geçici - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

geçici



Bedeutungen von dem Begriff "geçici" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 98 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geçici temporal adj.
geçici provisional adj.
geçici transitory adj.
geçici temporary adj.
geçici transient adj.
General
geçici caducity n.
geçici passager (fr) n.
geçici ephemerae n.
geçici deciduous adj.
geçici makeshift adj.
geçici contagious adj.
geçici fugitive adj.
geçici transitional adj.
geçici impermanent adj.
geçici provo adj.
geçici interlocutory adj.
geçici mortal adj.
geçici fleeting adj.
geçici ephemeral adj.
geçici provisory adj.
geçici curable adj.
geçici stopgap adj.
geçici passing adj.
geçici accidental adj.
geçici fugacious adj.
geçici jury adj.
geçici palliative adj.
geçici flying adj.
geçici fading adj.
geçici extrinsic adj.
geçici momentary adj.
geçici semipermanent adj.
geçici caducous adj.
geçici tentative adj.
geçici volatile adj.
geçici temporary adj.
geçici nonpermanent adj.
geçici casual adj.
geçici interim adj.
geçici band-aid adj.
geçici tempore adj.
geçici ad-interim adj.
geçici band aid adj.
geçici non-permanent adj.
geçici momentaneous adj.
geçici succedaneous adj.
geçici caduke adj.
geçici towsy adj.
geçici tousy adj.
geçici towzie [scottish] adj.
geçici transitive adj.
geçici transitionary adj.
geçici trial adj.
geçici episodal adj.
geçici episodical adj.
geçici jackleg adj.
geçici volatile adj.
geçici extrinsical adj.
geçici brittle adj.
geçici reversible adj.
geçici light-winged adj.
geçici burner adj.
geçici impersistent adj.
geçici cutcha [hinglish] adj.
geçici finite adj.
geçici fly-by-night adj.
geçici short-breathed adj.
geçici short-haul adj.
geçici short-life adj.
geçici short-stay adj.
geçici provisionary adj.
geçici ad interim adv.
geçici p.t. (pro tempore) abrev.
Trade/Economic
geçici pro forma adj.
geçici casual adj.
geçici interim adj.
geçici ad hoc adv.
Law
geçici nisi adj.
geçici ad interim adj.
geçici interlocutory adj.
geçici ad-hoc adj.
geçici temporary adj.
geçici caducous adj.
geçici ad hoc adv.
Technical
geçici temporary adj.
geçici provisional adj.
geçici tentative adj.
geçici momentary adj.
geçici transient adj.
geçici transitory adj.
Computer
geçici preliminary adj.
Telecom
geçici transient adj.
Marine
geçici jury adj.
Food Engineering
geçici transient adj.
Environment
geçici interim biological agent detector n.
Military
geçici temporary adj.
geçici ad hoc adv.
Latin
geçici ad interim adj.

Bedeutungen, die der Begriff "geçici" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geçici moda fad n.
geçici istek whim n.
geçici olarak temporarily adv.
General
geçici olan bir şey sandburg n.
geçici durum transiency n.
geçici kurul provisional committee n.
geçici bir süre için işbirliği yapanlardan oluşan grup task force n.
geçici süreyle kalma sojourn n.
geçici istek whim n.
geçici iskan temporary housing n.
geçici yer ayırtma provisional booking n.
geçici nizamname provisional regulations n.
geçici makbuz provisional receipt n.
geçici hesap provisional account n.
geçici olma extrinsicality n.
geçici tutuklama provisional arrest n.
geçici çare palliative n.
geçici senet scrip n.
geçici kanun provisional law n.
geçici başarısızlık eclipse n.
sahne (geçici açık hava sahnesi) stand n.
geçici karar provisional decision n.
geçici işsizlik temporary unemployment n.
yerine kullanma (geçici bir süre için) substitution n.
geçici olarak dinme lull n.
geçici görevli stopgap n.
geçici artış bulge n.
geçici önlem interim injunction n.
geçici anlaşma working agreement n.
geçici anlaşma binder n.
başkasının yerine geçen kimse (geçici bir süre için) substitute n.
vücutta oluşan geçici iz tattooing n.
geçici belge provisional certificate n.
geçici olarak ayrılan eşler temporarily separated couple n.
yerine çalıştırma (geçici bir süre için) substitution n.
satılacak veya kesilecek hayvanların geçici olarak muhafaza edildiği yer stockyard n.
geçici anlaşma provisional treaty n.
geçici senet provisional bill n.
