stiff - Turc Anglais Dictionnaire

stiff

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "stiff" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 191 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
stiff adj. katı
It's pretty stiff.
Oldukça katı.

More Sentences
stiff adj. sert
This stiff collar hurts my neck.
Bu sert yaka boynumu acıtıyor.

More Sentences
stiff adj. çetin
General
stiff n. ceset
They killed the guy and dumped the stiff in the river.
Adamı öldürüp cesedi nehre atmışlar.

More Sentences
stiff v. kazıklamak
They said they liked the service but ended up stiffing.
Hizmeti beğendiklerini ama sonunda kazıklandıklarını söylediler.

More Sentences
stiff adj. soğuk
Most of the critics think he gave a stiff performance.
Eleştirmenlerin çoğu onun soğuk bir performans sergilediğini düşünüyor.

More Sentences
stiff adj. ağır
This door is too stiff; can you help me open it?
Bu kapı çok ağır; açmama yardım eder misiniz?

More Sentences
stiff adj. kaskatı
His toes were stiff with cold.
Ayak parmakları soğuktan kaskatı kesilmişti.

More Sentences
stiff adj. sıkı
He is facing stiff competition from other candidates.
Diğer adaylarla sıkı bir rekabet içerisinde.

More Sentences
stiff adj. tutulmuş
I have a bad stiff neck.
Boynum fena halde tutuldu.

More Sentences
stiff adj. sağlam
This is an expensive process and requires a stiff construction.
Bu pahalı bir işlemdir ve sağlam bir yapı gerektirir.

More Sentences
stiff adj. fahiş
The gallery owner asked for a stiff price for the RV.
Galeri sahibi karavan için fahiş bir fiyat istedi.

More Sentences
stiff adj. sert
It defines how stiff a material is.
Bir malzemenin ne kadar sert olduğunu tanımlar.

More Sentences
stiff adj. katılaşmış
She whipped the heavy cream until stiff.
Ağır kremayı katılaşana kadar çırptı.

More Sentences
Automotive
stiff adj. sert
Fingers may be stiff, swollen, and painful.
Parmaklar sert, şiş ve ağrılı olabilir.

