rush - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

rush

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "rush" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 112 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
rush n. telaş
rush n. acele
rush v. acele etmek
rush v. telaş etmek
rush v. acele ettirmek
rush v. koşturmak
General
rush n. hız
rush n. hücum
rush n. hamle
rush n. saldırış
rush n. saldırma
rush n. kur
rush n. kofa
rush n. hasırotu
rush n. koşma
rush n. akın
rush n. sıçrama
rush n. atılma
rush n. acele etme
rush n. kızartı
rush n. önemsiz şey
rush n. koşuşturma
rush n. üşüşme
rush n. toplanma
rush n. saz
rush n. furya
rush n. rağbet
rush n. saldırı
rush n. istek
rush n. talep
rush n. koşuşturmaca
rush n. koşturmaca
rush n. yoğun arz
rush n. ani talep
rush n. (yeni bir yere) akın etme
rush n. istila etme
rush n. dolup taşma
rush n. altına hücum
rush n. (okulda veya üniversitede) sınıflar arası güç yarışı
rush n. sınıflar arası rekabet
rush n. (uyuşturucu etkisi ile) mest olma
rush n. (uyuşturucu etkisi ile) kendinden geçme
rush n. tatmin olma
rush n. coşkunluk hissi
rush n. enerjik his
rush n. kadının kur yapana karşılık vermesi
rush n. hafif kadın
rush n. hızla girmek
rush n. hücum etmek
rush n. üyelik zamanı
rush v. kur yapmak
rush v. sıkboğaz etmek
rush v. seğirtmek
rush v. yetiştirmek
rush v. koşturmak
rush v. hücum etmek
rush v. üstüne atılmak
rush v. aceleyle yapmak
rush v. acele ile göndermek
rush v. çabucak halletmek
rush v. sıkıştırmak
rush v. düşünmeden girişmek
rush v. akın yapmak
rush v. aceleye getirmek
rush v. atılmak
rush v. saldırmak
rush v. şiddetli esmek
rush v. püskürtmek
rush v. hızlı akmak
rush v. asılmak
rush v. hızla akmak
rush v. koşmak
rush v. koşuşturmak
rush v. üstüne çullanmak
rush v. aşıkmak
rush v. birden yükselmek
rush v. birden baskın hale gelmek
rush v. (amerikan futbolu) topla koşmak
rush v. aceleyle göndermek
rush v. püskürmek
rush adj. alacalı
rush adj. telaşlı
rush adj. aceleci
rush adj. ivedi
rush adj. (kızlara özgü) üyesi olunan sosyal grup faaliyetleri ile ilgili
rush adj. maksimum harekette
rush adj. aşırı hareketli
Colloquial
rush n. yoğun keyif/zevk (özellikle uyuşturucu vs gibi uyarıcı maddelerin yarattığı etki sonucunda)
Trade/Economic
rush v. seğirtmek
Technical
rush v. koşmak
Botanic
rush n. sazak
rush n. juncus ve scirpus cinsi bitki
rush n. hasırotuna benzer bitki
rush n. saza benzer bitki
rush n. kamış
rush n. kıfa
Education
rush n. (yunan kültüründe) üniversitede kızlar birliğine katılma
Geography
rush n. new york eyaletinde yerleşim yeri
rush n. irlanda'da yerleşim yeri
Sport
rush n. (futbol) top sürme
rush n. hücum oyunu
rush n. şut atan veya pas veren oyuncuyu geçme
rush n. (buz hokeyi) paka hakim takımın hücumu
rush v. top tutuculuk yapmak
rush v. top tutucu pozisyonunda oynamak
rush v. topu fırlatmak
rush v. top sürmek
rush v. topu ilerletmek
rush v. savunma yapmak
Cinema
rush n. günlük
rush n. günlük iş kopyası
rush n. yönetmen veya yapımcının çekimlerin değerlendirilmesi için işlediği görüntü kopyası

Bedeutungen, die der Begriff "rush" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 440 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
rush mat n. hasır
General
gold rush n. altına hücum
rush forward n. atılma
rush hour n. kalabalık saat
rush order n. acele sipariş
rush hour n. iş gününde trafiğin en yoğun olduğu zaman
rush-hour n. yoğun
rush-bed n. sazlık
egyptian paper rush n. papirüs
paper rush n. papirüs
rush hour n. işe gidiş-geliş saatleri
rush hour n. trafiğin en yoğun olduğu saatler
rush hours n. acele veya sıkışık zaman
rush hour n. paydos saati
