something - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

something

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"something" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 30 sonuç

İngilizce Türkçe
General
something i. bir şey
something f. sövmek
something f. lanetlemek
something f. küfretmek
something zf. birazcık
something zf. az çok
something zf. bir dereceye kadar
something zf. bir yere kadar
something zf. bir ölçüde
something zf. bir nebze de olsa
something zf. bir parça
something zf. yoğun ölçüde
something zf. yoğun olarak
something zf. aşırı
something zf. son derece
something zf. fazlasıyla
something zm. şeyler
something zm. adı hatırlanamayan şey
something zm. bilmemne
something zm. bir miktar şey
something zm. falanca
something zm. filanca
something zm. birazcık
something zm. biraz
something zm. mühim birisi
something zm. önemli veya değerli şey
something zm. (biraz yemek, içki anlamında) bir şeyler
something zm. (tuhaflık anlamında) bir şeyler
something zm. bir şey
Speaking
something expr. falan

"something" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
the best (of something) i. en iyisi
General
something to say i. diyecek
something fishy i. bityeniği
something of the kind i. öyle bir şey
sorting something out i. ayıklama
blowing something up i. şişirme
the pluses and minuses of something i. bir şeyin olumlu ve olumsuz tarafları
something got without effort/cost i. lüp
making something go with i. yakıştırma
luck into something i. şans eseri
fire something up i. fayrap etmek (soba/kalorifer vb'ni)
slowing something down i. ağırlaştırma
the right way do (something) i. yol yöntem
the right way do (something) i. yol yordam
key point (about something) i. işin püf noktası
key point (about something) i. bir işin püf noktası
(someone/something) which is a blend of the two i. ikisinin ortası
(someone/something) which is a blend of the two i. ikisi ortası
the right way to do (something) i. yol erkan
good opinion of someone or something i. hüsn-ü zan
samples of something similar i. örneğe en uygun
easy way of doing something i. bir işi yapmanın kolay yolu
low point (to be in something) i. (bir işin) gelebileceği en berbat durum
low point (to be in something) i. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
basic characteristics of something i. bir şeyin en temel özellikleri
the dark face of something i. bir şeyin karanlık yüzü
group something under something i. altında toplamak
life after something i. -den sonraki hayat
short for something i. (bir şeyin) kısaltılmışı
take something seriously i. ciddiye almak
responsibility towards someone or something i. birine veya bir şeye karşı sorumluluk
embodiment of something i. ... vücut bulmuş hali
initiation of something i. bir şeye önayak olunması
carry something through f. gerçekten yapmak
do something wrong f. kabahat işlemek
make somebody scapegoat for something f. hedef göstermek
make amends to someone for something f. bir şeyin zararını telafi etmek
push something through f. bir şeyi kabul ettirmek
go in for something f. katılmak
give credence to something f. inanmak
take something in stride f. bir şeyi mesele yapmamak
put the lid on something f. engellemek
shake something down f. bir şeyi silkeleyip düşürmek
spell something out f. birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak
set one's mind on something f. kafasına koymak
carry something out f. yürütmek
bring something to good working order f. çalışır duruma getirmek
acquaint oneself with something f. bilgilenmek
vent something on f. acısını çıkarmak
carry something through f. bir şeyi yerine getirmek
take turns at something f. keşikleşe yapmak
think something out f. enikonu düşünmek
break something off f. son vermek
sum something up f. bir şeyi özetlemek
keep something under wraps f. gizli tutmak
have a bash at something f. bir denemek
make something into f. bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek
take something in stride f. bir şeyin üzerinde durmamak
do something sloppily and hastily f. aceleye getirmek
display of something f. sergilemek
tear something up f. parça parça etmek
chisel somebody out of something f. zokayı yutturmak
