|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
play n.
|
piyes |
|
What kind of play is it?
Ne tür bir piyes bu?
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
play n.
|
oyun |
|
That too is a play by Shakespeare, which he wrote in 1601.
Bu da Shakespeare'in 1601 yılında yazdığı bir oyundur.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
play v.
|
oynamak |
|
They really did not play any part in that attack, but that does not affect the fundamental problem.
Bu saldırıda gerçekten hiçbir rol oynamadılar ancak bu temel sorunu etkilemez.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
play v.
|
çalmak |
|
This comment probably applies to us all, given the drum rolls we play all over the place.
Her yerde çaldığımız davul sesleri göz önüne alındığında, bu yorum muhtemelen hepimiz için geçerlidir.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
play with fire v.
|
ateşle oynamak |
|
So I can only urge you not to play with fire.
Bu yüzden size sadece ateşle oynamamanızı tavsiye edebilirim.
More Sentences
|
General |
|
6 |
General |
play n.
|
tiyatro |
|
We need to do some research on those plays, and fast.
O tiyatrolar hakkında araştırma yapmamız lazım, hem de çabuk.
More Sentences
|
7 |
General |
foul play n.
|
cinayet |
|
Detectives don't suspect foul play.
Dedektifler cinayetten şüphelenmiyor.
More Sentences
|
8 |
General |
play on words n.
|
kelime oyunu |
|
This is a play on words.
Bu bir kelime oyunu.
More Sentences
|
9 |
General |
play n.
|
davranış |
|
My job's to recover the sculpture, not play nice.
Benim işim heykeli geri almak, millete iyi davranmak değil.
More Sentences
|
10 |
General |
fair play n.
|
adil oyun |
|
For harsh criticism to be justified it must be based on fair play and impartial treatment.
Sert eleştirilerin haklı olabilmesi için adil oyun ve tarafsız muameleye dayanması gerekir.
More Sentences
|
11 |
General |
foul play n.
|
faul |
|
It was a foul play.
Bu faullü bir oyundu.
More Sentences
|
12 |
General |
play n.
|
oyun |
|
For him, it was a place to play, like any other.
Onun için burası da diğerleri gibi oyun oynanacak bir yerdi.
More Sentences
|
13 |
General |
state of play n.
|
durum |
|
What is the state of play with regard to the Donors' Conference?
Donörler Konferansı ile ilgili olarak son durum nedir?
More Sentences
|
14 |
General |
last play n.
|
son oyun |
|
His last play was a great success.
Son oyunu çok başarılıydı.
More Sentences
|
15 |
General |
theater play n.
|
tiyatro oyunu |
|
I don't know the theater play, but I know the author well.
Tiyatro oyununu bilmiyorum ama yazarını iyi tanıyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
play ball v.
|
top oynamak |
|
I found them playing ball.
Onları top oynarken buldum.
More Sentences
|
17 |
General |
play sports v.
|
spor yapmak |
|
I don't play sports.
Ben spor yapmıyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
play cards v.
|
iskambil oynamak |
|
Tom and Mary often play cards together.
Tom ve Mary sık sık birlikte iskambil oynarlar.
More Sentences
|
19 |
General |
play house v.
|
evcilik oynamak |
|
Girls like to play house.
Kızlar evcilik oynamayı sever.
More Sentences
|
20 |
General |
play drums v.
|
davul çalmak |
|
If Kenner could read as well as he plays drums, he'd be president.
Kenner davul çaldığı kadar ders çalışsaydı şimdi cumhurbaşkanı olurdu.
More Sentences
|
|
21 |
General |
play v.
|
müzik aleti çalmak |
|
Learning to play a musical instrument requires thousands of hours of practice.
Bir müzik aletini çalmayı öğrenmek binlerce saat uygulama gerektirir.
More Sentences
|
22 |
General |
play chess v.
|
satranç oynamak |
|
Billion people around the world watching two guys play chess.
Dünya çapında milyarlarca insan iki adamın satranç oynamasını izliyor.
More Sentences
|
23 |
General |
play v.
|
hareket etmek |
|
Tom doesn't always play by the rules.
Tom her zaman kurallara göre hareket etmez.
More Sentences
|
24 |
General |
play at v.
|
oynamak |
|
Lastly, these crops have an essential role to play at an agronomic and environmental level.
Son olarak, bu ürünler tarımsal ve çevresel düzeyde önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
25 |
General |
play backgammon v.
|
tavla oynamak |
|
Tom and Mary played backgammon.
Tom ve Mary tavla oynadı.
More Sentences
|
26 |
General |
play an instrument v.
|
alet çalmak |
|
Can you play an instrument?
Bir müzik aleti çalabiliyor musun?
More Sentences
|
27 |
General |
play an instrument v.
|
enstrüman çalmak |
|
I'd like to be able to play an instrument.
Bir enstrüman çalabilmek isterdim.
More Sentences
|
28 |
General |
play hooky v.
|
okuldan kaçmak |
|
Have you ever played hooky?
Hiç okuldan kaçtın mı?
More Sentences
|
29 |
General |
play the trumpet v.
|
trompet çalmak |
|
Tom wanted to learn how to play the trumpet.
Tom trompet çalmayı öğrenmek istedi.
More Sentences
|
30 |
General |
play around v.
|
oyalanmak |
|
Don't play around too much after school.
