gerekli - Turco Inglés Diccionario
Historia

gerekli



Significados de "gerekli" en diccionario inglés turco : 37 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
gerekli essential adj.
gerekli required adj.
gerekli necessary adj.
General
gerekli ought v.
gerekli needful adj.
gerekli indispensable adj.
gerekli material adj.
gerekli wanted adj.
gerekli positive adj.
gerekli integral adj.
gerekli required adj.
gerekli deficient adj.
gerekli requisite adj.
gerekli due adj.
gerekli fundamental adj.
gerekli imperative adj.
gerekli desired adj.
gerekli necessary adj.
gerekli appropriate adj.
gerekli vital adj.
gerekli necessitous adj.
gerekli undispensable adj.
gerekli obligate adj.
gerekli classic adj.
gerekli core adj.
gerekli supposed adj.
Idioms
gerekli of consequence adj.
gerekli bricks and mortar adj.
Trade/Economic
gerekli serviceable adj.
gerekli due adj.
Politics
gerekli imperative adj.
gerekli obligatory adj.
Technical
gerekli necessary adj.
gerekli requisite adj.
gerekli mandatory adj.
Computer
gerekli required adj.
Food Engineering
gerekli essential adj.

Significados de "gerekli" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
gerekli adımlar necessary actions n.
vaktinde gerekli tedbirleri almayı bilme providence n.
gerekli şey necessity n.
temin sağlanması gerekli olan supply n.
asıl gerekli şey essential n.
önceden gerekli şey prerequisite n.
gerekli alet veya silahları sağlayan equipper n.
gerekli çoğunluk quorum n.
gerekli şey requisite n.
çiy düşmesi için gerekli ısı derecesi dew point n.
gerekli özen due care n.
gerekli olan itina due care n.
gerekli nitelikler required qualifications n.
arzu edilen gerekli şey want n.
gerekli alanlar required fields n.
gerekli şartlar necessary conditions n.
gerekli olmama nonnecessity n.
gerekli şart necessary condition n.
gerekli şart essential condition n.
gerekli düzenleme necessary regulation n.
gerekli düzenleme necessary arrangement n.
gerekli miktar required quantity n.
gerekli izin necessary permission n.
gerekli şey must n.
gerekli para wherewithal n.
gerekli şeyler wherewithal n.
gerekli özen due diligence n.
gerekli dikkat due care n.
gerekli ihtimam due care n.
gerekli önlemler necessary precautions n.
gerekli kısım necessary part n.
gerekli kısım essential part n.
gerekli kısım required part n.
gerekli çaba necessary effort n.
gerekli malzemeler required materials n.
gerekli önlemler necessary measures/precautions n.
savaş için gerekli kaynaklar sinews of war n.
gerekli izin/ruhsat necessary permit n.
gerekli niyet requisite intent n.
gerekli olan genel veriler general data required n.
gerekli ek tedbirler necessary additional measures n.
tıbbi olarak gerekli medically necessary n.
gerekli kaynak(lar) wherewithal n.
gerekli tecrübe necessary experience n.
gerekli deneyim required experience n.
gerekli tecrübe required experience n.
gerekli deneyim necessary experience n.
gerekli süre required period n.
belli bir görevi yerine getirmek için gerekli beceriler skillset n.
gerekli belgeler documents required n.
talep edilen bir iş için gerekli eforun sarfedildiğini kanıtlayan gösterge proof of work n.
kamp yapmak için gerekli beceriler campcraft n.
gerekli olan şey needful n.
gerekli kişisel özellikler the right stuff n.
erişim için gerekli araç key n.
kontrol etmek için gerekli araç key n.
bir şeyi oluşturmak için gerekli malzeme ve bileşenler makings n.
eylemde bulunmak veya bir şey üretmek için gerekli teçhizat material n.
manikür yapmak için gerekli bir dizi edevat manicure set n.
gerekli şeyler wherewith n.
(bir eylemin gerçekleştirilmesi için) gerekli zaman dilimi while n.
gerekli özen maturity [obsolete] n.
