yer alan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yer alan



Bedeutungen von dem Begriff "yer alan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yer alan partaking adj.

Bedeutungen, die der Begriff "yer alan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
iata'nın acente listesinde yer alan, yolcu biletlerinin satıldığı mahal approved location n.
ekvatorun kuzeyinde ve filipinlerin doğusunda yer alan batı pasifik adaları micronesia n.
sosyal faaliyetlerde yer alan kimse socialiser n.
incilde yer alan bir karakter laban n.
sayfa sırasına göre bir kitap veya broşürde yer alan konuları gösteren liste table of contents n.
mektup (yeni ahit'te yer alan) epistle n.
incilde yer alan ilahilerde kullanılan müzik ifadesi selah n.
kilise apsisinde yükselen sıralar halinde yer alan din görevlilerinin oturma yeri synthronon n.
sosyal faaliyetlerde yer alan kimse socializer n.
hıristiyan bazilikalarında kutsal yönü belirleyen (doğu) apsisin önünde yer alan, yalnızca ruhban sınıfının kullanabildiği kutsal mekan bema n.
ortadoks kiliselerinde mihrabın önünde yer alan kürsü bema n.
duruşmada mahkemede bulunan/yer alan trialist n.
dramatik bir hikaye içinde yer alan mizahi içerik veya karakterler comic relief n.
denizanalarını kapsayan acalephae sınıfında yer alan sölenterler acaleph [obsolete] n.
oklahoma eyaletinin merkezinde yer alan ve küçük kabilelerden oluşan kızıldereli konfederasyonunun bir üyesi caddo n.
fransa pireneler' de yer alan bir azınlık grup cagot n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york'ta demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany hall n.
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk tammany society n.
mazgallı yapıda yer alan oluk veya oyuk castellation n.
kapının alt kısmında yer alan kedi kapısı catflap n.
dergi, gazete vs. ortasında yer alan ve aynı habere ayrılmış karşılıklı sayfa çifti centre spread n.
gazete veya derginin orta sayfasında yer alan çıplak kadın fotoğrafı centrefold n.
insan vücudunda yer alan kaslardan biri lacert [obsolete] n.
doğu türkmenistan'da ceyhun ırmağı üzerinde yer alan şehir chardzhou n.
bir arma levhası üzerinde yer alan figür charge n.
hindistan'ın en uç doğu kısmında, myanmar sınırında yer alan eyalet nagaland n.
londra'da yer alan ve ingiltere'nin en büyük resim koleksiyonunu içeren büyük sanat galerisi national gallery n.
kuzey amerika kıtasında yer alan ülkelerden her biri north american country n.
kuzey amerika kıtasında yer alan ülkelerden her biri north american nation n.
güneybatı nikaragua'da yer alan orta amerika'nın en büyük gölü nicaraguan n.
yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası top n.
zeminde yer alan tuzak kapısı trapfall n.
amerika kıtasında yer alan ülkelerin aralarındaki siyasi ve ekonomik birliği kutladıkları bir gün pan american day n.
güneydoğu asya'da, bengal körfezi kıyısında yer alan bir ülke union of burma n.
evin önünde veya arkasında yer alan boş alan yard [us/canada] n.
kanada'nın doğusunda quebec'in güneyinde yer alan bir şehir jonquière n.
eyerin üzerinde yer alan, içlerinden kayışların geçtiği halkalar larigos n.
kuzey amerika'nın kuzeybatısında yer alan bir eyalet last frontier n.
suriye'nin batı bölümünde yer alan bir sahil kenti latakia n.
yukarı ve aşağı michigan'ı ayıran kanalın üzerinde yer alan asma köprü mackinac bridge n.
(hindistan'da) eskiden özellikle büyük bir eyaleti yöneten, mertebe olarak racanın üstünde yer alan kral veya prens maharaja n.
mertebe olarak racanın üstünde yer alan ve eyalet yöneten kral veya prense verilen bir unvan maharaja n.
sulawesi adası'nın güneybatısında yer alan makassar liman kentinde ve bu kentin çevresinde yaşayan endonezyalı bir halka mensup kimse makassarese n.
staten island ve brooklyn bölgeleri arasında yer alan kanal verrazano narrows n.
kapı girişinde yer alan yükseltilmiş döşeme tahtası saddle n.
çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi safe n.
hanedan armasının arkasında ve çevresinde yer alan hanedanlık sembolü mantling n.
bir sayfadaki basılı ve yazılı materyalin çevresinde yer alan boşluk margent n.
batı-orta rusya'da, volga havzasının orta kısmında yer alan, rusya federasyonu'na bağlı bir cumhuriyet mari el republic n.
postanın üzerinde yer alan ve genellikle postanenin ismini ve postalanma saatini belirten resmi işaret mark n.
bir hayvanın genellikle gözlerinin üzerinde yer alan, yüzün rengine zıt olan kısım mask n.
