diğer - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

diğer



Bedeutungen von dem Begriff "diğer" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
diğer other pron.
General
diğer different adj.
diğer other adj.
diğer alternative adj.
diğer that adj.
diğer paraphernal adj.
diğer forth adv.
diğer another pron.
diğer outher conj.
diğer hetero pref.
Colloquial
diğer t'other adj.
Technical
diğer alternative n.
Computer
diğer others n.
diğer special adj.
diğer alternate adj.
diğer miscellaneous adj.
diğer more expr.
diğer misc abrev.
Archaic
diğer tother adj.
diğer elles adv.

Bedeutungen, die der Begriff "diğer" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tüm diğer every other adj.
General
henüz kullanılmayanbilet ve diğer dokümanlar stock n.
hristiyanlık ve diğer dinler christianity and other religions n.
kent veya kasabalarda genelevler veya seks endüstrisinin diğer kollarının bulunduğu kesim red light district n.
bir tondan diğer bir tona geçme gradation n.
bir ucu düz diğer ucu konveks bumerang kylie n.
günce ve diğer yazıları papers n.
bir maddenin yıkama yoluyla diğer maddeden ayrılması elution n.
diğer araçlar other means n.
otomobille gezen kimselere yakıt ve diğer hizmetleri sunan işletme service station n.
kereste ve diğer yüzer malzemelerden yapılma düz ve yüzer su taşıtı raft n.
dokümanlar üzerine acente adı ve diğer ayrıntıları basan makine validator n.
tek bir merkeze yoğunlaşıp diğer yönleri yok sayma centration n.
diğer isimler aliases n.
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi repatriation n.
bir banka tarafından diğer bir banka üzerine çekilen poliçe bank bill n.
trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç tail gater n.
diğer gezegenlerde yaşam life on other planets n.
bir seyahatin bir ayağıyla diğer bir ayağı arasındaki bekleme veya dinlenme süresi layover n.
key west'in diğer adı conch republic n.
şehrin dışında diğer evlerden uzakta olan mesken private house n.
bir diğer tarafa çevirme sluing n.
diğer taraf other side n.
diğer taraf other party n.
diğer taraf (kaset, demir para) flipside n.
diğer taraf (kaset, demir para) flip side n.
diğer bir nokta another point n.
diğer bir nokta another issue n.
diğer ad alias n.
diğer krediler miscellaneous loans n.
diğer giderler miscellaneous expenses n.
büyük kiliselerin binanın diğer kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı (mimari) nave n.
diğer devletlere düşmanlık incivism n.
diğer taraf (sözleşme) another party n.
denklemin diğer tarafına geçirme transposition n.
dünyanın diğer ucu far end of the world n.
dünyanın diğer ucu the other end of world n.
diğer yarısı other half n.
diğer yorumlar other comments n.
diğer insanlarla yaşanan iletişim sorunu social problem n.
madalyonun diğer yüzü the other side of the medallion n.
oyuncuların diğer oyunculardan daha yükseğe zıplamaya çalışıtıkları bir tür çocuk oyunu leap-frog n.
telefonun diğer ucundaki ses the voice on the other side of the line n.
diğer ülkeler other countries n.
telefonun diğer ucundaki ses the voice on the end of the line n.
dünyanın diğer ucu other corner of the world n.
bir buluşun diğer mucidi co-inventor n.
dünyanın diğer ucu the other end of the world n.
diğer problemler other problems n.
duvarın diğer tarafı other side of that wall n.
diğer soru another question n.
zor uçuş koşullarında pilotu destekleyen bir diğer pilot wingmate n.
diğer hususlar other issues n.
diğer sayılar other issues n.
diğer özellikler other features n.
diğer anlam connotation n.
sunulan diğer imkanlar other things on offer n.
diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma altruism n.
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis office cubicle n.
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis cubicle desk n.
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis cubicle workstation n.
diğer bölümlerden ayrılmış küçük bölme/ofis cubicle n.
bisiklet sürücüsünün diğer araçların tamponuna asılarak gitmesi urban surfing n.
bisiklet sürücüsünün diğer araçların tamponuna asılarak gitmesi car surfing n.
dünyadaki diğer ülkeler other countries in the world n.
aracın diğer sürücülerin hatalarına karşı tedbirli kullanılması defensive driving n.
