yönelik - Turco Inglés Diccionario
Historia

yönelik



Significados de "yönelik" en diccionario inglés turco : 11 resultado(s)

Turco Inglés
General
yönelik intended adj.
yönelik directed adj.
yönelik aimed at adj.
yönelik oriented adj.
yönelik especial adj.
yönelik devoted to prep.
yönelik for prep.
yönelik of prep.
yönelik against prep.
yönelik towards prep.
Technical
yönelik oriented adj.

Significados de "yönelik" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
kamuya yönelik konuşma public speaking n.
bir konuya yönelik dersler ve çok yönlü eğitim one point lessons and swiss army instruction n.
yolcuların veya malların taşınmasına yönelik tasarlanmış her türlü araç vehicle n.
yönelik yaklaşım approach to n.
otobüs gibi kamunun ihtiyaçlarına yönelik işletilen araç public service vehicle n.
kentsel alanlarda yolcuların yüksek hızla taşınmasına yönelik sistem veya taşıt rapid transit n.
eğilim (belirli bir işe yönelik) vocation n.
eşit ekonomik fırsatlara yönelik programlar affirmative action programs n.
korkulan durumlarda belirli hareketler yaparak kendini korumaya yönelik davranışlar warding n.
ürünün satış noktasındaki bulunurluğunu ve görünürlüğünü sağlamaya yönelik pazarlama çabalarının tümü merchandising n.
kamuoyunu yanıltmaya yönelik haber newspeak n.
uygulamaya yönelik bilgi applicable information n.
işe yönelik dil business oriented language n.
uygulamaya yönelik bilgi application-oriented information n.
amaca yönelik işlemler goal-directed processes n.
fona yönelik proje fund-specific project n.
hedefe yönelik davranış means to an end n.
ihtiyaç gidermeye yönelik ürünler need satisfying products n.
anlatılan konuyu dinleyicilerin daha iyi anlamasına yardımcı olmaya yönelik işaretlerin kullanıldığı bir teknik signposting n.
kendine dönük/yönelik involutory n.
ürünün satış noktasındaki bulunurluğunu ve görünürlüğünü sağlamaya yönelik pazarlama çabalarının tümü merchandizing n.
kadınlara yönelik şiddetin artması increase of violence against women n.
belli günlerde ve saatler arasında (müşterilere yönelik) ucuz/indirimli akşam yemeği early bird dinner n.
kung-fu'nun meditasyona yönelik olan biçimi tai chi n.
kung-fu'nun meditasyona yönelik olan biçimi t'ai chi chuan n.
kung-fu'nun meditasyona yönelik olan biçimi tai chi chuan n.
kung-fu'nun meditasyona yönelik olan biçimi t'ai chi n.
uygulamaya yönelik işbirliği practical cooperation n.
amaca yönelik davranış goal-directed behaviour n.
amaca yönelik davranış goal-directed behavior n.
amaca yönelik davranış goal-oriented behaviour n.
amaca yönelik davranış goal-oriented behavior n.
kendine yönelik şefkat self-compassion n.
meditasyona yönelik hafif egzersizler taichi n.
kung-fu'nun meditasyona yönelik olan biçimi taichichuan n.
çocuğun anlamasına yönelik basit ve melodik dil caregiver speech n.
rakibi şaşırtmaya yönelik hareket razzle n.
belirli bir nesneye, hedefe veya amaca yönelik arzu appetition n.
bir soruna yönelik sert hamle meat–ax n.
dikkat çekmeye yönelik gösteri veya konuşma bally n.
sert, aşağılayıcı ve kusur bulmaya yönelik eleştiriler yapma zoilism n.
belirli bir amaca yönelik yazılmış metin material n.
bir eylemi engellemeye veya bir iddiayı geçersiz kılmaya yönelik çaba why-not [obsolete] n.
küçük kızlara yönelik bir kamp olan blue birds üyesi blue bird n.
çocuklara yönelik mekanik modellerin yapıldığı bir yapı seti meccano set n.
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı hellerwork n.
bir konunun üzerini örtmeye yönelik konuşma veya yazı hoopla n.
kafa karıştırmaya yönelik belirsiz ifade obscurantism n.
