aklı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

aklı



Bedeutungen von dem Begriff "aklı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
aklı movement n.

Bedeutungen, die der Begriff "aklı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
aklı/ruhu geliştirmek elevate v.
aklı karışmış confused adj.
General
aklı başında olma presence of mind n.
aklı başında olma collectedness n.
aklı başında olma sanity n.
aklı başındalık lucidness n.
aklı selimlik discretion n.
aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen) clock-watcher n.
aklı selim horse sense n.
aklı selim gumption n.
aklı selim good sense n.
çocuk aklı child's mind n.
çocuğun aklı child's mind n.
gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan a rational person living in the real world n.
aklı başındalık sedateness n.
insan aklı human mind n.
insan aklı human reason n.
batı aklı western mind n.
aklı başındalık centredness n.
aklı başındalık centeredness n.
aklı baştan alan şey enchantment n.
aklı başından gitme besottedness n.
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti mystery n.
aklı havada kimse doodle n.
aklı bir karış havada kimse featherbrain n.
aklı bir karış havada kimse featherhead n.
aklı bir karış havada kimse feather-head n.
insan aklı inner space n.
köhnemiş fikirlerle aklı bulanma fogeyism n.
köhnemiş fikirlerden aklı bulanmış kimse fogie n.
köhnemiş fikirlerle aklı bulanma fogyism n.
aklı başındalık self-composure n.
davranışları düzenlemenin temeli olarak aklı gören öğreti freethinking n.
aklı havada genç skipper n.
aklı havada olma sloppiness n.
aklı bir karış havada kimse soldier n.
aklı bir karış havada kimse space case n.
aklı yorma stretch n.
aklı almak think v.
aklı yerinde olmamak be out of one's mind v.
aklı başından gitmek be overwhelmed v.
aklı başından gitmek be beside oneself v.
bir şeye aklı yatmak bend to v.
aklı kesmek decide v.
aklı kesmek believe that something is possible v.
aklı başında olmak have both one's feet on the ground v.
aklı karışmak be confused v.
aklı başında olmak be in one's right mind v.
bir şeye aklı yatmak bend towards v.
aklı başında biri olmak have one's head screwed on right v.
aklı başından gitmek lose one's reason v.
aklı bir karış havada olmak have one's head in the clouds v.
aklı ermek be able to understand v.
aklı başında biri olmak have a good head on one's shoulders v.
aklı gitmek be perplexed v.
aklı almamak be unable to understand v.
aklı yatmak be convinced of v.
aklı başından gitmek lose one's head v.
aklı almak conceive v.
aklı durmak be shocked v.
aklı durmak be astonished v.
aklı başına gelmek come to one's senses v.
aklı ermemek be beyond one's ken v.
aklı havada olmak be absent-mindedly irresponsible v.
aklı bir karış havada olmak be head-in-the-clouds v.
aklı havada olmak be head-in-the-clouds v.
aklı başında biri olmak have one's head screwed on the right way v.
aklı kalmak be wrapped up in v.
aklı mantığı olmak be endowed with reason v.
hem gözü hem aklı meşgul etmek engage both the mind and the eye v.
(aklı) takılmak abstract v.
aklı karışmak ravel [obsolete] v.
aklı ermek make v.
aklı başında sensible adj.
aklı havada flighty adj.
aklı havada frivolous adj.
aklı karışmış woozy adj.
aklı başında sane adj.
aklı başında lucid adj.
aklı karışık bemused adj.
aklı başından gitmiş out of his senses adj.
aklı başında judicious adj.
aklı başında in his right mind adj.
aklı başından alınmış distracted adj.
aklı başından gitmiş enraptured adj.
aklı başında rightminded adj.
aklı başından alınmış ensorceled adj.
aklı başından alınan distracted adj.
aklı yeterliliğe sahip compos mentis adj.
aklı başında collected adj.
aklı başında of sound mind adj.
aklı başından gitmiş out of her senses adj.
aklı karışmış perturbed adj.
aklı başında levelheaded adj.
aklı fikri sekste olan prurient adj.
aklı başında in one's right mind adj.
aklı başında compos mentis adj.
aklı başında amenable adj.
aklı karışmış perplexed adj.
aklı başından alınmış ensorcelled adj.
aklı karalı black and white adj.
aklı başından gitmiş distraught adj.
aklı belden aşağı şakalara çalışan dirty-minded adj.
aklı başında level-headed adj.
aklı başında clear-headed adj.
aklı başında sober-minded adj.
aklı zayıf weak-minded adj.
aklı başında balanced adj.
aklı başında rational adj.
aklı başında well-balanced adj.
