eğimli - Turco Inglés Diccionario
Historia

eğimli



Significados de "eğimli" en diccionario inglés turco : 46 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
eğimli curved adj.
eğimli sloping adj.
eğimli inclined adj.
General
eğimli trendy adj.
eğimli prone adj.
eğimli gyrose adj.
eğimli curving adj.
eğimli slopped adj.
eğimli declivitous adj.
eğimli acclivitous adj.
eğimli slant adj.
eğimli slanted adj.
eğimli out of true adj.
eğimli pitched adj.
eğimli tipsy adj.
eğimli tippy adj.
eğimli arquated [rare] adj.
eğimli boughty adj.
eğimli retroflected adj.
eğimli rife [dialect] adj.
eğimli declinous adj.
eğimli compass adj.
eğimli compassing adj.
eğimli devex adj.
eğimli inclinatory adj.
eğimli inclining adj.
eğimli courb adj.
eğimli set adj.
eğimli sideling adj.
eğimli sinuose adj.
eğimli crump adj.
eğimli crumpled adj.
eğimli slope adj.
eğimli slopy adj.
Trade/Economic
eğimli sloping adj.
Technical
eğimli inclined adj.
eğimli cantic adj.
eğimli canted adj.
eğimli oblique adj.
Computer
eğimli bevelled adj.
eğimli beveled adj.
eğimli tilt adj.
Marine
eğimli raked adj.
Botanic
eğimli acinaciform adj.
eğimli retrorse adj.
Archaic
eğimli curve adj.

Significados de "eğimli" con otros términos en diccionario inglés turco: 366 resultado(s)

Turco Inglés
General
eğimli yer slope n.
yatay veya biraz eğimli yürüyen yaya yolu travolator n.
eğimli teras graded terrace n.
eğimli yüzey incline n.
eğimli yer lamping n.
eğimli olma proneness n.
dağ kenarından düzlük araziye inen hafif eğimli kesim piedmont n.
bir yöne eğimli lateroduction n.
eğimli çatı inclined roof n.
eğimli yüzey escarpment n.
eğimli kişi sloper n.
şiddete eğimli violence prone n.
kayak yapılmaya hazırlanmış eğimli arazi veya yokuş ski-run n.
eğimli yol inclined road n.
eğimli yol sloping road n.
eğimli raf angled shelf n.
eğimli raf sloped shelf n.
kıyının eğimli yanı bankside n.
havada asılı eğimli halatta seyahat etme zipline n.
kaykay veya kar kayağında kullanılan eğimli duvar quarterpipe n.
antiklinal birikintinin iki eğimli kenarından her biri leg n.
eğimli veya kıvrımlı nesne bool [dialect] [uk] n.
eğimli bir şekilde yaslanmış tepesi olan tahıl demeti hattock [dialect] [uk] n.
merkeze doğru eğimli zemin yüzeyi bowl n.
eğimli yol hill n.
eğimli arena list n.
eğimli arenayı çevreleyen çit list n.
eğimli yüzey inclination n.
eğimli şey incliner n.
eğimli kadran incliner n.
(eğimli tren yolu) iniş down grade n.
hafif eğimli kayaç yüzeyi pediment n.
eğimli çatı pendice [obsolete] n.
tenis kortunu üç yandan çevreleyen eğimli çatılı bir koridor penthouse n.
eğimli yüzey shelving n.
eğimli yer shelving n.
nemli toprak üzerinde yer alan eğimli düzlem slide n.
eğimli yüzeyden kayan kimse slider n.
(kömür madeninde) eğimli koridor slope n.
(kömür madeninde) eğimli geçit slope n.
eğimli olmak pitch v.
eğimli yapmak bevel v.
eğimli olmak slant v.
eğimli olmak slope v.
eğimli olmak trend v.
eğimli olmak fall v.
eğimli olmak fall away v.
belli bir açıda eğimli olmak tilt at v.
asılı, ekli veya eğimli şeyleri desteklemek hang v.
havada asılı eğimli halatta seyahat etmek zipline v.
eğimli olmak slent [dialect] [uk] v.
az eğimli (çatı) lowpitched adj.
elemeye eğimli eliminatory adj.
yukarı doğru eğimli sloping upward adj.
geriye eğimli back sloping adj.
akneye eğimli (cilt) acne-prone adj.
