|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
başarılı olmak |
succeed v.
|
|
General |
|
2 |
General |
başarılı vuruş |
coup n.
|
|
3 |
General |
birden fazla işte başarılı olan |
jack of all trades n.
|
|
4 |
General |
başarılı kimse |
achiever n.
|
|
5 |
General |
başarılı kimse |
success n.
|
|
6 |
General |
beklenilenden daha başarılı |
overachiever n.
|
|
7 |
General |
başarılı ve aranan kimse |
lion n.
|
|
8 |
General |
başarılı olma |
prosperousness n.
|
|
9 |
General |
başarılı bir iş |
coup n.
|
|
10 |
General |
başarılı olan kimse |
success n.
|
|
11 |
General |
üstün başarılı |
high flyer n.
|
|
12 |
General |
beklentilerden daha az oranda başarılı olan |
underachiever n.
|
|
13 |
General |
başarılı bir yıl |
a vintage year n.
|
|
14 |
General |
yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme |
winner takes all n.
|
|
15 |
General |
başarılı iş |
flourishing business n.
|
|
16 |
General |
başarılı iş |
successful business n.
|
|
17 |
General |
beklenenden daha başarılı olma |
overachievement n.
|
|
18 |
General |
her alanda başarılı |
all rounder n.
|
|
19 |
General |
her alanda başarılı kimse |
all-rounder n.
|
|
20 |
General |
başarılı hareket |
coup n.
|
|
21 |
General |
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider |
dark horse n.
|
|
22 |
General |
başarılı kombinasyon |
successful combination n.
|
|
23 |
General |
başarılı bir organizasyon |
a successful organization n.
|
|
24 |
General |
başarılı bir örgüt/kurum |
a successful organization n.
|
|
25 |
General |
başarılı müzisyen |
successful musician n.
|
|
26 |
General |
başarılı evlilik |
successful marriage n.
|
|
27 |
General |
başarılı bir kariyer |
a successful career n.
|
|
28 |
General |
üstün başarılı kimse |
high achiever n.
|
|
29 |
General |
başarılı yapımcı |
successful producer n.
|
|
30 |
General |
başarılı bir şekilde gerçekleştirme |
carrying into action n.
|
|
31 |
General |
başarılı bir şekilde yerine getirme |
carrying out n.
|
|
32 |
General |
başarılı olması çok muhtemel seçim |
natural n.
|
|
33 |
General |
kazanması veya başarılı olması kesin görünen kimse veya şey |
banker n.
|
|
34 |
General |
başarılı olan şey |
bell ringer n.
|
|
|
35 |
General |
başarılı mevsim |
banner season n.
|
|
36 |
General |
başarılı yıl |
banner year n.
|
|
37 |
General |
başarılı ay |
banner month n.
|
|
38 |
General |
oldukça zeki veya başarılı kimse |
bird n.
|
|
39 |
General |
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse |
winner n.
|
|
40 |
General |
karşıt kültürü benimseyen zengin ve başarılı kimse |
bobo n.
|
|
41 |
General |
çok ünlü veya başarılı olan tanınmış kimse |
megastar n.
|
|
42 |
General |
şiir vezni kullanmada başarılı kimse |
metrist n.
|
|
43 |
General |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
midas touch n.
|
|
44 |
General |
bir millik yarışlarda başarılı olan bir yarış atı |
miler n.
|
|
45 |
General |
başarılı ve genç sanatçılardan oluşan grup |
bratpack n.
|
|
46 |
General |
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey |
home run n.
|
|
47 |
General |
çok başarılı kimse |
monster n.
|
|
48 |
General |
olağanüstü başarılı genç kadın |
girl wonder n.
|
|
49 |
General |
kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası |
gold rush n.
|
|
50 |
General |
topluluklar arasındaki anlaşmazlıkları ustaca veya başarılı şekilde çözme |
diplomacy n.
|
|
51 |
General |
başarılı vuruş |
hit n.
|
|
52 |
General |
başarılı atış |
hit n.
|
|
53 |
General |
başarılı girişim |
hit n.
|
|
54 |
General |
çok başarılı olan şey |
hit n.
|
|
55 |
General |
muhtemel partnerlerini ikna konusunda çok başarılı kimse |
operator n.
|
|
56 |
General |
başarılı ve etkili kimse |
cock n.
|
|
57 |
General |
hizmet sunucusuna hizmeti başarılı biçimde sonuçlandırması durumunda ödeme yapıldığı düzenleme |
contingency n.
|
|
58 |
General |
yüksek kariyerli, başarılı ve birbirini tamamlayan çift |
power couple n.
|
|
59 |
General |
en başarılı olunan dönem |
prime n.
|
|
60 |
General |
başarılı kariyeri aniden biten kimse |
flameout n.
|
|
61 |
General |
başarılı genç sporcu |
phenom n.
|
|
62 |
General |
kadınlarla başarılı ilişkiler kurmasıyla ünlü erkek |
romeo n.
