için tutmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

için tutmak



"için tutmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
için tutmak keep for f.
için tutmak lay aside for f.
için tutmak leave for f.
için tutmak preserve for f.

"için tutmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 192 sonuç

Türkçe İngilizce
General
uçurtmanın ön kısımdaki çıtayı gergin tutmak için kullanılan çıta spreader i.
çetele tutmak için çentik atılan çubuk nickstick i.
(balık tutmak için) ağ kullanan kimse netter i.
çit kazıklarını bir arada tutmak için kazıkların tepesine geçirilen esnek tahta edder [obsolete] i.
eskiden kahveyi sıcak tutmak için kullanılan kap biggin i.
bir yığındaki malzemeleri bir arada tutmak için kullanılan malzeme matrix i.
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne marine museum i.
kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat white cap i.
şarapları eğik tutmak için kullanılan sepet wine cradle i.
sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan brake i.
araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri holder i.
sıcak mutfak aletlerini tutmak için kullanılan kalın bez holder i.
sigara veya puroyu içerken tutmak için kullanılan dar boru şeklinde alet holder i.
bir şeyi tutmak için kullanılan cihaz holding device i.
içindekileri sabit bir nemde tutmak için tasarlanmış kutu humidor i.
içerideki havayı nemli tutmak için kutuya yerleştirilmiş cihaz humidor i.
paspasın saçaklarını veya bezini tutmak için kullanılan kelepçe mop head i.
su canlılarını canlı tutmak için suya yerleştirilen kutu live box i.
nesneleri bir arada tutmak için kullanılan, esnek yapılı doğal veya sentetik kauçuk halka gum band [pennsylvania] i.
semeri yerinde tutmak için atın etrafına sarılmış geniş şerit roller i.
açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet pick i.
babafingo çubuğunun alt ucunu sabit tutmak için kullanılan mafsallı demir kelepçe gate i.
telefonu daha rahat tutmak için arkasına yapıştırılan aparat phone grip i.
ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak put somebody on stand-by f.
gülmemek için kendini tutmak maintain one's composure f.
nöbet tutmak için gönüllü olmak volunteer for sentry duty f.
itiraf ettirmek için soru yağmuruna tutmak lawyer f.
çekiçleme kuvvetine direnmek için bir aleti perçine karşı tutmak buck (up) f.
yönlendirmek veya kontrol etmek için tutmak (dizgin, silah) hold [obsolete] f.
güvende tutmak için bir yere koymak commit f.
(yoğunluğu belirtmek için) kapıyı kapalı tutmak sport [uk] f.
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak stall [obsolete] f.
tutmak için kullanılan pickup s.
Phrasals
sonrası için tutmak/saklamak/biriktirmek place aside f.
biri için yas tutmak mourn over someone f.
bir şeyi birisi için tutmak/saklamak/emanet almak hold something for someone f.
biri için/arkasından matem tutmak lament for someone f.
biri için/arkasından matem tutmak lament over someone f.
biri için yas tutmak mourn for someone f.
(bir görev için) birini tutmak hire someone out f.
(birini/bir şeyi) uzak tutmak için (bir şeyi) çitle çevirmek fence (someone or something) off from (something) f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak keep (someone or something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak keep (something) for (someone or something) f.
biri için birini/bir şeyi tutmak keep someone or something for someone f.
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak keep someone or something for someone f.
ilerisi için tutmak/saklamak lay aside f.
(bir şey yapmamak için) kendini tutmak chomp down on (something) f.
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak grab at (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak grab for (someone or something) f.
için yas tutmak grieve for f.
(biri/bir şey) için yas tutmak grieve for (someone or something) f.
(ağlamamak için kendini) zor tutmak/sıkmak gulp back f.
için tutmak/saklamak hold for f.
(biri) için tutmak/saklamak hold for (someone) f.
(biri/bir şey) için yas tutmak lament (for) (someone or something) f.
(biri/bir şey) için matem tutmak lament (for) (someone or something) f.
için/arkasından matem tutmak lament over f.
