soğuk

Bedeutungen von dem Begriff "soğuk" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 114 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	soğuk	cold adj.
The handlebar of the bike was ice cold. Bisikletin gidonu buz gibi soğuktu. More Sentences
General
2	General	soğuk	coldness n.
The bitter coldness of the winter made everyone bundle up in warm clothing. Kışın sert soğuğu yüzünden, herkes kalın giysiler giyiyordu. More Sentences
3	General	soğuk	cold n.
I prefer staying at home on cold days. Soğuk günlerde evde kalmayı tercih ediyorum. More Sentences
4	General	soğuk	frigid adj.
Northern people are regarded as frigid by the ones from the south. Kuzeyli insanları güneyliler soğuk insanlar olarak görüyor. More Sentences
5	General	soğuk	chilled adj.
I like drinking chilled wine. Soğuk şarap içmeyi severim. More Sentences
6	General	soğuk	cool adj.
What was the reason behind that cool response? Bu soğuk tepkinin arkasındaki sebep neydi? More Sentences
7	General	soğuk	chill adj.
A chill wind came through the open windows. Açık pencerelerden içeri soğuk bir rüzgâr girdi. More Sentences
8	General	soğuk	stiff adj.
Most of the critics think he gave a stiff performance. Eleştirmenlerin çoğu onun soğuk bir performans sergilediğini düşünüyor. More Sentences
9	General	soğuk	freezing adj.
I'm tired of being freezing cold all the time. Sürekli soğuktan donmaktan yoruldum. More Sentences
10	General	soğuk	raw adj.
Her hands were freezing from the raw mountain air. Elleri soğuk dağ havasından donuyordu. More Sentences
11	General	soğuk	frosty adj.
The frosty air made me shake. Soğuk hava beni titretti. More Sentences
12	General	soğuk	cold adj.
Serve the meat cold. Eti soğuk olarak servis edin. More Sentences
13	General	soğuk	chilly adj.
The gym was too chilly today. Spor salonu bugün çok soğuktu. More Sentences
14	General	soğuk	cold-hearted adj.
She is always cold-hearted. O her zaman soğuk kalpli. More Sentences
Technical
15	Technical	soğuk	chilly adj.
It’s a chilly February morning in Helsinki, Finland. Finlandiya'nın Helsinki kentinde soğuk bir Şubat sabahı. More Sentences
16	Technical	soğuk	cold adj.
The room was decorated with cold colours. Oda soğuk renklerle dekore edilmişti. More Sentences
