|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
duran yıldız |
fixed star i.
|
|
2 |
Genel |
suyun yüzeyinde duran bakteri tabakası |
slime i.
|
|
3 |
Genel |
safra olarak gemide daimi duran demir külçe |
kentledge i.
|
|
4 |
Genel |
kımıldamadan duran kuş |
sitter i.
|
|
5 |
Genel |
suyun yüzeyinde duran alg tabakası |
slime i.
|
|
6 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
pedant i.
|
|
7 |
Genel |
çalışıp duran kimse |
grub i.
|
|
8 |
Genel |
uzak duran |
eschewer i.
|
|
9 |
Genel |
olumsuz noktalar üzerinde duran kimse |
critic i.
|
|
10 |
Genel |
dik duran şey |
upright i.
|
|
11 |
Genel |
kusur bulup duran kimse |
critic i.
|
|
12 |
Genel |
çapraz duran şey |
traverse i.
|
|
13 |
Genel |
kıvrımlar halinde duran kumaş |
drapery i.
|
|
14 |
Genel |
topluma ters düşerek ayrı duran kimse |
dropout i.
|
|
15 |
Genel |
salakça gülüp duran |
abderian i.
|
|
16 |
Genel |
çevirip duran (ahahtarı, kalemi) |
twiddler i.
|
|
|
17 |
Genel |
uzak duran |
shunner i.
|
|
18 |
Genel |
ufak tefek kusurlar üstünde duran |
niggler i.
|
|
19 |
Genel |
su yüzeyinde duran şey |
float i.
|
|
20 |
Genel |
askıda duran sorun |
open question i.
|
|
21 |
Genel |
kılıfında duran tabanca |
gun in holster i.
|
|
22 |
Genel |
olaya karışmadan bir kenarda duran kişi |
bystander i.
|
|
23 |
Genel |
tezgahta duran kimse |
counterman i.
|
|
24 |
Genel |
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
back-seat driver i.
|
|
25 |
Genel |
baş aşağı duran şişe |
tottle i.
|
|
26 |
Genel |
alkolden tamamen uzak duran kimse |
rechabite i.
|
|
27 |
Genel |
geri duran kimse |
refrainer i.
|
|
28 |
Genel |
oyun, yarış gibi etkinliklerde yüksekte duran bilgi panosu |
telegraph i.
|
|
29 |
Genel |
üç ayak üzerinde duran kap |
tripod i.
|
|
30 |
Genel |
(anahtarı, kalemi) çevirip duran |
fiddler i.
|
|
31 |
Genel |
yüz yüze duran kimse |
vis–à–vis i.
|
|
32 |
Genel |
birinin karşısında duran kimse |
vis–à–vis i.
|
|
33 |
Genel |
faytonun dış bölümünde birbiriyle karşılıklı duran iki arka koltuk |
basket [uk] i.
|
|
34 |
Genel |
dokuma tezgahında asılı duran ağır çubuk |
batton i.
|
|
35 |
Genel |
dik duran dikdörtgen şeklinde hanedan arması işareti |
billet i.
|
|
36 |
Genel |
duran kimse |
halter i.
|
|
|
37 |
Genel |
mont veya ceket gibi giysilerin arkasına yerleştirilen ve biraz gevşek duran yarım kemer veya bağcık |
martingale i.
|
|
38 |
Genel |
beyzbol ekipmanının başında duran çocuk |
mascot i.
|
|
39 |
Genel |
şikayet edip duran kimse |
whinger i.
|
|
40 |
Genel |
aşırı uçların ortasında duran kimse |
middle-of-the-roader i.
|
|
41 |
Genel |
söylenip duran kimse |
harpy i.
|
|
42 |
Genel |
kutu içinde duran para |
box [uk] i.
|
|
43 |
Genel |
dik duran ağaçların çaplarının ölçüldüğü yükseklik |
breastheight i.
|
|
44 |
Genel |
dip dibe duran kalabalığa katılmış kimse |
huddler i.
|
|
45 |
Genel |
sıkışık duran kimse |
huddler i.
|
|
46 |
Genel |
büzüşük duran kimse |
huddler i.
|
|
47 |
Genel |
kilisede ayakta duran kimsenin yaslanabilmesi için açılır kapanır oturağın alt kısmına eklenmiş destek |
miserere i.
|
|
48 |
Genel |
kilisede ayakta duran kimsenin yaslanabilmesi için açılır kapanır oturağın alt kısmına eklenmiş destek |
misericord i.
|
|
49 |
Genel |
kilisede ayakta duran kimsenin yaslanabilmesi için açılır kapanır oturağın alt kısmına eklenmiş destek |
misericorde i.
|
|
50 |
Genel |
genellikle tel ve sac levhadan şekillerden olup hareketli parçalara sahip hassas dengede duran yapı |
mobile i.
|
|
51 |
Genel |
asılı duran parça |
loose end i.
|
|
52 |
Genel |
sıkışık duran grup |
globe [obsolete] i.
|
|
53 |
Genel |
asılı duran süs |
dangle i.
|
|
54 |
Genel |
asılı duran dekor |
dangle i.
|
|
55 |
Genel |
kiliselerde mihrabın arkasında duran, mum ve çiçeklerin konulduğu raf |
gradin i.
|
|
56 |
Genel |
kiliselerde mihrabın arkasında duran, mum ve çiçeklerin konulduğu bir raf |
gradine i.
|
|
57 |
Genel |
yere yakın duran şey |
groundling i.
|
|
58 |
Genel |
belirli bir sektör içinde iş değiştirip duran kimse |
odd-man [uk] i.
|
|
59 |
Genel |
çapraz duran şey |
diagonal i.
|
|
60 |
Genel |
(zar) üstteki yüzü anlaşılmayacak şekilde yamuk duran |
cocked i.
|
|
61 |
Genel |
tekrarlayıp duran eylem |
drum i.
