in. - Turkish English Dictionary

in.

Meanings of "in." with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
tuck in v. sokmak
Your shirt's not tucked in.
Gömleğini içine sokmamışsın.

More Sentences
be stuck in v. mahsur kalmak
Have you ever been stuck in an elevator?
Hiç asansörde mahsur kaldınız mı?

More Sentences
get in v. (arabaya) binmek
I got in the cab.
Taksiye bindim.

More Sentences
call in v. (birini ) (bir yere) çağırmak
The Agency for Reconstruction also itself called in OLAF in relation to the contract of a questionable external advisor.
Yeniden Yapılanma Ajansı da şüpheli bir dış danışmanla yapılan sözleşmeyle ilgili olarak OLAF'ı bizzat çağırmıştır.

More Sentences
in vain adv. boşuna
We can therefore say that Pim Fortuyn's sacrifice may not have been in vain.
Bu nedenle Pim Fortuyn'un fedakarlığının boşuna olmadığını söyleyebiliriz.

More Sentences
in general adv. genellikle
Japanese people in general are polite.
Japonlar genellikle kibardırlar.

More Sentences
in time adv. zamanla
The ill-concealed agenda is the desire for a common EU military which in time will be able to supersede NATO.
Gizlenmeyen gündem, zamanla NATO'nun yerini alabilecek ortak bir AB ordusu kurma arzusudur.

More Sentences
in person adv. bizzat
While I was not able to attend in person, the Commission services represented me and delivered an address.
Bizzat katılamasam da Komisyon hizmetleri beni temsil etti ve bir konuşma yaptı.

More Sentences
in advance adv. önceden
It is not prudent to commit to any fixed sum in advance.
Herhangi bir sabit meblağı önceden taahhüt etmek ihtiyatlı bir davranış değildir.

More Sentences
in advance adv. peşin
In order to get a cheap ticket, you need to buy it way in advance.
Ucuza bilet alabilmek için peşin ödeme yapmanız gerekir.

More Sentences
in adv. içeri
It is essential that the weapons inspectors be allowed back in.
Silah denetçilerinin tekrar içeri girmesine izin verilmesi elzemdir.

More Sentences
in cash adv. peşin
Tom paid in cash.
Tom peşin ödedi.

More Sentences
in prep. içinde
His children are waiting for the news in awkward silence.
Çocukları garip bir sessizlik içinde haberleri bekliyorlar.

More Sentences
in front of prep. önünde
I have various language versions in front of me, none of which contains this particular amendment, Amendment No 24.
Önümde çeşitli dillerde versiyonlar var, ancak hiçbiri bu değişikliği, 24 No'lu Değişikliği içermiyor.

More Sentences
General
sticking in n. sokma
At times it seems it is like an ostrich with its head stuck in the sand trying to ignore all the problems around it.
Zaman zaman devekuşu gibi kafasını kuma sokmuş, etrafındaki tüm sorunları görmezden gelmeye çalışıyor gibi görünüyor.

More Sentences
increase in population n. nüfus artışı
It was the increase in population that caused the poverty.
Yoksulluğun nedeni nüfus artışıydı.

More Sentences
taste in music n. müzik zevki
Tastes in music vary from person to person.
Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.

More Sentences
brother-in-law n. enişte
My brother-in-law and that company president are good people.
Eniştem ve o firma müdürü iyi insanlardır.

More Sentences
commander-in-chief n. başkomutan
General Tom Jackson accepted the position of commander-in-chief.
General Tom Jackson başkomutanlık makamını kabul etti.

More Sentences
father-in-law n. kayınbaba
Tom is Mary's father-in-law.
Tom Mary'nin kayınbabasıdır.

More Sentences
father-in-law n. kayınpeder
The father of my wife is my father-in-law.
Karımın babası benim kayınpederim.

More Sentences
son-in-law n. damat
Tom is Mary's son-in-law, isn't he?
Tom, Mary'nin damadı, değil mi?

More Sentences
stand-in n. dublör
The famous actor had a stand-in for the dangerous stunts.
Ünlü aktörün tehlikeli gösteriler için bir dublörü vardı.

More Sentences
mother-in-law n. kayınvalide
My mother-in-law visited us for the weekend.
Kayınvalidem hafta sonu bizi ziyarete geldi.

More Sentences
sister-in-law n. görümce
How many sisters-in-law do you have?
Kaç görümcen var?

More Sentences
hand in v. sunmak
Tom has handed in his resignation.
Tom istifasını sundu.

More Sentences
come in v. moda olmak
Long dresses have come in fashion this year.
Bu yıl uzun elbiseler moda oldu.

