ilk - Turc Anglais Dictionnaire

ilk

Sens de "ilk" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 3 résultat(s)

Anglais Turc
General
ilk n. çeşit
ilk n. tip
ilk n. tür

Sens de "ilk" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 75 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ilk preliminary adj.
Our preliminary thoughts are as follows.
İlk düşüncelerimiz aşağıdaki gibidir.

More Sentences
ilk initial adj.
Governments and the European Union have already given a considerable sum of money in initial emergency aid.
Hükümetler ve Avrupa Birliği halihazırda ilk acil yardım olarak önemli miktarda para vermiştir.

More Sentences
ilk first adj.
It's my first day at work.
Bu benim işteki ilk günüm.

More Sentences
General
ilk the very first n.
In 1901, the very first motorcycle was built by Michael and Eugene Werner.
1901 yılında ilk motosiklet Michael ve Eugene Werner tarafından yapıldı.

More Sentences
ilk first n.
The first amendment relates to denied boarding and flight cancellations.
İlk değişiklik uçağa kabul edilmeme ve uçuş iptalleri ile ilgilidir.

More Sentences
ilk early adj.
Agriculture was the main economic activity in the early civilizations.
İlk uygarlıkların başlıca ekonomik faaliyeti tarımdı.

More Sentences
ilk maiden adj.
The cruise ship had her maiden voyage last week.
Yolcu gemisi geçen hafta ilk seferine çıktı.

More Sentences
ilk primal adj.
The primal Greek goddess of the Earth.
Dünyanın ilk Yunan tanrıçası.

More Sentences
ilk former adj.
The former include, in particular, the solution of adjusting the level of the payments entered in the budget.
Bunlardan ilki, özellikle bütçeye konulan ödemelerin seviyesinin ayarlanması çözümünü içermektedir.

More Sentences
ilk primitive adj.
Primitive versions of computers were as big as rooms.
Bilgisayarların ilkel versiyonları odalar kadar büyüktü.

More Sentences
ilk original adj.
The original meaning of this word is different.
Bu kelimenin ilk anlamı farklıdır.

More Sentences
ilk elementary adj.
It is the best elementary school in the neighborhood.
Bu civardaki en iyi ilkokul.

More Sentences
ilk primary adj.
They had found the primary tumor in June.
Haziran ayında ilk tümörü bulmuşlardı.

More Sentences
ilk first adj.
You say that the first payment must be made before 31 December and the second before 30 June.
İlk ödemenin 31 Aralık'tan önce, ikincisinin ise 30 Haziran'dan önce yapılması gerektiğini söylüyorsunuz.

More Sentences
ilk top adj.
All other TLDs in the top 10 maintained their rankings.
İlk 10'daki diğer tüm TLD'ler sıralamalarını korudu.

More Sentences
ilk prime adj.
They began to Figure out that this is how Prime Creator nourished itself.
İlk Yaratıcının kendisini bu şekilde beslediğini anlamaya başladılar.

More Sentences
ilk debut adj.
Real Hasta la Muerte is the debut studio album by Puerto Rican rapper Anuel AA.
Real Hasta la Muerte, Porto Rikolu rapçi Anuel AA'nın ilk stüdyo albümüdür.

More Sentences
ilk inaugural adj.
Gaga received the inaugural MTV Tricon award for achievements in three or more fields of entertainment.
Gaga, üç veya daha fazla eğlence alanındaki başarılarından dolayı ilk MTV Tricon ödülünü aldı.

More Sentences
ilk freshman adj.
Tom is a freshman in high school.
Tom'un lisede ilk senesi.

More Sentences
ilk immediate adj.
Her immediate reaction was shock and disgust.
O an ilk tepkisi şaşırma ve iğrenme oldu.

More Sentences
Trade/Economic
ilk primary adj.
This applies to primary, secondary and university education alike.
Bu durum ilk, orta ve üniversite eğitimi için de geçerlidir.

More Sentences
ilk prime adj.
I thought I would leave my prime comment.
İlk yorumumu bırakacağımı düşündüm.

More Sentences
Medical
ilk first-line adj.
The first-line treatment strategy for NHL is chemotherapy.
NHL için ilk basamak tedavi stratejisi kemoterapidir.

More Sentences
Linguistics
ilk initial adj.
For now, the Commission can only maintain its initial proposal.
Şimdilik, Komisyon sadece ilk teklifini muhafaza edebilir.

