|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
görevi kötüye kullanma |
malpractice i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
görevi kötüye kullanma suçlaması |
impeachment i.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
elzem acil durum görevi |
essential emergency function i.
|
|
4 |
Genel |
bağlaç görevi gören kip |
conjunctive i.
|
|
5 |
Genel |
görevi nedeniyle kendini birşey sanan memur |
panjandrum i.
|
|
6 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
abuse i.
|
|
7 |
Genel |
özel görevi olan memur |
envoi i.
|
|
8 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misconduct i.
|
|
9 |
Genel |
herhangi bir görevi masa başında yapıp değerlendirmeye tabi tutan kişi |
desk officer i.
|
|
10 |
Genel |
acil durum destek görevi |
emergency support function i.
|
|
11 |
Genel |
araştırma görevi |
search mission i.
|
|
12 |
Genel |
görevi yapmama |
breach of duty i.
|
|
13 |
Genel |
vatandaşlık görevi |
civic duty i.
|
|
14 |
Genel |
evlatlık görevi |
filial duty i.
|
|
15 |
Genel |
fren görevi yapan şey |
check i.
|
|
16 |
Genel |
danışmanlık görevi |
consultancy i.
|
|
17 |
Genel |
görevi ihmal etme |
delinquency i.
|
|
18 |
Genel |
yerine getirme (görevi) |
discharge i.
|
|
|
19 |
Genel |
hizmetli görevi yapan kimse |
servitorship i.
|
|
20 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misprision i.
|
|
21 |
Genel |
bildirme görevi |
duty to disclose i.
|
|
22 |
Genel |
askerlik görevi |
military duty i.
|
|
23 |
Genel |
askerlik görevi |
military service i.
|
|
24 |
Genel |
askerlik görevi |
duty in the armed forces i.
|
|
25 |
Genel |
(tartışma vb'yi) yatıştırma görevi gören kimse |
reliever i.
|
|
26 |
Genel |
görevi hükümet hakkında olumlu yazılar yazmak olan yandaş gazeteci |
spin-doctor i.
|
|
27 |
Genel |
kamu görevi |
welfare work i.
|
|
28 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
wrongdoing i.
|
|
29 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
wrongful conduct i.
|
|
30 |
Genel |
öğretmenlik görevi |
teaching post i.
|
|
31 |
Genel |
görevi suistimal |
misconduct i.
|
|
32 |
Genel |
görevi suistimal |
wrongdoing i.
|
|
33 |
Genel |
görevi suistimal |
wrongful conduct i.
|
|
34 |
Genel |
görevi sofrayı hazırlamak/toplamak ve kapıya bakmak olan hizmetçi |
parlormaid i.
|
|
35 |
Genel |
görevi sofrayı hazırlamak/toplamak ve kapıya bakmak olan hizmetçi |
parlourmaid i.
|
|
36 |
Genel |
insanlığı hastalıktan kurtarma görevi |
mission of freeing humankind from disease i.
|
|
37 |
Genel |
havarilik görevi |
apostolate i.
|
|
38 |
Genel |
kamu hizmeti/görevi |
civil service i.
|
|
|
39 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
malpractise i.
|
|
40 |
Genel |
yurtdışı görevi |
foreign mission i.
|
|
41 |
Genel |
kurtarma görevi |
rescue mission i.
|
|
42 |
Genel |
insanlık görevi |
the human duty i.
|
|
43 |
Genel |
belli bir görevi yerine getirmek için gerekli beceriler |
skillset i.
|
|
44 |
Genel |
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse |
lock operator i.
|
|
45 |
Genel |
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse |
lock tender i.
|
|
46 |
Genel |
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse |
lock keeper i.
|
|
47 |
Genel |
görevi siyasi doktrinin uygulanmasını sağlamak olan ve bu amaçla doktrinden ayrılanları belirleyip ilgili makamlara bildiren görevli |
commissar i.
|
|
48 |
Genel |
zor bir görevi yerine getirmek için kurulmuş ekip |
hit squad i.
|
|
49 |
Genel |
aynı görevi önceden yapmış kimse |
predecessor i.
|
|
50 |
Genel |
görevi mum yakmak olan kişi |
candlelighter i.
|
|
51 |
Genel |
kanal görevi görme |
channelization i.
|
|
52 |
Genel |
kanal görevi görme |
channelisation i.
|
|
53 |
Genel |
sembol görevi gören şey |
totem i.
|
|
54 |
Genel |
kilisede yardım dağıtma görevi |
almonership i.
|
|
55 |
Genel |
çeviri görevi |
translation task i.
|
|
56 |
Genel |
görevi ihmal |
unservice i.
|
|
57 |
Genel |
yüz görevi gören şey |
facer i.
|
|
58 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
malepractice i.
|
|
59 |
Genel |
şişirildiğinde döşek görevi gören, kullanılmayıp katlandığında az hacim kaplayan hava geçirmez şişme yatak |
mattress i.
|
|
60 |
Genel |
gerçeklerin kaydı görevi gören şey |
book i.
|
|
61 |
Genel |
olay kaydı görevi gören şey |
book i.
|
|
62 |
Genel |
görevi belirli sözcükleri veya harfleri kırmızı ile yazmak olan sanatçı |
miniaturist [obsolete] i.
|
|
63 |
Genel |
baskın renkler arasında geçiş görevi gören renk alanı |
bridge i.
|
|
64 |
Genel |
bir görevi açıklamak için verilen talimatlar |
briefs [uk] i.
|
|
65 |
Genel |
görevi gece kulübü veya dans salonunda müşteriler ile dans etmek olan kadın |
hostess i.
|
|
66 |
Genel |
içinde ağızlık görevi gören bir deliğin bulunduğu hindistan cevizine takılmış kaseden oluşan iptidai bir nargile |
hubble-bubble i.
