bir şey için bir şey - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir şey için bir şey



"bir şey için bir şey" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Latin
bir şey için bir şey quid pro quo expr.

"bir şey için bir şey" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey means i.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece i.
bir şey için ayrılmış para a put away i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma tiff i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma squabble i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma bickering i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma spat i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma fuss i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma pettifoggery i.
önemsiz bir şey için yapılan tartışma bicker i.
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey first mentioned i.
bir şey için teşekkür eden kimse thanksgiver i.
eylemde bulunmak veya bir şey üretmek için gerekli teçhizat material i.
bir şey yapmak için kafayı kullanma headwork i.
belirli bir eylemin, yaşam tarzının sonucu için ayrılmış şey heritage i.
bir şeyi aniden sonlandırdığı için giyotine benzetilen şey guillotine i.
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık drop i.
sabit bir talebi karşılamak için kullanılan şey fodder i.
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey praecognita i.
belirli bir amaç için donatılıp bir araya getirilen şey preparation i.
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması poecilonymy i.
belirli bir zaman için önemli olan şey substantial i.
satılık bir şey biri için ayrılmak be spoken for f.
zemin hazırlamak (bir şey yapabilmek için) position oneself to do something f.
bir şey için çabalamak strive at f.
bir şey için kalmak stick around for f.
bir şey için fırsat kollamak be out to f.
bir şey için sağ kolunu feda etmek give eyeteeth for f.
bir şey için hazırlamak make ready for f.
bir şey için her şeyini vermek give eyeteeth for f.
bir şey için birine borçlu olmak have someone to thank for f.
kendini bir şey için hazırlamak brace oneself for f.
birinden bir şey için özür dilemek make amends to someone for something f.
bir şey için birini sıkıştırmak press someone for something f.
izin almak (birinden bir şey için) be in the clear with f.
bir şey için deli olmak go gaga over f.
birine bir şey yapması için baskı yapmak press someone to f.
bir şey yapmak için cesaretini toplamak get up the nerve to f.
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak flavor f.
bir şey için göz kulak olmak keep an eye out for f.
bir şey için emek harcamak work at f.
belirli bir şey yapabilmek için yaşı tutmamak be underage f.
parası olmak (bir şey için) afford f.
birinin bir şey yapması için ısrar etmek press someone to f.
gerekmek (bir şeyin çalıştırılması veya tamamlanması için belirli bir şey) take f.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid f.
birisi ya da bir şey için uykusu kaçmak lose sleep over someone or something f.
bir kimsenin bir şey için hazır veya uygun olmasını sağlamak fit for f.
(kötü bir şey için) kandırmak inveigle f.
bir şey için hazırlanmak make ready for f.
bir şey için zaman harcamak spend time on something f.
bir şey için kavga etmek struggle f.
bir şey için kavga etmek fight for something f.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone over something f.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone about something f.
birisi için bir şey ayırmak earmark something for someone f.
birini bir şey için eğitmek educate someone for something f.
birine bir şey yapması için yetki vermek empower someone to do something f.
birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak enable someone to do something f.
birine bir şey yapması için yalvarmak entreat someone to do something f.
birisiyle bir şey için kavga etmek feud with someone about something f.
birisiyle bir şey için kavga etmek feud with someone over something f.
bir şey için hazırlanmak get ready for something f.
bir şey için tahminde bulunmak guess at something f.
birisiyle bir şey için tartışmak haggle with someone over something f.
bir şey için kasabaya gitmek/inmek go to town for something f.
birini bir şey için asmak hang someone for something f.
bir şey için çalışmak work for something f.
bir şey için çalışmak labor for something f.
bir şey için gayret etmek strive for f.
(sahip olamayacağı bir şey için birinin) iştahını kabartmak tantalize f.
(sahip olamayacağı bir şey için birinin) iştahını kabartmak tantalise f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak niggle f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak pettifog f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak bicker f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak squabble f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak brabble f.
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak quibble f.
bir şey için para toplamak raise money for something f.
bir şey için para biriktirmek save money for something f.
bir şey için zaman bulmak get around to f.
