sade - Turc Anglais Dictionnaire

sade

Sens de "sade" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 113 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sade simple adj.
I want simple shoes to wear casually.
Rahatça giyebileceğim sade ayakkabılar istiyorum.

More Sentences
sade plain adj.
That is why I have tabled a number of amendments to which an honest but plain approach is central.
İşte bu nedenle dürüst ama sade bir yaklaşımın esas olduğu bir dizi değişiklik önergesi sundum.

More Sentences
General
sade modest adj.
I grew up in a fairly modest house.
Oldukça sade bir evde büyüdüm.

More Sentences
sade austere adj.
The room was not lavish, yet it looked austere and functional.
Oda lüks değildi, ancak sade ve işlevsel görünüyordu.

More Sentences
sade homely adj.
The restaurant has a simple homely menu.
Restoranın basit ve sade bir menüsü var.

More Sentences
sade rustic adj.
The dress has a rustic design.
Elbisenin sade bir tasarımı var.

More Sentences
sade restrained adj.
The hall of the ultra-modern building was restrained.
Ultra modern binanın sade bir girişi vardı.

More Sentences
sade severe adj.
She wore a severe red dress.
Sade kırmızı bir elbise giymişti.

More Sentences
sade unadorned adj.
The minimalist design featured unadorned surfaces.
Minimalist tasarımın yüzeyleri sadeydi.

More Sentences
sade frugal adj.
A frugal dinner will be more appropriate at this late hour.
Bu geç saatte sade bir akşam yemeği daha uygun olacaktır.

More Sentences
sade chaste adj.
I want a chaste place to drink.
Bir şeyler içmek için sade bir yer arıyorum.

More Sentences
sade low-key adj.
The couple's wedding was low-key, as intended.
Çiftin düğünü planlandığı gibi sadeydi.

More Sentences
sade plain adj.
The user interface is plain, simple, and also ugly.
Kullanıcı arayüzü sade, basit ve aynı zamanda çirkin.

More Sentences
sade discreet adj.
He gave me a ring with discreet diamonds on it.
Bana üzerinde sade elmaslar olan bir yüzük verdi.

More Sentences
sade skinny adj.
A skinny latte tastes better with sugar-free syrup.
Sade lattenin tadı şekersiz şurupla daha iyi olur.

More Sentences
sade spare adj.
You can notice her work is spare, minimalist even.
Çalışmalarının sade, hatta minimalist olduğunu fark edebilirsiniz.

More Sentences
Trade/Economic
sade plain adj.
The user interface is plain, simple and also ugly.
Kullanıcı arayüzü sade, basit ve aynı zamanda çirkin.

More Sentences
Technical
sade plain adj.
They will show themselves very well in a plain design room.
Sade tasarımlı bir odada kendilerini çok iyi göstereceklerdir.

More Sentences
Textile
sade plain adj.
When it comes to makeup, I have a very plain face, so it’s like a blank canvas.
Makyaj söz konusu olduğunda çok sade bir yüzüm var, bu yüzden boş bir tuval gibi.

More Sentences
General
sade arcadia n.
sade austerity n.
sade bald adj.
sade neat adj.
sade single adj.
sade elementary adj.
sade naked adj.
sade homespun adj.
sade unornamented adj.
sade simplificative adj.
sade undecked adj.
sade attic adj.
sade pure adj.
sade sober adj.
sade mere adj.
sade bare adj.
sade russet adj.
sade without sugar adj.
sade unmixed adj.
sade artless adj.
sade literal adj.
sade naive adj.
sade just adj.
sade absolute adj.
sade unsophisticated adj.
sade stark adj.
sade severest adj.
sade severer adj.
sade cool adj.
sade clear-cut adj.
sade single-minded adj.
sade unoriginal adj.
sade stripped-down adj.
sade stripped adj.
sade careless adj.
sade raploch adj.
sade chaste adj.
sade throwaway adj.
sade austere adj.
sade unalluring adj.
sade quiet adj.
sade unembellished adj.
sade unextreme adj.
sade unostentatious adj.
sade unpompous adj.
sade unsonsy adj.
sade bedrock adj.
sade haploidic adj.
sade meat-and-potatoes adj.
sade spartan adj.
sade heppen [dialect] [uk] adj.
sade bucolical adj.
sade homey adj.
sade honest adj.
sade humble adj.
sade clean adj.
sade gutsy adj.
sade roughhewn adj.
sade rural adj.
sade rustic adj.
sade rustical adj.
sade fanciless adj.
sade pared-down adj.
sade inornate adj.
sade peasanty adj.
sade plainish adj.
sade plain-Jane adj.
sade plain-vanilla adj.
sade plat adj.
sade folkish adj.
sade folklike adj.
sade folklike adj.
sade scratch adj.
sade self adj.
sade selve adj.
sade silly adj.
sade solid adj.
sade only adv.
sade merely adv.
sade frugally adv.
Colloquial
sade beige adj.
sade funky adj.
sade phunky adj.
sade generic adj.
sade stripped back adj.
Idioms
sade bare-bones n.
sade bare bones adj.
sade in black and white expr.
Biology
sade haploid adj.
Archaic
sade meer adj.
Slang
sade bog standard n.
sade white-bread adj.
sade hairy at the heel [uk] adj.
sade whitebread adj.