(demiryolu hattı boyunca yer alan) küçük ve önemsiz kasaba whistle-stop n.
sirk çadırının en uzak uçlarında yer alan, maviye boyanmış, rezervesiz koltuklar blues n.
haritada çizgiler içinde yer alan bölüm body of a map n.
grafikte çizgiler içinde yer alan bölüm body of a chart n.
bitkide yer alan yapı birimi member n.
buckinghamshire'ın mentmore köyünde yer alan 19. yüzyıldan kalma bir ingiliz malikanesi mentmore n.
bazı yumuşakçaların ağız kısmında yer alan bir tür çıkıntı mentum n.
kayalıklara oyulmuş tarihöncesinden kalma çok sayıda evin bulunduğu, güneybatı kolorado'da yer alan bir ulusal park mesa verde national park n.
güneybatı asya'da, dicle ve fırat nehirleri arasında yer alan bir bölge mesopotamia n.
iki nehir arasında yer alan bölge mesopotamia n.
uzun devirli bir taş plakta yer alan dar oluk microgroove n.
abd'nin doğusunda yer alan, new york, pennsylvania ve new jersey ile genellikle delaware ve maryland'i içeren bölge mid-atlantic states n.
abd'nin doğusunda yer alan, new york, pennsylvania ve new jersey ile genellikle delaware ve maryland'i içeren bölge middle atlantic states n.
füze uçuşunun ateşleme ile atmosfere dönüş arasında yer alan, düzeltici manevraların yapıldığı kısmı midcourse n.
tekerleklerin toprak yolda bıraktıkları izlerinin arasında yer alan kesintisiz tümsek middelmannetjie [south africa] n.
gemi geçiş yolunda yer alan ve her iki tarafında kanal bulunan sığlık middle n.
üst ve alt bölgeler arasında yer alan dünya middle-earth n.
öğütme taşının üst kısmında yer alan deliğe sabitlenmiş demir destek millrind n.
öğütme taşının üst kısmında yer alan deliğe sabitlenmiş demir destek millrynd n.
dövüş horozunun ayağında yer alan çıkıntıyı koruyan kılıf hot [obsolete] n.
gece baskınında yer alan kimse moonlighter n.
çıkrık, vinç gibi düzeneklere sarılı halatın üzerinde yer alan gövde mouline n.
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı mountain n.
1950'lerde yayınlanan mickey mouse club adlı tv programında yer alan çocuklara verilen ad mouseketeer n.
marangoz rendesinin bıçağının ön tarafında yer alan, talaşların geçtiği boşluk mouth n.
fransa'nın charente bölgesinde yer alan bir komün mouton n.
new york kentinde yer alan bir sahne sanatları merkezi lincoln center n.
listede yer alan kimse listee n.
bir topluluğun değer yapıları ile geçmiş tecrübeleri arasında yer alan ve genellikle sanat aracılığıyla ifade bulan ilişki mythus n.
fransız polis memuru bir sırtta yer alan kaya zirvesi gendarme n.
düşman kuvvette yer alan yanıltma operasyonu yapma yetkisine sahip karar mercii deception target n.
(armada) hac işaretinin altında yer alan basamak degree n.
tomrukçu kampında yemek pişirme ve uyuma alanları arasında yer alan ve genellikle depo olarak kullanılan üstü kapalı koridor dingle n.
kırsalda yer alan, manastıra veya derebeyine ait çiftlik evi grange n.
kısmen toprağın altında yer alan ambar grave [dialect] [uk] n.
ocak veya şömine önünde yer alan korunaklı bir alan logie [scotland] n.
dış paketin altında yer alan ikinci ambalaj overwrap n.
kırsal alanda yer alan yol road n.
new england ve midwest'te yer alan kentsel bölge rustbelt n.
amblemin yanında yer alan cümle impresa [obsolete] n.
(zırh veya mühür üzerinde yer alan) arma impresa n.
şövalye nişanının ast rütbelerinde yer alan üye companion n.
tek kutuda yer alan ve farklı oyun ekipmanları gibi nesnelerden oluşan seçki compendium [uk] n.
aynı endüstride yer alan firma congeneric n.
orta düzeyde yer alan kimse middler n.
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür dorse [obsolete] n.
(kilise sunağı arkasında veya mihrap yanında yer alan) asma figür dorsel n.
plak üzerinde yer alan şerit cut n.
genellikle tepede yer alan korunaklı maori köyü pa n.
genellikle tepede yer alan korunaklı maori köyü pah n.
memeli veya sürüngenlerin ön ve arka uzuvları arasında yer alan zar parachute n.
manastırda yer alan açık alan paradise n.
kumaşın etek bölümünde yer alan şerit piccadil n.
lizbon'da yer alan bir köprü ponte 25 de abril n.
iki uç arasında yer alan unsur mean n.
mil üzerinde yer alan geniş karıştırma bıçağı paddle n.
eski silahların kilidinde yer alan oyuk bölüm pan n.
toprakta yer alan çimentolu tabaka pan n.
silah çakmak kilidinde yer alan küçük boşluk pan n.
avusturya ordusunda yer alan hırvat askeri pandoor n.
(komite/jüri veya panel şovu üyesi olarak) panelde yer alan kimse panellist n.
taçta yer alan küçük toplar pearl n.
renkli zeminde yer alan küçük beyaz daire pearl n.
iskoç-ingiliz sınırında yer alan ufak bir ortaçağ kulesi peel n.
