şiddetle - Turc Anglais Dictionnaire

şiddetle

Sens de "şiddetle" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 60 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
şiddetle acutely adv.
General
şiddetle badly adv.
I applaud the entire Marco Polo Programme, which is badly needed to stop congestion.
Tıkanıklığı durdurmak için şiddetle ihtiyaç duyulan Marco Polo Programının tamamını alkışlıyorum.

More Sentences
şiddetle fiercely adv.
The draft was fiercely opposed by the environmentalists.
Taslağa çevreciler tarafından şiddetle karşı çıkıldı.

More Sentences
şiddetle strong adv.
We trust the new Treaty will give a stronger legal basis to the fight against violence.
Yeni Antlaşmanın şiddetle mücadeleye daha güçlü bir yasal dayanak sağlayacağına inanıyoruz.

More Sentences
şiddetle roundly adv.
We must therefore roundly condemn the repression and arrests which followed the death of the king.
Bu nedenle kralın ölümünün ardından gelen baskı ve tutuklamaları şiddetle kınamalıyız.

More Sentences
şiddetle strongly adv.
The doctor strongly suggested he take the supplements.
Doktor, vitamin takviyelerini almasını şiddetle tavsiye etti.

More Sentences
şiddetle sorely adv.
The chances of creating the social Europe we sorely need will therefore be reduced.
Dolayısıyla şiddetle ihtiyaç duyduğumuz sosyal Avrupa'yı yaratma şansımız azalacaktır.

More Sentences
şiddetle heavily adv.
We were late for school because it rained heavily.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.

More Sentences
şiddetle sharp adv.
I therefore voted against the resolution despite my sharp condemnation of terrorism.
Bu nedenle terörizmi şiddetle kınamama rağmen karara karşı oy kullandım.

More Sentences
şiddetle severely adv.
Many of the refugees had been severely frost-bitten and many had died along the way.
Mültecilerin birçoğu şiddetli soğuktan etkilenmiş ve birçoğu da yollarda ölmüştü.

More Sentences
şiddetle forcibly adv.
The whole nation forcibly protested the new law.
Tüm ulus yeni yasayı şiddetle protesto etti.

More Sentences
şiddetle violently adv.
The voters protest your actions violently.
Oy verenler senin eylemlerini şiddetle protesto ediyorlar.

More Sentences
şiddetle violently adv.
There are, unfortunately, already examples of how this can happen openly and violently.
Ne yazık ki bunun açıkça ve şiddetle nasıl gerçekleşebileceğine dair örnekler halihazırda mevcuttur.

More Sentences
şiddetle vigorously adv.
This is not going to be an easy task, but it must be vigorously pursued as a military option.
Bu kolay bir iş olmayacaktır ancak askeri bir seçenek olarak şiddetle takip edilmelidir.

More Sentences
şiddetle highly adv.
Following the application instructions is highly recommended.
Uygulama talimatlarının takip edilmesi şiddetle tavsiye edilir.

More Sentences
şiddetle vehemently adv.
He vehemently denied any improper conduct.
O, uygunsuz davranışını şiddetle inkar etti.

More Sentences
şiddetle heavy adj.
şiddetle lustily adv.
şiddetle discerningly adv.
şiddetle keenly adv.
şiddetle amain adv.
şiddetle urgently adv.
şiddetle a lot adv.
şiddetle hot adv.
şiddetle sore adv.
şiddetle intensely adv.
şiddetle drastically adv.
şiddetle like anything adv.
şiddetle hard adv.
şiddetle faithfully adv.
şiddetle with vigor adv.
şiddetle tempestuously adv.
şiddetle by violent means adv.
şiddetle strictly adv.
şiddetle with a vengeance adv.
şiddetle stiffly adv.
şiddetle ragingly adv.
şiddetle rapfully [obsolete] adv.
şiddetle hammer and tongs adv.
şiddetle wickedly adv.
şiddetle wightly adv.
şiddetle hopping adv.
şiddetle rigorously adv.
şiddetle overstraitly [obsolete] adv.
şiddetle crazy adv.
şiddetle ferociously adv.
şiddetle fierce adv.
şiddetle freshly adv.
şiddetle stark adv.
şiddetle stiff adv.
şiddetle streite adv.
şiddetle strainably adv.
şiddetle furiously adv.
Phrases
şiddetle with a strong hand expr.
Colloquial
şiddetle something fierce expr.
şiddetle with a heavy hand expr.
şiddetle good and proper expr.
Idioms
şiddetle like grim death expr.
Law
şiddetle by use of violence expr.
Archaic
şiddetle head and shoulders adv.