Sens de "sade" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 186 résultat(s)

Turc Anglais
General
sade (kahve) black adj.
I want a black coffee for myself and a latte for my wife.
Kendim için sade, eşim için de sütlü kahve istiyorum.

More Sentences
sade ve basit plain and simple adj.
Tom ate plain and simple food.
Tom sade ve basit bir yemek yedi.

More Sentences
sade bir şekilde simply adv.
They decided to live simply and sold all their possessions.
Sade bir şekilde yaşamaya karar verdiler ve tüm mal varlıklarını sattılar.

More Sentences
sade bir şekilde plainly adv.
Archie saw a plainly dressed man entering the office.
Archie sade bir şekilde giyinmiş bir adamın ofise girdiğini gördü.

More Sentences
sade bir şekilde severely adv.
Emma lives in a severely decorated house.
Emma sade bir şekilde dekore edilmiş bir evde yaşıyor.

More Sentences
Food Engineering
sade yağ ghee n.
Add pure ghee and stir continuously.
Halis sade yağı da ekleyerek sürekli karıştırın.

More Sentences
Gastronomy
sade kahve black coffee n.
Black coffee is a rich source of caffeine.
Sade kahve zengin bir kafein kaynağıdır.

More Sentences
General
sade çikolata plain chocolate n.
nefsinin isteklerini kırarak çok sade bir hayat yaşama asceticism n.
çok sade bir çeşit kadın elbisesi shift n.
nefsinin isteklerini kırarak çok sade bir hayat yaşayan kimse ascetic n.
sade dil plain language n.
sade ilmik half hitch n.
sade güzellik pure beauty n.
sokaktaki sade vatandaş the man in the street n.
sokaktaki sade vatandaş everyman n.
sokaktaki sade vatandaş citizen on the street n.
sade vatandaş everyday citizen n.
sade bir tören a low-key ceremony n.
sade bir tören a simple ceremony n.
sade içme suyu plain water n.
çerçeveli sade ilan tombstone advertisement n.
sade vatandaş ordinary citizen n.
sade kahve café noir n.
sade kahve cafénoir n.
az şekerli sade bisküvi teacake n.
az şekerli sade bisküvi tea biscuit n.
genelde çayın yanında ikram edilen sade bisküvi teacake n.
genelde çayın yanında ikram edilen sade bisküvi tea biscuit n.
sade ve zarif tarz attic style n.
(özellikle viski gibi bir içkiyle karıştırılmış) sade su branch water n.
sade bir tören a subdued ceremony n.
sade kimse rustic n.
sade görünümlü genç kız plainish n.
küçük veya sade görünümlü atlı karınca flying mare [us] n.
sade halk folks n.
sade renk self-color n.
sade bira slape ale n.
sade bir hayatı olmak rusticate v.
sade giyinmek dress lightly v.
sade giyinmek underdress v.
sade giyinmek dress plainly v.
sade şeyler sipariş etmek order modestly v.
çok sade (üslup) stark adj.
sade ve basit simple adj.
sade (yiyecek) plain adj.
sade ve süssüz austere adj.
sade olmayan daggy adj.
çok sade severe adj.
sade ve ucuz frugal adj.
sade (bir üslup) unsophisticated adj.
sade ve süssüz spartan adj.
sade giyimli plain-clothed adj.
daha sade plainer adj.
süssüz ve sade (tarz) earthy adj.
sade olmayan unhomely adj.
evde yapılmışçasına sade homemade adj.
sade ve gösterişsiz homestyle adj.
sade ve gösterişsiz home-style adj.
doğası gereği sade clean adj.
fazla sade overneat adj.
aşırı sade oversimple adj.
aşırı sade oversimplistic adj.
(kıyafet) sade dairesel kesimli roundabout adj.
sade görünümlü plainish adj.
sade renkli self adj.
sade renkli selve adj.
sade görünümlü minimalistic adj.
sade ve dingin sober adj.
sade bir şekilde chastely adv.
sade bir şekilde elementarily adv.
sade bir halde austerely adv.
sade bir biçimde plain adv.
mümkün olduğunca basit/sade as simple as possible adv.
sade bir şekilde neat adv.
sade bir şekilde unostentatiously adv.
sade bir şekilde unoriginally adv.
sade bir şekilde hard adv.
sade bir şekilde homelily adv.
çok sade bir şekilde oversimply adv.
sade bir şekilde rurally adv.
sade bir şekilde rusticly adv.
sade bir şekilde flatling adv.
sade bir şekilde sparely adv.
Phrasals
en sade düzeye indirgemek strip down v.
Colloquial
sade vatandaş simple citizen n.
sade vatandaş joe doakes n.
sade vatandaş joe blow n.
sade görünüşlü kız mary jane n.
sade vatandaş doakes n.
basit/sade/özensiz giyinmiş short on looks adj.