(gotik tarzı ağ tonoz) kenet tabanında yer alan oyma süs pendant n.
saat bobini üzerinde yer alan mil pendant n.
saat bobini üzerinde yer alan mil pendent n.
liman çevresinde yer alan kara bölgesi portland n.
cheapside ve cornhill arasında yer alan bir cadde poultry n.
korkuluk tabanında yer alan ince taş çıkıntısı cordon n.
arma üzerinde yer alan kırmızı gagalı dağ kargası figürü cornish chough n.
kalkanın üst bölümünün en alttaki dörtte birlik kısmında yer alan dar ve yatay şerit fillet n.
belgede yer alan kısıtlamalar bölümü fine print n.
yapının ortasında yer alan kabartma süs finial n.
bina dışında yer alan yangın çıkış düzeneği fire escape n.
şömine arkasında yer alan duvar fireback n.
(gazetede) tarih ve gazetenin ismi ile birlikte yer alan sayfa numarası folio n.
eski tip toplu tabancalarda silindirin arkasında yer alan metal bir aksam gate n.
film kamerasının önünde yer alan ve filmin ışık almasını sağlayan dikdörtgen açıklık gate n.
parantezler arasında yer alan içerik parenthesis n.
tiyatroda paradilerin altında yer alan bölüm parterre n.
orta çağ müzik teorisinde yer alan sekiz makamdan birinde bulunan bir aralık participant n.
sunak platformu üzerinde yer alan resim veya heykel predella n.
(kamyoncuların uğradığı) yol kenarında yer alan kafe pull in [uk] n.
hizipte yer alan kimse schismatic n.
deniz kıyısında yer alan plaj seabeach n.
bir şeyin dibinde yer alan şey shadow n.
okta yer alan uzun yarık shake n.
tam ortasında bir "y" tasviri yer alan arma shakefork n.
esas tabutun içinde yer alan ince malzemeden yapılmış tabut shell n.
payanda gibi elemanın uç kısmının altındaki zeminde yer alan kalas shole n.
mağaza binasının ön tarafında yer alan odalar shop front n.
hindu kastının en alt tabakasında yer alan kimse shudra n.
hindu kastının en alt tabakasında yer alan kimse sudra n.
yanda yer alan basamak yapı side step n.
bisiklet tekerinin göbeğinde yer alan top veya silindir parça friction balls n.
nemli toprak üzerinde yer alan eğimli düzlem slide n.
atların bacağında yer alan beyaz nişane sock n.
wight adası ile ingiltere'nin güneyi arasında yer alan dar bir kanal solent n.
güneş alan yer sollar [obsolete] n.
bir şehir veya yoğun nüfuslu mahallede yer alan oldukça küçük park pocket park n.
soykırım faaliyetlerinde yer alan kimse pogromist n.
özellikle tepenin dibinde yer alan sulak arazi soak [australia] n.
(belirli bir oryantasyon noktasında) güneybatıda yer alan bölgeler/ülkeler southwest n.
tüy ucunda yer alan parlak leke spangle n.
ana kalıp veya cetvelin kenarının, bir geminin kavisli bir parçası boyunca yer alan noktalara olan mesafelerini gösteren sayılar spiling n.
(abd devlet mühründe yer alan) kanatları açık kartal sembolü spread eagle n.
(abd devlet mühründe yer alan) kanatları açık kartal sembolü spread-eagle n.
bekleme listesinde yer alan yolcu standby n.
iki ucunda yarım top yer alan çubuklu bir mermi stang ball n.
(haçta yer alan) dik kiriş stipes n.
shropshire'da yer alan bir kale stokesay castle n.
(sandalyede, mobilyada) iki ayak arasında yer alan yatay çubuk stretcher n.
(madeni para, madalya üzerinde yer alan) kabartma strike n.
ay ile dünya'nın yörüngesinde yer alan astronomik oluşum sublunary [obsolete] n.
mikroskop tablası altında yer alan bir donatı substage n.
zirve konferansında yer alan yetkili summiteer n.
devler arasında yer alan firma supergiant n.
protestan hristiyan bakan sorumluluğunda yer alan bölge superintendency n.
aklın ötesinde yer alan organizma superorganism n.
(opera eserinde) şarkı sözlerinin sahne üzerinde yer alan çevirisi supertitles n.
armalı kalkanın her bir kenarında yer alan desen supporter n.
konsil yönetiminde yer alan dini bölge synod n.
londra'da yer alan bir malikane syon house n.
(zarfta yer alan) posta pulunu önceden iptal etmek precancel v.
