|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
çelik tel üzerinde demir dışı metalik kaplamalar |
non-ferrous metallic coatings on steel wire n.
|
|
2 |
Common Usage |
(zar/oyun taşı üzerinde) nokta |
pip n.
|
|
General |
|
3 |
General |
üzerinde durma |
emphasising n.
|
|
4 |
General |
bir önceki babanın çocuk üzerinde bıraktığı etki |
telegony n.
|
|
5 |
General |
üzerinde deney yapan |
experimentist n.
|
|
6 |
General |
at üzerinde mızrak oyunu |
tilt n.
|
|
7 |
General |
olumsuz noktalar üzerinde duran kimse |
critic n.
|
|
8 |
General |
dik sap üzerinde yetiştirilen bitki |
standard n.
|
|
9 |
General |
su üzerinde durma |
flotation n.
|
|
10 |
General |
tezgah (üzerinde iş görülen) |
workbench n.
|
|
|
11 |
General |
at üzerinde mızrakla karşılaşma alanı |
tiltyard n.
|
|
12 |
General |
ip üzerinde yürüme (sirk) |
tightrope walking n.
|
|
13 |
General |
cilt üzerinde meydana gelen morluk |
tattooing n.
|
|
14 |
General |
denek hayvanı üzerinde yapılan deney |
vivisection n.
|
|
15 |
General |
bir metin üzerinde değişiklik yapan |
emendator n.
|
|
16 |
General |
kaya üzerinde yukarı doğru yükselen dar ve derin oluk |
chimbly n.
|
|
17 |
General |
üzerinde taşıyan kimse |
bearer n.
|
|
18 |
General |
bir halkın üzerinde yaşadığı toprak parçası |
homeland n.
|
|
19 |
General |
üzerinde durma |
emphasizing n.
|
|
20 |
General |
aynı rota üzerinde yol alan gemi tren gibi taşıtların seferleri arasındaki zaman |
headway n.
|
|
21 |
General |
tek ayak üzerinde dönüş |
pirouette n.
|
|
22 |
General |
suyun üzerinde yüzen pislik tabakası |
scum n.
|
|
23 |
General |
üzerinde düşünme |
consideration n.
|
|
24 |
General |
bir dağın zirvesi vb gibi harita üzerinde belirlenmiş bir yükseklik |
spot height n.
|
|
25 |
General |
harita üzerinde eş yükseklikte bulunan noktaları birleştiren eğriler |
contour lines n.
|
|
26 |
General |
bulut üzerinde görülen renkli halka |
anthelion n.
|
|
27 |
General |
bir harita üzerinde belirli noktaları belirten sayı veya harf |
map reference n.
|
|
28 |
General |
üzerinde oynama |
emending n.
|
|
29 |
General |
cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş ip |
tightrope n.
|
|
30 |
General |
azizler üzerinde araştırmalar yapan bilim dalı |
hagiography n.
|
|
31 |
General |
üzerinde durma |
niggling n.
|
|
32 |
General |
üzerinde çalışılan iş |
workpiece n.
|
|
33 |
General |
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapma |
pirouette n.
|
|
34 |
General |
özellikle büyük kara parçaları üzerinde bir eksen oluşturan dağ sırası |
cordillera n.
|
|
35 |
General |
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası |
oil slick n.
|
|
36 |
General |
doküman üzerinde, söz konusu dokümanın parti içindeki konumunu belirten rakam veya kod |
serial number n.
|
|
37 |
General |
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey |
vade mecum n.
|
|
38 |
General |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
pedant n.
|
|
39 |
General |
kar üzerinde kaymak üzere üretilmiş araç |
sledge n.
|
|
40 |
General |
üzerinde düşünme |
deliberation n.
|
|
41 |
General |
yol üzerinde mil işareti olan direk |
milepost n.
|
|
42 |
General |
evrak üzerinde bulunan resmi ya da şahsi mühür koruyan küçük yuvarlak kutu |
skippet n.
|
|
43 |
General |
insanın kontrolünün ve sorumluluğunun üzerinde |
lap of the gods n.
|
|
44 |
General |
ip üzerinde yürüyen |
tramper n.
|
|
45 |
General |
bu alaşım ile maden levhalar üzerinde süslemeler yapma sanatı |
niello n.
|
|
46 |
General |
alın ortasındaki saç çizgisi üzerinde bulunan v şeklindeki nokta |
widow's peak n.
|
|
47 |
General |
üzerinde çok durma |
overemphasizing n.
|
|
48 |
General |
üzerinde çok durma |
overemphasising n.
|
|
49 |
General |
demirci tarafından üzerinde işlem yapılan parça |
blackwork n.
|
|
50 |
General |
mevsim normallerinin üzerinde |
above seasonal normals n.
|
|
|
51 |
General |
deniz seviyesi üzerinde |
above sea level n.
|
|
52 |
General |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
agreed value n.
|
|
53 |
General |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
the value agreed upon n.
|
|
54 |
General |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
settled value n.
|
|
55 |
General |
üzerinde yazılı değer |
face value n.
|
|
56 |
General |
üzerinde anlaşmaya varılmış değer |
agreed-upon value n.
|
|
57 |
General |
suların çekilip yükselmesi esnasında deniz seviyesinin çizdiği hattı harita üzerinde gösteren eğri |
co-tidal line n.
|
|
58 |
General |
su çizgisi üzerinde iki güvertesi olan gemi |
double-decker n.
|
|
59 |
General |
üzerinde çok fazla düşünülmeden oluşturulmuş fikir |
ill-thought n.
|
|
60 |
General |
çok önemli olmayan ve üzerinde uzun uzadıya düşünülmesi gerekmeyen |
no-brainer n.
|
|
61 |
General |
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife |
point-to-point air fare n.
|
|
62 |
General |
ellerin üzerinde durma |
handstand n.