(bir şey için) bir dakika ayırmak take a moment (for something/to do something) f.
(bir şey için) bir dakikasını ayırmak take a moment (for something/to do something) f.
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak flavour f.
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak buddy up f.
(bir şey elde etmek için) birisiyle samimiyet kurmak buddy up f.
bir şey için birine sinirli olmak be angry with someone for something f.
bir şey için endişe duymak be concerned for something f.
bazı etkiler yaratmak için bir şey eklemek ya da serpiştirmek lace f.
bir şey bulmak için (bir yeri) dolaşmak troll f.
(biri/bir şey için) mezar olmak entomb f.
kötü bir şey için ayartmak enveigle f.
kötü bir şey için ayartmak inveigle f.
(birini, bir grubu) bir şey yapmak için ikna etmeye çalışmak woo f.
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalışmak militate f.
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalıştırmak militate f.
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak bone f.
(bir şey için) zaman ayarlamak book f.
(bir şey için) zaman belirlemek book f.
(bir şey için) kiralanmak book f.
(bir şey için) ayarlanmak book f.
(bir şey için) ulaşım aracı ayarlamak book f.
(bir şey için) alana veya kapasiteye sahip olmak hold f.
(geçmişte kalan bir şey için) kafa patlatmak retrospect f.
hayır için bir şey yapmak do something for charity f.
(belirsiz bir şey için) değerli bir şeyi riske atmak gamble f.
(bir şey için) yoğun çaba sarf etmek hustle f.
bilgi edinmek veya yeni bir şey fark etmek için dikkatle elden geçirmek glean f.
(video oyunlarında) kademe atlamak veya bir şey kazanmak için görevi tekrar yapmak grind f.
(birisi veya bir şey için) harekete geçmek leg f.
(bir şey için) bir durumu varsaymak posit on f.
(bir şey için) bir durumu temel almak posit on f.
(bir şey için) bir durumu varsaymak posit upon f.
(bir şey için) bir durumu temel almak posit upon f.
(bir şey için) politika geliştirmek posture f.
(bir şey için) tutum geliştirmek posture f.
(bir şey için) planlama yapmak posture f.
(bir şey) için çok ağır olmak outweigh f.
(bir şey) için külfetli olmak outweigh f.
başkası için bir şey dilemek pray f.
(bir şey için) kaynak yaratmak squeeze in f.
biri ya da bir şey için kullanışlı useful for s.
(bir şey) için ayrılmış of ed.
(bir şey için) ön şart anlamına gelen ön ek pre- ök.
(bir şey) için güvenli anlamı veren bir son ek worthy snk.
Phrasals
bir alanı bir şey yapmak için ayırmak zone something as something f.
birisiyle bir şey için pazarlık yapmak haggle with someone over something f.
(birini bir şey) yapması için kandırmak beguile (someone) into (doing something) f.
(birini bir şey) yapması için ayartmak beguile (someone) into (doing something) f.
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile (someone) into (doing something) f.
(birini bir şey) yapması için kandırmak beguile someone into something f.
(birini bir şey) yapması için ayartmak beguile someone into something f.
(birine bir şey) yaptırmak için her türlü çareye başvurmak beguile someone into something f.
(birini bir şey) yapmaması için kandırmak beguile someone out of something f.
(birini bir şey) yapmaması için ayartmak beguile someone out of something f.
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak beguile someone out of something f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about (someone or something) f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood about someone or something f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood on someone or something f.
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak brood over someone or something f.
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek oblige (one) by (doing something) f.
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek oblige someone by something f.
(bir şey) yapmak için uğramak/girip çıkmak zip by f.
(birini bir şey için) onurlandırmak cite (one) for (something) f.
(birine bir şey için) şükranlarını sunmak cite (one) for (something) f.
(birini bir şey için) suçlamak cite (one) for (something) f.
(birisi ya da bir şey) için para toplamak collect for (someone or something) f.
(biri ya da bir şey) için (bir şeyi) taramak comb (something) for (someone or something) f.
biri ya da bir şey için bir şeyi taramak comb something for someone or something f.
birini bir şey yapması için aldatmak con (someone) into (something) f.
birini bir şey yapması için aldatmak con someone into something f.
