|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
go out f.
|
çıkmak |
|
Public tenders have gone out.
Kamu ihalelerine çıkıldı.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
go out f.
|
sokağa çıkmak |
|
He went out into the street and saw his friend's body.
Sokağa çıktı ve arkadaşının cesedini gördü.
More Sentences
|
3 |
Genel |
go out f.
|
dışarı gitmek |
|
Be sure to turn out the light when you go out of the room.
Odadan dışarı gittiğinizde ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
More Sentences
|
4 |
Genel |
go out with f.
|
ile dışarı çık |
|
Tom changed his mind about going out with Mary and stayed home.
Tom Mary ile dışarı çıkma fikrini değiştirdi ve evde kaldı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
go out f.
|
geçmek |
|
Short skirts have already gone out of fashion.
Kısa eteklerin modası çoktan geçti.
More Sentences
|
6 |
Genel |
go out f.
|
sönmek |
|
As an Italian, you know what it means when a light goes out.
Bir İtalyan olarak, bir ışığın sönmesinin ne anlama geldiğini biliyorsunuz.
More Sentences
|
7 |
Genel |
go out f.
|
flört etmek |
|
Are they going out?
Onlar flört ediyorlar mı?
More Sentences
|
8 |
Genel |
go out with f.
|
ile flört etmek |
|
How long did Tom go out with Mary?
Tom ne kadar süre Mary ile flört etti?
More Sentences
|
9 |
Genel |
go out of f.
|
dışına çıkmak |
|
They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete.
Soruşturma tamamlanana kadar şehir dışına çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.
More Sentences
|
10 |
Genel |
go out f.
|
dışarıya çıkmak |
|
Tom seldom goes out after dark.
Tom hava karardıktan sonra nadiren dışarıya çıkar.
More Sentences
|
11 |
Genel |
go out fishing f.
|
balığa çıkmak |
|
He likes to go out fishing alone.
Tek başına balığa çıkmayı sever.
More Sentences
|
12 |
Genel |
go out with f.
|
flört etmek |
|
I wouldn't go out with her even if she's the only girl in the world!
O, dünyadaki tek kız olsa bile onunla flört etmem.
More Sentences
|
13 |
Genel |
go out f.
|
modası geçmek |
|
It's gone out of style.
Onun modası geçti.
More Sentences
|
14 |
Genel |
go out f.
|
dışarı çıkmak |
|
The first concerns the mother of a handicapped teenager who goes out to work.
İlki, çalışmak için dışarı çıkan engelli bir gencin annesiyle ilgilidir.
More Sentences
|
15 |
Genel |
go out f.
|
kalkmak |
|
My one disappointment about the enlargement process is that the passion has gone out of it.
Büyütme süreciyle ilgili tek hayal kırıklığım, tutkunun ortadan kalkmış olması.
More Sentences
|
16 |
Genel |
go out f.
|
kesilmek |
|
Animals suffer as a result, and the call must now go out for animals to be slaughtered at the nearest abattoir.
Sonuç olarak hayvanlar acı çekmektedir ve artık hayvanların en yakın mezbahada kesilmesi için çağrı yapılmalıdır.
More Sentences
|
17 |
Genel |
go out alone f.
|
yalnız dışarı çıkmak |
|
Tom told me that I shouldn't go out alone at night.
Tom bana dedi ki geceleri yalnız dışarı çıkmamalıymışım.
More Sentences
|
Phrasals |
|
18 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
evden çıkmak |
|
We couldn't go out because of the heavy rain.
Şiddetli yağmurdan dolayı evden çıkamadık.
More Sentences
|
19 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
gitmek |
|
There was a curfew, so no doctor went out to him, and he therefore died.
Sokağa çıkma yasağı vardı, bu yüzden hiçbir doktor ona gitmedi ve bu nedenle öldü.
More Sentences
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bozulmak |
|
This computer often goes out of order.
Bu bilgisayar sık sık bozulur.
More Sentences
|
Colloquial |
|
21 |
Konuşma Dili |
go out! expr.
|
dışarı çık! |
|
Go out and get some fresh air instead of watching TV.
TV izlemek yerine dışarı çık ve biraz temiz hava al .
More Sentences
|
Idioms |
|
22 |
Deyim |
go out f.
|
modası geçmek |
|
It's gone out of style.
Modası geçti.
