|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Yaygın Kullanım |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
yetenek |
ability i.
|
|
Mr Patten's intervention was very intelligent and demonstrated his ability and knowledge.
Bay Patten'in müdahalesi çok zekiceydi ve yeteneğini ve bilgisini ortaya koydu.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
yetenek |
talent i.
|
|
He is the best composer of this era, not only due to his talent but also his diligence.
O, sadece yeteneğiyle değil çalışkanlığıyla da bu çağın en iyi bestecisi.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
yetenek |
capability i.
|
|
Coding an entire program is beyond my capabilities.
Bütün bir programı kodlamak benim yeteneklerimin ötesinde.
More Sentences
|
Genel |
|
4 |
Genel |
yetenek |
touch i.
|
|
I see you haven't lost your touch.
Görüyorum ki yeteneğinizi kaybetmemişsiniz.
More Sentences
|
5 |
Genel |
yetenek |
ability i.
|
|
During the decisive moments in Lithuanian history, our nation has been helped by its ability to mobilise itself.
Litvanya tarihinin belirleyici anlarında, ulusumuza kendi kendini harekete geçirme yeteneği yardımcı olmuştur.
More Sentences
|
6 |
Genel |
yetenek |
facility i.
|
|
She has a surprising facility for winter sports.
Kadının kış sporları konusunda şaşırtıcı bir yeteneği var.
More Sentences
|
7 |
Genel |
yetenek |
talent i.
|
|
There was a lot of talent at the party at the local club.
Yerel kulüpteki partide çok sayıda yetenek vardı.
More Sentences
|
8 |
Genel |
yetenek |
knack i.
|
|
Tom has a knack for math.
Tom'un matematikte yeteneği var.
More Sentences
|
9 |
Genel |
yetenek |
flair i.
|
|
We need flair like this, and we need willingness from within.
Bunun gibi yeteneklere ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var.
More Sentences
|
10 |
Genel |
yetenek |
gift i.
|
|
She has a natural gift for singing.
Şarkı söylemeye doğuştan yeteneği var.
More Sentences
|
11 |
Genel |
yetenek |
faculty i.
|
|
Ruby's faculty for athletics got her a scholarship.
Ruby'nin atletizme olan yeteneği ona burs kazandırdı.
More Sentences
|
12 |
Genel |
yetenek |
capacity i.
|
|
He has no capacity to be a teacher.
O bir öğretmen olma yeteneğine sahip değil.
More Sentences
|
13 |
Genel |
yetenek |
power i.
|
|
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.
More Sentences
|
14 |
Genel |
yetenek |
skill i.
|
|
It is extremely important that the Security Council members use all their skill to achieve unanimity.
Güvenlik Konseyi üyelerinin oybirliği sağlamak için tüm yeteneklerini kullanmaları son derece önemlidir.
More Sentences
|
15 |
Genel |
yetenek |
industry i.
|
|
The platform also includes an industry enablement platform that integrates these capabilities.
Platform ayrıca bu yetenekleri bütünleştiren bir sektörel etkinleştirme platformu da içeriyor.
More Sentences
|
16 |
Genel |
yetenek |
range i.
|
|
Arya got the designer's award for her outstanding range.
Arya, olağanüstü yetenekleriyle tasarımcı ödülünü kazandı.
More Sentences
|
Ticaret/Ekonomi |
|
17 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
aptitude i.
|
|
He has a remarkable aptitude for music.
Müzik için dikkate değer bir yeteneği var.
More Sentences
|
18 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
ability i.
|
|
It depends on a great deal, on information, on presentation, on our ability to give convincing answers.
Bu çok şeye, bilgiye, sunuma ve ikna edici cevaplar verme yeteneğimize bağlıdır.
More Sentences
|
Teknik |
|
19 |
Teknik |
yetenek |
skill i.
|
|
The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
Güçlü yetenek altyapısına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.
More Sentences
|
Psikoloji |
|
20 |
Psikoloji |
yetenek |
aptitude i.
|
|
He has an aptitude for painting.
Resim yapmak için bir yeteneği var.
More Sentences
|
|
Dilbilim |
|
21 |
Dilbilim |
yetenek |
aptitude i.
|
|
He has a remarkable aptitude for music.
Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.
More Sentences
|
Genel |
|
22 |
Genel |
yetenek |
qualification i.
|
|
23 |
Genel |
yetenek |
vocation i.
|
|
24 |
Genel |
yetenek |
prerogative i.
|
|
25 |
Genel |
yetenek |
disposition i.
|
|
26 |
Genel |
yetenek |
instinct i.
|
|
27 |
Genel |
yetenek |
aptness i.
|
|
28 |
Genel |
yetenek |
resource i.
|
|
29 |
Genel |
yetenek |
quality i.
|
|
30 |
Genel |
yetenek |
dexterity i.
|
|
31 |
Genel |
yetenek |
dowry i.
|
|
32 |
Genel |
yetenek |
parts i.
|
|
33 |
Genel |
yetenek |
genius i.
|
|
34 |
Genel |
yetenek |
fitness i.
|
|
35 |
Genel |
yetenek |
bent i.
|
|
36 |
Genel |
yetenek |
turn i.
|
|
37 |
Genel |
yetenek |
calibre i.
|
|
38 |
Genel |
yetenek |
timber i.
|
|
39 |
Genel |
yetenek |
efficiency i.
|
|
40 |
Genel |
yetenek |
artistry i.
|
|
|
41 |
Genel |
yetenek |
caliber i.
|
|
42 |
Genel |
yetenek |
accomplishment i.
|
|
43 |
Genel |
yetenek |
dower i.
|
|
44 |
Genel |
yetenek |
dowery i.
|
|
45 |
Genel |
yetenek |
hand i.
|
|
46 |
Genel |
yetenek |
acumen i.
|
|
47 |
Genel |
yetenek |
adequacy i.
|
|
48 |
Genel |
yetenek |
competency i.
|
|
49 |
Genel |
yetenek |
competence i.
|
|
50 |
Genel |
yetenek |
endowment i.
|
|
51 |
Genel |
yetenek |
craft i.
|
|
52 |
Genel |
yetenek |
class i.
|
|
53 |
Genel |
yetenek |
inclining i.
|
|
54 |
Genel |
yetenek |
ingenium i.
|
|
55 |
Genel |
yetenek |
ingenuity [obsolete] i.
|
|
56 |
Genel |
yetenek |
ingine [scotland] i.
|
|
57 |
Genel |
yetenek |
inclination i.
|
|
Ticaret/Ekonomi |
|
58 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
power i.
|
|
59 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
merit i.
|
|
60 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
capacity i.
|
|
61 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek |
competence i.
|
|
Siyasal |
|
62 |
Siyasal |
yetenek |
power i.
|
|
Argo |
|
63 |
Argo |
yetenek |
one's strong suit i.
|
|
|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Genel |
|
1 |
Genel |
yetenek avcısı |
scout i.
|
|
Davis caught the attention of NBA scouts.
Davis, NBA'in yetenek avcılarının dikkatini çekti.
More Sentences
|
2 |
Genel |
doğuştan yetenek |
gift i.
|
|
You have a gift for music.
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.
More Sentences
|
3 |
Genel |
üstün yetenek |
genius i.
|
|
Tolkien is a writer of genius.
Tolkien üstün yetenekli bir yazardır.
More Sentences
|
4 |
Genel |
doğal yetenek |
talent i.
|
|
Talent brings ability, but working hard is the key to achievement.
Doğal yetenek beceriyi getirir, ancak başarının anahtarı çok çalışmaktır.
More Sentences
|
5 |
Genel |
doğal yetenek |
natural talent i.
|
|
Everyone has natural talents.
Herkesin doğal yetenekleri var.
More Sentences
|
6 |
Genel |
gizli yetenek |
hidden talent i.
|
|
You have hidden talents.
Gizli yeteneklerin var.
More Sentences
|
7 |
Genel |
yetenek yarışması |
talent show i.
|
|
The amateur singer won first in the talent show hands down.
Amatör şarkıcı, yetenek yarışmasında kolaylıkla birinci oldu.
More Sentences
|
8 |
Genel |
yetenek avcısı |
headhunter i.
|
|
The headhunter specialized in finding skilled professionals.
