view - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

view

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"view" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 66 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
view i. görüş
view i. bakış
view i. manzara
view i. görünüm
view i. kanı
view i. görüş alanı
view i. görüntü
view f. incelemek
General
view i. fikir
view i. manzara
view i. vaziyet
view i. görüş
view i. meram
view i. beklenti
view i. tablo
view i. gösterme
view i. düşünce
view i. görüş alanı
view i. kanı
view i. maksat
view i. bakış
view i. nezaret
view i. bakma
view i. nazar
view i. amaç
view i. emel
view i. dikkat çekici görünüş
view i. görünüm
view i. niyet
view i. görünüş
view i. panorama
view i. izlenme
view i. kanaat
view i. beklenti
view i. bakış açısı
view i. fotoğraf
view i. sergileme
view f. görmek
view f. seyretmek
view f. yoklamak
view f. üzerinde düşünmek
view f. görüntülemek
view f. bakmak
view f. tetkik etmek
view f. incelemek
view f. düşünmek
view f. kanaatinde olmak
view f. görülmek
view f. izlemek
Law
view i. manzara irtifakı
view i. mahallinde keşif
view i. yerinde denetleme
Technical
view i. görünüş
view i. görünüm
view i. görüntü
view i. görüntüleme
view f. bakmak
view f. incelemek
view f. tetkik etmek
Computer
view i. geçerli görünümü
view i. görünüm menüsü
view expr. görüntüle
view expr. göster
Telecom
view i. görüntüleme
view i. görünüm
Hunting
view f. (tilki) gözlemlemek

"view" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
point of view i. bakış açısı
with view s. manzaralı
General
point of view i. noktainazar
side view i. profil
front view i. önden görünüş
flat with sea view i. denize nazır ev
field of view i. görüş alanı
external view i. görünüş
aerial view i. havadan görünüş
point of view i. cihet
point of view i. bakım
bird's eye view i. kuşbakışı görünüm
view finder i. vizör
point of view i. görüş
world view i. dünya görüşü
orthographic view i. ortografik görünüş
world view i. hayat felsefesi
point of view i. açı
top view i. kuşbakışı
point of view i. görüş açısı
view of life i. hayata bakış (açısı)
one's view of life i. hayata bakışı
narrow point of view i. dar bakış açısı
scientific view i. bilimsel görüş
political view i. siyasi görüş
political view i. ideoloji
general view i. genel bakış
general view i. genel görünüm
political view i. siyasal görüş
political view i. politik görüş
pay per view i. paralı televizyon yayını
crab's eye view i. yer seviyesinden görünüm
back view i. arka görünüş
back view i. arkadan görünüş
bottom view i. alttan görünüş
lake view i. göl manzarası
philosophical view i. felsefi görüş
wide field of view i. geniş görüş alanı
exploded view i. sökülmüş görünüş
exploded view i. parçaları dağılmış görünüş
frontal view i. cephe görünüşü
general view i. genel görünüş
frontal view i. önden görünüş
frontal view i. karşıdan görünüş
bird's eye-view i. kuşbakışı görünüm
bird's-eye view i. kuşbakışı
bird's-eye-view i. kuşbakışı
a bird's-eye view i. kuşbakışı
bird's-eye view i. kuş bakışı
front-view i. ön tarafın görünüşü
front-view i. önden görünüş
view-finder i. vizör
world-view i. hayat görüşü
common view i. ortak kanı
general view i. genel kanı
general view i. ortak kanı
plan view i. yatay kesit görünüşü
plan view i. üstten görünüş
a bird's-eye view i. kuş bakışı
a bird's-eye view i. şöyle bir bakış
a bird's-eye view i. üstünkörü bakış
a bird's-eye view i. şöylesine bir değinme
true and fair view i. gerçek ve doğru görünüm
global view i. global bakış
global view i. küresel bakış
global view i. küresel kanı
global view i. küresel görünüm
bosphorus view i. boğaz manzarası
mountain view i. dağ manzarası
an alternative view to i. farklı bir bakış
opposing view i. karşı görüş
counter-view i. karşıt görüş
counter-view i. karşı görüş
opposing view i. karşıt görüş
bosphorus view room i. boğaz manzaralı oda
bosphorus view flat i. boğaz manzaralı daire
sea view house i. deniz manzaralı ev
