daha - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

daha



Sens de "daha" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
daha again adv.
daha more adv.
General
daha else adj.
daha added adj.
daha still adv.
daha as yet adv.
daha over adv.
daha only adv.
daha any adv.
daha any longer adv.
daha yet adv.
daha further adv.
daha and adv.
daha ever adv.
daha mo [dialect] adv.
daha moe [dialect] adv.
daha but adv.
daha ower [geordie] adv.
daha plus prep.
daha quite adverb
Idioms
daha in the devil expr.
Technical
daha yet adv.
Music
daha assez adv.

Sens de "daha" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
(daha basit bir hale) dönüştürmek reduce v.
daha hızlı gitmek outspeed v.
daha süratli gitmek outspeed v.
daha fazla more adj.
daha iyi better adj.
daha büyük bigger adj.
daha az less adj.
-den daha more than adj.
daha önce olan prior adj.
daha erken olan prior adj.
bir kez daha once more adv.
az daha almost adv.
bir kez daha once again adv.
bir daha again adv.
daha ileri further adv.
daha öte further adv.
bir daha once more adv.
bir kere daha once more adv.
bir kere daha once again adv.
daha şimdiden already adv.
bir defa daha once again adv.
General
daha tahtamsı olan woodener n.
daha ayrıntılı bir şekilde söyleme amplification n.
daha sersem olanı dozier n.
daha önce kapma preoccupancy n.
daha kötü olma durumu deteriority n.
daha iyi bir duruma getirme uplift n.
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması flyoff n.
iki veya daha fazla parçadan oluşan giysi suit n.
daha kötüsü worse still n.
dört yaşından daha küçük boğalarla güreşen boğa güreşçisi novillero n.
daha uzun yaşama survival n.
daha da kötüsü worse n.
daha sıkıcı olanı drabber n.
normalden daha büyük penisi varmış gibi davranan delow n.
toprağı daha bereketli hale getiren enricher n.
sesten daha hızlı giden her türlü taşıt supersonic transport n.
saçta daha açık renkteki kısımlar highlights n.
daha önceden belirlenmiş olan standartları karşılama living up to n.
daha sıkıcı olanı draggier n.
daha aşağı bir nitelikte olma inferiority n.
daha çekici yapma sweetening n.
üç defa daha hızlı ispanyol halk dansı jota n.
beklentilerden daha az oranda başarılı olan underachiever n.
daha kurnaz olanı downier n.
daha uzun bir şekilde söyleme amplification n.
beklenilenden daha az başarı gösterme underachieving n.
bir misli daha as much again n.
daha ileri sevk edilmek üzere for onward transmission n.
daha beter etme exacerbating n.
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik tachyon n.
kapağı kartondan ve sayfaları normal baskısına göre daha kalitesiz olan kitap trade paper edition n.
kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz söyleyen euphemist n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması erotomania n.
ön ve arka kısımları daha geniş böylece dönüşlerde kolaylık sağlayan kayak carving ski n.
daha iyisi better n.
daha lezzetlisi daintier n.
genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler minibus n.
35 mm'lik veya daha dar bir film kullanan fotoğraf makinesi miniature camera n.
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması clerambault's syndrome n.
normalden daha yüksek sınıf veya standart prestige n.
daha ağır graver n.
toprağı daha bereketli hale getirme enriching n.
daha kuvvetli geliş grow stronger n.
daha uzak nokta more distant point n.
saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight saving n.
birbirini izleyen iki ya da daha fazla sayıda tümce ya da dizenin sonlarının tekrarı epistrophe n.
daha detaylı bir şekilde söyleme amplification n.
daha önceki olaya uygulanabilen ex post facto n.
daha başlamadan yarıştan çekilen nonstarter n.
daha aşağı bir nitelikte olma deteriority n.
kapağı kartondan ve sayfaları normal baskısına göre daha kalitesiz olan kitap trade paperback n.
iki veya daha çok şirketin birleşmesi merger n.
rakım olarak daha alçak bölgelerde yaşayan kimse lowlander n.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect n.
daha nazik gentler n.
yaşça daha büyük olma eldership n.
alışılandan çok daha bol bumper n.
yüne daha çok benzeyen woollier n.
daha da ekleme superadding n.
daha sersem olanı dopier n.
daha az şey less n.
daha da fazla olma deal n.
kıtadan daha küçük, geniş kara parçası subcontinent n.
sağ elin sol ele nazaran daha kontrollü kullanılması dextrality n.