More Sentences
General
ilk precursor n.
ilk primordial adj.
ilk pristine adj.
ilk opening adj.
ilk initiative adj.
ilk initiatory adj.
ilk premier adj.
ilk beginning adj.
ilk proto- adj.
ilk prelusive adj.
ilk archical [obsolete] adj.
ilk elementar [obsolete] adj.
ilk virgin adj.
ilk in chief adj.
ilk inauguratory adj.
ilk pioneer adj.
ilk prima adj.
ilk primatial adj.
ilk primigenial adj.
ilk primigenial adj.
ilk primigenious adj.
ilk primitial [obsolete] adj.
ilk primo adj.
ilk primogenial adj.
ilk primordiate adj.
ilk primus adj.
ilk pristinate [obsolete] adj.
ilk preambulary adj.
ilk preambular adj.
ilk preambulous [obsolete] adj.
ilk precedential adj.
ilk prelim (preliminary) adj.
ilk prelim. (preliminary) adj.
ilk preludial adj.
ilk premiere adj.
ilk prescientific adj.
ilk forwardmost adj.
ilk founding adj.
ilk soon adj.
ilk fust adj.
ilk before time adv.
ilk fore adv.
ilk prot- pref.
Idioms
ilk the first string n.
Technical
ilk preliminary adj.
Computer
ilk default adj.
Food Engineering
ilk primer adj.
Chemistry
ilk alpha adj.
Marine Biology
ilk precorser n.
Abbreviation
ilk elem adj.
Slang
ilk prelim (preliminary) adj.

Sens de "ilk" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ilk olarak first of all adv.
The boy told his mother about it first of all when he got home.
Çocuk eve döndüğünde ilk olarak annesine anlattı.

More Sentences
ilk harf initial n.
ilk önce firstly adv.
ilk önce first of all adv.
General
sosyeteye ilk defa giren kız debutante n.
The debutante attended the high-profile charity event.
Sosyeteye ilk kez takdim edilen genç kız, üst düzey bir hayır etkinliğine katıldı.

More Sentences
ilk ay first month n.
Your baby's eyes are not very sensitive to light in the first month of life.
Bebeğinizin gözleri yaşamın ilk ayında ışığa çok duyarlı değildir.

More Sentences
ilk bölüm the first part n.
The first part of each study text should be the introduction and the last part should be the result section.
Her çalışma metninin ilk bölümü giriş, son bölümü ise sonuç bölümü olmalıdır.

More Sentences
ilk yardım çantası first aid kit n.
I have a first aid kit in the bathroom.
Banyoda bir ilk yardım çantam var.

More Sentences
ilk ışık first light n.
Turn left at the first light.
İlk ışıklardan sola dönün.

More Sentences
ilk çıkış (sahneye) debut n.
The debut of the Peugeot 607 took place in March 2001.
Peugeot 607'nin ilk çıkışı Mart 2001'de gerçekleşti.

More Sentences
ilk takım first team n.
The winner is the first team to win 2 sets.
Kazanan, 2 set kazanan ilk takımdır.

More Sentences
haberi ilk verme (gazete) scoop n.
There is an interesting scoop on the first page of today's newspaper.
Bugünkü gazetenin baş sayfasında ilk defa verilen ilginç bir haber var.

More Sentences
ilk adım first step n.
At the Tampere summit, we took the first step towards that process.
Tampere zirvesinde bu sürece yönelik ilk adımı attık.

More Sentences
ilk neden first cause n.
The first cause is almost always gas.
İlk neden neredeyse her zaman gazdır.

More Sentences
ilk okuma first reading n.
Since the European Parliament voted for this report at first reading, we have not had much news.
Avrupa Parlamentosunun bu raporu ilk okumada oylamasından bu yana çok fazla haber alamadık.

More Sentences
ilk uçuş maiden flight n.
The maiden flight of the Super Mushshak took place in August 1996.
Super Mushshak'ın ilk uçuşu Ağustos 1996'da gerçekleşti.

More Sentences
ilk söz gambit n.
She used a clever opening gambit in her speech.
Konuşmasının açılışında zekice bir ilk söze yer verdi.

More Sentences
ilk çağlar antiquity n.
The kitchen utensils were nearly unknown in antiquity.
Mutfak eşyaları ilk çağlarda neredeyse bilinmiyordu.

More Sentences
ilk baskı first edition n.
Those of us who insisted that the levels suggested in the first edition of the report were unworkable won the day.
Raporun ilk baskısında önerilen seviyelerin uygulanamaz olduğu konusunda ısrar eden bizler günün kazananı olduk.

More Sentences
ilk taslak first draft n.
I am glad that this passage, which was present in the first draft, has now disappeared.
İlk taslakta yer alan bu pasajın şimdi ortadan kalkmış olmasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
ilk kat first floor n.
The fire was on the first floor.
Yangın ilk kattaydı.

More Sentences
ilk dönem first period n.
The first period is from 1 May 2001 until 31 July and the second from 1 August 2001 to 31 December.
İlk dönem 1 Mayıs 2001 - 31 Temmuz, ikinci dönem ise 1 Ağustos 2001 - 31 Aralık tarihleri arasındadır.

More Sentences
ilk kuzen first cousin n.
Tom is Mary's first cousin.
Tom Mary'nin ilk kuzenidir.

More Sentences
ilk çeyrek first quarter n.
Unemployment stood at 8,3 % in the first quarter of 2000, compared to 7,6 % in 1999.
İşsizlik oranı, 1999 yılında %7,6’ya kıyasla, 2000’in ilk çeyreğinde %8,3 düzeyinde bulunuyordu.

