have it - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

have it



"have it" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 37 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
have it f. bir şeyi almak
have it f. bir şeyi kullanmak
have it f. bir şeyi bilmek
have it f. bir şeyin bilgisine sahip olmak
have it f. bir şeyi anlamak
have it f. bir şeyi kavramak
have it f. bir şeyi kapmak
have it f. bir konu hakkında bir şeye işaret etmek
have it f. bir konu hakkında iddiada bulunmak
have it f. bir konu hakkında bir şey iddia etmek
have it f. bir oylamayı kazanmak
have it f. oylamayı/seçimi almak
have it f. bir şey öğrenmek
have it f. bir şeyin bilgisini almak
have it f. sonuca ulaşmak
have it f. zafer kazanmak
have it f. yenmek
have it f. kazanmak
have it f. pataklamak
have it f. dövmek
have it f. dayak atmak
have it f. sopa çekmek
have it f. azarlamak
have it f. fırça çekmek
have it f. paylamak
have it f. gününü göstermek
have it f. cezalandırmak
have it f. ceza vermek
have it f. öne sürmek
have it f. ileri sürmek
have it f. demek
have it f. savunmak
have it f. bir şeye göre düşünüp hareket etmek
have it f. sesli oylamada zafer kazanmak
have it f. sesli oylamayı almak
Slang
have it f. sevişmek
have it f. seks yapmak

"have it" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
have it coming f. hak etmek
let someone have it f. birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
have the best of it f. üstün olmak
have the best of it f. galip gelmek
have it away with somebody f. mercimeği fırına vermek
have it made f. yaptırmak
have it off f. oynaşmak
have it away f. mercimeği fırına vermek
have it in for f. birine kin beslemek
have nothing to show for it f. elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak
have it in one f. yeteneği olmak
have it off with somebody f. oynaşmak
have it off f. ilişki kurmak
have it off f. kırıştırmak
have it in for somebody f. takmak
let someone have it f. birini haşlamak
have it made f. işleri tıkırında olmak
have it neutered f. kısırlaştırmak
have it off with somebody f. mercimeği fırına vermek
have it off f. mercimeği fırına vermek
have it made f. ısmarlamak
have it off with somebody f. kırıştırmak
let somebody have it f. bırakmak
let somebody have it f. saldırmak
let somebody have it f. hakkından gelmek
let somebody have it f. azarlamak
have it out f. bir anlaşmazlığı çözüme ulaştırmak
have a blue tinge to it f. maviye çalmak
have had it f. bıkmak
have had it f. artık yetmek
have had it f. sonucu kötü olmak
have had it f. kötü sonuçlanmak
have it postponed f. erteletmek
have it insured f. sigortalatmak
have a go at it f. cinsel ilişkiye girmek
as luck would have it zf. şansa göre
as luck would have it zf. şansıma
as luck would have it zf. şans işi
Phrasals
have it out f. açık açık konuşmak
Phrases
as chance/luck would have it expr. şansı varmış
as luck may have it expr. şansı varsa
as chance/luck would have it expr. şansı yaver giderse
as luck may have it expr. şansı yaver giderse
as chance/luck would have it expr. şansına
as luck may have it expr. şansına
as chance/luck would have it expr. tesadüfen
as luck may have it expr. tesadüfen
as chance/luck would have it expr. şans/rastlantı eseri/bu ya
as luck may have it expr. şans/rastlantı eseri
as luck may have it expr. inşallah
as luck would have it expr. gel gör ki
I have to hand it to expr. hakkını vermeliyim ki
he will have it that expr. iddia ediyor ki
as luck would have it expr. ne talihsizliktir ki
the ayes have it expr. lehte oy kullananlar kazandı
as luck would have it expr. ne şans ki
the nays have it expr. reddedildi
as luck would have it expr. şansa bak ki
as luck would have it expr. rastlantı eseri
as luck would have it expr. şu işe bak (ki)
as luck would have it expr. şans eseri
as luck would have it expr. şans bu ya
as illness would have it expr. terslik bu ya
as luck would have it expr. tesadüfen
when it does not have to expr. zorunluluğu bulunmamakla birlikte/bulunmadığında
it is unfortunate that I have to inform you expr. üzülerek belirtmek durumundayım ki
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) bir sakınca yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) bir mahzur yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) beis yok
have it (that...) expr. diyor ki…
have it (that...) expr. iddia ediyor ki…
the noes have it expr. reddedildi
the noes have it expr. oy çoğunluğuyla reddedildi
the noes have it expr. olumsuz oylar çoğunlukta
the noes have it expr. hayır oyları çoğunlukta
I wouldn't have put it quite like that expr. tam olarak böyle ifade etmezdim
