ortadan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

ortadan



Bedeutungen von dem Begriff "ortadan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ortadan medially adv.
Computer
ortadan center adj.
ortadan centre adj.
ortadan centred adj.
ortadan centered adj.
ortadan from middle adv.

Bedeutungen, die der Begriff "ortadan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ortadan kaldırma disposal n.
ortadan kaldırma annihilation n.
ortadan kaybolmak disappear v.
ortadan kaldırmak annihilate v.
ortadan kaybolmak vanish v.
General
ortadan kaldırma effacement n.
sisi ortadan kaldıran aygıt defogger n.
ortadan kaybolma disappearance n.
ortadan kaldırma wipeout n.
ortadan yok olma vanishing n.
telefon vb gibi teknolojik gelişmelerin insanların arasındaki mesafeyi ortadan kaldırması glocalization n.
ortadan kaldırma removal n.
ortadan kaldırma abolition n.
ortadan kaldırma eradicating n.
ortadan kaldırma killing n.
ortadan kaldıran deletory n.
ortadan kaldırılma extinguishment n.
ortadan kaldırma overcome n.
bir kitabı ortadan açtığımızda birbirine bakan sayfaları biri diğerinin aynadaki yansıması olarak düşünülerek ortaya çıkarılan estetik görüntü tekniği book matching n.
ortadan kalkma disappearance n.
ortadan kaldırma extinguishment n.
ortadan kaldırma extermination n.
evlilik birliğinin tamiri olanaksız bir şekilde ortadan kalkması irremediable breakdown of the marriage n.
baskılanmanın/inhibisyonun ortadan kalkması deinhibition n.
cinsel ögelerini ortadan kaldırma desexualization n.
cinsel ögelerini ortadan kaldırma desexualisation n.
ortadan kaldırma blotting n.
ortadan kaldırma wipe-out n.
Bakılan görüntü ortadan kalktıktan sonra görsel alanda bir süre daha izlenebilen ardışık görüntü after image n.
ortadan kaldırma taking-off n.
tanışılan kişiye hiçbir şey demeden ortadan kaybolup, onu yoksayma ghosting n.
(düşmanı) ortadan kaldırma reduction n.
ortadan kalkmayan şüphe nagging doubt n.
ortadan kaldırma remotion n.
ortadan kaldırma elimination n.
zorlanma ortadan kalktığında eski şeklini alabilme özelliğine sahip malzeme elastomeric n.
ortadan kaldırma avoidance [obsolete] n.
yavaş yavaş ortadan kaybolma die–away n.
ortadan yok olma evanishment [rare] n.
ortadan yok olma evanition n.
(yemekleri, boşları) ortadan kaldırmak için kullanılan tepsi veya sepet voider [dialect] n.
ekonomik bir süreci ortadan kaldıran veya devam etmesini engelleyen özel bir durum margin n.
yeni ayın tarihini ayarlamak için her 134 yılda bir artık yıla ait günü ortadan kaldırma uygulaması metemptosis n.
ortadan kalkma oblivion n.
ortadan kaldıran kimse ridder n.
ortadan kaldıran şey ridder n.
ortadan kaldırma occultation n.
çekiciliğini ortadan kaldırma deglamorization [us] n.
çekiciliğini ortadan kaldırma deglamorisation [uk] n.
ortadan kaldırılan şey deletion n.
ortadan kaldırılma deletion n.
(özellikle tutulma esnasında ışık) ortadan kaybolma deliquium n.
ortadan kaybolan şey deperdit n.
hızlıca ortadan kaldırma dispatch [us] n.
hızlıca ortadan kaldırma despatch [uk] n.
hükmü ortadan kaldırma override n.
ortadan kaldırılamaz olma imperdibility n.
kısıtlamaların tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması sonucu oluşan serbest davranış disinhibition n.
düzeni ortadan kaldırma disordering n.
ortadan kaldırma displantation n.
ortadan kaldırma dispose [obsolete] n.
ortadan kaldırma disposement [obsolete] n.