More Sentences
General
stiff n. morto
stiff n. suç ortağı
stiff n. kurban
stiff n. insan ölüsü/leşi
stiff n. sahte para
stiff n. baş belası
stiff n. sahte banknot
stiff n. kolalı kıyafet aksesuarı
stiff n. sertleştirilmiş kıyafet aksesuarı
stiff n. sıkıcı kimse
stiff n. kendini beğenmiş kimse
stiff n. kibirli kimse
stiff n. burnu havada kimse
stiff n. insanı bayan kimse
stiff n. sarhoş kimse
stiff n. ayyaş
stiff n. serseri kimse
stiff n. aylak kimse
stiff n. niteliksiz kimse
stiff n. saygınlığı olmayan kimse
stiff n. kötü şöhretli kimse
stiff n. mavi yakalı işçi
stiff n. işçi
stiff n. emekçi
stiff n. işsiz kimse
stiff n. boşta gezen kimse
stiff n. sürekli iş değiştiren kimse
stiff n. bir işte dikiş tutturamayan kimse
stiff n. göçmen işçi
stiff n. belirli bir siyasi görüşü olmayan kimse
stiff n. dinle alakası olmayan kimse
stiff n. joker eleman
stiff n. her işi yapan işçi
stiff n. yarış kazanma beklentisi olmayan at
stiff n. yarış kazanamayacak at
stiff n. kötü at
stiff n. (kötü at anlamında) eşek
stiff n. amele
stiff n. avare
stiff n. derbeder kimse
stiff n. aldatılan kimse
stiff n. kerizlenen kimse
stiff n. kandırılan kimse
stiff n. dolandırılan kimse
stiff n. (dolandırma anlamında) çarpılmış kimse
stiff n. ölü beden
stiff n. katı
stiff n. kasıntı
stiff v. kazık atmak
stiff v. üstüne yatmak
stiff v. koyulaştırmak
stiff v. yoğunlaştırmak
stiff v. (fransız cilasında) yağını almak
stiff v. sertleştirmek
stiff v. dolandırmak
stiff v. parasına el koymak
stiff v. bahşiş vermemek
stiff v. kandırmak
stiff v. (oyunda yenerek, dalavere ile) para almak
stiff v. (oyunda yenerek, dalavere ile) ödeme yaptırmak
stiff v. (oyunda yenerek, dalavere ile) borç kitlemek
stiff v. azarlamak
stiff v. paylamak
stiff v. küçük düşürmek
stiff v. yerin dibine sokmak
stiff v. fiyat geçirmek
stiff v. yavan
stiff v. (iç) baymak
stiff adj. kuvvetli
stiff adj. güç
stiff adj. kabul edilemez
stiff adj. donyağı gibi
stiff adj. kati
stiff adj. sert (bir şey)
stiff adj. inatçı
stiff adj. koyu
stiff adj. gergin (kas)
stiff adj. sarhoş
stiff adj. gergin
stiff adj. inanılmaz
stiff adj. yüksek
stiff adj. alkollü
stiff adj. eğilmez
stiff adj. zoraki
stiff adj. dik
stiff adj. soğuk (davranış)
stiff adj. aşırı
stiff adj. zorlu
stiff adj. pek
stiff adj. aşırı yüksek
stiff adj. müşkül
stiff adj. özlü
stiff adj. yoğun
stiff adj. resmi
stiff adj. pahalı
stiff adj. içkili
stiff adj. zor
stiff adj. koyu bir kıvamda olan
stiff adj. sarp
stiff adj. şiddetli
stiff adj. bükülmez
stiff adj. kubat
stiff adj. absürt
stiff adj. gururlu
stiff adj. onurlu
stiff adj. özgüvenli
stiff adj. başı dik
stiff adj. kendini beğenmiş
stiff adj. kibirli
stiff adj. (alkol, ilaç) fazla miktarda etken madde içeren
stiff adj. (alkol, ilaç) etkili
stiff adj. (alkol, ilaç) güçlü
stiff adj. (alkol, ilaç) tesirli
stiff adj. killi
stiff adj. balçık kıvamlı
stiff adj. kalabalık
stiff adj. dolu
stiff adj. istila edilmiş
stiff adj. boş yeri kalmayan
stiff adj. ağzına kadar dolu
stiff adj. tam kapasite dolan
stiff adj. her yeri kaplayan
stiff adj. (politika, kural) esneklik tanınmayan
stiff adj. (politika, kural) değişmez
stiff adj. (penis) kalkmış
stiff adj. (penis) sertleşmiş
stiff adj. (penis) erekte
stiff adj. ölü
stiff adj. ölmüş
stiff adj. merhum
stiff adj. maktul
stiff adj. tahriş eden
stiff adj. ciddi
stiff adj. zor açılan
stiff adj. zor hareket ettirilen
stiff adj. kazık
stiff adv. dimdik
stiff adv. sertçe
stiff adv. şiddetle
stiff adv. aşırı
stiff adv. uç noktada
stiff adv. ekstrem seviyelerde
stiff adv. ciddi bir şekilde
stiff adv. yoğun bir şekilde
stiff adv. aşırı derecede
Technical
stiff n. bükülmez
stiff adj. katı
stiff adj. sıkışık
Marine
stiff adj. rüzgara dayanır
stiff adj. sağlam
Medical
stiff adj. ölüm katılığı gelişen
stiff adj. rigor mortis gelişen
stiff adj. kasları sertleşmiş
Sport
stiff adv. (golfte) deliğe girmeye ramak kala
Card
stiff adj. ( eldeki tek kıymetli kart) savunmasız
Slang
stiff n. para
stiff n. mangır
stiff n. sipali
stiff n. mektup
stiff n. kart
stiff n. resmi belge
stiff n. evrak
stiff n. doküman
stiff n. (katlanmış gazete) yankesicinin arkasında kendini sakladığı şey
stiff n. yankesicinin kendine paravan yaptığı şey
stiff n. cimri kimse
stiff n. pinti kimse
stiff n. cebinde akrep olan kimse
stiff n. eli sıkı kimse
stiff n. gözü dar kimse
stiff n. bahşiş bırakmayan kimse
stiff v. öldürmek
stiff v. gebertmek
stiff adj. çakırkeyif
stiff adj. kafası dumanlı
stiff adj. sarhoş

Sens de "stiff" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 229 résultat(s)

Anglais Turc
General
stiff neck n. boyun tutulması
I have a stiff neck.
Boynum tutulmuş.

