blood - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

blood

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "blood" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 56 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
blood n. kan
General
blood n. kan
blood n. akrabalık
blood n. asalet
blood n. soy
blood n. yapı
blood n. kan bağı
blood n. dem
blood n. huy
blood n. mizaç
blood n. adam öldürme
blood n. abd'de yaşayan bir kızılderili kabilesinin üyesi
blood n. harekete geçirici güç
blood n. yaşama gücü
blood n. cansuyu
blood n. safkanlık
blood n. nesep
blood n. züppe
blood n. (ellerinde kan olmak ifadesindeki anlamıyla) bir kimseyi öldürme veya yaralama suçu veya sorumluluğu
blood n. insanın şehvetli yönü
blood n. insanın cinsel yönü
blood n. insan doğası
blood n. insanlık
blood n. kan kardeşliği
blood n. müsrif
blood n. çapkın
blood n. kurbanlık kanı
blood n. (kurbanlık kanı temsilen) şarap
blood n. öldürücü alışkanlık
blood n. öldürücü eylem
blood n. yeni kan
blood n. yeni çalışan
blood n. siyahi amerikalı erkek
blood v. (av köpeğine) ilk kez kan tattırmak
blood v. nahoş veya zor bir deneyime maruz bırakarak üyeliğe kabul etmek
blood v. kan lekesi bırakmak
blood v. çatışmada yeni bir silah kullanmak
blood v. kanını kaynatmak
blood v. sinirlendirmek
blood v. avcının yüzüne av kanı sürerek avcılığa kabul etmek
Colloquial
blood n. ketçap
blood n. kan bağı
blood n. kardeş
blood n. siyah arkadaş/kanka
blood n. çete üyesi
Idioms
blood n. en yoğun duyguları
blood n. kanın beyne sıçraması
Medical
blood n. test kan tahlili
Anatomy
blood n. kan
Zoology
blood n. bazı omurgasızlarda görülen kan benzeri bir sıvı
Botanic
blood n. bitki özsuyu
blood n. bitki suyu
Breeding
blood n. bir yün lifi inceliği ölçüsü
Military
blood v. (askerleri) ateşe maruz bırakmak
Archaic
blood v. kan akıtmak
blood v. kanamak

Bedeutungen, die der Begriff "blood" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
cold blood n. soğukkanlılık
blood pressure n. tansiyon
complete blood cell count n. tam kan sayımı
General
bad blood n. düşmanlık
blood vessel n. damar
bad blood n. dargınlık
blood money n. adam öldürtmek için ödenen para
blood clot n. kan pıhtısı
flesh and blood n. akraba
fresh blood n. taze kan
full blood n. tam kan
blue blood n. asil kan
blood transfusion n. kan aktarımı
blood revenge n. kan davası
blood count n. kan sayımı
blood bath n. katliam
baptism of blood n. şehitlik
new blood n. taze kan
blood relation n. akraba
red blood cell n. alyuvar
white blood cell n. akyuvar
blue blood n. soyluluk
blood transfusion n. kan nakli
noble blood n. aristokrat
blue blood n. asalet
venous blood n. kirlikan
ill blood n. soğukluk
blood smear n. kan yayması
blood line n. kan hattı
flesh and blood n. insan doğası
blue blood n. aristokrat
blue blood n. asilzade
blood sports n. sürgün avı
blood serum n. serum
red blood cell n. eritrosit
drop of blood n. kan damlası
flesh and blood n. insanlık
ill blood n. dargınlık
blue blood n. asil
blood corpuscle n. kan cisimciği
blood coagulation n. kan pıhtılaşması
blood transfusion n. kan verme
blood line n. nesil
blood tie n. kan bağı
blood brother n. kan kardeşi
blue blood n. soylu kimse
blood clot n. pıhtı
blood analysis n. kan tahlili
flesh and blood n. soy
cold blood n. acımasızlık
flesh and blood n. nesil
blood money n. kiralık katillere verilen para
blue blood n. soylu
blood exchange n. kan değişimi
low blood pressure n. düşük tansiyon
blood relation n. akrabalık
blue blood n. asillik
blood donor n. kan veren kimse
blood donor n. kan bağışçısı
blood donation n. kan bağışı
blood feud n. kan davası
blood product n. kan ürünü
