önce - Turco Inglés Diccionario
Historia

önce



Significados de "önce" en diccionario turco inglés : 41 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
once adv. bir kere
once adv. bir kez
General
once n. tek bir sefer
once adj. önceleri
once adj. evvel zaman içinde
once adv. hemen
once adv. birkez
once adv. eskiden
once adv. bir zamanların
once adv. bir defa
once adv. bir zamanlar
once adv. bir kez
once adv. bir kereye mahsus
once adv. bir sefere mahsus
once adv. tek sefer
once adv. bir defasında
once adv. bir keresinde
once adv. (akrabalık, kan bağı) bir yakınlık derecesinden
once adv. eğer
once adv. herhangi bir şekilde
once adv. ola ki
once adv. her ihtimalde
once adv. her halükarda
once adv. her ne olursa olsun
once adv. en az bir kez
once adv. bir kerecik
once conj. bir ...di mi ... (bir yaptı mı gibi)
once conj. de
once conj. bir
once conj. bir ...se ... (bir yapsa gibi)
once conj. -ir -mez
once conj. de/da
once conj. -ir … mez
once conj. -se/sa
Technical
once adv. bir kez
once adv. bir defa
once önceki
Computer
once adv. bir kere
Math
once adv. birle çarpılmış
Archaic
once adv. gelecekte
once adv. ileride bir gün

Significados de "önce" en diccionario inglés turco : 51 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
önce ago adv.
önce first adv.
önce before prep.
General
önce ere n.
önce ante n.
önce pro adj.
önce previous adj.
önce earlier adj.
önce hither adj.
önce for one thing adv.
önce at first adv.
önce ago adv.
önce before time adv.
önce beforehand adv.
önce above adv.
önce back adv.
önce initially adv.
önce in advance adv.
önce early adv.
önce prior adv.
önce to start with adv.
önce firstly adv.
önce aforehand adv.
önce agone adv.
önce ere that adv.
önce up-front adv.
önce sinsyne adv.
önce siththen adv.
önce syne [scotland] adv.
önce afore prep.
önce before prep.
önce tofore [obsolete] prep.
önce gin [dialect] prep.
önce of prep.
önce or [dialect] prep.
önce till [dialect] conj.
önce or [dialect] conj.
önce epi- pref.
önce bef. (before) abrev.
Colloquial
önce for starters expr.
Trade/Economic
önce prior to prep.
Law
önce prior to prep.
Technical
önce pre- pref.
Computer
önce prior adv.
Aeronautic
önce pre pref.
Latin
önce ante pref.
Archaic
önce yerst adv.
önce sithen adv.
önce sithens adv.
önce sithence adv.
önce but conj.

Significados de "önce" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
zamanından önce premature adj.
daha önce olan prior adj.
ilk önce firstly adv.
ilk önce first of all adv.
en önce first of all adv.
General
yatmadan önce içilen içki nightcap n.
vaktinden önce gelişme prematurity n.
önce gelme preceding n.
sanatçıda sahneye çıkmadan hemen önce başlayan korku ve heyecan stage fright n.
herkesten önce satın alma hakkı preemption n.
kalkıştan önce uçuştan vazgeçme aborted take off n.
saygıdeğer (başdiyakozun isminden önce kullanılan unvan) the venerable n.
daha önce kapma preoccupancy n.
cinsel ilişkiden önce oynaşma foreplay n.
mösyö soyadından önce gelir mister n.
ilk önce transmitting n.
bir sanat eserinin vücud bulmadan önce yaratıcı insan zekasında kazandığı ilk form eidola n.
şükran duası (yemekten önce/sonra söylenen) grace n.
paskalya'dan önce gelen büyük perhiz süresinin ilk çarşambası ash wednesday n.
tanrı tarafından kulun cennete veya cehenneme gideceğini doğmadan önce tayin etmesi predestination n.
rahibelerin ilk adından önce kullanılan unvan sister n.
önce olma precedence n.
önce gelen karakter leading character n.
yapmadan önce inceleme before look journalizing n.
paskalyadan önce gelen büyük perhiz lent n.
önce gelme primacy n.
belirli durumlarda isimden önce kullanılır the n.
öğleden önce am n.
