strike - Turco Inglés Diccionario
Historia

strike

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "strike" en diccionario turco inglés : 407 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
strike n. çarpma
strike n. grev
strike n. darbe
strike v. çarpmak
strike v. vurmak
General
strike n. keşif
strike n. keşfetme
strike n. hava saldırısı
strike n. vurma
strike n. doluluk
strike n. bırakım
strike n. maden bulma
strike n. üstünlük
strike n. çalma
strike n. petrol bulma
strike n. pişirme
strike n. vurgun
strike n. mükemmellik
strike n. beklenmedik başarı
strike n. tatil-i eşgal
strike n. grev
strike n. doğrultu
strike n. vuruş
strike n. uzanış
strike n. sıyırma
strike n. (bira yapımında) arpa miktarını gösteren bir ölçüm birimi
strike n. biranın sertliği
strike n. biranın yoğunluğu
strike n. (madeni para, madalya üzerinde yer alan) kabartma
strike n. (şekerin kaynatılması sonucu geriye kalan) ağda kıvamlı şeker kütlesi
strike n. ansızın açılan şans
strike n. tesadüfi petrol keşfi
strike n. tesadüfi maden keşfi
strike n. handikap
strike n. engel
strike n. kısıt
strike n. köstek
strike n. şantaj ile para alma
strike n. tehdit ile para alma
strike n. para tırtıklama
strike n. rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi
strike n. (saatte) vurma mekanizması
strike n. sahne dekorunu bozma
strike n. sahne dekorunu toplama
strike n. (çin porseleni veya farklı bir yemek takımında) özel tasarım
strike n. keşif
strike n. tesadüfi değerli mineral keşfi
strike n. saldırı
strike n. (beyzbol) ıska
strike n. (bowling) tek atışta tüm labutları devirme
strike v. düşmek (yıldırım)
strike v. izlenim bırakmak (birinde)
strike v. çalmak (saat)
strike v. bulmak
strike v. çakmak
strike v. çalmak (saat belirli bir zamanı)
strike v. para basmak
strike v. kök salmak
strike v. yolunu tutmak
strike v. çıkarmak
strike v. birdenbire aklına gelmek (birinin)
strike v. takınmak
strike v. etki bırakmak
strike v. yer etmek
strike v. gözüne ilişmek
strike v. gelip çatmak
strike v. basmak (madeni parayı)
strike v. aşk etmek
strike v. çakmak (kibriti)
strike v. izlenim bırakmak
strike v. ayırmak
strike v. birdenbire anlamak
strike v. kararlaştırmak
strike v. grev yapmak
strike v. indirmek
strike v. çalmak
strike v. gibi gelmek
strike v. ulaşmak
strike v. basmak
strike v. yakmak
strike v. ilerlemek
strike v. isabet etmek
strike v. işlemek
strike v. etkilemek
strike v. yakmak (kibrit)
strike v. hesap bakiyesini tespit etmek
strike v. gelmek
strike v. kibrit yakmak
strike v. akdetmek
strike v. basmak (piyanonun/daktilonun tuşlarına)
strike v. çatmak
strike v. dövmek
strike v. sökmek
strike v. bozmak
strike v. tabetmek
strike v. karşılaşmak
strike v. rastlamak
strike v. fazlasıyla etkilemek
strike v. dikkat çekmek
strike v. dikkati çekmek
strike v. (kalıp) sökmek
strike v. rast gelmek
strike v. kürek çekmek
strike v. (ışık) vurmak
strike v. (ışık) yansımak
strike v. (ışık) düşmek
strike v. (ses) duyulmak
strike v. kalemle üstünü çizmek
strike v. bir şeyi iptal etmek
strike v. bayrağı indirmek
strike v. bayrağı yarıya indirmek
strike v. (yumruk veya darbe ile) yerle bir etmek
strike v. (yumruk veya darbe ile) tahrip etmek
strike v. (yumruk veya darbe ile) alaşağı etmek
strike v. yıkım yaratmak
strike v. tahribat yaratmak
strike v. bir maddeden geçmek
strike v. bir maddeye penetre etmek
strike v. bir maddeye nüfuz etmek
strike v. içinden geçmek
strike v. kavga etmek
strike v. dövüşmek
strike v. kavgaya karışmak
strike v. nabız gibi atmak
strike v. zonklamak
strike v. çakmak taşı ve çelik ile ateş yakmak
strike v. yanmak
strike v. tutuşmak
strike v. alev almak
strike v. hızlı hızlı hareket etmek
strike v. ileri atılmak
strike v. fırlamak
strike v. ok gibi fırlamak
strike v. kurumak
strike v. yoğunlaşmak
strike v. sertleşmek
strike v. rengi nüfuz ettirmek
strike v. rengi içine işlemek
strike v. piyasaya ürün çıkarmak
strike v. aniden piyasaya giriş yapmak
strike v. aniden bir iş başlatmak
strike v. kendini öne atmak
strike v. kendini öne çıkarmak
strike v. çok çalışmak
strike v. çok çabalamak
strike v. çaba sarf etmek
strike v. var gücü ile çalışmak
strike v. uğraşmak
strike v. emek harcamak
strike v. emek sarf etmek
strike v. (bayrağı) yarıya indirmek
strike v. (bayrağı) indirmek
strike v. (kargo, yük) gemi ambarına indirmek
strike v. (kargo, yük) gemi ambarına boşaltmak
strike v. boğmak
