measure - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

measure

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"measure" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 126 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
measure i. ölçü
measure i. önlem
measure i. tedbir
measure f. ölçmek
General
measure i. tedbir
measure i. miktar
measure i. mevzun
measure i. derece
measure i. şiir ölçüsü
measure i. yol
measure i. had
measure i. vezin
measure i. endaze
measure i. hudut
measure i. oran
measure i. kriter
measure i. kanun
measure i. mertebe
measure i. ölçü
measure i. önlem
measure i. ölçme birimi
measure i. sınır
measure i. hudut
measure i. limit
measure i. ağır tempoda dans
measure i. yeterli veya uygun miktar
measure i. yeterli veya uygun derece
measure i. verilen miktar veya derece
measure i. orantılı pay
measure i. uygun pay
measure i. kontenjan
measure i. aşırı olmayan kapsam veya derece
measure i. yersiz olmayan pay
measure i. oran gözetme yetkisi
measure i. kendini zapt etme yetisi
measure i. ılımlılık
measure i. aşırıya gitmeme
measure i. gözlem veya muhakeme sonucu bir kimseye veya bir şeye atfedilen karakter, beceri veya büyüklük
measure i. (bir kimseden veya durumdan) beklenilen şey
measure i. dağıtılan tedavi miktarı ve türü
measure i. doğrudan ölçülemeyen, gözlemlenemeyen veya temsil edilemeyen bir şeyi ölçme veya belirtme aracı
measure i. adım
measure i. önerilen yasama işlemi
measure i. ölçüm sistemi
measure i. ölçüsü alınmış belirli miktar
measure i. iki cisim veya nokta arasındaki kesin mesafe
measure i. cetvel
measure i. ölçü çubuğu
measure i. taktik
measure i. strateji
measure i. gösterge
measure i. mülkün değerini tayin etmek için kullanılan şey
measure i. metre
measure i. (müzik) ölçü
measure f. ölçüsünü almak
measure f. ölçüleri ... olmak
measure f. uydurmak
measure f. süzmek
measure f. tartmak
measure f. endazeye vurmak
measure f. karşılaştırmak
measure f. endazelemek
measure f. dikkatle bakmak
measure f. ayarlamak
measure f. ölçmek
measure f. ölçüm yapmak
measure f. ölçümden geçirmek
measure f. ölçüsünde olmak
measure f. ölçüm almak
measure f. belirli bir ölçüde olmak
measure f. belirli bir ebatta olmak
measure f. ölçüsünü almak
measure f. (değer) takdir etmek
measure f. kıyaslamak
measure f. mukayese etmek
measure f. bir kurala veya standarda göre düzenlemek
measure f. yönetmek
measure f. ölçme aracı olmak
measure f. bir şeyin ölçüsü olmak
measure f. göstergesi olmak
measure f. ölçüyle paylaştırmak veya dağıtmak
measure f. yaklaşık tahminde bulunmak
measure f. dikkatle düşünmek
measure f. dikkatle seçmek
measure f. düşünüp taşınmak
measure f. kestirmek
measure f. tahmin etmek
measure f. saptamak
measure f. belirlemek
measure f. yarıştırmak
measure f. çatıştırmak
measure f. ölçüme olanak vermek
measure f. ölçerek işaretlemek
measure f. ölçerek almak
measure f. bir şeyin birim büyüklüğünü tahmin etmek
measure f. ölçülerinde olmak
Law
measure i. yasa
measure i. tüzük
measure i. nizam
measure i. kanun
measure i. karar
Technical
measure i. ölçü
measure i. ölçü aleti
measure f. ölçmek
Textile
measure f. ölçmek
Construction
measure i. ölçüm
measure i. ölçüt
Math
measure i. bir sayının tam böleni
measure i. mukayese dayanağı
measure i. payda
measure i. matematiksel kurallara uygun bir kümeye negatif olmayan bir sayı atayan fonksiyon
Chemistry
measure i. ölçme
Biochemistry
measure i. ölçek
Geology
measure i. damar
measure i. katman
measure i. birbiriyle ilişkili katmanlar
Sport
measure i. bir eskrimcinin atağa geçerek rakibine ulaşabileceği mesafe sınırı
Music
measure i. ölçü
measure i. iki ölçü çizgisi arasında yapılan müzik
measure i. ölçü çizgisi
measure i. ezgi
measure i. melodi
Printery
measure i. sayfa genişliği
measure i. yazı sütunu
Archaic
measure f. kat etmek
measure f. bir yandan öbür yana geçmek

