|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
şöyle böyle |
so so ünl.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
şöyle bir rastlaşma |
brief encounter i.
|
|
3 |
Genel |
şöyle bir karşılaşma |
brief encounter i.
|
|
4 |
Genel |
şöyle bir bakış |
a bird's-eye view i.
|
|
5 |
Genel |
şöyle bir bakma |
look-in i.
|
|
6 |
Genel |
şöyle bir bakma |
slight care i.
|
|
|
7 |
Genel |
şöyle bir bakış |
squiz [australia/new zealand] i.
|
|
8 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
survey f.
|
|
9 |
Genel |
şöyle böyle geçinmek |
manage f.
|
|
10 |
Genel |
şöyle bir okumak |
browse through f.
|
|
11 |
Genel |
hayallerinde kendini şöyle veya böyle görmek |
fancy oneself f.
|
|
12 |
Genel |
şöyle bir kızartmak (etin yüzeyini) |
sear f.
|
|
13 |
Genel |
şöyle bir uğramak |
drop by f.
|
|
14 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
take a glance f.
|
|
15 |
Genel |
şöyle bir incelemek |
walk through f.
|
|
16 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
throw a glance at f.
|
|
17 |
Genel |
şöyle bir karıştırmak |
browse through f.
|
|
18 |
Genel |
şöyle bir göz gezdirmek |
take a brief look at f.
|
|
19 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
look over f.
|
|
20 |
Genel |
bir şeye doğru şöyle bir sallamak |
take a swipe at f.
|
|
21 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
take a brief look at f.
|
|
22 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
cast a glance f.
|
|
23 |
Genel |
etrafı şöyle bir düzeltmek |
give something the once-over f.
|
|
24 |
Genel |
(filmde/dizide) şöyle bir görünmek |
cameo f.
|
|
25 |
Genel |
şöyle bir görünüvermek |
put in an appearance f.
|
|
26 |
Genel |
şöyle bir değinmek |
touch f.
|
|
|
27 |
Genel |
şöyle bir gezip dolaşmak |
jant f.
|
|
28 |
Genel |
şöyle bir göz atmak |
gallop f.
|
|
29 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
sample f.
|
|
30 |
Genel |
üstünden şöyle bir geçmek |
skim f.
|
|
31 |
Genel |
şöyle bir bakınmak |
skirr f.
|
|
32 |
Genel |
şöyle bir bakınmak |
scur f.
|
|
33 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
putter f.
|
|
34 |
Genel |
şöyle bir bakıp geçmek |
superficialise f.
|
|
35 |
Genel |
şöyle bir bakıp geçmek |
superficialize f.
|
|
36 |
Genel |
şöyle bir okumak |
supervise [obsolete] f.
|
|
37 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
survise [obsolete] f.
|
|
38 |
Genel |
şöyle bir bakmak |
glance f.
|
|
39 |
Genel |
şöyle böyle |
tolerable s.
|
|
40 |
Genel |
öyle/şöyle/böyle bir kişi/şey |
such s.
|
|
41 |
Genel |
şöyle böyle |
middling s.
|
|
42 |
Genel |
şöyle bir |
some sort of s.
|
|
43 |
Genel |
şöyle böyle |
mediocre s.
|
|
44 |
Genel |
öyle/şöyle/böyle kişiler/şeyler |
such s.
|
|
45 |
Genel |
şöyle böyle |
indifferent s.
|
|
46 |
Genel |
şöyle böyle |
so-so s.
|
|
47 |
Genel |
şöyle böyle |
not too bad s.
|
|
48 |
Genel |
şöyle böyle |
patchy s.
|
|
49 |
Genel |
şöyle doğru düzgün |
halfway decent s.
|
|
50 |
Genel |
şöyle böyle |
modified s.
|
|
51 |
Genel |
şöyle böyle |
o.k. s.
|
|
52 |
Genel |
şöyle ki |
as follows zf.
|
|
53 |
Genel |
bunu yapmak şöyle dursun |
far from doing this zf.
|
|
54 |
Genel |
şöyle ki |
namely zf.
|
|
55 |
Genel |
şöyle böyle |
in a fashion zf.
|
|
56 |
Genel |
şöyle dursun |
far from doing so zf.
|
|
57 |
Genel |
şöyle ki |
ie,id est zf.
|
|
58 |
Genel |
şöyle böyle |
fair zf.
|
|
59 |
Genel |
şöyle ki |
nominately zf.