şövalye eğitiminde kullanılan bir tarafında düz bir tahta diğer tarafında kum torbası bulunan direk quintain n.
diğer alanlar other areas n.
diğer detaylar other details n.
beyazların diğer ırklardan daha üstün olduğunu ve toplumu yöntenen kesim olması gerektiğini savunan ırkçı düşünce white supremacy n.
beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğuna inanan kimse white supremacist n.
her katmanın diğer katmanlardan bağımsız olduğu organizasyon stratarchy n.
diğer alışkanlıklar other habits n.
kırık veya diğer dişlerle aynı hizada olmayan diş snaggletooth n.
tiyatro sahnesinin bir tarafından diğer tarafına uzanan küçük podyum passerelle n.
yüzün bir kısmının bir duyguyu ifade ederken diğer kısmının başka bir duyguyu ifade etmesi affect blend n.
diğer kuşları tuzağa düşürmek için eğitilmiş kuş call bird n.
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı can opener n.
işverenin bulundurduğu çalışana ait sigorta ve diğer evraklar cards n.
diğer kardeşlerinden uzun yıllar sonra doğmuş çocuk laat lammetjie [south african] n.
antik roma takviminde, her ayın ortasından önceki (kendisi de dahil olmak üzere) dokuzuncu gün (mart, mayıs, temmuz veya ekim ayının yedinci, diğer ayların ise beşinci gününe tekabül eder) nones n.
bir evi yol ve diğer binalardan ayırmak için önüne çekilen çim ekilmiş şerit alan nature strip n.
diğer bölgeler nethermore n.
diğer işçilere el emeği ile yardım eden nispeten vasıfsız işçi tenter [brit] n.
şehirde rıhtım, ofis ve diğer binaların bulunduğu bölge the docks n.
diğer ucuna the other n.
giyinme odasında kullanılan toprak, cam ve diğer malzemelerden imal edilmiş araçlar toilet service n.
bir ayağın parmakları diğer ayağın topuğuna vurarak yapılan dans hareketi toe-and-heel click n.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun tom tiddler's ground n.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun tommy tiddler's ground n.
kız izci birliğine yardım ve danışmanlık etmek üzere kurulmuş bir grup ebeveyn ve diğer ilgili yetişkinlerden oluşan komite troop committee n.
pokerde diğer oyuncular niyetlerini açıkladıktan sonra edinilen bahis yapma ayrıcalığı edge n.
bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara a means of identification n.
bir şeyin görünen yüzünden daha az makbul olan diğer yüzü underside n.
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) skyhook n.
sürekli diğer insanları güç duruma düşüren veya utandıran kimse enfant terrible n.
şarabın rengi ve diğer özelliklerinden yapılan kehanet enomancy n.
bir tarafın diğer tarafa göre üstünlüğü balance n.
diğer parçaların üzerine monte edildiği parça base n.
avustralya'ya özgü bir tarafı düz diğer tarafı oyuk bumerang kiley n.
çocukların sırayla önünde durdukları tepeyi diğer çocukları ittirerek koruduğu bir oyun king of the castle n.
yazlık veya diğer tatil yerlerinde bulunan lunapark kursaal n.
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang kyley n.
avustralya menşeli, bir tarafı düz diğer tarafı konveks bir bumerang kiley n.
modern cadılık inancında ve diğer birtakım dinlerde kişisel dönüşüme veya dışsal değişime sebep olduğu düşünülen faaliyet magick n.
aynı sınıftan diğer değerlerle kıyaslanabilmesi için bir değere verilen sayı magnitude n.
bir postaneden diğerine kamusal yetki ile taşınan mektup veya diğer postaları içeren çanta mail n.
klarnette ve diğer üflemeli çalgılarda ağızlığın takıldığı parça birn n.
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde matter n.
polinezyalılarca ibadet, kurban etme veya diğer törenler için kullanılan etrafı çevrili tapınak alanı marai n.
balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne marine museum n.
(çatışan iki toplum) diğer tarafı suçlayıp geçmişteki olaylara atıfta bulunma whataboutery n.
diğer yerlerden biri whitby n.
insan ve diğer memelilerde görülen, kemiklerin birbiriyle kaynaşık olduğu üst çene maxillae n.
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
göz merceği, objektif ve diğer çıkarılabilir optik parçaların dışında kalan gereç microscope stand n.
bir tarafında oyuncunun portre fotoğrafı, diğer tarafında ise bilgilerinin bulunduğu tek sayfalık özgeçmiş headshot n.
(hanedan armalarında) iki kolu üst taraftan diğer ikisi de alt taraftan kıvrılan motif millrind n.
