satmak - Turco Inglés Diccionario
Historia

satmak



Significados de "satmak" en diccionario inglés turco : 39 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
satmak sell v.
General
satmak vend v.
satmak sell v.
satmak push off v.
satmak resell v.
satmak handle v.
satmak sell somebody out v.
satmak choke somebody off v.
satmak pretend v.
satmak get rid of somebody v.
satmak unload v.
satmak market v.
satmak sell out v.
satmak offload v.
satmak dispose of v.
satmak move v.
satmak trade v.
satmak deal v.
satmak realize v.
satmak realise v.
satmak utter v.
satmak hawk v.
satmak monger v.
satmak hustle v.
satmak huxter v.
satmak give v.
satmak devest v.
Phrasals
satmak turn off v.
satmak go off v.
Colloquial
satmak pitch v.
Trade/Economic
satmak carry v.
satmak carry an item v.
satmak selling v.
satmak vent v.
Archaic
satmak shop v.
Slang
satmak crap out v.
British Slang
satmak knock out v.
satmak do v.
satmak flog v.

Significados de "satmak" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
ürün ve hizmet satmak üzere işe alınmış kişiler salespeople n.
turistleri (bir şeyler satmak amacıyla) taciz etme tourist hustling n.
laboratuvarlara satmak için kedi çalan kişi catnapper n.
laboratuvarlara satmak için kedi çalan kişi catnaper n.
hizmet veya gayrimaddi aktifler satmak isteyen temsilci middleman n.
(gazete veya dergilere satmak için) ünlüleri fotoğraflamaya çalışan serbest fotoğrafçı paparazzo n.
yok satmak sell like hot cakes v.
tekrar satmak resell v.
dolaşarak satmak peddle v.
satmak için almak have for sale v.
açık artırma ile satmak auctioneer v.
hile ile satmak fob v.
çalım satmak show off v.
bir şeyi el altından satmak sell something under the counter v.
tafra satmak boast v.
zararına satmak sell at loss v.
toptan satmak sell wholesale v.
çalım satmak give oneself airs v.
çalım satmak put on airs v.
sokak sokak dolaşarak satmak peddle v.
bir şeyi zararına satmak sell something at a loss v.
müzayedeyle satmak auction v.
yurtdışına satmak export v.
caka satmak put on an act v.
açık artırma ile satmak auction v.
uyuşturucu satmak push v.
ucuza satmak (başkasının önerdiği fiyattan) undercut v.
tereciye tere satmak teach one's grandmother to suck eggs v.
kurum satmak swank v.
toptan satmak wholesale v.
alıp satmak (mal) turn over v.
hepsini satmak close out v.
ucuza satmak oversleep v.
beylik satmak give oneself airs v.
toptan satmak lump v.
daha ucuza satmak undercut v.
yok satmak go like hot cakes v.
açık artırmada satmak bring to the hammer v.
indirimli satmak close out v.
açık artırma ile satmak auction off v.
kapı kapı dolaşarak satmak peddle v.
akıl satmak give useless advice v.
kurum satmak put on airs v.
ilacı reçetesiz satmak sell a drug over the counter v.
kendini ... diye satmak pass oneself off as v.
yok satmak have nothing for sale v.
çalıntı mal satmak fence v.
tartmak (paketlemek/satmak üzere) weigh out v.
hile ile satmak hustle v.
açık artırma ile satmak sell at auction v.
çalım satmak swagger v.
bütün malını satmak sell out v.
caka satmak show off v.
kurum satmak swagger v.
fahiş fiyatla satmak overcharge v.
tafra satmak brag v.
tümünü satmak sell off v.
caka satmak swagger v.
açık artırma ile satmak public auction v.
henüz elde olmayan malı ileride teslim etmek üzere satmak sell short v.
azamet satmak put on grand airs v.
hepsini satmak sold up v.
caka satmak put on airs v.
haraç mezat satmak sell by auction v.
kurum satmak show off v.
fiyaka satmak show off v.
reklamla satmak push v.
daha çok satmak outsell v.
alıp satmak deal in something v.
hepsini satmak sold out v.
açık artırma ile satmak sell by auction v.
yasadışı yoldan (uyuşturucu) satmak push v.
yeniden satmak redeal v.
kara borsada satmak sell on the black market v.
hepsini satmak clear out v.
yeniden satmak resell v.
hile ile satmak fob off something on somebody v.
yok satmak sell out (of merchandise) quickly v.
zararına satmak sell something at a loss v.
caka satmak behave flamboyantly v.
adam satmak get rid of (someone) v.
bir şeyin sahipliğini satmak sell out v.
