|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
draw i.
|
çekiliş |
|
The prize draw will take place on the last day of the fair.
Ödül çekilişi fuarın son günü yapılacaktır.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
draw f.
|
çekmek |
|
I have drawn your attention to this on several occasions in this House.
Bu Mecliste birçok kez bu konuya dikkatinizi çektim.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
draw f.
|
çizmek |
|
Secondly, we had to draw a dividing line between infrastructure and superstructure.
İkinci olarak, altyapı ve üstyapı arasında bir ayrım çizgisi çizmek zorundaydık.
More Sentences
|
General |
|
4 |
Genel |
draw i.
|
berabere kalma |
|
This morning a vote took place which the electronic system recorded as a draw of 273 votes to 273 votes.
Bu sabah yapılan oylamada elektronik sistem 273'e karşı 273 oyla berabere kalındığını kaydetmiştir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
draw i.
|
kura |
|
Components were selected by draw.
Bileşenler kura yoluyla seçilmiştir.
More Sentences
|
6 |
Genel |
draw i.
|
berabere |
|
Their first game ended in a draw.
İlk oyunları berabere bitti.
More Sentences
|
7 |
Genel |
draw i.
|
ilgi odağı |
|
The statue was an excellent draw for tourists.
Heykel turistler için mükemmel bir ilgi odağı olmuştur.
More Sentences
|
8 |
Genel |
draw i.
|
nefes çekme |
|
The old man took a draw from his pipe and gazed out the window.
Yaşlı adam piposundan bir nefes çekti ve pencereden dışarı baktı.
More Sentences
|
9 |
Genel |
draw f.
|
almak |
|
His new album drew significant praise from fans.
Yeni albümü hayranlarından büyük övgü aldı.
More Sentences
|
10 |
Genel |
draw f.
|
perde çekmek |
|
We must draw a veil over the matter, so to speak, in any case, and remember what it is we are actually discussing.
Tabiri caizse her halükarda meselenin üzerine bir perde çekmeli ve aslında neyi tartıştığımızı hatırlamalıyız.
More Sentences
|
11 |
Genel |
draw f.
|
resim yapmak |
|
I liked to draw.
Resim yapmayı severdim.
More Sentences
|
12 |
Genel |
draw f.
|
silah çekmek |
|
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first.
O silahı çekmeden tatlım, ilkin öbürünü kılıfına koymak isteyebilirsin.
More Sentences
|
13 |
Genel |
draw f.
|
yaklaşmak |
|
The nearer the elections draw, the greater are the opportunities for the Council to diminish certain positions.
Seçimler yaklaştıkça Konseyin bazı pozisyonları azaltması için daha büyük fırsatlar ortaya çıkacaktır.
More Sentences
|
14 |
Genel |
draw f.
|
demlemek |
|
Let the tea draw for ten minutes.
Çay on dakika demlensin.
More Sentences
|
15 |
Genel |
draw f.
|
çizmek |
|
Where will the Commission draw the line?
Komisyon sınırı nerede çizecek?
More Sentences
|
16 |
Genel |
draw f.
|
(gerçeği) söyletmek |
|
She succeeded in drawing the truth from him.
Ona gerçeği söyletmeyi başardı.
More Sentences
|
17 |
Genel |
draw f.
|
sonuç çıkarmak |
|
I should like to use the time left to draw a few general conclusions.
Kalan süreyi birkaç genel sonuç çıkarmak için kullanmak istiyorum.
More Sentences
|
18 |
Genel |
draw f.
|
sonucuna varmak |
|
Just over a week after the accident it is still too early to draw any conclusions.
Kazanın üzerinden henüz bir hafta geçmesine rağmen herhangi bir sonuca varmak için henüz çok erken.
More Sentences
|
19 |
Genel |
draw f.
|
(sıvı) akmak |
|
The small dog bit Tom's hand and drew a little blood.
Küçük köpek Tom'un elini ısırdı ve biraz kan aktı.
More Sentences
|
20 |
Genel |
draw f.
|
resim çizmek |
|
I found the kids drawing on the living room walls.
Çocukları oturma odasının duvarlarına resim çizerken buldum.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
draw f.
|
kendine çekmek |
|
The art exhibition drew a considerable crowd.
Sanat sergisi hatırı sayılır bir kalabalığı kendine çekti.
More Sentences
|
22 |
Genel |
draw f.
|
bulmak |
|
In difficult times, I draw comfort from my family.
Zor zamanlarda ailemde teselli bulurum.
More Sentences
|
23 |
Genel |
draw f.
|
sürülmek |
|
I heard a car draw into the garage.
Garaja bir arabanın sürüldüğünü duydum.
More Sentences
|
24 |
Genel |
draw f.
|
(kenara) çekmek |
|
My father drew me aside and asked me about work.
Babam beni bir kenara çekti ve iş konusunda sorular sordu.
More Sentences
|
25 |
Genel |
draw f.
|
(hayvan) çekmek |
|
Santa Claus rides in a sleigh drawn by reindeer.
Noel Baba ren geyiklerinin çektiği bir kızakla gezmektedir.
More Sentences
|
26 |
Genel |
draw f.
|
çıkarmak |
|
He opened the trunk and drew out a box.
Bagajı açarak içinden bir kutu çıkardı.
More Sentences
|
27 |
Genel |
draw f.
|
(hesaptan) para çekmek |
|
I drew enough money from the ATM to pay for both of us.
ATM'den ikimize de yetecek kadar para çektim.
More Sentences
|
28 |
Genel |
draw f.
|
(aylık) almak |
|
I have to be 65 before I can start drawing my pension.
Emekli maaşımı almaya başlamam için 65 yaşına gelmem gerekiyor.
More Sentences
|
29 |
Genel |
draw f.
|
(hava) çekmek |
|
He stepped outside and drew fresh air into his lungs.
Dışarı çıktı ve temiz havayı ciğerlerine çekti.
More Sentences
|
30 |
Genel |
draw f.
|
(kura) çekmek |
|
The host of the show will draw the winning number.
Programın sunucusu kazanan numarayı çekecek.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
31 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
hazırlamak |
|
The Convention must take this into account when drawing up the Union's Treaty.
Konvansiyon, Birlik Antlaşmasını hazırlarken bunu göz önünde bulundurmalıdır.
More Sentences
|
Computer |
|
32 |
Bilgisayar |
draw expr.
|
çiz |
|
Draw me the Pareto curve.
Bana Pareto eğrisini çiz.
More Sentences
|
Hunting |
|
33 |
Silah/Atıcılık |
draw f.
|
tabancayı çekmek |
|
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first.
O tabancayı çekmeden önce tatlım, diğerini kılıfına koymak isteyebilirsin.
More Sentences
|
Common Usage |
|
34 |
Yaygın Kullanım |
draw i.
|
çekiş |
|
35 |
Yaygın Kullanım |
draw i.
|
berabere biten oyun |
|
36 |
Yaygın Kullanım |
draw i.
|
çekme |
|
37 |
Yaygın Kullanım |
draw i.
|
çekim |
|
38 |
Yaygın Kullanım |
draw f.
|
karalamak |
|
General |
|
39 |
Genel |
draw i.
|
ilgi çeken kimse |
|
40 |
Genel |
draw i.
|
ilgi çekici şey |
|
|
41 |
Genel |
draw i.
|
ilgi çeken olay |
|
42 |
Genel |
draw i.
|
çekicilik |
|
43 |
Genel |
draw i.
|
cazibe |
|
44 |
Genel |
draw i.
|
çekme (silah) |
|
45 |
Genel |
draw i.
|
çeki |
|
46 |
Genel |
draw i.
|
beraberlik |
|
47 |
Genel |
draw i.
|
nefes |
|
48 |
Genel |
draw i.
|
çekiliş (piyangoda) |
|
49 |
Genel |
draw i.
|
yem |
|
50 |
Genel |
draw i.
|
kura çekimi |
|
51 |
Genel |
draw i.
|
bilardoda çektirme |
|
52 |
Genel |
draw i.
