insan - Türkisch Englisch Wörterbuch

insan

Bedeutungen von dem Begriff "insan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 43 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
insan human being n.
We are therefore on the verge of making great progress in Europe in combating trafficking in human beings.
Dolayısıyla Avrupa'da insan ticaretiyle mücadelede büyük bir ilerleme kaydetmek üzereyiz.

More Sentences
insan man n.
The consequences are catastrophic, to both fish and man.
Bunun sonuçları hem balıklar hem de insanlar için felakettir.

More Sentences
insan human n.
I can't do anything as I am only a human.
Ben sadece bir insanım, hiçbir şey yapamam.

More Sentences
General
insan fellow n.
Whoever appropriates water, takes possession of their fellow people.
Suya el koyan kişi, diğer insanların mülkiyetine de el koymuş olur.

More Sentences
insan creature n.
We're all creatures of habit.
Hepimiz alışkanlıklarına bağlı insanlarız.

More Sentences
insan one n.
If the situation was not so tragic, one could laugh at it.
Durum bu kadar trajik olmasaydı, insan buna gülebilirdi.

More Sentences
insan human n.
We must continue to do everything possible to safeguard human lives at sea, as we are doing in this document.
Bu belgede yaptığımız gibi, denizde insan hayatını korumak için mümkün olan her şeyi yapmaya devam etmeliyiz.

More Sentences
insan person n.
What a kind person she is!
Ne kadar nazik bir insan!

More Sentences
insan homo sapiens n.
Homo sapiens is the scientific name for modern humans.
Homo sapiens modern insanın bilimsel adıdır.

More Sentences
Zoology
insan homo sapiens n.
Homo sapiens is the scientific name of modern man.
Homo sapiens modern insanın bilimsel adıdır.

More Sentences
Latin
insan persona n.
Tom and Mary have been declared personae non gratae in Hungary.
Tom ve Mary Macaristan'da istenmeyen insan ilan edildiler.

More Sentences
General
insan naked ape n.
insan born of woman n.
insan microcosm n.
insan mortal n.
insan homo n.
insan hominid n.
insan spirit n.
insan wight n.
insan being n.
insan reasonable creature n.
insan homosapien n.
insan adamite n.
insan leod n.
insan body n.
insan meatbot n.
insan worldling n.
insan mortal n.
insan christian [dialect] n.
insan ghost [obsolete] n.
insan slime [dated] n.
insan son of man n.
insan humane adj.
insan anthropo pref.
Colloquial
insan flesh and blood n.
insan featherless biped n.
insan homeboy n.
Biology
insan hominine adj.
Zoology
insan bimana n.
insan bimanes n.
insan bimanus n.
Literature
insan earthling n.
insan wye [obsolete] n.

Bedeutungen, die der Begriff "insan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
insan gücü manpower n.
We don't have enough manpower to move the log.
Kütüğü taşımak için yeterli insan gücümüz yok.

More Sentences
insan kuvveti manpower n.
insan bilincinin sınırını aşan transcendental adj.
General
insan yüzü human face n.
There are about 80 nodal points on a human face.
İnsan yüzünde yaklaşık 80 düğüm noktası vardır.

More Sentences
insan sarrafı judge of character n.
Tom certainly is a poor judge of character.
Tom kesinlikle başarısız bir insan sarrafı.

More Sentences
insan fizyolojisi human physiology n.
These linoleic acid products are implicated in human physiology and pathology.
Bu linoleik asit ürünleri insan fizyolojisi ve patolojisinde rol oynar.

More Sentences
insan doğası human nature n.
But of course it is human nature not to opt in to get them.
Ama tabii ki bunları almayı tercih etmemek insan doğasında var.

More Sentences
insan ilişkileri human relations n.
Let us work together for peace, cooperation, for a new era in human relations where war has no place.
Barış için iş birliği için insan ilişkilerinde savaşın yerinin olmadığı yeni bir dönem için birlikte çalışalım.

More Sentences
insan davranışı human behavior n.
Social psychology uses scientific methods to understand how social influences impact human behavior.
Sosyal psikoloji, sosyal etkilerin insan davranışını nasıl etkilediğini anlamak için bilimsel yöntemler kullanır.

More Sentences
insan potansiyeli human potential n.
This represents a loss not only of human potential, but also of the future potential of Europe.
Bu sadece insan potansiyelinin değil aynı zamanda Avrupa'nın gelecek potansiyelinin de kaybı anlamına gelmektedir.