|
|
63 |
General |
ciddi ve başarılı amatör |
simon-pure n.
|
|
64 |
General |
çok başarılı kadın |
superheroine n.
|
|
65 |
General |
çok başarılı eser |
superhit n.
|
|
66 |
General |
başarılı dedektif |
supersleuth n.
|
|
67 |
General |
çok başarılı ajan |
superspy n.
|
|
68 |
General |
başarılı olmak |
make good v.
|
|
69 |
General |
bir işte uzun süre başarılı olmak |
have a good run for one's money v.
|
|
70 |
General |
başarılı olmak |
prosper v.
|
|
71 |
General |
çok başarılı olmak |
go to town v.
|
|
72 |
General |
başarılı olmak |
make one's way v.
|
|
73 |
General |
başarılı olmak (plan/fikir) |
work v.
|
|
74 |
General |
başarılı olmak |
succeed v.
|
|
75 |
General |
başarılı olmak |
work v.
|
|
76 |
General |
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb) |
work out v.
|
|
77 |
General |
başarılı olmak |
thrive v.
|
|
78 |
General |
başarılı olmak |
speed v.
|
|
79 |
General |
belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak |
take someone by storm v.
|
|
80 |
General |
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek |
make a go of v.
|
|
81 |
General |
çok başarılı olmak (belirli bir konuda) |
shine v.
|
|
82 |
General |
başarılı olmamak |
put up a poor show v.
|
|
83 |
General |
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
carry one through v.
|
|
84 |
General |
başarılı olmak |
go places v.
|
|
85 |
General |
başarılı olmak |
come off v.
|
|
86 |
General |
çok başarılı olmak |
go far v.
|
|
87 |
General |
başarılı olmak |
get ahead v.
|
|
88 |
General |
başarılı olmak |
win through v.
|
|
89 |
General |
başarılı olmak |
get there v.
|
|
90 |
General |
başarılı olmak |
work out v.
|
|
91 |
General |
bir konuda başarılı olmak |
succeed at v.
|
|
92 |
General |
başarılı olmak |
achieve v.
|
|
93 |
General |
başarılı olacağa benzemek |
show promise v.
|
|
94 |
General |
sınavda başarılı olmak |
do well in the exam v.
|
|
95 |
General |
başarılı olmak |
ride high v.
|
|
96 |
General |
bir şeyde başarılı olmak |
be good at v.
|
|
97 |
General |
kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak |
carry off v.
|
|
98 |
General |
biri kadar başarılı olmaya çalışmak |
emulate v.
|
|
99 |
General |
başarılı olmak |
go far v.
|
|
100 |
General |
başarılı olamamak |
fail v.
|
|
101 |
General |
iyi başlangıç yapıp başarılı olmak |
shoot ahead v.
|
|
102 |
General |
başarılı şekilde bitirmek |
complete successfully v.
|
|
103 |
General |
başarılı şekilde bitirmek |
finish successfully v.
|
|
104 |
General |
başarılı olarak tamamlamak |
accomplish v.
|
|
105 |
General |
başarılı olarak tamamlamak |
complete successfully v.
|
|
106 |
General |
başarılı bir şekilde bitirmek |
bring something to a successful conclusion v.
|
|
107 |
General |
testlerde yüzde 90 başarılı olmak/çıkmak |
get a 90 percent rate of success in the tests v.
|
|
108 |
General |
başarılı olmak |
make out v.
|
|
109 |
General |
mücadelesinde başarılı olmak |
win one's battle v.
|
|
110 |
General |
başarılı bulmak |
deem/find successful v.
|
|
111 |
General |
çok başarılı olmak |
ace v.
|
|
112 |
General |
en başarılı noktaya gelmek |
noon v.
|
|
113 |
General |
başarılı olmak |
win the day v.
|
|
114 |
General |
mücadelede başarılı olmak |
manage v.
|
|
115 |
General |
(rakibin) başarılı veya ikna edici bir uygulamasını veya politikasını benimsemek |
me-too v.
|
|
116 |
General |
kurnaz yollarla başarılı olmak |
worm v.
|
|
117 |
General |
aldatıcı yollarla başarılı olmak |
worm v.
|
|
118 |
General |
kaba kuvvet kullanarak başarılı olmak |
muscle v.
|
|
119 |
General |
beklenenden başarılı olmak |
overachieve v.
|
|
120 |
General |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favor v.
|
|
121 |
General |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favour v.
|
|
122 |
General |
ezkaza başarılı olmak |
fluke v.
|
|
123 |
General |
başarılı olan |
prospering adj.
|
|
124 |
General |
her alanda başarılı |
all-around adj.
|
|
125 |
General |
çok başarılı |
enviable adj.
|
|
126 |
General |
hırslı ve başarılı |
up-and coming adj.
|
|
127 |
General |
(çok) başarılı |
banner adj.
|
|
128 |
General |
daha başarılı |
more successful adj.
|
|
129 |
General |
çok heyecanlı ve başarılı/ses getiren |
rip-roaring adj.