More Sentences
Common Usage
pain in the neck n. baş belası
put in order v. sıraya koymak
get in somebody's hair v. rahat vermemek
get in somebody's hair v. rahat bırakmamak
built-in adj. gömme
built-in adj. ankastre
in low spirits adj. keyfi yerinde değil
in any case adv. her halükarda
in vain adv. beyhude
in quiet adv. sessizce
in full adv. eksiksiz
in dribs and drabs adv. azar azar
in direct proportion to prep. ile doğru orantılı olarak
General
noble savage in literature n. edebiyatta soylu vahşi
mothers and daughters in literature n. edebiyatta anneler ve kızlar
paper in rolls n. bobin kağıdı
in harness n. iş başında
success in popular culture n. popüler kültürde başarı
a feather in one's cap n. övünülecek başarı
in that case n. bu vakada
end in smoke n. sonuçsuz kalma
consisting in n. bağlı bulunma
communication in organizations n. örgütlerde iletişim
acting in n. eyleme dönüştürme
pasific islander americans in literature n. edebiyatta pasifik adalı amerikanlar
nurses in the family n. bakıcı aile fertleri
interest in black n. cari faiz
radicalism in literature n. edebiyatta radikalizm
bridges in art n. sanatta köprüler
storage in the home n. eve depolama
interdisciplinary approach in education n. eğitimde disiplinlerarası yaklaşım
color in interior decoration n. iç dekorasyonda renk
brother in law n. kayınbirader
space in economics n. ekonomide mekan
heroes in literature n. edebiyatta kahramanlar
culture conflict in literature n. edebiyatta kültür çatışması
first aid in illness and injury n. hastalık ve yaralanmada ilkyardım
drink made from sahlep root in hot milk and cinnamon n. salep
communication in education n. eğitimde iletişim
seller in a market n. pazarcı
muslim religious leader or priest in a mosque n. imam
rotation in office n. rotasyon
minerals in nutritions n. beslenmede minareller
racism in motion pictures n. sinemada ırkçılık
any of three radiations of heat falling in succession from the sun to the air n. cemre
boys in literature n. edebiyatta erkek çocuklar
performing arts in literature n. edebiyatta sahne sanatları
the tomb of ataturk in ankara n. anıtkabir
clerk in holy orders n. papaz
colonies in literature n. edebiyatta sömürgeler
group guidance in education n. eğitimde grup rehberliği
driving in n. kakma
monsters in literature n. edebiyatta canavarlar
sexism in religion n. dinde cinsel ayrımcılık
a contradiction in terms n. sözlerde çelişme
bridge in art n. sanatta köprü
guarantee in kind n. ayni teminat
in small pieces n. kuşbaşı
man in the iron mask n. demir maskeli adam
in plain terms n. basit sözlerle
stand in silence n. saygı duruşu
god in literature n. edebiyatta tanrı
giving in marriage n. evlendirme
policeman in plain clothes n. sivil polis
lawyers in politics n. siyasette hukukçular
professor in ordinary n. ordinaryüs
fence in n. tahta perdeyle
in the nick of time n. saniyesi saniyesine
istanbul in art n. sanatta istanbul
pictures in education n. eğitimde resimler
confinement in an asylum n. akıl hastanesine kapatılma
matter in dispute n. dava konusu
in small portions n. lokma lokma
stress in children n. çocuklarda stres
turkish nomads in anatolia n. yörük
bird in the hand n. çantada keklik
repentance in literature n. edebiyatta pişmanlık
in pod n. hamile
the loss of the earning capacity in the profession n. meslek ifa edememe
art in literature n. edebiyatta sanat
money in circulation n. emisyon hacmi
dragons in literature n. edebiyatta ejderhalar
a shot in the dark n. körü körüne bir deneme
symbolism in art n. sanatta sembolizm
proportionality in law n. hukukta orantılılık
stone rich in antimony n. rastık taşı
son in law n. damat
color in architecture n. mimaride renk
racism in antropology n. antropolojide ırkçılık
population who are not in working age n. çalışma çağı dışındaki nüfus
foreign agents in the united states n. birleşik devletlerde dış temsilcilikler
person in need of nursing n. bakıma muhtaç kimse
subject discussed in the article n. makalede işlenen konu
in the gathering darkness n. gittikçe basan karanlıkta
service pay in ottoman empire n. ulûfe
sex in literature n. edebiyatta cinsellik
cognition in children n. çocuklarda biliş
coldest time in winter n. zemheri
children’s home in ottoman empire n. sanayi mektebi
black english in literature n. edebiyatta siyah ingilizcesi
actions in rem n. ayni davalar
decentralization in management n. yönetimde ademi merkeziyet
sex role in motion pictures n. sinemada cinsel rol
population in working age n. çalışma çağındaki nüfus
project method in teaching n. öğretimde proje metodu
children in pornography n. pornografide çocuklar
women in politics n. politikada kadınlar
insider trading in security n. menkul değerlerde içerden bilgilendirme
color in art n. sanatta renk
culpa in contrahendo n. sözleşme öncesi kusur
cosmology in literature n. edebiyatta kozmoloji
rehabilitation centre for children in turkey n. çocuk misafirhanesi
intercultural communication in motion pictures n. sinemada kültürlerarası iletişim
race in literature n. edebiyatta ırk
national assistance for needy soldier families in turkey n. muhtaç asker ailelerine yardım
contributions in kind n. ayni yardım
sex discrimination in employment n. istihdamda cinsiyet ayrımcılığı
segregation in transportation n. ulaştırmada ayrım
imagination in literature n. edebiyatta hayal gücü
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
jews in the motion picture industry n. sinema endüstrisinde yahudiler
curves in engineering n. mühendislikte eğriler
speech in literature n. edebiyatta konuşma
diaries in literature n. edebiyatta günlük
festivals in art n. sanatta festivaller
taguchi methods in quality control n. kalite kontrolde taguchi metodu
talking in one's sleep n. sayıklama
desire in literature n. edebiyatta arzu
the point in question n. sözkonusu
person in freedom n. özgür insan
tax in kind n. ayni vergi
at home in n. kendini rahat hisseden (bir yerde)
change in dimension n. deformasyon
turkish nomads in anatolia n. göçebe
jews in literature n. edebiyatta yahudiler
imitation in literature n. edebiyatta taklit
signs and symbols in architecture n. mimaride işaret ve semboller
motion pictures in propaganda n. propaganda sineması
negotiation in business n. işletmelerde uzlaşma
sociology journal in the ottoman empire n. ictimaiyyat mecmuası
ethnic art in interior decoration n. iç dekorasyonda etnik sanat
minced liver wrapped in lamb's fat n. ciğer sarması
a friend in need n. kara gün dostu
daughter in law n. gelin
women in motion pictures n. sinemada kadınlar
costume in art n. sanatta giysi
puritan movements in literature n. edebiyatta puritan hareketleri
information theory in economics n. ekonomide enformasyon teorisi
friendship in literature n. edebiyatta arkadaşlık
reality in literature n. edebiyatta gerçeklik
old age in literature n. edebiyatta yaşlılık
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
space in economics n. ekonomide uzay
prophecies in literature n. edebiyatta kehanetler