sea view hotel i. deniz manzaralı otel
a magnificent view i. görkemli görüntü
view from below i. alttan bakış
view from below i. alttan görünüm
an opposing view i. karşıt/muhalif görüş
world-view i. dünya görüşü
shifting point of view i. değişen görüş açısı
lovely view i. güzel manzara
process-based view i. sürece dayalı yaklaşım/görüş
holistic view i. bütünleştirici bakış açısı
holistic view i. bütüncül bakış açısı
underwater view i. denizaltı manzarası
nice view i. güzel manzara
beautiful view i. güzel manzara
air view i. kuş bakışı görünüş
ocean view i. okyanus manzarası
private view i. özel gösterim
oblique view i. eğik görüş
sea view i. deniz manzarası
view out i. dış görünüş
view out i. görünüm
front view i. ön görünüş
plain view i. düz görünüm
plain view i. açık görünüm
the view from the top i. üst görünüş
the view from the top i. üstten görünüm
the view from the top i. üstten görünüş
top view i. üst görünüş
top view i. üstten görünüş
top view i. üst görünüm
top view i. üstten görünüm
the view from the top i. üst görünüm
swedish view i. isveç görüşü
outer view i. dış görünüm
land view i. arazi manzarası
land view i. manzara
land view i. arazi görünümü
stunning scenery; stunning view i. etkileyici manzara
street view i. sokak görünümü
theoretical point of view i. teorik bakış açısı
holistic view i. bütünsel bakış açısı
view angle i. görüş açısı
view halloo i. bir şeyin görüldüğünü belirten bağırış
by-view i. çıkarcı hedef
long view i. ileriyi düşünme
long view i. ileriyi gelecek çerçevesinde ele alma
long view i. ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme
long view i. bir sorunun gelecek gözetilerek incelenmesi
long view i. bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım
long view i. uzun vadede değerlendirme
by-view i. şahsi görüş
by-view i. öznel görüş
by-view i. bencilce amaç
panoramic view i. uzaktan incelenen durum
panoramic view i. genel hatlarıyla incelenen konu
pov (point of view) i. bakış açısı
field of view i. sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre
self-view i. kendi çıkarlarını düşünme
self-view i. kendini düşünme
self-view i. bencillik
self-view i. benmerkezcilik
self-view i. çıkarcılık
hide from view f. ortadan kaldırmak
keep in view f. göz önünde tutmak
come into view f. meydana çıkmak
keep in view f. göz önüne almak
come into view f. ortaya çıkmak
come in view f. görünmek
hold view of someone f. biri hakkında görüş sahibi olmak
come into view f. görüş alanına girmek
keep in view f. gözden kaybetmemek
come in view f. ortaya çıkmak
keep in view f. gözden uzak tutmamak
have in view f. planlamak
be lost from view f. gözden uzaklaşmak
look from different point of view f. başka yönden bakmak
see from different point of view f. başka yönden bakmak
take a bright view of f. olumlu bakmak
view something as significant f. önemli saymak
view something as significant f. önemli görmek
view something as significant f. önemli bulmak
form a view on f. fikir belirtmek
adopt as a point of view f. felsefe edinmek
have an attractive view f. etkili bir görünüme sahip olmak
have a penetrative view f. etkili bir görünüme sahip olmak
have in view f. niyeti olmak
bring (someone) round (to another's point of view) f. yola getirmek
come round (to another's point of view) f. yola gelmek
view something as a threat f. tehdit olarak görmek
view with a jaundiced eye f. öküz altında buzağı aramak
get out of view f. gözle görülemeyecek kadar uzaklaşmak
get out of view f. görüş uzaklığının dışında kalmak
get out of view f. görüş alanının dışında çıkmak
get out of view f. gözden kaybolmak
view something from a different standpoint f. olaya başka bir açıdan bakmak
(house) have an open view f. (ev) önü açık olmak
develop a point of view f. bakış açısı geliştirmek
give a view f. bir fikir beyan etmek
have in view f. tasavvur etmek
come into view f. görünmek
come into view f. görüş açısına girmek
hold a view f. fikir sahibi olmak
hold a view f. görüş sahibi olmak