|
|
62 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim adamı |
dryasdust i.
|
|
63 |
Genel |
gerçek dışı duran şey |
fantasia i.
|
|
64 |
Genel |
(hanedan armalarında) uçları sola dönük şekilde duran hilal ay |
increscent i.
|
|
65 |
Genel |
(hanedan armalarında) ters v şekline paralel duran ince çizgi |
couple-close i.
|
|
66 |
Genel |
çevresindekilerden ayrı duran ve her yandan erişim sağlanabilen platform |
island i.
|
|
67 |
Genel |
asılı konumda duran kabartmalı süs |
pendant i.
|
|
68 |
Genel |
göz ile nesne arasında görüş hattına dik duran düzlem |
plan i.
|
|
69 |
Genel |
dik duran bağlı ekin demetleri |
shock i.
|
|
70 |
Genel |
(panayır) sopa veya toplarla düşürülmeye çalışılan dengede duran hedeflerden oluşan düzenek |
cockshy [uk] i.
|
|
71 |
Genel |
yüzü kasten ifadesiz duran kimse |
deadpanner i.
|
|
72 |
Genel |
(demiryolu) geçidin başında duran kimse |
gate tender i.
|
|
73 |
Genel |
karşı karşıya duran ve ellerindeki sopa gibi silahlarla aralarından geçenlere vuran iki sıra insan |
gauntlet i.
|
|
74 |
Genel |
dik konumda duran eşya |
prick [obsolete] i.
|
|
75 |
Genel |
mırıldanıp duran kimse |
prattler i.
|
|
76 |
Genel |
kendi isteğiyle toplumdan uzak duran kimse |
seclusionist i.
|
|
|
77 |
Genel |
kıyı kenarında duran kaya parçası |
shore boulder i.
|
|
78 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
crusoe i.
|
|
79 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran kimse |
robinson crusoe i.
|
|
80 |
Genel |
kambur duran kimse |
sloucher i.
|
|
81 |
Genel |
eğik duran bir kamera açısı |
dutch angle i.
|
|
82 |
Genel |
gereksiz ayrıntılar üzerinde ısrarla duran bilim insanı |
pedant i.
|
|
83 |
Genel |
hareketsiz duran nesne/kimse |
poiser i.
|
|
84 |
Genel |
dürtüp duran şey |
poker i.
|
|
85 |
Genel |
duran şey |
stanch [obsolete] i.
|
|
86 |
Genel |
ayakta duran şey |
stander i.
|
|
87 |
Genel |
dik duran şey |
stander i.
|
|
88 |
Genel |
dik duran şey |
stand-up i.
|
|
89 |
Genel |
duran şey |
staunch [obsolete] i.
|
|
90 |
Genel |
dik duran şey |
stickup i.
|
|
91 |
Genel |
dolanıp duran kimse |
stirrer i.
|
|
92 |
Genel |
eğreti duran şey |
stranger [obsolete] i.
|
|
93 |
Genel |
dolanıp duran kimse |
stravaiger [dialect] [uk/scotland] i.
|
|
94 |
Genel |
eğreti duran uzlaşı |
syncretism i.
|
|
95 |
Genel |
kaldırmak (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) |
pick up f.
|
|
96 |
Genel |
almak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) |
pick up f.
|
|
97 |
Genel |
toplamak (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) |
pick up f.
|
|
98 |
Genel |
zorunlu hallerden dolayı duran üretim faaliyetlerini tekrar başlatmak |
remobilize f.
|
|
99 |
Genel |
dik duran |
standing s.
|
|
100 |
Genel |
tekrarlayıp duran |
repetitive s.
|
|
101 |
Genel |
homurdanıp duran |
grumpy s.
|
|
102 |
Genel |
uzak duran |
offish s.
|
|
103 |
Genel |
tekrarlayıp duran |
repetitious s.
|
|
104 |
Genel |
soru sorup duran |
inquisitive s.
|
|
105 |
Genel |
yakınıp duran |
whiney s.
|
|
106 |
Genel |
uzak duran |
aloof s.
|
|
107 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran |
detached s.
|
|
108 |
Genel |
her istasyonda duran tren |
local s.
|
|
109 |
Genel |
sabit duran |
steady s.
|
|
110 |
Genel |
insanlardan uzak duran |
unsociable s.
|
|
111 |
Genel |
insanlardan uzak duran |
unsocial s.
|
|
112 |
Genel |
söylenip duran |
repining s.
|
|
113 |
Genel |
ayakta duran |
erect s.
|
|
114 |
Genel |
su yüzünde duran |
floating s.
|
|
115 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran |
freestanding s.
|
|
116 |
Genel |
kıkırdayıp duran |
giggly s.
|
|
117 |
Genel |
yakınlarda duran |
apposed s.
|
|
118 |
Genel |
askıda duran |
hung s.
|
|
119 |
Genel |
askıda duran |
suspended s.
|
|
120 |
Genel |
iyi yönleriyle övünüp duran |
immodest s.
|
|
121 |
Genel |
güzel duran |
becoming s.
|
|
122 |
Genel |
boş duran |
idle s.
|
|
123 |
Genel |
baş aşağı duran |
upside-down s.
|
|
124 |
Genel |
tepetaklak duran |
upside-down s.
|
|
125 |
Genel |
kendi ayakları üzerinde duran |
self-sustained s.
|
|
126 |
Genel |
sallanıp duran |
wibbly-wobbly s.
|
|
127 |
Genel |
ayakta duran |
standing s.
|
|
128 |
Genel |
sessiz/uslu duran (çocuklar) |
squirrelly s.
|
|
129 |
Genel |
karşı duran |
dissenting s.
|
|
130 |
Genel |
sessiz/uslu duran (çocuklar) |
squirrely s.
|
|
131 |
Genel |
dört ayak üstünde duran |
statant s.