75 kg'lık bir ağırlığı saniyede bir metre yükseltmek için gerekli olan güç birimi metric horsepower n.
ne tür bir eylemin gerekli veya ilgili olduğunu belirtmek için kullanılan en uygun terim word n.
yiyecek gibi gerekli şey bread n.
toplamda imha edilmesi gereken hedeflere ilişkin görevde gerekli görülen maddeler mission-oriented items n.
cihazın kullanımı için gerekli olan parça mount n.
yaşamsal açıdan gerekli olan kan life drop n.
çalılıkta hayatta kalmak için gerekli beceriler bushmanship n.
pamuk tarağını çalıştırmak için gerekli olan beygir gücü türü gin power n.
düzgün bir yaşam için gerekli görülen şeyler decencies n.
kuvvetlere, malzemelere ve yedek personel hareket gerekliliklerine dair gerekli bilgileri içeren ortak operasyon planlama ve uygulama sistemi deployment database n.
iş, savaş için gerekli donanım graith [scotland] n.
gerekli miktar grist n.
yalnızca vulkanizasyon için gerekli maddeleri bulunduran kauçuk bileşimi gum n.
yalnızca vulkanizasyon için gerekli maddeleri içeren kauçuk bileşimi pure gum n.
yalnızca vulkanizasyon için gerekli maddeleri içeren kauçuk bileşimi high gum n.
çoğaltma için gerekli araç multiply n.
amaç için gerekli olanın abartılması overkill n.
birden fazla aktivite için gerekli olan parça common item n.
gerekli sınırlar compass [obsolete] n.
istenilen sonuç için gerekli özellikler goods n.
istenilen sonuç için gerekli özellikler goods n.
(abd ordusunda) çatışma zamanında gerekli malzemelere ilişkin bir tür lojistik planlama konsepti d-to-p concept n.
zihin veya karakter gelişimi için gerekli kaynak pabulum n.
bir plan için gerekli kaynakların yeterli olup olmadığını belirleyen faaliyet planı değerlendirme kriteri feasibility test n.
gerekli şeyler possible n.
yaşam için gerekli vücut sıvısı sap n.
gün içinde gerekli olacak eşyaların taşındığı küçük bir sırt çantası daysack n.
çiftlik işletmek için gerekli mobilya, araç gereç ve hayvan plenishing n.
operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi roll-up n.
gerekli hallerde amaç dışı kullanım secondary use n.
kol veya millere gerekli kısımları bağlayan kimse shanker n.
gerekli saygı due reverence n.
(her yüz fit kare için gerekli) çatı kayrağı sayısı square n.
hayvanlar için gerekli unsurları sağlama subsistence n.
acilen gerekli imperative n.
yiyecek veya gerekli şeyleri sağlamak provision v.
gerekli miktarda vermemek shortchange v.
gerekli kılmak necessitate v.
gerekli olmak require v.
gerekli olmak need v.
gerekli önlemleri almak take due precautions v.
gerekli niteliklere sahip olmak habilitate v.
gerekli olmak call for v.
gerekli bulmak require v.
gerekli görmek find it necessary v.
gerekli görmek find necessary v.
gerekli görmek consider it necessary (to do sth) v.
gerekli görmek consider something necessary v.
gerekli görmek find something necessary v.
gerekli görmek feel something necessary v.
gerekli görmek see something as necessary v.
gerekli görmek think something necessary v.
gerekli adımı atmak take necessary step v.
gerekli görmek regard something as necessary v.
gerekli adımları atmak take necessary step v.
gerekli görülmek be considered necessary v.
gerekli görülmek be regarded necessary v.
gerekli izinleri vermek give necessary permissions v.
-in gerekli gördüğü niteliklere sahip olmak meet the requirements of v.