blood build up n. kan toplama
blood build up n. kanlanma
blood clotting n. kan pıhtılaşması
blood pudding n. bir tür domuz sosisi
blood sausage n. bir tür domuz sosisi
venous blood n. toplardamar kanı
open blood system n. açık dolaşım sistemi
heart's blood n. hayat
blood incompatibility test n. kan uyuşmazlık testi
blood incompatibility test n. kan uyuşmazlığı testi
blood factors n. kan faktörleri
blood relation n. kan bağı
blood orange n. kan portakalı
blood orange n. kan portakal
blood pressure rate n. kan basıncı oranı
blood-borne disease n. kan yoluyla bulaşan hastalık
blood-borne disease n. kan yoluyla geçen hastalık
half-blood n. ebeveynlerinden biri üvey olan çocuk
life-blood n. can damarı
mixed blood n. melez
martyrs' blood n. şehit kanı
blood donation campaign n. kan bağışı kampanyası
blood money n. kan bedeli
half-blood n. yarımkan
half-blood n. melez
true blood n. saf kan
blood brother n. ana baba bir erkek kardeş
blood sister n. ana baba bir kız kardeş
blood stain n. kan lekesi
a fountain of blood n. bir kan çeşmesi
human blood n. insan kanı
dog blood n. köpek kanı
blood diamond n. savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmas
red cross blood center n. kızılhaç kan merkezi
a rare blood disease n. nadir görülen bir kan hastalığı
blood trails n. kan izleri
blood sucking mite n. kan emici kene
vomiting blood n. kan kusma
blood gas n. kan gazı
baptism of blood n. şehit olma
arterial blood n. temiz kan
bad blood n. hastalık
same rare blood type n. aynı nadir kan grubu
blood-sucking demon n. kan emen iblis
blood-sucking demon n. kana emici iblis
blood-spitting n. kan tükürme
blood work n. kan tahlili
horse blood n. at kanı
owner of the blood n. kanın sahibi
blood vengeance n. kan davası
clot of blood n. kan pıhtısı
blood desire n. kan arzusu
blood donation center n. kan bağış merkezi
drawing blood n. kan alma (hastadan)
blood moon n. kanlı ay
blood-chilling brutality n. kan dondurucu vahşet
blood-chilling violence n. kan dondurucu vahşet
half-blood n. orta incelikte yün
blood [uk] n. kanı kaynayan genç
blood [obsolete] n. hayvani istek
blood [obsolete] n. cinsel iştah
blood [obsolete] n. şehvet
blood [uk] n. kötü ve ucuz macera
blood [uk] n. kötü ve ucuz polisiye roman
blood brother n. uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey
blood brotherhood n. kan kardeşliği
blood group n. akraba grubu
blood guilt n. cinayet suçu
blood guilt n. kan dökme suçu
blood guiltiness n. cinayet suçu
blood guiltiness n. kan dökme suçu
blood guiltiness n. savaş suçu
blood knot n. kan düğümü
blood knot n. kırbaç düğümü
blood lust n. kan dökme isteği
blood meal n. kan emici böceğin emdiği kan
blood sport n. kanlı spor
blood-letting n. (kan davasında) kan dökme
blood-lust n. kana susamış
mixed-blood n. ataları farklı ırktan gelen kimse
mixed-blood n. melez kimse
young blood n. taze kan
young blood n. yeni fikirler
young blood n. yeni üyeler
young blood n. grubun veya organizasyonun verimli üyeleri
fresh blood n. bir grubun veya organizasyonun yeni fikirleri, becerileri ile onu daha verimli kılan üyeleri
new blood n. grubun veya organizasyonun verimli üyeleri
dragon's blood n. turuncumsu bir kırmızı tonu
dragon's-blood red n. turuncumsu bir kırmızı tonu
coagulated blood n. pıhtılaşmış kan
inheritable blood n. varislik
inheritable blood n. kişiyi varis statüsüne yükselten kan
inheritable blood n. kişiye mirasçılık hakkı veren akrabalık
first blood n. rakibe karşı elde edilen ilk avantaj
first blood n. rakibe karşı ilk fırsat
flesh and blood n. madde ve gerçeklik
stranger in blood n. akraba olmayan kimse
stranger in blood n. kan bağı bulunmayan kimse