Yetenek avcısı, yetenekli profesyoneller bulma konusunda uzmanlaşmıştı.
More Sentences
|
9 |
Genel |
psişik yetenek |
psychic ability i.
|
|
Tom has psychic abilities.
Tom'un psişik yetenekleri var.
More Sentences
|
10 |
Genel |
yetenek bahşetmek |
endow f.
|
|
She is endowed with a special talent.
Ona özel bir yetenek bahşedilmiş.
More Sentences
|
11 |
Genel |
(bilgi, yetenek vb.) tazelemek |
refurbish f.
|
|
He refurbished his skills by taking a training course.
Bir eğitim kursuna katılarak becerilerini tazeledi.
More Sentences
|
Psikoloji |
|
12 |
Psikoloji |
psişik yetenek |
psychic ability i.
|
|
Layla believed that she had psychic abilities.
Layla psişik yetenekleri olduğuna inanıyordu.
More Sentences
|
Dilbilim |
|
13 |
Dilbilim |
yetenek sınavı |
aptitude test i.
|
|
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
Sonunda yüksek yönetim çalışmaları için yetenek sınavını geçtim.
More Sentences
|
Genel |
|
14 |
Genel |
doğuştan yetenek |
apanage i.
|
|
15 |
Genel |
yetenek öğretici |
skill trainer i.
|
|
16 |
Genel |
özel yetenek |
flair i.
|
|
17 |
Genel |
allah vergisi yetenek |
native ability i.
|
|
|
18 |
Genel |
genel yetenek |
general ability i.
|
|
19 |
Genel |
zihinsel yetenek |
intellectuality i.
|
|
20 |
Genel |
yetenek eksiği |
skill gap i.
|
|
21 |
Genel |
yetenek testi |
ability testing i.
|
|
22 |
Genel |
yetenek problemi |
ability problem i.
|
|
23 |
Genel |
doğuştan gelen özel yetenek |
endowment i.
|
|
24 |
Genel |
yetenek açığı |
skill gap i.
|
|
25 |
Genel |
yetenek avcısı |
talent scout i.
|
|
26 |
Genel |
yetenek testi |
ability test i.
|
|
27 |
Genel |
gelişmiş yetenek |
advanced skill i.
|
|
28 |
Genel |
yetenek gösterisi |
tour de force i.
|
|
29 |
Genel |
üstün yetenek |
superior ability i.
|
|
30 |
Genel |
yetenek denemesi |
workout i.
|
|
31 |
Genel |
yetenek isteyen iş |
vocation i.
|
|
32 |
Genel |
doğal yetenek |
flair i.
|
|
33 |
Genel |
doğal yetenek |
natural ability i.
|
|
34 |
Genel |
görsel yetenek |
visual faculty i.
|
|
35 |
Genel |
görsel yetenek |
visual skill i.
|
|
36 |
Genel |
bulunmaz yetenek |
scarce skill i.
|
|
37 |
Genel |
yetenek analizi |
skill analysis i.
|
|
38 |
Genel |
yetenek yönetimi |
talent management i.
|
|
39 |
Genel |
doğuştan yetenek |
inherent ability i.
|
|
40 |
Genel |
doğuştan yetenek |
aptitude i.
|
|
41 |
Genel |
organizasyonel yetenek |
organisational ability i.
|
|
42 |
Genel |
organizasyonel yetenek |
organizational ability i.
|
|
43 |
Genel |
gizli yetenek |
secret talent i.
|
|
44 |
Genel |
yetenek/kabiliyet gösterisi |
talent show i.
|
|
45 |
Genel |
nadir bir yetenek |
a rare gift i.
|
|
46 |
Genel |
dünya çapında yetenek |
world class skill i.
|
|
47 |
Genel |
hatırı sayılır yetenek |
considerable talent i.
|
|
48 |
Genel |
doğuştan yetenek |
inborn talent i.
|
|
49 |
Genel |
doğal yetenek |
natural skill i.
|
|
50 |
Genel |
nadir bir yetenek |
a rare talent i.
|
|
51 |
Genel |
nadir bulunan bir yetenek |
a rare talent i.
|
|
52 |
Genel |
derinlemesine yetenek sistemi |
in depth skill system i.