|
|
132 |
Genel |
dört ayak üstünde duran |
standing on four feet s.
|
|
133 |
Genel |
uzak duran |
abient s.
|
|
134 |
Genel |
dimdik duran |
stiffbacked s.
|
|
135 |
Genel |
havada duran |
airbound s.
|
|
136 |
Genel |
havada duran |
air-built s.
|
|
137 |
Genel |
havada asılı duran |
air-built s.
|
|
138 |
Genel |
yedekte duran |
backup s.
|
|
139 |
Genel |
dolaşıp duran |
ranging s.
|
|
140 |
Genel |
çevirip duran |
twiddly s.
|
|
141 |
Genel |
boş duran |
unactive s.
|
|
142 |
Genel |
genişletilmiş halde duran |
uncontracted s.
|
|
143 |
Genel |
yerinde duran |
unmoving s.
|
|
144 |
Genel |
insanlardan uzak duran |
unsocialized s.
|
|
145 |
Genel |
dengede duran |
libratory s.
|
|
146 |
Genel |
dolanıp duran |
landlouping s.
|
|
147 |
Genel |
soru sorup duran |
questionary s.
|
|
148 |
Genel |
geri duran |
hesitant s.
|
|
149 |
Genel |
evde duran |
home-keeping s.
|
|
150 |
Genel |
kambur pozisyonunda duran (omuz) |
hunched s.
|
|
151 |
Genel |
zihinde dönüp duran |
revolutive s.
|
|
152 |
Genel |
sağda duran |
rightward s.
|
|
153 |
Genel |
yolunda duran |
obvious [obsolete] s.
|
|
154 |
Genel |
askıda duran |
dangling s.
|
|
155 |
Genel |
askıda duran |
dangly s.
|
|
156 |
Genel |
(hanedan armalarında) baş aşağı duran |
descending s.
|
|
157 |
Genel |
serbestçe asılı duran |
dingle-dangle [obsolete] s.
|
|
158 |
Genel |
zeminde duran |
ground s.
|
|
159 |
Genel |
zemine yakın duran |
ground s.
|
|
160 |
Genel |
dolanıp duran |
lollopy s.
|
|
161 |
Genel |
kendi kendine duran |
lone s.
|
|
162 |
Genel |
sürekli dolanıp duran |
multivagant [obsolete] s.
|
|
163 |
Genel |
kötü alışkanlıklarından uzak duran |
on the wagon s.
|
|
164 |
Genel |
açılıp kapanıp duran |
on-again, off-again s.
|
|
165 |
Genel |
önünde duran |
opponent s.
|
|
166 |
Genel |
önde duran |
opponent s.
|
|
167 |
Genel |
(düğüm atmada) hareketli kısmı sabit duran kısmın üzerinde olan |
overhand s.
|
|
168 |
Genel |
(iki hayvan) karşı karşıya duran |
confronte s.
|
|
169 |
Genel |
fiziksel özellikleri uyumsuz duran |
disharmonic s.
|
|
170 |
Genel |
insanlardan uzak duran |
dissociable s.
|
|
171 |
Genel |
içeri doğru duran |
in s.
|
|
172 |
Genel |
düz duran |
in sheets s.
|
|
173 |
Genel |
victoria devri'nin ortalarına ait gibi duran |
mid-victorian s.
|
|
174 |
Genel |
dolaşıp duran |
dithery s.
|
|
175 |
Genel |
dolanıp duran |
dithery s.
|
|
176 |
Genel |
çevresinde duran |
circumstant s.
|
|
177 |
Genel |
yanı başında duran |
close-at-hand s.
|
|
178 |
Genel |
yanı başında duran |
close-by s.
|
|
179 |
Genel |
birbirine yakın duran |
close together s.
|
|
180 |
Genel |
(kalabalık) sıkışık düzende duran |
close s.
|
|
181 |
Genel |
(insanlar) sıkış tıkış duran |
close s.
|
|
182 |
Genel |
(hanedan armalarında hayvan) kuyruğu bacakları arasında ikiye katlanmış duran |
coward s.
|
|
183 |
Genel |
kayalıkta asılı kalmış gibi duran |
crag-fast s.
|
|
184 |
Genel |
en önde duran |
cutting edge s.
|
|
185 |
Genel |
normalden uzun duran |
drawn-out s.
|
|
186 |
Genel |
sessiz sakin duran |
drowsy s.
|
|
187 |
Genel |
iki parçası birbirinin üstünden geçerek çapraz duran |
crossover s.
|
|
188 |
Genel |
güzel duran |
feat s.
|
|
189 |
Genel |
arada duran |
intermedial s.
|
|
190 |
Genel |
(damganın bölümleri veya damga tasarımında) damganın geri kalan kısmına göre ters duran |
inverted s.
|
|
191 |
Genel |
(hanedan armalarındaki kanat figürü) ucu aşağı doğru duran |
inverted s.
|
|
192 |
Genel |
havada asılı duran |
pensible [obsolete] s.
|
|
193 |
Genel |
havada asılı duran |
pensile s.
|
|
194 |
Genel |
düz pozisyonda duran |
plano-horizontal s.
|
|
195 |
Genel |
güvenilir duran |
plausible s.
|
|
196 |
Genel |
ikna edici gibi duran |
plausible s.
|
|
197 |
Genel |
islamı seçip haçlılara karşı duran araplara ait veya ilişkili |
saracen s.
|
|
198 |
Genel |
islamı seçip haçlılara karşı duran araplara ait veya ilişkili |
saracenic s.
|
|
199 |
Genel |
yabancı ülkeye seyahat etmiş gibi duran |
peregrinate s.
|
|
200 |
Genel |
(kulaklar) dik duran |
prick s.
|
|
201 |
Genel |
düzensiz ve birbirine uzak duran |
scattering s.
|
|
202 |
Genel |
(arma figürü) kanatları açık halde duran |
segreant s.