Meteorology
17	Meteorology	soğuk	cold adj.
You are still cold! Hala soğuksun! More Sentences
General
18	General	soğuk	frostiness n.
19	General	soğuk	chilliness n.
20	General	soğuk	nip n.
21	General	soğuk	stony adj.
22	General	soğuk	clammy adj.
23	General	soğuk	frozen adj.
24	General	soğuk	saturnine adj.
25	General	soğuk	apathetical adj.
26	General	soğuk	parky adj.
27	General	soğuk	distant adj.
28	General	soğuk	inhospitable adj.
29	General	soğuk	rigorous adj.
30	General	soğuk	starchy adj.
31	General	soğuk	unsympathetic adj.
32	General	soğuk	stuffy adj.
33	General	soğuk	bleak adj.
34	General	soğuk	offish adj.
35	General	soğuk	chilling adj.
36	General	soğuk	phlegmatical adj.
37	General	soğuk	gelid adj.
38	General	soğuk	angular adj.
39	General	soğuk	uncompanionable adj.
40	General	soğuk	aloof adj.
41	General	soğuk	inclement adj.
42	General	soğuk	repulsive adj.
43	General	soğuk	distent adj.
44	General	soğuk	marble adj.
45	General	soğuk	phlegmatic adj.
46	General	soğuk	apathetic adj.
47	General	soğuk	standoffish adj.
48	General	soğuk	calm adj.
49	General	soğuk	unfriendly adj.
50	General	soğuk	unenthusiastic adj.
51	General	soğuk	tepid adj.
52	General	soğuk	brumal adj.
53	General	soğuk	wintry adj.
54	General	soğuk	antipathetic adj.
55	General	soğuk	icy adj.
56	General	soğuk	clinical adj.
57	General	soğuk	dank adj.
58	General	soğuk	dour adj.
59	General	soğuk	nippy adj.
60	General	soğuk	nonchalant adj.
61	General	soğuk	acold adj.
62	General	soğuk	coldhearted adj.
63	General	soğuk	cauld [scottish] adj.
64	General	soğuk	cauldrife adj.
65	General	soğuk	touch-me-not-ish adj.
66	General	soğuk	algid adj.
67	General	soğuk	arctic adj.
68	General	soğuk	unapproachable adj.
69	General	soğuk	ungenial adj.
70	General	soğuk	yonderly adj.
71	General	soğuk	hygienic adj.
72	General	soğuk	buttoned-up adj.
73	General	soğuk	clammy adj.
74	General	soğuk	offhand adj.
75	General	soğuk	off-hand adj.
76	General	soğuk	oorie adj.
77	General	soğuk	distantial [obsolete] adj.
78	General	soğuk	inaffable adj.
79	General	soğuk	ingrate [obsolete] adj.
80	General	soğuk	dry [dialect] adj.
81	General	soğuk	inimicitious [obsolete] adj.
82	General	soğuk	fishily adj.
83	General	soğuk	fishy adj.
84	General	soğuk	shivery adj.
85	General	soğuk	foul [dialect] [uk] adj.
86	General	soğuk	snelly [scotland] adj.
87	General	soğuk	poker-faced adj.
88	General	soğuk	squeamish [obsolete] adj.
89	General	soğuk	squeamous adj.
90	General	soğuk	squeasy adj.
91	General	soğuk	standoff adj.
92	General	soğuk	stocky adj.
93	General	soğuk	strange adj.
94	General	soğuk	brittle adj.
95	General	soğuk	repulsory adj.
96	General	soğuk	statuesque adj.
97	General	soğuk	stonefaced adj.
98	General	soğuk	straightlaced [obsolete] adj.
99	General	soğuk	straitlaced [obsolete] adj.
100	General	soğuk	icily adv.
101	General	soğuk	abeigh adv.
102	General	soğuk	aloof adv.
103	General	soğuk	cryo pref.
Colloquial
104	Colloquial	soğuk	odd bod adj.
105	Colloquial	soğuk	airish adj.
106	Colloquial	soğuk	antiseptic adj.
Idioms
107	Idioms	soğuk	cold as ice adj.
108	Idioms	soğuk	as cool as a cucumber expr.
Informal
109	Informal	soğuk	parky adj.
Slang
110	Slang	soğuk	hincty adj.
111	Slang	soğuk	taters in the mould expr.
British Slang
112	British Slang	soğuk	parky adj.
113	British Slang	soğuk	shrammed (south-west use/dialect) adj.
114	British Slang	soğuk	starved (yorks use) adj.

Bedeutungen, die der Begriff "soğuk" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	cinselliğe soğuk	asexual adj.
General
2	General	(soğuk, rüzgar) sertlik	bite n.
The weather was cold; I could feel it from its bite. Hava soğuktu, sertliğinden bunu hissedebiliyordum. More Sentences
3	General	soğuk savaş	cold war n.
We have particularly retreated to the cold war attitude towards the United States. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı soğuk savaş tavrına geri döndük. More Sentences
4	General	soğuk akış	cold flow n.
Pay attention to whether it is possible to control the air temperature and cold flow. Hava sıcaklığını ve soğuk akışını kontrol etmenin mümkün olup olmadığına dikkat edin. More Sentences
5	General	soğuk algınlığı	cold n.
I will start by asking you to excuse my voice, which is affected by a cold. Soğuk algınlığından etkilenen sesimi mazur görmenizi rica ederek başlayacağım. More Sentences
6	General	soğuk ter	cold sweat n.
Manuel wakes up in a cold sweat. Manuel soğuk terler içinde uyanır. More Sentences
7	General	soğuk hava	cold weather n.
Cold weather and lack of physical activity may worsen symptoms. Soğuk hava ve fiziksel aktivite eksikliği semptomları kötüleştirebilir. More Sentences
8	General	soğuk depolama	cold storage n.
In simple terms, cold storage refers to keeping your bitcoin completely offline. Basit bir ifadeyle soğuk depolama, Bitcoin'inizi tamamen çevrimdışı tutmak anlamına gelir. More Sentences
9	General	soğuk gün	cold day n.
It was perhaps the coldest day of the winter. Belki de kışın en soğuk günüydü. More Sentences
10	General	dondurucu soğuk	freezing cold n.
Travellers visit this freezing cold country to see Moscow and Saint Petersburg. Gezginler bu dondurucu soğuk ülkeyi Moskova ve Saint Petersburg'u görmek için ziyaret ediyor. More Sentences
11	General	soğuk dağ	cold mountain n.
The West also contains quite cold mountain ranges, including the Rockies, Sierra Nevadas, and Cascades. Batı ayrıca Rockies, Sierra Nevadas ve Cascades gibi oldukça soğuk dağ sıralarını da içeriyor. More Sentences
12	General	soğuk günler	cold days n.
Days are cold, days are tense and deserted. Günler soğuk, günler gergin ve ıssız. More Sentences
13	General	soğuk su	cold water n.
Please stop being so unpleasant and pouring cold water on everything. Lütfen bu kadar tatsız olmayı ve her şeyin üzerine soğuk su dökmeyi bırakın. More Sentences
14	General	soğuk ısırması	frostbite n.
The adventurers were suffering from frostbite. Maceraperestler soğuk ısırmasından muzdariptiler. More Sentences
15	General	dondurucu soğuk	freeze n.
Be careful with the freeze outside. Dışarıdaki dondurucu soğuğa dikkat et. More Sentences
16	General	soğuk kahve	cold coffee n.
Does that mean cold coffee is less beneficial or not beneficial at all? Bu, soğuk kahvenin daha az faydalı olduğu veya hiç faydalı olmadığı anlamına mı geliyor? More Sentences
17	General	soğuk iklim	cold climate n.
Also, all versions, including those imported from France, are adapted for use in cold climates. Ayrıca, Fransa'dan ithal edilenler de dahil olmak üzere tüm versiyonlar soğuk iklimlerde kullanılmak üzere uyarlanmıştır. More Sentences
18	General	soğuk pizza	cold pizza n.
Tom even likes cold pizza. Tom soğuk pizzayı bile seviyor. More Sentences
19	General	soğuk süt	cold milk n.
Let the mixture cool slightly, then stir in cold milk. Karışımı biraz soğumaya bırakın sonra da soğuk sütle karıştırın. More Sentences
20	General	soğuk çorba	cold soup n.
She heated up the cold soup for supper. Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı. More Sentences