(teneke bira veya içkiyi) tabanında yer alan delikten içmek shotgun v.
dışta yer alan out adj.
girişte yer alan prelusory adj.
yolun ortasında yer alan halfway adj.
ortada yer alan halfway adj.
anüsün arkasında yer alan postanal adj.
geçmişte güneydoğu asya'da yer alan kuzey vietnam ülkesinde yaşayan, onun halkına veya kültürüne ait olan north vietnamese adj.
hindistan'ın kuzeyinde yer alan (geçmişte nepaul olarak yazılan) nepal krallığı ile ilgili nepaulese adj.
terasta yer alan terrace adj.
manhattan'ın doğu yakası'nda yer alan eastside adj.
zarf, kartpostal gibi bir şeyin üzerinde yer alan (pul) on entire adj.
en uçta yer alan extreme adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesine veya bu bölgede yaşayan insanlara ait maghrebi adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesi veya bu bölgede yaşayan insanlar ile ilişkili maghrebi adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesine veya bu bölgede yaşayan insanlara ait maghribi adj.
kuzeybatı afrika'da yer alan mağrip bölgesi veya bu bölgede yaşayan insanlar ile ilişkili maghribi adj.
kuzeydoğu polonya'da yer alan bir bölge olan masuria'ya veya bu bölgenin sakinlerine ait masurian adj.
kuzeydoğu polonya'da yer alan bir bölge olan masuria veya bu bölgenin sakinleri ile ilişkili masurian adj.
kireçli toprak özelliklerinde yer alan marlaceous adj.
iki nehir arasında yer alan bölgeye ait mesopotamian adj.
iki nehir arasında yer alan bölge ile ilişkili mesopotamian adj.
iki nehir arasında yer alan bölgeye özgü mesopotamian adj.
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan mesorhine adj.
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan mesorrhine adj.
uzun ve dar burunlu ile yassı burunlu arasında yer alan mesorrhinic adj.
elektromanyetik spektrumda radyo dalgaları ve kızılötesi dalgaları arasında yer alan, frekansları 300 megahertz ile 300 gigahertz arasında olup 1 metre ile 1 milimetre arasında dalga uzunluklarına sahip elektromanyetik ışımaya ilişkin microwave adj.
atlas okyanusu'nun ortasında yer alan mid-atlantic adj.
bir rotanın ilk ve son fazlarının arasında yer alan kısmına ilişkin midcourse adj.
abd ile güney amerika arasında yer alan topraklara ve burada yaşayan insanlara ait veya ilişkin middle american adj.
ortada yer alan midward adj.
taşrada yer alan hick adj.
kırsalda yer alan hick adj.
dağda yer alan mountain adj.
dağların arasında yer alan mountain adj.
(hanedan armalarında yer alan çift sayıdaki hayvanlarda) ön ayakları havada olup farklı yönleri gösteren repassant adj.
tekrar yer alan return adj.
alt seviyede yer alan low-ranking adj.
alt seviyede yer alan low-rent adj.
en üstte yer alan loftiest adj.
(haç işareti) basamak üzerinde yer alan degraded adj.
konum, durum ve yapı açısından ortada yer alan gray adj.
(karakterli ve fonetik yazım arasında yer alan) bir yazı biçimi ile ilgili iconomatic adj.
(karakterli ve fonetik yazım arasında yer alan) bir yazı biçimine ait iconomatic adj.
(karakterli ve fonetik yazım arasında yer alan) bir yazı biçimi ile ilgili ikonomatic adj.
(karakterli ve fonetik yazım arasında yer alan) bir yazı biçimine ait ikonomatic adj.
uzakta yer alan long-distance adj.
ana güzergahlar üzerinde yer alan on-line adj.
demiryolları üzerinde yer alan on-line adj.
üstte yer alan overplaced adj.
denizaşırı ülkelerde yer alan overseas adj.
karşıda yer alan overside adj.
diyalogda yer alan dialogic adj.
dudağın altında yer alan infralabial adj.
alt kenarda yer alan inframarginal adj.
dünyanın altında yer alan inframundane adj.
altta yer alan infraposed adj.
katmanlar arasında yer alan interlayer adj.
ortabatı bölgesinde yer alan midwestern adj.
sırtta yer alan dorsal adj.
(özellikle erkek organ) arkada yer alan dorsifixed adj.
ortada yer alan üçüncü gözü olan cyclopean adj.
ortada yer alan üçüncü göz ile ilgili cyclopean adj.
ortada yer alan üçüncü gözü olan cyclopian adj.
ortada yer alan üçüncü göz ile ilgili cyclopian adj.
ortada yer alan üçüncü gözü olan cyclopic adj.
ortada yer alan üçüncü göz ile ilgili cyclopic adj.
alt katta yer alan downstair adj.
çubuğun ucunda yer alan pole adj.
sivil alanda yer alan political adj.
havuz başında yer alan poolside adj.
aynı sınıfta yer alan fellow adj.
iç bölümde yer alan inlying adj.
en içte yer alan inlying adj.
bölge içerisinde yer alan inlying adj.
apekste yer alan innate adj.
bitişik parça veya yüzeyler arasında yer alan interproximal adj.
bitişik parça veya yüzeyler arasında yer alan interproximate adj.
kongre sonrası yer alan postconvention adj.
arkada yer alan postern adj.
geride yer alan postern adj.
arkada yer alan postic adj.
üst bölgelerde yer alan firmamental adj.
bölge dışında yer alan (özel mülk, nahiye) foreign adj.
zerdüştlerin kutsal kitabında yer alan birtakım şiir formundaki vaazlara ilişkin gathic adj.
bir şeyin dışında yer alan outlying adj.
önde yer alan prefatory adj.