(hedefe yönelik) zekice ve dolaylı eylem by-stroke n.
belirli bir duruma yönelik olma occasionality n.
belirli bir duruma yönelik şey occasionality n.
bir duruma yönelik uzun vadeli yaklaşım long view n.
sigortaya konu olan duruma yönelik risk faktörü risk n.
bir grubun belirli bir şeye veya kimseye yönelik ortak görüşü image n.
belirli bir çıkara yönelik yönetim policy n.
amaca yönelik karar policy n.
hedefe yönelik uygulama kararları policy n.
belirli bir amacın uygulanmasına yönelik program policy n.
halka yönelik şey popularization [us] n.
halka yönelik basım popularization [us] n.
halka yönelik şey popularisation [uk] n.
halka yönelik basım popularisation [uk] n.
eylemi tamamlamaya yönelik araç mean n.
ilkel güdülerin tatminine yönelik davranış consummatory behaviour n.
özellikle borçlulara yönelik, şehir mahkemesine bağlı hapishane counter [obsolete] n.
kutsal kitaptaki metinsel sorunlara yönelik edebi ve tarihi eleştirilerle ilgili incil inceleme dalı introduction [obsolete] n.
amaca yönelik kararlı ve gayretli çaba dead set n.
çocuklara yönelik süs gay [dialect] [uk] n.
lgbtq bireylere yönelik aktivite pride n.
kamu yerine belirli kişi veya kişilere yönelik bir tür arazi geçiş hakkı private way n.
belirli amaca yönelik karışım preparation n.
ünlüler ve gazetecilere yönelik ön gösterim prevue n.
katı cisimlere yönelik bir hacim ölçüm birimi strike [dialect] n.
kız çocuklarına yönelik kurtuluş örgütü mensubu sunbeam n.
çocuk veya genç bireyin korunmasına yönelik mahkeme emri supervision order n.
bir amaca yönelik sınava girmek sit for v.
yönelik olmak be for (something/someone) v.
geleceğe yönelik alış yapmak buy forward v.
belirli bir amaca yönelik yoğun çaba göstermek aim for v.
doktorlara yönelik düşüncesini/tavrını vs değiştirmek make a difference in one's attitude toward doctors v.
beyaz yakalılara yönelik tasarlamak yuppify v.
bir kusuru düzeltmeye yönelik davranmak make up v.
devlet desteği için başvuran kişinin mali durumuna yönelik araştırma yapmak means-test v.
devlet desteği için başvuran kişinin mali durumuna yönelik araştırma gerektirmek means-test v.
devlet desteği başvurusunda mali duruma yönelik teste tabi olmak means-test v.
(birine yönelik) monolog yapmak monolog v.
(birine yönelik) monolog yapmak monologue v.
bir şeye yönelik ilgi uyandırmak incline v.
eş bulmaya yönelik sosyal aktivitelere katılmak court v.
(bir konuya yönelik) tutum sergilemek posture v.
(bir konuya yönelik) resmi pozisyon almak posture v.
(bir konuya yönelik) tavır takınmak posture v.
hedefe yönelik hareket etmemek shadowbox v.
hedefe yönelik hareket ettirmek slate v.
ileriye yönelik rewarding adj.
ileriye yönelik anticipatory adj.
geriye yönelik regressive adj.
özü bulmaya yönelik eidetic adj.
ileriye yönelik forward adj.
kişiye yönelik personal adj.
amaca yönelik purposive adj.
çare bulmaya yönelik remedial adj.
tabloya yönelik table oriented adj.
geriye yönelik retroactive adj.
açıklamaya yönelik epideictic adj.
geriye yönelik reactionary adj.
geçmişe yönelik retrospective adj.
yaymaya yönelik evangelistic adj.
incil'i öğretmeye yönelik evangelistic adj.
ileriye yönelik prospective adj.
amaca yönelik goal directed adj.
hristiyanlığa döndürmeye yönelik evangelistic adj.
gelişmeye yönelik developmental adj.
ileriye yönelik frontward adj.
yönelik olarak intended for adj.
gelişmeye yönelik progressional adj.
geleceğe yönelik prudential adj.
davranışa yönelik behavior oriented adj.
amaca yönelik goal-oriented adj.
içe yönelik inward-oriented adj.
sektöre yönelik sector-specific adj.
bir amaca yönelik purposeful adj.
topluma yönelik community oriented adj.
meditasyona yönelik meditative adj.
kariyere yönelik career-wise adj.
hedefe yönelik target-driven adj.
kendi kendisini kandırmaya yönelik self-deluding adj.
emmeye yönelik suctorial adj.
şaşırtmaya yönelik diversionary adj.
insan öldürmeye yönelik anti-personnel adj.
sonuca yönelik result oriented adj.
banka geneline yönelik bankwise adj.