More Sentences
|
Common Usage |
|
23 |
Yaygın Kullanım |
go out for a walk f.
|
yürüyüşe çıkmak |
|
General |
|
24 |
Genel |
go out of order f.
|
arızalanmak |
|
25 |
Genel |
go out f.
|
çekilmek (deniz) |
|
26 |
Genel |
go out f.
|
eğlenmek için dışarı çıkıp insanlarla buluşmak |
|
27 |
Genel |
go out of tune f.
|
akordu bozulmak |
|
28 |
Genel |
go out f.
|
grev yapmak |
|
29 |
Genel |
go out f.
|
demode olmak |
|
30 |
Genel |
go out f.
|
çekilmek |
|
31 |
Genel |
go out with f.
|
ile gezmek |
|
32 |
Genel |
go out with f.
|
ile çıkmak |
|
33 |
Genel |
go out of order f.
|
arıza meydana gelmek |
|
34 |
Genel |
go out f.
|
istifa etmek |
|
35 |
Genel |
go out f.
|
gönderilmek |
|
36 |
Genel |
go out of order f.
|
arıza vermek |
|
37 |
Genel |
go out hunting f.
|
avlanmak |
|
38 |
Genel |
go out of date f.
|
modası geçmek |
|
39 |
Genel |
go out of sight f.
|
gözden kaybolmak |
|
|
40 |
Genel |
go out of one's mind f.
|
keçileri kaçırmak |
|
41 |
Genel |
go out f.
|
yollanmak (mektup koli vb) |
|
42 |
Genel |
go out of one's mind f.
|
aklını oynatmak |
|
43 |
Genel |
go out of one's mind f.
|
aklını kaçırmak |
|
44 |
Genel |
go out of one's possession f.
|
elden çıkmak |
|
45 |
Genel |
go out of the frame f.
|
çerçeve dışına çıkmak |
|
46 |
Genel |
go out of existence f.
|
ölmek |
|
47 |
Genel |
go out of existence f.
|
tarih sahnesinden silinmek |
|
48 |
Genel |
go out of existence f.
|
varoluşu sonlanmak |
|
49 |
Genel |
go out of shower f.
|
duştan çıkmak |
|
50 |
Genel |
go out of the harbour f.
|
limandan çıkış yapmak |
|
51 |
Genel |
go out on a limb f.
|
birisi için riske girmek |
|
52 |
Genel |
go out to the garden f.
|
bahçeye çıkmak |
|
53 |
Genel |
go out through the door f.
|
kapıdan geçmek |
|
54 |
Genel |
go out of control f.
|
kontrol dışına çıkmak |
|
55 |
Genel |
go out through the door f.
|
kapıdan çıkmak |
|
56 |
Genel |
go out at night f.
|
gece dışarı çıkmak |
|
57 |
Genel |
go out of use f.
|
kullanımdan kalkmak |
|
58 |
Genel |
go out for dinner f.
|
yemeğe çıkmak |
|
59 |
Genel |
go out for lunch f.
|
yemeğe çıkmak |
|
60 |
Genel |
go out to eat f.
|
yemeğe çıkmak |
|
61 |
Genel |
go out from the country f.
|
ülkeden çıkmak |
|
62 |
Genel |
go out from the country f.
|
ülkeden çıkış yapmak |
|
63 |
Genel |
go out to tender f.
|
ihale edilmek |
|
64 |
Genel |
go out to tender f.
|
ihaleye çıkmak |
|
65 |
Genel |
go out at night f.
|
gece sokağa çıkmak |
|
66 |
Genel |
go out f.
|
(ateş) sönmek |
|
67 |
Genel |
go out f.
|
(ışık) sönmek |
|
68 |
Genel |
go out of business f.
|
(biriyle) iş yapmamak |
|
69 |
Genel |
go out of business f.
|
kepenk kapamak |
|
70 |
Genel |
go out of favour f.
|
rağbetini kaybetmek |
|
71 |
Genel |
go out in public f.
|
toplum içine çıkmak |
|
72 |
Genel |
go out in public f.
|
insan içine çıkmak |
|
73 |
Genel |
go out at nights f.
|
gece çıkmak |
|
74 |
Genel |
go out at nights f.
|
geceleri çıkmak |
|
75 |
Genel |
go out of town f.
|
şehir dışına gitmek |
|
76 |
Genel |
go out of town f.
|
şehir dışına çıkmak |
|
77 |
Genel |
go out for fresh air f.