skill courses for unemployed young persons in turkey n. beceri kazandırma programları
success in business n. işletmelerde başarı
rights in kind n. ayni haklar
persons in need of help n. muhtaçlar
social ethics in literature n. edebiyatta sosyal ahlak
a shot in the arm n. birine birdenbire moral veren bir şey
philosophy in literature n. edebiyatta felsefe
dancers and musicians in ottoman empire n. çengiler
brother in law n. enişte
fix in advance n. önceden belirleme
assistant to a professor in an islamic university n. muid
one in number n. bir adet
conduct disorders in children n. çocuklarda davranış bozuklukları
place in the sun n. iyi durum
queens in literature n. edebiyatta kraliçeler
house plants in interior decoration n. iç dekorasyonda ev bitkileri
symbolism in architecture n. mimaride sembolizm
decrease in value n. değer kaybı
ethnic groups in literature n. edebiyatta etnik gruplar
wage in kind n. ayni ücret
way in n. girilecek yol
monopoly of trade right in ottoman empire n. gedik
place abounding in vineyards n. bağlık
nature in literature n. edebiyatta doğa
violence in the family n. aile içi şiddet
person in freedom n. hür
truth in literature n. edebiyatta gerçek
in the hands of n. kudreti dahilinde
putting in order n. tanzim
crystals in literature n. edebiyatta kristaller
health card for uninsured people in turkey n. yeşil kart
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
pupil who attends school only in the mornings n. sabahçı
sex role in the work environment n. iş çevresinde cinsel rol
television in education n. eğitimde televizyon
light in architecture n. mimaride ışık
girlfriend in training n. yakın kız arkadaş
aggressiveness in children n. çocuklarda saldırganlık
minorities in literature n. edebiyatta azınlıklar
fashion in motion pictures n. sinemada moda
in salt n. salamura
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
anxiety in children n. çocuklarda anksiyete
kick in n. para verme
tenancy in common n. ortak kiracılık
ciphers in literature n. edebiyatta şifre
television in politics n. politikada televizyon
handicapped person in need of nursing n. bakıma muhtaç özürlü
in the club n. karnı burnunda
original turkish people in turkey n. anadolu türkü
mummies in literature n. edebiyatta mumyalar
romanticism in literature n. edebiyatta romantizm
workers in state enterprises n. kamu işçileri
minorities in art n. sanatta azınlıklar
courtesy in literature n. edebiyatta nezaket
be in a request n. tutulmak
increase (in price) n. bindirim
in relief n. kabartma
gay men in literature n. edebiyatta eşcinsel erkekler
perfection in literature n. edebiyatta mükemmellik
race relations in literature n. edebiyatta ırk ilişkileri
lacunae in law n. hukukta boşluk
special school in the ottoman palace n. enderun mektebi
commerce in literature n. edebiyatta ticaret
the red crescent in turkey n. kızılay
myth in literature n. edebiyatta mit
feudalism in ottoman empire n. ikta sistem
courtly love in literature n. edebiyatta saray aşkı
castle in the air n. hayal
history in literature n. edebiyatta tarih
helper in a drugstore n. eczacı kalfası
feudalism in ottoman empire n. miri sistem
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
art in education n. eğitimde sanat
poor in health n. sağlığı bozuk
islands of pasific in literature n. edebiyatta pasifik adaları
marginality in literature n. edebiyatta marjinallik
discoveries in geography n. coğrafyada keşifler
radio in education n. eğitimde radyo
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. tipik bir örnek
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
matter in dispute n. ihtilaf konusu
telegram in cipher n. şifreli telgraf
telegram in code n. kodla yazılan telgraf
psychotherapy in literature n. edebiyatta psikoterapi
dog in the manger n. kendi yiyemediğini başkasına da yedirtmeyen kimse
in country resources n. iç kaynaklar
fade in n. görüntü ve sesin yavaş yavaş görülmesi ve duyulması
five in a row n. beşi bir arada
step in n. içeri adım
disasters in the press n. basında afetler
office practice in government n. kamuda büro uygulamaları
violence in children n. çocuklarda şiddet
realism in art n. sanatta realizm
scottish council for research in education n. iskoç eğitim araştırma konseyi
sensationalism in journalism n. sansasyonalizm
christians in turkey n. türkiye’deki hristiyanlar
a bird in a tree n. ağaçtaki kuş
rise in salary n. maaş zammı
rise in salary n. maaş artışı
video in a window n. pencere içinde video
a thorn in the flesh n. zorluk
point in time n. çok kısa bir süre
pane of glass in the movable half of the window n. müteharrik pencere camı
flash in the pan n. saman alevi
monkey in the middle n. ortada sıçan oyunu
law in effect n. uygulanan kanun
lecture method in teaching n. öğretimde okuma metodu
fork in a road n. yol ayrımı
keeping in stock n. stokta bulundurma
the law in force n. yürürlükteki yasa
a man in the limelight n. günün adamı
people in mass n. büyük halk yığınları
registered in the name of the company n. şirket adına kayıtlı
retirement in grave (law) n. mezarda emeklilik (yasası)
aid in kind n. ayni yardım
a snake in the grass n. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
delay in delivery n. teminde gecikme
experts in one's subject n. konusunda uzman kişiler
complicity in murder n. cinayete ortaklık
countries in the region n. bölge ülkeler
countries in the region n. bölgedeki ülkeler
the world we live in n. yaşadığımız dünya
accident resulting in material damage n. maddi hasarlı kaza
aunt-in-law n. yenge
being a son-in-law n. damatlık
baby-in-arms n. ana kuzusu
all-in price n. her şey içinde fiyat
artisans in ottoman empire n. ehl-i hiref
brother in-law n. kayın
attorney in-fact n. vekil
afro-americans in literature n. edebiyatta afro-amerikalılar
being-in-itself n. kendinde varlık
in-patient n. hastanede yatarak tedavi gören hasta
in-country period n. memleket içi inceleme fasılası
built-in oven n. ankastre fırın
door-in-the-face technique n. yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi
death customs-folklore in turkey n. ölüm adetleri
in-depth analysis n. derinlemesine analiz
in-patient n. hastanede yatan hasta
drive-in n. seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri açık hava sineması
in-line processing n. hat içi işlem
check-in desk n. hava terminalinde bilet ve bagajın kontrol edildiği tezgah
in-tray n. yapılacak iş
father-in-law n. babalık
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
in-depth research n. derin araştırma
let-in n. gömme
built-in product n. ankastre ürün
built-in cupboard n. gömme dolap
the first turkish-muslim women’s union in anatolia n. anadolu kadınlar birliği
son-in-law n. eloğlu
puss-in-the corner n. köşe kapmaca
walk-in closet n. geniş gömme dolap
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf vakfı
tie-in n. rabıta
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf sandığı
sit-in n. bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla)
tie-in n. bağlantı
son-in-law n. güvey
safe-deposit boxes in ottoman empire n. teavün sandıkları