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet protectorate n.
bir kitapta konuyla ilgili daha geniş açıklama için oluşturulmuş ek kısım excursus n.
daha hoş yapma sweetening n.
daha çok filipinler'de görülen küçük otobüs jeepney n.
daha muktedir abler n.
daha bilge sager n.
ışık hızından daha hızlı uzay motoru warp drive n.
beklenenden daha az başarı gösteren underachieving n.
daha ileride olma eldership n.
geleneksel tipteki uçakların gerektirdiğinden daha kısa pistlerde çalışabilen uçaklar short takeoff and landing n.
işin daha kötüsü worse still n.
daha kötüsü worse n.
sudan daha ağır olup batma durumu negative buoyancy n.
ortalamadan daha fazla güneş ışığı alan bölge sunbelt n.
daha üst bir sınıfa vb geçme promotion to n.
beklenilenden daha başarılı overachiever n.
daha fazla bilgi further information n.
daha üst seviyede bir güç kaynağı dolayısıyla görevini yapamayacak durumda olma shadowing n.
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu shadowing n.
daha köhne slummier n.
daha iyi kalite better quality n.
daha aşağı lower n.
daha fazla destek further assistance n.
beklenenden daha düşük bir performans sergileme underperforming n.
daha güçsüz birine geçmiş yetki devolved power n.
alt dişlerinin üst dişlere göre daha önde olması underbite n.
daha geleneksel more traditional n.
beklenenden daha başarılı olma overachievement n.
beklenenden daha başarısız olma underachievement n.
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı conflate text n.
daha fazla soru further question n.
daha güçlü kanıtlarla ispatlama instantiation n.
daha yüksek bir mahkemeye başvuru appeal n.
parmaklar veya daha nadiren ayak parmakları dactylo- n.
daha geç zaman süreci latter-day n.
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu leap-frog n.
daha önceki işletim ve değerlendirmede elde edilmeyen bilgiyi tamamlayan değerlendirme follow-on operational test and evaluation n.
üç veya daha çok taraf arasında yapılan anlaşma multi-lateral agreement n.
hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum toss-up n.
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay one-off n.
bir kere daha encore n.
daha fazlasını koyma put of more n.
daha büyük ölçüde tartışma further discussion n.
daha ayrıntılı tartışma further discussion n.
1980 ve daha sonra doğumlu olanlar people born in 1980 and afterwards n.
daha avantajlı olma durumu one upmanship n.
daha iyi pozisyon better position n.
daha iyi konum better position n.
göründüğünden daha fazlası more than meets the eye n.
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi anagnorisis n.
bir fincan kahve daha one more cup of coffee n.
daha düşük maaşlar lower salaries n.
daha az gelişmiş alanlar less developed areas n.
daha uygun koşul more suitable condition n.
daha uygun koşul more favorable condition n.
daha iyi maaşlı iş better paid job n.
maaşı daha iyi olan iş better paid job n.
bir adım daha one more step n.
bir basamak daha one more step n.
daha fazla yardım further assistance n.
doyurulacak bir boğaz daha another mouth to feed n.
daha üstün olma betterness n.
daha iyi olma betterness n.
daha önce aranmamış bir yerde petrol/maden arayan wildcatter n.
daha iyi bir açı a better angle n.
daha iyi yaşam koşulları better living conditions n.
daha iyi olanaklar better opportunities n.
avrupa için daha temiz kentsel ulaşım cleaner urban transport for europe n.
anlatılan konuyu dinleyicilerin daha iyi anlamasına yardımcı olmaya yönelik işaretlerin kullanıldığı bir teknik signposting n.
konser/gösteri izleme hakkını daha sonra kullanma hakkı rain check n.
daha küçükten daha büyüğe doğru olan akıl yürütme biçimi a minore ad maius argument n.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik low fidelity n.
standarttan daha düşük ses kalitesine sahip ses/müzik lo-fi n.
daha detaylı bakış/araştırma further thought n.
daha derin bakma/inceleme further thought n.
kazananı kaybedene oranla daha fazla zarara uğratmış savaş cadmean victory n.
iki müzik grubunun ya da müzisyenin kimin daha iyi olduğunu görmek için karşı karşıya gelmesi rock off n.
iki veya daha fazla anlamlılık equivocality n.
kutlama için bir neden daha one more reason to celebrate n.
daha başlamadan yarıştan çekilen non-starter n.
