|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
süre sonu |
expiration i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
kısa süre içinde |
soon zf.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
uzun süre |
a long time i.
|
|
4 |
Genel |
kanuni süre |
grace i.
|
|
5 |
Genel |
üç aylık süre |
quarter i.
|
|
6 |
Genel |
uzun bir süre |
a good while i.
|
|
7 |
Genel |
belli bir süre etkili olan (moda vb) |
wave i.
|
|
8 |
Genel |
uzun süre |
ages i.
|
|
9 |
Genel |
bir süre için kalma |
sojourn i.
|
|
10 |
Genel |
kısa süre |
span i.
|
|
11 |
Genel |
kısa süre |
streak i.
|
|
12 |
Genel |
yerine kullanma (geçici bir süre için) |
substitution i.
|
|
13 |
Genel |
uzun süre |
long time i.
|
|
14 |
Genel |
eşleri hamile kalan erkeklerin kısa bir süre sonra hamilelik semptomları yaşaması |
couvade i.
|
|
15 |
Genel |
ardışık yedi günlük süre |
week i.
|
|
16 |
Genel |
geçici bir süre için işbirliği yapanlardan oluşan grup |
task force i.
|
|
17 |
Genel |
yerine çalıştırma (geçici bir süre için) |
substitution i.
|
|
18 |
Genel |
bir süre |
a while i.
|
|
19 |
Genel |
süre sınırı |
time limit i.
|
|
20 |
Genel |
süre ve milaj |
time and mileage i.
|
|
21 |
Genel |
dışarıda geçirilen süre |
green time i.
|
|
22 |
Genel |
uzun süre |
aeon i.
|
|
23 |
Genel |
oldukça kısa bir süre içinde yapılan birden fazla dalış |
multiple dives i.
|
|
24 |
Genel |
çok fazla içki içilen süre |
binge i.
|
|
25 |
Genel |
çok uzun süre |
aeon i.
|
|
26 |
Genel |
süre sonu |
expiry i.
|
|
27 |
Genel |
derin alan süre araştırması |
depth area duration analysis i.
|
|
28 |
Genel |
belirli bir süre çalışan kişi |
part timer i.
|
|
29 |
Genel |
aralıksız süre |
stretch i.
|
|
30 |
Genel |
dinlenmek için çalışmadan geçirilen süre |
holiday i.
|
|
31 |
Genel |
kiralayanın süre esasına dayalı ödeme yaptığı ve kat edilen mesafe ne olursa olsun hiçbir ilave para |
unlimited mileage i.
|
|
32 |
Genel |
belirli bir süre için ücretli iş |
engagement i.
|
|
33 |
Genel |
bir yolcunun seferler arasında aktarma yapabilmesi için gereken asgari süre |
minimum connecting time i.
|
|
34 |
Genel |
iki yıllık süre |
biennium i.
|
|
35 |
Genel |
kısa bir süre kalan kimse |
transient i.
|
|
36 |
Genel |
belirli bir süre için her yıl ödenen ve emek karşılığı olmayan maaş |
annuity i.
|
|
37 |
Genel |
kısa süre |
snatch i.
|
|
38 |
Genel |
uzun süre |
heaps of time i.
|
|
39 |
Genel |
minimum süre (uyku vb) |
duration minimum i.
|
|
40 |
Genel |
süre (belirli bir işe ait) |
stint i.
|
|
41 |
Genel |
başkasının yerine geçen kimse (geçici bir süre için) |
substitute i.
|
|
42 |
Genel |
minimum süre |
duration minimum i.
|
|
43 |
Genel |
kısa süre |
spell i.
|
|
44 |
Genel |
yedi yıllık bir süre |
a span of seven years i.
|
|
45 |
Genel |
bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre |
body clock i.
|
|
46 |
Genel |
sürme (süre vb) |
lasting i.
|
|
47 |
Genel |
uzunca bir süre |
saecular i.
|
|
48 |
Genel |
etkili süre değişmezleri |
effective time constants i.
|
|
49 |
Genel |
kısa süre |
piece i.
|
|
50 |
Genel |
belirlenmiş süre |
set period i.
|
|
51 |
Genel |
toplam süre |
total time i.
|
|
52 |
Genel |
süre bitim tarihi |
expiration date i.
|
|
53 |
Genel |
süre sonu |
expiration i.
|
|
54 |
Genel |
süre sonu |
due by i.
|
|
55 |
Genel |
süre sonu |
due date i.
|
|
56 |
Genel |
ayrılan süre |
allocated time i.
|
|
57 |
Genel |
üç senelik süre |
triennium i.
|
|
58 |
Genel |
çok kısa bir süre |
point in time i.
|
|
59 |
Genel |
işletimsel süre |
operational life i.
|
|
60 |
Genel |
kısa süre |
short notice i.
|
|
61 |
Genel |
kısa süre |
short time i.
|
|
62 |
Genel |
iki yüzyılın sonu ile başı arasındaki süre |
turn of the century i.
|
|
63 |
Genel |
sınırlı süre |
limited duration i.
|
|
64 |
Genel |
ek süre |
additional time i.
|
|
65 |
Genel |
ilave süre |
additional time i.
|
|
66 |
Genel |
uzun süre hizmet etmiş asker |
veteran soldier i.
|
|
67 |
Genel |
çok uzun bir süre |
blue moon i.
|
|
68 |
Genel |
uzun süre |
long period of time i.
|
|
69 |
Genel |
süre verme |
assigning a period i.
|
|
70 |
Genel |
harcanan süre |
the time spent i.
|
|
71 |
Genel |
süre sonu |
deadline i.