|
|
63 |
General |
üzerinde uçulan yer haritası |
ground mapping n.
|
|
64 |
General |
ayakları üzerinde dikelebilen eski insan |
homo erectus n.
|
|
65 |
General |
üzerinde durma |
emphasis n.
|
|
66 |
General |
(balede) tek ayak üzerinde dönüş |
pirouette n.
|
|
67 |
General |
üzerinde yiyecek taşınan küçük el arabası |
wagon n.
|
|
68 |
General |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
nonissue n.
|
|
69 |
General |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
dead letter n.
|
|
70 |
General |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
graybeard n.
|
|
71 |
General |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
long beard n.
|
|
72 |
General |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
longbeard n.
|
|
73 |
General |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
bellarmine n.
|
|
74 |
General |
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
the point to be emphasized n.
|
|
75 |
General |
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
the point(s) to be considered n.
|
|
76 |
General |
bekletilmiş şarapların üzerinde meydana gelen ince tabaka |
beeswing n.
|
|
77 |
General |
üzerinde durulması gereken birkaç konu |
a few points worth stressing n.
|
|
78 |
General |
ateş veya sıcak taşların üzerinde çıplak/yalın ayak yürüme |
firewalking n.
|
|
79 |
General |
üzerinde yazılar veya rakamlar olan ceket |
letter jacket n.
|
|
80 |
General |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fanfic n.
|
|
81 |
General |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fanfiction n.
|
|
82 |
General |
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler |
fan-fiction n.
|
|
83 |
General |
şüphelinin üzerinde kimlik tespitinde yardımı dokunabilecek bir işaret (dövme/ben vb) |
an identifying mark on the suspect n.
|
|
84 |
General |
üzerinde çocuk resmi olan bir kart |
a card with a child's picture on it n.
|
|
85 |
General |
üzerinde kafatası çıkartması/işlemesi vb olan tişört |
skull t-shirt n.
|
|
86 |
General |
(nehir/göl üzerinde yapılan) vahşi hayat gezisi |
wildlife cruise n.
|
|
87 |
General |
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan koşu |
run in place n.
|
|
88 |
General |
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş |
jog in place n.
|
|
89 |
General |
arka ayakları üzerinde durma |
standing on hind legs n.
|
|
90 |
General |
yara üzerinde oluşan zar |
cicatrice n.
|
|
91 |
General |
üzerinde kardinal bellarmine'nin karikatürü bulunan taştan yapılmış içki sürahisi |
greybeard n.
|
|
92 |
General |
bakılan/önem verilen/üzerinde durulan şey/konu/mesele |
focus n.
|
|
93 |
General |
üzerinde yazı olan ceket |
letter jacket n.
|
|
94 |
General |
laf arasında söylenen fakat duyan kişi üzerinde beklenmeyen etki yapan bir söz |
chance remark n.
|
|
95 |
General |
aynı konu üzerinde düşünüp durma |
rumination n.
|
|
96 |
General |
üzerinde birden fazla fırın gözü ve ocak bulunan ingilizlere özgü bir alet |
aga n.
|
|
97 |
General |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
community garden (us) n.
|
|
98 |
General |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
allotment garden (uk) n.
|
|
99 |
General |
insanların üzerinde sebze/meyve veya küçük bitkiler yetiştirmeleri için kiraladıkları küçük toprak parçası |
allotment n.
|
|
100 |
General |
üzerinde muhalif tanımların olduğu kavram |
essentially contested concept n.
|
|
101 |
General |
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü |
bull riding n.
|
|
102 |
General |
lastik üzerinde karda kayma |
snow tubing n.
|
|
103 |
General |
lastik üzerinde karda kayma |
snowtubing n.
|
|
104 |
General |
çocukların üzerinde zıpladığı gergin ve esnek ağ |
thrombolin n.
|
|
105 |
General |
ip üzerinde yürüme |
highlining n.
|
|
106 |
General |
zihinsel rahatsızlıklar üzerinde yapılan çalışmaları ve tedavileri ifade eden eski bir tıbbi terim |
alienism n.
|
|
107 |
General |
katır üzerinde yapılan yolculuk |
mule ride n.
|
|
108 |
General |
bir nesnenin çevre üzerinde bir sonuç ortaya çıkaran etkisi |
effectance n.
|
|
109 |
General |
üzerinde rütbe ve bağlı olunan makam sembolleri bulunan tören şapkası |
cap of maintenance n.
|
|
110 |
General |
küçük bir taşıyıcının bir hat üzerinde hareket ettiği nakit para taşıma şekli |
cash railway n.
|
|
111 |
General |
nal üzerinde kaymayı önleyen metal çıkıntı |
cawker n.
|
|
112 |
General |
ruhların gezegenler üzerinde, gezegenlerin de insanlar üzerinde etkisine sebep olduğuna inanılan doğaüstü güç |
celestial magic n.
|
|
113 |
General |
posta pulu üzerinde amblem, figür, vb. içeren renkli alan |
label n.
|
|
114 |
General |
belgeye şerit üzerinde iliştirilmiş belge eki |
label [obsolete] n.
|
|
115 |
General |
yeniden üzerinde durma |
re-emphasis n.
|
|
116 |
General |
üzerinde düşünülmüş anlamlı ifade |
reflex [obsolete] n.
|
|
117 |
General |
kanada'da büyük göller üzerinde düzenli sefer yapan tekne |
lake boat n.
|
|
118 |
General |
üzerinde sürmeye elverişlilik |
rideability n.
|
|
119 |
General |
doğu türkmenistan'da ceyhun ırmağı üzerinde yer alan şehir |
chardzhou n.
|
|
120 |
General |
bir arma levhası üzerinde yer alan figür |
charge n.
|
|
121 |
General |
üzerinde anlaşmaya varılan zaman |
the appointed hour n.