(biri/bir şey) için yas tutmak lament over (someone or something) f.
(biri/bir şey) için matem tutmak lament over (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak lay aside (something) for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için yas tutmak moon over (someone or something) f.
için yas tutmak mourn for f.
için matem tutmak mourn for f.
(biri) için yas tutmak mourn for (one) f.
(biri) için matem tutmak mourn for (one) f.
(biri/bir şey) için yas tutmak mourn over (someone or something) f.
(biri/bir şey) için matem tutmak mourn over (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak preserve (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak reserve (something) for (someone or something) f.
için tutmak/saklamak reserve for f.
(bir şey) yapmamak için kendini tutmak restrain from (something) f.
(biri/bir şey) için tutmak save for (someone or something) f.
(birini bir süre) için tok tutmak set (someone) up for (something) f.
için yas tutmak sorrow over f.
(biri/bir şey) için yas tutmak sorrow over (someone or something) f.
Colloquial
gülmemek için kendini tutmak keep one's countenance f.
bir şeyi yapması için birini tutmak have something made f.
Idioms
ateşi harsız fakat canlı tutmak için kömür veya közleri külle kaplamak bank a fire f.
ağlamamak için (kendini) zor tutmak gulp something back f.
bir şeyi bir süre için elde tutmak sit on f.
birini öldürtmek için kiralık katil tutmak put a hit on someone f.
birini fidye/için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak hold someone for ransom f.
birini birşey için sorumlu tutmak put something at someone's feet f.
birisi için yas tutmak grieve for someone f.
birini birşey için sorumlu tutmak lay something at someone's feet f.
birini öldürmek için kiralık katil tutmak put out a contract on somebody f.
tutmak/yakalamak için hamle yapmak make a grab at someone f.
(bir şey yapmamak) için kendini zor tutmak as much as (one) could do (not) (to do something) f.
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak be all (one) could do (not) to (do something) f.
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak be all somebody can/could do (not) to do something f.
(birini/bir şeyi) tutmak için uçmak make a dive (for someone or something) f.
(bir şeyi tutmak için) dalış yapmak make a dive (for something) f.
(bir şeyi tutmak için) atlamak make a dive (for something) f.
ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak/zorlamak gulp back (one's) tears f.
içini çekerek ağlamamak için (kendini) sıkmak/tutmak gulp back (one's) sobs f.
boğulmaktan kaçınmak için (birinin) kafasını su üstünde tutmak get (one's) head above water f.
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak get one's head above water and have one's head above water f.
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak have (one's) head above water f.
bir şey yapmamak için kendini zor tutmak be bursting to do something f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) aklında tutmak keep someone or something in mind (for someone or something) f.
birini öldürmesi için kiralık katil tutmak put a contract out on someone f.
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek jump the shark f.
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak jump the shark f.
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak get head above water f.
boğulmaktan kaçınmak için kafayı su üstünde tutmak have head above water f.
fidye için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak hold for ransom f.
düşmemek için (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak hold on to (someone or something) like grim death f.
fidye için rehin (rehine olarak) tutmak/alıkoymak hold someone or something to ransom f.
(bir şeyi) ihtiyaç olarak/ilerisi için saklamak/tutmak keep (something) by f.
(bir şeyi) başka bir zaman, gün, hafta için saklamak/tutmak keep (something) for another time/day/week f.
(bir şeyi) ilerisi için elinde tutmak keep (something) for another time/day/week f.
(birini bir şey) için sorumlu tutmak lay (something) at (one's) feet f.
(birini bir şey) için sorumlu tutmak lay (something) at the feet of (someone) f.
tutmak için uçmak make a dive f.
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak make a grab at (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) tutmak/yakalamak için hamle yapmak make a grab for (someone or something) f.
(birini bir şey için/bir şeyden) sorumlu tutmak put (something) at (one's) feet f.
Trade/Economic
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş toxic bank i.
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş bad bank i.