(hanedan armalarında) iki kolu üst taraftan diğer ikisi de alt taraftan kıvrılan motif millrynd n.
türündeki diğer örneklere göre küçük olan mini n.
bir ayaktan diğer ayağa sekme bound n.
adımların diğer hareketlerden daha önemli olduğu dans hoofing n.
(nesnenin veya argümanın) diğer tarafı renverse n.
madalyonun diğer yüzü renverse n.
diğer insanlara üstünlüğünü hissettirme becerisi lifemanship n.
(eskiden) bağlı bulunduğu şirketin üniformasını giyme ve diğer imtiyazlardan yararlanma hakkına sahip olan özgür erkek liveryman n.
takana iyi şans, diğer insanlara kötü şans getirdiğine inanılan bir tılsım gris-gris n.
vernik yapımında zamkı eritip diğer malzemelerle karıştırmak için kullanılan alet gum pot n.
diğer insanlara fiziksel zarar veren çete hit squad n.
bir veya daha fazla oyuncunun diğer oyuncuları öldürmekle görevli olduğu ve karşılığında geri kalan oyuncuların katilleri bulmaya çalıştığı oyun murder mystery n.
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu odd-man n.
kişinin diğer insanların gözündeki değeri opinion [obsolete] n.
(kişinin) diğer kurumdaki mevkidaşı oppo n.
plağın diğer tarafı overside n.
(diğer konuşmacıları bastırarak) hep bir ağızdan konuşma overtalk n.
(açığı ile bir diğer çalışanın terfi edileceği) silahlı kuvvetler çalışanı running mate n.
kıvrımlı yüzeyin bir diğer yüzey ile birleşimi runout n.
bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmesi zero-sum game n.
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde impregnant n.
diğer herkesten üstün olan kimse olympian n.
istiridye ve diğer deniz ürünlerinin servis edildiği restoran oyster bay n.
(oyuncu, şarkıcı) bir kimsenin yerini dolduran diğer kimse double n.
(at) bacağını hareket halindeki diğer bacağına vurma cut n.
(diğer ulaşım imkanları bulunmadığı sırada) gezginler için eşya ve bagaj taşıyan adam packer n.
diğer bir amaca aykırı amaç cross-purpose n.
diğer dünyalar arasındaki dünya interworld n.
çeşitli oyunlarda diğer tüm oyunculara karşı oynayan oyuncu player n.
diğer tarafa dönme contraversion n.
bilimsel bir deneyde diğer koşulların karşılaştırılabileceği bir standart control condition n.
otomobil ve diğer motorlu taşıtlara benzin ve gaz satışı yapan istasyon filling station n.
raunttaki diğer atışların isabet ettiği alanların dışında kalan kısımdaki bir hedefi iyi vuran atış flyer n.
vasiyetname bırakmadan ölen kimsenin mülkünün oğulları ve diğer mirasçıları arasında eşit bölüşülmesi geleneği gavel n.
diğer kuşları kandırmak için kullanılan ayağından bağlı kuş perchant n.
bir değişkendeki değişimi diğer değişkenlerle karşılaştıran şema plot n.
bir şeyin diğer şeylere göre durumu schesis n.
bir bölgenin belirli bir yönden diğer bölgelere göre çekicilik durumu seat n.
saraydaki hain ve diğer suçluları tutuklamakla görevli silahlı kiracı sergeant n.
özel veya tamamlayıcı bir iletişim sisteminin kurulması için diğer kuvvetlerden yapılan personel ve ekipman temini signals support n.
genellikle lübnan, suriye, ırak, israil, ürdün, suudi arabistan ve arap yarımadası'nın diğer ülkeleri de dahil olmak üzere güneybatı asya ülkelerini kapsadığı düşünülen coğrafi bölge near east n.
oyuncuların üzüm veya diğer atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun snapdragon n.
bir diğer nesneyi geri doğru hareket ettiren alet pushback n.
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp squeeze n.
(avlanacak su samurunun diğer tarafa geçmemesi amacıyla) gölün sığ bölümüne dizilmiş insan sırası stickle n.
diğer karakterlerden görece büyük basılmış harf stickup n.
(golf) topun delik ve diğer bir topun arasına girerek engel oluşturması stimey n.
bir diğer enjeksiyon üzerine yapılan enjeksiyon superinjection n.
diğer gazeteleri atlatmak scoop v.
diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak put one's best foot forward v.
diğer tarafa yaslanmak bend over v.
köprünün diğer tarafında bulunmak transpontine v.