|
|
203 |
Genel |
(arma figürü) oturur pozisyondayken ön ayakları havada duran |
sejant rampant s.
|
|
204 |
Genel |
kendi kendine ayakta duran |
self-pitying s.
|
|
205 |
Genel |
kendiliğinden dengede duran |
self-pitying s.
|
|
206 |
Genel |
kendi kendine ayakta duran |
self-poised s.
|
|
207 |
Genel |
kendiliğinden dengede duran |
self-poised s.
|
|
208 |
Genel |
(nesne veya yapı) desteksiz ayakta duran |
self-standing s.
|
|
209 |
Genel |
(nesne veya yapı) tek başına sabit duran |
self-standing s.
|
|
210 |
Genel |
diğerlerinden ayrı duran |
self-uned s.
|
|
211 |
Genel |
demet gibi duran |
sheafy s.
|
|
212 |
Genel |
dip dibe duran |
side by side s.
|
|
213 |
Genel |
dibinde duran |
sistering s.
|
|
214 |
Genel |
yerinde duran |
situate s.
|
|
215 |
Genel |
kendi başına ayakta duran |
free-standing s.
|
|
216 |
Genel |
sırıtış gibi duran |
smirky s.
|
|
217 |
Genel |
hava duran |
poised s.
|
|
218 |
Genel |
asılı duran |
poised s.
|
|
219 |
Genel |
mesafeli duran |
pussyfooting s.
|
|
220 |
Genel |
yardımlar ile ayakta duran |
sportulary s.
|
|
221 |
Genel |
sağlam duran |
square s.
|
|
222 |
Genel |
uzak duran |
squeamish [obsolete] s.
|
|
223 |
Genel |
uzak duran |
squeamous s.
|
|
224 |
Genel |
uzak duran |
squeasy s.
|
|
225 |
Genel |
boşta duran |
standing s.
|
|
226 |
Genel |
(yaka) dik duran |
stand-up s.
|
|
227 |
Genel |
bir başlayıp bir duran |
startful s.
|
|
228 |
Genel |
ayakta duran |
stickup s.
|
|
229 |
Genel |
ayakta duran |
stiff-backed s.
|
|
230 |
Genel |
uzak duran |
strange s.
|
|
231 |
Genel |
üflense uçacak gibi duran |
straw s.
|
|
232 |
Genel |
güçsüz duran |
straw s.
|
|
233 |
Genel |
küs duran |
sullen s.
|
|
234 |
Genel |
pasif duran |
supine s.
|
|
235 |
Genel |
gerçek gibi duran |
lifelike s.
|
|
236 |
Genel |
aynı şeyleri düşünüp duran |
ruminative s.
|
|
237 |
Genel |
-e karşı duran |
set s.
|
|
238 |
Genel |
dimdik duran |
unflinching s.
|
|
239 |
Genel |
dik duran |
upstanding s.
|
|
240 |
Genel |
yakın duran |
close zf.
|
|
241 |
Genel |
bacakları ayrık şekilde duran |
cockhorse zf.
|
|
242 |
Genel |
uzak duran |
off ed.
|
|
Proverb |
|
243 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
a bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
244 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
a rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
245 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
a rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
246 |
Atasözü |
boş duran elleri şeytan çalıştırır |
the devil makes work for idle hands
|
|
247 |
Atasözü |
boş duran belaya bulaşır |
the devil makes work for idle hands
|
|
248 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
a rotten apple spoils the barrel
|
|
249 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
a rotten apple spoils the whole barrel
|
|
250 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bunch
|
|
251 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bushel
|
|
252 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
253 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one bad apple spoils the (whole) bunch
|
|
254 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one bad apple spoils the (whole) bushel
|
|
255 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one rotten apple spoils the (whole) barrel
|
|
256 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
257 |
Atasözü |
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan |
one rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
258 |
Atasözü |
boş duran belaya bulaşır |
the devil makes work for idle hands to do
|
|
259 |
Atasözü |
boş duran elleri şeytan çalıştırır |
the devil makes work for idle hands to do
|
|
Colloquial |
|
260 |
Konuşma Dili |
pahalı duran bir etiket |
an expensive-looking label i.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
eczanede gazlı içecek çeşmelerinin/makinesinin başında duran ve servis eden görevli |
soda jerk [dated] i.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
ortamda eğreti duran kimse |
horse marine i.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
çift görüşürken yanlarında duran üçüncü kişi |
gooseberry [uk] i.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
yumuşak ve temiz kar bölgeleri arayıp duran kayakçı |
powder monkey i.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
değişip duran |
ever-changing s.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
ayakta zor duran sarhoş |
falling down drunk s.
|
|
267 |
Konuşma Dili |
ayakta zor duran sarhoş |
falling-down drunk s.
|
|
268 |
Konuşma Dili |
yetkili duran |
power s.
|
|
269 |
Konuşma Dili |
tekrarlayıp duran |
samey s.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
ayakta zor duran sarhoş |
a fall-down drunk expr.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
içip duran |
on a tear expr.
|
|
Idioms |
|
272 |
Deyim |
(tv) kanallar arasında gezinip duran |
channel surfer i.
|
|
273 |
Deyim |
geleneksel değerlerin ve toplumun karşısında duran genç adam |
angry young man i.
|
|
274 |
Deyim |
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
a back-seat driver i.
|
|
275 |
Deyim |
mayo giyildiğinde iyi duran fit vücut |
beach body i.
|
|
276 |
Deyim |
bir kenarda süs gibi duran şey |
credenzaware i.
|
|
277 |
Deyim |
duran trafiğe yakalanmak |
hit a parking lot on f.
|
|
278 |
Deyim |
genç bir çift görüşürken onların başında/yanında duran üçüncü kişi olmak |
pick gooseberry [obsolete] f.