|
|
122 |
General |
sirkte ip üzerinde yürüme |
funambulism n.
|
|
123 |
General |
cambazların üzerinde yürüdüğü sıkı gerilmiş kablo |
tightwire n.
|
|
124 |
General |
yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası |
top n.
|
|
125 |
General |
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
trap n.
|
|
126 |
General |
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
drop n.
|
|
127 |
General |
üç ayak üzerinde duran kap |
tripod n.
|
|
128 |
General |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan n.
|
|
129 |
General |
(iran'da) yük hayvanı üzerinde buz taşımak için kullanılan kutu |
yakhdan n.
|
|
130 |
General |
rusya'nın doğu-orta bölgesinde, lena nehri üzerinde kurulu şehir |
yakuza n.
|
|
131 |
General |
eski radyoların üzerinde radyo fonksiyonlarının durumunu gösteren ışıklı göz |
magic eye n.
|
|
132 |
General |
atın üzerinde bacakların ikisi de bir tarafta oturma pozisyonu (genel olarak kadınların kullandığı at biniş şekli) |
sidesaddle n.
|
|
133 |
General |
üzerinde çalışılan parça |
job n.
|
|
134 |
General |
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapmak |
joust n.
|
|
135 |
General |
(at üzerinde) mızrak/kılıç dövüşü yapma |
joust n.
|
|
136 |
General |
deniz ve buz üzerinde ilerleyebilen düz tabanlı bir tekne |
scooter n.
|
|
137 |
General |
kaya üzerinde ince buz tabakası |
verglas n.
|
|
138 |
General |
üzerinde yazıt bulunan kurdelemsi bir şerit |
bandrol n.
|
|
139 |
General |
fıçıdan bira içerken fıçının üzerinde amuda kalkma |
kegstand n.
|
|
140 |
General |
üzerinde anahtar ve kilit asmak için kancalar bulunan askılık |
keyboard n.
|
|
141 |
General |
hayvanlar üzerinde deney yapılmasına karşı olan kimse |
bestiarian [uk] n.
|
|
142 |
General |
insanları idam etme yöntemleri üzerinde çalışan bilim dalı |
ktenology n.
|
|
143 |
General |
eskiden ayakkabı ustalarının üzerinde deri dövmek için kucaklarına koydukları bir taş |
lapstone n.
|
|
144 |
General |
eyerin üzerinde yer alan, içlerinden kayışların geçtiği halkalar |
larigos n.
|
|
145 |
General |
yüzlük ayakkabı derisini ayakkabı maketinin üzerinde esnetmeye yarayan bir alet |
laster n.
|
|
146 |
General |
yukarı ve aşağı michigan'ı ayıran kanalın üzerinde yer alan asma köprü |
mackinac bridge n.
|
|
147 |
General |
randevuya çıkan bir kadının üzerinde taşıdığı, partneri ile kavga etmeleri durumunda eve dönmesine yetecek kadar yol parası |
mad money n.
|
|
148 |
General |
üzerinde zıt renkte semer şeklinde desen bulunan oxford tipi bağcıklı kundura |
saddle oxford n.
|
|
149 |
General |
bir konu üzerinde saplantılı kimse |
monomaniac n.
|
|
150 |
General |
başkalarının eylemleri üzerinde kontrol sahibi olan kimse |
master n.
|
|
151 |
General |
bir mantarın üzerinde veya içinde yetiştiği altlık |
matrix n.
|
|
152 |
General |
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı |
matter n.
|
|
153 |
General |
gravürcülerin bir gravür tabanının yüzeyini pürüzlü hale getirmek veya çıplak bakır üzerinde baskı sonrası noktalı desene benzer bir etki yaratmak için kullandığı kaba bir baskı kalıbı |
mattoir n.
|
|
154 |
General |
üzerinde defne taçlı kralın bulunduğu bir altın ingiliz sikkesi |
laurel n.
|
|
155 |
General |
bir şeyin üzerinde hak iddia etme |
laying claim n.
|
|
156 |
General |
karkasların bacakları üzerinde çalışan kasap |
legger n.
|
|
157 |
General |
gaz ocağının üzerinde bulunan sıcaklık ayarlarından biri |
mark n.
|
|
158 |
General |
postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret |
mark n.
|
|
159 |
General |
dizgisi yapılacak taslağın üzerinde yazılı olan detaylı biçimsel talimatlar |
markup n.
|
|
160 |
General |
bir grubun ilgisini üzerinde toplayan ve el üstünde tutulan kimse |
mascot n.
|
|
161 |
General |
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım |
mask n.
|
|
162 |
General |
alın ortasındaki saç çizgisi üzerinde bulunan bir nokta |
widows peak n.
|
|
163 |
General |
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi |
wing tip n.
|
|
164 |
General |
üzerinde delikler bulunan bir ayakkabı çeşidi |
wingtip n.
|
|
165 |
General |
bir konu üzerinde etraflıca çalışan kimse |
wonk n.
|
|
166 |
General |
üzerinde insanların kellesinin uçurulduğu sert bir yüzey |
block n.
|
|
167 |
General |
yeni basılmış madeni para üzerinde görülen ağdamsı veya tozumsu bir tabaka |
bloom n.
|
|
168 |
General |
kakao yağı kristallerinin çikolata üzerinde oluşturduğu grimsi çizgi veya izler |
bloom n.
|
|
169 |
General |
üzerinde çalışılmış |
hard-labored n.
|
|
170 |
General |
üzerinde düşünme |
maturity [obsolete] n.
|
|
171 |
General |
üzerinde dik yerleştirilmiş bir taş levhanın yükseldiği sembol yapı |
mearstone [obsolete] n.
|
|
172 |
General |
periyodik olarak su ile kaplanan, üzerinde genellikle ot, sukamışı gibi tekçenekli bitkilerin yetiştiği ağaçsız arazi |
mesh n.