|
bilardoda geri çektirme |
|
53 |
Genel |
draw i.
|
(desteden kart) çekme |
|
54 |
Genel |
draw i.
|
dudaklarla içe çekerek emme |
|
55 |
Genel |
draw i.
|
çeki hayvanlarının çekme güçlerinin standart koşullar altında test edildiği bir yarışma |
|
56 |
Genel |
draw f.
|
teşvik etmek |
|
57 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (para) |
|
58 |
Genel |
draw f.
|
devam etmek |
|
59 |
Genel |
draw f.
|
yük çekmek |
|
60 |
Genel |
draw f.
|
berabere kalmak |
|
61 |
Genel |
draw f.
|
kazanmak |
|
62 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (dikkat/ilgi) |
|
63 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (baca) |
|
64 |
Genel |
draw f.
|
konuşturmak |
|
65 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (su) |
|
66 |
Genel |
draw f.
|
sorguya çekmek |
|
67 |
Genel |
draw f.
|
ikna etmek |
|
68 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (perdeyi) |
|
69 |
Genel |
draw f.
|
kura çekmek |
|
70 |
Genel |
draw f.
|
yazmak |
|
71 |
Genel |
draw f.
|
fıçıdan çekmek |
|
72 |
Genel |
draw f.
|
kapamak |
|
73 |
Genel |
draw f.
|
haddelemek (madeni) |
|
74 |
Genel |
draw f.
|
keşide etmek |
|
75 |
Genel |
draw f.
|
sürüklemek |
|
76 |
Genel |
draw f.
|
çekmek (silah) |
|
77 |
Genel |
draw f.
|
düzenlemek |
|
78 |
Genel |
draw f.
|
cezbetmek |
|
79 |
Genel |
draw f.
|
getirmek (faiz) |
|
80 |
Genel |
draw f.
|
yapmak |
|
|
81 |
Genel |
draw f.
|
içine çekmek (hava/sıvı vb'ni) |
|
82 |
Genel |
draw f.
|
söyletmek |
|
83 |
Genel |
draw f.
|
germek |
|
84 |
Genel |
draw f.
|
resmetmek |
|
85 |
Genel |
draw f.
|
emmek |
|
86 |
Genel |
draw f.
|
taslağını çizmek |
|
87 |
Genel |
draw f.
|
resmini yapmak |
|
88 |
Genel |
draw f.
|
çekip çıkarmak |
|
89 |
Genel |
draw f.
|
(oyun) berabere kalmak |
|
90 |
Genel |
draw f.
|
uzatmak |
|
91 |
Genel |
draw f.
|
germek (yay) |
|
92 |
Genel |
draw f.
|
davranmak (silaha) |
|
93 |
Genel |
draw f.
|
silahına davranmak |
|
94 |
Genel |
draw f.
|
(çay) demleyerek hazırlamak |
|
95 |
Genel |
draw f.
|
el arabası, vagon ile (yük) çekmek |
|
96 |
Genel |
draw f.
|
(suçluyu) infaz yerine sürükleyerek götürmek |
|
97 |
Genel |
draw f.
|
(yelken, asma köprü) çekerek hareket ettirmek |
|
98 |
Genel |
draw f.
|
(masa örtüsünü) toplamak |
|
99 |
Genel |
draw f.
|
ocak, şömine vb.den (kömürü) çıkarmak |
|
100 |
Genel |
draw f.
|
(ocak, şömine) ateşi söndürmek |
|
101 |
Genel |
draw f.
|
(birini) yönlendirerek hareket ettirmek |
|
102 |
Genel |
draw f.
|
(belirli bir gruptan, bölgeden) bir araya getirmek |
|
103 |
Genel |
draw f.
|
(bir davranışa) yönlendirmek |
|
104 |
Genel |
draw f.
|
baştan çıkarmak |
|
105 |
Genel |
draw f.
|
kanına girmek |
|
106 |
Genel |
draw f.
|
(birini) harekete geçirmek |
|
107 |
Genel |
draw f.
|
(birinin) tepkisini çekmek |
|
108 |
Genel |
draw f.
|
piyangodan kazanmak |
|
109 |
Genel |
draw f.
|
oyunda kazanmak |
|
110 |
Genel |
draw f.
|
olayların gidişatı sırasında elde etmek |
|
111 |
Genel |
draw f.
|
(bilgi) almak |
|
112 |
Genel |
draw f.
|
(gerçeği) ortaya çıkarmak |
|
113 |
Genel |
draw f.
|
(bilgi) edinmek |
|
114 |
Genel |
draw f.
|
meydana çıkarmak |
|
115 |
Genel |
draw f.
|
elde etmek |
|
116 |
Genel |
draw f.
|
çıkarım yapmak |
|
117 |
Genel |
draw f.
|
menfaat sağlamak |
|
118 |
Genel |
draw f.
|
(birinin davranışlarına) cevaben yapmak |
|
119 |
Genel |
draw f.
|
parçalarına ayırmak |
|
120 |
Genel |
draw f.
|
kasılmak |
|
121 |
Genel |
draw f.
|
büzülmek |
|
122 |
Genel |
draw f.
|
kırışmak |
|
123 |
Genel |
draw f.
|
buruşmak |
|
124 |
Genel |
draw f.
|
şişirmek |
|
125 |
Genel |
draw f.
|
(kelimelerle) tasvir etmek |
|
126 |
Genel |
draw f.
|
formülleştirmek |
|
127 |
Genel |
draw f.
|
formül halinde ifade etmek |
|
128 |
Genel |
draw f.
|
iç organlarını çıkarmak |
|
129 |
Genel |
draw f.
|
özünü çıkarmak |
|
130 |
Genel |
draw f.
|
güvenli yerden zorla çekip çıkarmak |
|
131 |
Genel |
draw f.
|
avı (saklandığı yerden) çıkarmak |
|
132 |
Genel |
draw f.
|
av aramak |
|
133 |
Genel |
draw f.
|
avın (koku) izini sürmek |
|
134 |
Genel |
draw f.
|
(oyun, yarışma) sonucunu belirsiz bırakmak |
|
135 |
Genel |
draw f.
|
(yarışma) berabere bitirmek |
|
136 |
Genel |
draw f.
|
(su) batırıp içine çekmek |
|
137 |
Genel |
draw f.
|
(su) yüzmek için derinlik gerektirmek |
|
138 |
Genel |
draw f.
|
(tütün) eşit derecede ıslanmak |
|
139 |
Genel |
draw f.
|
(sıvı) boşalmak |
|
140 |
Genel |
draw f.
|
yükselmek |
|
141 |
Genel |
draw f.
|
(sıcak gaz) akımın olduğu bir yerde cereyan oluşması |
|
142 |
Genel |
draw f.
|
tedarik etmek |
|
143 |
Genel |
draw f.
|
gerçek sayılmak |
|
144 |
Genel |
draw s.
|
rağbet edilen |
|
145 |
Genel |
draw s.
|
berabere |
|
Irregular Verb |
|
146 |
Irregular Verb |
draw f.
|
drew - drawn |
|
Trade/Economic |
|
147 |
Ticaret/Ekonomi |
draw i.
|
düzenli veya belirli aralıklarla mevcut olan miktar |
|
148 |
Ticaret/Ekonomi |
draw i.
|
gerektiğinde para çekilebilen fon |
|
149 |
Ticaret/Ekonomi |
draw i.
|
(komisyonlu işte) işverenin işçiye gelecekteki (olası) komisyonlar için verdiği avans |
|
150 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
düzenlemek |
|
151 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
keşide etmek |
|
152 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
kaleme almak |
|
153 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
para çekmek |
|
154 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
tanzim etmek |
|
155 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
ödenmesi gereken para için yazılı talepte bulunmak |
|
156 |
Ticaret/Ekonomi |
draw f.
|
(kaynaktan) talepte bulunmak |
|
Technical |
|
157 |
Teknik |
draw i.
|
kalıptan model çıkarma |
|
158 |
Teknik |
draw i.