geçici olarak durdurma suspension n.
geçici delilik brainstorm n.
geçici tedbir stopgap n.
geçici bölme provisional partition n.
geçici olarak tutturma tack n.
ruhun geçici olarak kaldığı beden tabernacle n.
geçici hevesleri olan kişi faddist n.
geçici durum transience n.
geçici karanlığa bürünme eclipse n.
geçici belge provisional scrip n.
geçici bilanço temporary balance sheet n.
geçici ilişki temporal relation n.
geçici işçiler temporary employees n.
geçici olarak yürürlükten kaldırılma suspension n.
geçici mahkeme emri provisional injunction n.
geçici talimat provisional order n.
geçici işçi jobber n.
geçici band pass band n.
geçici harekat güvenli prosedürü temporary operational safety procedure n.
geçici tedbir temporary expedient n.
geçici çare makeshift n.
geçici sözleşme provisional contract n.
geçici erteleme reprieve n.
işçilerin geçici olarak işten çıkarılması layoff n.
geçici olarak durdurulma suspension n.
geçici emir provisional order n.
geçici düzenleme provisional arrangement n.
geçici heves fad n.
geçici başarısızlık setback n.
geçici olarak uzaklaştırma suspension n.
geçici hal transient state n.
geçici işçi casual laborer n.
geçici vize temporary visa n.
geçici önlem makeshift n.
geçici çözüm bulma jury rigging n.
geçici olarak yürürlükten kaldırma suspension n.
geçici madde provisional clause n.
geçici kararname provisional decree n.
gelip geçici nüfus floating population n.
geçici karar provisional judgment n.
geçici yer değiştirme temporary relocation n.
geçici durum temporary state n.
geçici çare provisional remedy n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol layby n.
geçici önlem stopgap n.
geçici hükümet provisional government n.
geçici rezervasyon provisional reservations n.
geçici aşk calf love n.
geçici heves whim n.
geçici heves caprice n.
karısı geçici olarak bir yere gitmiş olan adam grass widower n.
geçici karar provisional decree n.
geçici önlem improvisation n.
geçici fatura provisional invoice n.
geçici teminat provisional cover n.
geçici personel temp n.
geçici önlem filler n.
geçici önlem interlocutory injunction n.
geçici karar temporary decision n.
geçici polis special n.
geçici belge provisional bond n.
geçici bağlantı temporary hookup n.
geçici kabul provisional acceptance n.
geçici sigorta provisional insurance n.
geçici şey interim n.
geçici icra provisional enforcement n.
yetkisini veren makamca yönetilen geçici bir federal mahkeme provisional court n.
geçici varsayım working hypothesis n.
geçici anlaşma provisional arrangement n.
geçici ikametgah accommodation address n.
geçici haciz provisional seizure n.
geçici haciz lien n.
geçici anormallik temporary abnormality n.
geçici kural provisional regulation n.
geçici çalışma kurulu ad hoc group n.
geçici nakil temporary removal n.
geçici moda craze n.
inşaat ta geçici teminat bid bond n.
geçici arzu fancy n.
gümrük vergisi ödemeden malların geçici ithaline izin veren resmi belge carnet n.
geçici akli hastalık aberration n.
geçici bir durulma lull n.
geçici olarak uzaklaştırılma suspension n.
geçici otlak ley n.
geçici teminat provisional bond n.
yolculuğu kesip bir yerde geçici olarak kalma stopover n.
geçici olarak kalma sojourn n.
geçici mahkeme hükmü provisional judgment n.
geçici kayıt provisional booking n.
geçici bağlantı teli jumper n.
kocası geçici olarak bir yere gitmiş olan kadın grass widow n.
geçici mülkiyet temporal property n.
geçici vergi beyannamesi provisional tax return n.
geçici görevler provisional duties n.
geçici şey bauble n.
geçici hamleler provisional moves n.
geçici hareketler provisional moves n.
geçici önlemler provisional moves n.
geçici sevgi passing fancy n.
geçici heves a passing fancy n.
gerçek ve geçici özellikler intrinsic and extrinsic properties n.
gelip geçici aşk calf love n.
solunumun geçici olarak durmasına neden olan apnoeic n.
gelip geçici aşk puppy love n.
gelip geçici aşk passing love n.
geçici şifre temporary password n.
geçici duvar vauntmure n.
geçici duvar vaimure n.
geçici reaksiyon temporary reaction n.
geçici teminat bid bond n.
geçici salınım ringing n.
geçici anlaşma modus vivendi n.
geçici anlaşma interim agreement n.
geçici plan working plan n.
geçici hafıza kaybı black-out n.