(operatör) önde yer alan prefix adj.
göz çukurunun önünde yer alan preorbital adj.
hazırlıkta yer alan prep adj.
diz kapağının önünde yer alan prepatellar adj.
patella önünde yer alan prepatellar adj.
sfenoid kemik bölgesinde yer alan pterygoid adj.
deniz kenarında yer alan sea-bordering adj.
kıyıda yer alan shore adj.
derme çatma varoşlarda yer alan slurban adj.
şiirde yer alan poetical adj.
güneybatıda yer alan southwest adj.
bekleme listesinde yer alan (yolcu) standby adj.
başrol olarak yer alan starring adj.
arkada yer alan sternward adj.
arkada yer alan sternwards adj.
alt tabakada yer alan subgrade adj.
düğüm altında yer alan subnodal adj.
bulutların altında yer alan subnuvolar adj.
periosteumun altında yer alan subperiosteal adj.
dış kemik tabakasının altında yer alan subperiosteal adj.
tuz tabakasının altında yer alan subsalt adj.
toprak altında yer alan subterraneal adj.
gökyüzünün tepesinde yer alan supercelestial adj.
kaş hizasındaki ön kemikte yer alan superciliary adj.
tepesinde yer alan superimposed adj.
üst satırda yer alan superior adj.
üstte yer alan superior adj.
(üst gövde parçası) superior bölgede yer alan superior adj.
(dört ayaklı gövdede) daha önde yer alan superior adj.
(bitkinin bir bölümü) diğer organın üzerinde yer alan superior adj.
(mantar halkası) sap üzerinde yer alan superior adj.
hemen üzerinde yer alan superjacent adj.
madde ötesinde yer alan supermaterial adj.
zirvenin yakınında yer alan supernal adj.
en üst noktada yer alan supernal adj.
üst-yan tarafta yer alan superolateral adj.
güneş üzerinde yer alan supersolar adj.
kulak kepçesinin üzerinde yer alan supra-auricular adj.
(tüy) aurikula üzerinde yer alan supra-auricular adj.
ayın ötesinde yer alan supralunar adj.
yemek borusunun yukarısında yer alan supra-oesophagal [obsolete] adj.
kesitlerin üzerinde yer alan suprasegmental adj.
temporal kemiğin üzerinde yer alan supratemporal adj.
yüzeyde yer alan surface adj.
faaliyet alanında yer alan upon the spot adj.
yakın geçmiş hafızasında yer alan in recent memory adv.
kıta abd'sinde yer alan stateside adv.
dışında yer alan off prep.
halkalı bileşiklerde orta konum veya ortada yer alan grup için kullanılan bir ön ek mes- pref.
halkalı bileşiklerde orta konum veya ortada yer alan grup için kullanılan bir ön ek meso- pref.
dorsal bölümde yer alan anlamına gelen bir ön ek supra- pref.
sırt tarafında yer alan anlamına gelen bir ön ek supra- pref.
üst bölümde yer alan anlamına gelen bir ön ek supra- pref.
mayozda yer alan kromozomların şeklini veya sayısını gösteren isimler oluşturmak için kullanılan son ek -tene suf.
patolojik rahatsızlıklarda yer alan bir son ek -ia suf.
bitki cinslerinde yer alan bir son ek -ia suf.
(reptilia gibi) zoolojik sınıflarda yer alan bir son ek -ia suf.
sözcük sonunda yer alan e veya ie sesi düşünce kullanılan bir son ek -ing suf.
eskiden sanatçı imzasında yer alan ibare pinx. (pinxit) abrev.
aşağıda yer alan husus sqq (the following) abrev.
aşağıda yer alan hususlar sqq. (the following ones) abrev.
Phrasals
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) inside of (something) v.
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) in (something) v.
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture someone in something v.
Colloquial
pasifik okyanusu boyunca yer alan bölge the coast [usa] n.
hindistan'da toplumun en alt tabakasında yer alan kimse untouchable n.
binanın dışında yer alan tuvalet kleinhuisie [south africa] n.
uyluğun arka bölümünde yer alan kaslar hams n.
amerika'nın massachusetts eyaletinde yer alan bir şehir andover massachusetts n.
güney-orta afrika'da yer alan ve atlas okyanusu'na kıyısı olan bir cumhuriyet free state n.
hindistan'da toplumun en alt tabakasında yer alan untouchable adj.
(gizli bir şeyin) içinde yer alan in on (something) expr.
Idioms
iğne deliği kadar yer/alan eye of the needle n.
daracık yer/alan eye of the needle n.
alan/yer yaratmak make way for something v.
sorumlu/yetkili/önemli pozisyonda yer alan in the hot seat expr.
sorumlu/yetkili/önemli pozisyonda yer alan on the hot seat expr.
