|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
order n.
|
sıra |
|
When the CPU finishes one computation, it will process the next one in order.
CPU bir hesaplamayı bitirdiğinde, sırada yer alan bir sonrakini işletir.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
order n.
|
emir |
|
We received orders to submerge immediately.
Derhal suya dalma emri aldık.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
order n.
|
düzen |
|
This is not a point of order; I would just like to draw attention to something.
Bu bir düzen meselesi değil; sadece bir şeye dikkat çekmek istiyorum.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
order n.
|
sipariş |
|
We've placed an order for ten copies of the book.
Kitaptan on kopya sipariş verdik.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
public order n.
|
kamu düzeni |
|
Public order requires a public power, an imperium which can exercise coercion.
Kamu düzeni bir kamu gücü, baskı uygulayabilecek bir imperium gerektirir.
More Sentences
|
| 6 |
Common Usage |
place an order v.
|
sipariş vermek |
|
If we place an order for more than 20 units, would you reduce the price?
Eğer 20 adetten fazla sipariş verirsek, fiyatı düşürür müsünüz?
More Sentences
|
| 7 |
Common Usage |
order v.
|
sipariş vermek |
|
Where are the shipowners and those who order the shipments when these disasters occur?
Bu felaketler meydana geldiğinde armatörler ve sevkiyat siparişi verenler nerededir?
More Sentences
|
| 8 |
Common Usage |
order v.
|
emretmek |
|
They were ordered to invade the city.
Şehri istila etmeleri emredilmişti.
More Sentences
|
| 9 |
Common Usage |
order v.
|
buyurmak |
|
I can't order you to do this.
Sana bunu yapmanı buyuramam.
More Sentences
|
| 10 |
Common Usage |
order v.
|
ısmarlamak |
|
Tom ordered a drink.
Tom bir içki ısmarladı.
More Sentences
|
| 11 |
Common Usage |
order v.
|
sipariş etmek |
|
I ordered a burger with a side of fries.
Patates kızartmasıyla birlikte bir burger sipariş ettim.
More Sentences
|
| 12 |
Common Usage |
out of order adj.
|
arızalı |
|
My telephone is out of order.
Telefonum arızalı.
More Sentences
|
| 13 |
Common Usage |
out of order adj.
|
bozuk |
|
We couldn't use the faucet because it was out of order.
Bozuk olduğu için musluğu kullanamadık.
More Sentences
|
| 14 |
Common Usage |
in order adv.
|
sırayla |
|
We will take each question in order until 7.30 p.m.
Saat 19.30'a kadar her soruyu sırayla alacağız.
More Sentences
|
| General |
|
| 15 |
General |
order n.
|
kural |
|
Your behaviour was totally out of order.
Davranışların tamamen kural dışıydı.
More Sentences
|
| 16 |
General |
order n.
|
nizam |
|
The revolution made way for a brand new social order.
Devrim, yepyeni bir toplumsal nizamın yolunu açtı.
More Sentences
|
| 17 |
General |
law and order n.
|
kanun ve nizam |
|
Taking military action or clamping down with law and order is not the way to respond.
Askeri müdahalede bulunmak ya da kanun ve nizamla bastırmak yanıt vermenin yolu değildir.
More Sentences
|
| 18 |
General |
order n.
|
mezhep |
|
This Roman Catholic order was founded half a millennium ago.
Bu Roma Katolik mezhebi yarım bin yıl önce kurulmuştur.
More Sentences
|
|
|
| 19 |
General |
new world order n.
|
yeni dünya düzeni |
|
The new world order, proclaimed after the Gulf War by President Bush Snr, has quickly been forgotten.
Körfez Savaşı sonrasında Başkan Bush Snr tarafından ilan edilen yeni dünya düzeni hızla unutulmuştur.
More Sentences
|
| 20 |
General |
order n.
|
usul |
|
As far as I am concerned, this is not just out of order; there is also a moral dimension to this issue.
Bana kalırsa bu sadece usulsüzlük değil; bu konunun ahlaki bir boyutu da var.
More Sentences
|
| 21 |
General |
order n.
|
düzen |
|
The time has come to introduce some order and draw up an objective map of the situation.
Bir düzen getirmenin ve durumun nesnel bir haritasını çıkarmanın zamanı geldi.
More Sentences
|
| 22 |
General |
social order n.
|
sosyal düzen |
|
We need a world economic and social order that is fairer and more just.
Daha adil ve hakkaniyetli bir dünya ekonomik ve sosyal düzenine ihtiyacımız var.
More Sentences
|
| 23 |
General |
order n.
|
sipariş |
|
The waitress walked by us several times before she took our orders.
Garson kız siparişlerimizi almadan önce birkaç kez yanımızdan geçti.
More Sentences
|
| 24 |
General |
word order n.
|
kelime sırası |
|
You have to change the word order.
Kelime sırasını değiştirmek zorundasın.
More Sentences
|
| 25 |
General |
order of precedence n.
|
öncelik sırası |
|
However, we must now vote to determine the order of precedence.
Ancak, şimdi öncelik sırasını belirlemek için oylama yapmalıyız.
More Sentences
|
| 26 |
General |
order n.
|
tertip |
|
She always keeps her room in good order.
Odasını her zaman tertipli tutar.
More Sentences
|
| 27 |
General |
order form n.
|
sipariş formu |
|
I have enclosed your order form.
Sipariş formunuzu ekledim.
More Sentences
|
| 28 |
General |
order n.
|
çalışır durum |
|
Sami's SUV is in perfect working order.
Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
More Sentences
|
| 29 |
General |
order n.
|
nişan |
|
He was awarded order.
Kendisine ödül olarak nişan verilmiştir.
More Sentences
|
| 30 |
General |
order n.
|
yol |
|
Everything was in order until he came.
O gelinceye kadar her şey yolundaydı.