|
|
173 |
General |
posta ücretini basan cihazın bir posta üzerinde bıraktığı iz |
meter n.
|
|
174 |
General |
sistematik prosedürler üzerinde durma |
methodism n.
|
|
175 |
General |
üzerinde keresteler olan büyük arazi |
boundary [dialect] n.
|
|
176 |
General |
cimnastikte alet üzerinde asılı kalma |
hing [dialect] n.
|
|
177 |
General |
(buz veya yol üzerinde) küçük tümsek |
hubble n.
|
|
178 |
General |
diğerleri üzerinde hakimiyeti olduğu düşünülen ülke veya devlet |
mistress n.
|
|
179 |
General |
bir davranış üzerinde belirleyici unsur |
molder n.
|
|
180 |
General |
gelişim süreci üzerinde belirleyici faktör |
molder n.
|
|
181 |
General |
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey |
molding n.
|
|
182 |
General |
ortalamanın üzerinde şey |
more n.
|
|
183 |
General |
çıkrık, vinç gibi düzeneklere sarılı halatın üzerinde yer alan gövde |
mouline n.
|
|
184 |
General |
ayağının üzerinde yükselen kimse |
mounter n.
|
|
185 |
General |
üzerinde değişiklik yapılmış metin |
rewrite n.
|
|
186 |
General |
(yaprak yay veya yangın hortumu üzerindeki zayıf bir nokta üzerinde) koruyucu kaplama |
gaiter n.
|
|
187 |
General |
dört nala koşan hayvanın üzerinde gitme |
gallop n.
|
|
188 |
General |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
lorraine cross n.
|
|
189 |
General |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
cross of lorraine n.
|
|
190 |
General |
(bahçecilikte) üzerinde bitki yetiştirmek için toprak parçası kiralayan kimse |
lotter n.
|
|
191 |
General |
viski bardağı benzeri kısa bardaklarda buz veya su üzerinde servis edilen karıştırılmayan bir alkollü içecek |
lowball n.
|
|
192 |
General |
asil dul kadına ait üzerinde unvan rozetleri çizili fayton |
lozenge coach n.
|
|
193 |
General |
üzerinde düşünülen düşünce |
lucubration n.
|
|
194 |
General |
bataklıklarda üzerinde kütük taşınan geniş ve alçak bir kızak |
mud boat n.
|
|
195 |
General |
parazitin cilt üzerinde açtığı delik |
burrow n.
|
|
196 |
General |
(dağcılıkta) kar sınırının üzerinde yapılan tırmanışlarda kullanılan, ultraviyole ışımalara karşı koruyucu bir krem |
glacier cream n.
|
|
197 |
General |
at üzerinde gerçekleştirilen gezi |
riding n.
|
|
198 |
General |
hayvanın üzerinde bulunan kelebek şeklinde leke |
butterfly n.
|
|
199 |
General |
genellikle kabartma üzerinde kazılmış veya oyulmuş sembolik şekil |
glyph n.
|
|
200 |
General |
(özellikle abd donanmasında) üzerinde durulan zemin |
deck n.
|
|
201 |
General |
yüzey üzerinde ızgaralanmış veya kabartılmış bir dizi işaret |
grill n.
|
|
202 |
General |
üzerinde tartışılmakta olan tasarı gibi hukuki meselelerin önceden belirtilen zamanın dolması ile müzakereye kapanması |
guillotine n.
|
|
203 |
General |
buz üzerinde yürüyebilen adam |
iceman n.
|
|
204 |
General |
su üzerinde tomruk yuvarlama oynayan kimse |
logroller n.
|
|
205 |
General |
su üzerinde tomruk yuvarlayarak oynanan bir oyun |
logrolling n.
|
|
206 |
General |
eski surlarda üzerinde ateş etmek için açıklık bulunan mazgallı siper |
murdress n.
|
|
207 |
General |
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı |
one n.
|
|
208 |
General |
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı |
one-spot n.
|
|
209 |
General |
normalin çok üzerinde faaliyet |
overactivity n.
|
|
210 |
General |
bir yerin veya şeyin üzerinde büyüyen oluşum |
overgrowth n.
|
|
211 |
General |
baş hizasının üzerinde bulunan şey (aydınlatma armatürü |
overhead n.
|
|
212 |
General |
talebin veya ödeme gücünün üzerinde ihraç etme (hisse, banknot |
overissue n.
|
|
213 |
General |
bir şeyin üzerinde bulunan şey |
overlier n.
|
|
214 |
General |
bir şeyin üzerinde uzanan kısım |
overlier n.
|
|
215 |
General |
başkaları üzerinde hakimiyet kuran kimse |
overlord n.
|
|
216 |
General |
üzerinde durma |
overplay n.
|
|
217 |
General |
(armacılıkta) kalkan üzerinde bulunan halka sembolü |
roundel n.
|
|
218 |
General |
yüzde ve özellikle burun üzerinde aşırı alkol tüketimi sonucu oluşan kızarıklık |
rum bud n.
|
|
219 |
General |
bir fikir üzerinde saplantı derecesinde durma |
rumination n.
|
|
220 |
General |
(hayvanların yol üzerinde bıraktığı) iz |
runway n.
|
|
221 |
General |
iki veya daha fazla armanın kalkan üzerinde birleşmesi |
impalement n.
|
|
222 |
General |
(zırh veya mühür üzerinde yer alan) arma |
impresa n.
|
|
223 |
General |
armalı kalkanın desteklerinin üzerinde durduğu süslü kaide |
compartment n.
|
|
224 |
General |
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon |
dialogue n.
|
|
225 |
General |
bir şeyin üzerinde durma |
insisture [obsolete] n.
|
|
226 |
General |
bir şeyin üzerinde oturma |
insisture [obsolete] n.