Trade/Economic
bir firmanın gelir tablosunun ilk satırında yer alan brüt satışların ya da brüt gelirin artışına bağlı büyüme top line growth n.
gümrük giriş tarife cetvelinde yer alan maddeler enumerated articles n.
iletişim araçlarında yer alan ve belli bir kişi veya kurumun bir kamusal sorun hakkındaki görüşlerini yansıtan reklam public issue advertising n.
kredi sözleşmelerinde yer alan ayrıntılı güvence koşulları covenant n.
marjda yer alan birim marginal n.
sözleşmede yer alan fiyat contracted price n.
marketlerde yer alan ayaklı etajer gondola n.
listede yer alan listed adj.
telif fiyatı ile satış fiyatının ortasında yer alan (londra menkul kıymetler borsası fiyatı) middle adj.
Law
akitte yer alan hüküm proviso n.
tutanaklardaki eski yüksek temyiz mahkemesi kayıtlarının başında yer alan madde memorandum n.
adli kararın, mahkeme celbinin veya farklı bir belgenin genellikle üzerinde yer alan bir not ile şerif veya farklı bir yetkili tarafından ilgili belgenin düzenlendiği mahkemeye tebliğ edilmesi veya gönderilmesi return n.
(fransız devrimi öncesi rejimde) parlamentosuz kentlerde yer alan adliye mahkemesi presidial n.
vasiyette yer alan testate adj.
Politics
romalı komplocu catilina'nın düzenlediği suikastta yer alan catilinarian n.
ingiltere'de ortaçağdan bu yana devam eden garter şövalyelik onur nişanı sisteminin başında yer alan kişi chancellor of the order of the Garter n.
seçimde yer alan fakat iktidarda olmayan aday veya parti nonincumbent n.
madde x'te yer alan amaçlar objectives laid down in article x n.
soy ve kültür birlikteliği olduğu halde herhangi bir devletin sınırları dışında yer alan halk ile söz konusu devletin birleşmesi fikri irredentism n.
balkan yarımadası'nda yer alan ülkelere verilen ad balkan nation n.
orta atlantik'te yer alan eyalet keystone state n.
(hindistan'da) eskiden özellikle büyük bir eyaleti yöneten, mertebe olarak racinin üstünde yer alan prenses maharanee n.
mertebe olarak racinin üstünde yer alan ve eyalet yöneten prensese verilen bir unvan maharanee n.
(hindistan'da) eskiden özellikle büyük bir eyaleti yöneten, mertebe olarak racinin üstünde yer alan prenses maharani n.
mertebe olarak racinin üstünde yer alan ve eyalet yöneten prensese verilen bir unvan maharani n.
bir siyasi parti içindeki en güçlü hizipte yer alan üye majoritaire n.
italyan aristokrasisinde kontesin üzerinde ve prensesin altında yer alan kadın marchesa n.
kontesin üzerinde ve prensesin altında yer alan kadınlara verilen bir asalet unvanı marchesa n.
italyan aristokrasisinde kontun üzerinde ve prensin altında yer alan erkek marchese n.
kontun üzerinde ve prensin altında yer alan erkeklere verilen bir asalet unvanı marchese n.
1987 yılında kanada'nın quebec kentinde yer alan meech gölü'nde imzalanan ve quebec'in 1982 anayasası için öne sürdüğü maddeleri kabul eden anlaşma meech lake accord n.
pasifik okyanusu'nın batısında yer alan ve kosrae, pohnpei, chuuk ve yap'ı kapsayan bir adalar federasyonu federated states of micronesia n.
bakanlar kurulunda yer alan bakan minister of the crown [uk] n.
fransa'nın ihtilal meclisinde yer alan aşırı sol grup montagne n.
yasa tasarısının parlamentodan geçmesi sürecinde tasarının üçüncü kez beyan edilmesinden önce yer alan ve üzerinde çalışan komisyona geri bildirimde bulunulan evre report stage n.
1970'lerde israil'de ortanın sağında yer alan partilerden kurulan bir koalisyon likud n.
jakoben ulusal meclisi'ne karşı gelmiş, merkez sol kanatta yer alan bir siyasi grup girondins n.
abd dışişleri bakanlığı'nın yurt dışında yer alan kurumlarına verilen ad diplomatic and/or consular facility n.
ingiliz hanedan armasında yer alan bir arma muhafızı rouge croix n.
ingiliz hanedan armasında yer alan bir arma muhafızı rouge dragon n.
ingiliz hanedan armasında yer alan bir arma muhafızı rougecroix n.
seçmenin üzerinde yer alan aday sırasına göre oy verdiği oy pusulası donkey vote [australia] n.
büyükelçinin hemen altında yer alan diplomat counselor n.
rusya'nın güneyinde yer alan özerk bir cumhuriyet ingushetiya n.
basra körfezi'nde yer alan bir ada ülkesi state of bahrain n.
aşağıda yer alan hükümler uyarınca değiştirmek alter in accordance with the provisions set out below v.
(parti pusulasında yer alan) belirli isimlere oy vermeyi reddetmek scratch v.
aynı safta yer alan aligned adj.
avam sınıfında yer alan lower-class adj.
abd anayasası veya haklar bildirgesi'nde zımnen yer alan bir dizi hakka ait veya ilgili penumbral [us] adj.
Institutes
atlanta'da yer alan, modemler ve uzaktan erişim cihazlarında uzmanlaşmış bir şirket hayes® n.
kuzeydoğu portoriko'da yer alan bir belediye río bravo n.
kuzeydoğu portoriko'da yer alan bir belediye rio grande n.