Industry
malzemeyi işe yarar durumda tutmak veya işe yarar duruma getirmek için sarf edilen çaba maintenance (materiel) i.
tesisi ilk günkü durumunda tutmak veya tasarlanan verimlilik ve kapasite ile çalışmasını devam ettirmek için gerekli olan rutin çalışma maintenance (materiel) i.
odaların nem oranlarını istenen seviyede tutmak için nemlendirme sistemini denetleyen tekstil veya tütün işçisi humidifier i.
Technical
havayı içinde tutmak için kullanılan silindir airometer i.
içinde su dolaştırarak bir şeyi soğutmak veya sıcaklığını sabit tutmak için kullanılan bir su hacmi water jacket i.
kurcetayı dik tutmak için kullanılan dikey direkler trestletree i.
parçaları bir arada tutmak için kullanılan parça pin i.
taşları birlikte tutmak için kullanılan bükülmüş demir çubuk jointer i.
seramik nesneleri yapılırken tutmak için kullanılan plaka bat i.
bir şeyi sabit tutmak için tasarlanmış çeşitli mekanik aletlere verilen ad bitch i.
ağın tabanını su altında tutmak için aralıklarla ağırlık yerleştirilmiş bir galsama ağı alt sırası blue line i.
basılacak kağıdı tutmak için kullanılan eğimli çerçeve horse i.
metal işçiliğinde küçük nesneleri tutmak için kullanılan içi zift dolu demir kabuk bullet i.
kapıyı, panjuru veya kanatlı pencereyi açık tutmak için kullanılan cihaz holdback i.
aletin gövdesini sabit tutmak için kullanılan takoz chuck i.
(kirleri milden uzak tutmak için) vagon tekeri yuvasının ucunda yer alan plaka cuttoo plate i.
antrenman sırasında atları pistteki çamurdan uzak tutmak için tırabzanlara yerleştirilen tahta engellerden her biri dog i.
bir ucunda kereste, taş gibi tutmak için delik bulunan kısa demir çubuk dog iron i.
bir elektrik potansiyeli veya alanını nötralize etmek için bir diğerine karşı tutmak buck f.
Mechanic
mekanizmayı etkinleştirmek veya çıkarılabilir parçaları tutmak için tasarlanmış makine parçası bar i.
Textile
eskiden tarım işçilerinin giydiği, pantolon paçalarını temiz tutmak için diz altından sarılan kayış ya da ip nicky-tam [scottish] i.
tekstil ürünlerinin pigment ya da doğrudan boyama öncesinde ön işleme tabi tutmak için kullanılan yüksek katyonikli polimer pretreat i.
ipliklerin alt uçlarının ayrı tutmak için geçirildiği delikli ahşap dokuma tezgahı çerçevesi hole board i.
kucağı ve bacakların sıcak tutmak için kullanılan örtü rug i.
Construction
duvarcı terazisini dengede tutmak için uygun yüksekliğe yerleştirilen tuğla trig [dialect] i.
su tutmak ve biriktirmek için bir ırmak veya suyoluna çekilen yapay set dam i.
çitin telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış dik kısmı batton i.
sıvayı tutmak için ahşap örgü yerine kullanılan tel kafes wire lathing i.
Woodworking
keresteyi delmeden tutmak için kullanılan çenesi dolgulu mengene wood vise i.
keresteyi delmeden tutmak için kullanılan çenesi dolgulu mengene shoulder vise i.
Aeronautic
ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru ullage rocket i.
Marine
yelkenli gemide yelken direklerini dik tutmak için baştan kıça kadar olan desteklerden her biri cheek i.
ağ ile balık tutmak için kullanılan gemi trawler i.
yelkeni düz tutmak için kullanılan esnek çubuklar batten i.
yelkeni düz tutmak için dış ceplere yerleştirilen esnek şerit; ambar girişini kötü hava şartlarından koruyan malzemenin kenarını sabitleyen ahşap şerit batton i.
Mining
kuyu sondajında boşaltma kabını tutmak için kullanılan olta bootjack i.
