draw - Türkçe İngilizce Sözlük

draw

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"draw" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 249 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
draw i. çekiliş
The prize draw will take place on the last day of the fair.
Ödül çekilişi fuarın son günü yapılacaktır.

More Sentences
draw f. çekmek
I have drawn your attention to this on several occasions in this House.
Bu Mecliste birçok kez bu konuya dikkatinizi çektim.

More Sentences
draw f. çizmek
Secondly, we had to draw a dividing line between infrastructure and superstructure.
İkinci olarak, altyapı ve üstyapı arasında bir ayrım çizgisi çizmek zorundaydık.

More Sentences
General
draw i. berabere kalma
This morning a vote took place which the electronic system recorded as a draw of 273 votes to 273 votes.
Bu sabah yapılan oylamada elektronik sistem 273'e karşı 273 oyla berabere kalındığını kaydetmiştir.

More Sentences
draw i. kura
Components were selected by draw.
Bileşenler kura yoluyla seçilmiştir.

More Sentences
draw i. berabere
Their first game ended in a draw.
İlk oyunları berabere bitti.

More Sentences
draw i. ilgi odağı
The statue was an excellent draw for tourists.
Heykel turistler için mükemmel bir ilgi odağı olmuştur.

More Sentences
draw i. nefes çekme
The old man took a draw from his pipe and gazed out the window.
Yaşlı adam piposundan bir nefes çekti ve pencereden dışarı baktı.

More Sentences
draw f. almak
His new album drew significant praise from fans.
Yeni albümü hayranlarından büyük övgü aldı.

More Sentences
draw f. perde çekmek
We must draw a veil over the matter, so to speak, in any case, and remember what it is we are actually discussing.
Tabiri caizse her halükarda meselenin üzerine bir perde çekmeli ve aslında neyi tartıştığımızı hatırlamalıyız.

More Sentences
draw f. resim yapmak
I liked to draw.
Resim yapmayı severdim.

More Sentences
draw f. silah çekmek
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first.
O silahı çekmeden tatlım, ilkin öbürünü kılıfına koymak isteyebilirsin.

More Sentences
draw f. yaklaşmak
The nearer the elections draw, the greater are the opportunities for the Council to diminish certain positions.
Seçimler yaklaştıkça Konseyin bazı pozisyonları azaltması için daha büyük fırsatlar ortaya çıkacaktır.

More Sentences
draw f. demlemek
Let the tea draw for ten minutes.
Çay on dakika demlensin.

More Sentences
draw f. çizmek
Where will the Commission draw the line?
Komisyon sınırı nerede çizecek?

More Sentences
draw f. (gerçeği) söyletmek
She succeeded in drawing the truth from him.
Ona gerçeği söyletmeyi başardı.

More Sentences
draw f. sonuç çıkarmak
I should like to use the time left to draw a few general conclusions.
Kalan süreyi birkaç genel sonuç çıkarmak için kullanmak istiyorum.

More Sentences
draw f. sonucuna varmak
Just over a week after the accident it is still too early to draw any conclusions.
Kazanın üzerinden henüz bir hafta geçmesine rağmen herhangi bir sonuca varmak için henüz çok erken.

More Sentences
draw f. (sıvı) akmak
The small dog bit Tom's hand and drew a little blood.
Küçük köpek Tom'un elini ısırdı ve biraz kan aktı.

More Sentences
draw f. resim çizmek
I found the kids drawing on the living room walls.
Çocukları oturma odasının duvarlarına resim çizerken buldum.

More Sentences
draw f. kendine çekmek
The art exhibition drew a considerable crowd.
Sanat sergisi hatırı sayılır bir kalabalığı kendine çekti.

More Sentences
draw f. bulmak
In difficult times, I draw comfort from my family.
Zor zamanlarda ailemde teselli bulurum.

More Sentences
draw f. sürülmek
I heard a car draw into the garage.
Garaja bir arabanın sürüldüğünü duydum.

More Sentences
draw f. (kenara) çekmek
My father drew me aside and asked me about work.
Babam beni bir kenara çekti ve iş konusunda sorular sordu.

More Sentences
draw f. (hayvan) çekmek
Santa Claus rides in a sleigh drawn by reindeer.
Noel Baba ren geyiklerinin çektiği bir kızakla gezmektedir.

More Sentences
draw f. çıkarmak
He opened the trunk and drew out a box.
Bagajı açarak içinden bir kutu çıkardı.

More Sentences
draw f. (hesaptan) para çekmek
I drew enough money from the ATM to pay for both of us.
ATM'den ikimize de yetecek kadar para çektim.

More Sentences
draw f. (aylık) almak
I have to be 65 before I can start drawing my pension.
Emekli maaşımı almaya başlamam için 65 yaşına gelmem gerekiyor.

More Sentences
draw f. (hava) çekmek
He stepped outside and drew fresh air into his lungs.
Dışarı çıktı ve temiz havayı ciğerlerine çekti.

