yetenek - Türkçe İngilizce Sözlük

yetenek

"yetenek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
Yaygın Kullanım
yetenek ability i.
Mr Patten's intervention was very intelligent and demonstrated his ability and knowledge.
Bay Patten'in müdahalesi çok zekiceydi ve yeteneğini ve bilgisini ortaya koydu.

More Sentences
yetenek talent i.
He is the best composer of this era, not only due to his talent but also his diligence.
O, sadece yeteneğiyle değil çalışkanlığıyla da bu çağın en iyi bestecisi.

More Sentences
yetenek capability i.
Coding an entire program is beyond my capabilities.
Bütün bir programı kodlamak benim yeteneklerimin ötesinde.

More Sentences
Genel
yetenek touch i.
I see you haven't lost your touch.
Görüyorum ki yeteneğinizi kaybetmemişsiniz.

More Sentences
yetenek ability i.
During the decisive moments in Lithuanian history, our nation has been helped by its ability to mobilise itself.
Litvanya tarihinin belirleyici anlarında, ulusumuza kendi kendini harekete geçirme yeteneği yardımcı olmuştur.

More Sentences
yetenek facility i.
She has a surprising facility for winter sports.
Kadının kış sporları konusunda şaşırtıcı bir yeteneği var.

More Sentences
yetenek talent i.
There was a lot of talent at the party at the local club.
Yerel kulüpteki partide çok sayıda yetenek vardı.

More Sentences
yetenek knack i.
Tom has a knack for math.
Tom'un matematikte yeteneği var.

More Sentences
yetenek flair i.
We need flair like this, and we need willingness from within.
Bunun gibi yeteneklere ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var.

More Sentences
yetenek gift i.
She has a natural gift for singing.
Şarkı söylemeye doğuştan yeteneği var.

More Sentences
yetenek faculty i.
Ruby's faculty for athletics got her a scholarship.
Ruby'nin atletizme olan yeteneği ona burs kazandırdı.

More Sentences
yetenek capacity i.
He has no capacity to be a teacher.
O bir öğretmen olma yeteneğine sahip değil.

More Sentences
yetenek power i.
There is nothing wrong with the Turkish people's power of perception.
Türk toplumunun algılama yeteneği bozuk değildir.

More Sentences
yetenek skill i.
It is extremely important that the Security Council members use all their skill to achieve unanimity.
Güvenlik Konseyi üyelerinin oybirliği sağlamak için tüm yeteneklerini kullanmaları son derece önemlidir.

More Sentences
yetenek industry i.
The platform also includes an industry enablement platform that integrates these capabilities.
Platform ayrıca bu yetenekleri bütünleştiren bir sektörel etkinleştirme platformu da içeriyor.

More Sentences
yetenek range i.
Arya got the designer's award for her outstanding range.
Arya, olağanüstü yetenekleriyle tasarımcı ödülünü kazandı.

More Sentences
Ticaret/Ekonomi
yetenek aptitude i.
He has a remarkable aptitude for music.
Müzik için dikkate değer bir yeteneği var.

More Sentences
yetenek ability i.
It depends on a great deal, on information, on presentation, on our ability to give convincing answers.
Bu çok şeye, bilgiye, sunuma ve ikna edici cevaplar verme yeteneğimize bağlıdır.

More Sentences
Teknik
yetenek skill i.
The accession of the candidate countries with their strong skills base will offer the Union enormous opportunities.
Güçlü yetenek altyapısına sahip aday ülkelerin katılımı Birliğe muazzam fırsatlar sunacaktır.

More Sentences
Psikoloji
yetenek aptitude i.
He has an aptitude for painting.
Resim yapmak için bir yeteneği var.

More Sentences
Dilbilim
yetenek aptitude i.
He has a remarkable aptitude for music.
Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.

More Sentences
Genel
yetenek qualification i.
yetenek vocation i.
yetenek prerogative i.
yetenek disposition i.
yetenek instinct i.
yetenek aptness i.
yetenek resource i.
yetenek quality i.
yetenek dexterity i.
yetenek dowry i.
yetenek parts i.
yetenek genius i.
yetenek fitness i.
yetenek bent i.
yetenek turn i.
yetenek calibre i.
yetenek timber i.
yetenek efficiency i.
yetenek artistry i.
yetenek caliber i.
yetenek accomplishment i.
yetenek dower i.
yetenek dowery i.
yetenek hand i.
yetenek acumen i.
yetenek adequacy i.
yetenek competency i.
yetenek competence i.
yetenek endowment i.
yetenek craft i.
yetenek class i.
yetenek inclining i.
yetenek ingenium i.
yetenek ingenuity [obsolete] i.
yetenek ingine [scotland] i.
yetenek inclination i.
Ticaret/Ekonomi
yetenek power i.
yetenek merit i.
yetenek capacity i.
yetenek competence i.
Siyasal
yetenek power i.
Argo
yetenek one's strong suit i.