point-in time n. geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
walk-in n. bağımsız müşteri
stock-in-trade n. sermaye
self-esteem in children n. çocuklarda öz saygı
pipe-in-pipe manufacture n. boruların iç içe imal edilmesi
non-muslim subject in the ottoman empire n. zimmet ehli
tucking-in n. tıkınma
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
self-acceptance in adolescence n. ergenlikte kendini kabul
turkish nomads in anatolia n. konar-göçer
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf kesesi
wife's sister-in-law n. görümce
whipper-in n. av köpeklerini idare eden kimse
in basket n. gelen sepeti
in-place evaluation n. yerinde değerlendirme
agreement-in-principle n. prensip anlaşması
in season n. en iyi zamanı
decrease in performance n. performans düşüklüğü
child in common n. müşterek çocuk
swap in n. getirme
price hikes in the offing n. zamlar kapıda (haber başlığı)
toe-in n. tekerlek kapanıklığı
lying in wait n. pusu kurma
admission in a hospital n. hastaneye kabul
pale in comparison n. karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması
confinement in a fortress n. kalebentlik
mother in law n. kayınvalide
phone-in n. izleyicilerin veya dinleyicelerin telefonla katılabildikleri program
difference in form n. şekil farklılığı
prominent figures in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
prominent names in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
mothers in tears n. gözü yaşlı anne
a first in the world n. dünyada bir ilk
in-room n. oda içi
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
live-in help n. yatılı yardımcı
travel in time n. zaman yolculuğu
the nobel prize in physics n. nobel fizik ödülü
artist-in-residence n. misafir sanatçı
betrothed in the cradle n. beşik kertmesi
olive oil in bulk n. dökme zeytinyağı
house in forest n. orman içinde ev
stand-in parent n. manevi ebeveyn
40 degrees in the shade n. gölgede kırk derece
40 degrees celsius in the shade n. gölgede kırk derece
killing in the name of money n. para adına öldürme
the best in its class n. sınıfının en iyisi
the cities in the east n. doğudaki şehirler
decrease in power n. güçteki düşüş
decrease in strength n. güç düşmesi
dandruff in hair n. saçta kepek
pure warmness in one's smile n. gülüşündeki saf sıcaklık
live-in lover n. hayat arkadaşı
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
ex parents-in-law n. eski kayınvalide ve kayınpeder
a time in the past n. geçmişte bir zaman
common substance in nature n. doğada yaygın olarak bulunan
the woman in my dream n. hayalimdeki kadın
the man in my dreams n. hayallerimdeki erkek
the woman in my dreams n. hayallerimdeki kadın
dust in the wind n. rüzgarda toz
a rational person living in the real world n. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
man in the red jacket n. kırmızı ceketli adam
increase in crime rates n. suç oranlarındaki artış
elephant in the circus n. sirkteki fil
the man in charge n. görevli
a film in/reflecting the sprit of the 80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
jog in place n. yerinde koşu
run in place n. yerinde koşu
theatre-in-the-round n. arena tiyatro
to the matter in hand n. eldeki konu
in-line-skates n. tek sıra tekerlekli paten
in-line-skate n. tek sıra tekerlekli paten
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
the most famous gang in history n. tarihteki en ünlü çete
investment in the future n. geleceğe yatırım
whistling in protest n. ıslıklı protesto
the flowers in the garden n. bahçedeki çiçekler
expecting nothing in return n. fisebilillah
the universe in a nutshell n. ceviz kabuğundaki evren (kitap)
four-in-hand n. dört atlı araba
four-in-hand knot n. bir kravat bağlama yöntemi
a feature absent in n. -de olmayan bir özellik
shift in thinking n. düşünce kayması
nurse in charge n. görevli hemşire
national centre of competence in research (nccr) n. araştırmada yeterlilik ulusal merkezi
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
studies in recent years n. son yıllarda yapılan çalışmalar
life in the future n. gelecekteki yaşam
life in the future n. gelecekteki hayat
hair in plaits n. örgülü saç
the tallest building in the world n. dünyanın en uzun binası
jog in place n. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş
falling action (in a work of literature) n. düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm
co-sister-in-law n. elti
all the children in the world n. dünyadaki bütün çocuklar
in-house publication n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
in-house magazine n. firma dergisi
in-house magazine n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
in-depth investigation n. derinlemesine araştırma
put in a coffin n. tabuta yerleştirmek
bearing in mind n. dikkate alma
walk-in box n. soğuk oda
walk-in box n. buzhane
participation in the proceedings n. davaya/soruşturma katılma
in-lamb ewe n. gebe koyun
leave-in hair conditioner n. durulanmayan saç kremi
theater-in-the-round n. orta oyunu
theater-in-the-round n. arena tiyatro
the most hated man in the world n. dünyanın en nefret edilen adamı
bone-in meat n. kemikli et
the man in the street n. sokaktaki vatandaş
the legislation in force n. yürürlükteki mevzuat
education in ancient greece n. antik yunanda eğitim
no teacher in class n. boş ders
people in the neighborhood n. mahalle halkı
initiation ritual in masonry n. tekris
reforms in the education n. eğitim alanındaki inkılaplar
johnny pump (in new york city) n. yangın musluğu
ball in a cup n. fincan-top oyunu
its meaning in turkish n. türkçe'deki anlamı
its meaning in turkish n. türkçe'deki karşılığı
a district in istanbul n. galatasaray
step-in n. kadın külodu
proficiency in art n. sanatta yeterlilik
payment in due date n. zamanında ödeme
investing in a human being n. insana yatırım
a conflict in terms n. iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük
connoisseur in one's field n. alanında uzman
revolutions in many fields/areas n. birçok alandaki devrimler
lie-in n. (protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi
cash-in advance n. peşin ödeme
being a mother-in-law n. kayınvalidelik
be in bad with v. arası iyi olmamak
fall in with v. rastlamak
hold in disrespect v. küçük görmek
deal in something v. ticareti yapmak
confine in a cage v. kafese kapatmak
killed in the confusion v. kim vurduya gitmek
hold in contempt v. hor görmek
keep in v. içeride kalmak
pull in v. tutuklamak
be in good working order v. iyi işler durumda olmak
be in control of one's own destiny v. kendi kaderini tayin etmek
be in vogue v. moda olmak
set forth one's final opinion in scathing terms v. rest çekmek
be in labor v. doğurmakta olmak
get in touch with v. bağlantı kurmak
find a fault in everything v. armutun sapı üzümün çöpü var demek
be in on v. bilmek
wade in v. sert bir dille eleştirmek
put one's head in the lion's mouth v. kellesini koltuğuna almak
put a jerk in it v. acele etmek
be dressed in tatters v. birinin üstü başı yırtık pırtık olmak
be all in a fluster v. çırpınmak