More Sentences
draw f. (kura) çekmek
The host of the show will draw the winning number.
Programın sunucusu kazanan numarayı çekecek.

More Sentences
Trade/Economic
draw f. hazırlamak
The Convention must take this into account when drawing up the Union's Treaty.
Konvansiyon, Birlik Antlaşmasını hazırlarken bunu göz önünde bulundurmalıdır.

More Sentences
Computer
draw expr. çiz
Draw me the Pareto curve.
Bana Pareto eğrisini çiz.

More Sentences
Hunting
draw f. tabancayı çekmek
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first.
O tabancayı çekmeden önce tatlım, diğerini kılıfına koymak isteyebilirsin.

More Sentences
Common Usage
draw i. çekiş
draw i. berabere biten oyun
draw i. çekme
draw i. çekim
draw f. karalamak
General
draw i. ilgi çeken kimse
draw i. ilgi çekici şey
draw i. ilgi çeken olay
draw i. çekicilik
draw i. cazibe
draw i. çekme (silah)
draw i. çeki
draw i. beraberlik
draw i. nefes
draw i. çekiliş (piyangoda)
draw i. yem
draw i. kura çekimi
draw i. bilardoda çektirme
draw i. bilardoda geri çektirme
draw i. (desteden kart) çekme
draw i. dudaklarla içe çekerek emme
draw i. çeki hayvanlarının çekme güçlerinin standart koşullar altında test edildiği bir yarışma
draw f. teşvik etmek
draw f. çekmek (para)
draw f. devam etmek
draw f. yük çekmek
draw f. berabere kalmak
draw f. kazanmak
draw f. çekmek (dikkat/ilgi)
draw f. çekmek (baca)
draw f. konuşturmak
draw f. çekmek (su)
draw f. sorguya çekmek
draw f. ikna etmek
draw f. çekmek (perdeyi)
draw f. kura çekmek
draw f. yazmak
draw f. fıçıdan çekmek
draw f. kapamak
draw f. haddelemek (madeni)
draw f. keşide etmek
draw f. sürüklemek
draw f. çekmek (silah)
draw f. düzenlemek
draw f. cezbetmek
draw f. getirmek (faiz)
draw f. yapmak
draw f. içine çekmek (hava/sıvı vb'ni)
draw f. söyletmek
draw f. germek
draw f. resmetmek
draw f. emmek
draw f. taslağını çizmek
draw f. resmini yapmak
draw f. çekip çıkarmak
draw f. (oyun) berabere kalmak
draw f. uzatmak
draw f. germek (yay)
draw f. davranmak (silaha)
draw f. silahına davranmak
draw f. (çay) demleyerek hazırlamak
draw f. el arabası, vagon ile (yük) çekmek
draw f. (suçluyu) infaz yerine sürükleyerek götürmek
draw f. (yelken, asma köprü) çekerek hareket ettirmek
draw f. (masa örtüsünü) toplamak
draw f. ocak, şömine vb.den (kömürü) çıkarmak
draw f. (ocak, şömine) ateşi söndürmek
draw f. (birini) yönlendirerek hareket ettirmek
draw f. (belirli bir gruptan, bölgeden) bir araya getirmek
draw f. (bir davranışa) yönlendirmek
draw f. baştan çıkarmak
draw f. kanına girmek
draw f. (birini) harekete geçirmek
draw f. (birinin) tepkisini çekmek
draw f. piyangodan kazanmak
draw f. oyunda kazanmak
draw f. olayların gidişatı sırasında elde etmek
draw f. (bilgi) almak
draw f. (gerçeği) ortaya çıkarmak
draw f. (bilgi) edinmek
draw f. meydana çıkarmak
draw f. elde etmek
draw f. çıkarım yapmak
draw f. menfaat sağlamak
draw f. (birinin davranışlarına) cevaben yapmak
draw f. parçalarına ayırmak
draw f. kasılmak
draw f. büzülmek
draw f. kırışmak
draw f. buruşmak
draw f. şişirmek
draw f. (kelimelerle) tasvir etmek
draw f. formülleştirmek
draw f. formül halinde ifade etmek
draw f. iç organlarını çıkarmak
draw f. özünü çıkarmak
draw f. güvenli yerden zorla çekip çıkarmak
draw f. avı (saklandığı yerden) çıkarmak
draw f. av aramak
draw f. avın (koku) izini sürmek
draw f. (oyun, yarışma) sonucunu belirsiz bırakmak
draw f. (yarışma) berabere bitirmek
draw f. (su) batırıp içine çekmek
draw f. (su) yüzmek için derinlik gerektirmek
draw f. (tütün) eşit derecede ıslanmak
draw f. (sıvı) boşalmak
draw f. yükselmek
draw f. (sıcak gaz) akımın olduğu bir yerde cereyan oluşması
draw f. tedarik etmek
draw f. gerçek sayılmak
draw s. rağbet edilen
draw s. berabere
Irregular Verb
draw f. drew - drawn
Trade/Economic
draw i. düzenli veya belirli aralıklarla mevcut olan miktar
draw i. gerektiğinde para çekilebilen fon
draw i. (komisyonlu işte) işverenin işçiye gelecekteki (olası) komisyonlar için verdiği avans
draw f. düzenlemek
draw f. keşide etmek
draw f. kaleme almak
draw f. para çekmek
draw f. tanzim etmek
draw f. ödenmesi gereken para için yazılı talepte bulunmak