More Sentences
|
| 31 |
General |
order n.
|
havale |
|
Payment must be by check or mail order.
Ödeme çek veya posta havalesi ile yapılmalıdır.
More Sentences
|
| 32 |
General |
economic order n.
|
ekonomik düzen |
|
To conclude, real courage consists in campaigning for deep-seated change in the world economic order.
Sonuç olarak gerçek cesaret dünya ekonomik düzeninde köklü bir değişim için kampanya yürütmekten geçer.
More Sentences
|
| 33 |
General |
order n.
|
yöntem |
|
I do not know if that was a point of order, but it was music to my ears.
Bunun bir yöntem sorunu olup olmadığını bilmiyorum ama kulağıma çok hoş geldi.
More Sentences
|
| 34 |
General |
placing an order n.
|
sipariş verme |
|
We will only consider placing an order if you reduce the price by 5%.
Sadece fiyatı %5 düşürürseniz sipariş vermeyi düşünürüz.
More Sentences
|
| 35 |
General |
order n.
|
asayiş |
|
The police were there to keep the protesters in order.
Polis protestocuları asayiş içinde tutmak için oradaydı.
More Sentences
|
| 36 |
General |
restraining order n.
|
yasaklama emri |
|
Sami was granted a one-year restraining order.
Sami'ye bir yıl yasaklama emri verildi.
More Sentences
|
| 37 |
General |
order n.
|
talimat |
|
Sorry, but we have orders.
Üzgünüm, ama aldığımız talimat bu.
More Sentences
|
| 38 |
General |
order n.
|
dizi |
|
We have proposed a number of amendments in order to improve the operation of this radical reform.
Bu köklü reformun işleyişini iyileştirmek amacıyla bir dizi değişiklik önerisinde bulunduk.
More Sentences
|
|
|
| 39 |
General |
postal order n.
|
posta havalesi |
|
You can pay cash on delivery, by bank transfer or by postal order.
Teslimatta nakit, banka havalesi veya posta havalesi ile ödeme yapabilirsiniz.
More Sentences
|
| 40 |
General |
chronological order n.
|
kronolojik sıra |
|
In chronological order they are Denmark, United Kingdom, Sweden and Finland.
Bu ülkeler kronolojik sıraya göre Danimarka, Birleşik Krallık, İsveç ve Finlandiya'dır.
More Sentences
|
| 41 |
General |
legal order n.
|
yasal düzen |
|
This is why the legal order established by the European Union is our continent's future.
Bu nedenle Avrupa Birliği tarafından oluşturulan yasal düzen kıtamızın geleceğidir.
More Sentences
|
| 42 |
General |
work order n.
|
çalışma düzeni |
|
Everything is in perfect working order.
Her şey mükemmel çalışma düzeni içinde.
More Sentences
|
| 43 |
General |
correct order n.
|
doğru sıra |
|
I believe that we are thus following the correct order.
Bu nedenle doğru sırayı takip ettiğimize inanıyorum.
More Sentences
|
| 44 |
General |
established order n.
|
kurulu düzen |
|
Since Galileo, ever since time began in fact, scientific progress has always challenged the established order.
Galileo'dan bu yana, aslında zaman başladığından beri, bilimsel ilerleme her zaman kurulu düzene meydan okumuştur.
More Sentences
|
| 45 |
General |
telephone order n.
|
telefon siparişi |
|
We take telephone orders.
Telefonla sipariş alıyoruz.
More Sentences
|
| 46 |
General |
order n.
|
emirler |
|
I'm under orders.
Ben emirler altındayım.
More Sentences
|
| 47 |
General |
order n.
|
için |
|
I quit my permanent job in order to travel the world.
Dünyayı dolaşmak için daimi işimden ayrıldım.
More Sentences
|
| 48 |
General |
order n.
|
sıralama |
|
These CDs are in the wrong order; it should be arranged alphabetically.
Bu CD'ler yanlış sıralanmış; alfabetik olarak düzenlenmesi gerek.
More Sentences
|
| 49 |
General |
order n.
|
düzenli |
|
Please keep your desks in good order at all times.
Lütfen masalarınızı her zaman düzenli tutunuz.
More Sentences
|
| 50 |
General |
order n.
|
cemaat |
|
He recently joined a secret order of some sort.
Yakın zamanda gizli bir cemaate katılmış.
More Sentences
|
| 51 |
General |
order v.
|
buyurmak |
|
She ordered the room to be swept.
Odanın süpürülmesini buyurdu.
More Sentences
|
| 52 |
General |
put in order v.
|
düzene sokmak |
|
Of course the legal basis must be put in order.
Elbette yasal zemin de bir düzene sokulmalıdır.
More Sentences
|
| 53 |
General |
order v.
|
söylemek |
|
Our teacher ordered Jim to go home at once.
Öğretmenimiz, Jim'e hemen eve gitmesini söyledi.
More Sentences
|
| 54 |
General |
order v.
|
istemek |
|
In what order would you like to raise your points of order?
Önerilerinizi hangi sırayla dile getirmek istersiniz?
More Sentences
|
| 55 |
General |
put in order v.
|
düzene koymak |
|
The Commission believes it is time to put in order the instruments at our disposal.
Komisyon, elimizdeki araçları bir düzene koymanın zamanının geldiğine inanmaktadır.
More Sentences
|
| 56 |
General |
be in order v.
|
yolunda olmak (işler) |
|
She went around the apartment to see that everything was in order.
Her şeyin yolunda olup olmadığını görmek için daireyi dolaştı.
More Sentences
|
| 57 |
General |
order v.
|
sıralamak |
|
The books in my library are ordered by genre.
Kütüphanemdeki kitaplar türlerine göre sıralanmıştır.
More Sentences
|
| 58 |
General |
order v.
|
ısmarlamak |
|
The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.
Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.