çözüme yönelik solution-oriented adj.
değiştirmeye yönelik modificatory adj.
değiştirmeye yönelik modificative adj.
hedefe yönelik target-specific adj.
ortadan kaldırmaya yönelik abolitional adj.
feshetmeye yönelik, fesheden abolitional adj.
albüme yönelik album-oriented adj.
amaca yönelik olmayan nonpurposive adj.
tek bir amaca yönelik total adj.
herkese yönelik general adj.
hırsızlığı önlemeye yönelik antiburglar adj.
hırsızlığı önlemeye yönelik antiburglary adj.
intiharı önlemeye yönelik antisuicide adj.
zevke yönelik apolaustic adj.
yönelik olmayan unoriented adj.
yığın veya parti halinde kullanıma yönelik batch adj.
çocuksu yetişkinlere yönelik olan kidult adj.
hem çocuk hem yetişkinlere yönelik olan kidult adj.
körlere yönelik blind adj.
yaşlı kadınlara yönelik blue-rinse adj.
yaşlı kadınlara yönelik blue-rinsed adj.
ikna etmeye veya talimat vermeye yönelik (yazı vb.) protreptic adj.
yeni evli çiftlere yönelik bridally adj.
eve yönelik homeward-bound adj.
sıradan halkın en düşük entelektüel seviyesine yönelik mob adj.
motorlu taşıt sürücülerine yönelik motor adj.
geçmişe yönelik retrospect adj.
şahsi çıkara yönelik giveaway adj.
halkı aldatmaya yönelik demagogic adj.
halkı aldatmaya yönelik demagogical adj.
kanıtlamaya yönelik demonstrative of adj.
göstermeye yönelik demonstrative of adj.
tahrip etmeye yönelik destruct adj.
yetişkinlere yönelik grown-up adj.
cennete yönelik heavenward adj.
tek bir unsura yönelik one-note adj.
sivillere yönelik civilian adj.
sivil kullanıma yönelik civilian adj.
zanaate yönelik craft adj.
dizginlemeye yönelik continent [obsolete] adj.
hızlı servis edilen yiyeceklere yönelik fast-food adj.
hazır yiyeceklere yönelik fast-food adj.
malullere yönelik invalid adj.
(giysi, eşya) ekim dikim yaparken kullanıma yönelik plantation adj.
bitki dikimine yönelik planting adj.
barışa yönelik pacificatory adj.
nihai amaca yönelik final adj.
yıkanmaya yönelik olan flushable adj.
odaklanmaya yönelik focusing adj.
odaklamaya yönelik focusing adj.
odaklanmaya yönelik focussing adj.
odaklamaya yönelik focussing adj.
halka yönelik public adj.
toplumsal ilgiye yönelik publicity-seeking adj.
bilgi vermeye yönelik scientifical [obsolete] adj.
kendine yönelik selfward adj.
duyulara yönelik sensible adj.
geleceğe yönelik forward adj.
amaç veya perspektife yönelik well-framed adj.
kozmetik kullanıma yönelik beauty adj.
değerli kaynakları bulmaya yönelik prospecting adj.
(orduda) genel kullanıma yönelik provant [obsolete] adj.
ıslaha yönelik correctional adj.
bakım ve güzelliğe yönelik cosmetic adj.
coğrafyaya yönelik geographical adj.
hipnoza yönelik hypnotic adj.
ileriye yönelik olarak rewardingly adv.
ileriye yönelik olarak anticipatorily adv.
ileriye yönelik forwards adv.
-e yönelik towards adv.
belirli bir duruma veya hale yönelik veya doğru near adv.
iç dünyaya yönelik inward adv.
yönelik olarak for prep.
bir amaca yönelik till [scottish] prep.
'-e yönelik of prep.
-e yönelik toward prep.
-e yönelik anlamına gelen son ek -ways suf.
kalıcı veya sürekli gerçekleştirmeye yönelik anlamı veren son ek -ive suf.
ingiltere'de dük, düşes gibi soylulara yönelik bir hitap kelimesi your grace expr.
Phrasals
belli bir gruba yönelik reklam yapmak pitch (something) at v.
(birinin) ihtiyacına yönelik (bir şey) sağlamak/tahsis etmek accommodate (one) with (something) v.
birinin ihtiyacına yönelik bir şey sağlamak/tahsis etmek accommodate someone with something v.
(bir şeye) yönelik eğitmek educate for (something) v.
(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek pay (something) toward (something else) v.
-e yönelik reklam yapmak pitch at v.
(birine/bir kitleye) yönelik yazmak write for (someone or something) v.
Colloquial
amaca yönelik to the purpose n.
bir etnik gruba yönelik kötü niyetli saldırılarda bulunma race-baiting n.