"yetenek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 227 sonuç

Türkçe İngilizce
Genel
yetenek avcısı scout i.
Davis caught the attention of NBA scouts.
Davis, NBA'in yetenek avcılarının dikkatini çekti.

More Sentences
doğuştan yetenek gift i.
You have a gift for music.
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

More Sentences
üstün yetenek genius i.
Tolkien is a writer of genius.
Tolkien üstün yetenekli bir yazardır.

More Sentences
doğal yetenek talent i.
Talent brings ability, but working hard is the key to achievement.
Doğal yetenek beceriyi getirir, ancak başarının anahtarı çok çalışmaktır.

More Sentences
doğal yetenek natural talent i.
Everyone has natural talents.
Herkesin doğal yetenekleri var.

More Sentences
gizli yetenek hidden talent i.
You have hidden talents.
Gizli yeteneklerin var.

More Sentences
yetenek yarışması talent show i.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
Amatör şarkıcı, yetenek yarışmasında kolaylıkla birinci oldu.

More Sentences
yetenek avcısı headhunter i.
The headhunter specialized in finding skilled professionals.
Yetenek avcısı, yetenekli profesyoneller bulma konusunda uzmanlaşmıştı.

More Sentences
psişik yetenek psychic ability i.
Tom has psychic abilities.
Tom'un psişik yetenekleri var.

More Sentences
yetenek bahşetmek endow f.
She is endowed with a special talent.
Ona özel bir yetenek bahşedilmiş.

More Sentences
(bilgi, yetenek vb.) tazelemek refurbish f.
He refurbished his skills by taking a training course.
Bir eğitim kursuna katılarak becerilerini tazeledi.

More Sentences
Psikoloji
psişik yetenek psychic ability i.
Layla believed that she had psychic abilities.
Layla psişik yetenekleri olduğuna inanıyordu.

More Sentences
Dilbilim
yetenek sınavı aptitude test i.
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
Sonunda yüksek yönetim çalışmaları için yetenek sınavını geçtim.

