|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
for all that zf.
|
her şeye rağmen |
|
His story may sound false, but it is true for all that.
Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir.
More Sentences
|
2 |
Genel |
for all zf.
|
karşın |
|
For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death.
Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
3 |
Konuşma Dili |
that's all for expr.
|
(bugünlük, şimdilik) bu kadar |
|
That's all for now.
Şimdilik bu kadar.
More Sentences
|
Computer |
|
4 |
Bilgisayar |
for all expr.
|
her |
|
I am also against having a uniform cofinancing rate of 20% for all three areas.
Ayrıca her üç alan için de %20'lik tek tip bir eş finansman oranına da karşıyım.
More Sentences
|
5 |
Bilgisayar |
for all users expr.
|
tüm kullanıcılar için |
|
This will help us to establish a system that is safer for all users.
Bu, tüm kullanıcılar için daha güvenli bir sistem kurmamıza yardımcı olacaktır.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
free for all i.
|
birçok kişinin karıştığı kavga |
|
7 |
Genel |
a free-for-all i.
|
mahalle kavgası |
|
8 |
Genel |
a free-for-all i.
|
birçok kişinin karıştığı kavga |
|
9 |
Genel |
a free-for-all i.
|
bar kavgası |
|
10 |
Genel |
free-for-all i.
|
herkese açık yarışma |
|
11 |
Genel |
free-for-all i.
|
bar kavgası |
|
12 |
Genel |
free-for-all i.
|
mahalle kavgası |
|
13 |
Genel |
free-for all i.
|
meydan kavgası |
|
14 |
Genel |
free-for-all i.
|
tartışma |
|
|
15 |
Genel |
a man for all seasons i.
|
her devrin adamı |
|
16 |
Genel |
that's all for now (tafn) i.
|
şimdilik bu kadar (kısaltma) |
|
17 |
Genel |
settle once and for all f.
|
kesip atmak |
|
18 |
Genel |
free for all f.
|
herkese açık yarışma |
|
19 |
Genel |
for all hell break loose f.
|
kıyamet kopmak |
|
20 |
Genel |
be all for f.
|
-e taraftar olmak |
|
21 |
Genel |
be all for f.
|
-i candan desteklemek |
|
22 |
Genel |
once and for all s.
|
ilk ve son olarak |
|
23 |
Genel |
for all the world like s.
|
tıpatıp aynı |
|
24 |
Genel |
free-for-all s.
|
herkesin katılımına açık olan |
|
25 |
Genel |
free-for-all s.
|
kaos yaratan |
|
26 |
Genel |
free-for-all s.
|
mahalle kavgasına benzeyen |
|
27 |
Genel |
free-for-all s.
|
hiçbir kurala veya kısıtlamaya uymayan |
|
28 |
Genel |
for all his talent zf.
|
tüm yeteneğine karşın |
|
29 |
Genel |
once for all zf.
|
en nihayet |
|
30 |
Genel |
once for all zf.
|
en nihayetinde |
|
31 |
Genel |
for all intents and purposes zf.
|
aslında |
|
32 |
Genel |
once and for all zf.
|
kati olarak |
|
33 |
Genel |
for all zf.
|
göre |
|
34 |
Genel |
for all intents and purposes zf.
|
esas olarak |
|
|
35 |
Genel |
once for all zf.
|
ilk ve son defa olarak |
|
36 |
Genel |
once and for all zf.
|
ilk ve son kez |
|
37 |
Genel |
once and for all zf.
|
kesin olarak |
|
38 |
Genel |
once and for all zf.
|
son olarak |
|
39 |
Genel |
once for all zf.
|
son olarak |
|
40 |
Genel |
for all the world zf.
|
bütün dünyayı verecek olsalar |
|
41 |
Genel |
for all intents and purposes zf.
|
haddi zatında |
|
42 |
Genel |
for all the world zf.
|
dünyada |
|
43 |
Genel |
once for all zf.
|
ilk ve son kez |
|
44 |
Genel |
for good and all zf.
|
temelli olarak velhasıl |
|
45 |
Genel |
for all that zf.
|
söylenen herşeye karşın |
|
46 |
Genel |
for all the world zf.
|
ne pahasına olursa olsun |
|
47 |
Genel |
once for all zf.
|
ilk ve son olarak |
|
48 |
Genel |
for all that zf.
|
bütün bunlara rağmen |
|
49 |
Genel |
for all that zf.
|
-e rağmen |
|
50 |
Genel |
for all of life's occasions zf.