|
|
227 |
General |
iki ayak üzerinde yürüme |
walking bipedally n.
|
|
228 |
General |
aynı rota üzerinde giden iki ardışık eleman arasındaki boşluk |
column gap n.
|
|
229 |
General |
üzerinde halı serilmiş zemini kaplayan kumaş |
crash n.
|
|
230 |
General |
plak üzerinde yer alan şerit |
cut n.
|
|
231 |
General |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
dryasdust n.
|
|
232 |
General |
parmaklar üzerinde kullanılan bir işkence aleti |
pinnywinkles n.
|
|
233 |
General |
gayrimenkul, şehir veya bina üzerinde gerçekleştirilen iyileştirmeler |
policy [obsolete] [scotland] n.
|
|
234 |
General |
üzerinde düşünülebilirlik |
ponderability n.
|
|
235 |
General |
üzerinde durulması gereken şey |
considerable [obsolete] n.
|
|
236 |
General |
(arazi üzerinde) otlatma hakkı |
feed [obsolete] n.
|
|
237 |
General |
bir şeyin içinde veya üzerinde oturan kimse |
insessor n.
|
|
238 |
General |
islam üzerinde çalışma yapan kimse |
islamist n.
|
|
239 |
General |
mil üzerinde yer alan geniş karıştırma bıçağı |
paddle n.
|
|
240 |
General |
üzerinde dini piyesler sahnelenen hareketli açık hava platformu |
pageant n.
|
|
241 |
General |
üzerinde boyama yapılan düz ve ince ahşap parçası |
panel n.
|
|
242 |
General |
ince ve düz ahşap üzerinde yapılan resim |
panel n.
|
|
243 |
General |
sert arkalık üzerinde sergilenen fotoğraf |
panel n.
|
|
244 |
General |
(arma üzerinde) desenli samur kürkü motifi |
pean n.
|
|
245 |
General |
sıvı üzerinde bulunan film |
pellicle n.
|
|
246 |
General |
sıvı üzerinde gelişen zar |
pellicle n.
|
|
247 |
General |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pencel n.
|
|
248 |
General |
saat bobini üzerinde yer alan mil |
pendant n.
|
|
249 |
General |
saat bobini üzerinde yer alan mil |
pendent n.
|
|
250 |
General |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pensel [obsolete] n.
|
|
251 |
General |
şövalyenin kılıcı üzerinde taşıdığı küçük flama |
pensil n.
|
|
252 |
General |
bina veya duvar üzerinde yapılan yürüyüş |
platform [obsolete] n.
|
|
253 |
General |
(köpek eğitiminde) köpek üzerinde kontrol sahibi olma |
positive correlation n.
|
|
254 |
General |
(taş vb.) su üzerinde sekme |
dap n.
|
|
255 |
General |
üzerinde yazılar veya rakamlar olan kazak |
letter sweater n.
|
|
256 |
General |
üzerinde anlaşma yapılabilir olma |
contractibleness n.
|
|
257 |
General |
arma üzerinde yer alan kırmızı gagalı dağ kargası figürü |
cornish chough n.
|
|
258 |
General |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
corporal n.
|
|
259 |
General |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
communion cloth n.
|
|
260 |
General |
mezarların üzerinde algılanan parlaklık |
deadlight [scotland] n.
|
|
261 |
General |
su üzerinde yüzen büyük buz kütlesi |
field of ice n.
|
|
262 |
General |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
finger post n.
|
|
263 |
General |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
fingerboard n.
|
|
264 |
General |
üzerinde işaret parmağı bulunan yön tabelası |
fingerpost n.
|
|
265 |
General |
arma üzerinde post tasviri |
fleece n.
|
|
266 |
General |
su üzerinde yüzen yatak |
floaty n.
|
|
267 |
General |
su üzerinde durma |
flotage n.
|
|
268 |
General |
genişleyerek bileğin üzerinde biten bir eldiven |
gauntlet glove n.
|
|
269 |
General |
kişinin üzerinde taşımaya uygun rulo tütün |
prick n.
|
|
270 |
General |
patende buz üzerinde bırakılan işaret |
print n.
|
|
271 |
General |
sunağın üzerinde yer aldığı platform |
predella n.
|
|
272 |
General |
sunak platformu üzerinde yer alan resim veya heykel |
predella n.
|
|
273 |
General |
sunağın üzerinde yer aldığı platform |
footpace n.
|
|
274 |
General |
jimnastikçinin sadece kaslarını kullanarak elinin üzerinde durması |
press n.
|
|
275 |
General |
toplumun ilgisinin üzerinde olduğu kimse |
public figure n.
|
|
276 |
General |
hazırlanan zemin üzerinde çizgilerin kesildiği bir harita oluşturma tekniği |
scribing n.
|
|
277 |
General |
üzerinde mühür izi bulunan balmumu gibi parça |
seal n.
|
|
278 |
General |
derebeyinin üzerinde toprakları |
seigniory n.
|
|
279 |
General |
hava aracının yüzücüleri köpekbalıklarına karşı uyarmak için plaj üzerinde uçarak yaptığı gözcülük |
shark patrol [australia] n.
|
|
280 |
General |
üzerinde sirk gösterilerinin sergilenmesi için yükseğe asılan bir çift uzun ipek çarşaf |
silks n.
|
|
281 |
General |
gıda üzerinde oluşan kaymak |
skin n.
|
|
282 |
General |
üzerinde güneş batmayan imparatorluk |
the empire on which the sun never sets n.
|
|
283 |
General |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
crusoe n.
|
|
284 |
General |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
robinson crusoe n.
|
|
285 |
General |
su üzerinde görülen esinti |
slant n.
|
|
286 |
General |
nemli toprak üzerinde yer alan eğimli düzlem |
slide n.
|
|
287 |
General |
tahta üzerinde madeni para ile oynanan bir oyun |
slidegroat n.