az eğimli low-pitched adj.
aşağı doğru eğimli downward-sloping adj.
yukarı doğru eğimli acclive [obsolete] adj.
yukarı doğru eğimli acclivitous adj.
yukarı doğru eğimli acclivous adj.
yukarıya doğru eğimli acclive [obsolete] adj.
yukarıya doğru eğimli acclivitous adj.
eğimli olan raked adj.
eğimli inşa edilen raked adj.
aşağıya doğru eğimli declivous adj.
dik eğimli steeply-sloping adj.
eğimli olmayan unsloped adj.
sola eğimli left-slanting adj.
kum veya çakıldan oluşan geniş ve hafifçe eğimli bir alana sahip (kıyı) beachlike adj.
fazla eğimli high-pitch adj.
birleşen eğimli oxbow adj.
birleşik eğimli oxbow adj.
sağa eğimli dextral adj.
aşağı eğimli olan downward-arching adj.
(hanedan arması) eğimli curval adj.
dik eğimli pendant adj.
dik eğimli pendent adj.
yukarıya eğimli acclivous adj.
birleştirmeye eğimli cohesive adj.
uydurmaya eğimli cohesive adj.
eğimli açıda slanty adj.
devrilmeye ya daburun üstü gelmeye eğimli bir şekilde tippily adv.
eğimli olarak curvedly adv.
eğimli olarak slantingly adv.
eğimli bir şekilde astoop adv.
eğimli bir şekilde bendingly adv.
eğimli bir şekilde slopewise [obsolete] adv.
eğimli bir şekilde slopingly adv.
eğimli anlamına gelen son ek -clastic suf.
eğimli anlamı veren son ek -clinal suf.
Trade/Economic
negatif eğimli verim eğrisi inverted curve n.
aşağı eğimli downward-sloping adj.
yukarıya doğru eğimli sloping upward adj.
Tourism
kayak veya snowboard'un öğretildiği hafif eğimli kayak pisti nursery slope n.
Technical
eğimli viraj camber n.
eğimli helezon yay canted coil spring n.
araçlardan yük boşaltmaya yarayan eğimli teçhizat tipple n.
büyük eğimli kanal chute n.
çok eğimli kalıp multi-tapered mould n.
değişken eğimli pervane variable-pitch propeller n.
değişken eğimli pervane variable pitch propeller n.
eğimli yüzey inclined surface n.
eğimli bileme bevelling n.
eğimli mekanik ızgara sloping-grate mechanical stoker n.
eğimli elek inclined screen n.
eğimli asansör inclined lift n.
elektrik alanı eğimli mikroskopi electric field gradiend microscopy n.
eğimli sıvadibi raking flashing n.
eğimli çıkıntı bevel flanging n.
eğimli kuyu inclined shaft n.
eğimli bileme beveling n.
eğimli ızgara inclined grate n.
eğimli boru beveled pipe n.
eğimli izler slanted tracks n.
eğimli konveyör köprüsü inclined conveyor bridge n.
eğimli kesme metodu slant shear method n.
eğimli konveyör inclined conveyor n.
öne eğimli fotoğraf dicing photography n.
sabit eğimli devre gradient circuit n.
sıcaklık eğimli fırın rosenhain furnace n.
sıcaklık eğimli fırın gradient furnace n.
tek eğimli çatı pent roof n.
tabaklama işleminde derilerin işlendiği eğimli levha veya çerçeve beam n.
marangoz planyasındaki eğimli parça bed n.
kesici aletin eğimli kenarı bezil n.
suda, eğimli düzlemlerde veya demiryollarında kullanılan bir tür tekerlekli tekne wheel boat n.
basılacak kağıdı tutmak için kullanılan eğimli çerçeve horse n.
gönye bağlantısı yapılan parçanın eğimli ucu veya kenarı mitre n.
çit desteği olarak kullanılan eğimli ray rider n.
eğimli kiriş elemanı diagonal n.
eğimli elemanı diagonal n.
suyu yönlendiren eğimli kılavuz curb n.
saban küreğini saban okuna tutturan eğimli demir çubuk shank n.
cevher kırma değirmenindeki eğimli oluk shoe n.
toprağa açılan uzun ve eğimli kanal sluice n.
(altın ayırma işleminde) ayırma ızgaraları döşenmiş uzun ve eğimli kanal sluice n.