Okuldan sonra fazla oyalanma.
More Sentences
|
31 |
General |
play music v.
|
çalgı çalmak |
|
I love playing music with Tom.
Tom'la çalgı çalmayı seviyorum.
More Sentences
|
32 |
General |
play v.
|
oynatmak |
|
Play it again.
Tekrar oynat.
More Sentences
|
33 |
General |
play the violin v.
|
keman çalmak |
|
Are you sure that Midori plays the violin well?
Midori'nin iyi keman çaldığına emin misin?
More Sentences
|
34 |
General |
play a part v.
|
bir rolü oynamak |
|
This too must play a part in today's debate.
Bu da bugünkü tartışmalarda bir rol oynamalıdır.
More Sentences
|
35 |
General |
play truant v.
|
okuldan kaçmak |
|
I often played truant.
Sık sık okuldan kaçardım.
More Sentences
|
36 |
General |
play along v.
|
uyumlu davranmak |
|
I played along.
Ben uyumlu davrandım.
More Sentences
|
37 |
General |
play with v.
|
oynamak |
|
I'm playing with my cat.
Kedimle oynuyorum.
More Sentences
|
38 |
General |
play v.
|
numarası yapmak |
|
Don't play dumb!
Aptal numarası yapma.
More Sentences
|
39 |
General |
play football v.
|
top oynamak |
|
I often play football after school.
Okuldan sonra top oynarım genelde.
More Sentences
|
40 |
General |
play the piano v.
|
piyano çalmak |
|
They taught her to speak French, play the piano and good manners.
Onlardan Fransızca konuşmayı, piyano çalmayı ve görgüyü öğrendi.
More Sentences
|
|
41 |
General |
play on v.
|
oynamak |
|
Let us not play on the hopes and fears of sufferers.
Hastaların umutları ve korkularıyla oynamayalım.
More Sentences
|
42 |
General |
play a part v.
|
rol oynamak |
|
The European Parliament must monitor legislation at European level and play a part in shaping it.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa düzeyindeki mevzuatı izlemeli ve şekillendirilmesinde rol oynamalıdır.
More Sentences
|
43 |
General |
play around v.
|
oynamak |
|
You remember when the Ivory Coast was playing around with money and the hammer fell.
Fildişi Sahili'nin parayla oynadığı ve çekicin düştüğü zamanı hatırlıyorsunuz.
More Sentences
|
44 |
General |
play cards v.
|
kağıt oynamak |
|
Then I'll stop in and we'll all play cards.
Sonra ben uğrarım ve hep birlikte kağıt oynarız.
More Sentences
|
45 |
General |
play a role v.
|
rol oynamak |
|
Unfortunately, this development also plays a role in Europe.
Ne yazık ki bu gelişme Avrupa'da da rol oynamaktadır.
More Sentences
|
46 |
General |
play tennis v.
|
tenis oynamak |
|
We usually play tennis after school.
Genellikle okuldan sonra tenis oynarız.
More Sentences
|
47 |
General |
want to play v.
|
oynamak istemek |
|
Do we want to play a leading role in this globalisation?
Bu küreselleşmede öncü bir rol oynamak istiyor muyuz?
More Sentences
|
48 |
General |
play basketball v.
|
basketbol oynamak |
|
Playing basketball doesn't make you grow taller.
Basketbol oynamak senin boyunu uzatmaz.
More Sentences
|
49 |
General |
play piano v.
|
piyano çalmak |
|
During her free time, she most often plays piano.
Boş zamanlarında çoğunlukla piyano çalar.
More Sentences
|
50 |
General |
play hide-and-seek v.
|
saklambaç oynamak |
|
Let's play hide-and-seek!
Hadi saklambaç oynayalım!
More Sentences
|
51 |
General |
play v.
|
çalmak |
|
There is no point in trying to pacify wild animals by playing music.
Yabani hayvanları müzik çalarak sakinleştirmeye çalışmanın hiçbir anlamı yoktur.
More Sentences
|
52 |
General |
play v.
|
oynamak |
|
You must see to it that they all play their part.
Hepsinin kendi rolünü oynadığından emin olmalısınız.
More Sentences
|
53 |
General |
play for time v.
|
zaman kazanmaya çalışmak |
|
Tom was playing for time.
Tom zaman kazanmaya çalışıyordu.
More Sentences
|
54 |
General |
play hookey v.
|
okuldan kaçmak |
|
We often play hookey from school.
Biz sık sık okuldan kaçarız.
More Sentences
|
55 |
General |
play hopscotch v.
|
seksek oynamak |
|
Mary played hopscotch.
Mary seksek oynadı.
More Sentences
|
56 |
General |
play computer games v.
|
bilgisayarda oyun oynamak |
|
Tom plays computer games for hours on end.
Tom saatlerce bilgisayar oyunları oynuyor.
More Sentences
|
57 |
General |
play a part v.
|
payı olmak |
|
I thank all those who have played a part in this.
Bunda payı olan herkese teşekkür ediyorum.
More Sentences
|
58 |
General |
play volleyball v.
|
voleybol oynamak |
|
Would you rather play volleyball or watch it?
Voleybol oynamayı mı yoksa izlemeyi mi tercih edersin?
More Sentences
|
59 |
General |
play god v.
|
tanrı'yı oynamak |
|
Sami played God with people.
Sami insanlarla Tanrı'yı oynadı.