rush hour n. iş çıkış saati
rush of moving n. taşınma telaşı
moving rush n. taşınma telaşı
sweet rush n. tatlı telaş
rush of emotions n. duygu seli
endorphin rush n. endorfin patlaması
adrenaline rush n. adrenalin patlaması
rush to help n. yardıma koşmak
rush transcript n. hızla yazılmış video dökümü
rush transcript n. hızla yazılmış transkript
gold rush n. kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası
rush job n. son dakika işi
rush job n. ivedi görev
rush-bearing n. yıl dönümünde kiliseye adanan, ingiltere'nin kırsal yerlerinde kutlanan eski bir dini kutlama
rush into extremes v. aşırıya kaçmak
rush somebody off one's feet v. acele ettirmek
rush forward v. ileri çıkmak
rush about v. koşuşturmak
rush into v. dalmak
rush up v. körüklemek
rush somebody clean off his feet v. iki ayağını bir pabuca sokmak
rush in v. aceleye getirmek
rush forward v. ileri atılmak
rush out of the room v. odadan fırlayıp çıkmak
rush in v. dalmak
rush about v. koşuşmak
rush a bill through v. bir kanun tasarısını acele ile meclisten geçirmek
rush into v. akın etmek
rush somebody off his feet v. iki ayağını bir pabuca sokmak
rush somebody v. sıkboğaz etmek
rush out v. fırlamak
rush somebody off one's feet v. sıkboğaz etmek
rush in v. üşüşmek
rush someone to hospital v. apar topar hastaneye götürmek
rush towards record v. rekora koşmak
rush someone to the hospital v. birini hastaneye yetiştirmek
rush [canada] [us] v. garanti altına almaya çalışmak
rush [canada] [us] v. kesinleştirmek için uğraşmak
rush [canada] [us] v. muhafaza etmeye çalışmak
from the on rush adv. başlangıcından
Phrasals
rush along v. acele ile gitmek
rush for something v. aceleyle bir yere gitmek
rush back v. aceleyle geri dönmek
rush over v. aceleyle gitmek
rush at someone v. birine doğru koşmak/saldırmak
rush something into print v. baskıya yetiştirmek
rush into v. bir işe düşünmeden/hızla girişmek
rush something through v. bir şeyi hızla/aceleyle bir yerden geçirmek
rush something off to someone v. birine bir şey yetiştirmek
rush along v. boyunca hızla gitmek
rush off from v. bir yerden aceleyle çıkmak/ayrılmak
rush outside v. dışarıya kaçmak/akın etmek
rush over v. çabucak gitmek
rush along v. hızla katetmek
rush back v. geriye koşturmak
rush over v. hızla gitmek
rush around v. koşuşturmak
rush upon v. saldırmak
rush through v. hızla/aceleyle bir yerden geçmek
rush through v. bir yerden çabucak geçmek
rush through v. hızla/aceleyle bir yerden geçirmek
rush through v. bir yerden çabucak geçirmek
rush through v. aceleyle bitirmeye çalışmak
rush through v. aceleyle yapmaya çalışmak
rush through v. çabucak bitirmeye/yapmaya çalışmak
rush through v. apar topar yapmaya/bitirmeye çalışmak
rush through v. paldır küldür yapmaya/bitirmeye çalışmak
rush through v. aceleyle tamamlatmaya çalışmak
rush through v. aceleyle yaptırmaya çalışmak
rush through v. çabucak tamamlatmaya/yaptırmaya çalışmak
rush through v. apar topar yaptırmaya/tamamlatmaya çalışmak
rush through v. paldır küldür yaptırmaya/tamamlatmaya çalışmak
rush in v. aceleyle içeri sokmak
rush in v. telaşla içeri sokmak
rush in v. acele hareket etmek
rush in v. dikkatsizce hareket etmek
rush in v. düşünmeden girişmek/dalmak
rush in v. hazırlıksız girişmek/dalmak
rush in v. aceleyle girmek
rush into (something) v. hızla girmek
rush into (something) v. içeri dalmak
rush into (something) v. aceleyle içeri sokmak
rush into (something) v. telaşla içeri sokmak
rush into (something) v. acele hareket etmek
rush into (something) v. dikkatsizce hareket etmek
rush into (something) v. düşünmeden girişmek/dalmak
rush into (something) v. hazırlıksız girişmek/dalmak