|
temiz havaya çıkmak |
|
78 |
Genel |
go out for fresh air f.
|
temiz hava almaya çıkmak |
|
79 |
Genel |
go out of the room f.
|
odadan çıkmak |
|
|
80 |
Genel |
go out of fashion f.
|
modası geçmek |
|
81 |
Genel |
go out with someone f.
|
birisiyle çıkmak |
|
82 |
Genel |
(for lights) to go out f.
|
ışıklar gitmek |
|
83 |
Genel |
(for lights) to go out f.
|
(elektrikler) kesilmek |
|
84 |
Genel |
(for lights) to go out f.
|
ışıklar kesilmek |
|
85 |
Genel |
go out of business f.
|
kepenk indirmek |
|
86 |
Genel |
go out of business f.
|
kepenk kapatmak |
|
87 |
Genel |
go out the car f.
|
arabandan inmek |
|
88 |
Genel |
go out for a run f.
|
koşuya çıkmak |
|
89 |
Genel |
(one's) internet to go out f.
|
interneti gitmek |
|
90 |
Genel |
go out on patrol f.
|
devriyeye çıkmak |
|
91 |
Genel |
go out to patrol f.
|
devriyeye çıkmak |
|
92 |
Genel |
(power) go out f.
|
(elektrik) kesilmek |
|
93 |
Genel |
be/go out on the town f.
|
şehre eğlenmeye gitmek |
|
94 |
Genel |
go out and enjoy yourself f.
|
çıkıp eğlenmek |
|
95 |
Genel |
go out rambling f.
|
uzun bir yürüyüşe çıkmak |
|
96 |
Genel |
go out with friends f.
|
arkadaşlarla çıkmak |
|
97 |
Genel |
go out of the house f.
|
evden dışarı çıkmak |
|
98 |
Genel |
go out on the balcony f.
|
balkona çıkmak |
|
Phrasals |
|
99 |
Öbek Fiiller |
go out together f.
|
birlikte/beraber çıkmak |
|
100 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
çalışmamak |
|
101 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
denemek |
|
102 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
şansını denemek |
|
103 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
katılmaya çalışmak |
|
104 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
seçmelere katılmak |
|
105 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
ölmek |
|
106 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
göçüp gitmek |
|
107 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
vefat etmek |
|
108 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
rahmetli olmak |
|
109 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bayılmak |
|
110 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bilinci gitmek |
|
111 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bilincini kaybetmek |
|
112 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
greve gitmek |
|
113 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
iş bırakmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
dağıtılmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
çaba sarf etmek/harcamak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
uğraşmak |
|
117 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
peşine düşmek |
|
118 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
arayışa girmek |
|
119 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bir yerden ayrılmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bir noktadan çıkmak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bir şey aracılığıyla çıkmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
geri çekilmek |
|
123 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
geri gitmek |
|
124 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
çekilmek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
saha sınırlarının dışına çıkmak/gitmek |
|
126 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
auta çıkmak/gitmek |
|
127 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
bir şeye ulaşmada aktif rol oynamak/aktif rol üstlenmek |
|
128 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
harekete geçmek |
|
129 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
uzak bir yere seyahat etmek |
|
130 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
gönderilmiş olmak |
|
131 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
yayılmış olmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
dağıtılmış olmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
birinin ıstırabını paylaşmak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
birinin acısını içinde hissetmek |
|
135 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
evden çıkıp sosyal hayata karışmak |
|
136 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
çökmek |
|
137 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
yıkılmak |
|
138 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
göçmek |
|
139 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
istikrarlı/sabit romantik bir ilişki içerisinde olmak |
|
140 |
Öbek Fiiller |
go out for f.
|
seçmelere girmek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şeyi) denemek |
|
142 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şeyde) şansını denemek |
|
143 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şeye) katılmaya çalışmak |
|
144 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şeyin seçmelerine katılmak |
|
145 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şey) yemek için dışarı çıkmak |
|
146 |
Öbek Fiiller |
go out for (something) f.
|
(bir şey) yemek için bir yere gitmek |
|
147 |
Öbek Fiiller |
go out for someone or something f.
|
birini/bir şeyi geri getirmek için dışarı çıkmak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
go out for someone or something f.
|
birini/bir şeyi alıp getirmek için dışarı çıkmak |
|
149 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(bir şeyi birine) yöneltmek |
|
150 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(duygularını/hislerini birine) yöneltmek |
|
151 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(birine) sempati duymak |
|
152 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(duyguları) birinden yana olmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(birine bir duygu/his) göndermek |
|
154 |
Öbek Fiiller |
go out to (someone) f.
