go with - Türkisch Englisch Wörterbuch

go with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "go with" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
go with v. uymak
That red tie doesn't go with your suit.
O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor.

More Sentences
go with v. eşlik etmek
The language goes with it as well.
Dil de buna eşlik ediyor.

More Sentences
go with v. gitmek
He went with a friend to meet a supposed gay man.
Bir arkadaşıyla sözde eşcinsel bir adamla buluşmaya gitmiş.

More Sentences
go with v. katılmak
Will he now join me in voting to go with the euro?
Şimdi o da Avro'ya geçilmesi yönünde oy kullanarak bana katılacak mı?

More Sentences
go with v. düşüp kalkmak
go with v. ile flört etmek
go with v. çıkmak
go with v. flört etmek
go with v. birbirini tamamlamak
go with v. -e yakışmak
go with v. -e uymak
go with v. -e uygun olmak
go with v. (yakışmak anlamında) -ile gitmek
Phrasals
go with v. başına gelmek
go with v. normal bir parçası olmak
go with v. birbirine uymak
go with v. beraber meydana gelmek
go with v. aynı anda gerçekleşmek
Idioms
go with v. (tavsiye) kabul etmek
go with v. (öneri) seçmek

Bedeutungen, die der Begriff "go with" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 487 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
go along with v. kabul etmek
This is something we will not go along with.
Bu bizim kabul etmeyeceğimiz bir şey.

More Sentences
go through with v. gerçekleştirmek
You must go through with your plan.
Planını gerçekleştirmelisin.

More Sentences
go out with v. ile flört etmek
How long did Tom go out with Mary?
Tom ne kadar süre Mary ile flört etti?

More Sentences
go through with v. tamamlamak
Are you sure you want to go through with this?
Bunu tamamlamak istediğinden emin misin?

More Sentences
go out with v. flört etmek
I wouldn't go out with her even if she's the only girl in the world!
O, dünyadaki tek kız olsa bile onunla flört etmem.

More Sentences
go out with v. ile dışarı çık
Do not go out with wet hair.
Islak saç ile dışarı çıkmayın.

More Sentences
Phrasals
go along with v. uymak
We cannot do much else other than go along with it.
Buna uymaktan başka bir şey yapamayız.

More Sentences
Idioms
go steady (with somebody) [old-fashioned] v. (biriyle) çıkmak
I've been going steady with her for three years.
Üç yıldır onunla çıkıyorum.