|
|
67 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
misgovernance [obsolete] i.
|
|
68 |
Genel |
sığınak görevi gören şey |
oasis i.
|
|
69 |
Genel |
sığınak görevi bulunan veya sığınağa benzer küçük ve loş yer |
den i.
|
|
70 |
Genel |
ayırma görevi gören aşılamaz veya bağlantı yapılamaz boşluk |
gulf i.
|
|
71 |
Genel |
görevi yerine getiren kimse |
officiator i.
|
|
72 |
Genel |
araç görevi üstlenen kimse |
implement i.
|
|
73 |
Genel |
ceza görevi |
impot i.
|
|
74 |
Genel |
(kötü davranışa karşı ceza olarak verilen) yazma görevi |
impot i.
|
|
75 |
Genel |
görevi suiistimal |
disorder i.
|
|
76 |
Genel |
görevi kötüye kullanma |
disorder i.
|
|
77 |
Genel |
bir yerde vizesinden uzun kalanları geri getirme görevi |
picket i.
|
|
78 |
Genel |
görevi gereği gezici çalışan bir grup insan |
itinerancy i.
|
|
|
79 |
Genel |
embriyo gelişiminde indüktör görevi gören bileşen |
organizer i.
|
|
80 |
Genel |
embriyo gelişiminde indüktör görevi gören bileşen |
organiser i.
|
|
81 |
Genel |
son derece tehlikeli bir görevi olan asker |
perdu [obsolete] i.
|
|
82 |
Genel |
son derece tehlikeli görevi olan asker |
perdue [obsolete] i.
|
|
83 |
Genel |
(kare bulmacada) ipucu içerisinde yer alıp gösterge görevi olan ifade |
signpost i.
|
|
84 |
Genel |
askeri polisin sahili kaçakçılık faaliyetlerinden koruma görevi |
preventive service i.
|
|
85 |
Genel |
(çanta görevi üstlenen) deri tulum |
skin i.
|
|
86 |
Genel |
perde görevi üstlenen şey |
smoke screen i.
|
|
87 |
Genel |
kap görevi gören rulo veya koni şeklindeki kağıt |
spill i.
|
|
88 |
Genel |
fren görevi görmek |
act as a brake f.
|
|
89 |
Genel |
kendine düşen görevi yerine getirmek |
keep one's end up f.
|
|
90 |
Genel |
görevi kötüye kullanmak |
misconduct f.
|
|
91 |
Genel |
bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak |
have a lot on one's plate f.
|
|
92 |
Genel |
kötüye kullanmak (yetkiyi/görevi) |
abuse f.
|
|
93 |
Genel |
resmi bir görevi yerine getirmek |
officiate f.
|
|
94 |
Genel |
üstlenmek (resmi bir görevi) |
assume f.
|
|
95 |
Genel |
yerine getirmek (görevi) |
discharge f.
|
|
96 |
Genel |
görevi yerine getirmek |
officiate f.
|
|
97 |
Genel |
görevi yapmakta kusur işlemek |
default f.
|
|
98 |
Genel |
yüklenmek (bir işi/bir görevi) |
shoulder f.
|
|
99 |
Genel |
aynı görevi görmek |
serve the same purpose f.
|
|
100 |
Genel |
aynı görevi görmek |
have the same function f.
|
|
101 |
Genel |
hakem görevi görmek |
act as referee f.
|
|
102 |
Genel |
fren görevi görmek |
serve as a brake on f.
|
|
103 |
Genel |
görevi görmek |
act as a f.
|
|
104 |
Genel |
görevi sona ermek |
(one's commission) to expire f.
|
|
105 |
Genel |
üzerine düşen görevi yapmak |
do one's part f.
|
|
106 |
Genel |
kendi üzerine düşen görevi yapmak |
do one's part f.
|
|
107 |
Genel |
kendine düşen görevi yapmak |
pull one's weight f.
|
|
108 |
Genel |
görevi yerine getirmek |
fulfil a duty f.
|
|
109 |
Genel |
bir görevi ifa etmek |
fulfil a duty f.
|
|
110 |
Genel |
görevi başında öldürülmek |
be killed in line of duty f.
|
|
111 |
Genel |
görevi gerçekleştirmek |
fulfil a duty f.
|
|
112 |
Genel |
görevi yapmak |
fulfil a duty f.
|
|
113 |
Genel |
görevi sırasında öldürülmek |
be killed in the line of duty f.
|
|
114 |
Genel |
görevi esnasında öldürülmek |
be killed in the line of duty f.
|
|
115 |
Genel |
bir görevi gerçekleştirmek |
perform a task f.
|
|
116 |
Genel |
bir görevi yerine getirmek |
perform a task f.
|
|
117 |
Genel |
uyarı görevi görmek |
serve as a warning f.
|
|
118 |
Genel |
görevi görmek |
act as f.
|
|
119 |
Genel |
devriye görevi yapmak |
work patrol f.
|
|
120 |
Genel |
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek |
multitask f.
|
|
121 |
Genel |
kalkan görevi görmek |
serve as a shield f.
|
|
122 |
Genel |
görevi bırakmak |
leave the office f.
|
|
123 |
Genel |
kanal görevi görmek |
channel f.
|
|
124 |
Genel |
kanal görevi görmek |
channelize f.
|
|
125 |
Genel |
kanal görevi görmek |
channelise f.
|
|
126 |
Genel |
görevi yerine getirmek için gayret etmek |
endeavor one's self f.
|
|
127 |
Genel |
payanda görevi görmek |
anchor f.
|
|
128 |
Genel |
görevi görmek |
make f.
|
|
129 |
Genel |
görevi suistimal etmek |
job f.
|
|
130 |
Genel |
bir şeyin başı ve sonu görevi görmek |
bookend f.