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek contribute something (to someone) (for someone or something) f.
(bir şey) için kuzeye gelmek come up for (something) f.
(bir şey) için uygun olmak/düşmek come up for (something) f.
(bir şey) için münasip olmak come up for (something) f.
(bir şey için birini) suçlamak chalk up f.
(bir şey için birini) suçlamak chalk something up f.
(birini bir şey için) önceden uyarmak forewarn (someone) about (something) f.
(birini bir şey için) ikaz etmek forewarn (someone) about (something) f.
(birini bir şey için) önceden uyarmak forewarn someone about something f.
(birini bir şey için) ikaz etmek forewarn someone about something f.
(birini bir şey için) önceden uyarmak forewarn someone of something f.
(birini bir şey için) ikaz etmek forewarn someone of something f.
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek adapt (something) for (something) f.
(bir şeyi bir şey için) değiştirmek/dönüştürmek adapt (something) for (something) f.
(bir şeyi bir şey için) uygun hale getirmek adapt something for something f.
(bir şeyi bir şey için) değiştirmek/dönüştürmek adapt something for something f.
bir şey için destek toplamak agitate for something f.
bir şey için teşvik etmek/körüklemek agitate for something f.
bir şey için teşvik etmek/körüklemek agitate for f.
bir şey için destek toplamak agitate for f.
biri için bir şey satın almak buy something for someone f.
bir şey için somurtmak/surat asmak sulk over something f.
birini bir şey için ödüllendirmek reward someone for something f.
birisini bir şeye (yarışma vb) hazırlamak/bir şey için (yarışma vb) yetiştirmek coach someone for something f.
bir şey için çalışmak work for f.
birini bir şey için azarlamak admonish someone for something f.
bir şey için grev yapmak strike for something f.
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak tempt someone to do something f.
bir şey için birisiyle mülakat yapmak interview with someone for something f.
biri için bir şey satın almak purchase something for someone f.
birisini bir şey için takdir etmek commend someone for something f.
bir kimsenin bir şey için gereken şeyleri karşılamasını sağlamak qualify someone for something f.
bir şey için biriyle yarışmak/mücadele etmek race someone for something f.
bir kimseyi bir şey için yeterli hale getirmek qualify someone for something f.
birini bir şey için geri yollamak/göndermek send someone back for something f.
birisini bir şey için suçlamak blame someone for something f.
bir şey için yanıp tutuşmak ache for something f.
birini bir şey (iş) için göndermek send someone for something f.
birisi için bir şey ayırmak lay something aside for someone f.
birisini bir şey için methetmek commend someone for something f.
bir şey için birini sıkıştırmak pester someone into something f.
bir şey için sıraya girmek/kuyruk yapmak line up for something f.
birini bir şey için azarlamak rebuke someone for something f.
birisini bir şey için övmek commend someone for something f.
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak entice someone to do something f.
bir şey için birleşmek unite for something f.
birini (bir şey yapması için) kışkırtmak incite someone into doing something f.
birini bir şey için azarlamak reprimand someone for something f.
birisi için bir şey bırakmak leave something for someone f.
birini bir şey için aşağıya yollamak/göndermek send someone down for something f.
bir şey için gönüllü olmak volunteer for something f.
bir şey için yanıp tutuşmak hurt for something f.
birini bir şey için azarlamak scold someone for something f.
Birini dışarıya bir şey (yemek vb.) için davet etmek ask someone out to something f.
bir şey/iş için birini seçmek tab someone for something f.
birine bir şey yapması için elle işaret etmek motion for someone to do something f.
bir şey için entrika düzenlemek scheme for f.
birisine bir şey için teşekkür etmek thank someone for something f.
bir şey için para biriktirmek save up for something f.
bir şey için somurtmak/surat asmak sulk about something f.
bir şey için ter dökmek/çok çalışmak sweat for f.
bir şeyin ödemesini yapmak (bir şey için) ödeme yapmak pay on something f.
birini bir şey yapması için kandırmak maneuver someone into something f.
birini (bir şey yapması için) kışkırtmak provoke someone into something f.
bir şey için birinden özür dilemek apologize to someone for something f.
bir şey için prova yapmak rehearse for something f.