Meanings of "in." with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
in earth n.
We found fox earth in the forest.
Ormanda tilki inine rastladık.

More Sentences
in lair n.
Beowulf decided to follow the dragon to its lair.
Beowulf ejderhayı inine kadar takip etmeye karar verdi.

More Sentences
in den n.
Foxes get out of their dens in spring.
Tilkiler ilkbaharda inlerinden çıkarlar.

More Sentences
fil(in) dişi elephant's tusk n.
An elephant's tusks cannot be retracted.
Bir filin dişleri geri çekilemez.

More Sentences
in malı domain n.
These forests were all government domain.
Bu ormanların hepsi devletin malı.

More Sentences
-in kokusunu duymak smell v.
I smelled the smoke when I entered the house.
Eve girdiğimde dumanın kokusunu duydum.

More Sentences
-in kutsallığını bozmak violate v.
The barbarians violated most of the churches in this area.
Barbarlar bu bölgedeki kiliselerin çoğunun kutsallığını bozdu.

More Sentences
-in of prep.
We live south of the river.
Biz nehrin güneyinde yaşıyoruz.

More Sentences
Common Usage
in cave n.
-in ötesinde beyond prep.
General
in cavern n.
ekim'in ortası mid october n.
berenis'in saçı berenice's hair n.
başmeleklerden mikail´in 29 eylül´de kutlanan yortusu michaelmas n.
nepal'in başkenti katmandu n.
in couch n.
incil'in mesajını bildirme evangelising n.
demokles'in kılıcı sword of damocles n.
bangladeş'in 100 poisha'ya bölünmüş para birimi taka n.
in birçoğu many of n.
good ve well´in üstünlük derecesi better n.
gavle'den finlandiya sınırına kadar isveç'in doğu kıyısı midnight sun coast n.
aşil'in topuğu achilles' heel n.
in hole n.
portekiz'in güney kıyısı ve başlıca turistik konaklama bölgesi algarve n.
in gibi dark and narrow place n.
islam sünnet hz muhammed'in müslümanlarca uyulması gereken davranış ve sözleri the sunna n.
incil’in sonuncu faslı apocalypse n.
in burrow n.
wisconsin’in başkenti madison n.
incil´in mesajını yaymaya çalışan kimse evangelist n.
key west'in diğer adı conch republic n.
henry james'in görüşleriyle ilgili jamesian n.
israil'in tek meclisli parlamentosu knesset n.
gödel'in teoremi gödel's teorem n.
incil'in son bölümü apocalypse n.
incil'in mesajını bildirme evangelizing n.
hintliler'in kullandığı sarık puggaree n.
şilin'in %1 değerindeki avustrurya parası groschen n.
eski ahit'in iki tarih kitabı chronicles n.
nuh peygamber'in dedesi methuselah n.
-in belirleyici feature n.
-in soyundan gelen kimse descendant n.
-in işareti indicative of n.
-in sonu end of n.
tasarla-inşa et design-build n.
check-in adaları check-in islands n.
-in başkenti capital of n.
-in toplamı the sum total of n.
-in benzerlikleri the likes of n.
aysberg'in görünen kısmı tip-of-the-iceberg n.
-in ta kendisi the epitome of n.
ismin -in hali the genitive n.
-in nasıl olduğunu of how n.
-in yedeği substituting for n.
-in bütünü the whole of n.
in soyundan gelen kimse descendant n.
britanya ve galler'in roma dönemi öncesi halkı ve onların soyundan gelen celt n.
in lodge n.
alaaddin'in sihirli lambası aladdin and the magic lamp n.
eski ahitte peygamber kadın ve israil'in yargıcı deborah n.
alaaddin'in sihirli lambası aladdin's magic lamp n.
çin'in bir güney eyaleti sichuan n.
filipinler'in luzon adasının cordillera bölgesinde yaşayan halk igorot n.
türkiye’de yaşayan gürcüler'in gürcüce olarak kendilerini adlandırdıkları isim chveneburi n.
filipinler'in en büyük etnik grubu visayanh n.
mesih'in bedeni the body of christ n.
-in tamamen/büsbütün/tam anlamıyla sıkıcılığı the sheer boredom of n.
hazreti meryem'in göğe kabulü assumption n.
hazreti meryem'in göğe yükselmesi bayramı assumption day n.
-in çökmesi collapse of n.
1 cent'in altında bir değere sahip olan bakırdan doğu hint adaları madeni para pice n.
adem'in havva'dan önceki karısı lilith n.
justin bieber'in erkek hayranların kendilerine taktığı isim boylieber n.
kitabı mukaddes'in ilk kitabı genesis n.
azman (gargamel'in kedisi) azrael n.
kral david'in üçüncü oğlu absalom n.
kral david'in üçüncü oğlu avshalom n.
eski ahit'in üçüncü kitabı leviticus n.
eski ahit'in üçüncü kitabı book of leviticus n.
5'in katları multiples of 5 n.
batman'in gizli merkezi batcave n.
hermes'in asasından modellenmiş tıp biliminin simgesi caduceus n.
siegfried'in kılıcı balmung n.
siegfried'in kılıcı balmunc n.
m.ö. ilk bin yılda taoizm'in felsefi temellerinin altını çizmek için yazılmış çince bir metin tao te ching n.
budizm'in tibet'te uygulanan şekli tantrayana n.
k-pop grubu bts’in üyesi j-hope n.
karanlık in cavern n.
filipinler'in cebu adasında yaşayan kişi cebuan n.
winston churchill'in kent westerham yakınlarındaki evi chartwell n.
in nest n.
new jersey'in yerlisi olan kimse new jerseyan n.
iznik'in yerlisi olan kimse nicaean n.
hz. ismail'in annesi hagar n.
zamanı güneş'in konumuna göre ölçen alet sundial n.
yarasa mobil (batman'in arabası) batmobile n.
aşantiler'in törenlerde giydikleri parlak desenli elde dokunmuş bir elbise kente n.
in lie n.
kanada'nın doğusunda quebec'in güneyinde yer alan bir şehir jonquière n.
in latibulum n.
tael'in onda birine eşdeğer bir çin ağırlık ölçüsü mace n.
galler'in ulusal simgesi olan nergis çiçeği daffodil n.
magdalalı meryem'in memleketi olduğu düşünülen, taberiye gölü'nün batısında bulunan eski bir filistin kenti magdala n.
maldivler'in yerlisi maldivan n.
günümüzde yemen'in güneybatısında konuşulan yok olmuş eski güney arapçası qatabanian n.
jefferson davis'in doğum günü jun 3 n.
jefferson davis'in doğum günü davis' birthday n.
jefferson davis'in doğum günü jefferson davis' birthday n.
