tutma - Türkisch Englisch Wörterbuch

tutma

Bedeutungen von dem Begriff "tutma" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 75 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tutma catch n.
General
tutma support n.
What team do you support?
Hangi takımı tutuyorsun?

More Sentences
tutma grip n.
She kept a tight grip on his arm.
Adamın kolunu sıkıca tuttu.

More Sentences
tutma containment n.
tutma take n.
tutma sustaining n.
tutma restraint n.
tutma detention n.
tutma sustention n.
tutma gripping n.
tutma grasp n.
tutma inhibition n.
tutma catchment n.
tutma sustentation n.
tutma suppress n.
tutma holding n.
tutma interception n.
tutma withholding n.
tutma repression n.
tutma handling n.
tutma suppression n.
tutma retention n.
tutma seizing n.
tutma seizure n.
tutma prehension n.
tutma keeping n.
tutma hold n.
tutma capture n.
tutma charter n.
tutma retaining n.
tutma fit n.
tutma grapple n.
tutma conservation n.
tutma retainment n.
tutma seising n.
tutma ahold n.
tutma laying on n.
tutma handygripe n.
tutma holdback n.
tutma holdback n.
tutma clamp n.
tutma claut [scotland] n.
tutma delaying n.
tutma grapplement [obsolete] n.
tutma hod [dialect] n.
tutma overhold n.
tutma sprent [dialect] n.
tutma perpetuation n.
tutma retainal n.
tutma ret (retaining) abrev.
Phrasals
tutma tackle n.
Trade/Economic
tutma retension n.
tutma retention n.
Law
tutma detention n.
tutma suppression n.
Technical
tutma rent n.
tutma set n.
tutma seizure n.
tutma tackle n.
tutma fit n.
tutma cohesion n.
tutma retention n.
tutma holding n.
tutma hold n.
tutma adhesion n.
Computer
tutma hold n.
Mechanic
tutma adhesion n.
Textile
tutma grip n.
Construction
tutma pinning n.
Food Engineering
tutma holdup n.
tutma hold-up n.
tutma holdup n.
Biochemistry
tutma fixation n.
Geology
tutma adsorption n.
Volleyball
tutma lift n.

Bedeutungen, die der Begriff "tutma" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
balık tutma fishing n.
The game broke my fishing equipment.
Tuttuğum av yüzünden balık tutma ekipmanım kırıldı.

More Sentences
göz önünde tutma consideration n.
All things taken into consideration, my father's life was a happy one.
Her şey göz önünde tutulduğunda, babamın hayatı mutlu bir hayattı.

More Sentences
el tutma yeri handle n.
General
oruç tutma fasting n.
Fasting also has a significant number of health benefits.
Oruç tutmanın sağlık açısından da önemli faydaları vardır.

More Sentences
sıkı tutma holding tight n.
Hold tight.
Sıkı tutun.

More Sentences
atıp tutma rant n.
My mother's morning rant was never-ending.
Annemin sabahları atıp tutması hiç bitmezdi.

More Sentences
muaf tutma release n.
I am by no means releasing the Member States from their responsibility.
Hiçbir şekilde Üye Devletleri sorumluluklarından muaf tutmuyorum.

More Sentences
göz önünde tutma account n.
We should take his youth into account.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.

More Sentences
kendini tutma restraint n.
Despite his restraint, he agreed to it.
Kendini tutmasına rağmen kabul etti.

More Sentences
hariç tutma exclusion n.
The first is the call for a restrictive interpretation of the exclusion clauses of the Geneva Convention on Refugees.
İlki, Cenevre Mülteciler Sözleşmesi'nin hariç tutma maddelerinin kısıtlayıcı bir şekilde yorumlanması çağrısıdır.

More Sentences
akılda tutma retention n.
Since he turned 70, my father has trouble with the retention of information.
Babam 70 yaşına geldiğinden beri bilgileri aklında tutmakta zorlanıyor.

More Sentences
akılda tutma bearing in mind n.
All this must be borne in mind.
Tüm bunlar akılda tutulmalıdır.

