dikkatli - Turco Inglés Diccionario

dikkatli

Significados de "dikkatli" en diccionario inglés turco : 125 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
dikkatli watchful adj.
The entrance of the tent was guarded by a watchful soldier.
Çadırın girişi dikkatli bir asker tarafından korunuyordu.

More Sentences
dikkatli attentive adj.
Kevin Hart has an attentive audience today.
Kevin Hart'ın günümüzde dikkatli bir seyircisi var.

More Sentences
dikkatli careful adj.
You should be careful when speaking with your elders.
Büyüklerinizle konuşurken dikkatli olmalısınız.

More Sentences
General
dikkatli conscientious adj.
A conscientious researcher should avoid mistakes and omissions.
Dikkatli bir araştırmacı hatalardan ve ihmallerden kaçınmalıdır.

More Sentences
dikkatli mindful adj.
We are very mindful, Minister, of the practical side.
İşin pratik yönü konusunda çok dikkatliyiz Sayın Bakan.

More Sentences
dikkatli alert adj.
Be alert and do not trust your surroundings too much.
Dikkatli olun ve çevrenize çok fazla güvenmeyin.

More Sentences
dikkatli selective adj.
Landon is very selective about the clothes she wears.
Landon giydiği kıyafetler konusunda çok dikkatlidir.

More Sentences
dikkatli intent adj.
The child was overwhelmed with intent curiosity.
Çocuk dikkatli bir merak duygusuyla dolup taşıyordu.

More Sentences
dikkatli wary adj.
We need to be wary of creating precedents.
Emsal yaratma konusunda dikkatli olmalıyız.

More Sentences
dikkatli observant adj.
You're very observant.
Çok dikkatlisin.

More Sentences
dikkatli vigilant adj.
People who have cancer should be extra vigilant about what they eat or drink.
Kanser hastası olan kişiler yedikleri ve içtikleri konusunda daha dikkatli olmalıdır.

More Sentences
dikkatli attentive adj.
The Spanish Presidency was particularly attentive during times of serious crisis in the Middle East.
İspanya Dönem Başkanlığı, Orta Doğu'da ciddi krizlerin yaşandığı dönemlerde özellikle dikkatli davranmıştır.

More Sentences
dikkatli careful adj.
The political debate must be preceded by careful investigations of issues such as operational compatibility.
Siyasi tartışmalardan önce operasyonel uyumluluk gibi konuların dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekmektedir.

More Sentences
dikkatli cautious adj.
The CPN report says that the EU must be cautious in attempting to influence China.
CPN grubunun raporunda AB'nin Çin'i etkilemeye çalışırken dikkatli olması gerektiği belirtiliyor.

More Sentences
dikkatli thorough adj.
We're thorough.
Biz dikkatliyiz.

More Sentences
dikkatli hard adj.
I also hope we will look very hard at our relationship with the Gulf Cooperation Council in this regard.
Ayrıca bu bağlamda Körfez İşbirliği Konseyi ile ilişkilerimize de çok dikkatli bir şekilde bakacağımızı umuyorum.

More Sentences
dikkatli cautiously adv.
She should act very cautiously for her plans.
O, planları konusunda çok dikkatli davranmalı.

More Sentences
Law
dikkatli cautious adj.
In addition, Europe must, in my view, also be cautious when it provides food aid.
Ayrıca, benim görüşüme göre, Avrupa gıda yardımı yaparken de dikkatli olmalıdır.

More Sentences
Technical
dikkatli cautious adj.
Be cautious on message boards and social media.
Mesaj panolarında ve sosyal medyada dikkatli olun.

More Sentences
dikkatli careful adj.
A careful and generous stance is a welcome bonus in this respect.
Dikkatli ve cömert bir duruş bu açıdan hoş bir bonus.