strike v. öldürmek
strike v. yere sermek
strike v. mahvetmek
strike v. eziyet etmek
strike v. acı çektirmek
strike v. sarsmak
strike v. üzmek
strike v. (savaşta) yer almak
strike v. hırpalamak
strike v. pataklamak
strike v. sopalamak
strike v. üzerini çizmek
strike v. silmek
strike v. ortadan kaldırmak
strike v. defetmek
strike v. yok etmek
strike v. bozmak
strike v. delmek
strike v. delip geçmek
strike v. içine girmek
strike v. nüfuz ettirmek
strike v. iyice emdirmek
strike v. penetre ettirmek
strike v. indirmek
strike v. düşürmek
strike v. ses çıkarmak
strike v. öterek haber vermek
strike v. ses çıkararak duyurmak
strike v. sesli biçimde uyarmak
strike v. saati söyletmek
strike v. zamanı söyletmek
strike v. darbe uygulamak
strike v. darbe aldırmak
strike v. sert çarpmak
strike v. sert düşürmek
strike v. (anlaşma üzerine) el sıkışmak
strike v. öne ittirmek
strike v. öne çıkarmak
strike v. fırlatmak
strike v. göndermek
strike v. temas etmek
strike v. değmek
strike v. kafa kafaya girmek
strike v. çarpışmak
strike v. (ışık) üzerine düşmek
strike v. (ışık) aydınlatmak
strike v. (ışık) parlatmak
strike v. (sesi) duymak
strike v. (sesi) işitmek
strike v. (ses) kulağına gelmek
strike v. belir bir ruh haline sokmak
strike v. modunu düşürmek
strike v. etkilemek
strike v. duygu durumunu etkilemek
strike v. ruhsal durumunu etkilemek
strike v. korkutmak
strike v. mutlu etmek
strike v. (duyguyu) çağrıştırmak
strike v. (güçlü bir duyguyu) göstermek
strike v. baskı yapmak
strike v. kalıplamak
strike v. kalıp basmak
strike v. kalıp ile üretmek
strike v. kalıp vurmak
strike v. mühürlemek
strike v. damgalamak
strike v. damga vurmak
strike v. mühür basmak
strike v. mühür vurmak
strike v. (ateşi) çakmak taşı ve çelik ile yakmak
strike v. tutuşturmak
strike v. alev aldırmak
strike v. kıvılcımlandırmak
strike v. onaylamak
strike v. doğrulamak
strike v. tasdik etmek
strike v. (bir araziyi) pulluk ile sürerek işaretlemek
strike v. çizmek
strike v. çizgi çekmek
strike v. çiziktirmek
strike v. yakalamak
strike v. kavramak
strike v. tutmak
strike v. dönüştürmek
strike v. sihir yapmak
strike v. büyü yapmak
strike v. sihir yaparak dönüştürmek
strike v. büyülemek
strike v. efsunlamak
strike v. aklını almak
strike v. oluşturmak
strike v. takım kurmak
strike v. (jüri için) üye seçmek
strike v. (jüri için) üye belirlemek
strike v. iskandil salvosu ile yakalamak
strike v. iskandil salvosu ile ulaşmak
strike v. hesaplayarak elde etmek
strike v. planlayarak ulaşmak
strike v. düşünerek elde etmek
strike v. stratejik olarak ulaşmak
strike v. istemek
strike v. arzulamak
strike v. arzu etmek
strike v. talep etmek
strike v. tuza batırmak
strike v. tuz ile emdirmek
strike v. tuza yatırmak
strike v. (likörü) soğuk kaba boşaltmak
strike v. (likörü) soğuk yere koymak
strike v. gitmek
strike v. ulaşmak
strike v. varmak
strike v. başarmak
strike v. elde etmek
strike v. sağlamak
strike v. kazanmak
strike v. karşılaşmak
strike v. rast gelmek
strike v. rastlaşmak
strike v. keşfetmek
strike v. bulmak
strike v. açığa çıkarmak
strike v. tesadüfen bulmak
strike v. iş bırakma eylemine katılmak
strike v. (grev nedeniyle) çalışmaya ara vermek
strike v. (grev nedeniyle) işi bırakmak
strike v. (grev nedeniyle) işi askıya almak
strike v. geçici olarak üstlenmek
strike v. geçici olarak kabul etmek
strike v. geçici olarak yüklenmek
strike v. ilerlemek
strike v. devam etmek
strike v. (elektrokaplama banyosunda) ince birikinti yaratmak
strike v. (elektrokaplama banyosunda) ince kalıntı bırakmak
strike v. (piyango veya çekiliş) kazanmak
strike v. (piyangoyu) tutturmak
strike v. şamar atmak
strike v. vurulmak
strike v. saldırmak
strike v. darbe vurmak
strike v. (felaket vb.) olmak
strike v. (yıldırım) düşmek
strike v. (saat) vurmak
strike v. öne geçmek
Irregular Verb
strike v. struck - stricken
strike v. struck - struck/stricken
Trade/Economic
strike n. grev
strike n. iş bırakma eylemi
strike n. işçilerin taleplerini işverene kabul ettirebilmek için hep birlikte işi bırakmaları biçimindeki sendikal hak
strike v. grev yapmak
Law
strike n. grev yapma
strike n. grev
Technical
strike n. elektrikli kaplanmış ince katman
strike n. grev
strike n. vuruş
strike n. silme tahtası
strike n. yüzey düzeltme çubuğu
strike n. fazla kilin alınmasını sağlayan çubuk
strike n. mühür kabartması
strike n. mühür deseni
strike n. kabartmalı bakır matbaa harf yüzü