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) flowery n.
daha iyi performans sergileme outperformance n.
sofra tuzundan daha büyük taneli tuz kosher salt n.
sofra tuzundan daha büyük taneli tuz koshering salt n.
Bakılan görüntü ortadan kalktıktan sonra görsel alanda bir süre daha izlenebilen ardışık görüntü after image n.
insan çabasıyla dünyanın daha yaşanılabilir bir yer haline getirileceğine inanan görüş meliorism n.
daha da geliştirme/geliştirilme further development n.
daha fazla gelişim further development n.
daha fazla/ileri geliştirilmesi further development n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması beforelife n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-existence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması preexistence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-mortal existence n.
saçın renginden daha koyu renkler ile boyanarak yapılan gölgelendirme işlemi lowlights n.
yarışçının boğa üzerinde 8 saniye veya daha uzun süre kalmayı amaçladığı rodeo türü bull riding n.
bir sene daha another year n.
bir yıl daha another year n.
bir sene daha one more year n.
bir yıl daha one more year n.
daha geniş ölçek broader scale n.
daha büyük beden bigger size n.
gerekenden daha fazla iyileşme overhealing n.
beyazların diğer ırklardan daha üstün olduğunu ve toplumu yöntenen kesim olması gerektiğini savunan ırkçı düşünce white supremacy n.
beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğuna inanan kimse white supremacist n.
daha sağlam yapma ruggedization n.
daha dayanıklı tasarlama ruggedization n.
hazreti davut'a ve müritlerine erzak getiren ve daha sonra onun karısı olan kadın abigail n.
bir veya daha fazla kişiye seçim yapma hakkı verilmesi compromission n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorization n.
(birini ya da bir şeyi) daha az çekici hale getirme deglamorisation n.
ayıp/çirkin şeylerin daha uygun/usturuplu şekilde söylenmesi euphemism n.
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü tapmer n.
1 knot ve daha alt hızda esen rüzgarlı hava calm air n.
daha yüksek ücret higher wage n.
daha yüksek maaş higher wage n.
daha önceden kayıtsız oluduğunuz birine karşı şimdi duymaya başladığınız saygı newfound respect n.
ağın ana gövdesini daha küçük alt ağlarla birleştiren parça backhaul n.
daha önce cenova'da baş hakimlerden birine verilen unvan abbot of the people n.
daha sonra kullanılır düşüncesiyle biriktirilen eşyalar rammle n.
oyuncuya yeni bir rol daha verme recast n.
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç tandem n.
daha keskin odaklanma refocusing n.
daha fazla eritme refusion n.
daha fazla ergime refusion n.
standart konferans biçiminden daha serbest şekilde organize edilen toplantı unconference n.
ucuz taşın arkasına daha fazla parlaklık sağlamak için uygulanan kaplama chaton n.
çivit mavisinden daha yeşil ve soluk koyu grimsi mavi night blue n.
daha sonra ülkesine geri dönmek şartıyla abd'de geçici bir süre ikamet eden kimse nonimmigrant [usa] n.
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin noon [obsolete] n.
daha aşağı mevkiye indirme relegating n.
daha aşağı mevkiye indirme relegation n.
daha fazla ödünç para verme reloan n.
iki veya daha şeyden fazla en kestirme olanı near n.
daha fazla büyüme veya gelişmeyi teşvik eden çekirdek veya başlangıç birikimi nest egg n.
belirli bir faaliyette daha önce eğitimi veya deneyimi olmayan kimse newcomer n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope n.
daha küçük olan parçası büyük olanın içine girebilen seyahat çantası telescope bag n.
daha büyük kısım the most feck n.
daha fazla kısım the most feck n.
daha da iyisi/beteri the topper [usa] n.
saatte yüz mil veya daha fazla hız yapmayı seven kimse ton-up n.
daha erken bir tarih antedate n.
daha kötü duruma getirme embitterment n.
(hikayeyi daha ilginç kılmak için) hayali ayrıntılar ekleme embroidery n.
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler yak shaving n.
gerekenden daha fazla süre işte bulunma durumu presenteeism n.
bir kurumda daha fazla güç kazanmak isteyen bir kimsenin yaptığı eylemler empire-building n.
beklenenden daha düşük performans gösteren işletme underperformer n.