More Sentences
|
60 |
General |
play soccer v.
|
futbol oynamak |
|
A ball hit the back of my head while I was playing soccer.
Futbol oynarken bir top kafamın arkasına çarptı.
More Sentences
|
61 |
General |
play football v.
|
futbol oynamak |
|
It's not like I forgot how to play football overnight.
Bir gecede futbol oynamayı unutmuş değilim.
More Sentences
|
62 |
General |
play the lead v.
|
başrol oynamak |
|
It needs to play the lead role and now it has the chance to play the role which it should have been playing for years.
Başrol oynaması gerekiyor ve şimdi yıllardır oynaması gereken rolü oynama şansına sahip.
More Sentences
|
63 |
General |
play video games v.
|
video oyunları oynamak |
|
Tom doesn't play video games.
Tom video oyunları oynamaz.
More Sentences
|
64 |
General |
play with friends v.
|
arkadaşlarla oynamak |
|
What's your favorite game to play with friends?
Arkadaşlarınla oynamak için favori oyunun nedir?
More Sentences
|
65 |
General |
play dead v.
|
ölü numarası yapmak |
|
Don't play dead.
Ölü numarası yapma.
More Sentences
|
66 |
General |
play handball v.
|
hentbol oynamak |
|
We watched Tom and Mary playing handball.
Tom ve Mary'yi hentbol oynarken izledik.
More Sentences
|
67 |
General |
play squash v.
|
squash oynamak |
|
I play squash.
Squash oynuyorum.
More Sentences
|
68 |
General |
long play n.
|
uzunçalar |
|
69 |
General |
free play n.
|
esneklik |
|
70 |
General |
child's play n.
|
kolay iş |
|
71 |
General |
play n.
|
fiil |
|
72 |
General |
foul play n.
|
hatalı oyun |
|
73 |
General |
shadow play n.
|
gölge tiyatrosu |
|
74 |
General |
a play on words n.
|
kelime oyunu |
|
75 |
General |
period of play n.
|
oyun zamanı |
|
76 |
General |
play n.
|
eğlence |
|
77 |
General |
fair play n.
|
tarafsızlık |
|
78 |
General |
play n.
|
hareket |
|
79 |
General |
play n.
|
oynama |
|
80 |
General |
word play n.
|
kelime oyunu |
|
|
81 |
General |
free play n.
|
görkem |
|
82 |
General |
stage play n.
|
piyes |
|
83 |
General |
radio play n.
|
radyo tiyatrosu |
|
84 |
General |
play n.
|
ilgi |
|
85 |
General |
play n.
|
hareket serbestliği |
|
86 |
General |
child's play n.
|
çok kolay iş |
|
87 |
General |
play on words n.
|
cinas |
|
88 |
General |
play n.
|
gevşeme |
|
89 |
General |
play of light n.
|
ışık oyunu |
|
90 |
General |
play n.
|
kumar |
|
91 |
General |
play n.
|
işleme |
|
92 |
General |
play n.
|
şaka |
|
93 |
General |
play n.
|
oynama payı |
|
94 |
General |
long play n.
|
longpley |
|
95 |
General |
play n.
|
faaliyet |
|
96 |
General |
child's play n.
|
oyuncak |
|
97 |
General |
play and playthings n.
|
oyun ve oyuncaklar |
|
98 |
General |
stage play n.
|
temsil |
|
99 |
General |
play n.
|
gösteri |
|
100 |
General |
puppet play n.
|
kukla oyunu |
|
101 |
General |
shadow play n.
|
gölge oyunu |
|
102 |
General |
free play n.
|
tolerans |
|
103 |
General |
play n.
|
laçkalık |
|
104 |
General |
child's play n.
|
çocuk işi |
|
105 |
General |
triple play n.
|
üçlü oyun |
|
106 |
General |
football play n.
|
futbol oyunu |
|
107 |
General |
stage play n.
|
oyun |
|
108 |
General |
foul play n.
|
suikast |
|
109 |
General |
play table n.
|
oyun masası |
|
110 |
General |
play school n.
|
anaokulu |
|
111 |
General |
child's play n.
|
basit iş |
|
112 |
General |
child's play n.
|
çok kolay |
|
113 |
General |
foul play n.
|
hainlik |
|
114 |
General |
foul play n.
|
kurallara aykırı oyun |
|
115 |
General |
extended-play n.
|
genellikle 3-4 şarkı içeren kayıtlar |
|
116 |
General |
extended-play n.
|
kırkbeşlik plak |
|
117 |
General |
play-off n.
|
pleyof |
|
118 |
General |
play-off n.
|
final |
|
119 |
General |
child's play n.
|
çocuk oyuncağı |
|
120 |
General |
play-off n.
|
beraberliği bozmak için oynanan oyun |
|
121 |
General |
play on words n.
|
sözcük oyunu |
|
122 |
General |
play n.
|
boşluk |
|
123 |
General |
state of play n.
|
gidişat |
|
124 |
General |
state of play n.
|
mevcut vaziyet |
|
125 |
General |
state of play n.
|
işlerin gidişatı |
|
126 |
General |
fair play n.
|
hilesiz oyun |
|
127 |
General |
fair play n.
|
dürüst oyun |
|
128 |
General |
karagöz shadow play n.
|
karagöz oyunu |
|
129 |
General |
play station n.