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) come through v.
diğer insanlarla çekişmek keep up with the joneses v.
diğer takımlara karşı yarışmak compete against other teams v.
dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek make a friend from the other side of the world v.
diğer insanları önemsemek care about other people v.
diğer yöne keskin bir dönüş yapmak angle v.
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek chain-smoke v.
ipte sallanan elma, vişne veya diğer yuvarlak meyveleri ısırmaya veya yakalamaya çalışmak bob at an apple v.
(yelkeni) bir taraftan diğer tarafa çevirmek jibe v.
bir halden diğer hale geçmek verge v.
(kauçuğu) diğer malzemelerle karıştırmadan önce, daha yumuşak ve biçimlenebilir hale getirmek için makinede işlemek masticate v.
kare dansında diğer dansçıya doğru eğilmek honor v.
siyasi bir kampanya için (diğer adaydan) daha fazla mali destek toplamak outraise v.
(alkolü) diğer amaçlar için kullanımını koruyarak içilmez hale getirmek denature v.
(internet oyunlarında) diğer oyunculardan oyundan keyif almasını engellemek için onları taciz etmek grief v.
diğer tarafa yaslamak overbend v.
diğer tarafa yaslanmak overbend v.
diğer tarafa yaslanmak overbow [obsolete] v.
diğer her şeyi bir kenara bırakıp aşırı konsantre olmak overfocus v.
(bilgisayar programı veya veri) diğer verileri depolayarak yok etmek overwrite v.
(yarışta) diğer rakipler ile arayı açmak pace v.
bir hecenin uzun, diğer dört hecenin uzun tutulduğu metrik ölçüde yazmak paean v.
(fotoğrafı mozaikteki diğer fotoğraflara uydurmak için) kenarını inceltmek featheredge v.
(stenografi işaretini) bir diğer işaretin içinden geçecek şekilde yazmak intersect v.
(döner diğer bir ürün ile) aynı hızda dönmek corotation v.
(cismi) diğer cisimlerle ilişkisine göre düzenlemek orientate v.
bir uçtan diğer uca geçmek school v.
bir uçtan diğer uca kadar sürmek school v.
(bir armayı) bir diğer armanın üzerine takmak surcharge v.
diğer tarafa binmek surmount v.
diğer tarafa yerleşmek surmount v.
diğer tarafa bindirmek surmount v.
diğer tarafa yerleştirmek surmount v.
diğer müzisyenlere uyum sağlamak symphonise [uk] v.
diğer müzisyenlere uyum sağlamak symphonize v.
(bir sitedeki içerikleri) bir diğer internet adresine eklemek syndicate v.
köprünün diğer tarafında transpontine adj.
diğer bir canlı içinde yaşayan endobiotic adj.
her diğer every other adj.
dağların diğer tarafından gelen transmontane adj.
diğer tarafa yaslanmış bent over adj.
bir uçtan diğer uca end-to-end adj.
şehri bir boydan diğer boya kesen crosstown adj.
çevresindeki diğer şeyler ve kişilerden yalıtılmış ve bunlarla uyumlu olmayan siloed adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relict adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relicted adj.
diğer faktörlerin etkisinde olmayan alone adj.
diğer surların konumlarını belirleyen magistral adj.
ahlaki uyum veya diğer edinimleri açığa çıkaran victorious adj.
diğer medeniyetlerden üstün high adj.
bir davaya veya fikre diğer kaygıları bir kenara itecek derecede saplantılı kimse monomaniacal adj.
diğer armaların üzerinde bulunup onları kısmen gizleyen (hanedan arması) overall adj.
sayfanın diğer tarafında olan overleaf adj.
yaprağın diğer tarafında olan overleaf adj.
(plak) diğer tarafında kaydedilen overside adj.
bir diğer şeklin içine çizilen veya yazılan inscriptible adj.
(mineral ve diğer kristalli maddeler) izoyapısal isotypic adj.
bir yüzü düz olup diğer yüzü konik olan plano-conical adj.
bir yanı düz, diğer yanı yuvarlak olan plano-orbicular adj.
diğer ulus veya devletlerle yürütülen foreign adj.
bir tarafı düz diğer tarafı yuvarlak olan semiround adj.
bir tarafı yuvarlak diğer tarafı düz olan semiterete adj.
türünün diğer örnekleriyle bağlantılı olmayan free-standing adj.
diğer ucuna göre gevşek kalmış (kağıt tomarı ucu) slack adj.
bir diğer some other adj.