|
|
131 |
Genel |
tampon görevi görmek |
buff f.
|
|
132 |
Genel |
(görevi) savsaklamak |
hold f.
|
|
133 |
Genel |
tek bir görevi yerine getirmek |
monotask f.
|
|
134 |
Genel |
irtibat görevi görmek |
liaison f.
|
|
135 |
Genel |
astar veya kaplama görevi görmek |
line f.
|
|
136 |
Genel |
halk için gerekli bir görevi yerine getirmek |
give f.
|
|
137 |
Genel |
eldiven görevi görmek |
glove f.
|
|
138 |
Genel |
araç görevi görmek |
go f.
|
|
139 |
Genel |
(vakum tüpü boşaltmada) alıcı görevi görmek |
getter f.
|
|
140 |
Genel |
(video oyunlarında) kademe atlamak veya bir şey kazanmak için görevi tekrar yapmak |
grind f.
|
|
141 |
Genel |
sosyal görevi yerine getirmek |
officiate f.
|
|
142 |
Genel |
sosyal görevi gerçekleştirmek |
officiate f.
|
|
143 |
Genel |
(görevi) daha düşük rütbeli birine atamak |
download [canada] f.
|
|
144 |
Genel |
yastık görevi görmek |
pillow f.
|
|
145 |
Genel |
(görevi, makamı) bırakmak |
discontinue [obsolete] f.
|
|
146 |
Genel |
süs görevi görmek |
ornament f.
|
|
147 |
Genel |
görevi üstünkörü tamamlamak |
scuffle f.
|
|
148 |
Genel |
taban görevi üstlenmek |
sole f.
|
|
149 |
Genel |
odak noktası görevi görmek |
polarise [uk] f.
|
|
150 |
Genel |
odak noktası görevi görmek |
polarize [us] f.
|
|
151 |
Genel |
destek görevi görmek |
aid f.
|
|
152 |
Genel |
görevi olan |
incumbent on s.
|
|
153 |
Genel |
çatı görevi gören |
tectorial s.
|
|
154 |
Genel |
görevi başında bulunmayan |
absentee s.
|
|
155 |
Genel |
görevi olan |
incumbent upon s.
|
|
156 |
Genel |
görevi bitmiş |
off duty s.
|
|
157 |
Genel |
bağlaç görevi yapan |
conjunctive s.
|
|
158 |
Genel |
gece görevi yapan |
night s.
|
|
159 |
Genel |
şemsiye görevi gören |
umbrella s.
|
|
160 |
Genel |
halen bir görevi yürütmekte olan |
incumbent s.
|
|
161 |
Genel |
özel görevi olan |
extraordinary s.
|
|
162 |
Genel |
taban görevi gören |
base s.
|
|
163 |
Genel |
araç görevi gören |
vehicular s.
|
|
164 |
Genel |
araç görevi gören |
vehiculary s.
|
|
165 |
Genel |
araç görevi gören |
vehiculatory s.
|
|
166 |
Genel |
işaret görevi gören |
witness s.
|
|
167 |
Genel |
ölçümde referans noktası görevi gören |
witness s.
|
|
168 |
Genel |
kraliyet görevi üstlenen |
royal s.
|
|
169 |
Genel |
imparatorluk görevi ile ilgili |
imperatorial s.
|
|
170 |
Genel |
telafi görevi gören |
compensating s.
|
|
171 |
Genel |
yan sonuç görevi gören |
consequential s.
|
|
172 |
Genel |
ön ek görevi gören |
prepositive s.
|
|
173 |
Genel |
sporcuk görevi üstlenen |
sporular s.
|
|
174 |
Genel |
görevi bırakan |
stickit s.
|
|
175 |
Genel |
zincir görevi gören |
straplike s.
|
|
176 |
Genel |
kayış görevi gören |
straplike s.
|
|
177 |
Genel |
keşif görevi yapmakta |
on the scout zf.
|
|
178 |
Genel |
genellikle görevi kötüye kullanma içeren siyasi skandal anlamı katan son ek |
-gate snk.
|
|
179 |
Genel |
bağlaç görevi gören kip |
conj (conjunction) kısalt.
|
|
180 |
Genel |
bağlaç görevi gören kip |
conj (conjunctive) kısalt.
|
|
181 |
Genel |
bağlaç görevi gören kip |
conj. (conjunction) kısalt.
|
|
182 |
Genel |
bağlaç görevi gören kip |
conj. (conjunctive) kısalt.
|
|
Phrasals |
|
183 |
Öbek Fiiller |
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak |
fall behind on (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
bir düzenli ödemeyi/görevi geç yapabilmek |
fall behind on (something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak |
get behind on (something) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
bir düzenli ödemeyi/görevi geç yapabilmek |
get behind on (something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(bir görevi) üstlenmek |
come in f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
bir görevi veya işi kararlı bir şekilde sürdürmek |
press ahead f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi (yapma/söyleme) görevi düşmek |
incumbent upon someone to do something f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birinin) sorumluluğu/görevi olmak |
fall on (someone or something) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(birinin) sorumluluğu/görevi olmak |
fall upon (someone) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/görevi) yüklenerek zahmete girmek |
trouble (someone or oneself) with (something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(bir işi, görevi, durumu) savuşturmak |
wiggle (one's) way out (of something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek |
keep with (something) f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(bir işi, görevi, eylemi) sürdürmek |
keep with (something) f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(bir işi, görevi, eylemi) yapmaya devam etmek |
keep with (something) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(bir işi, görevi, eylemi) bırakmamak |
keep with (something) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
bir görevi tamamlayacak küçük/son ayrıntıları yerine getirmek |
mop up f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
bir işi/görevi toparlamak |
mop up f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
bir görevi son dokunuşları yaparak bitirmek/sonlandırmak |
mop up f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
bir görevi sürdürmek |
remain on f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üzerinde köprü görevi görmek |
bridge over (something) f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
bir görevi son kez yapmak |
bow out f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
başka bir şey görevi de yapmak |
double as f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
birinin görevi/sorumluluğu olmak |
fall upon someone f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
birinin görevi/sorumluluğu olmak |
fall on someone f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(birinin) görevi/sorumluluğu olmak |
fall onto (someone) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(birinin) görevi/sorumluluğu olmak |
fall on (someone) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
birinin sorumluluğu/görevi olmak |
fall to someone f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
birinin sorumluluğu/görevi olmak |
fall to (one) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
evlenip çocuk sahibi olmayı kadının görevi olarak görmek |
lash back (at someone or something) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) görevi görmek |
serve as (something) f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
görevi/işlevi görmek |
work as f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) görevi/işlevi görmek |
work as (something) f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
(görevi) hemen yapmak |
fire off f.