bir şey için birinden şüphelenmek suspect someone of something f.
birini bir şey (iş) için göndermek send somebody on something f.
birine (alınacak bir şey/hediye için) katkıda bulunmak kick in on something for someone f.
bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak murder on something f.
bir şey için entrika düzenlemek plot for f.
bir şey için ter dökmek sweat over something f.
bir şey için çok harcamak spend something for something f.
birisiyle bir şey için anlaşma yapmak contract with someone for something f.
bir şey için yola çıkmak hit out for something f.
bir şey için ödeme yapmak fork out money (for something) f.
bir şey için ödeme yapmak fork money out (for something) f.
bir şey için harcama yapmak fork out money (for something) f.
bir şey için ödeme yapmak fork over (some money) f.
bir şey için harcama yapmak fork money out (for something) f.
bir şey için harcama yapmak fork over (some money) f.
bir şey için ödeme yapmak fork (some money) over f.
bir şey için harcama yapmak fork (some money) over f.
bir şey için ödeme yapmak lay out (money) for something f.
bir şey için harcama yapmak lay out (money) for something f.
bir şey için ödeme yapmak shell out (money) for something f.
bir şey için harcama yapmak shell out (money) for something f.
bir şey için ödeme yapmak shell (money) out for something f.
bir şey için harcama yapmak shell (money) out for something f.
(bir şey için) sıraya girmek line up for something f.
(belirli bir şey için) gerçekleşene kadar beklemek wait out f.
(bir şey için) kuyruğa girmek line up for something f.
(bir şey için) bir şeye ara vermek break for something f.
(bir şey için) birine baskı yapmak pressure someone into something f.
(bir şey için) bağırıp çağırmak shout about f.
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek save money toward something f.
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak lay something out f.
(bir şey için) şöyle bir uğramak dash over for something f.
(bir şey ya da birisi) için kampanya ya da gösteri yapmak crusade for (someone or something) f.
(bir şey) için (birini ya da kendini) suçlamak curse (someone or oneself) for (something) f.
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek desert (someone or something) for (someone or something) f.
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek desert (someone or something) to (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle bir şey için) kira sözleşmesi yapmak lease (something) to (someone or something) f.
biriyle bir şey için kira sözleşmesi yapmak lease something (out) to someone f.
birini bir şey için heyecanlandırmak excite someone about something f.
birini/bir şeyi bir şey için beklemek expect someone or something for something f.
(bir şey için bir şey) sarf etmek expend (something) for (something) f.
(bir şey için bir şey) harcamak expend (something) for (something) f.
(bir şey için bir şey) vermek expend (something) for (something) f.
(bir şey için) bir miktar para harcamak expend (something) for (something) f.
(birisi/bir şey için bir şey) harcamak expend (something) on (someone or something) f.
(birisi/bir şey için bir şey) sarf etmek expend (something) on (someone or something) f.
bir şey için bir şey ödemek expend something for something f.
bir şey için belli bir miktarda ödeme yapmak expend something for something f.
bir şey için belli miktarda para ödemek expend something for something f.
bir şey için bir şey kullanmak expend something in something f.
bir şey için bir şey tüketmek expend something in something f.
(biri/bir şey) için göz yaşı dökmek weep for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için ağlamak weep for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak weep for (someone or something) f.
birinden/bir şeyden bir şey için resmi istekte/talepte bulunmak requisition something from someone or something f.
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak seal something off from someone or something f.
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak seal something off f.
(bir şey) için görevlendirmek detail for (something) f.
birini bir şey için görevlendirmek detail someone for something f.
(birini/bir şeyi bir şey) için rahatsız etmek devil (someone or something) for (something) f.
(birinin bir şey) için canını sıkmak devil (someone or something) for (something) f.
(birinin) bir şey için sinirini bozmak devil (someone or something) for (something) f.
(birine bir şey) için musallat olmak devil (someone or something) for (something) f.
(birini bir şey) için daraltmak devil (someone or something) for (something) f.
(birine bir şey) için rahat vermemek devil (someone or something) for (something) f.
(birinin bir şey için) başını ağrıtmak devil (someone or something) for (something) f.