keep something under one's hat f. bir şeyi gizli tutmak
find (something) strange f. garibine gitmek
give something publicity f. açıklamak
touch something up f. sadece gereken yerlere boya vurarak bir şeyin görünümünü düzeltmek
fill something out f. doldurmak
note something down f. kaydetmek
feel a twinge of guilt about (something) f. vicdan azabı duymak
rule something out f. elemek
puzzle something out f. bir şeyi çözmeye çalışmak
drag something into a deadlock f. açmaza sürüklemek
mull something over f. bir şeyi düşünüp taşınmak
be a dab hand at something f. erbabı olmak
have the wrong information about something f. yanlış bilmek
make (something) active f. aktif kılmak
drum something into somebody's head f. kafasına sokmak
turn something off f. kapamak
acquaint somebody with something f. bilgilendirmek
brood on something f. kara kara düşünmek
put something down f. bir şeyi kaydetmek
take something off f. bir şeyi indirmek
be lacking in something f. eksik olmak
zip something up f. fermuarlamak
stub something out f. söndürmek
interpret something strictly f. hayal gücünü kullanarak bir şeye başka bir anlam yüklemeye kalkmamak
talk about something f. lafını etmek
sop something up with f. bir şeyi bir sıvıya banarak o şeyi soğurmak
do something forbidden f. kaçamak yapmak
turn something out f. kesmek
cloak something in a guise of f. bir şeyi başka bir şeyin kisvesine büründürmek
decide in favor of something f. bir şeyin lehinde karar vermek
let something ride f. oluruna bırakmak
be through with something f. elini eteğini çekmek
know something backwards f. su gibi bilmek
receive something favorably f. olumlu karşılamak
keep something dark f. açığa vurmamak
make something creak f. gıcırdatmak
put something on the market f. satışa çıkarmak
dissolve something away f. yok etmek
break something off f. koparmak
coax something out of someone f. birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek
frown on something f. uygun bulmamak
deliver something by hand f. elden vermek
lose control of something f. kontrolünü yitirmek (bir aracın vb)
strain every nerve (to do something) f. şartlarını zorlamak
revile at something f. küfretmek
cast a cloud on something f. gölgelemek
place something out of someone 's reach f. bir şeyi biri için imkansız hale getirmek
fire something up f. çalıştırmak (motoru)
elaborate on something f. özenmek
put down a deposit on something f. depozito vermek
blow something up f. şişirmek
let something flow f. akıtmak
wipe something out f. ortadan kaldırmak
take something amiss f. gücenmek
actively participate in something f. aktif olarak yer almak
get something out of the way f. bir şeyi kenara çekmek
cast a cloud on something f. berbat etmek
put something to one side f. bir kenara bırakmak
turn something down f. sesini kısmak
pass the sponge over something f. sünger çekmek
do something treacherous f. çıyanlık etmek
be worth doing something f. değmek
gobble something f. şapır şupur yemek
put something forward f. ileri sürmek
call something up f. hatırlatmak
set somebody back something f. mal olmak
do something behind someone's back f. arkasından iş çevirmek
be unable to bring oneself (to do something) f. nefsine yedirememek
tuck into something f. yumulmak
lock something away f. bir şeyi kilit altında tutmak
be bunged up with something f. tıkanmak
make something clear f. bir şeyi belirtmek
take something in f. bir şeyi içeri almak/çekmek
be deaf to something f. kulak asmamak
hold something back f. zapt etmek
have something to do with f. alakası olmak
patch something together f. bir şeyi eğreti bir şekilde tamir etmek
frown upon something f. uygun bulmamak
put something plainly f. bir şeyi açıkça söylemek
keep something secret f. gizli tutmak
lock something up f. bir şeyi kilit altında tutmak
revile at something f. hakaret etmek
tilt something over f. bir şeyi yan yatırarak devirmek
wind something into a ball f. bir şeyi yumak yapmak
put something away f. kaldırmak
batter something down f. yerle bir etmek için bir şeye vurmak
treat something with skepticism f. bir şeye şüpheli bir gözle bakmak
have something on f. üzerinde olmak
put something up for sale f. bir şeyi satışa çıkarmak