|
|
53 |
Genel |
doğuştan yetenek |
appanage i.
|
|
54 |
Genel |
özel yetenek sınavı |
special talent exam i.
|
|
55 |
Genel |
yetenek ve deneyim |
expertise i.
|
|
56 |
Genel |
yetenek israfı |
waste of talent i.
|
|
57 |
Genel |
yetenek açığı |
skill deficit i.
|
|
58 |
Genel |
yetenek kazandırma |
skill-building i.
|
|
59 |
Genel |
özel yetenek sınavı |
special talent test i.
|
|
60 |
Genel |
özel yetenek sınavı |
special talent examination i.
|
|
61 |
Genel |
yetenek kazanımı |
talent acquisition i.
|
|
62 |
Genel |
yetenek eksikliği |
lack/shortage of ski̇ll i.
|
|
63 |
Genel |
yetenek günü |
talent day i.
|
|
64 |
Genel |
özel yetenek |
special ability i.
|
|
65 |
Genel |
doğal yetenek |
native ability i.
|
|
66 |
Genel |
yetenek yarışması |
talent contest i.
|
|
67 |
Genel |
yetenek yarışması |
talent competition i.
|
|
68 |
Genel |
allah vergisi yetenek |
raw talent i.
|
|
69 |
Genel |
doğuştan yetenek |
raw talent i.
|
|
70 |
Genel |
(sanatta) üstün yetenek |
authority i.
|
|
71 |
Genel |
doğuştan gelen yetenek |
endowments i.
|
|
72 |
Genel |
allah vergisi yetenek |
endowments i.
|
|
73 |
Genel |
(güzel sanatlarda) yetenek |
virtuosity i.
|
|
74 |
Genel |
(atlarda, köpeklerde) kötü yetenek |
vice i.
|
|
75 |
Genel |
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse |
winner i.
|
|
76 |
Genel |
doğuştan gelen yetenek |
head i.
|
|
77 |
Genel |
yetenek geliştirme programı |
boot camp i.
|
|
78 |
Genel |
olağanüstü yetenek |
brilliance i.
|
|
79 |
Genel |
olağanüstü yetenek |
brilliancy i.
|
|
80 |
Genel |
başarı getiren yetenek |
mojo i.
|
|
81 |
Genel |
doğal yetenek |
bump i.
|
|
82 |
Genel |
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse |
buster i.
|
|
83 |
Genel |
allah vergisi yetenek |
clay i.
|
|
84 |
Genel |
şiirsel yetenek |
ideality i.
|
|
85 |
Genel |
aşırı yetenek |
overmerit i.
|
|
86 |
Genel |
doğal yetenek |
congruity [obsolete] i.
|
|
87 |
Genel |
doğuştan yetenek |
diathesis i.
|
|
88 |
Genel |
doğuştan gelen yetenek |
ingeny [obsolete] i.
|
|
89 |
Genel |
tanrı vergisi yetenek |
ingeny [obsolete] i.
|
|
90 |
Genel |
doğal yetenek |
ingine [scotland] i.
|
|
91 |
Genel |
gerçek yetenek |
true ability i.
|
|
92 |
Genel |
yeteneklilerle beceriksizleri ayıran temel yetenek testi |
pons asinorum i.
|
|
93 |
Genel |
doğuştan yetenek |
feel (for) i.
|
|
94 |
Genel |
(sanat eserinde) yetenek yansıması |
feel (for) i.
|
|
95 |
Genel |
esere yansıyan yetenek |
feel (for) i.
|
|
96 |
Genel |
amerika yetenek avı yarışması |
america's got talent i.
|
|
97 |
Genel |
yaratıcılık gerektiren yetenek |
fine art i.
|
|
98 |
Genel |
üstün yetenek |
first water i.
|
|
99 |
Genel |
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse |
outlier i.
|
|
100 |
Genel |
fiziksel yetenek |
physical ability i.
|
|
101 |
Genel |
yazınsal yetenek |
puissaunce i.
|
|
102 |
Genel |
alt yetenek |
subskill i.
|
|
103 |
Genel |
yetenek ile gelen başarı |
succèsdestime i.
|
|
104 |
Genel |
yetenek kazanmak |
gain the ability f.