More Sentences
|
| 59 |
General |
order v.
|
emir vermek |
|
These women are accused of ordering the assassination.
Bu kadınlar suikast emrini vermekle suçlanıyor.
More Sentences
|
| 60 |
General |
give order v.
|
emir vermek |
|
You don't give orders here.
Burada emirler verme.
More Sentences
|
| 61 |
General |
be in order v.
|
düzenli olmak |
|
Everything should be in order.
Her şey düzenli olmalı.
More Sentences
|
| 62 |
General |
order v.
|
sipariş etmek |
|
This proposal is the first in a package of measures ordered by the European Council in Nice.
Bu öneri, Nice'de Avrupa Konseyi tarafından sipariş edilen bir önlemler paketinin ilkidir.
More Sentences
|
| 63 |
General |
order v.
|
emretmek |
|
The soldiers ordered us to leave immediately, threatening to shoot us.
Askerler bizi vurmakla tehdit ederek derhal oradan ayrılmamızı emrettiler.
More Sentences
|
| 64 |
General |
order coffee v.
|
kahve sipariş etmek |
|
Tom ordered coffee.
Tom kahve sipariş etti.
More Sentences
|
| 65 |
General |
order pizza v.
|
pizza sipariş etmek |
|
Who ordered pizza?
Kim pizza sipariş etti?
More Sentences
|
| 66 |
General |
order pizza v.
|
pizza siparişi vermek |
|
I always order pizza over the Internet, which is quite convenient.
Ben her zaman internet üzerinden pizza siparişi veriyorum, bu da oldukça kullanışlı.
More Sentences
|
| 67 |
General |
order pizza v.
|
pizza söylemek |
|
Why don't we order pizza?
Pizza söylesek ya.
More Sentences
|
| 68 |
General |
keep order v.
|
düzeni sağlamak |
|
It's difficult to keep order in this town.
Bu kasabada düzeni sağlamak zordur.
More Sentences
|
| 69 |
General |
order v.
|
(birini) düzene sokmak |
|
We shall not get far if we do not put our own house in order first.
Önce kendi evimizi düzene sokmazsak fazla uzağa gidemeyiz.
More Sentences
|
| 70 |
General |
order v.
|
talimat vermek |
|
I've ordered new furniture for the office.
Ofis için yeni mobilya talimatı verdim.
More Sentences
|
| 71 |
General |
out of order adj.
|
sırasız |
|
He put the books on the shelf out of order.
Kitapları rafa sırasız koydu.
More Sentences
|
| 72 |
General |
in order adj.
|
düzenli |
|
Everything's in order.
Her şey düzenli.
More Sentences
|
| 73 |
General |
out of order adj.
|
karmakarışık |
|
He put the books on the shelf out of order.
O, kitapları kitaplığa karmakarışık koydu.
More Sentences
|
| 74 |
General |
out of order adj.
|
bozuk |
|
The telephone is now out of order.
Telefon şu anda bozuk.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 75 |
Common Usage |
religious order n.
|
tarikat |
|
| 76 |
Common Usage |
public order n.
|
asayiş |
|
| 77 |
Common Usage |
order n.
|
buyruk |
|
| 78 |
Common Usage |
money order n.
|
havale |
|
|
|
| 79 |
Common Usage |
order n.
|
emretme |
|
| 80 |
Common Usage |
put in order v.
|
düzenlemek |
|
| 81 |
Common Usage |
put in order v.
|
sıraya koymak |
|
| 82 |
Common Usage |
give an order v.
|
sipariş vermek |
|
| General |
|
| 83 |
General |
provisional order n.
|
geçici emir |
|
| 84 |
General |
order date n.
|
sipariş tarihi |
|
| 85 |
General |
order n.
|
hal |
|
| 86 |
General |
corinthian order n.
|
korint üslubu |
|
| 87 |
General |
pecking order n.
|
ast üst sistemi |
|
| 88 |
General |
putting in order n.
|
tanzim |
|
| 89 |
General |
executive order n.
|
başkanlık emri |
|
| 90 |
General |
order of precedence n.
|
kıdem sırası |
|
| 91 |
General |
order n.
|
düzenlik |
|
| 92 |
General |
order n.
|
rapor |
|
| 93 |
General |
order n.
|
paso |
|
| 94 |
General |
mail order n.
|
posta ile sipariş |
|
| 95 |
General |
low order burst n.
|
yavaş paralanma |
|
| 96 |
General |
order n.
|
gündem |
|
| 97 |
General |
founder of an order n.
|
pir |
|
| 98 |
General |
side order n.
|
garnitür |
|
| 99 |
General |
word order n.
|
sözdizim |
|
| 100 |
General |
order of evacuation n.
|
tahliye düzeyi |
|
| 101 |
General |
order n.
|
sınıf |
|
| 102 |
General |
dervish order n.
|
tarikat |
|
| 103 |
General |
just order n.
|
adil düzen |
|
| 104 |
General |
order n.
|
şeref rütbesi |
|
| 105 |
General |
order n.
|
tarz |
|
| 106 |
General |
money order n.
|
banka havalesi |
|
| 107 |
General |
order n.
|
buyrultu |
|
| 108 |
General |
social order n.
|
içtimai nizam |
|
| 109 |
General |
order n.
|
tür |
|
| 110 |
General |
order n.
|
tarikat |
|
| 111 |
General |
mail order n.
|
posta havalesi |
|
| 112 |
General |
provisional order n.
|
geçici talimat |
|
| 113 |
General |
order n.
|
rabıta |
|
| 114 |
General |
order n.
|
kumanda |
|
| 115 |
General |
order n.
|
düzgünlük |
|
| 116 |
General |
rush order n.
|
acele sipariş |
|
| 117 |
General |
order to pay n.
|
verile |
|
| 118 |
General |
low order detonation n.