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol lay-by n.
geçici olarak oturan non-resident n.
geçici ilgi fad n.
geçici merak fad n.
geçici anlaşma temporary settlement n.
geçici ret temporary refusal n.
geçici güvence provisional warrant n.
geçici keşif provisional estimate n.
geçici hizmetler temporary services n.
geçici desteklerin alınması striking n.
geçici hizmet temporary service n.
geçici dövme temporary tattoo n.
geçici ikamet sojourn n.
geçici yoksulluk temporary poverty n.
geçici şeyler ephemera n.
geçici olarak kalacak yer crash pad n.
geçici beklenti temporary expectation n.
geçici düzenleme/ayarlama temporary arrangement n.
geçici başarısızlık temporary failure n.
geçici alan temporary space n.
geçici barış temporary peace n.
geçici huzur temporary peace n.
bir moda akımına duyulan geçici düşkünlük/heves faddism n.
geçici sığınak temporary shelter n.
geçici çözüm makeshift n.
geçici hastane a makeshift hospital n.
geçici hastane a temporary hospital n.
geçici/ölümlü hayat transitory life n.
üyelerin geçici olarak yer değiştirmesi temporary replacement of members n.
geçici tesisler temporary facilities n.
geçici düzelme transient improvement n.
geçici çözüm band-aid n.
geçici üyelik non-permanent membership n.
geçici köprü bailey bridge n.
geçici karargah command post n.
geçici metal barikat crush barrier n.
geçici güvenlik kordonu temporary safety cordon n.
ön veya arka bahçelerde görülen toprağa geçici olarak çakılan basit tabelalar yard signs n.
ön veya arka bahçelerde görülen toprağa geçici olarak çakılan basit tabelalar lawn signs n.
geçici çözüm temporary solution n.
geçici olarak oturan nonresident n.
geçici önlem improvization n.
kediler için geçici bakım yeri cattery n.
geçici çözüm workaround n.
geçici yardım/destek interim relief n.
geçici taslak working draft n.
geçici başlık working headline n.
geçici kazı temporary excavation n.
geçici barınma merkezi temporary refuge center n.
geçici barınma merkezi temporary shelter n.
geçici barınak temporary shelter n.
geçici yuva temporary home n.
geçici pozisyon temporary position n.
(bir grup talicinin/izcinin kullandığı) geçici konaklama yeri camp n.
bir yerde geçici bir süre kalma tarry n.
geçici görev tdy (temporary duty) n.
geçici hizmette bulunan caretaker n.
hızlı kar amacıyla yurt dışında geçici iş arayan kimse chancer [african] n.
geçici olarak eşyaları emanete alma checker n.
aerosol ile hazırlanan ve yüze püskürtülünce bir insanı geçici olarak sersemleten sprey chemical mace™ n.
abd'ye geçici bir süre için giren yabancı kimse nonimmigrant [usa] n.
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse nonimmigrant [usa] n.
gelip geçici arzu notion n.
geçici olarak sekreter veya işçi olarak çalışma temping n.
geçici olarak çalışan kimse temporary n.
geçici olarak hizmet veren şey temporary n.
geçici defin temporary interment n.
geçici işçiler temps n.
ruhun geçici olarak yerleştiği insan bedeni tenement n.
geçici girişim tentative n.
geçici duygu touch n.
geçici olma hali transientness n.
geçici olma özelliği transientness n.
nahoş veya acı veren bir durumun geçici olarak rahatlaması truce n.
geçici görünüm avatar n.
geçici şey zephyr n.
geçici çözüm band aid n.
eskiden geçici hapishane olarak kullanılan kışla barracoon n.
iki kişinin ellerini çapraz tutarak oluşturduğu geçici oturak king's cushion n.
geçici iş birliği yapan ortak bedfellow n.
geçici iş birliği yapan ortak bedfere n.
geçici iş birliği yapan ortak bedphere n.
geçici şey extrinsical [obsolete] n.
posta akışını geçici bir süreliğine durdurma mail embargo n.
geçici çare make-do n.
geçici duvar vamure [obsolete] n.
geçici olarak yerleşik kimse visitant n.
geçici etki visitation n.
geçici (ruhani veya manevi) etki visiting n.
(sembolik bir yolculukta) geçici durma noktası waypost n.
geçici iz wisp n.
geçici gösterge wisp n.
bilincin şimdiki zamandaki belli belirsiz hissedilen geçici kısmı margin n.