|
yaşamın tüm anları için |
|
51 |
Genel |
for all zf.
|
her şeye karşın |
|
52 |
Genel |
for all that zf.
|
her şeye karşın |
|
Phrases |
|
53 |
İfadeler |
for all the world zf.
|
her ne pahasına olursa olsun |
|
54 |
İfadeler |
for all the world as if (someone or something) expr.
|
sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi |
|
55 |
İfadeler |
for all the world as if/though... expr.
|
sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi |
|
56 |
İfadeler |
for all the world like somebody/something expr.
|
sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi |
|
57 |
İfadeler |
for all the world as if (someone or something) expr.
|
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi |
|
58 |
İfadeler |
for all the world as if/though... expr.
|
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi |
|
59 |
İfadeler |
for all the world like somebody/something expr.
|
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi |
|
60 |
İfadeler |
for all (one's) (something) expr.
|
belli (olumsuz) özelliklerine ya da sorunlarına rağmen … |
|
61 |
İfadeler |
for all (one's) (something) expr.
|
(bir şeyin) tüm …larına rağmen |
|
62 |
İfadeler |
for all I know expr.
|
en son bildiğim |
|
63 |
İfadeler |
that's all we have time for expr.
|
bize ayrılan sürenin sonuna geldik |
|
64 |
İfadeler |
design for all expr.
|
herkes için tasarım |
|
65 |
İfadeler |
for readers of all ages expr.
|
her yaştan okuyucu için |
|
66 |
İfadeler |
open book for all to read expr.
|
herkese aşikar |
|
67 |
İfadeler |
open book for all to read expr.
|
herkesin gözü önünde |
|
68 |
İfadeler |
all for a good cause expr.
|
her şey iyi bir amaç uğruna |
|
69 |
İfadeler |
all the better for seeing you expr.
|
sizi gördüğüme sevindim |
|
70 |
İfadeler |
for all the good it did expr.
|
pek de işe yaramadı |
|
71 |
İfadeler |
for the good of all mankind expr.
|
tüm insanlığın iyiliği için |
|
72 |
İfadeler |
long live hell for all tyrants! expr.
|
zalimler için yaşasın cehennem! |
|
73 |
İfadeler |
for all the good it did expr.
|
umulanın (ya da umduğunun) aksine pek de bir işe yaramadı |
|
74 |
İfadeler |
once and for all expr.
|
sonunda |
|
|
75 |
İfadeler |
all for one, and one for all expr.
|
anca beraber kanca beraber |
|
76 |
İfadeler |
for all intensive purposes expr.
|
nereden bakılırsa bakılsın |
|
77 |
İfadeler |
for all intensive purposes expr.
|
hangi açıdan bakılırsa bakılırsın |
|
78 |
İfadeler |
for all intensive purposes expr.
|
esasında |
|
79 |
İfadeler |
for all intensive purposes expr.
|
aslında |
|
80 |
İfadeler |
for all intensive purposes expr.
|
haddi zatında |
|
81 |
İfadeler |
all for one, and one for all expr.
|
hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için |
|
82 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
hangi açıdan bakılırsa bakılsın |
|
83 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
nereden bakılırsa bakılsın |
|
84 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
esas olarak |
|
85 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
aslında |
|
86 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
haddi zatında |
|
87 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey hazır |
|
88 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey planlandığı gibi |
|
89 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey yolunda |
|
90 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey başlamaya hazır |
|
91 |
İfadeler |
all for one, and one for all expr.
|
hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için |
|
92 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
hangi açıdan bakılırsa bakılsın |
|
93 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
nereden bakılırsa bakılsın |
|
94 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
esas olarak |
|
95 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
aslında |
|
96 |
İfadeler |
for all intents and purposes expr.
|
haddi zatında |
|
97 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey hazır |
|
98 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey planlandığı gibi |
|
99 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey yolunda |
|
100 |
İfadeler |
all systems go (for something) expr.
|
(bir şey için) her şey başlamaya hazır |
|
Proverb |
|
101 |
Atasözü |
third time pays for all
|
üçte keramet vardır |
|
102 |
Atasözü |
third time pays for all
|
allahın hakkı üçtür |
|
Colloquial |
|
103 |
Konuşma Dili |
free-for-all i.
|
kısıtlamasız rekabet edilen iş sahası |
|
104 |
Konuşma Dili |
be all set for f.