|
(duygularıyla/hisleriyle) birinin yanında olmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
go out to someone f.
|
birinin kalbi, şefkati, sevgisi biriyle olmak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
asker olarak sahaya çıkmak |
|
157 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
düello yapmak |
|
158 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
kolonici olarak seyahat etmek |
|
159 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
göçmen olarak seyahat etmek |
|
160 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
18 delikli golf maçında ilk dokuz delikte oynamak |
|
161 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
sona ermek |
|
162 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
artık çalışmamak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
durmak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
(beyzbolda) vuruş sırası geçmek |
|
165 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
elindeki son kartı oynamak |
|
166 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
kart oyununda gerekli toplam puana ulaşmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
yayılmak |
|
168 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
düzenlenmeye başlamak |
|
169 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
yayımlanmaya başlamak |
|
170 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
yarıştan elenmek |
|
171 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
soyu tükenmek |
|
172 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
süresi dolmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
(yayın) iletilmek |
|
174 |
Öbek Fiiller |
go out with something f.
|
bir şeyle birlikte modası geçmek |
|
175 |
Öbek Fiiller |
go out with something f.
|
bir şeyle birlikte eskide kalmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
go out with something f.
|
bir şeyle birlikte tarihe karışmak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
go out to f.
|
-e çıkmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
go out to f.
|
'-e gitmek |
|
179 |
Öbek Fiiller |
go out f.
|
biri için endişe duymak |
|
Proverb |
|
180 |
Atasözü |
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun
|
öğlen güneşinin altında dışarı çıkılmaz |
|
181 |
Atasözü |
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun
|
güneş tepedeyken dışarı çıkılmaz |
|
182 |
Atasözü |
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun
|
bu sıcakta dışarı çıkılmaz |
|
Colloquial |
|
183 |
Konuşma Dili |
go out with a bang f.
|
harika/muhteşem bir biçimde sonlandırmak |
|
184 |
Konuşma Dili |
radio to go out f.
|
telsiz bozulmak |
|
185 |
Konuşma Dili |
go out for a drive f.
|
arabayla gezintiye çıkmak |
|
186 |
Konuşma Dili |
go out for a drive f.
|
çıkıp arabayla gezmek |
|
187 |
Konuşma Dili |
go out with the girls f.
|
kızlarla dışarı çıkmak |
|
188 |
Konuşma Dili |
go out with the girls f.
|
kızlarla eğlenmeye gitmek |
|
189 |
Konuşma Dili |
go out with the girls f.
|
kız grubuyla eğlenmeye gitmek |
|
190 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak |
|
191 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak |
|
192 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek |
|
193 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmete girmek |
|
194 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak |
|
195 |
Konuşma Dili |
go out of (one's) way (to do something) f.
|
(bir şey yapmak) için zahmet etmek |
|
196 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
dağıtmak |
|
197 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
kendini dağıtmak |
|
198 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
azıtmak |
|
199 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
coşmak |
|
200 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
aşırıya kaçmak |
|
201 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
kuralsız hareket etmek |
|
202 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
kontrolü kaybetmek |
|
203 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
zıvanadan çıkmak |
|
204 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
çıldırmak |
|
205 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
manyağa bağlamak |
|
206 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
manyaklaşmak |
|
207 |
Konuşma Dili |
go (out) wilding f.
|
sapıtmak |
|
208 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
dağıtmak |
|
209 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
kendini dağıtmak |
|
210 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
azıtmak |
|
211 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
coşmak |
|
212 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
aşırıya kaçmak |
|
213 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
kuralsız hareket etmek |
|
214 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
kontrolü kaybetmek |
|
215 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
zıvanadan çıkmak |
|
216 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
çıldırmak |
|
217 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
manyağa bağlamak |
|
218 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
manyaklaşmak |
|
219 |
Konuşma Dili |
go out wilding f.
|
sapıtmak |
|
220 |
Konuşma Dili |
sorry I can't go out tonight expr.
|
kusura bakma bu gece çıkamam |
|
Idioms |
|
221 |
Deyim |
go out with the boys f.
|
erkek gecesi yapmak |
|
222 |
Deyim |
go out with the boys f.
