başı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

başı



Sens de "başı" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
Gastronomy
basi n. filipin yerlilerinin yaptığı fermente bir içecek

Sens de "başı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
Colloquial
başı day one adv.
Technical
başı start n.

Sens de "başı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi halo n.
kuyu başı düzeneği wellhead equipment n.
başı ile onaylamak nod v.
başı dönen dizzy adj.
General
direk başı masthead n.
insan başı avlayıcı head hunter n.
çivi başı nail head n.
ocak başı inglenook n.
parça başı iş piecework n.
mızrak başı spearhead n.
meme başı teat n.
ocak başı chimney corner n.
pınar başı headwaters n.
başı öne eğilmişlik crestfallenness n.
meme başı tit n.
hortum başı hose nozzle n.
madde başı sözcük headword n.
çıban başı head of a boil n.
dümen başı rudder head n.
dağ başı mountain top n.
yatak başı bedhead n.
devenin başı stuff and nonsense! n.
sütun başı capital n.
madde başı sözcük key word n.
bazı ülkelerde devlet ve hükümet başı president n.
paragraf başı yapma indent n.
kılıç başı pommel n.
haham başı chief rabbi n.
topuz başı mace head n.
aşçı başı head cook n.
omuz başı end of the shoulder n.
ocak başı fireside n.
köşe başı street corner n.
at başı sucker rod n.
dört başı mamur the all round n.
köşe başı corner n.
yatak başı headboard n.
geyik başı staghead n.
gemi başı süsü figurehead n.
balta başı axe head n.
satır başı karakteri new line character n.
musluk başı faucet knob n.
üstü başı perişan çocuk ragamuffin n.
hortum başı nozzle n.
pınar başı fountainhead n.
başı çekme heading n.
sallama (başı/yumruğu) shake n.
baca başı mantelpiece n.
başı siyah olan sivilce blackhead n.
çete başı ringleader n.
at başı horsehead n.
iğne başı pinhead n.
hafta başı the first day of the week n.
bölüm başı department head n.
balta başı ax head n.
dağ başı the wild n.
atın omuz başı withers n.
dağ başı wild and remote place n.
topluiğne başı pinhead n.
dişicik başı (çiçek) stigma n.
dağ başı summit n.
başağa benzer çiçek başı spike n.
çıban başı source of trouble n.
ekip başı ganger n.
ay başı payday n.
parça başı iş anlaşması contract n.
çekiç başı hammer head n.
duş başı showerhead n.
pınar başı head n.
çivi başı nailhead n.
meme başı nipple n.
başı öne düşme nutation n.
ocak başı hearthside n.
kişi başı milli gelir per capita income n.
başı çekme spearheading n.
iki yüzyılın sonu ile başı arasındaki süre turn of the century n.
çete başı bellwether n.
meme başı çevresi areola n.
kemik başı capitulum n.
iş başı eğitim on-the-job training n.
başı dikenliler thorny-headed (worms) n.
saat başı gözlem hourly observation n.
geminin başı bow n.
aşçı başı chef n.
başı bozuk civilian n.
papaz meclisi başı dean n.
dukalık başı duke n.
gelin başı saç modelleri bridal hair styles n.
gelin başı saç modelleri bridal hair-do n.
meme başı mamilia n.
kuyrukluyıldızın parlak başı nucleus n.
dişicik başı stigma n.
sezon başı start of season n.
sezon başı beginning of season n.
köprü başı bridgehead n.
havuz başı pool side n.
havuz başı poolside n.
başı çeken presider n.
mezar başı graveside n.
toplu iğne başı pinhead n.
ses getiren liste başı şarkı/parça megahit n.
ses getiren liste başı şarkı/parça blockbuster n.
ses getiren liste başı şarkı/parça smash hit n.
geyik başı deer head n.
saat başı ücret alan temizlikçi hourly-rate cleaner n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak wobbler n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak bobblehead doll n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak bobbing head doll n.
genelde ünlü kişilerin bire bir kopyası olan başı vücudundan büyük ve kafası yayla sallanan oyuncak nodder n.
liste başı (şarkı) chart-topper n.
mart başı early-march n.
