in with - Turco Inglés Diccionario
Historia

in with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Significados de "in with" en diccionario turco inglés : 1 resultado(s)

Inglés Turco
Colloquial
in with expr. arkadaşça

Significados de "in with" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
General
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
chime in with v. uymak
get in touch with v. bağlantı kurmak
fall in with v. rastlamak
be in bad with v. arası iyi olmamak
keep in step with v. ayak uydurmak
stick with in v. saplanıp kalmak (çamur kum vb'ne)
be in touch with v. temasta bulunmak
keep in with v. ile dost kalmak
fall in love with v. ateşine yanmak
be in contradiction with v. çelişmek
be in rapport with v. uyumlu olmak
fall in with v. uyuşmak
fall in step with v. ayak uydurmak
go in with someone on v. bir şeyde biriyle ortak olmak
get in touch with v. irtibat kurmak
be in love with v. müptela olmak
fall in love with v. yanmak
be in bad odor with v. gözünden düşmek
tie in with v. ile bağlantısı olmak
get in touch with v. temasa geçmek
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
chip in with v. lafa girmek
be in love with v. aşık olmak
get in with v. arkadaşlığını kazanmak
get in touch with v. ilişki kurmak
be in step with somebody v. aynı ayarda olmak (birisiyle)
be in bad with something v. başı hoş olmamak
act in accordance with the instructions v. talimatlar dahilinde hareket etmek
be in with v. ile arası iyi olmak
fall in love with v. sevdalanmak
be in love with v. tutulmak
be in accord with v. anlaşmak
be in the clear with v. izin almak (birinden bir şey için)
tie in with v. ile bağlantı kurmak
fall in love with v. meyil vermek
get in touch with v. temas etmek
have something in common with someone v. biriyle ortak bir özellik taşımak
stick with in v. sıkışıp kalmak (bir yerde)
keep in with v. anlaşmak
be in league with v. müttefiki olmak
fall in with v. kabul etmek
fall in love with v. abayı yakmak
be in rapport with v. anlaşmak
be in with v. ile arkadaş olmak
fall in love with v. vurulmak
be in step with v. adım uydurmak (başkalarına)
be in with v. gözüne girmiş olmak
run in with v. uyuşmak
be in love with v. gönlü olmak
act in accordance with the instructions v. talimatlara uyarak hareket etmek
be in line with v. ile bir hizada olmak
stay in touch with v. iletişim halinde bulunmak
be in accordance with v. uygun olmak
be in accord with v. ile uyumlu olmak
fall in love with v. aşık olmak
be in bad with v. arası bozuk olmak
be in contact with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in contact with v. bağlantıyı koparmamak
keep in touch with v. ile teması sürdürmek
keep in touch with v. bağlantıyı koparmamak
be in touch with v. bağlantıyı koparmamak
keep in touch with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in touch with v. ile teması sürdürmek
be in touch with v. ile ilişkiyi koparmamak
be in contact with v. ile teması sürdürmek
get in touch with v. ile temasa geçmek
get in touch with v. bağlantıya geçmek
be deep in conversation with v. sohbete dalmak
undertake something in partnership with v. ortaklaşa girişmek
undertake something in partnership with v. ortaklaşa üstlenmek
be in step with something v. aynı ayarda olmak
be in bad odor with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in bad odour with somebody v. kötü izlenim bırakmak
be in contact with v. irtibat halinde olmak
be in touch with v. irtibat halinde olmak
be in a beef with someone v. kavgalı olmak
be in a beef with someone v. kanlı bıçaklı olmak
weigh in with v. tartışmaya katılmak
weigh in with v. ileri sürmek
weigh in with v. teslim etmek
weigh in with v. görüşlerini onaylamak
weigh in with v. aynı fikirde olmak
have more in common with someone v. biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
be in debt with (almost) everybody v. uçan kuşa borçlu olmak
keep in step (with) v. ayak uydurmak
finish with a degree (in a competition) v. dereceyle bitirmek
bore a hole in something with a nail v. çivi ile delmek
make a hole in something with a nail v. çivi ile delmek
pierce a hole in something with a nail v. çivi ile delmek
be in a relationship with someone v. biriyle ilişkisi olmak