Proverb
nothing so bad but it might have been worse daha kötüsü de olabilirdi
nothing so bad but it might have been worse beterin beteri var
you cannot have your cake and eat it hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
it is better to have loved and lost than never to have lost at all sevip de kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmek sevmemiş olmaktan iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan iyidir
ıf you have it flaunt it mütevazı olma gerçek sanırlar
(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it kendi düşen ağlamaz
you can't eat your cake and have it (too) hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
you can't have your cake and eat it hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
you can't have your cake and eat it(, too) hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
you have made your bed and must lie in it kendi düşen ağlamaz
you cannot have your cake and eat it too hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin olmaz
Colloquial
have somebody's name written all over it f. biçilmiş kaftan olmak
have it made f. başarıdan emin olmak
have it made f. başarıyı kesin saymak
have it coming f. hak etmek
have it made f. işi olmuş bilmek
have it coming f. müstahak olmak
have it rough f. zor zamanlar geçirmek
have it easy f. rahat durumda olmak
have it easy f. rahat bir pozisyonda/konumda olmak
have it easy f. şartları rahat olmak
have it easy f. rahat şartlara sahip olmak
have it easy f. kolaylığa/rahatlığa sahip olmak
have it easy f. zorluk çekmemek/yaşamamak
have it easy f. güçlük çekmemek/yaşamamak
have it easy f. sıkıntı çekmemek/yaşamamak
have got it bad f. fena vurulmak
have got it bad f. abayı fena yakmak
have got it bad f. çok aşık olmak
have got it bad f. gönlünü çok kötü kaptırmak
have got it in (one) f. (birinin) içinde olmak
have got it in (one) f. belli bir yeteneğe sahip olmak
have got it in (one) f. bir yeteneği içinde barındırmak
let someone have it f. pataklamak
let someone have it f. dövmek
let someone have it f. dayak atmak
let someone have it f. sopa çekmek
let someone have it f. azarlamak
let someone have it f. fırça çekmek
let someone have it f. paylamak
let someone have it f. gününü göstermek
let someone have it f. cezalandırmak
let someone have it f. ceza vermek
have (got) it over (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bir konuda gölgede bırakmak
have (got) it over (someone or something) f. bir konuda (birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak
have (got) it over (someone or something) f. bir konuda (birinden/bir şeyden) daha fazla parlamak
have (got) it over (someone or something) f. bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something) f. (bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
have it (all) over someone or something (in something) f. (bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak
have it (all) over someone or something (in something) f. (bir şeyde) birini/bir şeyi solda sıfır bırakmak
have it (all) over someone or something (in something) f. (bir şeyde) birini/bir şeyi ezmek
have it large [uk] f. dağıtmak
have it large [uk] f. kendini eğlenceye vermek
have it large [uk] f. eğlencenin dibine vurmak
have none of it/that f. bir şeyi yapmayı reddetmek/istememek
have none of it/that f. bir şeye müdahil olmayı reddetmek/istememek
have none of it/that f. bir şeye razı olmamak
have none of it/that f. bir şeyi kabul etmemek
have one's heart in it f. hevesli olmak
have one's heart in it f. istekle yapmak
have one's heart in it f. dört elle sarılmak
have one's heart in it f. içten istemek
have one's heart in it f. gönülden yapmak
have had it f. işi bitmek
have had it f. başarma şansı kalmamak
have had it f. hiç şansı kalmamak
have had it f. yorulmak
have had it f. enerjisi bitmek
have had it f. ölmek
have had it f. burasına/şurasına kadar gelmek
have had it f. tahammülünün sınırına gelmek
have had it f. dayanma eşiğinin sınırına gelmek
have had it up to here f. burasına/şurasına kadar gelmek
have had it up to here f. tahammülünün sınırına gelmek
have had it up to here f. dayanma eşiğinin sınırına gelmek
have had it f. iyileşme şansı olmamak
have had it f. kurtarılma aşamasını geçmek
have had it f. ölmek
have had it f. çok kötü/zayıf durumda olmak
have had it f. hapı yutmak
have had it f. ayvayı yemek
have had it f. aşırı yorgun olmak
have had it f. tüm yaşama şansını yitirmek
have had it f. hayatta kalma şansı kalmamak
have had it f. birine/bir şeye karşı sabrı tükenmek
have had it f. birine/bir şeye karşı sabrının sınırını aşmak