|
alçak detonasyon |
|
| 119 |
General |
fair order n.
|
adil düzen |
|
| 120 |
General |
order n.
|
durum |
|
| 121 |
General |
order n.
|
çeşit |
|
| 122 |
General |
banker's order n.
|
ödeme emri |
|
| 123 |
General |
order n.
|
ödeme emri |
|
| 124 |
General |
order of the garter n.
|
dizbağı nişanı |
|
| 125 |
General |
second order system n.
|
ikinci derece düzgeç |
|
| 126 |
General |
order n.
|
buyruk |
|
| 127 |
General |
purchase order n.
|
satınalma emri |
|
| 128 |
General |
standing order n.
|
henüz gönderilmemiş sipariş |
|
| 129 |
General |
order n.
|
mimari üslup |
|
| 130 |
General |
batting order n.
|
vur emri |
|
| 131 |
General |
order n.
|
ısmarlama |
|
| 132 |
General |
order of white rose of finland n.
|
finlandiya devlet nişanı |
|
| 133 |
General |
the affinity order of n.
|
molekül vb gibi şeylerin yakınlık sırası |
|
| 134 |
General |
order n.
|
direktif |
|
| 135 |
General |
standing order n.
|
süreli sipariş |
|
| 136 |
General |
law and order n.
|
yasa ve düzen |
|
| 137 |
General |
placing an order n.
|
ısmarlama |
|
| 138 |
General |
order of merit n.
|
liyakat nişanı |
|
| 139 |
General |
large order n.
|
büyük sipariş |
|
| 140 |
General |
transportation order n.
|
taşıma siparişi |
|
| 141 |
General |
order of the day n.
|
günün konusu |
|
| 142 |
General |
trial order n.
|
deneme siparişi |
|
| 143 |
General |
money order n.
|
havale |
|
| 144 |
General |
imperial order n.
|
ferman |
|
| 145 |
General |
standing order n.
|
belirli aralıklarla gönderilen sipariş |
|
| 146 |
General |
low order n.
|
alçak konum |
|
| 147 |
General |
order of the day n.
|
gündem |
|
| 148 |
General |
side order n.
|
meze |
|
| 149 |
General |
order n.
|
cins |
|
| 150 |
General |
order n.
|
intizam |
|
| 151 |
General |
order of magnitude n.
|
mertebe hesabı |
|
| 152 |
General |
affinity order n.
|
yakınlık sırası |
|
| 153 |
General |
putting in order n.
|
sıralama |
|
| 154 |
General |
out of order n.
|
düzeni bozuk |
|
| 155 |
General |
cease and desist order n.
|
faaliyetten men |
|
| 156 |
General |
money order n.
|
posta havalesi |
|
| 157 |
General |
order n.
|
tabaka |
|
| 158 |
General |
miscellaneous charges order n.
|
muhtelif giderler emri |
|
| 159 |
General |
tall order n.
|
zor görev |
|
| 160 |
General |
written order n.
|
yazılı sipariş |
|
| 161 |
General |
mail order business n.
|
postayla ticaret |
|
| 162 |
General |
postal money order n.
|
postayla para havalesi |
|
| 163 |
General |
restraining order n.
|
men kararı |
|
| 164 |
General |
order blanks n.
|
sipariş formları |
|
| 165 |
General |
work order n.
|
iş emri |
|
| 166 |
General |
purchase order n.
|
sipariş formu |
|
| 167 |
General |
purchase order n.
|
sipariş |
|
| 168 |
General |
order n.
|
komut |
|
| 169 |
General |
order statistics n.
|
sıra istatistikleri |
|
| 170 |
General |
alphabetical order n.
|
alfabetik sıra |
|
| 171 |
General |
order arranged a to z n.
|
alfabetik sıra |
|
| 172 |
General |
large order n.
|
zor iş |
|
| 173 |
General |
bulk order n.
|
yüklü sipariş |
|
| 174 |
General |
large order n.
|
zor mesele |
|
| 175 |
General |
large order n.
|
yüklü sipariş |
|
| 176 |
General |
record order n.
|
yüklü sipariş |
|
| 177 |
General |
new order n.
|
yeni düzen |
|
| 178 |
General |
new order n.
|
genel reform |
|
| 179 |
General |
purchase request order n.
|
satın alma talep formu |
|
| 180 |
General |
order book n.
|
sipariş defteri |
|
| 181 |
General |
order of magnitude n.
|
büyüklük kertesi |
|
| 182 |
General |
order of the system n.
|
sistem derecesi |
|
| 183 |
General |
order of magnitude n.
|
büyüklüğe göre diziliş |
|
| 184 |
General |
order statistic n.
|
sıra istatistiği |
|
| 185 |
General |
acceptance of order n.
|
sipariş kabulü |
|
| 186 |
General |
lawful order n.
|
yasal düzen |
|
| 187 |
General |
automatic payment order n.
|
otomatik ödeme talimatı |
|
| 188 |
General |
order instructions n.
|
sipariş talimatları |
|
| 189 |
General |
order instruction n.
|
sipariş talimatı |
|
| 190 |
General |
mobilization order n.
|
seferberlik emri |
|
| 191 |
General |
pending order n.
|
bekleyen sipariş |
|
| 192 |
General |
customer order n.
|
müşteri siparişi |
|
| 193 |
General |
order of importance n.
|
önem sırası |
|
| 194 |
General |
change order n.
|
değişiklik emri |
|
| 195 |
General |
social order n.
|
toplum düzeni |
|
| 196 |
General |
conditional order n.
|
koşullu ısmarlama |
|
| 197 |
General |
consecutive order n.
|
art arda dizi |
|
| 198 |
General |
consecutive order n.
|
sıralı dizi |
|
| 199 |
General |
descending order n.
|
azalan sıra |
|
| 200 |
General |
working order n.