(gömerek veya yakarak) cesedi ortadan kaldırma disposition n.
(resmi belge) ortadan kaldırılan şey dispositive [obsolete] n.
ortadan kaldıran kimse driver n.
tahta kulübe tipi yapılarda ortadan geçen koridor dogtrot [dialect] n.
suç oluşturan unsur sürdükçe ortadan kalkmayan illegal muamele continuing trespass n.
ortadan ayaklı masa pedestal table n.
açıklama yapmaksızın ortadan kaybolma disappearing n.
sayfaları ortadan ikiye bir kez katlanarak veya kesilerek oluşturulmuş kitap folio n.
kendini ortadan kaldıran kimse self-destroyer n.
dikey olarak ortadan bölünmüş sütun semicolumn n.
ortadan kaybolma slipout n.
ortadan kaldıran veya zayıflatan şey solvent n.
kağıtları ortadan delerek bir arada tutan sivri çelik gereç spike n.
semptomun ortadan kaldırılması suppression n.
ortadan kaldırmak put out of sight v.
ortadan kaldırmak hide from view v.
ortadan kaybolmak recede v.
ortadan kaldırmak do away with v.
ortadan kaldırmak destroy v.
zehirin etkisini ortadan kaldırmak detoxify v.
ortadan kaldırmak get rid of v.
ortadan kalkmak be removed v.
ortadan kaybolmak dissolve into thin air v.
ortadan kaybolmak cut v.
ortadan kaldırmak kill v.
ortadan kaybolmak die out v.
ortadan kaldırılmak go v.
ortadan kaldırmak make away with v.
ortadan kaldırmak extinguish v.
ortadan kaldırmak sweep v.
ortadan kaybolmak clear off v.
ortadan kaldırmak clear away v.
ortadan kalkmak be destroyed v.
ortadan kaldırmak eliminate v.
ortadan kalkmak disappear v.
ortadan kaldırmak stamp out v.
birinin kuşkularını ortadan kaldırmak set someone's mind at rest v.
ortadan kaldırmak suppress v.
ortadan kaybolmak clear out v.
ortadan kaldırmak resolve v.
ortadan kaldırmak clear off v.
ortadan kaldırmak put away v.
ortadan kaybolmak be lost v.
ortadan kaldırmak take away v.
ortadan kaldırmak raze v.
ortadan kaldırmak rule out v.
ortadan kaldırmak wipe something out v.
ortadan yok olmak vanish v.
ortadan kaldırmak remove v.
ortadan kaldırmak blot out v.
ortadan kaybolmak hive off v.
ortadan silmek blot out v.
ortadan kalkmak die out v.
bir şeyi ortadan kaldırmak put something away v.
ortadan kaldırmak put up v.
ortadan kaybolmak vanish away v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak remove an obligation v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak cancel an obligation v.
hakkı ortadan kaldırmak abolish a right v.
ırk ayrımını ortadan kaldırmak desegregate v.
ortadan kesmek cut in the middle v.
ortadan kaybolmak fade away v.
ortadan kaldırmak pick up v.
ortadan kaldırmak work off v.
riski ortadan kaldırmak eliminate the risk v.
riski ortadan kaldırmak remove the risk v.
önyargıları ortadan kaldırmak eliminate the prejudices v.
tehlikeleri ortadan kaldırmak remove the hazards v.
problem ortadan kalkmak (the problem) go away v.
sorun ortadan kalkmak (the problem) go away v.
saçlarını ortadan ikiye ayırmak part hair in the middle v.
saçlarını ortadan ayırmak part hair in the middle v.
bürokratik engelleri ortadan kaldırmak debureaucratize v.
sanayiyi ortadan kaldırmak deindustrialize v.
sanayiyi ortadan kaldırmak deindustrialise v.
kutsallığını ortadan kaldırmak desanctify v.
yükümlülüğü ortadan kaldırmak nullify an obligation v.
ortadan kaldırmak adempt [obsolete] v.
ortadan kaldırmak rase v.
ortadan kaybolmak relinquish [obsolete] v.
ortadan kaldırmak remble [obsolete] v.
ortadan kaldırmak remue [french] v.
ortadan kaldırmak do way v.
ortadan kaldırmak toll v.
ortadan kaldırmak zap v.
ortadan kaldırmak end v.
eğitimle ortadan kaldırmak educate v.
ortadan kaldırmak unbuild v.