|
|
60 |
Genel |
…şöyle dursun |
not that zf.
|
|
61 |
Genel |
şöyle bir |
glancingly zf.
|
|
62 |
Genel |
şöyle böyle |
roughly zf.
|
|
63 |
Genel |
şöyle ki |
innuendo zf.
|
|
64 |
Genel |
şöyle böyle |
slight [obsolete] zf.
|
|
65 |
Genel |
şöyle dursun |
far from ed.
|
|
66 |
Genel |
şöyle dursun |
so far from ed.
|
|
|
67 |
Genel |
mesele şöyle |
the point is that bağ.
|
|
68 |
Genel |
şöyle dursun |
much less bağ.
|
|
69 |
Genel |
şöyle ki |
in such a way that bağ.
|
|
70 |
Genel |
veya şöyle |
or so bağ.
|
|
71 |
Genel |
şöyle dursun |
still less bağ.
|
|
72 |
Genel |
hah şöyle |
very good! ünl.
|
|
Phrasals |
|
73 |
Öbek Fiiller |
hızla/şöyle bir gezdirmek/tur attırmak |
whisk (one) around f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
hızla/şöyle bir gezdirmek/tur attırmak |
whisk someone around f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(dergi, kitap, broşür gibi bir şeye) şöyle bir/hızlıca bakmak/okumak |
browse over f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(dergilere, kitaplara) şöyle bir bakmak |
browse among (something) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(dergilere, kitaplara) şöyle bir bakmak |
browse among something f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(dergi, kitap, broşür gibi bir şeye) şöyle bir/hızlıca bakmak/okumak |
browse over something f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(dergi, kitap, broşür gibi bir şeye) şöyle bir/hızlıca bakmak/okumak |
browse through something f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin altına hızla/şöyle bir bakmak |
peek under something f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
bir şeye şöyle bir bakmak |
peek in(to something) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir uğramak |
pop across f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir uğramak |
pop by f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir uğramak |
pop down f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
peek over something f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir göz gezdirmek |
leaf through f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak/göz gezdirmek |
peek through f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) şöyle bir uğramak |
dash over for something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
dip into f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
bir konuyu şöyle bir araştırmak |
dip into f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
bir konuya şöyle bir bakmak |
dip into f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
peek in on (someone or something) f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
browse among f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden şöyle bir bahsetmek |
brush over someone or something f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
cast about f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
cast around f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir uğramak |
dash over f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) şöyle bir göz atmak |
flick through (something) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(bir yere) şöyle bir bakmak |
glance around (some place) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/yere) şöyle bir bakmak |
glance around (some thing or place) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
glance at (someone or something) f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) şöyle bir göz gezdirmek/atmak |
glance through (something) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) şöyle bir okumak |
glance through (something) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
peek at (someone or something) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
peek in f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
şöyle bir bakmak |
peek over f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
altına hızla/şöyle bir bakmak |
peek under f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) altına hızla/şöyle bir bakmak |
peek underneath (something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
peep at (someone or something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üzerinden şöyle bir/göz ucuyla bakmak |
peep over (something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) şöyle bir/göz ucuyla bakmak |
peep through f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
altına hızla/şöyle bir bakmak |
peep under f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) altına hızla/şöyle bir bakmak |
peep under (something) f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) altına hızla/şöyle bir bakmak |
peep underneath (something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
hızla/şöyle bir gezdirmek/tur attırmak |
whisk around f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
üstünden şöyle bir geçmek |
skim over f.
|
|
Phrases |
|
117 |
İfadeler |
aşağıdaki gibi şöyle ki |
as follows expr.
|
|
118 |
İfadeler |
ayrıca şöyle bilinir |
also known as expr.
|
|
119 |
İfadeler |
şöyle ya da böyle |
one way or the other expr.
|
|
120 |
İfadeler |
şöyle ki |
that is to say expr.
|
|
121 |
İfadeler |
şöyle ya da böyle |
either way expr.
|
|
122 |
İfadeler |
şeref şöyle dursun |
honesty, let alone honor, was not in him expr.
|
|
123 |
İfadeler |
şöyle dursun! |
let alone expr.
|
|
124 |
İfadeler |
şöyle ki |
so much so that expr.
|
|
125 |
İfadeler |
şöyle buyurun lütfen |
kindly step this way expr.
|
|
126 |
İfadeler |
şöyle dursun |
let alone expr.
|
|
127 |
İfadeler |
yapmak şöyle dursun |
let alone do something expr.