(kristalin kenarını/köşesini) keserek eşit eğimli düzlem haline getirmek truncate v.
(deriyi) eğimli levha üzerine germek beam v.
(deriyi) eğimli levha üzerinde işlemek beam v.
(keresteyi) uca doğru eğimli hale getirmek snape v.
çift eğimli double-pitcher adj.
eş eğimli isoclinal adj.
eşit eğimli isoclinal adj.
eğimli yüksek tavanlı frontline adj.
tek eğimli monoclinal adj.
yüksek eğimli high-oblique adj.
Computer
eğimli kenar çubuğu tilt sidebar n.
eğimli kutu tilted box n.
eğimli iade tilt refund n.
eğimli bülten tilt newsletter n.
eğimli başlık tipped title n.
eğimli web sitesi tilt web site n.
eğimli katalog tilt catalog n.
eğimli faks kapak sayfası tilt fax cover n.
eğimli fiyat teklifi tilt quote n.
eğimli ekstre tilt statement n.
eğimli tanıtım kutusu tilt pull quote n.
eğimli antetli kağıt tilt letterhead n.
eğimli künye tilt masthead n.
eğimli fatura tilt invoice n.
eğimli takvim tilt calendar n.
eğimli zarf tilt envelope n.
Telecom
değişken eğimli delta modülasyonu variable slope delta modulation n.
sürekli değişken eğimli delta modülasyonu continuously variable slope delta modulation n.
Mechanic
mikser motorunda kağıdın bıçaklardan ayrılırken geçtiği eğimli yüzey backfall n.
sağa veya sağ yönde tersine eğimli kapıya takılan (kilit) right-hand adj.
Textile
eğimli cep slanted pocket n.
kadın ayakkabılarında görülen yüksek ve öne eğimli bir topuk modeli french heel n.
Architecture
eğimli kolon canted column n.
binalarda farklı yüksekliğe sahip kısımları birleştiren eğimli geçit ramp n.
eğimli yüzey slopping surface n.
her iki tarafı s şeklinde eğimli ucu sivri kemer keel arch n.
kornişin suyu dışarı atmak için dışarı doğru eğimli üst yüzeyi beak n.
bodrum merdivenine açılan eğimli kapılı çıkıntılı çerçeve bulkhead n.
duvar kalınlığının tavana doğru azaldığı yerde oluşan dar eğimli yüzey offset n.
(çatıyı) eğimli yapmak hip v.
(duvarı) eğimli hale getirmek offset v.
(duvarda) dar ve eğimli yüzey oluşturmak offset v.
suyu akıtmak için eğimli olan weathered adj.
dik eğimli (çatı) high-pitched adj.
tüm kenarları eğimli (çatı) hipped adj.
tavanı eğimli veya kemerli olan (çatı katı odası) coomceiled adj.
alçak eğimli surbased adj.
Construction
eğimli bir çatının kenarı rake n.
çift eğimli çatı double-pitched roof n.
çift eğimli çatı pitched roof n.
çift eğimli beşik çatı double-pitched roof n.
eğimli çatı kaplama malzemeleri pitched roof coverings n.
eğimli çatı pitched roof n.
eğimli tavan slope ceiling n.
eğimli vinç inclined hoist n.
eğimli teras graded terrace n.
eğimli çatı inclined roof n.
iki yana eğimli çatı double-pitched roof n.
tek yöne eğimli harpuşta feather-edged coping n.
çıkıntılı bir iskelenin eğimli üst kısmı amortizement n.
eğimli bir yolun kenarındaki eğim bank n.
eğimli çatı curved roof n.
çatısı eğimli müştemilat lean-to n.
eğimli uç kiriş ile kirişin üst kısmı arasındaki bağlantı hip n.
binada, daha alçak, özellikle eğimli bir çatıya sahip bölüm skillion n.
üstten alta doğru kademeli olarak eğimli bir düzlemden inen bir sundurma çatısı türü skillion n.
yukarı eğimli inşa etmek batter v.
çift eğimli duopitch adj.
işlevce eğimli functionally gradient adj.
tek eğimli monopitch adj.
kademe kademe eğimli bir hale getirilmemiş ungraded adj.
Woodworking
eğimli yüzey shoulder n.