More Sentences
General
dikkatli diligent adj.
dikkatli tender adj.
dikkatli heedful adj.
dikkatli intense adj.
dikkatli calculating adj.
dikkatli solicitous adj.
dikkatli meticulous adj.
dikkatli thoughtful adj.
dikkatli punctilious adj.
dikkatli deliberate adj.
dikkatli assiduous adj.
dikkatli chary adj.
dikkatli particular adj.
dikkatli scrupulous adj.
dikkatli rigorous adj.
dikkatli circumspect adj.
dikkatli sleepless adj.
dikkatli canny adj.
dikkatli narrow adj.
dikkatli strict adj.
dikkatli close adj.
dikkatli gingerly adj.
dikkatli regardful adj.
dikkatli studious adj.
dikkatli prudent adj.
dikkatli shy adj.
dikkatli advertent adj.
dikkatli painstaking adj.
dikkatli lidless adj.
dikkatli argus-eyed adj.
dikkatli eagle-eyed adj.
dikkatli diplomatic adj.
dikkatli minute adj.
dikkatli punctual adj.
dikkatli intentive adj.
dikkatli cagy adj.
dikkatli calculating adj.
dikkatli acute adj.
dikkatli adviceful adj.
dikkatli catlike adj.
dikkatli tentful [scottish] adj.
dikkatli tentie [scottish] adj.
dikkatli tentif [obsolete] adj.
dikkatli tenty [scottish] adj.
dikkatli remindful adj.
dikkatli thoughty [dialect] adj.
dikkatli arrect [obsolete] adj.
dikkatli attentional adj.
dikkatli aviseful [obsolete] adj.
dikkatli ententive [obsolete] adj.
dikkatli erect adj.
dikkatli mature adj.
dikkatli wide-awake adj.
dikkatli respective adj.
dikkatli measured adj.
dikkatli hoful [obsolete] adj.
dikkatli hooly adj.
dikkatli hooly [scotland] adj.
dikkatli listful adj.
dikkatli loving adj.
dikkatli observative adj.
dikkatli ginger [dialect] adj.
dikkatli choice adj.
dikkatli guardful [obsolete] adj.
dikkatli heedy [obsolete] adj.
dikkatli off your guard adj.
dikkatli conny adj.
dikkatli circumspective adj.
dikkatli compunctive [obsolete] adj.
dikkatli penible [obsolete] adj.
dikkatli prayerful adj.
dikkatli scrutinous adj.
dikkatli skittish adj.
dikkatli snack adj.
dikkatli softly-softly adj.
dikkatli solicitate adj.
dikkatli pointed adj.
dikkatli scotch adj.
dikkatli solicitate adj.
dikkatli squeasy adj.
dikkatli stewardly adj.
dikkatli stinting adj.
dikkatli superstitious [obsolete] adj.
dikkatli surveillant adj.
dikkatli conscious adj.
dikkatli sharp adj.
dikkatli respectful [obsolete] adj.
dikkatli carefully adv.
Colloquial
dikkatli a fast worker n.
Idioms
dikkatli on (one's) guard adj.
dikkatli soft-shoe adj.
dikkatli on the ball expr.
dikkatli on toes expr.
dikkatli on watch expr.
Law
dikkatli prudent adj.
Archaic
dikkatli considerate adj.
dikkatli intentive adj.
dikkatli present adj.
dikkatli attent adj.
dikkatli curious adj.
dikkatli fearful adj.
dikkatli serviceable adj.
dikkatli painful adj.
Slang
dikkatli with-it adj.
dikkatli with it expr.

Significados de "dikkatli" con otros términos en diccionario inglés turco: 310 resultado(s)

Turco Inglés
General
bakış (uzun ve dikkatli) stare n.
He keeps going to his talk despite the angry stares from the crowd.
Kalabalığın öfkeli bakışlarına rağmen konuşmasına devam ediyor.

More Sentences
dikkatli olmak mind v.
We must be cautious with this tendency and not give in to every thought that enters our minds.
Bu eğilime karşı dikkatli olmalı ve aklımıza gelen her düşünceye teslim olmamalıyız.

More Sentences
dikkatli olmak watch out v.
You'd better watch out.
Dikkatli olsan iyi olur.

More Sentences
dikkatli bakmak look carefully v.
If you look carefully, you'll find some insects.
Dikkatli bakarsanız, bazı böcekler bulabilirsiniz.

More Sentences
dikkatli olmak take care v.
Take care when removing paper from the machine.
Kağıdı makineden çıkarırken dikkatli olun.