şiddetli fakat geçici sevda mash n.
geçici çözüm quick fix n.
geçici önlem quick fix n.
geçici arzu whigmaleerie n.
gelip geçici fikir whimsey n.
geçici arzu whimwham n.
evli çiftlerin seks için geçici olarak eş değiştirmesi wife-swapping n.
bir şeyi işaretlemek veya bölmek için kullanılan geçici işaret veya sınır wike n.
(fiyat) ani ve geçici yükselme blowoff n.
geçici heves megrim n.
avustralya yerlilerinin konakladığı geçici kulübe mia mia [australia] n.
geçici arzu wrinkle [dated] n.
geçici istek wrinkle [dated] n.
geçici plan workup n.
geçici teklif workup n.
geçici duraklama hold n.
geçici duraksama hold n.
özellikle kale duvarının tepesine inşa edilen sıra halinde ahşaptan geçici barınaklar bratticings [obsolete] n.
geçici ayrılık dönemi break n.
trendlerde meydana gelen ani ve geçici değişiklik bubble n.
geçici barınak hilt [dialect] n.
geçici sığınak hilt [dialect] n.
geçici olarak alıkonan şey holdback n.
geçici olarak zapt edilen şey holdback n.
çengelli iğneye benzeyip örgüde ilmeklerin açılmasını önlemek için geçici olarak kullanılan alet holder n.
geçici hizmette bulunma mothball n.
geçici durum revolving door n.
geçici iş revolving door n.
geçici sığınak olarak kullanılan sopaların üstüne çekilmiş yer örtüsü hutchie [australia] n.
(partneri emme sonucu oluşan) geçici iz love bite n.
kalastan yapılmış geçici yol gangway n.
kısa, sönük veya geçici görünüm glint n.
kısa, sönük veya geçici tezahür glint n.
üstü tarafından geçici süre için başkasının hizmetine atanma loan n.
saça rengini canlandırmak veya geçici olarak renklendirmek için kozmetik çözelti uygulanması rinse n.
geçici olarak alıkonan şey holdback n.
geçici olarak zapt edilen şey holdback n.
çiftlikte hayvanlarının geçici olarak tutulabileceği yer holdup n.
geçici düzenleme lash-up n.
hayvanı iple bağlarken ipi eyerdeki çıkıntı etrafından geçici olarak döndürme dally n.
geçici olarak bir yerde kalan şey denizen n.
geçici süreliğine bir yerde kalan kimse denizen n.
mahkeme kararından önceki geçici gözaltı dönemi detention n.
geçici olarak yolun belirli bir kısmının yerine geçen dolambaçlı yol detour n.
ölenleri araştırma, geri kazanma, kimliklerini tespit etme, tahliye etme veya geçici olarak muhafaza etme gibi hizmetler sunan program graves registration program n.
(özellikle avrupa'da) geçici olarak çalışan yabancı uyruklu işçi guestworker n.
geçici öğretim görevlisi gypsy n.
geçici işler için görevlendirilen adam hired man n.
geçici olarak bağlama hitch n.
geçici tahta perde hoard n.
geçici bina hock n.
geçici duvar hock n.
1960'ta bağımsız hale gelen ve geçici askeri hükümetle yönetilen bir kuzeybatı afrika ülkesi muritaniya n.
yerleşik bir ekiple göreve katılan geçici ekip üyesi odd bod n.
geçici iş odd job n.
geçici iş odd job n.
geçici çalışma odd job n.
geçici işler odd jobs n.
geçici iş odd-job n.
geçici işlerde çalışan kimse odd-job man n.
tamirat gibi geçici ve sıradan işleri yapan kimse odd-jobman n.
geçici işlerde çalışan kimse odd-jobman n.
geçici işlerde çalışan kimse odd-man [uk] n.
(geçici olarak temizlenen sokaklarda düzenlenen) aktivite round-the-houses n.
azalan geçici elektrik akımı varyasyonu impulse n.
sahil bölgelerinde geçici işler yapan kimse beachcomber n.
güney pasifik adaları'nda geçici işlerde çalışan beyaz erkek beachcomber n.
geçici istek bee n.
geçici yatak doss [uk] n.
makamın geçici olarak tutulmasından elde edilen gelirlerin kullanılması commendam n.
geçici papazlıkla geçinen kimse commendatary n.
papazlık makamını geçici olarak başka birine devri commendation n.
geçici papazlıkla geçinen kimse commendator n.
geçici papazlıkla geçinen kimse commendatory [obsolete] n.
geçici istek conceit n.
rütbe veya makam farklılıklarını geçici olarak yok sayarak aşağı seviyedekilere gösterilen nezaket condescendingness n.
geçici istek fantasque n.