çin'in bir yüksek memuru olarak sahip olunan statü mandarinate n.
batı şeria'da faal olan, el fetih'in militan bir yan örgütü martyrs of al-aqsa n.
ingiliz reformcu wycliffe'in destekçisi olan kimse wiclifite n.
alman ismi hänsel'in ingilizce yazılışı hansel n.
mozambik'in para birimi metical n.
mozambik'in para birimi metica n.
mozambik'in para birimi meticais n.
hasadın son gününde her yere taşınan tanrıça ceres'in resmi harvest queen n.
boswell'in yazılarıyla ilgili boswellian n.
boswell'in yazılarına özgü boswellian n.
(shakespeare'in the tempest oyununda) prospero'nun kızı miranda n.
fizikçi galen'in taraftarı galenist n.
fizikçi galen'in öğrencisi galenist n.
bir kadın ismi olan lauren'in ender rastlanan yazılışı loren n.
kadın isimleri olan louisa ve louise'in küçültme ismi lou n.
mozambik'in yerlisi olan kimse mozambiquan n.
M.Ö. 4. yüzyılda sirakuza'da hükümdar olan dionysios'un sarayında yaşamış ve dünyaca ünlü damokles'in kılıcı deyiminin zamanımıza kadar gelmesine sebep olmuş kişi damocles n.
birleşmiş milletler'in kuruluş yıldönümü 24 Oct n.
isveç'in gotland ve vestergotland vilayetlerinin yerlisi goth n.
çin'in kuzeydoğusunda bir eyalet heilongjiang n.
(oyunları basmakalıp iki yüzlülüğe saldıran) ibsen'in dramatik yaratıcılık veya kurgu nitelikleri ibsenism n.
moğolistan'ın tuğrik'in yüzde birine eşdeğer olan para birimi mungo n.
kpop grubu olan blackpink'in en büyük üyesi jisoo n.
weber'in onda birine eşdeğer manyetik akım birimi dwb n.
başmeleklerden mikail´in 29 eylül´de kutlanan yortusu goose feast n.
büyük iskender'in çözemeyip kılıcı ile kestiği düğüm gordian n.
edmund spenser'in periler kraliçesi kitabında bahsi geçen bir bitki coltwood [obsolete] n.
rabb'in duası dominical [obsolete] n.
maine'in yerlisi down-easter n.
in pad n.
in pipe n.
(shakespeare'in eserlerinde) üstünkörü curselarie [obsolete] n.
ismail'in soyundan gelen kimse ishmaelite n.
antik filistin'in kuzey bölümünde yaşayan on ibrani kabilesinden birine mensup kimse israelite n.
incil'in tamamını içeren el yazması pandect n.
isveç'in eski para birimi penning n.
aristoteles'in kalıcı huy veya durum biçimindeki kategorisi possession n.
aristoteles'in sahip olma kategorisi possession n.
karadeniz'in doğusunda bulunan bir antik bölge colchis n.
(new england'da lord cornwallis'in teslimiyetini anmak için gerçekleştirilen) anma toplantısı cornwallis n.
bugünkü isveç'in güneyinde yaşamış olan eski bir germen halkına mensup kimse geat n.
senegal'in temel para birimi senegalese franc n.
kız izciler'in yaşı 14 ile 17 arasındaki üyelerine verilen ad senior n.
çin'in chekiang ve fujian eyaletleri arasındaki dağlarda yaşayan bir halk she n.
birleşik devletler'in merkezinde bir eyalet show me state n.
galler'in tarihi bir ilçesi olan brecknockshire'da yaşayan kimse silurist n.
kpop grubu blackpink'in vokalisti jennie n.
zavallı richard (benjamin franklin'in almanaklarında kullandığı mahlas, richard saunders) poor richard n.
aristoteles'in deniz kestanesi fenerinin beş büyük dikey bölümünden her biri pyramid n.
shakespeare'in eserlerinde kullandığı yemin sonties n.
birleşik devletler'in güneyi southland n.
birleşik devletler'in güneyinde yaşayan kimse southron [dialect] n.
birleşik devletler'in güneybatısına özgü şey southwest n.
birleşik devletler'in güneybatısı southwest n.
birleşik devletler'in güneybatısı southwestern united states n.
in squat n.
birleşik devletler'in güney ve ortasına özgü uzun ve tırmanıcı bir bitki supplejack n.
gündeme gelmek (hükümet'in vb) be added to agenda v.
incil'in mesajını bildirmek evangelise v.
-in üzerine atılmak pounce on v.
-in ne olduğunu bilmek be a good judge of v.
-in havasına girmek become good at v.
-in kurbanı olmak be the victim of v.
-in usulünü öğrenmek become proficient at v.
-in ustası olmak be master of v.
-in hayranı olmak be nuts about v.
-in üzerine kurulmuş olmak be predicated on v.
-in esasını kavramak become good at v.
-in ödenmesi gerekmek be due v.
-in hemen ardından gelmek be hard on the heels of v.
-in usulünü öğrenmek become familiar with v.
-in usulünü öğrenmek become good at v.
-in konuşulan şeyle hiç ilgisi olmamak be beside the question v.
-in fazlası olmak be long on v.
-in izlenmesi gerekmek bear watching v.
-in esasını kavramak become proficient at v.
-in insafına kalmış olmak be at the mercy of v.
-in yeri (belirli bir yerde) olmak belong v.
-in töhmeti altında kalmak bear the blame for v.
-in adına sunmak dedicate to v.
-in istikametini tutmak head for v.
-in göze çarpan özelliği olmak feature v.
-in karşılığı olmak correspond v.
-in usulünü öğrenmek grasp v.
-in dizginini salıvermek give rein to v.
-in kokusunu duymak catch a whiff of v.
-in savunucusu olmamak hold no brief for v.
-in kokusunu duymak get a whiff of v.
-in derdini paylaşmak commiserate with v.
-in esasını kavramak comprehend v.
-in birincisi olmak head v.
-in sahibi olmak come into possession of v.
-in zimmetine geçirmek debit v.
-in esasını kavramak grasp v.
-in ayırıcı özelliği olmak characterize v.
-in esasını kavramak get the hang of v.
-in usulünü öğrenmek comprehend v.
-in usulünü öğrenmek get the hang of v.
-in havasına girmek get the hang of v.
-in üstüne çöküvermek slump onto v.
-in simgesi olmak typify v.
-in sınırlarını aşmak overstep the limits of v.
-in ağırlığında olmak stand v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think little of v.
-in tipik örneği olmak typify v.
-in sınırlarını aşmak overstep the bounds of v.
-in kokusundan (bir şeyi) anlamak smell v.