özendirici/teşvik edici bir etmeni ortadan kaldırmak disincentivize v.
özendirici/teşvik edici bir etmeni ortadan kaldırmak disincentivise v.
yok etmek ortadan kaldırmak unget v.
ortadan kaldırmak unload v.
öldürerek ortadan kaldırmak snatch v.
provokasyonu ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
kışkırtmayı ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
tahriki ortadan kaldırmak unprovoke [obsolete] v.
ortadan yok olmak escape v.
sihirli bir şekilde ortadan kaybolmak magic v.
ortadan kaybolmak vade [obsolete] v.
ortadan kaybolmaya neden olmak vanish v.
ortadan kaldırmak blanket (out) v.
ortadan kaldırmak wipe (out) v.
ortadan kaldırmak wipe out v.
ortadan kaldırmak blot v.
ortadan kaldırmak harlequin v.
ortadan ikiye katlamak middle v.
bariyerin kapatıcılığını ortadan kaldırmak break v.
küçük kusurları ortadan kaldırarak düzeltmek brush up v.
ortadan kaldırmak hide v.
bağımsızlığını ortadan kaldırmak humble v.
iradesini ortadan kaldırmak humble v.
bir anda ortadan kaybolmak burst v.
ortadan kaldırmak rid v.
sihrini ortadan kaldırmak decharm v.
ortadan kaldırmak delete v.
ortadan kaldırmak deprive [obsolete] v.
(binanın, evin) çatısını ortadan kaldırmak deroof v.
karanlığı ortadan kaldırmak detenebrate v.
ortadan kaldırmak heave [obsolete] v.
ortadan kaldırmak hod [scotland] v.
ortadan kaldırmak offtake [obsolete] v.
ortadan kaldırmak abolish v.
ortadan kaldırmak impoverish v.
ortadan kalkmak improve v.
(zorluk) ortadan kaldırmak conquer v.
parçalayarak ortadan kaldırmak discuss [obsolete] v.
(şiirsel) verilen evlilik sözüne olan sorumluluğunu ortadan kaldırmak disespouse v.
boynuzlarını ortadan kaldırmak dishorn v.
yanılgıları ortadan kaldırmak disillude v.
kuruntuları ortadan kaldırmak disillude v.
ortadan kaldırmak dismantle v.
ortadan kaldırmak dispense (with) v.
ortadan kalkmak disperse v.
gerçekleri ortadan kaldırmak disrealize v.
gerçekleri ortadan kaldırmak disrealise v.
ortadan kaldırmak infringe [obsolete] v.
gizlice ortadan kaldırmak condiddle [dialect] [uk] v.
ortadan kaldırıp yerine geçmek drive v.
(bir şeyi) kademeli olarak ortadan kaldırmak drain v.
ortadan kaybolmak drop v.
enkazı ortadan kaldırmak clean up v.
ortadan kaldırmak cleanse v.
ortadan kaldırmak fay (up) [dialect] [uk] v.
ortadan kaldırmak fay (out) [dialect] [uk] v.
ortadan kaybolmak involute v.
gevşetmek ve ortadan kaldırmak pitch v.
ortadan kaybolmak sant [scotland] v.
ortadan kaldırmak disappear v.
ortadan kaldırmak finish v.
(yabani otları) ateşe vererek ortadan kaldırmak flame v.
ortadan kaybolmak fleet v.
ortadan kaybolmak fly v.
ortadan kayboluncaya kadar izlemek outwatch v.
ortadan kaldırmak perempt [obsolete] v.
ortadan kaldırmak pheese v.
ortadan kaldırmak scissor v.
ortadan kaldırmak scrub v.