rush into (something) v. aceleyle girmek
rush into (something) v. aceleye getirmek
rush at v. üstüne yürümek
rush at v. birine doğru gitmek
rush at v. (sinirli bir halde) bir şeye doğru yürümek
rush away v. aceleyle ayrılmak
rush away v. topuklamak
rush away v. hızlıca uzaklaşmak
rush off v. aceleyle ayrılmak
rush off v. topuklamak
rush off v. hızlıca uzaklaşmak
rush (something) to print v. (bir şeyi) aceleyle baskıya yetiştirmek
rush (something) to print v. (bir şeyi) aceleyle bastırmak
rush at (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
rush at (someone or something) v. sinirle (birine) doğru gitmek
rush at (someone or something) v. sinirli bir halde (birine/bir şeye) doğru yürümek
rush at (someone or something) v. koşup (birine/bir şeye) saldırmak
rush for (someone or something) v. (birine/bir şeye) doğru hızla/aceleyle gitmek/koşmak
rush for (someone or something) v. (birine/bir şeye) üşüşmek
rush for (someone or something) v. çabucak (bir şey) elde etmeye çalışmak
rush for (someone or something) v. hızlıca (bir şeye) erişmeye çalışmak
rush for (someone or something) v. (bir şeye) sahip olmak için acele etmek
rush out of v. -den fırlayıp çıkmak
rush out of v. -den dışarı fırlamak
rush out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) fırlayıp çıkmak
rush out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlamak
rush out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) hızla çıkarmak
rush out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) hemen çıkmasını sağlamak
rush out of (something or some place) v. (bir şeyden/bir yerden) hızla tahliye etmek
rush to (someone, something, or some place) v. (birine/bir şeye) doğru hızla/aceleyle gitmek/koşmak
rush to (someone, something, or some place) v. (birine/bir şeye) üşüşmek
rush to (something) v. (bir şey) için acele etmek
rush to (something) v. (bir şeyi) yapmak için acele etmek
rush to (something) v. (bir şeye) koşmak
rush to (something) v. (bir şey) yapmak için hemen koşmak
rush to (someone or something) v. (birine/bir şeye) yetiştirmek
rush up (to someone or something) v. aceleyle (birinin/bir şeyin) yanına gitmek
rush up (to someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanına koşmak
rush up (to someone or something) v. hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak
rush up (to someone or something) v. hızla gelip (birine/bir şeye) dayanmak
Phrases
rush the growler v. (barda kovada veya sürahide) bira almak
with a rush adv. acele ile
at a rush adv. aceleyle
at a rush adv. koştura koştura
at a rush adv. paldır küldür
with a rush expr. birdenbire
with a rush expr. çabucak
with a rush expr. paldır küldür
Proverb
fools rush in where angels fear to tread cesaret budalalıktır
fools rush in where angels fear to tread aptallar düşünmeden hareket eder
fools rush in aptallar düşünmeden hareket eder
fools rush in where angels fear to tread ahmaklar acele eder
fools rush in ahmaklar acele eder
Colloquial
gold rush n. beklenmedik zenginlik
gold rush n. beklenmedik şans
gold rush n. gökten gelen refah
gold rush n. talih kuşu
a rush on (something) n. (bir şeye) üşüşme
a rush on (something) n. (bir şeye) büyük/yoğun talep
rush of the city life n. şehir hayatı koşuşturmacası
rush on n. -e üşüşme
rush on n. -e yoğun talep
sugar rush n. fazla miktarda şeker yedikten sonra oluşan aşıraı enerji
be in a rush v. acele içinde olmak
rush out v. birden önüne çıkmak
rush out v. birden ortaya çıkmak
rush out v. pat diye önüne çıkmak
be in a rush v. telaş içinde olmak
no rush interj. acele etme
in a mad rush expr. alelacele
in a mad rush expr. aceleyle
where's the rush? expr. ne bu acelen?