More Sentences
ilk izlenim first impression n.
The first impression is certainly positive after the first four months.
İlk dört ayın ardından ilk izlenim kesinlikle olumlu.

More Sentences
ilk yarı first half n.
The figures for the first half of the programme speak for themselves.
Programın ilk yarısına ilişkin rakamlar her şeyi açıklamaktadır.

More Sentences
ilk 10 top 10 n.
The Shaheen II is the newest computer in the top 10 list.
Shaheen II, ilk 10 listesindeki en yeni bilgisayardır.

More Sentences
ilk saat first hour n.
The first hours, days, and weeks without cigarettes can be hard.
Sigarasız ilk saatler, günler ve haftalar zor olabilir.

More Sentences
ilk seviye first level n.
It seems quite easy in the first levels.
İlk seviyelerde oldukça kolay görünüyor.

More Sentences
ilk etap first phase n.
There are 509 villas in the first phase of the project.
Projenin ilk etabında 509 adet villa bulunuyor.

More Sentences
ilk örnek first example n.
One of the first examples of this new fraud was in Canada.
Bu yeni dolandırıcılığın ilk örneklerinden biri Kanada'da yaşandı.

More Sentences
ilk yıl first year n.
As you know, we came up with EUR 120 million for the first year.
Bildiğiniz üzere, ilk yıl için 120 milyon Avro'luk bir rakam ortaya koyduk.

More Sentences
ilk görüş first sight n.
This was not my first sight of him.
Bu onu ilk görüşüm değildi.

More Sentences
ilk el first hand n.
We experienced this at first hand because our group came under fire.
Grubumuz ateş altında kaldığı için bunu ilk elden tecrübe ettik.

More Sentences
ilk ürün first product n.
If you compare the sweetness of stevia and sugar, then the first product is much sweeter.
Stevia ve şekerin tatlılığını karşılaştırırsanız, ilk ürün çok daha tatlıdır.

More Sentences
ilk beş top five n.
Electrical fires are one of the top five causes of fires in manufacturing plants.
Elektrik yangınları, üretim tesislerindeki yangınların ilk beş nedeninden biridir.

More Sentences
ilk beş first five n.
In our country, 2 out of every 5 marriages are divorced in the first five years.
Ülkemizde her 5 evlilikten 2'si ilk beş yılda boşanıyor.

More Sentences
ilk üç top three n.
Your next step is to pick the top three business models that interest you the most.
Bir sonraki adımınız, sizi en çok ilgilendiren ilk üç iş modelini seçmektir.

More Sentences
ilk üç first three n.
Let us call them the first three subjects of the IGC.
Bunlara IGC'nin ilk üç konusu diyelim.

More Sentences
ilk cinsel deneyim first sexual experience n.
He had his first sexual experience at the age of 14.
İlk cinsel deneyimini 14 yaşında yaşamış.

More Sentences
ilk yardım first aid n.
Their first aid skills serve to minimize minor emergencies.
İlk yardım becerileri küçük acil durumları en aza indirmeye hizmet eder.

More Sentences
ilk tur first round n.
Unless there are any objections, the nominations from the first round shall stand.
Herhangi bir itiraz olmadığı sürece, ilk turdaki adaylıklar geçerli olacaktır.

More Sentences
ilk raund first round n.
In the first round, they fight with their weapons of choice.
İlk rauntta, kendi seçtikleri silahlarla dövüşürler.

More Sentences
ilk 100 top 100 n.
It made us extremely proud to be among the top 100 strongest organizations in our country.
Ülkemizin en güçlü ilk 100 kuruluşu arasında yer almak bizi son derece gururlandırdı.

More Sentences
ilk on yıl first decade n.
The Global Map celebrates its first decade!
Dünya Haritası ilk on yılını kutluyor!

More Sentences
ilk üyeler first members n.
If the first Members on the list of questions speak too much, the others will be deprived of their right.
Soru listesindeki ilk Üyeler çok fazla konuşursa diğerleri haklarından mahrum kalacaktır.

More Sentences
ilk seçenek first option n.
As you will have inferred from what I have said, the Commission rejects the first option.
Söylediklerimden çıkaracağınız üzere, Komisyon ilk seçeneği reddetmektedir.

More Sentences
(dergi vb) ilk sayı first issue n.
The first issue of Scientific American magazine was published.
Scientific American dergisinin ilk sayısı yayımlandı.

More Sentences
ilk harf first letter n.
It is also the first letter of the Arabic alphabet.
Aynı zamanda Arap alfabesinin ilk harfidir.

More Sentences
ilk soru first question n.
I will come back to the honourable Member of Parliament on the first question as soon as possible.
İlk soruyla ilgili olarak Sayın Parlamento Üyesi'ne mümkün olan en kısa sürede geri döneceğim.

More Sentences
ilk adımlar first steps n.
Of course, these are only the first steps in what will, of necessity, be a long, major process.
Elbette bunlar, uzun ve önemli bir sürecin yalnızca ilk adımlarıdır.