stranger in blood n. aileye yabancı kimse
take somebody's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
have one's blood up v. gaza getirmek
taste blood v. kokusunu almak
freeze one's blood v. kanını dondurmak
(blood pressure) go up v. tansiyonu yükselmek
taste blood v. sezmek
sweat blood v. endişelenmek
thirst for one's blood v. canına susamak
make bad blood v. aralarını açmak
make one's blood run cold v. dehşete düşürmek
make somebody's blood boil v. tepesini attırmak
make somebody's blood boil v. afyonunu patlatmak
(blood pressure) go down v. tansiyonu düşmek
shed blood v. kan dökmek
donate blood v. kan bağışlamak
measure somebody's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
staunch the flaw of blood v. kanı dindirmek
sweat blood v. ter dökmek
spill blood v. kan dökmek
curdle one's blood v. dehşete düşürmek
make somebody's blood boil v. tepesinin tasını attırmak
(blood pressure) drop v. tansiyonu düşmek
freeze one's blood v. çok korkutmak
get one's blood up v. gaza getirmek
shed blood v. kan akıtmak
lose blood v. kan kaybetmek
curdle one's blood v. tüylerini ürpertmek
donate blood v. kan vermek
give blood v. kan vermek
sweat blood v. ecel terleri dökmek
sweat blood v. kan ter içinde kalmak
sweat blood v. korkmak
cause bad blood v. aralarını bozmak
draw blood v. kan akıtmak
draw blood v. çileden çıkarmak
get into circulation (of blood/money/air/water currents) v. dolaşıma girmek
(the blood) to be drained v. kanı çekilmek
get blood drawn v. kan aldırmak
die of blood loss v. kan kaybından ölmek
be caked with blood v. üzeri kanla kaplanmış olmak
be caked with blood v. üzeri kanla kaplanmak
be caked in blood v. üzeri kanla kaplanmış olmak
be caked in blood v. üzeri kanla kaplanmak
blood bath v. kan gövdeyi götürmek
be drenched in blood v. kan revan içinde kalmak
be drenched in blood v. kanlar içinde kalmak
make someone's blood boil v. tepesini attırmak
make someone's blood run cold v. kanını dondurmak
make someone's blood run cold v. tüylerini diken diken etmek
have a blood-relation v. kan bağı olmak
get somebody blood up v. birinin kanını tepesine sıçratmak
dilute the blood v. kan sulandırmak
make one's blood boil v. çok kızdırmak
make one's blood boil v. kanına dokunmak
faint at the sight of blood v. kan görünce bayılmak
collect vote from the blood of martyr v. şehit kanından oy devşirmek
need new blood v. taze kana ihtiyaç duymak
lie in a pool of blood v. kanlar içinde yerde yatmak
mix with blood v. kana karışmak
suck blood v. kan emmek
let blood v. kanı boşaltmak
let blood v. kan akıtmak
draw blood v. canını yakmak
measure a person's blood pressure v. tansiyonunu ölçmek
die from the loss of blood v. kan kaybından ölmek
cannot stand seeing blood v. kan görmeye dayanamamak
blood come out of one's back and mouth v. sırtından ve ağzından kan gelmek
one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. şekeri yükselmek
one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. şekeri fırlamak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up v. şekeri fırlamak
one's (blood) sugar (level) goes up (to the roof)/increases (dramatically) v. şekeri azmak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up v. şekeri yükselmek
a person's blood sugar level rocket up/shoot up v. şekeri azmak
take blood v. kan almak
can't stand the sight of blood v. kan görmeye dayanamamak
white blood cell count decrease v. akyuvar sayısı düşmek
notice/see blood in one's stool v. dışkısında kan görmek
run in one's blood v. kanında olmak
have high blood pressure v. yüksek tansiyonu olmak
inspect the bedsheets to see if there was any blood v. çarşaflara bakarak kan olup olmadığına bakmak