|
bir şeye hazır olmak |
|
105 |
Konuşma Dili |
get all dressed up for someone f.
|
birisi için süslenmek |
|
106 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapacağına canı gönülden inanmak |
|
107 |
Konuşma Dili |
be all for something/for doing something f.
|
(bir şeyi) yapmak için tüm gücüyle çabalamak |
|
108 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birini ya da bir şeyi) desteklemek |
|
109 |
Konuşma Dili |
be (all) for (someone or something) f.
|
(birine veya bir şeye tam) destek vermek |
|
110 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı istemek ya da tasarlamak |
|
111 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir şeyi yapmayı çok istemek |
|
112 |
Konuşma Dili |
be (all) out for something f.
|
bir amaç uğruna çalışmak |
|
113 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
böylesi daha iyi olmak |
|
114 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
sonuçta daha iyi olmak |
|
115 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
her işte bir hayır vardır |
|
116 |
Konuşma Dili |
be (all) for the best f.
|
böylesi daha hayırlı olmak |
|
117 |
Konuşma Dili |
go all out for something f.
|
bir şey için canını dişine takmak |
|
118 |
Konuşma Dili |
go all out for something f.
|
bir şey için her yolu denemek |
|
119 |
Konuşma Dili |
go all out for something f.
|
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak |
|
120 |
Konuşma Dili |
go all out for something f.
|
bir şey için elinden geleni yapmak |
|
121 |
Konuşma Dili |
go all out for something f.
|
bir şey için tüm yolları denemek |
|
122 |
Konuşma Dili |
all the more reason for doing something expr.
|
bir şeyi yapmak için (daha) iyi bir sebep |
|
123 |
Konuşma Dili |
all for nothing expr.
|
boşu boşuna |
|
124 |
Konuşma Dili |
for all that expr.
|
buna rağmen |
|
125 |
Konuşma Dili |
for all that expr.
|
buna karşın |
|
126 |
Konuşma Dili |
all for nothing expr.
|
boşuna mı |
|
127 |
Konuşma Dili |
once and for all expr.
|
bir kalemde |
|
128 |
Konuşma Dili |
all for nothing expr.
|
boşuboşuna |
|
129 |
Konuşma Dili |
all the more reason for (doing something) expr.
|
bundan daha iyi bir neden mi olur |
|
130 |
Konuşma Dili |
all the more reason for (doing something) expr.
|
daha iyi ya |
|
131 |
Konuşma Dili |
freedom for all expr.
|
herkes için özgürlük |
|
132 |
Konuşma Dili |
for no reason at all expr.
|
hiç yoktan |
|
133 |
Konuşma Dili |
for all practical purposes expr.
|
hangi açıdan bakılırsa bakılsın |
|
134 |
Konuşma Dili |
for all intents and purposes expr.
|
hangi açıdan bakılırsa bakılsın |
|
135 |
Konuşma Dili |
once and for all expr.
|
ilk ve son |
|
136 |
Konuşma Dili |
for all practical purposes expr.
|
nereden bakılırsa bakılsın |
|
137 |
Konuşma Dili |
for all of my career expr.
|
kariyerim boyunca |
|
138 |
Konuşma Dili |
for all intents and purposes expr.
|
nereden bakılırsa bakılsın |
|
139 |
Konuşma Dili |
for all someone knows expr.
|
ne bileyim ben |
|
140 |
Konuşma Dili |
for no particular reason at all expr.
|
ortada hiçbir neden yokken |
|
141 |
Konuşma Dili |
for all that expr.
|
öyle olmasına karşın |
|
142 |
Konuşma Dili |
once and for all expr.
|
son kez |
|
143 |
Konuşma Dili |
once for all expr.
|
son olarak |
|
144 |
Konuşma Dili |
for all someone's problems expr.
|
tüm sorunlarına rağmen |
|
145 |
Konuşma Dili |
once and for all expr.
|
tek kalemde |
|
146 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
(birisi) için her şeyin sonu |
|
147 |
Konuşma Dili |
it's all right for some expr.
|
tuzu kuru |
|
148 |
Konuşma Dili |
it’s all right for some expr.
|
ne yapılsa boşuna |
|
149 |
Konuşma Dili |
that's all for someone expr.
|
yolun sonuna geldin |
|
150 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
yolun sonu göründü |
|
151 |
Konuşma Dili |
it's all right for some expr.
|
(birisinin) tuzu kuru nasıl olsa |
|
152 |
Konuşma Dili |
it’s all right for some expr.