|
|
279 |
Deyim |
sözünün arkasında duran bir kadın/adam olmak |
be a man/woman of his/her word f.
|
|
280 |
Deyim |
sözünün arkasında duran biri olmak |
be as good as (one's) word f.
|
|
281 |
Deyim |
sözünün arkasında duran biri olmak |
be as good as your word f.
|
|
282 |
Deyim |
kusup duran |
(as) sick as a dog s.
|
|
283 |
Deyim |
sözünde duran |
good as (one's) word s.
|
|
284 |
Deyim |
sözünün arkasında duran |
good as (one's) word s.
|
|
285 |
Deyim |
sözünde duran |
of word s.
|
|
286 |
Deyim |
kılını kıpırdatmadan duran |
like cheese at four pence [uk] zf.
|
|
287 |
Deyim |
ilgilenip duran |
on a (subject or activity) kick zf.
|
|
288 |
Deyim |
değişip duran |
in a constant state of flux expr.
|
|
289 |
Deyim |
değişip duran |
in flux expr.
|
|
290 |
Deyim |
dolanıp duran |
on the gad [dated] expr.
|
|
291 |
Deyim |
dolanıp duran |
upon the gad [dated] expr.
|
|
292 |
Deyim |
aynı yerde dönüp duran bir halde |
in a holding pattern expr.
|
|
293 |
Deyim |
ayakları üzerinde duran |
back on (one's) feet expr.
|
|
294 |
Deyim |
(birini) sıkıştırıp duran |
on (one's) case expr.
|
|
295 |
Deyim |
zor ayakta duran |
on last legs expr.
|
|
296 |
Deyim |
ayakta zor duran |
out on (one's) feet expr.
|
|
297 |
Deyim |
zar zor ayakta duran |
out on (one's) feet expr.
|
|
Speaking |
|
298 |
Konuşma |
otur ve dinlen (özellikle uzun süre ayakta duran ve dolaşanlar için söylenir) |
take the weight off your feet expr.
|
|
299 |
Konuşma |
otur ve dinlen (özellikle uzun süre ayakta duran ve dolaşanlar için söylenir) |
take the weight off your legs expr.
|
|
Trade/Economic |
|
300 |
Ticaret/Ekonomi |
alınacak taahhütler ve duran varlıkların elden çıkarılması |
commitments to acquire and dispose of fixed assets i.
|
|
301 |
Ticaret/Ekonomi |
ayrılabilir maddi duran varlıklar |
separable assets i.
|
|
302 |
Ticaret/Ekonomi |
bilançodaki maddi duran varlıkların gösterimi |
cost model i.
|
|
303 |
Ticaret/Ekonomi |
cari dönemdeki maddi duran varlık hareketleri |
movements of fixed assets in current period i.
|
|
304 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer duran varlıklar |
other fixed assets i.
|
|
305 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi olmayan duran varlıklar |
other non-current assets i.
|
|
306 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi duran varlıklar |
other tangible fixed assets i.
|
|
307 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar |
other financial tangible assets i.
|
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi duran varlıklar |
other fixed assets i.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi duran varlıklar |
other tangible assets i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer çeşitli duran varlıklar |
other fixed assets i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer çeşitli duran varlıklar |
other various fixed assets i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar |
other financial assets i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer duran varlıklar |
other long lived assets i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar |
other non-current assets i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer cari olmayan/duran varlıklar |
other non-current assets i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar |
other financial fixed assets i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer çeşitli duran varlıklar |
other non current assets i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer çeşitli duran varlıklar |
other miscellaneous assets i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar değer düşüklüğü karşlığı |
decrease in value of other financial fixed assets i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar değer düşüklüğü karşılığı |
decrease in value of other financial assets i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi olmayan duran varlıklar |
other intangible assets i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi duran varlıklar |
other tangible fix assets i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar karşılığı |
allowance for other financial tangible assets i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer mali duran varlıklar karşılığı |
prov. for other non-current assets i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
diğer maddi olmayan duran varlıklar |
other intangible fixed assets i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık yatırımlarına ilişkin nakit çıkışları |
cash outflows due to investment in non-current assets i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıkların tutarında azalış |
reductions in amounts of fixed assets i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar |
long lived (fixed) assets i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
duran gemiye çarpma |
allision i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar |
fixed assets i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık |
fixed asset i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık takas karları |
manufacture gains i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık |
fixed asset i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıkların tasfiyesine ilişkin zararlar |
losses on disposal of fixed assets i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık |
long-term assets i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıkların elden çıkarılması |
disposal of fixed assets i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
duran malın hacim ve ağırlık kaybetmesi |
shrink i.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar |
real assets i.
|
|
339 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıkların tutarında artış |
increase in non-current assets i.
|
|
340 |
Ticaret/Ekonomi |
duran (sabit) varlıkların amortismanı ve düşülen diğer miktarlar |
depreciation of and other amounts written off fixed assets i.
|
|
341 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar ve bir yıl sonunda alınacak miktarlar |
fixed assets and amounts receivable after one year i.
|
|
342 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar gibi elde tutulan yatırımlar |
investments held as fixed assets i.
|
|
343 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlık satış karı |
capital gain i.
|
|
344 |
Ticaret/Ekonomi |
duran değerler |
fixed assets i.
|
|
345 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar |
non-current assets i.
|
|
346 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıkların tasfiyesine ilişkin kazançlar |
gains on disposal of fixed assets i.
|
|
347 |
Ticaret/Ekonomi |
duran varlıklar |
long term assests i.
|
|
348 |
Ticaret/Ekonomi |
elden çıkarılacak stok maddi duran |
fixed assets and inventories which are obsolete or damaged i.
|
|
349 |
Ticaret/Ekonomi |
elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar |
fixed assets and inventories to be sold i.