Sens de "şiddetle" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 294 résultat(s)

Turc Anglais
General
şiddetle çarpmak bang v.
John must be angry as he banged the car's door.
John arabanın kapısını şiddetle çarparken kızgındı herhalde.

More Sentences
şiddetle esmek (rüzgar) bluster v.
The wind blustered through the window.
Rüzgâr şiddetle eserek pencereden içeri giriyordu.

More Sentences
şiddetle vurmak belt v.
He belted the door with a hammer.
Çekiç ile kapıya şiddetle vurdu.

More Sentences
şiddetle eleştirmek slate v.
The film was slated by critics.
Film eleştirmenler tarafından şiddetle eleştirildi.

More Sentences
şiddetle tavsiye etmek strongly recommend v.
We strongly recommend that the proposal be withdrawn.
Teklifin geri çekilmesini şiddetle tavsiye ediyoruz.

More Sentences
şiddetle devam etmek rage v.
The storm raged for three days.
Fırtına üç gün şiddetle devam etti.

More Sentences
şiddetle tavsiye etmek strongly advise v.
I would strongly advise against taking this text.
Bu metnin kabul edilmemesini şiddetle tavsiye ederim.

More Sentences
şiddetle esmek blast v.
An ice-cold wind was blasting through the canyon.
Kanyonda buz gibi bir rüzgar şiddetle esiyordu.

More Sentences
şiddetle tavsiye edilen highly recommended adj.
I would highly recommend their equipment and services.
Ekipmanlarını ve hizmetlerini şiddetle tavsiye ederim.