in a mad rush expr. telaş içinde
in no rush expr. acelesi olmayan
in no rush expr. acelesi yok
in no rush expr. vakti var
in no rush expr. can atmayan
in no rush expr. çok istekli değil
Idioms
a rush of blood to the head n. beyne kan sıçraması
a sudden rush of blood to the head n. beyne kan sıçraması
gold rush n. devletkuşu
gold rush n. devlet kuşu
rush on something n. -e yoğun talep/akın
a tearing rush n. aşırı acele
a tearing rush n. aşırı hız
a tearing rush n. koştur koştur
a (sudden) rush of blood (to the head) n. (bir anda) tepesi atma
a (sudden) rush of blood (to the head) n. (bir anda) sigortaları atma
a mad rush n. acele
a mad rush n. telaş
a mad rush n. koşturmaca
a mad rush n. hücum
a rush of blood n. galeyana gelme
a rush of blood n. gaza gelme
a rush of blood to the head n. galeyana gelme
a rush of blood to the head n. gaza gelme
a tearing hurry/rush n. aşırı acele
a tearing hurry/rush n. koştur koştur
a tearing hurry/rush n. büyük bir hız
a tearing hurry/rush n. büyük bir acele
(be in) a tearing hurry/rush [uk] n. aşırı bir acele (içerisinde olmak)
(be in) a tearing hurry/rush [uk] n. aşırı bir koşturma (içerisinde olmak)
(be in) a tearing hurry/rush [uk] n. büyük bir hız (içerisinde olmak)
(be in) a tearing hurry/rush [uk] n. büyük bir acele (içerisinde olmak)
mad rush n. hücum
mad rush n. koşturmaca
mad rush n. telaş
mad rush n. acele
be in a tearing rush [uk] v. aşırı acelesi olmak
be in a tearing rush [uk] v. koştur koştur koşturmak
rush one's fences v. acele etmek
rush around like a blue arsed fly v. aceleyle sağa sola koşuşturmak
(there's) a rush on something v. birşeye büyük talep olmak
rush someone off his feet v. birinin iki ayağını bir pabuca sokmak
give someone the bum's rush v. birini bir yerden zor kullanarak kovmak
give someone the bum's rush v. birisini bir yerden (zor kullanarak) çıkarmak
rush headlong into something v. bir işe düşünmeden girişmek,bir işe aceleyle girişmek
rush to conclusions v. çabuk sonuç çıkarmak
see the bum's rush v. defetmek
rush around like a blue arsed fly v. heyecanlı biçimde koşuşmak
rush someone off his feet v. iki ayağını bir pabuca sokmak
rush around like a blue arsed fly v. oradan oraya koşmak
see the bum's rush v. kapı dışarı etmek
rush around like a blue arsed fly v. kuyruğu tava sapına dönmek
rush around like a blue-arsed fly v. karınca gibi oradan oraya koşturmak
see the bum's rush v. kovmak
rush around like a blue arsed fly v. kıçına neft yağı sürülmüş gibi sağa sola koşturmak
rush from pillar to post v. mekik dokumak
rush around like a blue arsed fly v. telaşla ortalıkta dolanmak
rush to conclusions v. yeterince bilmeden/düşünmeden hemen bir sonuca/karara varmak
get the bum's rush v. kapı dışarı edilmek
get the bum's rush v. zorla gönderilmek
get the bum's rush v. bir yerden atılmak
get the bum's rush v. dışarı atılmak
get the bum's rush v. kapının önüne koyulmak