|
|
350 |
Ticaret/Ekonomi |
elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar |
inventories and tangible fixed assets to be sold i.
|
|
351 |
Ticaret/Ekonomi |
gayri maddi duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık |
surplus arising on revaluation of intangible fixed assets i.
|
|
352 |
Ticaret/Ekonomi |
gayri maddi duran varlıkların amortismanı |
depreciation of intangible fixed assets i.
|
|
353 |
Ticaret/Ekonomi |
gayri maddi duran varlıklardan düşülen miktarlar |
amounts written off intangible fixed assets i.
|
|
354 |
Ticaret/Ekonomi |
işin normal seyri sırasında maddi duran varlıkların tasfiyesinden haynaklanan kazançlar |
gains on disposal of tangible fixed assets in the ordinary course of business i.
|
|
355 |
Ticaret/Ekonomi |
kiralama ve benzeri haklar altında duran varlıklar |
fixed assets held under leasing and other similar rights i.
|
|
356 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık |
surplus arising on revaluation of financial fixed assets i.
|
|
357 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıkların yeniden değerlendirilmesinden kaynaklanan fazlalık |
surplus arising on revaluation of tangible fixed assets i.
|
|
358 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklar |
intangible assets i.
|
|
359 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklar |
intangible long lived assets i.
|
|
360 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık |
hard asset i.
|
|
361 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklarda düşülen miktarlar |
amounts written off financial fixed assets i.
|
|
362 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık |
property plant and equipment i.
|
|
363 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklardan düşülen miktarlar |
amounts written off tangible fixed assets i.
|
|
364 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
plant and equipment property i.
|
|
365 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlık |
intangible asset i.
|
|
366 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
tangible long lived assets i.
|
|
367 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklar için birikmiş amortisman |
accumulated amortization i.
|
|
368 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar grubu |
class of property i.
|
|
369 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
property plant and equipment i.
|
|
370 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklardan gelen gelirler |
income from financial fixed assets i.
|
|
371 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklar |
financial fixed assets i.
|
|
372 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklara yapılan ek yatırım harcamaları |
capital expenditure i.
|
|
373 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
tangible fixed assets i.
|
|
374 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklar |
intangible fixed assets i.
|
|
375 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
tangible-fixed assets i.
|
|
376 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık yeniden değerleme artış fonu |
revaluation fund i.
|
|
377 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklar |
financial tangible assets i.
|
|
378 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
real assets i.
|
|
379 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıkların işin normal seyrinde kullanımından kaynaklanan zararlar |
losses on disposal of tangible fixed assets in the ordinary course of business i.
|
|
380 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık |
real asset i.
|
|
381 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklarda n düşülen miktarların yeniden girişi |
write-back of amounts written off financial fixed assets i.
|
|
382 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar grubu |
class of property plant and equipment i.
|
|
383 |
Ticaret/Ekonomi |
mali duran varlıklar |
financial long term assets i.
|
|
384 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıklar |
tangible assets i.
|
|
385 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık satış karı veya zararı |
gain or loss on sale of assets i.
|
|
386 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklar birikmiş amortismanı |
accumulated amortization i.
|
|
387 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlıkların amortismanı |
depreciation of tangible fixed assets i.
|
|
388 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran varlık |
tangible asset i.
|
|
389 |
Ticaret/Ekonomi |
satın alınan, imal veya inşa edilen maddi duran varlıkların maliyeti |
cost of fixed assets purchased, produced or constructed i.
|
|
390 |
Ticaret/Ekonomi |
satılan duran varlıklardan alacaklar |
receivables on fixed assets disposals i.
|
|
391 |
Ticaret/Ekonomi |
sermayeye ekli duran varlıklar iktisap giderleri amortismanı |
amortization capitalized costs of acquisition of fixed assets i.
|
|
392 |
Ticaret/Ekonomi |
yatırım konusu maddi duran varlıklar |
investment property i.
|
|
393 |
Ticaret/Ekonomi |
özsermayesi sıfırın altında olmasına rağmen hükümetin açıktan veya örtülü olarak desteğiyle ayakta duran finansal kurum |
zombie bank i.
|
|
394 |
Ticaret/Ekonomi |
olayların sırası, meydana gelme hızı ve değişkenlerin farklı zamanlardaki fonksiyonel ilişkileri üzerinde duran ekonomik analiz |
dynamism i.
|
|
395 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi olmayan duran varlıklara ilişkin |
on intangible fixed assets expr.
|
|
396 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi duran (sabit) varlıklara ilişkin |
on tangible fixed assets expr.
|
|
Politics |
|
397 |
Siyasal |
sağ ve sol gibi uç görüşlerden uzak duran ılımlı siyasi felsefe |
centrism i.
|
|
Insurance |
|
398 |
Sigortacılık |
duran bir cisme hareket eden bir cismin yaptığı hasar |
impact damage i.
|
|
Advertising |
|
399 |
Reklam |
(eskiden puro dükkanlarının önüne reklam olarak yerleştirilen) ayakta duran ahşap kızılderili heykeli |
wooden indian i.
|
|
Technical |
|
400 |
Teknik |
okyanus tabanına batırılmış, denizin altına inşa edilen su geçirmez mahfazaların üzerinde duran radar donanımlı platform |
texas tower i.
|
|
401 |
Teknik |
açılı (duran) kol veya cetvel gibi ölçüm aracı |
angular arm i.
|
|
402 |
Teknik |
bazı su bitkileri gibi su yüzünde duran |
emersed i.
|
|
403 |
Teknik |
duran dalga oranını kullanma metodu |
method using standing wave ratio i.
|
|
404 |
Teknik |
duran dalga oranı |
standing wave ratio i.
|
|
405 |
Teknik |
duran dalga ölçeri |
standing wave meter i.
|
|
406 |
Teknik |
duran dalga |
standing wave i.