More Sentences
ilk çiçek first flower n.
The first flower bloomed on December 28th.
İlk çiçek 28 Aralık'ta açtı.

More Sentences
ilk grup first group n.
The first group of amendments deals with general issues.
Değişikliklerin ilk grubu genel konularla ilgilidir.

More Sentences
ilk buluşma first date n.
Are you willing to kiss on the first date?
İlk buluşmada öpüşmeye hazır mısın?

More Sentences
ilk buluşma first meeting n.
The first meeting took place at a café.
İlk buluşma bir kafede gerçekleşti.

More Sentences
ilk yardım eğitimi first aid training n.
What is the importance of first aid training?
İlk yardım eğitiminin önemi nedir?

More Sentences
ilk bakış first glance n.
But it is only the first glance.
Ama bu sadece ilk bakış.

More Sentences
ilk milletler first nations n.
Tom is a member of the First Nations.
Tom, İlk Milletler'in bir üyesi.

More Sentences
ilk hafta first week n.
The official number of civilian deaths during this first week reminds us that this is not the case.
Bu ilk hafta içinde ölen sivillerin resmi sayısı bize durumun böyle olmadığını hatırlatıyor.

More Sentences
temel ilk yardım basic first aid n.
Basic first aid techniques and rescue signals should also be learned as part of your training.
Temel ilk yardım teknikleri ve kurtarma sinyalleri de eğitiminizin bir parçası olarak öğrenilmelidir.

More Sentences
ilk karşılaşma first encounter n.
This may be their first encounter with death.
Bu onların ölümle ilk karşılaşmaları olabilir.

More Sentences
ilk aday first candidate n.
Poland must be the first candidate country to enter the European Union.
Polonya, Avrupa Birliği'ne girecek ilk aday ülke olmalıdır.

More Sentences
yılın ilk günü new year's n.
On the first day of each New Year.
Her yeni yılın ilk gününde.

More Sentences
ilk günler early days n.
Our concept of European solidarity dates back to the early days of European integration.
Avrupa dayanışması kavramımız Avrupa entegrasyonunun ilk günlerine dayanmaktadır.

More Sentences
ilk tercih pick n.
She was his pick for the lead role.
Başrol için ilk tercihi oydu.

More Sentences
ilk yerleşimci pioneer n.
Pioneers from the South settled in this region in 1773.
Güneyden gelen ilk yerleşimciler 1773 yılında bu bölgeye yerleşmiştir.

More Sentences
bölgeye ilk yerleşenler pioneer n.
The pioneers met with many dangers.
Bölgeye ilk yerleşenler birçok tehlikeyle karşılaştı.