More Sentences
dikkatli olmak take heed v.
They must take heed, for the Constitution is to be ratified by referendum.
Anayasa referandumla onaylanacağı için dikkatli olmalılar.

More Sentences
dikkatli düşünmek think carefully v.
It is with all of these individuals in mind that I say today we should think carefully.
Tüm bu kişileri göz önünde bulundurarak bugün dikkatli düşünmemiz gerektiğini söylüyorum.

More Sentences
dikkatli olmak watch out for v.
Hot weather will continue, so please watch out for food poisoning.
Sıcak hava devam edecek, bu nedenle lütfen gıda zehirlenmesine karşı dikkatli olun.

More Sentences
daha dikkatli olmak be more careful v.
I wish he had been more careful when he spoke.
Keşke konuşurken daha dikkatli olsaydı.

More Sentences
(söz) dikkatli guarded adj.
We must guard against any muddling of concepts.
Kavramların birbirine karıştırılmasına karşı dikkatli olmalıyız.

More Sentences
dikkatli ol! watch your step! interj.
Watch your step.
Dikkatli ol.

More Sentences
dikkatli ol! take care! interj.
Take care when you cross the street.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.

More Sentences
Colloquial
dikkatli sür drive safely expr.
Drive safely.
Dikkatli sür.

More Sentences
Speaking
dikkatli ol be careful expr.
Tom, please be careful.
Tom, lütfen dikkatli ol.

More Sentences
dikkatli ol be cautious expr.
Be cautious when you cross the street.
Karşıdan karşıya geçerken dikkatli ol.