strike n. kilit plakası
strike n. kilit silindiri
strike n. kilit karşılığı
strike n. ince elektrolitik metal yığını
strike n. (metal yığını oluşumunda kullanılan) bir elektrolit türü
strike n. (ilk boyama adımında) lif tarafından emilen boya miktarı
strike v. çarpmak
strike v. vurmak
strike v. (elektrik arkında iki karbon arasında) ark oluşturmak
strike v. (kalıp) şablon ile şekillendirmek
strike v. (kalıp) yüzey düzeltme çubuğuyla düzeltmek
strike v. (tuğlalar arasındaki derzi) mala ile düzeltmek
strike v. (mumları) kalıplamak
strike v. (boyayı) yoğunlaştırmak
strike v. (boyayı) yüzeyde toplamak
strike v. (deriyi) yumuşatmak
strike v. (ark) oluşturmak
Architecture
strike v. (kemer veya tonozun orta bölümünü) kademeli olarak alçaltmak
Marine
strike v. (gemi) karaya oturmak
strike v. (yelkenleri) indirmek
Veterinary
strike n. (koyunlarda) derinin kurtlanması
strike n. (koyunlarda) miyazis hastalığı
strike n. enterotoksemi hastalığı
Food Engineering
strike n. pişirme
Gastronomy
strike n. pişirme
Marine Biology
strike v. (istiridye yumurtası) bir şeye yapışmak
Zoology
strike v. (av köpeği) av kokusu almak
strike v. (avın) kokusunu almak
Botanic
strike n. köklenme
strike n. çimlenme
strike v. (kesilmiş bitki) köklenmek
strike v. (tohum) çimlenmek
strike v. (kesilmiş bitkiyi) büyüyebileceği bir alana yerleştirmek
strike v. (bitkiyi) keserek çoğaltmak
Fishery
strike n. (oltada) balığın yemi kapmasıyla oluşan gerilme
strike v. oltayı çekmek
strike v. (balık) yemi yutmak
strike v. (balığı) olta ile yakalamak
strike v. (balığı) oltaya getirmek
strike v. (balık) oltaya takılmak
strike v. (balık, yemi) yakalamak
Geology
strike n. tabaka yönü
strike n. doğrultu ve eğim
strike n. (kayaç veya çökeltide) yassı partikül birikimi
strike n. (kayaç veya çökeltide) yassı çizgilenme
strike v. doğrultu ve eğime sahip olmak
Military
strike n. saldırı
strike n. vuruş
strike n. hava saldırısı
strike n. saldırı uçakları
strike n. hava bombardımanı
strike n. bombardıman uçağı
strike v. askeri saldırı düzenlemek
strike v. askerlik görevini yerine getirmek
strike v. askerliğini yapmak
strike v. saldırmak
strike adj. (uçak) bombardıman yapan
strike adj. (uçak) saldırı amaçlı kullanılan
Sport
strike n. bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
strike n. sayı vuruşu
strike n. gol vuruşu
strike n. (kriket) atış yapılan vurucu olma durumu
strike v. (körlingde rakibin taşını dışarı göndermek için) taşa vurmak
strike v. (körlingde rakibin taşını dışarı göndermek için) atış yapmak
strike v. gol atmak
strike v. (yüzmede) ayak vurmak
strike v. (yüzmede) kol atmak
Baseball
strike n. vurucuya karşı atılan top
strike n. vurucunun kaçırdığı atış
strike n. strike bölgesinden geçen vuruş
strike n. yumuşak faul vuruşu
strike n. ikiden az ıska ile gerçekleştirilen faul atışı
strike n. kusursuz vuruş
strike n. mükemmel atış
Music
strike v. tuşlara basarak çalmak
strike v. tellere vurarak çalmak
strike v. müzik aleti çalarak üretmek
strike v. müzik aleti çalarak çıkarmak
strike v. müzik aleti çalar gibi basmak
Bookbindery
strike v. (kitap cildini) sıcak kalıpla damgalamak
Archaic
strike n. işlenmeye hazır taraklanmış keten/jüt/kenevir
strike v. şoke etmek
strike v. şaşkına uğratmak
strike v. darbe vurmak
strike v. canını sıkmak
strike v. keyfini kaçırmak
Ornithology
strike v. (yırtıcı kuş) pençelerini geçirerek saldırmak
Reptiles
strike v. (yılan) ısırmak
strike v. (yılan) dişlerini geçirmek
Entomology
strike v. (böcek) yumurtlamak
strike v. (böcek) üzerine yumurtlamak

Significados de "strike" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
coeur d'alene strike n. coeur d'alene darbesi
preemptive strike n. karşı tarafın muhtemel saldırısına karşı önceden yapılan saldırı
wildcat strike n. denetimsiz grevler
counter strike n. karşı saldırı
sympathetic strike n. destek grevi
strike team n. vurucu ekip
sympathy strike n. destek grevi
strike insurance n. grev sigortası
types of strike n. grev türleri
sympathetic strike n. sempati grevi
hunger strike n. açlık grevi
sit down strike n. oturma eylemi
general strike n. genel grev
strike breaker n. grev kırıcı
strike breaker n. grevdeki işçinin yerini alan kişi
lightning strike n. küçük çaplı grev
ottoman strike law n. tatil-i eşgal kanunu
strike plate n. kilit karşılığı
missile strike n. füze saldırısı
shoulder strike n. omuz vurma/atma
postal strike n. postacı grevi