see something out f. bir işi bitirmek
put something to ransom f. rehin bırakmak
pique oneself on something f. övünmek
sum something up f. bir durumu anlamak/kavramak
be anxious for someone to do something f. birinin bir şeyi yapmasını çok istemek
ensconce oneself in something f. kurulmak
check something in f. emanete vermek
spell something out for f. birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak
be deprived of something f. bir şeyden yoksun olmak
absent oneself from something f. katılmamak
turn something into a joke f. şakaya dökmek
have something on f. giymek
sell something at a profit f. bir şeyin satışından kar etmek
take something down f. yazmak
give way to something f. kapılmak
blow something up f. havaya uçurmak
charge somebody with something f. suçlamak
cordon something off f. kordon altına almak
coop up in something f. hapsetmek
button something f. düğmelemek
put something by f. bir kenara koymak
give something a swirl f. bir şeyi çalkalayarak döndürmek
go down with something f. tutulmak
mess something about f. karıştırmak
cross something out f. karalamak
revile against something f. yermek
turn something into a joke f. şakaya bozmak
laugh something off f. şakaya vurmak
happen to have something good f. konmak
dissolve something f. yok etmek
strike something off f. bir darbeyle bir şeyi kesmek
pull something over f. bir şeyi kendine doğru çekerek devirmek
leave something to rest f. dinlenmeye bırakmak
pitch into something f. koyulmak
set something afloat f. bir şeyi yüzdürmek
piece something together f. bir şeyin parçalarını bir araya getirmek
have something on hand f. el altında bulundurmak
give someone to understand something f. birine bir şeyi ima etmek
wrench something from somebody f. zorla almak
give something the thumbs up f. tam not vermek
trifle with something f. ağırsamak
get something right f. bir şeyi tam istenilen şekilde yapmak
book something to someone's account f. bir şeyi birinin hesabına yazmak
start something going f. bir şeyi başlatmak
clear something up f. düzene koymak
put something down f. bir şeyi yere koymak
show someone the way to do something f. birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek
deal with something f. hakkında olmak
revile at something f. yermek
put something down to f. bir şeyi birine vermek
go at something f. girişmek
be unable to hide something f. açık vermek
strain something out of f. bir sıvıyı süzgeçten geçirip ondan bir şey çıkarmak
sponge something dry f. bir şeyi süngerle kurulamak
be incapable of doing something f. aciz olmak
be bent on doing something f. bir şeyi yapmaya azmetmek
be lacking in something f. yoksun olmak
nail something down f. çivilemek
tear something off f. bir şeyi bir yerden yırtarak koparmak
put somebody through something f. tabi tutmak
rhapsodize over something f. öve öve bitirememek
be locked oneself into something f. kendini adamak
cut back on something f. kesinti yapmak
muck something up f. içine sıçmak
end something f. ilişiğini kesmek
keep something by one f. elinin altında bulundurmak
do something behind someone's back f. arkadan iş çevirmek
have a dream of (someone/something) f. rüyasını görmek
excuse someone or something f. mazur görmek
write something out f. bir şeyi yazıya dökmek
strike something out f. iptal etmek için bir şeyi çizmek
let something off f. kiraya vermek
whip something on f. bir giysiyi giyivermek
redeem something pawned f. rehinden kurtarmak
put something on f. sahneye koymak
be very interested in something f. yakından ilgilenmek
pull something over f. bir şeyi yaklaştırmak
make much of something f. izam etmek
deal in something f. ticareti yapmak
clean something up f. kırmak
train something on f. nişan almak
find (something) strange f. tuhafına gitmek
clear something up f. düzene sokmak
find something incongruous with f. aykırı bulmak
note something down f. not etmek
have somebody up for something f. mahkemeye vermek
pay for something by instalments f. taksitli alışveriş yapmak
put up with something with patience f. ya sabır çekmek
wire something together f. bir şeyi telle bağlamak
think something becoming to f. yakıştırmak