|
|
72 |
Genel |
süre uzatımı |
extension of time i.
|
|
73 |
Genel |
süre ölçer |
chronometer i.
|
|
74 |
Genel |
on yıllık süre |
decade i.
|
|
75 |
Genel |
bir şeyin aşırı derecede yapıldığı süre |
binge i.
|
|
76 |
Genel |
kaybedilen süre |
time lost i.
|
|
77 |
Genel |
kazanılan süre |
time gained i.
|
|
78 |
Genel |
belirli süre |
time limit i.
|
|
79 |
Genel |
kötümser süre tahmini |
pessimistic time estimate i.
|
|
80 |
Genel |
süre kısıtlaması |
time limitation i.
|
|
81 |
Genel |
uzun süre |
long duration i.
|
|
82 |
Genel |
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması |
house swapping i.
|
|
83 |
Genel |
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması |
home exchange i.
|
|
84 |
Genel |
belirsiz bir süre için devam etme özelliğine sahip |
self-perpetuating i.
|
|
85 |
Genel |
24 saatlik süre |
calendar day i.
|
|
86 |
Genel |
temel süre |
base period i.
|
|
87 |
Genel |
kalan süre |
remaining time i.
|
|
88 |
Genel |
uzatılan süre |
extended period i.
|
|
89 |
Genel |
uzatılmış süre |
extended period i.
|
|
90 |
Genel |
belirsiz bir süre |
undetermined period of time i.
|
|
91 |
Genel |
uzun süre |
extended period of time i.
|
|
92 |
Genel |
uzunca süre |
long time i.
|
|
93 |
Genel |
uzunca süre |
extended period of time i.
|
|
94 |
Genel |
mevcut yılın başından günümüze kadar olan süre |
ytd (year-to-date) i.
|
|
95 |
Genel |
çok kısa bir süre |
split second i.
|
|
96 |
Genel |
yüzey bekleme aralığı (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) |
surface interval i.
|
|
97 |
Genel |
yüzey beklemesi (dalgıçların iki dalış arasında yüzeyde geçirmek zorunda oldukları süre) |
surface interval i.
|
|
98 |
Genel |
kati süre sınırlaması |
peremptory time limit i.
|
|
99 |
Genel |
eşik süre |
threshold time i.
|
|
100 |
Genel |
makul süre |
reasonable time i.
|
|
101 |
Genel |
on yıllık süre |
decennium i.
|
|
102 |
Genel |
geçen süre |
elapsed time i.
|
|
103 |
Genel |
aynı hızla giden bir sürücünün bir süre sonra hızlı gittiğini algılıyamaması |
velocitization i.
|
|
104 |
Genel |
gerekli süre |
required period i.
|
|
105 |
Genel |
süre uzaması |
extension of time i.
|
|
106 |
Genel |
Bakılan görüntü ortadan kalktıktan sonra görsel alanda bir süre daha izlenebilen ardışık görüntü |
after image i.
|
|
107 |
Genel |
ek süre |
extension i.
|
|
108 |
Genel |
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü |
bull riding i.
|
|
109 |
Genel |
arızalar arası ortalama süre |
meantime between failures i.
|
|
110 |
Genel |
uzun süre belalara ve acıya dayanma/sabretme |
longanimity i.
|
|
111 |
Genel |
ilk tamire kadar geçen süre |
time-to-first-fix i.
|
|
112 |
Genel |
sağlıklı olarak yaşanan süre |
healthspan i.
|
|
113 |
Genel |
bir yerde geçici bir süre kalma |
tarry i.
|
|
114 |
Genel |
son yeniaydan beri geçen süre |
age of moon i.
|
|
115 |
Genel |
mahkemenin belirli süre aralığında baktığı dava sayısı |
case load i.
|
|
116 |
Genel |
mahkemenin belirli bir süre aralığında baktığı dava sayısı |
caseload i.
|
|
117 |
Genel |
abd'ye geçici bir süre için giren yabancı kimse |
nonimmigrant [usa] i.
|
|
118 |
Genel |
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse |
nonimmigrant [usa] i.
|
|
119 |
Genel |
kalınan süre zarfı |
remain [obsolete] i.
|
|
120 |
Genel |
new york'ta bir süre yaşayıp memleketine dönmüş porto rikolu |
neorican i.
|
|
121 |
Genel |
sınırlı bir süre için sağlanan anlaşma |
temporizing i.
|
|
122 |
Genel |
uzun süre boyunca ısısını koruyan malzemeden üretilmiş, ısıyı saklamakta kullanılan alet |
thermophore i.
|
|
123 |
Genel |
belirli bir süre |
tide [obsolete] i.
|
|
124 |
Genel |
çalışanın kişisel ihtiyaçlarını karşılaması için izin verilen süre |
time allowance i.
|
|
125 |
Genel |
bir süre devam etme durumu |
semipermanence i.
|
|
126 |
Genel |
bir süre istikrarlı sürme ama kalıcı olmama |
semipermanence i.
|
|
127 |
Genel |
üç senelik süre |
triennial i.
|
|
128 |
Genel |
kaba çimde uzun süre vakit geçiren acemi, yeteneksiz golfçü |
cabbage pounder i.
|
|
129 |
Genel |
süre sonu |
efflux i.
|
|
130 |
Genel |
süre sonu |
effluxion i.
|
|
131 |
Genel |
gerekenden daha fazla süre işte bulunma durumu |
presenteeism i.
|
|
132 |
Genel |
uzun süre bozulmadan kalabilen yiyecek |
keeper i.
|
|
133 |
Genel |
sonsuz uzunlukta süre |
years i.