|
|
288 |
General |
tahta üzerinde bilye veya piyonlar ile oynanan bir oyun |
solitaire n.
|
|
289 |
General |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim insanı |
pedant n.
|
|
290 |
General |
su üzerinde yürümek için ayağa takılan bir tür palet |
podoscaph n.
|
|
291 |
General |
(arma üzerinde) şerit figürün sallantılı ucu |
point n.
|
|
292 |
General |
sabunla yıkanan nesneler üzerinde kalan tabaka |
soap film n.
|
|
293 |
General |
tahta üzerinde çivi veya toplarla oynanan bir oyun |
solitaire n.
|
|
294 |
General |
kağıt üzerinde eşit gerilim sağlayan küçük merdane |
spreader n.
|
|
295 |
General |
baltacının üzerinde durmak için çentik atılan ağaca yerleştirdiği kısa basamak |
springboard n.
|
|
296 |
General |
tahkimat üzerinde gerçekleştirilen dış çalışma |
spur [obsolete] n.
|
|
297 |
General |
(madeni para, madalya üzerinde yer alan) kabartma |
strike n.
|
|
298 |
General |
resmi hükumet üzerinde etkisi olan gayriresmi topluluk |
subgovernment n.
|
|
299 |
General |
güneş saati göstergesinin üzerinde yer aldığı düz hat |
substyle n.
|
|
300 |
General |
üzerinde çatısı olan yer |
subtectacle n.
|
|
301 |
General |
yüzey üzerinde birbiriyle bağlantılı unsurlar |
superficies n.
|
|
302 |
General |
su üzerinde kalan madde |
supernatant n.
|
|
303 |
General |
çökelti üzerinde kalan berrak sıvı |
supernatant n.
|
|
304 |
General |
çökelti üzerinde kalan berrak sıvı |
supernate n.
|
|
305 |
General |
üzerinde tepinme |
supersaliency [obsolete] n.
|
|
306 |
General |
(mektup, koli üzerinde yazılmış) adres |
superscription n.
|
|
307 |
General |
(opera eserinde) şarkı sözlerinin sahne üzerinde yer alan çevirisi |
supertitles n.
|
|
308 |
General |
kolların veya ellerin üzerinde durulan bir jimnastik pozisyonu |
support n.
|
|
309 |
General |
(gemi üzerinde) denize elverişlilik tespit muayenesi |
survey n.
|
|
310 |
General |
üzerinde olmak |
wear v.
|
|
311 |
General |
bir şey üzerinde düşünmek |
give something one's consideration v.
|
|
312 |
General |
tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde) |
cavil v.
|
|
313 |
General |
üzerinde durmak |
emphasize v.
|
|
314 |
General |
üzerinde oynamak |
doctor v.
|
|
315 |
General |
üzerinde kemer oluşturmak |
arch above v.
|
|
316 |
General |
üzerinde çok durmak |
harp on v.
|
|
317 |
General |
su üzerinde kaydırmak |
skim v.
|
|
318 |
General |
tüm gözler üzerinde olmak |
be in the limelight v.
|
|
319 |
General |
üzerinde sebatla çalışmak |
plug away at v.
|
|
320 |
General |
üzerinde kemer gibi uzanmak |
arch over v.
|
|
321 |
General |
üzerinde düşünülmek |
be under consideration v.
|
|
322 |
General |
üzerinde gezinmek (parmaklar) |
sweep v.
|
|
323 |
General |
üzerinde etkisi olmak |
sway v.
|
|
324 |
General |
üzerinde çalışmak |
work on v.
|
|
325 |
General |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble about v.
|
|
326 |
General |
üzerinde hararetli konuşmak |
descant on v.
|
|
327 |
General |
fazla hareket etmeden üzerinde ve etrafında uçmak |
hover v.
|
|
328 |
General |
üzerinde durmak |
accent v.
|
|
329 |
General |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate over v.
|
|
330 |
General |
üzerinde durmak |
put emphasis on v.
|
|
331 |
General |
üzerinde bulundurmak |
carry v.
|
|
332 |
General |
üzerinde durmak |
lay stress on v.
|
|
333 |
General |
üzerinde oynamak |
falsify v.
|
|
334 |
General |
üzerinde durmak |
urge on v.
|
|
335 |
General |
üzerinde tepinmek |
stomp on v.
|
|
336 |
General |
üzerinde kemer meydana getirmek |
overarch v.
|
|
337 |
General |
üzerinde düşünmek |
consider v.
|
|
338 |
General |
arka ayakları üzerinde durmak |
beg v.
|
|
339 |
General |
üzerinde durmak |
harp on v.
|
|
340 |
General |
olumsuz noktaları üzerinde durmak |
criticize v.
|
|
341 |
General |
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş yapmak |
pirouette v.
|
|
342 |
General |
üzerinde oynama yapmak |
garble v.
|
|
343 |
General |
tekerlekler üzerinde gitmek |
roll v.
|
|
344 |
General |
üzerinde durmak (bir konu) |
dwell on v.
|
|
345 |
General |
anlaşmaya varmak (üzerinde) |
get together on v.
|
|
346 |
General |
plan üzerinde işaretlemek |
plot v.
|
|
347 |
General |
üzerinde durmak |
insist v.
|
|
348 |
General |
mil üzerinde dönmek |
pivot on v.
|
|
349 |
General |
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere) |
soar v.
|
|
350 |
General |
üzerinde durmak |
play up v.
|
|
351 |
General |
kroki üzerinde göstermek |
plot v.
|
|
352 |
General |
üzerinde deney yapmak |
vivisect v.
|
|
353 |
General |
üzerinde oynama yapmak |
doctor v.
|
|
354 |
General |
üzerinde taşımak |
carry v.
