halinde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

halinde



"halinde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
General
halinde in zf.
halinde on zf.
halinde inne zf.
halinde in process of ed.
halinde in the act of ed.
halinde in the event of ed.
halinde in case of ed.
Phrases
halinde to the extent that expr.
halinde in case of something expr.
Colloquial
halinde in the case of expr.
halinde in case of something expr.
Technical
halinde granulated s.
halinde in case of expr.

"halinde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kızarmış ekmek (dilim halinde) toast i.
uyku halinde dormant s.
General
toz halinde olma powderiness i.
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (yer) takeaway i.
sekiz yaprak halinde katlanmış kağıt tabakası eightvo i.
gaz halinde olma durumu gaseousness i.
parça halinde olma özelliği fragmentariness i.
grup halinde sözde ciddi bir maksatla seyahat etme junketing i.
taş yığını halinde anıt cairn i.
alan (şerit halinde uzanan) swath i.
taş yığını halinde mezar cairn i.
tabakalar halinde dizilim delamination i.
ekip halinde çalışma ruhu team spirit i.
dalgalar halinde yayılma surge i.
kanun halinde toplama codification i.
paket halinde atık package waste i.
zamanı çok hassas dilimler halinde ölçen alet chronometer i.
tabaka halinde pamuk batting i.
kabuğu ince pullar halinde dökülme (ağaç) exfoliating i.
beş dizelik bölümler halinde yazılmış eser pentastich i.
dizi halinde yayınlanan karikatür cartoon i.
ince bir tabaka halinde olan parça flake i.
sos tehlike halinde verilen imdat sinyali sos i.
akın halinde gitme surge i.
beraberlik halinde oynanan el rubber i.
takım halinde olma teaming i.
kıvrımlar halinde duran kumaş drapery i.
i halinde isim fiil supine i.
tek sıra halinde yürüme defiling i.
büyük kütleler halinde yüzen esmer yosun sargassum i.
küçük lokmalar halinde yeme nibbling i.
bir bütün halinde toplama embodying i.
bir bütün halinde toplayan embodier i.
sıvı halinde atık effluent i.
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt nebulizer i.
bir sıvının sprey halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt nebuliser i.
hükümet halinde olmayan nongovernment i.
yapım halinde yol road under construction i.
toz halinde madde dust i.
pul halinde ayrılıp düşen flaking i.
alabora olması halinde otomatik olarak düzgün duruma gelen küçük bot self-righting i.
sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan) take-out i.
kendi halinde insan an honest joe i.
saplantı halinde japon anime/manga tutkunu insan otaku i.
denizde kendi halinde yüzen şeyler drift stuff i.
ancak bir kişinin sığabileceği çekmece benzeri kompartmanlar halinde uyunacak yer capsule hotel i.
yüklü/yığın halinde aktarım bulk transfer i.
koro halinde/hep birlikte şarkı/marş söyleme sing-along i.
taslak halinde olma sketchiness i.
kilise apsisinde yükselen sıralar halinde yer alan din görevlilerinin oturma yeri synthronon i.
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips i.
ruh halinde ani değişimler mood changes i.
ruh halinde ani değişimler mood swings i.
ishal halinde gelen dışkı squit i.
kümeler halinde büyüyen bir çimen türü bunch grass i.
kişinin tek paragraf halinde kısa özgeçmişi bio statement i.
kişinin tek paragraf halinde kısa özgeçmişi biographical statement i.
satırlar ve sütunlar halinde düzenlenmiş veri seti tabular array i.
belirli bir uzunlukta kütükler halinde kesilmiş yakacak odun tallwood i.
panik halinde olma affrightment [obsolete] i.
taş yığını halinde mezar carn i.
yüzlükler halinde ayırma centuriation i.
nesnelerin düz bir çizgi halinde hizalanması alineation i.
nesneleri düz bir çizgi halinde hizalayan kimse aliner i.
nesnelerin düz bir çizgi halinde hizalanması allineation i.