"measure" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
tape measure i. şerit metre
beyond measure zf. ölçüsüz
General
half measure i. uzlaşma
tape measure i. çelik metre
positive measure i. pozitif ölçüt
steel tape measure i. çelik metre
short measure i. eksik ölçü
land measure i. kara ölçüsü
made to measure i. ısmarlama yapılmış elbise
log measure i. tomruk ölçeği
liquid measure i. sıvı oylum ölçüsü
linear measure i. uzunluk ölçüsü
measure space i. ölçüm uzayı
measure theory i. ölçüm kuramı
gender empowerment measure i. cinsiyeti güçlendirme ölçüsü
tape measure i. mezura
safety measure i. emniyet tedbiri
a land measure of about 920 square metres i. dönüm
liquid measure i. sıvı ölçeği
full measure i. tam ölçü
liquid measure i. sıvı ölçüsü
tape measure i. mezür
square measure i. yüzölçümü
security measure i. emniyet tedbiri
unit of measure i. ölçü birimi
counter measure i. karşı önlem
outcome measure i. sonuç ölçümü (istatistik)
measure taken i. alınan tedbir
land measure i. arazi ölçüm
last measure i. son ölçüm
additional measure i. ilave tedbir
legal measure i. yasal tedbir
contingency measure i. beklenmedik durum önlemi
tape measure i. şeritmetre
performance measure i. performans ölçümü
made-to-measure i. (giysi) ısmarlama
measure of safety i. güvenlik önlemi
measure of safety i. emniyet tedbiri
yard measure i. bir yardalık ölçü
safety measure i. güvenlik önlemi
apothecary's measure i. eczacı ölçüsü
taking measure i. önlem alma
desperate measure i. aşırı önlem
defensive measure i. savunma önlemi
measure of the last resort i. başvurulacak en son çare
preventive measure i. önleyici tedbir
remedial measure i. iyileştirici önlem
conditional measure i. koşullu önlem
half measure i. yarım yamalak
response measure i. mukabil tedbir
corrective measure i. ıslah edici önlem
administrative measure i. idari tedbir
mitigation measure i. azaltma önlemi
mitigation measure i. azaltma tedbiri
measure of trust i. güven ölçüsü
common measure i. dört dörtlük ölçü
lineal measure i. uzunluk ölçüsü
denial measure i. düşman engelleme yöntemi
denial measure i. düşman durdurucu tedbir
cloth measure i. kumaş ölçüsü
counter-measure i. karşı önlem
strict measure i. sıkı önlem
solid measure i. bir hacim birimi
measure by the span f. karışlamak
measure up to f. kadar iyi olmak
measure out f. ölçüp ayırmak
give somebody short measure f. eksik vermek
measure up f. istenilen ölçülere uygun olmak
measure a land f. arazi ölçmek
measure somebody's blood pressure f. tansiyonunu ölçmek
measure by the turkish yard f. arşınlamak
measure in fathoms f. kulaçlamak
measure up f. istenen ölçülerde olmak
take measure f. tedbir almak
measure up f. için yeterli nitelikte olmak
measure up f. istenene uygun olmak
measure the length (of something) f. boy ölçmek
measure the length (of something) f. boyunu ölçmek
measure up f. beklenen kriterlere uymak
take measure f. önlem almak
measure length f. uzunluk ölçmek
measure up f. -e yeterli olmak
make to measure f. ölçüye uygun dikmek
make to measure f. verilen ölçülerin aynısını dikmek
sell by measure f. ölçüyle satmak
measure the back length f. sırt ölçüsünü almak
measure the back length f. sırt uzunluğunu ölçmek
measure the performance f. performans ölçmek
measure the performance f. performansı ölçmek
measure a person's blood pressure f. tansiyonunu ölçmek
measure risk f. risk ölçmek
measure the size f. ölçü almak
measure the size of f. ölçüsünü almak
measure again f. tekrar ölçmek
have hard measure f. baskıyla üstesinden gelmek
take one's measure f. ölçüp tartmak
take one's measure f. bir kişinin karakterini tanımak
made-to-measure s. ısmarlama
made to measure s. tıpatıp uygun
made to measure s. ölçüsüne uygun
for good measure zf. fazladan
beyond measure zf. haddinden fazla
for good measure zf. ek olarak
beyond measure zf. çok fazla
beyond measure zf. son derece