|
|
128 |
İfadeler |
biri/bir şey şöyle dursun |
let alone someone or something expr.
|
|
129 |
İfadeler |
bir şey/bir şey yapmak şöyle dursun |
far from something/doing something expr.
|
|
Colloquial |
|
130 |
Konuşma Dili |
şöyle bir bakma |
a fleeting glance i.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
şöyle bir bakma |
a quick glance i.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
şöyle bir göz gezdirmek |
cast one's eye over f.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
bana göre/muhtemelen (bir şey olacak veya durum şöyle) |
the betting (line) is (that) expr.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
bana göre/muhtemelen (bir şey olacak veya durum şöyle) |
the betting is that expr.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
bana göre/muhtemelen (bir şey olacak veya durum şöyle) |
the betting is (that) expr.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
şöyle düşünün |
think of it this way expr.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
şöyle ki |
in that expr.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
şöyle dursun |
let alone expr.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
şöyle düşün |
think of it this way expr.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
coulda, woulda, shoulda expr.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
şöyle ki |
the thing of it is expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
(biri şöyle) düşünüyor |
(one) figures (that) expr.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
(biri şöyle) tahmin ediyor |
(one) figures (that) expr.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
(biri şöyle) öngörüyor |
(one) figures (that) expr.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
(biri şöyle) hesap ediyor |
(one) figures (that) expr.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
şöyle dedi |
all like expr.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
şöyle söyledi |
all like expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
şöyle dursun |
even less expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
şöyle dursun |
much less expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
şöyle dursun |
still less expr.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsam daha iyi (olacak) |
in case you were wondering expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
şöyle böyle |
middlin expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
ha şöyle |
now we're talking expr.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
should have, could have, would have expr.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
should have, could have, would have expr.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
should have, would have, could have expr.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
should have, would have, could have expr.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
should of, could of, would of expr.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
should of, could of, would of expr.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
should of, would of, could of expr.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
should of, would of, could of expr.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
shoulda, coulda, woulda expr.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
shoulda, coulda, woulda expr.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
shoulda, woulda, coulda expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
shoulda, woulda, coulda expr.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
(biri) şöyle/böyle yapıyor/konuşuyor |
this is (someone) expr.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
would have, could have, should have expr.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
would have, could have, should have expr.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
would have, should have, could have expr.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
would have, should have, could have expr.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
would of, could of, should of expr.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
would of, could of, should of expr.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
would of, should of, could of expr.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
would of, should of, could of expr.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
woulda, coulda, shoulda expr.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
woulda, coulda, shoulda expr.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
woulda, shoulda, coulda expr.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
woulda, shoulda, coulda expr.
|
|
Idioms |
|
179 |
Deyim |
keşke şöyle davransaydım, şunu da söyleseydim şeklinde sonradan akla gelen fikirler |
staircase wit i.
|
|
180 |
Deyim |
şöyle böyle |
a curate's egg [uk] i.
|
|
181 |
Deyim |
şöyle bir bakış |
a bird's-eye view i.
|
|
182 |
Deyim |
şöyle böyle bir şey |
curate's egg [uk] i.
|
|
183 |
Deyim |
şöyle bir bakma |
fleeting glance i.
|
|
184 |
Deyim |
şöyle bir bakınmak |
have a poke around f.
|
|
185 |
Deyim |
saçını şöyle bir fırçalamak/taramak |
run a brush through (one's) hair f.
|
|
186 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
have a captain cook f.
|
|
187 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
take a peek f.
|
|
188 |
Deyim |
şöyle bir göz atmak |
take a peek f.
|
|
189 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
run an eye over something f.
|
|
190 |
Deyim |
şöyle bir su dökünmek |
have a quick wash f.
|
|
191 |
Deyim |
şöyle bir su dökünmek |
give oneself a cat-lick f.
|
|
192 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
cast an eye over something f.
|
|
193 |
Deyim |
şöyle bir göz atmak |
dart a glance at f.
|
|
194 |
Deyim |
şöyle bir göz atmak |
have a shufti f.
|
|
195 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
run one's eye over something f.
|
|
196 |
Deyim |
şöyle bir süzmek |
flash at f.
|
|
197 |
Deyim |
şöyle bir bakmak |
cast one's eye over something f.
|
|
198 |
Deyim |
şöyle bir görünmek |
show the flag f.
|
|
199 |
Deyim |
şöyle bir göz gezdirmek |
dart a glance at f.