çalım satmak attitudinize v.
olarak satmak sell as v.
et satmak sell meat v.
ilaç satmak sell medicine v.
ilaç satmak sell drug v.
ağırdan satmak play hard to get v.
ağırdan satmak feign reluctance v.
kendini ağırdan satmak play hard to get v.
kendini ağırdan satmak feign reluctance v.
alıp satmak deal in v.
birini satmak sell out someone v.
birini satmak stand somebody up v.
zararına satmak sell at a sacrifice v.
zararla satmak sell at a sacrifice v.
başkalarından daha ucuza satmak undercut v.
açık artırmayla satmak cry v.
köle olarak satmak sell into slavery v.
yüksek fiyata satmak price out of the market v.
karla satmak sell with the profit v.
fiyatından aşağıya satmak sell under the price v.
parça parça satmak sell by piece v.
ölçüyle satmak sell by measure v.
araba satmak sell car v.
iç piyasaya satmak sell into the domestic market v.
yok pahasına satmak barter something away v.
aldığının/ödediğinin iki katına satmak sell something for twice what he/she paid for it v.
fotokopi makineleri satmak sell copiers v.
hafta sonları yok satmak sell out at weekends v.
bir şeyi açık artırmada satmak sell something at auction v.
hisseleri açığa satmak short the stock v.
internet ortamında satmak sell on the internet v.
internet yoluyla satmak sell on the internet v.
caka satmak flaunt v.
öğrencilere uyuşturucu satmak sell drugs to students v.
ucuz alıp pahalı satmak buy cheap sell high v.
ucuz alıp pahalı satmak buy cheap sell dear v.
anahtarlık satmak sell key chains v.
bir şeyi iki dolara satmak sell something at 2 dollars v.
bir şeyi büyük bir karla ederek satmak sell something for a big profit v.
çalım satmak attitudinise v.
alıp satmak merchandize v.
alıp satmak merchandise v.
daha fazla satmak outsell v.
meyve sebze satmak sell vegetables and fruits v.
ev satmak sell a home v.
ev satmak sell a house v.
kiloyla satmak sell by weight v.
çiçek satmak sell flowers v.
şarap veya erzak satmak cauponize [obsolete] v.
caka satmak ostentate v.
piyasaya sürülen malların tümünü daha yüksek fiyata satmak için toplamak forestall the market v.
canını pahalıya satmak sell one's life dearly v.
alıp satmak traffick v.
tereciye tere satmak ultracrepidate v.
zararına satmak sacrifice v.
yok pahasına satmak sacrifice v.
(şarap) satmak vint v.
posta ile teslim edilecek olan ürünleri almak veya satmak mail-order v.
dolaşarak satmak monger v.
bir ürünü başka bir ürünle paket yaparak tek fiyata satmak bundle v.
(ayrı satmak için derginin belirli bölümünü) fazladan basmak overrun v.
aşırı derecede satmak istemek oversell v.
caka satmak ruffle v.
seyyar yiyecek satmak costermonger v.
kurum satmak domineer [obsolete] v.
ayrı ünite olarak satmak package v.
(malları) ısrarcı tavırlarla satmak pitch v.
çalım satmak flat-hat v.
caka satmak prank v.
(evi) inşa edilmeden satmak presell v.
fiyaka satmak showboat v.
caka satmak showboat v.
serbest çalışan olarak üretip satmak freelance v.
(tahvilleri) zararına satmak slaughter v.
caka satmak pross [scotland] v.
para için ruhunu satmak prostitute v.
fahiş fiyatla satmak stick v.
(market araştırması yaptığına inandırarak) bir ürünü satmak sug v.
(makale veya karikatürü) ajans aracılığı ile satmak syndicate v.
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satmak syndicate v.
(tv programı serisini) yerel kanallara satmak syndicate v.
(atı) müşterek bahis sistemine satmak syndicate v.
uyuşturucu satmak deal v.
(gizli) bilgileri satmak retail v.
new york'taki arazileri yerleşimcilere satmak amacıyla hollanda'da 1791'de kurulan bir arazi sahipliği şirketine ait veya ilgili holland adj.
Phrasals
borçları kapatmak için (borçlunun) mallarını satmak sell out v.