have had it f. birine/bir şeye daha fazla katlanamamak
have had it f. tamir edilemez durumda olmak
have had it f. ömrünü tamamlamak
have had it f. miadını doldurmak
have had it f. bir şeyi atlatma şansı olmamak
have had it f. bir şeyi atlatamayacak olmak
have had it f. başına kötü bir şey gelecek olmak
have had it f. gününü görecek olmak
have had it f. bir şeyi daha fazla hazmedememek
have got it in for (someone) f. (birine) takmak
have got it in for (someone) f. (birine) kafayı takmak
have got it in for (someone) f. (birine) garezi olmak
have got it in for (someone) f. (birine) karşı hıncı olmak
have got it in for (someone) f. (birine) karşı kin beslemek
have got it in for (someone) f. (biriyle) uğraşmak
not have it f. izin vermemek
not have it f. kabul etmemek
not have it f. reddetmek
not have it f. razı olmamak
not have it f. onay vermemek
have it in you f. 'de böyle bir kapasitesi olmak
not have (any of) it f. (bir şeye) hiç yanaşmamak
not have (any of) it f. (bir şeyde) yer almayı hiç istememek
not have (any of) it f. (bir şeye) katılmayı hiç istememek
not have (any of) it f. aynı fikirde olmamak
not have (any of) it f. (bir şeyi) hiç yememek
not have (any of) it f. (bir şeye) hiç inanmamak/kanmamak
not have (any of) it f. nuh deyip peygamber dememek
not have (any of) it f. fikrini değiştirmemek
(have) got it going on f. çekici olmak
(have) got it going on f. seksi olmak
(have) got it going on f. cazibeli olmak
(have) got it going on f. alımlı olmak
(have) got it going on f. havalı olmak
(have) got it going on f. başarılı olmak
(have) got it going on f. etkileyici olmak
(have) got it going on f. mükemmel olmak
(have) got it going on f. harika olmak
(have) got it going on f. çok iyi olmak
(have) got it going on f. istisnai bir durumda olmak
have it (all) your (own) way f. (kendi) bildiğini okumak
have it (all) your (own) way f. canının istediğini yapmak
have it (all) your (own) way f. istediği gibi at koşturmak
have it (all) your (own) way f. nasıl bilirse öyle yapmak
have it (all) your (own) way f. (kendi) bildiği gibi yapmak
have it coming (to you) f. hak ettiğini bulmak
have it coming (to you) f. gününü görmek
have it coming (to you) f. cezasını bulmak/çekmek
have had it with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) gına gelmek
have had it with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) bıkmak
have had it with (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) usanmak
have had it with (someone or something) f. (biri/bir şey) canına yetmek/tak etmek
have had it with (someone or something) f. (biri/bir şey) burasına kadar getirmek/gelmek
have it away (with someone) f. (biriyle) mercimeği fırına vermek
have it away (with someone) f. (biriyle) işi pişirmek
have it away (with someone) f. (biriyle9 yatmak
have it away (with someone) f. (biriyle) cinsel ilişkiye girmek
have it away with f. ile mercimeği fırına vermek
have it away with f. ile işi pişirmek
have it away with f. ile yatmak
have it away with f. ile cinsel ilişkiye girmek
have it off with f. ile mercimeği fırına vermek
have it off with f. ile işi pişirmek
have it off with f. ile yatmak
have it off with f. ile cinsel ilişkiye girmek
have it coming to you f. hak etmek
have it coming to you f. müstahak olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma yeteneği olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma becerisi içinde olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you (to do something) f. (bir şey yapma) yeteneği olmak
have it in you (to do something) f. (bir şey yapma) becerisi içinde olmak
have it in you (to do something) f. (bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
have it in one to do something f. birinin bir şey yapma yeteneği olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma becerisi birinin içinde olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in mind to do something f. bir şey yapmak aklında olmak
have it in mind to do something f. bir şey yapmaya niyeti olmak
have it in mind to do something f. bir şey yapmayı düşünmek
have it in one to do f. yapma yeteneği olmak
have it in one to do f. yapma becerisine sahip olmak
have it in one to do f. yapmak birinin içinde olmak
have it in one to do f. yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in one to do f. yapma kapasitesi olmak
have it in one to do f. yapma potansiyeli olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma yeteneği olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have it in one to do something f. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma kapasitesi olmak