draw f. (kaynaktan) talepte bulunmak
Technical
draw i. kalıptan model çıkarma
draw i. metal çekerken yapılan vuruş
draw i. eşapman kolu paletlerinin kilitleme yüzeylerine verilen açı
draw f. çeliğe su vermek
draw f. çizmek resmetmek
draw f. çekmek sürüklemek
draw f. haddeden çekmek
draw f. içine çekmek
draw f. şekil vermek
draw f. yüzmek için (belirli bir derinlik) gerektirmek
draw f. (taşı) şekillendirmek için tıraş etmek
draw f. (metali) kalıptan geçirerek veya döverek esnetmek
draw f. metal çubuğu küçülen boyutlardaki deliklerden geçirerek tel haline getirmek
draw f. (plastiği) gererek şekillendirmek
draw f. (plastik filamentleri) kalıptan çekerek şekillendirmek
draw f. yontma bıçağı kullanarak (çatı padavrasını, ispiti) şekillendirmek
draw f. (erimiş camı) bir dizi otomatik silindir üzerinden geçirerek şekillendirmek
draw f. tavlamak
draw f. menevişlemek
draw f. fitili erimiş balmumu ve giderek büyüyen delikler içinden geçirerek (mum) yapmak
draw f. (pişmiş tuğlayı) ocaktan çıkarmak
Computer
draw i. kağıt çekme
draw expr.
Mechanic
draw f. (makine) güç çekmek
Textile
draw i. tahar makinesinin yaptığı dokuma deseni
Construction
draw i. asma köprünün hareketli parçası
Automotive
draw f. içine çekmek
draw f. yük çekmek
Marine
draw i. tayfa ücretinin sefer sırasında limandayken çekilebilen kısmı
draw f. (yelken) rüzgarla şişmek
Medical
draw f. hastadan kan almak
draw f. iltihabı artırmak
draw f. istenmeyen maddeyi (vücut boşluğundan) çıkarmak
draw f. lokal konjesyona neden olmak
draw f. belirli bir noktada sıvı birikmesine neden olmak
draw f. (madde) kabarcık oluşturmak
draw f. (madde) tahriş giderici olarak etkili olmak
draw f. (lezyon) lokalize olmak
draw f. tahriş etmek
draw f. kabarcıklara neden olmak
Gastronomy
draw i. çayın aroması
draw i. çayın sertliği
Statistics
draw i. rastgele işlem
Botanic
draw i. genç sürgün
draw i. genç filiz
draw i. tatlı patateste genç sürgün
draw i. açı
draw i. koniklik
draw i. sivrileşme
draw f. (yeni yerine dikilecek fideleri) eski yerlerinden sökmek
draw f. (ışık yetersizliği nedeniyle) bitkinin cılızlaşıp solmasına neden olmak
Agriculture
draw i. tahar
Breeding
draw f. test veya deney için (örnek) seçmek
draw f. (besi koyunu) büyük bir gruptan ayırmak
draw f. (besi koyunu) diğerlerinden ayırmak
Fishery
draw f. ağı (gölün) içinde sürükleyerek balık tutmak
Literature
draw i. süreli yayının belirli bir satıcıya düzenli gönderilen her bir basımının sayısı
Geography
draw i. vadiden daha sığ veya açık olan doğal su yolu
draw i. kuru dere yatağı
draw i. sığ yataklı küçük ve doğal su yolu
draw i. kanal
draw i. oluk
draw i. kurumuş dere yatağı
Hunting
draw i. gerilen yay ipinin yaya olan uzaklığı
draw i. yayı tamamen çekmek için gereken kuvvet
draw f. (av hayvanını) saklandığı yerden çıkmaya zorlamak
Sport
draw i. kuraya göre belirlenen yarışmacı listesi
draw i. başlama vuruşu
draw i. (golfte) kanca şeklinde yavaş ve kontrollü vuruş
draw i. (kriket) süre bitmeden önce en az bir takımın tüm vuruşlarını tamamlayamaması
draw i. (körling) başka taşa çarpmadan hedefe giden vuruş
draw i. (okçuluk) atış yapmadan önce yayı geriye doğru çekme
draw f. berabere kalmak
draw f. (top) belirli şekilde atarak istenen yöne çekmek
draw f. oyun sırasında elde etmek
draw f. (bilardo) beyaz topu vurduktan sonra geri sektirmek
draw f. (kriket) topu kale ve direkler arasından geçirmek için sopayı açılı tutarak vurmak
draw f. (körling taşını) hafifçe kaydırmak
Football
draw i. maçta beraberlik
Card
draw i. (pokerde) desteden çekilen kart
draw i. (pokerde) kart çekme
draw f. (belirli bir kartı) oynamaya zorlamak
draw f. (eli iyileştirmek için poker kartını) rastgele olarak ve genellikle ilk bahisten sonra almak
Art
draw f. dans ederken bir ayağını diğerine doğru çekmek
Music
draw i. dansta ayağın yerdeyken diğerine doğru çekildiği bir hareket
Archaic
draw i. gerçeği ortaya çıkarmak için tasarlanmış şey
draw i. tuzağa düşürmek için tasarlanmış şey
draw f. (mevcut ilişkiyi) sonlandırmak
draw f. (mevcut durumu) sonlandırmak
draw f. (at) yarıştan çekilmek
Slang
draw i. ceza evi kantin sırası
British Slang
draw i. esrar
draw i. ot