(diğer harflere göre) daha büyük yazılan stickup adj.
(bitkinin bir bölümü) diğer organın üzerinde yer alan superior adj.
(bir nitelik) bir şeye ait diğer niteliklere bağlı olan supervenient adj.
bir güçlükten diğer bir güçlüğe from pillar to post adv.
diğer taraftan on the other part adv.
sayfanın diğer tarafı overleaf adv.
diğer ismiyle alias adv.
diğer taraftan otherwise adv.
diğer taraftan on the other hand adv.
diğer taraftan on the one hand adv.
diğer adıyla alias adv.
diğer yandan on the other hand adv.
diğer yandan on the other side adv.
diğer bir ifadeyle in other saying adv.
diğer bir yandan also adv.
diğer bir yandan on the other hand adv.
diğer taraftan conversely adv.
bir yandan ... diğer yandan on the one hand ... on the other hand adv.
diğer bir deyişle put it differently adv.
diğer taraftan beside adv.
diğer bir deyişle stated in other words adv.
tüm diğer zamanlar at all other times adv.
bütün diğer zamanlarda at all other times adv.
diğer bir taraftan on the other hand adv.
diğer durumlarda in other cases adv.
bazı diğer/başka durumlarda/vakalarda in some other cases adv.
bir yandan diğer yana from one side to the other other side adv.
bir taraftan diğer tarafa widthwise adv.
bir yandan diğer yana widthwise adv.
diğer tarafta on the other hand adv.
bir yandan ... diğer yandan on one hand ... on the other hand adv.
diğer açıdan from another point of view adv.
diğer açıdan on the other hand adv.
diğer açıdan from another perspective /angle/aspect adv.
diğer bir taraftan again adv.
diğer taraftan again adv.
diğer tarafta again adv.
diğer yandan again adv.
diğer açıdan again adv.
(bir şeyin) diğer yanında behind adv.
diğer taraftan on the contrary adv.
tüm çıkıntılar dahil olmak üzere bir uçtan diğer uca overall adv.
sayfanın diğer tarafında overpage adv.
plağın diğer tarafında overside adv.
diğer taraftan the other end of the scale adv.
diğer armaların üzerinde surtout adv.
diğer bir deyişle videlicet adv.
diğer herkes anyone else pron.
diğer her şey everything else pron.
diğer herkes everyone else pron.
(sirk çalışanları ile izleyiciler arasında çıkan kavgada) diğer sirk çalışanlarını kavgaya çağırmak için sirk görevlilerin söylediği söz hey rube interj.
fransızca ve diğer roman dillerinden aktarma sözcüklerde görülen bir son ek -oon suf.
Phrasals
(arabayla) bir uçtan diğer uca geçmek drive across v.
diğer aşamaya geçmek go through v.
(bir noktadan diğer noktaya) yayılmak extend (from something) (to something) v.
(bir noktadan diğer noktaya) kadar uzanmak extend (from something) (to something) v.
(bir noktadan diğer noktaya ) kadar dağılmak extend (from something) (to something) v.
(bir noktadan diğer noktaya) sirayet etmek extend (from something) (to something) v.
(bir noktadan diğer noktaya) bulaşmak extend (from something) (to something) v.
(bir noktadan diğer noktaya) saçılmak extend (from something) (to something) v.
amerikan futbolunda diğer hücum oyuncuları ileri giderken bir hücum oyuncusunun geri gitmesi fade back v.
birlikte uçtuğu diğer uçaklardan ayrılıp inmek veya dalış yapmak peel off v.
bir görüntüyü yavaş yavaş kaybederek diğer görüntüye geçmek (film, tv video, kitap kurgusunda) dissolve into (something) v.
diğer aşamaya geçmek go through v.
diğer aşamadan devam etmek go through v.
bir şeyin sesini diğer seslere göre ayarlamak/yükseltmek mix up v.
üzerinden diğer tarafa geçmek slip over v.
riski azaltmak için bahsin bir kısmını veya tamamını diğer bahisçilerde de oynamak lay off v.
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak agree (with something) (in something) v.
diğer dil bilgisi özellikleriyle uyumlu olmak agree (with something) (in something) v.
(ahır, kulübe) bir hayvanın tutulduğu alandaki pislikleri ve diğer çöpleri temizlemek muck out v.
diğer tarafından dolaşmak come around v.
diğer tarafından dolaşmak come round v.
(bir şeyi) kırıp birini diğer tarafa geçirmek knock through (something) v.