-in yönetimini ele geçirmek take control of v.
-in izlerini takip edip yakalamak track down v.
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak total v.
-in temelini oluşturmak underlie v.
-in öcünü almak revenge v.
-in altında yatmak underlie v.
-in asıl nedeni olmak underlie v.
-in altında bulunmak underlie v.
-in temelinde yatmak underlie v.
-in nasıl bir biri olduğunu anlamak size up v.
-in yüzünden telaşa düşmek stew over v.
-in niteliğinde olmak partake of v.
-in üstüne çöküvermek slump to v.
-in zamanını ölçmek time v.
-in usulünü öğrenmek understand v.
-in üstüne çöküvermek slump over v.
-in yolunu açmak pave the way for v.
-in gözünde büyük bir iş olmamak think nothing of v.
-in derinliklerine inmek plumb the depths of v.
-in sahibi olmak take possession of v.
-in gerekli gördüğü niteliklere sahip olmak meet the requirements of v.
-in nasıl bir şey olduğunu anlamak size up v.
-in ihtiyaçlarını karşılarken aşırıya kaçmak pamper v.
-in bir kenarından öbür kenarına koşmak run across v.
-in sınırını aşmak/geçmek transcend v.
-in kokusu olmak smack of v.
-in kokusunu almak smell v.
-in esasını kavramak understand v.
-in sahibi olmak own v.
-in etrafında bir yörüngede dönmek orbit v.
-in yerini almak replace v.
-in gerekli gördüğü şartlara uymak meet the requirements of v.
-in derinliklerine gömülmek plumb the depths of v.
-in ürünü olmak represent v.
-in ticaretini yapmak merchandise v.
-in yapımıyla meşgul olmak work on v.
-in yapımıyla uğraşmak work on v.
-in taklidini yapmak impersonate v.
(-in tadı) (bir yemekte) azıcık bulunmak tinge v.
-in tarafını tutmak take sides with v.
-in nefesini kesmek take someone's breath away v.
-in tehlikesi altında kalmak be under the threat of v.
-in gözetimi altında olmak be under the control of v.
-in birincisi olmak be the first of v.
incil'in mesajını bildirmek evangelize v.
twitter'in kökünü kazımak wipe out twitter v.
-in açlığını çektirmek/yaşatmak starve of v.
-in ustası olmak man [dialect] v.
(latince isim veya sıfat) hecesi yalın halden çok -in halinde olan increase v.
(shakespeare'in coriolanus eseri) birine coriolanus'un aufidius'a davrandığı gibi davranmak fiddious v.
engage in clandestine business gizli kapaklı işlere girmek v.
in himayesinde under cover of adj.
incil'in mesajına uyan evangelical adj.
incil'in mesajı bildirilmiş evangelised adj.
incil'in mesajı bildirilmiş evangelized adj.
incil'in mesajını bildirmeyle evangelistical adj.
-in birazını a little of adj.
-in farkında aware of adj.
-in çoğu bigger part of adj.
-in çoğunluğu bigger part of adj.
-in çoğu greater part of adj.
-in çoğu majority of adj.
-in çoğunluğu majority of adj.
-in belirtisi indicative of adj.
-in büyük bölümü majority of adj.
-in çoğunluğu greater part of adj.
-in büyük kısmı majority of adj.
-in göstergesi indicative of adj.
-in sonucu olan resultant adj.
-in bir iki tanesi one or two of adj.
-in yerine substituted for adj.
-in ilk şekli precursor of adj.
-in büyük kısmı the general run of adj.
-in tarafını tutan pro- adj.
-in çoğunluğu most of adj.
-in büyük kısmı most of adj.
-in büyük bölümü most of adj.
-in ana hatları outline of adj.
-in ilk başlangıcı precursor of adj.
-in çoğu most of adj.
-in tamamı whole of adj.
-in hali possessive adj.
-in bir karışımı a mix of adj.
soyut-inşacı abstract-constructive adj.
çin'in geleneksel giyim veya beslenme tarzına ilişkin mandarin adj.
'-in bütünü whatever adj.
güneş'in öğlenki konumuna ait meridional [obsolete] adj.
güneş'in öğlenki konumu ile ilişkili meridional [obsolete] adj.
william s. gilbert'in tarzına ait gilbertian adj.
william s. gilbert'in tarzıyla ilgili gilbertian adj.
william s. gilbert'in tarzına özgü gilbertian adj.
incil'in mesajına uyan gospel adj.
alpler'in güney bölümüyle ilgili cisalpine adj.
alpler'in güney bölümünde yaşayan cisalpine adj.
alpler'in güney bölümünden gelen cisalpine adj.
in aracılığıyla by favour of adv.
incil'in mesajını bildirmeyle evangelistically adv.
incil'in mesajına uyacak ve sadık şekilde evangelically adv.
in yakınında vasıtasıyla at the hands of adv.
in emri ile by command of adv.
in arkasında in back of adv.
in yardımıyla by the help of adv.
in dört katı four times adv.
in yardımıyla by the aid of adv.
in emriyle by order of adv.
-in tam ortasında at the heart of adv.
-in orasına burasına about adv.
-in üstelemesiyle at the instance of adv.
-in özünde about adv.
-in orasında burasında about adv.
-in karakterinde about adv.
-in tasarrufunda at the disposal of adv.
-in temelinde at the heart of adv.
-in ısrarı ile at the instance of adv.
-in şafağında at the dawn of adv.
incil'in gönderildiği zamanlarda in biblical times adv.
eski ahit'in üçüncü kitabının koyduğu kanunlara göre levitically adv.
in önünde ahead of prep.
in aracılığı ile through the instrument of prep.
-in sayesinde due to prep.
in aksine olarak in contradistinction to prep.
in yardımıyla thank to prep.
in ardından after prep.
in tarafında on the part of prep.
-in aksine olarak as opposed to prep.
in üstünde over prep.
in adına on behalf of prep.
-in önünde before prep.
-in altında below prep.
-in neticesinde as a result of prep.
-in önünde ahead of prep.
-in yanında alongside of prep.
-in dışında besides prep.
-in kullanılışına özgü olarak for the use of prep.
-in önünde in the presence of prep.
-in büyük kısmı greater part of prep.
-in aksine in opposition to prep.
-in hatırasına in memory of prep.
-in anısına in memory of prep.
-in aksine contrary to prep.
-in huzurunda in the presence of prep.
-in mülkü estate of prep.