"draw" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
draw on f. yararlanmak
The report draws on numerous sources of information.
Rapor, çok sayıda bilgi kaynağından yararlanmaktadır.

More Sentences
General
draw a picture f. resim çizmek
Tom is drawing a picture.
Tom bir resim çiziyor.

More Sentences
draw a conclusion f. sonuç çıkarmak
I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.

More Sentences
draw up f. hazırlamak (kontrat/senet vb'ni)
Lastly, I would like to stress that it is extremely difficult to draw up proposals.
Son olarak, teklif hazırlamanın son derece zor olduğunu vurgulamak isterim.

More Sentences
draw in f. kısalmak (günler)
The days are drawing in.
Günler kısalıyor.

More Sentences
draw back f. geri çekilmek
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.

More Sentences
draw attention f. dikkatleri üzerine çekmek
You're drawing attention to yourself.
Dikkatleri üzerine çekiyorsun.

More Sentences
draw near f. yaklaşmak
As it draws near, enlargement is generating a wave of reform throughout the entire Union.
Genişleme yaklaştıkça tüm Birlik genelinde bir reform dalgası yaratmaktadır.

More Sentences
draw the sword f. kılıç çekmek
Tom drew the sword.
Tom kılıcını çekti.

More Sentences
draw out f. çekmek
She drew out the money from the bank.
Parayı bankadan çekti.

More Sentences
draw money f. para çekmek
From which of these two accounts do you want to draw money?
Bu iki hesabın hangisinden para çekmek istiyorsunuz?

More Sentences
draw attention f. dikkat çekmek
According to that document, the European Council draws attention to the importance of economic cooperation.
Bu belgeye göre, Avrupa Konseyi ekonomik işbirliğinin önemine dikkat çekiyor.

More Sentences
draw up f. düzenlemek
The lawyer drew up my will.
Avukat benim vasiyetimi düzenledi.

More Sentences
draw close f. yaklaşmak
Albania does not do what it has to do because it has to draw closer to Europe.
Arnavutluk yapması gerekenleri yapmıyor çünkü Avrupa'ya yaklaşmak zorunda.

More Sentences
draw in f. nefes almak
Tom drew in a deep breath.
Tom derin bir nefes aldı.

More Sentences
draw on f. yaklaşmak
Winter is drawing on.
Kış yaklaşıyor.

More Sentences
draw lots f. kura çekmek
Let's draw lots to decide who goes first.
Önce kimin gideceğine karar vermek için kura çekelim.

More Sentences
draw up f. oluşturmak
Firstly, in drawing up the legislation, it is necessary to produce clear and complete rules.
İlk olarak mevzuat hazırlanırken açık ve eksiksiz kuralların oluşturulması gerekmektedir.

More Sentences
draw conclusion f. sonuca varmak
You ought to also be able to draw conclusions at the IGC.
HAK'de de bir sonuca varabilmeniz gerekir.

More Sentences
draw a circle f. daire çizmek
Tom drew a circle in the sand with a stick.
Tom bir çubukla kuma bir daire çizdi.

More Sentences
draw the line f. sınır çizmek
We should draw the line between public and private affairs.
Kamu ve özel işler arasındaki sınırı çizmeliyiz.

More Sentences
draw the line f. sınır çizmek
Sami drew the line.
Sami sınırı çizdi.