-in gerekli gördüğü şartlara uymak meet the requirements of v.
gerekli ölçümden geçirmek perform the necessary measurements on something v.
gerekli ölçümlerden geçirmek perform the necessary measurements on something v.
gerekli ölçümlerden geçirmek make the necessary measurements on something v.
gerekli ölçümden geçirmek make the necessary measurements on something v.
gerekli kılmak make essential v.
gerekli ölçümlerden geçirmek make the required measurements on something v.
gerekli ölçümlerden geçirmek perform the required measurements on something v.
gerekli ölçümden geçirmek perform the required measurements on something v.
gerekli nitelikleri taşımak have the necessary qualifications v.
gerekli ölçümden geçirmek make the required measurements on something v.
gerekli niteliklere sahip olmak have the necessary qualifications v.
gerekli addetmek judge necessary v.
gerekli saymak judge necessary v.
gerekli saymak deem necessary v.
gerekli addetmek deem necessary v.
gerekli adımları atmak take action v.
gerekli hale gelmek become a necessity v.
gerekli bir hal almak become a necessity v.
gerekli hale gelmek become necessary v.
gerekli bir hal almak become a requirement v.
gerekli bir hal almak become necessary v.
gerekli hale gelmek become a requirement v.
gerekli koşulları sağlamak provide the necessary conditions v.
(gerekli) düzenlemeleri yapmak make the arrangements v.
üzerinde düşünülmesi gerekli olmak need to address v.
gerekli olandan daha fazla yapmak overcommit v.
gerekli özeni göstermek exercise due care v.
.. mesi için gerekli olmak be essential to v.
gerekli dengeyi bulmak strike the necessary balance v.
çalışması için gerekli suyu tedarik etmek fang a pump v.
gerekli kılmak entail v.
gerekli olmak mister [obsolete] v.
halk için gerekli bir görevi yerine getirmek give v.
yasa uyarınca gerekli olmak must v.
gelenek uyarınca gerekli olmak must v.
ahlaken gerekli olmak must v.
gerekli kılmak oblige v.
(pokerde) açmak için gerekli kartları çekmek hit v.
(büyüme, bakım veya işletim için) gerekli öğeyi sağlamak feed v.
gerekli bilgi ve beceri ile donatmak prepare v.
gerekli önlemleri almak provision v.
gerekli uyaranı sağlamak provoke v.
vaktinde gerekli tedbirleri almayı bilen provident adj.
çalıştırılması için gerekli vasıfları olmayan unemployable adj.
belli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan ill equipped adj.
yaşam için gerekli vital adj.
gerekli niteliklere sahip olmayan (kimse) unqualified adj.
çok gerekli vital adj.
önceden gerekli olan prerequisite adj.
yapılması gerekli bounden adj.
belirli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan ill equipped adj.
gerekli görülen considered necessary adj.
gerekli görülmeyen not considered necessary adj.
belli bir iş için gerekli donanımlara sahip olmayan ill-equipped adj.
gerçekten gerekli must-have adj.
gerekli lüzumlu necessary adj.
çok gerekli badly needed adj.
donanımlı/sağlam/gerekli altyapıya sahip well-supported adj.
yasal olarak gerekli legally necessary adj.
yapılması gerekli incumbent on adj.
yapılması gerekli incumbent upon adj.
gerekli yasal koşulları haiz able adj.
mutlaka gerekli olan necessary adj.
gerekli niteliklere sahip olmayan uncredentialed adj.
gerekli olmayan unneedful adj.
gerekli niteliklere sahip olan equal adj.
gerekli özellikleri taşıyan equal adj.
gerekli bilgilere vakıf olmayan unstudious adj.
yaşam için gerekli olmayan unvital adj.
gerekli olanı yapmayan wayward adj.
el işi ile bu iş için gerekli alet ve becerilere ait mechanical adj.
el işi ile bu iş için gerekli alet ve beceriler ile ilişkili mechanical adj.
beslenmede çok az miktarlarda gerekli olan micronutrient adj.
gerekli olanın en azını sağlayan minimalist adj.
gerekli otoritelere bildirilmesi zorunlu (hastalık) reportable adj.
lüks tüketimi gerekli kılan luxurious adj.