21	General	soğuk kahve	cold coffee n.
I don't like cold coffee. Soğuk kahve sevmem. More Sentences
22	General	soğuk algınlığı ilacı	cold medicine n.
Keep in mind that some cold medicines and mouthwashes also contain alcohol. Bazı soğuk algınlığı ilaçlarının ve ağız gargaralarının da alkol içerdiğini unutmayın. More Sentences
23	General	soğuk hava	winter n.
While many ants die in colder temperatures, Pharaoh ants have found a way to survive during the winter months. Birçok karınca soğuk havalarda ölürken, Firavun karıncaları kış aylarında hayatta kalmanın bir yolunu bulmuşlardır. More Sentences
24	General	(soğuk vb.) maruz kalma	exposure n.
Prolonged exposure to cold weather can cause frostbite. Uzun süre soğuk havaya maruz kalmak soğuk ısırmasına neden olabilir. More Sentences
25	General	soğuk almak	catch cold v.
Old people catch colds easily. Yaşlı insanlar kolayca soğuk alırlar. More Sentences
26	General	(soğuk) almak	catch v.
Watch out! The pan caught fire! Aman dikkat! Tava alev aldı! More Sentences
27	General	soğuk su içmek	drink cold water v.
I drink cold water even in the winter. Kışın bile soğuk su içerim. More Sentences
28	General	soğuk almak	catch a chill v.
He caught a chill because he went out in the rain. Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı. More Sentences
29	General	soğuk algınlığına yakalanmak	catch a cold v.
Athletes who take vitamin C regularly are half as likely to catch a cold as athletes who don't. Düzenli olarak C vitamini alan sporcuların soğuk algınlığına yakalanma olasılığı, almayan sporcuların yarısı kadardır. More Sentences
30	General	çok soğuk	arctic adj.
Many species can't live in the region due to artic conditions. Birçok canlı türü çok soğuk hava koşulları nedeniyle bölgede yaşayamamaktadır. More Sentences
31	General	daha soğuk	colder adj.
Without them, our society would be a colder place, and the European social model would be unworkable. Onlar olmadan toplumumuz daha soğuk bir yer olur ve Avrupa sosyal modeli uygulanamaz hale gelir. More Sentences
32	General	en soğuk	coldest adj.
Set the temperature control to the coldest temperature and wait for an hour. Sıcaklık kontrolünü en soğuk sıcaklığa ayarlayın ve bir saat bekleyin. More Sentences
33	General	yeterince soğuk	cold enough adj.
This beer is not cold enough. Bu bira yeterince soğuk değil. More Sentences
34	General	soğuk (tavır/cevap vb)	frosty adj.
The waiter welcomed us with a frosty face. Garson bizi soğuk bir yüz ifadesiyle karşıladı. More Sentences
35	General	çok soğuk	freezing adj.
It's freezing. Hava çok soğuk. More Sentences
36	General	(hava) soğuk	crisp adj.
I got cold because of the crisp winter weather. Kışın havalar soğuk olduğu için üşütmüşüm. More Sentences
37	General	soğuk bir şekilde	distantly adv.
Mary stared distantly out the window. Mary soğuk bir şekilde pencereden dışarıya baktı. More Sentences
38	General	soğuk bir tavırla	coldly adv.
She rejected his proposal coldly. Onun teklifini soğuk bir tavırla reddetti. More Sentences
Colloquial
39	Colloquial	soğuk davranma	freeze n.
The villagers tried to freeze us out. Köylüler bize soğuk davrandı. More Sentences
Idioms
40	Idioms	soğuk duş	cold shower n.
I take a cold shower every morning. Her sabah soğuk duş alırım. More Sentences
41	Idioms	soğuk algınlığı	the common cold n.
The flu and the common cold are examples of viral infections. Grip ve soğuk algınlığı viral enfeksiyonların örnekleridir. More Sentences
42	Idioms	soğuk davranma	shoulder n.
Isaac gave the cold shoulder to his girlfriend. Isaac kız arkadaşına soğuk davrandı. More Sentences
General
43	General	abd'nin batı kıyısının kuzeyinden güneyi açıklarına yönelen geniş, soğuk ve ağır okyanus akıntısı	california current n.