çete başı gang leader n.
ekmeğin kafası/başı heel n.
ercik başı anther n.
yatak başı bedside n.
liste başı kitap best seller n.
saat başı the top of the hour n.
insan başı avlayıcı head-hunter n.
tohum başı seed head n.
penis başı penis head n.
meme başı asimetrisi asymmetry of the nipples n.
ayın başı beginning of month n.
1900'lerin başı early 1900s n.
golf sopası başı golf club head n.
usta başı craft supervisor n.
dört başı mamur yemek square meal n.
köşe başı dükkan, bakkal café [south african] n.
üstü başı kirli çocuk raggamuffin n.
üstü başı perişan çocuk raggamuffin n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemalion n.
üstü başı yırtık kimse tatterdemallion n.
(armacılıkta) başı öne dönük şekilde şaha kalkma rampant gardant n.
(armacılıkta) başı arkaya dönük şekilde şaha kalkma rampant regardant n.
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğme nod n.
başı ile tasdik etme nod n.
başı ile selam verme nod n.
başı öne düşme nod n.
(bir şeyin) en başı the off n.
köpek, kurt veya tilki başı mask n.
işçi başı master workman n.
başı çeken at leader n.
sürenin sonu ve başı dışında kalan kısım midst n.
başı yukarıda ve vücudu dik balık figürü hauriant n.
haddehane çekicinde ucunda çekiç başı bulunan sap helve n.
bazı fantastik saatlerde saat başı zili çalan figür minute-jack n.
tepe başı bray [dialect] [scotland] n.
çıbanın başı ringleader n.
eşkıyaların başı ringleader n.
ocak başı tezgahı chimney corner n.
masa başı işi deskwork n.
masa başı çalışması deskwork n.
ocak başı hearthstone n.
öküz başı oxhead n.
söz başı incipit n.
vuruşla belirtilen saat başı clock [obsolete] n.
yoncanın tohum başı cob [uk] n.
metre kare başı bir newton'a denk gelen basınç birimi pa n.
kişi başı vergi pollage n.
kılıç başı pomel n.
dakika başı frekans count per minute n.
dakika başı frekans counts/minute n.
mızrak başı cronel n.
iş başı eğitim dönemi interneship n.
masa başı çalışan kimse penpusher n.
büyük maça başı porty n.
çelik fabrikasında pres tezgahında çalışan işçilerin başı codder [dialect] n.
başı örtmek için takılan sıkı takke coif n.
başı dertte olma corner n.
demir eğik mızrak başı coronel n.
başı dönmüş olma dazzlement n.
başı çekme firing line n.
başı çeken kimse foregoer n.
işçi başı foreperson n.
usta başı foreperson n.
maça başı print n.
(posta hizmetinde) ekip başı shoofly n.
atın kuyruk başı bölgesi crup n.
parça başı iş yapılan bir atölyede dizgicinin nüsha bitince üzerine adını yazdığı taş slate [uk] n.
çıban başı pointing n.
evden yapılan parça başı iş outwork n.
başı dertte olmak be in a jam v.
başı göğe ermek be overjoyed v.
başı dinç olmak be carefree v.
başı çekmek spearhead v.
başı dönmek feel giddy v.
başı daralmak be pushed for money v.
başı belada olmak be in trouble v.
sallamak (başı/yumruğu) shake v.
dönmek (birinin başı) swim v.
başı derde girmek get into trouble v.
başı belaya girmek get into trouble v.
başı dara düşmek get into trouble v.
başı çekmek take the lead v.
birinin üstü başı yırtık pırtık olmak be dressed in tatters v.
at başı gitmek match v.
iş başı yapmak start a job v.
başı ağrımak get a headache v.
başı çekmek head v.
başı öne düşmek nod v.
başı darda olmak come to grief v.
başı hoş olmamak be in bad with something v.
başı dertte olmak be in deep water v.
başı dönmek feel woozy v.
başı dertte olmak in a jam v.
saçı başı ağarmak grow old v.
dönmek (başı) reel v.
başı çekmek lead v.
başı olmak lead v.
başı ağrımak have a headache v.
başı dönmek feel dizzy v.
iş başı yapmak start work v.
başı bağlı olmak be tied down v.
başı bağlı olmak be dependent v.
başı derde girmek get into hot water v.
başı sıkışmak be against a wall v.
liste başı olmak (müzik) top the chart v.
başı dik durmak hold one's head high v.
başı sıkışmak be in trouble v.
başı sıkışmak run into a trouble v.
başı dertte olmak be in trouble v.