(bi şeyin) içinden diğer tarafa bakmak look through (something) v.
-in diğer tarafını görmek see around v.
krikette diğer takımı düşük bir skorla göndermek skittle out v.
bir yol/patika (bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek wind through (something or some place) v.
(bir şeyin/bir yerin) başından sonuna/bir ucundan diğer ucuna dolanarak gitmek/ilerlemek wind through (something or some place) v.
(bir diğer olayın) beraberinde olmak cooccur with v.
(bir diğer olayın) beraberinde olmak collocate with v.
(bir diğer olayın) beraberinde olmak construe with v.
(bir diğer olayın) beraberinde olmak co-occur with v.
Phrases
(diğer şeylerin) arasında kalan vaktinde in between times adv.
bir diğer örnek ise another example is expr.
bir diğer vakada ise while in another case expr.
bir diğer yet another expr.
diğer bir deyişle in other words expr.
diğer taraftan in other respects expr.
diğer uçta at the other extreme expr.
diğer bir ifadeyle in other words expr.
diğer çocuklara nazaran compared to other kids expr.
diğer ucunda on the other end expr.
diğer yönden on the other hand expr.
diğer durumda in other case expr.
diğer hallerde in other cases expr.
diğer durumlarda in other cases expr.
diğer ucunda at the other end expr.
nam-ı diğer also known as expr.
kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın without being required to post a bond or other security expr.
kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın without any requirement to post a bond or other security expr.
yeterliliği ve de alınmış olduğu burada ikrar edilen diğer uygun ve geçerli bedeller karşılığında other good and valuable consideration the receipt and sufficiency of which is hereby acknowledged expr.
diğer faktörler kadar as much as anything (else) expr.
diğer faktörlerin yanında as much as anything (else) expr.
diğer faktörlerle beraber as much as anything (else) expr.
(bir şeyin) diğer adı (biri/bir şey) (something), thy name is (someone or something) expr.
(bir şey), namı diğer (biri/bir şey) (something), thy name is (someone or something) expr.
(bir şey) diğer adıyla (biri/bir şey) (something), thy name is (someone or something) expr.
diğer koşullar sabitken all other things (else) being equal expr.
diğer koşullar sabitken all other things (else) being equal expr.
(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim audi alteram partem (hear the other side) expr.
bir yandan ... diğer yandan… on one hand...on the other… expr.
Proverb
her öykünün bir de diğer yüzü vardır there are two sides to every story
her öykünün bir de diğer yüzü vardır there are two sides to every question
dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok one half of the world does not know how the other half lives
Colloquial
barda diğer müşterilere içki ısmarlayan kimse captain [australian] n.
twitter'da diğer kullanıcılardan büyük ilgi gören paylaşım twitter storm n.
twitter'da diğer kullanıcılardan büyük ilgi gören paylaşım twitterstorm n.
diğer insanları acımasızca sömüren, faydalanan kişi veya grup predator n.
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir yankee n.
diğer milletlerin amerikalı anlamında kullandığı tabir yankee-doodle n.
çevredeki diğer insanların da karmaşık hayatları olduğunun farkına varılması sonder n.
pokerde rastgele seçilen beş karttan oluşan ve o oyundaki diğer ellere koz olarak kullanılabilecek ilk sahte el lollapalooza n.
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir bir eylem bit n.
diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir sunum/bölüm bit n.
polislerin diğer polisleri korumak için uyguladığı gizlilik blue wall n.
diğer insanlarla senli benli konuşan kimse hobnobber n.
çekici olarak veya diğer araçların taşınması için uyarlanmış kamyon şekli rollback n.
diğer bir şey the other thing n.
diğer bir nokta the other thing n.
diğer bir yön the other thing n.
bir öğrenciyi diğer öğrencilerin önünde azarlamak chew a student out in front of the other students v.
(paranın vb) diğer yarısını almak get the other half v.
bir şeyin diğer tarafına geçmek get past v.
bir şeyi bir şeyin diğer tarafına geçirmek get past v.
diğer tarafında olmak be over v.
(yarışta at veya atlet) diğer yarışçıları kenara sıkıştırmak bore v.
bir taraftan diğer tarafa from side to side adv.
diğer taraftan on the other hand adv.