More Sentences
insan avı manhunt n.
The police launched a massive manhunt to apprehend the fugitive.
Polis, kaçağı yakalamak amacıyla geniş çaplı bir insan avı başlattı.

More Sentences
yapı (insan için) build n.
He has quite a slight build for a lumberjack.
Bir oduncuya göre oldukça zayıf bir yapısı var.

More Sentences
insan anatomisi human anatomy n.
Human anatomy hasn't changed much throughout history, however.
Ancak insan anatomisi tarih boyunca pek değişmedi.

More Sentences
çok sayıda insan scores of people n.
The EU Member States are most definitely populated by scores of people who feel for Central and Eastern Europeans.
AB Üye Devletleri kesinlikle Orta ve Doğu Avrupalılar için üzülen çok sayıda insanla doludur.

More Sentences
insan bedeni human body n.
The human body is not a commodity.
İnsan bedeni bir meta değildir.

More Sentences
insan vücudu human body n.
What are the effects of electromagnetic waves on the human body?
Elektromanyetik dalgaların insan vücudu üzerindeki etkileri nelerdir?

More Sentences
insan sağlığı human health n.
The connection between animal health and the treatment of animals and human health is well documented.
Hayvan sağlığı ve hayvanlara yapılan muamele ile insan sağlığı arasındaki bağlantı çok iyi belgelenmiştir.

More Sentences
insan yönetimi people management n.
Understand which elements of the business shape the people management process.
İşletmenin hangi unsurlarının insan yönetimi sürecini şekillendirdiğini anlayın.

More Sentences
insan psikolojisi human psychology n.
Dreams are closely associated with human psychology.
Rüyalar insan psikolojisi ile yakından ilişkilidir.

More Sentences
kıymetli insan gem n.
Her father is a gem.
Onun babası kıymetli bir insan.

More Sentences
insan genetiği human genetics n.
The problems relating to human genetics should not be dealt with in emotional and simplistic terms.
İnsan genetiğine ilişkin sorunlar duygusal ve basit terimlerle ele alınmamalıdır.

More Sentences
insan hakları civil rights n.
This effort is leading to greater human and civil rights protection.
Bu çaba, insan hakları ve medeni hakların daha fazla korunmasına yol açmaktadır.

More Sentences
insan mühendisliği human engineering n.
Of course, they said the primary target of the current human engineering project was Uighurs and Kazakhs.
Elbette mevcut insan mühendisliği projesinin öncelikli hedefinin Uygurlar ve Kazaklar olduğunu söylediler.

More Sentences
insan hakları human rights n.
Moreover, 80 states have not ratified all 6 major international human rights instruments.
Dahası 80 devlet 6 temel uluslararası insan hakları belgesinin tamamını onaylamamıştır.

More Sentences
insan kromozomları human chromosomes n.
The human chromosomes hold the DNA of the human genome.
İnsan kromozomları insan genomunun DNA'sını tutar.

More Sentences
insan gücü planlaması manpower planning n.
All the recruitment and selection programmes are based on manpower planning.
Tüm işe alım ve seçme programları insan gücü planlamasına dayanmaktadır.

More Sentences
insan faktörleri human factors n.
My political group has tabled amendments relating to that human factor.
Benim siyasi grubum bu insan faktörüne ilişkin değişiklik önergeleri sundu.

More Sentences
insan figürü human figure n.
Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.

More Sentences
insan ırkı human race n.
Today, it is a fact that each theory which supports the existence of different human races is scientifically flawed.
Bugün farklı insan ırklarının varlığını destekleyen her teorinin bilimsel olarak kusurlu olduğu bir gerçektir.

More Sentences
insan varlığı human existence n.
Sexuality is a fundamental part of human existence, and sex is an important way of sharing closeness and expressing love.
Cinsellik insan varlığının temel bir parçasıdır ve seks yakınlığı paylaşmanın ve sevgiyi ifade etmenin önemli bir yoludur.

More Sentences
insan mutluluğu human happiness n.
It has added modestly to the sum total of human happiness as well.
İnsan mutluluğunun toplamına da mütevazı bir katkıda bulunmuştur.

More Sentences
insan beyni human brain n.
The most widespread is the numbing of the human brain in the name of business.
En yaygın olanı, iş adına insan beyninin uyuşturulmasıdır.

More Sentences
insan yaşamı human life n.
That is why I am against any kind of manipulation of the origins of human life.
İşte bu nedenle insan yaşamının kökenine yönelik her türlü manipülasyona karşıyım.