üstü başı dökülmek be down at the heels v.
başı kalabalık olmak be busy v.
başı sonu olmamak have neither beginning nor end v.
başı boş bırakmak let (a child) run loose v.
başı tutmak have a headache v.
başı boş bırakmak set loose v.
bir işten dolayı başı ağrımak (a certain thing) give someone a headache v.
başı boş bırakmak leave unattended v.
gördüğü alakadan başı dönmek be overwhelmed with attention v.
gördüğü ilgiden başı dönmek be overwhelmed with attention v.
başı çekmek lead the way v.
başı boş dolaşmak taver [scottish] v.
(onaylama/selam verme amacıyla) başı öne eğmek nod v.
başı öne düşmek nod v.
başı ile işaret etmek nod v.
başı öne düşmek noddle v.
başı dönmek turn v.
bir şeyin başı ve sonu görevi görmek bookend v.
başı darda olmak fall in [australia/new zealand] v.
başı çekmek head v.
başı kalabalık olmak run around v.
başı boş bırakmak solve [obsolete] v.
başı dumanlı tipsy adj.
saat başı hourly adj.
dört başı mamur perfect adj.
başı dumanlı in love adj.
başı havada over the moon adj.
başı ve sonu olmayan eternal adj.
başı bağlı married adj.
üstü başı dökülen kadın dowdy adj.
başı dönen lightheaded adj.
başı dönen vertiginous adj.
başı dinç at ease adj.
dört başı mamur flourishing adj.
başı dertte in trouble adj.
başı belada in trouble adj.
başı dönen giddy adj.
başı kesilen beheaded adj.
dört başı mamur prosperous adj.
başı ve sonu olmayan eterne adj.
üstü başı yırtık pırtık tattered adj.
başı belada in a pretty pickle adj.
başı açık bareheaded adj.
başı önde headfirst adj.
başı kalabalık busy adj.
başı belada in a fine pickle adj.
ok başı şeklinde olan sagittally adj.
mızrak başı şeklinde hastate adj.
başı havada happy adj.
başı dönen light headed adj.
üstü başı eski püskü olan shabby adj.
başı kesilmiş beheaded adj.
başı önüne eğilmiş crestfallen adj.
başı çeken heading adj.
başı ağrıyan headachy adj.
başı çeken spearheading adj.
üstü başı darmadağınık bedraggled adj.
başı dönen dizzy adj.
başı boş kalmış rampant adj.
ok başı biçiminde sagittate adj.
başı kapalı turbaned adj.
başı kapalı headscarfed adj.
liste başı (olan) chart-topping adj.
dört başı mamur excellent in every aspect adj.
dört başı mamur full-dress adj.
dört başı mamur perfect in every way adj.
dört başı mamur complete adj.
saçı başı dağınık blowzy adj.
başı dönen light-headed adj.
hasta başı chairside adj.
(saçı başı üstü başı) darmadağınık messy looking adj.
boyunsuz, yüzü açıkça görülen canavar başı imgesi caboched adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemalion adj.
(üstü başı) yırtık pırtık tatterdemallion adj.
meme başı olan teated adj.
iğne başı büyüklüğünde pinhead-sized adj.
başı dönen reeling adj.
başı kalabalık throng [scottish] adj.
başı bağlı (mecaz) attached adj.
başı ve sonu olmayan unbegot adj.
başı açık uncovered adj.
başı dinç undiscomfited adj.
başı dertte olan enmeshed adj.
çabuk başı dönen weak-headed adj.
meme başı gibi mammillate adj.
mızrak başı şeklinde halberd-shaped adj.
başı dönen wifty adj.
başı dönen mazey [dialect] adj.
başı dönen maziest adj.
başı dönen mazier adj.
başı dönen mazy [uk] adj.
başı dik heads up adj.
başı dik heads-up adj.
başı öne eğik bowed adj.
başı dertte mired adj.
başı dönen light adj.
başı kesik decapitated adj.
masa başı deskbound adj.
yalnızca masa başı iş yapan deskbound adj.