ülkenin bir başından diğer başına coast to coast adv.
bir kişi hakkında söylenen şeyin, diğer kimse için daha da fazla geçerli olduğunu vurgulayan ifade that goes double for expr.
diğer taraftan on the other side expr.
diğer adımı kullan use my other name expr.
diğer her kız gibi like every other girl expr.
diğer durumlarda in other cases expr.
diğer yüzlerce çocuk gibi like the hundreds of other children expr.
kendini diğer insanların yerine koy put yourself in other people's shoes expr.
kasabanın diğer ucunda on the other end of town expr.
tıpkı diğer sabahlar gibi just like any other morning expr.
bunun gibi diğer şeyler all that expr.
ve diğer/öbür kişileri and those expr.
bir günden diğer güne from one day to the next expr.
Idioms
(bütün) bir francala içine et veya deniz ürünleri ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç po' boy n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç submarine (sandwich) n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç hoagie n.
bütün bir francala içine et, peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç submarine n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç hoagy n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç torpedo n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç grinder n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç poor boy n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç hero n.
peynir ve diğer malzemeler konularak yapılan sandviç hero sandwich n.
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma navel-contemplation n.
diğer meseleleri bir kenara bırakıp tek bir meseleye odaklanma navel-gazing n.
bir grupta diğer üyeleri bastıran cock of the walk n.
diğer üyeleri sindiren cock of the walk n.
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart alec n.
kendisini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart aleck n.
madalyonun diğer yüzü on the other side of the coin n.
(güney afrika'da) bütün gün eczane köşeleri ya da diğer umuma açık alanlarda dolaşıp genç kadınları etkilemeye çalışan genç erkek drugstore cowboy [us/south africa] n.
diğer taraf the far side n.
diğer tüm özelliklerine bedel özellik redeeming feature n.
hamlet'in babasının hayaletini oynayan oyuncunun, diğer oyuncuların ödemeleri yapılana kadar yürümeyi reddetmesi hikayesinden türetilmiş bir ifade the ghost walks n.
sahnenin gerisinde durup diğer oyuncuları sırtları seyirciye dönük olmaya zorlayan oyuncu back-cloth star n.
sürücünün tek elle araba kullanırken diğer elini de kız arkadaşının boynuna atmasına izin veren direksiyon topuzu necking knob n.
madalyonun öbür/diğer yüzü the reverse of the medal n.
işin öbür/diğer yüzü the reverse of the medal n.
madalyonun öbür/diğer yüzü the reverse of the shield n.
işin öbür/diğer yüzü the reverse of the shield n.
(birinin) diğer insanların takdirini kazanacak hali/özellikleri (one's) best foot forward n.
tıbbi veya diğer deneylerde denek olarak kullanılan kimse a guinea pig n.
kendini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart alec n.
kendini diğer insanlardan zeki göstermeye çalışan tip a smart aleck n.
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma boarding house reach n.
sofra kurallarına uyup sırasını beklemek yerine masanın diğer uçlarına uzanmaya çalışma boardinghouse reach n.
diğer insanlarla çekişme keeping up with the joneses n.
(bir kaydın, kasetin diğer tarafı the flip side (of something) n.
diğer adayların elenmesiyle oluşan grup final cut n.
diğer her şeyi gölgede bırakmak cap the climax v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak butter (one's) bread on both sides v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak have (one's) bread buttered on both sides v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak have your bread buttered on both sides v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak want (one's) bread buttered on both sides v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak butter (one's) bread on both sides v.
diğer insanlardan uzaklaşmak go aside v.
diğer yanağını uzatmak turn the other cheek v.
diğer/öteki insanları iterek/itekleyerek yürümek/ilerlemek push past someone or something v.
hemen vites değiştirip diğer konuya/işe geçmek change gear v.
diğer tarafa çalışmak bat for the other side v.
diğer taraf için oynamak bat for the other side v.
diğer tarafa destek çıkmak bat for the other side v.
diğer tarafa çalışmak bat for the other team v.
diğer taraf için oynamak bat for the other team v.
diğer tarafa destek çıkmak bat for the other team v.
bitirip diğer aşamaya geçmek put to bed v.
bir şeyin destekçisi olmak ve diğer insanları da desteğe çağırmak carry the torch v.
bir sigaranın ateşiyle diğer sigarayı yakıp içmek chain smoke v.
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek make fish of one and fowl of another v.
birine/bir şeye farklı diğerine/diğer şeye farklı muamele etmek make fish of one and fowl of the other v.
diğer tarafa çalışmak play for the other team v.
diğer taraf için oynamak play for the other team v.
(birini) diğer tarafa yollamak put (one) to bed with a shovel v.