More Sentences
nöbet tutma vigil n.
Lillian kept a constant vigil on her terminally ill husband.
Lillian, ölümcül hastalığı olan kocasının başında sürekli nöbet tuttu.

More Sentences
sıkı tutma clasp n.
Camila felt soothed with the firm clasp of her partner's hand.
Partneri elini sıkı sıkı tutunca Camila rahatladı.

More Sentences
(defter) tutma keeping n.
So, keeping your video private isn’t completely intuitive.
Dolayısıyla, videonuzu gizli tutmak tamamen sezgisel değildir.

More Sentences
günlük tutma keeping a diary n.
Keeping a diary is a good way of making sure that you do this every day.
Günlük tutmak, bunu her gün yaptığınızdan emin olmanın iyi bir yoludur.

More Sentences
kayıt tutma recordkeeping n.
They should be in possession of basic mathematical skills and must be able to accomplish accurate recordkeeping.
Temel matematik becerilerine sahip olmalı ve doğru kayıt tutma becerisine sahip olmalıdırlar.

More Sentences
günlük tutma journaling n.
Thanks to journaling and to-do apps, they even document our goals, hopes, and dreams.
Günlük tutma ve yapılacaklar uygulamaları sayesinde hedeflerimizi, umutlarımızı ve hayallerimizi bile belgeliyorlar.

More Sentences
atıp tutma crack n.
It's unacceptable to make cracks about someone's appearance.
Birinin dış görünüşü hakkında atıp tutmak kabul edilemez.

More Sentences
(cep telefonu) tutma kısmı handset n.
She checked her mobile phone, holding the handset tightly in her hand.
Tutma kısmını sıkıca kavrayarak cep telefonunu kontrol etti.

More Sentences
tuvaletini tutma continence n.
The elderly patient's continence improved after the surgery.
Ameliyattan sonra yaşlı hastanın tuvaletini tutmasında iyileşme görülmüştür.

More Sentences
unutulmaya yüz tutma obscurity n.
The rock band's popularity sank into obscurity.
Rock grubunun popülaritesi unutulmaya yüz tuttu.

More Sentences
Trade/Economic
müşteriyi elde tutma customer retention n.
Along with quality products and good prices, good fabric sales associates are the key to customer retention.
Kaliteli ürünler ve iyi fiyatların yanı sıra, iyi kumaş satış ortakları müşteriyi elde tutmanın anahtarıdır.

More Sentences
defter tutma bookkeeping n.
Then, of course, a lot of information about our claims and commitments came from outside the bookkeeping system.
Sonra, elbette, taleplerimiz ve taahhütlerimizle ilgili pek çok bilgi defter tutma sisteminin dışından geldi.

More Sentences
Law
defter tutma bookkeeping n.
In future, bookkeeping will be done by the double entry system.
Gelecekte, defter tutma çift giriş sistemi ile yapılacaktır.

More Sentences
Technical
su tutma water retention n.
The high potassium content in asparagus helps prevent unnecessary water retention.
Kuşkonmazdaki yüksek potasyum içeriği gereksiz su tutulmasını önlemeye yardımcı olur.