Furniture
eğimli sırtı, koltuk minderi, ince ve açık kolları ve kavisli ayakları olan tek kişilik bir koltuk cogswell chair n.
eğimli sırtı, koltuk minderi, ince ve açık kolları ve kavisli ayakları olan tek kişilik bir koltuk cogswell n.
eğimli sırtı, koltuk minderi, ince ve açık kolları ve kavisli ayakları olan tek kişilik bir koltuk coxwell chair n.
Automotive
çift damağı 5 derece eğimli kanallı jant drop center rim taper n.
eğimli motor sloper n.
eğimli bordür rollover curb n.
eğimli damaklı jant tapered bead seat rim n.
eğimli kama taper key n.
eğimli ön cam oblique windshield n.
eğimli motor slant engine n.
tek damağı 5° eğimli jant intermediate rim taper n.
Transportation
trenlerin veya teknelerin bir düzeyden diğerine inip çıktığı eğimli yol inclined plane n.
Traffic
karayolunun her iki tarafına açılmış eğimli kanal through cut n.
Railway
eğimli ve zikzak hal switchback n.
iniş eğimli hat downhill line n.
lokomotifin önünde yer alan ve raydaki engelleri ortadan kaldırmaya yarayan üçgen şeklindeki eğimli yapı guard [uk] n.
oluklu rayların kılavuz rayın, makas göbeğinin veya geçit kanat rayının sonuna doğru eğimli şekilde genişlemesi flare n.
yollar arası geçişin sağlanması için kullanılan konik eğimli ray point n.
Aeronautic
uçağın kalkış gücüne destek olmak üzere tasarlanmış eğimli yüzeylerden her biri airfoil n.
uçağın kalkış gücüne destek olmak üzere tasarlanmış eğimli yüzeylerden her biri aerofoil n.
yüksek bir yerle zemin arasındaki eğimli hattan aşağı kaymaya yarayan uçak kombinasyonu gliding machine n.
Marine
çapanın eğimli olan kısmı throat n.
çıkış ağızlı eğimli dalgakıran sloping breakwater with outlet hole n.
düz veya yumuşak eğimli alan bench n.
eğimli tip kıyı hendeği slope-type coastal dike n.
eğimli dış kaplama slope-type revetment n.
eğimli dalgakıran sloping breakwater n.
eğimli kafes slope frame-type n.
eğimli düzlem sloped-plate n.
eğimli dış kaplama sloping revetment n.
eğimli dış eğim kaplaması slope-type outer slope pavement n.
eğimli hendek sloping dike n.
eğimli deniz yüzeyi ile oluşan akıntı gradient current n.
fırtına sonrası kıyıda oluşan az eğimli bölge storm berm n.
geriye doğru eğimli korkuluk recurved parapet n.
sahilde az eğimli  bölge beach berm n.
tatlı eğimli tipte kıyı hendeği gentle slope-type coastal dike n.
tatlı eğimli tipte hendek gentle slope-type dike n.
tatlı eğimli dış duvar gentle slope revetment n.
tatlı eğimli dış duvar işleri gentle slope revetment works n.
tatlı eğimli tipte deniz duvarı gentle slope-type seawall n.
üst kısmı eğimli keson dalgakıran sloping top caisson breakwater n.
yatay veya yumuşak eğimli kıyı ovası coastal plain n.
yumuşak eğimli denizaltı vadisi sea valley n.
yumuşak eğimli kıyı ovası coastal plain n.
açılı bir yelkenin iki kumaşını birleştiren eğimli dikiş yeri miter n.
zemini eğimli rıhtım slip dock n.
arkaya doğu eğimli raked adj.
Petrol
sızan sıvıyı yakalayıp yönlendirmesi için maden kuyusu duvarının etrafındaki kayaya oyulmuş eğimli kanal ring n.
Mining
kömür gibi materyallerin alt seviyeye kaydırıldığı eğimli oluk veya benzer ekipman telegraph n.
kömür madeninde eğimli yol jinny road n.
eğimli maden damarının çıkıntılı kısmı hanging side n.
madende eğimli yol run n.
eğimli şaft incline n.
eğimli taşıma yolu incline n.
madenin az eğimli yerlerinde kullanılan bir nakliye sistemi dilly n.