fling something in one's teeth f. yüzüne vurmak
vote something down f. aleyhinde oy kullanarak bir şeye engel olmak
pitch into something f. yumulmak
get something out f. yayımlamak
frown on something f. uygun görmemek
enviously admire something f. dibi düşmek
get something without effort f. lüpe konmak
regard something as good riddance f. bir şeyin yok edilmesini hoş karşılamak
masquerade as something f. kılığına girmek
take something in f. gitmek (konser müze vb'ne)
prick something on f. sivri bir şey bir uzva batmak
be contingent upon something f. tabi olmak
give something some thought f. bir şeyi iyice düşünmek
have a fancy for something f. içi çekmek
see something through f. bir şeyin sonunu getirmek
be dead set on something f. kafasına koymak
get something done f. yaptırmak
make something public f. bir şeyi ilan etmek
brace someone for something f. birini kötü bir habere hazırlamak
give something a wipe f. silmek
fritter something away on something f. ziyan etmek
set something down f. kaydetmek
turn something up f. paçalarını kıvırmak
button something up f. düğmelemek
let something prey on one's mind f. dert etmek
put something in order f. düzen vermek
know something like the back of one's hand f. adı gibi bilmek
let something become wide apart f. seyrekleştirmek
wheedle something out of someone f. dil dökerek birinden bir şey koparmak
give something prominence f. bir şeyi ön plana çıkarmak
serve as an offset to something f. bir şeyin güzelliğini belirtmek
click on something f. bir şeyin üstüne tıklamak
let something go by the board f. fırsatı kaçırmak
put something forward to f. toplantı tarihini ileri almak
give something a wring f. döndürerek sıkmak
pry something up f. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle kanırtmak
start something going f. bir makineyi çalıştırmak
keep something a secret from someone f. bir şeyi birinden saklamak
get something down f. not etmek
cut something down f. devirmek
press something upon someone f. birine bir şeyi ısrarla vermeye çalışmak
make something go with f. yakıştırmak
incapable of doing something f. aciz kalmak
clean somebody out of something f. soyup soğana çevirmek
burn something down f. yakıp kül etmek
gulp something down f. bir şeyi yutuvermek
let something slip f. ağzından kaçırmak
boot somebody out of something f. pasaportunu eline vermek
rent something by the week f. bir şeyi haftalığına kiralamak
decide against something f. bir şeyin aleyhinde karar vermek
give something a sweep f. temizlemek
(something) to be clearly explained f. açıkça anlatılmak
get something out of one's system f. vücudu bir şeyi atmak
have information about something f. bilgi sahibi olmak
pull something down f. yıkmak
keep something on the back burner f. daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak
puzzle something out f. bir şeyi çözmek
touch something off f. bir şeyi başlatmak
get something out of one's system f. çok arzuladığı bir şeyi arzulamaz olmak
be about something f. bir şeyle meşgul olmak
have a scent for something f. kokusunu almak
expect something of somebody f. yakıştırmak
redeem something pawned f. rehindeki eşyayı kurtarmak
give something a sweep f. süpürmek
strap something to f. kayışla bağlamak (birşeyi) (bir yere)
trade something in for f. bir şeyi verip onun değerini başka bir şeyin bedelinden düşürerek o şeyi satın almak
take something up with f. bir meseleyi konuşmak (birisiyle)
have something to do with f. ilgisi olmak
nail something to f. bir şeyi bir yere çivilemek
depose to doing something f. tanıklık etmek
blurt something out f. düşünmeden söylemek
spoil something while trying to improve f. kuşa benzetmek
take something to heart f. bir şeyi ciddiye almak
find something odd f. yadırgamak
put something down f. bir şeyi (aşağı bir yere) koymak
make heavy weather of something f. birşeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak
wind something up f. saat vb gibi bir şey kurmak
have something in prospect f. ummak
come under something f. hedef olmak
be wrapped up in something f. kendini kaptırmak
rub something on f. bir şeyi bir yere sürmek
put something back f. geri almak
put something forward f. ileri almak