(çin'de) kırsal alanlardan kitleler halinde şehre göç etmiş genç nesil ant tribe i.
bir birim halinde elleçlenebilen paketlenmiş öğeler unitized load i.
birimleri partiler halinde düzenleyen kimse unitizer i.
birimleri partiler halinde düzenleyen şey unitizer i.
derileri tuzlayıp yataklar halinde katlayan deri işçisi bedder i.
tabletler halinde satılan katışıksız bir beyaz kurşun çeşidi krems lead i.
balkanlar'da dağınık topluluklar halinde yaşayan bir halk vlach i.
balkanlar'da dağınık topluluklar halinde yaşayan bir halkın konuştuğu rumence lehçesi vlach i.
balkanlar'da dağınık topluluklar halinde yaşayan bir halk walach i.
balkanlar'da dağınık topluluklar halinde yaşayan bir halkın konuştuğu rumence lehçesi walach i.
ambalajlamak için ayakkabıları veya çorapları çift halinde düzenleyen işçi mater i.
sıralar halinde ekim yapabilmek için toprağı işaretlemek üzere kullanılan alet veya parça marker i.
küçük fırfırlar halinde plilenmiş malzeme şeridi quilling i.
kamu kaynaklarına erişimi olanların yetkili konumda bulunanlarla anlaşma halinde yaptığı bir dolandırıcılık bobol i.
küçük ve yuvarlak porsiyonlar halinde servis edilen balık, et veya etli börek medallions i.
stadyumdaki izleyicilerin birbirine izleyen bölümler halinde ayağa kalkarak kollarını kaldırıp sonra da oturarak yarattıkları dalgalanma efekti mexican wave i.
yalnızca birkaç yüz mikrometrelik çapı bulunan ve kan gibi sıvılarda süspansiyon halinde tutulabilen çok küçük kabarcık microbubble i.
(insanları, hayvanları) grup halinde bir araya getirmek herd together i.
özellikle kale duvarının tepesine inşa edilen sıra halinde ahşaptan geçici barınaklar bratticings [obsolete] i.
gruplar halinde çalışan yankesici mobsman [obsolete] i.
ekipler halinde çalışan yankesici mobsman [obsolete] i.
lokmalar halinde dağıtma morselling i.
küçük porsiyonlar halinde dağıtma morselling i.
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların düzeni hookup i.
sürü halinde yaşama gregarianism i.
sürü halinde yaşama gregariousness i.
dizi halinde yayınlanmayan televizyon programı one shot i.
dizi halinde yayınlanmayan televizyon programı one-shot i.
tomar halinde yuvarlanmış kağıt para roll i.
tekrarlanması halinde büyük zararlar verebilecek olay russian roulette i.
küçük hayvanların damlalar halinde su içebildiği bir su kabı dewdrop i.
teşkilat halinde olmama disorganization i.
teşkilat halinde olmama disorganisation i.
sıra halinde düzenlenmiş şeyler column i.
sıra halinde düzenlenmiş bir insan grubu column i.
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit cost i.
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit cotise i.
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit cottise i.
(armacılıkta) çift halinde bulunan dar şerit cotice i.
farklı uzunluklarda iki çift halinde olma (erkek organı) didynamy i.
alışkanlık halinde yapılan aktiviteler diet i.
damlalar halinde düşme dribble i.
paket halinde terapötik uygulama packing i.
uzun çubuklar halinde kurutulan balık tutkalı pipe i.
tamamı rulo halinde toplanmış saç pompadour i.
birbirinin devamı olan parçalar halinde çıkarılan yayın continuation i.
uzun sıra halinde ilerleyen bir dizi insan crocodile i.
kendi halinde kimse fat-cat i.
nöbetler halinde görülme intermittence i.
rulo şerit halinde basılmış damga pulu coil i.
mücadele verilmesi halinde mevcut olan kazanma ihtimali fighting chance i.
birada asıltı halinde bulunan katkı maddesi parçacıkları flyer i.
sayfa benzeri bir dizi bölüm halinde katlanmış olan basılı kağıt folder i.
sıra, dizi veya topluluk halinde bulunup zorlu bir sınav teşkil eden şey gauntlet i.
ihtilaf halinde federal kanunun eyalet kanunu yerine geçmesine ilişkin doktrin preemption i.
dört kişilik takımlar halinde oynanan atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vurma oyunu scoot i.
uyku halinde olma slumber i.
kendi halinde olma prudence i.
çürüme halinde olma putridness i.
ince tabakalar halinde satılan sabun soap flakes i.
asıl mirasçının erginlik çağına girmemiş olması halinde yedek varis atama substitution i.