Industry
bağlantı parçalarını tutturmak için borunun ucunda yer alan vida dişi makeup n.
özellikle hizmet sektöründe yer alan sıkıcı, düşük maaşlı ve yan hakları az olan iş mc job n.
pres işlemi uygulanırken balya altında yer alan uçların döndürülmesi ile pamuk balyalarını saran metal bantları birbirine bağlayan parça returner n.
silindiri manivelanın üzerinde yer alan dikey buhar makinesi overhead engine n.
fabrikalarda tepede yer alan avara mili ve dişli düzeneği overhead work n.
iki boru arasında yer alan ve birleştirici flanşlar yardımı ile tutturulmuş mafsal flange joint n.
bir endüstride belli ölçüde yer alan semi-industrial adj.
Media
gazetenin veya süreli yayının ilk sayfasında, başlık sayfasında veya ön kapağında yer alan başlık masthead n.
gazete manşetinin en altında yer alan açıklama bölümü lower deck n.
gazetelerde baş yazı sayfasının karşısında yer alan, kişisel görüşleri yansıtan makalelerin bulunduğu sayfa op-ed n.
gazetelerde baş yazı sayfasının karşısında yer alan, kişisel görüşleri yansıtan makale op-ed n.
televizyon yayını sırasında ekranın altında yer alan ve ekrandaki görüntüyü tanımlayan, bilgi amaçlı grafik, resim veya metin içeren kısım lower third n.
gazetelerde baş yazı sayfasının karşısında yer alan, kişisel görüşleri yansıtan makalelerin bulunduğu (sayfa) op-ed adj.
(hikaye, reklam) gazetenin herhangi bir bölümünde yer alan run-of-paper adj.
Advertising
tüketici kararlarının ardında yer alan güdülerin sistematik analizi motivational research n.
Technical
bir minber ya da kürsü üzerinde yer alan ses yansıtıcı platform abatvoix n.
eyer üzerinde yer alan kayışlar chapelet n.
denge takımının diğerlerinden üstte yer alan parçası top-mounter n.
çelik boruların uçlarında yer alan uç/pah yüzeyi end/bevel face at the ends of steel tubes n.
basınçlı kesonun çalışma odası ile dış kısmı arasında yer alan hazne man lock n.
lokomotifteki silindir çiftinin arasında yer alan köprüleme aksamı saddle n.
daktilo baskı kalıbında yer alan bakır parçası mat n.
bir dökümdeki birleşme çizgisinin her iki tarafında karşılıklı yer alan metal levha match plate n.
bir resmin etrafında yer alan, genellikle beyaz veya yaldızlı mukavvadan yapılmış kenarlık matte n.
fransa menşeli bir orgun 8 fitlik veya 16 fitlik borularında yer alan temel durağı montre n.
mikroskobik incelemede preparat ile lamel arasında yer alan ve içinde numunenin süspansiyon halinde durduğu madde mountant n.
(en üstte yer alan) istinat payandası rider n.
(çatı sırtı bitişiğinde yer alan) şıngıl ridge n.
(çatı sırtı bitişiğinde yer alan) tuğla ridge n.
(çatı sırtı bitişiğinde yer alan) sleyt ridge n.
(çatı sırtı bitişiğinde yer alan) kayrak taşı ridge n.
un değirmeninin üst taşında yer alan demirden destek mekanizması rind n.
(uçağın burun veya kuyruk bölümünde yer alan) istiridye kabuğu biçimli kapı clam n.
gerçek ufkun altında yer alan görünen ufkun çöküntüsü açısını ölçen cihaz dip sector n.
katot ışınlı osiloskop gibi ölçüm cihazlarının önünde yer alan şeffaf ölçek graticule n.
saat mekanizmasında yer alan bir tür düz disk roller table n.
(atıkları öğüterek su borularına gönderen) lavabo giderinde yer alan elektronik bir alet disposer n.
uçaksavar balonunda yer alan şişik torbalardan her biri lobe n.
(kirleri milden uzak tutmak için) vagon tekeri yuvasının ucunda yer alan plaka cuttoo plate n.
(ahşap, duvarcılık) kapı altında yer alan uzun bölüm doorsill n.
kiriş örgüsü içinde yer alan boşluk panel n.
varil pompasının ucunda yer alan vana potlid valve n.
iki kalas arasında yer alan çelik levhadan oluşan bir bileşik kiriş sandwich beam n.
ses kanalında yer alan ve içinden geçen seslerin frekans aralıklarını sınırlayan boru, açıklık, veya rezonans boşluğu filter n.
(buhar kazanlarında) katışkıları püskürtme yoluyla temizleyen ve su seviyesinde yer alan ventil foam cock n.
(fay veya mineral damarı arasında yer alan) yumuşak killi madde selvage n.
(fay veya mineral damarı arasında yer alan) yumuşak killi madde selvedge n.
pencere çerçevesi kanalında veya kapının altında yer alan sürgülü ek yapı shoe n.
yüzükte süsleme kenarında yer alan bölüm shoulder n.
lama omurga üzerinde yer alan sac sideband n.
güneşte yer alan filament yapısı solar filament n.