(aklı/beyni) zorlayan challenging adj.
kendine hakim/aklı başında together adj.
aklı karışmış disoriented adj.
aklı başında hard-headed adj.
aklı başında clearheaded adj.
aklı olan rational adj.
sonradan aklı başına gelen afterwise adj.
sonradan aklı başına gelen after-witted adj.
aklı olan rational adj.
aklı başında tidy adj.
aklı karışık turbid adj.
aklı başında unhysterical adj.
aklı başından alınmamış uninchanted [obsolete] adj.
aklı çelinmemiş untempted adj.
aklı karışmış jumbly adj.
aklı başında olmayan madbrained adj.
kolayca aklı çelinen weak-willed adj.
aklı başında wise-like adj.
aklı karışık woolly adj.
aklı karışmış wrought adj.
aklı karışmış mixed adj.
aklı bir karış havada olan head-in-the-clouds adj.
aklı karışmış misplaced adj.
aklı karışmış loopy adj.
aklı karışmış muddy adj.
aklı karışmış obfuscate adj.
aklı selim right-minded adj.
aklı başında right-thinking adj.
aklı meşgul eden occupied adj.
aklı karışmış désorienté adj.
aklı yerinde olmayan idleheaded [obsolete] adj.
aklı havada long-haired adj.
aklı başından alınmış overblown adj.
aklı havada impertinent adj.
aklı karışmış dismayed adj.
aklı bulanmış distract [obsolete] adj.
aklı başından gitmiş distract [obsolete] adj.
aklı başka yerde olan distrait adj.
aklı karışmış drumly adj.
aklı karışmış drumlie adj.
aklı beş karış havada fatuous adj.
aklı havada feather-headed adj.
aklı havada feather-pated adj.
büyük meblağlara aklı ermeyen pound-foolish adj.
aklı başında fit adj.
aklı kıt fluffy adj.
aklı karışmış foggy adj.
aklı başında present [obsolete] adj.
aklı uçmuş self-annihilated adj.
aklı başında olan self-composed adj.
aklı kıt shallow-pated adj.
aklı havada olan short-wited adj.
aklı bulutlarda gezinen slap-happy adj.
aklı kıt soft adj.
aklı başında olarak soberly adv.
aklı karışmış bir şekilde woozily adv.
aklı başına to adv.
aklı başında bir şekilde unhysterically adv.
aklı başında bir şekilde healthily adv.
aklı karışmış bir şekilde muddleheadedly adv.
aklı başına (gelmek) themselves pron.
aklı başındaki hali itself pron.
aklı belirtildiği gibi çalışan anlamına gelen son ek -witted suf.
aklı bir karış havada in the clouds expr.
Phrasals
aklı yatmak bend to v.
aklı yatmak bend towards v.
(bir haber nedeniyle) aklı durmak reel back (from something) v.
aklı havalarda yaşamak drift along v.
aklı başka yere gitmek check out v.
aklı durmak reel back v.
Phrases
aklı yerinde değil out of one's mind expr.
aklı sıra in someone's wisdom expr.
kendi aklı sıra in someone's wisdom expr.
Proverb
aklı başında adam yıkılmaz you can't keep a good man down
denizci olanın aklı yoktur he that would go to sea for pleasure, would go to hell for a pastime
kendi burada ama aklı başka yerde the lights are on but nobody's/no-one's home
aşıkken aklı başında olunmaz one cannot love and be wise
kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır a man who is his own lawyer has a fool for a client
körü körüne inanç aklı da kör eder men are blind in their own cause
gençliğini doyasıya yaşasın, sonra aklı kalmasın wanton kittens make sober cats
kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır an attorney who represents himself has a fool for a client
kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır an attorney who represents himself has a fool for a client
Colloquial
aklı kıt beetlebrain n.
aklı kıt dim bulb n.
aklı bir karış havada kimse mooner n.
gebelik aklı pregnancy brain n.
aklı karışmış kimse muddlehead n.
aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen) kimse clock watcher n.
aklı başında olmak be in one's right mind v.
aklı başından gitmek lose one's head v.
aklı çıkmak be scared stiff v.
aklı fesata çalışmak have (got) layers v.
aklı selim hareket etmek use one's loaf v.