pump blood v. kan pompalamak
inherite through blood v. kan yoluyla tevarüs etmek
inherite through blood v. kalıtım yoluyla birinden diğerine geçmek
let blood v. kanatmak
let blood v. kan dökmek
check (one's) blood pressure v. (birinin) tansiyonunu ölçmek
check (one's) blood pressure v. tansiyonuna bakmak
inspect the bedsheets to see if there was any blood v. kan var mı yok mu diye çarşaflara bakmak
blood related adj. akraba
blood curdling adj. kanları donduran
blood curdling adj. çok korkutucu
blood-thirsty adj. kana susamış
blood diluent adj. kanı sulandırıcı (nitelikte)
blood red adj. kan kırmızısı
blood red adj. kan gibi kırmızı
blood-red adj. kan kırmızısı
blood red adj. kan kırmızı
blood-red adj. kan kırmızı
blood red adj. rengi aşırı kırmızı olan
blood-red adj. kan gibi kırmızı
blood-red adj. rengi aşırı kırmızı olan
blood curdling adj. dehşet verici
blood-thirsty adj. şiddet yanlısı
blood-thirsty adj. kan dökmeye hevesli
blood-thirsty adj. yırtıcı
blood-thirsty adj. hunhar
blood-drenched adj. kanla ıslanmış
blood-soaked adj. kana bulanmış
blood-spattered adj. kan sıçramış
in blood [obsolete] adj. (hayvan) kanlı canlı
out of blood [obsolete] adj. (hayvan) cansız
out of blood [obsolete] adj. (hayvan) durgun
blood-boltered adj. saçı kandan keçeleşmiş
blood-curdling adj. kan donduran
blood-filled adj. kanlı
blood-related adj. kan bağı bulunan
blood-shotten adj. alevlendirici
blood-shotten adj. zorlayıcı
blood-shotten adj. gergin
in blood adj. (avcılık) sapasağlam ve dipdiri
flesh and blood adj. canlı
flesh and blood adj. yaşayan
flesh and blood adj. kanlı canlı
flesh and blood adj. hayatta olan
flesh-and-blood adj. canlı
flesh-and-blood adj. yaşayan
flesh-and-blood adj. kanlı canlı
flesh-and-blood adj. hayatta olan
blood for blood adv. kana kan
in cold blood adv. bile bile
in cold blood adv. merhametsizce
in cold blood adv. kılı kıpırdamadan
in cold blood adv. soğukkanlılıkla
in cold blood adv. mahsus
in cold blood adv. kılını kıpırdatmadan
in cold blood adv. acımasızca
from blood of the calf adv. sığır kanından
from blood of the calf adv. dana kanından
covered in someone else's blood adv. üstü başı başkasının kanına bulanmış
Phrases
suck the blood of v. kanını emmek
suck the blood of v. iliğini kurutmak
suck the blood of v. sömürmek
suck the blood of v. tüketmek
suck the blood of v. yaşam enerjisini çekmek
suck the blood of v. yıpratmak
suck the blood of v. canından bezdirmek
this stain is blood expr. bu kan lekesidir
blood is shed expr. kan dökülmesi
blood is shed expr. adam/insan öldürme
blood is shed expr. sorun veya sıkıntıların baş göstermesi
blood is spilled expr. kan dökülmesi
blood is spilled expr. adam/insan öldürme
blood is spilled expr. sorun veya sıkıntıların baş göstermesi
Proverb
blood is thicker than water et tırnaktan ayrılmaz
blood is thicker than water akrabalık arkadaşlıktan daha önemlidir
blood runs thicker than water akrabalık arkadaşlıktan daha önemlidir
blood runs thicker than water aile her şeyden önce gelir
blood will tell kan çeker
blood will tell armut dibine düşer
blood will tell aynı bokun soyu
blood will have blood şiddet şiddete yol açar
blood will have blood kan kanla yıkanmaz
blood will have blood şiddet şiddeti doğurur
blood is thicker than water aile her şeyden önce gelir
blood is thicker than (something) aile her şeyden önemlidir
blood is thicker than (something) aile her şeyin üstündedir
blood is thicker than (something) aile her şeyden önce gelir
blood is thicker than (something) aile her şeyden ağır basar