More Sentences
stiff upper lip n. metanetlilik
Throughout the five years of painful cancer treatments, he managed to keep a stiff upper lip.
Beş yıl süren acılı kanser tedavisi boyunca metanetini korumayı başardı.

More Sentences
be stiff v. tutulmak
My shoulders are stiff.
Omuzlarım tutulmuş.

More Sentences
stiff-necked adj. inatçı
Tom's a stiff-necked old man.
Tom inatçı bir ihtiyar.

More Sentences
stiff-necked adj. dik kafalı
Tom's a stiff-necked old man.
Tom dik kafalı yaşlı bir adam.

More Sentences
Colloquial
be bored stiff v. çok sıkılmak
Tom is bored stiff.
Tom çok sıkıldı.

More Sentences
scared stiff expr. çok korkmuş
I was scared stiff.
Ben çok korktum.

More Sentences
Idioms
be bored stiff v. çok sıkılmak
Tom is going to be bored stiff.
Tom'un canı çok sıkılacak.

More Sentences
bored stiff expr. çok sıkılmış
You're probably bored stiff.
Muhtemelen çok sıkılmışsındır.

More Sentences
General
stiff neck n. tutulmuş boyun
stiff price n. yüksek fiyat
stiff neck n. inatçılık
stiff breeze n. sert esen rüzgar
stiff drink n. büyük miktarda ve hiç sulandırılmamış içki
stiff dose of n. kuvvetli dozda bir ilaç
stiff price n. ateş pahası
typical stiff teacher n. tipik katı öğretmen
bindle stiff n. serseri
bindle stiff n. boş gezenin boş kalfası
bindle stiff n. aylak
bindle stiff n. ipsiz sapsız tip
bindle stiff n. avare
stiff brush n. temizlik fırçası
stiff neck n. kibirli kimse
stiff upper lip n. kuyruğu dik tutma
stiff-neckedness n. inatçılık
stiff neck n. burnu havada kimse
stiff-neckedness n. dikkafalılık
stiff upper lip n. inatçılık
stiff neck n. gururlu kimse
stiff-neckedness n. dediğim dedik olma
stiff neck n. kendini beğenmiş kimse
stiff upper lip n. kararlılık
stiff neck n. mağrur kimse
stiff-neckedness n. dikbaşlılık
stiff neck n. kurumlu kimse
stiff neck n. dikbaşlı kimse
stiff-neckedness n. kibirlilik
stiff-neckedness n. kurumluluk
stiff upper lip n. dikbaşlılık
stiff neck n. tepeden bakan kimse
stiff upper lip n. sağlam duruş
stiff breeze n. sert rüzgar
stiff wind n. sert rüzgar
become stiff v. tutulmak
get stiff v. inat etmek
become stiff v. sertleşmek
got stiff v. inatçı olmak
make stiff v. katılaştırmak
have a stiff neck v. boynu tutulmak
bore somebody stiff v. içini baymak
be stiff v. et kesmek (hamlamak vb)
be bored stiff v. can sıkıntısından patlamak
have a stiff back v. beli tutulmak
as stiff as adj. kadar dik
as stiff as a ramrod adj. aşırı ciddi
stiff necked adj. inatçı
stiff-necked adj. boynu tutulmuş
stiff-necked adj. kibirli
stiff-necked adj. dik başlı
stiff-necked adj. çok inatçı
stiff-legged adj. gergin bacaklı
stiff-backed adj. azametli
stiff-backed adj. ayakta duran
stiff-backed adj. kibirli
stiff-necked adj. gösterişli
stiff-hearted adj. inatçı
stiff-hearted adj. dikbaşlı
stiff-tailed adj. dik kuyruklu
stiff-hearted adj. dikkafalı
stiff-necked adj. tumturaklı
stiff-hearted adj. dediğim dedik olan
stiff-haired adj. sert kıllı
stiff-tailed adj. sert kuyruklu
stiff-branched adj. sert dallı
stiff-necked adj. tantanalı
stiff-backed adj. dimdik