(bir şeye) aklı gitmek go dotty v.
(bir şeye) aklı gitmek go moggy [south africa] v.
aklı çıkmak be scared witless v.
(birinin) aklı almamak be beyond (one) v.
birinin aklı almamak be beyond somebody v.
aklı başında olmamak be not all there v.
aklı fikri (bir şeyde) olmak be riddled with (something) v.
aklı uçmuş brain-burned adj.
aklı uçmuş brain-fried adj.
aklı gidik/gitmiş buffaloed adj.
aklı kolayca çelinebilecek easily manipulated adj.
aklı başında down-to-earth adj.
aklı başında grounded adj.
aklı başında earthy adj.
aklı gitmiş far gone adj.
aklı yerinde değil far gone adj.
kafası/aklı karışmış discombobulated adj.
kafası/aklı bulanmış discombobulated adj.
aklı yerinde olmayan off your head [uk] adj.
aklı fikri birinde/bir şeyde ate up with someone/something adj.
aklı/zihni bulanık mixed (up) adj.
aklı karışmış bamboozled adj.
aklı başından gitmiş completely dotty adj.
aklı başına gelmiş evened out adj.
aklı başında değil not in the right mind adj.
aklı fikri hamile kalmakta so desperate to get pregnant expr.
aklı/mantığı ona aksini söylese bile against one's better judgment expr.
bir gıdım aklı yok doesn't have enough sense to bell a cat expr.
hiç aklı yok doesn't have enough sense to come in out of the rain expr.
hiç aklı yok doesn't have the sense god gave him (or her) expr.
hiç aklı yok doesn't have the sense god gave geese expr.
hiç aklı yok ain't got the sense god gave geese expr.
hiç aklı yok doesn't have enough sense to bell a cat expr.
iki gıdım aklı yok doesn't have the sense god gave him (or her) expr.
iki gıdım aklı yok doesn't have enough sense to come in out of the rain expr.
iki gıdım aklı yok doesn't have the sense god gave geese expr.
iki gıdım aklı yok ain't got the sense god gave geese expr.
aklı başında olan hiç kimse (bir şeyi yapmaz) no one in his/her/their right mind would (do something) expr.
aklı/zihni bulanık in a dwaal expr.
aklı karışık at fault expr.
aklı başında in your right mind expr.
aklı noksan several bricks short of a (full) load expr.
aklı başında up top expr.
Idioms
aklı başından gitme pearl-clutching n.
zeki ama aklı bir karış havada kişi absent-minded professor n.
aklı başında olmayan out to lunch n.
aklı selim mother wit n.
kafası/aklı karışık in a spin n.
aklı başında herkes/herhangi biri anyone in their right mind n.
aklı başında herkes/herhangi biri anyone in their right mind n.
aklı noksan a brick short of a load n.
aklı noksan one brick short of a load n.
aklı noksan a few bananas short of a bunch n.
aklı noksan a few bricks short of a (full) load [pejorative] n.
aklı noksan a few bricks shy/short of a load [pejorative] n.
aklı noksan a few eggs short of a dozen n.
aklı noksan a few sandwiches short of a picnic n.
aklı kıt a sandwich short of a picnic n.
aklı kıt two sandwiches short of a picnic n.
aklı fikri edepsizlikte olma dirty mind n.
aklı fikri müstehcen şeylerde olma dirty mind n.
aklı fikri belden aşağı çalışma dirty mind n.
aklı fikri edepsizlikte olan kimse dirty mind n.
aklı fikri müstehcen şeylerde olan kimse dirty mind n.
aklı fikri belden aşağı çalışan kimse dirty mind n.
aklı başında olmamak be beside one's self v.
aklı alamamak be beyond (someone or something) v.
aklı/yüreği/kalbi/ruhen (biriyle) olmak be with (one) in spirit v.