|
çalışma talimatı |
|
| 201 |
General |
ahi-order n.
|
ahi teşkilatı |
|
| 202 |
General |
apple-pie order n.
|
düzenli olma |
|
| 203 |
General |
ahi-order n.
|
ahi birliği |
|
| 204 |
General |
ahi-order n.
|
ahilik |
|
| 205 |
General |
mail-order house n.
|
posta ile sipariş alan mağaza |
|
| 206 |
General |
ottoman constabulary-official for public order n.
|
muhtesib |
|
| 207 |
General |
ottoman constabulary-official for public order n.
|
ihtisab emini |
|
| 208 |
General |
order-of-magnitude n.
|
büyüklük sırası |
|
| 209 |
General |
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order n.
|
şed kuşanma |
|
| 210 |
General |
social order n.
|
toplumsal düzen |
|
| 211 |
General |
telegraphic money order n.
|
telgraf havalesi |
|
| 212 |
General |
repetition order n.
|
tekrar sipariş |
|
| 213 |
General |
pecking order n.
|
hiyerarşi |
|
| 214 |
General |
postal money order n.
|
posta havalesi |
|
| 215 |
General |
tall order n.
|
olmayacak iş |
|
| 216 |
General |
tall order n.
|
yapılması olanaksız iş |
|
| 217 |
General |
payment of gas bill by standing order n.
|
otomatik doğalgaz faturası ödemesi |
|
| 218 |
General |
the new order n.
|
nizam-ı cedid |
|
| 219 |
General |
internal order n.
|
iç düzen |
|
| 220 |
General |
birth order n.
|
doğum sırası |
|
| 221 |
General |
protective order n.
|
koruyucu hüküm |
|
| 222 |
General |
protective order n.
|
koruyucu talimat |
|
| 223 |
General |
order of seating n.
|
oturma düzeni |
|
| 224 |
General |
seating order n.
|
oturma düzeni |
|
| 225 |
General |
legal order n.
|
yasal nizam |
|
| 226 |
General |
the world order n.
|
dünya düzeni |
|
| 227 |
General |
the world order n.
|
dünyanın düzeni |
|
| 228 |
General |
corrupt order n.
|
bozuk düzen |
|
| 229 |
General |
collapse of public order n.
|
kamu düzeninin çökmesi |
|
| 230 |
General |
money order n.
|
para havalesi |
|
| 231 |
General |
following order n.
|
sonraki sipariş |
|
| 232 |
General |
next order n.
|
sonraki sipariş |
|
| 233 |
General |
tall order n.
|
zor iş |
|
| 234 |
General |
final judgment order n.
|
nihai karar |
|
| 235 |
General |
final judgment order n.
|
kesin hüküm |
|
| 236 |
General |
chaotic order n.
|
kaotik düzen |
|
| 237 |
General |
team order n.
|
takım emri |
|
| 238 |
General |
establishment of law and order n.
|
kanun ve düzenin kurulması |
|
| 239 |
General |
will-to-order n.
|
kural istemi |
|
| 240 |
General |
series/order of things n.
|
olaylar dizisi |
|
| 241 |
General |
battle order n.
|
savaş düzeni |
|
| 242 |
General |
battle order n.
|
savaş emri |
|
| 243 |
General |
symbolic order n.
|
sembolik düzen |
|
| 244 |
General |
compliance order n.
|
itaat emri |
|
| 245 |
General |
appointment order n.
|
atama emri |
|
| 246 |
General |
order of choice n.
|
tercih sırası |
|
| 247 |
General |
order of preference n.
|
tercih sırası |
|
| 248 |
General |
lack or order n.
|
başıbozukluk |
|
| 249 |
General |
order information n.
|
sipariş bilgileri |
|
| 250 |
General |
order table n.
|
sıra tablosu/cetveli |
|
| 251 |
General |
order mark (school, brit) n.
|
(okulda verilen) ufak ceza |
|
| 252 |
General |
repair order n.
|
onarım emri |
|
| 253 |
General |
phase order n.
|
faz sırası |
|
| 254 |
General |
height order n.
|
boy sırası |
|
| 255 |
General |
benedictine order n.
|
benedik tarikatı |
|
| 256 |
General |
actual order n.
|
gerçek sipariş |
|
| 257 |
General |
old order n.
|
eski düzen |
|
| 258 |
General |
established order n.
|
müesses nizam |
|
| 259 |
General |
order duration n.
|
sipariş süresi |
|
| 260 |
General |
public health and order n.
|
kamu sağlığı ve düzeni |
|
| 261 |
General |
customer order form n.
|
müşteri̇ si̇pari̇ş formu |
|
| 262 |
General |
menu order n.
|
menü düzeni |
|
| 263 |
General |
order status n.
|
siparişin durumu |
|
| 264 |
General |
status of order n.
|
siparişin durumu |
|
| 265 |
General |
delay of order n.
|
sipariş gecikmesi |
|
| 266 |
General |
order delay n.
|
sipariş gecikmesi |
|
| 267 |
General |
order n.
|
buyuru |
|
| 268 |
General |
order n.
|
sistem |
|
| 269 |
General |
order n.
|
güvenlik |
|
| 270 |
General |
order n.
|
meleklere verilmiş dokuz rütbeden her biri |
|
| 271 |
General |
order n.
|
mesleki birlik |
|
| 272 |
General |
order n.
|
mesleki cemiyet |
|
| 273 |
General |
order n.
|
paye |
|
| 274 |
General |
order n.
|
şeref rütbesi |
|
| 275 |
General |
order picker n.
|
sipariş toplayıcı |
|
| 276 |
General |
feudal social order n.
|
feodal sosyal düzen |
|
| 277 |
General |
tasking order n.
|
görevlendirme |
|
| 278 |
General |
tasking order n.
|
görevlendirme emri |
|
| 279 |
General |
telephone order n.