|
metal çekerken yapılan vuruş |
|
159 |
Teknik |
draw i.
|
eşapman kolu paletlerinin kilitleme yüzeylerine verilen açı |
|
160 |
Teknik |
draw f.
|
çeliğe su vermek |
|
161 |
Teknik |
draw f.
|
çizmek resmetmek |
|
162 |
Teknik |
draw f.
|
çekmek sürüklemek |
|
163 |
Teknik |
draw f.
|
haddeden çekmek |
|
164 |
Teknik |
draw f.
|
içine çekmek |
|
165 |
Teknik |
draw f.
|
şekil vermek |
|
166 |
Teknik |
draw f.
|
yüzmek için (belirli bir derinlik) gerektirmek |
|
167 |
Teknik |
draw f.
|
(taşı) şekillendirmek için tıraş etmek |
|
168 |
Teknik |
draw f.
|
(metali) kalıptan geçirerek veya döverek esnetmek |
|
169 |
Teknik |
draw f.
|
metal çubuğu küçülen boyutlardaki deliklerden geçirerek tel haline getirmek |
|
170 |
Teknik |
draw f.
|
(plastiği) gererek şekillendirmek |
|
171 |
Teknik |
draw f.
|
(plastik filamentleri) kalıptan çekerek şekillendirmek |
|
172 |
Teknik |
draw f.
|
yontma bıçağı kullanarak (çatı padavrasını, ispiti) şekillendirmek |
|
173 |
Teknik |
draw f.
|
(erimiş camı) bir dizi otomatik silindir üzerinden geçirerek şekillendirmek |
|
174 |
Teknik |
draw f.
|
tavlamak |
|
175 |
Teknik |
draw f.
|
menevişlemek |
|
176 |
Teknik |
draw f.
|
fitili erimiş balmumu ve giderek büyüyen delikler içinden geçirerek (mum) yapmak |
|
177 |
Teknik |
draw f.
|
(pişmiş tuğlayı) ocaktan çıkarmak |
|
Computer |
|
178 |
Bilgisayar |
draw i.
|
kağıt çekme |
|
179 |
Bilgisayar |
draw expr.
|
aç |
|
Mechanic |
|
180 |
Mekanik |
draw f.
|
(makine) güç çekmek |
|
Textile |
|
181 |
Tekstil |
draw i.
|
tahar makinesinin yaptığı dokuma deseni |
|
Construction |
|
182 |
İnşaat |
draw i.
|
asma köprünün hareketli parçası |
|
Automotive |
|
183 |
Otomotiv |
draw f.
|
içine çekmek |
|
184 |
Otomotiv |
draw f.
|
yük çekmek |
|
Marine |
|
185 |
Denizcilik |
draw i.
|
tayfa ücretinin sefer sırasında limandayken çekilebilen kısmı |
|
186 |
Denizcilik |
draw f.
|
(yelken) rüzgarla şişmek |
|
Medical |
|
187 |
Medikal |
draw f.
|
hastadan kan almak |
|
188 |
Medikal |
draw f.
|
iltihabı artırmak |
|
189 |
Medikal |
draw f.
|
istenmeyen maddeyi (vücut boşluğundan) çıkarmak |
|
190 |
Medikal |
draw f.
|
lokal konjesyona neden olmak |
|
191 |
Medikal |
draw f.
|
belirli bir noktada sıvı birikmesine neden olmak |
|
192 |
Medikal |
draw f.
|
(madde) kabarcık oluşturmak |
|
193 |
Medikal |
draw f.
|
(madde) tahriş giderici olarak etkili olmak |
|
194 |
Medikal |
draw f.
|
(lezyon) lokalize olmak |
|
195 |
Medikal |
draw f.
|
tahriş etmek |
|
196 |
Medikal |
draw f.
|
kabarcıklara neden olmak |
|
Gastronomy |
|
197 |
Mutfak |
draw i.
|
çayın aroması |
|
198 |
Mutfak |
draw i.
|
çayın sertliği |
|
Statistics |
|
199 |
İstatistik |
draw i.
|
rastgele işlem |
|
Botanic |
|
200 |
Botanik |
draw i.
|
genç sürgün |
|
201 |
Botanik |
draw i.
|
genç filiz |
|
202 |
Botanik |
draw i.
|
tatlı patateste genç sürgün |
|
203 |
Botanik |
draw i.
|
açı |
|
204 |
Botanik |
draw i.
|
koniklik |
|
205 |
Botanik |
draw i.
|
sivrileşme |
|
206 |
Botanik |
draw f.
|
(yeni yerine dikilecek fideleri) eski yerlerinden sökmek |
|
207 |
Botanik |
draw f.
|
(ışık yetersizliği nedeniyle) bitkinin cılızlaşıp solmasına neden olmak |
|
Agriculture |
|
208 |
Tarım |
draw i.
|
tahar |
|
Breeding |
|
209 |
Hayvancılık |
draw f.
|
test veya deney için (örnek) seçmek |
|
210 |
Hayvancılık |
draw f.
|
(besi koyunu) büyük bir gruptan ayırmak |
|
211 |
Hayvancılık |
draw f.
|
(besi koyunu) diğerlerinden ayırmak |
|
Fishery |
|
212 |
Balıkçılık |
draw f.
|
ağı (gölün) içinde sürükleyerek balık tutmak |
|
Literature |
|
213 |
Edebiyat |
draw i.
|
süreli yayının belirli bir satıcıya düzenli gönderilen her bir basımının sayısı |
|
Geography |
|
214 |
Coğrafya |
draw i.
|
vadiden daha sığ veya açık olan doğal su yolu |
|
215 |
Coğrafya |
draw i.
|
kuru dere yatağı |
|
216 |
Coğrafya |
draw i.
|
sığ yataklı küçük ve doğal su yolu |
|
217 |
Coğrafya |
draw i.
|
kanal |
|
218 |
Coğrafya |
draw i.
|
oluk |
|
219 |
Coğrafya |
draw i.
|
kurumuş dere yatağı |
|
Hunting |
|
220 |
Silah/Atıcılık |
draw i.
|
gerilen yay ipinin yaya olan uzaklığı |
|
221 |
Silah/Atıcılık |
draw i.
|
yayı tamamen çekmek için gereken kuvvet |
|
222 |
Silah/Atıcılık |
draw f.
|
(av hayvanını) saklandığı yerden çıkmaya zorlamak |
|
Sport |
|
223 |
Spor |
draw i.
|
kuraya göre belirlenen yarışmacı listesi |
|
224 |
Spor |
draw i.
|
başlama vuruşu |
|
225 |
Spor |
draw i.
|
(golfte) kanca şeklinde yavaş ve kontrollü vuruş |
|
226 |
Spor |
draw i.
|
(kriket) süre bitmeden önce en az bir takımın tüm vuruşlarını tamamlayamaması |
|
227 |
Spor |
draw i.
|
(körling) başka taşa çarpmadan hedefe giden vuruş |
|
228 |
Spor |
draw i.
|
(okçuluk) atış yapmadan önce yayı geriye doğru çekme |
|
229 |
Spor |
draw f.
|
berabere kalmak |
|
230 |
Spor |
draw f.
|
(top) belirli şekilde atarak istenen yöne çekmek |
|
231 |
Spor |
draw f.
|
oyun sırasında elde etmek |
|
232 |
Spor |
draw f.
|
(bilardo) beyaz topu vurduktan sonra geri sektirmek |
|
233 |
Spor |
draw f.
|
(kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak |
|
234 |
Spor |
draw f.
|
(körling taşını) hafifçe kaydırmak |
|
Football |
|
235 |
Futbol |
draw i.
|
maçta beraberlik |
|
Card |
|
236 |
İskambil |
draw i.
|
(pokerde) desteden çekilen kart |
|
237 |
İskambil |
draw i.
|
(pokerde) kart çekme |
|
238 |
İskambil |
draw f.
|
(belirli bir kartı) oynamaya zorlamak |
|
239 |
İskambil |
draw f.