More Sentences
General
dikkatli olma carefulness n.
dikkatli olma being careful n.
dikkatli olma vigilance n.
dikkatli inceleme scrutiny n.
dikkatli olma thoughtfulness n.
dikkatli sürücü careful driver n.
dikkatli/tedbirli nöbetçi argus n.
dikkatli bir şekilde söylenen ifade cautious statement n.
dikkatli olma laboriousness n.
dikkatli gözlemleme avisement [obsolete] n.
dikkatli değerlendirme avisement [obsolete] n.
dikkatli düşünme excogitation n.
dikkatli olma vigilancy n.
dikkatli yönetim husbandry n.
dikkatli incelemeyle öğrenilmiş şey gleaning n.
dikkatli bakış glower [dialect] [uk] n.
dikkatli göz gimlet eye n.
dikkatli inceleme going-over n.
dikkatli denetim going-over n.
(para, malzeme, iş gücü) kaynakların dikkatli ve tutumlu yönetimi oeconomy n.
dikkatli inceleme double check n.
dikkatli işçilik curiousness n.
dikkatli okuma poring over n.
dikkatli okuma perusing n.
dikkatli olma outlook n.
dikkatli ve canlı olma sharp-sightedness n.
dikkatli göz sharp eye n.
dikkatli göz keen eye n.
dikkatli kimse painstaker [obsolete] n.
dikkatli gözetim patrol n.
birisini son derece dikkatli bir biçimde izlemek watch someone with eagle eye v.
birisini son derece dikkatli bir gözle incelemek watch someone with an eagle eye v.
dikkatli olmak reck v.
dikkatli olmak be careful v.
dikkatli olmak watch one's step v.
dikkatli olmak keep one's eyes skinned v.
dikkatli olmak pay heed to v.
dikkatli olmak give heed to v.
dikkatli olmak keep one's eyes peeled v.
dikkatli olmak be watchful v.
dikkatli olmak keep one's eyes open v.
dikkatli okumak read carefully v.
dikkatli olmak be on the ball v.
dikkatli bulunmak have care v.
dikkatli kullanmak use cautiously v.
dikkatli olmamak be unwary v.
dikkatli olmak recche [obsolete] v.
(fare) hızlı ve dikkatli hareket etmek dib v.
dikkatli hale getirmek invigilate v.
dikkatli olmak perpend v.
pek dikkatli olmayan casual adj.
çok dikkatli precise adj.
dikkatli ve kuralcı prim and proper adj.
dikkatli ve devamlı (bir çalışma) assiduous adj.
çok dikkatli cagey adj.
çok dikkatli religious adj.
kadar dikkatli as watchful as adj.
dikkatli ve devamlı çalışan assiduous adj.
çok dikkatli meticulous adj.
çok dikkatli ve ağırbaşlı prim adj.
sözcük seçiminde dikkatli quibbling adj.
-e karşı dikkatli careful of adj.
-e karşı dikkatli heedful of adj.
-e dikkatli observant of adj.
dikkatli harcama yapan frugal adj.
aşırı derecede gözü açık ve dikkatli hypervigilant adj.
daima uyanık/dikkatli ever alert adj.
aşırı dikkatli overcautious adj.
aşırı dikkatli narrow adj.
gereğinden fazla dikkatli overcareful adj.
gereğinden fazla dikkatli too-careful adj.
dikkatli bakıldığında fark edilen underlying adj.
çok dikkatli ve titiz ultrafastidious adj.
aşırı dikkatli ultracautious adj.
aşırı dikkatli ultracareful adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unwatchful adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unvigilant adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unalert adj.
dikkatli olmayan unexacting adj.
çok dikkatli envious adj.
dikkatli olmayan unobservant adj.
dikkatli olmayan unthorough adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unalert adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unwatchful adj.
tehlikelere karşı dikkatli olmayan unvigilant adj.
dikkatli ve titiz white-glove adj.
çok dikkatli ve ağır başlı mim [dialect] adj.
çok dikkatli ve ağırbaşlı missish adj.
aşırı dikkatli hyperconscious adj.
aşırı dikkatli hypercautious adj.
aşırı dikkatli overexquisite adj.
aşırı dikkatli overscrupulous adj.
aşırı dikkatli overwary adj.
incelikli ve dikkatli (davranış, bakış açısı) go-slow adj.
(konuşma bakımından) dikkatli ve net close-grain adj.
çok dikkatli close adj.
(konuşma bakımından) dikkatli ve net close-grained adj.
dikkatli bir şekilde inşa edilmiş clever adj.
dikkatli harcayan scotch adj.
dikkatli bir şekilde shyly adv.
dikkatli bir şekilde observantly adv.
dikkatli bir şekilde over adv.
çok dikkatli ve tam olarak minutely adv.
dikkatli bir şekilde mindfully adv.
çok dikkatli bir şekilde just so adv.
dikkatli bir şekilde rigorously adv.
dikkatli bir şekilde watchfully adv.
dikkatli bir şekilde heedfully adv.
dikkatli bir şekilde vigilantly adv.
dikkatli bir şekilde advertently adv.
dikkatli bakıldığında fark edilerek underlyingly adv.
tehlikelere karşı dikkatli olmadan unwatchfully adv.
dikkatli bir şekilde lovingly adv.
dikkatli bir şekilde busily adv.
dikkatli, özenli ve uyanık bir şekilde observingly adv.
dikkatli bir şekilde close adv.
dikkatli bir şekilde scrutinously adv.
dikkatli bir şekilde stewardly adv.
-e karşı dikkatli attentive to prep.
dikkatli ol! pas op [south africa] interj.
Phrasals
dikkatli dokunuşlarla uygulamak dab on v.
dikkatli dokunuşlarla silmek dab off v.
dikkatli kullanmak ease back v.
dikkatli olmak leave up v.