|
artık her şey bitti |
|
153 |
Konuşma Dili |
that's all for someone expr.
|
daha yapabileceğin bir şey yok |
|
154 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
her şey bitti |
|
155 |
Konuşma Dili |
it's all right for some expr.
|
bazıları şanslı doğar |
|
156 |
Konuşma Dili |
it’s all right for some expr.
|
ne yapılsa sonuç değişmez |
|
157 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
ölmek üzere |
|
158 |
Konuşma Dili |
it’s all right for some expr.
|
ağzınla kuş tutsan nafile |
|
159 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
ruhunu teslim etmek üzere |
|
160 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
çoktan ölmüş |
|
161 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
işin bitti |
|
162 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
işin bitik |
|
163 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
ayvayı yedin |
|
164 |
Konuşma Dili |
it's all over for (someone) expr.
|
gününü görürsün |
|
165 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
tamamen (birinden/bir şeyden) yana |
|
166 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
tamamen (biri/bir şey) taraftarı |
|
167 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) yüzde yüz destekleyen |
|
168 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
için daha iyi bir sebep |
|
169 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
için daha iyi bir neden |
|
170 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
daha iyi ya |
|
171 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama… |
|
172 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama… |
|
173 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel de… |
|
174 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş da... |
|
175 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama… |
|
176 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama… |
|
177 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel de… |
|
178 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş da... |
|
179 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
tamamen (birinden/bir şeyden) yana |
|
180 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
tamamen (biri/bir şey) taraftarı |
|
181 |
Konuşma Dili |
all for (someone or something) expr.
|
(birini/bir şeyi) yüzde yüz destekleyen |
|
182 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
için daha iyi bir sebep |
|
183 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
için daha iyi bir neden |
|
184 |
Konuşma Dili |
all the more reason for expr.
|
daha iyi ya |
|
185 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama… |
|
186 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama… |
|
187 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel de… |
|
188 |
Konuşma Dili |
all very well (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş da... |
|
189 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama… |
|
190 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama… |
|
191 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi güzel de… |
|
192 |
Konuşma Dili |
all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.
|
(birinin bir şey yapması) iyi hoş da... |
|
193 |
Konuşma Dili |
for all (one) cares expr.
|
hiç umurunda değil |
|
194 |
Konuşma Dili |
for all (one) cares expr.
|
sanki umurundaydı |
|
195 |
Konuşma Dili |
for all (one) cares expr.
|
vız gelir |
|
196 |
Konuşma Dili |
for all (one) cares expr.
|
(birini) ilgilendirmez |
|
197 |
Konuşma Dili |
for all (one) knows expr.
|
(birinin) bildiği kadarıyla |
|
198 |
Konuşma Dili |
for all (one) knows expr.
|
(birinin) bildiğine göre |
|
199 |
Konuşma Dili |
for all I care expr.
|
hiç umurumda değil |
|
200 |
Konuşma Dili |
for all I care expr.
|
sanki umurumdaydı |
|
201 |
Konuşma Dili |
for all I care expr.
|
bana vız gelir |
|
202 |
Konuşma Dili |
for all I care expr.
|
beni ilgilendirmez |
|
203 |
Konuşma Dili |
for all I know expr.
|
bildiğim kadarıyla |
|
204 |
Konuşma Dili |
for all I know expr.
|
bildiğime göre |
|
205 |
Konuşma Dili |
for all is worth expr.
|
gücü yettiğince |
|
206 |
Konuşma Dili |
for all is worth expr.
|
elinden geldiğince |
|
207 |
Konuşma Dili |
for all is worth expr.
|
her şeyiyle |
|
208 |
Konuşma Dili |
for all is worth expr.
|
canla başla |
|
209 |
Konuşma Dili |
for all problems expr.
|
tüm sorunlara rağmen |
|
210 |
Konuşma Dili |
for all someone is worth expr.
|
gücü yettiğince |
|
211 |
Konuşma Dili |
for all someone is worth expr.
|
elinden geldiğince |
|
212 |
Konuşma Dili |
for all someone is worth expr.
|
her şeyiyle |
|
213 |
Konuşma Dili |
for all someone is worth expr.
|
canla başla |
|
214 |
Konuşma Dili |
for all to see expr.
|
açık seçik şekilde |
|
215 |
Konuşma Dili |
for all to see expr.
|
herkesin önünde |
|
216 |
Konuşma Dili |
for all to see expr.