|
|
134 |
Genel |
televizyonda kısa süre görünme |
face time i.
|
|
135 |
Genel |
uzun süre |
saeculum i.
|
|
136 |
Genel |
kısa süre |
little i.
|
|
137 |
Genel |
iki aylık süre |
bimester i.
|
|
138 |
Genel |
iki bin yıllık süre |
bimillenary i.
|
|
139 |
Genel |
iki bin yıllık süre |
bimillennial i.
|
|
140 |
Genel |
iki bin yıllık süre |
bimillennium i.
|
|
141 |
Genel |
bir süre |
bit i.
|
|
142 |
Genel |
özel ticari tekliflerin geçersiz olduğu bir süre |
blackout i.
|
|
143 |
Genel |
kısa süre |
half-minute i.
|
|
144 |
Genel |
erkeğin dul kaldığı süre |
widowerhood i.
|
|
145 |
Genel |
(mecazi anlamda) göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre |
blink i.
|
|
146 |
Genel |
göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre |
blink of an eye i.
|
|
147 |
Genel |
kısa süre |
breathing while i.
|
|
148 |
Genel |
nefes almak için yeterli süre |
breathing while i.
|
|
149 |
Genel |
bir süre uzakta yaşadıktan sonra memleketine veya çocukluk evine dönen kimse |
homebird i.
|
|
150 |
Genel |
uzun ve belirsiz süre |
months i.
|
|
151 |
Genel |
ek süre |
more i.
|
|
152 |
Genel |
uzun süre sonra tatilden dönen kimse |
returnee i.
|
|
153 |
Genel |
uzun süre ardından geri dönen kimse |
revenant i.
|
|
154 |
Genel |
kısa süre |
glisk [scotland] i.
|
|
155 |
Genel |
üstü tarafından geçici süre için başkasının hizmetine atanma |
loan i.
|
|
156 |
Genel |
oyuncuların bir dizi eşyayı kısa süre inceleyip ardından hatırlayabildikleri kadarını kağıda yazdıkları bir oyun |
observation i.
|
|
157 |
Genel |
bir yerin işgal edildiği süre |
occupation i.
|
|
158 |
Genel |
iki olay arası geçen süre |
delay i.
|
|
159 |
Genel |
belirli bir süre ile bir yerde kalan kimse |
denizen i.
|
|
160 |
Genel |
uzun süre çölde yaşamış kimse |
desert rat i.
|
|
161 |
Genel |
çok kısa bir süre |
giffy i.
|
|
162 |
Genel |
uzun süre |
long i.
|
|
163 |
Genel |
uzun süre |
long haul i.
|
|
164 |
Genel |
uzun süre |
long-haul i.
|
|
165 |
Genel |
(bir şeyi) çok uzun süre boyama işlemine maruz bırakan kimse |
overdyer i.
|
|
166 |
Genel |
süre uzatım izni |
imparlance i.
|
|
167 |
Genel |
süre uzatım dilekçesi |
imparlance i.
|
|
168 |
Genel |
vücutta geçen süre |
incarnation i.
|
|
169 |
Genel |
iki olay arasında geçen süre |
interlapse i.
|
|
170 |
Genel |
belirli bir mesafeyi kat etmek için geçen süre |
drive time i.
|
|
171 |
Genel |
çok uzun süre |
donkeys years i.
|
|
172 |
Genel |
bar kapanışından önce içkilerin bitirilmesi için verilen kısa süre |
drinking-up time [uk] i.
|
|
173 |
Genel |
sonrasında annenin hastanede çok kısa süre kaldığı doğum |
drive-through delivery i.
|
|
174 |
Genel |
çırak veya göçmenlerin belirli bir süre bir kimse için çalışmasını zorunlu kılan sözleşme |
indenture i.
|
|
175 |
Genel |
koloni döneminde zorunlu hizmetçi olarak çalışılan süre |
indentureship i.
|
|
176 |
Genel |
kısa süre |
pop i.
|
|
177 |
Genel |
bir gruba, ilgi alanına, mesleğe uzun süre odaklanamayan kimse |
butterfly i.
|
|
178 |
Genel |
roma katolik kilisesi hukukuna göre farklı derecedeki emirlerin kabulü arasında geçmesi gereken süre |
interstice i.
|
|
179 |
Genel |
trafik sinyalinin toplam süre döngüsünün sinyal göstergelerinin değişmediği bölümü |
interval i.
|
|
180 |
Genel |
beş yıllık süre |
pentad i.
|
|
181 |
Genel |
yüksek yapıların en üst noktasında uzun süre oturan kimse |
flagpole sitter i.
|
|
182 |
Genel |
birinden kısa süre sonra ölme |
follow-on i.
|
|
183 |
Genel |
elektronik devreyi kısa süre boyunca çalıştıran sinyal |
gate i.
|
|
184 |
Genel |
gök cismi etrafında bir tam tur dönüşü tamamlamak için geçen süre |
orbit period i.
|
|
185 |
Genel |
başka eyalette belirli süre yaşayan kimse |
out-of-stater i.
|
|
186 |
Genel |
derse hazırlanılan süre |
preparation i.
|
|
187 |
Genel |
uzun süre kullanım amacıyla hak iddia etme |
prescription i.
|
|
188 |
Genel |
çok kısa süre |
shake i.
|
|
189 |
Genel |
ürünleri alıp bir süre kullanarak iade etme |
shopgrifting i.
|
|
190 |
Genel |
karada geçirilen süre |
shore leave i.
|
|
191 |
Genel |
kısa süre |
short haul i.