44	General	son derece soğuk olma durumu	frigidity n.
45	General	soğuk davranma	coolness n.
46	General	soğuk toprak	cold soil n.
47	General	güney amerika'da and dağları'ndan atlas okyanusu'na doğru esen sert, soğuk rüzgar	pampero n.
48	General	soğuk kimse	cold fish n.
49	General	soğuk hava vagonu	reefer n.
50	General	çok soğuk olma durumu	frostiness n.
51	General	aşırı derecede soğuk	gelidity n.
52	General	aşırı soğuk beklentisi fenomeni	gore effect n.
53	General	soğuk davranış	chilliness n.
54	General	kuru soğuk	dry cold n.
55	General	soğuk şaka	ribaldry n.
56	General	aniden gelen soğuk hava	cold snap n.
57	General	damlalar (soğuk bir yüzeyin üstünde oluşan)	sweat n.
58	General	soğuk izostatik pres	cold isostatic pressing n.
59	General	soğuk yansıtıcı	cold mirror reflector n.
60	General	ani soğuk	cold snap n.
61	General	sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı	temperate n.
62	General	dondurucu soğuk	perishing cold n.
63	General	soğuk içecek	cooler n.
64	General	dondurucu soğuk	nip n.
65	General	çok soğuk olma	frostiness n.
66	General	soğuk davranış	frost n.
67	General	soğuk zeminde bekletme	forcing to wait on cold floor n.
68	General	soğuk çalması	frostbite n.
69	General	soğuk su sıkma	squirting cold water n.
70	General	soğuk muamele	inhospitableness n.
71	General	soğuk damga	embossed stamp n.
72	General	soğuk dalgası	cold wave n.
73	General	soğuk hava deposu	cold storage depot n.
74	General	kuru soğuk	black frost n.
75	General	soğuk hava kütlesi	mass of cold air n.
76	General	soğuk balık	cold fish n.
77	General	soğuk iş	cold work n.
78	General	soğuk hava gemisi	reefer n.
79	General	soğuk algınlığı	chill n.
80	General	soğuk hava deposu	chill store n.
81	General	yumuşak soğuk	moderately cold n.
82	General	soğuk mezeci	delicatessen n.
83	General	soğuk günler	freeze n.
84	General	soğuk damga	impressed stamp n.
85	General	ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse	baby boomer n.
86	General	aşırı soğuk	extreme cold n.
87	General	soğuk haddehane	cold rolling mill n.
88	General	soğuk algınlığı	catarrh n.
89	General	soğuk hava önlemleri	cold weather precautions n.
90	General	soğuk yakması	frostbite n.
91	General	soğuk hava	freeze n.
92	General	soğuk savaş sonrası dünyası	post-cold-war world n.
93	General	soğuk hava	inclement weather n.
94	General	soğuk şişliği	chilblain n.
95	General	soğuk mühür	cold seal n.
96	General	soğuk içme su	cold potable water n.
97	General	çok soğuk iklimler	extremely cold climates n.
98	General	soğuk duş etkisi yapan istifa	shock resignation n.
99	General	soğuk içme suyu	cold potable water n.
100	General	abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi	rust belt n.
101	General	soğuk servis ediniz	serve cold n.
102	General	aşırı soğuk	the extreme cold n.
103	General	büyük bir soğuk hava cephesi	a massive cold front n.
104	General	sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası	siberian cold front (to affect) n.
105	General	sert soğuk	bitter cold n.
106	General	soğuk metal damga/zımba	tang stamp n.
107	General	bir dilim soğuk et	a slice of cold meat n.
108	General	bir bardak soğuk su	a glass of cold water n.
109	General	bir su bardağı soğuk su	a glass of cold water n.
110	General	yakıcı soğuk	bitter cold n.
111	General	iliklere işleyen soğuk	bitter cold n.
112	General	soğuk meze	deli n.
113	General	soğuk hava odası	walk-in box n.
114	General	soğuk hava deposu	walk-in box n.
115	General	soğuk oda	walk-in box n.
116	General	soğuk meşrubat	cold drinks n.
117	General	ani/beklenmedik bir soğuk/kar yağışı dalgası	a blast of winter n.
118	General	soğuk birey	cold person n.
119	General	soğuk insan	cold person n.
120	General	soğuk kimse	cold person n.
121	General	acı soğuk	bitterly cold n.
122	General	soğuk hava koşulları	cold weather conditions n.
123	General	soğuk torbası	freezer bag n.
124	General	soğuk karşılama	cold reception n.
125	General	soğuk renkler	cold colors n.
126	General	soğuk kış aylarında açan güneşin sıcaklığı	apricity n.
127	General	soğuk savaş'ın sonu	the end of the cold war n.
128	General	soğuk ve nemli hava	raw weather n.
129	General	(hava) soğuk ve nemli olma	rawness n.
130	General	soğuk algınlığı	cauld [scottish] n.
131	General	keskin soğuk	nip n.
132	General	don (soğuk)	nip n.
133	General	soğuk hava	the cold n.
134	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos bottle n.
135	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos flask n.
136	General	sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe	thermos® n.
137	General	bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf	stubby holder n.
138	General	bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf	koozie n.
139	General	soğuk sauna	cryosauna n.
140	General	soğuk olma	unapproachability n.
141	General	volümü artıp azalan müzik ile oynanan sıcak-soğuk oyunu	magic music n.
142	General	sıcak ve soğuk suyu karıştıran musluk	mixing faucet n.
143	General	soğuk ve nemli hava dönemi	moch n.
144	General	amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme	moc n.
145	General	amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme	mocassin n.
146	General	dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri	luncheon meat n.
147	General	dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri	lunch meat n.
148	General	dondurucu soğuk	gelidity n.
149	General	dondurucu soğuk	gelidness n.
150	General	atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması	rind n.
151	General	(korkudan) soğuk ter dökme	chill n.
152	General	toprak gibi soğuk	clay cold n.
153	General	soğuk kimse	iceberg n.
154	General	soğuk davranma	ice n.
155	General	soğuk tavır	iciness n.
156	General	elde tutulan içeceği soğuk tutan yumuşak yapıdaki silindirik kap	cozy n.
157	General	soğuk ambalaj	pack n.
158	General	soğuk torba	pack n.
159	General	sıcak-soğuk torbası	cleaver [dialect] n.
160	General	soğuk yiyeceklerin hazırlandığı küçük oda	pantry n.
161	General	sıvıları soğuk tutan kap	cooler n.
162	General	soğuk bakış	fisheye n.
163	General	krem şantili ve şuruplu soğuk bir tatlının servisinde kullanılan kısa gövdeli uzun cam bardak	parfait glass n.