|
ele güne karşı |
|
217 |
Konuşma Dili |
for all to see expr.
|
herkesin gözü önünde |
|
218 |
Konuşma Dili |
for all to see expr.
|
ulu orta |
|
219 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
-e karşın |
|
220 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
'-e rağmen |
|
221 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
… olduğu halde |
|
222 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
hiç de |
|
223 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
çok da |
|
224 |
Konuşma Dili |
for all... expr.
|
sanki (umurumda) |
|
225 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) için her şeyin sonu |
|
226 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) ölmek üzere |
|
227 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) için yolun sonu |
|
228 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) için her şey bitti |
|
229 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) için artık çok geç |
|
230 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) ruhunu teslim etmek üzere |
|
231 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(birinin) işi bitti |
|
232 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) ayvayı yedi |
|
233 |
Konuşma Dili |
it's all over for (one) expr.
|
(biri) gününü görecek |
|
234 |
Konuşma Dili |
that's all for (someone or something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) sonu |
|
235 |
Konuşma Dili |
that's all for (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) için her şey bitti |
|
236 |
Konuşma Dili |
that's all for (someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) için yolun sonu |
|
237 |
Konuşma Dili |
that's all for (someone or something) expr.
|
söyleyeceklerim/anlatacaklarım bu kadar |
|
238 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
yettin artık! |
|
239 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
senin suyun ısındı artık! |
|
240 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
sabrımı taşırdın artık! |
|
241 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
yettin artık! |
|
242 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
senin suyun ısındı artık! |
|
243 |
Konuşma Dili |
all right for you! exclam.
|
sabrımı taşırdın artık! |
|
244 |
Konuşma Dili |
for no reason at all
|
yoktan yere |
|
Idioms |
|
245 |
Deyim |
a woman for all seasons i.
|
on parmağında on marifet kadın |
|
246 |
Deyim |
a woman for all seasons i.
|
birçok alanda başarılı olan kadın |
|
247 |
Deyim |
free-for-all i.
|
ağız dalaşı |
|
248 |
Deyim |
a free-for-all i.
|
herkesin müdahil olduğu sorun/durum |
|
249 |
Deyim |
a man for all seasons i.
|
birçok alanda başarılı olan kimse |
|
250 |
Deyim |
free-for-all i.
|
curcuna |
|
251 |
Deyim |
free-for-all i.
|
kaos |
|
252 |
Deyim |
free-for-all i.
|
karmaşa |
|
253 |
Deyim |
(all) for someone or something f.
|
yürekten desteklemek |
|
254 |
Deyim |
(all) for someone or something f.
|
taraftarı olmak |
|
255 |
Deyim |
(all) for someone or something f.
|
destekçisi olmak |
|
256 |
Deyim |
(all) for someone or something f.
|
candan desteklemek |
|
257 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olacak/yapacak gibi görünmek |
|
258 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmaya/yapmaya (tamamen/tümüyle/hepsi) hazır/aday olmak |
|
259 |
Deyim |
be(all) set (for something) f.
|
olmak/yapmak üzere olmak |
|
260 |
Deyim |
all dressed up with nowhere to go completely ready for something f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
261 |
Deyim |
go all out (for) f.
|
elinden geleni yapmak |
|
262 |
Deyim |
play it for all it's worth f.
|
sakatlık/hastalık gibi durumları istismar etmek |
|
263 |
Deyim |
milk (something) for all (something) is worth f.
|
bir şeyi sonuna kadar kullanmak |
|
264 |
Deyim |
milk (something) for all (something) is worth f.
|
iliğini kurutmak |
|
265 |
Deyim |
milk (something) for all (something) is worth f.
|
sömürmek |
|
266 |
Deyim |
milk (something) for all (something) is worth f.
|
etinden, sütünden, kılından, tüyünden yararlanmak |
|
267 |
Deyim |
play it for all it's worth f.
|
bir engel ya da hastalığı durumu suiistimal etmek için kullanmak |
|
268 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) hazır olmak |
|
269 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
270 |
Deyim |
look (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) görünmek |
|
271 |
Deyim |
look (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
272 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
yırtık pırtık olmak |
|
273 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
yıpranmış olmak |
|
274 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
eskimiş olmak |
|
275 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
eski püskü olmak |
|
276 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
paralanmış/hırpalanmış olmak |
|
277 |
Deyim |
be all the worse for wear f.
|
perişan olmak |
|
278 |
Deyim |
be (all) for a good cause f.
