism n.
|
|
230 |
Logic |
ön kabulden çıkarılan önerme |
conclusion n.
|
|
231 |
Logic |
farklı veri setlerinden çıkarılan birden çok sonucun birbirleriyle uyuşması |
consilience n.
|
|
Physics |
|
232 |
Physics |
(düğüm teorisinde) düğümdeki pozitif geçiş sayısından çıkarılan negatif geçiş sayısı |
writhe n.
|
|
Chemistry |
|
233 |
Chemistry |
calumba kökünden çıkarılan beyaz kristal bir madde |
calumbin n.
|
|
234 |
Chemistry |
kırmızı biberden çıkarılan sıvı veya reçine |
capsicin n.
|
|
235 |
Chemistry |
çürümüş hayvani ve nebati maddelerden çıkarılan zehirli veya zehirsiz kalevi maddelerden her biri |
neurin n.
|
|
236 |
Chemistry |
manyok kökünden çıkarılan nişasta |
cassava starch n.
|
|
237 |
Chemistry |
urechitis suberecta bitkisinin yapraklarından çıkarılan kristal glikozit |
urechitin n.
|
|
238 |
Chemistry |
urechitis suberecta bitkisinin yapraklarından çıkarılan kristal glikozit |
urechitoxin n.
|
|
239 |
Chemistry |
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit |
helleborein n.
|
|
240 |
Chemistry |
çeşitli karacaotu türlerinde hellborine eşlik eden acı tatlı beyaz kristalli bir madde olarak çıkarılan zehirli bir glikozit |
helleborin n.
|
|
241 |
Chemistry |
beyaz kristal yapıda bir madde olarak çıkarılan alkaloit |
igasurine n.
|
|
242 |
Chemistry |
afyonda küçük miktarlarda bulunan ve beyaz kristal bir madde olarak çıkarılan bir alkaloit |
protopine n.
|
|
Biology |
|
243 |
Biology |
idenil asitten çıkarılan bir baz |
cytosine n.
|
|
244 |
Biology |
kesilerek çıkarılan bölüm |
dissection n.
|
|
Biochemistry |
|
245 |
Biochemistry |
adasoğanı bitkisinin soğanından çıkarılan acı özüt |
scillitin n.
|
|
Zoology |
|
246 |
Zoology |
(dış iskelet, kabuk gibi) çıkarılan şey |
exuvium n.
|
|
Botanic |
|
247 |
Botanic |
niger bitkisinin yağı çıkarılan ve kuş yemi olarak kullanılan tohumu |
ramtil n.
|
|
248 |
Botanic |
brezilya'da yetişen, çekirdeklerinden besin, cilt bakım ürünü ve biyoyakıt elde etmek amacıyla yağ çıkarılan tüylü yelpaze palmiyesi |
babassu (orbignya phalerata) n.
|
|
249 |
Botanic |
kaynağından zorla çıkarılan spor, özellikle mantar sporu |
ballistospore n.
|
|
250 |
Botanic |
etli kısmı kimyasal yöntemler ile çıkarılan bir yaprak |
skeleton leaf n.
|
|
Breeding |
|
251 |
Breeding |
çiftlik hayvanlarını sakinleştirmek için çıkarılan ses |
whisht n.
|
|
Tobacco |
|
252 |
Tobacco |
fıçılardan çıkarılan tütün satışı |
break n.
|
|
Social Sciences |
|
253 |
Social Sciences |
(britanya'da) 1944'te çıkarılan istihdam yasası ile engelli kişilere ayrılan işler |
designated employment [uk] n.
|
|
Linguistics |
|
254 |
Linguistics |
genizden çıkarılan ses (ng) |
agma n.
|
|
255 |
Linguistics |
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf |
alveolar n.
|
|
256 |
Linguistics |
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf |
dental consonant n.
|
|
257 |
Linguistics |
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf |
dental n.
|
|
258 |
Linguistics |
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan sessiz harf |
alveolar consonant n.
|
|
259 |
Linguistics |
konuşurken çıkarılan seslerin üretimi ile ilgili bir sesbilim dalı |
articulatory phonetics n.
|
|
260 |
Linguistics |
dilin arka kısmını damağa dokundurarak çıkarılan sessiz harf |
velar consonant n.
|
|
261 |
Linguistics |
gırtlaktan çıkarılan r sesi |
wharl n.
|
|
262 |
Linguistics |
dil ve dişlerin birlikte kullanımıyla çıkarılan ses |
linguadental n.
|
|
263 |
Linguistics |
dil ile çıkarılan ünsüz |
lingual n.
|
|
264 |
Linguistics |
gırtlak diliyle çıkarılan ses |
glottal n.
|
|
265 |
Linguistics |
artdamağım dudaklar, dil veya gırtlakla kapatılması sonucu nefesin tamamen burunda kalmasıyla çıkarılan bir sessiz harf |
mute n.