önce gelen kimse progenitor n.
zamanından önce olma prematureness n.
hastalara bakan hemşirenin ilk adından veya ilk adıyla soyadından önce kullanılan unvan sister n.
yazı yazmadan önce kabataslak hazırlanarak kaleme alınan yazı draft n.
önce kuvvetli sonra yavaş forte piano n.
reklamlardan önce veya sonra mini klipler gösterme eyecatching n.
zamanından önce teslim early delivery n.
vaktinden önce teslim early delivery n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag night n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag party n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag do n.
programdan önce tamamlama completion ahead of schedule n.
öğleden önce ante-meridiem (a.m.) n.
-den önce davranma anticipation n.
16.yy'daki ispanyol fethinden önce meksika'da egemen imparatorluk ve halk aztec n.
önce gelen karakterler leading characters n.
önce olanlar antecedents n.
önce gelenler antecedents n.
sahneye çıkmadan önce kendini kötü hissetme stage struck n.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen night n.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen do n.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence bachelorette party n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bucks party n.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen's night n.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen party n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bucks night n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bulls party n.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bachelor party n.
önce gelen predecessor n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu christian era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu current era n.
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu common era n.
yazı icat edilmeden önce preliterate n.
daha önce aranmamış bir yerde petrol/maden arayan wildcatter n.
ölmeden önce yapılacaklar listesi bucket list n.
ölmeden önce yapılması gerekenler listesi bucket list n.
eskiden (buzdolabının icadından önce) derelerin üstüne inşa edilen yapı spring house n.
eskiden (buzdolabının icadından önce) derelerin üstüne inşa edilen yapı springhouse n.
herkesten önce satın alma hakkı pre-emption n.
yatmadan önce yenilen atıştırmalıkar bedtime snacks n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-mortal existence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması beforelife n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-existence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması preexistence n.
kıyamet gelmeden önce barış ve mutluluğun hüküm süreceği düşünülen bin yıllık dönemin geleceğine inanan kimse millenarian n.
evlenmeden hemen önce terkedilen gelin jilted bride n.
milattan önce 2. yüzyılda ortaya çıkan bir yahudi mezhebi pharisaism n.
bir (tam) sayının 1 sayı önce geleni preceding number n.
park halindeki bir otomobilin yanında, genellikle park yerinde, bir spor etkinliğinden önce gerçekleştirilen piknik tailgate party n.
daha önce cenova'da baş hakimlerden birine verilen unvan abbot of the people n.
şarabı süzülmeden önce berraklaştıran kişi cellarman n.
belirli bir faaliyette daha önce eğitimi veya deneyimi olmayan kimse newcomer n.
iki hafta önce the week before last n.
s.o.s 'ten önce kullanılan acil yardım kodu c q d n.
uzun zaman önce yaşamış kimse ancient n.
başka bir eylemden önce yapılan şey antefact n.
bir diğerinden önce gelen sayı antenumber n.
ana etkinlikten önce yapılan etkinlik undercard n.
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler yak shaving n.
sonradan evlenen ve meşru bir oğulları olan ebeveynlerin evlilikten önce doğan oğlu bastard elder n.
düşmanı gözetlemek veya tehlikeyi bildirmek için nöbetçilerden önce yerleştirilen gözcü vedette n.
düşmanı gözetlemek veya tehlikeyi bildirmek için nöbetçilerden önce yerleştirilen gözcü vidette n.
19. yüzyıldan önce portekiz hindistan'ında kullanılan bir gümüş sikke xerafin n.
evrenden önce var olduğuna inanılan düzensiz ve biçimsiz madde matter [obsolete] n.
letonya'nın avrodan önce kullandığı para birimi lats n.
kesilmeden önce giysi, ahşap ve metal gibi malzemelerin üzerine desen taslağı çizen işçi marker n.
kesilmeden önce giysi, ahşap ve metal gibi malzemelerin üzerine çizilen desen taslağı marker n.
eğitilmeden önce bir doğanın tutulduğu yarı serbestlik hali hack n.
rusya'da çar birinci petro'dan önce asil sınıfına mensup kimse boiar n.
rusya'da çar birinci petro'dan önce asil sınıfına mensup kimse boyar n.
rusya'da çar birinci petro'dan önce asil sınıfına mensup kimse boyard n.
felemenkçe konuşulan bölgelerde, bir erkeğin isminden önce kullanılan bir hitap mynheer n.
anglo-sakson istilalarından önce britanya'da yaşayan halkların üyesi britain [obsolete] n.