|
bizim çocuklarla buluşmak/dışarı çıkmak |
|
223 |
Deyim |
go out of someone's mind f.
|
aklından çıkmak |
|
224 |
Deyim |
go out of one's mind f.
|
aklını kaybetmek |
|
225 |
Deyim |
go out on the razzle f.
|
alem yapmak |
|
226 |
Deyim |
go out on the town f.
|
alem yapmak |
|
227 |
Deyim |
go out on a spree f.
|
alem yapmak |
|
228 |
Deyim |
go out on the tiles f.
|
alemlere/ortamlara akmak |
|
229 |
Deyim |
go out like a light f.
|
ansızın bilincini yitirmek |
|
230 |
Deyim |
go out like a light f.
|
ansızın kendini kaybetmek |
|
231 |
Deyim |
go out like a light f.
|
ansızın komaya girmek |
|
232 |
Deyim |
have heart go out to f.
|
birisine karşı sevgi/şefkat duymak |
|
233 |
Deyim |
go out of your way to do something f.
|
başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak |
|
234 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uykuya dalmak |
|
235 |
Deyim |
go out of focus f.
|
bulanık resim vermek |
|
236 |
Deyim |
go out on a high note f.
|
başarıyla bitirmek |
|
237 |
Deyim |
go out in search of f.
|
bir şeyi aramaya/bulmaya çıkmak |
|
238 |
Deyim |
go out of focus f.
|
bulanık görmek |
|
239 |
Deyim |
go out on a limb f.
|
başını derde sokmak |
|
240 |
Deyim |
go out of hand f.
|
çığırından çıkmak |
|
241 |
Deyim |
go out of style f.
|
demode olmak |
|
242 |
Deyim |
go out f.
|
demode olmak |
|
243 |
Deyim |
go out to work f.
|
çalışma hayatına başlamak |
|
244 |
Deyim |
go out of action f.
|
çalışmamak |
|
245 |
Deyim |
go out of one's mind f.
|
delirmek ya da sıkılmak |
|
246 |
Deyim |
go out of fashion f.
|
demode olmak |
|
247 |
Deyim |
go out on a spree f.
|
felekten bir gece çalmak |
|
248 |
Deyim |
go out of view f.
|
görüş açısının dışında kalmak |
|
249 |
Deyim |
go out of view f.
|
görüş açısının dışına çıkmak |
|
250 |
Deyim |
go out of view f.
|
görememek |
|
251 |
Deyim |
go out of service f.
|
hizmet dışı kalmak |
|
252 |
Deyim |
go out of sight f.
|
görüş açısının dışına çıkmak |
|
253 |
Deyim |
go out of sight f.
|
görüş açısının dışında kalmak |
|
254 |
Deyim |
go out of date f.
|
eskimek |
|
255 |
Deyim |
go out on strike f.
|
greve gitmek |
|
256 |
Deyim |
go out on the town f.
|
felekten bir gece çalmak |
|
257 |
Deyim |
go out of practice f.
|
hamlamak |
|
258 |
Deyim |
go out on strike f.
|
grev yapmak |
|
259 |
Deyim |
go out of action f.
|
hizmet dışı kalmak |
|
260 |
Deyim |
go out of sight f.
|
görememek |
|
261 |
Deyim |
go out on a high note f.
|
iyi biçimde bitirmek |
|
262 |
Deyim |
go out to work f.
|
işe başlamak |
|
263 |
Deyim |
go out on the town f.
|
içip eğlenmek |
|
264 |
Deyim |
go out of business f.
|
iflas etmek |
|
265 |
Deyim |
go out of business f.
|
işi kesmek |
|
266 |
Deyim |
go out on a spree f.
|
içip eğlenmek |
|
267 |
Deyim |
go out of play f.
|
oyun dışı kalmak |
|
268 |
Deyim |
go out with the buggy whip f.
|
modası geçmek |
|
269 |
Deyim |
have one's heart go out to someone f.
|
kalbi birisi için çarpmak |
|
270 |
Deyim |
go out of play f.
|
oyun alanının dışına atmak |
|
271 |
Deyim |
go out of business f.
|
kepenk indirmek |
|
272 |
Deyim |
go out of style f.
|
modası geçmek |
|
273 |
Deyim |
go out of date f.
|
modası geçmek |
|
274 |
Deyim |
go out on a limb f.
|
kolu kanadı kırılmak |
|
275 |
Deyim |
go out on a high note f.