More Sentences
şiddetle azarlama vituperation n.
şiddetle suçlama excoriation n.
aniden ve şiddetle belirme (bir his) surge n.
şiddetle suçlama excoriating n.
şiddetle reddetme deprecation n.
araba kazasında kafa ve omurganın şiddetle sarsılmasından ileri gelen travma whiplash n.
şiddetle istenen şey ambition n.
şiddetle çekme tug n.
şiddetle arzu etme thirsting n.
şiddetle onay veren kimse endorser n.
şiddetle eleştiren kimse reprehender n.
şiddetle eleştirme reprehension n.
şiddetle saldırma grassation [obsolete] n.
şiddetle iddia etme overassertion n.
şiddetle ayırma divulsion n.
şiddetle parçalama divulsion n.
şiddetle yere düşen cismin çıkardığı güm sesi plonk n.
şiddetle tenkit eden kimse slater n.
bir yandan öbür yana şiddetle sallamak toss n.
şiddetle ilerlemek sweep v.
şiddetle içeriye doğru çekmek implode v.
şiddetle esmek (rüzgar) whip over v.
şiddetle cezalandırmak scourge v.
şiddetle çarpmak smash up v.
birini şiddetle azarlamak rake someone over the coals v.
şiddetle eleştirmek excoriate v.
şiddetle arzu etmek covet v.
şiddetle aleyhinde bulunmak denounce v.
şiddetle vurmak bash v.
şiddetle yükselmek (dalga) surge up v.
şiddetle esmek (rüzgar) whip round v.
şiddetle esmek (rüzgar) whip around v.
şiddetle eleştirmek rap v.
şiddetle esmek (rüzgar) whip across v.
şiddetle eleştirmek reprehend v.
şiddetle sarsmak knock about v.
şiddetle azarlamak vituperate v.
şiddetle sarsmak convulse v.
bir yandan öbür yana şiddetle sallamak toss v.
birdenbire ve şiddetle düşmek slump v.
şiddetle talep etmek push for v.
şiddetle reddetmek rebuff v.
şiddetle sallamak succuss v.
şiddetle kötülemek vituperate v.
şiddetle vurmak poleaxe v.
şiddetle eleştirmek inveigh against v.
şiddetle çarpmak (kalp) pant v.
şiddetle çarpmak (dalga) lash v.
şiddetle reddetmek deprecate v.
şiddetle kınamak express one's strong condemnation v.
şiddetle itiraz etmek kick up a stink v.
şiddetle kınamak condemn strongly v.
şiddetle kınamak condemn vociferously v.
şiddetle kınamak condemn fiercely v.
şiddetle kınamak condemn vehemently v.
şiddetle kınamak condemn vigorously v.
şiddetle kınamak condemn roundly v.
şiddetle önermek highly recommend v.
şiddetle eleştirmek hit out v.
şiddetle müdafaa etmek take up cudgels for v.
şiddetle çekmek tug v.
şiddetle ikaz etmek intimidate v.
şiddetle eleştirmek badmouth v.
şiddetle kınamak condemn in the strongest terms v.
şiddetle vurmak pole-axe v.
Motosiklet, bisiklet, kayak gibi faaliyetler esnasında şiddetle düşerek kafayı yere çarpmak face-plant v.
şiddetle hareket etmek rage v.
şiddetle çarpmak tank [dialect] v.
şiddetle eleştirmek nibble v.
şiddetle esip gürlemek thunderbolt [dialect] v.
(bir şeyi) şiddetle savunmak thump v.
bir şeyi şiddetle tartışmak tub-thump v.
şiddetle istemek ambition v.
şiddetle eleştirmek undernime [obsolete] v.
şiddetle kınamak jump v.
şiddetle eleştirmek jump v.
şiddetle teşvik etmek pull v.
şiddetle desteklemek pull v.
şiddetle hareket etmek lash v.
şiddetle sallamak betoss v.
şiddetle eleştirmek blast v.
şiddetle saldırmak blast v.
şiddetle kınamak blast v.
şiddetle atmak whither [scotland] v.
şiddetle çekmek hale [obsolete] v.
-e karşı şiddetle harekete geçmek whack v.
şiddetle saldırmak whang v.
şiddetle vurmak whap v.
şiddetle eleştirmek blowtorch v.
şiddetle sarsmak wrack v.
şiddetle bağırmak boom v.
şiddetle saldırmak moer v.
şiddetle dövmek yerk [dialect] v.
büyük şiddetle gitmek hurl v.
şiddetle saldırmak light v.
şiddetle bastırmak bull v.
şiddetle çarpmak bump (into) v.
aniden ve şiddetle kaynamak bump v.
şiddetle çarpmak bump (against) v.
şiddetle arzulamak gasp v.
şiddetle karşı çıkmak objurgate v.
şiddetle dile getirmek rip v.
şiddetle kendini atmak ding [obsolete] v.
şiddetle fırlatmak ding [dialect] v.
şiddetle iddia etmek overassert v.
şiddetle eleştirmek roast v.
şiddetle çarpmak impact v.
şiddetle akın etmek concur [obsolete] v.
(birini) şiddetle dövmek drybeat v.
şiddetle dövmek dry-beat v.
(çalan çan) şiddetle geriye savrulmak dodge v.
şiddetle vurmak flail v.
şiddetle saldırmak flail v.
bir kişi veya davayı şiddetle desteklemek plump v.
(tutumu, fikri) şiddetle telkin etmek press v.
şiddetle ısrar etmek press v.
şiddetle toplanmak shock v.
şiddetle altüst etmek shock [obsolete] v.
hızla ve şiddetle vurmak slash v.
şiddetle dalgalanan yelken gibi ses çıkarmak slat v.
şiddetle yumruklamak slate v.
şiddetle dalgalanmak slat v.