(briçte) oyuncunun deklarasyon veya oyundan önce düşünmek için verdiği uzun ara huddle n.
daha önce görülmemiş olup var olduğu varsayılan yaratık hypothetical creature n.
lakaptan önce kullanılan gayri resmi unvan mister n.
casusluğa başlamadan çok önce gizlenip geniş çapta casusluk faaliyetleri yürüten bir organizasyonda yetkili konuma ulaşmış casus mole n.
kahvaltıdan önce içilen alkollü içki morning [scotland] n.
kahvaltıdan önce yenen hafif yemek morning [scotland] n.
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü lifer n.
daha önce görülmemiş bir kuş türünün görülmesi lifer n.
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü life bird n.
cenaze töreninden önce ölünün başında bekleme lyke-wake [uk] n.
(abd'de) postaya yapıştırılmadan önce iptal edilmiş posta pulu bureau n.
(abd'de) postaya yapıştırılmadan önce iptal edilmiş posta pulu bureau print n.
milyon yıl önce mya (million years ago) n.
birinin mahkemeye çıkarılmadan önce tutulduğu hücre holdover n.
zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü descendant n.
zaman olarak kendisinden önce gelen bir uygulama veya fikrin ürünü descendent n.
eskiden düşman gemisini basmadan önce yanaşmak için kullanılan, iple fırlatılan demir pençeli bir alet grappling n.
seramik eşyaların pişmeden önce kurutulduğu yer greenhouse [uk] n.
(paintball) silaha takılmadan önce boya toplarının yerleştirildiği tüp guppy n.
çok önce long ago n.
soy isimlerinden önce "yaşlı bay" anlamında kullanılan bir ifade old man n.
sözleşmeyi hazırlamadan önce yürütülen müzakereler communings n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary close n.
mektubun imzadan önce saygı, sevgi bildiren kısmı complimentary closing n.
bar kapanışından önce içkilerin bitirilmesi için verilen kısa süre drinking-up time [uk] n.
gömülmeden önce halka açık bir yerde sergilenme lying in state n.
(protestan kiliselerinde) günah çıkarmadan hemen önce gelen kısa vaaz invitement [obsolete] n.
kanıtlar sunulmadan önce verilen hüküm forejudgement [obsolete] n.
kanıtlar sunulmadan önce verilen hüküm forejudgment n.
kanıtlar sunulmadan önce verilen hüküm forejudgement n.
bölge veya alanın kendine ait olanları basmadan önce kullandığı posta pulu forerunner n.
tanıtılmadan önce yatı saklamak için gerilen bir astar türü petticoat n.
önce gelme precession n.
önce çiçeklenme precocity n.
birinden daha önce vefat etme predecease n.
(iskoçya kilisesinde) ilahiye başlamadan önce yapılan açılış yorumu preface n.
(fotoğraf) ışığa duyarsızlaştırılmadan önce gerçekleştirilen uygulama prefixation n.
önce davranma premotion n.
önce davranma premovement n.
(yer veya tür adı) isimden önce gelen öge prenomen n.
vaktinden önce piyasaya çıkarma prerelease n.
filmi gösterime gireceği tarihten önce oynatma prerelease n.
önce oy kullanma hakkı prerogative n.
bir şeyin gerçek bilgisine sahip olmadan önce oluşan fikir veya görüş presentiment n.
esas eğlenceden önce izletilen ikincil önemdeki gösteri preshow n.
(dikmeden önce) bitki köklerini balçık çamura bulama puddling n.
kaka yapmadan önce şekerleme yapma nappy poo n.
önce gelme prevenance n.
önce gelme prevenience n.
insan davranışından önce olma prevenience n.