|
|
130 |
General |
son derece başarılı |
incandescent adj.
|
|
131 |
General |
en başarılı |
top-ranking adj.
|
|
132 |
General |
yakın zamanda başarılı olmuş |
emerging adj.
|
|
133 |
General |
uygulamada başarılı olmayan |
unpractical adj.
|
|
134 |
General |
kusursuz biçimde başarılı veya yetenekli |
master adj.
|
|
135 |
General |
inşa etme veya işletmede başarılı olan |
whizzy adj.
|
|
136 |
General |
çok iyi veya başarılı |
mega adj.
|
|
137 |
General |
ortalama derecede başarılı olması muhtemel olan (kitap veya yazar) |
midlist adj.
|
|
138 |
General |
üstün başarılı |
high-achieving adj.
|
|
139 |
General |
başarılı bir çözüme yakın |
hot adj.
|
|
140 |
General |
para kazanmada başarılı olan |
moneymaking adj.
|
|
141 |
General |
çok başarılı |
bumper adj.
|
|
142 |
General |
son derece başarılı |
gangbuster adj.
|
|
143 |
General |
son derece başarılı |
gangbusters adj.
|
|
144 |
General |
sporda başarılı |
golden adj.
|
|
145 |
General |
çok başarılı |
hit adj.
|
|
146 |
General |
bazen başarılı bazen başarısız olan |
hit-and-miss adj.
|
|
147 |
General |
oldukça başarılı |
runaway adj.
|
|
148 |
General |
büyük riskler almayı gerektirse bile başarılı olmakta kararlı olan |
buccaneering adj.
|
|
149 |
General |
yalnızca en güçlünün başarılı olacağı (rekabet) |
darwinian adj.
|
|
150 |
General |
birinci nesil başarılı aile üyelerine ait veya ilgili |
first-generation adj.
|
|
151 |
General |
çok başarılı |
star adj.
|
|
152 |
General |
başarılı bir şekilde |
accomplishedly adv.
|
|
153 |
General |
başarılı bir biçimde |
successfully adv.
|
|
154 |
General |
başarılı bir şekilde |
victoriously adv.
|
|
155 |
General |
başarılı biçimde |
successfully adv.
|
|
156 |
General |
başarılı bir şekilde |
featly adv.
|
|
157 |
General |
başarılı olarak |
successfully adv.
|
|
158 |
General |
son derece başarılı bir seviyede |
at a very successful level adv.
|
|
159 |
General |
başarılı bir biçimde |
happily adv.
|
|
160 |
General |
son derece başarılı |
gangbusters adv.
|
|
161 |
General |
başarılı bir şekilde |
okay adv.
|
|
162 |
General |
başarılı şekilde |
good adv.
|
|
163 |
General |
çok başarılı |
mega pref.
|
|
164 |
General |
insanın her zamanki gibi başarılı olmadığı gün |
off day n.
|
|
Phrasals |
|
165 |
Phrasals |
başarılı olmak |
pay off v.
|
|
166 |
Phrasals |
başarılı olmak |
tear up v.
|
|
167 |
Phrasals |
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek |
weather out v.
|
|
168 |
Phrasals |
başarılı olmak |
get forward v.
|
|
169 |
Phrasals |
beklenildiği kadar başarılı olmak |
succeed as (something) v.
|
|
170 |
Phrasals |
olarak başarılı olmak |
succeed as (something) v.
|
|
171 |
Phrasals |
hızla başarılı olmak |
bomb through (something) v.
|
|
172 |
Phrasals |
hızla başarılı olmak |
bomb through v.
|
|
173 |
Phrasals |
sonucu başarılı/başarısız olmak |
come out v.
|
|
174 |
Phrasals |
başarılı olmak |
thrive on v.
|
|
175 |
Phrasals |
başarılı olmak |
take off v.
|
|
176 |
Phrasals |
başarılı olmak |
make a go of v.
|
|
177 |
Phrasals |
bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak |
cross over v.
|
|
178 |
Phrasals |
başarılı olmak |
get on v.
|
|
179 |
Phrasals |
sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak |
get away v.
|
|
180 |
Phrasals |
başarılı olmak |
go off v.
|
|
181 |
Phrasals |
bir şeyde başarılı olmak |
excel at v.
|
|
182 |
Phrasals |
başarılı olmak |
amount to something v.
|
|
183 |
Phrasals |
başarılı olmak |
amount to something v.
|
|
184 |
Phrasals |
başarılı olduğunu kanıtlamak |
work out v.
|
|
185 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel at (something) v.
|
|
186 |
Phrasals |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel at (something) v.
|
|
187 |
Phrasals |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel in (something) v.
|
|
188 |
Phrasals |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel in (something) v.
|
|
189 |
Phrasals |
başarılı olmak |
fall together v.
|
|
190 |
Phrasals |
başarılı geçmek |
fall together v.
|
|
191 |
Phrasals |
başarılı olmak |
prove out v.