(kepeği) kazıyarak, ovarak veya silerek ortadan kaldırmak scurf v.
karbon tortularını ortadan kaldırmak scurf v.
kendini ortadan kaldırmak self-destroy v.
kendini ortadan kaldırmak self-destruct v.
ortadan kalkmak set v.
ortadan kaybolmak set v.
(vurarak) ortadan kaldırmak shoot v.
ezerek ortadan kaldırmak crush out v.
ortadan kaldırmak slay v.
ortadan kaldırmak slee v.
ortadan kaybolmak slide v.
ortadan kaldırmak slight [obsolete] v.
bir hatayı ortadan kaldırmak eleminate an error v.
ortadan kaldırmak poison v.
mumu elle kıstırır gibi ortadan kaldırmak snuff v.
ortadan kaldırmak spunge v.
ortadan kaldırmak starve [obsolete] v.
ortadan kaldırmak sterve v.
ortadan kalkmak sterve v.
ortadan kaldırmak stramash v.
ortadan kaldırmak strike v.
ortadan kaldırmak suffocate v.
ortadan kalkmak cease v.
ortadan kaldırılmış eradicated adj.
ortadan kalkmak üzere olan (fikir vb) moribund adj.
ortadan kaldırılabilen extinguishable adj.
ortadan kaldırılmış extinguished adj.
ortadan yok olan vanished adj.
ortadan kaybolmuş off the map adj.
ortadan kaldırılmış removed adj.
ortadan kaldırılabilir eradicable adj.
ortadan yok olmuş vanished adj.
ortadan kaldırılamaz insuppressible adj.
tamamen ortadan kaldırılmış wiped out adj.
ortadan bölünmüş dimidiate adj.
ortadan kaldırılamayan (kirlenme vb) non-removable adj.
şüpheleri ortadan kaldıran conclusive adj.
ortadan kaldırılamaz ineliminable adj.
ortadan kaldırmaya yönelik abolitional adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relict adj.
diğer parçalar ortadan kaybolduktan sonra kalan relicted adj.
tıkanmayı ortadan kaldıran ecphractic adj.
ortadan kaldırılmamış uncleared adj.
ortadan kaldırılmamış undisposed adj.
ortadan kaldırılmamış uneffaced adj.
ortadan kaldırılamaz unextinguishable adj.
ortadan kaldırılmamış unextinguished adj.
ortadan kaldırılmamış unpurged adj.
ortadan kaldırılmamış unquenched adj.
ortadan kaldırılmamış unrazed adj.
ortadan kaldırılmamış unremoved adj.
ortadan kaldırılmamış unswept adj.
ortadan kaldırmayı amaçlayan mortal adj.
sökerek ortadan kaldırılan ripping adj.
parçalayarak ortadan kaldırılan ripping adj.
ortadan kaldırılabilir deleble adj.
ortadan kaldırılabilir deletable adj.
ortadan kaldırılamaz imperdible [obsolete] adj.
yakında ortadan kaldırılacak olan impermanent adj.
saf inancı ortadan kaldıran disillusioning adj.
ortadan kaldırılamaz inexpugnable adj.
ortadan kaldırılamaz inexpungeable adj.
ortadan kaldırılamaz inexpungible adj.
ortadan kaldırılamaz inexterminable adj.
ortadan kaldırılamaz inextirpable adj.
ortadan kaldırılmış done for adj.
(hanedan armalarında) ortadan kesilmiş sarceled adj.
şüpheli bir şekilde ortadan kaybolmuş disappeared adj.
kendini ortadan kaldıran self-destruct adj.
ortadan kaldırılmış stricken adj.
ortadan kaldırılabilecek şekilde eradicably adv.
ortadan kaldırmak için away adv.
ortadan kaldırılacak şekilde off adv.
(kötü bir şeyi) ortadan kaldıran anlamı veren son ek -buster suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clast suf.
ortadan kaldıran anlamına gelen son ek -clastic suf.
ortadan kaldırıcı anlamına gelen son ek -clastic suf.