(tiyatro) piyesin resmi olarak gösterileceği ilk geceden önce halka açık sahnelenmesi prevue n.
insanoğlundan önce dünya'da başka bir uygarlığın yaşadığını öne süren hipotez silurian hypothesis n.
temel nota veya tondan önce gelen ufak süsleme notası beat [obsolete] n.
yapısal bir parçanın eğri kısmını kesmeden önce malzeme üzerine yerleştirme işlemi spiling n.
tohumu daha önce ekilmiş tohum üzerine ekme supersemination [obsolete] n.
gece uyumadan önce atıştırılan yemek supper n.
gece uyumadan önce bir şeyler atıştırılan zaman dilimi suppertime n.
esas gösteriden önce performans sergileyen sanatçı support act n.
kısa süre önce yesterday n.
önce gelmek take precedence of v.
herkesten önce ele geçirmek preempt v.
hafif idman yapmak (yarışmadan önce) warm up v.
önce gelmek come before v.
önce davranmak precede v.
tarttırmak (uçağa binmeden önce bagajı) weigh in v.
teslim almadan önce parasını ödemek pay in advance v.
-den önce gelmek precede v.
önce ölmek predecease v.
çalıştırmadan önce pompanın içine su akıtmak prime a pump v.
daha önce savunduğunun tersini savunmaya başlamak reverse oneself on v.
son bir hazırlık yapmak (konserden/temsilden önce) warm up v.
yarıştan önce tartılmak (cokey) weigh out v.
başlanması gereken zamandan önce başlamak jump the gun v.
önce gelmek predate v.
önce olmak have the precedence v.
önce gelmek antedate v.
önce gelmek forego v.
önce olmak precede v.
önce gelmek precede v.
önce davranmak forestall v.
önce davranmak take precedence of v.
önce tartılmak weigh in v.
önce davranmak anticipate v.
birinden önce ölmek predecease v.
işi hayatından önce gelmek one's work dominate one's life v.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid v.
önce olmak anticipate v.
-den önce davranmak anticipate v.
-den önce gitmek go ahead of v.
-den önce gelmek take precedence of v.
daha önce var olmak pre-exist v.
-den daha önce gelmek predate v.
önce davranıp engellemek forestall v.
önce ölmek die earlier than v.
birinden önce ölmek die before v.
daha önce ölmek die before v.
daha önce ölmek die earlier than v.
daha önce ölmek predecease v.
birinden önce ölmek die earlier than v.
yemeklerden önce ve sonra dua etmek say grace v.
vaktinden önce varmak get there ahead of time v.
vaktinden önce varmak arrive ahead of time v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak show up ahead of time v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak get there ahead of time v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak arrive ahead of time v.
önce gelmek rank in priority v.
önce ölmek die before v.
kazadan önce ölmek die before the accident v.
patlamadan iki saat önce öldürülmek be killed two hours before the explosion v.
görevine beklenenden bir hafta önce başlamak take up one’s post a week earlier than expected v.
vadedeki parayı tarihinden önce bozdurmak/çekmek withdraw the money before the maturity date v.
daha önce var olmak preexist v.
herkesten önce ele geçirmek pre-empt v.
sanki daha önce yaşamış gibi hissetmek feel like she(he's had it before v.
eti yuvarlak biçimde sarıp pişirmeden önce iple bağlamak collar beef v.
öldürülmeden önce düşmana maksimum zararı vermek sell one's life dearly v.
önce davranmak lead the way v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek trifallow [obsolete] v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek thrifallow [obsolete] v.
tarlayı ekimden önce üç kez sürmek thryfallow [obsolete] v.
borcu vade tarihinden önce ödemek anticipate v.
kitabı yeniden ciltlemeden önce eskimiş yapısını çıkarmak pull v.
bir şeyden (bayram, özel günü gibi) önce gelmek eve v.
(kauçuğu) diğer malzemelerle karıştırmadan önce, daha yumuşak ve biçimlenebilir hale getirmek için makinede işlemek masticate v.
önce bir yöne sonra tersine doğru hareket etmek move back and forth v.
(sinyali) aktarımdan önce sıkıştırıp sonrasında genişletmek compand v.
daha önce bulunulan yerden çıkmak dislodge v.
avlanma sırasında bir engelde durup atılmadan önce göz gezdirmek crane v.
gömülmeden önce halka açık bir yerde sergilenmek lie in state v.
(deriyi) yüzmeden önce nemlendirmek sammy v.