More Sentences
insan-hayvan ilişkileri human-animal relationships n.
Animal Grace explores the human-animal relationship as a path to enlightenment.
Animal Grace, insan-hayvan ilişkisini aydınlanmaya giden bir yol olarak araştırıyor.

More Sentences
insan-bilgisayar etkileşimi human-computer interaction n.
The user interface (UI) is the point of human-computer interaction and communication in a device.
Kullanıcı arayüzü (UI), bir cihazdaki insan-bilgisayar etkileşimi ve iletişim noktasıdır.

More Sentences
insan hatası human error n.
These accidents are mostly caused by human error.
Bu kazalar çoğunlukla insan hatasından kaynaklanmaktadır.

More Sentences
insan toplulukları human communities n.
It is evident that the human community has reached a critical juncture in its history.
İnsan topluluğunun tarihinde kritik bir kavşağa ulaştığı açıktır.

More Sentences
insan ömrü human life n.
Human life is not long, and people choose their own paths.
İnsan ömrü uzun değildir ve insanlar kendi yollarını seçerler.

More Sentences
insan ilişkileri human affairs n.
It is a new and low threshold in the tide of human affairs.
Bu, insan ilişkilerinin gelgitinde yeni ve düşük bir eşiktir.

More Sentences
insan içgüdüsü human instinct n.
It's one of the basic human instincts.
Bu temel insan içgüdülerinden biri.

More Sentences
insan eti human flesh n.
It's difficult to describe the taste of human flesh.
İnsan etinin tadını tarif etmek zor.

More Sentences
insan yapımı yapılar man-made structures n.
Which man-made structures are visible from space?
Hangi insan yapımı yapılar uzaydan görülebilir?

More Sentences
çoğu insan most people n.
Most people say they believe in an open and transparent government.
Çoğu insan açık ve şeffaf bir hükûmete inandığını söylüyor.

More Sentences
insan güvenliği human security n.
We develop modern, national and original systems for human security.
İnsan güvenliği için modern, milli ve özgün sistemler geliştiriyoruz.

More Sentences
insan kanı human blood n.
It makes up about 1 percent of the total volume of human blood.
İnsan kanının toplam hacminin yaklaşık yüzde 1'ini oluşturur.

More Sentences
insan ırkı the human race n.
Therefore, be more flexible in allowing the genetic modification of organisms which are useful to the human race.
Bu nedenle, insan ırkı için yararlı olan organizmaların genetik modifikasyonuna izin verme konusunda daha esnek olun.

More Sentences
insan dünyası human world n.
Paddington is part of the modern human world.
Paddington modern insan dünyasının bir parçasıdır.

More Sentences
insan eylemi human action n.
Behavioral economics can explain many different kinds of human actions.
Davranışsal ekonomi birçok farklı insan eylemini açıklayabilir.

More Sentences
insan piramidi human pyramid n.
The students formed a human pyramid.
Öğrenciler bir insan piramidi oluşturdular.

More Sentences
insan ölçeği human scale n.
There was an impact on a really human scale.
Gerçekten insan ölçeğinde bir etki vardı.

More Sentences
insan aklı human mind n.
What is at issue, therefore, is a product of the human mind.
Dolayısıyla söz konusu olan, insan aklının bir ürünüdür.

More Sentences
insan nüfusu human population n.
Firstly, with regard to sustainable tourism, obviously tourism is best dealt with where you have human populations.
İlk olarak, sürdürülebilir turizmle ilgili olarak, turizmin en iyi insan nüfusunun olduğu yerde ele alınacağı açıktır.

More Sentences
insan refahı human welfare n.
Our mission and the most important priority is to contribute to human welfare.
Misyonumuz ve en önemli önceliğimiz insan refahına katkıda bulunmaktır.

More Sentences
insan zinciri human chain n.
They formed a human chain.
Onlar bir insan zinciri oluşturdular.

More Sentences
insan hayatı human life n.
Human life is precious and the death of innocent civilians, wherever it occurs, is simply not acceptable.
İnsan hayatı değerlidir ve nerede olursa olsun masum sivillerin ölümü kabul edilemez.

More Sentences
insan davranışı human behaviour n.
Of course you cannot legislate for human behaviour, however.
Ancak elbette insan davranışları için yasa çıkaramazsınız.

More Sentences
insan uygarlığı human civilization n.
In the sci-fi franchise The Expanse, human civilization extends throughout the Solar System.
The Expanse adlı bilimkurgu dizisinde insan uygarlığı Güneş Sistemi'ne yayılıyor.