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü underside n.
kullanılabileceğinden daha az kullanılma underuse n.
daha iyisi beat n.
daha üstünü beat n.
yerine daha iyisi bulunana kadar koleksiyonda tutulan düşük kaliteli eşya filler n.
koleksiyonu daha büyük göstermek için tutulan değeri düşük eşya filler n.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhoosh n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhoosh n.
daha canlı çekici ve şık olma zhoosh n.
(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme zhuzh n.
(bir şeyi) küçük dokunuşlarla daha şık hale getirme zhuzh n.
daha canlı çekici ve şık olma zhuzh n.
100 kilogramdan daha hafif yün balyası içinde yün paketi fadge [new zealand] n.
daha avantajlı olma durumu upmanship n.
birbirine çok benzer iki veya daha fazla şeyden biri kissing cousin n.
(müşteriye) daha fazla şey satmaya çalışma upselling n.
daha sonraki başarılar için dayanak noktası oluşturan basamak beachhead n.
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak lap n.
ortalama birinden daha iri kimse large person n.
daha büyük olma özelliği veya durumu majority [obsolete] n.
iki şeyden daha iyi olanı the better n.
tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik man of straw n.
kendisinden daha becerikli bir işçiye yardım eden kimse mate n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi marriage lines n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi line of marriage n.
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı marroon n.
(tekstilde) mürdüm renginden daha mat olan ve mora çalan koyu kırmızı tonu marroon n.
daha iyi bir izlenim yaratmak için kılıf uydurma window-dressing n.
bir şeyi bilmemenin daha iyi olması blissful ignorance n.
özellikle bir eli daha kabiliyetli olan kimse -hander n.
daha az önemli olan şey handmaiden n.
geyik postundan daha koyu, zeytin ağacındansa daha sarı ve daha açık olan grimsi ve sarımsı bir kahverengi tonu meadowlark n.
içerisinde genellikle 16 ve daha fazla sayıda sinema salonu bulunduran çok katlı yapı megaplex n.
daha iyi olma özelliği meliority n.
daha iyiye gitme meliority n.
daha değerli olanı feda ederek elde edilen maddi kazanç mess of pottage n.
(gemiler arasında) ağır bir halatı çekmek için kullanılan daha hafif halat messenger n.
ulus veya dünya gibi daha büyük bir oluşumun özeti niteliğindeki topluluk, kuruluş gibi birim microcosm n.
daha yumuşak bir metaldeki tasarımın ters kopyasını basmak için kullanılan sertleştirilmiş kabartmalı çelik silindir mill n.
daha yüksek dereceli hastalık worse n.
daha yüksek dereceli kötülük worse n.
daha kötü olma worseness n.
hile yoluyla daha değerli bir çeşidine dönüştürülmeye çalışılan hakiki posta pulu fake n.
bir başkasının daha küçük veya daha genç haline benzeyen kimse mini-me n.
çıkar amacıyla daha güçlü veya kıdemli bir kimseyi kopya eden kimse mini-me n.
(kumarda) daha sonra kullanmak için kartları saklama holdout n.
adımların diğer hareketlerden daha önemli olduğu dans hoofing n.
zamanın saatlik ve daha küçük birimlerde ölçüm yöntemi horometry n.
biraz daha fazla miktar huckleberry n.
tüccarları bir malı sattıkları fiyattan daha yüksek fiyata almaya zorlayan ani piyasa değişimi hug n.
bacak kısalığı nedeniyle ayaktaki yüksekliği oturma yüksekliğine göre daha kısa olan kimse hypomorph n.
daha önce görülmemiş olup var olduğu varsayılan yaratık hypothetical creature n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericord n.
orta çağ'da ağır yaralı düşmanın daha fazla acı çekmesini önlemek için canını almaya yarayan kama misericorde n.
kendi rahibi bulunmayıp daha büyük dini kuruluşların desteği ile varlığını sürdüren kilise veya hristiyan cemaati mission n.
klasik baleden daha gayri resmi olan bir modern bale türü modern dance n.