|
iyi bir amaç için olmak |
|
279 |
Deyim |
be (all) for a good cause f.
|
iyi bir amaca hizmet etmek |
|
280 |
Deyim |
be (all) for a good cause f.
|
hayırsever/hayırlı bir amaca hizmet etmek |
|
281 |
Deyim |
be (all) for a good cause f.
|
yapmaya değer olmak |
|
282 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeye/bir şeyi yapmaya) hazır olmak |
|
283 |
Deyim |
be (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
284 |
Deyim |
look (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeye/bir şeyi yapmaya) hazır görünmek |
|
285 |
Deyim |
look (all) set (for something/to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) üzere olmak |
|
286 |
Deyim |
do something for all you are worth f.
|
bir şeyi tüm gücüyle yapmak |
|
287 |
Deyim |
do something for all you are worth f.
|
bir şeyi elinden gelen en iyi şekilde yapmak |
|
288 |
Deyim |
do something for all you are worth f.
|
bir şeyi kendini yırtarak yapmak |
|
289 |
Deyim |
look for all the world like f.
|
tıpatıp aynı olmak |
|
290 |
Deyim |
look for all the world like f.
|
tıpatıp benzemek |
|
291 |
Deyim |
look for all the world like f.
|
sanki bir kopyası olmak |
|
292 |
Deyim |
look for all the world like f.
|
bire bir benzemek/aynı olmak |
|
293 |
Deyim |
look for all the world like (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak |
|
294 |
Deyim |
look for all the world like (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) tıpatıp benzemek |
|
295 |
Deyim |
look for all the world like (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) sanki bir kopyası olmak |
|
296 |
Deyim |
look for all the world like (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bire bir benzemek/aynı olmak |
|
297 |
Deyim |
play (something) for all (something) is worth f.
|
(bir şeyi) sonuna kadar kullanmak |
|
298 |
Deyim |
play (something) for all (something) is worth f.
|
(bir şeyi) gittiği yere kadar kullanmak |
|
299 |
Deyim |
play (something) for all (something) is worth f.
|
(bir şeyden) sonuna kadar faydalanmak/istifade etmek |
|
300 |
Deyim |
play (something) for all (something) is worth f.
|
(bir şeyi) gittiği yere kadar değerlendirmek |
|
301 |
Deyim |
wouldn't do (something) for all the tea in china f.
|
dünyaları verseler (bir şey) yapmamak |
|
302 |
Deyim |
wouldn't do (something) for all the tea in china f.
|
hiçbir surette (bir şey) yapmamak |
|
303 |
Deyim |
wouldn't do (something) for all the tea in china f.
|
kat'iyen (bir şey) yapmamak |
|
304 |
Deyim |
(all) the better for something s.
|
bir şey için mutlu olmuş |
|
305 |
Deyim |
(all) the better for something s.
|
bir şeye sevinmiş |
|
306 |
Deyim |
(all) the better for something s.
|
bir şey iyi olmuş/gelmiş |
|
307 |
Deyim |
(all) the better for something s.
|
bir şey yapmak iyi gelmiş |
|
308 |
Deyim |
(all) the better for something s.
|
bir şey yapmak faydalı olmuş |
|
309 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
eskimiş |
|
310 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
yırtık pırtık |
|
311 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
yıpranmış |
|
312 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
eski püskü |
|
313 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
paralanmış |
|
314 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
eskimiş |
|
315 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
yırtık pırtık |
|
316 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
yıpranmış |
|
317 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
eski püskü |
|
318 |
Deyim |
all the worse for wear s.
|
paralanmış |
|
319 |
Deyim |
all right for you expr.
|
görürsün sen! |
|
320 |
Deyim |
all right for you expr.
|
görürsün gününü! |
|
321 |
Deyim |
all right for you expr.
|
yaptıkların yetti! |
|
322 |
Deyim |
all right for you expr.
|
yeter ama artık! |
|
323 |
Deyim |
all right for you expr.
|
yetti ama! |
|
324 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
açık seçik şekilde |
|
325 |
Deyim |
for all one's trouble expr.
|
bütün çabalarına rağmen |
|
326 |
Deyim |
for all it's worth expr.
|
bir değeri var mı bilmiyorum ama |
|
327 |
Deyim |
all for naught expr.
|
beyhude (yere) |
|
328 |
Deyim |
all for the best expr.
|
böylesi daha iyi |
|
329 |
Deyim |
all for naught expr.