üzerinde vagonların taşındığı eğimli yol plane n.
madenleri ayrıştırmak için kullanılan eğimli masa sand table n.
hareketi belirli bir mesafedeki pompa kollarına aktaran yatay veya eğimli bağlantı çubukları flat rods n.
eğimli zemine yatay yönde ilerleyen tünel veya sürüklenme crut n.
altını kumdan ayrıştırmak için kullanılan ve zemini oluklu olan uzun ve eğimli kanal sluice n.
altını kumdan ayrıştırmak için kullanılan ve zemini oluklu olan uzun ve eğimli kanal sluice box n.
zemini oluklu olan uzun ve eğimli kanalda yıkamak sluice v.
rombik bir tabana yandan eğimli clinorhombic adj.
Medical
yukarı eğimli palpebral fissür upslanting palpebral fissures n.
yana eğimli lateraled adj.
eğimli olan oblique adj.
Anatomy
birçok hayvanda bulunan, komşu omurların dik omurgaya doğru eğimli olduğu sırt omuru anticlinal vertebra n.
Psychology
histeriye eğimli olan hystericky adj.
Dentistry
tersine eğimli gingivektomi external bevel gingivectomy n.
tersine eğimli gingivektomi reverse bevel gingivectomy n.
Pathology
atlarda toynağın çok büyük ve eğimli olup alttaki üçgen şeklindeki bölümün aşırı çıkıntı yapması flatfoot n.
Veterinary
atlarda toynağın çok büyük ve eğimli olup alttaki üçgen şeklindeki bölümün aşırı çıkıntı yapması flat foot n.
Math
düzlemi merkezinden geçen dikey çizgiye eğimli olan güneş saati reclining dial n.
eş eğimli synclinal adj.
eğimli yüzeylerin geometrisi ile ilgili geodetical adj.
eğimli yüzeylerin geometrisini içeren geodetical adj.
Geometry
pozitif eğimli eğri positively sloped curve n.
zirveden aşağıya doğru eğimli düzlemler oblique planes n.
ufka doğru eğimli düzlemler oblique planes n.
eğimli kiriş chord of curvature n.
eğimli yüzey inclination n.
pozitif eğimli positively sloped adj.
Statistics
eğimli olasılık yorumu propensity interpretation of probability n.
Physics
eğimli yüzey tarafından yansıtılan veya kırılan ışınların düzlemle kesişmesinden oluşan eğri caustic n.
eğimli yüzey tarafından yansıtılan veya kırılan ışınların düzlemle kesişmesinden oluşan eğri caustic curve n.
yüklü parçacık ışınlarının hızlandırıcı içinde eğimli bir yol izlemesini sağlamak için tasarlanmış bir mıknatıs wiggler n.
Zoology
(at, eşek) eğimli sağrısı, dar butları ve alçak kuyruğu olan goose-rumped adj.
Botanic
eğimli yamaçtan dik bir şekilde yükselen ascendant adj.
eğimli yamaçtan dik bir şekilde yükselen ascending adj.
eğimli yamaçtan dik bir şekilde yükselen ascendent adj.
uçları hafifçe dışa eğimli lituate adj.
aşağı eğimli declinate adj.
Agriculture
eğimli tarım arazisi inclined agricultural land n.
eğimli kazık çit dogleg fence [australia] n.
Breeding
eğimli noktadan yük çekmeye yardımcı olmak için takıma eklenmiş at tracer n.
eğimli noktadan yük çekmeye yardımcı olmak için takıma eklenmiş at trace horse n.
Tobacco
kesilmiş tütünün geçirildiği ısıtılmış eğimli bir silindir toaster n.
Forestry
kesilen kütüklerin yuvarlandığı eğimli tepe runway [canada] [us] n.
Linguistics
eğimli dağılım skewed distribution n.
ortaçağ el yazmalarında kullanılan kısa ve eğimli bir işaret virgule n.
ortaçağ el yazmalarında kullanılan kısa ve eğimli bir işaret separatrix n.
ortaçağ el yazmalarında kullanılan kısa ve eğimli bir işaret solidus n.
History
(eski mısır'da) altındaki mumya odası ile bağlantılı olan, düz bir çatısı olan yanları eğimli dikdörtgen şeklindeki mezar yapısı mastaba n.
(eski mısır'da) altındaki mumya odası ile bağlantılı olan, düz bir çatısı olan yanları eğimli dikdörtgen şeklindeki mezar yapısı mastabah n.