hızla ve şiddetle saldırmak slash at v.
kuvvetle ve şiddetle atmak slat [dialect] [uk] v.
şiddetle fışkırtmak spew v.
şiddetle tavsiye etmek highly recommend v.
şiddetle suçlanmış excoriated adj.
şiddetle azarlanmış keelhauled adj.
şiddetle tavsiye edilen strongly recommended adj.
şiddetle karşı çıkan damning adj.
şiddetle tavsiye edilen strongly advised adj.
şiddetle azarlanan vituperable adj.
şiddetle kınanan vituperable adj.
ani bir şiddetle yıkan blasting adj.
şiddetle çalkalanan boiling adj.
şiddetle dönen boiling adj.
şiddetle karşı olan loth (to) adj.
şiddetle karşı çıkan loath (to) adj.
şiddetle azarlayan objurgatory adj.
şiddetle çalkalanmış roiling adj.
ani şiddetle, felaketle veya yıkımla etkileyen ruinous adj.
şiddetle zonklayan pounding adj.
(savaş, yarış) şiddetle devam eden flagrant [obsolete] adj.
şiddetle karşı çıkarak damningly adv.
büyük bir şiddetle with a vengeance adv.
daha şiddetle worse adv.
aniden ve şiddetle smack adv.
şiddetle muhalefet ederek full-butt adv.
şiddetle arzu edilme anlamına gelen ön ek must- pref.
şiddetle tavsiye edilme anlamına gelen ön ek must- pref.
Phrasals
şiddetle çarpmak/bindirmek smack into v.
şiddetle eleştirmek inveigh against v.
şiddetle saldırmak inveigh against v.
şiddetle eleştirmek blast away v.
şiddetle/hızla sarsmak/sallamak lash something about v.
şiddetle çarpmak/bindirmek smash into v.
şiddetle saldırmak hit out for something v.
her yönden şiddetle saldırmak lay about v.
şiddetle azarlamak blow up v.
şiddetle kınamak cut up v.
şiddetle eleştirmek rip down v.
(birine) sözle veya şiddetle karşılık vermek lash back (at someone) v.
birine sözle veya şiddetle karşılık vermek lash back at someone v.
(birini/bir şeyi) şiddetle desteklemek campaign for (someone or something) v.
şiddetle sarsmak knock around v.
şiddetle açmak (kapıyı, pencereyi) kick down v.
'-den şiddetle geçmek whip through v.
(bir şeyi) şiddetle sarsmak/sallamak jar on (something) v.
(birini/bir şeyi) şiddetle eleştirmek wail on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) şiddetle azarlamak wail on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) şiddetle pataklamak wail on (someone or something) v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine gelmek sweep down on someone or something v.
şiddetle birinin/bir şeyin üzerine esmek sweep down on someone or something v.
(birine/bir şeye) şiddetle karşı çıkmak crusade against (someone or something) v.
şiddetle bağırmak rip out v.
şiddetle saldırmak rip into v.
(birine/bir şeye şiddetle, olumsuz şekilde) karşılık vermek hit back (at someone or something) v.
(bir yerine) şiddetle vurmak jab in v.
(birine/bir şeye) şiddetle vurmak jab at (someone or something) v.
'-i şiddetle savurmak lash about v.
şiddetle/kontrolden çıkmış şekilde sallanmak lash about v.
-e şiddetle vurmasına neden olmak lash against v.
'-e şiddetle çarpmak/vurmak lash at v.
şiddetle karşılık vermek lash back v.
'-e şiddetle çarptırmak lash against v.
(birine/bir şeye) şiddetle çarpmak/vurmak lash at (someone or something) v.
'-i şiddetle dalgalandırmak lash about v.
'-i şiddetle sallamak lash about v.
(bir şeyi) şiddetle talep etmek push for (something) v.
(bir şey hakkında bir tartışma) şiddetle devam etmek/sürmek rage over (something) v.
(birine/bir şeye) şiddetle/hızla çarptırmak smash into (someone or something) v.
(bir şeyi) şiddetle çarpıp yıkmak smash through (something) v.
(birine/bir şeye) şiddetle çarpmak/bindirmek smash into (someone or something) v.
şiddetle fırlatmak flap down v.
(ışık) şiddetle vurmak beat down v.
Colloquial
şiddetle/kuvvetle önerilen (şey) doctor's orders something n.
birine fiziksel göz dağı veya şiddetle bir şey yaptırması için tutulan adam strong-arm man n.
şiddetle azarlamak give merry hell v.
şiddetle eleştirilmek be slated v.
şiddetle eleştirilmek get slated v.
Idioms
yönetimin/kontrolün şiddetle sağlandığı dönem a reign of terror n.
şiddetle kavga etmek be at hammer and tongs v.
çok gürültülü ve şiddetle kavga etmek be at hammer and tongs v.
şiddetle kavga etmek go at hammer and tongs v.
çok gürültülü ve şiddetle kavga etmek go at hammer and tongs v.
birine şiddetle vurmak jab at v.
şiddetle karşı çıkmak set one's face against v.
şiddetle kınamak give the rough edge of one's tongue v.
şiddetle karşı çıkmak fly in the teeth of v.
şiddetle karşı çıkmak fly in the face of v.
şiddetle kınamak have the rough edge of someone's tongue v.