strike power n. vuruş gücü
lightning strike n. yıldırım çarpması
lightning strike n. yıldırım düşmesi
lightning strike n. şimşek çakması
spot strike n. grev
spot strike n. sendika tarafından düzenlenen grev
strike [dialect] n. katı cisimlere yönelik bir hacim ölçüm birimi
strike bill n. rüşvete karşı çıkarılan bir yasama kanun teklifi
strike lightly v. çırpıştırmak
strike a bargain v. mutabık kalmak
strike in v. karışmak
strike out v. vuruş yapmak
strike out v. yüzmek
strike someone down v. birini öldürmek
strike back v. geri vurmak
strike oil v. petrol bulmak
strike an attitude v. tavır koymak
strike out v. kulaç atmak
strike home v. can evinden vurmak
strike out v. sağa sola yumruk yağdırmak
be on strike v. grev yapmak
strike up a conversation v. sohbet etmeye başlamak
strike a deal v. anlaşma yapmak
strike out v. üzerini çizmek
strike a bargain v. anlaşmaya varmak
strike with admiration v. hayran bırakmak
strike out v. yola koyulmak
strike root v. kök salmak
strike a chord v. ilgisini çekmek
strike up a friendship v. arkadaşlık kurmak
strike in v. başlamak
strike one's flag v. teslim bayrağı çekmek
strike someone down v. birini yere yıkmak
strike terror into v. birini dehşete düşürmek
strike one's eyes v. göze çarpmak
strike someone a blow v. birine bir yumruk indirmek
strike through v. çıkarmak
go on strike v. grev yapmak
strike out v. yeni bir yol izlemek
strike up a tune v. orkestra vb bir parça çalmaya başlamak
strike a bargain v. uzlaşmak
strike with a butt v. dipçiklemek
strike out v. başarısız olmak
strike a bargain v. pazarlıkta anlaşmaya varmak
strike out v. takibetmek
strike off v. silmek
go on a hunger strike v. açlık grevine başlamak
strike with a truncheon v. coplamak
strike sail v. yelkenleri mayna etmek
strike up v. başlamak
strike the right note v. yerinde söz söylemek
go on strike v. greve gitmek
strike it rich v. köşeyi dönmek
strike out v. silmek
strike into v. vurmak
strike one's flag v. yenilgiyi kabul etmek
strike work v. grev yapmak
strike an attitude v. tavır takınmak
be on strike v. grevde olmak
strike one's flag v. teslim olmak
be out on strike v. grevde olmak
strike out v. sağa sola vurmak
strike the shampagne bottle v. şampanya patlatmak
strike off v. çıkarmak
strike home v. canevinden vurmak
strike something off v. bir darbeyle bir şeyi kesmek
strike out v. bulmak
strike the colors v. bayrağı indirmek
strike something out v. iptal etmek için bir şeyi çizmek
strike down v. devirmek
take the hardest strike v. en ağır hasarı görmek
strike the right note v. lafı gediğine oturtmak
strike on v. bir şeyi keşfetmek
strike out v. gitmek
strike a match v. kibrit çakmak
strike a balance v. uzlaşmak
strike up v. çalmaya başlamak
strike up v. kurmak (dostluk)
strike up v. söylemeye başlamak
strike up a friendship v. ahbaplığa dökmek
strike a balance v. anlaşmaya varmak
strike the bottom v. dibe vurmak
strike it rich v. bir anda köşeyi dönmek
strike it rich v. beklenmedik bir gelire kavuşmak
strike it rich v. birdenbire zengin olmak
strike fear into (the heart of) someone v. ödünü koparmak
strike a bargain v. mutabakat yapmak
strike a bargain v. mutabakata varmak
go on strike v. grev kararı almak
(an idea) strike someone v. fikir gelmek
(an idea) strike someone v. aklına bir fikir gelmek
strike big blow v. ağır darbe indirmek
strike great blow v. ağır darbe indirmek
strike major blow v. ağır darbe indirmek
strike the match v. kibriti çakmak
strike out for v. -e doğru gitmek
strike into v. saplamak (bir başka şeye)
strike the bottom v. karaya oturmak
strike out v. çıkarmak
strike off v. kesip koparmak
strike off v. basmak
strike up v. (arkadaşlık/ilişki) kurmak
strike down scaffolding v. iskeleyi sökmek
strike off v. uçurmak
strike off v. listeden çıkarmak
instigate a strike v. bir grevi kışkırtmak
break a strike v. grevi dağıtmak
strike out v. çıkartmak
strike the match v. kibrit çakmak
strike the necessary balance v. gerekli dengeyi bulmak
break a strike v. grevi kırmak
strike a balance v. hesaptaki gelir ve gider durumunu karşılaştırmak
strike a bargain v. fiyatta anlaşmak
strike work v. işten ayrılmak
strike work v. iş bırakmak
hunger strike v. açlık grevi yapmak
strike [obsolete] v. acı çektirmek
strike [obsolete] v. acı yaratmak
strike [obsolete] v. hırsızlık yapmak
strike [obsolete] v. gaspçılık yapmak
strike [obsolete] v. nazikçe ovmak