More Sentences
Common Usage
draw back f. geri çekmek
General
draw well i. su kuyusu
goalless draw i. golsüz beraberlik
sample draw i. örnek çizim
draw table i. açılır masa
gift draw i. hediye çekilişi
prize draw i. ödül çekilişi
draw back i. bilardoda geri çektirme
draw back i. bilardoda çektirme
ability to draw i. resim çizme yeteneği
draw lots designation by lot i. ad çekme
draw lots i. ad çekme
picture and draw the well dry i. bir kağıt oyunu
thumb ring used to draw the bow in the ottoman empire i. zihgir
the draw i. uyanıklık, beceri ile elde edilen avantaj
draw-cut i. bıçakla açılan tek kesik
draw up f. durmak
draw out f. taslağını çizmek
draw away f. geri çekmek
draw up alongside f. yanaşmak
draw back f. geri kalmak
draw up f. kaleme almak
draw in f. solumak
draw one's last breath f. son nefesini vermek
draw back f. geri almak
draw attention to f. parmak basmak
draw out f. çıkarmak
draw a number f. tombala çekmek
draw off f. saptırmak
draw down f. indirmek
draw attention f. ilgi çekmek
draw a lesson from f. ibret almak
draw a line f. çizgi çekmek
draw out f. konuşturmak
draw the line f. bir sınır koymak
draw somebody out f. (kibarca) söyletmek
draw a cheque f. çek yazmak
draw the line at f. bir sınır koymak
draw back f. gerilemek
draw the long bow f. dozunu kaçırmak
draw a parallel between f. karşılaştırmak
draw inspiration f. feyzalmak
draw into f. girmek
draw on f. kullanmak
draw a caricature of f. karikatürünü yapmak
draw the attention f. göze çarpmak
draw up f. ayarlamak
draw reaction f. tepki çekmek
draw away f. çekmek
draw attention f. parmak basmak
want to draw attention f. dikkat çekmek istemek
draw advantage from f. istifade etmek
draw breath f. ferahlamak
draw up f. dikleştirmek
draw on f. çekmek
do draw f. fora etmek
draw on f. neden olmak
draw away f. kendini çekmek
draw a parallel between f. benzetmek
draw near f. sokulmak
draw the boundary f. sınır koymak
draw information f. bilgi almak
draw a ticket f. kura çekmek
draw aside f. kenara çekmek
draw the line at f. yapmamak
draw out f. görevlendirmek
draw one's last breath f. dünyaya gözlerini kapamak
draw a vessel for caulking f. kalafata çekmek
draw the long bow f. abartmak
draw up f. yetişmek
draw together f. büzdürmek
draw interest f. faiz getirmek
draw a breath f. nefes almak
draw apart f. ayrılmak
draw off f. çekilmek
draw a blank f. boş çıkmak (piyangoda)
draw in f. ayartmak
draw with a pencil f. kalemle yazmak
draw somebody out f. (kibarca) konuşturmak
draw away f. uzaklaşmak
draw up a report f. rapor yazmak
draw up f. yanaştırmak
draw a check f. çek keşide etmek
draw out f. uzamak
draw apart f. kenara çekmek
draw one's first breath f. dünyaya gelmek
draw on f. giymek
draw up f. sıvamak
draw near f. yanaşmak
draw close f. yanaşmak
cause to draw f. çektirmek
draw up f. arabanın durması
draw a check f. çek yazmak
draw the curtain f. perdeyi kapamak
draw the net f. ağ çekmek
draw breath f. soluk almak
draw up f. yaklaşıp durmak
draw a number f. kura çekmek
draw lots f. adçekmek
draw something out f. uzatmak
draw the longbow f. atmak
draw up in someone's name f. adına düzenlemek
draw water f. su çekmek
draw breath f. nefes almak
draw to a close f. sona ermek
draw the long bow f. atıp tutmak
draw away f. çekilmek
draw advantage from f. faydalanmak
draw all attention towards oneself f. tüm dikkatleri üzerine çekmek
draw off f. geri çekmek
draw a cheque f. çek keşide etmek
draw away f. ayrılmak
draw in f. kısmak
draw on f. hesap vb'nden para çekmek
draw near f. yakınlaşmak
draw the line at f. reddetmek
draw out f. yerleştirmek
draw a blank f. hava almak
draw a sigh f. iç çekmek
draw ahead f. yavaş yavaş öne geçmek
draw somebody out about something f. konuşturmak
draw a blank f. avucunu yalamak
draw on f. zamanın yaklaşması
draw a lesson f. ibret almak
draw somebody out about something f. söyletmek
draw rein f. durmak
draw out f. uzatmak
draw up f. tanzim etmek
draw out f. açmak
draw off f. boşaltmak
draw a bow at a venture f. boş atıp dolu tutmak
draw a breath f. ferahlamak
draw the line f. reddetmek
draw up f. yazmak
draw back f. çekilmek
draw interest f. ilgi görmek
draw out f. söyletmek
draw in f. aklını çelmek
draw up f. yığılmak
draw a bead on f. nişan almak
draw to a close f. bitmek
draw up f. akdetmek
draw up f. kontrat imzalamak
draw into f. yanaşmak
draw on f. cezbetmek
draw off f. çekmek
draw off f. çıkarmak
draw it fine f. kısa kesmek
draw one's gun f. tabanca çekmek
draw up f. dizmek
draw lots f. ad çekmek
draw blood f. kan akıtmak
draw blood f. çileden çıkarmak