More Sentences
Genel
doğuştan yetenek apanage i.
yetenek öğretici skill trainer i.
özel yetenek flair i.
allah vergisi yetenek native ability i.
genel yetenek general ability i.
zihinsel yetenek intellectuality i.
yetenek eksiği skill gap i.
yetenek testi ability testing i.
yetenek problemi ability problem i.
doğuştan gelen özel yetenek endowment i.
yetenek açığı skill gap i.
yetenek avcısı talent scout i.
yetenek testi ability test i.
gelişmiş yetenek advanced skill i.
yetenek gösterisi tour de force i.
üstün yetenek superior ability i.
yetenek denemesi workout i.
yetenek isteyen iş vocation i.
doğal yetenek flair i.
doğal yetenek natural ability i.
görsel yetenek visual faculty i.
görsel yetenek visual skill i.
bulunmaz yetenek scarce skill i.
yetenek analizi skill analysis i.
yetenek yönetimi talent management i.
doğuştan yetenek inherent ability i.
doğuştan yetenek aptitude i.
organizasyonel yetenek organisational ability i.
organizasyonel yetenek organizational ability i.
gizli yetenek secret talent i.
yetenek/kabiliyet gösterisi talent show i.
nadir bir yetenek a rare gift i.
dünya çapında yetenek world class skill i.
hatırı sayılır yetenek considerable talent i.
doğuştan yetenek inborn talent i.
doğal yetenek natural skill i.
nadir bir yetenek a rare talent i.
nadir bulunan bir yetenek a rare talent i.
derinlemesine yetenek sistemi in depth skill system i.
doğuştan yetenek appanage i.
özel yetenek sınavı special talent exam i.
yetenek ve deneyim expertise i.
yetenek israfı waste of talent i.
yetenek açığı skill deficit i.
yetenek kazandırma skill-building i.
özel yetenek sınavı special talent test i.
özel yetenek sınavı special talent examination i.
yetenek kazanımı talent acquisition i.
yetenek eksikliği lack/shortage of ski̇ll i.
yetenek günü talent day i.
özel yetenek special ability i.
doğal yetenek native ability i.
yetenek yarışması talent contest i.
yetenek yarışması talent competition i.
allah vergisi yetenek raw talent i.
doğuştan yetenek raw talent i.
(sanatta) üstün yetenek authority i.
doğuştan gelen yetenek endowments i.
allah vergisi yetenek endowments i.
(güzel sanatlarda) yetenek virtuosity i.
(atlarda, köpeklerde) kötü yetenek vice i.
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse winner i.
doğuştan gelen yetenek head i.
yetenek geliştirme programı boot camp i.
olağanüstü yetenek brilliance i.
olağanüstü yetenek brilliancy i.
başarı getiren yetenek mojo i.
doğal yetenek bump i.
(cüsse, enerji veya yetenek bakımından) olağanüstü kimse buster i.
allah vergisi yetenek clay i.
şiirsel yetenek ideality i.
aşırı yetenek overmerit i.
doğal yetenek congruity [obsolete] i.
doğuştan yetenek diathesis i.
doğuştan gelen yetenek ingeny [obsolete] i.
tanrı vergisi yetenek ingeny [obsolete] i.
doğal yetenek ingine [scotland] i.
gerçek yetenek true ability i.
yeteneklilerle beceriksizleri ayıran temel yetenek testi pons asinorum i.
doğuştan yetenek feel (for) i.
(sanat eserinde) yetenek yansıması feel (for) i.
esere yansıyan yetenek feel (for) i.
amerika yetenek avı yarışması america's got talent i.
yaratıcılık gerektiren yetenek fine art i.
üstün yetenek first water i.
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse outlier i.
fiziksel yetenek physical ability i.
yazınsal yetenek puissaunce i.
alt yetenek subskill i.
yetenek ile gelen başarı succèsdestime i.
yetenek kazanmak gain the ability f.
yetenek kazanmak obtain the ability f.
yetenek kazanmak gain ability f.
yetenek geliştirmek improve skill f.
yetenek geliştirmek increase skill f.
yetenek kazanmak acquire ability f.
yetenek göstermek show ability f.
yetenek göstermek demonstrate ability f.
yetenek vermek dower f.
yetenek kazandırmak predispose f.
yetenek vermek bless f.
yetenek sergilemek rock f.
yetenek avcısı scout f.
yetenek kazandıran rehabilitative s.
üst düzeyde yetenek gerektiren testing s.
yetenek verilebilir qualifiable s.
istenen yetenek ve niteliklere sahip olmayan underendowed s.
aşırı uçların ortasında olan (fiyat veya yetenek) midrange s.
yetenek gerektiren subtitle s.
yetenek gerektiren subtle s.
Konuşma Dili
dünya çapında bir yetenek a global talent i.
film yıldızları arayan yetenek avcısı a movie scout i.
gelecek vadeden bir yetenek an aspiring talent i.
gerçek bir yetenek a true talent i.
yetenek abidesi killer-diller i.
(spor) yetenek avcısı bird dog i.
temel yetenek veya nitelikler right stuff i.
matematiksel yetenek gerektiren zeka rocket science i.
her kapıyı açan yetenek door opener i.
yetenek düşmanı hopeless s.
Deyim
özel yetenek calling card [us] i.
özel yetenek a calling card [us] i.
tanrı vergisi yetenek talent i.
tanrı vergisi yetenek gift i.
yetenek gösterisi a tour de force i.
farklı bir alanda yetenek a fine Italian hand i.
para kazandıracak/kişisel başarı sağlayacak yetenek, nitelik, beceri golden ticket i.
yetenek gerektiren iş brain surgery i.
yetenek işi fine art i.
(yetenek) (uzun süredir) kullanılmamak lie fallow f.