(gerekli yeteneğe, özelliğe) sahip equal to (something) adj.
işletme için gerekli niteliklere sahip businesslike adj.
alışkanlıktan ötürü gerekli obligatory adj.
kültürel beklentinin bir parçası olarak gerekli obligatory adj.
gerekli standartları karşılamayan off-color adj.
gerekli olan tüm ekipmanlara sahip well-appointed adj.
gerekli olan feather-bed adj.
gerekli olan featherbed adj.
belirli bir iş için gerekli ekipmanla donatılmış outfitted adj.
gerekli görülmeyen supererogative adj.
bahsi gerekli görülmeyen superseded adj.
gerekli bir şekilde needfully adv.
gerekli olarak obligatorily adv.
gerekli olduğunda when needed adv.
gerekli olduğunda when required adv.
gerekli görülüyorsa if required adv.
gerekli görülüyorsa if necessary adv.
gerekli olunca when required adv.
gerekli olunca when needed adv.
gerekli olarak essentially adv.
gerekli gördüğüm takdirde if i deem necessary adv.
gerekli durumlarda in necessary cases adv.
gerekli miktardan az olacak şekilde under adv.
gerekli dereceden az olacak şekilde under adv.
-e gerekli essential to prep.
Phrasals
gerekli ilaveler yapmak improve on v.
gerekli ilaveler yapmak improve upon v.
gerekli değişiklikler yapmak improve on v.
gerekli değişiklikler yapmak improve upon v.
(yazıya, filme, videoya) eksik kalan/gerekli şeyleri eklemek edit in v.
boş bırakılan yerleri gerekli bilgilerle doldurmak fill in v.
birine gerekli bilgileri vermek fill in v.
(birine/bir şeye) gerekli ekipmanı vermek/sağlamak fit (someone or something) up with (something) v.
(birini/bir şeyi) gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile donatmak/teçhiz etmek fit (someone or something) up with (something) v.
(birisinin planlarının, hesaplarının) gerekli bir parçası olarak görülmek enter into v.
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) v.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set someone or something up as something v.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli düzenlemeleri yapmak set someone or something up as something v.
(birini/bir şeyi/kendini) başarıya ulaşmak için gerekli şeylerle donatmak arm (someone, something, or oneself) with (something) v.
için gerekli niteliklere sahip olmak qualify for v.
için gerekli nitelikleri kazandırmak qualify for v.
bir şey için gerekli niteliklere sahip olmak qualify for something v.
(bir şey bir durumda) gerekli olmak call for (something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir şeyden) çıkış yapmak check out (of something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir şeyden) çıkış yapmak check out (from something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir yerden) çıkış yapmak check out from (something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir yerden) bir şeyi almak/çıkarmak check out from (something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir yerden) çıkış yapmak check out of (something) v.
gerekli adımları yerine getirip (bir yerden) bir şeyi almak/çıkarmak check out of (something) v.
(gerekli ekipmanı) vermek/sağlamak fit with (something) v.
(gerekli parça, ekipman, kıyafet, alet ile) donatmak/teçhiz etmek fit with (something) v.
kart oyununda gerekli toplam puana ulaşmak go out v.
yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set up as v.
gerekli alet edevatla donanmak tool up v.
gerekli alet edevatla donatmak tool up v.
(gerekli olmayan çalışanlardan, oyunculardan) kurtulmak clear out v.
Phrases
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be a little bit pregnant expr.
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be half pregnant expr.
acilen gerekli olan what is urgently needed expr.
gerekli görüldüğü takdirde if it is necessary expr.
gerekli sayıda in necessary number expr.
gerekli incelemeler tamamlandı required reviews completed expr.
gerekli olunca when necessary expr.
tüm gerekli belgeleri ekleyerek attaching all necessary documents expr.
gerekli gereksiz tüm konular hakkında konuşma all knowledge is contained in fandom expr.