get the bum's rush v. defedilmek
get the bum's rush v. kovulmak
get the bum's rush v. hemen reddedilmek
get the bum's rush v. kesinlikle önemsenmemek
get the bum's rush v. kestirilip atılmak
give the bum's rush v. dışarı atmak
give the bum's rush v. kapı dışarı etmek
give the bum's rush v. kapının önüne koymak
give the bum's rush v. kovmak
give the bum's rush v. defetmek
rush (one's) fences v. çite çok hızlı yaklaşıp üzerinden atlayamamak (at)
rush (one's) fences v. hızla çite yaklaşıp üstünden atlayacak yeterince zamanı ve yeri kalmamak (at)
rush (one's) fences v. apart topar hareket etmek
rush (one's) fences v. aceleye getirmek
rush (one's) fences v. tedbirsizce/dikkatsizce hareket etmek
rush (something) into print v. (bir şeyi) aceleyle baskıya yetiştirmek
rush (something) into print v. (bir şeyi) aceleyle bastırmak
bum rush v. paldır küldür dalmak
bum rush v. hücum etmek
give (one) the bum's rush v. (birini) bir yerden (zor kullanarak) çıkarmak
give (one) the bum's rush v. (birini) bir yerden kovmak
give (one) the bum's rush v. (birini) bir yerden zorla çıkarmak
give (one) the bum's rush v. (birini) bir yerden atmak
give (one) the bum's rush v. (birini) kovmak
give (one) the bum's rush v. (birine) tekmeyi vurmak
give (one) the bum's rush v. (birini) anında kapının önüne koymak
have a (sudden) rush of blood to the head v. beynine kan sıçramak
have a (sudden) rush of blood to the head v. (bir anda) beynine kan sıçramak
have a (sudden) rush of blood to the head v. (bir anda) tepesi atmak
have a (sudden) rush of blood to the head v. (bir anda) sigortaları atmak
have a rush of blood to the head [humorous] v. kan beynine sıçramak
have a rush of blood to the head [humorous] v. galeyana gelmek
have a rush of blood to the head [humorous] v. gaza gelme
rush to the hospital v. hastaneye koşmak
rush to the hospital v. aceleyle hastaneye gitmek
rush to the hospital v. hastaneye yetiştirmek
rush to the hospital v. hemen hastaneye götürmek
rush your fences [uk] v. acele etmek
rush your fences [uk] v. apart topar hareket etmek
rush your fences [uk] v. aceleye getirmek
rush your fences [uk] v. tedbirsizce/dikkatsizce hareket etmek
in a rush adj. acelesi olan
in a rush adj. telaş içinde
in a rush adv. alelacele
in a rush adv. aceleyle
in a rush adv. telaşla
in a mad rush expr. çılgın gibi
in no rush expr. acelesi yok
in no rush expr. vakti var
in no rush expr. meşgul değil
in no rush expr. isteksiz
in no rush expr. gönülsüz
in no rush expr. niyeti yok
in no rush expr. hevesli değil
not in a/any rush expr. acelesi yok
not in a/any rush expr. vakti var
not in a/any rush expr. meşgul değil
not in a/any rush expr. isteksiz
not in a/any rush expr. gönülsüz
not in a/any rush expr. niyeti yok
not in a/any rush expr. hevesli değil
Speaking
don't rush it n. acele etme
don't rush me! expr. acele ettirme beni!