(çözeltide yer alan iyon hareketlerine bağlı işleyen) elektronik bir tespit cihazı solion n.
döküm kalıbının içinde yer alan büyük boşluk pocket n.
halat bağlama kazığı üzerinde yer alan yatay çubuk stakehead n.
bir su değirmeninin ön ve taban bölümünde yer alan kavisli bölüm start n.
bir molekül veya moleküller içinde yer alan intramolecular adj.
aşırı kuvvetlendirilmiş yeraltı sığınaklarında yer alan (nükleer füzeler) hard adj.
orta bölümün yukarısında yer alan supermedial adj.
hsl renk modelinde yer alan bir renk alanı hsi (hue saturation intensity) abrev.
Computer
kırsal alanda yer alan ve iletişim ağına bağlı bilgisayarları ve çeşitli sistemlere ev sahipliği yapan ortak işyeri telecottage n.
yer imi konmuş alan bookmarked area n.
yer imli alan bookmarked area n.
bilgisayar veri tabanında yer alan ayrık alan microworld n.
çok boyutlu dizide yer alan bağımsız indeks dizisi dimension n.
bilgisayarda yer alan cinsel içerikli materyal cybersex n.
çeşitli fantezi evrenlerinde yer alan bir karanlık elf ırkı drow n.
görüntü penceresinde yer alan kare alan pane n.
veri tabanında yer alan veri birimi segment n.
genellikle memlerde yer alan idealize edilmiş aşırı kaslı ve çekici erkek gigachad n.
Informatics
yer imli alan bookmarked area n.
veri tabanında veya başka bilgisayar dosyalarında yer alan kayıtları tanımlayan karakter grubu key n.
ekranda yer alan ve bir bakışta anlaşılabilen bilgi glance n.
görev döngüsünde yer alan bir görev cycler n.
Telecom
alan yer değiştirme izolatörü field displacement isolator n.
sadece alan uydu yer istasyonu receive-only satellite earth station n.
Electric
elektromanyetik tayfta uzak kızılötesi ile mikrodalgalar arasındaki frekansta yer alan radyasyon terahertz radiation n.
baskı devre tahtasının zıt kenarlarında yer alan iki devreyi birbirine bağlayan iletken feedthrough n.
Mechanic
gemi güvertesinde bocurgatı destekleyen sütunlarda yer alan, mil yatağı için konulmuş diş gudgeon n.
(cıvata başında yer alan) kare/üçgen biçimli kilit span shackle n.
karşılıklı yer alan (iki motor silindiri) opposed adj.
silindirleri karşılıklı yer alan (motor) opposed adj.
Television
esas kadroya dahil olmayıp bu kadroyla birlikte gösteride yer alan kimse guest n.
Textile
(vardolada yer alan) gizli dikiş inseam n.
(dokuma tezgahında) gücü takımı ucunda yer alan çubuk shaft n.
dokuma işleminde yer alan bir proses beating-up n.
(eldivenin arkasında yer alan) pli dikiş point n.
Architecture
sütunun tepesinde yer alan süslemeli kısım capital n.
antik yunan ya da roma tapınaklarında ayinlerin yapıldığı, orta kısımda yer alan bölüm cella n.
geçmişte londra cuddington'da yer alan kraliyet sarayı nonsuch palace n.
batı virginia'daki new river'da yer alan çelik kemer köprü new river gorge bridge n.
sütun kornişinin üzerinde yer alan boyun trachelium n.
sütun kornişinin üzerinde yer alan boyun trachelion n.
roma bazilikalarının bir ucunda yer alan yükseltilmiş platform tribune [rare] n.
merkezi ve en geniş bölmede yer alan üçlü kemer triumphal arch motive n.
demiryolunun bitiminde yer alan kent end of steel n.
erken hıristiyanlık kilisesinde kapı sundurmasının üzerinde yer alan, kilise hamalı ve hademesinin yaşadığı belge odası zeta n.
londra'nın hampstead heath kısmında yer alan 17. yüzyıldan kalma bir malikane kenwood house n.
antik yunan ya da roma tapınaklarında ayinlerin yapıldığı, orta kısımda yer alan bölüm megara n.
antik yunan ya da roma tapınaklarında ayinlerin yapıldığı, orta kısımda yer alan bölüm megaron n.
triglifin olukları arasında yer alan düz yüzey meros n.
triglifin olukları arasında yer alan düz yüzey merus n.
binanın iki ana katı arasında yer alan alçak tavanlı kat mezzanine story n.
tiyatro sahnesinin altında yer alan, döşeme kapağı gibi sahne düzeneklerinin çalıştırıldığı kat mezzanine story [uk] n.
tiyatro sahnesinin altında yer alan, döşeme kapağı gibi sahne düzeneklerinin çalıştırıldığı kat mezzanine floor [uk] n.
ingiltere'deki humber nehri üzerinde yer alan bir asma köprü humber bridge n.
saçaklıktaki iki sütun arasında yer alan ve bir adet triglif ile iki adet metope içeren mesafe monotriglyph n.
tonoz çatıda yer alan küçük hilal biçimli açıklık lunette n.