aklı/yüreği/kalbi/ruhen (biriyle) olmak be with somebody in spirit v.
kafası/aklı yerine gelmek have all (one's) buttons v.
aklı/akıl sağlığı yerinde olmak have all (one's) buttons v.
aklı başında olmak have all (one's) buttons v.
aklı başına gelmek have all (one's) buttons v.
kafası/aklı yerine gelmek have all one's buttons v.
aklı/akıl sağlığı yerinde olmak have all one's buttons v.
aklı başında olmak have all one's buttons v.
aklı başına gelmek have all one's buttons v.
zerre kadar aklı olmamak not have two brain cells to rub together v.
aklı başında olmamak be missing some of (one's) buttons v.
aklı karışmak be missing some of (one's) buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all (one's) buttons v.
aklı başına gelmek have all (one's) buttons v.
aklı/zihni açılmak have all (one's) buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's buttons v.
aklı başına gelmek have all one's buttons v.
aklı/zihni açılmak have all one's buttons v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all one's marbles v.
aklı başına gelmek have all one's marbles v.
aklı/zihni açılmak have all one's marbles v.
aklı başında olmamak lose (one's) buttons v.
aklı karışmak lose (one's) buttons v.
aklı başında olmamak not have all (one's) buttons v.
aklı başında olmak have a clear head v.
aklı başında olmak keep a clear head v.
aklı başından gitmek clutch one's pearls v.
aklı başından gitmek clutch the pearls v.
aklı başından gitmek pearl-clutch v.
yapması gerekeni seçecek kadar aklı olmak know enough to come in out of the rain v.
zerre kadar aklı olmamak not have two brain cells to rub together v.
aklı ermemek be above (someone's) head v.
aklı başına gelmek come to one's senses v.
aklı başına gelmek get religion v.
aklı başına gelmek come to one's sense v.
aklı başında davranmak have one's feet on the ground v.
aklı başında davranmak keep one's feet on the ground v.
aklı başında olmak have all one's marbles v.
aklı başında olmak have got it all together to v.
aklı başında olmak have one's head screwed on v.
aklı başında olmak have it all together v.
aklı başında olmak have one's head screwed on the right way v.
aklı başında olmamak not be right in the head v.
aklı başından gitmek nearly jump out of one's skin v.
aklı başından gitmek climb the wall v.
aklı başından gitmek almost jump out of one's skin v.
aklı başından gitmek go overboard v.
aklı başından gitmek jump out of one's skin v.
aklı başından gitmek leap out of one's skin v.
aklı başka bir şeyde olmak have one's mind on other thing v.
aklı başka yerde olmak be million miles away v.
aklı başka yerde olmak one's heart is not in v.
aklı başka yerde olmak be miles away v.
aklı çelinmek have a crush on v.
aklı durmak go into orbit v.
aklı durmak be at one's wits' end v.
aklı ermemek be beyond one's ken v.
aklı fikri bir şeyde olmak be consumed with something v.
aklı selim ile hareket etmek use one's loaf v.
aklı selim olmak have one's head screwed on the right way v.
aklı yatmak embrace an opinion v.
aklı yerinde olmak have all one's marbles v.
aklı zıvanadan çıkmak run amok v.
aklı/kafası yerinde olmamak not have all one's marbles v.
aklı/kalbi/gönlü ....'da olmak one's heart is set on something v.
bir şeyi/ bir şeye aklı almak/ermek wrap one's head around something v.
kendine yetecek aklı olmamak have enough sense to pound salt v.
aklı fikri sekste olmak have roman hands and russian fingers v.
aklı fikri cinsellikte olmak have roman hands and russian fingers v.
aklı çıkmak get the fright of (one's) life v.
aklı çıkmak receive the fright of (one's) life v.
aklı fikri sekste olmak have a dirty mind v.
aklı fikri müstehcen/açık saçık şeylerde olmak have a dirty mind v.
aklı yerinde olmamak have kangaroos in the top paddock [australia] v.
aklı yerinde olmamak have kangaroos in one's top paddock [australia] v.
parası bol aklı yok olmak have more money than sense v.
aklı selim olmak/kalmak keep (one's) head right v.
aklı/zekası bir şeye yetmemek have enough sense to pound sand v.
aklı yerinde olmak have all one's buttons v.
aklı başında olmak have all one's buttons v.
aklı başında olmamak be in another world v.
aklı başında olmamak be missing some of (one's) marbles v.
aklı karışmak be missing some of (one's) marbles v.
aklı durmak be at one's wits end v.
aklı durmuş be at your wits' end v.