More Sentences
General
making something go with n. yakıştırma
go around with somebody v. peşinde dolaşmak
go ahead with v. işbirliği yapmak
go shares with v. bölüşmek
go to bed with v. koynuna girmek
go around with v. ile arkadaş olmak
go over something with a fine tooth comb   v. ince eleyip sık dokumak  
go with something v. uymak
go shares with v. ile paylaşmak
go shares with v. ile üleşmek
go out with v. ile gezmek
go with the crowd v. grubun isteğine uymak
go along with somebody v. aynı düşüncede olmak
go to bed with v. ile cinsel ilişkide bulunmak
go ahead with something v. devam etmek
go down with v. hastalanmak
go ahead with something v. sürdürmek
go all the way with v. tamamıyla hemfikir olmak
go to bed with somebody v. koynuna girmek
go over something with a fine comb v. kılı kırk yarmak
go along with the crowd v. cemaate uymak
go along with v. beraber gitmek
go to bed with v. ile sevişmek
go along with v. ile beraber gitmek
go through with v. yürütmek
make something go with v. yakıştırmak
go down with something v. tutulmak
go along with v. razı olmak
go all the way with v. birinin tüm isteklerini yerine getirmek
go out with v. ile çıkmak
go through with v. tamamen bitirmek
go all the way with v. sevişmek
go dutch with somebody v. alman usulü yapmak
go through with v. planlanmış bir şeyi gerçekten yapmak
make go with v. yakıştırmak
go down with something v. yakalanmak
go in with someone on v. bir şeyde biriyle ortak olmak
go around with v. ile birlikte olmak
go along with v. desteklemek
go over something with a fine comb v. ince eleyip sık dokumak
go round with v. takılmak
go bed with somebody v. koynuna girmek
not go with a swing v. yolunda gitmemek
go with the crowd v. çoğunluğa uymak
go parallel with v. paralel gitmek
go along with v. aynı düşüncede olmak
go along with v. aynı görüşte olmak
go along with v. -e razı olmak
go ahead with v. -e devam etmek
go over the matter with a fine-toothed comb v. ince eleyip sık dokumak
go on with v. -e devam etmek
go shares with one v. birisiyle paylaşmak
go with the crowd v. çoğunluğun görüşüne katılmak
go in a partnership with someone v. ortak olmak
go steady with v. devamlı flört etmek
go out with someone v. birisiyle çıkmak
go forward with something v. ile devam etmek
go forward with something v. bir şeye devam etmek
go on with his/her life v. yaşamını sürdürmek
let yourself go with the rhythm v. kendini müziğin ritmine bırakmak
go with your instincts v. içgüdülerinle hareket etmek
go with your instincts v. içgüdülerine göre davranmak
go out with friends v. arkadaşlarla çıkmak
Phrasals
go down with v. -den hasta olmak
go down with v. hastalanmak
go about (with) v. birlikte olmak
go about (with) v. birlikte görülmek
go about (with) v. (birisiyle) birlikte dolaşmak
go down with v. -den yatağa düşmek
go ahead (with something) v. bir şeyi yapmaya devam etmek
go ahead (with something) v. bir şeyi sürdürmeye devam etmek
go away with (someone) v. (biriyle) gitmek
go away with (someone) v. (biriyle) tatile çıkmak/gitmek
go away with (someone) v. (biriyle) çıkıp gitmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi gözden geçirmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi incelemek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyin üzerinden geçmek
go over something (with someone) v. (biriyle) bir şeyi kontrol etmek
go off (with) v. çalıp kaçmak
go along with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) takip etmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go away with someone or something v. birini/bir şeyi alıp gitmek
go along with (something) v. (bir şeyle) uyumlu olmak
go along with (something) v. (bir şeye) uymak
go away with someone or something v. biriyle/bir şeyle gitmek
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) iş birliği yapmak
go out with something v. bir şeyle birlikte modası geçmek
go out with something v. bir şeyle birlikte tarihe karışmak
go away with v. ile gitmek
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte gezmek
go away with v. ile çıkıp gitmek
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) eşlik etmek
go about with (someone) v. (biriyle) birlikte takılmak
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go away with v. ile tatile çıkmak/gitmek
go away with someone or something v. biriyle/bir şeyle çıkıp gitmek
go about with (someone) v. (biriyle) dolaşmak
go along with (someone or something) v. (birine/bir şeye) katılmak