|
|
Phrases |
|
216 |
İfadeler |
(roma katolik kilisesi'nde) görevi azizleştirme veya kutsallaştırmaya karşı çıkmak olan kilise yetkilisi |
devils advocate i.
|
|
217 |
İfadeler |
görevi başında |
in line of duty expr.
|
|
Colloquial |
|
218 |
Konuşma Dili |
yedek görevi gören kimse |
nineteenth man i.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
birinin yerine bir görevi yerine getiren program (bot) |
droid i.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
bir görevi üzerine almak |
take care of f.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
görevi yerine getirmek |
do the deed f.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
(birinin) görevi olmak |
be down to (one) f.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
(birinin) görevi olmamak |
be not (one's) problem f.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
(birinin) görevi olmak |
be up to (one) f.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
birinin görevi olmak |
be up to somebody f.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
görevi başkasına paslamak |
buck f.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) yapma/söyleme görevi düşmek |
incumbent to do f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
görev/görevi sırasında |
in the line of duty expr.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
görev/görevi esnasında |
in the line of duty expr.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
(birinin) görevi |
up to (one) expr.
|
|
Idioms |
|
231 |
Deyim |
(eski zamanlarda) asıl görevi gemideki toplara barut taşımak olan delikanlı veya genç erkek |
powder boy i.
|
|
232 |
Deyim |
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
a part to play i.
|
|
233 |
Deyim |
görevi gereği |
as part of one's job i.
|
|
234 |
Deyim |
görevi başında uyuyan |
asleep at the wheel i.
|
|
235 |
Deyim |
truva atı görevi gören şey |
stalking horse i.
|
|
236 |
Deyim |
görevi/makamı devralmak/üstlenmek |
assume the mantle f.
|
|
237 |
Deyim |
görevi/makamı devralmak/üstlenmek |
assume the position f.
|
|
238 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi yüklenmek |
assume the mantle f.
|
|
239 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi yüklenmek |
assume the position f.
|
|
240 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi üzerine almak |
assume the mantle f.
|
|
241 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi üzerine almak |
assume the position f.
|
|
242 |
Deyim |
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak |
make (one's) bow f.
|
|
243 |
Deyim |
bir sorumluluğu/zorlu bir görevi üstlenmek |
belly up to the bar f.
|
|
244 |
Deyim |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the decks f.
|
|
245 |
Deyim |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the deck f.
|
|
246 |
Deyim |
deneme tahtası görevi görmek |
serve as a guinea pig f.
|
|
247 |
Deyim |
görevi terk etmek |
jump ship f.
|
|
248 |
Deyim |
görevi bırakmak |
lay down one's office f.
|
|
249 |
Deyim |
ev sahibi görevi yapmak |
do the honours f.
|
|
250 |
Deyim |
görevi bırakmak |
jump ship f.
|
|
251 |
Deyim |
köprü görevi görmek |
function as a bridge f.
|
|
252 |
Deyim |
köprü görevi görmek |
serve as a bridge f.
|
|
253 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi başkasına devretmek |
pass the baton f.
|
|
254 |
Deyim |
sorumluluğu/görevi başkasına devretmek |
hand over the baton f.
|
|
255 |
Deyim |
(projeyi/görevi) birinin ellerine/birilerinin eline teslim etmek |
leave something in one's hands f.
|
|
256 |
Deyim |
zor bir görevi olmak |
have one's work cut out f.
|
|
257 |
Deyim |
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak |
work up a head of steam f.
|
|
258 |
Deyim |
(görevi esnasında) uyuyakalmak |
fall asleep at the switch f.
|
|
259 |
Deyim |
(görevi/işi) başkasının üzerine yıkmak |
push something off on someone f.
|
|
260 |
Deyim |
(görevi/işi) başkasının üstüne yıkmak |
push something off on to someone f.
|
|
261 |
Deyim |
(görevi esnasında) uyuyakalmak |
be asleep at the switch f.
|
|
262 |
Deyim |
(görevi/işi) başkasının üstüne yıkmak |
push something off on someone f.
|
|
263 |
Deyim |
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak |
build up a head of steam f.
|
|
264 |
Deyim |
(görevi/işi) başkasının üzerine yıkmak |
push something off on to someone f.
|
|
265 |
Deyim |
işi/görevi yüklenmek |
do the deed f.
|
|
266 |
Deyim |
işi/görevi üzerine almak |
do the deed f.
|
|
267 |
Deyim |
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak |
wear another hat f.
|
|
268 |
Deyim |
görevi devretmek |
hand on the baton f.
|
|
269 |
Deyim |
görevi devretmek |
pass on the baton f.
|
|
270 |
Deyim |
(bir şeyi yapmayı) görevi olarak görmek |
feel duty bound to (do something) [us] f.
|
|
271 |
Deyim |
birden fazla görevi/rolü olmak |
wear several hats f.
|
|
272 |
Deyim |
birkaç rolü/görevi birden olmak |
wear several hats f.