|
|
200 |
Deyim |
şöyle bir görünmek |
put in an appearance (at something) f.
|
|
201 |
Deyim |
(şöyle bir) bakmak |
have a peep f.
|
|
202 |
Deyim |
(şöyle bir) bakmak |
take a peep f.
|
|
203 |
Deyim |
şöyle bir bakılmak |
get the once-over f.
|
|
204 |
Deyim |
şöyle bir gözden geçirilmek |
get the once-over f.
|
|
205 |
Deyim |
şöyle bir üstünden geçilmek |
get the once-over f.
|
|
206 |
Deyim |
şöyle bir elden geçirilmek/düzeltilmek |
get the once-over f.
|
|
207 |
Deyim |
(bir şeye) şöyle bir bakmak |
cast an eye over (something) f.
|
|
208 |
Deyim |
(bir şeye) şöyle bir bakmak |
cast one's eye over (something) f.
|
|
209 |
Deyim |
şöyle bir göz gezdirmek |
cast your eye f.
|
|
210 |
Deyim |
şöyle bir göz gezdirmek |
cast your eyes f.
|
|
211 |
Deyim |
şöyle bir göz gezdirmek |
cast an eye f.
|
|
212 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
dart a glance at (someone or something) f.
|
|
213 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak |
dart a glance at (someone or something) f.
|
|
214 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz gezdirmek |
dart a glance at (someone or something) f.
|
|
215 |
Deyim |
(bir şeyi) şöyle bir gözden geçirmek |
give (something) a once-over f.
|
|
216 |
Deyim |
(bir şeyi) şöyle bir silmek/temizlemek |
give (something) a once-over f.
|
|
217 |
Deyim |
birine/bir şeye şöyle bir bakmak |
give somebody/something the once-over f.
|
|
218 |
Deyim |
birine/bir şeye şöyle bir bakmak |
give somebody/something a once-over f.
|
|
219 |
Deyim |
bir şeyi şöyle bir temizlemek |
give something a once-over f.
|
|
220 |
Deyim |
bir şeyi şöyle bir temizlemek |
give something the once-over f.
|
|
221 |
Deyim |
birine/bir şeye şöyle bir bakmak |
give someone/something the once-over f.
|
|
222 |
Deyim |
birine/bir şeye şöyle bir bakmak |
give someone/something a once-over f.
|
|
223 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak/bakmak |
have a shufti (at somebody/something) [uk] f.
|
|
224 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak/bakmak |
take a shufti (at somebody/something) [uk] f.
|
|
225 |
Deyim |
şöyle bir göz atmak |
have/take a shufti f.
|
|
226 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz atmak |
have/take a shufti (at somebody/something) [uk] f.
|
|
227 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak/göz atmak |
take a gander (at someone or something) f.
|
|
228 |
Deyim |
şöyle bir bakmak/göz atmak |
take a gander at f.
|
|
229 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir göz gezdirmek |
take a look (at someone or something) f.
|
|
230 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
take a look (at someone or something) f.
|
|
231 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak/göz atmak |
take a peek at (someone or something) f.
|
|
232 |
Deyim |
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak |
throw a glance at (someone or something) f.
|
|
233 |
Deyim |
şöyle böyle |
not much to boast about s.
|
|
234 |
Deyim |
şöyle dursun |
never mind zf.
|
|
235 |
Deyim |
hah şöyle |
good riddance expr.
|
|
236 |
Deyim |
şöyle böyle |
no great shakes expr.
|
|
237 |
Deyim |
şöyle ya da böyle |
by hook or by crook expr.
|
|
238 |
Deyim |
şöyle dursun |
not to mention expr.
|
|
239 |
Deyim |
şöyle dursun |
let alone expr.
|
|
240 |
Deyim |
şöyle yapsam daha iyi (olacak) |
i'd just as leave do something expr.
|
|
241 |
Deyim |
şöyle bir |
once-over-lightly expr.
|
|
242 |
Deyim |
şöyle böyle |
the curate's egg expr.
|
|
243 |
Deyim |
şöyle böyle |
after a fashion expr.
|
|
244 |
Deyim |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
could have, should have, would have expr.
|
|
245 |
Deyim |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
could have, should have, would have expr.
|
|
246 |
Deyim |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
could of, should of, would of expr.
|
|
247 |
Deyim |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
could of, should of, would of expr.
|
|
248 |
Deyim |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
could of, would of, should of expr.
|
|
249 |
Deyim |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
could of, would of, should of expr.