strike [obsolete] v. nazikçe sürtmek
strike [obsolete] v. yaymak
strike [obsolete] v. sürmek
strike [obsolete] v. aklına sokmak
strike [obsolete] v. zihnine kaydetmek
strike [obsolete] v. çalmak
strike [obsolete] v. gasp etmek
strike [obsolete] v. soymak
strike [obsolete] v. musluk açmak
strike [obsolete] v. musluk takmak
strike [obsolete] v. delik açmak
strike an agreement v. pazarlık yapmak
strike an agreement v. anlaşmaya varmak
strike an agreement v. mutabakat sağlamak
strike an agreement v. anlaşmak
take strike v. (vurucu) atıcının yolladığı topu beklemek
Phrasals
strike at v. bir tane patlatmak için hedef almak
strike for v. yola koyulmak
strike in v. aniden girmek
strike in [obsolete] v. yarışa girmek
strike in with v. uygun olmak
strike off v. hesaptan düşmek
strike out v. darbe ile meydana getirmek
strike up v. ses çıkarmasına neden olmak
strike off v. alacaktan düşmek
strike up v. atmaya başlamak
strike for v. harekete geçmek
strike out v. icat etmek
strike in with v. kendini uydurmak
strike in v. ortadan kaybolmak
strike in [obsolete] v. uymak
strike in v. aniden gelmek
strike in with v. aynı tarafta olmak
strike off v. darbeyle ortadan kaldırmak
strike for v. eylem yapmak
strike up v. şarkı söylemeye başlamak
strike out v. tasarlayıp bulmak
strike in [obsolete] v. uygun olmak
strike up v. (enstrümanı) çalmaya başlamak
strike out v. planlamak
strike in with v. tarafını tutmak
strike in v. yarıda kesmek
strike out v. başlamak
strike in v. birisi başladıktan sonra ona katılmak
strike up v. ses çıkarmaya başlamak
strike out v. dolaşmak
strike in v. sokuşturmak
strike in v. saplamak
strike out v. tüm gücüyle vurmak
strike out v. gözden düşmek
strike someone or something from something v. birini veya bir şeyi bir şeyden silmek
strike someone or something with something v. birine bir şey ile vurmak
strike someone or something on something v. birinin bir yerine vurmak/çarpmak
strike at v. birine/bir şeye vurmak
strike for something v. bir şey için grev yapmak
strike back v. intikam almak
strike back v. misilleme yapmak
strike back v. karşılık vermek
strike down v. (mahkeme) bir yasayı veya yönetmeliği hükümsüz kılmak
strike from (something) v. (bir yerden) saldırmak, fırlamak, sıçramak
strike from (something) v. (bir yerden) saldırı düzenlemek
strike from (something) v. (bir yerden) saldırıda bulunmak
strike from (something) v. (birini) bir listeden/kayıttan silmek
strike from (something) v. (birini) listeden kaldırmak
strike from (something) v. (birinin) kaydını silmek
strike (someone or something) with (something) v. (birini/bir şeyi ani bir şeyle) vurmak
strike (someone or something) with (something) v. (birinin/bir şeyin bir şeyle) bir anda keyfini kaçırmak
strike (someone or something) with (something) v. birden bir hastalığa yakalanmak
strike (someone or something) with (something) v. (birini/bir şeyi güçlü bir şeyle) kırıp geçirmek
strike (someone or something) with (something) v. (birini/bir şeyi ani bir şeyle) şaşkına çevirmek
strike with v. -den mustarip olmak
strike with v. -e yakalanmak
strike with v. ile sarsılmak
strike with v. -den etkilenmek
strike with v. bir duyguya kapılmasına neden olmak
strike with v. bir duyguyla sarsmak
strike off v. yola çıkmak
strike off v. yola koyulmak
strike off v. vurup düşürmek
strike off v. itip düşürmek
strike off v. bir darbeyle düşürmek
strike off v. bölmek
strike off v. ayırmak
strike off v. kırmak
strike off v. koparmak
strike something off (of) someone or something v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike something off (of) someone or something v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden devirmek
strike something off (of) someone or something v. bir şeye vurup birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike something off (of) someone or something v. bir şeye çarpıp birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike something off v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike something off v. bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden devirmek
strike something off v. bir şeye vurup birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike something off v. bir şeye çarpıp birinin/bir şeyin üstünden düşürmek
strike off v. yeni bir yöne doğru ilerlemek
strike off v. başka bir yöne doğru devam etmek
strike on (something) v. (bir şeye) vurmak