(deriyi) yüzmeden önce nemlendirmek sammie v.
cinsel ilişkiden önce oynaşmak foreplay v.
daha önce gerçekleştirmek precede v.
bir şeyden önce gerçekleştirmek precede v.
(film veya film rulosunu) kullanmadan önce kameraya yerleştirmek pre-expose v.
(motoru) çalıştırmadan önce ısıtmak preheat v.
(yazılımı) satmadan önce bilgisayara yüklemek preinstall v.
(yazılımı) satmadan önce bilgisayara yüklemek pre-install v.
herkesten önce çağırmak preinvite v.
(bomba veya torpil) vaktinden önce patlamak premature v.
önce davranmak premove v.
önce davranmak preoccupate [obsolete] v.
herkesten önce işgal etmek preoccupy v.
başka bir olay gerçekleşmeden önce (bir şeyi) bir yere yerleştirmek preposition v.
(radyo veya tv programını) yayından önce kaydetmek prerecord v.
(müziği, ses efektlerini) çekimden önce kaydetmek prerecord v.
(filmi, tv programını) genel gösterimden veya yayınlanmadan önce izlemek prescreen v.
resmi cezadan önce hüküm vermek presentence v.
(bir bitkiyi dikmeden önce) köklerini ince çamura bulamak puddle v.
(vücut geliştirme) yarışmadan önce yağ ve su ağırlığını azaltmak shred v.
önce olmak prevene v.
önce davranmak prevene v.
önce gelmek prevene v.
önce davranmak prevent [obsolete] v.
genel sunuştan önce görmek preview v.
genel sunuştan önce göstermek preview v.
kullanmadan önce ısıtmak prewarm v.
kullanmadan önce sarmak prewrap v.
vermeden önce sarmak prewrap v.
daha önce ulaşmak beat v.
hedefi önce vurmak beat v.
daha önce başlamak beat v.
(konserde) esas gösteriden önce sergilemek support v.
-den önce davranmak beat v.
daha önce söylenilen aforesaid adj.
muhterem (katedral dekanının isminden önce kullanılan unvan) the very reverend adj.
zamanından önce olan precipitated adj.
daha önce anlatılan aforementioned adj.
daha önce adı geçen abovementioned adj.
çağlar önce eonian adj.
vaktinden önce yetişmiş precocious adj.
sayın (papazın isminden önce kullanılan unvan) the reverend adj.
daha önce belirtilen aforementioned adj.
daha önce sözü edilen abovementioned adj.
çok uzun müddet önce eonian adj.
zamanından önce precipitate adj.
zamanından önce premature adj.
önce gelen antecedent adj.
zamanından önce olan premature adj.
daha önce adı geçen above-mentioned adj.
görülmemiş (daha önce) unprecedented adj.
zamanından önce gelişen premature adj.
daha önce adı geçenler abovementioned adj.
pek muhterem (başpiskoposun isminden önce kullanılan unvan) the most reverend adj.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalized adj.
bir (ünlülerden önce) an adj.
önce gelen preceding adj.
zamanından önce preterm adj.
öğleden önce ante meridiem adj.
öğleden önce a/m adj.
daha önce söylenilen forenamed adj.
daha önce tartışılmış discussed earlier adj.
kısa bir süre önce kullanıma açılan recently opened up for use adj.
daha önce belirtilen foregoing adj.
savaştan önce ante-bellum adj.
-den önce olan antecedent to adj.
daha önce sözü edilen above-mentioned adj.
daha önce belirtilen afore-mentioned adj.
-den önce gelmiş preceded adj.
-den önce gelen preceded adj.
daha önce anlatılan twice-told adj.
daha önce yapılan twice-told adj.
vaktinden önce olan untimely adj.
zamanından önce untimely adj.
zaman olarak önce gelen antecedent adj.
daha önce sözü edilen/edilmiş beforementioned adj.
daha önce/yukarıda bahsedilen/verilen/sözü edilen beforementioned adj.
daha önce/yukarıda bahsedilen/verilen/sözü edilen aforecited adj.
tadil edilmeden önce preamended adj.
daha önce söylenen aforecited adj.
daha önce belirtilen aforesaid adj.