why the rush? expr. acelen ne?
what's the rush? expr. acelen ne?
don't rush it expr. aceleye getirme
what's the rush? expr. arkandan atlı mı kovalıyor?
what's the rush? expr. atlı mı kovalıyor?
what's the big rush anyway? expr. bu kadar acele niye?
what's the rush? expr. bu acele de ne?
don't rush me! expr. iki ayağımı bir pabuca sokma!
what's your rush? expr. ne bu acelen?
don't rush it expr. (yaparken) acele etme
Trade/Economic
adrenaline rush n. adrenalin yükselmesi
gold rush n. altına hücum
adrenaline rush n. adrenalin hücumu
gold rush n. altın akını
the rush of business n. iş bolluğu
rush hour n. trafiğin yoğun olduğu saatler
rush of orders n. yüklü miktarda sipariş
rush up the prices v. fiyatları süratle yükseltmek
Politics
rush of immigrants n. göçmen akını
Technical
rush hour traffic n. iş trafiği
rush candle n. saz mumu
Lighting
rush light n. saz mumu
rush light n. yağa batırılarak mum olarak kullanılan saz
rush light n. kuru sazdan yapılan mum
Automotive
rush hour n. yoğun saat
Marine
down rush n. geri dönüş akımı
Zoology
rush toad n. haçlı kara kurbağası
Botanic
nut rush (scleria) n. sert kabuklu meyveleri olan çiçekli bir saz
needle rush (eleocharis acicularis) n. akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu
needle spike rush n. akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu
slender spike rush n. akvaryumlarda da kullanılan bir çeşit ince yapraklı hasırotu
needle rush (juncus roemerianus) n. güneydoğu abd'de yetişen, düz yuvarlak sert yaprakları ve sivri uçlu çanak yaprakları olan bir hasırotu
twig rush n. cladium cinsinden olan saz benzeri bitki
twig rush (cladium mariscoides) n. sert kenarlı yaprakları olan saz benzeri bir bitki türü
jointleaf rush (juncus articulatus) n. camışotu
jointleaf rush (juncus articulatus) n. kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde yetişen bir hasırotu
jointed rush n. camışotu
jointed rush n. kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde yetişen bir hasırotu
flowering rush n. bataklık gülü
grass rush n. bataklık gülü
hard rush n. çayır sazı
flowering rush n. hasırotu
grass rush n. hasırotu
soft rush n. hasırotu
common rush n. hasırotu
toad rush n. kofa
soft rush n. saz otu
common rush n. saz otu
rush nut n. yer bademi
rush nut n. papirüsgil familyasına ait bir tür
common spike-rush (eleocharis palustris) n. delisaz
bald rush n. psilocarva cinsine ait amerikan sazı
scouring rush (equisetum hyemale robustum) n. pürüzlü atkuyruğu
variegated scouring rush n. atkuyruğu familyasına ait bir bitki
mat rush (scirpus lacustris) n. su sandalye sazı
mat rush (scirpus lacustris) n. ingiltere'de hasır yapımında kullanılan bir tür saz
rush family n. sazgiller
rush family n. saz familyası
jointed rush (juncus articulatus) n. çamışotu
toad rush (juncus bufonius) n. kofa
salt rush (juncus leseurii) n. kuzey amerika'nın pasifik sahilinde yetişen bir saz
slender rush (juncus tenuis) n. ince çayır
wood rush n. luzula cinsinden olan bitki
cotton rush n. fukarasaçı
bog rush n. kofa
bog rush n. inekgözü
rush rose (helianthemum scoparium) n. abd'nin güneydoğusuna özgü odunsu, sarı çiçekli ve çok yıllık bir bitki
moss rush (juncus squarrosus) n. juncus cinsinden olan bir saz