|
|
273 |
Deyim |
aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek |
wear too many hats f.
|
|
274 |
Deyim |
(bir işi, görevi, durumu) savuşturmak |
wriggle (one's) way out (of something) f.
|
|
275 |
Deyim |
görevi kötüye kullandığı için avukatlık mesleğini/hukuki görevini yapmaktan men edilmek |
strike someone off the rolls f.
|
|
276 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the rolls f.
|
|
277 |
Deyim |
görevi kötüye kullandığı için avukatlık mesleğini/hukuki görevini yapmaktan men edilmek |
strike someone off the roll f.
|
|
278 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the roll f.
|
|
279 |
Deyim |
görevi olmak |
be duty bound f.
|
|
280 |
Deyim |
(a ile b arasında) köprü görevi görmek |
bridge the gap (between a and b) f.
|
|
281 |
Deyim |
(a ile b arasında) köprü görevi görmek |
bridge the gulf (between a and b) f.
|
|
282 |
Deyim |
(bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak |
build up/work up a head of steam f.
|
|
283 |
Deyim |
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak |
do double duty as (something) f.
|
|
284 |
Deyim |
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek |
do double duty as (something) f.
|
|
285 |
Deyim |
(bir şey) olarak iki işi/görevi birden yapmak |
do double duty as (something) f.
|
|
286 |
Deyim |
(birine/bir şeye) bakmak/hizmet etmek görevi olan |
be duty bound to (someone or something) f.
|
|
287 |
Deyim |
(birine/bir şeye) bakma/hizmet etme görevi üstüne düşen |
be duty bound to (someone or something) f.
|
|
288 |
Deyim |
(birinin) sorumluluğu/görevi olmak |
fall to (one's) lot f.
|
|
289 |
Deyim |
birinin sorumluluğu/görevi olmak |
fall to someone's lot f.
|
|
290 |
Deyim |
zor bir görevi olmak |
have one's work cut out for (one) f.
|
|
291 |
Deyim |
görevi/sorumluluğu/ üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
have a part to play f.
|
|
292 |
Deyim |
(bir şeyde) görevi/sorumluluğu/üstüne düşen bir rol/işlev (olmak) |
have a part to play (in something) f.
|
|
293 |
Deyim |
birinin işi/görevi zor olmak |
have one's work cut out for one f.
|
|
294 |
Deyim |
üzerine düşen görevi yerine getirmek |
keep your end up [uk] f.
|
|
295 |
Deyim |
üzerine düşen görevi yerine getirmek |
hold your end up [uk] f.
|
|
296 |
Deyim |
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak |
make your bow f.
|
|
297 |
Deyim |
birinin yapmak istemediği zor/hoş olmayan/tehlikeli bir görevi üstlenmek |
pull (one's) chestnuts out of the fire f.
|
|
298 |
Deyim |
kendine düşen görevi yapmak |
pull weight f.
|
|
299 |
Deyim |
kendine düşen görevi yapmak |
pull your weight f.
|
|
300 |
Deyim |
aynı görevi görmek |
do duty as f.
|
|
301 |
Deyim |
görevi yerine getirmemek |
shirk duty f.
|
|
302 |
Deyim |
görevi yerine getirememek |
shirk duty f.
|
|
303 |
Deyim |
yapmak görevi olan |
duty bound s.
|
|
304 |
Deyim |
yapma görevi üstüne düşen |
duty bound s.
|
|
305 |
Deyim |
kendi görevi bilmiş |
honor bound s.
|
|
306 |
Deyim |
kendi görevi bilmiş |
honour bound s.
|
|
307 |
Deyim |
görevi başında uyuyan |
asleep at the switch expr.
|
|
308 |
Deyim |
görevi gereği |
in the line of duty expr.
|
|
309 |
Deyim |
üzerine düşen görevi yerine getir |
keep your end up [uk] expr.
|
|
310 |
Deyim |
üzerine düşen görevi yerine getir |
hold your end up [uk] expr.
|
|
311 |
Deyim |
görevi değil |
not one's place expr.
|
|
312 |
Deyim |
bu, bir görevi yapmak veya bir durumla başa çıkmak için yeterli olmayacaktır. |
that won't cut it expr.
|
|
Formal |
|
313 |
Resmi |
belirli bir görevi olan kimse |
post-holder i.
|
|
Speaking |
|
314 |
Konuşma |
sana bu görevi kim verdi? |
who gave you this mission? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
başkanlık görevi |
presidentship i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli denetim görevi |
audit task i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
başkanlık görevi |
presidency i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
bir görevi gerçekleştirmek amacıyla kısa süreliğine göreve getirilmiş yönetici |
bungee boss i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
denetim yetkisi ve görevi |
audit mandate i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
eurodolar kredilerinde önderlik görevi yapan mali kurum |
managing bank i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
görevi ihlal etme |
laches i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
görevi suistimal riski |
misconduct risk i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
görevi aksatma |
negligence i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
görevi başında bulunmayan |
absentee i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
jüri görevi izni |
jury duty leave i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
icrada görevi olmayan yönetici |
outside director i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
icrada görevi olmayan yönetici |
non-executive director i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
ilişkilendirme görevi |
linking pin i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
kamu görevi |
civil service i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
kayyum görevi gören şirket |
corporation acting as trustee i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
mahkemenin görevi |
jurisdiction i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
örnekleme görevi yapan |
sampler i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
şirket yöneticisinin şirketteki görevi sona erdiğinde kendisine yüklü bir para ödenmesi durumu |
golden handshake i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
türkiye avrupa birliği ilişkilerinde yürütme görevi yapan kuruluş |
association committee i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
tanık görevi izni |
witness duty leave i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
yöneltme (bir görevi) |
directing i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
yürütme görevi |
executive function i.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
görevi karı maksimize etmek ve işletmeyi daha verimli hale getirmek olan kimse |
optimizer i.