More Sentences
General
saat tutma timing n.
çok katlı molekül tutma multimolecular sorption n.
atıp tutma gas n.
hariç tutma exempting n.
vareste tutma exempting n.
topa tutma bombardment n.
hıçkırık tutma the hiccups n.
mukaddes tutma enshrining n.
nöbet tutma watch n.
sır tutma secretion n.
yeğ tutma preference n.
kendini tutma (yeme içme konusunda) abstinence from n.
sır tutma keeping secret n.
yüz tutma tendency n.
ayakta tutma sustenance n.
tutma havzası catchment basin n.
yer tutma işlemi allotment n.
atıp tutma ranting n.
baskı altında tutma repression n.
göz önünde tutma allowance n.
sıkıca tutma enclasping n.
özellikle yeme içme konusunda kendini tutma abstemiousness n.
ayrı tutma essoin n.
yas tutma lamenting n.
eşit tutma equating n.
muaf tutma exonerating n.
taraf tutma siding n.
taraf tutma advocacy n.
kabuk tutma encrusting n.
sıkı tutma cinch n.
sır tutma secretiveness n.
göz önünde tutma consideration n.
rüsup tutma tertibatı sediment trap n.
yas tutma mourning n.
taşa tutma stoning n.
çişini tutma retention n.
ipleri elinde tutma wirepulling n.
atıp tutma tirade n.
sıkı tutma clinch n.
taşa tutma pelt n.
vergiye tabi tutma taxability n.
tutma (söz) redemption n.
yeğ tutma predilection n.
muaf tutma durumu freeness n.
sıkı tutma purchase n.
gece nöbet tutma vigil n.
değerlendirme ve kayıt tutma assessment and recording n.
hariç tutma eliminating n.
gazete kupürleri veya resim toplayarak defter tutma scrapbooking n.
taraf tutma preoccupancy n.
kendini tutma constraint n.
gizli tutma stealth n.
aklında tutma retention n.
hariç tutma dispensation n.
sır tutma huggermugger n.
esir tutma slavery n.
sır tutma discreetness n.
taraf tutma favoritism n.
kaydını tutma journalising n.
çetelesini tutma tallying n.
sır tutma silence n.
kendi elinde tutma retention n.
kendini tutma self discipline n.
taraf tutma prepossession n.
mukaddes tutma enshrinement n.
kendini tutma aplomb n.
tutma aleti holdfast n.
taraf tutma prejudice n.
sır tutma seal n.
tutma şekli grip n.
muaf tutma exempting n.
buz tutma frosting n.
matem tutma lamentation n.
kendini tutma (özellikle yeme içme konusunda) abstemiousness n.
gizli tutma suppression n.
taraf tutma favouritism n.
tutma kanalı water interception channel n.
sır tutma secrecy n.
ayrı tutma segregation n.
konumunda tutma keeping n.
taraf tutma partiality n.
sır tutma concealment n.
toz tutma dust collection n.
sımsıkı tutma grasp n.
tutma havzası catchment area n.
sıkıca tutma clutch n.
işleme tabi tutma processing n.
sıkı tutma grip n.
tutma (ısı/su vb'ni) retention n.
taşa tutma lapidation n.
amerikan usulü defter tutma double entry n.
hariç tutma exception n.
sır tutma reticence n.
hesap tutma accounting n.
ayrı tutma segregating n.
basınç altında tutma pressurisation n.
tutma av catch n.
tutma (çiş vb) shawshank n.
söz tutma keeping one's word n.
sorumlu tutma holding accountable n.
ayrı tutma distinction n.
birbirini tutma coherence n.
yanlış yer tutma misplacement n.
kapak açık tutma tertibatı pallet cover restraining strap n.
yas tutma deploration n.
çağrı tutma call hold n.
sır tutma hugger-mugger n.
kendini tutma self-control n.
kendini tutma self-restraint n.
kendini tutma self-denial n.
sıkıca tutma grip n.
tutma süresi holding time n.
elde tutma holding n.
elde tutma hold n.
kabuk tutma incrusting n.
röntgen ışınlarına tutma irradiation n.
güneşe tutma insolation n.
birbirini tutma cohesion n.
birbirini tutma correspondence n.
yan tutma partiality n.
gözaltında tutma koşuluyla salıverme probation n.
taş tutma scaling n.
kaymak tutma clabbering n.
sıkıca tutma clenching n.
unutulmaya yüz tutma oblivion n.
eli ayağı tutma able-bodiedness n.
akılda tutma retainment n.
su altında nefesini tutma rekoru underwater breath holding record n.