|
oyun istasyonu |
|
130 |
General |
play pen n.
|
etrafı parmaklıklı oyun yeri |
|
131 |
General |
play pen n.
|
çocuk kafesi |
|
132 |
General |
play pen n.
|
portatif çocuk parkı |
|
133 |
General |
play-by-play description n.
|
anbean betimleme |
|
134 |
General |
play poster n.
|
oyun afişi |
|
135 |
General |
big play n.
|
büyük maç |
|
136 |
General |
big play n.
|
büyük oyun |
|
137 |
General |
a kitchen-sink play n.
|
sıradan insanlarla ilgili sahne eseri |
|
138 |
General |
a play pool n.
|
oyun havuzu |
|
139 |
General |
play pool n.
|
oyun havuzu |
|
140 |
General |
theatrical play n.
|
seyirlik oyun |
|
141 |
General |
play dough n.
|
oyun hamuru |
|
142 |
General |
play writer n.
|
oyun yazarı |
|
143 |
General |
costume play n.
|
kostümlü oyun |
|
144 |
General |
costume play n.
|
kostüm oyunu |
|
145 |
General |
role play n.
|
rol canlandırma |
|
146 |
General |
theatre play n.
|
tiyatro oyunu |
|
147 |
General |
pretend play n.
|
sembolik oyun |
|
148 |
General |
play age n.
|
oyun çağı |
|
149 |
General |
play console n.
|
oyun konsolu |
|
150 |
General |
play board n.
|
oyun tahtası |
|
151 |
General |
team play n.
|
ortak güç ve işbirliği |
|
152 |
General |
play yard n.
|
park yatak |
|
153 |
General |
a play upon words n.
|
kelime oyunu |
|
154 |
General |
hand-play n.
|
yumruk yumruğa dövüşte karşılıklı vuruşlar |
|
155 |
General |
hand-play n.
|
skat oyununda yüksek bahis veren kişi olarak oynama |
|
156 |
General |
word play n.
|
kelime oyunu yapma |
|
157 |
General |
word play n.
|
kelime oyunu |
|
158 |
General |
fair play n.
|
konulmuş kurallara riayet |
|
159 |
General |
fair play n.
|
adil ve onurlu davranış |
|
160 |
General |
boy's play n.
|
çocukça eğlence |
|
161 |
General |
boy's play n.
|
önemsiz şey |
|
162 |
General |
morality play n.
|
doğru-yanlış çatışmasını içerip ahlaki ders çıkarılabilecek şey |
|
163 |
General |
play actor n.
|
oyuncu |
|
164 |
General |
play date n.
|
oyun buluşması |
|
165 |
General |
play n.
|
oynama sırası |
|
166 |
General |
play n.
|
oynaşma |
|
167 |
General |
play n.
|
öpüşüp koklaşma |
|
168 |
General |
play n.
|
sözcük oyunu |
|
169 |
General |
play n.
|
tatil |
|
170 |
General |
play n.
|
fuar |
|
171 |
General |
play n.
|
girişim |
|
172 |
General |
play n.
|
eylem kapsamı veya fırsatı |
|
173 |
General |
play n.
|
geçici ilgi |
|
174 |
General |
play n.
|
geçici koruma |
|
175 |
General |
play [obsolete] n.
|
cinsel ilişki |
|
176 |
General |
play n.
|
elde etme girişimi |
|
177 |
General |
play n.
|
teklif |
|
178 |
General |
play n.
|
zorlu değişiklik |
|
179 |
General |
play date n.
|
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme |
|
180 |
General |
play group n.
|
kreşte oyun grubu |
|
181 |
General |
play of colors n.
|
renk oyunu |
|
182 |
General |
play pleasure n.
|
boş eğlence |
|
183 |
General |
play reading n.
|
okurların bir oyunu sergilemesi |
|
184 |
General |
play yard n.
|
oyun alanı |
|
185 |
General |
play yard n.
|
çocuk bahçesi |
|
186 |
General |
play-acting n.
|
yapmacıklık |
|
187 |
General |
play-actor n.
|
turne yapan aktör |
|
188 |
General |
play-box n.
|
(özellikle yatılı okullarda) çocukların oyuncak ve eşya sandığı |
|
189 |
General |
play-by-play n.
|
dakikası dakikasına anlatım |
|
190 |
General |
play-day n.
|
oyun günü |
|
191 |
General |
play-doh® n.
|
bir oyun hamuru markası |
|
192 |
General |
play-lunch [new zealand] n.
|
okul çocuklarının öğlene doğru yediği atıştırmalık |
|
193 |
General |
power play n.
|
güçlü ve etkili siyasi atılım |
|
194 |
General |
power play n.
|
politikada güç savaşı |
|
195 |
General |
power play n.
|
güç ile elde edilen diplomatik başarı |
|
196 |
General |
power play n.
|
güce ve işbirliğine dayalı askeri taktik |
|
197 |
General |
shuffle play n.
|
(cd oynatıcıda) rastgele oynatma özelliği |
|
198 |
General |
cudgel play n.
|
sopalı oyun |
|
199 |
General |
cudgel play n.
|
sopalarla edilen kavga |
|
200 |
General |
foul play n.
|
kural ihlali |
|
201 |
General |
play havoc with v.
|
altüst etmek |
|
202 |
General |
play a trick v.
|
oyun etmek |
|
203 |
General |
play one's cards well v.