164	General	aniden bastıran soğuk	snap n.
165	General	buz gibi soğuk sıvı	snow-broth n.
166	General	(soğuk, rüzgar) sertlik	bite n.
167	General	soğuk nevale	frump n.
168	General	elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak	lead a comfortable life v.
169	General	kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi)	blast v.
170	General	soğuk bir şekilde karşılanmak	get the cold shoulder v.
171	General	çok soğuk olmak (hava)	be perishing v.
172	General	soğuk davranmak	frost v.
173	General	soğuk muhafazada bekletmek	keep in a fridge v.
174	General	çatlatmak (soğuk cildi)	chap v.
175	General	sızlatmak (soğuk)	nip v.
176	General	soğuk davranmak	give somebody the cold shoulder v.
177	General	soğuk davranmak	discountenance v.
178	General	soğuk bir karşılık almak	get the cold shoulder v.
179	General	soğuk davranmak	keep one's distance v.
180	General	birine soğuk davranmak	give someone the cold shoulder v.
181	General	birini soğuk karşılamak	give someone a cold welcome v.
182	General	yakmak (soğuk)	bite v.
183	General	yakmak (soğuk)	sting v.
184	General	soğuk bakmak	discountenance v.
185	General	üzerine bir bardak soğuk su içmek	kiss something goodbye v.
186	General	(soğuk) (bir uzvu, vücudu) yakmak	frostbite v.
187	General	soğuk bakmak (bir şeye)	be cool towards something v.
188	General	birine soğuk davranmak	keep someone at a distance v.
189	General	bir şeye soğuk bakmak	be cool towards something v.
190	General	soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb)	frown on v.
191	General	soğuk davranmak	keep somebody at a distance v.
192	General	kavurmak (soğuk)	blast v.
193	General	yakmak (soğuk)	blast v.
194	General	soğuk içmek	drink cold v.
195	General	birisine soğuk davranmak	keep oneself apart v.
196	General	birisine soğuk davranmak	keep one's distance v.
197	General	birine soğuk davranmak	keep one's distance v.
198	General	birine soğuk davranmak	hold oneself at a distance v.
199	General	birine soğuk davranmak	keep oneself apart v.
200	General	birisine soğuk davranmak	hold oneself at a distance v.
201	General	pişmiş aşa soğuk su katmak	upset the applecart v.
202	General	soğuk çorba servis etmek	bring cold soup v.
203	General	soğuk çorba getirdiği için garsonu haşlamak	dress down the waiter for bringing cold soup v.
204	General	soğuk bir şeyler içmek	drink something cold v.
205	General	soğuk birşeyler içmek	drink something cold v.
206	General	soğuk almak	have a cold v.
207	General	soğuk kompres uygulamak	apply a cold compress v.
208	General	soğuk kompres uygulamak	apply a cool compress v.
209	General	daha sıcak ya da soğuk yapmak	attemper v.
210	General	soğuk hale getirmek	encolden [obsolete] v.
211	General	çok soğuk bir hale getirmek	unhumanize v.
212	General	soğuk algınlığı geçirmek	enrheum [obsolete] v.
213	General	soğuk algınlığına yakalanmak	enrheum [obsolete] v.
214	General	(soğuk gibi sebeplerle) çömelerek büzüşmek	huddle v.
215	General	soğuk terler dökmek	growse [dialect] [obsolete] [uk] v.
216	General	aşırı soğuk hale getirmek	overchill v.
217	General	aşırı soğuk sebebiyle sertleştirmek	freeze v.
218	General	soğuk veya don yüzünden kırılmak	freeze v.
219	General	(likörü) soğuk yere koymak	strike v.
220	General	(likörü) soğuk kaba boşaltmak	strike v.
221	General	kuru ve soğuk (hava)	crisp adj.
222	General	soğuk ve kuru hava	snappy adj.
223	General	aşırı derecede soğuk	gelid adj.
224	General	nemli ve soğuk	clammy adj.
225	General	kadar soğuk	as cold as adj.
226	General	soğuk (yemek)	lukewarm adj.
227	General	soğuk hava akımı olan	drafty adj.
228	General	çok soğuk	deathly cold adj.
229	General	çok soğuk	frore adj.
230	General	soğuk bir şekilde	chilly adj.
231	General	soğuk ve nemli	clammy adj.
232	General	soğuk (davranış)	stiff adj.
233	General	çok soğuk	inhuman adj.
234	General	çok soğuk (mevsim/hava)	hard adj.
235	General	soğuk iliğine geçmiş	chilled to the marrow adj.
236	General	soğuk ve kasvetli (hava)	bleak adj.
237	General	çok soğuk	frigid adj.
238	General	soğuk kanlı	as cool as a cucumber adj.
239	General	cinsel anlamda soğuk	frigid adj.
240	General	soğuk, aşağılık, pis (kimse)	reptilian adj.
241	General	buz gibi soğuk	as cold as ice adj.
242	General	çok soğuk	gelid adj.
243	General	soğuk (davranış)	remote adj.
244	General	soğuk geçirmez	weatherproof adj.
245	General	soğuk savaş sonrası	post cold war adj.
246	General	çok soğuk	glacial adj.
247	General	soğuk havaya duyarlı	nesh [uk] adj.
248	General	soğuk geçirmeyen	cold proof adj.
249	General	soğuk geçirmez	cold proof adj.
250	General	(hava) soğuk ve yağışlı	raw adj.
251	General	yapışkan ve soğuk	clammy adj.
252	General	(davranış) soğuk	remote adj.
253	General	soğuk cereyanlı	draughty adj.
254	General	(soğuk) içe işleyen	piercing adj.
255	General	çok soğuk	ice-cold adj.
256	General	soğuk suyla yıkanmış	washed with cold water adj.
257	General	duygusuz/soğuk	stony-faced adj.