su altında nefes tutma rekoru record for underwater breath holding n.
su altında nefes tutma rekoru underwater breath holding record n.
su içinde nefes tutma rekoru underwater breath holding record n.
su altında nefesini tutma rekoru record for underwater breath holding n.
su içinde nefes tutma rekoru record for underwater breath holding n.
su içinde nefes tutma rekoru record of holding breath underwater n.
su altında nefesini tutma rekoru record of holding breath underwater n.
su altında nefes tutma rekoru record of holding breath underwater n.
toz tutma topu/küresi dust ball n.
hasırdan balık tutma oltası/sepeti kipe n.
not tutma çantası padfolio n.
hatırda tutma bearing in mind n.
tarafını tutma advocacy n.
olta ile balık tutma angling n.
iki tarafı da tutma bipartisanship n.
avukat tutma briefing n.
avukat tutma brief n.
nasır tutma callosity n.
ayak ile ritm tutma foot tapping n.
nefes tutma breath holding n.
(tarak vb) tutma yeri handle side n.
kaydını tutma journalizing n.
basınç altında tutma pressurization n.
yayında taraf tutma publication bias n.
hoş tutma pampering n.
taraf tutma bias n.
balık tutma oltası fishing rod n.
sıkıca tutma hug n.
taraf tutma acceptance of persons n.
taraf tutma acception of persons n.
taraf tutma affection [obsolete] n.
tırmığın tutma yeri rakestale n.
tırmığın tutma yeri rake handle n.
kafa tutma recalcitration n.
kayıt tutma record-keeping n.
kendini tutma refrainment n.
din ve dünya işlerini ayrı tutma laicality n.
din ve dünya işlerini ayrı tutma laicity n.
(hokeyde) rakibi durdurma/tutma check n.
el üstünde tutma cherishment n.
tutma haznesi nest n.
(ev, oda) tutma tenancy n.
taraf tutma tendentiousness n.
yer tutma engagement n.
uzak tutma averting n.
dengede tutma balancement n.
matem tutma wail n.
yas tutma wail n.
nöbet tutma excubation n.
iki yanında tutma yerleri olan atlama ipi jump rope n.
iki yanında tutma yerleri olan atlama ipi skipping rope n.
iki yanında tutma yerleri olan atlama ipi skip rope n.
yeğ tutma liking n.
dişiyle tutma bite n.
ipleri elinde tutma wire-pulling n.
nöbet tutma qui vive n.
kamçının tutma yeri whipstick n.
sıkıca tutma hand-eye coordination n.
binicilikte dizginleri tutma becerisi hands n.
nehirde balık tutma çerçevesi hatch n.
bir şeyi tutma holdup n.
aşağıda tutma hold-down n.
aşağıda tutma hold-down n.
evde tutma home-dwelling n.
sözünü tutma honor n.
dört ayaklı tutma cihazı horse n.
sır tutma hugger mugger n.
kısıtlayıcı şekilde sımsıkı tutma hug n.
sır tutma huggermuggery n.
el feneri tutma görevlisi link n.
balık tutma bendi garth n.
balık tutma barajı garth n.
bir yeri tutma occupation n.
kendini tutma denial n.
kendini tutma deniance n.
kendini tutma denial of one's self n.
yas tutma deplorement n.
sır tutma dern n.
tutma kapasitesi grab n.
tahılla balık tutma graining n.
yakın dövüşte karşıdakini sımsıkı tutma graplement n.
zorla tutma grasp n.
zorla alma ve elde tutma gücü grasp n.
yas tutma grieving n.
sıkıca tutma gripe n.
tutma yeri gripe n.
kılıç tokuşturma sırasında kılıcı rakibin kılıcını çarpışma hizasına isabet ettiremeyeceği pozisyonda tutma opposition n.
atıp tutma rodomontade n.
bahçede tutma imparkation n.
(hükümete ait) ihbarcının kimliğini gizli tutma hakkı informer's privilege n.
metres tutma concubinage n.
(yanıt olarak) eleştiri yağmuruna tutma dogpile n.
sır tutma down low n.
göz önünde tutma considerance [obsolete] n.
dürtüye veya arzuya kapılmama konusunda kendini tutma continency n.
kırbaç tutma yeri crop n.
çapraz incelemeye tabi tutma cross-questioning n.
ibadet ve oruç tutma günü fast day n.
balık tutma piscation n.
ağzını açık tutma oscitancy n.
taraf tutma parti pris n.
el ile tutma prehension n.