|
|
105 |
Genel |
yetenek kazanmak |
obtain the ability f.
|
|
106 |
Genel |
yetenek kazanmak |
gain ability f.
|
|
107 |
Genel |
yetenek geliştirmek |
improve skill f.
|
|
108 |
Genel |
yetenek geliştirmek |
increase skill f.
|
|
109 |
Genel |
yetenek kazanmak |
acquire ability f.
|
|
110 |
Genel |
yetenek göstermek |
show ability f.
|
|
111 |
Genel |
yetenek göstermek |
demonstrate ability f.
|
|
112 |
Genel |
yetenek vermek |
dower f.
|
|
113 |
Genel |
yetenek kazandırmak |
predispose f.
|
|
114 |
Genel |
yetenek vermek |
bless f.
|
|
115 |
Genel |
yetenek sergilemek |
rock f.
|
|
116 |
Genel |
yetenek avcısı |
scout f.
|
|
117 |
Genel |
yetenek kazandıran |
rehabilitative s.
|
|
118 |
Genel |
üst düzeyde yetenek gerektiren |
testing s.
|
|
119 |
Genel |
yetenek verilebilir |
qualifiable s.
|
|
120 |
Genel |
istenen yetenek ve niteliklere sahip olmayan |
underendowed s.
|
|
121 |
Genel |
aşırı uçların ortasında olan (fiyat veya yetenek) |
midrange s.
|
|
122 |
Genel |
yetenek gerektiren |
subtitle s.
|
|
123 |
Genel |
yetenek gerektiren |
subtle s.
|
|
Konuşma Dili |
|
124 |
Konuşma Dili |
dünya çapında bir yetenek |
a global talent i.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
film yıldızları arayan yetenek avcısı |
a movie scout i.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
gelecek vadeden bir yetenek |
an aspiring talent i.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
gerçek bir yetenek |
a true talent i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
yetenek abidesi |
killer-diller i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
(spor) yetenek avcısı |
bird dog i.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
temel yetenek veya nitelikler |
right stuff i.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
matematiksel yetenek gerektiren zeka |
rocket science i.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
her kapıyı açan yetenek |
door opener i.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
yetenek düşmanı |
hopeless s.
|
|
Deyim |
|
134 |
Deyim |
özel yetenek |
calling card [us] i.
|
|
135 |
Deyim |
özel yetenek |
a calling card [us] i.
|
|
136 |
Deyim |
tanrı vergisi yetenek |
talent i.
|
|
137 |
Deyim |
tanrı vergisi yetenek |
gift i.
|
|
138 |
Deyim |
yetenek gösterisi |
a tour de force i.
|
|
139 |
Deyim |
farklı bir alanda yetenek |
a fine Italian hand i.
|
|
140 |
Deyim |
para kazandıracak/kişisel başarı sağlayacak yetenek, nitelik, beceri |
golden ticket i.
|
|
141 |
Deyim |
yetenek gerektiren iş |
brain surgery i.
|
|
142 |
Deyim |
yetenek işi |
fine art i.
|
|
143 |
Deyim |
(yetenek) (uzun süredir) kullanılmamak |
lie fallow f.
|
|
144 |
Deyim |
(yetenek vb) kanında olmak |
be in the blood f.
|
|
145 |
Deyim |
(yetenek) körelmek |
lie fallow f.
|
|
146 |
Deyim |
(yetenek vb) kanında olmak |
be in one's blood f.
|
|
147 |
Deyim |
az çabayla edinilen bir beceri/yetenek olmak |
come easily to (one) f.
|
|
148 |
Deyim |
yapması kolay gelen bir yetenek/şey olmak |
come easily to (one) f.
|
|
149 |
Deyim |
kolayca öğrenilen bir yetenek olmak |
come easily to (one) f.
|
|
150 |
Deyim |
(belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak |
have (got) it all over f.
|
|
151 |
Deyim |
(belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak |
have it all over (someone) f.
|
|
152 |
Deyim |
bir yetenek daha edinmek |
add another string to (one's) bow f.
|
|
153 |
Deyim |
masaya (bir yetenek/beceri) koymak |
bring (something) to the table f.
|
|
154 |
Deyim |
özel yetenek |
a fine Italian hand expr.