özellikle afrikalı amerikalılara yönelik bir gösteri turnesi chitlin circuit n.
izleyiciyi duygulandırmaya yönelik yapım sudser n.
bir şey özellikle birine yönelik olmak with your name on it v.
karnı yok etmeye yönelik gut-busting adj.
göbek eritmeye yönelik gut-busting adj.
karın bölgesine yönelik gut-busting adj.
dar gelire yönelik low-end adj.
(bir şey kategorisine) yönelik in the way of (something) expr.
Idioms
ingilizlerin yeterince üretken/verimli olamamalarına yönelik bir ifade the british disease n.
özellikle baştan çıkarmaya yönelik cezbedici yalvarış siren call n.
özellikle baştan çıkarmaya yönelik cezbedici yalvarış siren song n.
özellikle kandırmaya veya baştan çıkarmaya yönelik cezbedici bir yalvarış veya çağrı siren song n.
istenen cevabı almaya yönelik bir soru a leading question n.
belirli bir ticari amaca yönelik olmayan araştırma blue-sky research n.
sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak catch a break v.
sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak get a break v.
amacına yönelik olmak answer someone's purpose v.
amacına yönelik olmak serve someone's purpose v.
müşteriyi iknaya yönelik bir konuşma meydana getirmek put together a pitch v.
ortak bir amaç doğrultusunda/müşterek bir hedefe yönelik olarak birisiyle işbirliği yapmak make common cause with someone v.
bir amaca yönelik maddi katkı sağlamak kick the tin [australia] v.
bir hedef belirleyip ona yönelik hareket etmek hunt where the ducks are v.
(birine/bir şeye) yönelik konuşmak address (oneself) to (someone or something) v.
birine yönelik olmak have somebody's name on it v.
siyahi kadınlara yönelik şiddet ve aşağılamaya karşı farkındalık uyandırmak için yapılan eylemlerde kullanılan bir slogan say her name expr.
Trade/Economic
yoksullara yönelik büyüme pro-poor growth n.
döviz işlemlerinde spekülasyonu caydırmaya yönelik uygulanması önerilen bir vergi tobin tax n.
alışverişçiye yönelik pazarlama shopper marketing n.
amaca yönelik pazarlama cause-related marketing n.
abd'de 1960'larda federal reserve bank'ın uyguladığı uzun vadeli menkul değerler alıp kısa vadeli olanları satarak faizlerin zaman yapısını çevirmeye yönelik politika operation twist n.
amaca yönelik proje yönetimi goal directed project management n.
belli bir faaliyete yönelik denetim selective audit n.
beceri geliştirmeye yönelik eğitimler skill based training n.
bir kimsenin belirli türdeki bir işi yapabilme konusundaki yeteneğini belirlemeye yönelik test ability test n.
bir proje veya websitesi gibi konuların çözümüne yönelik olarak çok sayıda insanın oluşturduğu topluluğun gönüllü olarak katkıda bulunması crowdsourcing n.
bir teori veya hipotezin uygulamada geçerliliğini test etmeye yönelik araştırma applied research n.
bilgilendirmeye yönelik eğitim knowledge based training n.
bir işletmenin kendi çalışanlarına yönelik mağaza company store n.
çalışmayı artırmaya yönelik özendirme önlemleri employment incentives n.
çevrenin korunması amacına yönelik yatırım yapan yükümlülere tanınan vergi ödünleri veya çevreyi kirleten işletmelerden alınan özel vergiler green taxation n.
denetim kurumuna yönelik risk risks to audit office n.
ekonomiyi durgunluktan kurtarmak ve ekonomik faaliyetleri canlandırmak amacıyla devletin piyasaya para pompalayarak satınalma gücünü artırmaya yönelik yaptığı harcamalar pump priming n.
firma hakkında bilgi sağlama amacına yönelik olarak iki bilanço veya kar-zarar tablosunun karşılaştırılması financial ratio n.
geleceğe yönelik tahmin teknikleri smoothing techniques n.
geçmişe yönelik olmayan rüçhan hisse senedi noncumulative preferred stock n.
geleceğe yönelik tahmin prediction n.
geçici iş duraklamasından doğan zararları karşılamaya yönelik sigorta business interruption insurance n.
geleceğe yönelik satış tahmini sales forecast n.
gelir elde etmeye yönelik masraflar utilized costs n.
hükümetin toplam harcamaları kısmaya yönelik olarak izlediği mali politikalar contractionary fiscal policy n.
hedeflere yönelik yönetim management by objectives (mbo) n.