stiff-branched adj. dalları sert olan
stiff-hearted adj. asi
stiff-tailed adj. kuyruğu sert
stiff-backed adj. eğilip bükülmeyen
stiff-backed adj. kendini beğenmiş
stiff-haired adj. dolaşık kıllı
stiff-backed adj. mağrur
stiff-hearted adj. itaatsiz
stiff-backed adj. dik
stiff-haired adj. dolaşık saçlı
stiff-haired adj. sert saçlı
stiff-backed adj. tepeden bakan
stiff-necked adj. yapmacık
stiff (stiffener) abrev. takviye elemanı
stiff (stiffener) abrev. katılaştırıcı
stiff (stiffener) abrev. sertleştirici
Proverb
keep a stiff upper lip metin ol anlamına gelen atasözü
Colloquial
have a stiff upper lip v. sakinlikle karşılamak
have a stiff upper lip v. zor bir dur karşısında gıkını bile çıkartmamak
be scared stiff v. dehşete düşmek
be scared stiff v. korkudan ölmek
be scared stiff v. ödü kopmak
be scared stiff v. korkudan donmak
be scared stiff v. aklı çıkmak
be scared stiff v. paniğe kapılmak
be scared stiff v. dehşete kapılmak
be scared stiff v. ödü patlamak
bore someone stiff v. birisini çok sıkmak
be bored stiff v. sıkıntıdan patlamak
scared stiff adj. ödü bokuna karışmış
scared stiff adj. ödü kopmuş/patlamış
stiff cheese expr. iyi olmuş
stiff cheese expr. oh olsun
stiff cheese expr. müstahaktır
Idioms
stiff-arm n. kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırma
a stiff upper lip n. sakinlik
a stiff upper lip n. metanetini/sakinliğini koruyabilen kimse
a stiff upper lip n. sabırlılık
a stiff drink n. sert sek içki
a stiff drink n. seyreltilmemiş sert içki
a stiff drink n. herhangi bir şeyle karıştırılmamış/seyreltilmemiş sert içki
a stiff upper lip n. metin olabilme
a stiff upper lip n. metin olabilen kimse
a stiff upper lip n. soğukkanlılık
a stiff upper lip n. metanet
a stiff upper lip n. soğukkanlı davranabilen kimse
a stiff drink n. sert içki
keep a stiff upper lip v. metin olmak
keep a stiff upper lip v. cesaretini kaybetmemek
keep a stiff upper lip v. soğukkanlı olmak
scare someone stiff v. birinin ödünü patlatmak
keep a stiff upper lip v. heyecanını belli etmemek
keep a stiff upper lip v. sükunetle karşılamak
keep a stiff upper lip v. zor bir durum karşısında çıt çıkartmamak
bore someone stiff v. birisini çok sıkmak
bore someone stiff v. içini baymak
scare someone stiff v. birisini çok korkutmak
scare someone stiff v. ödünü koparmak
scare someone stiff v. ödünü bokuna karıştırmak
scare someone stiff v. çok korkutmak
scare someone stiff v. ödünü patlatmak
stiff-arm v. kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırmak
be scared stiff to death v. ölümüne korkmak
be scared stiff to death v. korkudan çıldırmak
be scared stiff to death v. deli gibi korkmak
be scared stiff to death v. korkudan deliye dönmek
be scared stiff to death v. korkudan kaskatı kesilmek
be scared stiff to death v. korkudan altına etmek/yapmak/kaçırmak
be scared stiff to death v. dehşete düşmek/kapılmak
be scared stiff to death v. korkudan ölmek
be (as) stiff as a board v. kazık gibi olmak
be (as) stiff as a board v. esnemez/eğilip bükülmez olmak
be (as) stiff as a board v. çok sert olmak