çalım/kurum satmak strut around v.
daha fazla para istemeden ek olarak satmak toss in v.
stokta kalanları satmak close out v.
stokta kalanları satmak close something out v.
hisselerini satmak cash in v.
açık artırmayla satmak auction off v.
artırmayla satmak auction off v.
birini satmak/ortada bırakmak sell someone out v.
birisini satmak stand someone up v.
birisini satmak peach on v.
birisini satmak inform on v.
birini satmak/ortada bırakmak sell someone down the river v.
yok pahasına satmak give away v.
-den satmak (fiyat) sell for v.
yurt dışında birine/bir şeye bir şey satmak export something to someone or something v.
(birine/bir şeye) caka satmak parade in front of (someone or something) v.
(bir şeyi) satmak dispose of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi/kendini bir şey) olarak satmak sell (someone, something, or oneself) as (something) v.
birini/bir şeyi bir şey olarak satmak sell someone or something as something v.
birine perakende fiyatına bir şey satmak retail something to someone v.
birini/bir şeyi birine satmak unload someone or something on (to) someone v.
bir şeyi belli bir fiyattan satmak/vermek put at v.
bir şeyi açık artırmada satmak auction something off v.
bir şeyi açık artırmayla satmak auction something off v.
yok pahasına satmak barter away v.
(bir şey) alıp satmak deal in (something) v.
ile caka satmak parade by v.
caka satmak parade in front of v.
(biri/bir şey) olarak satmak pass as (someone or something) v.
(biri/bir şey) olarak satmak pass for (someone or something) v.
(bir fiyata) satmak retail at (something) v.
(bir fiyata) satmak retail for (something) v.
-e satmak sell at v.
ile satmak sell at v.
-de satmak sell at v.
(bir şeyde/bir yerde) satmak sell at (something) v.
(bir fiyata) satmak sell at (something) v.
kaynak/gelir olsun diye satmak sell away v.
kullanılmadığı için satmak sell away v.
(bir fiyata) satmak sell for (something) v.
(yeni aldığı/sahip olduğu) bir şeyi satmak sell on v.
(bir şeyde) mal/mülk alıp satmak speculate in (something) v.
bir hisse düştüğünde otomatik olarak satmak stop out v.
(bir yerde) satmak trade at (some place) v.
Colloquial
bir ev alıp karlı bir şekilde satmak için onarıp tekrar dizayn etmek flip n.
bir ev alıp karlı bir şekilde satmak için dönüştürmek flip n.
birisini satışa getirmek/satmak sell out someone v.
birini satmak dog someone v.
caka satmak put on airs v.
caka satmak put on the ritz v.
ruhunu şeytana satmak sell one's soul to the devil v.
sahte mal satmak sell (one) a dummy v.
caka satmak rub it in v.
caka satmak vamper [uk/scotland] [dialect] v.
(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak get (an amount of money) for (something) v.
bir şeyi belli bir miktar paraya satmak get an amount of money for something v.
ahlak satmak preachify v.
(birine) fahiş fiyat ile satmak slug [australia/new zealand] v.
satmak için on spec expr.
satmak/kar etmek amacıyla on spec expr.
satmak isteme wts (wanting/willing to sell) expr.
satmak isteme wtt (wanting/willing to trade) expr.
Idioms
bir kase çorba için doğum hakkını satmak sell (one's) birthright for a mess of pottage v.
bir kase çorba için doğum hakkını satmak sell (one's) birthright for a bowl of soup v.
(para karşılığında seks için) bedenini satmak sell (one's) body v.
bir kase çorba için doğum hakkını satmak sell (one's) birthright for a bowl of soup v.
tafra satmak be up (oneself) v.
çalım satmak be up (oneself) v.
kendini fasulye gibi nimetten satmak be up (oneself) v.
körler mahallesinde ayna satmak bring owls to athens v.
körler mahallesinde ayna satmak take owls to athens v.
körler mahallesinde ayna satmak carry owls to athens v.
körler mahallesinde ayna satmak bring sand to the beach v.
ucuz alıp pahalı satmak buy low, sell high v.
ucuza alıp pahalıya satmak buy low, sell high v.
ucuzken alıp pahalıyken satmak buy low, sell high v.
en yüksek fiyata satmak charge top dollar v.
ayıyı vurmadan postunu satmak count one's chickens before they're hatched v.
belli bir fiyata satmak sell something for a certain price v.
birini satmak make away with v.
birisini satmak stand somebody up v.
bir şeylerini satmak call in one's chips v.
bir malı/hizmeti satmak amacıyla ticari bir metin hazırlamak put together a pitch v.
bir şeylerini satmak cash in one's chips v.
birini satmak stand somebody up v.
caka satmak strut your stuff v.
caka satmak ride the high horse v.
caka satmak mount the high horse v.
caka satmak ride the high horse; get on the high horse v.
caka satmak be on one's high horse v.
caka satmak get on one's high horse v.
caka satmak put on airs v.