258	General	duygusuz/soğuk	stone-faced adj.
259	General	soğuk (çay vb)	tepid adj.
260	General	bayağı soğuk	coldish adj.
261	General	soğuk cereyanlı	drafty adj.
262	General	soğuk hava akımı olan	draughty adj.
263	General	soğuk davranan	unaffectionate adj.
264	General	aşırı derecede soğuk	bitterly cold adj.
265	General	dondurucu soğuk	i̇cy cold adj.
266	General	keskin (soğuk)	nipping adj.
267	General	dondurucu (soğuk)	nipping adj.
268	General	sert (soğuk)	nipping adj.
269	General	aşırı soğuk koşullara uygun	arctic adj.
270	General	aşırı soğuk koşullar için tasarlanmış	arctic adj.
271	General	aşırı soğuk	ultracool adj.
272	General	aşırı soğuk	ultracold adj.
273	General	çok soğuk	unhuman adj.
274	General	soğuk ve alaycı	jaded adj.
275	General	metal anahtar kadar soğuk	key-cold adj.
276	General	çok soğuk	half-frozen adj.
277	General	soğuk, sert ve katı (kimse)	metallic adj.
278	General	soğuk ve ciddi	harsh adj.
279	General	soğuk ve kuru (hava)	hask [dialect] [uk] adj.
280	General	çok soğuk	boreal adj.
281	General	(mizaç olarak) soğuk	brittle adj.
282	General	nemli ve soğuk (hava)	moch adj.
283	General	nemli ve soğuk (hava)	mochie adj.
284	General	soğuk ve düşmanca	glacial adj.
285	General	soğuk ve sevimsiz	glassy adj.
286	General	(hareket, davranış) soğuk	chill adj.
287	General	nemli ve soğuk	clam [dialect] [uk] adj.
288	General	soğuk davranan	ice-cold adj.
289	General	çok soğuk	iced adj.
290	General	aşırı soğuk	iced adj.
291	General	(tavır, etki) soğuk	icy adj.
292	General	soğuk olmayan	open adj.
293	General	aşırı soğuk	overcold adj.
294	General	çok soğuk	overrigorous adj.
295	General	soğuk ve ciddi	clinical adj.
296	General	soğuk ve nemli	sammy [dialect] adj.
297	General	biraz soğuk	coolish adj.
298	General	soğuk davranan	disaffectionate adj.
299	General	aşırı soğuk	polar adj.
300	General	soğuk davranan	squeamous adj.
301	General	soğuk davranan	squeasy adj.
302	General	soğuk davranan	squeamish [obsolete] adj.
303	General	hafif soğuk	subtepid adj.
304	General	buz gibi soğuk	supercool adj.
305	General	çok soğuk	supercool adj.
306	General	buz gibi soğuk	supercold adj.
307	General	aşırı soğuk	supercold adj.
308	General	aşırı soğuk	supercool adj.
309	General	(sıcak-soğuk oyununda) aranan nesneden uzakta	cold adj.
310	General	çok soğuk	frozen adj.
311	General	soğuk nevale	frozen adj.
312	General	soğuk kesmiş	frozen adj.
313	General	soğuk bir şekilde	stonily adv.
314	General	soğuk bir şekilde	inhospitably adv.
315	General	soğuk ve nemli bir şekilde	dankly adv.
316	General	soğuk bir şekilde	unwelcomingly adv.
317	General	soğuk soğuk	dryly adv.
318	General	soğuk bir biçimde	saturninely adv.
319	General	çok soğuk bir biçimde	arctically adv.
320	General	soğuk bir şekilde	angularly adv.
321	General	soğuk bir biçimde	rigorously adv.
322	General	soğuk bir şekilde	repulsively adv.
323	General	soğuk bir şekilde	unpleasantly adv.
324	General	soğuk durarak	straightfacedly adv.
325	General	çok soğuk bir biçimde	freezingly adv.
326	General	çok soğuk bir şekilde	frostily adv.
327	General	soğuk soğuk (bakmak vb)	angularly adv.
328	General	soğuk bir şekilde	drily adv.
329	General	soğuk bir kış gecesinde	in a cold winter night adv.
330	General	soğuk bir şekilde	unfriendlily adv.
331	General	çok soğuk bir şekilde	unhumanly adv.
332	General	soğuk şekilde	glacially adv.
333	General	soğuk bir şekilde	impersonally adv.
334	General	soğuk bir tavırla	impersonally adv.
335	General	soğuk bir tavırla	freezingly adv.
336	General	duşta su soğuk akıyor	the showers are cold expr.
337	General	oda çok soğuk	the room is too cold expr.
338	General	sıcak ve soğuk (su)	h and c (hot and cold) abrev.
339	General	sıcak ve soğuk (su)	h. & c. (hot and cold) abrev.
340	General	soğuk mavi	frosty blue
Phrasals
341	Phrasals	belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak	greet with v.
342	Phrasals	soğuk davranmak	freeze up v.
343	Phrasals	soğuk davranmak	hold off v.
344	Phrasals	(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak	chide (one) for (something) v.
345	Phrasals	(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak	chide someone for something v.
346	Phrasals	soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek	earth up v.
347	Phrasals	(soğuk, bir şeyi) ısırmak	nip at v.
348	Phrasals	(soğuk, yüzü) ısırmak	nip at v.
349	Phrasals	soğuk sebebiyle uzaklaştırmak	freeze out v.
Phrases
350	Phrases	yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı	dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
351	Phrases	donduracak kadar soğuk	as much as (one's) life is worth adv.
352	Phrases	soğuk içiniz	drink cold expr.
353	Phrases	soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin	keep in a cool and dry place expr.
354	Phrases	soğuk muhafaza edin	keep refrigerated expr.
355	Phrases	kızıl/komünist olmaktansa ölürüm daha iyi anlamında bir soğuk savaş dönemi sloganı	better dead than red expr.