go around with someone or something v. biriyle/bir şeyle dolaşmak
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) gitmek
go along with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) uyumlu hareket etmek
go badly with v. biri/bir şey için işler ters gitmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle birlikte takılmak
go badly with v. işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek
go about with someone or something v. biriyle/bir şeyle dolaşmak
go about with (someone) v. (biriyle) birlikte gezmek
go out with something v. bir şeyle birlikte eskide kalmak
go in with (someone) v. (biriyle) ortaklaşa almak/yapmak
go forward with v. '-e devam etmek
go on with (something) v. (bir şeye) devam etmek
go on with (something) v. (bir şeyi) sürdürmek
go forward with v. ile devam etmek
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyde) ortak olmak
go in with v. ile ortaklaşa yapmak/almak
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go in with v. ile ortak olmak
go off (with someone) v. (biriyle) gitmek
go off (with someone) v. (biriyle) çıkıp gitmek
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeye) ortaklaşa girişmek/girmek
go in with (someone) v. (biriyle) ortak olmak
go forward with v. her şeye rağmen (bir şeye) devam etmek
go forward with v. '-i sürdürmek
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bozuntuya vermemek
go with something v. bir şeyin yanına gitmek/uymak
go with something v. bir şeyle uyuşmak
go through with (something) v. (bir şeyi) gerçekleştirmek
go through with (something) v. planlanmış (bir şeyi) gerçekten yapmak
go with (someone or something) v. (birine/bir şeye) ayak uydurmak
go with something v. bir şeyi tercih etmek
go through with (something) v. (bir şeyi) tamamlamak
go with (something) v. (bir şeyle) eşleşmek
go with (someone) v. (birini) desteklemek
go with (someone) [obsolete] v. bebek beklemek
go with (something) v. (bir şeye) göre hareket etmek
go with (something) v. (bir şeyin) yanında gelen
go with (someone or something) v. tercihini (birinden/bir şeyden) yana kullanmak
go with (something) v. (biriyle) aynı duruşu sergilemek
go with (someone) v. (biriyle) çıkmak
go with (someone) v. (biriyle) flört etmek
go through with (something) v. (bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek
go with (something) v. (bir şey) doğrultusunda ilerlemek/hareket etmek
go with (someone) v. (biriyle) gitmek
go with (someone) v. (biriyle) birlikte gitmek
go with (something) v. (bir şeyle) uyumlu olmak
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) seçmek
go with (someone) [obsolete] v. hamile olmak
go with (something) v. yanında (bir şeyle) gitmek
go with (something) v. (bir şeyle) birlikte gelen
go with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) tercih etmek
go with (someone) v. (birinin) yanında olmak
go with (something) v. (bir şeye) uymak
go with something v. bir şeyi seçmek
Proverb
tell me who you go with and I'll tell you who you are bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
Colloquial
go out with a bang v. harika/muhteşem bir biçimde sonlandırmak
go out with the girls v. kız grubuyla eğlenmeye gitmek
go out with the girls v. kızlarla dışarı çıkmak
go out with the girls v. kızlarla eğlenmeye gitmek
be all dressed up with nowhere to go v. giyinip kuşanıp ortada kalmak
be all dressed up with nowhere to go v. hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek
be all dressed up with no place to go v. giyinip kuşanıp ortada kalmak
be all dressed up with no place to go v. hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek
be all dressed up with nowhere to go v. hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak
be all dressed up with nowhere to go v. bir şey için hazırlanıp gidememek
be all dressed up with nowhere to go v. hazır şekilde ortada kalmak
be all dressed up with nowhere to go v. giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. hazır şekilde ortada kalmak
be all dressed up with no place to go v. bir şey için hazırlanıp gidememek
be all dressed up with nowhere to go v. hazır şekilde ortada kalmak
be all dressed up with nowhere to go v. giyinip kuşanıp ortada kalmak
be all dressed up with no place to go v. giyinip kuşanıp ortada kalmak
be all dressed up with nowhere to go v. bir şey için hazırlanıp gidememek
be all dressed up with nowhere to go v. giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. bir şey için hazırlanıp gidememek