be in relation with v. ilişki içinde olmak
fall in with v. tesadüfen karşılaşmak
fall in with v. rastlaşmak
be in with a chance v. şans bulmak
be in relation with v. ilişki içinde bulunmak
be in cooperation with v. ile işbirliği yapmak
get in contact with v. iletişime geçmek
be in line with the rules v. kurallara bağlı kalmak
be in a relationship with v. ilişki içinde olmak
be in a relationship with v. ilişki içinde bulunmak
be in contact with v. ilişki içinde olmak
be in connection with v. ilişki içinde bulunmak
be in connection with v. ilişki içinde olmak
be in contact with v. ilişki içinde bulunmak
get in a pissing contest with v. sidik yarışına girmek
be in conflict with v. ihtilafa düşmek
fall in love with v. aşka düşmek
fall in love with v. gönlünü kaptırmak
fall in love with v. birine aşık olmak
fall in with somebody v. uyuşmak
fall in with somebody v. rastlamak
fall in with somebody v. kabul etmek
be in conformity with v. -e uymak
be in step with v. -e ayak uydurmak
be in line with v. -e uymak
be in conformity with v. -e uygun olmak
be in love with v. -i sevmek
be in keeping with v. -e uygun olmak
be in love with v. -e aşık olmak
have a run-in with someone v. biriyle atışmak
fall in with somebody v. -e rastlamak
tie in with v. -e uydurmak
tie in with v. -e uymak
get in touch (with) v. bağlantı kurmak
get in touch (with) v. başvurmak
get in contact (with) v. ilişki kurmak
get in contact (with) v. başvurmak
get in contact (with) v. temasa geçmek
get in touch (with) v. ilişki kurmak
get in touch (with) v. temasa geçmek
get in contact (with) v. bağlantı kurmak
be in accord with v. -e uymak
be in contact with v. görüşme halinde olmak
be in negotiation with v. görüşme halinde olmak
be in competition with v. rekabete girmek
keep in touch with v. bilgi almak
keep in touch with v. sürekli temasta olmak
live in a city with no coast v. denize kıyısı olmayan bir kentte yaşamak
go in a partnership with someone v. ortak olmak
blend in with the crowd v. kalabalığın içine karışmak
blend in with the crowd v. kalabalığa karışmak
fit in with v. aykırı düşmemek
fit in with v. uymak
fit in with v. -e uymak
be put in touch with someone v. birilerine yönlendirilmek
be put in touch with someone v. birisine yönlendirilmek
fit in with the crowd v. ortama ayak uydurmak
fall in step with v. ortama ayak uydurmak
act in accordance with the plan v. plana uymak
be in touch with v. iletişim içerisinde olmak
be in touch with v. iletişimde olmak
be in touch with v. iletişim halinde olmak
be in touch with v. iletişim içinde olmak
be in communication with v. iletişimde olmak
be in communication with v. iletişim içinde olmak
be in communication with v. iletişim halinde olmak
be in communication with v. iletişim içerisinde olmak
be in communication with v. iletişimde kalmak
be in arrear with the payment v. ödemede gecikmiş olmak
engage in combat with v. çatışmaya girmek
be in correspondence with v. yazışmada bulunmak
get in touch with someone v. birisiyle temasa geçmek
be in interaction with v. etkileşim içinde olmak
lock in talks with v. görüşmelerde tıkanmak
be in intimate relationship with v. samimi ilişkide bulunmak
be in bad (with someone) v. birisiyle sorunu olmak
get in bad (with someone) v. birisiyle sorunu olmak
get in bad (with someone) v. birisiyle kötü olmak
be in bad (with someone) v. birisiyle kötü olmak
find her husband in bed with another woman v. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
catch her husband in bed with another woman v. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
sick in bed with the flu v. gripten yatağa düşmek
sick in bed with the flu v. gripten yatmak
be fitting in with new friends v. yeni arkadaşlara uyum sağlamak
be out in a year with good behavior v. iyi halden bir yılda çıkmak
keep in touch with v. iletişimde kalmak
remain in communication with v. iletişimde kalmak
keep in communication with v. iletişimde kalmak
stay in communication with v. iletişimde kalmak
be in cahoots with v. işbirliği içinde olmak
be graduated in math with highest degree v. matematik bölümünden en yüksek dereceyle mezun olmak
die in the war field with honour v. savaş alanında onurlu bir şekilde ölmek