More Sentences
sınıf veya önem bakımından ilk sırada premier n.
roma takviminde ayın ilk günü kalends n.
rahibelerin ilk adından önce kullanılan unvan sister n.
ilk çocuk firstborn n.
toplum önüne ilk çıkış debut n.
ilk günah original sin n.
gemi için ilk sefer maiden voyage n.
ilk meni semenarche n.
ilk an first moment n.
ilk doz initial dose n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan genç kız debutante n.
ilk çocukluk eğitimi early childhood education n.
paskalya'dan önce gelen büyük perhiz süresinin ilk çarşambası ash wednesday n.
sosyeteye ilk kez tanıtılan delikanlı debutant n.
ilk göz ağrısı first child n.
ilk çocuk firstling n.
bir genç kızın sosyeteye ilk defa takdimi debut n.
(iskambilde) ilk oynama hakkı lead n.
ilk haritalar early maps n.
matbaanın ilk zamanlarında basılmış kitaplar incunabulum n.
ilk defa sahne alma debuting n.
ilk müdahale ekibi first responder n.
ilk taslak rough draft n.
ilk ad christian name n.
ilk sonuç firstling n.
ilk kırk top forty n.
ölçümün ilk vuruşu downbeat n.
ilk dönem prime n.
gece yarısından sonraki ilk saatler the small hours n.
ilk göz ağrısı first love n.
ilk çocuk eigne n.
ilk doğan hayvan firstling n.
ilk evlat firstborn n.
ilk boş yer sayacı next available position counter n.
ilk göz ağrısı puppy love n.
bir şeyin gelişimindeki ilk dönemler incunabula n.
ilk deneme baptism n.
ilk cet primogenitor n.
hastalara bakan hemşirenin ilk adından veya ilk adıyla soyadından önce kullanılan unvan sister n.
ilk isim forename n.
ilk dizgi galley proof n.
roma takviminde ayın ilk günü calends n.
ilk ödeme down payment n.
yapılması gereken ilk şey the first thing to be done n.
yeni bir tiyatro oyununun ilk temsili premier n.
ilk sayfa splash page n.
ilk çağlardan kalma antique n.
sosyeteye ilk kez davet edilen kız deb n.
ilk insan primitive man n.
ilk mektup first epistle n.
1800’e kadar ilk çalışmalar early works to 1800 n.
ilk insan primitive n.
avrupa toplulukları ilk derece mahkemesi court of first instance of the european communities n.
ilk okuma kitabı primer n.
gecenin ilk nöbeti first watch n.
ilk görüşte aşk love at first sight n.
özellikle ilk insanların meydana getirdiği sanat eseri artifact n.
ingilizler tarafından kuzey amerika'da kurulmuş ilk yerleşim yeri jamestown n.
ilk evre primordium n.
ilk taslak rough sketch n.
ilk insanların yaptığı sanat eseri artefact n.
ortaçağın ilk yarısı the dark ages n.
ilk eğitim primary education n.
yeni doğan aydan itibaren geçen günlerin yılın ilk gününe eklenen sayısı epact n.
bir şeyin gelişiminin ilk evreleri incunabulum n.
ilk doğan eigne n.
ilk örnek archetype n.
matbaanın ilk zamanlarında basılmış kitaplar incunabula n.
ilk yirmi top twenty n.
karaya ilk ayak basış landfall n.
ilk insanların yaptığı sanat eseri artifact n.
ilk girişim maiden effort n.
birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime acronym n.
yılın ilk ayı january n.
ilk ağız first person n.
ilk ad forename n.
ilk önce transmitting n.
ilk örnek prototype n.
bir sanat eserinin vücud bulmadan önce yaratıcı insan zekasında kazandığı ilk form eidola n.
ilk on top ten n.
ilk adım approach n.
ilk fırsatta at the first opportunity n.
hareketin ilk kuralı first law of motion n.
avrupalılarla ilk ilişki first contact with europeans n.
ilk an first instance n.
hayatın ilk belirdiği zaman proterozoic n.
ilk boş tutanak next available record counter n.
ilk adım beginning n.
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce epiphanot n.
ilk elli top fifty n.
yeryüzünde yaşamın başlangıcı olduğu varsayılan ilk yaşam biçimi eobiont n.
tevratın ilk beş kitabı pentateuch n.
sahneye ilk çıkış debut n.
doğumdan sonraki ilk süt colostrum n.
ineğin doğumdan sonraki ilk sütü beestings n.
sayfadaki ilk veya son kelime (sözlük) catchword n.
bir uçağın halka ilk tanıtımı roll out n.
ilk adım initiative n.
ilk adet (regl) menarche n.
ilk göz ağrısı sweetheart n.
ilk göz ağrısı old or first love n.
ilk hıristiyanlık devirlerinde bir yahudi hıristiyan mezhebi üyesi nazarene n.
ilk kırkım hogget n.
ilk durum first instance n.
ilk vaka first instance n.
ilk an initial moment n.
ilk aşk calf love n.
ilk görüşme first date n.
ilk teslim first delivery n.
ilk görüşme first interview n.
ilk çağlar ancient times n.
ilk algılama first intention n.
ilk çağlar primeval days n.
tarihte işitme engelliler için ilk ücretsiz okulu açan abd'li eğitimci gallaudet n.
ilk fırsatta at the earliest opportunity n.
ilk saldırı onset n.
ilk yardım merkezi first aid center n.
bir kadına ilk randevusunda tecavüz edilmesi date rape n.
ilk hareket bobini booster coil n.
ilk başvuru first application n.
tohumdan çıkan ilk yaprak cotyledon n.
ilk üç incili (matta/markos ve luka) takip eden gelenek synoptic tradition n.