|
|
192 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak |
pull ahead (of someone or something) v.
|
|
193 |
Phrasals |
büyük çaba gösterip başarılı olmak |
run out of (one's) skin v.
|
|
194 |
Phrasals |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed at (something) v.
|
|
195 |
Phrasals |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed in (something) v.
|
|
196 |
Phrasals |
(bir şeyden) beslenerek başarılı olmak |
thrive on (something) v.
|
|
197 |
Phrasals |
(bir şey) sayesinde başarılı olmak |
thrive on (something) v.
|
|
Phrases |
|
198 |
Phrases |
şayet başarılı olamazsam |
in the event of my failure adv.
|
|
199 |
Phrases |
hep şanslı/başarılı olamazsın |
the cards beat all the players expr.
|
|
200 |
Phrases |
çok/acayip başarılı |
gangbusters expr.
|
|
201 |
Phrases |
kalabalık/başarılı (parti/olay) |
gangbusters expr.
|
|
202 |
Phrases |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man there's a great woman expr.
|
|
203 |
Phrases |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man is a great woman expr.
|
|
204 |
Phrases |
işinde başarılı olduğu zaman |
on one's day expr.
|
|
205 |
Phrases |
planlama ve organizasyonda başarılı |
successful at planning and organization expr.
|
|
206 |
Phrases |
iyi/başarılı olma potansiyeline sahip |
(someone or something) promises well expr.
|
|
207 |
Phrases |
gelecekte başarılı olması muhtemel |
(someone or something) promises well expr.
|
|
Proverb |
|
208 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow v.
|
|
209 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow v.
|
|
210 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow v.
|
|
211 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow v.
|
|
212 |
Proverb |
her zaman başarılı olamazsın |
you win some, you lose some
|
|
213 |
Proverb |
her zaman başarılı olamazsın |
you win a few, you lose a few
|
|
214 |
Proverb |
yalanla/sahtekarlıkla iş yürütmeye çalışan başarılı olamaz |
cheaters never prosper
|
|
215 |
Proverb |
güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar |
a man without a smiling face must not open a shop
|
|
216 |
Proverb |
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar |
when the going gets weird, the weird turn pro
|
|
217 |
Proverb |
her zaman başarılı olmazsın |
the lord giveth and the lord taketh away
|
|
218 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks grow from small acorns
|
|
219 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
220 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
221 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans go astray
|
|
222 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes go astray
|
|
223 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes/plans
|
|
224 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow
|
|
225 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow
|
|
226 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
227 |
Proverb |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow
|
|
228 |
Proverb |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow
|
|
229 |
Proverb |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
tall oaks from little acorns grow
|
|
230 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans
|
|
231 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans of mice and men
|
|
232 |
Proverb |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes of mice and men
|
|
Colloquial |
|
233 |
Colloquial |
son derece başarılı vuruş |
ten-strike n.
|
|
234 |
Colloquial |
son derece başarılı hareket |
ten-strike n.
|
|
235 |
Colloquial |
belli bir çevrede ya da yerde çok tanınan/nüfuzlu ya da başarılı kişi veya şey |
big in (something or somewhere) n.
|
|
236 |
Colloquial |
başarılı/iyi/uygun olacağı kesin kişi veya şey |
good bet n.
|
|
237 |
Colloquial |
başarılı/lider takımı tutan kimse |
glory hunter n.
|
|
238 |
Colloquial |
başarılı olamamış/olamayacak tasarı |
a dead duck n.
|
|
239 |
Colloquial |
geçmiş başarılı günler |
palmy days n.
|
|
240 |
Colloquial |
kendini beğenmiş başarılı ve küstah adam |
swinging dick n.
|
|
241 |
Colloquial |
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım |
dream team n.
|
|
242 |
Colloquial |
başarılı kişi |
great gun n.
|
|
243 |
Colloquial |
başarılı kimse |
great gun n.
|
|
244 |
Colloquial |
bir kurumdaki/gruptaki en başarılı kişi |
top gun n.
|
|
245 |
Colloquial |
başarılı sporcu |
heavy hitter n.
|
|
246 |
Colloquial |
başarılı beysbolcu |
heavy hitter n.
|
|
247 |
Colloquial |
oy almada başarılı bir aday |
vote getter n.
|
|
248 |
Colloquial |
soru cevap oyunlarında başarılı çocuk |
quiz kid n.
|
|
249 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
wiz kid n.
|
|
250 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whizz kid n.
|
|
251 |
Colloquial |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whiz kid n.
|
|
252 |
Colloquial |
bir şeyde çok başarılı olan kimse |
whizzer n.
|
|
253 |
Colloquial |
başarılı olmaya çalışan kimse |
goer [australia/new zealand] n.
|
|
254 |
Colloquial |
okul hayatında/teorik bilgi konusunda başarılı olan kişi |
book smart n.
|
|
255 |
Colloquial |
başarılı polis memuru |
supercop [us] n.