|
|
Law |
|
339 |
Hukuk |
barometre görevi gören hisse senedi |
barometer stock i.
|
|
340 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
willful misconduct i.
|
|
341 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
wanton misconduct i.
|
|
342 |
Hukuk |
bilerek isteyerek görevi kötüye kullanma |
reckless misconduct i.
|
|
343 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misconduct in office i.
|
|
344 |
Hukuk |
görevi ihmal |
neglect of duty i.
|
|
345 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
corruption i.
|
|
346 |
Hukuk |
görevi suistimal |
misconduct in office i.
|
|
347 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
gross misconduct i.
|
|
348 |
Hukuk |
görevi suistimal |
misfeasance i.
|
|
349 |
Hukuk |
görevi ihmal |
dereliction of duty i.
|
|
350 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misconduct i.
|
|
351 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance in public office i.
|
|
352 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance in office i.
|
|
353 |
Hukuk |
görevi suistimal |
misconduct i.
|
|
354 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
actus reus i.
|
|
355 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
professional misconduct i.
|
|
356 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
misfeasance i.
|
|
357 |
Hukuk |
görevi suistimal |
actus reus i.
|
|
358 |
Hukuk |
görevi ihmal nedeniyle kanuni müeyyideye maruz kalan kimse |
cessor i.
|
|
359 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma nedeniyle hazırlanmış ithamname |
articles of impeachment i.
|
|
360 |
Hukuk |
görevi suistimal suçu |
malfeasance i.
|
|
361 |
Hukuk |
görevi suistimal |
professional misconduct i.
|
|
362 |
Hukuk |
ihmal ve görevi kötüye kullanma |
negligence and misconduct i.
|
|
363 |
Hukuk |
jüri görevi için çağrılma |
jury summons i.
|
|
364 |
Hukuk |
kamu davasını açmak görevi |
duty of initiating public prosecution i.
|
|
365 |
Hukuk |
kazai bir görevi olan sivil memur |
magistrate i.
|
|
366 |
Hukuk |
kuruluş amacını yerine getirdiği ya da görev süresi dolduğu için görevi sona eren yetkili |
functus officio i.
|
|
367 |
Hukuk |
mahkemenin görevi |
jurisdiction of court i.
|
|
368 |
Hukuk |
memurun görevi suistimal suçu |
misprision i.
|
|
369 |
Hukuk |
memurun görevi suistimali |
misprision i.
|
|
370 |
Hukuk |
olağan yargı görevi |
ordinary jurisdiction i.
|
|
371 |
Hukuk |
resmi bir görevde görevi kötüye kullanma |
official misconduct i.
|
|
372 |
Hukuk |
suça muttali olan cumhuriyet savcısının görevi |
duty of public prosecutor informed of crime i.
|
|
373 |
Hukuk |
tasfiye görevi |
receivership i.
|
|
374 |
Hukuk |
zorunlu askerlik görevi |
mandatory military duty i.
|
|
375 |
Hukuk |
zararı azaltma görevi |
duty to mitigate the loss i.
|
|
376 |
Hukuk |
(iskoçya) görevi mahkemece alınan kararları uygulamak olan mahkeme görevlisi |
macer i.
|
|
377 |
Hukuk |
yürütme görevi |
executive function i.
|
|
378 |
Hukuk |
(ispanyol hukukunda) hak sahibine hakkının korunması amacıyla verilen, bir nevi geçici tapu görevi gören sertifika |
amparo i.
|
|
379 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
malfaisance i.
|
|
380 |
Hukuk |
devlet memuriyetinde görevi kötüye kullanma |
malversation i.
|
|
381 |
Hukuk |
devlet dairesinde görevi suiistimal etme |
malversation i.
|
|
382 |
Hukuk |
jüri görevi |
jury duty i.
|
|
383 |
Hukuk |
eski ingiliz hukukuna göre hükümdarın tebaasının bir faaliyeti veya görevi yerine getirmesini emredebilme yetkisi |
mandamus i.
|
|
384 |
Hukuk |
(roma hukuku'nda) bir kimsenin başka birine karşılıksız olarak vekalet verdiği ve karşı tarafın da bu görevi kabul ettiği sözleşme |
mandate i.
|
|
385 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma |
malfeasance in office i.
|
|
386 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş kimse |
misfeasor i.
|
|
387 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma suçlaması |
impeach [obsolete] i.
|
|
388 |
Hukuk |
görevi bitmiş yönetimin halefi gelmeden önce apar topar çıkardığı yasa |
midnight regulation i.
|
|
389 |
Hukuk |
bir görevi yapmamak |
make default f.
|
|
390 |
Hukuk |
görevi ihmal etmek |
malpractise f.
|
|
391 |
Hukuk |
görevi ihmal etmek |
malpractice f.
|
|
392 |
Hukuk |
görevi suistimal etmek |
malpractice f.
|
|
393 |
Hukuk |
görevi suistimal etmek |
malpractise f.
|
|
394 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmak |
malpractise f.
|
|
395 |
Hukuk |
hakem görevi görmek |
act as referee/arbitrator f.
|
|
396 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmak |
malpractice f.
|
|
397 |
Hukuk |
fermanla bir görevi yapmaya zorlamak |
mandamus f.
|
|
398 |
Hukuk |
(avukatı veya vekili) görevi suistimal gerekçesiyle ihraç etmek |
forejudge f.
|
|
399 |
Hukuk |
hakimlik görevi hakkında |
juridical s.
|
|
400 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanmaya ait |
malfeasant s.
|
|
401 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma ile ilgili |
malfeasant s.
|
|
402 |
Hukuk |
hakimin görevi ile ilgili |
juridic s.