|
boşuna |
|
330 |
Deyim |
all for naught expr.
|
boşu boşuna |
|
331 |
Deyim |
all for naught expr.
|
boş yere |
|
332 |
Deyim |
all for naught expr.
|
beyhude (yere) |
|
333 |
Deyim |
i'm all for it! expr.
|
ben varım |
|
334 |
Deyim |
for good and all expr.
|
bütün bütün |
|
335 |
Deyim |
all for naught expr.
|
boşuna/boşu boşuna |
|
336 |
Deyim |
for all one's trouble expr.
|
çektiği bütün zahmete karşın |
|
337 |
Deyim |
for all the world expr.
|
dünyayı verseler (olmaz) |
|
338 |
Deyim |
not for all the tea in china expr.
|
dünyaları verseler |
|
339 |
Deyim |
for all the world expr.
|
dünyada (olmaz) |
|
340 |
Deyim |
would not do something for all the tea in China expr.
|
dünyaları verseler |
|
341 |
Deyim |
for good and all expr.
|
daima |
|
342 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
ele güne karşı |
|
343 |
Deyim |
for good and all expr.
|
gerçekten |
|
344 |
Deyim |
for good and all expr.
|
her zaman |
|
345 |
Deyim |
for all (one) is worth expr.
|
elinden geldiğince |
|
346 |
Deyim |
would not do something for all the tea in China expr.
|
hiçbir surette |
|
347 |
Deyim |
for all the world expr.
|
hiçbir surette |
|
348 |
Deyim |
for all (one) is worth expr.
|
gücü yetene kadar |
|
349 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
herkesin önünde |
|
350 |
Deyim |
all for the best expr.
|
her işte bir hayır vardır |
|
351 |
Deyim |
for all I care expr.
|
hiç umurumda değil |
|
352 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
herkesin gözü önünde |
|
353 |
Deyim |
for good and all expr.
|
netice olarak |
|
354 |
Deyim |
would not do something for all the tea in China expr.
|
kat'iyen |
|
355 |
Deyim |
for good and all expr.
|
sürekli |
|
356 |
Deyim |
for all (one) is worth expr.
|
sonuna kadar |
|
357 |
Deyim |
for all the world like expr.
|
sanki bir kopyası |
|
358 |
Deyim |
for all it's worth expr.
|
söylemenin bir faydası olur mu bilmem ama |
|
359 |
Deyim |
for good and all expr.
|
sürekli olarak |
|
360 |
Deyim |
for all I care expr.
|
sanki umurumdaydı |
|
361 |
Deyim |
for good and all expr.
|
sonsuza kadar |
|
362 |
Deyim |
for all the world like expr.
|
tıpatıp |
|
363 |
Deyim |
for all one's trouble expr.
|
tüm zahmetlerine rağmen |
|
364 |
Deyim |
for good and all expr.
|
tamamen |
|
365 |
Deyim |
for good and all expr.
|
tamamiyle |
|
366 |
Deyim |
for good and all expr.
|
temelli olarak |
|
367 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
tüm dünya görsün diye |
|
368 |
Deyim |
for good and all expr.
|
temelli |
|
369 |
Deyim |
for good and all expr.
|
velhasıl |
|
370 |
Deyim |
for all the world to see expr.
|
ulu orta |
|
371 |
Deyim |
all the better for expr.
|
bir şey sonucunda daha iyi hale gelmiş |
|
372 |
Deyim |
for all the world as though (someone or something) expr.
|
sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi |
|
373 |
Deyim |
for all the world as though (someone or something) expr.
|
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi |
|
374 |
Deyim |
one for all, (and) all for one expr.
|
anca beraber kanca beraber |
|
375 |
Deyim |
one for all, (and) all for one expr.
|
birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için |
|
376 |
Deyim |
so long, and thanks for all the fish expr.
|
elveda |
|
377 |
Deyim |
so long, and thanks for all the fish expr.
|
hoşça kal |
|
378 |
Deyim |
so long, and thanks for all the fish expr.
|
hoşça kalın |
|
379 |
Deyim |
so long, and thanks for all the fish expr.
|
hoşça kalın ve her şey için teşekkürler |
|
Speaking |
|
380 |
Konuşma |
that's all for today expr.
|
bugünlük bu kadar |
|
381 |
Konuşma |
I know how hard you worked for all of this expr.
|
bütün bunlar için ne kadar çok çalıştığını biliyorum |
|
382 |
Konuşma |
for all I know expr.