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun supernaculum [obsolete] i.
ince tabakalar halinde dökülmek flake off f.
tek sıra halinde çıkmak file out f.
bir şeyi ince bir tabaka halinde sürmek spread something thin f.
tefrika halinde yayımlamak serialize f.
sıra halinde olmak range f.
dalgalar halinde yayılmak surge f.
buhar halinde çıkmak (bir şeyden) steam f.
belirli bir sıra halinde geçmek parade f.
(arılar) oğul halinde kovandan ayrılmak swarm f.
yapraklarından buhar halinde nem vermek (bitki) transpire f.
sürü halinde hareket etmek flock f.
biçimsiz parçalar halinde bir araya getirmek lump f.
en güzel halinde olmak be in the pink f.
dalgalar halinde yükselmek billow f.
tabaka halinde dökülmek flake away f.
ışın halinde yayılmak radiate f.
ana hatlarını şema halinde göstermek outline of f.
sürü halinde yüzmek (balık) school f.
sürü halinde gitmek herd f.
sürü halinde gitmek run f.
takım halinde yapmak team f.
tabaka halinde dökülmek flake off f.
toplantı halinde olmak (resmi bir meclis/kurul vb) sit f.
iletişim halinde bulunmak stay in touch with f.
savaş halinde olmak be at war f.
inşaat halinde olmak be under construction f.
taslak halinde çizmek sketch f.
panik halinde kaçmak stampede f.
dolu halinde yağmak hail f.
savaş halinde olmak war f.
maddeler halinde sıralamak specify f.
tabakalar halinde dizmek delaminate f.
gruplar halinde düzenlemek arrange into groups f.
akın halinde gitmek stream f.
bir bütün halinde toplamak embody f.
temas halinde bulunmak keep in touch f.
toplantı halinde olmak be in session f.
sıra halinde gitmek string f.
akın halinde gitmek swarm f.
sürü halinde toplanmak flock f.
doğurma halinde olmak labor f.
iletişim halinde bulunmak keep in touch f.
önemli haberleri özet halinde vermek give a roundup of the news f.
kanun halinde toplamak codify f.
met halinde olmak flow f.
kendi halinde olmak keep to oneself f.
irtibat halinde olmak be in touch with f.
irtibat halinde olmak keep in touch f.
irtibat halinde olmak be in contact with f.
maddeler halinde düzenlemek itemise f.
maddeler halinde düzenlemek itemize f.
ayrı ayrı katmanlar halinde düzenlemek stratify f.
toz halinde bir maddeyle kaplamak dust f.
federasyon halinde birleştirmek federate f.
formül halinde ifade etmek formulate f.
ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak put somebody on stand-by f.
evreler halinde hazırlamak phase f.
evreler halinde sunmak phase f.
görüşme halinde olmak be in negotiation with f.
görüşme halinde olmak be in contact with f.
kalabalık halinde gitmek throng f.
iletişim halinde olmak be in touch with f.
iletişim halinde olmak be in communication with f.
trans halinde olmak be in trance f.
hareket halinde olmak be on the move f.
minyatür halinde yapmak miniaturize f.
temas halinde olmak keep in touch f.
temas halinde olmak keep in contact f.
temas halinde olmak be in touch f.
görüşme halinde olmak be engaged in talks f.
sıra halinde girmek file into something f.
temas halinde olmak stay in touch with f.
bağlantı halinde olmak/bulunmak stay in touch with f.
çiftler halinde gitmek go in pairs f.
görüşme halinde olmak be already engaged in talks with f.
temas halinde kalmak stay in contact f.
temas halinde olmaktan kaçınmak avoid contact with f.
ikili takımlar halinde çalışmak work in two-man teams f.
minyatür halinde yapmak miniaturise f.
tefrika halinde yayımlamak serialise f.
doğurma halinde olmak labour f.
takım/ekip halinde çalışmak work as a team f.
kalabalıklar halinde toplaşmak gather together f.
kalabalıklar halinde toplaşmak crowd together f.
kalabalıklar halinde toplaşmak gather together in large numbers f.
sıra halinde yürümek defile f.
temas halinde olmak keep in touch f.
biriyle iletişim halinde olmak keep in touch f.