strike on (something) v. (bir şeye) çarpmak
strike on (something) v. birden (bir şey) keşfetmek
strike on (something) v. umulmadık bir şekilde (bir şey) keşfetmek
strike on (something) v. rastlantı eseri/tesadüfen (bir şey) keşfetmek
strike on (something) v. (bir şeye/konuya) parmak basmak
strike on (something) v. (bir şeyi/konuyu) vurgulamak
strike on (something) v. (bir şey/mesele) öne sürmek
strike someone or something on something v. birinin/bir şeyin bir yerine vurmak
strike someone or something on something v. birinin/bir şeyin bir yerine çarpmak
strike someone or something on something v. birini/bir şeyi bir yerinden vurmak
strike something upon something v. bir şeyi bir şeye vurmak
strike something upon something v. bir şeyi bir şeye çarpmak
strike something upon something v. bir şeyi bir şeye bindirmek
strike something upon something v. bir şeyi bir şeye toslamak
strike something on something v. bir şeyi bir şeye vurmak
strike something on something v. bir şeyi bir şeye çarpmak
strike something on something v. bir şeyi bir şeye bindirmek
strike something on something v. bir şeyi bir şeye toslamak
strike out at (one) v. (birine) (fiziksel/sözlü olarak) saldırmak
strike out at (one) v. (birine) zarar vermeye çalışmak
strike out at (one) v. (birinin) canını acıtmaya çalışmak
strike out at (one) v. (birinin) üstüne gitmek/gelmek
strike out (at someone or something) v. (birine/bir şeye) vurmak
strike out (at someone or something) v. (birine/bir şeye) çakmak
strike (something) into v. (bir şeyi) bir şeye çarpmak
strike (something) into v. (bir şeyi) bir şeye bindirmek
strike (something) into v. (bir şeyi) bir şeye indirmek
strike (something) into v. -e yumruk/tekme atmak
strike (something) into v. -e saldırmak/vurmak
strike (something) into v. içinde (bir his) uyandırmak
strike (something) into v. içinde (bir duyguyu) harekete geçirmek
strike (something) into v. içinde (bir duyguyu) tetiklemek
strike (something) into v. içine (bir duygu) salmak
strike into v. -e saplamak
strike into v. -e batırmak
strike into v. içinde bir his uyandırmak
strike into v. içinde bir duyguyu harekete geçirmek
strike into v. içinde bir duyguyu tetiklemek
strike into v. içine bir duygu salmak
strike down v. öldürmek
strike down v. '-den götürmek
strike down v. canını almak
strike down v. reddetmek
strike down v. iptal etmek
strike down v. feshetmek
strike down v. geçersiz kılmak
strike down v. hükümsüz kılmak
strike something down v. bir şeyi feshetmek
strike something down v. bir şeyi geçersiz kılmak
strike something down v. bir şeyi hükümsüz kılmak
strike down v. yıkmak
strike down v. yere yıkmak
strike down v. yere sermek
strike down v. etkisiz kılmak
strike down v. güçsüz hale getirmek
strike down v. güçsüz düşürmek
strike down v. düşürmek
strike down v. güçten düşürmek
strike upon (something) v. (bir şeye) çarpmak
strike upon (something) v. (bir şeye) vurmak
strike upon (something) v. (bir şeye) bindirmek
strike upon (something) v. (bir şey) keşfetmek
strike upon (something) v. beklenmedik bir keşif yapmak
strike upon (something) v. beklenmedik bir buluş yapmak
strike upon (something) v. (bir şeyin) altını çizmek
strike upon (something) v. (bir şeye) parmak basmak
strike upon (something) v. (bir şeyi) öne/ileri sürmek
strike upon (something) v. (bir şey) ortaya atmak
strike something up v. bir şeyi başlatmak
strike (one) as (something) v. (birine bir şey) gibi gelmek
strike (one) as (something) v. (birine bir şey) gibi görünmek
strike as v. gibi gelmek
strike at (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak
strike at (someone or something) v. (birine/bir şeye) vurmak
strike at (something) v. (bir şeyi) zayıflatmak
strike at (something) v. (bir şeye) darbe vurmak
strike at (something) v. (bir şeyi) etkisiz hale getirmek
strike at (something) v. (bir şeye) ket vurmak
strike out at (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) başarısız olmak
strike out at (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) aradığını bulamamak
strike out for (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) doğru gitmek/yola çıkmak
strike out for (something or some place) v. (bir şeye/bir yere) gitmek
strike over (something) v. (bir şey) üzerine grev yapmak
strike over (something) v. (bir şeye) karşı grev yapmak
strike over (something) v. (bir şey) için grev yapmak