(yetenek vb) kanında olmak be in the blood f.
(yetenek) körelmek lie fallow f.
(yetenek vb) kanında olmak be in one's blood f.
az çabayla edinilen bir beceri/yetenek olmak come easily to (one) f.
yapması kolay gelen bir yetenek/şey olmak come easily to (one) f.
kolayca öğrenilen bir yetenek olmak come easily to (one) f.
(belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak have (got) it all over f.
(belli bir yetenek ya da bir alanda) birine açık ara fark atmak have it all over (someone) f.
bir yetenek daha edinmek add another string to (one's) bow f.
masaya (bir yetenek/beceri) koymak bring (something) to the table f.
özel yetenek a fine Italian hand expr.
(birinin) kendi ilgi, yetenek, bilgi alanının içinde, (birinin) kendi alanında in (someone's) wheelhouse expr.
(birinin) kendi ilgi/yetenek alanının içinde in (one's) wheelhouse expr.
kendi ilgi, yetenek, bilgi alanının içinde in wheelhouse expr.
kendi ilgi/yetenek alanının içinde in wheelhouse expr.
Konuşma
bu ülkenin gördüğü en büyük yetenek the greatest talent this country's seen expr.
Ticaret/Ekonomi
çok emek/çalışma/yetenek gerektiren iş/görev demanding assignment i.
çekirdek yetenek core competency i.
doğuştan sahip olunan yetenek ve beceriler inherent skill i.
evrensel yetenek global capability i.
temel yetenek tabanlı strateji core competency-based strategy i.
yetenek geliştirme developing talent i.
zihinsel yetenek cognitive skills i.
yetenek yönetimi talent management i.
yetenek testi aptitude test i.
yetenek esasına göre işe alma veya terfi sistemi promotion based on open competition i.
işletmelerde temel yetenek core competence f.
işletmelerde temel yetenek core competency f.
idari yetenek managerial skill f.
Siyasal
ab yetenek geliştirme mekanizması eu capability development mechanism i.
Sanayi
birden fazla alanda yetenek sergilemek multiskill f.
Medya
yetenek sizsiniz türkiye turkey's got talent i.
Teknik
yetenek onayı capability approval i.
Bilgisayar
(bilgisayar oyunlarında) kullanılan bir yetenek, eşyanın tekrar kullanılabilmesi için beklenecek minimum süre cool down i.
Telekom
şebekeyle sınırlı yetenek the network limited capacity i.
taşıyıcı yetenek bilgisi bearer capability information i.
Tekstil
acemilerin yetenek sergilemek için işledikleri nakış sampler i.
Havacılık
yetenek testleri ability tests i.
Medikal
görsel uzamsal yetenek spatial visualization ability i.
görsel uzamsal yetenek visual spatial ability i.
histamlnopeksik yetenek histaminopexyc ability i.
Psikoloji
akademik yetenek academic aptitude i.
genel yetenek general aptitude i.
görsel uzaysal yetenek visual spatial ability i.
görsel uzaysal yetenek spatial visualization ability i.
mesleki yetenek vocational aptitude i.
yetenek-yöntem etkileşimi aptitude treatment interaction i.
yetenek, zeka, kişilik gibi özellikleri ölçmek için kullanılan bir dizi test battery i.
kişinin duyarlılık, hafıza, zeka, yetenek, kişilik gibi özelliklerini ölçmek için uygulanan standart prosedür mental testing i.
Fizyoloji
vücut fizyolojisi veya nörolojisinin bir yetenek veya bozukluğu belirleyen bölümü wiring i.
vücut fizyolojisi veya nörolojisinin bir yetenek veya bozukluğu kontrol eden bölümü wiring i.
Patoloji
bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk savant syndrome i.
Optik
görsel yetenek visual modality i.
Sosyal Bilimler
kişi yetenek olgunluk modeli people capability maturity model i.
Eğitim
eğitim yetenek testi scholastic aptitude test i.
yetenek testi aptitude test i.
ulusal müfredatta bir öğrencinin elde etmesi beklenen genel yetenek seviyesi attainment target [brit] i.
özel yetenek gerektirenler haricinde aynı sınıftaki öğrencilerin tüm derslerin eğitimini aldıkları sınıf home room i.
diğer insanları taklit ederek yeni yetenek öğrenme modeling i.
ayrıcalı yetenek testi dat (differential aptitude test) kısalt.
Dilbilim
akademik yetenek sınavı scholastic aptitude test i.
çağdaş dil yetenek sınavı modern language aptitude test i.
Dini
psişik yetenek siddhi i.
Askeri
ağ destekli yetenek network enabled capability i.
harekat yetenek hedefi outline staff target i.
mekanik yetenek testi mechanical aptitude test i.
üst yetenek seviyesine hazırlama eğitimi train up training i.
yetenek paketi capability package i.
yetenek tespit testi skill qualification test i.
yetenek tespit testi kontrol camı skill qualification test window i.
yetenek testi aptitude test i.
Spor
atletik yetenek athletic ability i.
atletik yetenek athletic ability i.
sportif yetenek sports ability i.
sportif yetenek athletic ability i.
yetenek avcılığı yapmak scout f.
Müzik
yetenek sergilemek için kullanılan pasaj vehicle i.
Sinema
yetenek avcısı spotter i.
Kısaltma
ulusal müfredatta bir öğrencinin elde etmesi beklenen genel yetenek seviyesi at (attainment target) i.
Eski Kullanım
özel yetenek verve i.
Argo
bilgi/yetenek game (rap slang) i.
sıra dışı yetenek game i.
olağanüstü yetenek game i.
büyük bir yetenek ile ortaya koyan hot s.