have it in one to do something f. bir şey yapma potansiyeli olmak
have it in you to do something f. bir şey yapma yeteneği olmak
have it in you to do something f. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have it in you to do something f. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have it in you to do something f. bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
have it in you to do something f. bir şey yapma kapasitesi olmak
have it in you to do something f. bir şey yapma potansiyeli olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma becerisine sahip olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapmak birinin içinde olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma kapasitesi olmak
have (got) it in you to do something f. bir şey yapma potansiyeli olmak
have it out with someone f. biriyle bir anlaşmazlığı çözüme ulaştırmak
have it out with someone f. biriyle açık açık konuşmak
have it out with someone f. biriyle bir problemi çözmek için samimi bir şekilde konuşmak/tartışmak
have it out with someone f. biriyle tartışıp/konuşup durumu çözüme ulaştırmaya çalışmak
have it out with someone f. biriyle arasındaki problemi çözmek
have it out for (one) f. (birine) takmak
have it out for (one) f. (birine) diş bilemek
have it over f. -i gölgede bırakmak
have it over f. '-den daha parlak durumda olmak
have it over f. '-den daha fazla parlamak
have it over f. '-den üstün/daha iyi olmak
have it over f. '-i solda sıfır bırakmak
have it that (something) f. diyor ki…
have it that (something) f. iddia ediyor ki…
have it/that coming f. etmek
have it/that coming f. müstahak olmak
have it/that coming f. hak ettiğini bulmak
have none of it/that f. bir şeyi yapmayı reddetmek
have none of it/that f. bir şeye müdahil olmayı reddetmek
have none of it/that f. bir şeye razı olmamak
have none of it/that f. bir şeyi kabul etmemek
have a lot going for it f. yapacak çok şeyi olmak
couldn't have said it better expr. doğru söze ne denir
have it all expr. hepsini al
have one's cake and eat it too expr. hem karnım doysun hem pastam dursun
have one's cake and eat it too expr. hem pastam dursun hem karnım doysun
eat one's cake and have it too expr. hem karnım doysun hem pastam dursun
eat one's cake and have it too expr. hem pastam dursun hem karnım doysun
have it your way expr. kafana göre
have it your way expr. ne halin varsa gör
have it your own way expr. kafana göre
have it your own way expr. ne halin varsa gör
have at it expr. başla
have at it expr. hadi başla
have at it expr. git başla
have at it expr. kolları sıva
have at it expr. (yemeğe) yumul
have at it expr. işe koyul marş
let me have it expr. haberleri alayım
let me have it expr. kötü haberleri alayım
let me have it expr. gönder gelsin
let me have it expr. söyle gitsin
let me have it expr. haberleri duymaya hazırım
let me have it expr. söyle bakalım
and there you have it expr. ve işte bu
and there you have it expr. ve işte bu kadar
and there you have it expr. ve işte bu kadar basit
and there you have it expr. ve işte oldu
and there you have it expr. ve bu kadar
(have) never had it so good expr. şansı hiç bu kadar yaver gitmemişti
(have) never had it so good expr. şansı hiç bu kadar açık olmamıştı
(have) never had it so good expr. hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı
do I have to spell it out? expr. bunu açıklamam gerekiyor mu?
do I have to spell it out? expr. bunu açıklamalı mıyım?
do I have to spell it out? expr. bunu anlatmak için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
do I have to spell it out? expr. hecelerine mi ayırayım?
do I have to spell it out (for you) expr. bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu?
I couldn't have said it better myself expr. doğru söze ne hacet
I couldn't have said it better myself expr. doğru söze ne denir
I couldn't have said it better myself expr. çok iyi dedin
I couldn't have said it better myself expr. çok güzel dedin
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmez
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmaz
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası yok
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru yok
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmezdi
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmazdı
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası olmazdı
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru olmazdı
who would have thought it? expr. bunu kim düşünürdü ki?
who would have thought it? expr. bu kimin aklına gelirdi ki?