Proverb
gerekli malzeme olmadan bir iş yapılamaz you can't make bricks without straw
gerekli malzeme olmadan bir iş yapılamaz you cannot make bricks without straw
Colloquial
sigara sarmak için gerekli sarma kağıdı ve tütün makings n.
gerekli kaynaklar/fonlar the necessary n.
gerekli gereksiz her şeyini anlatan kimse oversharer n.
gerekli bir şey a must n.
gerçekten gerekli olan şey must-have n.
gerekli saymak deem that it is nec­essary v.
gerekli saymak deem it to be necessary v.
bir şeyi yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak make arrangements to do something v.
gerekli ödemeyi/hizmeti almak get (one's) dues v.
gerekli ödemeyi/hizmeti almak get (one's) due v.
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak get (one's) fix (of something) v.
başarı için gerekli özellikleri taşıyan on the ball adv.
çok gerekli olmadıkça unless it's really necessary expr.
çok gerekli değilse unless it's really necessary expr.
gerçekten gerekli olmadıkça unless it's really necessary expr.
öğrenilmesi gerekli dil must-learn language expr.
ille de gerekli değil not in a hurry expr.
ille de gerekli değil not in any hurry expr.
çok gerekli olursa if worst comes to worst expr.
çok gerekli olursa if worse comes to worst expr.
gerekli özellikler what it takes expr.
gerekli yetenekler what it takes expr.
Idioms
mutlaka gerekli olan şeyler bare necessities n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of your trade n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of the trade n.
bir işin yapılması için gerekli temel noktaları öğrenme learning the ropes n.
tüketimi çok gerekli olmayan sigara ve alkol gibi ürünlerin vergisi a sin tax n.
(bir işin yapılması için gerekli olan) enerji a head of steam n.
sadece en gerekli ihtiyaçlar bare necessities n.
yalnızca en gerekli eşyalar bare necessities n.
kötü ama gerekli şey a necessary evil n.
zararı olsa da gerekli şey a necessary evil n.
bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel a skeleton crew n.
bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel a skeleton staff n.
bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel a skeleton service n.
gerekli gereksiz her şey everything but/bar the kitchen sink n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of the trade n.
bir işi yapmak için gerekli aletler/yöntem the tools of one's trade n.
birine gerekli sertlikte davranmak grow soft on someone v.
birine gerekli sertlikte davranmak be soft on someone v.
birisine gerekli bilgiyi vermek put someone in the picture v.
bir iş için gerekli yeteneklere/özelliklere sahip olmak have something will travel v.
birine gerekli sertlikte davranmak get soft on someone v.
doğum sancılarını başlatmak için gerekli tıbbi girişimlerde bulunmak induce labor in someone v.
gerekli şeyleri yapmak push the right button v.
gerekli bilgiye ulaşmak get a line on v.
gerekli çabayı göstermemek not lift a finger v.
gerekli cesareti olmak have it in one v.
gerekli olan niteliklere sahip olmak have what it takes v.
gerekli şeyleri yapmak press the right button v.
gerekli özelliklere sahip olmak have got what it takes v.
gerekli bilgiye ulaşmak have a line on v.
gerekli yeteneklere sahip olmak have what it takes v.
gerekli adımı atmak press the right button v.
gerekli görmek make a case for something v.
gerekli bilgilere ulaşmak have a line on v.
gerekli adımı atmak push the right button v.
gerekli olan becerilere sahip olmak have what it takes v.
gerekli açıklamayı almak get the word v.
gerekli bilgilere ulaşmak get a line on v.
işi yapmak için gerekli cesareti toplamak muster enough courage up to do the job v.
işi yapmak için gerekli cesareti toplamak muster up enough courage to do the job v.
yardımı gerekli olan birisinden yardım almamak reckon without one's host v.
(bir iş için) gerekli meziyetleri olmak have a lot going for one v.
gerekli ölçütleri karşılayamamak miss the cut v.
gerekli bilgileri paylaşmak give (one) the low-down v.
formu gerekli bilgilerle/detaylarla doldurmak fill in the details v.
bir formdaki boşluklara gerekli bilgileri/detayları yazmak fill in the details v.