beyond measure zf. sonsuz
in some measure zf. kısmen
beyond measure zf. hadden aşırı
in some measure zf. bir dereceye kadar
in a measure zf. bir dereceye kadar
beyond measure zf. hadsiz hesapsız
beyond measure zf. aşırı derecede
as a precautionary measure zf. tedbir amaçlı
in large measure zf. büyük ölçüde/oranda
in great measure zf. büyük ölçüde/çapta
in no small measure zf. büyük çapta
in no small measure zf. büyük oranda
in no small measure zf. büyük ölçüde
Phrasals
measure up to f. aynı düzeyde olmak
measure up to f. aynısı olmak
measure up to f. benzeri olmak
measure something off f. boyunu/uzunluğunu ölçmek
measure someone against someone else f. birbiriyle kıyaslamak/karşılaştırmak
measure up f. beklenen düzeye ulaşmak
measure up f. değerini kanıtlamak
measure up f. gerek duyulan niteliklere uygun olmak
measure up f. istenilen seviyeye gelmek
measure up f. istenilen ölçülere uygun olmak
measure someone up against someone f. mukayese etmek
measure out f. ölçüsünü almak
measure up f. kendini kanıtlamak
measure up f. istenen kriteri karşılamak
measure off f. sınırlarını belirlemek
measure off f. sınırlarını çizmek
measure off f. planını yapmak
measure out f. yönetmek
measure out f. paylaştırmak
measure out f. dağıtmak
measure up (to) f. kadar iyi olmak
measure up (to) f. aynı düzeyde olmak
measure up (to) f. aynısı olmak
measure up f. (bir şeyin) boyutunu ölçerek tespit etmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) mukayese etmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) boy ölçüştürmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) boyunu ölçmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birinin/bir şeyin birine/bir şeye) karşı boyunu ölçmek/hesaplamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birinin/bir şeyin biriyle/bir şeyle) ölçüsünü karşılaştırmak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birinin/bir şeyin) ölçüsünü (biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birinin/bir şeyin) ölçülerini (başka birine/bir şeye) kıyasla hesaplamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f. (birine/bir şeye göre birinin/bir şeyin) boyunu/ölçülerini hesaplamak
measure (something) off f. (bir şeyin) ölçüsünü almak
measure (something) off f. (bir şeyin) çevresini/sınırlarını belirlemek
measure (something) off f. (bir şeyin) etrafını çevirmek
measure (something) off f. (bir şeyin) sınırını çizmek
measure against f. ile kıyaslamak
measure against f. ile karşılaştırmak
measure against f. ile mukayese etmek
measure against f. ile boy ölçüştürmek
measure against f. ile boyunu ölçmek
measure against f. '-e karşı boyunu ölçmek/hesaplamak
measure against f. ile ölçüsünü karşılaştırmak
measure against f. ölçüsünü (biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure against f. ölçülerini (başka birine/bir şeye) kıyasla hesaplamak
measure against f. '-e göre boyunu/ölçülerini hesaplamak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklentisini karşılamak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) isteklerini karşılamak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklediği standartta/seviyede olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) istediği niteliklere uygun olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) istediği kriterleri karşılamak
measure up (to someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak
measure up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) denk olmak
measure up (to someone or something) f. (biri/bir şey) kadar iyi olmak
measure up against f. ile kıyaslamak
measure up against f. ile karşılaştırmak
measure up against f. ile mukayese etmek
measure up against f. ile boy ölçüştürmek
measure up against f. ile boyunu ölçmek
measure up against f. '-e karşı boyunu ölçmek/hesaplamak
measure up against f. ile ölçüsünü karşılaştırmak