|
(eli iyileştirmek için poker kartını) rastgele olarak ve genellikle ilk bahisten sonra almak |
|
Art |
|
240 |
Sanat |
draw f.
|
dans ederken bir ayağını diğerine doğru çekmek |
|
Music |
|
241 |
Müzik |
draw i.
|
dansta ayağın yerdeyken diğerine doğru çekildiği bir hareket |
|
Archaic |
|
242 |
Eski Kullanım |
draw i.
|
gerçeği ortaya çıkarmak için tasarlanmış şey |
|
243 |
Eski Kullanım |
draw i.
|
tuzağa düşürmek için tasarlanmış şey |
|
244 |
Eski Kullanım |
draw f.
|
(mevcut ilişkiyi) sonlandırmak |
|
245 |
Eski Kullanım |
draw f.
|
(mevcut durumu) sonlandırmak |
|
246 |
Eski Kullanım |
draw f.
|
(at) yarıştan çekilmek |
|
Slang |
|
247 |
Argo |
draw i.
|
ceza evi kantin sırası |
|
British Slang |
|
248 |
İngiliz Argosu |
draw i.
|
esrar |
|
249 |
İngiliz Argosu |
draw i.
|
ot |
|
|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
draw on f.
|
yararlanmak |
|
The report draws on numerous sources of information.
Rapor, çok sayıda bilgi kaynağından yararlanmaktadır.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
draw a picture f.
|
resim çizmek |
|
Tom is drawing a picture.
Tom bir resim çiziyor.
More Sentences
|
3 |
Genel |
draw a conclusion f.
|
sonuç çıkarmak |
|
I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
More Sentences
|
4 |
Genel |
draw up f.
|
hazırlamak (kontrat/senet vb'ni) |
|
Lastly, I would like to stress that it is extremely difficult to draw up proposals.
Son olarak, teklif hazırlamanın son derece zor olduğunu vurgulamak isterim.
More Sentences
|
5 |
Genel |
draw in f.
|
kısalmak (günler) |
|
The days are drawing in.
Günler kısalıyor.
More Sentences
|
6 |
Genel |
draw back f.
|
geri çekilmek |
|
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
draw attention f.
|
dikkatleri üzerine çekmek |
|
You're drawing attention to yourself.
Dikkatleri üzerine çekiyorsun.
More Sentences
|
8 |
Genel |
draw near f.
|
yaklaşmak |
|
As it draws near, enlargement is generating a wave of reform throughout the entire Union.
Genişleme yaklaştıkça tüm Birlik genelinde bir reform dalgası yaratmaktadır.
More Sentences
|
9 |
Genel |
draw the sword f.
|
kılıç çekmek |
|
Tom drew the sword.
Tom kılıcını çekti.
More Sentences
|
10 |
Genel |
draw out f.
|
çekmek |
|
She drew out the money from the bank.
Parayı bankadan çekti.
More Sentences
|
11 |
Genel |
draw money f.
|
para çekmek |
|
From which of these two accounts do you want to draw money?
Bu iki hesabın hangisinden para çekmek istiyorsunuz?
More Sentences
|
12 |
Genel |
draw attention f.
|
dikkat çekmek |
|
According to that document, the European Council draws attention to the importance of economic cooperation.
Bu belgeye göre, Avrupa Konseyi ekonomik işbirliğinin önemine dikkat çekiyor.
More Sentences
|
13 |
Genel |
draw up f.
|
düzenlemek |
|
The lawyer drew up my will.
Avukat benim vasiyetimi düzenledi.
More Sentences
|
14 |
Genel |
draw close f.
|
yaklaşmak |
|
Albania does not do what it has to do because it has to draw closer to Europe.
Arnavutluk yapması gerekenleri yapmıyor çünkü Avrupa'ya yaklaşmak zorunda.
More Sentences
|
15 |
Genel |
draw in f.
|
nefes almak |
|
Tom drew in a deep breath.
Tom derin bir nefes aldı.
More Sentences
|
16 |
Genel |
draw on f.
|
yaklaşmak |
|
Winter is drawing on.
Kış yaklaşıyor.
More Sentences
|
17 |
Genel |
draw lots f.
|
kura çekmek |
|
Let's draw lots to decide who goes first.
Önce kimin gideceğine karar vermek için kura çekelim.
More Sentences
|
18 |
Genel |
draw up f.
|
oluşturmak |
|
Firstly, in drawing up the legislation, it is necessary to produce clear and complete rules.
İlk olarak mevzuat hazırlanırken açık ve eksiksiz kuralların oluşturulması gerekmektedir.
More Sentences
|
19 |
Genel |
draw conclusion f.
|
sonuca varmak |
|
You ought to also be able to draw conclusions at the IGC.
HAK'de de bir sonuca varabilmeniz gerekir.
More Sentences
|
20 |
Genel |
draw a circle f.
|
daire çizmek |
|
Tom drew a circle in the sand with a stick.
Tom bir çubukla kuma bir daire çizdi.
More Sentences
|
21 |
Genel |
draw the line f.
|
sınır çizmek |
|
We should draw the line between public and private affairs.
Kamu ve özel işler arasındaki sınırı çizmeliyiz.
More Sentences
|
22 |
Genel |
draw the line f.
|
sınır çizmek |
|
Sami drew the line.
Sami sınırı çizdi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
23 |
Yaygın Kullanım |
draw back f.
|
geri çekmek |
|
General |
|
24 |
Genel |
draw well i.
|
su kuyusu |
|
25 |
Genel |
goalless draw i.
|
golsüz beraberlik |
|
26 |
Genel |
sample draw i.
|
örnek çizim |
|
27 |
Genel |
draw table i.
|
açılır masa |
|
28 |
Genel |
gift draw i.
|
hediye çekilişi |
|
29 |
Genel |
prize draw i.
|
ödül çekilişi |
|
30 |
Genel |
draw back i.
|
bilardoda geri çektirme |
|
31 |
Genel |
draw back i.
|
bilardoda çektirme |
|
32 |
Genel |
ability to draw i.
|
resim çizme yeteneği |
|
33 |
Genel |
draw lots designation by lot i.
|
ad çekme |
|
34 |
Genel |
draw lots i.
|
ad çekme |
|
35 |
Genel |
picture and draw the well dry i.
|
bir kağıt oyunu |
|
36 |
Genel |
thumb ring used to draw the bow in the ottoman empire i.
|
zihgir |
|
37 |
Genel |
the draw i.
|
uyanıklık, beceri ile elde edilen avantaj |
|
38 |
Genel |
draw-cut i.
|
bıçakla açılan tek kesik |
|
39 |
Genel |
draw up f.
|
durmak |
|
40 |
Genel |
draw out f.
|
taslağını çizmek |
|
41 |
Genel |
draw away f.
|
geri çekmek |
|
42 |
Genel |
draw up alongside f.
|
yanaşmak |
|
43 |
Genel |
draw back f.
|
geri kalmak |
|
44 |
Genel |
draw up f.
|
kaleme almak |
|
45 |
Genel |
draw in f.
|
solumak |
|
46 |
Genel |
draw one's last breath f.
|
son nefesini vermek |
|
47 |
Genel |
draw back f.
|
geri almak |
|
48 |
Genel |
draw attention to f.
|
parmak basmak |
|
49 |
Genel |
draw out f.
|
çıkarmak |
|
50 |
Genel |
draw a number f.
|
tombala çekmek |
|
51 |
Genel |
draw off f.
|
saptırmak |
|
52 |
Genel |
draw down f.
|
indirmek |
|
53 |
Genel |
draw attention f.
|
ilgi çekmek |
|
54 |
Genel |
draw a lesson from f.
|
ibret almak |
|
55 |
Genel |
draw a line f.
|
çizgi çekmek |
|
56 |
Genel |
draw out f.
|
konuşturmak |
|
57 |
Genel |
draw the line f.
|
bir sınır koymak |
|
58 |
Genel |
draw somebody out f.
|
(kibarca) söyletmek |
|
59 |
Genel |
draw a cheque f.