draw somebody into talk f. lafa tutmak
draw heavy attention f. yoğun ilgi görmek
draw intense interest f. yoğun ilgi görmek
draw with f. ile berabere kalmak (finallerde vb)
draw the audience f. seyirciyi çekmek
draw an audience f. seyirci çekmek
draw in one's horns f. yelkenleri suya indirmek
draw goods from warehouse f. depodan mal çekmek
try to draw one's attention f. dikkatini çekmeye çalışmak
draw a frame for f. çerçeve çizmek
draw caricature f. karikatür çizmek
draw up a contract f. sözleşme düzenlemek
draw up a contract f. sözleşme yapmak
draw up a contract f. mukavele düzenlemek
draw up an agreement f. mukavele düzenlemek
draw up an agreement f. sözleşme hazırlamak
draw up a contract f. sözleşme düzmek
draw up an agreement f. sözleşme düzenlemek
draw up an agreement f. sözleşme yapmak
draw up an agreement f. sözleşme düzmek
draw up a contract f. sözleşme hazırlamak
draw a sword f. savaş ilan etmek
draw a sword f. kılıç çekmek
draw up a list f. liste oluşturmak
draw up a list f. liste hazırlamak
draw up a document f. belge düzenlemek
draw (out) a knife f. bıçak çekmek
draw up a list f. liste düzenlemek
draw a project f. proje çizmek
draw baton f. cop çekmek
draw a knife f. bıçak çizmek
draw inspiration f. esin almak
draw the curtain f. perdeyi çekmek
draw current f. akım çekmek
draw up a budget f. bütçe hazırlamak
draw tourist f. turist çekmek
draw one's gun f. silahını çekmek
draw up a strategy f. strateji çizmek
draw up a contract f. şartname hazırlamak
draw something into syringe f. şırıngaya çekmek
draw up document f. evrak düzenlemek
be quick on the draw f. erken davranmak
draw up a plan f. plan hazırlamak
draw in f. istasyona girmek
draw in f. kısalmak (gün)
draw in f. kenara yanaşmak
draw attention f. dikkatleri üzerine toplamak
draw on a cigarette f. sigara çıkarmak
draw up a contract f. sözleşme akdetmek
draw a plan f. plan oluşturmak
draw up budget f. bütçe oluşturmak
draw conclusion f. sonuç çıkarmak
draw up a report f. rapor düzenlemek
draw sketch f. kroki çizmek
draw an analogy f. benzetme yapmak
draw attention to (a point) f. parmak basmak
draw a graph f. grafik çizmek
draw a graph f. grafik yapmak
draw the line at f. bir konuda sınır koymak
draw great interest f. büyük ilgi çekmek
draw great interest f. büyük ilgi görmek
draw considerable interest f. büyük ilgi görmek
draw considerable interest f. büyük ilgi çekmek
draw a half moon f. yarımay çizmek
draw up f. sıralamak
draw on f. duman çekmek (sigaradan)
draw away f. hızla çekmek
draw on f. (sigaradan) duman çekmek
draw away f. uzaklaştırmak
draw on f. (sigaradan) nefes çekmek
draw the line at f. limit çizmek
draw on f. nefes çekmek (sigaradan)
draw upon f. kullanmak
draw out f. yaymak
draw the line at f. sınır çizmek
draw upon f. yararlanmak
draw the line f. limit çizmek
draw out f. hesabından para çekmek
draw a rebuff f. tepki çekmek
draw a rebuff f. terslenmek
draw foreign capital f. yabancı sermaye çekmek
draw attention to f. dikkat verilmesini istemek
draw attention to f. ilgiyi bir yöne çekmek istemek
draw attention to f. dikkati bir yöne çekmek
draw audience f. seyirci çekmek
draw audience f. izleyici çekmek
draw attention f. dikkati çekmek
draw a meaning (out of something) f. mana çıkarmak
draw to the close f. bitmek
draw up a deed f. senet tanzim etmek
draw up the statement of an average f. dispeçi tespit etmek
draw to the close f. sona ermek
draw to the close f. hitam bulmak
draw up a deed f. senet düzenlemek
draw a bill f. poliçe keşide etmek
draw a jury f. jüri üyelerini seçmek
draw lots f. kur’a çekmek
draw a correspondence f. paralellik kurmak
draw an analogy f. paralellik kurmak
draw a parallelism f. paralellik kurmak
draw in one's belly f. göbeğini çekmek
draw in one's belly f. göbeğini içine çekmek
draw the attention f. dikkat çekmek
draw cash f. nakit çekmek
draw in f. kendine çekmek
draw a distinction f. iki şey arasındaki farkı belirtmek
draw one's salary f. maaşını çekmek
draw one's salary f. maaşını almak
draw the bow f. yayı germek
draw a sketch f. eskiz çizmek
draw back in horror f. korkuyla geri çekilmek
draw something apart f. (perde vb.) çekmek
draw heavy criticism f. ağır eleştirilere maruz kalmak
draw blood f. canını yakmak
draw a picture f. resim yapmak
draw rein f. at dizginlemek
draw something to someone's attention f. bir şeyi birisinin dikkatine sunmak
draw the family together f. aileyi bir araya getirmek
draw interest f. ilgi çekmek
draw for something f. kura çekmek
draw something forth f. öne çekmek
draw one's strength from f. gücünü -den almak