Proverb
strike while the iron is hot demir tavında dövülür
lightning does not strike twice yıldırım aynı yere iki kez düşmez
lightning does not strike twice yıldırım aynı yere iki kere düşmez
lightning does not strike twice aynı nehirde iki kez yüzülmez
lightning doesn't strike twice yıldırım aynı yere iki kere düşmez
lightning doesn't strike twice yıldırım aynı yere iki kez düşmez
lightning doesn't strike twice aynı nehirde iki kez yüzülmez
Colloquial
ten-strike n. son derece başarılı vuruş
ten-strike n. son derece başarılı hareket
strike it rich v. köşe olmak
strike dumb v. dili tutulmak
strike one's fancy v. hoşuna gitmek
strike one's fancy v. hitap etmek (bir şeyin birine hitap etmesi)
strike dumb v. söyleyecek söz bulamamak
strike it rich v. voli vurmak
may god strike me down if I lie expr. eğer yalan söylüyorsam allah beni çarpsın
Let god strike me down if I'm lying expr. eğer yalan söylüyorsam allah beni çarpsın
one more strike and (one's) out expr. bir hata daha yaparsa sonu olur
one more strike and (one's) out expr. bu onun son şansı
one more strike and (one's) out expr. bir suç daha işlerse bu onun sonu olur
one more strike and (one's) out expr. bir hata daha yaparsa atılır
one more strike and (one's) out expr. bir hata daha yaparsa her şey biter
one more strike and (one's) out expr. bir hata daha yaparsa/bir suç daha işlerse kovulur
one more strike and (one's) out expr. tek bir hatada kovulur/atılır
one more strike and (one's) out expr. bundan sonraki ilk hatasında kovulur/atılır
one more strike and (one's) out expr. kovulması/atılması tek bir hata daha yapmasına bakar
one strike, (and) you're out expr. bir hata yaparsan sonun olur
one strike, (and) you're out expr. bir suç işlersen sonun olur
one strike, (and) you're out expr. tek bir hata yaparsan atılırsın
one strike, (and) you're out expr. en ufak bir hatanda atılırsın/kovulursun
one strike, (and) you're out expr. bir hata yaparsan her şey biter
one strike, (and) you're out expr. bir hata yaparsan/bir suç işlersen kovulursun
one strike, (and) you're out expr. tek bir hatada kovulursun/atılırsın
one strike, (and) you're out expr. kovulman/atılman tek bir hatana bakar
one strike, (and) you're out expr. ilk hatanda bitersin
Idioms
bloody nose strike n. kanlı burun darbesi
bloody nose strike n. önleyici ama karşı saldırıya yol açmayacak derece dar darbe/müdahale
three-strike rule n. üç hata/yanlış yapma hakkı
three-strike rule n. aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası
strike a lead v. zengin olmak için bir yol bulmak
strike a ledger v. gelir gider dengesi sağlamak
strike dumb v. şaşırtmak
strike hands v. mukavele yapmak
strike hands with v. el sıkışmak
strike home v. en hassas noktasından vurmak
strike one luck v. biriyle el sıkışıp şans dilemek
strike root v. yayılmak
strike tallies v. mütekabiliyet esasına göre hareket etmek
strike the flag v. bayrak indirmek
strike dumb v. afallatmak
strike hands with v. anlaşmaya varmak
strike a lead v. köşeyi dönmek
strike the flag v. yenilgiyi kabul etmek
strike root v. yer etmek
strike dumb v. hayrete düşürmek
strike hands with v. mukavele yapmak
strike the right chord v. turnayı gözünden vurmak
strike the right chord v. tam kalbinden vurmak
strike the right chord v. tam kalbine dokunmak
strike the right chord v. bam telini titretmek
strike the right chord v. üzerinde tam istenen etkiyi yapmak
strike a blow v. ağır bir darbe indirmek
strike gold v. altın madalya kazanmak
strike a chord with someone v. anımsatmak
strike a bargain v. anlaşmak
strike a blow v. atak yapmak
strike up the band v. bir şeyi başlatmak
strike a chord v. bam telini titretmek
strike someone funny v. birine komik gelmek
strike a bad patch v. başı dara düşmek
strike a blow against v. bir darbe indirmek
strike a bargain v. bir pazarlıkta uyuşmak
strike a happy medium v. bir orta yol bulmak
strike a bargain v. bir sonuca ulaşmak
strike the right note v. bam teline basmak
strike a chord with someone v. bir çağrışıma yol açmak
strike it rich v. başına talih kuşu konmak
strike someone funny v. birine gülünç gelmek
strike pay dirt v. başarmak
strike at the heart of something v. bir şeyi tam kalbinden vurmak
strike home v. can alıcı noktaya temas etmek
strike the right balance v. dengeyi bulmak
strike the right note v. can evinden vurmak
strike while the iron is hot v. demiri tavındayken dövmek