|
|
407 |
Teknik |
duran dalganın boğumu |
node of a standing wave i.
|
|
408 |
Teknik |
serbest duran endüstriyel baca |
free-standing industrial chimney i.
|
|
409 |
Teknik |
serbestçe duran |
free standing i.
|
|
410 |
Teknik |
uçuş esnasında duran motor |
dead engine i.
|
|
411 |
Teknik |
gaz veya sıvıda asılı duran küçük parçacıkların rastgele hareketi |
pedesis i.
|
|
412 |
Teknik |
manyetik alanda asılı halde duran hareketli bobinden geçen elektrik akımının uyguladığı kuvvetle çalışan galvanometre |
moving-coil galvanometer i.
|
|
413 |
Teknik |
dengede duran ağır taş |
rocking-stone i.
|
|
414 |
Teknik |
(mobilyalarda) yanındaki ahşaba dik açıyla duran kaplama kenarlığı |
crossbanding i.
|
|
415 |
Teknik |
köpeklerin çektiği arabada vagon dingiline paralel duran bir tür destek levhası |
sandboard i.
|
|
416 |
Teknik |
yerinde duran |
stationary s.
|
|
417 |
Teknik |
araçta yayla asılı duran |
underslung s.
|
|
Computer |
|
418 |
Bilgisayar |
dik duran bilgisayar çantası |
tower i.
|
|
419 |
Bilgisayar |
genellikle dik duran orta boyutlu kişisel bilgisayar kasası |
mini-tower i.
|
|
420 |
Bilgisayar |
girdiden bağımsız olarak duran turing makinesi |
decider i.
|
|
421 |
Bilgisayar |
dönüp duran banner reklam |
rotator i.
|
|
422 |
Bilgisayar |
boş duran |
idle s.
|
|
423 |
Bilgisayar |
boş duran |
idle s.
|
|
424 |
Bilgisayar |
seçili ögenin altında duran |
pull-down s.
|
|
Informatics |
|
425 |
Bilişim |
duran dalga |
standing-wave i.
|
|
Telecom |
|
426 |
Telekom |
gerilim duran dalga oranı |
voltage standing wave ratio i.
|
|
Mechanic |
|
427 |
Mekanik |
üzerinde döner tabla duran dairesel makara dizisi |
live ring i.
|
|
Television |
|
428 |
Televizyon |
gerilim duran dalga oranı |
vswr kısalt.
|
|
Textile |
|
429 |
Tekstil |
17. ve 18. yüzyıllarda özellikle kadınlar arasında popüler olan, içteki kıyafeti ve iç etekliği göstermesi için önünde açıklık bulunan ve genellikle dökümlü duran bir elbise veya rop |
mantua i.
|
|
430 |
Tekstil |
son moda giyindiği halde rüküş duran kimse |
fashion victim i.
|
|
Architecture |
|
431 |
Mimarlık |
tiyatro orkestrasının ortasında duran küçük dionysos sunağı |
thymele i.
|
|
432 |
Mimarlık |
(klasik tapınakta) cella bölümünden ayrı duran bir sıra sütun |
pteron i.
|
|
Construction |
|
433 |
İnşaat |
serbest duran endüstriyel baca |
free-standing industrial chimney i.
|
|
434 |
İnşaat |
destek olmaksızın temeli üzerinde tek başına duran (yapı) |
freestanding s.
|
|
Furniture |
|
435 |
Mobilya |
şekli hayvan ayağının altında duran top gibi olan mobilya ayağı |
ball-and-claw foot i.
|
|
436 |
Mobilya |
şekli hayvan ayağının altında duran top gibi olan mobilya ayağı |
claw-and-ball foot i.
|
|
437 |
Mobilya |
şekli kuş pençesinde duran top gibi olan mobilya ayağı |
ball-and-claw foot i.
|
|
438 |
Mobilya |
daha geniş bir şifonyerin üstünde duran çekmeceli şifonyer |
chest-on-chest i.
|
|
439 |
Mobilya |
kaplamanın altında olup kaplamaya dik açılarla duran ahşap katmanı |
crossband i.
|
|
Automotive |
|
440 |
Otomotiv |
araç koltuğu altında duran yay |
jagger spring i.
|
|
441 |
Otomotiv |
bir dizi sabit kontak ucu üzerinde dönüp egzoz portunda duran iletken bir koldan oluşan kontak |
wiper arm i.
|
|
442 |
Otomotiv |
duran arabanın tekerleklerini döndürme |
dry steering i.
|
|
443 |
Otomotiv |
(araç lastiği) dış kılıftaki kumaş kordonlar yan duvarları sertleştirecek şekilde çapraz duran |
cross-ply s.
|
|
Railway |
|
444 |
Demiryolu |
her istasyonda duran tren |
accommodation train i.
|
|
445 |
Demiryolu |
orta hızda seyreden ve her durakta duran tren |
accommodation coach i.
|
|
446 |
Demiryolu |
demiryolu hattının arkasında duran, eğim derecelerini gösteren küçük ve beyaz direk |
gradient post i.
|
|
Marine |
|
447 |
Denizcilik |
geminin kıç tarafında duran nöbetçi |
afterguard i.
|
|
448 |
Denizcilik |
duran dalga |
stationary waves i.
|
|
449 |
Denizcilik |
duran dalgalar |
standing waves i.
|
|
450 |
Denizcilik |
duran dalga basıncı |
standing wave pressure i.
|
|
451 |
Denizcilik |
duran dalga kuvveti |
standing wave force i.
|
|
452 |
Denizcilik |
geminin kıç tarafında duran nöbetçi |
after guard i.
|
|
453 |
Denizcilik |
kısmi duran dalga |
partial clapotis i.
|
|
454 |
Denizcilik |
kısmi duran dalgalar |
partial standing waves i.
|
|
455 |
Denizcilik |
tam yansımayla oluşan duran dalga |
perfect clapotis i.