üstü başı temiz groomed adj.
birden fazla başı bulunan multicapitate adj.
birden çok başı bulunan multiheaded adj.
başı açık open-headed adj.
üstü başı dağınık in dishabille adj.
(armada başı ön pati üzerinde yer alarak) uzanan dormant adj.
başı dönen cock-brained adj.
böcekle kaplı gibi üstü başı gıdıklanan crawly adj.
başı dönmüş dazzled adj.
başı çiçekler ile süslü floricomous adj.
başı çiçekli floricomous adj.
başı çiçekler ile donatılmış floricomous adj.
başı düşen sleepyheaded adj.
başı dik stiff adj.
başı önde headforemost adv.
başı dertte in deep waters adv.
yarışta at başı beraber neck and neck adv.
başı önde headlong adv.
başı önde olarak headfirst adv.
başı dönerek giddily adv.
başı önde olarak headforemost adv.
başı önde olarak headlong adv.
başı önüne eğilmiş olarak crestfallenly adv.
ay başı first days of a month adv.
saat başı on the hour adv.
adım başı at every step adv.
at başı beraber neck and neck adv.
her saat başı hourly adv.
başı yüksekte with his head held high adv.
başı dik with his head held high adv.
üstü başı başkasının kanına bulanmış covered in someone else's blood adv.
başı öne eğik with the head bent adv.
kasımın başı early november adv.
başı dönerek reelingly adv.
başı ile selam vererek noddingly adv.
mızrak başı şeklinde hastately adv.
her saat başı every hour adv.
saat başı every hour adv.
başı için in the name of prep.
başı için for the sake of prep.
devenin başı bullshit! interj.
yok devenin başı impossible! interj.
yok devenin başı bullshit! interj.
hafta başı w/b (week beginning) abrev.
Phrasals
başı çekmek lead off v.
satır başı yapmadan eklemek run in v.
başı çekmek be in the forefront v.
başı boş gezmek (araçla) cruise around in something v.
başı boş gezmek (araçla) cruise around in v.
ile başı belada/dertte olmak curse with v.
başı çekmek pull ahead (of someone or something) v.
Phrases
her saat başı every hour on the hour adv.
dağ başı mı burası nasıl konuşuyorsun/ne yapıyorsun öyle there ought to be a law! (tobal) expr.
başı önünde with downcast eyes expr.
yarışta başı çeken out front expr.
Proverb
öküz ayağı olmaktansa buzağı başı olmak yeğdir better be the head of a dog than the tail of a lion
bir boğanın kuyruğu olmaktansa bir tavuğun başı ol better be the head of a dog than the tail of a lion
yılanın başı küçükken ezilir a little fire is quickly trodden out
yılanın başı küçükken ezilir a stitch in time
yılanın başı küçükken ezilir a stitch in time (saves nine)
Colloquial
liste başı number one n.
maç başı kadroda değişiklik yaparak yeni şeyler deneyen teknik direktör tinkerman [brit] n.
götü başı ayrı oynayan a nasty piece (or bit) of work n.
bok yedi başı alec n.
her saat başı by the hour n.
ele başı arch cove [obsolete] n.
dağ başı the hind end of creation [rural] n.
(bir şeyin) başı/erken dönemi the first flush of (something) n.
başı belada a sticky wicket [uk/australia] n.
başı dertte a sticky wicket [uk/australia] n.
bir grubun başı gun n.
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallama motorboating n.
en başı git-go n.
usta başı pannikin boss [australia] n.
masa başı çalışan kimse pencil pusher n.
başı belaya girecek olmak/gününü görecek olmak be in for it v.
(boks) başı sağa sola ve aşağı yukarı doğru hareket ettirerek darbeden kaçınmak bob and weave v.
başı (biriyle) belaya girmek get burned (by someone) v.
başı belaya girmek get into trouble v.
başı derde girmek get into trouble v.
başı dertte olmak be done for v.
başı belada olmak be for it v.
başı bir kadının memeleri arasına koyup ağızla sürat teknesi sesi çıkararak iki yana sallamak motorboat v.
biriyle/bir şeyle başı belaya girmek fall foul of v.
biriyle/bir şeyle başı derde girmek fall foul of v.
masa başı işe sahip olan chairborne adj.