ölçülebilir iki kümeden ilkinin ikincisini kapsadığı durumda ilk kümenin ölçümünün ikincisinden daha az veya ona eşit olması monotonicity n.
daha ayrıntılı tartışma more n.
daha önemli şey more n.
daha anlamlı şey more n.
daha büyük olma moreness n.
daha yüce olma moreness n.
kadınların saçlarını daha gür ve hacimli göstermek için kullandıkları küçük yastık mouse n.
bir kez daha tekrarlanan olay reoccurrence n.
bir kez daha bölümlendirme repartotion n.
bir grubun veya organizasyonun yeni fikirleri, becerileri ile onu daha verimli kılan üyeleri fresh blood n.
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu liberty n.
azur mavisinden daha kırmızı ve koyu bir mavi tonu regatta n.
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü lifer n.
daha önce görülmemiş bir kuş türünün görülmesi lifer n.
daha önce görülmemiş olup kuş gözlemcisinin tür listesine eklenen kuş türü life bird n.
20 veya daha fazla yıl boyunca kesintisiz kullanıldığından yasalarla korunan pencere light n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemel n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemmel n.
iki veya daha fazla bağlantılı yüzük gemel ring n.
kiraz kırmızısından daha mavimsi olan bir kırmızı tonu gladiolus n.
at arabasından daha üstün nitelikli olup günlük veya kısa süreliğine kiralanan ve kişiye özel taşıma yapan fayton glass coach n.
sağ ayağını sola göre daha iyi kullanan kimse right-footer n.
kumarda özel kullanım için bir veya daha fazla deste kartını saklama holdout n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
(iki veya daha fazla şeyin) birbirine girmesi clash n.
(iki veya daha fazla şeyin) çakışması clash n.
(amerika erkek izcileri'nde) iki veya daha fazla yavru kurt grubunu kapsayıp tek bir devriyeyi oluşturan alt grup den n.
daha az spesifik hale getirme despecification n.
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil diminutive n.
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf giant-killer n.
daha üst seviyeye geçme graduation n.
yarığa dik açıda olan ve yarıktan daha az göze çarpan kaya yarılma yönü grain n.
üç veya daha çok çenesi olan kepçe grapple n.
zamanla daha sevimli hale gelen kimse grower n.
daha büyük bir şeye dahil etme hedging [obsolete] n.
daha önemli bir şeye sokma hedging [obsolete] n.
daha sonra kullanılmak üzere kenara ayrılmış iskambil kartları heel [us] n.
daha yüksek yoğunluğa ulaşma heightening n.
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun murder mystery n.
mevcut olandan daha sıcak ve daha kuru iklimli dönem optimum n.
askeri gücün düşmanı yok etmek için gerekenden daha fazlasını kullanma overkill n.
(bir mil veya daha uzun) at yarışı route n.
gök gürlemesinden daha alçak davul sesi ruffle n.
iki veya daha fazla armanın kalkan üzerinde birleşmesi impalement n.
iki veya daha fazla şeyin fiziksel olarak bir araya gelmesi impinging n.
daha eski bir döneme ait olan şey old style n.
daha eski bir döneme özgü şey old style n.
iki veya daha çok ülke/ordu tarafından ortak kullanılan parça common-user item n.
dürtü veya duyguyu esas nesnesinden daha kabul gören bir şeye yönlendirme displacement n.
canlı mikrobun içinde daha sonraki nesillerin yetiştiği yuva incasement n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
daha önemli bir şeyin sonucu olarak meydana gelen durum incident n.
daha düşük soyluluktaki baron baronet [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock [obsolete] n.
(özellikle daha büyük bir tekneye hizmet için kullanılan) küçük tekne cock-boat [obsolete] n.
çevresindekilerden daha büyük ve güçlü olan ulus colossus n.
daha büyük bir serginin parçası olan seçkin pul sergisi court of honor n.
daha güçsüz bir rakibe sürekli ve kolayca yenilen oyuncu cousin n.
(fiyat, işletme) daha düşük seviyeye inme downslide n.
daha verimli kullanılabilecek kaynakları boşa kullanan yenilikçi fikir drainchild n.
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı drop n.
boruyu daha geniş çaplı bir boruyla birleştiren bağlantı increaser n.
yapılmaması daha iyi olan bir şeyi yapma dürtüsü irresistible impulse n.
(üç veya daha fazla) damarlılık palmation n.
(üç veya daha fazla) yaprakçığı olma palmation n.
(üç veya daha fazla) lobluluk palmation n.