|
kozunu iyi oynamak |
|
204 |
General |
play hob with v.
|
karmakarışık etmek |
|
205 |
General |
bring one's power into play v.
|
ağırlık koymak |
|
206 |
General |
play a prank on somebody v.
|
oyun etmek |
|
207 |
General |
play the market v.
|
spekülasyon yapmak |
|
208 |
General |
play hob with v.
|
yaramazlık etmek |
|
209 |
General |
play up v.
|
yaramazlık etmek |
|
210 |
General |
play with each other v.
|
oynaşmak |
|
211 |
General |
play backgammon v.
|
tavla atmak |
|
212 |
General |
play a trick on somebody v.
|
oyun etmek |
|
213 |
General |
play with v.
|
karıştırmak |
|
214 |
General |
play the role of v.
|
bürünmek |
|
215 |
General |
play a role in v.
|
rol üstlenmek |
|
216 |
General |
play leapfrog v.
|
birdirbir oynamak |
|
217 |
General |
play upon v.
|
oynaşmak |
|
218 |
General |
play with somebody's pride v.
|
gururuyla oynamak |
|
219 |
General |
play v.
|
rol almak |
|
220 |
General |
play ducks and drakes with money v.
|
para yemek |
|
221 |
General |
play pranks on somebody v.
|
muziplik yapmak |
|
222 |
General |
play to the grandstand v.
|
sahnelemek |
|
223 |
General |
come into play v.
|
meydana çıkmak |
|
224 |
General |
play straight man v.
|
anahtar vermek |
|
225 |
General |
play second fiddle v.
|
ikinci derecede rol oynamak |
|
226 |
General |
play with fire v.
|
barutla oynamak |
|
227 |
General |
play possum v.
|
uyur gibi yapmak |
|
228 |
General |
play to v.
|
vurgulamak |
|
229 |
General |
play politics v.
|
entrika çevirmek |
|
230 |
General |
play something down v.
|
bir şeyi önemsizmiş gibi göstermek |
|
231 |
General |
play with oneself v.
|
otuzbir çekmek |
|
232 |
General |
play a joke on somebody v.
|
şaka yapmak |
|
233 |
General |
play on the violin v.
|
keman çalmak |
|
234 |
General |
play truant v.
|
vazifeden kaçmak |
|
235 |
General |
play ball v.
|
oyuna başlamak |
|
236 |
General |
play up v.
|
üzerinde durmak |
|
237 |
General |
play into somebody's hands v.
|
ekmeğine yağ sürmek |
|
238 |
General |
play fast and loose with v.
|
aldatmak |
|
239 |
General |
play a double game v.
|
iki tarafı da idare etmek |
|
240 |
General |
play v.
|
oynaşmak |
|
241 |
General |
play to a full house v.
|
kapalı gişe oynamak |
|
242 |
General |
play down v.
|
önemsememek |
|
243 |
General |
play truant v.
|
asmak |
|
244 |
General |
play on someone's affections v.
|
karşısındakinin hislerine hitap etmek |
|
245 |
General |
play with one's health v.
|
sağlığı ile oynamak |
|
246 |
General |
play v.
|
icra etmek |
|
247 |
General |
play an instrument v.
|
kerizlemek |
|
248 |
General |
play a trick v.
|
hile yapmak |
|
249 |
General |
play a dirty trick on v.
|
külah giydirmek |
|
250 |
General |
play back v.
|
tekrarlamak |
|
251 |
General |
play with oneself v.
|
mastürbasyon yapmak |
|
252 |
General |
play the deuce with v.
|
altüst etmek |
|
253 |
General |
play a part in v.
|
rolü olmak |
|
254 |
General |
play truant v.
|
okulu asmak |
|
255 |
General |
play havoc with v.
|
mahvetmek |
|
256 |
General |
play v.
|
turneye çıkmak |
|
257 |
General |
play someone false v.
|
birini aldatmak |
|
258 |
General |
play possum v.
|
ölü numarası yapmak |
|
259 |
General |
play tricks v.
|
dümen çevirmek |
|
260 |
General |
play hooky v.
|
dersleri kırmak |
|
261 |
General |
play into the hands of v.
|
ekmeğine yağ sürmek |
|
262 |
General |
play somebody foul v.
|
hainlik etmek |
|
263 |
General |
play a trick on somebody v.
|
muziplik etmek |
|
264 |
General |
come into play v.
|
kullanılmaya başlamak |
|
265 |
General |
play somebody a trick v.
|
oyuna getirmek |
|
266 |
General |
play a game of billiards v.
|
bilardo oynamak |
|
267 |
General |
give a play v.
|
bir piyes oynamak |
|
268 |
General |
come into play v.
|
etkili olmak |
|
269 |
General |
play somebody a trick v.
|
oyun etmek |
|
270 |
General |
play to the crowd v.
|
tribünlere oynamak |
|
271 |
General |
play truant v.
|
dersleri kırmak |
|
272 |
General |
play a trick v.
|
azizlik etmek |
|
273 |
General |
play possum v.
|
hasta numarası yapmak |
|
274 |
General |
play the part of v.
|
rolünü oynamak |
|
275 |
General |
play with v.
|
oynaşmak |
|
276 |
General |
make play v.
|
oynatmak |
|
277 |
General |
play one's cards well v.