kendini sorumlu tutma self-condemnation n.
kendi iç dünyasına ışık tutma self-direction n.
kendini sorumlu tutma self-delation n.
yeğ tutma sentiment n.
makasın tutma halkaları ile sapların birleşme noktası arasındaki bölümlerden her biri shank n.
taraf tutma side-taking n.
nazikçe kontrol altında tutma snaffle n.
taraf tutma prosopolepsy n.
(oluk açarken ve uçları pahlarken kullanılan) bir fıçı tutma yöntemi squaw n.
kuyruğu dik tutma stiff upper lip n.
sıkıca tutma purchase n.
(yol, deniz, uçak) tutma sickness n.
saklı tutma reservation [obsolete] n.
edinilen mülkü elde tutma retentiveness n.
sıvıyı tutma kapasitesi retentiveness n.
geride tutma reservation [obsolete] n.
ayakta tutma sustainment n.
soru yağmuruna tutma heckling v.
unutulmaya yüz tutma obscurity v.
ayrı tutma dissociative adj.
tutma yeteneği olan prehensile adj.
tutma becerisi olmayan nonprehensile adj.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutma suçuna ait veya ilişkin praemunitory [obsolete] adj.
hariç tutma anlamı veren ön ek dis- pref.
Phrasals
bir şeyi tutma holdup n.
Phrases
elinden tutma handhold expr.
Proverb
bilmediğin bir konu atıp tutma the cobbler should stick to his last
Colloquial
gıcık tutma a coughing fit n.
alkol kaynaklı atıp tutma geneva courage n.
sözünü tutma as good as word expr.
(birini) sorumlu tutma don't blame (one) expr.
Idioms
hatırını hoş tutma/etme hastalığı the disease to please n.
işin bir ucundan tutma a lick of work n.
işin bir ucundan tutma lick of work n.
kafa tutma run for (one's) money n.
kafa tutma a run for one's money n.
not defteri/günlük tutma brain dump n.
sorumlu tutma the finger of responsibility n.
(bir şeyi) sıkı tutma grip on (something) n.
(bir şeyi) sıkıca tutma grip on (something) n.
bir şeyi sıkı tutma a grip on something n.
bir şeyi sıkıca tutma a grip on something n.
(birini/bir şeyi) tutma ahold of (someone or something) n.
(birini/bir şeyi) tutma hold of (someone or something) n.
nabzını tutma (one's) finger on the pulse n.
duygularını kontrol altında tutma a grip on oneself n.
kafa tutma a run for money n.
kafa tutma a run for your money n.
kontrolü elde tutma a steady hand on the tiller [uk] n.
leoparı kuyruğundan (tutma/yakalama) a tiger by the tail n.
durumu/olayları kontrol altında tutma a steady hand on the tiller [uk] n.
aslanı kuyruğundan (tutma/yakalama) a tiger by the tail n.
durumu sakin ve güvenilir bir şekilde kontrol altında tutma/kontrol altına alma a steady hand on the tiller [uk] n.
(birini/bir şeyi) kontrol altında tutma a tight rein on (someone or something) n.
hatırını hoş tutma/etme hastalığı disease to please n.
hisleri mantığın/gerçeklerin üstünde tutma feels over reals n.
ağzıyla kuş tutma lightning in a bottle n.
ortamın nabzını tutma/test etme sniff test n.
kendini zor tutma as much as (one) could do (not) (to do something) expr.
atıp tutma all cry and no wool expr.
atıp tutma great (or much) cry and little wool expr.
atıp tutma great cry and little wool expr.
Speaking
kendini tutma don't hold back expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı değilim I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı değilim I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm awful with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm awful at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm terrible at names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm terrible with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda çok başarılı/hiç iyi değilim I'm terrible with names expr.
isimleri akılda tutma konusunda özürlüyüm/başarısızım I'm awful at names expr.
Trade/Economic
defter tutma book keeping n.
defter tutma record keeping n.
hariç tutma omitting n.