|
|
192 |
Genel |
kısa süre |
short meter i.
|
|
193 |
Genel |
… gece kadar süre |
sleep i.
|
|
194 |
Genel |
kısa süre |
snap i.
|
|
195 |
Genel |
ekran başında geçirilen süre |
screen time i.
|
|
196 |
Genel |
inanmayışı bir süre erteleme |
suspension of disbelief i.
|
|
197 |
Genel |
ek süre |
protense i.
|
|
198 |
Genel |
süre uzatma |
protense i.
|
|
199 |
Genel |
süre uzatabilme |
protensity i.
|
|
200 |
Genel |
süre uzatma |
protraction i.
|
|
201 |
Genel |
bol içki içilen uzun süre |
soak i.
|
|
202 |
Genel |
belirli süre |
span i.
|
|
203 |
Genel |
kısa süre |
spurt i.
|
|
204 |
Genel |
belirli bir süre |
stitch [dialect] i.
|
|
205 |
Genel |
arasındaki süre |
interval i.
|
|
206 |
Genel |
süre uzunluğu |
length i.
|
|
207 |
Genel |
kısa süre önce |
yesterday i.
|
|
208 |
Genel |
izin almak (belirli bir süre için) |
take something off f.
|
|
209 |
Genel |
dolmak (süre) |
expire f.
|
|
210 |
Genel |
süre tanımak |
respite f.
|
|
211 |
Genel |
kısa süre için kiracı olmak |
lodge f.
|
|
212 |
Genel |
geçici bir süre için başkasının yerine çalışmak |
substitute f.
|
|
213 |
Genel |
başkasının yerine çalışmak (geçici bir süre için) |
substitute f.
|
|
214 |
Genel |
daha uzun süre dayanmak |
outlast f.
|
|
215 |
Genel |
kısa bir süre için şuurunu kaybetmek |
black out f.
|
|
216 |
Genel |
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
set something back f.
|
|
217 |
Genel |
bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak |
rough it f.
|
|
218 |
Genel |
aynı hızla uzunca bir süre gitmek |
cruise f.
|
|
219 |
Genel |
çok kısa bir süre kalmak |
put in an appearance f.
|
|
220 |
Genel |
bir süre kalmak |
sojourn f.
|
|
221 |
Genel |
boyunca devam etmek (belirli bir süre) |
stretch f.
|
|
222 |
Genel |
bir süre için inanç ve prensiplerinden vazgeçmek |
lapse f.
|
|
223 |
Genel |
dayanmak (belirli bir süre için) |
be good for f.
|
|
224 |
Genel |
bitmek (süre) |
run out f.
|
|
225 |
Genel |
yerine çalışmak (geçici bir süre için başkasının) |
substitute f.
|
|
226 |
Genel |
bir işte uzun süre başarılı olmak |
have a good run for one's money f.
|
|
227 |
Genel |
sürmek (süre vb) |
last f.
|
|
228 |
Genel |
kısa bir süre kalıp gitmek |
put in an appearance f.
|
|
229 |
Genel |
tanımak (süre) |
allot f.
|
|
230 |
Genel |
vermek (süre) |
allot f.
|
|
231 |
Genel |
süre tutmak |
time f.
|
|
232 |
Genel |
(bir iş) için (belirli bir süre) harcanmak |
go into f.
|
|
233 |
Genel |
süre dolmak |
(time) be up f.
|
|
234 |
Genel |
süre dolmak |
(time) run out f.
|
|
235 |
Genel |
süre vermek |
give time f.
|
|
236 |
Genel |
süre vermek |
give extra time f.
|
|
237 |
Genel |
uzun süre çalışmak |
work for a long time f.
|
|
238 |
Genel |
yoğun programından belirli bir süre ayırmak |
take time out of one's busy schedule f.
|
|
239 |
Genel |
uzun süre konuşmak |
gas f.
|
|
240 |
Genel |
bir iş için belirli bir süre harcanmak |
go into f.
|
|
241 |
Genel |
safha safha vermek (bir olayın tarihini belirli bir süre boyunca) |
trace f.
|
|
242 |
Genel |
süre tayin etmek |
set a term to f.
|
|
243 |
Genel |
süre vermek |
grant a delay f.
|
|
244 |
Genel |
süre istemek |
ask for time f.
|
|
245 |
Genel |
geçici bir süre dolmak |
stop/halt for a short time f.
|
|
246 |
Genel |
geçici bir süre dolmak |
stop/halt temporarily f.
|
|
247 |
Genel |
ek süre vermek/tanımak |
grant an extension of time f.
|
|
248 |
Genel |
(zaman/süre) sürmek |
take f.
|
|
249 |
Genel |
bir süre durmak |
tarry f.
|
|
250 |
Genel |
bir süre kalmak |
tarry f.
|
|
251 |
Genel |
bir süre beklemek |
tarry f.
|
|
252 |
Genel |
süre vermek |
allow f.
|
|
253 |
Genel |
sınırlı bir süre için emanet vermek |
bail f.
|
|
254 |
Genel |
uzun süre can çekişmek |
linger f.
|
|
255 |
Genel |
uzun bir süre boyunca ilgi veya etkiyi sürdürmek |
hold up f.
|
|
256 |
Genel |
(zaman göstergesi belirlenen süre kadar) yavaşlamak |
lose f.
|
|
257 |
Genel |
(bir şeyi) fırında gereğinden uzun süre pişirmek |
overbake f.
|
|
258 |
Genel |
(kireci) çok uzun süre yakmak |
overburn f.
|
|
259 |
Genel |
(fotoğrafik plaka veya filmi) fazla uzun süre işlemden geçirmek |
overdevelop f.