mist something up f. buğulandırmak
bring somebody in something f. kazanç getirmek
put something down f. not etmek
be cool towards something f. soğuk bakmak (bir şeye)
do something in a haphazard way f. ezbere hareket etmek
take something seriously f. kaale almak
be pleased to do something f. bir şeyi memnuniyetle yapmak
keep something on the back burner f. sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek
leave something to its fate f. kaderine terketmek
take a bite of something f. bir şeyden bir ısırık almak
work somebody up (into something) f. gaza getirmek
get a kick out of something f. keyif almak
let something spoil f. kokutmak
play something down f. bir şeyi önemsizmiş gibi göstermek
sew something on f. bir giysiye bir şey dikmek
be at something f. meşgul olmak
be on the verge of something f. eşiğinde olmak
make up for something f. telafi etmek
give a reason (for something) f. sebep göstermek
wheedle something out f. koparmak
pay something off f. temizlemek
let something go by the board f. bir şeyden vazgeçmek
enter into something f. girişmek
blurt something out f. ağzından kaçırmak
put something down f. bir şeyi not almak
hand something in f. teslim etmek
keep something in a corner of one's mind f. aklının bir köşesinde bulundurmak
set something back f. bir şeyi aksatmak
take the liberty of doing something f. izin istemeden bir şeyi yapmak
raze something to the ground f. yerle bir etmek
sleep through something f. bir şey olup biterken uyumak
egg somebody on to do something f. dolduruşa getirmek
force somebody to do something f. gırtlağına basmak
cut one's teeth in something f. bir alanda ilk deneyimini yaşamak
treat something as a joke f. işi şakaya vurmak
be quite something f. herkese nasip olmamak
go ahead with something f. sürdürmek
turn something on f. açmak
get something for nothing f. avanta etmek
turn something into an investment f. yatırıma dönüştürmek
content oneself with something f. iktifa etmek
leave something unfinished f. yüzüstü bırakmak
learn something from the ground up f. bir şeyi her yönüyle öğrenmek
keep something under wraps f. saklamak
find (something) strange f. acayibine gitmek
put something forward to f. ertelemek
pull something apart f. bir şeyi çekerek aralamak
make something bleed f. kanatmak
start something up f. bir şeyi başlatmak
make something over to f. bir şeyi birinin üstüne yapmak
pay something off f. ödemek
do something the right way f. bir şeyi usulüne göre yapmak
press someone for something f. bir şey için birini sıkıştırmak
take something under one's arm f. koltuklamak
hear of something f. duyum almak
make a vow to do something f. bir şey yapmaya ant içmek
piss on something f. içine etmek
make something good f. ödemek (zararını)
dissolve something away f. gidermek
be to blame for something f. sorumlusu olmak
shut something on f. bir şeyi bir yere sıkıştırmak
buy something retail f. perakende satın almak
buy something on hire purchase f. taksitle almak
break something up f. ovalamak
make something good f. telafi etmek
put something on f. numara yapmak
palm something off f. okutmak
drink something straight f. içkiyi sek içmek
set something to music f. bestelemek
round something up f. yuvarlak hesap yapmak
remind somebody of something f. aklına getirmek
mess something up f. bir şeyi bozmak
pull something at both ends f. çekiştirmek
have a bash at something f. teşebbüs etmek
enviously admire something f. çok beğenmek
piss on something f. önemsememek
press something on someone f. birine bir şeyi ısrarla kabul ettirmeye çalışmak
knock something down f. yıkmak
talk somebody out of something f. caydırmak
let something flow f. akışına bırakmak
make something out of nothing f. yoktan var etmek
turn something out f. üretmek
lay something at somebody's door f. suçu üzerine atmak
write something off f. bir şeyin işe yaramaz olduğuna karar vermek
think something impossible f. imkansız gözüyle bakmak
weigh something out f. tartmak
put something across f. anlatmak
search somebody for something f. üzerini aramak
shake something up f. sıvıyı çalkalamak
prize something open f. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle açmak