More Sentences
çok az insan very few people n.
Very few people outside my region appreciate the seriousness of the situation.
Benim bölgem dışında çok az insan durumun ciddiyetinin farkındadır.

More Sentences
sıradan insan/kişi commoner n.
He did not trust the common people.
Sıradan insanlara güvenmiyordu.

More Sentences
milyonlarca insan millions of people n.
We should be thanking and congratulating all those millions of people in Britain and throughout Europe who give blood.
Britanya'da ve Avrupa genelinde kan veren milyonlarca insana teşekkür etmeli ve onları kutlamalıyız.

More Sentences
insan organları human organs n.
This should never lead to the illegal trade in human organs.
Bu durum asla insan organlarının yasadışı ticaretine yol açmamalıdır.

More Sentences
insan hakları örgütü human rights organisation n.
The press is muzzled, human rights organisations are barred and opposition is driven abroad.
Basın susturulmuş, insan hakları örgütleri yasaklanmış ve muhalefet yurt dışına sürülmüştür.

More Sentences
insan sesi human voice n.
The human voice is an instrument we all play.
İnsan sesi hepimizin çaldığı bir enstrümandır.

More Sentences
insan etkisi human impact n.
Human impact can be an important factor in the shaping and destiny of a particular natural region.
İnsan etkisi, belirli bir doğal bölgenin şekillenmesinde ve kaderinde önemli bir faktör olabilir.

More Sentences
yanlış insan wrong person n.
Layla killed the wrong person.
Layla yanlış insanı öldürdü.

More Sentences
insan türü man n.
Stone age man lived by hunting and gathering.
Taş devri insan türü avcılık ve toplayıcılıkla yaşıyordu.