|
çek yazmak |
|
60 |
Genel |
draw the line at f.
|
bir sınır koymak |
|
61 |
Genel |
draw back f.
|
gerilemek |
|
62 |
Genel |
draw the long bow f.
|
dozunu kaçırmak |
|
63 |
Genel |
draw a parallel between f.
|
karşılaştırmak |
|
64 |
Genel |
draw inspiration f.
|
feyzalmak |
|
65 |
Genel |
draw into f.
|
girmek |
|
66 |
Genel |
draw on f.
|
kullanmak |
|
67 |
Genel |
draw a caricature of f.
|
karikatürünü yapmak |
|
68 |
Genel |
draw the attention f.
|
göze çarpmak |
|
69 |
Genel |
draw up f.
|
ayarlamak |
|
70 |
Genel |
draw reaction f.
|
tepki çekmek |
|
71 |
Genel |
draw away f.
|
çekmek |
|
72 |
Genel |
draw attention f.
|
parmak basmak |
|
73 |
Genel |
want to draw attention f.
|
dikkat çekmek istemek |
|
74 |
Genel |
draw advantage from f.
|
istifade etmek |
|
75 |
Genel |
draw breath f.
|
ferahlamak |
|
76 |
Genel |
draw up f.
|
dikleştirmek |
|
77 |
Genel |
draw on f.
|
çekmek |
|
78 |
Genel |
do draw f.
|
fora etmek |
|
79 |
Genel |
draw on f.
|
neden olmak |
|
80 |
Genel |
draw away f.
|
kendini çekmek |
|
81 |
Genel |
draw a parallel between f.
|
benzetmek |
|
82 |
Genel |
draw near f.
|
sokulmak |
|
83 |
Genel |
draw the boundary f.
|
sınır koymak |
|
84 |
Genel |
draw information f.
|
bilgi almak |
|
85 |
Genel |
draw a ticket f.
|
kura çekmek |
|
86 |
Genel |
draw aside f.
|
kenara çekmek |
|
87 |
Genel |
draw the line at f.
|
yapmamak |
|
88 |
Genel |
draw out f.
|
görevlendirmek |
|
89 |
Genel |
draw one's last breath f.
|
dünyaya gözlerini kapamak |
|
90 |
Genel |
draw a vessel for caulking f.
|
kalafata çekmek |
|
91 |
Genel |
draw the long bow f.
|
abartmak |
|
92 |
Genel |
draw up f.
|
yetişmek |
|
93 |
Genel |
draw together f.
|
büzdürmek |
|
94 |
Genel |
draw interest f.
|
faiz getirmek |
|
95 |
Genel |
draw a breath f.
|
nefes almak |
|
96 |
Genel |
draw apart f.
|
ayrılmak |
|
97 |
Genel |
draw off f.
|
çekilmek |
|
98 |
Genel |
draw a blank f.
|
boş çıkmak (piyangoda) |
|
99 |
Genel |
draw in f.
|
ayartmak |
|
100 |
Genel |
draw with a pencil f.
|
kalemle yazmak |
|
101 |
Genel |
draw somebody out f.
|
(kibarca) konuşturmak |
|
102 |
Genel |
draw away f.
|
uzaklaşmak |
|
103 |
Genel |
draw up a report f.
|
rapor yazmak |
|
104 |
Genel |
draw up f.
|
yanaştırmak |
|
105 |
Genel |
draw a check f.
|
çek keşide etmek |
|
106 |
Genel |
draw out f.
|
uzamak |
|
107 |
Genel |
draw apart f.
|
kenara çekmek |
|
108 |
Genel |
draw one's first breath f.
|
dünyaya gelmek |
|
109 |
Genel |
draw on f.
|
giymek |
|
110 |
Genel |
draw up f.
|
sıvamak |
|
111 |
Genel |
draw near f.
|
yanaşmak |
|
112 |
Genel |
draw close f.
|
yanaşmak |
|
113 |
Genel |
cause to draw f.
|
çektirmek |
|
114 |
Genel |
draw up f.
|
arabanın durması |
|
115 |
Genel |
draw a check f.
|
çek yazmak |
|
116 |
Genel |
draw the curtain f.
|
perdeyi kapamak |
|
117 |
Genel |
draw the net f.
|
ağ çekmek |
|
118 |
Genel |
draw breath f.
|
soluk almak |
|
119 |
Genel |
draw up f.
|
yaklaşıp durmak |
|
120 |
Genel |
draw a number f.
|
kura çekmek |
|
121 |
Genel |
draw lots f.
|
adçekmek |
|
122 |
Genel |
draw something out f.
|
uzatmak |
|
123 |
Genel |
draw the longbow f.
|
atmak |
|
124 |
Genel |
draw up in someone's name f.
|
adına düzenlemek |
|
125 |
Genel |
draw water f.
|
su çekmek |
|
126 |
Genel |
draw breath f.
|
nefes almak |
|
127 |
Genel |
draw to a close f.
|
sona ermek |
|
128 |
Genel |
draw the long bow f.
|
atıp tutmak |
|
129 |
Genel |
draw away f.
|
çekilmek |
|
130 |
Genel |
draw advantage from f.
|
faydalanmak |
|
131 |
Genel |
draw all attention towards oneself f.
|
tüm dikkatleri üzerine çekmek |
|
132 |
Genel |
draw off f.
|
geri çekmek |
|
133 |
Genel |
draw a cheque f.
|
çek keşide etmek |
|
134 |
Genel |
draw away f.
|
ayrılmak |
|
135 |
Genel |
draw in f.
|
kısmak |
|
136 |
Genel |
draw on f.
|
hesap vb'nden para çekmek |
|
137 |
Genel |
draw near f.
|
yakınlaşmak |
|
138 |
Genel |
draw the line at f.
|
reddetmek |
|
139 |
Genel |
draw out f.
|
yerleştirmek |
|
140 |
Genel |
draw a blank f.
|
hava almak |
|
141 |
Genel |
draw a sigh f.
|
iç çekmek |
|
142 |
Genel |
draw ahead f.
|
yavaş yavaş öne geçmek |
|
143 |
Genel |
draw somebody out about something f.
|
konuşturmak |
|
144 |
Genel |
draw a blank f.
|
avucunu yalamak |
|
145 |
Genel |
draw on f.
|
zamanın yaklaşması |
|
146 |
Genel |
draw a lesson f.
|
ibret almak |
|
147 |
Genel |
draw somebody out about something f.
|
söyletmek |
|
148 |
Genel |
draw rein f.
|
durmak |
|
149 |
Genel |
draw out f.
|
uzatmak |
|
150 |
Genel |
draw up f.
|
tanzim etmek |
|
151 |
Genel |
draw out f.
|
açmak |
|
152 |
Genel |
draw off f.
|
boşaltmak |
|
153 |
Genel |
draw a bow at a venture f.
|
boş atıp dolu tutmak |
|
154 |
Genel |
draw a breath f.
|
ferahlamak |
|
155 |
Genel |
draw the line f.
|
reddetmek |
|
156 |
Genel |
draw up f.
|
yazmak |
|
157 |
Genel |
draw back f.
|
çekilmek |
|
158 |
Genel |
draw interest f.
|
ilgi görmek |
|
159 |
Genel |
draw out f.
|
söyletmek |
|
160 |
Genel |
draw in f.
|
aklını çelmek |
|
161 |
Genel |
draw up f.
|
yığılmak |
|
162 |
Genel |
draw a bead on f.
|
nişan almak |
|
163 |
Genel |
draw to a close f.
|
bitmek |
|
164 |
Genel |
draw up f.
|
akdetmek |
|
165 |
Genel |
draw up f.
|
kontrat imzalamak |
|
166 |
Genel |
draw into f.
|
yanaşmak |
|
167 |
Genel |
draw on f.
|
cezbetmek |
|
168 |
Genel |
draw off f.
|
çekmek |
|
169 |
Genel |
draw off f.
|
çıkarmak |
|
170 |
Genel |
draw it fine f.