|
|
266 |
Linguistics |
(ich telaffuzunda çıkarılan) ch sesi |
ich-laut n.
|
|
267 |
Linguistics |
dil üstünden çıkarılan ses |
dorsal n.
|
|
268 |
Linguistics |
dinlerken çıkarılan onay sesi |
continuer n.
|
|
269 |
Linguistics |
hem ağız hem de burundan çıkarılan ses |
orinasal n.
|
|
270 |
Linguistics |
hem ağız hem de burun boşlukları açıkken çıkarılan ses |
orinasal phone n.
|
|
271 |
Linguistics |
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz |
plosive speech sound n.
|
|
272 |
Linguistics |
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz |
stop consonant n.
|
|
273 |
Linguistics |
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz |
fricative n.
|
|
274 |
Linguistics |
sesi daralmış bir ses yolundan geçirerek çıkarılan ünsüz |
fricative consonant n.
|
|
275 |
Linguistics |
dil ucunu üst ön dişlerin ardındaki diş etlerine dokundurarak çıkarılan (ses) |
alveolar adj.
|
|
276 |
Linguistics |
dilin bir veya iki yanından üflenen hava ile çıkarılan (ses) |
lateral adj.
|
|
277 |
Linguistics |
dil sırtıyla çıkarılan (konuşma sesi) |
blade adj.
|
|
278 |
Linguistics |
ses telleri titreşmeden çıkarılan konuşma sesi ile ilgili |
breathed adj.
|
|
279 |
Linguistics |
dil ve dişin birlikte kullanımıyla çıkarılan |
linguadental adj.
|
|
280 |
Linguistics |
dil ve dişin birlikte kullanımıyla çıkarılan |
linguidental adj.
|
|
281 |
Linguistics |
gırtlak diliyle çıkarılan |
glottal adj.
|
|
282 |
Linguistics |
(ses) dil üstünden çıkarılan |
dosel adj.
|
|
283 |
Linguistics |
(konuşma sesi) sürtünmesiz veya soluklamasız çıkarılan |
clear adj.
|
|
284 |
Linguistics |
nazal rezonans olmaması için dudaklar ve küçük dil arasından yumuşak damak yükseltilerek çıkarılan (ses) |
oral adj.
|
|
285 |
Linguistics |
hem ağız hem de burundan çıkarılan (ses) |
orinasal adj.
|
|
286 |
Linguistics |
anlamı bağlamdan çıkarılan |
syncategorematic adj.
|
|
History |
|
287 |
History |
14. yy'de fransa'da çıkarılan ve üzerinde tahtta oturan kral tasviri bulunan altın sikke |
chaise n.
|
|
288 |
History |
eskiden tıbbi büyü için takılan ve yavru kırlangıcın midesinden çıkarılan küçük taş |
chelidonius n.
|
|
289 |
History |
eskiden önemli kişilerin cenazesinde çıkarılan bir bayrak |
banderol n.
|
|
Archaeology |
|
290 |
Archaeology |
abd'de ortaya çıkarılan kemikten yapılmış bir alet |
beamer n.
|
|
291 |
Archaeology |
alet olarak kullanmak üzere taşa darbe veya baskı uygulayarak çıkarılan parça |
flake n.
|
|
Religious |
|
292 |
Religious |
zikir çekerken çıkarılan sesler |
tongues n.
|
|
293 |
Religious |
günah çıkarılan gizli oda |
confessional n.
|
|
294 |
Religious |
papa tarafından çıkarılan ve katolik kilisesi'ni bağlayan ferman |
motu proprio n.
|
|
295 |
Religious |
günah çıkarılan ve gerekli durumlarda kefaret alan papaz |
penitencer [obsolete] n.
|
|
Philosophy |
|
296 |
Philosophy |
varlığın doğasının analizinden çıkarılan |
ontologic adj.
|
|
297 |
Philosophy |
varlığın doğasının analizinden çıkarılan |
ontological adj.
|
|
Environment |
|
298 |
Environment |
çöpten çıkarılan yakıtlar |
refuse derived fuels n.
|
|
299 |
Environment |
topraktan çıkarılan |
fossil adj.
|
|
Geology |
|
300 |
Geology |
missouri bölgesinde çıkarılan, kızılderililerin pipo yapımında kullandığı kil |
catlinite n.
|
|
301 |
Geology |
yeni zelanda'nın oamaru şehrindeki taş ocaklarında çıkarılan, yapı malzemesi kalitesinde bir tür kalker |
oamaru stone n.
|
|
302 |
Geology |
çıkarılan şey |
ejection n.
|
|
303 |
Geology |
ingiltere'deki taş ocaklarından çıkarılan ve bazen bina yapımında kullanılan bir tür kireç taşı |
ancaster stone n.