Phrasals
ortadan kaldırmak make away v.
ortadan kaybolmak pass away v.
ortadan kaybolmak strike in v.
tamamen ortadan kaldırmak rub out v.
darbeyle ortadan kaldırmak strike off v.
ortadan kaybolmak fall away v.
bir şeyi ortadan kaldırmak sweep away something v.
bir şeyi yavaş yavaş yok etmek/ortadan kaldırmak chip away at something v.
bir şeyi ortadan kaldırmak sweep something away v.
ortadan kaldırmak iron out v.
ortadan kaldırmak magic away v.
ortadan kaldırmak take out v.
ortadan kaldırmak design out v.
ortadan kaldırmak patch up v.
ortadan kaldırmak make away off v.
ortadan kaldırılmak put away v.
ortadan kaldırmak put down v.
ortadan kaybolmak dry up v.
birden ortadan/gözden kaybolmak vanish from (something) v.
ortadan yok olmak vanish from (something) v.
birden ortadan/gözden kaybolmak vanish from something v.
ortadan yok olmak vanish from something v.
ortadan kaybolmak fade back v.
aceleyle ortadan kaldırmak whisk away v.
ortadan kaldırmak wash away v.
hiçbir şey yapmadan ortadan kaybolmasını dilemek wish away v.
bir sorunu yok sayarak/ortadan kalkmasını dileyerek çözmek wish away v.
bir sorunu yokmuş gibi davranarak/ortadan kalkmasını dileyerek gidermek wish away v.
ortadan kaldırmak kill off v.
birini aniden ortadan yok etmek/kaybetmek sweep off v.
yakıp ortadan kaldırmak blaze away v.
yakılıp ortadan kaldırılmak blaze away v.
sessizce aşırmak/ortadan yok etmek slip out v.
çaktırmadan almak/ortadan yok etmek slip out v.
gizlice almak/ortadan yok etmek slip out v.
ayırt edici özelliklerini ortadan kaldırmak bland out v.
toplumsal bir engeli ortadan kaldırmak break down v.
bir şeyin etkilerini silmek/ortadan kaldırmak cancel something out v.
bir şeyi ortadan kaldırmak cancel something out v.
birini ortadan kaldırmak cancel someone out of something v.
ortadan kaldırmak clear up v.
ortadan kalkmak clear up v.
birini/bir şeyi ortadan kaldırmak cut someone or something out v.
ortadan kaybolmak disappear from v.
ortadan kaybolmak disappear from (something) v.
ortadan ikiye kıvırmak/katlamak double over v.
ortadan ikiye katlanmak double over v.
(açıklama yapmadan) ortadan kaybolmak go away v.
birini öldürmek/temizlemek/ortadan kaldırmak hush up v.
birini/bir şeyi ortadan kaldırmak kiss someone/something off v.
(bir şeyi) ortadan kaldırmak sit on (something) v.
(bir şeyi) ortadan kaldırmak sit upon (something) v.
(birinin/bir şeyin bir özelliğini) yok etmek/ortadan kaldırmak stamp (something) out of (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak war against (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak war on (someone or something) v.
(bir şeyi) ortadan kaldırmak clean out (of/from) v.
Phrases
sır ortadan kalktı the genie is out of the bottle expr.
Proverb
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never halloo before you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never halloo until you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never whistle till you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never whistle until you are out of the woods
Colloquial
ortadan kaldırma deep six n.
bir şeyin ortadan kaldırılması deep six n.
ortadan kaybolmak houdini n.
ile ortadan kaybolmak make away with v.
ortadan kaldırılmak wink out v.
ortadan kaldırmak deep six v.
ortadan kaybolmak go walkies v.
ortadan kaldırmak zap out v.
ortadan kaldırmak off v.
ortadan ikiye ayırmak rip in half v.
ortadan kaldırmak drown v.
tamamen ortadan kaldırılmış wiped over adj.
birdenbire (ortadan kaybolmak/yok olma) poof expr.