dikkatli çıkmak venture out v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak wise up to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak wise up to (someone or something) v.
Phrases
istikrarlı ve dikkatli steady as she goes expr.
alıcı dikkatli olsun let the buyer beware expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) (be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) (be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
Proverb
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir better safe than sorry
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir it's better to be safe than sorry
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir better (be) safe than sorry [cliché]
Colloquial
dikkatli bakış weather eye n.
dikkatli davranmak play safe v.
dikkatli davranmak play it safe v.
dikkatli hareket etmek/konuşmak watch (oneself) v.
(bir şeyle ilgili) dikkatli careful (with something) adj.
aşırı dikkatli supercautious adj.
dikkatli ol gently does it expr.
öğretmenini dikkatli dinle listen to your teacher carefully expr.
(arabayı) dikkatli kullan drive safe expr.
dikkatli sürün drive safe expr.
dikkatli dinle pin your ears back expr.
dikkatli ol easy/gently/slowly does it expr.
dikkatli ol keep a weather eye out expr.
iyi/dikkatli davran take it easy expr.
dikkatli yürü mind your step expr.
dikkatli ol watch your step expr.
dikkatli davran mind your step expr.
dikkatli ol mind your step expr.
dikkatli yürü watch your step expr.
dikkatli davran watch your step expr.
dikkatli adım at watch your step expr.
dikkatli adım at mind your step expr.
dikkatli ol don't take any wooden nickels expr.
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) be careful what you wish for(, it might (just) come true expr.
biraz dikkatli ol do you mind (if...)? expr.
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
biraz dikkatli, sessiz olsan do you mind exclam.
biraz dikkatli ol do you mind exclam.
Idioms
dikkatli adım light touch n.
dikkatli bir yaşam tarzı life in the slow lane n.
bir şeyi çok dikkatli bir şekilde yapma a fine-tooth comb n.
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma the softly-softly approach n.
sabırlı ve dikkatli bir şekilde başa çıkma a softly-softly approach n.
dikkatli göz an eagle eye n.
birinin dikkatli gözü somebody's eagle eye n.
dikkatli göz eagle eye n.
dikkatli göz eagle-eye n.
dikkatli bir göz an eagle eye n.
dikkatli bakış eagle eye n.
dikkatli olma walking on eggs n.
kullanırken dikkatli olmak go easy on v.
dikkatli çıkmak venture out of (something) v.
birini çok dikkatli izlemek watch someone like a hawk v.
dikkatli ve etraflıca incelemek take a long hard look at something v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have on the ball v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have something on the ball v.
dikkatli olmak walk on eggshells v.
dikkatli olmak walk on eggs v.
dikkatli olmak walk on thin ice v.
birine iyi/dikkatli davranmak take it easy on someone v.
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak look to one's laurels v.
dikkatli/temkinli yaklaşmak keep wary eye v.
(nehir/göl/kaygan zemin) bir yerden dikkatli geçmek/yürümek pick one's way v.
adımlarını dikkatli atmak pick your way v.
adımlarını dikkatli atmak pick one's way v.
dikkatli yürümek pick one's way v.
dikkatli yürümek pick your way v.
(nehir/göl/kaygan zemin) bir yerden dikkatli geçmek/yürümek pick your way v.
(hata yapmamak adına) adımlarını dikkatli atmak put one foot in front of the other v.
dikkatli olmak be on one's toes v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak be on the ball v.
birisiyle konuşurken çok dikkatli olmak/diken üstünde durmak like walking/treading on eggshells v.
çok dikkatli davranmak tiptoe around v.
dikkatli para harcamak nickel-and-dime v.
her kuruşunu dikkatli harcamak watch every dime v.
dikkatli ve uyanık olmak be on the qui vive v.
arabayı dikkatli sürmek keep it between the ditches v.
içkiyi dikkatli içmek nurse (one's) drink v.
dikkatli harcamak haul in (one's) horns v.
olası tehlikelere karşı dikkatli olmamak leave (one's) guard down v.
dikkatli olmak have a lot on the ball [us] v.
daha dikkatli davranmak pull in the reins v.
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek take a hard look at something v.
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek take a cool look at something v.
dikkatli ve etraflıca düşünmek/incelemek take a long look at something v.
dikkatli adım atmak mind (one's) step v.
(birini/bir şeyi) yakın/dikkatli incelemeye almak put (someone or something) under a microscope v.
(birini/bir şeyi) yakın/dikkatli incelemeye almak put (someone or something) under the microscope v.
dikkatli yürümek, koşmak mind (one's) step v.
bir şeyi dikkatli tüketmek take it easy on something v.
daima dikkatli olmak always be on (one's) guard v.