(birini/bir hayvanı bir şey) için rahatsız etmek devil (someone or an animal) for something f.
(birine/bir hayvana bir şey) için musallat olmak devil (someone or an animal) for something f.
(birini/bir hayvanı bir şey) için daraltmak devil (someone or an animal) for something f.
(birine/bir hayvana bir şey) için rahat vermemek devil (someone or an animal) for something f.
(biri/bir şey) için tasarlamak gear to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için tasarlamak gear toward (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için geri ele geçirmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için almak get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için ele geçirmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için telafi etmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için bulup getirmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için almak get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için ele geçirmek get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için elde etmek get (something) for (someone or something) f.
(bir yer veya şey) için savaşmak battle for f.
(bir yer veya şey) için savaş vermek battle for f.
(bir yer veya şey) için mücadele etmek battle for f.
(birini bir şey için) ayağa kaldırmak rouse (one) to (something) f.
(birini bir şey için) harekete geçirmek rouse (one) to (something) f.
(birini bir şey için) ayaklandırmak rouse (one) to (something) f.
(birini bir şey yapması için) mahkemeye çağırmak subpoena (someone or something) to (do something) f.
(bir şey yapması için birine) mahkeme celbi göndermek subpoena (someone or something) to (do something) f.
(bir şey yapması için birine) çağrı belgesi göndermek subpoena (someone or something) to (do something) f.
(bir şey yapması için birine) çağrı kağıdı göndermek subpoena (someone or something) to (do something) f.
(bir şey) yemek için dışarı çıkmak go out for (something) f.
(bir şey) yemek için bir yere gitmek go out for (something) f.
bir şey için kullanılmak go toward someone or something f.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow upon (someone or something) f.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow upon (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek grow upon (someone or something) f.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow on (someone or something) f.
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek grow on (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek grow on (someone or something) f.
(bir şey) için yalvarmak grub for (something) f.
(bir şey) için arsızca/yüzsüzce yalvarmak grub for (something) f.
bir şey çıkarmak için yeri kazmak grub for f.
bir şey için yalvarmak grub for f.
bir şey için arsızca/utanmadan yalvarmak grub for f.
(biriyle bir şey) için pazarlık etmek haggle with (one) over (something) f.
(birinin bir şey yapması için) aklını çelmek nudge (someone) into (doing) (something) f.
(birini bir şey yapması için) tatlı sözle kandırmak nudge (someone) into (doing) (something) f.
(birini bir şey yapması için) tatlılıkla ikna etmek nudge (someone) into (doing) (something) f.
birini bir şey için azarlamak reproach someone for something f.
birini bir şey için kınamak reproach someone for something f.
birini bir şey için eleştirmek reproach someone for something f.
birini bir şey için suçlamak reproach someone for something f.
birine bir şey için sitem etmek reproach someone for something f.
birine bir şey için serzenişte bulunmak reproach someone for something f.
birini bir şey için azarlamak reprove someone for something f.
birini bir şey için kınamak reprove someone for something f.
birini bir şey için eleştirmek reprove someone for something f.
birini bir şey için suçlamak reprove someone for something f.
birine bir şey için sitem etmek reprove someone for something f.
birine bir şey için serzenişte bulunmak reprove someone for something f.
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için harekete geçirmek stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için canlandırmak stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için kışkırtmak stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için kızıştırmak stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
(birini/bir şeyi bir şey yapması) için heyecanlandırmak stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
(birini/bir hayvanı) bir şey için harekete geçirmek stimulate (someone or an animal) into something f.
(birini/bir hayvanı) bir şey için heyecanlandırmak stimulate (someone or an animal) into something f.