Idioms
potansiyel bir sorunu ortadan kaldırmak için verilen rüşvet a sop to cerberus n.
ortadan kaybolmak pull a disappearing act n.
ortadan kaybolmak pull a vanishing act n.
birden ortadan kaybolma a houdini (act) n.
birden ortadan yok olma a houdini (act) n.
ortadan kaldırma operasyonu mop-up operation n.
ortadan kaldırmak make way with v.
ortadan kaybolmak make one's self scarce v.
ortadan kaldırmak make way with v.
tamamen ortadan kaldırmak blow (something) sky-high v.
tamamen ortadan kaldırmak blow sky-high v.
ortadan kalkmak cease to be v.
ortalıktan/ortadan/kenara kaldırmak put out of the way v.
ortalıktan/ortadan çekmek put out of the way v.
ortadan kaldırmak put out of the way v.
ortadan kaldırmak close the door on v.
ortadan kaldırmak close the door to v.
ortadan kaldırmak shut the door on v.
ortadan kaldırmak shut the door to v.
ortadan kaybolmak cease to be v.
çirkefliği ortadan kaldırmak cleanse the augean stables v.
kaşla göz arasında ortadan kaldırmak conjure away v.
ortadan kaybolmak go off into the blue v.
ortadan kaybolmak disappear into the blue v.
ortadan kaybolmak fade from the scene v.
ortadan kaldırmak keep clear of v.
ortadan kaldırmak put paid v.
ortadan kaybolmak vanish into the blue v.
ortadan kaybolmak duck out v.
ortadan yok etmek conjure away v.
ortadan kaybolmak make oneself scarce v.
yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak keep the record straight v.
ufak pürüzleri ortadan kaldırmak get the wrinkles out v.
yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak get the record straight v.
yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak put the record straight v.
yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak set the record straight v.
beklenmedik koşullar yüzünden ortadan kalkmak be ruled out of court v.
sırları ortadan kaldırmak lift the curtain (on something) v.
sırları ortadan kaldırmak raise the curtain (on something) v.
sırları ortadan kaldırmak raise the curtain v.
sırları ortadan kaldırmak lift the curtain v.
bir şansı ortadan kaldırmak shut the door upon someone or something v.
bir şansı ortadan kaldırmak shut the door on someone or something v.
bir şansı ortadan kaldırmak close the door on someone or something v.
bir şansı ortadan kaldırmak close the door to someone or something v.
ortadan kaybolmak e boff like a prom dress (in may) v.
hızlıca ortadan kaybolmak fade fast v.
ortadan kayboluvermek do a disappearing act v.
ortadan kayboluvermek perform a disappearing act v.
ortadan kayboluvermek stage a disappearing act v.
ortadan kayboluvermek do a vanishing act v.
ortadan kayboluvermek perform a vanishing act v.
ortadan kayboluvermek stage a vanishing act v.
ortadan kaybolmak disappear into the woodwork v.
bir anda ortadan kaybolmak do a disappearing act v.
ortadan yok olmak do a disappearing act v.
bir anda ortadan kaybolmak pull a disappearing act v.
ortadan yok olmak pull a disappearing act v.
bir anda ortadan kaybolmak do a disappearing act v.
ortadan yok olmak do a disappearing act v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak rip (someone or something) in half v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak tear (someone or something) in half v.
birini ortadan kaldırmak/bertaraf etmek hang, draw, and quarter v.
bir şeyi yapma ihtimali ortadan kalkmak get out of the way v.
ortadan kaybolmak go south v.
yolsuzluğu temizlemek/ortadan kaldırmak clean house v.
istenmeyen/gereksiz şeyleri ortadan kaldırmak clean house [us] v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye bölmek rip (someone or something) in twain v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak rip (someone or something) in twain v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye bölmek rip (someone or something) in two v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak rip (someone or something) in two v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak tear (someone or something) in twain [old-fashioned] v.