önce alma hakkı olan preemptible adj.
daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı) naturalised adj.
daha önce çok sayıda doğum yapmış multiparous adj.
daha önce bahsedilen forementioned adj.
daha önce belirtilen forementioned adj.
uzun zaman önce terk edilmiş long-abandoned adj.
öğleden önce meydana gelen antemeridian adj.
öğleden önce olan antemeridian adj.
dünyanın oluşmasından önce antemundane adj.
varlıktan önce antemundane adj.
daha önce belirtilen abovesaid adj.
daha önce bahsi geçen, değinilen abovesaid adj.
daha önce sözü edilen/edilmiş prementioned adj.
çağlar önce aeonian adj.
çok uzun müddet önce aeonian adj.
daha önce belirtilen aforegoing adj.
daha önce sözü edilen above adj.
daha önce kullanılmış (madde) nonvirgin adj.
daha önce başka birinin sahip olduğu fakat halen iyi durumda olan ürün nearly-new adj.
evlenmeden önce …. olarak bilinen née adj.
evlenmeden önce …. olarak bilinen nee adj.
daha önce suistimale uğramış olan once abused adj.
önce gelen antecedaneous [obsolete] adj.
akşam yemeğinden önce anteprandial adj.
bir şeyden önce olmayan unprevented adj.
birliklerin bir harekata katılmak üzere araca binmeden önce toplanmaları için kullanılan (karargah veya saha) marshalling adj.
daha önce lower adj.
yayınlanmadan önce hakem değerlendirmesine gönderilen oblatum adj.
(avcı) daha önce avlanmamış green adj.
(tahıl) hasattan önce filizlenmiş grown adj.
inşa edilmeden önce planlarına göre değerlendirilen (yeni bina) off-plan adj.
ertesi sabahtan önce biten overnight adj.
uzun zaman önce kurulmuş old-established adj.
yansımasından önce giren incidental adj.
ölümden hemen önce söylenen dying adj.
ölmeden biraz önce ortaya çıkan dying adj.
resmen doğrulanmadan önce kabullenilmiş conceded adj.
ilk önce başvurulan first-line adj.
daha önce bahsedilen forecited adj.
daha önce alıntılanmış forecited adj.
daha önce olan forehand [obsolete] adj.
öğleden önce forenoon adj.
öğleden önce için forenoon adj.
daha önce atıfta bulunulmuş forequoted adj.
daha önce anlatılan forerecited adj.
daha önce akla gelen foreremembered adj.
önce giden foreright adj.
ilk önce doğan primigenial adj.
vaktinden önce gelişmiş precoce [obsolete] adj.
beklenenden önce gelen precocious adj.
temastan önce gerçekleşen precontact adj.
temastan önce uygulanan precontact adj.
temastan önce yapılan precontact adj.
krizden önce var olan precrisis adj.
krizden önce görülen precrisis adj.
eleştiri safhasından önce gelen precritical adj.
eleştiri evresinden önce gelen precritical adj.
gün doğmadan önce gelişen predawn adj.
şafaktan önce görülen predawn adj.
ölümden önce gelişen predeath adj.
ölmeden önce ile ilgili predeath adj.
çekişmeden önce meydana gelen predebate adj.
çekişmeden önce gerçekleştirilen predebate adj.
ayrılmadan önce yapılan predeparture adj.
gelişimden önce gerçekleşen predevelopment adj.
taslaktan önce düzenlenen predraft adj.
taslaktan önce oluşturulan predraft adj.
kurumadan önce olan predry adj.
alaca karanlıktan önce olan predusk adj.
gün batmadan önce olan predusk adj.
var olmadan önce gelen preexistent adj.
satılmadan veya dağıtılmadan önce kaplanan prefinished adj.
satılmadan veya dağıtılmadan önce işlem uygulanan prefinished adj.
satılmadan önce perdahlanan prefinished adj.
yangın çıkmadan önce meydana gelen prefire adj.
göreve başlamadan önce gerçekleşen preinaugural adj.
göreve başlamadan önce gerçekleşen preinduction adj.
evlenmeden önce gerçekleşen premarriage adj.
bin yıldan önce gelen premillennial adj.