gain a different point of view f. farklı bir bakış açısı kazanmak
spoil the view f. manzarayı bozmak
share the same opinion/view f. aynı kafadan olmak
have a clear view of f. net bir şekilde görmek
block one's view f. (arabada vb) görüşünü kapamak
look his/her point of view f. kendi açısından bakmak
give point of view f. bakış açısı kazandırmak
air view f. görüş beyan etmek
share the same view f. aynı görüşü paylaşmak
share the same view f. aynı görüşten olmak
share the same opinion/view f. aynı görüşü paylaşmak
share the same opinion/view f. aynı görüşten olmak
hold the view f. inanmak
hold the view f. görüşünü savunmak
gaze off into the view f. seyre dalmak
having a fine view s. manzaralı
with sea view s. denize nazır
sea view s. deniz manzaralı
in view s. ortada
on view s. sergilenmekte
with bosphorus view s. boğaz manzaralı
lake-view s. göl manzaralı
ocean-view s. okyanus manzaralı
with lake view s. göl manzaralı
with an ocean view s. okyanus manzaralı
to the view zf. herkes tarafından görüleceği üzere
in full view zf. aleni olarak
in view zf. görünürde
in full view zf. herkesin önünde
in full view zf. görünürde
from the point of view of economics zf. ekonomik bakımdan
in full view zf. tam göz önünde
within view zf. meydanda
from different points of view zf. çeşitli açılardan
from one's point of view zf. kendi yönünden
in the view of such information zf. bu bilgilerin ışığında
in one's view zf. (birine) göre
from an objective (point of) view zf. dışarıdan bakınca
from every point of view zf. her bakımdan
from different point of view zf. farklı yönden
from a different point of view zf. farklı bir açıdan
from different point of view zf. farklı açıdan
from a tax point of view zf. vergi açısından (bakıldığında)
from your point of view zf. senin açından
at first view zf. ilk bakışta
at first view zf. ilk görüşte
from the point of view zf. görüşüne göre
from the point of view zf. bakış açısından
from another point of view zf. diğer açıdan
with the view of ed. niyetiyle
with the view of ed. umuduyla
in view of ed. -den ötürü
with the view of ed. maksadıyla
from the point of view ed. bakımından
from the point of view of ed. itibarı ile
with the view ed. niyetiyle
in view of the fact that bağ. göz önünde bulundurarak
Phrasals
view something through something f. bir şeyi bir şeyin .....den izlemek
bring (someone or something) into view f. (birini/bir şeyi) görünür kılmak
bring (someone or something) into view f. (birini/bir şeyi) açığa çıkartmak
bring (someone or something) into view f. (birini/bir şeyi) ortaya çıkartmak
Phrases
in view of f. göz önünde tutarak
in view of ed. eğer
with a view to expr. amacıyla
from my point of view expr. bana göre
from this point of view expr. bu gözle
in my view expr. benim açımdan
from my point of view expr. benim durduğum yerden
from my point of view expr. benim görüşüme göre
from this point of view expr. bu noktadan hareketle
from this point of view expr. bu bakımdan
from this point of view expr. buradan hareketle
from our point of view expr. bizim açımızdan
from this point of view expr. bundan yola çıkarak
starting from this (point of view) expr. buradan yola çıkarak
from this point of view expr. bundan hareketle
in my point of view expr. benim bakış açıma göre
from my point of view expr. bence
from my point of view expr. benim açımdan
when considered from this point of view expr. bu açıdan bakıldığında
starting from this (point of view) expr. buradan hareketle
with a view to expr. bakımından
with a view expr. bir bakımdan
from this point of view expr. bu bakış açısından yola çıkarak
starting from this (point of view) expr. bundan yola çıkarak
from this point of view expr. bu bakış açısından hareketle
starting from this (point of view) expr. bundan hareketle
from my point of view expr. benim bakış açımdan
from my point of view expr. benim bakış açıma göre
from my point of view expr. buradan bakınca
from a certain point of view expr. belli bir bakış açısına göre