(bir şeyi önlemek için) gerekli önlemleri almak take steps (to prevent something) v.
dolaylı veya açık bir şekilde gerekli/istenen mesajı vermek send the right message v.
gerekli olan bir şeyden yeterince olmamak/kalmamak be badly off for something [uk] v.
gerekli saymak deem it necessary v.
gerekli görmek deem it necessary v.
gerekli olduğuna karar vermek deem it necessary v.
(bir şeyden) gerekli/ihtiyaç duyduğu dozu almak get a fix (of something) v.
biri hakkında gerekli bilgilere ulaşmak get a line on someone [us] v.
biri hakkında gerekli bilgiye ulaşmak get a line on someone [us] v.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak have a line on (someone or something) v.
(biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak have a line on (someone or something) v.
'-i gerekli saymak make a thing of v.
i yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak make arrangements to do v.
(bir şey yapmak) için gerekli adımları atmak take steps to (do something) v.
gerekli tüm özelliklere sahip olmak tick every box v.
temel ve gerekli bricks and mortar adj.
gerekli yeteneğe, özelliğe sahip equal to the occasion adj.
çok gerekli olursa (if) worse comes to worst expr.
gerekli gereksiz her şey everything and the kitchen sink expr.
gerekli hızda up to speed expr.
modaya uygun/şık olmak için gerekli de rigeur expr.
silik (fakat gerekli) under erasure expr.
Speaking
gerekli olan bilgiler what's what n.
gerekli düzeltmeler yapıldı the necessary corrections have been made expr.
gerekli düzeltmeler yapılmıştır the necessary corrections have been made expr.
gerekli şeylere sahip değilsin you don't have what it takes expr.
kesinlikle gerekli absolutely necessary expr.
sizin için gerekli mi? Is it necessary for you? expr.
Trade/Economic
satış yapabilmek için gerekli üyelik zinciri sistemi chain n.
alıcı gerekli onayları buyer required approvals n.
bir işin programa göre yürütülüp yürütülmediğinin denetlenmesi ve yapılması gerekli düzenlemeler konusunda yönetime bilgi verilmesi follow-up n.
bir mal ve hizmet üretimi için gerekli olan makine ve parçaların ayrıntılı dökümü bill of materials n.
bir malın üretimi için gerekli olan malzeme direct material n.
bir işletmenin işini sürdürebilmesi için gerekli olan nakit circulating capital n.
fiyat düzeyinin iki katına çıkması için gerekli yıl sayısının hesaplanmasında bir yöntem rule of 70 n.
geçim için gerekli asgari gereksinimler living standard n.
gerekli yasal izin necessary legal permission n.
gerekli belgeler required documents n.
gerekli iş gücü niteliğini aşağı çekme deskilling n.
gerekli koşullar qualifying conditions n.
gerekli dokümanlar necessary documents n.
gerekli tesciller required filings n.
gerekli belgeler necessary documents n.
gerekli getiri oranı required rate of return n.
gerekli işlemler necessary transactions n.
gerekli işlemler required transactions n.
gerekli başvuru belgeleri necessary application documents n.
gerekli defterler required books n.
gerekli dokümanlar required documents n.
gerekli tedbirler required precautions n.
gerekli büyüme oranı warranted rate of growth n.
gerekli üretim production requirement n.
gerekli giderler necessary outlay n.
gerekli belge necessary document n.
gerekli belge necessary certificate n.
gerekli özen due diligence n.
gerekli işlemler required procedures n.
gerekli başvurular required filings n.
gerekli koşul necessary condition n.
gerekli kural exclusive requirement n.
gerekli vesika necessary certificate n.
gerekli şart necessary condition n.
gerekli miktar deficient amount n.
gerekli işlemler necessary procedures n.
gerekli maddi veya manevi donanım wherewithal n.
gerekli evraklar necessary papers n.
herhangi bir firmanın uyguladığı imalat sistemlerinde gerekli standartlara uyumlu olduğunu gösteren kanıt evidence of compliance n.
kabulü gerekli olan esas postulate n.
kanun gereği konulması gerekli sermaye legal capital n.
malın üretimi için gerekli işçilik ve ham madde maliyeti prime cost n.
mali tabloları önemli ölçüde etkileyen ya da mali tabloların açık, yorumlanabilir ve anlaşılabilir olması açısından açıklanması gerekli olan diğer hususlar other significant matters effecting to or making financial statements more clear, interpretable and understandable should be disclosed n.
minimum yaşam standardı için gerekli olan mal ve hizmetler bond trading n.
nakit olarak ödeme yapılan çalışanlara ücretlerini ödemek için gerekli olan nakit tutarı payroll n.