|
kısa kesmek |
|
171 |
Genel |
draw one's gun f.
|
tabanca çekmek |
|
172 |
Genel |
draw up f.
|
dizmek |
|
173 |
Genel |
draw lots f.
|
ad çekmek |
|
174 |
Genel |
draw blood f.
|
kan akıtmak |
|
175 |
Genel |
draw blood f.
|
çileden çıkarmak |
|
176 |
Genel |
draw somebody into talk f.
|
lafa tutmak |
|
177 |
Genel |
draw heavy attention f.
|
yoğun ilgi görmek |
|
178 |
Genel |
draw intense interest f.
|
yoğun ilgi görmek |
|
179 |
Genel |
draw with f.
|
ile berabere kalmak (finallerde vb) |
|
180 |
Genel |
draw the audience f.
|
seyirciyi çekmek |
|
181 |
Genel |
draw an audience f.
|
seyirci çekmek |
|
182 |
Genel |
draw in one's horns f.
|
yelkenleri suya indirmek |
|
183 |
Genel |
draw goods from warehouse f.
|
depodan mal çekmek |
|
184 |
Genel |
try to draw one's attention f.
|
dikkatini çekmeye çalışmak |
|
185 |
Genel |
draw a frame for f.
|
çerçeve çizmek |
|
186 |
Genel |
draw caricature f.
|
karikatür çizmek |
|
187 |
Genel |
draw up a contract f.
|
sözleşme düzenlemek |
|
188 |
Genel |
draw up a contract f.
|
sözleşme yapmak |
|
189 |
Genel |
draw up a contract f.
|
mukavele düzenlemek |
|
190 |
Genel |
draw up an agreement f.
|
mukavele düzenlemek |
|
191 |
Genel |
draw up an agreement f.
|
sözleşme hazırlamak |
|
192 |
Genel |
draw up a contract f.
|
sözleşme düzmek |
|
193 |
Genel |
draw up an agreement f.
|
sözleşme düzenlemek |
|
194 |
Genel |
draw up an agreement f.
|
sözleşme yapmak |
|
195 |
Genel |
draw up an agreement f.
|
sözleşme düzmek |
|
196 |
Genel |
draw up a contract f.
|
sözleşme hazırlamak |
|
197 |
Genel |
draw a sword f.
|
savaş ilan etmek |
|
198 |
Genel |
draw a sword f.
|
kılıç çekmek |
|
199 |
Genel |
draw up a list f.
|
liste oluşturmak |
|
200 |
Genel |
draw up a list f.
|
liste hazırlamak |
|
201 |
Genel |
draw up a document f.
|
belge düzenlemek |
|
202 |
Genel |
draw (out) a knife f.
|
bıçak çekmek |
|
203 |
Genel |
draw up a list f.
|
liste düzenlemek |
|
204 |
Genel |
draw a project f.
|
proje çizmek |
|
205 |
Genel |
draw baton f.
|
cop çekmek |
|
206 |
Genel |
draw a knife f.
|
bıçak çizmek |
|
207 |
Genel |
draw inspiration f.
|
esin almak |
|
208 |
Genel |
draw the curtain f.
|
perdeyi çekmek |
|
209 |
Genel |
draw current f.
|
akım çekmek |
|
210 |
Genel |
draw up a budget f.
|
bütçe hazırlamak |
|
211 |
Genel |
draw tourist f.
|
turist çekmek |
|
212 |
Genel |
draw one's gun f.
|
silahını çekmek |
|
213 |
Genel |
draw up a strategy f.
|
strateji çizmek |
|
214 |
Genel |
draw up a contract f.
|
şartname hazırlamak |
|
215 |
Genel |
draw something into syringe f.
|
şırıngaya çekmek |
|
216 |
Genel |
draw up document f.
|
evrak düzenlemek |
|
217 |
Genel |
be quick on the draw f.
|
erken davranmak |
|
218 |
Genel |
draw up a plan f.
|
plan hazırlamak |
|
219 |
Genel |
draw in f.
|
istasyona girmek |
|
220 |
Genel |
draw in f.
|
kısalmak (gün) |
|
221 |
Genel |
draw in f.
|
kenara yanaşmak |
|
222 |
Genel |
draw attention f.
|
dikkatleri üzerine toplamak |
|
223 |
Genel |
draw on a cigarette f.
|
sigara çıkarmak |
|
224 |
Genel |
draw up a contract f.
|
sözleşme akdetmek |
|
225 |
Genel |
draw a plan f.
|
plan oluşturmak |
|
226 |
Genel |
draw up budget f.
|
bütçe oluşturmak |
|
227 |
Genel |
draw conclusion f.
|
sonuç çıkarmak |
|
228 |
Genel |
draw up a report f.
|
rapor düzenlemek |
|
229 |
Genel |
draw sketch f.
|
kroki çizmek |
|
230 |
Genel |
draw an analogy f.
|
benzetme yapmak |
|
231 |
Genel |
draw attention to (a point) f.
|
parmak basmak |
|
232 |
Genel |
draw a graph f.
|
grafik çizmek |
|
233 |
Genel |
draw a graph f.
|
grafik yapmak |
|
234 |
Genel |
draw the line at f.
|
bir konuda sınır koymak |
|
235 |
Genel |
draw great interest f.
|
büyük ilgi çekmek |
|
236 |
Genel |
draw great interest f.
|
büyük ilgi görmek |
|
237 |
Genel |
draw considerable interest f.
|
büyük ilgi görmek |
|
238 |
Genel |
draw considerable interest f.
|
büyük ilgi çekmek |
|
239 |
Genel |
draw a half moon f.
|
yarımay çizmek |
|
240 |
Genel |
draw up f.
|
sıralamak |
|
241 |
Genel |
draw on f.
|
duman çekmek (sigaradan) |
|
242 |
Genel |
draw away f.
|
hızla çekmek |
|
243 |
Genel |
draw on f.
|
(sigaradan) duman çekmek |
|
244 |
Genel |
draw away f.
|
uzaklaştırmak |
|
245 |
Genel |
draw on f.
|
(sigaradan) nefes çekmek |
|
246 |
Genel |
draw the line at f.
|
limit çizmek |
|
247 |
Genel |
draw on f.
|
nefes çekmek (sigaradan) |
|
248 |
Genel |
draw upon f.
|
kullanmak |
|
249 |
Genel |
draw out f.
|
yaymak |
|
250 |
Genel |
draw the line at f.
|
sınır çizmek |
|
251 |
Genel |
draw upon f.
|
yararlanmak |
|
252 |
Genel |
draw the line f.
|
limit çizmek |
|
253 |
Genel |
draw out f.
|
hesabından para çekmek |
|
254 |
Genel |
draw a rebuff f.
|
tepki çekmek |
|
255 |
Genel |
draw a rebuff f.
|
terslenmek |
|
256 |
Genel |
draw foreign capital f.
|
yabancı sermaye çekmek |
|
257 |
Genel |
draw attention to f.
|
dikkat verilmesini istemek |
|
258 |
Genel |
draw attention to f.
|
ilgiyi bir yöne çekmek istemek |
|
259 |
Genel |
draw attention to f.
|
dikkati bir yöne çekmek |
|
260 |
Genel |
draw audience f.
|
seyirci çekmek |
|
261 |
Genel |
draw audience f.
|
izleyici çekmek |
|
262 |
Genel |
draw attention f.
|
dikkati çekmek |
|
263 |
Genel |
draw a meaning (out of something) f.
|
mana çıkarmak |
|
264 |
Genel |
draw to the close f.
|
bitmek |
|
265 |
Genel |
draw up a deed f.
|
senet tanzim etmek |
|
266 |
Genel |
draw up the statement of an average f.
|
dispeçi tespit etmek |
|
267 |
Genel |
draw to the close f.
|
sona ermek |
|
268 |
Genel |
draw to the close f.
|
hitam bulmak |
|
269 |
Genel |
draw up a deed f.
|
senet düzenlemek |
|
270 |
Genel |
draw a bill f.