be all dressed up with nowhere to go v. hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek
be all dressed up with no place to go v. hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. hazırlandığı etkinlik gerçekleşmemek
be all dressed up with nowhere to go v. hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. giyinip kuşanıp gidecek yeri olmamak
be all dressed up with no place to go v. hazır şekilde ortada kalmak
go well with v. yolunda gitmek/ilerlemek
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler yolunda olmak/gitmek
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler güzel gitmek
go well with v. ile ilgili işler yolunda olmak/gitmek
go well with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) işler olumlu/düzgün ilerlemek
go well with v. ile ilgili işler güzel gitmek
Idioms
go all the way with v. cinsel ilişkide bulunmak
go over with a fine-tooth comb v. ince eleyip sık dokumak
go with the tide v. modern davranmak
go with the times v. modayı takip etmek
go with the tide v. zamana uymak
go with the tide v. modayı takip etmek
go with the times v. modern davranmak
go with the times v. zamana uymak
go hard with v. (birisi için) zor olmak
go through with a fine-tooth comb v. derinlemesine araştırmak
go over with a fine-tooth comb v. derinlemesine araştırmak
go through with a fine-tooth comb v. ıcığını cıcığını çıkarmak
go over with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go over with a fine-tooth comb v. ıncığını cıncığını çıkarmak
go through with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go with the grain v. beklendiği biçimde davranmak
go with the grain v. alışılmış biçimde davranmak
go with the grain v. genel gidişe uymak
all dressed up with nowhere to go completely ready for something v. hazır şekilde ortada kalmak
go with the flow v. çoğunluğa uymak
go with the flow v. sürüyü takip etmek
go down well with v. olumlu karşılanmak
go down well with v. kabul görmek
be all dressed up and with nowhere to go v. hazır şekilde ortada kalmak
be all dressed up and with nowhere to go v. hazırlandığı halde gidecek yeri olmamak
go with a bang v. heyecanlı/eğlenceli olmak
go over with a bang v. heyecan katmak
go over with a bang v. heyecanlı/eğlenceli olmak
go over with a bang v. etkili bir biçimde devam etmek
go with a bang v. heyecan katmak
go with a bang v. etkili bir biçimde devam etmek
go over with a bang v. eğlenceli olmak
go to bed with the sun v. sabahlamak
go to bed with the sun v. sabahleyin uyumak
go to bed with the sun v. sabah uyumak
go over big (with someone) v. hoş karşılanmak
go to bed with the chickens v. tavuk gibi erkenden yatmak
go to bed with the chickens v. erken yatmak
go over something with a fine-tooth comb v. altını üstüne getirmek
go over something with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go through something with a fine-tooth comb v. altını üstüne getirmek
go through something with a fine-tooth comb v. ıcığını cıcığını çıkarmak
go over something with a fine-tooth comb v. ıncığını cıncığını çıkarmak
go through something with a fine-tooth comb v. didik didik aramak
go through something with a fine-tooth comb v. didik didik etmek
go over something with a fine-tooth comb v. didik didik aramak
go with the territory v. durumun gereği olmak
go with the territory v. bir işin olmazsa olmazı olmak
go with the territory v. bir durumun ayrılmaz bir parçası olmak
go toe to toe with someone v. zıt gitmek
go toe to toe with someone v. karşı koymak
go with it v. (kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak
go with the flow v. (kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak
go with the flow v. akıntıya uyum sağlamak
go with it v. akıntıya uyum sağlamak
go with it v. suyun akarına gitmek
go with the flow v. suyun akarına gitmek
go well with someone v. işler yolunda gitmek
go with one's gut v. içindeki sese kulak vermek
go with one's gut v. içgüdüleriyle hareket etmek
go with gut v. önsezilerine güvenmek
go with a swing v. çok eğlenceli olmak/geçmek
go head to head with v. biriyle kıyasıya rekabet etmek
go head to head with v. başa baş gitmek/yarışmak
go with gut v. önsezileriyle hareket etmek
go to press with something v. bir şeyi baskıya/basına vermek
go badly with someone v. işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek
go around with someone v. birisiyle vakit geçirmek
go around with someone v. birisiyle takılmak