(cevherin geçici saklanması veya kirin temizlenmesi için) kazı alanı çevresindeki bölge paddock n.
geçici ev pied-à-terre n.
geçici varsayım construct n.
geçici konsept construct n.
geçici varsayım veya konseptin verdiği sonuç construct n.
bir sebepten ötürü geçici toplanma crowd n.
geçici hükümdar interrex n.
geçici olarak kalınacak yer pad n.
geçici ilgi play n.
geçici koruma play n.
tütün taşımak veya geçici olarak saklamak için kullanılan kutu saratoga n.
geçici istek conundrum [obsolete] n.
geçici arzu conundrum [obsolete] n.
sonradan eklenecek bir şeye yer açmak için klavyeyle geçici olarak bırakılan boşluk deadwood n.
geçici eksiklik discontinuance [obsolete] n.
geçici devamsızlık discontinuance [obsolete] n.
geçici heves fike [dialect] [uk] n.
geçici merak foible n.
geçici heves gee [scotland] n.
bir yerde geçici kalma peregrination [obsolete] n.
suyu sulama kanalına yönlendiren geçici kanal presa [dialect] n.
geçici kullanım için olan ahşap tabut shell n.
(sağlıkta) geçici bozulma sinking spell n.
geçici azalma sinking spell n.
geçici değer kaybı sinking spell n.
geçici hevesler ve modalar fads and fashions n.
geçici rüzgar slatch n.
geçici esinti süresi slatch n.
geçici oturum sojourning n.
geçici ikamet sojourning n.
geçici posta pulu provisional n.
kalıcı istihdam öncesinde geçici olarak işe alınan eleman provisional n.
geçici üye provisional n.
geçici grup provisional n.
yerüstü sularının taşması sonucu oluşan geçici bataklık soak [australia] n.
sabun köpüğü gibi geçici durum soap bubble n.
geçici olarak durma standdown n.
geçici olarak başkasının işine bakmak cover for v.
geçici olarak yol vermek (işçiye) lay off v.
geçici olarak savmak stave off v.
geçici olarak kalmak sojourn v.
ehliyetine geçici olarak el konulmuş olmasına rağmen araç kullanmak be driving on a suspended driving licence v.
geçici olarak kalmak stay temporarily v.
yerine çalışmak (geçici bir süre için başkasının) substitute v.
geçici bir sessizlik olmak (konuşmada) lull v.
geçici olarak bir işte çalışmak fill in v.
geçici olarak bulmak improvise v.
geçici olarak işi bırakmak take off from work v.
geçici olarak el koymak impound v.
geçici olarak uzaklaştırmak suspend from v.
geçici olarak ara vermek intermittence v.
geçici olarak oturmak sojourn v.
işine bakmak (geçici olarak başkasının) cover for v.
geçici bir süre için başkasının yerine çalışmak substitute v.
başkasının yerine çalışmak (geçici bir süre için) substitute v.
geçici olarak yürürlükten kaldırmak suspend v.
geçici olarak kapatmak close up v.
geçici olarak durdurmak suspend v.
geçici olmak be impermanent v.
geçici olmak be temporary v.
geçici olarak görevden ayırmak suspend v.
geçici olarak ikamet etmek sojourn v.
geçici bir süre dolmak stop/halt temporarily v.
geçici bir süre dolmak stop/halt for a short time v.
geçici felce neden olmak cause temporary paralysis v.
geçici felce sebep olmak cause temporary paralysis v.
geçici işçi olarak çalışmak temp v.
bir sorunu geçici olarak çözmek solve a problem temporarily v.
geçici olarak bilincini kaybetmek black out v.
geçici olarak hafızasını kaybetmek black out v.
bir makamı (geçici olarak) işgal etmek supply v.
geçici olarak kalmak camp v.
gelişmeleri beklerken ilerlemeyi geçici olarak durdurmak mark v.
gelip geçici hevesle arzulamak whim v.
birinin evinde geçici olarak konaklayıp yemek yemek board v.
geçici olarak başkasının tasarrufuna vermek give v.
geçici olarak görünmek gleam v.
geçici çözüm olarak hazırlamak rig v.
geçici çözüm olarak düzenlemek rig v.
geçici olarak denemek dip v.
(dizgici) geçici iş yapmak grass [uk] v.