daima dikkatli olmak always be on (one's) guard v.
ihtiyatlı/dikkatli olmak be looking over your shoulder v.
ihtiyatlı/dikkatli olmak be looking over (one's) shoulder v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak be on the watch (for someone or something) v.
dikkatli olmak be on guard v.
dikkatli olmak be on your guard v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak be treading on eggshells v.
(birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak be walking on eggshells v.
parayı dikkatli harcamak count one's pennies v.
parayı dikkatli harcamak count the pennies v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak have something/a lot on the ball [us] v.
dikkatli olmak hold jiggers [us] v.
dikkatli olmak keep an eye out v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye out for (someone or something) v.
dikkatli olmak keep eyes open v.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak keep an eye peeled (for something or someone) v.
dikkatli olmak keep (one's) head on a swivel v.
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak look to laurels v.
mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak look to your laurels v.
içkiyi dikkatli içmek nurse a drink v.
dikkatli yürümek pick way v.
dikkatli davranmak pick (one's) spot v.
adımlarını dikkatli atmak pick way v.
dikkatli olmak stand jiggers [us] v.
dikkatli para harcamak stretch money v.
-e iyi/dikkatli davranmak take it easy on v.
-i dikkatli tüketmek take it easy on v.
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek watch (someone or something) like a hawk v.
(birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek watch (someone or something) with an eagle eye v.
dikkatli ol mind one's eye expr.
(eğer) uslu duramayacaksan,(o zaman) dikkatli ol (davran) if you can't be good be careful expr.
son derece dikkatli with one's eyes wide open expr.
bir meseleyi yavaş ve dikkatli şekilde çözme/halletme softly, softly, catchee monkey expr.
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar even jove (sometimes) nods expr.
en dikkatli/iyi insan bile (bazen) hata yapar even homer (sometimes) nods expr.
dikkatli ol keep your eyes peeled expr.
dikkatli ol keep your eyes open expr.
dikkatli ol keep your eyes skinned expr.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli on the watch (for someone or something) expr.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli on watch for (someone or something) expr.
son derece dikkatli with eyes open expr.
Speaking
çok dikkatli ol dot your i's and cross your t's expr.
dikkatli tutun handle with care expr.
dikkatli taşıyın handle with care expr.
çok dikkatli ol have a care expr.
dikkatli ol easy does it expr.
yerinde olsam çok dikkatli olurdum I'd be very careful if i were you expr.
dışarıda dikkatli ol be careful out there expr.
müşterilerimizi çok dikkatli değerlendirmeliyiz we have to assess our clients very carefully expr.
size dikkatli olmanızı söylemiştim I told you to be careful expr.
size dikkatli olun demiştim I told you to be careful expr.
sana dikkatli olmanı söylemiştim I told you to be careful expr.
sana dikkatli ol demiştim I told you to be careful expr.
beni dikkatli dinle listen to me carefully expr.
ne kadar dikkatli olsan azdır you can't be too careful expr.
dikkatli olmalısın you must be careful expr.
dikkatli olun be careful expr.
kelimelerini daha dikkatli seç choose your words more carefully expr.
dikkatli olmalıyım I should be careful expr.
dikkatli olmalısın you should be careful expr.
dikkatli oku read carefully expr.
biraz dikkatli olmanın ne sakıncası var? what's the harm in being a little cautious? expr.
biraz dikkatli olmanın neyi var? what's the harm in being a little cautious? expr.
biraz dikkatli olmanın nesi var? what's the harm in being a little cautious? expr.
Trade/Economic
alıcı dikkatli olsun caveat emptor expr.
alıcı dikkatli olsun let the buyer aware expr.
Technical
dikkatli bakma observation n.
dikkatli şekilde carefully adv.
Computer
gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi not safe for life (nsfl) n.
başvurunuz dikkatli bir şekilde incelenecektir your application will be carefully reviewed expr.
Botanic
meyve veya kırmızı şarap tatlandırmak için dikkatli ölçülerde kullanılan yapraklar herb grace n.
Environment
dikkatli temizleme deliberate decontamination n.
Sport
(liderliği) riskten kaçınıp dikkatli savunma yaparak elde tutmaya çalışmak protect v.
Basketball
diskalifiye olmaya yaklaşan ve bu yüzden daha dikkatli oynaması gereken oyuncu foul trouble n.
Abbreviation
gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi nsfw (not safe for work) n.
Archaic
dikkatli işçilik curiosity n.
Slang
dikkatli öğrenci grunt n.
dijital bir görüntünün çözünürlüğü, netliği ve kalitesi konusunda çok hassas/dikkatli kimse pixel peeper n.