|
|
456 |
Denizcilik |
yansımayla oluşan duran dalga |
clapotis i.
|
|
457 |
Denizcilik |
geminin yanında veya iskelede duran tampon |
bumper i.
|
|
458 |
Denizcilik |
gemide lomboz açıklığın üzerinde duran kavisli su ayrım çizgisi |
brow i.
|
|
459 |
Denizcilik |
çok direkli yelkenlide aşağıda duran yelken |
driver i.
|
|
460 |
Denizcilik |
duran dalga profilinde |
nodal point s.
|
|
461 |
Denizcilik |
(palanga makarası) dip dibe duran |
chockablock s.
|
|
462 |
Denizcilik |
(palanga makarası) dip dibe duran |
chock-a-block s.
|
|
463 |
Denizcilik |
sabit duran |
standing s.
|
|
Medical |
|
464 |
Medikal |
tıbbi müdahale sonucunda kalbi duran bir hastanın tekrar canlandırılmaması kararı |
dnr (do not resuscitate) i.
|
|
465 |
Medikal |
göğse baskı uygulayarak veya hayat öpücüğü vererek duran solunumun tekrar başlatıldığı yöntemler |
artificial respiration i.
|
|
466 |
Medikal |
aynı ilişkide duran |
homonymous s.
|
|
467 |
Medikal |
olduğu yerde duran |
in situ s.
|
|
Anatomy |
|
468 |
Anatomi |
kambur duran |
round-shouldered s.
|
|
469 |
Anatomi |
(gözler) birbirine yakın duran |
close-set s.
|
|
Psychology |
|
470 |
Psikoloji |
büsbütün karartılmış bir ortamda hareketsiz duran bir ışıklı noktanın hareket ediyormuş gibi görünmesi |
autokinetic illusion i.
|
|
471 |
Psikoloji |
zihnin içinde dönüp duran |
preoccupant s.
|
|
Dentistry |
|
472 |
Diş Hekimliği |
normal dudak çizgisiyle uyumsuz duran çapraşık diş |
labioversion i.
|
|
Pathology |
|
473 |
Patoloji |
urlu gibi duran |
scirrhous s.
|
|
Printing |
|
474 |
Baskı Teknikleri |
bir harf gövdesi halinde duran iki harf |
double letter i.
|
|
Food Engineering |
|
475 |
Gıda |
gizli duran |
latent s.
|
|
Physics |
|
476 |
Fizik |
duran dalganın boğumu |
node of a standing wave i.
|
|
477 |
Fizik |
duran dalga |
standing wave i.
|
|
478 |
Fizik |
sabit hızda hareket eden veya yerinde duran nesne |
first law of motion i.
|
|
479 |
Fizik |
sıvı ve gaz halleri arasında asılı duran akışkan |
supercritical fluid i.
|
|
Chemistry |
|
480 |
Kimya |
sıvı içindeki süspansiyon halinde duran madde yoğunluğunun belirlenmesi |
tyndallimetry i.
|
|
481 |
Kimya |
sıvı içinde asılı duran bir gazdan oluşan koloid |
foam i.
|
|
Biology |
|
482 |
Biyoloji |
saç büyüme döngüsünde, uzaması duran saçın dökülmesinin akabinde yeni saç telinin çıkmaya başladığı aşama |
telogen i.
|
|
483 |
Biyoloji |
germ katmanlarının farklılaşması sırasında orta deride görülen bağımsız ve tek başına duran hücrelerin ait olduğu bir sınıf |
mesamoeboid i.
|
|
484 |
Biyoloji |
oluştuğu yüzeyde yatık duran (organ, yapı vb.) |
recumbent s.
|
|
485 |
Biyoloji |
büyüme eksenine doğru duran |
introrse s.
|
|
486 |
Biyoloji |
açılma çizgisi dişi üreme organına doğru duran |
introrse s.
|
|
487 |
Biyoloji |
yerleştiği yüzeye sürekli yapışık duran |
sedentary s.
|
|
Marine Biology |
|
488 |
Deniz Biyolojisi |
neredeyse dik duran ağızları ve dikenli yüzgeçleri olan bir tropikal deniz balığı familyası |
antennariidae i.
|
|
489 |
Deniz Biyolojisi |
neredeyse dik duran ağızları ve dikenli yüzgeçleri olan bir tropikal deniz balığı familyası |
family antennariidae i.
|
|
Astronomy |
|
490 |
Gökbilim |
duran yıldız |
fixed star i.
|
|
491 |
Gökbilim |
başak takımyıldızında duran nokta |
autumnal equinox i.
|
|
Zoology |
|
492 |
Zooloji |
(kuş yuvası) asılı duran |
penduline s.
|
|
493 |
Zooloji |
(kuş yuvası) havada duran |
penduline s.
|
|
494 |
Zooloji |
kısmen dik duran (hayvan) |
semi-upright s.
|
|
495 |
Zooloji |
(tekhücreliler biliminde) suyun yüzeyinde duran alg tabakasından oluşan veya bu tabakaya benzer anlamlarını veren bir ön ek |
myxa- ök.
|
|
Botanic |
|
496 |
Botanik |
ipçiklerin tepesinde dik duran başçıklar |
vertical anthers i.
|
|
497 |
Botanik |
kuzey abd ve avrupa'ya özgü su yüzünde duran yaprakları olan bir su otu |
loddon pondweed i.
|
|
498 |
Botanik |
kuzey abd ve avrupa'ya özgü su yüzünde duran yaprakları olan bir su otu |
potamogeton americanus i.
|
|
499 |
Botanik |
kuzey abd ve avrupa'ya özgü su yüzünde duran yaprakları olan bir su otu |
potamogeton nodosus i.
|
|
500 |
Botanik |
şapkası gövdesinin etrafında asılı duran bir mantar cinsi |
genus phallus i.
|
|