bilgisayarla muhasebe tutma computerized bookkeeping n.
askıda tutma suspending n.
müşteri tutma keeping customers n.
matris tekniği ile kayıt tutma spread sheet accounting n.
faiz ya da fırsat maliyeti gibi unsurları kapsayan elde tutma maliyeti cost of carry n.
portfolyo tutma ve yönetme hizmeti fiduciary service n.
envanter tutma masrafi inventory holding cost n.
müşteriyi elde tutma retention n.
hesap tutma accounting n.
müşteri tutma customer retention n.
kayıt tutma record keeping n.
envanter tutma inventory holding n.
dengede tutma stabilization n.
fiyatları aynı seviyede tutma price maintenance n.
döviz kurunu sabit tutma pegging n.
kaynağında tutma withholding n.
bakiye tutma hold n.
elde tutma dönemi kazancı holding period yield n.
aynı düzeyde tutma alignment n.
kurtarma bedelini alıncaya kadar kurtardıklarını rehin olarak tutma hakkı salvor's lien n.
kira ile tutma hakkı leasehold n.
birden fazla para birimine göre muhasebe tutma multiple currency accounting n.
ölçü içinde tutma moderation n.
ikili usulde defter tutma bookkeeping by double entry n.
basit usulde defter tutma bookkeeping by single entry n.
defter tutma keeping books n.
matrisli kayıt tutma spread sheet accounting n.
fiyatı artmış tahvilleri veya menkul kıymetleri satıp fiyatı düşmüş olanları elde tutma cherrypick n.
fiyatı artmış tahvilleri veya menkul kıymetleri satıp fiyatı düşmüş olanları elde tutma cherry picking n.
fiyatı artmış tahvilleri veya menkul kıymetleri satıp fiyatı düşmüş olanları elde tutma cherrypicking n.
fiyatı artmış tahvilleri veya menkul kıymetleri satıp fiyatı düşmüş olanları elde tutma cherry pick n.
para tutma maliyeti east of holding money n.
defter tutma book-keeping n.
vadeye kadar tutma amacıyla yapılan yatırım held-to-maturity investment n.
çift girişli defter tutma double-entry bookkeeping n.
rasgele alma ve tutma stratejisi naive buy-and-hold strategy n.
defter tutma sistemi set of accounts n.
elde tutma hakkı right of retention n.
çift girişli defter tutma double entry bookkeeping n.
elde tutma withholding n.
ticari defter tutma keeping books n.
para değerine altını esas tutma kuramı gold standard n.
fiyatları sabit tutma price maintenance n.
zorla tutma ve el koyma capture and seizure n.
hesap defteri tutma keeping books n.
çift kayıtlı defter tutma double entry bookkeeping n.
senedi elde tutma süresi getirisi holding period return n.
tek defter tutma usulü single entry n.
defter tutma mükellefiyeti bookkeeping obligation n.
elde tutma maliyetleri holding costs n.
elde tutma zorunluluğu lock-up obligation n.
elde tutma süresi lock-up period n.
dengede tutma stabilisation n.
çalışanları elde tutma stratejileri employee retention strategies n.
müşteriyi elde tutma client retention n.
(müşteriyi) elde tutma yönetimi churn management n.
Law
muaf tutma (kural yasa vb'nden) waiver of n.
elde tutma withholding n.
(kiracıyı) maddi hasar yüzünden sorumlu tutma impeachment of waste n.
yürürlükte tutma retaining in force n.
hakkını mahfuz tutma reserving a right n.
önyargı veya taraf tutma olmaksızın without prejudice n.
suçu gizli tutma concealment of a felony n.
suçu gizli tutma misprision of felony n.
rehin olarak tutma distraint n.
tutma emri restraining order n.
yasal tutma legal hold n.
avukat tutma varakası retainer n.
avukat tutma hakkın var you have the right to an attorney n.
yasal defter tutma statutory record keeping n.
kayıt tutma recordation n.
duruşmaya kadar tutma remandment n.
hapiste tutma remandment n.
evlilik sırasında taraflardan ikisinin de eşi ile sahip olduğu gizli içerikli iletişimi saklı tutma hakkı marital communications privilege n.
kolluk kuvvetlerinin gözaltına alınan kimseyi sessiz kalma ve avukat tutma hakkına sahip olduğu konusunda uyarmasını zorunlu kılan hüküm miranda rule [us] n.