|
telefondan alınan sipariş |
|
| 280 |
General |
temporal order n.
|
olayların zamana göre sıralanması |
|
| 281 |
General |
first order of business n.
|
yapılacak ilk şey |
|
| 282 |
General |
first order of business n.
|
yapılması gereken ilk şey |
|
| 283 |
General |
mail-order buying n.
|
posta siparişi ile satın alma |
|
| 284 |
General |
pre-order n.
|
ön sipariş |
|
| 285 |
General |
order n.
|
emretme |
|
| 286 |
General |
peck order n.
|
gagalama düzeni |
|
| 287 |
General |
peck order n.
|
sosyal hiyerarşi |
|
| 288 |
General |
peck order n.
|
egemenlik hiyerarşisi |
|
| 289 |
General |
postal order [uk] n.
|
posta yolu ile gerçekleştirilen para havalesi |
|
| 290 |
General |
order n.
|
tahsis edilen taahhüt |
|
| 291 |
General |
order n.
|
talep edilen taahhüt |
|
| 292 |
General |
order n.
|
tarz |
|
| 293 |
General |
order n.
|
biçem |
|
| 294 |
General |
order n.
|
akım |
|
| 295 |
General |
order n.
|
moda |
|
| 296 |
General |
order n.
|
usule uygun olma |
|
| 297 |
General |
order n.
|
müzakere veya yasama işlerinin yürütülmesine uygun olan muntazam davranış |
|
| 298 |
General |
order [obsolete] n.
|
yerleşmiş kullanım |
|
| 299 |
General |
order [obsolete] n.
|
alışılagelmiş kullanım |
|
| 300 |
General |
order n.
|
dizide boyut veya miktara bağlı derece |
|
| 301 |
General |
order n.
|
genel büyüklük |
|
| 302 |
General |
order n.
|
genel miktar |
|
| 303 |
General |
order n.
|
yaklaşık büyüklük |
|
| 304 |
General |
order n.
|
yaklaşık miktar |
|
| 305 |
General |
order n.
|
yaklaşık düzeyi gösteren sayı |
|
| 306 |
General |
order n.
|
toprak sınıflandırmasında en geniş kategori |
|
| 307 |
General |
order n.
|
nesnelerin yerlerinin düzenlenmesi |
|
| 308 |
General |
order n.
|
olayların zamana göre düzenlenmesi |
|
| 309 |
General |
order n.
|
buyruklar |
|
| 310 |
General |
order n.
|
kardeşlik topluluğu olarak kurulmuş şövalye tarikatı |
|
| 311 |
General |
order n.
|
hükümdar veya devlet eliyle verilen itibara sahip bir grup insan |
|
| 312 |
General |
pre-order n.
|
ön sipariş verme |
|
| 313 |
General |
pre-order n.
|
önceden ısmarlama |
|
| 314 |
General |
current order n.
|
güncel sipariş |
|
| 315 |
General |
reading order n.
|
okuma düzeni |
|
| 316 |
General |
cto (cancelled to order) n.
|
iptal edilen (posta pulu) |
|
| 317 |
General |
care order n.
|
bakım emri |
|
| 318 |
General |
stiffening order n.
|
(geminin dengelenmesi amacıyla) eski kargolar indirilmeden yeni kargoların kabulü için gümrük tarafından verilen bir izin |
|
| 319 |
General |
supervision order n.
|
çocuk veya genç bireyin korunmasına yönelik mahkeme emri |
|
| 320 |
General |
put in order v.
|
adam etmek |
|
| 321 |
General |
be out of order v.
|
bozuk olmak (makine/aygıt) |
|
| 322 |
General |
put something in order v.
|
nizama sokmak |
|
| 323 |
General |
brought order into v.
|
düzene sokmak |
|
| 324 |
General |
put in order v.
|
hale yola koymak |
|
| 325 |
General |
place an order with v.
|
sipariş vermek |
|
| 326 |
General |
put something in order v.
|
düzen vermek |
|
| 327 |
General |
order v.
|
tertip etmek |
|
| 328 |
General |
rule something out of order v.
|
kabul etmemek |
|
| 329 |
General |
be in order v.
|
sıralanmış durumda olmak |
|
| 330 |
General |
be out of order v.
|
uygunsuz olmak |
|
| 331 |
General |
put in order v.
|
tanzim etmek |
|
| 332 |
General |
order out v.
|
çıkarmak |
|
| 333 |
General |
give an order v.
|
ısmarlamak |
|
| 334 |
General |
get out of order v.
|
bozulmak |
|
| 335 |
General |
order out v.
|
kovmak |
|
| 336 |
General |
take an order v.
|
birinden sipariş almak |
|
| 337 |
General |
set a place in order v.
|
bir yeri düzene sokmak |
|
| 338 |
General |
make to order v.
|
ısmarlama yapmak |
|
| 339 |
General |
order v.
|
tertiplemek |
|
| 340 |
General |
bring order into v.
|
düzene sokmak |
|
| 341 |
General |
be out of order v.
|
(makine/aygıt) bozulmuş olmak |
|
| 342 |
General |
be put in order v.
|
düzelmek |
|
| 343 |
General |
place order v.
|
sipariş vermek |
|
| 344 |
General |
order away v.
|
göndermek |
|
| 345 |
General |
be out of order v.
|
düzensiz olmak |
|
| 346 |
General |
be arranged in an order v.
|
dizilmek |
|
| 347 |
General |
order food from outside v.
|
dışarıdan yemek söylemek |
|
| 348 |
General |
put in order v.
|
düzeltmek |
|
| 349 |
General |
go out of order v.
|
arıza vermek |
|
| 350 |
General |
order away v.
|
yollamak |
|
| 351 |
General |
maintain order v.
|
düzeni sağlamak |
|
| 352 |
General |
maintain law and order v.