ödenmesi gerekli tahsilat annuity due n.
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması pump priming n.
satıcı gerekli onayları seller required approvals n.
sığlıkta gerekli minimum su çekimi bar draught n.
toplu sözleşmede anlaşmaya varmak için tarafların işbirliği yapmalarının gerekli olduğu aralarındaki çekişmenin asıl amacının ise bu işbirliğinden doğacak yararların bölüşümüyle ilgili olduğu görüşü symbiotic relationship n.
toplantının açılması için gerekli üye sayısı quorum for meetings n.
tutulması gerekli defterler required books n.
ticari işlemlerde yapılacak işlemle ilgili araştırma görüşme ve sonuçlandırma faaliyetleri için gerekli olan zaman, para ve çaba transaction costs n.
üretime geçmek için gerekli zaman make-ready time n.
arzı esnek olmayan bir kaynağa ödenen bedel ile bu kaynağın sağlanması için gerekli olan asgari bedel arasındaki fark rent n.
kamu alım sözleşmelerinin zarara uğrayan firmalar için korunmasını gerekli kılan bir program set-aside n.
(yeterince temsilcisi olmayan bir grup için) belirli bir maddi imkan oranını gerekli kılan program türü set-aside n.
gerekli ayar ve düzeltmeleri yapmak için tüketiciden hatalı ürünün iadesini talep etmek recall v.
toplumsal olarak gerekli emek socially necessary labor v.
(yeni çalışana) işinde başarılı olması için gerekli beceri ve bilgi konusunda yardımcı olmak onboard v.
(yeni çalışana) işinde başarılı olması için gerekli beceri ve bilgi konusunda yardımcı olmak on-board v.
gerekli olandan az işçisi ya da elemanı olan short-staffed adj.
gerekli sayıda işçisi olmayan underhanded adj.
gerekli olan requisite adj.
ödenmesi gerekli payable adj.
Law
anlaşmanın gerekli mercilere bildirilmesi delivery of agreement n.
arazi kiracısının o araziden yakacak/tamirat gibi ihtiyaçları için gerekli odun veya keresteyi alma hakkı rights of estovers n.
gerekli dikkat due care n.
gerekli özen due diligence n.
jürinin gerekli karar çoğunluğunu sağlayamaması hung jury n.
karar için gerekli üye sayısı quorum of decision n.
kayıt altına alınması gerekli olan sözleşme contract of record n.
sanığa hazırlanması için gerekli zamanı tanıyan tebligat due notice n.
vekalet için gerekli yetkiler mediate powers n.
belirli ülkelerdeki belirli kişilerin istihdamı için gerekli bilgileri sağlayan bir yasal belge work papers n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
(vasiyetsiz ölenin malının) gerekli kişilere bölüştürülmesi distribution n.
bakımsız mülkler için gerekli onarımlar dilapidation n.
askeri makamca gerekli hallerde kullanılan hızlandırılmış prosedür summary court-martial n.
gerekli belgeleri düzenlemek prepare pertinent documents v.
gerekli özeni göstermek exercise due diligence v.
(avukata, vekile) gerekli bilgileri vermek instruct v.
(vasiyetsiz ölenin malını) gerekli kişilere bölüştürmek distribute v.
gerekli şekle uygun in due form expr.