cooperate with police in hopes of reducing his sentence v. cezasının indirilmesi beklentisiyle/umuduyla polisle işbirliği yapmak
deal with the crisis in his own way v. krizle kendi yöntemiyle baş etmek
deal with the crisis in his own way v. krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
stay in touch with v. bağlantı halinde olmak/bulunmak
stay in touch with v. temas halinde olmak
rear a neonate with milk in a bottle v. bir yenidoğanı biberonla beslemek
move in with someone v. birinin evine taşınmak
move in with someone v. biriyle eve çıkmak
move in with someone v. biriyle aynı evde yaşamaya başlamak
move in with someone v. birisiyle aynı eve taşınmak
be in contradiction with v. -ile tezat oluşturmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder v. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
be already engaged in talks with v. görüşme halinde olmak
move in with someone v. beraber yaşamaya başlamak
stay in touch with one's friends v. arkadaşlarıyla iletişimde olmak
be out in a year with good behaviour v. iyi halden bir yılda çıkmak
be out in a year with good behaviour v. iyi halden bir senede çıkmak
be out in a year with good behavior v. iyi halden bir senede çıkmak
be/keep in contact with v. iletişim içerisinde olmak
be/keep in contact with v. iletişim içinde olmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the first degree v. birinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the third degree v. üçüncü dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
be charged with criminal possession of a controlled substance in the second degree v. ikinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
fall in with a strong team v. güçlü bir takıma düşmek
stop getting/keeping in touch (with) v. iletişimi kesmek
bring in compliance with v. uygun hale getirmek
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla kameralara yansımak
be spotted with cigarette in hand v. elinde sigarayla görüntülenmek
move in concert with v. ...ile birlikte hareket etmek
chime in (with) v. müzikal veya ritmik bir şekilde konuşmak
chime in (with) v. müzikal veya ritmik bir şekilde okumak
fallen in love with adj. aşık olmuş
fell in love with adj. aşık olmuş
in conformity with the criteria adj. kriterlere uygun
designed to be in contact with food adj. gıda maddeleriyle temas etmek için tasarlanmış
in accordance with regulations adj. yönetmeliğe uygun
in/with cloak adj. cübbeli
in league (with) adj. aynı takımdaymışçasına gayretle bir araya gelmiş
hand in hand with adv. el ele
in step with adv. uygun
in line with adv. uyumlu olarak
hand in hand with adv. el ele elbirliği ile
hand in hand with adv. elbirliği ile
hand in hand with adv. ile birlikte
in close connection with adv. ile işbirliği halinde
in line with the requirements adv. ihtiyaç doğrultusunda
in parallel with the requirements adv. ihtiyaçlar doğrultusunda
in line with the requirements adv. ihtiyaçlar doğrultusunda
in accordance with the request adv. istek doğrultusunda
in accordance with the estimates adv. tahminlere uygun olarak
in accordance with the estimates adv. tahminler ışığında
with this in mind adv. bunu akılda tutarak
in line with the demands from the sector adv. sektörden gelen talepler doğrultusunda
in accordance with the original text adv. aslına uygun
in accordance with this purpose adv. bu amaç doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu amaç doğrultusunda
in parallel with this purpose adv. bu amaç doğrultusunda
in accordance with standards adv. standartlara uygun
in accordance with the respective regulations adv. ilgili yönetmelik uyarınca
in accordance with the relevant regulations adv. ilgili yönetmelik uyarınca
in accordance with demand adv. talep doğrultusunda
in line with demand adv. talep doğrultusunda
in line with this objective adv. bu hedef doğrultusunda
in line with this purpose adv. bu hedef doğrultusunda
in line with this objective adv. bu amaç doğrultusunda
in accordance with the law adv. yasaya uygun olarak
in accordance with the law adv. kanuna uygun olarak
in accordance with the housing law adv. imar hukukuna uygun olarak
in line with these developments adv. bu gelişmeler doğrultusunda