hatırlatmaya yönelik reklam reminder-oriented advertising n.
hükümetin firma davranışlarını düzenlemeye yönelik olarak koyduğu kural ve ilkeler regulation n.
işçilere yönelik politikalar labor policy n.
ihracata yönelik büyüme export-biased growth n.
ihracata yönelik büyüme export oriented growth n.
ihracata yönelik büyüme export led growth n.
istihdama yönelik yatırım employment intensive investment n.
işçilerin çalıştıkları şirketin hisse senetlerini satın almalarına yönelik bir plan employee stock option plan n.
işe yönelik dil business oriented language n.
ihtiyaçları karşılamaya yönelik satış yöntemi need satisfaction selling n.
insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik faaliyetler business n.
iş ortamının basitleştirilmesine yönelik faaliyet grubu business environment simplification task force procedure n.
ihracata yönelik sanayileşme export-oriented industrialization n.
ihracata yönelik büyüme export oriented growth; export led growth n.
iç ve dış alıcılara malı tanıtmaya yönelik sergileme yöntemi trade show n.
ihracatı geliştirme amacına yönelik şirketler export trading company n.
kamuya yönelik konuşma public speaking n.
kişilerin veya grupların işlerine arkadaşlarına veya şirkete yönelik tutum, davranış ve duyguları morale n.
kendine has özellikleri olan ve belirli bir ürüne veya hizmete yönelik pazar kitlesi niche market n.
kredileri ve öteki faiz getiren varlıkları çıktı ölçüsü olarak kabul ederek bankacılık çıktısını ölçmeye yönelik yaklaşım asset approach n.
krediyi alan müşterilerin borcu ödeyememesi riskine karşı borç verenleri korumaya yönelik sigorta credit insurance n.
mali piyasalara yönelik bilgileri inanırlılık yaratacak biçimde yayma sorunu signaling problem n.
mesleğe yönelik belirli bilgi training n.
müşteriye yönelik olma customer service orientation n.
müşterilerin asgari ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmet veya ürün no frills n.
olaylar arasındaki ilişkileri araştırmaya yönelik olmayan iktisat descriptive economics n.
pazara yönelik ülkeler market oriented nations n.
pazara yönelik ekonomiler market oriented economies n.
para arzını artırmaya yönelik politikalar loose monetary policy n.
piyasa yönelik mallar market oriented goods n.
sarf malzemeleri ve yeniden satışa yönelik mallar consumables and goods for resale n.
satın alınan yeniden satışa yönelik mallar purchases of goods for resale n.
rekabete yönelik fiyatlandırma competitive oriented pricing n.
satın alınan yeniden satışa yönelik taşınmaz mallar purchases of immovable property for resale n.
sermaye malı satın almak veya sermaye malının değerini artırmaya yönelik harcamalar capital expenditures n.
şirket hisselerine yönelik borsada manipülasyon/spekülasyon yapan kimse stock basher n.
sunuma yönelik performans bütçeleme yaklaşımı presentational performance budgeting n.
tutum geliştirmeye yönelik eğitimler attitude based trainings n.
tedarikçilere yönelik davranış ve etik kodu kuralları the rules on the behaviours and the code of ethics regarding the procurers n.
taşraya yönelik hizmet field service n.
ticarete yönelik üretim etkisi pro-trade production effect n.
ticarete yönelik tüketim etkisi pro-trade consumption effect n.
vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik önlemler anti-evasion measures n.
yeni yapılara (bina, teçhizat, donanım) veya yapıların genişletilmesine yönelik yapılan doğrudan yatırım greenfield investment n.
yeniden satışa yönelik taşınmaz mallar immovable property acquired for resale n.
yukarıya yönelik işlemler upstream transactions n.
ithal malların düşük fiyata satılmasını caydıran, iç ticareti korumaya yönelik bir yöntem antidumping n.
yabancı bir ülkedeki ticari temsilcilere yönelik birlik factory n.
elde edilen karın finansal durumun iyi olduğu yıllarda azaltılması veya saklanmasına yönelik uygulanan muhasebe yöntemi income smoothing n.
senedin mahkemeye yönelik düzenlenmiş bölümü direction n.
yaşlılara yönelik piyasa grey market n.
marka tanıtımı ve iyi algı oluşturmaya yönelik promosyon çalışması pr n.
belirli bir kesime yönelik ürün niche product n.
perakendeye yönelik bir tür kiralama-satın alma sistemi provident club [uk] n.
müşteriye yönelik customer-oriented adj.
kara yönelik profit-oriented adj.
pazara yönelik market-oriented adj.
tüketiciye yönelik consumer-wise adj.
geçmişe  yönelik düzenlenmiştir issued retrospectively expr.