ışın halinde yayılmak radiate f.
liste halinde sıralamak tabularise f.
takım halinde yapmak team f.
sıra halinde art arda gelmek cavalcade f.
yüzlükler halinde ayırmak centuriate [obsolete] f.
bölümler halinde düzenlemek chapter f.
basamaklar halinde yükselmek tier f.
kombinasyon halinde göstermek unite f.
dökme malzemeyi bölerek birimler halinde işlemek unitise f.
parti halinde bir araya getirmek batch f.
parti halinde karıştırmak batch f.
parti halinde işlemek batch f.
ufak dalgalar halinde akmak lap f.
ufak dalgalar halinde çarpmak lap f.
sürerek ince ve düz bir tabaka halinde yaymak wipe f.
tutamlar halinde bükmek wisp f.
tutam halinde bükmek wisp f.
ince tabakalar halinde metal leaf f.
çete halinde dolaşmak wild f.
kabarcıklar halinde patlamak blister f.
(et) blok halinde kesmek block f.
gevşek kıvrımlar halinde dizilmek blouse f.
(kamu kaynaklarına erişimi olanlar ve yetkili konumda bulunanlar anlaşma halinde) dolandırıcılık yapmak bobol f.
zihni derin düşünce halinde tutmak meditate f.
özenli bir tefekkür halinde bulunmak meditate f.
(gruplar halinde) bir yere yavaş yavaş hareket etmek migrate f.
büyük bir grup halinde ileri götürmek herd f.
büyük bir grup halinde ilerletmek herd f.
(dalga) köpükler halinde çatlamak break f.
hareket halinde olmak bristle f.
uyku halinde olmak hibernate f.
(tütün yapraklarını) bağlayıcı olarak kullanmak için hamur halinde öğütüp tabaka halinde sıkıştırmak homogenize f.
(tütün yapraklarını) bağlayıcı olarak kullanmak için hamur halinde öğütüp tabaka halinde sıkıştırmak homogenise f.
çok küçük damlalar halinde yağmak mistle f.
küçük parçalar halinde paylaştırmak morsel f.
küçük parçalar halinde bölüştürmek morsel f.
hareket halinde olmak move f.
uyku halinde olmak hybernacle f.
kitle halinde bir araya getirmek bulk f.
çete halinde saldırmak gang f.
basılan sayfaları grup halinde üretmek gang (up) f.
büyük dalgalar halinde akmak riffle f.
lokma halinde yutmak gobbet [obsolete] f.
tabakalar halinde yerleştirmek dess [dialect] [uk] f.
katmanlar halinde yığmak dess [dialect] [uk] f.
tabakalar halinde biriktirmek dess [dialect] [uk] f.
tabakalar halinde yerleştirmek dass [dialect] [uk] f.
katmanlar halinde yığmak dass [dialect] [uk] f.
tabakalar halinde biriktirmek dass [dialect] [uk] f.
rüzgar halinde esmek gust f.
kalabalıklar halinde akıp gitmek overflow f.
yüksek duyarlılık ve kavrayış halinde olmak commune f.
ince tabaka halinde sıvamak infilm f.
art arda katmanlar halinde düzenlemek interleave f.
çiftler halinde randevuya çıkmak double-date f.
çiftler halinde buluşmak double-date f.
(armacılıkta) kenarlara çift halinde dar şerit eklemek cotise f.
küçük parçalar halinde vermek dole f.
eşit parçalar halinde vermek dole f.
düzineler halinde ayırmak dozen f.
formül halinde ifade etmek draw f.
rüzgarla savrulup yığınlar halinde birikmek drift f.
(latince isim veya sıfat) hecesi yalın halden çok -in halinde olan increase f.
(belgeyi) birden fazla orijinal nüsha halinde düzenlemek indent f.
grup halinde haldır huldur ilerlemek pile f.
çapraz kesit halinde göstermek cross-section f.
dalgalar halinde yükselmek curl f.
tanecikler halinde saçmak pepper f.
çıkıntı yapmadan düz çizgi halinde uzanmak plane f.
tek sıra halinde yürümek file f.
belirli bir sürede küçük birimler halinde ilerlemek filter f.
(kelime veya ifadeyi) harfleri birbirine yapışık olduğu için tek bir birim halinde yazmak flash f.
kalabalıklar halinde akın etmek flush [obsolete] f.
sert bir dalga halinde hareket etmek fly f.
sprey halinde uygulamak fog f.
(formaları) ciltlemek için dizi halinde toplamak gather f.
grup halinde toplanmak gather together f.