you have to hand it to someone expr. hakkını vermek lazım
you have to hand it to someone expr. yiğidi öldür hakkını ver
you have to hand it to someone expr. yiğidi öldür hakkını yeme
I have to hand it to someone expr. birinin hakkını vermek lazım
I have to hand it to someone expr. birine hakkını vermek lazım
I have to hand it to someone expr. yiğidi öldür hakkını ver
I have to hand it to someone expr. yiğidi öldür hakkını yeme
Idioms
have a kick to it f. acısı/baharatı/alkolü çok olmak
have got it all together to f. aklı başında olmak
have it all together f. aklı başında olmak
have it away f. aşk yaşamak
have it off with f. aşk yaşamak
have it on good authority f. bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
have to hand it to someone f. birinin hakkını vermek
have a familiar ring (to it) f. bir yerden tanıdık gelmek
have it made in the shade f. başarmak
have it out for someone f. birine takmak
have got it made f. başarmak
have it in for f. bile bile zarar vermek istemek
let someone have it with both barrels f. birine (sözlü olarak) girişmek/saldırmak (açtı ağzını yumdu gözünü)
have had it with somebody/something f. birinden/bir şeyden gına gelmek
have what it takes f. bir şeyi başarmak için gereken niteliklere sahip olmak
have it in one f. beceriye sahip olmak
have to hand it to someone f. birine hakkını vermek
have got it made in the shade f. başarmak
have it made f. başarmak
have it out for someone f. birine diş bilemek
have it both ways f. birbirine zıt iki şeyi aynı anda istemek
have it said f. denmesine izin vermek
have it said f. dedirtmek
have had it up to here f. canına tak etmek
have a thin time of it f. darda olmak
have it in for f. canını yakmak
have had it f. canına tak etmek
have it in for someone f. diş bilemek
have it off with f. cinsel ilişkiye girmek
have it away f. cinsel ilişkiye girmek
have what it takes f. gerekli olan becerilere sahip olmak
have what it takes f. gerekli olan niteliklere sahip olmak
have it in one f. gerekli cesareti olmak
have got it made in the shade f. hayatı kurtulmak
have one's cake and eat it too f. hak ettiğinden fazlasını istemek
don't have a window to throw it out of f. fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
have got what it takes f. gereken niteliklere sahip olmak
don't have a window to throw it out of f. fakirlikten kırılmak
have got what it takes f. gerekli özelliklere sahip olmak
have it made in the shade f. hayatı kurtulmak
eat one's cake and have it too f. hak ettiğinden fazlasını istemek
have what it takes f. gerekli yeteneklere sahip olmak
have a ring to it f. ilginç/iyi/cazip bir fikir olmak
have it in for f. isteyerek zarar vermek
don't have a window to throw it out of f. içecek ayranı olmamak
have one's cake and eat it too f. ne yardan geçmek ne de serden geçmek
have a ring to it f. kulağa hoş/güzel gelmek
have it in for f. kasıtlı olarak kaba davranmak
have one's cake and eat it too f. ne yardan ne serden geçmek
have it all together f. kafası yerinde olmak
have got it all together to f. kafası yerinde olmak
eat one's cake and have it too f. ne yardan ne serden geçmek
have one's cake and eat it f. ne yardan ne serden geçmek
eat one's cake and have it too f. ne yardan ne de serden geçmek
have one's cake and eat it too f. ne yardan ne de serden geçmek
have a thin time of it f. parasız kalmak
have an easy time of it f. sıkıntıyla/zorlukla karşılaşmamak
have it said f. söylenmesine göz yummak
have it on good authority f. sağlam kaynaktan bilgi almak
have it said f. söyletmek
have a familiar ring (to it) f. tanıdık gelmek
have a familiar ring to it f. tanıdık gelmek
have a tough time of it f. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have got it made in the shade f. (miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek
have a rough time of it f. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have it in one f. yeteneği olmak
have it in you f. yapabilmek
have a thin time of it f. (maddi olarak) dara düşmek
have it in you f. (bir şeyi yapabilme özelliği) içinde olmak
have what it takes f. yeterli özelliklere sahip olmak
have a thin time of it f. (parasal olarak) sıkıntıya düşmek
have it made in the shade f. (miras vb. gibi) şans yüzüne gülmek
have what it takes f. yeterli özellikleri içinde barındırmak
have an easy time of it f. bir şeyi/işi kolayca yapmak
have an easy time of it f. işi kıvırmak
have an easy time of it f. zorluk yaşamamak
have an easy time of it f. zorlanmamak
have an easy time of it f. kolayca/rahatlıkla başa çıkmak
have an easy time of it f. karlı/avantajlı durumda olmak
have an easy time of it f. hayat (birine) güzel olmak