measure up against f. ölçüsünü (biriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure up against f. ölçülerini (başka birine/bir şeye) kıyasla hesaplamak
measure up against f. '-e göre boyunu/ölçülerini hesaplamak
Phrases
beyond measure expr. dolu
beyond measure expr. çok sayıda
beyond measure expr. çok fazla
out of all measure expr. haddinden fazla
without measure expr. hadsiz
beyond measure expr. fazlasıyla
by any measure expr. her açıdan
if you can't measure it expr. ölçemiyorsan yönetemezsin
beyond measure expr. mebzul miktarda
out of all measure expr. ölçüsüz
beyond measure expr. sayılamayacak kadar çok
in full measure expr. tam manasıyla
in full measure expr. tam anlamıyla
beyond measure expr. ziyadesiyle
in equal measure(s) expr. aynı derecede
in equal measure(s) expr. aynı boyutlarda
in equal measure(s) expr. aynı miktarda
in equal measure(s) expr. aynı ölçüde
Proverb
measure twice, cut once iki düşün, bir konuş
measure twice, cut once iki düşün, bir söyle
measure twice, cut once İki ölç, bir biç
Colloquial
full measure i. tam karşılık
full measure i. tam ölçü
measure one's length f. boylu boyunca uzanmak
measure one's length f. boylu boyunca yatmak
measure one's length f. yere kapaklanmak
for good measure expr. ekstra olarak
for good measure expr. eklenti yapmak için
for good measure expr. emin olmak için
for good measure expr. garantiye almak için
short measure expr. karşılığından az
for good measure expr. perçinlemek için
short measure expr. söz verilenden az
Idioms
confidence-building measure i. güven arttırıcı önlem
full measure i. tam ölçü
full measure i. tam karşılık
full measure i. söz verilen kadar
short measure i. eksik ölçü
short measure i. karşılığından az
short measure i. söz verilenden az
measure swords with one f. boy ölçüşmek
tread a measure f. dans figürü yapmak
measure for drapes f. doğmadık çocuğa don/kaftan biçmek
measure for drapes f. seçimi kazanıp kazanmayacağı belli olmadan plan/hazırlık yapmaya başlamak
measure for drapes f. seçimi kazanacağına aşırı güvenmek
get the measure of someone f. artı ve eksileriyle birini tanımak
measure out one's length f. boylu boyunca yere serilmek
measure sword against f. boy ölçüşmek
measure sword with f. boy ölçüşmek
take one's measure f. boyunun ölçüsünü almak
take the measure of somebody f. biri hakkında yargıya varmak
measure one's strength with f. boy ölçüşmek
take someone's measure f. birinin yeteneğini tartmak
measure one's strength against f. boy ölçüşmek
have the measure of someone f. birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
take the measure of somebody f. biri hakkında kanıya varmak
take the measure of somebody f. biri hakkında fikir edinmek
give full measure f. elinden geleni yapmak
measure one's strength against f. gücünü tartmak
measure one's strength with f. gücünü denemek
measure one's strength with f. gücünü tartmak
measure one's strength against f. gücünü denemek
measure for drapes f. dereyi görmeden paçaları sıvamak (özellikle seçim zamanı)
measure for drapes f. ortada fol yok yumurta yokken hazırlık/plan yapmak (özellikle seçim zamanı)
measure the drapes f. dereyi görmeden paçaları sıvamak (özellikle seçim zamanı)
measure the drapes f. ortada fol yok yumurta yokken hazırlık/plan yapmak (özellikle seçim zamanı)
measure swords f. kılıçlı düello yapmak
measure swords f. dövüşmek
measure swords f. çarpışmak
measure swords f. savaşmak
get the measure of f. artı ve eksileriyle birini tanımak
get the measure of f. '-i iyi tanımak
get the measure of f. '-i iyi çözmek/anlamak
get the measure of f. '-in hakkında fikir sahibi olmak
get the measure of (someone or something) f. artı ve eksileriyle (birini/bir şeyi) tanımak
get the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) iyi tanımak
get the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) iyi çözmek/anlamak