Archaeology
eğimli kenarları olan sakson veya iskandinav mezarı hogback n.
Environment
eğimli yamaç dip slope n.
eğimli değişken yük eccentric and inclined load n.
Geography
lake district'te dik ve sivri kayalık boyunca uzanan eğimli kaya tabakası rake n.
abd'nin güneydoğu bölgesindeki yumuşak eğimli kıyı ovası tidewater n.
abd'nin güneydoğu bölgesindeki yumuşak eğimli kıyı ovası tidewater region n.
eğimli arazi sloping land n.
orta eğimli arazi moderately sloping land n.
orta eğimli arazi moderately steep terrain n.
düz veya hafif eğimli bir arazide bulunan çöküntü sag n.
fazla eğimli yeryüzü tabakası horseback n.
(carolina ve georgia eyaletlerine ait yumuşak eğimli kıyı ovası gibi) deniz seviyesine yakın bölge low country n.
birbirini izleyen dik ve yumuşak eğimli yamaçları bulunan (topoğrafya) dip-and-scarp n.
eğimli saha cuesta n.
tek tarafı eğimli tepe cuesta n.
akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi) mature adj.
Meteorology
eğimli çizgisel yağış fallstreaks n.
Geology
alüvyon yelpazesinin aşağı eğimli ucunun çıkıntısı toe n.
eğimli tabaka dipping bed n.
eğimli zeminle çevrili düz alan amphitheater n.
eğimli zeminle çevrili düz alan amphitheatre n.
yer katmanlarının iki zıt tarafta aşağı doğru eğimli olduğu çizgi veya sırt anticlinal axis n.
dünya yüzeyinin ortak merkeze doğru eğimli kaya katmanlarından oluşan bölümü basin n.
erozyona dirençli olup genellikle dik eğimli tabakalardan meydana gelen uzun ve keskin tepeli sırt hogback n.
genişçe eğimli kenarları olan arazi sırtı hog's-back n.
keskin eğimli maden kitlesi pipe n.
çevreleyen kaya katmanı ile aynı yönde eğimli olan cataclinal adj.
Military
düşük eğimli hava fotoğrafı low oblique n.
serbest eğimli pusula remote indicating compass n.
Sport
hem ön hem de arka uçları hafifçe yukarı doğru eğimli olan kar kayağı twin-tip skis n.
hem ön hem de arka uçları hafifçe yukarı doğru eğimli olan kar kayağı twin tips n.
büyük bir balon topun içinde özel hazırlanmış hafif eğimli bir arazide yuvarlanmak suretiyle yapılan spor globe-riding n.
büyük bir balon topun içinde özel hazırlanmış hafif eğimli bir arazide yuvarlanmak suretiyle yapılan spor orbing n.
büyük bir balon topun içinde özel hazırlanmış hafif eğimli bir arazide yuvarlanmak suretiyle yapılan spor zorbing n.
büyük bir plastik topun içine bağlanıp eğimli bir yamaçtan aşağı yuvarlanarak yapılan spor zorbing n.
büyük bir balon topun içinde özel hazırlanmış hafif eğimli bir arazide yuvarlanmak suretiyle yapılan spor sphereing n.
kayak veya snovbordun öğretildiği hafif eğimli kayak pisti nursery slope n.
kayak veya snovbordun öğretildiği hafif eğimli kayak pisti bunny slope n.
dokuz veya on kukalı bovlingde kullanılan az eğimli veya eğimsiz toplar bowl n.
(sağ elini kullanan golfçüler için) atışları genellikle sola eğimli olan golfçü hooker n.
eğimli yol run n.
eğimli göğüs presi incline bench press n.
(topu) eğimli bir şekilde atmak curve v.
(beyzbol vurucusuna) eğimli top atmak curve v.
(top) eğimli yönde ilerlemek slice v.
Photography
eğimli bir pantograf çeşidi skew pantograph n.
eğimli bir pantograf çeşidi plagiograph n.
Printery
matbaa harfinin eğimli bölümü bevel n.
Archaic
eğimli olarak slope adv.
Engineering
toprağın eğimli bir yüzeyde kaymadan durabileceği azami açı natural slope n.
aşağı doğru eğimli olan downswept adj.
Aeronautics
iç kısmı yukarı doğru eğimli, dış kısmı daha uzun ve yatay olan (hava aracı kanadı) gull-wing adj.