çalım satmak give oneself airs v.
caka satmak make a splash v.
caka satmak strut one's stuff v.
çalım satmak put on airs v.
caka satmak put on the dog v.
çok ucuza satmak sell something for a song v.
caka satmak get on one's high horse v.
caka satmak cut a wide swath v.
çalım satmak put on the dog v.
caka satmak air of entitlement v.
caka satmak climb on one's high horse v.
çok/peynir ekmek gibi satmak sell like gangbusters v.
her şeyini satmak sell out to someone v.
korku ve panik satmak sell fear and panic v.
körler mahallesinde ayna satmak take coals to newcastle v.
kapış kapış satmak go like hot cakes v.
kendine ait olan şeyleri (hisse vb) satmak cash in one's chips v.
körler mahallesinde ayna satmak sell refrigerators to eskimos v.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak teach one's grandmother to suck eggs v.
körler mahallesinde ayna satmak carry coals to newcastle v.
kendini ağırdan satmak play hard to get v.
körler mahallesinde ayna satmak take owls to athens v.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak sell refrigerators to the eskimos v.
müşteriye bir ürünü satmak amacıyla bir konuşma/sunum hazırlamak put together a pitch v.
kibir satmak ride the high horse v.
kibir satmak get on one's high horse v.
kibir satmak be on one's high horse v.
kibir satmak ride the high horse; get on the high horse v.
kibir satmak mount the high horse v.
kendine ait olan şeyleri (hisse vb) satmak call in one's chips v.
kendini paraya satmak sell out v.
kapış kapış satmak sell like hot cakes v.
satmak (mecaz) throw under the bus v.
peynir ekmek gibi satmak sell like hot cakes v.
tereciye tere satmak carry coals to newcastle v.
tereciye tere satmak sell snow to the eskimos v.
tereciye tere satmak teach one's grandmother to suck eggs v.
tereciye tere satmak take coals to newcastle v.
tereciye tere satmak preach to the converted v.
yok satmak go a bomb v.
yok satmak do a roaring trade v.
yüksek miktardaki ürünü ucuza satmak pile it high and sell it cheap v.
yok pahasına satmak sell something for a song v.
yüksek miktardaki ürünü ucuza satmak pile them high sell them cheap v.
yok satmak do a roaring business v.
(liradan/dolardan) satmak sell something for a certain price v.
yok satmak go like a bomb v.
caka satmak shoot (one's) cuffs v.
birini satmak sell (one) down the river v.
adam satmak sell (one) down the river v.
kendi çıkarları için birini satmak sell (one) down the river v.
çin malı almak/satmak feed the dragon v.
aile yadigarını satmak sell the family silver v.
hızlıca gelir/fayda elde etmek için aileden kalan değerli şeyleri satmak sell the family silver v.
kendi çıkarı için başkasını satmak feed (someone) to the wolves v.
birini satmak sell someone down the river v.
adam satmak sell someone down the river v.
kendi çıkarları için birini satmak sell someone down the river v.
tereciden daha iyi tere satmak be more catholic than the pope (himself) v.
(birine) aslında göründüğü kadar iyi olmayan bir şeyi iyiymiş gibi satmak/vermek hand (one) a lemon v.
kendini satmak sell oneself v.
hızlı/kısa süreli kazanç için kendini satmak sell oneself v.
para için kendini satmak/küçültmek sell oneself v.
kendine ait olmayan bir şeyle caka satmak adorn (oneself) with borrowed plumes v.
caka satmak put on airs and graces v.
caka satmak pull an attitude v.
tereciye tere satmak be preaching to the converted v.
(birini) satmak throw (one) under the bus v.
yatırımını satmak/bozdurmak/paraya çevirmek cash in your chips v.
körler mahallesinde ayna satmak bring coals to newcastle v.
tereciye tere satmak bring coals to newcastle v.
(genelde bir şey satmak/pazarlamak için) müşteriyi istenmeyen şekilde rahatsız etmek/aramak cold call v.
(bir şeyi) iyi satmak do a roaring trade (in something) v.
(bir şeyi) yok satmak do a roaring trade (in something) v.
belli bir miktar paraya satmak get an amount of money for v.
satıcının ürün satmak için yaptığı baskıya maruz kalmak get the hard sell v.
satıcının ürün satmak için yaptığı baskıya maruz kalmak get a hard sell v.
caka satmak have airs and graces v.
yüksek fiyata satmak price (oneself, someone, or something) out of the market v.
yüksek fiyata satmak price yourself out of the market v.
(bir şeyi) üç kuruş için satmak sell (something) for a mess of pottage v.
(bir şeyi) bir kase çorba için satmak sell (something) for a mess of pottage v.
(bir şeyi) değersiz bir şey karşılığında satmak sell (something) for a mess of pottage v.
(bir şeyi) veresiye satmak sell (something) on credit v.
(bir şeyi) krediyle satmak sell (something) on credit v.
(bir şeyi) taksitle satmak sell (something) on credit v.
belli bir fiyata satmak sell for a certain price v.
bell bir fiyattan satmak sell for a certain price v.
çok ucuza satmak sell for a song v.
yok pahasına satmak sell for a song v.
ruhunu satmak sell your soul v.
kendini ucuza satmak sell yourself short v.
körler mahallesinde ayna satmak send owls to athens v.
caka satmak strut stuff v.
tereciye tere satmak teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.
tereciye tere satmak teach grandmother to suck eggs v.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak teach grandmother to suck eggs v.
caka satmak shoot one's linen v.
(bir şey satmak, oy toplamak, bilgi toplamak için) kapı kapı dolaşma/gezme on the knocker expr.
körler mahallesinde ayna satmak sell freezers to eskimos expr.
sucuya su satmak sell freezers to eskimos expr.
tereciye tere satmak sell freezers to eskimos expr.
(bir şeyi) ucuza (almak, satmak) (buy something, go) for a song expr.
körler mahallesinde ayna satmak gibi like taking coals to newcastle expr.
tereciye tere satmak gibi like taking coals to newcastle expr.
körler mahallesinde ayna satmak gibi like carrying coals to newcastle expr.
tereciye tere satmak gibi like carrying coals to newcastle expr.
Speaking
buna satmak istiyor musun? do you want to sell this? expr.
bunu satmak ister misin? do you want to sell this? expr.
naber/gördün mü? ( hava atmak/caka satmak anlamında) so there expr.
Trade/Economic
bir menkul değeri piyasada teklif edilen en iyi fiyattan satmak veya satın almak için borsa bankerine verilen emir at the market n.
satmak için elde tutulan menkul kıymetler held for sale securities n.
yalnızca belirli zamanlarda içki satmak için verilen ruhsat occasional licence [uk] n.
yatırımcının kar ettiği halde normal gelir vergilerine tabi olmak için yatırımını satmak istememesi locked-in n.
yok satmak superseller n.
(satın alınmış malı) tekrar satmak regrate v.
perakende satmak regrate v.
tedavülden kalkmış pulları ucuza satmak remainder v.
telefonla (mal veya hizmet) satmak telemarket v.
veresiye satmak tick [obsolete] v.
(hisse) düzenli olarak alıp satmak trade v.
alıp satmak turn v.
açığa satmak (borsa) go short v.
açık artırma ile satmak bring something under the hammer v.
açıktan satmak sell short v.
aldığını satmak resell v.
alenen satmak sell publicly v.
aleni müzayede ile satmak to sell by auction v.
alıp satmak negotiate v.
alıp satmak deal in v.
alıp satmak trade v.
alivre satmak sell short v.
borçlunun mallarını satmak sell up v.
bir daha satmak resell v.
başkalarından daha ucuza satmak undersell v.
başkalarından daha ucuza satmak sell cut price v.
derhal satmak sell on the spot v.
düşük fiyatla satmak undersell v.
defolu mal satmak sell seconds v.
çok düşük fiyatla satmak undersell v.
götürü satmak sell by the bulk v.
fiyat kırarak satmak undersell v.
hisse senedi satmak float share v.
fiyatının altında satmak sell under price v.
hepsini satmak sell out v.
halka hisse senedi satmak go public v.
hisse satmak float share v.
hemen satmak sell on the spot v.
fiyatı kırarak satmak undersell v.
indirimli satmak sell with discount v.
ölçüyle satmak sell by measure v.
komisyonla satmak sell on commission v.
kefaletsiz satmak sell short v.
malın elde kalanını ucuza satmak sell something off v.
krediyle satmak sell upon credit v.
kar etmek amacıyla elde bulunmayan malı ilerde teslim etmek üzere satmak sell short v.
krediyle satmak sell on credit v.
kredili satmak settle on credit v.
ölçü ile satmak sell by measure v.
malını satmak make one's market v.
kredili satmak sell on account v.
özel sözleşme ile satmak sell by private contract v.
komisyon ile satmak sell on commission v.
parça parça satmak sell by the piece v.
parça olarak satmak sell by the piece v.
perakende satmak retail v.
perakende satmak sell retail v.
senet ve benzeri değerli kağıtları satmak negotiate v.
perakende satmak sell by retail v.
toptan satmak sell wholesale v.
tekelden satmak monopolize v.
toplu olarak satmak sell by bulk v.
toptan ucuza satmak dump v.
tekelden satmak monopolise v.
tek imzalı satmak sell short v.
taksitle satmak sell on instalments v.
taksitle satmak sell on easy terms v.
toptan satmak sell in gross v.
tekrar satmak resell v.
(bilet) karaborsa satmak scalp v.
vadeli olarak satmak sell for the settlement v.
zararına satmak sell with a loss v.
ucuz satmak sell cheap v.
ucuza satmak undersell v.
zararla satmak sell with a loss v.
vadeli satmak sell on trust v.
vadeli satmak sell for account v.
ucuza satmak knock down v.
yok pahasına satmak undersell v.
vadeli satmak sell on credit v.
veresiye satmak sell on account v.
vadeli satmak settle for account v.
(başkasının önerdiği fiyattan)ucuza satmak underprice v.
suni olarak düşürülmüş fiyatlardan satmak underprice v.
(başkasının önerdiği fiyattan) ucuza satmak underquote v.
hisse senedini fiyatını düşürecek şekilde hızlı satmak bang v.
(belirli bir tutara) satmak bring v.
(hizmeti veya yatırımı) müşteriye aldatıcı bir şekilde satmak mis-sell [uk] v.
açık artırmada satmak roup [scotland] v.
müzayedede satmak roup [scotland] v.
hisse senedi alıp satmak inscribe [uk] v.
indirimli satmak discount v.
iskontolu satmak discount v.
taksit ile satmak finance v.
daha iyi bir fiyata satmak outprice v.
(başka satıcıdan) daha ucuza satmak outprice v.
(ürünü) piyasaya çıkmadan satmak presell v.
(kitabı) basım tarihinden önce satmak presell v.
hızlıca küçük karlar elde etmek için alıp satmak scalp v.
(yeni ürünleri) perakende satış noktalarına satmak sell in v.
iş yerini satmak sell up v.
(tahvili) açığa satmak short v.
açıktan satmak short-sell v.
yok satmak supersell v.
hisse satmak syndicate v.
satmak için yetiştirilen (mahsul) truck adj.
zararına satmak distress adj.
yok pahasına satmak distress adj.
Law
satmak amacıyla bulundurma possession with intent to sell n.
satmak amacıyla süpermarketlerden et çalan kimse cattle-rustler n.
(iskoç yasası) arazisini doğrudan satmak yerine sürekli olarak kiralayan vasalın araziye yaptığı mülk ground annual [scotland] n.
bir başkasına ait bir eserin telif hakkını basıp satmak suretiyle çiğnemek comprint v.
başka birisine ait bir eseri basıp satmak comprint v.
düşmana satmak betray v.
teslim şartıyla satmak sell for future delivery v.
veresiye satmak sell on account v.
çalıntı mal alıp satmak receive [uk] v.
Tourism
halka satmak üzere kapsamlı tur oluşturan organizasyon tour operator n.
Technical
mal satmak için kullanılan makine vending machine n.
mal satmak için kullanılan makine dispenser n.
Computer
sonradan kar amaçlı satmak üzere alan adı tescilleyen kimse cybersquatter n.
sonradan kar amaçlı satmak üzere alan adı tescillemek cybersquat v.
Automotive
parça parça satmak part out v.
Agriculture
sebzeler (satmak için yetiştirilen) truck n.
Social Sciences
vücutlarını kadavra olarak satmak için insanları öldürme burkism n.
History
(i. dünya savaşında) devlet tahvilini satmak için kısa konuşma yapan kimse four-minute man n.
kaçırıp köle olarak satmak blackbird v.
(eskiden britanya'da) kitabı anlaşmayla belirlenen bir fiyatın altına satmak denet [uk] v.
Boxing
maçı satmak throw a fight v.