|
bildiğime göre |
|
383 |
Konuşma |
for all I know expr.
|
bildiğim kadarıyla |
|
384 |
Konuşma |
for all that I know expr.
|
bununla beraber |
|
385 |
Konuşma |
tops it all for me expr.
|
bana yeter de artar bile |
|
386 |
Konuşma |
for all that I know expr.
|
bana kalırsa |
|
387 |
Konuşma |
for all I know expr.
|
bilebildiğim kadar |
|
388 |
Konuşma |
for all I care expr.
|
bana sorarsan |
|
389 |
Konuşma |
for all I care expr.
|
bana kalırsa |
|
390 |
Konuşma |
it's good for all of us expr.
|
bu hepimiz için çok iyi |
|
391 |
Konuşma |
it's a sad day for all of us expr.
|
bu hepimiz için üzücü bir gün |
|
392 |
Konuşma |
for all I know expr.
|
belki de |
|
393 |
Konuşma |
I can't wait for you all day expr.
|
bütün gün seni bekleyemem |
|
394 |
Konuşma |
one for all, all for one expr.
|
birimiz hepimiz hepimiz birimiz için |
|
395 |
Konuşma |
all-for-one expr.
|
hepimiz birimiz için |
|
396 |
Konuşma |
for all of you expr.
|
hepiniz için |
|
397 |
Konuşma |
it's the worst time of the year for all of us expr.
|
hepimiz için yılın en kötü zamanıdır |
|
398 |
Konuşma |
all the stuff I studied for came up expr.
|
hepsi çalıştığım yerlerden geldi |
|
399 |
Konuşma |
for all that I know expr.
|
her şeye rağmen |
|
400 |
Konuşma |
do what's best for all of us expr.
|
hepimiz için en iyi olanı yap |
|
401 |
Konuşma |
for all that I know expr.
|
hepsine rağmen |
|
402 |
Konuşma |
do what's best for all of us expr.
|
hepimiz için en iyisini yap |
|
403 |
Konuşma |
for all I know expr.
|
kim bilir |
|
404 |
Konuşma |
I've been looking all over for you expr.
|
köşe bucak seni arıyordum |
|
405 |
Konuşma |
what are you all shy for? expr.
|
ne diye utanıyorsunuz ki? |
|
406 |
Konuşma |
after all I've done for you expr.
|
sizin için onca yaptığım şeyden sonra |
|
407 |
Konuşma |
after all I've done for you expr.
|
sizin için yaptığım onca şeyden sonra |
|
408 |
Konuşma |
after all I've done for you expr.
|
senin için onca yaptığım şeyden sonra |
|
409 |
Konuşma |
after all I've done for you expr.
|
senin için yaptığım onca şeyden sonra |
|
410 |
Konuşma |
that's all for now expr.
|
şimdilik bu kadar |
|
411 |
Konuşma |
congratulations for all of you expr.
|
tebrikler hepinize |
|
412 |
Konuşma |
I am so sorry for all of this expr.
|
tüm bunlar için özür dilerim |
|
413 |
Konuşma |
for all I care expr.
|
umurumda değil |
|
414 |
Konuşma |
for all I care expr.
|
umurumda değil |
|
415 |
Konuşma |
for all I care expr.
|
vız gelir |
|
Trade/Economic |
|
416 |
Ticaret/Ekonomi |
all present and accounted for expr.
|
herkes hazır ve nazır |
|
Law |
|
417 |
Hukuk |
body of principles for the protection of all persons under any form of detention or imprisonment i.
|
herhangi bir biçimde tutulan veya hapsedilen kişilerin korunması için prensipler bütünü |
|
Politics |
|
418 |
Siyasal |
advisory committee on the european year of equal opportunities for all i.
|
avrupa herkes için eşit fırsatlar yılı danışma komitesi |
|
Computer |
|
419 |
Bilgisayar |
free for all expr.
|
(bilgisayar oyunlarında) herkes tek |
|
Astronomy |
|
420 |
Gökbilim |
all sky automated survey for supernovae (asas-sn) i.
|
tüm göğü kapsayan otonom süpernova araştırması |
|
Slang |
|
421 |
Argo |
do fuck all and get paid for it! f.
|
oturduğu yerden para kazanmak |
|
422 |
Argo |
once and for all expr.
|
kesin olarak |
|
Star Wars |
|
423 |
Star Wars |
liberty for all i.
|
herkes için özgürlük |
|