from a certain point of view expr. bir açıdan bakılırsa
multiple points of view expr. çok sayıda görüş
in view of expr. hesaba katınca
in view of expr. göre
in view of everyone expr. ele güne karşı
in view of expr. göz önüne alındığında
in the long view expr. gelecekte
in view of expr. göz önüne alınacak olursa
in view of expr. göz önünde tutulursa
in my view expr. fikrimce
from my point of view expr. fikrimce
in view of expr. göz önüne alınca
with a view to expr. nedeniyle
with a view to expr. maksadıyla
with a view to expr. niyetine
in view of expr. karşısında
in the long view expr. önümüzdeki dönemde/süreçte
from your point of view expr. sizin açınızdan
in view of expr. -den dolayı
in the long view expr. uzun dönemde
in the long view expr. uzun vadede
with a view to expr. umuduyla
in view of expr. -den dolayı hesaba katınca
with a view to doing something expr. -i yapmak amacıyla
in view of expr. yüzünden
in view of expr. göz önüne alınacak olursa
in view of expr. göz önünde tutulursa
in view of expr. düşünerek
in view of expr. dolayısıyla
in view of expr. ışığında
in the view of (someone) expr. (birinin) görüşüne/fikrine göre
in the view of (someone) expr. (birinin) düşüncesine göre
in view of (something) expr. (bir şeyden) ötürü
in view of (something) expr. (bir şeyi) göz önünde tutarak/bulundurarak
in view of (something) expr. (bir şeyi) göz önüne alınca
in view of (something) expr. (bir şeyi) hesaba katınca
in view of (something) expr. (bir şeyden) dolayı
in view of (something) expr. (bir şey) dolayısıyla
in view of (something) expr. (bir şey) göz önünde bulundurularak
with a view to doing expr. yapmak amacıyla
with a view to something/to doing something expr. bir şey amacıyla
according to this view expr. bu görüşe göre
Proverb
distance lends enchantment to the view davulun sesi uzaktan hoş gelir
Colloquial
different point of view i. farklı açı
be in view f. göz önünde olmak
be in view f. görüş alanında olmak
be in view f. görünürde olmak
from a professional point of view expr. profesyonel açıdan bakınca
from your point of view expr. sizin bakış açınızla
look at this view expr. şu manzaraya baksana
Idioms
a worm's-eye view i. alçaktan bakma
a ringside view i. ön sıra/önlerde yer
a ringside view i. ringe/sahneye en yakın koltuk
end in view i. sonuca odaklanma
end in view i. bitirmeye odaklanma
end in view i. bittiğini hayal etme
end in view i. sonuç odağı
a bird’s-eye view (of something) i. (bir şeyin) kuş bakışı görünümü/görüntüsü/manzarası
a point of view i. birinin fikri
a point of view i. birinin görüşü
a point of view i. bakış açısı
a point of view i. bir şey gözü
a point of view i. bir şey bakımı
a ringside view i. görüş açısı/manzarası çok iyi konum
a ringside view i. olan bitenin net/sorunsuz bir şekilde izlenebildiği konum
a worm's eye view i. düşük bir pozisyondan değerlendirme
a worm's eye view i. basit bir değerlendirme
a worm’s-eye view i. öznel bir fikir/bakış
a worm’s-eye view i. içeriden bir görüş
a worm’s-eye view i. sübjektif bir görüş
a worm’s-eye view i. içeriden bir görüş/bakış
(one's) point of view i. (birinin) kişisel fikri
(one's) point of view i. (birinin) şahsi görüşü
(one's) point of view i. (birinin) kendi görüşü
(one's) point of view i. (birinin) kendi kanaati/düşüncesi
bird's-eye view i. genel bakış
bird's-eye view i. hızlı bakış
bird's-eye view i. üstünkörü bakış
bird's-eye view i. kısaca göz gezdirme
a bird's-eye view i. kuş bakışı
a bird's-eye view i. şöyle bir bakış
a bird's-eye view i. genel bir bakış
a bird's-eye view i. üstünkörü bakış
a bird's-eye view i. şöylesine bir değinme
eye-view i. bakış
eye-view i. bakma
eye-view i. değerlendirme
eye-view i. görüş
heave into view f. ufukta belirmek
heave into view f. görünür hale gelmek
bring into view f. açığa çıkarmak
have a worm's eye view of something f. bir konunun az veya önmesiz olan kısmını bilmek
flash into view f. bir anda belirmek/görünmek
take a dim view of f. doğru bulmamak