|
|
260 |
Genel |
çok uzun süre uçmak (doğan |
overfly f.
|
|
261 |
Genel |
çok uzun süre boyunca saklamak |
overkeep f.
|
|
262 |
Genel |
uzun süre alıkoymak |
overlinger f.
|
|
263 |
Genel |
uzun süre fırça atmak |
overroast f.
|
|
264 |
Genel |
uzun süre devam etmek |
overrun f.
|
|
265 |
Genel |
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak |
velocitize f.
|
|
266 |
Genel |
uzun süre hız yapmaktan ne kadar hızlandığını fark edemez olmak |
velocitise f.
|
|
267 |
Genel |
(süre, mesafe, hız, sayı) mekanik kayıt cihazına kaydetmek |
clock f.
|
|
268 |
Genel |
(hayvanı) uzun süre kutuda kalmaya alıştırmak |
crate-train f.
|
|
269 |
Genel |
güç kesildikten sonra bir süre daha momentumu korumak |
drift f.
|
|
270 |
Genel |
(radyo veya televizyonda) süre doldurmak |
drool f.
|
|
271 |
Genel |
daha uzun süre hizmet etmek |
outserve f.
|
|
272 |
Genel |
(bir şeyin) süresinden daha uzun süre oturmak |
outsit f.
|
|
273 |
Genel |
daha uzun süre oturmak |
outsit f.
|
|
274 |
Genel |
(birinden) daha uzun süre gözünü kırpmadan bakmak |
outstare f.
|
|
275 |
Genel |
daha uzun süre iktidarda kalmak |
outstay f.
|
|
276 |
Genel |
daha uzun süre beklemek |
outwait f.
|
|
277 |
Genel |
daha uzun süre ağlamak |
outweep f.
|
|
278 |
Genel |
uzun bir süre için bırakmak |
park f.
|
|
279 |
Genel |
inanmayışı bir süre ertelemek |
suspend one's disbelief f.
|
|
280 |
Genel |
bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak |
push past f.
|
|
281 |
Genel |
(metali) uzun süre ısıl işleme tabi tutmak |
soak f.
|
|
282 |
Genel |
geçmişteki bir süre için de geçerli olan |
retroactive s.
|
|
283 |
Genel |
başkasının yerine geçen (geçici bir süre için) |
substitute s.
|
|
284 |
Genel |
başkasının yerine çalışan (geçici bir süre için) |
substitute s.
|
|
285 |
Genel |
kısa bir süre kalan |
transient s.
|
|
286 |
Genel |
süre ile ilgili |
durative s.
|
|
287 |
Genel |
nefesini uzun süre tutan |
long winded s.
|
|
288 |
Genel |
bir yıldan fazla süre vuku bulan |
interannual s.
|
|
289 |
Genel |
kalan süre |
due in s.
|
|
290 |
Genel |
kısa bir süre önce kullanıma açılan |
recently opened up for use s.
|
|
291 |
Genel |
uzun süre birinin kahrını çeken |
long-suffering s.
|
|
292 |
Genel |
süre aşımına uğramış |
time-barred s.
|
|
293 |
Genel |
new york'ta bir süre yaşayıp memleketine dönmüş porto rikolulara ait |
neorican s.
|
|
294 |
Genel |
süre tanımayan |
unrespited s.
|
|
295 |
Genel |
süre ile ilgili |
eval s.
|
|
296 |
Genel |
belirli bir hizmet veya süre için işe alınan |
job s.
|
|
297 |
Genel |
dört yüz yıllık bir süre ile ilgili |
quadricentenary s.
|
|
298 |
Genel |
yazılması uzun süre alan |
lucubratory s.
|
|
299 |
Genel |
uzun süre nefesini tutabilen |
long-breathed s.
|
|
300 |
Genel |
uzun süre dayanan |
long-lived s.
|
|
301 |
Genel |
uzun süre çalışan |
long-lived s.
|
|
302 |
Genel |
belirli süre boyunca yaşamış olan |
old s.
|
|
303 |
Genel |
(süre, miktar) sınırsız |
open-end s.
|
|
304 |
Genel |
çok uzun süre maruz kalmış |
overexposed s.
|
|
305 |
Genel |
belirli bir süre işe yarayan |
good (for) s.
|
|
306 |
Genel |
belirli bir süre daha dayanması kesin olan |
good (for) s.
|
|
307 |
Genel |
özel bir günü kutlamak amacıyla sınırlı süre ve sayıda üretilen (madeni para, pul) |
commemorative s.
|
|
308 |
Genel |
belirli bir süre zarfında meydana gelen |
incurrent s.
|
|
309 |
Genel |
süre uzatmaya ihtiyaç duymayan |
continuing s.
|
|
310 |
Genel |
(özellikle uzun süre boyunca) popüler olan |
favorite s.
|
|
311 |
Genel |
(özellikle uzun süre boyunca) popüler olan |
favourite s.
|
|
312 |
Genel |
uzun süre oturmaya alışkın |
sedentary s.
|
|
313 |
Genel |
normalden uzun süre çalışmaya devam etme |
self-perpetuating s.
|
|
314 |
Genel |
kısa süre ile ilgili |
short-haul s.
|
|
315 |
Genel |
uzun süre önce |
long ago zf.
|
|
316 |
Genel |
belli bir süre boyunca |
part time zf.
|
|
317 |
Genel |
bir süre sonra |
after a while zf.
|
|
318 |
Genel |
kısa bir süre için |
awhile zf.
|
|
319 |
Genel |
kısa süre önce |
recently zf.