(biyolojik adlandırmalarda) daha önce kullanılmış preoccupied adj.
yörüngeye girmeden önce meydana gelen preorbital adj.
performanstan önce gerçekleşen preperformance adj.
kararlaştırılan zamandan önce gelen prepunctual adj.
revizyonizmden önce gelen prerevisionist adj.
önce oy verme ayrıcalığı bulunan prerogative adj.
önce büyüyen roody [dialect] [uk] adj.
önce gelen preterient adj.
sondan önce preterminal adj.
sonundan önce preterminal adj.
tiyatroya gitmeden önce gerçekleşen pretheatre adj.
tiyatronun ortaya çıkmasından önce gelen pretheatre adj.
tiyatroya gitmeden önce gerçekleşen pretheater adj.
önce gelen prevenient adj.
önce var olan prevenient adj.
insan davranışından önce olan prevenient adj.
önce gelen preventional [obsolete] adj.
konum olarak önce gelen previous adj.
zamanından önce gelişen previous adj.
altı yıl önce yapılan six-year-old adj.
çok uzun zaman önce deep in the past adj.
daha önce görülmemiş unprecedented adj.
ilk önce beforehand adv.
daha önce (bir yazıda) above adv.
kesinlikle (nitelediği sözcükten önce gelince) absolutely adv.
daha önce before adv.
güneş doğmadan önce before day adv.
ilk önce at first adv.
1890'lı yıllardan önce before 1890's adv.
vaktinden önce ahead of time adv.
uzun süre önce long ago adv.
her şeyden önce before anything else adv.
daha önce afore adv.
çok (nitelediği sözcükten önce gelince) absolutely adv.
her şeyden önce first and foremost adv.
en önce in the first place adv.
ilk önce en önce in the first place adv.
ilk önce in the first instance adv.
ilk önce first and foremost adv.
bundan önce before now adv.
seneler önce years ago adv.
az önce deja adv.
kısa süre önce recently adv.
en önce first of all adv.
bundan önce previously adv.
haftalar önce weeks ago adv.
bundan önce previous to this adv.
bundan yıllar önce long since adv.
bundan önce before this adv.
bir an önce in no time adv.
biraz önce just adv.
çok zaman önce a long time ago adv.
ilk önce first adv.
bir an önce anon adv.
bir an önce right away adv.
hepsinden önce above all adv.
ilk önce first of all adv.
bir süre önce a while ago adv.
bir süre önce some time ago adv.
öğleden önce in the forenoon adv.
bundan önce ere now adv.
az önce just now adv.
yıllar önce years ago adv.
dünden bir gün önce the day before yesterday adv.
çok önce long before adv.
birkaç gün önce the other day adv.
az önce a short time ago adv.
zamanından önce prematurely adv.
deneyden önce a priori adv.
haftalarca önce weeks ago adv.
ilk önce in the first place adv.
özellikle her şeyden önce above all adv.
uzun bir süre önce a long time ago adv.
bir an önce as soon as possible adv.
daha önce previously adv.
biraz önce a little while ago adv.
biraz önce just now adv.
bir gün önce the day before adv.
her şeyden önce above all adv.
-den önce just before adv.
daha önce already adv.
bundan önce heretofore adv.
ilk önce begin with adv.
her şeyden önce first of all adv.
hepsinden önce first of all adv.
bundan önce ere this adv.
belirtilen zamandan çok önce veya çok sonra long adv.
öğleden önce a.m. adv.
az önce just adv.
bir süre önce quite a while ago adv.
epeyce önce quite a while ago adv.
bir hayli zaman önce quite a while ago adv.
epey önce quite a while ago adv.
iki hafta önce two weeks ago adv.
hafta önce weeks ago adv.
iki ay önce two months ago adv.
iki yıl önce two years ago adv.
milattan önce before christ adv.
günümüzden önce before present day adv.
günümüzden binlerce yıl önce thousands years ago adv.
günümüzden binlerce yıl önce thousands of years now adv.
günümüzden binlerce yıl önce thousands of years ago adv.
şafaktan önce before sunrise adv.
üç saat önce three hours ago adv.
düşmanından önce saldırarak preemptively adv.
birkaç yıl önce a few years ago adv.
gün önce days ago adv.
çok daha önce much earlier adv.
her şeyden önce primarily adv.