|
kanun ve düzeni sağlamak |
|
| 353 |
General |
restore the law and order v.
|
kanun ve düzeni yeniden inşaa etmek |
|
| 354 |
General |
bring something to good working order v.
|
çalışır duruma getirmek |
|
| 355 |
General |
go out of order v.
|
arıza meydana gelmek |
|
| 356 |
General |
call to order v.
|
toplantıyı açmak |
|
| 357 |
General |
brought order to v.
|
düzene sokmak |
|
| 358 |
General |
restore the order v.
|
düzeni yeniden sağlamak |
|
| 359 |
General |
be out of order v.
|
çalışmamak |
|
| 360 |
General |
order v.
|
düzenlemek |
|
| 361 |
General |
be a member of a religious order v.
|
tarikata bağlı olmak |
|
| 362 |
General |
order food from outside v.
|
dışarıdan yemek |
|
| 363 |
General |
be in good working order v.
|
iyi işler durumda olmak |
|
| 364 |
General |
put under one's order v.
|
emrine vermek |
|
| 365 |
General |
receive an order v.
|
sipariş almak |
|
| 366 |
General |
take an order v.
|
birinden emir almak |
|
| 367 |
General |
go out of order v.
|
arızalanmak |
|
| 368 |
General |
keep order v.
|
disiplini korumak |
|
| 369 |
General |
bring order to v.
|
düzene sokmak |
|
| 370 |
General |
put in order v.
|
sıralamak |
|
| 371 |
General |
order off v.
|
çıkarmak |
|
| 372 |
General |
order away v.
|
kovmak |
|
| 373 |
General |
order off v.
|
atmak |
|
| 374 |
General |
set a place in order v.
|
bir yeri derleyip toplamak |
|
| 375 |
General |
order v.
|
sıraya koymak |
|
| 376 |
General |
arrange in order v.
|
sıralamak |
|
| 377 |
General |
place an order v.
|
ısmarlamak |
|
| 378 |
General |
put in order v.
|
çekidüzen vermek |
|
| 379 |
General |
be out of order v.
|
usule aykırı olmak |
|
| 380 |
General |
send a money order v.
|
havale göndermek |
|
| 381 |
General |
order v.
|
getirtmek |
|
| 382 |
General |
impose law and order v.
|
kanun ve nizam getirmek |
|
| 383 |
General |
make an order v.
|
ısmarlamak |
|
| 384 |
General |
make an order v.
|
sipariş geçmek |
|
| 385 |
General |
make an order v.
|
sipariş etmek |
|
| 386 |
General |
place an order with v.
|
sipariş etmek |
|
| 387 |
General |
place an order with v.
|
sipariş geçmek |
|
| 388 |
General |
place an order with v.
|
ısmarlamak |
|
| 389 |
General |
send an order v.
|
sipariş etmek |
|
| 390 |
General |
send an order v.
|
sipariş geçmek |
|
| 391 |
General |
put one's life and affairs in order (again) v.
|
kendini toplamak |
|
| 392 |
General |
put one's life and affairs in order (again) v.
|
kendini toparlamak |
|
| 393 |
General |
keep (something) in order v.
|
düzenli tutmak |
|
| 394 |
General |
bring an order v.
|
düzenleme getirmek |
|
| 395 |
General |
put (something) in order v.
|
düzenlemede bulunmak |
|
| 396 |
General |
put in order v.
|
düzenleme getirmek |
|
| 397 |
General |
put (something) in order v.
|
düzen altına almak |
|
| 398 |
General |
order v.
|
düzenlemede bulunmak |
|
| 399 |
General |
order v.
|
düzen sağlamak |
|
| 400 |
General |
order v.
|
düzenini sağlamak |
|
| 401 |
General |
be in order v.
|
düzene girmek |
|
| 402 |
General |
put (something) in order v.
|
düzene oturtmak |
|
| 403 |
General |
arrange in an alphabetical order v.
|
alfabetik sıraya göre dizmek |
|
| 404 |
General |
put in an order v.
|
sipariş vermek |
|
| 405 |
General |
issue a work order v.
|
iş emri çıkarmak |
|
| 406 |
General |
acknowledge court order v.
|
mahkeme kararını tanımak |
|
| 407 |
General |
order v.
|
komut vermek |
|
| 408 |
General |
write an order form for medication v.
|
reçetelemek |
|
| 409 |
General |
prepare an order v.
|
sipariş düzenlemek |
|
| 410 |
General |
close the order v.
|
siparişi kapatmak |
|
| 411 |
General |
accept the order v.
|
siparişi kabul etmek |
|
| 412 |
General |
give order v.
|
talimatta bulunmak |
|
| 413 |
General |
place an order v.
|
sipariş geçmek |
|
| 414 |
General |
threaten to unravel the secular order v.
|
laik düzeni yıkmaya çalışmak |
|
| 415 |
General |
try to destroy the secular order v.
|
laik düzeni yıkmaya çalışmak |
|
| 416 |
General |
fulfil an order v.
|
siparişi yerine getirmek |
|
| 417 |
General |
clear a piece of land (in order to grow crops) v.
|
tarla açmak |
|
| 418 |
General |
make to order v.
|
sipariş üzerine yapmak |
|
| 419 |
General |
withdraw an order v.
|
siparişi iptal etmek |
|
| 420 |
General |
order tea v.
|
çay söylemek |
|
| 421 |
General |
make to order v.
|
isteğe göre yapmak |
|
| 422 |
General |
make to order v.
|
siparişe göre yapmak |
|
| 423 |
General |
make to order v.
|
emre göre yapmak |
|
| 424 |
General |
conform the order v.
|
siparişe uygun olmak |
|
| 425 |
General |
put in order v.
|
sıraya sokmak |
|
| 426 |
General |
do in certain order v.