|
|
155 |
Deyim |
(birinin) kendi ilgi, yetenek, bilgi alanının içinde, (birinin) kendi alanında |
in (someone's) wheelhouse expr.
|
|
156 |
Deyim |
(birinin) kendi ilgi/yetenek alanının içinde |
in (one's) wheelhouse expr.
|
|
157 |
Deyim |
kendi ilgi, yetenek, bilgi alanının içinde |
in wheelhouse expr.
|
|
158 |
Deyim |
kendi ilgi/yetenek alanının içinde |
in wheelhouse expr.
|
|
Konuşma |
|
159 |
Konuşma |
bu ülkenin gördüğü en büyük yetenek |
the greatest talent this country's seen expr.
|
|
Ticaret/Ekonomi |
|
160 |
Ticaret/Ekonomi |
çok emek/çalışma/yetenek gerektiren iş/görev |
demanding assignment i.
|
|
161 |
Ticaret/Ekonomi |
çekirdek yetenek |
core competency i.
|
|
162 |
Ticaret/Ekonomi |
doğuştan sahip olunan yetenek ve beceriler |
inherent skill i.
|
|
163 |
Ticaret/Ekonomi |
evrensel yetenek |
global capability i.
|
|
164 |
Ticaret/Ekonomi |
temel yetenek tabanlı strateji |
core competency-based strategy i.
|
|
165 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek geliştirme |
developing talent i.
|
|
166 |
Ticaret/Ekonomi |
zihinsel yetenek |
cognitive skills i.
|
|
167 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek yönetimi |
talent management i.
|
|
168 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek testi |
aptitude test i.
|
|
169 |
Ticaret/Ekonomi |
yetenek esasına göre işe alma veya terfi sistemi |
promotion based on open competition i.
|
|
170 |
Ticaret/Ekonomi |
işletmelerde temel yetenek |
core competence f.
|
|
171 |
Ticaret/Ekonomi |
işletmelerde temel yetenek |
core competency f.
|
|
172 |
Ticaret/Ekonomi |
idari yetenek |
managerial skill f.
|
|
Siyasal |
|
173 |
Siyasal |
ab yetenek geliştirme mekanizması |
eu capability development mechanism i.
|
|
Sanayi |
|
174 |
Sanayi |
birden fazla alanda yetenek sergilemek |
multiskill f.
|
|
Medya |
|
175 |
Medya |
yetenek sizsiniz türkiye |
turkey's got talent i.
|
|
Teknik |
|
176 |
Teknik |
yetenek onayı |
capability approval i.
|
|
Bilgisayar |
|
177 |
Bilgisayar |
(bilgisayar oyunlarında) kullanılan bir yetenek, eşyanın tekrar kullanılabilmesi için beklenecek minimum süre |
cool down i.
|
|
Telekom |
|
178 |
Telekom |
şebekeyle sınırlı yetenek |
the network limited capacity i.
|
|
179 |
Telekom |
taşıyıcı yetenek bilgisi |
bearer capability information i.
|
|
Tekstil |
|
180 |
Tekstil |
acemilerin yetenek sergilemek için işledikleri nakış |
sampler i.
|
|
Havacılık |
|
181 |
Havacılık |
yetenek testleri |
ability tests i.
|
|
Medikal |
|
182 |
Medikal |
görsel uzamsal yetenek |
spatial visualization ability i.
|
|
183 |
Medikal |
görsel uzamsal yetenek |
visual spatial ability i.
|
|
184 |
Medikal |
histamlnopeksik yetenek |
histaminopexyc ability i.
|
|
Psikoloji |
|
185 |
Psikoloji |
akademik yetenek |
academic aptitude i.
|
|
186 |
Psikoloji |
genel yetenek |
general aptitude i.
|
|
187 |
Psikoloji |
görsel uzaysal yetenek |
visual spatial ability i.
|
|
188 |
Psikoloji |
görsel uzaysal yetenek |
spatial visualization ability i.
|
|
189 |
Psikoloji |
mesleki yetenek |
vocational aptitude i.
|
|
190 |
Psikoloji |
yetenek-yöntem etkileşimi |
aptitude treatment interaction i.