sade ve kaba tarzda (ingilizce) anglo-saxon adj.
cezbedici şekilde sade olan funky adj.
cezbedici şekilde sade olan phunky adj.
sade (yemek) au naturel adj.
Idioms
taşraya/kırsala özgü sade şeyler down-home n.
sade vatandaş john q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş john q.public (us) n.
sade vatandaş jane q. citizen (us) n.
sade vatandaş the man on the clapham omnibus (uk) n.
sade vatandaş jane q. public (us) n.
sade vatandaş the man in the street (uk) n.
sade vatandaş joe the plumber (us) n.
sade vatandaş john smith (uk) n.
sade vatandaş fred bloggs (uk) n.
sade vatandaş john doe (us) n.
sade vatandaş joe shmoe (us) n.
sade vatandaş joe bloggs (uk) n.
sade vatandaş john q. citizen (us) n.
sade vatandaş jane q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş joe blow (us) n.
sade vatandaş joe (or jane) public (uk) n.
sade vatandaş joe six-pack (us) n.
sade ev humble abode n.
sade bir üslup a fine Italian hand n.
sade bir anlatım a fine Italian hand n.
sade vatandaş joe average [us] n.
sade vatandaş john q. public n.
doğaya yakın/daha sade bir yaşam biçimini seçmek go bush v.
doğaya yakın/daha sade bir hayat tarzını seçmek go bush v.
sade yaşamak live on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
sade yaşamak live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
sade yaşamak live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
sade bir dille yazmak write (something) in plain language v.
basit ve sade with no frills adj.
basit ve sade without frills expr.
Speaking
sade üç haftamız var we've only got three weeks expr.
bu biraz fazla kolay/sade that's a bit too simple expr.
Trade/Economic
en yalın ve sade ürün minimum viable product n.
sade ve bütçe dostu entry-level adj.
Law
sade olmayan nonconstat adj.
Politics
sade yurttaş common citizen n.
sade vatandaş common citizen n.
(işsizlik/ırkçılık vb gibi) sade tek bir madde yüzünden oy kullanan seçmen one-issue voter n.
Technical
sade karbonlu çelik plain carbon steel n.
sade cam plain glass n.
(sade camı) ince bir cam veya metal tabakası ile kaplamak flash v.
Computer
sade donanım bare hardware n.
Informatics
sade istemci thin client n.
Textile
kızılderililerin giydiği sade bir pelerin tilma n.
ince, sade ve genellikle beyaz pamuklu veya ketenden ince dokuma kumaş muslin cambric n.
birkaç sade ve temel öğeden oluşan (giyim, koleksiyon) capsule adj.
Food Engineering
sade süt white milk n.
sade yağ clarified butter n.
sade yağ ghi n.
Gastronomy
sade kahve plain coffee n.
sade yağ plain butter n.
omlet sade omelette plain n.
sade kahve plain black coffee n.
sade pilav plain pilaf n.
sade omlet plain omelette n.
sade kahve, vişne brendisi, yumurta beyazı ve şekerle hazırlanan bir içki café au kirsch n.
tereyağı, un ve şekerle yapılan sade bir kurabiye butter cookie n.
sade likör short n.
az miktarda servis edilen sade viski short n.
Logic
argümanın basit veya sade bir şekle getirilmesi reduction n.
Biology
sade göz eye-spot n.
Zoology
sade göz ocellus n.
sade göz simple eye n.
sade göz simple-eye n.
sade gözlere ilişkin ocellary adj.
sade gözü bulunan ocellated adj.
sade göze benzeyen ocellated adj.
sade gözleri bulunan ocellate adj.
sade göze ait ocellated adj.
sade göze ilişkin ocellated adj.
sade gözlere ait ocellary adj.
sade gözleri bulunan ocellated adj.
sade gözü bulunan ocellate adj.
sade göze benzeyen ocellate adj.
Fishery
sade ağ gillnet n.
Literature
elit kesime hitap eden sade şiir society verses n.
Linguistics
sade (dil) small adj.
Religious
sade ayin low mass n.
sade yaşamı tercih eden hristiyanlar plain people n.
Geography
sade ve huzurlu bölge arcady n.
Geology
bir kayacın daha sade bileşime geçmesini sağlayan başkalaşım anamorphism n.
Music
sade üslup ile çalınan semplice adj.
sade üslupla semplice adv.
Latin
seçkinliği içinde sade simplex munditiis expr.
Slang
sade vatandaş joe citizen n.
sade ve kararlı tavırlar sergileme aw–shucks n.
sade, kendinin farkında ve kendinden emin olma aw–shucks n.
sade yaşamı savunan kimse basketweaver [australia] n.
sade görünüşlü kız mary j n.
sade şey snore n.