|
poliçe keşide etmek |
|
271 |
Genel |
draw a jury f.
|
jüri üyelerini seçmek |
|
272 |
Genel |
draw lots f.
|
kur’a çekmek |
|
273 |
Genel |
draw a correspondence f.
|
paralellik kurmak |
|
274 |
Genel |
draw an analogy f.
|
paralellik kurmak |
|
275 |
Genel |
draw a parallelism f.
|
paralellik kurmak |
|
276 |
Genel |
draw in one's belly f.
|
göbeğini çekmek |
|
277 |
Genel |
draw in one's belly f.
|
göbeğini içine çekmek |
|
278 |
Genel |
draw the attention f.
|
dikkat çekmek |
|
279 |
Genel |
draw cash f.
|
nakit çekmek |
|
280 |
Genel |
draw in f.
|
kendine çekmek |
|
281 |
Genel |
draw a distinction f.
|
iki şey arasındaki farkı belirtmek |
|
282 |
Genel |
draw one's salary f.
|
maaşını çekmek |
|
283 |
Genel |
draw one's salary f.
|
maaşını almak |
|
284 |
Genel |
draw the bow f.
|
yayı germek |
|
285 |
Genel |
draw a sketch f.
|
eskiz çizmek |
|
286 |
Genel |
draw back in horror f.
|
korkuyla geri çekilmek |
|
287 |
Genel |
draw something apart f.
|
(perde vb.) çekmek |
|
288 |
Genel |
draw heavy criticism f.
|
ağır eleştirilere maruz kalmak |
|
289 |
Genel |
draw blood f.
|
canını yakmak |
|
290 |
Genel |
draw a picture f.
|
resim yapmak |
|
291 |
Genel |
draw rein f.
|
at dizginlemek |
|
292 |
Genel |
draw something to someone's attention f.
|
bir şeyi birisinin dikkatine sunmak |
|
293 |
Genel |
draw the family together f.
|
aileyi bir araya getirmek |
|
294 |
Genel |
draw interest f.
|
ilgi çekmek |
|
295 |
Genel |
draw for something f.
|
kura çekmek |
|
296 |
Genel |
draw something forth f.
|
öne çekmek |
|
297 |
Genel |
draw one's strength from f.
|
gücünü -den almak |
|
298 |
Genel |
draw on something f.
|
bir şeyin üstüne resim vb çizmek |
|
299 |
Genel |
draw from f.
|
yararlanmak |
|
300 |
Genel |
draw together f.
|
bir araya getirmek |
|
301 |
Genel |
draw lots f.
|
çekiliş yapmak |
|
302 |
Genel |
draw a bill f.
|
senet düzenlemek |
|
303 |
Genel |
draw nigh f.
|
üzerini (üzerine) örtmek |
|
304 |
Genel |
draw rope f.
|
ip çekmek |
|
305 |
Genel |
draw a balloon f.
|
balon çizmek |
|
306 |
Genel |
draw a star f.
|
yıldız çizmek |
|
307 |
Genel |
draw a horse f.
|
bir at çizmek |
|
308 |
Genel |
draw a road map f.
|
yol haritası çizmek |
|
309 |
Genel |
draw a comparison f.
|
benzerlik kurmak |
|
310 |
Genel |
draw criticism f.
|
eleştiri almak |
|
311 |
Genel |
draw a bow f.
|
ok atmak üzere yayı bükmek |
|
312 |
Genel |
draw a cover f.
|
masa oyununun kapağını temizlemek |
|
313 |
Genel |
draw a curtain f.
|
perdeyi çekmek |
|
314 |
Genel |
draw cuts f.
|
eşit olmayan parçalara bölmek |
|
315 |
Genel |
draw to memory f.
|
kaydetmek |
|
316 |
Genel |
draw the line f.
|
sınır koymak |
|
317 |
Genel |
draw to memory f.
|
yazmak |
|
318 |
Genel |
draw the line f.
|
dur demek |
|
319 |
Genel |
draw to memory f.
|
kayda geçirmek |
|
320 |
Genel |
draw a square f.
|
kare çizmek |
|
321 |
Genel |
draw the curtain f.
|
perdeyi açmak |
|
322 |
Genel |
draw someone (or an animal) f.
|
birini/bir hayvanı çekmek |
|
323 |
Genel |
draw someone (or an animal) f.
|
birini/bir hayvanı cezbetmek |
|
324 |
Genel |
draw [obsolete] f.
|
(hendek, duvar) uzunlamasına inşa etmek |
|
325 |
Genel |
draw [obsolete] f.
|
(hendek, duvar) yana doğru uzatmak |
|
326 |
Genel |
draw [obsolete] f.
|
(belirli bir duruma) meyletmek |
|
327 |
Genel |
draw from memory f.
|
akıldan çizmek |
|
328 |
Genel |
draw from memory f.
|
referansa bakmadan çizmek |
|
Phrasals |
|
329 |
Öbek Fiiller |
draw rein f.
|
(birinin) hızını veya ilerlemesini azaltmak |
|
330 |
Öbek Fiiller |
draw (one) out f.
|
kurnazca başkalarının düşüncelerini ve duygularını ortaya çıkarmak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
draw (one) to f.
|
kışkırtmak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
draw back f.
|
geri döndürmek |
|
333 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
toplamak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
draw off f.
|
geri çekmek |
|
335 |
Öbek Fiiller |
draw on f.
|
getirmek |
|
336 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
çıkarmak |
|
337 |
Öbek Fiiller |
draw over f.
|
sona erdirmek |
|
338 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
taslak oluşturmak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
ayırmak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
birlikleri sıralamak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
draw off f.
|
çekmek |
|
342 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
ikna etmek |
|
343 |
Öbek Fiiller |
draw back f.
|
indirim uygulamak |
|
344 |
Öbek Fiiller |
draw over f.
|
pes ettirmek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
draw (one) to f.
|
teşvik etmek |
|
346 |
Öbek Fiiller |
draw on f.
|
vesile olmak |
|
347 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
(birinin) fikirlerini söylemesini sağlamak |
|
348 |
Öbek Fiiller |
draw off f.
|
çekilmek |
|
349 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
kandırmak |
|
350 |
Öbek Fiiller |
draw back f.
|
kesinti yapmak |
|
351 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
sırayla yazmak |
|
352 |
Öbek Fiiller |
draw (one) to f.
|
tahrik etmek |
|
353 |
Öbek Fiiller |
draw on f.
|
tetiklemek |
|
354 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
(kendini) öne çıkarmak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
ayartmak |
|
356 |
Öbek Fiiller |
draw off f.
|
damıtarak ayırmak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
ifade etmesini sağlamak |
|
358 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
(kendini) dik tutmak |
|
359 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
kabaca çizmek |
|
360 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
ortaya çıkarmak |
|
361 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
her bir bölümün alanı bir öncekinden küçük olacak şekilde biçimlendirmek |
|
362 |
Öbek Fiiller |
draw out f.
|
rakiplerinin önüne geçmek |
|
363 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
son vermek |
|
364 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hitama erdirmek |
|
365 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
hızlıca sona doğru ilerlemek |
|
366 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
mevsimsel olarak kısalmak |
|
367 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
daha tasarruflu hale gelmek |
|
368 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
muhafazakarlaşmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
draw someone's fire away f.
|
ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek |
|
370 |
Öbek Fiiller |
draw someone's fire away from something f.
|
ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek |
|
371 |
Öbek Fiiller |
draw something out of some place f.
|
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
|
372 |
Öbek Fiiller |
draw something out f.
|
bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
draw in f.
|
içine çekmek |
|
374 |
Öbek Fiiller |
draw away f.
|
rakiplerini sollamak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
draw away f.
|
rakiplerinin önüne geçmek |
|
376 |
Öbek Fiiller |
draw down f.
|
-i tüketip bitirmek |
|
377 |
Öbek Fiiller |
draw away f.
|
(rakipleriyle) arayı açmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
draw down f.
|
birine silah doğrultmak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
draw down f.