avukat tutma hakkı right to an attorney n.
papanın yargı yetkisini kralınkinin üzerinde tutma suçu praemunire n.
din adamının günah çıkarma sırasında öğrendiği mahrem bilgileri gizli tutma hakkı priest-penitent privilege n.
(hükümden/kanundan) muaf tutma grandfathering n.
kendi aleyhine tanıklık etmesini önlemek için tutukluya tanınan avukat tutma ve sessiz kalma haklarına ait veya ilişkin miranda adj.
Politics
taraf tutma advocacy n.
kapı tutma gate keeping n.
ayrı tutma segregation n.
kendini uzak tutma siyaseti isolation policy n.
kamusal hususlarda taraf tutma party n.
nöbet tutma eylemi yapmak hold a vigil v.
nöbet tutma eylemi yapmak keep a vigil v.
nöbet tutma eylemi yapmak keep vigil v.
Industry
çalışanları birden fazla görevi yürütme konusunda eğitime tabi tutma multiskilling n.
Tourism
otelde oda tutma check-in n.
Media
topa tutma a demolition job [uk] n.
Advertising
sosyal medyada müşterinin nabzını tutma social listening n.
sosyal medyada işle, işletmeyle, markayla ilgili nabız tutma social listening n.
Technical
segman tutma çemberi follower ring n.
tutma yeri handle n.
işletmede tutma servicing n.
tutma ışını holding beam n.
tutma olanağı hold facility n.
tutma rölesi hold relay n.
fren tutma mesafesi brake lag distance n.
pabuç tutma pimi shoe steady pin n.
tutma kancası grappling hook n.
tutma anodu holding anode n.
tutma halkası retaining ring n.
tutma kiti retainer kit n.
birbirini tutma sınayıcısı consistency checker n.
silt tutma havuzu silt basin n.
su tutma waterholding n.
toz tutma kapasitesi dust holding capacity n.
tutma süresi retention period n.
kamçının tutma yeri whipstock n.
bağlak tutma gecikmesi relay actuation time n.
basınç altında tutma pressurization n.
tutma klipsi retaining clip n.
tutma plakası retaining plate n.
tutma havzası catch basin n.
lastik tutma sapı rubber handle n.
tutma modu hold mode n.
dümen tutma steering n.
tutma kayışı retaining strap n.
tutma yayı kiti retaining spring kit n.
tutma manşonu retaining sleeve n.
tutma yayı retaining spring n.
silt tutma eşiği silt trap n.
su tutma filling n.
tutma komutu hold instruction n.
çekme çubuğu tutma kolu drawbar handle n.
mesafe tutma halkası distance ring n.
tutma havzası catchment area n.
tutma havzası catchment basin n.
yüze tutma adsorption n.
yüze tutma kuvveti adsorption power n.
yüze tutma ısısı adsorption heat n.
tutma yayı bracket spring n.
körük tutma zinciri chain fastening n.
su tutma duvarı retention wall n.
tutma süresi retention time n.
tutma duvarı retention wall n.
tutma akımı holding current n.
kapı tutma yayı doorstop spring n.
tutma suportu door lever bracket n.
toz tutma dust suppression n.
toz tutma yeterliği dust removal efficiency n.
röle tutma gecikmesi relay actuation time n.
nem tutma kapasitesi moisture holding capacity n.
canlı tutma arkı keep-active arc n.
canlı tutma devresi keep-alive circuit n.
don vardiya tutma watch-keeping n.
yolu tutma-kavrama steering is improved n.
tutma pimi ventilating-grill stop n.
üç kollu tutma bileziği three-point securing ring n.
su tutma kapasitesi water-holding capacity n.
tutma kuvveti clamping force n.
yük tutma valfi load check valve n.
ucunda kancalar bulunan tutma aleti grappling iron n.
tutma demiri grab iron n.
su tutma gücü water retention value n.
fren tutma mesafesi brake lag n.
birbirini tutma coherence n.
su tutma kapasitesi water holding capacity n.
kapak açık tutma tertibatı pallet cover restraining strap n.
tutma kancası stop hook n.
statik vida tutma dayanımı static screw retention strength n.
vida tutma mukavemeti deneyi screw withdrawal test n.
ısı tutma heat retention n.
duman kondensatı tutma indisi smoke condensate retention index n.