go out with the buggy whip v. modası geçmek
go out with the horse and buggy v. modası geçmek
go out with the horse and carriage v. modası geçmek
let go with something (a loud scream) v. çığlık atmak
let go with something (a loud scream) v. bağırmak
go off to the side with someone v. (bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek
go with someone v. biriyle çıkmak
go steady with someone v. biriyle çıkmak
go with the flow v. akışına bırakmak
go out with the boys v. bizim çocuklarla buluşmak/dışarı çıkmak
go out with the boys v. erkek gecesi yapmak
go in with good cards v. (bir görüşmeye, sınava) başarı beklentisiyle girmek
go in with good cards v. elinde iyi kartlarla bir işe girişmek
go down with (all) guns firing v. son ana kadar direnmek
go down with (all) guns firing v. kaybettiğini bile bile son ana kadar direnmek
go down with guns firing v. kanının son damlasına kadar savaşmak/direnmek/pes etmemek
go down with (all) guns firing v. sonuna kadar savaşmak
go down with (all) guns firing v. kanının son damlasına kadar savaşmak/direnmek/pes etmemek
go down with guns firing v. sonuna kadar gitmek
go down with guns firing v. sonuna kadar direnmek
go down with (all) guns firing v. vazgeçmeden son ana kadar direnmek
go down with guns firing v. sonuna kadar savaşmak
go down with guns firing v. son ana kadar savaşmak
go over with a bang v. bomba gibi patlamak
go over with a bang v. nefes kesici olmak
go over with a bang v. zevkli olmak
go over with a bang v. büyük başarı olmak
go over with a bang v. ses getirmek
go one-on-one with (someone) v. (biriyle) bire bir karşılaşmak
go over with a bang v. sansasyon yaratmak
go one-on-one with (someone) v. (biriyle) teke tek karşılaşmak
go with the stream v. akışa uymak
go with the stream v. mevcut akıma uymak
go with the stream v. çoğunluğa uymak
go with the stream v. yaygın/genel geçer görüşü kabul etmek
go with the stream v. sürüye uymak
go with the stream v. akışa kapılıp gitmek
go with/against the stream v. akışa uymak/uymamak
go with/against the stream v. akıntıya kapılıp gitmek/akıntıya karşı kürek çekmek
go with/against the stream v. sürüye uymak/uymamak
go with/against the stream v. çoğunluğa uymak/karşı gelmek
go with the stream v. mevcut duruma uyum sağlamak
go through something with a fine-tooth comb v. ince eleyip sık dokumak
go with the plan v. planı takip etmek
go with the plan v. plana sadık kalmak
go with the plan v. planı sürdürmek
go with the plan v. planı devam ettirmek
go with the plan v. planı uygulamak
go with the plan v. plana uymak
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından/açısından) kötü karşılanmak
go off well (with somebody) v. (biri tarafından) beğenilmek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) beğenilmemek
go down badly (with somebody) v. (birine) kötü bir şekilde ulaşmak
go down well (with somebody) v. (birine) iyi bir şekilde ulaşmak
go down well (with somebody) v. (biri tarafından) sevilmek
go off well (with somebody) v. (biri tarafından/açısından) iyi karşılanmak
go down well (with somebody) v. (biri tarafından/açısından) iyi karşılanmak
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından ters gitmek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) sevilmemek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) kabul görmemek
go off well (with somebody) v. (birine) iyi bir şekilde ulaşmak
go off well (with somebody) v. (biri tarafından) kabul görmek
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler ters gitmek
go off well (with somebody) v. (biri tarafından) sevilmek
go down well (with somebody) v. (biri tarafından) beğenilmek
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından kötü/fena gitmek
go down well (with somebody) v. (biri tarafından) kabul görmek
go with the territory v. bir işin/durumun doğasında olmak
go with the territory v. bir işin/durumun doğal bir parçası olmak
go half and half (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya paylaşmak/bölüşmek
follow/go with the crowd v. grubun isteğine uymak
follow/go with the crowd v. herkesin yaptığını yapmak
follow/go with the crowd v. etrafındakilere uymak
follow/go with the crowd v. topluluğa/çoğunluğa uymak
go along with the gag v. şakaya ortak olmak
go along with the gag v. şakayı devam ettirmek
go into a huddle (with somebody) v. (biriyle) kendi aralarında konuşmak
go into a huddle (with somebody) v. (biriyle) kafa kafaya verip konuşmak