(üç veya daha fazla) bölümlü olma palmation n.
yirmi veya daha büyük puntolu baskı harfi ölçüsü paragon n.
aynı gerilim farkının iki veya daha fazla rezistansa uygulandığı elektrik cihazı devresi parallel n.
özellikle ayrımsal damıtma sırasında kullanılan, daha küçük şişelerin bağlanabileceği çok borulu şişe pig n.
dört veya daha fazla panelden oluşan çoklu pano formatı polyptych n.
dokuz veya daha fazla muz taşıyan sap count n.
esas mührün sırtındaki daha ufak mühür counter n.
köyden daha küçük yerleşim yeri crossroads n.
daha büyük bir kanalın içine kazılan kanal cunette n.
bir kenarı daha ince olan tahta featheredge n.
daha büyük bölüm feck [obsolete] n.
mostrası daha genç kaya tabakasıyla çevrili kaya kütlesi inlier n.
(diğerine göre) daha içeride olan öğe internality n.
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki involution n.
(tahmin oyunu için) üç veya daha fazla katılımcı grubu panel n.
(tahmin oyunu için) üç veya daha fazla kişiden oluşan misafir grubu panel n.
belirli bir hayvan grubunun daha küçük veya önemsiz üyeleri people n.
izleyiciyi daha sonraki bir olaya hazırlamak için oyuna kasıtlı eklenen sahne plant n.
beş veya daha fazla kişiden oluşan kaşif grubu post n.
normal telgraftan daha düşük öncelikli gündüz telgrafı day letter n.
kendinden daha zengin veya makamca yüksek kimselere yaltaklanmaya hazır olma durumu flunlyism n.
kültürün daha karmaşık ve ayrıntılı olan yönü focus n.
bir diğerini daha parlak gösteren örnek foil n.
daha önemli bir gazete makalesi ile ilişkili olup genellikle ona ek olarak basılan gazete makalesi follow n.
daha baştan sahip olunan farkındalık foreknowledge n.
mercan renginden daha açık bir pembe tonu gayety n.
kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan tutunma noktası origination n.
bir kasın daha sabit, merkezi veya büyük olan parçası origination n.
olduğundan daha iyi görünen şey ormolu n.
daha uzun yaşayan kimse outliver n.
beklenenden daha önemsiz bir zafer kazanmış bir general roma'ya girerken yapılan kutlama ovation n.
daha yaşlı père n.
odaya verilen havanın atmosfer basıncından daha yüksek basınçlı olduğu iklimlendirme sistemi plenum system n.
birinden daha önce vefat etme predecease n.
daha ağır kısım preponderance n.
daha ağır kısım preponderation n.
komünist ülkelerde daha büyük bir organ tarafından seçilen daimi bir yürütme komitesi presidium n.
operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi roll-up n.
bir veya daha fazla aday isminin çizildiği oy pusulası scratched ticket n.
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası scrumble n.
yukarı doğru tırmanışta geriye kaymayı önlemesi için kayağın altına takılan fok kürkünden veya daha kaba kürkten yapılmış bant sealskin n.
yaşadığı evin dışında bir eve daha sahip olan kimse second-homer n.
(cildin daha koyu görünmesine yol açan) yeni uzayan sakal shadow n.
uyluklara veya daha da aşağıya kadar uzanan bol giysi shirt n.
miley cyrus sayesinde daha da popülerleşen hiphop müziğine karşı kalça kıvırtarak yapılan dans twerk n.
daha geniş kitle wider audience n.
görece daha yavaş ilerleme kaydedilen durum slow lane n.
bütünün geri kalanından daha küçük ve dar olan kısım sma [scotland] n.
yaşıtlarının ortalamasından daha minyon bebek small-for-gestational-age infant n.
yaşıtlarının ortalamasından daha minyon bebek sga infant n.
daha acil meseleler more pressing matters n.
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması moral licensing n.
telefonu daha rahat tutmak için arkasına yapıştırılan aparat phone grip n.
daha büyük bir yapıyı destekleyen küçük parça bearer n.
kışın daha sıcak bölgeye giden kimse snowbird n.
daha iyi duyabilmeyi sağlayan borumsu bir cihaz sonifer n.
küçük bir çizimin karelere ayrılarak daha geniş alana aktarılması işlemi squaring n.