come into view f. görünmek
take the long view f. gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak
bring into view f. görünür kılmak
take the longer view f. gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak
take the longer view f. geleceği göz önüne/dikkate almak
go out of view f. görüş açısının dışında kalmak
take the long view f. geleceği göz önüne/dikkate almak
go out of view f. görememek
come into view f. görünmeye başlamak
go out of view f. görüş açısının dışına çıkmak
take a dim view f. iyi gözle bakmamak
bring into view f. ortaya çıkarmak
take a dim view of f. olumsuz bakmak
take a dim view of f. soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb)
fade from view f. yavaş yavaş gözden kaybolmak
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birine/bir şeye) iyi gözle bakmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birine/bir şeye) olumsuz bakmak
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birine/bir şeye) olumlu bakmamak
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) onaylamamak
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) tasvip etmemek
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) hoş görmemek
take a poor view of (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) doğru bulmamak
take a poor view of something [uk] f. bir şeye iyi gözle bakmamak
take a poor view of something [uk] f. bir şeye olumsuz bakmak
take a poor view of something [uk] f. bir şeye olumlu bakmamak
take a poor view of something [uk] f. bir şeyi onaylamamak
take a poor view of something [uk] f. bir şeyi tasvip etmemek
take a poor view of something [uk] f. bir şeyi hoş görmemek
take a poor view of something [uk] f. bir şeyi doğru bulmamak
take a dim/poor view of somebody/something f. birinden/bir şeyden hoşlanmamak
take a dim/poor view of somebody/something f. birine/bir şeye katılmamak
take a dim/poor view of somebody/something f. biriyle/bir şeyle aynı fikirde olmamak
take a dim/poor view of somebody/something f. birini/bir şeyi doğru bulmamak
hide (someone or something) in plain view f. (birini/bir şeyi) herkesin görebileceği bir yerde saklamak
hide (someone or something) in plain view f. (birini/bir şeyi) göz önünde bir yere saklamak
hide (someone or something) in plain view f. (birini/bir şeyi) ortalık yerde saklamak/kamufle etmek
hide in plain view f. göz önünde fark edilmemek
hide in plain view f. göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek
hide in plain view f. apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmemek
hide in plain view f. herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmemek
hide in plain view f. herkesin görebileceği bir yerde/ortalık yerde kamufle olmak
hide in plain view f. apaçık ortada olmasına rağmen tepki çekmeden ve değişmeden kalmak
hide in plain view f. nasıl geldiyse öyle gitmek
hide in plain view f. apaçık ortada olmasına rağmen alışıldığı için görünmez olmak
have a ringside view f. görüş açısı/manzarası çok iyi olmak
have a ringside view f. ön sırada/önlerde oturmak
have a ringside view f. olan biteni net/sorunsuz bir şekilde izleyebilmek
heave in view f. ufukta belirmek
heave in view f. görünür hale gelmek
heave into sight/view f. ufukta belirmek
heave into sight/view f. görünür hale gelmek
heave into sight/view f. belirmek
heave into sight/view f. görünmeye başlamak
take a dim view (of someone or something) f. (birine/bir şeye) iyi gözle bakmamak
take a dim view (of someone or something) f. (birine/bir şeye) olumsuz bakmak
take a dim view (of someone or something) f. (birinden/bir şeyden) hoşlanmamak
take a dim view (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) doğru bulmamak
take a dim view (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) onaylamamak
take a dim view (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) tasvip etmemek
take a dim view (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) uygun bulmamak/görmemek