|
|
256 |
Colloquial |
çok başarılı avukat |
superlawyer n.
|
|
257 |
Colloquial |
çok başarılı oyuncu |
superplayer n.
|
|
258 |
Colloquial |
başarılı izci |
superscout n.
|
|
259 |
Colloquial |
başarılı olmamak |
bum out v.
|
|
260 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
ace it v.
|
|
261 |
Colloquial |
başarılı olmak |
go far v.
|
|
262 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go far v.
|
|
263 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go down a bomb v.
|
|
264 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
hit the big time v.
|
|
265 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go over big v.
|
|
266 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
go down big v.
|
|
267 |
Colloquial |
okulda başarılı olamamak |
do badly at school v.
|
|
268 |
Colloquial |
son derece başarılı olmak |
crush it v.
|
|
269 |
Colloquial |
başarılı olmak |
get untracked v.
|
|
270 |
Colloquial |
başarılı olmak |
do well for (oneself) v.
|
|
271 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
make a hit v.
|
|
272 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
be a hit v.
|
|
273 |
Colloquial |
başarılı olmak |
make it v.
|
|
274 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
ace it v.
|
|
275 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be all that [us] v.
|
|
276 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing ok v.
|
|
277 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing okay v.
|
|
278 |
Colloquial |
çok başarılı gitmek |
be going gangbusters [us] v.
|
|
279 |
Colloquial |
çok başarılı bir dönemde olmak |
be going gangbusters [us] v.
|
|
280 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be laughing v.
|
|
281 |
Colloquial |
başarılı iş ilişkilisi kurmak |
manage up v.
|
|
282 |
Colloquial |
başarılı olmak |
(have) got it going on v.
|
|
283 |
Colloquial |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
ace (something) v.
|
|
284 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing ok v.
|
|
285 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing okay v.
|
|
286 |
Colloquial |
başarılı olmak |
be doing well v.
|
|
287 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
be no mean... v.
|
|
288 |
Colloquial |
başarılı olmak |
break v.
|
|
289 |
Colloquial |
çok başarılı olmak |
oil v.
|
|
290 |
Colloquial |
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak |
hold own v.
|
|
291 |
Colloquial |
başarılı olmak |
connect [us/canada] v.
|
|
292 |
Colloquial |
başarılı olmak |
play v.
|
|
293 |
Colloquial |
başarılı olmak |
fly v.
|
|
294 |
Colloquial |
son derece başarılı (film/tiyatro oyunu/performans) |
boffo adj.
|
|
295 |
Colloquial |
bir alandan başka bir alana geçip ikisinde de başarılı olan |
crossover adj.
|
|
296 |
Colloquial |
başarılı bir noktada |
on a high adj.
|
|
297 |
Colloquial |
yüksek baskı altında başarılı olan |
clutch adj.
|
|
298 |
Colloquial |
aşkta başarılı |
lucky in love adj.
|
|
299 |
Colloquial |
giderek başarılı olmuş |
up, up, and away adj.
|
|
300 |
Colloquial |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every successful man there is a woman expr.
|
|
301 |
Colloquial |
birinin en başarılı döneminde |
in somebody’s day/time expr.
|
|
302 |
Colloquial |
başarılı oldu mu? |
any luck? expr.
|
|
303 |
Colloquial |
giderek başarılı olan |
on the up and up expr.
|
|
304 |
Colloquial |
(biri) hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(one) (has) never had it so good expr.
|
|
305 |
Colloquial |
hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(have) never had it so good expr.
|
|
306 |
Colloquial |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for losing expr.
|
|
307 |
Colloquial |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for trying expr.
|
|
308 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamazsın |
(you) can't win them all expr.
|
|
309 |
Colloquial |
her zaman kazanacaksın/başarılı olacaksın diye bir şey yok |
(you) can't win them all expr.
|
|
310 |
Colloquial |
başarılı olmak da var başarısız olmak da |
(you) win a few, (you) lose a few expr.
|
|
311 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamamak |
can't win em all expr.
|
|
312 |
Colloquial |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win them all expr.
|
|
313 |
Colloquial |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win 'em all expr.
|
|
314 |
Colloquial |
başarılı olmadı |
dnq (did not qualify) expr.
|
|
315 |
Colloquial |
çok başarılı sayılmazsın |
don't quit the day job expr.
|
|
316 |
Colloquial |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party is over expr.
|
|
317 |
Colloquial |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party is over expr.
|
|
318 |
Colloquial |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party's over expr.
|
|
319 |
Colloquial |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party's over expr.
|
|
320 |
Colloquial |
başarılı olsa da olmasa da |
win or lose expr.
|
|
321 |
Colloquial |
çok başarılı |
world at (one's) feet expr.
|
|
322 |
Colloquial |
her zaman başarılı olamazsın |
wsls (win some, lose some) expr.
|
|
323 |
Colloquial |
başarılı bir şekilde (yaptı/yaptılar) |
(he/she/they) ate expr.