Proverb
356	Proverb	mart soğuk başlar ama sıcak biter	march comes in like a lion and goes out like a lamb
357	Proverb	eli soğuk olanın kalbi sıcak olur	cold hands warm heart
358	Proverb	eli soğuk olanın yüreği sıcaktır	cold hands warm heart
359	Proverb	intikam soğuk yenen bir yemektir	revenge is a dish best eaten cold
360	Proverb	soğuk alırsın	the half is better than the whole
361	Proverb	intikam soğuk servis edilen bir yemektir	revenge is a dish best eaten cold.
362	Proverb	mart soğuk başlar ama sıcak biter	in like a lion, out like a lamb
Colloquial
363	Colloquial	soğuk/kötü/bayat espri	groaner n.
364	Colloquial	(genelde babası tarafından çocuğuna yapılan) soğuk espri	dad joke n.
365	Colloquial	çok soğuk	burrnips n.
366	Colloquial	meme uçlarını dikleştirecek kadar soğuk	burrnips n.
367	Colloquial	buz gibi soğuk	burrnips n.
368	Colloquial	bir kutu soğuk bira	chill n.
369	Colloquial	soğuk bira	cold one n.
370	Colloquial	soğuk yapma	freeze n.
371	Colloquial	soğuk şaka	bad joke n.
372	Colloquial	sert ve soğuk kış rüzgarı	hawk n.
373	Colloquial	sert ve soğuk kış rüzgarı	the hawk [us] n.
374	Colloquial	memleketi soğuk iklim bölgesi olan kadın	ice maiden n.
375	Colloquial	soğuk iklim bölgesinden gelen kadın	ice maiden n.
376	Colloquial	(birine) soğuk davranma	short with (one) n.
377	Colloquial	soğuk bir bira	wet one n.
378	Colloquial	öldürücü derecede soğuk algınlığına yakalanmak	catch one's death (of cold) v.
379	Colloquial	fena soğuk almak	catch one's death (of cold) v.
380	Colloquial	soğuk duş etkisi yaratmak	go down like a bomb v.
381	Colloquial	soğuk görünmek	look distant v.
382	Colloquial	soğuk görünmek	look cold v.
383	Colloquial	soğuk görünmek	seem cold v.
384	Colloquial	soğuk davranmak	blow cold v.
385	Colloquial	soğuk durmak	blow cold v.
386	Colloquial	(birine) soğuk yapmak	chill v.
387	Colloquial	(biraz) soğuk, küçük olmak	be (a bit, a little) on the cold, small v.
388	Colloquial	(azıcık) soğuk, küçük kaçmak	be (a bit, a little) on the cold, small v.
389	Colloquial	soğuk yapmak	freeze v.
390	Colloquial	soğuk davranmak	freeze v.
391	Colloquial	soğuk ter basmak/boşanmak	sweat it out v.
392	Colloquial	soğuk terler dökmek	sweat it out v.
393	Colloquial	buzun içine/arasına/üstüne koyarak soğuk tutmak	ice down v.
394	Colloquial	soğuk davranmak	ice out v.
395	Colloquial	soğuk/mesafeli durmak	be ill-disposed to doing v.
396	Colloquial	keskin (soğuk)	airish adj.
397	Colloquial	birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli	down on someone or something adj.
398	Colloquial	-e soğuk/mesafeli	down on adj.
399	Colloquial	(vücut) aşırı soğuk	perished adj.
400	Colloquial	bugün çok soğuk	today it is very cold expr.
401	Colloquial	bugün hava çok soğuk	today it is very cold expr.
402	Colloquial	soğuk servis ediniz	serve cold expr.
403	Colloquial	büyük bir soğuk hava cephesi oluşuyor	a massive cold front is building expr.
404	Colloquial	frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir	baby it’s cold outside expr.
405	Colloquial	frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir	bico (baby, it's cold outside) expr.
Idioms
406	Idioms	acı soğuk	bitter cold n.
407	Idioms	acı soğuk	black frost n.
408	Idioms	soğuk muamele	cold shoulder n.
409	Idioms	soğuk nevale	a wet blanket n.
410	Idioms	soğuk nevale	a cold fish n.
411	Idioms	soğuk nevale	cold fish n.
412	Idioms	aşırı soğuk	cold enough to freeze the balls off a brass monkey n.
413	Idioms	ölümün soğuk yüzü	the cold face of death n.
414	Idioms	ölümün soğuk nefesi	death-cold breath n.
415	Idioms	ölümün soğuk nefesi	cold breath of death n.
416	Idioms	soğuk yüz ifadesi	cold expression n.
417	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's ass (in January) n.
418	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's feet (in January) n.