|
|
304 |
Geology |
güney çin'de çıkarılan sert ve kompakt bir volkanik kaya |
atlantic stone n.
|
|
305 |
Geology |
ren dolaylarından çıkarılan sert ve büyük bir bazalt değirmen taşı |
lava millstone n.
|
|
306 |
Geology |
birim halinde çıkarılan birkaç fit derinliğindeki toprak sütunu |
monolith n.
|
|
Military |
|
307 |
Military |
düşmana görünmemek için çıkarılan duman perdesi |
smokescreen n.
|
|
308 |
Military |
sivil teşebbüslerce çıkarılan askeri gazete |
civilian enterprise newspapers n.
|
|
309 |
Military |
otoritelerce çıkarılan, belirli kişi veya mülklerin güvenliğini sağlayan yazılı emir |
safeguard n.
|
|
310 |
Military |
(savaş gemisi) envanterden çıkarılan |
stricken adj.
|
|
Hunting |
|
311 |
Hunting |
geçmişte av köpeklerini çağırmak için çıkarılan bir ses |
alew [obsolete] n.
|
|
Sport |
|
312 |
Sport |
antrenman veya hazırlık yarışında şampiyonun karşısına çıkarılan at |
trial horse n.
|
|
313 |
Sport |
oyuncunun puanından çıkarılan vuruş avantajı |
odd n.
|
|
314 |
Sport |
oyuncunun puanından çıkarılan vuruş handikapı |
odd n.
|
|
Basketball |
|
315 |
Basketball |
faul limitini doldurup oyundan çıkarılan oyuncu |
disqualified player n.
|
|
Football |
|
316 |
Football |
oyuna birlikte sokulan veya oyundan birlikte çıkarılan bir grup futbolcu |
platoon n.
|
|
Card |
|
317 |
Card |
(canasta kart oyununda) elden çıkarılan kart destesi |
pack n.
|
|
Music |
|
318 |
Music |
ses telleri titreşmeden çıkarılan sert ünsüz harf |
voiceless stop n.
|
|
319 |
Music |
trompet veya trombon ile çıkarılan, insan konuşmasındaki sesli harflere benzeyen dalgalı ses |
wah-wah n.
|
|
320 |
Music |
ellerin arasındaki havayı sıkıştırarak çıkarılan seslerle yapılan müzik sanatı |
manualism n.
|
|
321 |
Music |
bagetle davulun kasnağı ve derisine aynı anda vurarak çıkarılan keskin ses |
rimshot n.
|
|
322 |
Music |
dudaklarla çıkarılan seslere ait |
labial adj.
|
|
323 |
Music |
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı) |
double-reed adj.
|
|
Photography |
|
324 |
Photography |
negatiften çıkarılan fotoğraf |
hyalotype n.
|
|
Librarianship |
|
325 |
Librarianship |
artık kullanılamadığı veya ihtiyaç duyulmadığı için koleksiyondan çıkarılan yayın |
discard n.
|
|
Printery |
|
326 |
Printery |
dizgici tarafından hazırlanıp başka metnin taklidi olduğu için ıskartaya çıkarılan malzeme |
bogus n.
|
|
327 |
Printery |
basıma göndermeden önce çıkarılan son deneme baskısı |
press proof n.
|
|
Archaic |
|
328 |
Archaic |
dövüştürmek üzere torbadan çıkarılan horoz |
shake–bag n.
|
|
329 |
Archaic |
(eskiden) kazıdan çıkarılan eserlerin arkeologlar, hamiler ve muhit arasında bölüşülmesi geleneği |
partage n.
|
|
330 |
Archaic |
pencereden aşağı kirli su akıtmadan önce çıkarılan uyarı nidası |
gardyloo interj.
|
|
Engineering |
|
331 |
Engineering |
ariyet çukurundan başka bir yeri doldurmak için çıkarılan malzeme |
borrow n.
|
|
Ornithology |
|
332 |
Ornithology |
kuşlar tarafından çiftleşme çağrısı olarak çıkarılan kısık ses |
subsong n.
|
|
Slang |
|
333 |
Slang |
şirketin el değiştirmesi sonrası işten çıkarılan çalışanlara kıdem tazminatı garantisi veren iş sözleşmesi |
tin parachute n.
|
|
334 |
Slang |
plağı ileri geri geri iterek çıkarılan ses |
wicky-wicky n.
|
|
335 |
Slang |
plağı ileri geri geri iterek çıkarılan ses gibi/benzeri |
wicky-wicky adj.
|
|
British Slang |
|
336 |
British Slang |
sümkürerek çıkarılan sümük |
snot-rocket n.
|
|
Metallurgy |
|
337 |
Metallurgy |
fırınlardan çıkarılan ateşe dayanıklı eski malzeme |
cobbing n.
|
|