get the measure of (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) hakkında fikir sahibi olmak
get/have/take the measure of somebody f. biri hakkında yargıya varmak
get/have/take the measure of somebody f. biri hakkında fikir edinmek
get/have/take the measure of somebody f. biri hakkında kanıya varmak
get/have/take the measure of somebody f. birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
get/have/take the measure of somebody f. artı ve eksileriyle birini tanımak
get/have/take somebody's measure f. biri hakkında yargıya varmak
get/have/take somebody's measure f. biri hakkında fikir edinmek
get/have/take somebody's measure f. biri hakkında kanıya varmak
get/have/take somebody's measure f. birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
get/have/take somebody's measure f. artı ve eksileriyle birini tanımak
have the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
have the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) artı ve eksileriyle tanımak
make (something) to measure f. (bir şeyi) verilen ölçülere göre dikmek
make (something) to measure f. (bir şeyi) ölçüye uygun dikmek
make (something) to measure f. (bir şeyi) birinin üzerine göre dikmek
make (something) to measure f. (bir şeyi) birinin ölçülerine özel olarak dikmek
make (something) to measure f. (bir şeyi) birine özel dikmek
make (something) to measure f. (bir şeyi) birinin üstüne dikmek
make something to measure [uk] f. bir giysiyi verilen ölçülere göre dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi ölçüye uygun dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi birinin üzerine göre dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi birinin ölçülerine göre dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi birinin üzerine dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi birine özel olarak dikmek
make something to measure [uk] f. bir şeyi birinin ölçülerine özel dikmek
measure up to (someone's) expectations f. (birinin) beklentilerini karşılamak
measure up to (someone's) expectations f. (birinin) beklediği standartta/seviyede olmak
measure up to (someone's) expectations f. (birinin) beklediği/istediği düzeyde olmak
measure up to (someone's) expectations f. (birinin) beklediği kriterleri karşılamak
measure up to (someone's) expectations f. (birinin) beklediği kadar başarılı olmak
measure your length [obsolete] f. boylu boyunca yatmak
measure your length [obsolete] f. boylu boyunca uzanmak
measure your length [obsolete] f. yere kapaklanmak
measure your length [obsolete] f. boylu boyunca yere serilmek
measure your length [obsolete] f. iki seksen uzanmak
measure swords f. kozlarını paylaşmak
take the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) değerlendirmek
take the measure of (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında fikir edinmek
take the measure of (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) özelliklerini değerlendirmek
take the measure of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) ölçüp tartmak
measure for measure expr. kısasa kısas
(do something) for good measure expr. ek olarak (bir şey yapmak)
(do something) for good measure expr. fazladan (bir şey yapmak)
(do something) for good measure expr. garantiye/sağlama almak için (bir şey yapmak)
(do something) for good measure expr. ekstra olarak (bir şey yapmak)
(do something) for good measure expr. emin olmak için (bir şey yapmak)
in some measure expr. bir dereceye kadar
in equal measure expr. aynı derecede
man is the measure of all things expr. her şeyin ölçüsü insandır
man is the measure of all things expr. insan her şeyin öcüsüdür
man is the measure of all things expr. en önemli/değerli şey insandır
man is the measure of all things expr. insan her şeyden üstündür