419	Idioms	aşırı soğuk	cold as a welldigger's ears (in January) n.
420	Idioms	aşırı soğuk	cold as a witch's tit n.
421	Idioms	aşırı soğuk	cold as marble n.
422	Idioms	aşırı soğuk	cold as a witch's caress n.
423	Idioms	çok soğuk hava	brass monkey weather n.
424	Idioms	soğuk hava	a nip in the air n.
425	Idioms	aniden gelen soğuk hava	a cold snap n.
426	Idioms	ani soğuk	a cold snap n.
427	Idioms	(başarısızlık endişesi ile dökülen) soğuk ter	flop sweat n.
428	Idioms	soğuk duş	a rude awakening n.
429	Idioms	kadınlara karşı soğuk ortam	chilly climate n.
430	Idioms	soğuk duş etkisi	cold shower n.
431	Idioms	soğuk nevale	a cold heart n.
432	Idioms	soğuk duş etkisi	a cold shower n.
433	Idioms	soğuk karşılama	cool reception n.
434	Idioms	soğuk karşılama	sneck posset [uk] [obsolete] n.
435	Idioms	soğuk kış rüzgarı	mr. hawkins n.
436	Idioms	aşırı derecede soğuk gece	three-dog night [old-fashioned] n.
437	Idioms	çok soğuk gece	three-dog night n.
438	Idioms	ne çok sıcak ne çok soğuk	(one's) comfort zone n.
439	Idioms	ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse	a baby boomer [us] n.
440	Idioms	soğuk kimse	a cold fish n.
441	Idioms	soğuk ter dökme	a shiver down (one's) spine n.
442	Idioms	dondurucu soğuk (hava)	brass monkeys n.
443	Idioms	aşırı soğuk (hava)	brass monkey n.
444	Idioms	dondurucu soğuk (hava)	brass monkey n.
445	Idioms	aşırı soğuk (hava)	brass monkeys n.
446	Idioms	soğuk ter dökme	cold feet n.
447	Idioms	soğuk muamele	the cold shoulder n.
448	Idioms	çok soğuk gece	three dog night n.
449	Idioms	aşırı derecede soğuk gece	three dog night n.
450	Idioms	soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb)	take a dim view of v.
451	Idioms	birine soğuk davranmak	be short with someone v.
452	Idioms	birisine soğuk bakmak	give someone the eye v.
453	Idioms	soğuk terler dökmek	break out in a cold sweat v.
454	Idioms	bir şeyin üstüne bir bardak soğuk su içmek	kiss something goodbye v.
455	Idioms	pişmiş aşa soğuk su katmak	throw cold water v.
456	Idioms	birisine soğuk yapmak	give somebody the cold shoulder v.
457	Idioms	birisine soğuk davranmak	cold-shoulder v.
458	Idioms	soğuk almak	catch cold v.
459	Idioms	soğuk davranmak	freeze off v.
460	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	come in out of the cold v.
461	Idioms	birine soğuk yapmak	leave one out in the cold v.
462	Idioms	soğuk davranmak	give the brush off v.
463	Idioms	soğuk davranmak	leave one out in the cold v.
464	Idioms	soğuk terler döktürmek	send chills down someone's spine v.
465	Idioms	soğuk terler döktürmek	send chills up someone's spine v.
466	Idioms	soğuk görünmek	look as if butter wouldn't melt in one's mouth v.
467	Idioms	soğuk ter dökmek	break out in a cold sweat v.
468	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	throw somebody for a loop v.
469	Idioms	soğuk duş etkisi yapmak	knock somebody for a loop v.
470	Idioms	soğuk davranmak	hold at arm's length v.
471	Idioms	soğuk davranmak	keep at arm's length v.
472	Idioms	soğuk davranmak	hold somebody at arm's length v.
473	Idioms	soğuk davranmak	keep somebody at arm's length v.
474	Idioms	soğuk davranmak	act like a cold fish v.
475	Idioms	(soğuk/tehlikeli) bir yerden ayrılmak	beat a retreat v.
476	Idioms	(soğuk/tehlikeli) bir yeri terk etmek	beat a retreat v.
477	Idioms	soğuk almak	take cold v.
478	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get chilled to the bone v.
479	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get chilled to the marrow v.
480	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get frozen to the marrow v.
481	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get frozen to the marrow v.
482	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	get chilled to the marrow v.
483	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be chilled to the bone v.
484	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be chilled to the bone v.
485	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be frozen to the marrow v.
486	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be frozen to the marrow v.
487	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	be chilled to the marrow v.
488	Idioms	soğuk iliklerine kadar işlemek	be chilled to the marrow v.
489	Idioms	soğuk iliklerine işlemek	get chilled to the bone v.
490	Idioms	buz gibi soğuk olmak	be as cold as ice v.
491	Idioms	birisine soğuk davranmak	not to give somebody the time of day v.
492	Idioms	soğuk/mesafeli durmak	ill-disposed to doing something v.
493	Idioms	birine karşı mesafeli/soğuk davranmaya başlamak	grow cool towards someone v.
494	Idioms	birine karşı soğuk davranmak	be cool towards someone v.
495	Idioms	birine soğuk yapmak	cold-shoulder v.
496	Idioms	birine soğuk davranmak	cold-shoulder v.
497	Idioms	üstüne bir bardak soğuk su içmek	can just whistle for something v.
498	Idioms	soğuk davranmak	give somebody a cold shoulder v.
499	Idioms	soğuk ter döktürmek	send a shiver up/down somebody’s spine v.
500	Idioms	soğuk davranmak	blow cold v.