Law
amerika'nın düşmanlarına yönelik yaptırım yasası countering america's adversaries through sanctions act n.
borcun istenmeyeceğine yönelik anlaşma pactum de non petendo n.
borcun ifasını dava açarak talep etmeyeceğine yönelik alacaklı tarafından -genellikle- yazılı olmadan yapılan anlaşma pactum de non petendo n.
cinsel temas amacıyla çocukları kandırmaya yönelik planlı eylemler child grooming n.
geçmişe yönelik olarak telefon trafiğinin araştırılması sonrası hazırlanan rapor report of historical traffic search n.
genel ahlaka yönelik kabahatler misdemeanor related with general moral principles n.
ileriye yönelik alacak dormant claim n.
kamu güvenliğine yönelik kabahatler misdemeanor related with public security n.
kamu düzenine yönelik kabahatler misdemeanor related with public order n.
kişisel bütünlüğe yönelik haksız fiiller dignitary torts n.
mala yönelik zarar property damage n.
mala yönelik suç serious acquisitive crime n.
mala yönelik hırsızlık suçu serious acquisitive crime n.
mülk haklarına yönelik kabahatler misdemeanor related with property n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reformatory n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul training school n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reformatory school n.
suçlu çocuklar ıslah etmeye yönelik okul reform school n.
toplum katılımını engellemeye yönelik açılmış dava strategic lawsuit against public participation (sapp) n.
bir yasanın veya kuralın geleceğe yönelik uygulanması prospectivity n.
kara listeden daha hafif suçlara yönelik gri liste greylist n.
küçük borçların tahsiline yönelik bir ingiliz mahkemesi court of requests n.
başka davadan belge veya kanıt istemeye yönelik adli çağrı invocation n.
yangınların önlenmesine yönelik kanunlar fire code n.
(ingiliz kilise hukuku) kadroların boşluğu süresince idare edilmesi için piskoposun kilise idarecilerine boş arpalık verilmesine yönelik aldığı karar sequestration n.
dolandırıcılığı engellemeye yönelik koordinasyon birimi anti-fraud coordination unit n.
kamuoyu desteğini engellemeye yönelik açılmış dava slapp (strategic lawsuit against public participation) n.
kamuoyu desteğini engellemeye yönelik açılmış dava slapp n.
kamuoyu desteğini engellemeye yönelik açılmış dava slapp suit n.
ülke faaliyetlerinin veya ekonomisinin sadece belirli bir alanına yönelik yaptırım smart sanction n.
borçlunun korunmasına yönelik mahkeme kararı supersedere [scotland] n.
(avrupa birliği hukuku'nda) hukuk sözcüsü'nün avrupa adalet divanı'na mahkemenin yetkisi altında bulunan davalara yönelik hukuki çözümler sunduğu içtihat opinion v.
kamuoyu desteğini engellemeye yönelik dava açmak slapp v.
(iddia veya savunmayı desteklemeye yönelik) talep placitory [obsolete] adj.
Politics
üç ülke veya bölge arasında dostane ilişkileri teşvik etmeye yönelik siyasi ve ekonomik politika trilateralism n.
üç ülke veya bölge arasında dostane ilişkileri teşvik etmeye yönelik siyasi ve ekonomik politikayı savunan kimse trilateralist n.
anlaşmazlığı gidermeye yönelik toplantı conciliatory meeting n.
baskı yapmaya yönelik önlemler coercive measures n.
bir başkasına yönelik şantaj, itibarsızlaştırma ya da manipülasyon hedefiyle elde edilmiş yüz kızartıcı/uygunsuz/suçlayıcı bilgi kompromat (compromising material) n.
bir olay bittikten sonra da devam eden etkisi ve buna yönelik tepkiler backwash n.
bilginin kullanımı ve dağıtımına yönelik plan plan for using and disseminating knowledge n.
cezaevinde yatan hükümlü sayısını azaltmaya yönelik hükümet politikası decarceration n.
dış kaynaklı rüşvetle mücadele edilmesine yönelik kılavuz ilkeler guiding principles on enforcement of the foreign bribery offence n.
devlet desteği için başvuran kişinin mali durumunu ortaya koymaya yönelik bir araştırma means testing n.
devlet desteği için başvuran kişinin mali durumunu ortaya koymaya yönelik bir araştırma means test n.
geleceğe yönelik bilim ve teknolojiler new and emerging science and technology n.