|
birine silah çekmek |
|
380 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belge haline getirmek |
|
381 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belgeleştirmek |
|
382 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belge/tasarı/taslak hazırlamak |
|
383 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yerinden fırlamak |
|
384 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
öfkeyle kalmak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
aniden ayağa kalkmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
fırlamak |
|
387 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yakına çekmek |
|
388 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yaklaştırmak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yanaştırmak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
birden/aniden durmak |
|
391 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durdurmak |
|
392 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
aniden/birden durdurmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya sokmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya getirmek |
|
395 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
toparlamak |
|
396 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
bir araya getirmek |
|
397 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
daralmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
sıkılaşmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
daha sıkı hale gelmek |
|
400 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belirli bir forma göre yazmak/oluşturmak/düzenlemek |
|
401 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belge düzenlemek |
|
402 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya sokmak |
|
403 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya getirmek |
|
404 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
toparlamak |
|
405 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
bir araya getirmek |
|
406 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
sıraya sokmak |
|
407 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dizmek |
|
408 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durmak |
|
409 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durma noktasına gelmek |
|
410 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dikleşmek |
|
411 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dik bir duruş takınmak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
doğrulmak |
|
413 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dimdik durmak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belirli bir forma göre yazmak/oluşturmak/düzenlemek |
|
415 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
belge düzenlemek |
|
416 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yakına çekmek |
|
417 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yaklaştırmak |
|
418 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
yanaştırmak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
doğrulmak |
|
420 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dikleşmek |
|
421 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
dik bir duruş takınmak |
|
422 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durmak |
|
423 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durma noktasına gelmek |
|
424 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
durdurmak |
|
425 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
neredeyse durdurmak |
|
426 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya sokmak |
|
427 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
hizaya getirmek |
|
428 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
toparlamak |
|
429 |
Öbek Fiiller |
draw up f.
|
bir araya getirmek |
|
430 |
Öbek Fiiller |
draw (something) over (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) üstünü örtmek/kaplamak |
|
431 |
Öbek Fiiller |
draw (something) over (someone or something) f.
|
örtüyle örtmek |
|
432 |
Öbek Fiiller |
draw (something) over (someone or something) f.
|
örtü çekmek |
|
433 |
Öbek Fiiller |
draw something over someone or something f.
|
birinin/bir şeyin üstünü örtmek |
|
434 |
Öbek Fiiller |
draw something over someone or something f.
|
örtüyle örtmek |
|
435 |
Öbek Fiiller |
draw something over someone or something f.
|
örtü çekmek |
|
436 |
Öbek Fiiller |
draw (something) to f.
|
(bir şeyi) kapatmak |
|
437 |
Öbek Fiiller |
draw (something) to f.
|
çekip kapatmak |
|
438 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something to someone or something f.
|
birini/bir şeyi çekmek |
|
439 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something to someone or something f.
|
birini/bir şeyi yaklaştırmak |
|
440 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something to someone or something f.
|
birini/bir şeyi yanaştırmak |
|
441 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something toward someone or something f.
|
birini/bir şeyi çekmek |
|
442 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something toward someone or something f.
|
birini/bir şeyi yaklaştırmak |
|
443 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something toward someone or something f.
|
birini/bir şeyi yanaştırmak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
draw something to f.
|
bir şeyi kapatmak/çekmek/örtmek (perde, örtü) |
|
445 |
Öbek Fiiller |
draw something to f.
|
bir şeyi aralık/hafif açık bırakmak (perde, kapı) |
|
446 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
öne sürmek |
|
447 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
ortaya sürmek/koymak |
|
448 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
göstermek |
|
449 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
gözler önüne sermek |
|
450 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
açığa çıkarmak |
|
451 |
Öbek Fiiller |
draw forth f.
|
sunmak |
|
452 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) toward (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) çekmek |
|
453 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) toward (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) yaklaştırmak |
|
454 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) toward (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru çekmek |
|
455 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) toward (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru yaklaştırmak |
|
456 |
Öbek Fiiller |
draw from f.
|
bir şeyden çizmek |
|
457 |
Öbek Fiiller |
draw from f.
|
bir şeye bakarak çizmek |
|
458 |
Öbek Fiiller |
draw from f.
|
bir şeyi referans alarak çizmek |
|
459 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (someone or something) f.
|
(birinin) ağzından laf almak |
|
460 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (someone or something) f.
|
(birine) bir şeyi söyletmek/anlattırmak |
|
461 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (someone or something) f.
|
(birinden bir bilgi) almak |
|
462 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (someone or something) f.
|
(birinden bir şeyi) öğrenmek |
|
463 |
Öbek Fiiller |
draw (something) out of (someone) f.
|
(birinin) ağzından laf almak |
|
464 |
Öbek Fiiller |
draw (something) out of (someone) f.
|
(birine) bir şeyi söyletmek/anlattırmak |
|
465 |
Öbek Fiiller |
draw (something) out of (someone) f.
|
(birinden bir bilgi) almak |
|
466 |
Öbek Fiiller |
draw (something) out of (someone) f.
|
(birinden bir şeyi) öğrenmek |
|
467 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) çıkarmak |
|
468 |
Öbek Fiiller |
draw (someone or something) out of (something) f.
|
(birinin/bir şeyin) saklandığı yerden çıkmasını sağlamak |
|
469 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside someone or something f.
|
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
|
470 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside someone or something f.
|
birinin/bir şeyin yanına yetişmek |
|
471 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside f.
|
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
|
472 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside f.
|
birinin/bir şeyin yanına yetişmek |
|
473 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside someone or something f.
|
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
|
474 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside someone or something f.
|
birinin/bir şeyin yanına yetişmek |
|
475 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside f.
|
birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak |
|
476 |
Öbek Fiiller |
draw (up) alongside f.
|
birinin/bir şeyin yanına yetişmek |
|
477 |
Öbek Fiiller |
draw something up f.
|
bir şeyi çekmek |
|
478 |
Öbek Fiiller |
draw something up f.
|
bir şeyi yakına çekmek |
|
479 |
Öbek Fiiller |
draw something up f.
|
bir şeyi yanaştırmak/yaklaştırmak |
|
480 |
Öbek Fiiller |
draw something up f.
|
belge düzenlemek |
|
481 |
Öbek Fiiller |
draw something up f.
|
evrak hazırlamak |
|
482 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something out of some place f.
|
birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak |
|
483 |
Öbek Fiiller |
draw someone or something out f.
|
birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak |
|
484 |
Öbek Fiiller |
draw ahead (of someone or something ) f.
|
(birinin/bir şeyin) önüne geçmek |
|
485 |
Öbek Fiiller |
draw ahead (of someone or something ) f.
|
(hareket halindeki birini/bir şeyi) geçmek |
|
486 |
Öbek Fiiller |
draw alongside f.
|
yanaşmak |
|
487 |
Öbek Fiiller |
draw alongside f.
|
yaklaşmak |
|
488 |
Öbek Fiiller |
draw alongside f.
|
yetişmek |
|
489 |
Öbek Fiiller |
draw apart (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek |
|
490 |
Öbek Fiiller |
draw apart (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) uzaklaşmak |
|
491 |
Öbek Fiiller |
draw apart (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) geri çekilmek |
|
492 |
Öbek Fiiller |
draw away (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek |
|
493 |
Öbek Fiiller |
draw away (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) uzaklaşmak |
|
494 |
Öbek Fiiller |
draw away (from someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) geri çekilmek |
|
495 |
Öbek Fiiller |
draw aside f.
|
kenara çekilmek |
|
496 |
Öbek Fiiller |
draw aside f.
|
yana çekilmek/kaymak |
|
497 |
Öbek Fiiller |
draw someone aside f.
|
birini kenara çekmek |
|
498 |
Öbek Fiiller |
draw someone aside f.
|
birini yana çekmek |
|
499 |
Öbek Fiiller |
draw away from (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) uzaklaşmak |
|
500 |
Öbek Fiiller |
draw away from (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) geri çekilmek |
|