(bir şey üzerinde) geçici hak talep etmek dibs v.
görevden geçici uzaklaştırmak bench v.
(cevheri) geçici olarak kazı alanı çevresinde saklamak paddock v.
geçici rezervasyon yapmak pencil v.
geçici ayarlama yapmak pencil v.
geçici not almak pencil v.
(bir şeyi) geçici olarak gizlemek plant v.
geçici onay vermek preapprove v.
geçici onay vermek pre-approve v.
geçici konaklamak roost v.
(geçici olarak) işten çıkarmak stand off [uk] v.
(geçici olarak) yol vermek stand off [uk] v.
geçici olarak üstlenmek strike v.
geçici olarak kabul etmek strike v.
geçici olarak yüklenmek strike v.
gelip geçici passing adj.
başkasının yerine geçen (geçici bir süre için) substitute adj.
başkasının yerine çalışan (geçici bir süre için) substitute adj.
gelip geçici ephemeral adj.
gelip geçici temporary adj.
geçici olarak oturan nonresident adj.
gelip geçici transient adj.
geçici olmayan nontemporal adj.
geçici olarak oturmayan nontenant adj.
geçici olarak durmuş suspended adj.
geçici değil non-volatile adj.
geçici nitelikte temporal adj.
geçici olarak atanan temporarily assigned/appointed adj.
geçici (çözüm vb.) makeshift adj.
geçici olarak kapalı temporarily closed adj.
geçici olarak kapatılmış temporarily closed adj.
geçici değil nonvolatile adj.
geçici olarak oturan non-resident adj.
gelip geçici caduke adj.
geçici (geçen) infectious adj.
geçici süreliğine tutulmuş ticca adj.
geçici karanlığa bürünmemiş uneclipsed adj.
gelip geçici heveslere kapılan faddish adj.
gelip geçici heves sahibi faddish adj.
gelip geçici evanescent adj.
görevden geçici olarak uzaklaştırılmamış (kimse) unsuspended adj.
geçici olarak durdurulmamış (özel hak) unsuspended adj.
geçici işlerde çalışan jobbing adj.
geçici heves veya merakla dolu maggotish adj.
geçici olarak kullanılan make-do adj.
geçici çözüm sunan makeshift adj.
geçici çözüm sunan makeshifty adj.
geçici çözüm bulunmuş jury-rigged adj.
(sporda geçici olarak) olağandışı performans sergileyen hot adj.
anonim ve geçici yapıda olan motel adj.
geçici olmayan intransient adj.
geçici olarak devam eden finite adj.
gelip geçici fly-by-night adj.
geçici süreliğine pasif olan slumbering adj.
davada nihai karar öncesi geçici nitelikte (tedbir) provisional adj.
geçici kullanım için basılmış (posta pulu) provisional adj.
geçici olarak temporally adv.
geçici olarak deciduously adv.
geçici olarak impermanently adv.
geçici bir şekilde fleetingly adv.
geçici olarak momentarily adv.
geçici olarak tentatively adv.
geçici olarak provisionally adv.
geçici olarak pro forma adv.
geçici olarak rough adv.
geçici bir şekilde extrinsically adv.
geçici olarak pro tem adv.
geçici olarak pro temp adv.
geçici bir şekilde fugitively adv.
geçici olarak ad interim adv.
geçici olarak volatilely adv.
geçici bir şekilde ephemerally adv.
geçici olarak puritanically adv.
geçici olarak tayin edilmiş appointed provisionally adv.
geçici olarak transiently adv.
geçici olarak transitorily adv.
geçici olarak pro tempore adv.
geçici süre temporarily adv.
geçici olarak temporarily adv.
geçici bir süre için temporarily adv.
geçici süreliğine temporarily adv.
geçici olarak terrestrially adv.
geçici olarak only from day to day adv.
geçici olarak pasif şekilde slumberingly adv.
geçici olarak provisorily adv.
geçici bellek ws (working storage) abrev.
Phrasals
geçici olarak yazmak pencil in n.
geçici olarak planlamak pencil in n.
geçici olarak bir randevuya yazmak pencil in n.
eğreti/geçici bir şekilde onarmak brace up v.
geçici bir biçimde sağlamlaştırmak brace up v.
geçici olarak (bir yerde) kalmak veya yaşamak camp out v.
geçici yapmak/not almak pencil something in v.
(bir şeye) geçici olarak son vermek freeze on (doing something) v.
(bir şeyi) geçici olarak durdurmak freeze on (doing something) v.
geçici olarak düşmek dip into (something) v.