|
|
320 |
Genel |
bir süre |
awhile zf.
|
|
321 |
Genel |
kısa bir süre |
for a while zf.
|
|
322 |
Genel |
kısa bir süre için |
transiently zf.
|
|
323 |
Genel |
bu süre içinde |
in the meantime zf.
|
|
324 |
Genel |
bir süre |
for a time zf.
|
|
325 |
Genel |
uzun bir süre önce |
a long time ago zf.
|
|
326 |
Genel |
kısa bir süre için |
for a short time zf.
|
|
327 |
Genel |
bir süre sonra |
in time zf.
|
|
328 |
Genel |
kısa bir süre için |
for a brief period zf.
|
|
329 |
Genel |
uzunca bir süre |
quite a long time zf.
|
|
330 |
Genel |
bu süre içinde bununla birlikte |
in the meantime zf.
|
|
331 |
Genel |
bir süre önce |
some time ago zf.
|
|
332 |
Genel |
bir süre önce |
a while ago zf.
|
|
333 |
Genel |
bir süre içinde |
for a space zf.
|
|
334 |
Genel |
belirli bir süre içinde |
in a given time zf.
|
|
335 |
Genel |
kısa bir süre için |
for the time zf.
|
|
336 |
Genel |
bir süre |
for a while zf.
|
|
337 |
Genel |
bir süre için |
for a while zf.
|
|
338 |
Genel |
bir süre için |
for some time zf.
|
|
339 |
Genel |
uzun süre |
long zf.
|
|
340 |
Genel |
uzun bir süre |
quite a while zf.
|
|
341 |
Genel |
bir süre önce |
quite a while ago zf.
|
|
342 |
Genel |
geçici süre |
temporarily zf.
|
|
343 |
Genel |
belli bir süre |
for a length of time zf.
|
|
344 |
Genel |
belirli bir süre |
for a length of time zf.
|
|
345 |
Genel |
kısa bir süre sonra |
after a while later zf.
|
|
346 |
Genel |
uzun süre sonra |
after a long time zf.
|
|
347 |
Genel |
gün doğumundan gün batımına (kadar olan süre) |
sun up to sun down zf.
|
|
348 |
Genel |
gün doğumundan gün batımına (kadar olan süre) |
sunup to sundown zf.
|
|
349 |
Genel |
kısa bir süre önce |
short while ago zf.
|
|
350 |
Genel |
kısa bir süre önceye kadar |
until a short while ago zf.
|
|
351 |
Genel |
çok kısa süre |
soonish zf.
|
|
352 |
Genel |
çok kısa süre içinde |
in a jiff zf.
|
|
353 |
Genel |
kısa bir süre sonra |
after a bit zf.
|
|
354 |
Genel |
kısa bir süre önce |
not a long time ago zf.
|
|
355 |
Genel |
kısa bir süre önce |
not long ago zf.
|
|
356 |
Genel |
çalıştığı süre boyunca |
for the duration of his/her service zf.
|
|
357 |
Genel |
çalıştığı süre içinde |
for the duration of his/her service zf.
|
|
358 |
Genel |
çalıştığı süre zarfında |
for the duration of his/her service zf.
|
|
359 |
Genel |
kısa bir süre sonra |
after a little while zf.
|
|
360 |
Genel |
-den kısa bir süre önce |
shortly before zf.
|
|
361 |
Genel |
iki yıl süre ile |
for a period of two years zf.
|
|
362 |
Genel |
daha uzun bir süre |
for a longer time zf.
|
|
363 |
Genel |
önceden belirlenmiş/belirli bir süre sonrasında |
beyond a predetermined period zf.
|
|
364 |
Genel |
kısa süre içinde |
in a short span of time zf.
|
|
365 |
Genel |
geçici bir süre için |
temporarily zf.
|
|
366 |
Genel |
kısa bir süre sonra |
after a while zf.
|
|
367 |
Genel |
kısa süre sonra |
soon afterwards zf.
|
|
368 |
Genel |
sınırlı bir süre içerisinde |
temporally zf.
|
|
369 |
Genel |
bir süre sonra |
after some time zf.
|
|
370 |
Genel |
bu süre içerisinde |
meanwhile zf.
|
|
371 |
Genel |
bu süre içerisinde |
in the meantime zf.
|
|
372 |
Genel |
bu süre içinde |
meanwhile zf.
|
|
373 |
Genel |
bu süre içerisinde |
meantime zf.
|
|
374 |
Genel |
bu süre içinde |
meantime zf.
|
|
375 |
Genel |
bu süre içerisinde |
within this period zf.
|
|
376 |
Genel |
(bundan) kısa bir süre sonra |
soon after that zf.
|
|
377 |
Genel |
kısa bir süre sonra |
shortly afterwards zf.
|
|
378 |
Genel |
kısa süre içinde |
anon zf.
|
|
379 |
Genel |
bir süre önce |
erewhile zf.
|
|
380 |
Genel |
belirli veya öngörülen bir süre sonunda |
at term zf.
|
|
381 |
Genel |
daha uzun süre |
better zf.
|
|
382 |
Genel |
bu süre içerisinde |
mean time zf.
|
|
383 |
Genel |
kısa süre önce |
yesterday zf.
|
|
384 |
Genel |
hatırı sayılır bir süre boyunca |
much zf.
|
|
385 |
Genel |
bir süre boyunca |
right along zf.
|
|
386 |
Genel |
bir süre boyunca |
o'er zf.
|
|
387 |
Genel |
kısa süre sonra |
on the neck of zf.
|
|
388 |
Genel |
talep edilen süre içerisinde |
in due time zf.