you cannot get blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you cannot get blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you cannot get blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you cannot get blood from a turnip ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you cannot get blood from a turnip yoktan yonga çıkarılmaz
you cannot get blood from a turnip ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't get blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't get blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you can't get blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't get blood from a turnip ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't get blood from a turnip yoktan yonga çıkarılmaz
you can't get blood from a turnip ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't get blood out of a turnip ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't get blood out of a turnip yoktan yonga çıkarılmaz
you can't get blood out of a turnip ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't squeeze blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a turnip ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't squeeze blood from a turnip yoktan yonga çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a turnip ölü gözünden yaş çıkarılmaz
Colloquial
blood sucker n. başkalarını sömüren kimse
flesh and blood n. insanoğlu
flesh and blood n. insan
flesh and blood n. insanlık
blood sucker n. kan emici
blood money n. kanlı para
blood disorder n. kan hastalığı
sporting blood n. maceracı ruh
sporting blood n. risk almaya gönüllü
blood sucker n. şantajcı
one's own flesh and blood n. yakın akraba
have one's blood up v. kanını kaynatmak
(blood pressure) drop precipitously v. (kan basıncı) hızla düşmek
drenched in blood adj. kana bulanmış
one's own flesh and blood expr. aynı kandan
whose blood is that? expr. bu kimin kanı?
more than flesh and blood can stand expr. dayanılmaz
more than flesh and blood can stand expr. çekilmez
more than flesh and blood can stand expr. dayanılır gibi değil
one's own flesh and blood expr. kanından
once you get something in your blood expr. (bir şey) bir kere kanına girdi mi
Idioms
blood and iron n. kan ve demir
blood and iron n. (diplomasiden ziyade) askeri kuvvet
blood in the water n. sudaki kan
blood in the water n. kan kokusu
blood in the water n. rakibin zaafı
blood in the water n. rakipte hissedilen zayıflık/acizlik
blood moon n. kanlı ay
blood moon n. kanlı ay tutulması
blood on the carpet n. grup içi çatışma
blood on the carpet n. herkesin birbirine girmesi
blood on the carpet n. herkesin birbirine düşman kesilmesi
first blood n. ilk kan
first blood n. ilk darbe
first blood n. kazandıran darbe
fresh blood n. taze kan
fresh blood n. bir grubun ya da örgütün yeni üyeleri
fresh blood n. yeni üye
fresh blood n. taze soluk
prince of the blood n. meşru prens
prince of the blood n. doğrudan kralın soyundan gelen prens
prince of the blood n. kan bağıyla prens
prince (or princess) of the blood n. meşru prens (ya da prenses)
prince (or princess) of the blood n. kan bağıyla prens (ya da prenses)
prince (or princess) of the blood n. doğrudan kralın soyundan gelen prens (ya da prenses)
blood on the carpet n. kan çıkma
blood on the carpet n. kan dökülme
blood on the carpet n. çıngar çıkma
blood on the carpet n. çıngar kopma
blood on the carpet n. kıyamet kopma
blood on the carpet n. kavga çıkma
blood on the carpet n. kavga kopma
blue blood n. asalet
blue blood n. asil
hot blood n. ateşli
blood sport n. avcılık sporu
a sudden rush of blood to the head n. beyne kan sıçraması
a rush of blood to the head n. beyne kan sıçraması