ilk beliriş debut n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız debutante n.
ilk yardım dolabı first aid cabinet n.
sayfadaki ilk veya son kelime guideword n.
ilk tasar working plan n.
ilk örtü first coat n.
ilk dolum filling n.
ilk boya katı first coat n.
ilk doldurma filling n.
ilk kez kullanan first-time user n.
ilk adım toe-hold n.
ilk çağ first age n.
ismin ilk harfleri initials n.
sabahın ilk saatleri cockcrow n.
sosyeteye ilk defa çıkan kız debutante n.
ilk adımlar elements n.
ilk vuruş kickoff n.
bir öğünün ilk yemekleri starters n.
ilk hareket starting n.
ilk yardım ekibi first aid crew n.
ayın ilk haftası the first week of the month n.
ilk iktisap maliyeti historical cost n.
ilk taksit pey akçesi handsel n.
bir şeyin ilk biçimi original n.
ilk doğan çocuk first-born child n.
gündemin ilk maddesi the first item on the agenda n.
gündemin ilk sırası the first item on the agenda n.
yılın ilk yarısı first half of the year n.
bilinen ilk çalışma first known study n.
yangına ilk müdahale eden itfaiye eri front line firefighter n.
dünyada bir ilk a first in the world n.
sosyeteye ilk tanıtılış debut n.
ilk oyununu oynayan aktris debutante n.
ilk yüz top 100 n.
okuldaki ilk gün first day at school n.
ilk merci first instance n.
ilk modeller early models n.
ilk on yıllık dilim first decade n.
ilk günkü heyecan excitement on the first day n.
ilk kurşun first bullet n.
ilk evcil hayvanın adı name of first pet n.
ilk evcil hayvanın ismi name of first pet n.
kitabın ilk baskısı first edition of the book n.
ilk on the top ten n.
ilk haftasonu first weekend n.
senenin ilk yarısı the first half of the year n.
yılın ilk yarısı the first half of the year n.
akşamın ilk saatleri early evening n.
koç zodyak'ın ilk burcudur aries is the first sign of the zodiac n.
yeni/ilk günkü durumu fresh state n.
müsait/kalkacak olan ilk uçak first plane available n.
bulduğum ilk uçak first plane available n.
bulduğum ilk tren first train available n.
müsait/kalkacak olan ilk tren first train available n.
ilk seçenek first choice n.
resim sergisinin ilk günü vernissage n.
hayatın ilk aşamaları early life stage n.
hayatın ilk evreleri early life stage n.
yaşamın ilk yılları early life stage n.
hayvanlara ait ilk izler the first ever animal trails n.
herhangi bir ilimde ilk çalışma propaedeutic n.
herhangi bir ilimde ilk çalışma propaedeutics n.
ilk muayene first inspection n.
ilk muayene first examination n.
gezinin ilk ayağı the first leg of the journey n.
ilk tahminler early estimates n.
ilk arayan first caller n.
okulun ilk günü the first day of school n.
ilk doğan/doğmuş çocuk first-born child n.
ilk ciddi saldırı first serious attack n.
ilk ciddi atak first serious attack n.
listedeki ilk isim the first name on the list n.
ilk beş ülke first five countries n.
ilk dans the first dance n.
ilk 100 sayfa first hundred pages n.
ilk müdahale aracı first responder vehicle n.
yangına ilk müdahale aracı first responder vehicle n.
ilk oluşmuş hali earliest formed n.
türünün ilk örneği first of its kind n.
sekizinci yüzyılın ilk yirmi yılı first two decades of the eighth century n.
ilk deneyim baptism n.
ilk üçe giremeyen at also ran n.
bir yerin (ilk) yerlisi autochthon n.
haftanın ilk günü the first day of the week n.
haftanın ilk çalışma günü the first business day of the week n.
haftanın ilk iş günü the first business day of the week n.
ilk albüm fırst album n.
ineğin doğumdan sonraki ilk sütü beastings n.
özellikle ilk insanların meydana getirdiği sanat eseri artefact n.
ilk vuruş kick-off n.
uzaya giden ilk insan the first person to go to space n.
uzaya giden ilk kişi the first person to go to space n.
aya ilk ayak basan kişi first person to step foot on the moon n.
aya ilk ayak basan kişi first person to set foot on the moon n.
aya ilk ayak basan kişi first person to step on the moon n.
bir şeyi ilk defa yapan kişi first timer n.
birinin ilk çalışmaları/eserleri one's earlier works n.
kitabı mukaddes'in ilk kitabı genesis n.
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey first mentioned n.
ilk 12 top-12 n.
ilk çeyrek quarter 1 (q1) n.
dünyanın ilk 1 milyar yılı için kullanılan bir terim early earth n.
ilk çeyrek ay sembolü first quarter moon symbol n.
1892'de üretilmiş ilk piknik tüpü markası primus stove n.
ilk ağızdan tercüme direct speech interpreting n.
ilk ağızdan tercüme first-person interpreting n.
şükran gününden sonraki ilk pazartesi günü cyber monday n.
ilk gün first day n.
yılın ilk günü the first day of the year n.
senenin ilk günü the first day of the year n.
ilk şekil initial shape n.
ilk biçim initial shape n.
ilk düzeltme zamanı time to first fix n.
ilk tamire kadar geçen süre time-to-first-fix n.
ilk çare first resort n.