|
kartlarını iyi oynamak |
|
278 |
General |
play down v.
|
önemini azaltmak |
|
279 |
General |
play a prank on somebody v.
|
muziplik etmek |
|
280 |
General |
play with v.
|
ellemek |
|
281 |
General |
play ball v.
|
imece yapmak |
|
282 |
General |
play somebody false v.
|
ihanet etmek |
|
283 |
General |
play somebody for a sucker v.
|
enayi yerine koymak |
|
284 |
General |
play the fool v.
|
ahmakça davranmak |
|
285 |
General |
play out v.
|
bitirmek |
|
286 |
General |
play to v.
|
yaltaklanmak |
|
287 |
General |
play at v.
|
oynamak (çocuk dilinde) |
|
288 |
General |
play an active role in v.
|
aktif rol oynamak |
|
289 |
General |
play the tough v.
|
kabadayılık taslamak |
|
290 |
General |
play it safe v.
|
sağlama almak |
|
291 |
General |
play v.
|
çalmak (çalgı/müzik) |
|
292 |
General |
play v.
|
bahis yapmak |
|
293 |
General |
play an instrument v.
|
çalgı çalmak |
|
294 |
General |
play off against v.
|
birbirine düşürmek |
|
295 |
General |
play both ends against the middle v.
|
ikili oynamak |
|
296 |
General |
play something by ear v.
|
olayların seyrine göre hareket etmek |
|
297 |
General |
make somebody play v.
|
çaldırmak |
|
298 |
General |
play marbles v.
|
bilya oynamak |
|
299 |
General |
play false v.
|
ihanet etmek |
|
300 |
General |
play v.
|
gezdirmek |
|
301 |
General |
play snowball v.
|
kar topu oynamak |
|
302 |
General |
cause to play v.
|
oynatmak |
|
303 |
General |
play a dirty trick v.
|
alavere dalavere yapmak |
|
304 |
General |
play it safe v.
|
riske girmemek |
|
305 |
General |
play safe v.
|
riske girmemek |
|
306 |
General |
play havoc with v.
|
harap etmek |
|
307 |
General |
play smb false v.
|
ihanet etmek |
|
308 |
General |
play the deuce with v.
|
berbat etmek |
|
309 |
General |
play a joke on somebody v.
|
oyun etmek |
|
310 |
General |
not to play the game v.
|
mızıkçılık etmek |
|
311 |
General |
let somebody play v.
|
çaldırmak |
|
312 |
General |
play with one another v.
|
oynaşmak |
|
313 |
General |
play an active role v.
|
aktif olarak yer almak |
|
314 |
General |
play off v.
|
berabere kalan bir oyunu sonradan tamamlamak |
|
315 |
General |
play v.
|
sunmak |
|
316 |
General |
play defensively v.
|
defans yapmak |
|
317 |
General |
play the fool v.
|
maskaralık etmek |
|
318 |
General |
play for high stakes v.
|
büyük oynamak |
|
319 |
General |
play truant v.
|
dersi asmak |
|
320 |
General |
play ball v.
|
katılmak |
|
321 |
General |
play a joke on someone v.
|
birine şaka yapmak |
|
322 |
General |
play with v.
|
kandırmak |
|
323 |
General |
play v.
|
kımıldamak |
|
324 |
General |
play v.
|
kımıldanmak |
|
325 |
General |
play the devil's advocate v.
|
kendi görüşlerinin doğruluğunu ölçmek için karşıt görüşlerin savunmasını yapmak |
|
326 |
General |
play v.
|
tutmak |
|
327 |
General |
play a dirty trick on v.
|
kalleşlik etmek |
|
328 |
General |
play fast and loose with v.
|
çarpıtmak |
|
329 |
General |
play politics v.
|
siyasi çıkarlarına göre davranmak |
|
330 |
General |
play on v.
|
çalmaya devam etmek |
|
331 |
General |
play v.
|
eğlenmek |
|
332 |
General |
play something by ear v.
|
notasız çalmak |
|
333 |
General |
play to the grandstand v.
|
sahneye koymak |
|
334 |
General |
play pranks on smb v.
|
muziplik yapmak |
|
335 |
General |
play a joke on someone v.
|
birine oyun oynamak |
|
336 |
General |
play the fool v.
|
aptallık etmek |
|
337 |
General |
play smb for a sucker v.
|
enayi yerine koymak |
|
338 |
General |
play fast and loose with v.
|
oynamak |
|
339 |
General |
play somebody false v.
|
aldatmak |
|
340 |
General |
play truant v.
|
okulu kırmak |
|
341 |
General |
play the harlot v.
|
kahpelik etmek |
|
342 |
General |
play down v.
|
hafifsemek |
|
343 |
General |
play one's trump card v.
|
kozunu oynamak |
|
344 |
General |
play around v.
|
vakit geçirmek |
|
345 |
General |
play the fool v.
|
aptalca davranmak |
|
346 |
General |
play rough v.
|
itişip kakışmak |
|
347 |
General |
begin to play v.
|
vizyona girmek |
|
348 |
General |
play a prank on somebody v.
|
oyun oynamak |
|
349 |
General |
play up v.
|
vurgulamak |
|
350 |
General |
play trump v.
|
koz oynamak |
|
351 |
General |
play a trick v.
|
açmaz yapmak |
|
352 |
General |
play a joke on somebody v.