(birinin) aklı almamak be beyond (one's) ken v.
aklı başında olmak be compos mentis v.
aklı noksan olmak be not playing with a full deck v.
aklı başında olmamak be not right in the head v.
aklı başında olmak be of sound mind v.
aklı yerinde olmamak be off the rails v.
aklı noksan olmak be one brick short of a (full) load v.
aklı noksan olmak be one card short of a full deck v.
aklı noksan olmak be one card shy of a (full) deck v.
aklı noksan olmak be several bricks short of a (full) load v.
aklı noksan olmak be several cards short of a (full) deck v.
aklı noksan olmak be several cards short of a full deck v.
(birinde/bir şeyde) aklı kalmak be wrapped up in (someone or something) v.
aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul olmak be wrapped up in (someone or something) v.
aklı (birine/bir şeye) takılmak be wrapped up in (someone or something) v.
aklı/zihni karışık olmak go out of your mind v.
aklı yerinde olmamak go out of your mind v.
aklı/zihni karışık olmak be out of your mind v.
aklı yerinde olmamak be out of your mind v.
aklı başından gitmek be beside oneself v.
(birini/bir şeyi) hiç aklı almamak can't make head nor tail of (someone or something) v.
-i hiç aklı almamak can't make head or tail of v.
bir şeyi hiç aklı almamak can't make head or/nor tail of something v.
(birini/bir şeyi) hiç aklı almamak can't make heads nor tails of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) hiç aklı almamak can't make heads or tails (out) of (someone or something) v.
-i hiç aklı almamak can't make heads or tails of v.
aklı başına gelmek come to your senses v.
aklı başında biri olmak have your head screwed on (the right way) v.
aklı başında olmak have your head screwed on (the right way) v.
aklı/kalbi/gönlü bir şeyde olmak have one's heart set on something v.
aklı (bir şeyde) olmak have (one's) mind on (something) v.
aklı başka şeylerde olmak have (one's) mind on other things v.
aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak have (someone or something) on one's mind v.
aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak have (someone or something) on the brain v.
aklı/kafası (birine/bir şeye) takılmak have (someone or something) on the brain v.
aklı başında olmak have a good head on shoulders v.
aklı başında biri olmak have a good head on your shoulders v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have all marbles v.
aklı başına gelmek have all marbles v.
aklı/zihni açılmak have all marbles v.
aklı başında olmak have all marbles v.
aklı yerinde olmak have all marbles v.
aklı başında olmak have both feet on the ground v.
aklı başında davranmak have feet on the ground v.
aklı tümüyle yerinde/başında olmak have got all (one's) marbles v.
aklı başında olmak have got all (one's) marbles v.
aklı yerinde olmak have got all (one's) marbles v.
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak have got it (all) together to (do something) v.
aklı başında olmak have got it (all) together v.
aklı bir karış havada olmak have head in the clouds v.
aklı kıt olmak have kangaroos in the top paddock [australia] v.
aklı kıt olmak have kangaroos one's the top paddock [australia] v.
aklı fikri bel altı şeylerde olmak have mind in the gutter v.
aklı bel altı şeylere çalışmak have mind in the gutter v.
aklı başında davranmak have your feet on the ground v.
aklı bir karış havada olmak have your head in the clouds v.
aklı başında olmak have your head screwed on v.
aklı selim olmak have your head screwed on v.
aklı başka bir şeyde olmak have your mind on other things v.
aklı başında olmak have/keep a clear head v.
aklı başından gitmek jump out of skin v.
aklı gitmek jump out of skin v.
aklı başından gitmek jump out of your skin v.
aklı gitmek jump out of your skin v.
aklı başından gitmek nearly jump out of your skin v.
aklı gitmek nearly jump out of your skin v.
aklı başında davranmak keep feet on the ground v.