Medical
operasyon sırasında buhar veya oksijeni tutmak için hastanın başı ve omuzlarına yerleştirilen hava geçirmez kapak tent i.
kırık kolu veya bacağı askıda tutmak için kullanılan bir askı düzeni balkan frame i.
yarayı serin tutmak için yelpazeleme flabellation i.
yaşayan bir bedeni büyüme, işlevsel değişim veya iyileşme için herhangi bir kaynak sağlamadan stabil şartlarda tutmak için tasarlanmış maintenance s.
Dentistry
protezi yerinde tutmak için dişi çevrelemek üzere tasarlanan bir cihaz clasp i.
Pharmaceutics
sıkıştırılmış tabletin bileşenlerini bir arada tutmak için kullanılan madde binder i.
Optics
opak nesnelere ışık tutmak için mikroskobun objektifine monte edilen metalik çukur ayna lieberkuhn i.
Chemistry
özellikle kimyasal analizde ısıtılacak veya yakılacak maddeyi tutmak için kullanılan uzun, dar ve küçük bir kap boat i.
Astronomy
uyduyu belirli bir yörüngede tutmak için gereken minimum hız orbital velocity i.
Zoology
çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv clasper i.
(böceklerde) çiftleşme esnasında dişiyi tutmak için kullanılan uzuv claspers i.
(at) vücut ağırlığından kurtulmak için ön ayağı ileride tutmak point f.
Agriculture
sağım sırasında ineğin kafasını sabit tutmak için kullanılan çerçeve bail [australia] i.
yumurtanın tazeliğini anlamak için parlak ışığa tutmak candle f.
Breeding
otlak hayvanlarını kontrol altında tutmak için kullanılan halat lariat i.
Fishery
yakalanan balıkları canlı tutmak için kullanılan kutu trunk i.
balıkları tutmak için kıyıda oluşturulmuş gölcük crawl i.
Education
bir öğrenciyi sınavdan bir süreliğine muaf tutmak için verilen hastalık izni belgesi aegrotat i.
Religious
dini bir yemini tutmak için bir işin yerine başka bir işi koyma commutation i.
Military
mayın riskini gemilerden uzak tutmak için mayın tarlalarının sürekli süpürülmesi attrition sweeping i.
düşmanı ateşe tutmak için yapıda bırakılan savunma amaçlı açıklıkların inşası machicolation i.
düşmanı ateşe tutmak için savunma amaçlı açıklıkları olan galeri veya siper machicolation i.
(daha detaylı olay kaydı tutmak için) sabit açıda üç veya daha fazla kamera düzeneğiyle eş zamanlı çekilen fotoğraf fan camera photography i.
Hunting
dürbüne ayar yaparken tüfekleri sabit tutmak için kullanılan alet rifle rest i.
kamçı, mızrak veya karabina tutmak için kullanılan deri yuva bucket i.
Sport
skor tutmak için üzerine boncuklar geçirilip masaya asılmış tel wire i.
(buz hokeyinde) defans oyuncusunun topu hücum alanında tutmak için golün sağ veya sol tarafında yer aldığı pozisyon point i.
bilardoda karambol yapmak için (topları) bir arada tutmak nurse f.
Bookbindery
ön kenar kırpılırken kitap omurgasını geçici olarak düz tutmak için yerleştirilen metal plaka çifti trindle i.
Archaic
nehir ve denizlerde balık tutmak için kullanılan, ağlarla ve direklerle oluşturulmuş bariyer kiddle [uk] i.
Engineering
telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış çitin dik kısmı batten i.
telleri eşit mesafede tutmak için yapılmış çitin dik kısmı dropper i.
Ornithology
şahinin kanadını tutmak için kullanılan yumuşak deriden yapılmış ip brail i.
Slang
-i öldürmek için kiralık katil tutmak put a contract out on f.
-i öldürmesi için kiralık katil tutmak put a contract out on f.
British Slang
(kadın için söylenir) ipleri elinde tutmak wear the trousers f.
Modern Slang
kendini anlattığı olayın dışında tutmak için kullanılan bir ifade afoaf (a friend of a friend) expr.