|
oyun oynamak |
|
353 |
General |
play ball v.
|
işbirliği yapmak |
|
354 |
General |
play a part v.
|
rol almak |
|
355 |
General |
play the game v.
|
dürüstçe hareket etmek |
|
356 |
General |
play a movie v.
|
film oynatmak |
|
357 |
General |
play up to v.
|
kuyruk sallamak |
|
358 |
General |
play a trick on somebody v.
|
oyun oynamak |
|
359 |
General |
play fast and loose with v.
|
hafife almak |
|
360 |
General |
play for time v.
|
ağırdan almak |
|
361 |
General |
play up v.
|
abartmak |
|
362 |
General |
play smb a trick v.
|
oyuna getirmek |
|
363 |
General |
play on v.
|
oynaşmak |
|
364 |
General |
play the role of v.
|
canlandırmak |
|
365 |
General |
play both ends against the middle v.
|
kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek |
|
366 |
General |
play a false note v.
|
falso yapmak |
|
367 |
General |
play out v.
|
tükenmek |
|
368 |
General |
play a trick on v.
|
azizlik etmek |
|
369 |
General |
play to v.
|
-e oynamak |
|
370 |
General |
play a dirty trick on v.
|
kancıklık etmek |
|
371 |
General |
play hooky v.
|
dersi asmak |
|
372 |
General |
play false v.
|
hilekarlık etmek |
|
373 |
General |
play someone false v.
|
birine oyun oynamak |
|
374 |
General |
play to the audience v.
|
tribünlere oynamak |
|
375 |
General |
play v.
|
sallanmak |
|
376 |
General |
play a double game v.
|
ikili oynamak |
|
377 |
General |
play upon v.
|
tutmak |
|
378 |
General |
play upon v.
|
oynamak |
|
379 |
General |
play upon v.
|
yapar gibi görünmek |
|
380 |
General |
play upon v.
|
üzerine tutmak |
|
381 |
General |
switch play v.
|
oyunun yönünü değiştirmek |
|
382 |
General |
play music v.
|
müzik icra etmek |
|
383 |
General |
play to v.
|
üzerinde durmak |
|
384 |
General |
play to v.
|
tepesini attırmak |
|
385 |
General |
play to v.
|
kızdırmak (yaramazlıkla) |
|
386 |
General |
play rex v.
|
kral gibi davranmak |
|
387 |
General |
play to v.
|
gözüne girmeye çalışmak |
|
388 |
General |
play a dirty trick on somebody v.
|
kalleşlik etmek |
|
389 |
General |
play a part in v.
|
rol oynamak |
|
390 |
General |
play truant from v.
|
okuldan kaçmak |
|
391 |
General |
play lotto v.
|
loto oynamak |
|
392 |
General |
play with the adjustment of v.
|
ayarla oynamak |
|
393 |
General |
play with the adjustment of v.
|
ayarıyla oynamak |
|
394 |
General |
play with the adjustment v.
|
ayarla oynamak |
|
395 |
General |
play with the adjustment v.
|
ayarıyla oynamak |
|
396 |
General |
play it low down v.
|
kaale almamak |
|
397 |
General |
play the victim v.
|
mağduru oynamak |
|
398 |
General |
play safe v.
|
kendini emniyete almak |
|
399 |
General |
not play guitar v.
|
gitar çalmamak |
|
400 |
General |
play a hero v.
|
kahramanlık yapmak |
|
401 |
General |
play with the adjustment v.
|
ayarlarıyla oynamak |
|
402 |
General |
play in final v.
|
final oynamak |
|
403 |
General |
play with fire v.
|
ateş ile oynamak |
|
404 |
General |
play by the rules v.
|
kurallara bağlı kalmak |
|
405 |
General |
play baglama v.
|
bağlama çalmak |
|
406 |
General |
play saz v.
|
saz çalmak |
|
407 |
General |
play with toy v.
|
oyuncakla oynamak |
|
408 |
General |
play baseball v.
|
beysbol oynamak |
|
409 |
General |
not to play by the same rules v.
|
aynı kurallara uymamak |
|
410 |
General |
play with one's feelings v.
|
hisleriyle oynamak |
|
411 |
General |
play with one's feelings v.
|
duygularıyla oynamak |
|
412 |
General |
play by ear v.
|
notasız çalmak |
|
413 |
General |
play on the road v.
|
yolda oynamak |
|
414 |
General |
play in the garden v.
|
bahçede oynamak |
|
415 |
General |
play by rules v.
|
kuralına göre oynamak |
|
416 |
General |
play an essential role v.
|
önemli rol oynamak |
|
417 |
General |
play a fundamental role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
418 |
General |
play a significant role v.
|
önemli rol oynamak |
|
419 |
General |
play a significant role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
420 |
General |
play a crucial role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
421 |
General |
play an essential role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
422 |
General |
play an important role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
423 |
General |
play an important role v.
|
önemli rol oynamak |
|
424 |
General |
play a crucial role v.
|
önemli rol oynamak |
|
425 |
General |
play a fundamental role v.
|
önemli rol oynamak |
|
426 |
General |
play hard to get v.
|
ağırdan satmak |
|
427 |
General |
play hard to get v.
|
kendini ağırdan satmak |
|
428 |
General |
breath control play v.
|
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu |
|
429 |
General |
play-act v.
|
numara yapmak |
|
430 |
General |
play up to v.