|
layıkıyla bitirmek |
|
276 |
Deyim |
go out of fashion f.
|
modası geçmek |
|
277 |
Deyim |
go out with the horse and buggy f.
|
modası geçmek |
|
278 |
Deyim |
have one's heart go out to someone f.
|
kalbi birisiyle olmak |
|
279 |
Deyim |
go out with the horse and carriage f.
|
modası geçmek |
|
280 |
Deyim |
go out-of-bounds f.
|
sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak |
|
281 |
Deyim |
go out on a limb f.
|
riske girmek |
|
282 |
Deyim |
go out on a limb f.
|
riski göze almak |
|
283 |
Deyim |
go out of business f.
|
ticareti kesmek |
|
284 |
Deyim |
go out like a light f.
|
uyuyakalmak |
|
285 |
Deyim |
go out of someone's mind f.
|
unutmak |
|
286 |
Deyim |
go out of business f.
|
(ticaretten) çekilmek |
|
287 |
Deyim |
go out of the frying pan and into the fire f.
|
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak |
|
288 |
Deyim |
go out of the window f.
|
yok olmak |
|
289 |
Deyim |
go out for a spin f.
|
(bisikletle/arabayla) gezmeye çıkmak |
|
290 |
Deyim |
go out of your way to do something f.
|
zahmete girmek |
|
291 |
Deyim |
go out of one's depth f.
|
zor ya da anlaşılmaz bir işle karşılaşmak |
|
292 |
Deyim |
go out for a spin f.
|
(bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek |
|
293 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmete girmek |
|
294 |
Deyim |
go out like a light f.
|
uykuya dalmak |
|
295 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmet etmek |
|
296 |
Deyim |
go out of the frying-pan into the fire f.
|
yağmurdan kaçıp doluya tutulmak |
|
297 |
Deyim |
go out of one's depth f.
|
zorlanmak |
|
298 |
Deyim |
go out the window f.
|
yok olmak |
|
299 |
Deyim |
have one's heart go out to someone f.
|
(başı dertte olan) birisi için sempati duymak |
|
300 |
Deyim |
go out of earshot f.
|
(birinin) duyamayacağı bir yere gitmek |
|
301 |
Deyim |
go out of the frying pan into the fire f.
|
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak |
|
302 |
Deyim |
go out of one's way f.
|
zahmete katlanmak |
|
303 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
dengesi bozulmak |
|
304 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
karmaşık/kaotik bir durumda olmak |
|
305 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
her şey birbirine girmek |
|
306 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
düz bir çizgide olmamak |
|
307 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
düzgün gitmemek |
|
308 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
ayarı kaçmak |
|
309 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
balansı bozulmak |
|
310 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
bozulmak |
|
311 |
Deyim |
go out of kilter f.
|
düzgün çalışmamak |
|
312 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
çıldırmak |
|
313 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
aklını kaçırmak/yitirmek |
|
314 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
deliye dönmek |
|
315 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
balatayı sıyırmak/yakmak |
|
316 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
şalteri atmak |
|
317 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
tepesi atmak |
|
318 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
kafayı yemek |
|
319 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
kafayı çizmek |
|
320 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
mantığını yitirmek |
|
321 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
şuurunu kaybetmek |
|
322 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
leyla gibi olmak |
|
323 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
leyla olmak |
|
324 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
bilinci/şuuru tam yerinde olmamak |
|
325 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
mantıklı düşünecek durumda olmamak |
|
326 |
Deyim |
go out of (one's) senses f.
|
kendinden geçmek |
|
327 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
sersemleşmek |
|
328 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
sersemlemek |
|
329 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
bilinci tam yerinde olmamak |
|
330 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
kafası gitmek |
|
331 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
aklından çıkmak |
|
332 |
Deyim |
go out of (one's) head f.
|
unutulmak |
|
333 |
Deyim |
go out the window f.
|
yok olmak |
|
334 |
Deyim |
go out the window f.
|
kaybolmak |
|
335 |
Deyim |
go out the window f.
|
uçup gitmek |
|
336 |
Deyim |
go out the window f.
|
elinden kayıp gitmek |
|
337 |
Deyim |
go out the window f.
|
kaybolup gitmek |
|
338 |
Deyim |
go out of the window f.
|
yok olmak |
|
339 |
Deyim |
go out of the window f.
|
kaybolmak |
|
340 |
Deyim |
go out of the window f.