|
|
389 |
Genel |
uzun süre |
inveterately zf.
|
|
390 |
Genel |
kısa süre içerisinde |
fine zf.
|
|
391 |
Genel |
kısa bir süre için |
shortly zf.
|
|
392 |
Genel |
kısa süre içinde |
soonly zf.
|
|
393 |
Genel |
kadar süre |
by ed.
|
|
394 |
Genel |
-den kısa süre önce |
toward ed.
|
|
395 |
Genel |
-den kısa süre önce |
towards ed.
|
|
396 |
Genel |
çok kısa süre içinde |
close onto ed.
|
|
397 |
Genel |
geçen süre bilgisini ifade eden bir kombinasyon |
-long snk.
|
|
398 |
Genel |
yaşı belirli sayıdaki 10 yıllık süre ile yaklaşık olarak ifade edilen kimse anlamını veren bir son ek |
-something snk.
|
|
Phrasals |
|
399 |
Öbek Fiiller |
kısa süre uğramak |
stop over f.
|
|
400 |
Öbek Fiiller |
(yeni ürünü) bir süre kullanarak sertliğini gidermek |
break in f.
|
|
401 |
Öbek Fiiller |
belli bir süre içinde bir işi ya da müsabakayı bitirmek/tamamlamak |
clock in f.
|
|
402 |
Öbek Fiiller |
(derece, süre) yapmak |
come in f.
|
|
403 |
Öbek Fiiller |
birini belirli bir süre çalışamaz hale getirmek |
incapacitate someone for a period of time f.
|
|
404 |
Öbek Fiiller |
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak |
burn in f.
|
|
405 |
Öbek Fiiller |
düzgün çalıştığını doğrulamak için belirli bir süre için yeni bir elektronik ekipman parçası kullanmak |
burn into f.
|
|
406 |
Öbek Fiiller |
kısa bir süre için gelmek |
pop in f.
|
|
407 |
Öbek Fiiller |
kafasını okuduğu gazeteden vb. kaldırıp kısa bir süre bakmak |
glance up from (newspaper etc.) f.
|
|
408 |
Öbek Fiiller |
süre tanımak |
allow for f.
|
|
409 |
Öbek Fiiller |
(süre/zaman/mesafe) uzamak |
lengthen out f.
|
|
410 |
Öbek Fiiller |
bir oyuncuyu bir süre kenarda dinlendirmek |
rest in (someone) f.
|
|
411 |
Öbek Fiiller |
(bir yerde) belli bir süre hizmet vermiş olmak/vermek |
serve (something) in (some place) f.
|
|
412 |
Öbek Fiiller |
belli bir süre hapis cezası çekmek |
serve (something) in (some place) f.
|
|
413 |
Öbek Fiiller |
belli bir süre hapis yatmak |
serve (something) in (some place) f.
|
|
414 |
Öbek Fiiller |
bir süre boyunca dayanmak |
last out f.
|
|
415 |
Öbek Fiiller |
bir süre hayatta kalmak |
last out f.
|
|
416 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak |
set (something) over (something) f.
|
|
417 |
Öbek Fiiller |
(bir yere/şeye) bir süre gitmemek |
take off from (something or some place) f.
|
|
418 |
Öbek Fiiller |
(birini belli bir süre) görmek |
see (some amount) of (someone) f.
|
|
419 |
Öbek Fiiller |
(biriyle belli bir süre) vakit geçirmek |
see (some amount) of (someone) f.
|
|
420 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi belli bir süre/düzeyde) görmek |
see (some amount) of (something) f.
|
|
421 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi belli bir süre görmek |
see something of someone or something f.
|
|
422 |
Öbek Fiiller |
biriyle/bir şeyle belli bir süre vakit geçirmek |
see something of someone or something f.
|
|
423 |
Öbek Fiiller |
(birine) kısa süre için yardım etmek |
help out f.
|
|
424 |
Öbek Fiiller |
belirli bir süre için yeterli olmak |
bridge over f.
|
|
425 |
Öbek Fiiller |
uzun süre alıkoymak |
hole up f.
|
|
426 |
Öbek Fiiller |
uzun süre bekletmek |
hole up f.
|
|
427 |
Öbek Fiiller |
bir yerde uzun süre yaşamamak |
move around f.
|
|
428 |
Öbek Fiiller |
birinden kısa süre sonra ölmek |
follow on f.
|
|
429 |
Öbek Fiiller |
kısa süre sonra elden çıkarmak |
get away f.
|
|
430 |
Öbek Fiiller |
saçma sapan bir şeyi uzun süre tartışmak |
rumble on f.
|
|
431 |
Öbek Fiiller |
(uzun süre kullanılmadığı için) kullanılmaz duruma gelmek |
rust up f.
|
|
432 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir süre) gitmek/dayanmak |
go for (something) f.
|
|
433 |
Öbek Fiiller |
daha fazla kişiye/daha uzun süre yetmek |
go further f.
|
|
434 |
Öbek Fiiller |
daha uzun süre gitmek/dayanmak |
go further f.
|
|
435 |
Öbek Fiiller |
(birine bir süre boyunca) yetecek olmak |
last (one) (up) until (something) f.
|
|
436 |
Öbek Fiiller |
(bir süre boyunca) yeterli olmak |
last (up) until (something) f.
|
|
437 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) için sürmek/devam etmek |
last for f.
|
|
438 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) için yetmek |
last for f.
|
|
439 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) dayanmak |
last for f.
|
|
440 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) gitmek |
last for f.
|
|
441 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) idare etmek |
last for f.