|
-e yaltaklanmak |
|
431 |
General |
play-act v.
|
rol yapmak |
|
432 |
General |
play back v.
|
(plak vb) yeniden çalmak |
|
433 |
General |
play v.
|
(su) serpmek |
|
434 |
General |
play the ponies v.
|
at yarışında bahse girmek |
|
435 |
General |
play the ponies v.
|
altılı oynamak |
|
436 |
General |
play the game by the rules v.
|
oyunu kurallarına göre oynamak |
|
437 |
General |
play the glad game v.
|
polyannacılık oynamak |
|
438 |
General |
play the game by its rules v.
|
oyunu kurallarına göre oynamak |
|
439 |
General |
play pc games v.
|
bilgisayarda oyun oynamak |
|
440 |
General |
play along with v.
|
uyum içinde olmak |
|
441 |
General |
play a role v.
|
payı olmak |
|
442 |
General |
play off v.
|
birbirine düşürmek |
|
443 |
General |
play pc games v.
|
bilgisayar oynamak |
|
444 |
General |
play a noble part v.
|
şerefli bir rol oynamak |
|
445 |
General |
play computer games v.
|
bilgisayar oynamak |
|
446 |
General |
play a part v.
|
katılmak |
|
447 |
General |
play a part v.
|
yer almak |
|
448 |
General |
play a part v.
|
rol yapmak |
|
449 |
General |
play a football match v.
|
maç yapmak |
|
450 |
General |
play a football match v.
|
maç oynamak |
|
451 |
General |
play leading role v.
|
başrol oynamak |
|
452 |
General |
play atari v.
|
atari oynamak |
|
453 |
General |
play computer game v.
|
bilgisayar oynamak |
|
454 |
General |
play computer game v.
|
bilgisayar oyunu oynamak |
|
455 |
General |
play possum v.
|
ölü taklidi yapmak |
|
456 |
General |
play computer games v.
|
bilgisayar oyunları oynamak |
|
457 |
General |
play in a tv show v.
|
dizide oynamak |
|
458 |
General |
play the tough guy v.
|
sert çocuğu oynamak |
|
459 |
General |
play a football/soccer match v.
|
futbol maçı yapmak |
|
460 |
General |
play a key role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
461 |
General |
play a key role v.
|
kilit rol oynamak |
|
462 |
General |
play a key role v.
|
kilit bir rol oynamak |
|
463 |
General |
play a game v.
|
oyun oynamak |
|
464 |
General |
play a crucial role v.
|
kritik bir rol oynamak |
|
465 |
General |
play a critical role v.
|
kritik bir rol oynamak |
|
466 |
General |
play a guitar v.
|
gitar çalmak |
|
467 |
General |
play a big role v.
|
büyük rol oynamak |
|
468 |
General |
go to play golf v.
|
golf oynamaya gitmek |
|
469 |
General |
go to play golf v.
|
golfe gitmek |
|
470 |
General |
play with a full deck v.
|
tam desteyle oynamak |
|
471 |
General |
play marco polo v.
|
marco polo oynamak |
|
472 |
General |
play piggy in the middle v.
|
ortada sıçan oynamak |
|
473 |
General |
play pig in the middle v.
|
ortada sıçan oynamak |
|
474 |
General |
play hide and seek v.
|
saklambaç oynamak |
|
475 |
General |
play again v.
|
yeniden oynamak |
|
476 |
General |
play a prank on someone v.
|
birini işletmek (tlf/şaka) |
|
477 |
General |
play again v.
|
tekrar sahalara dönmek |
|
478 |
General |
play again v.
|
tekrar oynamak |
|
479 |
General |
play the bad guy v.
|
kötü adamı oynamak |
|
480 |
General |
play the role so convincingly v.
|
rolü çok inandırıcı oynamak |
|
481 |
General |
press play v.
|
oynat tuşuna basmak |
|
482 |
General |
play cops and robbers v.
|
hırsız polis oynamak |
|
483 |
General |
play too much golf v.
|
çok fazla golf oynamak |
|
484 |
General |
play in the dirt v.
|
toprak içinde oynamak |
|
485 |
General |
play in the dirt v.
|
toprakta oynamak |
|
486 |
General |
play logo v.
|
logo oynamak |
|
487 |
General |
play the lottery v.
|
loto oynamak |
|
488 |
General |
play for v.
|
için oynamak |
|
489 |
General |
play with the numbers v.
|
sayılarla oynamak |
|
490 |
General |
play with the numbers v.
|
alacak verecek hesaplarını denkleştirmek |
|
491 |
General |
play host v.
|
ev sahipliği yapmak |
|
492 |
General |
play saxophone v.
|
saksafon çalmak |
|
493 |
General |
play cowboy v.
|
kovboyculuk oynamak |
|
494 |
General |
play in a band v.
|
bir grupta çalışmak |
|
495 |
General |
play in an orchestra v.
|
bir orkestrada çalmak |
|
496 |
General |
play something on the piano v.
|
piyanoda bir şeyler çalmak |
|
497 |
General |
play a central part v.
|
merkezi bir rol oynamak |
|
498 |
General |
play a central role v.
|
merkezi bir rol oynamak |
|
499 |
General |
play loud v.
|
sesli çalmak |
|
500 |
General |
play hooky v.
|
izinsiz olarak okula gelmemek |
|