have an easy time of it f. (birine) hayat/her şey kolay olmak
have an easy time of it f. çok şanslı/avantajlı durumda olmak
have an easy time of it f. çok elverişli/iyi durumda olmak
have an easy time of it f. çok olumlu bir durumda olmak
have an easy time of it f. çok şanslı/avantajlı konumda olmak
have an easy time of it f. çok elverişli/iyi konumda olmak
have an easy time of it f. çok olumlu bir konumda olmak
have an easy time of it f. bir durumla ilgili hiç zorluk çekmemek
have an easy time of it f. bir durumla ilgili çok rahat olmak
have an easy time of it f. bir konuda/bir konumda çok rahat olmak
have an easy time of it f. rahat bir konumda olmak
have it in for someone f. gıcık gitmek
have it large [uk] f. dağıtmak
have it large [uk] f. kendini eğlenceye vermek
have it large [uk] f. eğlencenin dibine vurmak
have it going on f. çekici olmak
have it going on f. çok hoş olmak
have it going on f. başarılı olmak
have it going on f. etkileyici olmak
have it going on f. mükemmel olmak
have (someone's) number on it f. (birinin) kaderini temsil etmek
have (someone's) number on it f. (birinin) kaderinin belirleyicisi olmak
have jam on it f. ekstra neşelenmek
have it all one's own way f. gemisini istediği gibi yürütmek
have (one's) name on it f. (birine) ayrılmış olmak
have (one's) name on it f. (birinin) adına rezerve olmak
have (one's) name on it f. (birinin) adına ayrılmış olmak
have (one's) name on it f. (biri) için olmak
have (one's) name on it f. (birinin) ilgisine/zevkine uymak
have (one's) name on it f. tam (birinin) zevkine göre olmak
have (one's) name on it f. tam (birine) göre olmak
let one have it f. saldırmak
have a go at it f. denemek
have a go at it f. ilk adımı atmak
have a go at it f. üzerine gitmek
have a go at it f. eleştirmek
have a go at it f. saldırmak
have (got) it all over f. birini gölgede bırakmak
have it (all) over someone or something (in something) f. birini ya da bir şeyi (bir şeyde) geride bırakmak
have it all over (someone) f. birini gölgede bırakmak
have (got) it all over f. (belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak
have it (all) over someone or something (in something) f. (bir şeyde) birinden ya da bir şeyden çok iyi olmak
have it all over (someone) f. (belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak
have (got) it all over f. geride bırakmak
have it (all) over someone or something (in something) f. birini ya da bir şeyi (bir şeyde) gölgede bırakmak
have it all over (someone) f. geride bırakmak
have (got) it all over f. sollamak
have it all over (someone) f. sollamak
have (got) it all over f. birinden çok daha iyi olmak
have it all over (someone) f. birinden çok daha iyi olmak
have (one's) (name and) number on it f. (birini) hedef almış olmak
have (one's) (name and) number on it f. (birinin) canına kastı olmak
have (one's) (name and) number on it f. (birine) zarar verecek/verme niyetinde olmak
have (one's) (name and) number on it f. özellikle (birinin) canına kastetmek
have (one's) (name and) number on it f. özellikle (birini) hedef almak
have someone's (name and) number on it f. birini hedef almış olmak
have someone's (name and) number on it f. birinin canına kastı olmak
have someone's (name and) number on it f. birine zarar verecek/verme niyetinde olmak
have someone's (name and) number on it f. özellikle birinin canına kastetmek
have someone's (name and) number on it f. özellikle birini hedef almak
have a familiar ring (about/to it) f. bir yerden tanıdık gelmek
have a familiar ring (about/to it) f. tanıdık gelmek
have a familiar ring (about/to it) f. kulağa tanıdık/aşina gelmek
have (got) it over (someone or something) in (something) f. (birini/bir şeyi bir konuda) gölgede bırakmak
have (got) it over (someone or something) in (something) f. (bir konuda birinden/bir şeyden) daha parlak durumda olmak
have (got) it over (someone or something) in (something) f. (bir konuda(birinden/bir şeyden) daha fazla parlamak
have (got) it over (someone or something) in (something) f. (bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
have (got) to hand it to (someone) f. (birinin) hakkını vermek
have (got) to hand it to (someone) f. (birine) hakkını vermek
have (got) to hand it to (someone) f. yiğidi öldür hakkını ver
have (got) to hand it to (someone) f. yiğidi öldür hakkını yeme
have (one's) name written all over it f. biçilmiş kaftan olmak
have a kick to it/them f. acısı/baharatı/alkolü çok olmak
have a hard time of it f. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have a hard time of it f. zorluk çekmek
have a hard time of it f. sıkıntı çekmek