şiddetle kınamak get the rough edge of someone's tongue v.
şiddetle kınamak give rough edge of one's tongue v.
şiddetle karşı çıkmak argue against v.
şiddetle vurmak knock the hell out of v.
şiddetle vurmak knock hell out of v.
şiddetle vurmak beat the hell out of v.
şiddetle vurmak beat hell out of v.
şiddetle kavga etmek fight tooth and claw v.
şiddetle kavga etmek fight tooth and nail v.
şiddetle tartışmak argue the toss v.
şiddetle kavga etmek go at it hammer and tongs v.
şiddetle kavga etmek fight someone tooth and nail v.
şiddetle kavga etmek go at it tooth and nail v.
şiddetle kavga etmek fight someone hammer and tongs v.
şiddetle azarlamak rake over the coals v.
şiddetle açmak fly open v.
şiddetle karşı çıkmak fly in the face of v.
şiddetle/önemle vurgulamak make much play of/with something v.
şiddetle/önemle vurgulamak make great play of/with something v.
şiddetle karşı çıkmak throw up your hands/arms in horror v.
şiddetle karşı çıkmak throw up your hands/arms in despair v.
şiddetle/abartılı şekilde ikaz etmek give it large [uk] v.
şiddetle itiraz etmek kick like a mule v.
şiddetle itiraz etmek kick like a steer v.
şiddetle karşı çıkmak kick like a steer v.
şiddetle karşı çıkmak kick like a mule v.
(bir şey) için şiddetle eleştirilmek be slated for (something) v.
şiddetle kavga etmek fight hammer and tongs v.
şiddetle hareket etmek rip up v.
bir şeye şiddetle karşı çıkmak fly in the face of something v.
birine/bir şeye şiddetle karşı çıkmak fly in the teeth of someone or something v.
(bir şeye) şiddetle karşı çıkmak fly in the face of (something) v.
birine/bir şeye şiddetle karşı çıkmak fly in the face of someone or something v.
(birini) sert bir dille/şiddetle eleştirmek give (someone) the rough side of (one's) tongue v.
birini sert bir dille/şiddetle eleştirmek give someone the rough side of your tongue [uk] v.
birini sert bir dille/şiddetle eleştirmek give someone the rough edge of your tongue [uk] v.
(bir şeyi) şiddetle/önemle vurgulamak make play of (something) v.
bir şeyi şiddetle/önemle vurgulamak make great play of something v.
'-i şiddetle/önemle vurgulamak make play of v.
bir şeyi şiddetle/önemle vurgulamak make a great play of something [uk] v.
(bir şeye) şiddetle karşı çıkmak set (one's) face against (something) v.
bir şeye şiddetle karşı çıkmak set your face against something [uk] v.
şiddetle karşı çıkmak set your face against v.
şiddetle eleştirmek tar and feather v.
(bir şeyden) şiddetle etkilenmiş seized with (something) adj.
hiddet ve şiddetle like fun expr.
Law
kadına karşı ve aile i̇çi şiddetle mücadele ve bunların önlenmesine dair anlaşma convention on preventing and combating violence against women and domestic violence n.
Technical
rüzgarın şiddetle esmesi blast n.
şiddetle çarpma smash n.
yanınca şiddetle patlayan toz veya katı haldeki madde detonating powder n.
şiddetle çarpmak ram v.
şiddetle patlamak detonate v.
Marine
dalga kırılmasından sonra suyun yükselerek kıyıya şiddetle çarpması swash n.
fırtınada geminin şiddetle çalkalanması labor n.
fırtınada geminin şiddetle çalkanması labour n.
fırtınada geminin şiddetle çalkanması labor n.
fırtınada geminin şiddetle çalkalanması labour n.
şiddetle öne arkaya yalpa yapmak ride hard v.
demirliyken şiddetle sallanmak hawse v.
(gemi) şiddetle yalpalamak hobbyhorse v.
(gemi) dalgalı denizde şiddetle yükselmek send v.
(gemi) dalgalı denizde şiddetle yükselmek scend v.
Medical
hastayı şiddetle sallama succussion n.
şiddetle karıştırmak swirl v.
Astronomy
eskiden bulutlardan şiddetle fırlatılıp çarpışma sonucu alev aldığı düşünülen meteor veya ekshalasyon prester n.
Social Sciences
kadına şiddetle mücadele günü international day for the elimination of violence against women n.
kadına yönelik şiddetle mücadele günü international day for the elimination of violence against women n.
kadına yönelik şiddetle mücadele ulusal eylem planı combating domestic violence against women national action plan n.
Geography
dalga kırılmasından sonra suyun yükselerek kıyıya şiddetle çarpması send n.
Meteorology
(rüzgar) şiddetle esmek wuther v.
Geology
volkanın şiddetle patlamasından sonra yamaçlardan hızla akan, türbülanslı akkor gaz, kül ve kaya parçalarından oluşan yıkıcı bulut nuée ardente n.
Archaic
şiddetle sarsmak wuther [dialect] v.
Slang
şiddetle eleştirmek hop [uk] v.
Modern Slang
şiddetle sarılma aggressive hug n.