|
|
355 |
General |
üzerinde fazla durmak |
belabor v.
|
|
356 |
General |
üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş) |
stick with v.
|
|
357 |
General |
eksen üzerinde dönmek |
pivot on v.
|
|
358 |
General |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate about v.
|
|
359 |
General |
üzerinde durmak |
dwell on v.
|
|
360 |
General |
bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek |
stick at v.
|
|
361 |
General |
üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar) |
niggle about v.
|
|
362 |
General |
geçmişteki talihsizliklerin üzerinde durmak |
cry over spilled milk v.
|
|
363 |
General |
üzerinde kemer oluşturmak |
arch over v.
|
|
364 |
General |
üzerinde durmak |
discourse v.
|
|
365 |
General |
bir eksen üzerinde dönmek |
swing v.
|
|
366 |
General |
bir konu üzerinde durmak |
dwell on v.
|
|
367 |
General |
üzerinde durmak |
urge upon v.
|
|
368 |
General |
üzerinde oynamak (hesaplar) |
cook v.
|
|
369 |
General |
üzerinde mutabık kalmak |
agree on v.
|
|
370 |
General |
mil üzerinde döndürmek |
swivel v.
|
|
371 |
General |
üzerinde denemek |
try on v.
|
|
372 |
General |
üzerinde durmak |
deliberate v.
|
|
373 |
General |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble over v.
|
|
374 |
General |
karnı üzerinde sürünmek |
slide along v.
|
|
375 |
General |
uçağı pist üzerinde ilerletmek |
taxi v.
|
|
376 |
General |
üzerinde düşünmek |
view v.
|
|
377 |
General |
üzerinde durmak |
dwell upon v.
|
|
378 |
General |
üzerinde durmak (düşünmek vb) |
deliberate v.
|
|
379 |
General |
su üzerinde tutmak |
buoy v.
|
|
380 |
General |
üzerinde durmak |
harp upon v.
|
|
381 |
General |
üzerinde durmak (cüzi şeyler/ufak kusurlar) |
niggle over v.
|
|
382 |
General |
üzerinde derin derin düşünmek |
ruminate on v.
|
|
383 |
General |
üzerinde kemer gibi uzanmak |
arch above v.
|
|
384 |
General |
üzerinde durmak |
elaborate v.
|
|
385 |
General |
üzerinde bulunmak |
bear v.
|
|
386 |
General |
bir şeyin üzerinde durmamak |
take something in stride v.
|
|
387 |
General |
üzerinde durmak |
accentuate v.
|
|
388 |
General |
su üzerinde durmak |
float v.
|
|
389 |
General |
üzerinde olmak |
have something on v.
|
|
390 |
General |
üzerinde işaret bırakmak |
leave a mark on v.
|
|
391 |
General |
gözü üzerinde olmak |
keep an eye on v.
|
|
392 |
General |
dönmek (kapı/köprü vb bir eksen üzerinde) |
swing v.
|
|
393 |
General |
birinin üzerinde otoritesini kullanmak |
pull rank v.
|
|
394 |
General |
tek ayak üzerinde dönmek |
pirouette v.
|
|
395 |
General |
üzerinde oynama yapmak |
fiddle v.
|
|
396 |
General |
üzerinde düşünmek |
contemplate v.
|
|
397 |
General |
üzerinde düşünmek |
think something over v.
|
|
398 |
General |
üzerinde durmamak |
slubber v.
|
|
399 |
General |
ayakları üzerinde durmak |
stand on one's own legs v.
|
|
400 |
General |
üzerinde durmamak |
slur over v.
|
|
401 |
General |
bir fikir üzerinde düşünüp taşınmak |
entertain an idea v.
|
|
402 |
General |
gözü (bir şeyin) üzerinde olmak |
have one's eyes on v.
|
|
403 |
General |
üzerinde oynamak (fotoğraf vb) |
block out v.
|
|
404 |
General |
üzerinde durmamak |
leave out v.
|
|
405 |
General |
üzerinde görüşülmek |
be on the carpet v.
|
|
406 |
General |
bir şey üzerinde fikir ayrılığına düşmek |
clash over v.
|
|
407 |
General |
üzerinde durmak |
play to v.
|
|
408 |
General |
üzerinde durmak |
bring out v.
|
|
409 |
General |
üzerinde çok durmak |
put excessive emphasis on v.
|
|
410 |
General |
üzerinde çok durmak |
overemphasise v.
|
|
411 |
General |
üzerinde çok durmak |
overemphasize v.
|
|
412 |
General |
üzerinde çok durmak |
stress too much v.
|
|
413 |
General |
üzerinde yorum yapmak |
make comment about v.
|
|
414 |
General |
üzerinde yorum yapmak |
comment on v.
|
|
415 |
General |
üzerinde yorum yapmak |
comment about v.
|
|
416 |
General |
üzerinde kalem oynatmak |
spoil (a piece of writing) by alteration v.
|
|
417 |
General |
üzerinde kalem oynatmak |
edit v.
|
|
418 |
General |
üzerinde kalem oynatmak |
correct v.
|
|
419 |
General |
üzerinde kalem gezdirmek |
revise v.
|
|
420 |
General |
üzerinde kalem gezdirmek |
edit v.
|
|
421 |
General |
kendi ayakları üzerinde durmak |
stand on one's own feet v.
|
|
422 |
General |
üzerinde değişiklik yapmak |
make change v.
|
|
423 |
General |
üzerinde değişiklik yapmak |
amend v.
|
|
424 |
General |
üzerinde durmak |
lay weight on v.
|
|
425 |
General |
üzerinde değişiklik yapmak |
make a change v.
|
|
426 |
General |
üzerinde durmak |
lay emphasis on v.
|
|
427 |
General |
üzerinde değişiklik yapmak |
do modifications on something v.
|
|
428 |
General |
üzerinde değişiklik yapmak |
modify v.