More Sentences
insan hareketi human action n.
birçok insan scores of people n.
insan kalabalığı humanity n.
yarı insan yarı keçi olan kır tanrısı satyr n.
eşsiz insan phoenix n.
alt sınıf insan lowerclassman n.
iyi insan good person n.
eşsiz insan nonesuch n.
insan ölüsü/leşi stiff n.
doğaya insan etkisi man influence on nature n.
insan soyu the species n.
insan biçiminde robot android n.
insan coğrafyası human geography n.
coşma (insan) effervescing n.
insan dizisi cordon n.
örnek insan spirit n.
insan içine çıkabilirlik presentableness n.
sokaktaki insan the man in the street n.
insan eliyle yapılmış şey artifact n.
insan yiyen dev ogre n.
insan topluluğu community n.
insan gücü planlaması human resources planning n.
insan gücü labor force n.
insan soyu mankind n.
insan ırkını iyileştirmeye çalışan eugenicist n.
insan eliyle yapılan şey artifact n.
bazı türleri insan bağırsaklarında hastalığa sebep olan kamçılı protozonların bir cinsi lamblia n.
insan biçimcilik anthropomorphism n.
insan tuzağı mantrap n.
insan yapımı eşyalar artefacts n.
akıllı insan sensing person n.
edebiyatta insan bedeni human body in literature n.
ilk insan primitive n.
küçük insan pygmy n.
insan soyu our species n.
sıradan insan common man n.
konusu insan olan ilimler the humanities n.
insan yapısı lif man made fiber n.
duygulu insan feeler n.
kusursuz insan yaratmaya çalışan eugenicist n.
pozitif insan sensing person n.
insan azmanı spanker n.
bebeklik çağı ile ergenlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan child n.
insan doğurganlığı human fertility n.
insan külü saklamak için yunanlıların kullandığı bir tür tabut larnax n.
insan vücudu üzerindeki ince tüyler peach fuzz n.
insan evladı good person n.
insan fertilitesi human fertility n.
bakıma muhtaç insan person in need of nursing n.
değerli insan treasure n.
hedef insan topluluğu target population n.
insan hakları civil liberty n.
insan üreme teknolojisi human reproductive technology n.
insan sayısı headcount n.
insan türü hominid line n.
insan kaynakları yönetimi personnel management n.
insan gövdesi torso n.
yetişmiş insan gücü qualified man power n.
afetlerde insan davranışları human behavior during a disaster n.
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan gemi ferry n.
alet ustası insan homo habilis n.
tanrının insan bedeninde vücut bulması avatar n.
insan doğası flesh and blood n.
insan sevmeme misanthropy n.
insan bilgisinin işlenmesi human information processing n.
insan eylemlerinin dünya yüzeyine yaptığı etkileri ve dünya yüzeyinin insan eylemlerine yaptığı etki human geography n.
avrupa insan hakları sözleşmesi european convention on human rights n.
insan tabiatı human nature n.
insan kaçakçılığıyla mücadele fight against human trafficking n.
insan olma humanity n.
bir sanat eserinin vücud bulmadan önce yaratıcı insan zekasında kazandığı ilk form eidola n.
örnek insan sport n.
belirli bir veya birkaç kategoride insan veya eşya taşımayı üstlenen taşıyıcı common carrier n.
merhametli insan good samaritan n.
insan hizmetlerinde toplam kalite yönetimi total quality management in human services n.
atletik insan tipi athletic human type n.
insan sarrafı connoisseur of human nature n.
insan kaçakçılığı human smuggling n.
genetik olarak insan ırkının ıslahı bilimi eugenics n.
insan etkinliği human agency n.
düşünen ve iradesini kullanan insan ego n.
taşıma hizmetleri (insan vb) relocation services n.
insan eliyle yapılmış şey artefact n.
insan gücü ve personel bütünleşmesi manpower and personnel integration n.
insan sevgisi humanity n.
insan hali human nature n.
insan yapımı artifact n.
insan ırkını iyileştirmeye çalışan eugenist n.
insan deneyi human experimentation n.
üstün insan superman n.
ilkel insan troglodytes n.
insan vücudundaki ince sarı tüyler peach fuzz n.
özgür insan independent person n.
hür insan independent person n.
insan başı avlayıcı head hunter n.
beyaz insan white person n.
insan hakları beyannamesi bill of rights n.
insan ilişkileri eğitimi education of communication n.
insan vücudu clay n.
insan ekolojisi humecology n.
iyi insan christian n.
insan kalabalığı a sea of faces n.
ilk insan primitive man n.
bodur (insan/hayvan/bitki) scrub n.
insan asansörü passenger lift n.
insan şeklinde sütun atlas n.
insan yerleşimleri human settlements n.
kusursuz insan yaratmaya çalışan eugenist n.
insan ömrünü ölçme bilimi biometrics n.
önyargılı insan prejudiced person n.
tanrı ile insan arasında bir rahibin aracı olarak bulunması gerektiğine inanan bir inanç sacerdotalism n.
çok sayıda insan kaybına sebep olan yangın holocaust n.
çıplak insan vücudu nude n.
insan ırklarının kökenini ve soy zincirini araştırma ethnogeny n.