|
uçup gitmek |
|
341 |
Deyim |
go out of the window f.
|
elinden kayıp gitmek |
|
342 |
Deyim |
go out of the window f.
|
kaybolup gitmek |
|
343 |
Deyim |
go out like a light f.
|
ansızın bilincini kaybetmek |
|
344 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden komaya girmek |
|
345 |
Deyim |
go out like a light f.
|
ansızın kendini kaybetmek |
|
346 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uykuya dalmak |
|
347 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uyuyakalmak |
|
348 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uykuya dalmak |
|
349 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uyuyup kalmak |
|
350 |
Deyim |
go out like a light f.
|
birden uykuya dalıp gitmek |
|
351 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklı/zihni karışık olmak |
|
352 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklı yerinde olmamak |
|
353 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklını kaçırmak |
|
354 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
delirmek |
|
355 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklından zoru olmak |
|
356 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
çıldırmak |
|
357 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklını yitirmek |
|
358 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
kafayı yemek |
|
359 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
keçileri kaçırmak |
|
360 |
Deyim |
go out of your mind f.
|
aklını oynatmak |
|
361 |
Deyim |
go out on the razzle [uk] f.
|
alem yapmak |
|
362 |
Deyim |
go out on the razzle [uk] f.
|
içip eğlenmeye çıkmak |
|
363 |
Deyim |
go out on the razzle [uk] f.
|
içki alemi yapmak |
|
364 |
Deyim |
go out on the razzle [uk] f.
|
içip dans etmeye çıkmak |
|
365 |
Deyim |
go out of use f.
|
artık kullanılmamak |
|
366 |
Deyim |
go out and paint the town red f.
|
çıkıp felekten bir gün çalmak |
|
367 |
Deyim |
go out and paint the town red f.
|
bar bar/restoran restoran gezmek |
|
368 |
Deyim |
go out and paint the town red f.
|
alemlere akmak |
|
369 |
Deyim |
go out and paint the town red f.
|
ortamlara akmak |
|
370 |
Deyim |
go out for a ride f.
|
arabayla gezintiye çıkmak |
|
371 |
Deyim |
go out for a ride f.
|
çıkıp arabayla gezmek |
|
372 |
Deyim |
go out for a spin (to some place) f.
|
bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek |
|
373 |
Deyim |
go out for a spin (to some place) f.
|
bisikletle/arabayla çıkıp gezmek |
|
374 |
Deyim |
go out for a spin (to some place) f.
|
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek |
|
375 |
Deyim |
go out in search of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) aramaya/bulmaya çıkmak |
|
376 |
Deyim |
go out in search of (someone or something) f.
|
çıkıp (birini/bir şeyi) aramak |
|
377 |
Deyim |
go out of (one's) mind f.
|
bayılmak |
|
378 |
Deyim |
go out of (one's) mind f.
|
çılgına dönmek |
|
379 |
Deyim |
go out of (one's) mind f.
|
deli olmak |
|
380 |
Deyim |
go out of (one's) mind with (something) f.
|
(bir şeyden) kafayı yemek |
|
381 |
Deyim |
go out of (one's) mind with (something) f.
|
(bir şeyden) delirmek |
|
382 |
Deyim |
go out of (one's) mind with (something) f.
|
(bir şeyden) aklını oynatmak/yitirmek |
|
383 |
Deyim |
go out of favor f.
|
rağbetini kaybetmek |
|
384 |
Deyim |
go out of favor f.
|
gözden düşmek |
|
385 |
Deyim |
go out of favor (with one) f.
|
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmek |
|
386 |
Deyim |
go out of favor (with one) f.
|
(birinin) gözünden düşmek |
|
387 |
Deyim |
go out of the way to (do something) f.
|
(başkalarını rahat ettirmek) için fazladan çaba harcamak |
|
388 |
Deyim |
go out of the way to (do something) f.
|
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak |
|
389 |
Deyim |
go out of way f.
|
yolu uzatmak |
|
390 |
Deyim |
go out of way f.
|
yoldan sapmak |
|
391 |
Deyim |
go out of way f.
|
yolu değiştirmek |
|
392 |
Deyim |
go out of way f.
|
zahmete girmek |
|
393 |
Deyim |
go out of way f.
|
zahmete katlanmak |
|
394 |
Deyim |
go out of way f.
|
zahmet etmek |
|
395 |
Deyim |
go out of your way f.