geriye yönelik olamayan harcamalar non-retroactivity n.
irtikapla mücadeleye yönelik kılavuz ilkeler guiding principles to combat solicitation. n.
işbirliğine yönelik avrupa araştırma programları european collaborative research scheme n.
karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik mali eylem görev gücü financial action task force on money laundering (fatf) n.
küçük işletmelere yönelik avrupa sözleşmesi european charter for small enterprises n.
mükemmel ekiplere yönelik destekler grants for excellent teams n.
organize suça yönelik üyelik öncesi paktı pre-accession pact on organised crime n.
potansiyel olarak patlayıcı ortamlardaki kullanıma yönelik ekipman ve koruyucu sistemlere ilişkin üye devlet kanunlarının yakınlaştırılması daimi komitesi standing committee on the approximation of the laws of the member states concerning equipment and protective systems intended for use in potentially explosive atmospheres n.
politika desteğine yönelik araştırma research for policy support n.
partilere yönelik baskılar pressures on political parties n.
sanayideki nihai kullanıcılara uygulanan elektrik ve gaz fiyatlarının şeffaflığını geliştirmeye yönelik topluluk prosedürünün teknik adaptasyonu danışma komitesi advisory committee for the technical adaptation of the community procedure to improve the transparency of gas and electricity prices charged to industrial end-users n.
savaşın gerekçesini ve koşullarını belirlemeye yönelik kuram just war theory n.
sivillere yönelik saldırılar attacks against civilians n.
yakınlara yönelik tehdit threatening relatives of the victim n.
ye yönelik gayretler engaged efforts n.
hitler faşizmini ortadan kaldırmaya yönelik ilke ve uygulamalar anti-hitlerism n.
güney afrika'daki siyahileri güçlendirmeye yönelik hükümet hareketi empowerment n.
politik eleştiriciliği veya kişisel muhalefeti vatansever olmamakla veya komünizmi savunmakla suçlayarak bastırmaya yönelik her türlü girişim mccarthyism n.
eskiden abd'de köleliğe karşı açılan davaların dikkate alınmamasına yönelik alınan kongre kararları gag resolution n.
halka yönelik politika popularism n.
kadının sosyal haklarını erkekle eşit kılmaya yönelik hareket feminism n.
ingiltere ve galler'deki polis memurlarına yönelik bir yasa pace (police and criminal evidence act) n.
(avam kamarasında) tartışılmakta olan mevcut konunun düşürülmesine yönelik olarak oylamayı önleyen önerge previous question n.
her kesime yönelik siyasi program square deal n.
toplu isyanları engellemeye yönelik antiriot adj.
terörle mücadeleye yönelik antiterrorist adj.
kontluğa yönelik county adj.
quebec'in bağımsızlığına yönelik desteğe ait sovereignist adj.
Institutes
küçük işletmelere yönelik avrupa sözleşmesi european charter of small enterprises n.
mdaü’lere yönelik yeniden yapılanma programı action for the restructuring of the economy n.
merkezi ve doğu avrupa ülkelerinde yönetişim ve idareyi geliştirmeye yönelik destek support for improvement in governance and management in central and eastern european countries n.
tarımsal ve kırsal kalkınmaya yönelik özel katılım programı special accession programme for agriculture and rural development n.
uyuşturucunun önlenmesine yönelik operasyonel olmayan çalışmaları destekleyen kurumlar counterdrug support office n.
Industry
bir kuruluşun güçlü ve zayıf yönlerine yönelik sistematik değerlendirme position audit n.
çalışanları teşvike yönelik incentive adj.
Insurance
risk analizine yönelik hesaplama ve tahmin yöntemlerinin bütününü içeren bir bilim dalı actuary n.
Tourism
dışa yönelik turizm outbound tourism n.
içe yönelik turizm inbound tourism n.
kendi özel merak veya hobilerini karşılamak isteyenlere yönelik tatil special-interest holiday n.
özel bir hobi veya merakı doyurmaya yönelik turistik atraksiyon special-interest attraction n.
kırsal bölgeleri ziyaret eden turistlere yönelik kural ve düzenlemeler country code [uk] n.
Media
erkeklere yönelik olup moda, alet-edevat, çekici kadınlar gibi içeriklere yer veren dergi türü lad mag n.
eğlence sektöründeki kişilere yönelik yayın trade n.
okul öncesi ve ilkokuldaki kız çocuklarına yönelik izci programına üye olan çocuk daisy n.
yetişkinlere yönelik adult-oriented adj.
halka yönelik popularist adj.
Advertising
kalabalık kitleye yönelik olan her tür reklam push advertising n.