find something sympathetic f. bir şey birinin hoşuna gitmek
search somebody for something f. üstünü aramak
make much of something f. mübalağa etmek
pile up something f. arttırmak
keep something quiet f. örtbas etmek
cut something into slices f. bir şeyi dilim dilim kesmek
set one's heart on something f. baş koymak
get something without cost f. lüpe konmak
be in bad with something f. başı hoş olmamak
be in something up to one's eyes f. yasadışı bir işin içinde olmak
find a way to (do something) f. çare aramak
cause something to be lost in the confusion f. gürültüye getirmek
sew something up f. bir işi sağlam kazığa bağlamak
find something meaningless f. anlamsız bulmak
remind somebody of something f. hatırına getirmek
set something right f. bir şeyi düzeltmek
be disdainful of something f. bir şeyi hor görmek
make a practice of doing something f. bir şeyi adet edinmek
think something over f. tartmak
put something away f. mideye indirmek
put something to rest f. nahoş bir olayı unutmak ve sanki olmamış gibi davranmak
set something on foot f. yapmak (plan)
put something on f. takınmak
turn something to one's purpose f. bir şeyden yararlanmak
deduct something from accounts receivable f. alacaktan düşmek
go over something with a fine comb f. kılı kırk yarmak
plop something down on f. bir şeyi bir yerin üzerine pat diye koyuvermek
make the most of something f. bir şeyden azami derecede faydalanmak
talk someone into something f. birini bir şeyi yapmaya ikna etmek
draw somebody out about something f. konuşturmak
turn something up f. sesini açmak
do something secretly f. saman altından su yürütmek
be at the bottom of something f. başının altından çıkmak
pick one's brains about something f. tavsiye almak
have something to do with f. ilişkisi olmak
set something back f. bir şeyi engellemek
make something good f. yerine getirmek
be obliged to do something f. mahkum olmak
spread something thin f. bir şeyi ince bir tabaka halinde sürmek
put something into orbit f. bir şeyi yörüngeye oturtmak
lay hands on something f. bir şeye el atmak
put something down f. yazmak
think something out f. enine boyuna düşünmek
pull something apart f. bir şeyi çekerek parçalara ayırmak
be obliged to do something f. bir şeyi yapmaya mecbur olmak
have something cut f. kestirmek
let something out f. kiraya vermek
rake about for something f. arayıp taramak
revile against something f. küfretmek
tell something to someone straight f. birine bir şeyi hiç sakınmadan söylemek
shake something out f. bir şeyi silkmek
get something easily f. düşürmek
have a scent for something f. sezmek
take something out of f. bir şeyi bir yerden çıkarmak
say something out of spite f. nispet vermek
put something in order f. nizama sokmak
legislate for something f. yasa yapmak
legislate against something f. yasa yapmak
have something in common with someone f. biriyle ortak bir özellik taşımak
find something impressing f. beğenmek
take the trouble to do something f. zahmet edip bir şey yapmak
get something cheaply f. düşürmek
be inherent in something f. bir şeyin aslında var olmak
be mixed up in something bad f. adı karışmak
do something mischievous f. hınzırlık etmek
look for a way to do something f. bir şeyin çaresine bakmak
rule something out of order f. kabul etmemek
take something hard f. bir şeye pek çok üzülmek
bitterly resent something f. zoruna gitmek
clear something away f. kaldırmak
make something of f. anlam çıkarmak
disapprove of something f. uygun bulmamak
say something out of spite f. nispet yapmak
pry something open f. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle açmak
keep up with something f. başa çıkmak
take something in f. bir şeyi farketmek/görmek
do something hastily f. aceleye boğmak
know something backwards f. ezbere bilmek
play something by ear f. olayların seyrine göre hareket etmek
put something to one side f. bir şeyi bir kenara bırakmak
talk somebody out of something f. vazgeçirmek
dissolve something f. gidermek
see something through f. bir işin sonunu getirmek
have a bee in one's bonnet about something f. aklını takmak
point something out to somebody f. dikkatini çekmek
look at something in perspective f. bir şeye geniş bir açıdan bakmak