man is the measure of all things expr. insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur
measure twice and cut once expr. iki düşün, bir konuş
measure twice and cut once expr. iki düşün, bir söyle
measure twice and cut once expr. İki ölç, bir biç
some measure expr. belli bir dereceye/boyuta kadar
some measure expr. biraz
some measure expr. kısmen
some measure expr. az
some measure expr. az miktarda
Trade/Economic
interval measure i. ara ölçüsü
corrective measure i. düzeltici önlem
measure of safety i. emniyet tedbiri
economical measure i. ekonomik önlem
economy measure i. ekonomi önlemi
economic policy measure i. ekonomik politika önlemi
economic policy measure i. ekonomik politika tedbiri
transitional measure i. geçici önlem
measure of capacity i. istiap ölçüsü
safeguard measure i. korunma önlemi (ithalat)
bridging measure i. köprü önlem
fiscal measure i. mali önlem
cost-cutting measure i. maliyet düşürücü önlem
material measure i. maddi ölçüt
customer satisfaction measure i. müşteri memnuniyeti ölçütü
unit of measure i. ölçü birimi
performance measure i. performans ölçümü
measure of capacity i. sığma ölçüsü
measure of capacity i. sığdırma ölçüsü
standard measure i. standart ölçü
preferential tariff measure i. tercihli tarife önlemleri
savings measure i. tasarruf tedbiri
austerity measure i. tasarruf tedbiri
preferential tariff measure i. tercihli tarife düzenlemesi
full measure i. tam ölçü
measure of length i. uzunluk ölçüsü
half measure i. yetersiz önlemler
repressive measure i. zorunlu tedbir
sell by measure f. ölçü ile satmak
sell by measure f. ölçüyle satmak
made-to-measure s. ısmarlama
made-to-measure s. sipariş üzerine yapılmış
Law
interim measure i. ara tedbir
judicial review measure i. adli kontrol tedbiri
punitive measure i. cezalandırıcı tedbir
safety measure i. emniyet tedbiri
unlawful measure i. gayrimeşru ölçü
interim measure i. geçici tedbir
interim measure i. ihtiyati tedbir
corrective measure i. ıslah edici tedbir
reformatory measure i. ıslah edici tedbir
restrictive measure i. kısıtlayıcı tedbir
necessary measure i. lüzumlu tedbir
measure of damages i. tazminatın miktarı
structural measure i. yapısal önlem
Politics
ballot measure i. halk oylaması
precautionary measure i. ihtiyati önlem
precautionary measure i. ihtiyati tedbir
protectionist measure i. korumacı önlem
collective protective measure i. kolektif koruyucu önlem
protection measure i. koruma tedbiri
scope of a measure i. önlemin kapsamı
proposed measure i. önerilen önlemler
preferential tariff measure i. tercihli tarife önlemleri
countervailing measure i. telafi edici önlem
countervailing measure i. telafi edici tedbir
stimulus measure i. uyarıcı önlem
stringent measure i. zecri tedbir
abstain from any measure f. her türlü tedbirden kaçınmak
Insurance
measure of indemnity i. sigortacının zararla ilgili sorumluluğunun kapsamı
Technical
angular measure i. açısal ölçüm
angular measure i. açısal ölçü
square measure i. alan ölçüsü
intake measure i. alış ölçüsü
yard measure i. bir yardalık ölçü
circular measure i. dairesel ölçü
circular measure i. daireleri ölçmeye yarayan bir ölçüm
proxy measure i. dolaylı ölçü
greatest common measure i. en büyük ortak ölçüm
complete measure i. eksiksiz ölçüm
measure of effectiveness i. etkinlik ölçüsü
capacity measure i. hacim ölçüsü
dry measure i. hacim ölçü birimleri
security measure i. güvenlik önlemi
counter measure i. karşı tedbir
complex measure i. karmaşık ölçüm
bank measure i. kazıda ölçü
dry measure i. kuru ölçek
conical measure i. konik ölçü
dry measure i. kuru maddeler hacim ölçeği
dry measure i. kuru ölçü
dry measure i. kuru hacim ölçüsü
material measure i. maddi ölçü
laplace measure of dispersion i. laplace dağılım ölçümü
cubic measure i. kübik ölçü
cubic measure i. kübik ölçüm
lebesgue measure i. lebesgue ölçümü
tape measure i. mezure
metrical measure i. metrik ölçü