(birini bir şey) için evine davet etmek/çağırmak have (someone) over (for something) f.
birini bir şeyden dolayı/bir şey için onurlandırmak honor someone for something f.
birinin bir şeyden dolayı/bir şey için gururunu okşamak honor someone for something f.
birini bir şeyden dolayı/bir şey için onore etmek honor someone for something f.
birini bir şeyden dolayı/bir şey için kutlamak honor someone for something f.
bir şey yaptırmak için yakasına yapışmak badger into f.
bir şey yaptırmak için yakasından düşmemek badger into f.
bir şey yaptırmak için başının etini yemek badger into f.
bir şey yaptırmak için rahat vermemek badger into f.
bir şey yaptırmak için taciz etmek badger into f.
bir şey yaptırmak için kafa ütülemek badger into f.
bir şey yaptırmak için askıntı/musallat olmak badger into f.
bir şey yaptırmak için birinin yakasına yapışmak badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birinin yakasından düşmemek badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birinin başının etini yemek badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birine rahat vermemek badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birini taciz etmek badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birinin kafasını ütülemek badger someone into something f.
bir şey yaptırmak için birine askıntı/musallat olmak badger someone into something f.
(biri/bir şey) için pazarlık etmek bargain for (someone or something) f.
bir şey için pazarlık etmek bargain for f.
bir şey için pazarlık etmek bargain over f.
(biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek bargain for (someone or something) with (someone) f.
(biri/bir şey) için mücadele etmek campaign for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için seferber olmak campaign for (someone or something) f.
(bir şey) için (birine/bir şeye) güvenmek look to (someone or something) for (something) f.
(bir şey) için (birine/bir şeye) bel bağlamak look to (someone or something) for (something) f.
(bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak look to (someone or something) for (something) f.
birini/bir şeyi bir şey için takdir etmek recognize someone or something for something f.
birini/bir şeyi bir şey için onurlandırmak recognize someone or something for something f.
birini/bir şeyi bir şey için övmek recognize someone or something for something f.
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak represent to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak represent to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şey anlamına gelmek represent to (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak represent to (someone or something) f.
(bir şey için birini/bir şey) seçmek select (someone or something) for (something) f.
belirli bir amaç/görev için (birini/bir şey) seçmek select (someone or something) for (something) f.
(biri için birini/bir şey) seçmek select (someone or something) for (someone) f.
biri/bir şey için birini/bir şey seçmek select someone or something for someone or something f.
(birini bir şey) yapması/vermesi için sıkıştırmak squeeze (something) out of (someone) f.
birine bir şey alması için borç vermek stake someone to something f.
birine bir şey alması için para vermek stake someone to something f.
(birini) sürekli bir şey yapması için sıkıştırmak stay after (someone) f.
bir şey yapması için (birinin) tepesine binmek stay after (someone) f.
(bir şey) yapmak için harekete geçirmek stir to (something) f.
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek stir someone into something f.
birini bir şey yapmak için harekete geçirmek stir someone to something f.
biri/bir şey için boşa harcamak waste something on someone or something f.
biri/bir şey için boşa sarf etmek waste something on someone or something f.
biri/bir şey için israf etmek waste something on someone or something f.
biri/bir şey için heba etmek waste something on someone or something f.
biri/bir şey için boşa tüketmek waste something on someone or something f.
biri/bir şey için çarçur etmek waste something on someone or something f.
(kendini/bir şeyi bir şey) için tahsis etmek commit (oneself or something) for (something) f.
birini/bir şeyi bir şey için tahsis etmek commit someone or something for something f.
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak set someone or something up as something f.
birini/bir şeyi bir şey yapmak için gerekli düzenlemeleri yapmak set someone or something up as something f.
(bir şey) için çaba göstermemek mail (something) in f.
planında/programında bir şey için yer açmak work in f.
planında/programında bir şey için yer açmak work into f.
(biri/bir şey) için aracılık etmek intercede for (someone or something) f.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek splice together f.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek splice together f.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek splice together f.
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek squander something on someone or something f.
bir şeyi biri/bir şey için boşa harcamak squander something on someone or something f.
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek squander something on someone or something f.
(biri/bir şey) için bir şey önermek suggest for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek suggest for (someone or something) f.
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey önermek suggest for (someone or something) f.
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey tavsiye etmek suggest for (someone or something) f.
(bir şey) için bir şey önermek suggest for (something) f.
(bir şey) için bir öneride bulunmak suggest for (something) f.
(bir şey) için bir şey tavsiye etmek suggest for (something) f.
(bir şey) için bir tavsiyede bulunmak suggest for (something) f.
birini (bir şey) için önermek suggest for (something) f.