|
|
191 |
Psikoloji |
yetenek, zeka, kişilik gibi özellikleri ölçmek için kullanılan bir dizi test |
battery i.
|
|
192 |
Psikoloji |
kişinin duyarlılık, hafıza, zeka, yetenek, kişilik gibi özelliklerini ölçmek için uygulanan standart prosedür |
mental testing i.
|
|
Fizyoloji |
|
193 |
Fizyoloji |
vücut fizyolojisi veya nörolojisinin bir yetenek veya bozukluğu belirleyen bölümü |
wiring i.
|
|
194 |
Fizyoloji |
vücut fizyolojisi veya nörolojisinin bir yetenek veya bozukluğu kontrol eden bölümü |
wiring i.
|
|
Patoloji |
|
195 |
Patoloji |
bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk |
savant syndrome i.
|
|
Optik |
|
196 |
Optik |
görsel yetenek |
visual modality i.
|
|
Sosyal Bilimler |
|
197 |
Sosyal Bilimler |
kişi yetenek olgunluk modeli |
people capability maturity model i.
|
|
Eğitim |
|
198 |
Eğitim |
eğitim yetenek testi |
scholastic aptitude test i.
|
|
199 |
Eğitim |
yetenek testi |
aptitude test i.
|
|
200 |
Eğitim |
ulusal müfredatta bir öğrencinin elde etmesi beklenen genel yetenek seviyesi |
attainment target [brit] i.
|
|
201 |
Eğitim |
özel yetenek gerektirenler haricinde aynı sınıftaki öğrencilerin tüm derslerin eğitimini aldıkları sınıf |
home room i.
|
|
202 |
Eğitim |
diğer insanları taklit ederek yeni yetenek öğrenme |
modeling i.
|
|
203 |
Eğitim |
ayrıcalı yetenek testi |
dat (differential aptitude test) kısalt.
|
|
Dilbilim |
|
204 |
Dilbilim |
akademik yetenek sınavı |
scholastic aptitude test i.
|
|
205 |
Dilbilim |
çağdaş dil yetenek sınavı |
modern language aptitude test i.
|
|
Dini |
|
206 |
Dini |
psişik yetenek |
siddhi i.
|
|
Askeri |
|
207 |
Askeri |
ağ destekli yetenek |
network enabled capability i.
|
|
208 |
Askeri |
harekat yetenek hedefi |
outline staff target i.
|
|
209 |
Askeri |
mekanik yetenek testi |
mechanical aptitude test i.
|
|
210 |
Askeri |
üst yetenek seviyesine hazırlama eğitimi |
train up training i.
|
|
211 |
Askeri |
yetenek paketi |
capability package i.
|
|
212 |
Askeri |
yetenek tespit testi |
skill qualification test i.
|
|
213 |
Askeri |
yetenek tespit testi kontrol camı |
skill qualification test window i.
|
|
214 |
Askeri |
yetenek testi |
aptitude test i.
|
|
Spor |
|
215 |
Spor |
atletik yetenek |
athletic ability i.
|
|
216 |
Spor |
atletik yetenek |
athletic ability i.
|
|
217 |
Spor |
sportif yetenek |
sports ability i.
|
|
218 |
Spor |
sportif yetenek |
athletic ability i.
|
|
219 |
Spor |
yetenek avcılığı yapmak |
scout f.
|
|
Müzik |
|
220 |
Müzik |
yetenek sergilemek için kullanılan pasaj |
vehicle i.
|
|
Sinema |
|
221 |
Sinema |
yetenek avcısı |
spotter i.
|
|
Kısaltma |
|
222 |
Kısaltma |
ulusal müfredatta bir öğrencinin elde etmesi beklenen genel yetenek seviyesi |
at (attainment target) i.
|
|
Eski Kullanım |
|
223 |
Eski Kullanım |
özel yetenek |
verve i.
|
|
Argo |
|
224 |
Argo |
bilgi/yetenek |
game (rap slang) i.
|
|
225 |
Argo |
sıra dışı yetenek |
game i.
|
|
226 |
Argo |
olağanüstü yetenek |
game i.
|
|
227 |
Argo |
büyük bir yetenek ile ortaya koyan |
hot s.
|
|