ilk seks deneyimi first sex experience n.
akademik bir makalede ilk cümle attention getter n.
ilk karşılaşma first touch n.
abd'de şükran günü'nden sonraki ilk cuma günü kutlanan gün boyunca tüketicilerin hemen hemen tüm ürünleri son derece indirimli fiyatlarla aldıkları gün black friday n.
günün ilk yarışı the first race of the day n.
birisinin topluma ilk defa tanıtılması debut n.
ilk kez gebe kalan kadın primigravida n.
musevi takviminde yılın ilk ayı abib n.
akadya'ya yerleşmiş ilk fransız sakinler acadian n.
bebeğin ilk çıkardığı ses (agu) babble n.
hindu takviminin ilk ayı caitra n.
roma takviminde ayın ilk günü calendal n.
ilk gösterimi sorunlu olan tiyatro oyununun tekrar oynanması takeover n.
m.ö. ilk bin yılda taoizm'in felsefi temellerinin altını çizmek için yazılmış çince bir metin tao te ching n.
noel öncesi dört haftanın ilk pazar günü advent sunday n.
ön/ilk haber advance n.
ilk olarak sir walter scott'ın abbotsford'daki evi için yapılan, 1820 ve 1830'lu yılların abartılı gotik mimarisi abbotsford period n.
ilk harfini büyük yazmak capitalise n.
hindu takviminin ilk ayı chait n.
sayılabilir bir serinin ilk elemanı number 1 n.
ilk evre new n.
yılın ilk günü new years day n.
yılın genellikle tatil olarak kutlanan ilk günleri new year n.
önüne çıkan ilk kişi the next man n.
bir serinin veya çiftin genellikle ilk üyesi this n.
ilk intiba first impression n.
ilk intiba initial impression n.
yapılacak ilk şey first order of business n.
yapılması gereken ilk şey first order of business n.
ilk kullanıcı early adopter n.
ilk zamanlar early days n.
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm eau-de-cologne n.
ilk türk-islam devletleri early turkish-islamic states n.
ilk devre embryo n.
ilk evre embryo n.
(sergilenecek bir şeyi) ilk defa gösterme unveiling n.
(heykelin) ilk defa göstermek unveiling n.
zombie'nin ilk ve hobo'nun son hecesinin birleşiminden oluşturulan bir sözcük zobo n.
insanların hepsi veya çoğunun soyundan geldiği ilk kadın eve n.
ailenin ilk çocuğundan sonra doğan çocuk laterborn n.
ailenin ilk çocuğundan sonra doğan çocuk later-born n.
mandela'nın çok ırklı güney afrika'nın ilk başkanı olduğu 1994 yılı civarında doğan nesil madiba generation [south africa] n.
bir şeyin ilk evresi maidenhead [obsolete] n.
ilk kullanım maidenhead [obsolete] n.
bir kitabın ilk baskısına olan düşkünlük bibliophilism n.
bazı ülkelerde tatil olan, paskalya sonrası ilk pazartesi günü black monday [obsolete] n.
tatilden sonraki ilk okul günü olan pazartesi black monday n.
yaratılışın ilk ürünü matter [obsolete] n.
ilk yaratılan şey matter [obsolete] n.
ilk yarışmacı leader n.
ilk oyuncu lead-off n.
boksörlerin yaptığı ilk vuruş serisi lead n.
ilk oyuncu leadoff n.
ilk oyuncu leader n.
ilk göz ağrısı querida n.
pazartesi sendromuna neden olan haftanın ilk iş günü blue monday n.
ilk maaş handsel n.
ilk ödeme handsel n.
yılbaşında sonra hediyelerin verildiği ilk pazartesi günü handsel monday n.
genellikle bahar şenliği olarak ve bazı ülkelerde ise işçi bayramı olarak kutlanan mayıs ayının ilk günü mayday n.
mayıs ayının ilk gününün sabahında görülen ve birtakım doğaüstü özellikler atfedilen çiylenme may dew n.
böceklerde, çokayaklılarda, kabuklularda ve bazı eklembacaklılarda görülen, alt çenenin arkasındaki ağız uzuvlarının ilk veya ikinci çifti maxillae n.
belirli bir disiplinin kuramsal veya ilk ilkeleri metaphysics n.
ilk ad ile soyadı arasındaki isim middle name n.
(hristiyanlığın ilk dönemlerinde) milenyalizm akımı millennialism n.
tüm kelimelerinin ilk harflerinin büyük harf olduğu metin proper case n.
bilardoda topları dağıtan ilk vuruş break-off n.
ilk kullanım break-in n.
ilk deneyim break-in n.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher n.
gelişimin ilk aşaması bud n.
ilk turda kapalı olarak dağıtma (poker) hole n.
halk dansı düzeninde kişinin ilk konumu home n.
(güneş saati veya eski bir pandüllü saat gibi) ilk veya ilkel zaman ölçüm cihazı horologe n.
güneybatı abd'deki ilk ispanyol misyonerlerin kullandığı stilde olan mission n.
ölçülebilir iki kümeden ilkinin ikincisini kapsadığı durumda ilk kümenin ölçümünün ikincisinden daha az veya ona eşit olması monotonicity n.
ilk kez 18. yüzyılda londra'da basılan ve çocuk masalları derlemesi olan the tales of mother goose adlı eserin hayali yazarı mother goose n.
bozulmamış ilk durumuna getirme repristination n.
mülkün ilk sahibi reversionary n.
ilk adım move n.
ingiltere'nin george adındaki ilk üç kralının hüküm sürdüğü döneme ait mobilya tarzı georgian style n.
(bir şeyin gelişmeye başladığı) ilk dönem dark age n.
sahneye ilk kez çıkan kimse debutant n.
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu déjàvu n.
organizmanın ilk hali germ n.
ilk hareket getaway n.