(tahıl veya saman) demetler halinde tırmıklamak gavel f.
(tahıl veya saman) demetler halinde toplamak gavel f.
eski halinde olmak preexist f.
eski halinde olmak pre-exist f.
kopup ince tabakalar halinde dökülmek scale (off) f.
bölümler halinde ayırmak sectionize f.
kesitler halinde ayırmak sectionize f.
bölümler halinde ayırmak sectionise f.
kesitler halinde ayırmak sectionise f.
seriler halinde dizmek seriate f.
seriler halinde düzenlemek seriate f.
gerçekleri sıralayıp cevap halinde sunmak shape f.
parçalar halinde kabuk dökmek shard f.
toplayıp deste halinde bağlamak sheaf f.
tabakalar halinde düşmek sheet f.
biraz soğutulduktan sonra kısmen katılaşıp tabaka halinde kaşıktan kaymak sheet f.
ince parçalar halinde kopmak shell f.
merkezden yayılan ince çizgilerden oluşan bir desen halinde çatlamak veya parçalanmak spider f.
noktalar halinde oluşturmak spot f.
(konvoy halinde) eşlik etmek convoy f.
maddeler halinde belirtmek itemize f.
yarış halinde olmak race f.
gaz halinde aeriform s.
desteler halinde paketlenmiş packaged in bundles s.
salkım halinde yetişen gregarious s.
koma halinde comatose s.
en yaprak halinde leafiest s.
topluluk halinde yaşayan gregarious s.
cetvel halinde düzenlenmiş tabular s.
ham halinde boyanmış ingrain s.
kendi halinde unobtrusive s.
kendi halinde composed s.
daha yaprak halinde leafier s.
sıfat halinde adjectively s.
toz halinde dustlike s.
sürü halinde gregarious s.
seri halinde olan serial s.
buhar halinde vaporish s.
toz halinde pulverous s.
toz halinde dusted s.
iki sıra halinde düzenlenmiş distichous s.
özet halinde olan summary s.
kendi halinde simple s.
hareket halinde under weigh s.
kök halinde olan radical s.
toz halinde powdery s.
hareket halinde astir s.
topluluk halinde gregarious s.
minyatür halinde in little s.
çalışma halinde underway s.
demet halinde bunchy s.
moda halinde in vogue s.
konserve halinde saklanmış canned s.
lamel şeklinde ince tabaka halinde lamellose s.
tohum halinde germinal s.
taslak halinde olan rough s.
inşa halinde in process of construction s.
toz halinde pulverulent s.
kendi halinde inoffensive s.
kendi halinde quiet s.
ölüm halinde moribund s.
tabakalar halinde hazırlanmış laminary s.
6 sıra halinde drawn up six deep s.
parça halinde fragmentary s.
cürmü meşhut halinde yakalanmış caught in the act s.
tek parça halinde massy s.
diyagram halinde diagraming s.
çiftler halinde geminate s.
eylem halinde in action s.
parçalar halinde fragmental s.
tasavvur halinde notional s.
uyku halinde lethargic s.
sürü halinde yaşamayı seven gregarious s.
bantlar halinde zosteriform s.
parçalar halinde fragmentary s.
yaprak halinde laminate s.
grup halinde yaşama eğilimi gösteren gregarious s.
alay halinde yapılan processional s.
sürü halinde yaşayan gregarious s.
kendi halinde placid s.
çizelge/tablo/liste halinde olan tabular s.
diyagram halinde diag s.
kendi halinde harmless s.
kabuğu ince pullar halinde dökülmüş (ağaç) exfoliated s.
tabakalar halinde dizilmiş delaminated s.
ihtilaf halinde in dispute s.
tefrika halinde yayımlanan serial s.
ince dilimler halinde flaky s.
iki parça halinde bicuspid s.
salkımlar halinde yetişen bunchy s.
parçalar halinde pieced s.
çizelge halinde tabular s.
tablo halinde tabular s.
liste halinde tabular s.
kendi halinde innocuous (person) s.
tabakalar halinde bulunan stratiform s.
rekabet halinde olmayan noncompeting s.
gruplar halinde olmayan nongregarious s.
gruplar halinde olmayan nonsocial s.
cam halinde vitreous s.