(bir şeyi) bitirip diğer aşamaya geçmek put (something) to bed v.
diğer insanların takdirini kazanacak şekilde davranmak put best foot forward v.
diğer yandan on the other hand expr.
diğer koşullar sabitken all other things being equal expr.
alandaki diğer kişilere katkı sağlamak için bir kurumda bir süreliğine misafir edilen in residence expr.
diğer unsurlarla uyumlu in key expr.
diğer unsurlarla uyum içerisinde in key expr.
diğer unsurlarla ahenk içerisinde in key expr.
diğer taraftan autem expr.
birinin/bir şeyin diğer tarafında/diğer tarafına beyond someone or something expr.
bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu change sides, change signs expr.
(basketbolda) sahanın bir ucundan diğer ucuna from coast to coast expr.
toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı how the other half lives expr.
diğer taraftan on the flip side expr.
diğer yandan on the flip side expr.
diğer taraftan ot1h (on the one hand) expr.
Speaking
diğer bir konu another thing is expr.
diğer tarafta ne var? what's on the other side? expr.
diğer bir konu another subject/topic expr.
diğer odaya gidelim let's go in the other room expr.
diğer şeyden bahsetmeye ne dersiniz? how about we talk about that other thing? expr.
diğer yarım my other half expr.
sen diğer kızlara benzemiyorsun you're not like the other girls expr.
telefonun diğer ucundaki adam the man on the other end of the phone expr.
Chat Usage
diğer bir deyişle oka (otherwise known as) abrev.
Trade/Economic
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar national agreement n.
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş toxic bank n.
diğer bankaların sahip olduğu düşük gelir getiren varlıkları elinde tutmak ve yönetmek için kurulmuş finansal kuruluş bad bank n.
alacaklar için alınmış ipotek ve diğer teminatların toplam tutarı total amount of mortgages and other guarantees obtained for receivables n.
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa federal funds market n.
aktif olarak işlem gören bir hesap bakiyesinin bir kısmının diğer bir masraf hesabına veya kar-zarar hesabına devri write down n.
alaşımında diğer madenleri de barındıran kıymetli külçe unparted bullion n.
alım satım amaçlı diğer finansal varlıklar other marketable securities in the tradebook n.
alınan diğer avanslar other advances received n.
alınan diğer avanslar other received advances n.
antlaşmaya taraf olan ülkenin gerektiğinde gümrük tarifelerini ve diğer ödünleri uygulamama hakkı clause n.
aynı şirketin bir biriminden diğer birimine verilen ödünç intercompany loan n.
bakiyesi diğer hesaplara geçirilecek hesap absorption account n.
borç hesapları ve diğer cari yükümlülükler accounts payable and other current liabilities n.
bir malın diğer bir malla değişimi barter n.
bir ulusal paranın diğer paralara veya altına dönüştürülebilir olmaması irredeemable money n.
bir firmanın fiyat ayarlamasının tüm diğer firmaların ürünlerinin talebine yaptığı makro ekonomik etki backward-bending labor supply curve n.
büyük şirketlerin kısa süreli finansman için çıkartıp diğer firmalara ve mali kurumlara sattıkları garantisiz bonolar commercial paper n.
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidated good-will n.
bir oyuncu için diğer oyuncunun stratejisi ne olursa olsun en iyi olan strateji dominant strategy n.
bir sözleşme yapılmasında taraflardan birinin kendi koşullarını diğer tarafa kabul ettirebilme gücü bargaining power n.
bir organizasyonda bir departmanın diğer departmanlardan kopuk çalışarak adeta görünmez bir duvar örmesi ve etkileşime izin vermemesi olarak açıklanabilecek sendrom vertical silo syndrome n.
bir ülkenin aynı kaynak miktarını kullanarak bir maldan diğer ülkeye göre daha fazla miktarda üretim yapabilmesi absolute frequency n.
bir para biriminin diğer para birimi ile karşılaştırılırken başka bir para biriminin kullanılması vehicle currency n.
bir tarafın kazanmasının diğer tarafın kaybetmesine bağlı olduğu oyun zero-sum game n.
bir firmanın faaliyetlerinin diğer firmalar üzerinde yarattığı ve onların buna karşılık bir ödemede bulunmadıkları olumlu etkiler external economies n.
bir taşınmazın diğer bir taşınmazla birleştirilmesi annexation n.
birleşme sırasında ana girişimin diğer firmaya yaptığı iyi niyet ödemesi consolidation excess n.