ortak bir amaç veya çıkarla bağlanan bir grup insan affinity group n.
insan gübresi human manure n.
su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt ship n.
insan başlı at centaur n.
iki kıyı arasında araba ve insan taşıyan tekne ferryboat n.
insan soyu everymen n.
insan azmanı yahoo n.
insan tarihi ilmi anthropology n.
ilkel insan troglodyte n.
zararlı taraflarını açığa vurma (insan/davranış vb'nin) denunciation n.
insan yerleşimlerini inceleyen bilim ekistics n.
insan doğası flesh n.
küçük insan pigmy n.
insan işgücü manpower n.
özgür insan person in freedom n.
belirli bir konuya son derece yabancı olan insan topluluğu (bihaber kitle) uninitiate n.
eşsiz insan nonpareil n.
insan sevgisi philanthropy n.
insan tasviri figure n.
değerli insan jewel n.
insan eliyle yapılan şey artefact n.
üstünlüklü insan superior man n.
avrupa insan hakları mahkemesi european court of human right n.
birçok insan scores of people n.
ortak bir atası olan insan topluluğu clan n.
kötü taraflarını açığa vurma (insan/davranış vb'nin) denunciation n.
yarı keçi yarı insan orman tanrısı faun n.
önemli insan vip n.
çağdaş insan modern man n.
boş insan wally n.
insan cinsi human race n.
insan yığılımı personal convergence n.
işçi insan homo faber n.
genç insan yonker n.
sal ya da benzeri bir deniz aracının insan gücü ile suda hareket etmesini sağlayan alet oar n.
insan ırkının soyaçekim yoluyla ıslahına çalışma eugenism n.
insan neslinin ıslahı ilmi eugenics n.
insan anlayışının kökleri tree of knowledge n.
eşsiz insan nonsuch n.
yaşlı insan gaffer n.
insan aktivitesi human activity n.
insan evrimi human evolution n.
insan kalabalığı crowd n.
viyana insan hakları beyannamesi vienna human rights declaration n.
melek gibi insan angel n.
göl yakınında çalışan ya da yaşayan insan laker n.
insan kalabalığı rabble n.
insan sürüsü rabble n.
insan taşıma hacmi man space n.
şikayet etmeyi huy edinmiş insan kvetch n.
insan şekilcilik anthropomorphism n.
insan niteliklerini başka bir varlığa aktarılması anthropomorphism n.
bir grup insan passel n.
insan eliyle yapılmış şeyler artifacts n.
gereksiz insan twirp n.
hayvan ve insan vücutlarını bir araya getirmeyle ilgili therianthropic n.
aptal insan goofball n.
yerli insan indigen n.
yerli insan indigene n.
insan biyolojisi human biology n.
insan gücü ve eğitimi manpower development and training n.
insan gücü politikası manpower policy n.
insan ekolojisi human ecology n.
insan kaynakları human capital n.
insan kaynakları planlaması human resource planning n.
insan ve robot karışımı sibernetik organizma cyborg n.
insan kalabalığı a large crowd of faces n.
misafirperver insan hospitable person n.
insan mevcudiyeti human existence n.
nitelikli insan qualified person n.
nitelikli insan competent person n.
teşvik eden insan kickstart n.
motive eden insan kickstart n.
hayvan ve insan karışımı canlılara tapan therianthropic n.
insan bilimleri human sciences n.
anlayışsız insan inconsiderate person n.
anlayışsız insan insensitive person n.
insan bilimi human science n.
insan unsuru human factor n.
zor insan difficult person n.
insan ya da hayvan sürüsü drove n.
anti-sosyal insan antisocial person n.
uzak doğu’da insan gücüyle çekilen iki tekerlekli küçük faytonun motorlu versiyonu auto-rickshaw n.
güzel insan beautiful-good person n.
iyi insan beautiful-good person n.
insan-bitki ilişkilerinin incelenmesi ethnobotany n.
eksik insan imperfect-incomplete person n.
insan sistem bütünleşmesi man-system integration n.
insan-çevre münasebetleri human being-environment relations n.
insan-makine sistemleri human-machine systems n.
teşvik eden insan kick-start n.
motive eden insan kick-start n.
içi oyulmuş ve bir tarafına insan çehresi şekli verilmiş kabaktan oyuncak fener jack-o-lantern n.
marjinal-duraksamalı insan marginal person n.
insan-uzaylı karşılaşması human-alien encounters n.
üst-insan superman n.
yardıma muhtaç insan needy-indigent person n.
birleşmiş milletler insan hakları evrensel beyannamesi un-declaration of human rights n.
insan-ı kamil perfect human being n.
insan vücudu sıcaklığı human body temperature n.
insan çevrebilimi human ecology n.
ayakları üzerinde dikelebilen eski insan homo erectus n.
araç kullanabilen eski insan homo faber n.
köşesine çekilmiş insan troglodyte n.
yarı insan biçiminde centaur n.
insan hakları civil liberties n.
insan asansörü passenger elevator n.
insan ruhu psyche n.
kendi halinde insan an honest joe n.
başarısız insan nonstarter n.
başarısız insan loser n.
başarısız insan failure n.
kendi kendini yetiştirmiş insan self made man n.
insan uzaylı karşılaşmaları human-alien encounters n.
gülmesini durduramayan insan hypergelast n.