|
|
Politics |
|
403 |
Siyasal |
çalışma dairesi'nde sekreterlik görevi yapan kişi |
labor secretary i.
|
|
404 |
Siyasal |
çalışma dairesi'nde başkanlık görevi yapan kişi |
labor secretary i.
|
|
405 |
Siyasal |
çalışma dairesi'nde sekreterlik görevi yapan kişi |
labour secretary i.
|
|
406 |
Siyasal |
çalışma dairesi'nde başkanlık görevi yapan kişi |
labour secretary i.
|
|
407 |
Siyasal |
bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü |
national liberation army i.
|
|
408 |
Siyasal |
bolivya'daki çok sayıda küçük, yerel ve yıkıcı grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü |
nestor paz zamora commission i.
|
|
409 |
Siyasal |
abd başkanı, başkan yardımcısı veya başkanın olmadığı anlarda o görevi üstlenen üst düzeylinin aynı yerde toplandığında, başkanın başına bir aksilik gelmesi durumunda, birleşik devletler başkanı olsun diye gizli bir yere saklanıp korunan kabine üyesi |
designated successor i.
|
|
410 |
Siyasal |
bakanlık görevi |
ministerial duty i.
|
|
411 |
Siyasal |
dışişleri görevi |
diplomatic service i.
|
|
412 |
Siyasal |
denetim görevi |
task of inspection i.
|
|
413 |
Siyasal |
diplomatik görevi olan kimse |
holder of diplomatic bag i.
|
|
414 |
Siyasal |
görevi kötüye kullanma soruşturması |
impeachment inquiry i.
|
|
415 |
Siyasal |
icra görevi |
executive function i.
|
|
416 |
Siyasal |
insani yardım görevi |
humanitarian mission i.
|
|
417 |
Siyasal |
kanun koyma görevi |
legislative function i.
|
|
418 |
Siyasal |
kamu görevi |
public service i.
|
|
419 |
Siyasal |
kamu görevi |
civil service i.
|
|
420 |
Siyasal |
teftiş görevi |
task of inspection i.
|
|
421 |
Siyasal |
vekillik görevi |
ministerial duty i.
|
|
422 |
Siyasal |
valilik görevi |
governorship i.
|
|
423 |
Siyasal |
vatandaşlık görevi |
civic duty i.
|
|
424 |
Siyasal |
vatandaşlık görevi |
civic responsibility i.
|
|
425 |
Siyasal |
zorunlu askerlik görevi |
compulsory military service i.
|
|
426 |
Siyasal |
abd kamu güvenlik teşkilatının başlıca görevi abd başkanlarını ve ailelerini korumak olan bir bölümü |
ss (secret service) i.
|
|
427 |
Siyasal |
lordlar kamarası başkanlığı görevi kiliseye bağlıyken verilen bir unvan |
keeper of the king's conscience i.
|
|
428 |
Siyasal |
temsil görevi |
fiduciary duty i.
|
|
429 |
Siyasal |
ana görevi lordlar kamarasına ulaklık yapmak olan şövalye |
gentleman usher of the black rod i.
|
|
430 |
Siyasal |
daha büyük bir zümre içinde itici güç görevi yapan unsur |
ginger group [uk] i.
|
|
431 |
Siyasal |
baş memurun dini görevi |
officiality i.
|
|
432 |
Siyasal |
memurun görevi |
officialty i.
|
|
433 |
Siyasal |
danışman görevi bulunan yasama organı yetkilisi |
parliamentarian i.
|
|
434 |
Siyasal |
bir görevi yerine getirmek |
perform a task f.
|
|
435 |
Siyasal |
görevi devralmak |
take over the portfolio of f.
|
|
Institutes |
|
436 |
Kurum/Kuruluş |
abd kamu güvenlik teşkilatının başlıca görevi abd başkanlarını ve ailelerini korumak olan bir bölümü |
united states secret service i.
|
|
437 |
Kurum/Kuruluş |
abd kamu güvenlik teşkilatının başlıca görevi abd başkanlarını ve ailelerini korumak olan bir bölümü |
us secret service i.
|
|
438 |
Kurum/Kuruluş |
abd kamu güvenlik teşkilatının başlıca görevi abd başkanlarını ve ailelerini korumak olan bir bölümü |
usss (united states secret service) i.
|
|
Industry |
|
439 |
Sanayi |
çalışanları birden fazla görevi yürütme konusunda eğitime tabi tutma |
multiskilling i.
|
|
440 |
Sanayi |
(görevi) kurum dışından olan çalışanlara atamak |
outtask f.
|
|
441 |
Sanayi |
görevi sırasında alınan |
on-the-job s.
|
|
Tourism |
|
442 |
Turizm |
bazı büyük restoranlarda görevi sadece şarap ve diğer içeceklerin servisini yapan garson |
wine waiter i.
|
|
Technical |
|
443 |
Teknik |
ince işlerde masaya sabitleme görevi gören 3 ila 6 cm uzunluğunda çelik çubuk |
toe dog i.
|
|
444 |
Teknik |
tornada dayanak görevi gören destek |
turning rest i.
|
|
445 |
Teknik |
aktivatörün görevi |
actuator duty i.
|
|
446 |
Teknik |
başlıca görevi ikinci derece elektronlar yaymak olan elektrot |
dynode i.
|
|
447 |
Teknik |
enerji yönetim görevi |
energy management function i.
|
|
448 |
Teknik |
görevi demiryolu raylarını denetlemek olan işçi |
lineman i.
|
|
449 |
Teknik |
pervane çevirme görevi |
propulsion duty i.
|
|
450 |
Teknik |
yastık görevi gören silindir |
cushion cylinder i.
|
|
451 |
Teknik |
ek veya destek görevi gören, dışbükey bir yüzeye oturması için oyulmuş flanş benzeri aksam |
saddle i.