|
|
442 |
Öbek Fiiller |
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek |
last for (some period of time) f.
|
|
443 |
Öbek Fiiller |
(belli bir süre) için yetmek |
last for (some period of time) f.
|
|
444 |
Öbek Fiiller |
(belli bir süre) dayanmak |
last for (some period of time) f.
|
|
445 |
Öbek Fiiller |
(belli bir süre) gitmek |
last for (some period of time) f.
|
|
446 |
Öbek Fiiller |
(belli bir süre) idare etmek |
last for (some period of time) f.
|
|
447 |
Öbek Fiiller |
(bir süre birilerinin) arasında yaşamak |
live among (someone) f.
|
|
448 |
Öbek Fiiller |
(bir süre birileriyle) yaşamak |
live among (someone) f.
|
|
449 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir süreyle/süre boyunca) pompalamak |
pump for f.
|
|
450 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir süre boyunca) basmak/basıp basıp çekmek |
pump for f.
|
|
451 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir süre boyunca/süredir) pompalayarak çekmek |
pump for f.
|
|
452 |
Öbek Fiiller |
(belirli bir süredir/süre boyunca) emerek/vakumlayarak çıkarmak |
pump for f.
|
|
453 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) idare etmek |
see out f.
|
|
454 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) boyunca dayanmak |
see out f.
|
|
455 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde/bir yerde belli bir süre) görev yapmak/hizmet vermek |
serve (something) in (something or some place) f.
|
|
456 |
Öbek Fiiller |
(bir cezaevinde belli bir süre) yatmak/ceza çekmek |
serve (something) in (something or some place) f.
|
|
457 |
Öbek Fiiller |
(birini bir süre) idare etmek/götürmek (tok tutmak) |
set (someone) up for (something) f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
(birini bir süre) için tok tutmak |
set (someone) up for (something) f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
(birine bir süre) yetmek (tok tutmak) |
set (someone) up for (something) f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
(birini) belli bir süre geciktirmek |
set (someone) back f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) dikkatleri dağıtmak |
stall for (something) f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) duraklamak |
stall for (something) f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) yavaşlamak |
stall for (something) f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) ilerlememek |
stall for (something) f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) hızını kaybetmek |
stall for (something) f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) oyalamak |
stall for (something) f.
|
|
467 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) duraklatmak |
stall for (something) f.
|
|
468 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) yavaşlatmak |
stall for (something) f.
|
|
469 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) ilerlemesine engel olmak |
stall for (something) f.
|
|
470 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) hızını kaybettirmek |
stall for (something) f.
|
|
471 |
Öbek Fiiller |
(birini belirli bir süre) idare etmek |
stand (one) for (something) f.
|
|
472 |
Öbek Fiiller |
(birine belirli bir süre) yetmek |
stand (one) for (something) f.
|
|
473 |
Öbek Fiiller |
(birinin belirli bir süre) ihtiyacını karşılamak |
stand (one) for (something) f.
|
|
474 |
Öbek Fiiller |
(bir süre) için durmak |
stop for (something) f.
|
|
475 |
Öbek Fiiller |
(birine bir süre) yetmek |
tide (one) over f.
|
|
476 |
Öbek Fiiller |
bir süre götürmek |
tie over f.
|
|
477 |
Öbek Fiiller |
(bir hastayı) uzun süre/saatlerce ameliyat etmek |
toil over (someone) f.
|
|
478 |
Öbek Fiiller |
(bir süre için) değişmek |
trade for (something) f.
|
|
479 |
Öbek Fiiller |
çok kısa süre öncesinden haber vererek |
at short notice zf.
|
|
Phrases |
|
480 |
İfadeler |
belirtilen süre içerisinde |
within the time specified zf.
|
|
481 |
İfadeler |
bu süre içerisinde ayrıca/bir de |
in between times zf.
|
|
482 |
İfadeler |
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin |
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form expr.
|
|
483 |
İfadeler |
bir süre |
for a few moments expr.
|
|
484 |
İfadeler |
belirtilen süre içerisinde |
within the specified period expr.
|
|
485 |
İfadeler |
belirtilen süre içinde |
within the prescribed time expr.
|
|
486 |
İfadeler |
cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak |
taking into account the time he has already spent in prison expr.
|
|
487 |
İfadeler |
çalıştığı süre boyunca |
during his/her service expr.
|
|
488 |
İfadeler |
çok çok kısa bir süre için |
for far too brief a time expr.
|
|
489 |
İfadeler |
cezaevinde kaldığı süre dikkate alınarak |
taking into account the time he has already spent in jail expr.
|
|
490 |
İfadeler |
den/e bir süre önce |
a little while before expr.
|
|
491 |
İfadeler |
çalıştığı süre zarfında |
during his/her service expr.
|
|
492 |
İfadeler |
çalıştığı süre içinde |
during his/her service expr.
|
|
493 |
İfadeler |
çok az bir süre önce |
a little while before expr.
|
|
494 |
İfadeler |
kısa süre içinde bana yaz |
write to me soon expr.
|
|
495 |
İfadeler |
kısa bir süre içerisinde |
in a short while expr.
|
|
496 |
İfadeler |
süre zarfı |
meantime expr.
|
|
497 |
İfadeler |
tarihinden başlayarak...yıl süre ile |
for a period of ...years from the date of expr.
|
|
498 |
İfadeler |
uzunca bir süre |
quite some time expr.
|
|
499 |
İfadeler |
uzun süre önce |
aeons before expr.
|
|
500 |
İfadeler |
(gelecekte) uzunca bir süre |
for a long time to come expr.
|
|