bad blood n. bitmek tükenmek bilmeyen kin
blood squirting out of his nose n. burnundan fışkıran kan
hot blood n. çabuk sinirlenen
hot blood n. çabuk parlayan
hot blood n. çabuk kızan
bad blood n. deve kini
blood and thunder n. dehşetli
bad blood n. düşmanlık
young blood n. genç dimağlar
young blood n. gençler
bad blood n. hiddet
bad blood n. husumet
the blood bath n. kan gölü
a blood brother n. kan kardeş
a blood bath n. kan gölü
bad blood n. kızgınlık
the blood bath n. kıyım
a blood bath n. kıyım
blue blood n. mavi kan
bad blood n. öfke
blood-and-guts arguments n. sert tartışmalar
blue blood n. soylu kan
blue blood n. soylu
blood and guts n. şiddet olayları
new blood n. taze kan
a blood bath n. toplu katliam
the blood bath n. toplu katliam
new blood n. yeni insanlar
new blood n. yeni yüzler
blood and thunder n. vurdulu kırdılı (hikaye)
blood and guts n. (televizyon vb gösterilen) şiddet
first blood n. vurucu darbe
first blood n. ilk vurucu darbe
first blood n. ilk başarılı darbe
flesh and blood n. insan vücudu
flesh and blood n. etten kemikten bir vücut
flesh and blood n. yalnızca bir insan vücudu
flesh and blood n. sınırları olan insan vücudu
flesh and blood n. gücü bir yere kadar olan insan vücudu
flesh and blood n. gerçekte karşılaşılan (insan)
flesh and blood n. yüz yüze görüşülen/görülen (insan)
flesh and blood n. kanından olan kimse
flesh and blood n. kan bağı olan kimse
flesh and blood n. kanından canından olan kimse
flesh and blood n. etten kemikten bir varlık
flesh and blood n. ete kemiğe bürünmüş varlık
flesh and blood n. etten kemikten insan
flesh and blood n. yalnızca insan
flesh and blood n. kusurları olan insan
flesh and blood n. herkes gibi kusurları olan insan
flesh and blood n. mükemmel olmayan insan
flesh and blood n. kusurlarıyla insan
flesh and blood n. yaşayan insan vücudu
flesh and blood n. etten kemikten bir insan vücudu
flesh and blood n. kanlı canlı insan vücudu
flesh and blood n. canlılık
flesh and blood n. dirilik
flesh and blood n. hareket
flesh and blood n. hareketlilik
flesh and blood n. kendi/öz akrabası
flesh and blood n. kendi kanından kimse
flesh and blood n. kendi kanından canından kimse
flesh and blood n. kendiyle aynı kanı taşıyan kimse
flesh and blood n. ailesinden olan kimse
flesh and blood n. kendi soyundan kimse
flesh and blood n. soydaş
flesh and blood n. ailenin bir ferdi/üyesi
flesh and blood n. aileden biri
flesh and blood n. gerçekte var olan kimse
flesh and blood n. gerçek kimse
flesh and blood n. etten kemikten kimse
blood and iron n. askeri müdahale
blood and iron n. askeri hareket
blood and iron n. askeri operasyon
blood and iron n. askeri güç
your (own) flesh and blood n. aynı kandan/soydan olan akrabaların
a (sudden) rush of blood (to the head) n. (bir anda) tepesi atma
a (sudden) rush of blood (to the head) n. (bir anda) sigortaları atma
a rush of blood n. galeyana gelme
a rush of blood n. gaza gelme
a rush of blood to the head n. galeyana gelme
a rush of blood to the head n. gaza gelme
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) dargınlık
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) düşmanlık
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) kin
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) öfke
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) husumet
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) kızgınlık
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) dargınlık
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) düşmanlık
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) kin
bad blood (between a and b) [old-fashioned] n. (birileri arasında) öfke