(spor müsabakasında) başı dertte in the hole adj.
başı dik up high adj.
ile başı belaya girmiş mixed up with adj.
başı büyük belada olan dead adj.
en başı day one adv.
başı dertte on the spot expr.
başı belada in chancery expr.
her şeyin başı sevgi/aşk love comes first expr.
kişi başı yemek biletlerinin fiyatı 40 dolar the tickets for the dinner were $40 a throw expr.
kişi başı a pop expr.
(biriyle) başı belada in trouble with (someone) expr.
(biriyle) başı dertte in trouble with (someone) expr.
ile başı dertte in trouble with expr.
ile başı belada in trouble with expr.
başı dertte/belada in deep expr.
zamanında uyanmış ve iş başı yapmış up and at 'em expr.
kişi başı $100 $100 a throw expr.
başı belaya girecek/gününü görecek in for it expr.
dağ başı middle of nowhere expr.
başı dertte in shtuck expr.
başı belada in shtuck expr.
yok devenin başı! (well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
Idioms
hırsızların başı/lideri arch cove [obsolete] n.
kadın hırsızların başı/lideri arch dell n.
kadın hırsızların başı/lideri arch doxy n.
hırsızların başı/lideri arch rogue n.
çingenelerin başı/lideri arch cove [obsolete] n.
kadın çingenelerin başı/lideri arch dell n.
kadın çingenelerin başı/lideri arch doxy n.
çingenelerin başı/lideri arch rogue n.
at başı beraber nip and tuck n.
çıban başı the villain of the piece n.
çıban başı sticky wicket n.
çıban başı bone of contention n.
çıban başı thorny problem n.
dört başı mamur tiptop n.
kişi başı a throw n.
dört başı mamur durum peaches and cream n.
başı saran ve saç stilini koruyan bir başlık doorag n.
alanında başı çeken teknoloji leading edge n.
alanında başı çeken uygulama/faaliyet leading edge n.
alanında başı çeken çalışma leading edge n.
başı ve sonu alpha and omega n.
(birinin) kariyerinin başı/başlangıcı (one's) start n.
başı dertte bir küçük hanım a damsel in distress n.
saçı başı birbirine girmiş kimse a hot mess [us] n.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a pen pusher [uk] n.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a pencil pusher [us] n.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a paper pusher n.
başı ağrıma a thick head n.
akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrıma/sersem gibi olma a thick head n.
masa başı gezgini an armchair critic n.
masa başı eleştirmeni an armchair traveller n.
masa başı gezgini an armchair critic n.
masa başı eleştirmeni an armchair traveller n.
dağ başı backwater n.
modaya uygun ama saçı başı dağınık herif beau-nasty [obsolete] n.
sona doğru giden/yaklaşan yolun başı beginning of the end n.
sona doğru giden/yaklaşan yolun başı the beginning of the end n.
dağın başı boondocks n.
dağın başı boonies n.
yolun başı bottom of the ladder n.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse paper pusher n.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse pencil-pusher n.
sorunlarla başı dertte olmak tie oneself (up) in knots v.
başı çok kalabalık olmak be up to ninety v.
üstü başı yırtık pırtık olmak be down at the heel v.
başı belada olduğunda durum tespiti yapmak take bearings v.
(papaz) elini başı üstüne koyarak kutsamak lay hands on v.
başı kesilmek lose one's head v.
başı belaya girmek get into (a bit of) a jam v.
başı belada olmak be in a spot of bother v.
… ile başı dertte olmak be in a spot of bother v.
… ile başı derde girmek be in a spot of bother v.
başı belada olmak have a spot of bother v.
… ile başı dertte olmak have a spot of bother v.
… ile başı derde girmek have a spot of bother v.
başı kalabalık olmak be up to ninety v.
üstü başı/giydikleri/görünüşü kötü olmak be badly turned out v.
başı beladan çıkmak/kurtulmak catch a break v.
başı beladan çıkmak/kurtulmak get a break v.
başı (biriyle) belaya girmek get burned (by someone) v.
toplu iğne başı kadar bile önem/değer vermemek not care two pins (about something) v.
dört başı mamur bir şekilde ağırlamak put out the red carpet (for someone) v.
başı belaya girmek catch the devil v.
başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak run about like a headless chicken v.
başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak be running about like a headless chicken v.