(kısa not) daha geniş bir konunun alt maddesi subitem n.
daha büyük bir projenin parçası olan küçük proje subproject n.
daha makul bir hedefe yönelme substitution n.
daha ilkel bir ifade biçimine geçme substitution n.
boş bardağı çevirdiğinde bardağın dibindeki damlaların tırnaktan akması halinde oyuncunun daha fazla içki içtiği bir oyun supernaculum [obsolete] n.
tohumu daha önce ekilmiş tohum üzerine ekme supersemination [obsolete] n.
(daha güçlü bir argüman oluşturmak için) bir argümanın kabulü synchoresis n.
(zor durumlara alışarak) daha dayanıklı/güçlü olmak toughen v.
daha güçsüzleşmek get weaker v.
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi) sugarcoat v.
daha iyi ateş etmek outgun v.
daha güçlü yapmak toughen v.
daha geniş olmak overlap v.
birşeye olması gerektiğinden daha fazla zaman harcamak make heavy weather of something v.
bulunduğu makama bir daha aday olmamak stand down v.
daha iyi olmak got better v.
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek hair of the dog v.
birinin yaptığından daha iyisini yapmak go someone one better v.
daha iyi uzanmak outreach v.
daha da kötüleştirmek worsen v.
beklenenden daha uzun sürmek drag on v.
daha yoğun hale getirmek make denser v.
daha da eklemek superadd v.
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak keep something on the back burner v.
kanunu daha etkili bir hale getirmek tighten up on v.
daha uzun yaşamak outlast v.
işleri daha sonraya bırakmak procrastinate v.
daha iyi sürmek outride v.
daha elverişli durumda olmak have the inside track v.
daha cesur olmak outbrave v.
çöküp daha sıkışık olmak (kuru bir madde) settle v.
iki veya daha çok nokta arasında düzenli seferler yapmak ply v.
daha yüksek sesle konuşmak speak out v.
daha karanlık hale getirmek make darker v.
diğerlerine göre daha kötü durumda olmak be at the bottom of the pile v.
daha düz hale getirmek make more even v.
daha iyi çalmak outperform v.
daha ileri gitmek outreach v.
daha uzun yaşamak outlive v.
daha fazla yükseltmek make higher v.
daha yüksek sesle konuşmak speak up v.
daha düz hale getirmek make flatter v.
daha tutumlu davranmak tighten one's belt v.
daha iyi dövüşmek outfight v.
toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) pick up v.
daha hızlı koşmak outrun v.
daha yukarı çıkarmak uprise v.
daha güçsüzleştirmek got weaker v.
daha uzun olmak got longer v.
daha az korkmasını sağlamak make someone less fearful v.
daha çok parlamak outshine v.
daha uzun dayanmak outwear v.
birini daha aşağı bir yere koymak put someone down v.
daha fazla puan almak outpoint v.
daha ayrıntılı bir şekilde anlatmak enlarge upon v.
daha fazla silahlanmış olmak outgun v.
daha alt göreve atamak assign to a lower position v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
daha yüksek duruma getirmek lift v.
daha kötü bir duruma sokmak exacerbate v.
bir şeyi daha canlı bir hale getirmek liven something up v.
daha iyi hissetmesine neden olmak cause to feel better v.
daha iyi oynamak outperform v.
daha iyi oynamak outplay v.
beklenenden daha az başarı göstermek underachieve v.
daha uzun süre dayanmak outlast v.
daha çok dayanmak outlive v.
daha az önemli saymak subordinate v.
benzerini veya daha iyisini yapmaya çalışmak emulate v.
daha güzel ve daha çekici bir hale sokmak (bir yeri) freshen up v.
daha dayanıklı yapmak toughen v.
daha parlak hale getirmek make brighter v.
daha iyisini yapmak go one better v.
daha kötü olmak get worse v.
daha geniş hale getirmek make broader v.
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak jockey for position v.
daha hoş ve sevimli bir hava vermek brighten v.
baharat katarak bir yemeği daha lezzetli yapmak spice a food up v.
daha üst (bir sınıfa/lige) geçirmek promote to v.
düşmandan daha iyi manevra yapmak outgeneral v.
daha çok dayanmak outlast v.
daha kötü bir hale getirmek worsen v.
daha çok satmak outsell v.
daha iyi bir duruma getirmek uplift v.
daha çekici yapmak sweeten v.
hayatını daha iyi bir yola koymak turn over a new leaf v.