-in ilk zamanlarında in the early days of prep.
-in aksine in contrast with prep.
-in önünde in advance of prep.
-in büyük bölümü greater part of prep.
-in aksine in contrast to prep.
-in malı estate of prep.
-in nazarında in the sight of prep.
-in önünde in front of prep.
-in şerefine in honour of prep.
-in içinde inside of prep.
-in (her) tarafında over prep.
-in (her) yerine over prep.
-den -in sonuna kadar through prep.
-in dışında outside prep.
-in geri alınması resumption of prep.
-in tekrar meydana gelmesi resurgence of prep.
-in yeniden başlaması resumption of prep.
-in yararına on behalf of prep.
-in öte tarafında over prep.
-in namına on behalf of prep.
-in (her) yerinde over prep.
-in (her) tarafına over prep.
-in adına on behalf of prep.
-in tarafından on the part of prep.
-in yeniden başlaması resurgence of prep.
-in yüzünden on the strength of prep.
-in yanına doğru toward prep.
-in lehinde with prep.
-in dışında out of prep.
-in üzerine over prep.
-in ötesinde past prep.
-in yönetiminde under prep.
-in içine into prep.
-in üzerine kurulu based on prep.
-in üzerine kurulu based upon prep.
-in şerefine on the occasion of prep.
'-in to prep.
-in gelişmesi yolunda toward prep.
-in gelişmesi yolunda towards prep.
'-in ötesinde without prep.
-in aksine by [scotland] prep.
-in ötesinde by [scotland] prep.
-in dibine vurarak in prep.
-in yüzeyine over prep.
-in its pron.
-in kadar as conj.
-in anlamı veren ön ek o'- pref.
'-in etkisine benzeyen -ergic suf.
'-in yeri anlamı veren son ek -ory suf.
yılın güneş'in belirtilen burçta olduğu döneminde under the sign of expr.
it is in kısa kullanımı t is abrev.
mozambik'in uluslararası plaka kodu moc (mozambique) abrev.
birleşik devletler'in proje amaçlı gönderdiği altı insansız uydu pogo (polar orbiting geophysical observatory) abrev.
Phrasals
birine bir şey(in nasıl çalıştığını) göstermek demonstrate something to someone v.
-in önünde gitmek go ahead of v.
-in üstüne atlamak pounce at v.
'-in üstüne gitmek pounce on v.
-in altına göndermek send under v.
-in altına yollamak send under v.
-in altına sokmak send under v.
-in onayını almak square with v.
-in onayladığından emin olmak square with v.
-in hesabını birine kesmek tax with v.
-in sorumluluğunu birine yüklemek tax with v.
-in içine çekmek pull in v.
-in içine dahil etmek pull in v.
-in içine atlamak jump in v.
-in içine dalmak jump in v.
-in içine tereddütsüz/korkusuzca atlamak jump in v.
-in içine paldır küldür dalmak jump in v.
-in içine paldır küldür atlamak jump in v.
-in içine alelacele dalmak/atlamak jump in v.
-in içine düşünmeden dalmak jump in v.
-in içine sürüklemek sweep into v.
-in içine çekmek sweep into v.
-in kontrolünü birine vermek vest in v.
-in tüm yetkisini birine vermek vest in v.
-in tüm haklarını birine vermek vest in v.
'-in pestilini çıkarmak pound on v.
-in üstüne sıçramak/atlamak spring on v.
'-in üstüne atılmak spring on v.
'-in üstüne çıkıvermek spring on v.
'-in yardımına başvurmak turn to v.
-in üzerinde tutmak/saklamak keep on v.
'-in üstünde depolamak keep on v.
-in altında kalmak lade with v.
'-in altında ezilmek lade with v.
'-in üstüne inmek land upon v.
'-in üstüne iniş yapmak land upon v.
'-in üstüne konmak land upon v.
(havadan gelip) -in üstüne düşmek land upon v.
'-in üzerine eğilmek make with v.
'-in parçası olmak partake of v.
'-in aleyhine dönmek backfire on v.
'-in elinde patlamak backfire on v.
'-in üzerinden geçmek rub up on v.
'-in eline bırakmak throw on v.
'-in üstüne atılmak swipe at v.
'-in üstüne gitmek swipe at v.
'-in içine sokmak plunge in v.
'-in içine çekmek plunge in v.
'-in yanında kalmak abide with v.
''-in gözünün önünde belirmek appear to v.
(bir şeyi) '-in üstüne atmak assign (something) to v.
(kendini/birini/bir şeyi) '-in içine karıştırmak assimilate (oneself/someone/something) into v.
'-in üstüne takmak attach to v.
-in üzerine vurup/gelip yakmak (güneş/ışık) blaze down v.
-in üstünde ışıl ışıl parlamak blaze down v.
-in duygularını paylaşmak bleed for v.
-in acısını paylaşmak/hissetmek bleed for v.
-in üstünde patlamak break against v.
-in üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde inşa etmek build out over v.
-in üstüne doğru/üstüne gelecek şekilde uzatmak/genişletmek build out over v.
-in tam ortasında konumlandırmak center on v.
'-in önünde gelmek come before v.
'-in yanında gelmek come with v.
-in evinde kalmak crash with v.
'-in yoluna baş koymak crusade for v.
'-in dışında bırakmak cull out of v.
-in (bir şeyini) soymak denude of v.
-in bir şeyini tüketmek deplete of v.
-in bir şeyini sonuna kadar kullanmak deplete of v.
-in içindekileri tüketip tamamen boşaltmak deplete of v.
-in bir şeyini azaltmak deplete of v.
-in içindekileri kurutmak deplete of v.
-in sağladıklarını sonuna kadar harcamak deplete of v.
-in sağladıklarının dibini bulmak deplete of v.
-in dibine darı ekmek deplete of v.
-in içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak deplete of v.
-in içine (bir şey) vermek discharge into v.
-in içine (bir şey) salmak/salgılamak discharge into v.
-in içine boşaltmak discharge into v.
-in ardına/içine gizlemek disguise in v.
-in arkasından konuşmak dish on v.
-in dedikodusunu yapmak dish on v.
-in üstüne/üstünden eşit olarak uygulamak distribute over v.
-in üstüne saçmak distribute over v.
-in üstüne/üstünden eşit olarak dağıtmak distribute over v.
-in üstüne yaymak distribute over v.
-in üstüne/üstünden dağıtmak distribute over v.
-in içine katmak draft into v.
-in içinde/üstünde sürüklemek drag in v.