|
|
Idioms |
|
324 |
Idioms |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
the midas touch n.
|
|
325 |
Idioms |
başarılı olacağı kesin olan |
good bet n.
|
|
326 |
Idioms |
son derece yetenekli/kabiliyetli/nüfuzlu ve başarılı kişi/grup ya da işletme |
big hitter n.
|
|
327 |
Idioms |
önemli/başarılı/nüfuzlu kimse |
big white chief n.
|
|
328 |
Idioms |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
big-time operator n.
|
|
329 |
Idioms |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
bto (big time operator) n.
|
|
330 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a better bet n.
|
|
331 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
better bet n.
|
|
332 |
Idioms |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a safer bet n.
|
|
333 |
Idioms |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
safest bet n.
|
|
334 |
Idioms |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
best bet n.
|
|
335 |
Idioms |
beklenen kadar başarılı olmayan müessese |
problem child n.
|
|
336 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kadın |
a woman for all seasons n.
|
|
337 |
Idioms |
başarılı bir çalışma/eser |
a bang up job n.
|
|
338 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the hill (us) n.
|
|
339 |
Idioms |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the castle (brit) n.
|
|
340 |
Idioms |
her alanda başarılı |
an all-rounder n.
|
|
341 |
Idioms |
her alanda başarılı kimse |
an all-rounder n.
|
|
342 |
Idioms |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flyer n.
|
|
343 |
Idioms |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flier n.
|
|
344 |
Idioms |
kişinin hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
one's finest hour n.
|
|
345 |
Idioms |
ilk başarılı darbe |
first blood n.
|
|
346 |
Idioms |
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz |
tinhorn gambler n.
|
|
347 |
Idioms |
birçok alanda başarılı olan kimse |
a man for all seasons n.
|
|
348 |
Idioms |
eskiden başarılı olup artık başarılı olmayan kurum vb. |
fallen angel n.
|
|
349 |
Idioms |
elini attığı her şeyde başarılı olma yeteneği |
golden touch n.
|
|
350 |
Idioms |
başarılı gelişme/ilerleme |
inroad n.
|
|
351 |
Idioms |
akademik hayatında başarılı kimse |
pencil neck n.
|
|
352 |
Idioms |
her alanda başarılı kimse |
an admirable crichton n.
|
|
353 |
Idioms |
her türlü girişiminde başarılı olan kimse |
an admirable crichton n.
|
|
354 |
Idioms |
neye elini atsa başaran/başarılı olan kimse |
an admirable crichton n.
|
|
355 |
Idioms |
bir alanda deneyimli ve başarılı kimse |
elder statesman n.
|
|
356 |
Idioms |
başarılı kimse |
a class act n.
|
|
357 |
Idioms |
başarılı bir iş hayatı |
a good innings [uk/australia] n.
|
|
358 |
Idioms |
başarılı/şanslı/talihli bir dönem |
a hot hand n.
|
|
359 |
Idioms |
başarılı/şanslı/talihli bir süreç |
a hot hand n.
|
|
360 |
Idioms |
başarılı olması çok zor ama denemeye değer bir hamle |
a long shot n.
|
|
361 |
Idioms |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
a one-trick pony [us] n.
|
|
362 |
Idioms |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
one-trick horse [us] n.
|
|
363 |
Idioms |
insanları yönetme konusunda başarılı kimse |
a smooth operator n.
|
|
364 |
Idioms |
istediğini yaptırma konusunda başarılı kimse |
a smooth operator n.
|
|
365 |
Idioms |
insanları zekice manipüle ederek/yönlendirerek/ikna ederek başarılı olan kimse |
a smooth operator n.
|
|
366 |
Idioms |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whizz-kid n.
|
|
367 |
Idioms |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whiz-kid n.
|
|
368 |
Idioms |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace n.
|
|
369 |
Idioms |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace n.
|
|
370 |
Idioms |
bir şeye popüler/başarılı olunca katılan kimse |
bandwagon fan n.
|
|
371 |
Idioms |
bir şeyi popüler/başarılı olunca destekleyen kimse |
bandwagon fan n.
|
|
372 |
Idioms |
başarılı olay/etkinlik |
barnburner n.
|
|
373 |
Idioms |
başarılı davranış/hareket |
class act n.
|
|
374 |
Idioms |
seçimde başarılı olmak için saflarını birleştiren iki veya daha fazla siyasetçi |
dream ticket n.
|
|
375 |
Idioms |
bir gecede başarılı olmuş kimse |
overnight success n.
|
|
376 |
Idioms |
geceden sabaha ünlü/başarılı olmuş kişi |
overnight success n.
|
|
377 |
Idioms |
başarılı kimse |
the crest of a wave n.
|
|
378 |
Idioms |
başarılı bir seviyeye gelmiş kimse |
the crest of a wave n.
|
|
379 |
Idioms |
bir şeyin en iyi/başarılı dönemi |
the golden age of something n.
|
|
380 |
Idioms |
hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
your finest hour n.