(bir şey) yüzünden aklı başından gitmek lose (one's) head over (something) v.
aklı başından gitmek lose head v.
aklı başından gitmek lose reason v.
aklı başından gitmek lose your head v.
aklı başında olmamak not feel (oneself) v.
aklı başında olmamak not feel yourself v.
aklı/kafası yerinde olmamak not have all marbles v.
aklı başına gelmek see sense v.
aklı başından giden pearl-clutching adj.
aklı fikri …'de olan consumed by desire adj.
aklı kıt shallow-brained adj.
aklı kıt weak-minded adj.
aklı yarım not the full shilling adj.
aklı başından gitmiş stoked out of (one's) mind adj.
aklı uçmuş away with the fairies adj.
aklı başından gitmiş away with the fairies adj.
(bir şeyle/şeyden) aklı başından gitmiş beside oneself (with something) adj.
aklı başından gitmiş beside (oneself) adj.
aklı başından gitmiş beside yourself adj.
aklı noksan bricks shy of a load adj.
aklı havada otl (out to lunch) adj.
aklı başka yerde otl (out to lunch) adj.
aklı başında right in the head adj.
(birinde/bir şeyde) aklı kalmış wrapped up in (someone or something) adj.
aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul wrapped up in (someone or something) adj.
aklı (birine/bir şeye) takılmış wrapped up in (someone or something) adj.
(birinde/bir şeyde) aklı kalmış wrapped up with (someone or something) adj.
aklı (biriyle/bir şeyle) meşgul wrapped up with (someone or something) adj.
aklı (birine/bir şeye) takılmış wrapped up with (someone or something) adj.
aklı karman çorman all over the board adv.
aklı karman çorman all over the board adv.
aklı olan para yatırır (the) smart money is on (someone or something) expr.
aklı olan para yatırır the smart money is on something expr.
aklı olan varsa yatırım yapar (the) smart money is on (someone or something) expr.
aklı olan varsa yatırım yapar the smart money is on something expr.
aklı olan varsa bahis oynar (the) smart money is on (someone or something) expr.
aklı olan varsa bahis oynar the smart money is on something expr.
aklı uçma a chill runs/goes down (one's) spine expr.
aklı başında cool and collected expr.
aklı başında all there expr.
aklı başında in one's right mind expr.
aklı başında calm and collected expr.
aklı başında olmayan not all there expr.
aklı başında olmayan as daft as a brush expr.
aklı başından gitmiş at one's wit's end expr.
aklı duygularının önünde head over heart expr.
aklı noksan few bricks short of a load expr.
aklı noksan not playing with a full deck expr.
aklı noksan few cards short of a deck expr.
aklı noksan few cards shy of a full deck expr.
aklı noksan two bricks shy of a load expr.
aklı ve gücü yerinde all there expr.
bir gıdım aklı yok ain't got the sense god gave geese expr.
bir gıdım aklı yok ain't got a lick of sense expr.
bir gıdım aklı yok ain't got a grain of sense expr.
bir gıdım aklı yok ain't got the brains god gave a squirrel expr.
kendi burada ama aklı başka yerde the lights are on but no-one's home expr.
kendi burada ama aklı başka yerde the lights are on but nobody's home expr.
kendisi burada aklı başka yerde the lights are on but no-one's home expr.
kendi burada aklı başka yerde the lights are on but no-one's home expr.
kendi burada aklı başka yerde the lights are on but nobody's home expr.
kendisi burada aklı başka yerde the lights are on but nobody's home expr.
aklı bir karış havada like a drunken sailor expr.
aklı/zihni bulanık halde in a whirl expr.
aklı kıt no more than ninepence in the shilling [obsolete] [uk] expr.
(birinin) aklı nerede? what planet is (someone) from? expr.
(birinin) aklı iyice karışmış (one) doesn't know which way is up or down expr.
(birinin) aklı noksan (one) is not playing with a full deck expr.
kafası/aklı başka yerde a million miles away expr.
aklı uçup gitmiş a million miles away expr.
aklı durmuş at wits' end expr.
aklı durmuş at wit's end expr.
birinin henüz aklı başında değilken before someone's time expr.
aklı başında with both feet on the ground expr.
aklı/zekası sayesinde by (one's) wits expr.
aklı/zekası sayesinde by one's wits expr.
aklı başında in right mind expr.