(birini) bir şey için tavsiye etmek suggest for (something) f.
(bir şey için) telgrafla istek yollamak wire ahead (for something) f.
(bir şey) için yoğun çaba sarf etmek work toward (something) f.
kısa bir zaman dilimi için (bir çok şey) planlamak jam with (something) f.
bir şey için pazarlık etmek jew (one) down f.
(biriyle/bir şeyle bir şey) için çalışmak join (someone or something) to (something) f.
(biriyle/bir şeyle bir şey) yapmak için çalışmak join (someone or something) to (something) f.
(bir şey için birine) katılmak join (someone) to (something) f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak keep (something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak keep (something) for (someone or something) f.
(bir şey) için (birinin) iznini almak run (something) by (one) f.
(bir şey) için (birinden) izin almak run (something) by (one) f.
programında biri/bir şey için programında yer açmak pen in f.
biri/bir şey için programında zaman yaratmak pen in f.
(bir şey) için kenara para koymak put (something) toward (something) f.
(bir şey) için para ayırmak put (something) toward (something) f.
parayı (bir şey, borç, fatura) için kullanmak put (something) toward (something) f.
(bir şey) için (bir şey) sarf etmek put (something) toward (something) f.
(bir şey) için (bir şey) harcamak put (something) toward (something) f.
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak put (something) toward (something) f.
bir şey için hak kazanmak qualify for something f.
bir şey için gerekli niteliklere sahip olmak qualify for something f.
bir şey için yeterli olmak qualify for something f.
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek quibble with (someone) f.
(biriyle) incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için tartışmak quibble with (someone) f.
biri için/birine bir şey almak get something for someone f.
biri için bir şey edinmek get something for someone f.
bir şey için bir şey almak get something for something f.
(bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek put (something) at (some amount of money) f.
biri için bir kenara bir şey ayırmak set something aside for someone f.
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) dövüşmek fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kapışmak fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
(birine/bir hayvana) bir şey yaptırmak için gözünü korkutmak frighten (someone or an animal) into doing something f.
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (an amount of) (money) on (something) f.
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (money) on something f.
biri/bir şey için değerli olmak credit to someone or something f.
biri/bir şey için onur kaynağı olmak credit to someone or something f.
birine bir şey için büyük saygı/hayranlık duymak admire someone for something f.
(birine bir şey) için büyük saygı/hayranlık duymak admire (one) for (something) f.
(birini bir şey) için azarlamak admonish (one) for (something) f.
(birine bir şey) için fırça çekmek/atmak admonish (one) for (something) f.
(birini bir şey) için paylamak admonish (one) for (something) f.
(birini bir şey) için uyarmak admonish (one) for (something) f.
(birinin bir şey) için kulağını çekmek admonish (one) for (something) f.
bir şey için bir şeyin ilanını vermek advertise something for something f.
bir şeyi bir şey için ilana çıkarmak advertise something for something f.
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek advertise something for something f.
(biri/bir şey) için ilan vermek advertise for (someone or something) f.
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) advertise for (someone or something) f.
bir şey için çabalamak/uğraşmak aim for something f.
bir şey için yoğun çaba göstermek aim for something f.
bir şey için çabalamak/uğraşmak aim at something f.
bir şey için yoğun çaba göstermek aim at something f.
bir şey için bir şey ayırmak allow something for something f.
bir şey için uygun miktarda bir şey ayırmak allow something for something f.
bir şey için uygun zamanı, parayı, yeri ayırmak allow something for something f.
bir şey için bir şeyi hesaba katmak allow something for something f.
bir şey için bir şeyi düşünerek hareket etmek allow something for something f.
(birini bir şey) için azarlamak admonish (one) for (something) f.
(birine bir şey) için fırça çekmek/atmak admonish (one) for (something) f.
(birini bir şey) için paylamak admonish (one) for (something) f.
(birini bir şey) için uyarmak admonish (one) for (something) f.
(birinin bir şey) için kulağını çekmek admonish (one) for (something) f.
bir şey için bir şeyin ilanını vermek advertise something for something f.
bir şeyi bir şey için ilana çıkarmak advertise something for something f.
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek advertise something for something f.