|
|
381 |
Idioms |
erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer |
flash in the pan n.
|
|
382 |
Idioms |
yarı yarıya başarılı olmak |
bat five hundred v.
|
|
383 |
Idioms |
çok başarılı/karlı olmak |
be a roaring success v.
|
|
384 |
Idioms |
herhangi bir hilede başarılı olmak |
come it v.
|
|
385 |
Idioms |
kendi çabalarıyla başarılı olmak |
make one's way v.
|
|
386 |
Idioms |
(bilardoda) başarılı vuruş yapmak |
mark a point v.
|
|
387 |
Idioms |
başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
388 |
Idioms |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over (something) v.
|
|
389 |
Idioms |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over something v.
|
|
390 |
Idioms |
(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man/woman that (someone) is v.
|
|
391 |
Idioms |
(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man or woman that someone is v.
|
|
392 |
Idioms |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
hit below (one's) weight v.
|
|
393 |
Idioms |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
punch below (one's) weight v.
|
|
394 |
Idioms |
(bir şeyde birinden) daha başarılı olmak |
make a better fist of (something) v.
|
|
395 |
Idioms |
başarılı olmak |
do well for yourself v.
|
|
396 |
Idioms |
başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
397 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come off with flying colors v.
|
|
398 |
Idioms |
başarılı olmak |
come through with flying colors v.
|
|
399 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come through with flying colors v.
|
|
400 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come to (one's) kingdom v.
|
|
401 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come into (one's) kingdom v.
|
|
402 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
come into (or to) your kingdom v.
|
|
403 |
Idioms |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) boat to come in v.
|
|
404 |
Idioms |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) ship to come in v.
|
|
405 |
Idioms |
önceye daha başarılı olmak |
get on in the company v.
|
|
406 |
Idioms |
belli bir faaliyette başarılı olmak |
cook on the front burner v.
|
|
407 |
Idioms |
başarılı çıkış yapmak |
get off the ground v.
|
|
408 |
Idioms |
başarılı performans göstermek |
bring the house down v.
|
|
409 |
Idioms |
başarılı olmak |
be on the up-and-up v.
|
|
410 |
Idioms |
başarılı oyun çıkartmak |
bring the house down v.
|
|
411 |
Idioms |
başarılı olmak |
have a good run v.
|
|
412 |
Idioms |
başarılı olmak |
make something of your life v.
|
|
413 |
Idioms |
başarılı olmak |
make the big time v.
|
|
414 |
Idioms |
başarılı olmak |
hit a home run v.
|
|
415 |
Idioms |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
turn up trumps v.
|
|
416 |
Idioms |
başarılı bir girişime/işe dahil olmak |
get in on the act v.
|
|
417 |
Idioms |
başarılı bir iş hayatı geçirmek |
have had a good innings v.
|
|
418 |
Idioms |
başarılı olmak |
make it good v.
|
|
419 |
Idioms |
başarılı olmak |
pay off v.
|
|
420 |
Idioms |
bir şeyde başarılı olmak |
bring home the bacon v.
|
|
421 |
Idioms |
başarılı olmak |
have a great run v.
|
|
422 |
Idioms |
başarılı sonuca ulaşmak |
bear fruit v.
|
|
423 |
Idioms |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
come up trumps v.
|
|
424 |
Idioms |
başarılı olmak |
make the grade v.
|
|
425 |
Idioms |
beklentilerin ötesinde başarılı olmak |
pull through with flying colors v.
|
|
426 |
Idioms |
başarılı olmak |
make something of yourself v.
|
|
427 |
Idioms |
başarılı olmak |
go places v.
|
|
428 |
Idioms |
çok başarılı bir dönem yaşamak |
be on the crest of a wave v.
|
|
429 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be batting a thousand v.
|
|
430 |
Idioms |
çok mutlu/başarılı/güzel olmak |
be in all somebody's glory v.
|
|
431 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go a bomb v.
|
|
432 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be riding high v.
|
|
433 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
have the world at one’s feet v.
|
|
434 |
Idioms |
diğerlerinden daha başarılı olmak |
come out smelling like a rose v.
|
|
435 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go great guns v.
|
|
436 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
bat a thousand v.
|
|
437 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be flying high v.
|
|
438 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
go like a bomb v.
|
|
439 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
make it to the top v.
|
|
440 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
make it to the top v.
|
|
441 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
be on a tear v.
|
|
442 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
ride high v.
|
|
443 |
Idioms |
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak |
past someone's prime v.
|
|
444 |
Idioms |
hayatta başarılı olmak |
rise in the world v.
|
|
445 |
Idioms |
hayatta başarılı olmak |
get on in the world v.
|
|
446 |
Idioms |
iyi/olumlu/başarılı göstermek |
make someone look good v.
|
|
447 |
Idioms |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail with a downhill drag v.
|
|
448 |
Idioms |
öğretmen olarak başarılı olmak |
make good as a teacher v.