Technical
aygıta yönelik hata device oriented error n.
bayrağa yönelik sorun flag oriented problem n.
bayta yönelik protokol byte-oriented protocol n.
emeğe yönelik labor oriented n.
işe yönelik terminal job oriented terminal n.
makineye yönelik dil machine oriented language n.
nesneye yönelik program object oriented programming n.
probleme yönelik dil problem-oriented language n.
prosedüre yönelik dil procedure-oriented language n.
soruna yönelik dil problem-oriented language n.
teknik ve öğretime yönelik kaynaklar technical and educational literature n.
uygulamaya yönelik tabaka veya rulo halindeki temel malzemeler base materials in sheet or roll form for application n.
uygulamaya yönelik dil application-oriented language n.
zamana yönelik izleme time oriented trace n.
yönelik yayın beam transmission n.
bir mineralin metal bileşenlerini belirlemeye yönelik bir test bead test n.
araç radyolarına yönelik hırsızlık karşıtı bir sistem markası benzi box® n.
kanal teknelerine yönelik bir tür taşıma sistemi ganz system n.
eksene yönelik olarak adaxially adj.
bayta yönelik byte-oriented adj.
eksene yönelik adaxial adj.
karaktere yönelik character oriented adj.
nesneye yönelik object-oriented adj.
sürece yönelik process oriented adj.
sözcüğe yönelik word oriented adj.
moda yönelik modal adj.
yarı mikro miktara yönelik anlamına gelen ön ek semimicro- pref.
Computer
belirli bir kitleye yönelik blog yazma tekniklerinin kullanıldığı düşük maliyetli çevrimiçi yayıncılık nanopublishing n.
aygıta yönelik hata device oriented error n.
araştırmaya yönelik bilgi işlem research computing n.
bayrağa yönelik sorun flag oriented problem n.
bite yönelik protokol bit-oriented protocol n.
eğitime yönelik bilgi işlem instructional computing n.
işe yönelik terminal job oriented terminal n.
ikile yönelik protokol bit-oriented protocol n.
makineye yönelik dil machine oriented language n.
nesneye yönelik program object oriented programming n.
nesneye yönelik yazılım lisanı object oriented language n.
nesneye yönelik tasarım object-oriented design n.
probleme yönelik dil problem oriented language n.
sekizliye yönelik protokol byte-oriented protocol n.
sekizliye yönelik byte-oriented n.
soruna yönelik dil problem oriented language n.
şablona yönelik dil template-oriented language n.
sürece yönelik process oriented n.
soruna yönelik dil pol (problem oriented language) n.
sözcüğe yönelik word oriented n.
soruna yönelik dil pol [problem oriented language] n.
şablona yönelik dil template language n.
tuşlara yönelik yardım keys help n.
uygulamaya yönelik dil application oriented language n.
yordama yönelik dil procedure-oriented language n.
yordama yönelik dil procedure-oriented-language n.
yetişkinlere yönelik içerik adult content n.
yordama yönelik dil procedure oriented language n.
yordama yönelik dil procedural language n.
zamana yönelik izleme time oriented trace n.
(nesneye yönelik programda) biri sınıfa veya nesneye ait alt program veya işlev method n.
tümüyle nesneye-yönelik olan açık kaynaklı yüksek düzey bir programlama dili ruby n.
bilgisayar sistemine zarar verme, sistemi aksatma veya depolanan bilgilerin elde edilmesine yönelik girişim cyberattack n.
hayranlara yönelik internet sayfası fansite n.
batı avrupa dillerine yönelik standart bir karakter dizisi iso-8859-1 n.
microsoft firmasının web hizmetlerine yönelik uddi muadili hizmeti disco n.
karakter zincirlerine yönelik sembolik dil snobol (string oriented symbolic language) n.
(nesneye yönelik programlamada) alt sınıf oluşturan süper sınıf superclass n.
(nesneye yönelik programlamada) süper sınıf yaratmak superclass v.
bite yönelik bit-oriented adj.
ikile yönelik bit-oriented adj.
karaktere yönelik character oriented adj.
nesneye yönelik object oriented adj.
sosyal medyadaki takip özelliğine yönelik follow adj.
microsoft'a ait iş akışını düzenlemeye yönelik bir teknoloji wf abrev.
Informatics
eve yönelik bilgi hizmetleri home information services n.
geriye yönelik zincirleme backward chaining n.
nesneye yönelik arayüz object-oriented interface n.
nesneye yönelik tasarım object-oriented design n.
nesneye yönelik veritabanı object-oriented database n.