|
zahmete girmek |
|
396 |
Deyim |
go out of your way f.
|
zahmete katlanmak |
|
397 |
Deyim |
go out of your way f.
|
zahmet etmek |
|
398 |
Deyim |
go out of your way f.
|
fazladan çaba harcamak |
|
399 |
Deyim |
go out and have fun f.
|
dışarı çıkıp eğlenmek |
|
Speaking |
|
400 |
Konuşma |
would you like to go out with me tonight? expr.
|
bu gece benimle çıkar mısın? |
|
401 |
Konuşma |
would you like to go out with me tonight? expr.
|
bu gece benimle çıkar mısın? |
|
402 |
Konuşma |
will you go out with me? expr.
|
benimle çıkar mısın? |
|
403 |
Konuşma |
we can go out tonight expr.
|
bu gece dışarı çıkabiliriz |
|
404 |
Konuşma |
would you like to go out with? me this evening expr.
|
bu akşam benimle çıkar mısın? |
|
405 |
Konuşma |
can I go out? expr.
|
dışarı çıkabilir miyim? |
|
406 |
Konuşma |
don't go out on the balcony in bare feet expr.
|
çıplak ayakla balkona çıkmayın |
|
407 |
Konuşma |
we should go out and celebrate expr.
|
dışarı çıkıp bunu kutlamalıyız |
|
408 |
Konuşma |
you can go out expr.
|
çıkabilirsiniz |
|
409 |
Konuşma |
you can go out expr.
|
çıkabilirsin |
|
410 |
Konuşma |
yesterday we couldn't go out because it rained expr.
|
dün dışarı çıkamadık çünkü yağmur yağdı |
|
411 |
Konuşma |
would you like to go out? expr.
|
dışarı çıkmak ister misin? |
|
412 |
Konuşma |
don't go out on the balcony in bare feet expr.
|
çıplak ayakla balkona çıkma |
|
413 |
Konuşma |
I have to go out expr.
|
çıkmalıyım |
|
414 |
Konuşma |
you need to go out more often expr.
|
dışarıya daha sık çıkmalısın |
|
415 |
Konuşma |
she asked me to go out with her expr.
|
onunla dışarı çıkmamı istedi |
|
416 |
Konuşma |
sorry I can't go out tonight expr.
|
özür dilerim bu gece çıkamam |
|
417 |
Konuşma |
go out of town expr.
|
şehir dışına çıkmak |
|
418 |
Konuşma |
does he look like the kind of person i'd go out with? expr.
|
sence o çıkmak isteyeceğim türden birisi mi? |
|
419 |
Konuşma |
don't go out on the balcony in bare feet expr.
|
yalınayak balkona çıkma/çıkmayın |
|
420 |
Konuşma |
I want to go out expr.
|
dışarı çıkmak istiyorum |
|
Trade/Economic |
|
421 |
Ticaret/Ekonomi |
go out of business f.
|
faaliyetine son vermek |
|
422 |
Ticaret/Ekonomi |
go out of business f.
|
işi kapatmak |
|
423 |
Ticaret/Ekonomi |
go out of business f.
|
iş hayatından çıkmak |
|
424 |
Ticaret/Ekonomi |
go out to tender f.
|
ihaleye çıkmak |
|
425 |
Ticaret/Ekonomi |
go out of business f.
|
ticaretten çekilmek |
|
Gastronomy |
|
426 |
Mutfak |
go out shopping f.
|
çarşıya çıkmak |
|
Education |
|
427 |
Eğitim |
go out f.
|
cambridge üniversitesi'nde lisans derecesi almak |
|
Football |
|
428 |
Futbol |
go out for a match f.
|
maça çıkmak |
|
429 |
Futbol |
(ball) to go out of bounds over the sidelines f.
|
top sahayı sınırlayan çizgileri geçmek |
|
Slang |
|
430 |
Argo |
go out of one's head f.
|
çılgına dönmek |
|
431 |
Argo |
go out of one's head f.
|
deliye dönmek |
|
432 |
Argo |
go out of one´s mind f.
|
kafayı sıyırmak |
|
433 |
Argo |
go out of one´s mind f.
|
kafayı çizmek |
|
434 |
Argo |
go out of one's head f.
|
şalterleri atmak |
|
435 |
Argo |
go out of one's skull f.
|
sarhoş olmak |
|
436 |
Argo |
go out of one's head f.
|
şalteri atmak |
|