|
|
250 |
Deyim |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
coulda expr.
|
|
251 |
Deyim |
öyle olabilirdi, böyle olmalıydı, şöyle olacaktı |
coulda, shoulda, woulda expr.
|
|
252 |
Deyim |
şöyle yapsaydım da, böyle etseydim de |
coulda, shoulda, woulda expr.
|
|
253 |
Deyim |
şöyle bir |
once over lightly expr.
|
|
254 |
Deyim |
şöyle bir bakıp düşündüğünde |
when all's said and done expr.
|
|
255 |
Deyim |
şöyle bir bakıp düşündüğünde |
when everything is said and done expr.
|
|
Speaking |
|
256 |
Konuşma |
aklıma şöyle bir şey geldi |
it occurred to me that expr.
|
|
257 |
Konuşma |
arkadaşlarım beni şöyle çağırır |
that's what my friends call me expr.
|
|
258 |
Konuşma |
arkadaşlarım beni şöyle çağırırlar |
that's what my friends call me expr.
|
|
259 |
Konuşma |
bakın şöyle açıklayayım |
let me put it in that way expr.
|
|
260 |
Konuşma |
durum şöyle |
here's the situation expr.
|
|
261 |
Konuşma |
dur sana bir bakayım şöyle |
let me get a look at you expr.
|
|
262 |
Konuşma |
ha şöyle! |
there you are! expr.
|
|
263 |
Konuşma |
ha şöyle! |
now you're talking expr.
|
|
264 |
Konuşma |
içimde (şöyle ... olacakmış gibi) bir his var |
I just have this feeling expr.
|
|
265 |
Konuşma |
olay şöyle |
here's the deal expr.
|
|
266 |
Konuşma |
otur şöyle |
take a seat expr.
|
|
267 |
Konuşma |
şöyle açıklayayım |
let me put it this way expr.
|
|
268 |
Konuşma |
şöyle ifade edeyim |
let me put it this way expr.
|
|
269 |
Konuşma |
şöyle bir fikrim var |
I have this idea expr.
|
|
270 |
Konuşma |
şöyle anlatayım |
let me put it this way expr.
|
|
271 |
Konuşma |
şöyle demek daha uygun sanırım |
I should say expr.
|
|
272 |
Konuşma |
şöyle bir bakıp düşündüğünde |
when all is said and done expr.
|
|
273 |
Konuşma |
şöyle ifade edeyim |
let's put it this way expr.
|
|
274 |
Konuşma |
şöyle yapacağız |
here's the deal expr.
|
|
275 |
Konuşma |
şöyle oldu |
it was like this expr.
|
|
276 |
Konuşma |
size şöyle anlatayım |
I'll put it to you this way expr.
|
|
277 |
Konuşma |
şöyle söyleyelim |
let me put it this way expr.
|
|
278 |
Konuşma |
şöyle böyle |
all right expr.
|
|
279 |
Konuşma |
şöyle yapıyorsun |
I'll tell you what you do expr.
|
|
280 |
Konuşma |
şöyle izah edeyim |
let me put it this way expr.
|
|
Trade/Economic |
|
281 |
Ticaret/Ekonomi |
şöyle böyle |
fair s.
|
|
Politics |
|
282 |
Siyasal |
olayı şöyle anlatmak |
relate the incident as follows f.
|
|
Computer |
|
283 |
Bilgisayar |
alan şöyle olmalı |
field must be expr.
|
|
284 |
Bilgisayar |
şöyle fısıldıyor |
whispers expr.
|
|
285 |
Bilgisayar |
şöyle dedi |
says expr.
|
|
286 |
Bilgisayar |
şöyle düşünüyor |
thinks expr.
|
|
287 |
Bilgisayar |
ve şöyle olmalı |
and must be expr.
|
|
Archaic |
|
288 |
Eski Kullanım |
şöyle ki |
even zf.
|
|
Slang |
|
289 |
Argo |
şöyle bir bakmak |
take a captain cook [uk] f.
|
|
290 |
Argo |
şöyle bir incelemek |
take a captain cook [uk] f.
|
|
291 |
Argo |
şöyle böyle |
aight exclam.
|
|
292 |
Argo |
şöyle böyle |
aight exclam.
|
|
British Slang |
|
293 |
İngiliz Argosu |
şöyle bir uğramak |
bob f.
|
|
294 |
İngiliz Argosu |
tanımak amacıyla şöyle bir tur atmak |
go off for a gander f.
|
|