kahkaha krizine kapılmış insan hypergelast n.
insan dışkısı human excrement n.
insan dışkısı pilgrim’s salve n.
deneyimli insan experienced person n.
insan taşımacılığı human transportation n.
insan kaynaklı afetler human related disasters n.
ortalama insan average joe schmoe n.
ortalama insan average jane n.
ortalama insan average joe n.
bir grup insan a score of people n.
insan toplulukları human groups n.
insan ilişkileri yaklaşımı human relations approach n.
insan ömrü lifetime n.
insan avcısı head hunter n.
insan besini human food n.
saplantı halinde japon anime/manga tutkunu insan otaku n.
iç insan inner person n.
elden ele kovayla su veya toprak taşımak için oluşturulan insan zinciri bucket brigade n.
insan müdahalesi human interference n.
insan gayreti human endeavour n.
insan çabası human endeavour n.
kalabalık bir grup insan topluluğu a bevy of people n.
insan kaynakları müdürü manager of human resources n.
değersiz insan a worthless person n.
insan tarafından yapılmışlık artifactuality n.
insan eliyle yapılmışlık artifactuality n.
insan ırkı race of man n.
sosyal insan people person n.
konuşkan insan people person n.
girişken insan people person n.
en tepedeki insan the head n.
insan eti yiyen anthropophagite n.
insan eti yiyen man-eater n.
insan eti yiyen cannibal n.
yarı insan yarı hayvan yaratık manimal n.
dağda bayırda gezmeyi seven (insan) outdoorsman n.
insan genetiği komisyonu human genetics commission n.
beyaz olmayan insan nonwhite person n.
insan egosu the human ego n.
hayal gücü kuvvetli insan imaginist n.
normal bir insan an ordinary human being n.
gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan a rational person living in the real world n.
zor insan tough person n.
sepetli insan kaldırma kamyonu bucket truck n.
insan piresi chigger n.
bir oda dolusu insan a room of people n.
insan odaklı tasarım ergonomic design n.
insan türünün en alt formu lowest form of human species n.
insan unsuru/edimi human agency n.
yaratıcı insan zekası human creative genius n.
yaratıcı insan dehası human creative genius n.
insan sağlığına zararlı maddeler hazardous substances on human health n.
insan sağlığına zarar veren maddeler hazardous substances on human health n.
hatırı sayılır sayıda insan considerable number of people n.
on binlerce insan tens of thousand of people n.
insan aklıyla bilinemez/anlaşılamaz tanrı deus absconditus n.
insan ürünü çevre built environment n.
(sheep ve people kelimeleri birleştirilerek türetilmiş) koyun anlamında insan sheeple n.
konudan konuya atlayan insan rambler n.
insan yeme anthropophagy n.
insan vücudunu ölçme bilimi anthropometry n.
insan şeklinde robot android n.
insan etine gömülen pire chigger n.
insan etine gömülen pire chigoe n.
insan ilişkilerinde usta kimse diplomat n.
insan ilişkilerinde usta kimse diplomatist n.
insan benzetme anthropomorphising n.
insan olmayan bir şeye insan nitelikleri kazandırma anthropomorphizing n.
insan olmayan bir şeye insan nitelikleri kazandırma anthropomorphising n.
insan biçimi alma anthropomorphising n.
insan biçimi alma anthropomorphizing n.
insan benzetme anthropomorphizing n.
eşsiz insan phenix n.
insan yapımı eşyalar artifacts n.
insan eliyle yapılmış şeyler artefacts n.
insan başı avlayıcı head-hunter n.
başarısız insan non-starter n.
insan yapımı artefact n.
uzaya giden ilk insan the first person to go to space n.
insan kulesi human tower n.
ispanyolların festivallerinde kurdukları insan kulesi castell n.
prensiplerinden ayrılmış insan renegade n.
küresel çevre değişikliğine karşı insan hassasiyeti/savunmasızlığı human vulnerability to global environmental change n.
insan asansörü man lift n.
insan asansörü manlift n.
insan denek human subject n.
ana dili ingilizce olan insan native speaker of english n.
ana dili ingilizce olmayan insan non-native speaker of english n.
insan kurtarma human rescue n.
her yaştan insan people of all ages n.
soğuk insan cold person n.
ölen insan hakkında yazılan metin eulogy n.
ölen bir insan hakkında cenazesinde yapılan konuşma eulogy n.
insan sistemleri people systems n.
ön insan proto-human n.
insan zinciri bucket brigade n.
dört insan four people n.
insan alakası human interest n.
insan ilgisi human interest n.
çok sayıda insan a lot of people n.
birçok insan a lot of people n.
ortalama insan average person n.
bir avuç insan a handful of people n.
farklı/çeşitli bireylerden oluşan insan topluluğu/grubu composition of people n.
kurt adama dönüşebilen insan loup-garou n.
insan aklı human reason n.
insan çabasıyla dünyanın daha yaşanılabilir bir yer haline getirileceğine inanan görüş meliorism n.
kutsal insan holy man n.