Politics
gerekli özen due diligence n.
hükümdarın saray için gerekli olan malzemeleri normal tarifeden daha düşük fiyata alma imtiyazı purveyance n.
seçilmek için gerekli koşullara sahip olma availability n.
rejimden yana siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, ve bunların yayılmasını sağlayan entelektüellerden oluşan uzman topluluk epistemic community n.
emperyal yayılmayı gerekli veya müşfik olduğunu ileri sürerek savunma politikası manifest destiny n.
abd'nin dış yardım yapmasını gerekli kılacak büyüklükteki felaket foreign disaster n.
seçilmek için gerekli koşullara sahip olan available adj.
gerekli görüldüğü takdirde if appropriate expr.
Industry
bir şeyin işlevselliğini yitirmemesi için gerekli tedarik ve onarım maintenance (materiel) n.
tesisi ilk günkü durumunda tutmak veya tasarlanan verimlilik ve kapasite ile çalışmasını devam ettirmek için gerekli olan rutin çalışma maintenance (materiel) n.
belirli bir işi gerçekleştirmek için gerekli olan kadın sayısı womanpower n.
günlük olarak gerekli çalışma miktarı day's work n.
işe alım için gerekli beceriler bütünü soft skills n.
gerekli eğitimi almış time-served adj.
Insurance
ölüm sonrası adı geçen kişiye maaş ödenmesini gerekli kılan sigorta poliçesi reversion n.
Tourism
hava yolculuğuna 72 saatten fazla ara veren yolcunun bir sonraki rezervasyonunu kullanma niyetini havayolu şirketine bildirmesini gerekli kılan kural reconfirmation n.
Technical
(kristalin) tam simetri oluşturabilmesi için gerekli dört düzleme sahip olacak şekilde kristalleşmesi tetartohedrism n.
bir maddenin kütlesini buhara dönüştürmek için gerekli ısı miktarı heat of vaporization n.
deney için gerekli zaman aralığı span required for testing n.
endüstri için gerekli temel kimyasallar heavy chemicals n.
fd’nin devreye girebilmesi için gerekli şartlar fd engage logic n.
gerekli bilgiler background information n.
giriş açıklıkları için gerekli boyutlar dimensions required for access openings n.
gerekli miktar required quantity n.
gerekli aygıt native device n.
gerekli çizim zamanı required drawing time n.
gerekli ölçme belirsizliği required measurement uncertainty n.
gerekli deney sonuçları required test results n.
gerekli olan/gerek duyulan ham uranyum miktarı the amount of raw uranium required n.
gerekli mukavemet strength requirements n.
gerekli parçalar requisites n.
gerekli hizmetler necessary services n.
gerekli terleme oranı required sweat rate n.
insan vücudu kısımlarını ezilme tehlikesinden kaçınmak için gerekli minimum aralıklar minimum gaps to avoid crushing of parts of the human body n.
sıvının buharlaşması için gerekli ısı miktarı latent heat of vaporization n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical cord n.
astronot veya dalgıcı gerekli ekipmana bağlayan hortum umbilical cable n.
uygun bir ana hattı seçen ve uzak mesafeli telefon konuşmaları için gerekli bağlantıları yapan santrale bağlı cihaz marker n.
yan yana bulunan iki geminin çarpışmadan birbirlerine dönebilmeleri için gerekli bir tür oryantasyon overlap n.
vagonları yolda çekmek için gerekli gücü saptayan dinamometre pirameter n.
makinenin işlemesi için gerekli madde miktarı feed n.
arduvaz çatı için gerekli malzemeler slating n.
gerekli güvenliği sağlamak ensure the necessary safety v.
(döküm modeline) gerekli kanalları açmak için parçalar ilave etmek gate v.
(elektrik düğmesi) gerekli parçalar birbirine temas ettikten sonra hareketini tamamlamak seal v.
gerekli olmayan non-mandatory adj.
gerekli esas essential adj.
gerekli olmayan non mandatory adj.
kristal sistem simetrisi için gerekli tüm düzlemlere sahip (kristal) holohedral adj.
gerekli konumda in position expr.
önerilen bir teknoloji için gerekli şartları tanımlayan belge rfc (request for comments) abrev.
Computer
bir ağa girebilmek için gerekli kullanıcı bilgisi account n.
gerekli kişiler requiredrequired people n.
gerekli sayı num needed n.