|
|
449 |
Idioms |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail v.
|
|
450 |
Idioms |
satış/güç/oy elde ederek başarılı olmaya başlamak |
make inroads on v.
|
|
451 |
Idioms |
tam anlamıyla başarılı olmak |
hit the bull's eye v.
|
|
452 |
Idioms |
(hayatta) (kendi başına) başarılı olmak/başarmak |
make one's way in the world v.
|
|
453 |
Idioms |
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak |
excel at v.
|
|
454 |
Idioms |
(yarışma) başarılı olmak |
carry the day v.
|
|
455 |
Idioms |
(başarılı bir aktivitenin) en başarılısı veya başarısızı olmak |
take the cake v.
|
|
456 |
Idioms |
(yarışma) başarılı olmak |
win the day v.
|
|
457 |
Idioms |
(çok) başarılı olmak |
somebody will go a long way v.
|
|
458 |
Idioms |
çok başarılı olup, halkın ilgisine mazhar olmak |
create a splash v.
|
|
459 |
Idioms |
en parlak/başarılı döneminde bir engelle karşılaşmak |
cut (one) down in (one's) prime v.
|
|
460 |
Idioms |
en parlak/başarılı dönemi yarıda kalmak |
cut (one) down in (one's) prime v.
|
|
461 |
Idioms |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone off in their prime v.
|
|
462 |
Idioms |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone down in their prime v.
|
|
463 |
Idioms |
başarılı olup çok para kazanmak |
make a packet v.
|
|
464 |
Idioms |
meşhur/başarılı olma hayalleri kurmak |
have stardust in (one's) eyes v.
|
|
465 |
Idioms |
ünlülere/başarılı kişilere özenmek |
have stardust in (one's) eyes v.
|
|
466 |
Idioms |
(bir şeyi) başarılı bir noktada bırakmak/bitirmek |
finish (something) on a high note v.
|
|
467 |
Idioms |
(birinden/bir şeyden) daha başarılı bir konuma gelmek |
pull in front (of someone or something) v.
|
|
468 |
Idioms |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn (one's) corn [uk] v.
|
|
469 |
Idioms |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn your corn [uk] v.
|
|
470 |
Idioms |
her işinde başarılı olmak |
bat a thousand v.
|
|
471 |
Idioms |
girdiği işlerin yarısında başarılı olmak |
bat five hundred [us] v.
|
|
472 |
Idioms |
başarılı bir şekilde ilerlemek |
go gangbusters [us] v.
|
|
473 |
Idioms |
daha başarılı olmak |
go up in the world v.
|
|
474 |
Idioms |
daha çok başarılı olmak |
come up in the world v.
|
|
475 |
Idioms |
daha az başarılı olmak |
go down in the world v.
|
|
476 |
Idioms |
kuralları başkalarının başarılı olmasına engel olacak şekilde değiştirmek |
move the goal line [uk] v.
|
|
477 |
Idioms |
başarılı olmak |
have it going on v.
|
|
478 |
Idioms |
elini attığı her işte başarılı olma yeteneği olmak |
have (the) golden touch v.
|
|
479 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove v.
|
|
480 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove v.
|
|
481 |
Idioms |
başarılı bir dönemde olmak |
be in a groove v.
|
|
482 |
Idioms |
gittikçe başarılı olmak |
make ground v.
|
|
483 |
Idioms |
bir alanda başarılı/ünlü olmak |
take the high ground v.
|
|
484 |
Idioms |
hayatta daha başarılı olmak |
have one's act together v.
|
|
485 |
Idioms |
hayatta başarılı olmanın sırrını bulmak |
have the right idea v.
|
|
486 |
Idioms |
artık başarılı biri olmamak |
have passed your sell-by date [uk] v.
|
|
487 |
Idioms |
(bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak |
leave (something) on a high note v.
|
|
488 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
take home the bacon v.
|
|
489 |
Idioms |
başarılı olma şansına sahip |
into the reckoning v.
|
|
490 |
Idioms |
bir şeyde başarılı olmak |
make inroads into something v.
|
|
491 |
Idioms |
bir şeyi başlatmakta başarılı olmak |
make inroads into something v.
|
|
492 |
Idioms |
başarılı olmak |
make inroads into v.
|
|
493 |
Idioms |
ünlü ve başarılı olmak |
make it v.
|
|
494 |
Idioms |
kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle |
hit above (one's) weight v.
|
|
495 |
Idioms |
başkasının başarılı girişimine dahil olmak |
be in on the act v.
|
|
496 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
not look back v.
|
|
497 |
Idioms |
çok başarılı olmak |
never look back v.
|
|
498 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) zararına olacak şekilde başarılı olmak |
gain ground on (someone or something) v.
|
|
499 |
Idioms |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak ilerleyip başarılı olma şansını artırmaya çalışmak |
play the percentages v.
|
|
500 |
Idioms |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak hareket edip başarılı olma şansını yükseltmeye çalışmak |
play the percentages v.
|
|