|
belirli bir düzen içinde yapmak |
|
| 427 |
General |
order in v.
|
dışarıdan yemek |
|
| 428 |
General |
proceed with an order v.
|
sipariş işlemine başlamak |
|
| 429 |
General |
order in v.
|
dışarıdan yemek söylemek |
|
| 430 |
General |
send an order v.
|
siparişi göndermek |
|
| 431 |
General |
order around v.
|
emir yağdırmak |
|
| 432 |
General |
cancel an order v.
|
siparişi geri almak |
|
| 433 |
General |
cancel an order v.
|
siparişi iptal etmek |
|
| 434 |
General |
revoke an order v.
|
siparişleri geri almak |
|
| 435 |
General |
make an additional order v.
|
ek sipariş yapmak |
|
| 436 |
General |
make an additional order v.
|
ilave sipariş yapmak |
|
| 437 |
General |
order on trial v.
|
deneme siparişi vermek |
|
| 438 |
General |
give order v.
|
sipariş vermek |
|
| 439 |
General |
order again v.
|
tekrar sipariş etmek |
|
| 440 |
General |
work in order v.
|
düzen içinde çalışmak |
|
| 441 |
General |
study in order v.
|
düzen içinde çalışmak |
|
| 442 |
General |
order the secretary of defence to use military force v.
|
savunma bakanına askeri güç kullanma emri vermek |
|
| 443 |
General |
order modestly v.
|
sade şeyler sipariş etmek |
|
| 444 |
General |
be listed in alphabetical order v.
|
alfabetik sıraya göre listelenmek |
|
| 445 |
General |
order books in bulk v.
|
toptan kitap siparişi vermek |
|
| 446 |
General |
order dessert v.
|
tatlı siparişi vermek |
|
| 447 |
General |
order a take away v.
|
dışarıdan eve yemek sipariş etmek |
|
| 448 |
General |
order a take away v.
|
dışarıdan eve yemek söylemek |
|
| 449 |
General |
defy order v.
|
emre karşı gelmek |
|
| 450 |
General |
enter order v.
|
sipariş girmek |
|
| 451 |
General |
put in an order v.
|
sıraya koymak |
|
| 452 |
General |
order in v.
|
girmesini söylemek |
|
| 453 |
General |
be in working order v.
|
çalışır vaziyette olmak |
|
| 454 |
General |
be in working order v.
|
çalışır durumda olmak |
|
| 455 |
General |
bring the order v.
|
siparişi getirmek |
|
| 456 |
General |
deliver the order v.
|
siparişi getirmek |
|
| 457 |
General |
bring/deliver order v.
|
sipariş getirmek |
|
| 458 |
General |
open an order v.
|
sipariş açmak |
|
| 459 |
General |
enter an order v.
|
sipariş girmek |
|
| 460 |
General |
get a court order v.
|
mahkeme emri çıkarttırmak |
|
| 461 |
General |
order take-out v.
|
dışarıdan yemek sipariş etmek |
|
| 462 |
General |
fulfil the order v.
|
siparişi karşılamak |
|
| 463 |
General |
fulfil the order v.
|
siparişe cevap vermek |
|
| 464 |
General |
order v.
|
düzeltmek |
|
| 465 |
General |
order v.
|
papaz yapmak |
|
| 466 |
General |
order v.
|
papazlığa terfi ettirmek |
|
| 467 |
General |
order v.
|
papazlığa atamak |
|
| 468 |
General |
take order for v.
|
sorumluluğu üstlenmek |
|
| 469 |
General |
take order for v.
|
yükümlülüğü üzerine almak |
|
| 470 |
General |
take order for v.
|
emir almak |
|
| 471 |
General |
take order for v.
|
sipariş almak |
|
| 472 |
General |
mail-order v.
|
posta ile teslim edilecek olan ürünleri almak veya satmak |
|
| 473 |
General |
order v.
|
papaz olarak atamak |
|
| 474 |
General |
order v.
|
tarikata kabul etmek |
|
| 475 |
General |
order v.
|
nasip etmek |
|
| 476 |
General |
order v.
|
gitme/gelme emri vermek |
|
| 477 |
General |
order v.
|
reçete yazmak |
|
| 478 |
General |
order v.
|
uğraşmak |
|
| 479 |
General |
order v.
|
hazırlamak |
|
| 480 |
General |
order v.
|
(tütün yaprağını) düzene sokmak |
|
| 481 |
General |
pre-order v.
|
ön sipariş vermek |
|
| 482 |
General |
pre-order v.
|
önceden ısmarlamak |
|
| 483 |
General |
in order adj.
|
ahenkli |
|
| 484 |
General |
out of order adj.
|
intizamsız |
|
| 485 |
General |
at one's order adj.
|
emre hazır |
|
| 486 |
General |
which (in order) adj.
|
kaçıncı |
|
| 487 |
General |
made to order adj.
|
ısmarlama |
|
| 488 |
General |
arranged in order adj.
|
sıralı |
|
| 489 |
General |
in order adj.
|
nizamlı |
|
| 490 |
General |
in good order adj.
|
muntazam |
|
| 491 |
General |
in order adj.
|
sıralı |
|
| 492 |
General |
out of order adj.
|
intizamsız sırasız |
|
| 493 |
General |
payable to order adj.
|
emre ödenecek |
|
| 494 |
General |
in bad order adj.
|
bozuk |
|
| 495 |
General |
in alphabetical order adj.
|
alfabetik olarak dizilmiş |
|
| 496 |
General |
out of order adj.
|
ayarı bozuk |
|
| 497 |
General |
in good order adj.
|
yolunda |
|
| 498 |
General |
low-order adj.
|
düşük değerli |
|
| 499 |
General |
made-to-order adj.
|
ısmarlama |
|
| 500 |
General |
mail-order adj.
|
posta siparişiyle alınan |
|