tape measure i. mezür
convergence in measure i. ölçümde yakınsaklık
unit of measure (uom) i. ölçüm birimi
measure current transformer i. ölçü akım trafosu
liquid measure i. sıvı ölçüsü
liquid measure i. sıvı ölçü birimi
tape measure i. şerit metre
tap measure i. şerit metre
slope protection measure i. şev koruma tedbiri
linear measure i. uzunluk ölçüsü
linear measure i. uzunluk ölçme sistemi
long measure i. uzunluk ölçüsü
proxy measure i. yaklaşık ölçüm
slope protection measure i. yamaç koruma önlemi
software security measure i. yazılım güvenlik önlemleri
circular measure i. yaysal ölçü
yard measure i. yarda ölçüsü
face measure i. yüzey ölçüsü
yard measure i. yarda ölçeği
wine measure i. şarapların ve diğer alkollü içkilerin satıldığı ölçü birimi
solid measure i. bir hacim ölçüsü
measure the noise f. gürültü ölçmek
measure the noise f. gürültüyü ölçmek
measure the attenuation of optical components f. optik bileşenlerdeki zayıflamayı ölçmek
measure the surface imperfections f. yüzey kusurlarını ölçmek
Computer
contingency measure i. beklenmedik durum planı
measure in i. birimi
information measure i. bilgi ölçüsü
measure from i. ilgili uzaklık
material measure i. maddi ölçü
measure in i. ölçü birimi
point measure i. punto
Informatics
measure of performance i. başarım düzeyi
security measure i. güvenlik önlemi
software security measure i. yazılım güvenlik ölçütü
Electric
measure the voltage f. voltajı ölçmek
Textile
made to measure s. kişiye özel üretilmiş
Construction
unit weight measure i. birim ağırlık kapları
land measure i. kara ölçüsü
Woodworking
log measure i. tomruk ölçeği
Automotive
connection or measure item i. bağlantı veya ölçme işlemi
Medical
apothecaries measure i. eczacılıkta kullanılan sıvı ölçüm sistemi
public health measure i. halk sağlığı tedbiri
apothecaries measure i. sıvı ölçüm sistemi
primary outcome measure i. birincil sonuç ölçümü
measure blood pressure f. tansiyon ölçmek
Psychology
measure of dispersion i. dağılma ölçüsü
measure of association i. ilişki ölçüsü
measure of central tendency i. merkezi eğilim ölçüsü
Food Engineering
control measure i. kontrol önlemi
Math
degree measure of an angle i. açının derece ölçüsü
grade measure of an angle i. açının grad ölçüsü
radian measure of an angle i. açının radyan ölçüsü
borel measure i. borel ölçümü
outer measure i. dış ölçüm
complete measure i. eksiksiz ölçüm
haar measure i. haar ölçümü
complex measure i. karmaşık ölçüm
lebesgue measure i. lebesgue ölçümü
common measure i. ortak bölen
convergence in measure i. ölçümde yaklaşım
convergence in measure i. ölçümde yakınlık
convergence in measure i. ölçümde yakınsaklık
measure theory i. ölçüm kuramı
measure space i. ölçüm uzayı
radian measure i. radyan ölçümü
finitely additive measure i. sonlu toplamsal ölçüm
circular measure i. yaysal ölçü
Geometry
arcual measure of an angle i. birim açısı dairenin yarıçapına eşit yay olan bir ölçü
Statistics
quartile measure of skewness i. çeyrek çarpıklık ölçüsü
fieller-hartley-pearson measure association i. fieller-hartley-pearson birliktelik ölçüsü
kayser-meyer-olkin measure sampling i. kayser-meyer-olkin örnekleme ölçüsü
measure of location i. konum ölçüsü
laplace's measure of dispersion i. laplace dağılım ölçüsü
absolute measure i. mutlak ölçü
convergence in measure i. ölçüde yakınsaklık
pearson measure of skewness i. pearson çarpıklık ölçüsü
standard measure i. standart ölçüm
measure of sampling adequacy i. örneklem uygunluk ölçüsü
Chemistry
measure of association i. bağlılık ölçümü
measure of dispersion i. dağılım ölçümü
measure of central tendency i. merkezi gidiş ölçümü
measure of central location i. merkezi yer ölçümü
Forestry
board measure i. kereste ölçüsü
Social Sciences
psychosocial measure i. psikososyal önlem
Literature
long measure i. uzun ölçü
common measure i. iki heceli vezin