be (as) stiff as a board v. kalıp gibi olmak
be (as) stiff as a board v. tahta gibi olmak
be (as) stiff as a board v. kaskatı olmak
be as stiff as a ramrod v. baston yutmuş gibi olmak/durmak
be as stiff as a ramrod v. dimdik durmak
bore (one) stiff v. (birinin) içini baymak
bore stiff v. içini baymak
bore (one) stiff v. (birini) çok sıkmak
bore (one) stiff v. (birini) baymak
bore stiff v. baymak
bore stiff v. çok sıkmak
(as) stiff as a board adj. sabit
(as) stiff as a board adj. yere/yerine çakılmış gibi
(as) stiff as a board adj. çakılıp kalmış gibi
(as) stiff as a board adj. dimdik
bored stiff adj. sıkıntıdan ölmüş
bored stiff adj. sıkıntıdan patlamış
as stiff as a poker expr. oklava yutmuş gibi
as stiff as a ramrod expr. baston yutmuş gibi
as stiff as a poker expr. baston yutmuş gibi
as stiff as a board expr. kazık gibi sert
stiff cheddar! expr. layığını bulmuş!
stiff cheddar! expr. müstahaktır!
stiff cheddar! expr. oh olsun!
Trade/Economic
stiff competition n. katı rekabet
stiff competition n. yoğun rekabet
stiff competition environment n. aşırı rekabet ortamı
stiff competition n. aşırı rekabet
stiff competition n. kıran kırana rekabet
Technical
stiff soil n. sert zemin
stiff clay n. sert kil
stiff spring n. sert yay
stiff spring diagram n. sert yay diyagramı
stiff-legged derrick n. ayaklı vinç
stiff soil n. sıkı zemin
medium-stiff clay n. orta katı kil
Textile
stiff collar n. sert yaka
Medical
stiff mansyndrome n. rijid adam sendromu
stiff back n. sırt tutulması
stiff back n. sırt tutulması
stiff person syndrome n. katı insan sendromu
stiff person syndrome n. katı kişi sendromu
stiff-man syndrome n. katı kişi sendromu
stiff-man syndrome n. katı insan sendromu
stiff elbow n. sert dirsek
stiff knee n. diz sertliği
have a stiff back v. sırtı tutulmak
stiff-necked adj. boynu tutuk
Botanic
stiff stem n. dik gövde
stiff aster (aster linarifolius) n. abd'nin doğusunda yetişen büyük mor çiçekli çok yıllık bir bitki
stiff gentian n. kuzey amerika'ya özgü mavi çiçekli bir centiyan
Meteorology
stiff breeze n. sert meltem
Slang
a working stiff n. emekçi sınıfından olan kimse
bindle stiff n. yanında bohçasıyla dolaşan göçebe kimse
scare stiff v. ödünü patlatmak
scare stiff v. ödünü koparmak
scare stiff v. ödünü bokuna karıştırmak
scare stiff v. çok korkutmak
stiff as a poker adj. baston yutmuş gibi
stiff as a poker adj. esnemez/eğilip bükülmez
stiff as a board adj. baston yutmuş gibi
stiff as a board adj. dimdik
stiff as a board adj. kazık gibi
stiff as a poker adj. kazık gibi sert
stiff as a board adj. tahta gibi
stiff as a board adj. kalıp gibi
stiff as a poker adj. kaskatı
stiff as a board adj. kazık gibi sert
stiff as a poker adj. kazık gibi
stiff as a board adj. çok sert
stiff as a poker adj. dimdik
stiff as a board adj. esnemez/eğilip bükülmez
stiff as a board adj. semsert
stiff as a board adj. kaskatı
stiff [australia] adj. bahtsız
stiff [australia] adj. şanssız
stiff [australia] adj. kadersiz
stiff [australia] adj. talihsiz
British Slang
be bored stiff v. sıkıntıdan patlamak