ışınlar halinde gönderilmiş radiated s.
tabakalar halinde stratified s.
kangal halinde coiled s.
yığın halinde glomerate s.
akkor halinde glowing s.
ismin -e halinde olan datival s.
kendi halinde simple-hearted s.
savaş halinde belligerent s.
kollektif birlik halinde corporate s.
ince yaprak halinde laminar s.
yapraklar halinde laminar s.
ince levha halinde laminar s.
ince tabaka halinde laminar s.
toz halinde pulverized s.
hareket halinde travelling s.
yolculuk halinde travelling s.
tefrika halinde yayımlanan published serially s.
hareket halinde on-the-go s.
damlalar halinde dağıtılmış sprinkled s.
kor halinde baking s.
külçe halinde chunky s.
özet halinde compendious s.
ismin e halinde olan dative s.
eğri halinde curvilinear s.
sıralar halinde düzenlenmiş olan tiered s.
kendi halinde aloof s.
yolculuk halinde traveling s.
hareket halinde traveling s.
diyagram halinde diagramming s.
buhar halinde vapourish s.
gruplar halinde olmayan non-social s.
toz halinde pulverised s.
teyakkuz halinde hypervigilant s.
hareket halinde abroach [obsolete] s.
patlama halinde aburst s.
taş yığını halinde cained s.
faaliyet halinde activate s.
gaz halinde airlike s.
birçok tabakadan oluşan bir yığın halinde yayılmış (bez, kumaş) laid up s.
tabakalar halinde lamellary s.
tabakalar halinde lamellate s.
tabakalar halinde lamellated s.
tabakalar halinde lamellose s.
gelişme halinde nascent s.
sürekli tüketim halinde olan non-durable s.
külçe halinde nuggety s.
üç eş parça halinde olan tergeminous s.
sıra halinde dizili olmayan astichous s.
topak halinde floccular s.
yumak halinde floccular s.
kendi halinde unoffensive [obsolete] s.
katmanlar halinde düzenlenmiş banked s.
yığın halinde batch s.
parti halinde batch s.
yığın veya parti halinde kullanıma ait batch s.
yığın veya parti halinde kullanıma dair batch s.
yığın veya parti halinde kullanıma yönelik batch s.
göreceli olarak büyük bir küme halinde olan macroaggregated s.
kendi halinde visceral s.
kor halinde living s.
çift halinde görülen bigeminal s.
birlikler halinde sıralanmış legioned s.
şeritler halinde yağı olan marbled s.
blok halinde block s.
küçük damlalar halinde yağan meazling [obsolete] s.
tek ve kesintisiz bir parça halinde saran wrapround s.
kendi halinde mükemmel olan holy s.
kendi halinde değerli olana yaraşan holy s.
uyku halinde olan moribund s.
tek parça halinde globular s.
topak halinde glomerous [obsolete] s.
sıralar halinde düzenlenmiş multiserial s.
diziler halinde düzenlenmiş multiserial s.
sekizli gruplar halinde octuple s.
en iyi halinde olmayan off s.
ilerleme halinde olan on-line s.
topak halinde rolled s.
yumak halinde rolled s.
tomar halinde rolled s.
harabe halinde olan ruinous s.
özet halinde compendiarious s.
savaş halinde olan batailled s.
iki sıra halinde düzenlenmiş distich s.
kümeler halinde büyüyen clustery s.
sütunlar halinde düzenlenmiş columniated s.
sıralar halinde dizilmiş coursed s.
yığın halinde piled s.
temas halinde olan contingent [obsolete] s.
sık kümeler halinde büyüyen fascicled s.
yoğun kümeler halinde çiçeklenen fascicular s.
sık kümeler halinde olan fasciculate s.
beşli gruplar halinde düzenlenmiş pentomic s.
toz halinde powdry [obsolete] s.
iki ya da dörde katlanmış yapraklar halinde üretilmiş folio s.
sıralar halinde olan ordinate s.
tabaka halinde pliform s.
kıvrım halinde pliform s.
devamlı hareket halinde seething s.
seri halinde olan seriatim s.
slaytlar halinde sunulan slide show s.
bulamaç halinde slubby [dialect] s.
uyku halinde slumberous s.
uyku halinde slumbrous s.
köz halinde yanma smoldering [us] s.
köz halinde yanan smouldering [uk] s.
köz halinde yanan smouldry s.
avlanma halinde prowling s.
eğri halinde olan streamlined s.