genellikle insan üstü öğeleri içeren abartılı hikaye tall tale n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması preexistence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması beforelife n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-existence n.
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de varolması pre-mortal existence n.
doğru insan the right person n.
insan kaçakçısı human smuggler n.
büyük ve hoyrat insan eli paw n.
sıradan insan ordinary person n.
alelade insan ordinary person n.
alelade insan common person n.
sıradan insan/kişi common man n.
alelade insan commoner n.
alelade insan common man n.
sıradan insan/kişi common person n.
insan davranışının yalnızca bireyin genleri ve birtakım psikolojik faktörlerin etkisiyle oluştuğuna ve kontrol edildiğine inanan görüş biological determinism n.
insan davranışının yalnızca bireyin genleri ve bir takım psikolojik faktörlerin etkisiyle oluştuğuna ve kontrol edildiğine inanan görüş biodeterminism n.
insan kaynaklı faktörler man-made factors n.
sayısız insan veya şey myriad n.
insan hakları örgütü human rights organization n.
insan boyu human height n.
güvenilir insan reliable person n.
anlayışlı insan understanding person n.
iyi insan good samaritan n.
sorumlu insan good samaritan n.
insan yaratılışı human creation n.
planlı insan organised person n.
planlı insan organized person n.
insan-robot etkileşimi human robot interaction (h.r.i) n.
zayıf, ince insan (özellikle genç kadın) waif n.
adada yaşayan insan islander n.
üstün yeteneği olmayan, sıradan insan mere mortal n.
arif insan wise man n.
umudunu kaybetmiş insan abandoned person n.
ortak bir ilgiyi paylaşan insan topluluğu community of interest n.
ortak bir ilgiyi paylaşan insan topluluğu interest-based community n.
insan sağkalımı human survival n.
gürültülü insan sürüsü rabble-rout n.
insan sürüsü rabbler n.
insan kalabalığı rabbler n.
insan sürüsü rabblement n.
çömelerek dışkılayan insan figürü caganer n.
en alt seviyedeki insan güruhu tag and rag n.
korkusuz ve cesur insan tartar n.
vahşi ve acımasız insan tartar n.
insan ya da nesnelerin pitoresk görünümü tableau n.
kaygısız insan airling n.
beyaz tenli, avrupa kökenli insan ırkına verilen ad caucasic n.
beyaz tenli, avrupa kökenli insan ırkına verilen ad caucasian n.
bir dizi insan cavalcade n.
kozmetik ürünlerinin insan sağlığı açısından güvenliğinin incelenmesi cosmetovigilance n.
insan vücudunda yer alan kaslardan biri lacert [obsolete] n.
zor insan hard person n.
şerefli insan noble n.
göç etmeyen insan nonmigrant n.
avlanmayan insan ya da hayvan nonhunter n.
insan olmayan varlık nonhuman n.
çıplak insan nude person n.
sayıların gizli anlamları ve insan hayatı üzerindeki doğaüstü etkisini inceleyen kimse numerologist n.
başkalarının bakımı altındaki insan veya hayvan nurseling n.
özenle bakılıp beslenen insan veya hayvan nursling n.
özenle bakılıp beslenen insan veya hayvan nurseling n.
başkalarının bakımı altındaki insan veya hayvan nursling n.
insan eli değmeden doğal yoldan oluşan nesne natural object n.
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan negrophile n.
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan negrophil n.
internet vasıtasıyla birleşmiş, benzer düşüncelere sahip insan grubu network army n.
ruhun geçici olarak yerleştiği insan bedeni tenement n.
garip insan the odd one out n.
ortak inanca veya ilgiye sahip bir grup insan the fold n.
insan denen canlı the human animal n.
dışlanan insan the odd one out n.
tenekeden yapılmış insan heykelciği tinman n.
insan deneyiminin sembollerle nesilden nesle aktarımı time-binding n.
takip edilesi insan tone-setter n.
ordu (birini takip eden insan yığını) trail n.
barbar insan tramontane n.
insan gücü an arm of flesh n.
deneyimden bağımsız olarak insan zihninde gerçek bilginin var olabileceğini savunan kimse apriorist n.
kibar insan aristocrat n.
varan insan sayısı arrivance n.
varan insan sayısı arrivancy n.
insan bebeğiyle gizlice değiştirilen peri veya elf bebeği auf [obsolete] n.
insan vücudunun etrafındaki enerji alanı aura n.
avustralya ve çevresindeki ada yerlilerinin oluşturduğu insan grubuna mensup kimse australoid n.
insan hayatının her dokuzuncu yılı enneatical year n.
çevreyi belirleyen insan ve doğal güçler üzerine yapılan çalışmalar environics n.
insan kandırmaya dayalı şaka bar [scotland] n.
basit insan jack-a-lent n.
en seçkin yaklaşık on bin kişiden oluşan insan grubu upper ten thousand n.
yürekli insan man n.
insan ırkı man n.
kan bağı veya evlilik yolu ile akraba olan insan grubu kinship group n.
insan dizine benzeyen şey knee n.
insan yapımı çevrelerde dolaşma urbex n.
insan fetüsü child n.
beyaz insan larney [india] n.