(birini/bir şeyi) ortadan ikiye ayırmak tear (someone or something) in two v.
(bir şeydeki) problemli detayları ortadan kaldırmak iron out the wrinkles (of/in something) v.
problemli detayları ortadan kaldırmak iron out the wrinkles v.
(bir şeydeki) problemli detayları ortadan kaldırmak iron the wrinkles out (of/in something) v.
ortadan kaybolmak vanish into the woodwork v.
(biriyle) arasındaki anlaşmazlık ortadan kalkmak be square (with one) v.
ortadan kaybolmak do a disappearing act v.
ortadan kaybolmak do a disappearing act v.
ortadan kaybolmak do a vanishing act v.
ortadan kaybolmak perform a disappearing act v.
ortadan kaybolmak perform a vanishing act v.
ortadan kaybolmak stage a disappearing act v.
ortadan kaybolmak stage a vanishing act v.
ortadan kaybolmak do a vanishing act v.
(bir şeyi) ortadan kaldırmak take (something) off the table v.
birden ortadan kaybolmak pull a houdini (act) v.
birden ortadan yok olmak pull a houdini (act) v.
ortadan kalkmak be off the table v.
(bir şeyin) çirkefliğini ortadan kaldırmak cleanse the augean stables of (something) v.
çirkefliği ortadan kaldırmak clear the augean stables v.
(bir şeyin) çirkefliğini ortadan kaldırmak clear the augean stables of (something) v.
(bir şey için/bir şeyin olması için) engelleri ortadan kaldırmak clear the way (for something/for something to happen) v.
(birinin) bir şansını ortadan kaldırmak close the door to (one) v.
birden ortadan kaybolmak do a houdini (act) v.
birden ortadan yok olmak do a houdini (act) v.
birden ortadan kaybolmak do/perform/stage a disappearing act v.
birden ortadan yok olmak do/perform/stage a disappearing act v.
birden ortadan kaybolmak do/perform/stage a vanishing act v.
birden ortadan yok olmak do/perform/stage a vanishing act v.
ortadan kaybolmak go to earth/ground [uk] v.
ortadan kalkmak go to glory v.
(biriyle/bir şeyle) ortadan kaybolmak make away with (someone or something) v.
ortadan kaybolmak make scarce v.
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak make war (on someone or something) v.
suçu, sorumluluğu, zorunluluğu ortadan kalkmak be let off the hook v.
(birini/bir şeyi) ortadan kaldırmaya çalışmak wage war (on someone or something) v.
ortadan kaldırmak cut one's throat v.
ortadan ikiye in two adj.
bir anda ortadan kaybolmuş/yok olmuş off like a prom dress (in may) adj.
ortadan kaybolduğu bir dönem in the wilderness [uk] expr.
bir süre ortadan kaybolduktan sonra from the dead expr.
Formal
ortadan kaldırıcı deletive adj.
Speaking
engelleri ortadan kaldırmak clear the way v.
saçını ortadan ayırmış his hair is parted down the middle expr.
Trade/Economic
borcun ortadan kalktığını belirten belge release of liability n.
hükmü ortadan kaldırma nullifying n.
kalifiye eleman gereksinimini ortadan kaldırma deskilling n.
ortadan kaldırma remove n.
ortadan kalkan hak ve yükümlülükler discharged rights and obligations n.
tekelleri ortadan kaldıran trustbuster n.
tekelleri ortadan kaldırma trustbusting n.
indeks bağlantısını ortadan kaldırmak deindex v.
ortadan kaldırıcı extinctive adj.
Law
kendi aleyhine tanıklık etmeyi reddetme hakkını ortadan kaldıran muafiyet testimonial immunity n.
tekelleşmeyi ortadan kaldırmayı amaçlayan hükümet faaliyetleri trust busting n.
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi nedeniyle borcun ortadan kalkması confusion of debts n.
hukuku amme davasının ortadan kalkması dismissal of public prosecution - n.
hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme attempt to overthrow the government n.