in accordance with the procedure adv. usulünce
in association with work-related stress adv. işe bağlı stres ile bağlantılı olarak
in touch with nature adv. doğayla iç içe
in a collision with somebody adv. biriyle çarpışmada/çarpışarak
with a catch in one's voice adv. tıkanarak
with a catch in one's voice adv. sesi titreyerek
with a catch in one's voice adv. duygusal bir sesle
in conjunction with prep. müştereken
in company with prep. beraberinde
in collaboration with prep. birlikte
in comparison with prep. nin aksine
in keeping with prep. ile uyum sağlayarak
in harmony with prep. ile uyumlu olarak
in company with prep. birlikte
in parallel with prep. buna bağlı olarak
in conformity with prep. mucibince
in conjunction with prep. ile bir arada
in conformity with prep. gereğince
in the same class with prep. aynı seviyede
in keeping with prep. ile tutarlı olarak
in accordance with prep. uyularak
in common with prep. benzer ile ortak olarak
in love with prep. vurgun
in comparison with prep. tersine
in connexion with prep. münasebetiyle
in contact with prep. ile temas halinde
in comparison with prep. nispeten
in accord with prep. ile uyum içinde
in accordance with prep. göre
in company with prep. maiyetinde
in common with prep. ile ortak olarak
in cooperation with prep. ile işbirliği halinde
in accordance with prep. uygun olarak
in association with prep. ile bağlantılı
in line with prep. ile uyarınca
in love with prep. müptela
in paralel with prep. paralel olarak
in company with prep. refakatinde
in conjunction with prep. bir arada
in compliance with prep. mucibince
in common with prep. ile müşterek
in line with prep. ile aynı doğrultuda
in conjunction with prep. bağlantılı olarak
in liaison with prep. ile işbirliği içinde
in association with prep. ile ilişkili
in compliance with prep. göre
in meeting with prep. ile toplantı yaparak
in comparison with prep. kıyasla
in common with prep. benzer
in agreement with prep. mutabık
in accordance with prep. gereğince
in company with prep. ile beraber
in step with prep. ayak uydurarak
in compliance with prep. gereğince
in company with prep. eşliğinde
in agreement with prep. ile uygun
in relation with prep. ile ilgili olan
in combination with prep. ile kombinasyon halinde
in tune with prep. ile uyumlu
in coordination with prep. ile koordinasyon halinde
in solidarity with prep. dayanışmayla
in accordance with prep. mucibince
in concordance with prep. ile uyumlu
in concordance with prep. ile uyum içerisinde
in tandem with prep. koordinasyon içinde
in tandem with prep. birbirine bağlı olarak
in tandem with prep. beraber
in tandem with prep. art arda dizilmiş bir şekilde
in tandem with prep. ortaklaşa
in tandem with prep. birlikte
in compliance with prep. -e uygun olarak
in comparison with prep. -e karşın
in parallel with prep. -e paralel olarak
in accordance with prep. -e uygun olarak
in accord with prep. -e uygun
in comparison with prep. -e nazaran
in contrast with prep. -in aksine
in touch with prep. -den haberdar
in comparison with prep. -e göre
in contrast with prep. -e rağmen
in conflict with prep. ile uyuşmazlık içinde
in compliance with prep. -e uygun olarak gereğince
in keeping with prep. -e uygun olarak
in addition with prep. -e ilaveten
in accordance with prep. -e göre
in common with prep. -de olduğu gibi
in accord with prep. -e uyarak
in compliance with prep. -e göre
in conformity with prep. -e uygun olarak
in accordance with prep. uyumlu
in accordance with prep. -ile uyumlu
in conjunction with prep. ile beraber
in conjunction with prep. ile beraber/birlikte
in contrast with prep. -e zıt olarak
in contrast with prep. -e kıyasla
in collaboration with prep. katkılarıyla
in association with prep. katkılarıyla
in accordance with prep. uyarınca
in accordance with prep. -e oranla
in compliance with prep. uygun olarak
in conformity with prep. uyarak
in conformity with prep. uygun olarak
in conformity with prep. uyum içinde
in series with prep. ile seri şekilde
in series with prep. ile arka arkaya
in series with prep. ile seri halinde
in conjunction with prep. bununla bağlantılı olarak
in parallel with prep. paralelinde