strike all of a heap v. çok şaşırtmak
strike a chord with someone v. çağrıştırmak
strike home with v. derinden etkilemek
strike while the iron is hot v. demiri tavında dövmek
strike a raw nerve v. can evinden vurmak
strike up the band v. çalmaya/söylemeye başlamak/başlatmak
strike at the heart of something v. can evinden vurmak
strike oil v. çok değerli bir şey bulmak
strike a blow for v. destek olmak/vermek
strike somebody as (being) something v. gibi gelmek
go out on strike v. greve gitmek
strike a note v. en hassas yerinden vurmak
go out on strike v. grev yapmak
strike a blow v. hücum etmek
strike somebody's fancy v. hitap etmek (bir şeyin birine hitap etmesi)
strike someone's fancy v. hitap etmek (bir şeyin birine hitap etmesi)
strike a note v. etkilemek
strike a chord v. heyecanlandırmak
strike a sour note v. gölge düşürmek
strike somebody's fancy v. hoşuna gitmek
strike a sour note v. içine etmek
strike oil v. istediği bir şeye kavuşmak
strike somebody's fancy v. ilgisini çekmek
strike/touch a chord v. ilgisini çekmek
strike a balance v. ortak noktada buluşmak
strike at the heart of something v. kalbinden vurmak
strike out on one's own v. kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak
strike a balance between v. ortasını bulmak
strike out on one's own v. kendi yoluna gitmek
strike gold v. köşeyi dönmek
strike it rich v. köşeyi dönmek
strike someone funny v. komiğine gitmek
strike a balance v. ortak nokta bulmak
strike up a conversation v. muhabbet açmak
strike a happy medium v. ortasını bulmak
strike the right note v. lafı gediğine oturtmak
strike all of a heap v. kafasını karıştırmak
strike out on one's own v. kendi başına devam etmek
strike a balance v. ortak taban bulmak
strike a bargain v. pazarlıkta anlaşmak
strike oil v. şansı yaver gitmek
strike a pose v. poz vermek
strike it lucky v. şansı açılmak
strike it lucky v. şans yüzüne gülmek
strike a bargain v. pazarlığı bağlamak
strike while the iron is hot v. sıcağı sıcağına yapmak
strike up a conversation v. sohbet etmeye başlamak
strike a bargain v. pazarlığı sonuçlandırmak
strike all of a heap v. şaşkına çevirmek
strike a blow v. saldırı yapmak
strike a bargain v. sonuca varmak
strike all of a heap v. şok etkisi yaratmak
strike up a conversation v. sohbet başlatmak
strike up a conversation v. sohbet etmek
strike lucky v. şansı açılmak
strike lucky v. şans yüzüne gülmek
strike all of a heap v. şaşkınlığa uğratmak
strike it rich v. servete kavuşmak
strike an attitude v. tavır yapmak
strike home with v. tam hedefe ulaşmak
strike an attitude v. tavır takınmak
strike a sour note v. tadını kaçırmak
strike pay dirt v. turnayı gözünden vurmak
strike the right note v. taşı gediğine koymak
strike gold v. turnayı gözünden vurmak
strike gold v. zengin olmak
strike a deal v. (fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak
strike a deal v. (fiyat konusunda) anlaşmaya varmak
strike a bargain v. uzlaşmak
strike a balance v. uzlaşmak
strike a chord v. üzerinde etki yapmak
strike a chord v. (mesaj/tavsiye) yerine ulaşmak
strike a note v. (mesaj/tavsiye) yerine ulaşmak
strike up a friendship v. (birisiyle) arkadaş olmak
strike home v. (mesaj/tavsiye) yerine ulaşmak
strike a bargain v. (fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak
strike a bargain v. (fiyat konusunda) anlaşmaya varmak
strike a conciliatory tone v. yatıştırıcı bir üslup kullanmak
strike sparks off each other v. birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak
strike sparks off each other v. uyum içinde çalışmak
strike sparks off each other v. karşılıklı yaratıcılığı/heyecanı tetiklemek
strike sparks off each other v. aralarında bir elektrik olmak
strike sparks off each other v. birbirine ilham vermek
strike sparks off each other v. karşılıklı birbirinin enerjisini yükseltmek
strike sparks off each other v. birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other v. birbirinin yaratıcılığını artırmak
strike sparks off each other (or one another) v. birbirine ilham vermek
strike sparks off each other (or one another) v. birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other (or one another) v. birbirinin yaratıcılığını artırmak
strike a false note v. yanlış gibi gelmek
strike a false note v. sahte gibi gelmek
strike a false note v. samimiyetsiz gibi gelmek
strike a false note v. yalan gibi gelmek