take a dim view (of someone or something) f. (birini/bir şeyi) beğenmemek
take the view f. düşünmek
take the view f. düşüncesinde olmak
take the view f. fikrinde olmak
take the view f. inancında olmak
take the view that f. diye düşünmek
take the view that f. düşüncesinde olmak
take the view that f. fikrinde olmak
take the view that f. inancında olmak
hidden in plain view s. göz önünde fark edilmeyen
hidden in plain view s. göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen
hidden in plain view s. apaçık ortada olup/olmasına rağmen fark edilmeyen
hidden in plain view s. herkesin görebileceği bir yerde olup/olmasına rağmen görülmeyen
hidden in plain view s. herkesin görebileceği bir yerde kamufle olan
a look in the rear-view mirror expr. geçmişe bir bakış
a ringside view expr. en ön sıradaki koltuk
in plain view expr. apaçık bir şekilde
in plain view expr. her şeyi ortada
in plain view expr. görünür şekilde
in plain view expr. göstere göstere
in plain view expr. alenen
...'s-eye view expr. -in gözünden
...'s-eye view expr. -in gözüyle
...'s-eye view expr. -in konumundan
...'s-eye view expr. -in bakış açısından
...'s-eye view expr. -in görüş açısından
in (someone's) view expr. (birinin) fikrine/görüşüne göre
in (someone's) view expr. (biri) açısından
in (someone's) view expr. (birinin) bakış açısına/düşüncesine göre
in full view (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) tam gözünün önünde
in full view (of someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) alenen görebileceği yerde
in full view (of someone or something) expr. kabak gibi (birinin/bir şeyin) gözünün önünde
Speaking
if you look at it from his point of view expr. eğer olaya onun açısında bakarsan
if you look at it from his point of view expr. eğer olaya onun bakış açısıyla bakarsan
if you look at it from her point of view expr. eğer olaya onun bakış açısıyla bakarsan
if you look at it from her point of view expr. eğer olaya onun açısında bakarsan
your own point of view expr. kendi bakış açın
your own point of view expr. kendi bakış noktan
the view is amazing expr. manzara harika
what a view expr. ne manzara
look at this view expr. şu manzaraya bakın
Chat Usage
impov (in my point of view) kısalt. bence
impov (in my point of view) kısalt. bana göre
impov (in my point of view) kısalt. bana sorarsan
Trade/Economic
resource allocation view i. kaynak ayırma görünümü
monetary point of view i. parasal bakış açısı
native view f. kendi bilgisayarında görmek
from a monetary point of view expr. nakdi açıdan
from a monetary point of view expr. para açısından
from a monetary point of view expr. parasal açıdan
Law
plain view doctrine i. açık görünüm doktrini
plain view doctrine i. açık ve görülebilir alan doktrini
plain view doctrine i. düz görünüm doktrini
true and fair view i. dürüst resim ilkesi
order view i. emir takibi
point of view i. görüş noktası
point of view i. noktainazar
view of frankpledge i. özel mahkeme vekilharcı huzurunda kasaba, lordluk veya tımarda gerçekleşen bir bağımsız mahkeme
view of premises i. davaya konu olan işlemin gerçekleştiği yerin jüri tarafından incelenmesi
Politics
racist view i. ırkçı görüş
common view i. ortak görüş
political view i. politik görüş
agreement on the exchange of war cripples between member countries of the council of europe with a view to medical treatment i. savaş malullerinin tıbbi tedavileri maksadıyla avrupa konseyine üye ülkeler arasında değişimine dair anlaşma
left view i. sol görüş
Industry
helicopter view i. bir duruma herhangi bir ayrıntı olmaksızın genel bakış
Advertising
page view i. sayfa gösterimi
Technical
rear view i. arka görünüş
rear view i. arkadan görünüş
partial view i. bölümsel görünüş
exploded view i. bir makinenin parçaları arasındaki ilişkiyi gösteren fotoğraf
bird's eye view i. bir konunun genel görünümü
elevation view i. cephe görünüşü
three-view drawing i. cismin üç yüzünü/görünüşünü gösteren resim/çizim
view drawing i. dağıtılmış görüntü
external view i. dış görünüş