in concert with prep. ile uyum içinde
in compliance with prep. -e uyarınca
in concurrence with prep. birlikte
in step with prep. uyum içerisinde
in phase with prep. uyum içerisinde
in love with prep. aşık
in line with prep. doğrultusunda
in conjunction with prep. ile birlikte
in good agreement with prep. ile uyum içerisinde
in good agreement with prep. ile oldukça uyumlu
in keeping with prep. ile uygun (uyumlu) olarak
in mesh with prep. iç içe (çark)
in accordance with prep. doğrultusunda
in connection with prep. -den dolayı
in account with prep. hesap tutulmasını gerektirecek şekilde
in amours with prep. e aşık
in conceit with prep. ile uyumlu
in conceit with prep. -e uygun
in part with prep. kısmen
in the way with expr. ile seyahat ederken
in the way with expr. ile giderken
in the way with expr. varlığında
in the way with expr. huzurunda
in the way with expr. mevcudiyetinde
Phrasals
be in with v. yakın olmak
fall in with v. katılmak
keep in with v. iyi ilişkiler tutmak
run in with v. razı olmak
strike in with v. uygun olmak
take in with v. başvurmak
be in with v. arkadaş kalmak
run in with v. aynı fikirde olmak
fall in with v. ile hemfikir olmak
strike in with v. kendini uydurmak
strike in with v. aynı tarafta olmak
be in with v. dost kalmak
fall in with v. uymak
run in with v. yaklaşmak
fall in with v. boyun eğmek
strike in with v. tarafını tutmak
fall in with v. razı olmak
fall in with something v. aynı yolda olmak
fall in with something v. bir şeyi kabullenmek
throw in with someone v. birine katılmak
throw in with someone v. bir araya gelmek
come in contact with v. buluşmak
throw in with someone v. birlikte/beraber bir şey yapmak
pitch in with v. destek olmak
come in contact with v. görüşmek
fall in with something v. hemfikir olmak
get someone in touch with someone v. görüştürmek
fall in with something v. razı olmak
come in contact with v. rastlaşmak
mingle in (with someone) v. (kalabalığa/insanların arasına) karışmak
join in with something v. -e ile katılmak/dahil olmak
pitch in with v. yardım etmek
pitch in with v. yardım eli uzatmak
check in with somebody v. (resmi anlamda) birisiyle düzenli olarak görüşmek/iletişim kurmak
enclose someone or something (with)in something v. birini/bir şeyi bir yere kapatmak
enclose someone or something (with)in something v. birinin/bir şeyin etrafını çevirmek
enclose someone or something (with)in something v. birinin/bir şeyin çevresini sarmak
enclose someone or something (with)in something v. birinin/bir şeyin çevresini kapatmak
enclose someone or something (with)in something v. birini/bir şeyi çevrelemek
enclose someone or something (with)in something v. birini/bir şeyi bir yere hapsetmek
enclose someone or something (with)in something v. birini/bir şeyi bir şeyin içine koymak
enclose someone or something (with)in something v. birini/bir şeyi bir yerin içine koymak
entrap (someone) in (something) with (something) v. (birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle) tuzağa düşürmek/tuzağa çekmek
entrap (someone) in (something) with (something) v. (birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) mecbur etmek
entrap (someone) in (something) with (something) v. (birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle bir şeye) zorlamak
entrap (someone) in (something) with (something) v. (birini bir şeyi kullanarak/bir yöntemle) kandırarak (bir şeyin) içine çekmek
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) vakit geçirmeye başlamak
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) takılmaya başlamak
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen tanışmak
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde/hemfikir olmak
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) sorunsuz bir arada olabilmek
fall in with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyuşmak
fall in with someone or something v. birine/bir şeye bulaşmak
fall in with someone or something v. biriyle/bir şeyle bir ilişki içine girmek
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) korunaklı bir şeyin içinde muhafaza etmek
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) korunaklı bir şeyin/alanın içinde tutmak