draw on something f. bir şeyin üstüne resim vb çizmek
draw from f. yararlanmak
draw together f. bir araya getirmek
draw lots f. çekiliş yapmak
draw a bill f. senet düzenlemek
draw nigh f. üzerini (üzerine) örtmek
draw rope f. ip çekmek
draw a balloon f. balon çizmek
draw a star f. yıldız çizmek
draw a horse f. bir at çizmek
draw a road map f. yol haritası çizmek
draw a comparison f. benzerlik kurmak
draw criticism f. eleştiri almak
draw a bow f. ok atmak üzere yayı bükmek
draw a cover f. masa oyununun kapağını temizlemek
draw a curtain f. perdeyi çekmek
draw cuts f. eşit olmayan parçalara bölmek
draw to memory f. kaydetmek
draw the line f. sınır koymak
draw to memory f. yazmak
draw the line f. dur demek
draw to memory f. kayda geçirmek
draw a square f. kare çizmek
draw the curtain f. perdeyi açmak
draw someone (or an animal) f. birini/bir hayvanı çekmek
draw someone (or an animal) f. birini/bir hayvanı cezbetmek
draw [obsolete] f. (hendek, duvar) uzunlamasına inşa etmek
draw [obsolete] f. (hendek, duvar) yana doğru uzatmak
draw [obsolete] f. (belirli bir duruma) meyletmek
draw from memory f. akıldan çizmek
draw from memory f. referansa bakmadan çizmek
Phrasals
draw rein f. (birinin) hızını veya ilerlemesini azaltmak
draw (one) out f. kurnazca başkalarının düşüncelerini ve duygularını ortaya çıkarmak
draw (one) to f. kışkırtmak
draw back f. geri döndürmek
draw in f. toplamak
draw off f. geri çekmek
draw on f. getirmek
draw out f. çıkarmak
draw over f. sona erdirmek
draw up f. taslak oluşturmak
draw out f. ayırmak
draw up f. birlikleri sıralamak
draw off f. çekmek
draw in f. ikna etmek
draw back f. indirim uygulamak
draw over f. pes ettirmek
draw (one) to f. teşvik etmek
draw on f. vesile olmak
draw out f. (birinin) fikirlerini söylemesini sağlamak
draw off f. çekilmek
draw in f. kandırmak
draw back f. kesinti yapmak
draw up f. sırayla yazmak
draw (one) to f. tahrik etmek
draw on f. tetiklemek
draw up f. (kendini) öne çıkarmak
draw in f. ayartmak
draw off f. damıtarak ayırmak
draw out f. ifade etmesini sağlamak
draw up f. (kendini) dik tutmak
draw in f. kabaca çizmek
draw out f. ortaya çıkarmak
draw in f. her bir bölümün alanı bir öncekinden küçük olacak şekilde biçimlendirmek
draw out f. rakiplerinin önüne geçmek
draw up f. son vermek
draw up f. hitama erdirmek
draw in f. hızlıca sona doğru ilerlemek
draw in f. mevsimsel olarak kısalmak
draw in f. daha tasarruflu hale gelmek
draw in f. muhafazakarlaşmak
draw someone's fire away f. ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek
draw someone's fire away from something f. ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek
draw something out of some place f. bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak
draw something out f. bir yerden bir şeyi çekip çıkarmak
draw in f. içine çekmek
draw away f. rakiplerini sollamak
draw away f. rakiplerinin önüne geçmek
draw down f. -i tüketip bitirmek
draw away f. (rakipleriyle) arayı açmak
draw down f. birine silah doğrultmak
draw down f. birine silah çekmek
draw up f. belge haline getirmek
draw up f. belgeleştirmek
draw up f. belge/tasarı/taslak hazırlamak
draw up f. yerinden fırlamak
draw up f. öfkeyle kalmak
draw up f. aniden ayağa kalkmak
draw up f. fırlamak
draw up f. yakına çekmek
draw up f. yaklaştırmak
draw up f. yanaştırmak
draw up f. birden/aniden durmak
draw up f. durdurmak
draw up f. aniden/birden durdurmak
draw up f. hizaya sokmak
draw up f. hizaya getirmek
draw up f. toparlamak
draw up f. bir araya getirmek
draw up f. daralmak
draw up f. sıkılaşmak
draw up f. daha sıkı hale gelmek
draw up f. belirli bir forma göre yazmak/oluşturmak/düzenlemek
draw up f. belge düzenlemek
draw up f. hizaya sokmak
draw up f. hizaya getirmek
draw up f. toparlamak
draw up f. bir araya getirmek
draw up f. sıraya sokmak
draw up f. dizmek
draw up f. durmak
draw up f. durma noktasına gelmek
draw up f. dikleşmek
draw up f. dik bir duruş takınmak
draw up f. doğrulmak
draw up f. dimdik durmak
draw up f. belirli bir forma göre yazmak/oluşturmak/düzenlemek
draw up f. belge düzenlemek
draw up f. yakına çekmek
draw up f. yaklaştırmak
draw up f. yanaştırmak
draw up f. doğrulmak
draw up f. dikleşmek
draw up f. dik bir duruş takınmak
draw up f. durmak
draw up f. durma noktasına gelmek
draw up f. durdurmak
draw up f. neredeyse durdurmak
draw up f. hizaya sokmak
draw up f. hizaya getirmek
draw up f. toparlamak
draw up f. bir araya getirmek
draw (something) over (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstünü örtmek/kaplamak