get/go into a huddle (with somebody) v. (biriyle) baş başa verip konuşmak
get/go into a huddle (with somebody) v. (biriyle) kafa kafaya verip konuşmak
go hard with (someone) v. (biri) için kötü olmak
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik etmek
go half and half (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya kırışmak
go public with v. '-i ifşa etmek
go half and half (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya paylaşmak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyin ıncığını cıncığını çıkarmak
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyin altını üstüne getirmek
go public with v. '-i açığa vurmak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik etmek
go half and half (with somebody) v. (biriyle) kardeş payı yapmak
go public with (something) v. (bir şeyi) basınla/halkla paylaşmak
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) aklını oynatmak/yitirmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) yakından bağlantılı ilerlemek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik aramak
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) kafayı yemek
go halves (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya ödemek
go hard with (someone) v. (biri) için acılı olmak
go public with (something) v. (bir şeyi) ifşa etmek
go hard with (someone) v. (biri) için tehlikeli olmak
go out of (one's) mind with (something) v. (bir şeyden) delirmek
go public with v. -i açıklamak
go out of favor (with one) v. (birinin) gözünden düşmek
go half and half (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya ödemek
go public with v. '-i basınla/halkla paylaşmak
go halves (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya bölüşmek
go down with the ship v. bir grupla/girişimle beraber batmak
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyin ıncığını cıncığını çıkarmak
go public with v. bir konudaki sırrı açıklamak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) birlikte/yakın ilişki içinde ilerlemek
go halves (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya paylaşmak
go public with (something) v. (bir konudaki) sırrı açıklamak
go halves (with somebody) v. (biriyle) kardeş payı yapmak
go half and half (with somebody) v. (biriyle) eşit olarak paylaşmak
go public with (something) v. (bir şeyi) meydana dökmek
go hard with (someone) v. (biri) için sıkıntı/problem olmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) el ele gitmek
go public with (something) v. (bir şeyi) açıklamak
go out of favor (with one) v. (birinin) rağbetini/desteğini kaybetmek
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi ince eleyip sık dokumak
go public with v. '-i meydana dökmek
go down with the ship v. bir grupla/girişimle beraber dibe gitmek
go hard with (someone) v. (biri) için zor olmak
go down with the ship v. gemiyle beraber batıp ölmek
go public with (something) v. (bir şeyi) halka açmak
go half and half (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya bölüşmek
go through something with a fine-tooth comb v. bir şeyi ince eleyip sık dokumak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyi didik didik aramak
go halves (with somebody) v. (biriyle) yarı yarıya kırışmak
go public with (something) v. (bir şeyi) açığa vurmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) paralel gitmek
go down with the ship v. batan geminin içerisinde ölmek
go down with the ship v. gemiyle beraber suyun dibini boylamak
go public with v. '-i halka açmak
go halves (with somebody) v. (biriyle) eşit olarak paylaşmak
go over something with a fine-tooth comb v. bir şeyin altını üstüne getirmek
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) arka çıkmak
go (off) with a bang v. büyük başarı olmak
go steady (with somebody) [old-fashioned] v. devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek
go with bells on v. seve seve gelmek/gitmek/katılmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
go with bells on v. güle oynaya gelmek/gitmek/katılmak
go with bells on v. canı gönülden gelmek/gitmek/katılmak
go to press with v. -i baskıya/basına vermek
go steady (with somebody) [old-fashioned] v. (biriyle) ciddi bir ilişkisi olmak
go with bells on v. heyecanla gelmek/gitmek/katılmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) tam destek vermek
go with bells on v. etekleri zil çalarak/zil takıp oynayarak gelmek/gitmek/katılmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
go (off) with a bang v. nefes kesici olmak