|
|
452 |
Teknik |
sütun desteği görevi gören beton üzeri demir levha |
billet i.
|
|
453 |
Teknik |
çerçeveyi veya kirişi üçgen parçalara bölen ve bozulmayı önleyici payanda görevi gören malzeme parçası |
brace i.
|
|
454 |
Teknik |
binayı güçlendirmek için dikme ve kirişlere uygulanan ve soğuk geçirmez dış cephe için altyapı görevi gören koruyucu kaplama |
overlayer i.
|
|
455 |
Teknik |
girişim veya polarizasyon özellikleri sebebiyle bazı dalga boyunlarındaki ışınları daha iyi ileterek bir çeşit süzgeç görevi gören şeffaf malzeme |
filter i.
|
|
456 |
Teknik |
görevi konteynerleri veya cihazları kapatmak olan kişi |
sealer i.
|
|
457 |
Teknik |
ağartıcı görevi görmek |
bleach f.
|
|
458 |
Teknik |
rüzgargülü görevi görmek |
weathercock f.
|
|
459 |
Teknik |
görevi yerine getirmeyen |
delinquent s.
|
|
Computer |
|
460 |
Bilgisayar |
ağaç öğesi görevi |
tree item task i.
|
|
461 |
Bilgisayar |
başlat menüsü görevi |
start menu task i.
|
|
462 |
Bilgisayar |
görevi başlat |
start task i.
|
|
463 |
Bilgisayar |
gezinti görevi |
navigation task i.
|
|
464 |
Bilgisayar |
katıştırmada kaynak görevi gören uygulama |
embedding server application i.
|
|
465 |
Bilgisayar |
makinenin görevi |
machine role i.
|
|
466 |
Bilgisayar |
masaüstü görevi |
desktop task i.
|
|
467 |
Bilgisayar |
toplu iş görevi |
batch job i.
|
|
468 |
Bilgisayar |
takım görevi |
team task i.
|
|
469 |
Bilgisayar |
zayıflatma görevi |
fade task i.
|
|
470 |
Bilgisayar |
kullanıcıyı karmaşık bir görevi tamamlarken yönlendiren bilgisayar programı |
wizard i.
|
|
471 |
Bilgisayar |
bir programın içindeki belirli bir görevi gerçekleştiren yürütme birimi |
worker i.
|
|
472 |
Bilgisayar |
devredilen görevi gerçekleştiren nesne |
delegate i.
|
|
473 |
Bilgisayar |
(internet üzerindeki oyunlarda) puan kazanmak için tekrar tekrar aynı görevi yapma |
grinding i.
|
|
474 |
Bilgisayar |
manyetik disk üzerindeki verileri yazıp okumada kılavuz görevi gören dairesel manyetik yol |
data track i.
|
|
475 |
Bilgisayar |
görevi yinele |
repeat task expr.
|
|
476 |
Bilgisayar |
görevi yeniden dene |
retry the task expr.
|
|
477 |
Bilgisayar |
görevi iptal et |
cancel task expr.
|
|
478 |
Bilgisayar |
görevi sil |
delete task expr.
|
|
479 |
Bilgisayar |
görevi düzenle |
edit task expr.
|
|
480 |
Bilgisayar |
görevi tut |
hold job expr.
|
|
481 |
Bilgisayar |
görevi sonlandır |
end task expr.
|
|
482 |
Bilgisayar |
seçili görevi iptal et |
cancel selected task expr.
|
|
Informatics |
|
483 |
Bilişim |
belirli bir görevi yerine getiren yazılım rutini |
handler i.
|
|
484 |
Bilişim |
asıl görevi veri tabanı oluşturup sürdürmek olan kurum |
data bank i.
|
|
Telecom |
|
485 |
Telekom |
uçbirim görevi |
terminal job i.
|
|
Electric |
|
486 |
Elektrik |
çoğunluk taşıyıcısı oyukların iletim görevi gördüğü (yarı iletken) |
p-type s.
|
|
Architecture |
|
487 |
Mimarlık |
şöminenin üzerindeki duvarı destekleyerek lento görevi gören hatıl |
manteltree i.
|
|
488 |
Mimarlık |
dış mekana açılan kapı görevi gören kanatlı pencere çifti |
french doors [us] [canada] i.
|
|
Construction |
|
489 |
İnşaat |
açık bir kazının kenarlarında istinat duvarı görevi gören destek |
bracer i.
|
|
490 |
İnşaat |
açık bir kazının kenarlarında istinat duvarı görevi gören destek |
shorer i.
|
|
491 |
İnşaat |
açık bir kazının kenarlarında istinat duvarı görevi gören destek |
cribber i.
|
|
492 |
İnşaat |
(asansör kuyusunda) makara gibi kaldırma görevi gören düzenekleri destekleyen kiriş ile asansörün çıktığı en son kat arasındaki mesafe |
overhead i.
|
|
Furniture |
|
493 |
Mobilya |
açıldığında şövale görevi gören katlanabilir saat |
traveling clock i.
|
|
Automotive |
|
494 |
Otomotiv |
şasi çerçevesi görevi yapan otomobil gövdesi |
unit body i.
|
|
Transportation |
|
495 |
Ulaştırma |
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri |
thorough brace i.
|
|
496 |
Ulaştırma |
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri |
thoroughbrace i.
|
|
497 |
Ulaştırma |
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri |
thorough-brace i.
|
|
Railway |
|
498 |
Demiryolu |
(balast) sırt görevi görecek şekilde doldurmak |
shoulder f.
|
|
Aeronautic |
|
499 |
Havacılık |
hava hakimiyeti görevi |
air sovereignty mission i.
|
|
500 |
Havacılık |
bir uçağın bir uçuş koridorunda yaptığı devriye görevi |
combat air patrol i.
|
|