üniversitenin yıldız takımında yarışabilme süresini uzatmak için okula ilk yılın ortasında kaydolan sporcu grayshirt n.
ilk başlangıç ground zero n.
ilk plan ground plan n.
ilk aşamalar oncoming n.
ilk adım oncome [scotland] n.
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti open-jaw n.
kitabın ilk bölümü opening n.
ilk ona giren yarışmacı runner-up n.
ilk ona giren yarışmacılar runners-up n.
ilk dokunuş first touch n.
ilk etap impriming [obsolete] n.
ilk aşama impriming [obsolete] n.
avustralya'ya ilk göç edenlerden her biri old hand [australia] n.
sosyeteye ilk kez giren genç kız ingenue n.
ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş average age of women who bear their first child n.
ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı average age of women who bear their first child n.
barbut oyuncusunun yeni bahislerden sonra attığı ilk zarlar come-out n.
bazı trenlerde engellilere, yaşlılara ve hamile kadınlara ayrılan ilk vagon courtesy coach n.
ilk göz ağrısı dowsabel [obsolete] n.
seyahatte çeşitli makyaj ve ilk yardım malzemelerinin taşındığı küçük el çantası dressing case n.
(hindistan) bazı ödül unvanlarının ilk bölümü padma [india] n.
ilk olarak çözülmesi gereken sorun paramount issue n.
ilk seçilen şey pick n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci polliwog n.
ekvatoru ilk kez geçişi ritüellerle kutlanmış denizci pollywog n.
ilk olarak on altıncı yüzyılda ortaya çıkan bir maya destanı popol vuh n.
turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen müsabaka consolation game n.
turnuvayı ilk aşamalarda kaybedenler arasında düzenlenen yarışma consolation n.
ilk görüşte sırılsıklam aşık olma coup de foudre n.
ilk ışığın aydınlatamadığı alanı aydınlatmak için yansıtılan ışık crosslight n.
ilk adımlar inroads n.
ilk teşebbüsler inroads n.
ilk adım introduction [obsolete] n.
ilk ders introduction [obsolete] n.
ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi issue n.
hindistan'da belirli ödüllerin adının ilk kısmı padma n.
ilk bakış peep n.
filizdeki ilk üç yapraktan elde edilen çay pekoe n.
ilk yapışkanlı posta pulu penny black n.
yarışmada ilk üçe girme place n.
(viski yapım sürecinde) fermente tahıl lapasının ilk damıtımı poteen n.
ilk örnek sampler [obsolete] n.
yangında itfaiyenin ilk müdahalesi fire alarm n.
ilk bakış first blush n.
rakibe karşı elde edilen ilk avantaj first blood n.
rakibe karşı ilk fırsat first blood n.
ilk basamak first base n.
ilk defa piyasaya sürme first appearance n.
ilk yerleşimcilerin soyundan gelen aile first family n.
ilk girişim first base n.
ilk evre first base n.
ilk yardım tedavisi first aid n.
ilk yardım uygulaması first aid n.
ilk ortaya çıkış first appearance n.
ilk izlenim first blush n.
ilk adım first base n.
alınan ilk netice firstborn n.
türünün ilk örneği olan şey firstling n.
ilk aşama first step n.
ilk olma firstness n.
ilk ürün firstling n.
ilk ürün firstborn n.
ilk mamul firstborn n.
ilk meyve firstling n.
ilk sonuç firstborn n.
ilk hasat firstling n.
ilk hareket first step n.
ilk oyun foregame n.
ilk plan foregame n.
ilk strateji foregame n.
zaman diliminin ilk veya en erken kısmı forepart n.
ilk bölüm forepart n.
ilk ad ile soyadı arasındaki isim forename n.
(şarapların damıtılma işleminde) içkinin ilk toplanan ve yüksek oranda fuzel yağı içeren bölümü foreshot n.
ilk ve orta çağ ingilteresi'nde düzenli ödeme (kira, haraç) gavel n.
bir şeyi ilk kez başlatma origination n.
ilk baskı fotoğraftakiler original n.
bir şeye ilk kez başlama origination n.
günün ilk saati prime n.
ilk sıra primary n.
yeniayın ilk ortaya çıkışı prime of the moon n.
derisidikenlilerde ilk çıkan plaka primary n.
ilk çocuğunu karnında taşıyan kimse primipara n.
ilk çocuğunu doğuran kimse primipara n.
ilk ilke primordial n.
hasattan alınan ilk mahsul primitiae n.
ilk unsur primordial n.
ilk doğan çocuk olma primogenitive [obsolete] n.
ilk doğan çocuk olma primogenitureship n.
ilk meyve primitiae n.
ilk durum principle [obsolete] n.
ilk kez dinleme ayrıcalığı preaudience n.
ilk izlenim preapprehension n.
ilk kez dinleme hakkı preaudience n.
devir senedinde ilk bölüm premisses n.
(anlatı, hikaye serisinde) ilk bölüm premiere n.
(hasattan elde edilen) ilk meyveler premices [obsolete] n.
temlik senedine ait ilk bölüm premisses n.
ilk mahsul premices [obsolete] n.
ilk proje taslağı preliminary prospectus n.
temlik senedine ait ilk bölüm premises n.
devir senedinde ilk bölüm premises n.
ilk sayfalar preliminaries [uk] n.
ilk işgalci preoccupant n.
ilk ad prename n.
ilk seçimi yapma ayrıcalığı preoption n.
efkaristiya ayinine ait ilk bölüm preparation n.
ilk oyununu oynayan aktris presentee n.
sosyeteye ilk kez çıkan genç kız presentee n.
uçağın halka ilk gösterimi rollout n.