draw (something) over (someone or something) f. örtüyle örtmek
draw (something) over (someone or something) f. örtü çekmek
draw something over someone or something f. birinin/bir şeyin üstünü örtmek
draw something over someone or something f. örtüyle örtmek
draw something over someone or something f. örtü çekmek
draw (something) to f. (bir şeyi) kapatmak
draw (something) to f. çekip kapatmak
draw someone or something to someone or something f. birini/bir şeyi çekmek
draw someone or something to someone or something f. birini/bir şeyi yaklaştırmak
draw someone or something to someone or something f. birini/bir şeyi yanaştırmak
draw someone or something toward someone or something f. birini/bir şeyi çekmek
draw someone or something toward someone or something f. birini/bir şeyi yaklaştırmak
draw someone or something toward someone or something f. birini/bir şeyi yanaştırmak
draw something to f. bir şeyi kapatmak/çekmek/örtmek (perde, örtü)
draw something to f. bir şeyi aralık/hafif açık bırakmak (perde, kapı)
draw forth f. öne sürmek
draw forth f. ortaya sürmek/koymak
draw forth f. göstermek
draw forth f. gözler önüne sermek
draw forth f. açığa çıkarmak
draw forth f. sunmak
draw (someone or something) toward (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) çekmek
draw (someone or something) toward (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) yaklaştırmak
draw (someone or something) toward (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru çekmek
draw (someone or something) toward (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru yaklaştırmak
draw from f. bir şeyden çizmek
draw from f. bir şeye bakarak çizmek
draw from f. bir şeyi referans alarak çizmek
draw (someone or something) out of (someone or something) f. (birinin) ağzından laf almak
draw (someone or something) out of (someone or something) f. (birine) bir şeyi söyletmek/anlattırmak
draw (someone or something) out of (someone or something) f. (birinden bir bilgi) almak
draw (someone or something) out of (someone or something) f. (birinden bir şeyi) öğrenmek
draw (something) out of (someone) f. (birinin) ağzından laf almak
draw (something) out of (someone) f. (birine) bir şeyi söyletmek/anlattırmak
draw (something) out of (someone) f. (birinden bir bilgi) almak
draw (something) out of (someone) f. (birinden bir şeyi) öğrenmek
draw (someone or something) out of (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) çıkarmak
draw (someone or something) out of (something) f. (birinin/bir şeyin) saklandığı yerden çıkmasını sağlamak
draw (up) alongside someone or something f. birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak
draw (up) alongside someone or something f. birinin/bir şeyin yanına yetişmek
draw (up) alongside f. birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak
draw (up) alongside f. birinin/bir şeyin yanına yetişmek
draw (up) alongside someone or something f. birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak
draw (up) alongside someone or something f. birinin/bir şeyin yanına yetişmek
draw (up) alongside f. birinin/bir şeyin yanına yaklaşmak
draw (up) alongside f. birinin/bir şeyin yanına yetişmek
draw something up f. bir şeyi çekmek
draw something up f. bir şeyi yakına çekmek
draw something up f. bir şeyi yanaştırmak/yaklaştırmak
draw something up f. belge düzenlemek
draw something up f. evrak hazırlamak
draw someone or something out of some place f. birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak
draw someone or something out f. birini/bir şeyi bir yerden çekip çıkarmak
draw ahead (of someone or something ) f. (birinin/bir şeyin) önüne geçmek
draw ahead (of someone or something ) f. (hareket halindeki birini/bir şeyi) geçmek
draw alongside f. yanaşmak
draw alongside f. yaklaşmak
draw alongside f. yetişmek
draw apart (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek
draw apart (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
draw apart (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek
draw away (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) kendini geri çekmek
draw away (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
draw away (from someone or something) f. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek
draw aside f. kenara çekilmek
draw aside f. yana çekilmek/kaymak
draw someone aside f. birini kenara çekmek
draw someone aside f. birini yana çekmek
draw away from (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak
draw away from (someone or something) f. (birinden/bir şeyden) geri çekilmek