go (off) with a bang v. bomba gibi olmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birini/bir şeyi) desteklemek
go (off) with a bang v. iyi gitmek
go (off) with a bang v. ses getirmek
go with bells on v. can atarak gelmek/gitmek/katılmak
go (off) with a bang v. sansasyon yaratmak
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v. (biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak
go with bells on v. memnuniyetle gelmek/gitmek/katılmak
go head-to-head (with somebody) v. (biriyle) kıran kırana
go head-to-head (with somebody) v. (biriyle) bire bir mücadele etmek
go head-to-head (with somebody) v. (biriyle) başa baş mücadele etmek
go off with (one's) tail between (one's) legs v. süklüm püklüm kaçmak
go off with (one's) tail between (one's) legs v. utanç içinde kaçmak
go off with (one's) tail between (one's) legs v. kuyruğunu kıstırıp kaçmak
go through with a fine-toothed comb v. etraflıca incelemek
go through with a fine-toothed comb v. ince eleyip sık dokumak
go through with a fine-toothed comb v. didik didik etmek
go along with you expr. haydi canım sen de
enough to go on with expr. yeterli
enough to go on with expr. idare edecek kadar
enough to go on with expr. işi yürütmeye yetecek kadar
go along with you expr. yok canım daha neler
go hard with expr. kötü
go hard with expr. tehlikeli
go hard with acılı
Speaking
would you like to go out with? me this evening expr. bu akşam benimle çıkar mısın?
would you like to go out with me tonight? expr. bu gece benimle çıkar mısın?
I cant go with you in what you say expr. sizinle hemfikir değilim
go on with you expr. hadisene
go on with you expr. yeme beni
go on with you expr. kafa bulma benimle
go on with you expr. sana inanmıyorum
would you like to go to the cinema with me? expr. benimle sinemaya gelmek ister misin?
would you like to go out with me tonight? expr. bu gece benimle çıkar mısın?
do you still want me to go with you? expr. hala seninle gelmemi istiyor musun?
it doesn't go with your suit expr. takım elbisene uymuyor
how can you go on vacation with a woman that you don’t love? expr. sevmediğin bir kadınla nasıl tatile gidebilirsin?
she asked me to go out with her expr. onunla dışarı çıkmamı istedi
does he look like the kind of person i'd go out with? expr. sence o çıkmak isteyeceğim türden birisi mi?
you can't take it with you when you go expr. kefenin cebi yok
go somewhere with better reception expr. çeken bir yere git
go somewhere with better reception expr. çeken bir yere geç
will you go out with me? expr. benimle çıkar mısın?
I can go pro if I stick with it expr. üstüne düşersem profesyonel olabilirim
would you like to go to bed with me? expr. sevişelim mi?
would you like to go to the school with me? expr. benimle okula gider misin?
I will not go through this with you again expr. bu konuyu tekrar açmayacağım
I will not go through this with you again expr. bu konuşmayı tekrar etmeyeceğim
go with god expr. tanrı yolunu açık etsin
my prayers go with you expr. dualarım sizinle
my prayers go with you expr. dualarım seninle
do you go along with that? expr. buna katılıyor musun?
who did you go with? expr. kiminle birlikte gittin?
who did you go with? expr. kiminle gittin?
go with him expr. onunla git
go with her expr. onunla git
how often does she go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gider?
how often does she go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gidiyor?
how often does he go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gider?
how often does he go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkla yüzmeye gidiyor?
how often does she go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gider?
how often does she go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gidiyor?
how often does he go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gider?
how often does he go swimming with her friends? expr. arkadaşlarıyla ne sıklıkta yüzmeye gidiyor?
Slang
go to bed with someone v. yatağa atmak
go all the way (with someone) v. (biriyle) cinsel ilişkiye girmek
go all the way (with someone) v. (biriyle) sonuna kadar gitmek
go to bed (with someone) v. (biriyle) sonuna kadar gitmek
go to bed (with someone) v. (biriyle) cinsel ilişkiye girmek
go to bed with (one) v. (birinin) koynuna girmek
go to bed with (one) v. (biriyle) sevişmek
go to bed with (one) v. (biriyle) yatmak
go to bed with (one) v. (biriyle) cinsel ilişkide bulunmak