rush nut n. avrupa'ya özgü, küçük ve yenilebilir badem benzeri yumruları olan bir bitki
rush aster n. bir yıldızpatı türü
rush broom (viminaria denudata) n. uzun ince dalları olan baklagillerden bir avustralya bitkisi
rush grass n. ince köklü bir ot
rush-grass n. ince köklü bir ot
rush matting n. hasır paspas
rush matting n. hasır halı
rush matting n. hasır mat
rush matting n. hasır kilim
dutch rush (equisetum hyemale) n. pürüzlü atkuyruğu
dutch rush (equisetum hyemale) n. silisli sapları çanak çömleklerin perdahlanması ve aşındırılmasında kullanılan bir atkuyruğu
club rush n. şeytan mumu
club rush n. topakbedri
club-rush n. topakbedri
flowering rush n. su menekşesi
flowering rush n. avrupa'ya özgü hasırotu benzeri bir bitki
shave rush n. atkuyruğu
shave rush n. pürüzlü atkuyruğu
spike rush n. eleocharis cinsi bir hasırotu
spike-rush n. eleocharis cinsi çok yıllık bitki
History
land rush n. arazi kapma yarışı
oklahoma land rush n. arazi kapma yarışı
land rush n. toprak kapma yarışı
oklahoma land rush n. toprak kapma yarışı
the california gold rush n. california altın hücumu
Geography
rush center n. kansas eyaletinde şehir
rush city n. minnesota eyaletinde şehir
rush valley n. utah eyaletinde şehir
rush hill n. missouri eyaletinde yerleşim yeri
rush springs n. oklahoma eyaletinde yerleşim yeri
rush river n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
Sport
bull rush n. defans oyuncusunun hücum oyuncusuna doğru yaptığı hücum
odd-man rush n. (hokey) rakip takım savunmasının sayıca fazla olduğu hücum hamlesi
Football
bunt rush n. (amerikan futbolunda) toplu hücum
rush line n. defans oyuncularından oluşan hat
Cinema
rush print n. deneme kopyası
rush print n. deneme eşlemi
Ornithology
wind rush n. kızıl ardıç
Slang
dental rush n. dişçi randevusu öncesi yapılan diş fırçalama
resolution rush n. yılın ilk haftalarında yeni yıl kararlarını uygulamak için spor salonlarına akın eden insanların yarattığı yoğunluk
bum's rush n. kıçına tekmeyi vurma
bum's rush n. zorla çıkarma
bum's rush n. kapı dışarı etme
bum's rush n. kovma
bum's rush n. dışarı atma
bum's rush n. kapının önüne koyma
bum's rush n. defetme
bum's rush n. hemen reddetme
bum's rush n. direkt reddetme
bum's rush n. kesinlikle reddetme
bum's rush n. kati suretle reddetme
bum’s rush n. bir yerden zorla çıkarma
bum rush v. bir yeri işgal etmek
get a rush v. heyecan duymak
get a rush v. heyecan yapmak
give the bum's rush v. kıçına tekmeyi vurmak
give the bum's rush v. zorla çıkarmak
get the bum's rush v. kıçına tekmeyi yemek
get the bum's rush v. zorla çıkarılmak
give somebody the bum's rush v. birini bir yerden (zor kullanarak) çıkarmak
give somebody the bum's rush v. birini bir yerden atmak
give somebody the bum's rush v. birini kovmak
give somebody the bum's rush v. birine tekmeyi vurmak
give somebody the bum's rush v. birine yol vermek
get the bum's rush v. bir yerden zorla çıkarılmak
get the bum's rush v. bir yerden atılmak
get the bum's rush v. kovulmak
get the bum's rush v. kıçına tekmeyi yemek
get the bum's rush v. yol verilmek
British Slang
(the) bum's rush n. defetme
(the) bum's rush n. kovma
Star Wars
operation mad rush n. alelacele operasyonu
rush clovis's office n. rush clovis'in ofisi