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) bir kutuya/korunaklı bir şeyin içine kapatmak
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) sarmak/kaplamak
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) kutulamak
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) bir kılıfa/sandığa koymak
enclose (something) (with)in (something) v. (bir şeyi) bir kaba/kutuya koymak
graduate (in something) (with something) v. (bir şeyden bir dereceyle) mezun olmak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini /bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı kefeye koymak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı tutmak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı gruba koymak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) bir tutmak/değerlendirmek
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı grupta/türde sınıflandırmak
lump (someone or something) (in) with (someone or something) v. (birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle) aynı sınıfta değerlendirmek
keep in with (someone) v. (biriyle) arkadaş kalmak
keep in with (someone) v. (biriyle) ilişkileri devam ettirmek/iyi tutmak
keep in with (someone) v. (biriyle) arasını iyi tutmak
keep in with (someone) v. (biriyle) birlikte bir yerde tutmak
keep in with (someone) v. (birinin) yanında bir yerde tutmak
keep in with (someone) v. (birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle beraber tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanında tutmak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle yan yana koymak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle aynı yere koymak
keep someone or something in with someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yanına yerleştirmek
mix in (with) v. (ile) karışmak
mix in (with) v. (ile) karıştırmak
mix in (with) v. (ile) kaynaşmak
mix in (with) v. (ile) sohbet etmek
mix in (with) v. (ile) muhabbet etmek
mix in (with) v. (ile) kaynaştırmak
mix in (with) v. arasına katmak/dahil etmek
mix in (with) v. (ile) bir araya getirmek
put (something) in with (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) sunmak
put (something) in with (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) ibraz etmek
put (something) in with (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) vermek
put (something) in with (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) bildirmek
put (something) in with (someone or something) v. (bir şeyi birine/bir şeye) teslim etmek
agree (with something) (in something) v. diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak
agree (with something) (in something) v. diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak
bear in with (something) v. (bir şeye) yönelmek
bear in with (something) v. (tekne, gemi vb.) (bir şeye) doğru yol almak
bear in with (something) v. (bir şeye) doğru seyretmek
chime in with (something) v. (bir düşünceye, fikre) katkıda bulunmak
chime in with (something) v. (bir şeye) uymak
chime in with (something) v. (bir şeye) cuk oturmak
chime in with (something) v. (bir şeyle) ahenk içinde olmak
chime in with (something) v. (bir şeyle) uyuşmak
chip in (with something) (on something) (for someone) v. birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak
chip in (with something) (for something) (for someone) v. birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak
chip in with (something) v. (bir şeye) katkıda bulunmak
chip in with (something) v. (bir şeye) katkı sağlamak
chip in with (something) v. (bir grup tarafından üstlenilmiş göreve, etkinliğe) katkıda bulunmak/katkı sağlamak
chip in with (something) v. (pokerde, kumar masasında) bahis için ortaya para sürmek
chip in with (something) v. (kendi düşünceleriyle) söze karışmak
chip in with (something) v. (kendi düşünceleriyle) lafa girmek
chip in with (something) v. (kendi düşünceleriyle) lafa karışmak
chip in with (something) for (something) v. kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak
chip in with (something) for (something) v. (bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak
chip in with (something) for (something) v. (bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak