başarılı - Turc Anglais Dictionnaire

başarılı

Sens de "başarılı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 48 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
başarılı successful adj.
Your brother is quite successful in manipulating people.
Kardeşiniz insanları manipüle etmekte oldukça başarılı.

More Sentences
General
başarılı prospering adj.
Some of them are prospering more than others.
Bazıları diğerlerine göre daha başarılı.

More Sentences
başarılı accomplished adj.
She is a highly accomplished composer.
O çok başarılı bir besteci.

More Sentences
başarılı prosperous adj.
The artist has had a long and prosperous career.
Sanatçının uzun ve başarılı bir kariyeri var.

More Sentences
başarılı succeeded adj.
The experiment succeeded.
Deney başarılı.

More Sentences
başarılı hotshot adj.
She fell in love with a hotshot lawyer.
Başarılı bir avukata aşık oldu.

More Sentences
başarılı achieved adj.
Therefore, the desired result is achieved more successfully.
Dolayısıyla istenilen sonuca daha başarılı bir şekilde ulaşılır.

More Sentences
başarılı prestige adj.
The actor only acts in prestige movies.
Aktör sadece başarılı filmlerde rol alıyor.

More Sentences
başarılı brilliant adj.
After this brilliant career, he is now living a retired life in Hoboken.
Bu başarılı kariyerin ardından şimdi Hoboken'de emekli hayatı yaşıyor.

More Sentences
başarılı well adv.
I did quite well in the exam today.
Bugünkü sınavda oldukça başarılı oldum.

More Sentences
Technical
başarılı successful adj.
The most successful book of Alexandre Dumas is 'The Count of Monte Cristo'.
Alexandre Dumas'nın en başarılı kitabı 'Monte Kristo Kontu'dur.

More Sentences
General
başarılı ace n.
başarılı triumphant adj.
başarılı succeeding adj.
başarılı withstanding adj.
başarılı crack adj.
başarılı victorious adj.
başarılı thriving adj.
başarılı enviable adj.
başarılı well-done adj.
başarılı coming adj.
başarılı beseen adj.
başarılı wealful [obsolete] adj.
başarılı blooming adj.
başarılı bravely adj.
başarılı golden adj.
başarılı clean adj.
başarılı prowessed adj.
başarılı proper adj.
Colloquial
başarılı a (real) winner n.
başarılı copacetic adj.
başarılı put together adj.
başarılı going strong adj.
başarılı rooting-tooting adj.
başarılı rootin'-tootin' [old-fashioned] adj.
Idioms
başarılı bright young thing n.
başarılı bright young thing n.
başarılı under one's belt adj.
başarılı standing in high cotton adj.
başarılı a mean something adv.
başarılı in high cotton expr.
başarılı in tall cotton expr.
başarılı home run expr.
başarılı got it going on expr.
Speaking
başarılı all right expr.
Archaic
başarılı complete adj.
Slang
başarılı socko adj.
başarılı cooking with gas adj.

Sens de "başarılı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
başarılı olmak succeed v.
Working hard is the only way to succeed in business.
İş hayatında başarılı olmanın tek yolu çok çalışmaktır.

More Sentences
General
başarılı bir iş coup n.
Winning the match was a great coup for us.
Maçı kazanmak bizim için çok başarılı bir iş oldu.

More Sentences
başarılı iş successful business n.
It is also about successful business, which is a core and mainstream part of the economy.
Bu aynı zamanda ekonominin temel ve ana akım bir parçası olan başarılı işlerle de ilgilidir.

More Sentences
başarılı evlilik successful marriage n.
The most successful marriages are based on lies.
En başarılı evlilikler yalanlar üzerine kuruludur.

More Sentences
başarılı bir kariyer a successful career n.
As a result, medical representatives should have several key qualities to establish a successful career.
Sonuç olarak, tıbbi temsilciler başarılı bir kariyer için birkaç temel niteliğe sahip olmalıdır.

More Sentences
başarılı olmak work out v.
I wish my venture would work out.
Keşke girişimim başarılı olsa.

More Sentences
başarılı olmak make good v.
He had made good as a singer and he became very popular.
O bir şarkıcı olarak başarılı olmuştu ve o çok popüler oldu.

More Sentences
çok başarılı olmak (belirli bir konuda) shine v.
The U18 league gives a chance to young players to shine.
U18 ligi genç oyunculara çok başarılı olma şansı veriyor.

More Sentences
başarılı olmak succeed v.
However, we are not succeeding.
Ancak başarılı olamıyoruz.

More Sentences
başarılı olmak thrive v.
We stayed in Santa Cruz, and our practice thrived.
Santa Cruz'da kaldık ve uygulamamız başarılı oldu.

More Sentences
başarılı olmak prosper v.
Only now is there a chance for them to develop and prosper?
Ancak şimdi gelişmeleri ve başarılı olmaları için bir şans var mı?

More Sentences
başarılı olmak get ahead v.
He doesn't seem to want to get ahead.
Başarılı olmayı istiyor gibi görünmüyor.

More Sentences
başarılı olmak come off v.
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
Futbol menajeri yeni ve ayrıntılı bir taktik denedi ama başarılı olamadı.

More Sentences
başarılı olmak achieve v.
People achieve more when they cooperate.
İnsanlar işbirliği yaptıklarında daha başarılı olurlar.

More Sentences
başarılı olmak go far v.
I'm sure he will go far in the business world.
Ben iş dünyasında onun başarılı olacağından eminim.

More Sentences
çok başarılı olmak ace v.
She aced the math exam.
Matematik sınavında çok başarılı oldu.

More Sentences
daha başarılı more successful adj.
The fight against corruption is proving more successful than in other countries in the region.
Yolsuzlukla mücadele bölgedeki diğer ülkelere kıyasla daha başarılı bir şekilde yürütülmektedir.

More Sentences
başarılı bir biçimde successfully adv.
They've defused the bomb successfully.
Onlar bombayı başarılı bir biçimde etkisiz hale getirdiler.

More Sentences
çok başarılı mega pref.
The song was a megahit.
Şarkı çok başarılı hit parçalar arasına girdi.

More Sentences
Phrasals
olarak başarılı olmak succeed as (something) v.
Young Baek loves hip hop music and wants to succeed as a rapper.
Young Baek hip hop müziğini seviyor ve rapçi olarak başarılı olmak istiyor.

More Sentences
(bir şeyde) başarılı olmak succeed in (something) v.
We did not succeed in that, but it does not matter.
Bunda başarılı olamadık ama önemli değil.

More Sentences
(bir şeyde) başarılı olmak succeed at (something) v.
Accept that everyone has limits and cannot succeed at everything.
Herkesin sınırları olduğunu ve her konuda başarılı olamayacağını kabul edin.

More Sentences
Colloquial
başarılı olmak fly v.
I don't think that their plan to buy a new land will fly.
Yeni bir arazi satın alma planlarının başarılı olacağını sanmıyorum.

More Sentences
Idioms
başarılı olmak make the grade v.
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Hepimiz, hayatta başarılı olmak için çok çabalıyoruz, ancak sadece birkaçı başarılı oluyor.

More Sentences
General
başarılı olan kimse success n.
en başarılı olunan dönem prime n.
birden fazla işte başarılı olan jack of all trades n.
başarılı kimse achiever n.
başarılı kimse success n.
beklenilenden daha başarılı overachiever n.
başarılı ve aranan kimse lion n.
başarılı olma prosperousness n.
üstün başarılı high flyer n.
beklentilerden daha az oranda başarılı olan underachiever n.
başarılı bir yıl a vintage year n.
başarılı vuruş coup n.
yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme winner takes all n.
başarılı iş flourishing business n.
beklenenden daha başarılı olma overachievement n.
her alanda başarılı all rounder n.
her alanda başarılı kimse all-rounder n.
başarılı hareket coup n.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse n.
başarılı kombinasyon successful combination n.
başarılı bir organizasyon a successful organization n.
başarılı bir örgüt/kurum a successful organization n.
başarılı müzisyen successful musician n.
üstün başarılı kimse high achiever n.
başarılı yapımcı successful producer n.
başarılı bir şekilde gerçekleştirme carrying into action n.
başarılı bir şekilde yerine getirme carrying out n.
başarılı olması çok muhtemel seçim natural n.
kazanması veya başarılı olması kesin görünen kimse veya şey banker n.
başarılı olan şey bell ringer n.
başarılı yıl banner year n.
başarılı mevsim banner season n.
başarılı ay banner month n.
oldukça zeki veya başarılı kimse bird n.
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse winner n.
karşıt kültürü benimseyen zengin ve başarılı kimse bobo n.
çok ünlü veya başarılı olan tanınmış kimse megastar n.
şiir vezni kullanmada başarılı kimse metrist n.
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği midas touch n.
bir millik yarışlarda başarılı olan bir yarış atı miler n.
başarılı ve genç sanatçılardan oluşan grup bratpack n.
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey home run n.
çok başarılı kimse monster n.
olağanüstü başarılı genç kadın girl wonder n.
kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası gold rush n.
topluluklar arasındaki anlaşmazlıkları ustaca veya başarılı şekilde çözme diplomacy n.
başarılı atış hit n.
başarılı girişim hit n.
çok başarılı olan şey hit n.
başarılı vuruş hit n.
muhtemel partnerlerini ikna konusunda çok başarılı kimse operator n.
başarılı ve etkili kimse cock n.
hizmet sunucusuna hizmeti başarılı biçimde sonuçlandırması durumunda ödeme yapıldığı düzenleme contingency n.
yüksek kariyerli, başarılı ve birbirini tamamlayan çift power couple n.
başarılı kariyeri aniden biten kimse flameout n.
başarılı genç sporcu phenom n.
kadınlarla başarılı ilişkiler kurmasıyla ünlü erkek romeo n.
ciddi ve başarılı amatör simon-pure n.
çok başarılı kadın superheroine n.
çok başarılı eser superhit n.
başarılı dedektif supersleuth n.
çok başarılı ajan superspy n.
başarılı ürün winner n.
başarılı sanatçı sparkler n.
başarılı olmak get there v.
bir konuda başarılı olmak succeed at v.
belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak take someone by storm v.
başarılı olmak speed v.
başarılı olmamak put up a poor show v.
bir işte uzun süre başarılı olmak have a good run for one's money v.
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek make a go of v.
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak carry one through v.
başarılı olmak go places v.
başarılı olmak (plan/fikir) work v.
başarılı olmak work v.
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb) work out v.
çok başarılı olmak go to town v.
başarılı olmak make one's way v.
çok başarılı olmak go far v.
başarılı olmak win through v.
başarılı olacağa benzemek show promise v.
sınavda başarılı olmak do well in the exam v.
başarılı olmak ride high v.
bir şeyde başarılı olmak be good at v.
kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak carry off v.
biri kadar başarılı olmaya çalışmak emulate v.
başarılı olamamak fail v.
iyi başlangıç yapıp başarılı olmak shoot ahead v.
başarılı şekilde bitirmek complete successfully v.
başarılı şekilde bitirmek finish successfully v.
başarılı olarak tamamlamak accomplish v.
başarılı olarak tamamlamak complete successfully v.
başarılı bir şekilde bitirmek bring something to a successful conclusion v.
testlerde yüzde 90 başarılı olmak/çıkmak get a 90 percent rate of success in the tests v.
başarılı olmak make out v.
mücadelesinde başarılı olmak win one's battle v.
başarılı bulmak deem/find successful v.
en başarılı noktaya gelmek noon v.
başarılı olmak win the day v.
mücadelede başarılı olmak manage v.
(rakibin) başarılı veya ikna edici bir uygulamasını veya politikasını benimsemek me-too v.
kurnaz yollarla başarılı olmak worm v.
aldatıcı yollarla başarılı olmak worm v.
kaba kuvvet kullanarak başarılı olmak muscle v.
beklenenden başarılı olmak overachieve v.
başarılı olma olasılığını arttırmak favor v.
başarılı olma olasılığını arttırmak favour v.
ezkaza başarılı olmak fluke v.
başarılı sonuç vermek succeed v.
büyük riskler almayı gerektirse bile başarılı olmakta kararlı olan buccaneering adj.
başarılı olan prospering adj.
her alanda başarılı all-around adj.
çok başarılı enviable adj.
hırslı ve başarılı up-and coming adj.
(çok) başarılı banner adj.
çok heyecanlı ve başarılı/ses getiren rip-roaring adj.
son derece başarılı incandescent adj.
en başarılı top-ranking adj.
yakın zamanda başarılı olmuş emerging adj.
uygulamada başarılı olmayan unpractical adj.
kusursuz biçimde başarılı veya yetenekli master adj.
inşa etme veya işletmede başarılı olan whizzy adj.
çok iyi veya başarılı mega adj.
ortalama derecede başarılı olması muhtemel olan (kitap veya yazar) midlist adj.
üstün başarılı high-achieving adj.
başarılı bir çözüme yakın hot adj.
para kazanmada başarılı olan moneymaking adj.
çok başarılı bumper adj.
son derece başarılı gangbuster adj.
son derece başarılı gangbusters adj.
sporda başarılı golden adj.
çok başarılı hit adj.
bazen başarılı bazen başarısız olan hit-and-miss adj.
oldukça başarılı runaway adj.
yalnızca en güçlünün başarılı olacağı (rekabet) darwinian adj.
birinci nesil başarılı aile üyelerine ait veya ilgili first-generation adj.
çok başarılı star adj.
başarılı faaliyet gösteren healthy adj.
karakteri başarılı canlandıramayan out of character adj.
başarılı bir şekilde victoriously adv.
başarılı biçimde successfully adv.
başarılı bir şekilde accomplishedly adv.
başarılı bir şekilde featly adv.
başarılı olarak successfully adv.
son derece başarılı bir seviyede at a very successful level adv.
başarılı bir biçimde happily adv.
son derece başarılı gangbusters adv.
başarılı bir şekilde okay adv.
başarılı şekilde good adv.
insanın her zamanki gibi başarılı olmadığı gün off day n.
Phrasals
başarılı olmak make a go of v.
başarılı olmak take off v.
başarılı olmak pay off v.
başarılı olmak thrive on v.
başarılı olmak tear up v.
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek weather out v.
başarılı olmak get forward v.
beklenildiği kadar başarılı olmak succeed as (something) v.
hızla başarılı olmak bomb through v.
hızla başarılı olmak bomb through (something) v.
sonucu başarılı/başarısız olmak come out v.
bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak cross over v.
başarılı olmak get on v.
sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak get away v.
başarılı olmak go off v.
bir şeyde başarılı olmak excel at v.
başarılı olmak amount to something v.
başarılı olmak amount to something v.
başarılı olduğunu kanıtlamak work out v.
(bir şeyde) çok başarılı olmak excel in (something) v.
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel in (something) v.
(bir şeyde) çok başarılı olmak excel at (something) v.
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak excel at (something) v.
başarılı geçmek fall together v.
başarılı olmak fall together v.
başarılı olmak prove out v.
(birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak pull ahead (of someone or something) v.
büyük çaba gösterip başarılı olmak run out of (one's) skin v.
(bir şeyden) beslenerek başarılı olmak thrive on (something) v.
(bir şey) sayesinde başarılı olmak thrive on (something) v.
Phrases
şayet başarılı olamazsam in the event of my failure adv.
işinde başarılı olduğu zaman on one's day expr.
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır behind every great man there's a great woman expr.
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır behind every great man is a great woman expr.
planlama ve organizasyonda başarılı successful at planning and organization expr.
hep şanslı/başarılı olamazsın the cards beat all the players expr.
çok/acayip başarılı gangbusters expr.
kalabalık/başarılı (parti/olay) gangbusters expr.
iyi/başarılı olma potansiyeline sahip (someone or something) promises well expr.
gelecekte başarılı olması muhtemel (someone or something) promises well expr.
Proverb
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz tall oaks from little acorns grow v.
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar great oaks from little acorns grow v.
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar tall oaks from little acorns grow v.
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz great oaks from little acorns grow v.
her zaman başarılı olamazsın you win some, you lose some
her zaman başarılı olamazsın you win a few, you lose a few
yalanla/sahtekarlıkla iş yürütmeye çalışan başarılı olamaz cheaters never prosper
güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar a man without a smiling face must not open a shop
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar when the going gets weird, the weird turn pro
her zaman başarılı olmazsın the lord giveth and the lord taketh away
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi mighty oaks from little acorns grow
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi great oaks grow from small acorns
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi great oaks from little acorns grow
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes/plans
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes go astray
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans go astray
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar tall oaks from little acorns grow
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz great oaks from little acorns grow
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz tall oaks from little acorns grow
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar great oaks from little acorns grow
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi tall oaks from little acorns grow
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi great oaks from little acorns grow
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans of mice and men
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid plans
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz the best-laid schemes of mice and men
Colloquial
geçmiş başarılı günler palmy days n.
başarılı olamamış/olamayacak tasarı a dead duck n.
başarılı/lider takımı tutan kimse glory hunter n.
kendini beğenmiş başarılı ve küstah adam swinging dick n.
okul hayatında/teorik bilgi konusunda başarılı olan kişi book smart n.
son derece başarılı hareket ten-strike n.
son derece başarılı vuruş ten-strike n.
belli bir çevrede ya da yerde çok tanınan/nüfuzlu ya da başarılı kişi veya şey big in (something or somewhere) n.
başarılı/iyi/uygun olacağı kesin kişi veya şey good bet n.
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım dream team n.
başarılı kişi great gun n.
başarılı kimse great gun n.
bir kurumdaki/gruptaki en başarılı kişi top gun n.
başarılı beysbolcu heavy hitter n.
başarılı sporcu heavy hitter n.
oy almada başarılı bir aday vote getter n.
soru cevap oyunlarında başarılı çocuk quiz kid n.
yaşına göre oldukça başarılı kimse wiz kid n.
yaşına göre oldukça başarılı kimse whizz kid n.
bir şeyde çok başarılı olan kimse whizzer n.
yaşına göre oldukça başarılı kimse whiz kid n.
başarılı olmaya çalışan kimse goer [australia/new zealand] n.
başarılı polis memuru supercop [us] n.
çok başarılı avukat superlawyer n.
başarılı izci superscout n.
çok başarılı oyuncu superplayer n.
başarılı olmak go far v.
çok başarılı olmak go far v.
çok başarılı olmak go down a bomb v.
çok başarılı olmak go over big v.
çok başarılı olmak go down big v.
çok başarılı olmak hit the big time v.
okulda başarılı olamamak do badly at school v.
başarılı olmamak bum out v.
çok başarılı olmak ace it v.
son derece başarılı olmak crush it v.
başarılı olmak get untracked v.
başarılı olmak do well for (oneself) v.
çok başarılı olmak make a hit v.
çok başarılı olmak be a hit v.
başarılı olmak make it v.
çok başarılı olmak ace it v.
başarılı olmak be all that [us] v.
başarılı olmak be doing ok v.
başarılı olmak be doing okay v.
çok başarılı bir dönemde olmak be going gangbusters [us] v.
çok başarılı gitmek be going gangbusters [us] v.
başarılı olmak be laughing v.
başarılı iş ilişkilisi kurmak manage up v.
başarılı olmak (have) got it going on v.
(bir şeyde) çok başarılı olmak ace (something) v.
başarılı olmak be doing ok v.
başarılı olmak be doing okay v.
başarılı olmak be doing well v.
çok başarılı olmak be no mean... v.
başarılı olmak break v.
çok başarılı olmak oil v.
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak hold own v.
başarılı olmak connect [us/canada] v.
başarılı olmak play v.
son derece başarılı (film/tiyatro oyunu/performans) boffo adj.
bir alandan başka bir alana geçip ikisinde de başarılı olan crossover adj.
başarılı bir noktada on a high adj.
yüksek baskı altında başarılı olan clutch adj.
aşkta başarılı lucky in love adj.
giderek başarılı olmuş up, up, and away adj.
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır behind every successful man there is a woman expr.
birinin en başarılı döneminde in somebody’s day/time expr.
başarılı oldu mu? any luck? expr.
giderek başarılı olan on the up and up expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for losing expr.
(biri) hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı (one) (has) never had it so good expr.
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor (one) can't win for trying expr.
hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı (have) never had it so good expr.
başarılı olmak da var başarısız olmak da (you) win a few, (you) lose a few expr.
her zaman kazanacaksın/başarılı olacaksın diye bir şey yok (you) can't win them all expr.
her zaman başarılı olamazsın (you) can't win them all expr.
her zaman başarılı olamamak can't win em all expr.
her zaman başarılı olunmaz can't win 'em all expr.
her zaman başarılı olunmaz can't win them all expr.
başarılı olmadı dnq (did not qualify) expr.
çok başarılı sayılmazsın don't quit the day job expr.
coşkulu/başarılı günler sona erdi the party's over expr.
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi the party's over expr.
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi the party is over expr.
coşkulu/başarılı günler sona erdi the party is over expr.
başarılı olsa da olmasa da win or lose expr.
çok başarılı world at (one's) feet expr.
her zaman başarılı olamazsın wsls (win some, lose some) expr.
başarılı bir şekilde (yaptı/yaptılar) (he/she/they) ate expr.
Idioms
her alanda başarılı kimse an all-rounder n.
her alanda başarılı an all-rounder n.
birçok alanda başarılı olan kimse a man for all seasons n.
eskiden başarılı olup artık başarılı olmayan kurum vb. fallen angel n.
başarılı bir çalışma/eser a bang up job n.
kişinin hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem one's finest hour n.
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse a high-flyer n.
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse a high-flier n.
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi king of the castle (brit) n.
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi king of the hill (us) n.
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği the midas touch n.
başarılı olacağı kesin olan good bet n.
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş bto (big time operator) n.
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş big-time operator n.
son derece yetenekli/kabiliyetli/nüfuzlu ve başarılı kişi/grup ya da işletme big hitter n.
önemli/başarılı/nüfuzlu kimse big white chief n.
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey safest bet n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey a safer bet n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey better bet n.
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey best bet n.
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey a better bet n.
beklenen kadar başarılı olmayan müessese problem child n.
birçok alanda başarılı olan kadın a woman for all seasons n.
ilk başarılı darbe first blood n.
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz tinhorn gambler n.
elini attığı her şeyde başarılı olma yeteneği golden touch n.
başarılı gelişme/ilerleme inroad n.
akademik hayatında başarılı kimse pencil neck n.
her türlü girişiminde başarılı olan kimse an admirable crichton n.
her alanda başarılı kimse an admirable crichton n.
neye elini atsa başaran/başarılı olan kimse an admirable crichton n.
bir alanda deneyimli ve başarılı kimse elder statesman n.
başarılı kimse a class act n.
başarılı/şanslı/talihli bir dönem a hot hand n.
başarılı bir iş hayatı a good innings [uk/australia] n.
başarılı/şanslı/talihli bir süreç a hot hand n.
başarılı olması çok zor ama denemeye değer bir hamle a long shot n.
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey one-trick horse [us] n.
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey a one-trick pony [us] n.
insanları zekice manipüle ederek/yönlendirerek/ikna ederek başarılı olan kimse a smooth operator n.
insanları yönetme konusunda başarılı kimse a smooth operator n.
istediğini yaptırma konusunda başarılı kimse a smooth operator n.
genç yaşta çok başarılı kimse a whizz-kid n.
genç yaşta çok başarılı kimse a whiz-kid n.
(bir şeyde) çok başarılı kimse an ace n.
(bir şeyde) çok başarılı kimse an ace n.
bir şeye popüler/başarılı olunca katılan kimse bandwagon fan n.
bir şeyi popüler/başarılı olunca destekleyen kimse bandwagon fan n.
başarılı olay/etkinlik barnburner n.
başarılı davranış/hareket class act n.
seçimde başarılı olmak için saflarını birleştiren iki veya daha fazla siyasetçi dream ticket n.
bir gecede başarılı olmuş kimse overnight success n.
geceden sabaha ünlü/başarılı olmuş kişi overnight success n.
başarılı bir seviyeye gelmiş kimse the crest of a wave n.
başarılı kimse the crest of a wave n.
bir şeyin en iyi/başarılı dönemi the golden age of something n.
hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem your finest hour n.
erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer flash in the pan n.
başarılı olmak go places v.
beklenmedik bir işte başarılı olmak come up trumps v.
beklenmedik bir işte başarılı olmak turn up trumps v.
başarılı çıkış yapmak get off the ground v.
çok başarılı olmak go great guns v.
başarılı olmak pay off v.
başarılı sonuca ulaşmak bear fruit v.
(yarışma) başarılı olmak win the day v.
(yarışma) başarılı olmak carry the day v.
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak excel at v.
(başarılı bir aktivitenin) en başarılısı veya başarısızı olmak take the cake v.
çok başarılı olmak go a bomb v.
çok başarılı olmak go like a bomb v.
başarılı performans göstermek bring the house down v.
başarılı oyun çıkartmak bring the house down v.
bir şeyde başarılı olmak bring home the bacon v.
tam anlamıyla başarılı olmak hit the bull's eye v.
başarılı bir iş hayatı geçirmek have had a good innings v.
çok başarılı olmak ride high v.
diğerlerinden daha başarılı olmak come out smelling like a rose v.
çok başarılı bir dönem yaşamak be on the crest of a wave v.
hayatta başarılı olmak rise in the world v.
çok başarılı olmak be riding high v.
başarılı bir girişime/işe dahil olmak get in on the act v.
çok başarılı olmak have the world at one’s feet v.
çok başarılı olmak be batting a thousand v.
çok başarılı olmak bat a thousand v.
başarılı olmak have a good run v.
başarılı olmak have a great run v.
öğretmen olarak başarılı olmak make good as a teacher v.
çok mutlu/başarılı/güzel olmak be in all somebody's glory v.
iyi/olumlu/başarılı göstermek make someone look good v.
mutlu ve başarılı bir konumda olmak has the world by the tail with a downhill drag v.
mutlu ve başarılı bir konumda olmak has the world by the tail v.
çok başarılı olmak be flying high v.
başarılı olmak hit a home run v.
başarılı olmak make something of yourself v.
başarılı olmak make something of your life v.
(çok) başarılı olmak somebody will go a long way v.
başarılı olmak make it good v.
(hayatta) (kendi başına) başarılı olmak/başarmak make one's way in the world v.
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak past someone's prime v.
başarılı olmak be on the up-and-up v.
beklentilerin ötesinde başarılı olmak pull through with flying colors v.
başarılı olmak make the big time v.
çok başarılı olmak be on a tear v.
çok başarılı olmak make it to the top v.
satış/güç/oy elde ederek başarılı olmaya başlamak make inroads on v.
çok başarılı olmak make it to the top v.
yarı yarıya başarılı olmak bat five hundred v.
çok başarılı/karlı olmak be a roaring success v.
herhangi bir hilede başarılı olmak come it v.
kendi çabalarıyla başarılı olmak make one's way v.
(bilardoda) başarılı vuruş yapmak mark a point v.
başarılı olmak come off with flying colors v.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over something v.
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek throw a wet blanket over (something) v.
(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak be twice the man/woman that (someone) is v.
(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak be twice the man or woman that someone is v.
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak hit below (one's) weight v.
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak punch below (one's) weight v.
(bir şeyde birinden) daha başarılı olmak make a better fist of (something) v.
hayatta başarılı olmak get on in the world v.
başarılı olmak do well for yourself v.
başarılı olmak come through with flying colors v.
çok başarılı olmak come off with flying colors v.
çok başarılı olmak come into (or to) your kingdom v.
çok başarılı olmak come through with flying colors v.
başarılı olmak come off with flying colors v.
çok başarılı olmak come to (one's) kingdom v.
çok başarılı olmak come into (one's) kingdom v.
önceye daha başarılı olmak get on in the company v.
başarılı olmayı beklemek/ummak wait for (one's) ship to come in v.
başarılı olmayı beklemek/ummak wait for (one's) boat to come in v.
belli bir faaliyette başarılı olmak cook on the front burner v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn your corn [uk] v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn (one's) corn [uk] v.
çok başarılı olup, halkın ilgisine mazhar olmak create a splash v.
en parlak/başarılı dönemi yarıda kalmak cut (one) down in (one's) prime v.
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek cut someone down in their prime v.
en parlak/başarılı döneminde bir engelle karşılaşmak cut (one) down in (one's) prime v.
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek cut someone off in their prime v.
başarılı olup çok para kazanmak make a packet v.
meşhur/başarılı olma hayalleri kurmak have stardust in (one's) eyes v.
ünlülere/başarılı kişilere özenmek have stardust in (one's) eyes v.
(bir şeyi) başarılı bir noktada bırakmak/bitirmek finish (something) on a high note v.
(birinden/bir şeyden) daha başarılı bir konuma gelmek pull in front (of someone or something) v.
her işinde başarılı olmak bat a thousand v.
girdiği işlerin yarısında başarılı olmak bat five hundred [us] v.
başarılı bir şekilde ilerlemek go gangbusters [us] v.
kuralları başkalarının başarılı olmasına engel olacak şekilde değiştirmek move the goal line [uk] v.
daha çok başarılı olmak come up in the world v.
daha az başarılı olmak go down in the world v.
daha başarılı olmak go up in the world v.
başarılı olmak have it going on v.
elini attığı her işte başarılı olma yeteneği olmak have (the) golden touch v.
başarılı bir dönemde olmak be in the groove v.
başarılı bir dönemde olmak be in a groove v.
gittikçe başarılı olmak make ground v.
bir alanda başarılı/ünlü olmak take the high ground v.
başarılı bir dönemde olmak be in the groove v.
hayatta daha başarılı olmak have one's act together v.
hayatta başarılı olmanın sırrını bulmak have the right idea v.
artık başarılı biri olmamak have passed your sell-by date [uk] v.
(bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak leave (something) on a high note v.
çok başarılı olmak take home the bacon v.
başarılı olma şansına sahip into the reckoning v.
bir şeyi başlatmakta başarılı olmak make inroads into something v.
başarılı olmak make inroads into v.
bir şeyde başarılı olmak make inroads into something v.
ünlü ve başarılı olmak make it v.
kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle hit above (one's) weight v.
başkasının başarılı girişimine dahil olmak be in on the act v.