|
|
429 |
General |
üzerinde sigara söndürmek |
put out a cigarette on somebody's flesh v.
|
|
430 |
General |
üzerinde sigara söndürmek |
burn someone with a lighted cigarette v.
|
|
431 |
General |
üzerinde yükselmek |
dominate v.
|
|
432 |
General |
üzerinde kafa patlatmak |
dwell on v.
|
|
433 |
General |
üzerinde kafa patlatmak |
dwell upon v.
|
|
434 |
General |
gücünü ... üzerinde kullanmak |
exercise one's strength over v.
|
|
435 |
General |
havada bir yerin üzerinde durmak |
hover v.
|
|
436 |
General |
üzerinde çalışmaya başlamak |
get to work (on) v.
|
|
437 |
General |
yolunun üzerinde durmamak |
get out of one's way v.
|
|
438 |
General |
(birisi üzerinde) otoritesini kullanmak |
pull rank on someone v.
|
|
439 |
General |
üzerinde düşünmek |
mull over v.
|
|
440 |
General |
mil üzerinde dönmek |
pivot v.
|
|
441 |
General |
eksen üzerinde dönmek |
pivot v.
|
|
442 |
General |
önemsiz konular üzerinde tartışmak |
quibble v.
|
|
443 |
General |
üzerinde seyretmek |
sail v.
|
|
444 |
General |
üzerinde kafa yormak |
chew on v.
|
|
445 |
General |
düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak |
keep one's mind on v.
|
|
446 |
General |
üzerinde kalem oynatmak |
juggle with v.
|
|
447 |
General |
üzerinde oynamak |
juggle with v.
|
|
448 |
General |
üzerinde düşünüp taşınmak |
think over v.
|
|
449 |
General |
üzerinde düşünmek |
turn over v.
|
|
450 |
General |
üzerinde bir karara varmak |
fix on v.
|
|
451 |
General |
üzerinde bir karara varmak |
fix upon v.
|
|
452 |
General |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre upon v.
|
|
453 |
General |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre on v.
|
|
454 |
General |
üzerinde yoğunlaşmak |
centre in v.
|
|
455 |
General |
üzerinde tartışmak |
argue about v.
|
|
456 |
General |
üzerinde düşünmek |
mull v.
|
|
457 |
General |
üzerinde düşünmek |
think over v.
|
|
458 |
General |
üzerinde düşünmek |
speculate v.
|
|
459 |
General |
üzerinde düşünmek |
meditate v.
|
|
460 |
General |
üzerinde düşünmek |
excogitate v.
|
|
461 |
General |
üzerinde düşünmek |
muse v.
|
|
462 |
General |
üzerinde düşünmek |
ruminate v.
|
|
463 |
General |
üzerinde düşünmek |
ponder v.
|
|
464 |
General |
üzerinde etkisi olmak |
have an effect upon v.
|
|
465 |
General |
üzerinde etkisi olmak |
have an impact on v.
|
|
466 |
General |
üzerinde etkisi olmak |
have an effect on v.
|
|
467 |
General |
üzerinde etkisi olmak |
have an impact upon v.
|
|
468 |
General |
üzerinde durmak |
emphasise v.
|
|
469 |
General |
üzerinde durmak |
make a point of v.
|
|
470 |
General |
üzerinde önemle durmak |
lay too much stress on v.
|
|
471 |
General |
üzerinde önemle durmak |
place too much stress on v.
|
|
472 |
General |
üzerinde önemle durmak |
stress too much v.
|
|
473 |
General |
üzerinde önemle durmak |
put excessive emphasis on v.
|
|
474 |
General |
üzerinde önemle durmak |
overemphasise v.
|
|
475 |
General |
üzerinde önemle durmak |
overstress v.
|
|
476 |
General |
üzerinde önemle durmak |
overemphasize v.
|
|
477 |
General |
önemle üzerinde durmak |
put excessive emphasis on v.
|
|
478 |
General |
üzerinde ayrıntılı biçimde çalışma yapmak |
work through v.
|
|
479 |
General |
önemle üzerinde durmak |
overstress v.
|
|
480 |
General |
önemle üzerinde durmak |
overemphasise v.
|
|
481 |
General |
önemle üzerinde durmak |
stress too much v.
|
|
482 |
General |
önemle üzerinde durmak |
overemphasize v.
|
|
483 |
General |
önemle üzerinde durmak |
place too much stress on v.
|
|
484 |
General |
önemle üzerinde durmak |
lay too much stress on v.
|
|
485 |
General |
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek |
claim possession on something v.
|
|
486 |
General |
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek |
call dibs on something v.
|
|
487 |
General |
üzerinde kullanmak |
use on something v.
|
|
488 |
General |
üzerinde kullanmak |
use on someone v.
|
|
489 |
General |
fiyat üzerinde pazarlık yapmak |
bargain a price v.
|
|
490 |
General |
fiyat üzerinde uyuşmak |
agree about the price v.
|
|
491 |
General |
üzerinde kafa yormak |
work through v.
|
|
492 |
General |
üzerinde özellikle durmak |
especially emphasize v.
|
|
493 |
General |
üzerinde özellikle durmak |
particularly emphasize v.
|
|
494 |
General |
üzerinde özellikle durmak |
put particular emphasis on v.
|
|
495 |
General |
üzerinde olumsuz bir etkisi olmak |
have a negative effect on v.
|
|
496 |
General |
üzerinde çalışmak |
study on v.
|
|
497 |
General |
üzerinde deney yapılmak |
be experimented on v.
|
|
498 |
General |
üzerinde anlaşmaya varmak |
agree upon v.
|
|
499 |
General |
üzerinde baskı kurmak |
exercise influence over v.
|
|
500 |
General |
üzerinde baskı kurmak |
exercise control over v.
|
|