|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
olumlu yönde |
positively adv.
|
|
This has positively influenced all administrative and financial aspects of the Commission's work.
Bu durum Komisyon'un çalışmalarının tüm idari ve mali yönlerini olumlu yönde etkilemiştir.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
sonucunu (bir yönde) etkilemek |
weigh v.
|
|
The last evidence weighed the case in the defendant's favour.
Son kanıtlar davanın sonucunu davalı lehine etkilemişti.
More Sentences
|
3 |
General |
karşı yönde |
opposite adj.
|
|
Sami was coming in the opposite direction.
Sami karşı yönden geliyordu.
More Sentences
|
4 |
General |
olumsuz yönde |
negatively adv.
|
|
The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
Rekabetçi nitelikteki kişisel çıkarlar ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.
More Sentences
|
5 |
General |
bu yönde |
in this direction adv.
|
|
We know what the final outcome must be and what we need to do is continue working in this direction.
Nihai sonucun ne olması gerektiğini biliyoruz ve yapmamız gereken şey bu yönde çalışmaya devam etmek.
More Sentences
|
6 |
General |
pozitif yönde |
positively adv.
|
|
Although every person's body chemistry is different, the supplement is guaranteed to positively effect brain function.
Herkesin vücut kimyası farklı olsa da bu takviyenin beyin fonksiyonlarını pozitif yönde etkilemesi garantidir.
More Sentences
|
7 |
General |
olumlu yönde |
positively adv.
|
|
This has positively influenced all administrative and financial aspects of the Commission's work.
Bu durum Komisyonun çalışmalarının tüm idari ve mali yönlerini olumlu yönde etkilemiştir.
More Sentences
|
8 |
General |
olumsuz yönde |
negatively adv.
|
|
The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
Rekabetçi doğası olan kişisel çıkarlar, ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.
More Sentences
|
9 |
General |
kötü yönde |
adversely adv.
|
|
Smoking adversely affects the functioning of the heart.
Sigara içmek kalbin işleyişini kötü yönde etkiler.
More Sentences
|
10 |
General |
ters yönde dönme |
retrogression n.
|
|
11 |
General |
ters yönde dönme |
retrogadation n.
|
|
12 |
General |
ters yönde yürüme |
countermarch n.
|
|
13 |
General |
dört yönde geçit veren |
four-way n.
|
|
14 |
General |
aksi yönde söylem |
counter-discourse n.
|
|
15 |
General |
ters yönde akım (su vb) |
backset n.
|
|
16 |
General |
bir önermeyi tersi yönde ifade etme |
obversion n.
|
|
17 |
General |
ters yönde derleme |
decompilation n.
|
|
18 |
General |
her iki yönde hareket |
recourse [obsolete] n.
|
|
19 |
General |
her iki yönde akış |
recourse [obsolete] n.
|
|
|
20 |
General |
olumsuz yönde oy kullanma |
naysaying n.
|
|
21 |
General |
olumsuz yönde görüş |
nayward [obsolete] n.
|
|
22 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskele n.
|
|
23 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetrascele n.
|
|
24 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskelion n.
|
|
25 |
General |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
thing n.
|
|
26 |
General |
bir yönde olma |
towardness [obsolete] n.
|
|
27 |
General |
yukarı yönde çizilen çizgi |
upstroke n.
|
|
28 |
General |
genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim |
mark n.
|
|
29 |
General |
düşünce veya davranışta ters yönde değişim |
hundred and eighty degree turn n.
|
|
30 |
General |
birini iyi veya kötü yönde etkileyen kimse |
genius n.
|
|
31 |
General |
eğik yönde sapma |
obliquation n.
|
|
32 |
General |
eğik yönde hareket etme |
obliquation n.
|
|
33 |
General |
ters yönde giden sürücü |
ghost-driver n.
|
|
34 |
General |
(değerde, yönde) sapma |
offset n.
|
|
35 |
General |
(değerde, yönde) deviasyon |
offset n.
|
|
36 |
General |
(değerde, yönde) tutarsızlık |
offset n.
|
|
37 |
General |
(değerde, yönde) fark |
offset n.
|
|
38 |
General |
iki sesin aynı yönde kaydettiği melodik ilerleme |
parallel motion n.
|
|
39 |
General |
(apsede) akıntıyı kolaylaştırmak için zıt yönde açılan cerrahi delik |
counteropening n.
|
|
|
40 |
General |
karşıt yönde öneri |
counter project n.
|
|
41 |
General |
karşıt yönde öneri |
counterproject n.
|
|
42 |
General |
zıt yönde vurulan darbe |
counterbuff n.
|
|
43 |
General |
ters yönde hareket eden madde akımı |
counterstream n.
|
|
44 |
General |
zıt yönde salınım |
countersway n.
|
|
45 |
General |
zıt yönde dönme |
controversion n.
|
|
46 |
General |
zıt yönde dönüş |
controversion n.
|
|
47 |
General |
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse |
originalist n.
|
|
48 |
General |
(yatay yönde katılaşmış) kültür ortamı |
slope n.
|
|
49 |
General |
(futbol) topa hakim oyuncunun yatay yönde ilerlediği oyun alanı |
slope n.
|
|
50 |
General |
(politika, taktik, konum) aksi yönde değişme |
somersault n.
|
|
51 |
General |
(politika, taktik, konum) aksi yönde değişme |
summersault n.
|
|
52 |
General |
ters yönde dönmek |
retrograde v.
|
|
53 |
General |
ters yönde dönmek |
reverse v.
|
|
54 |
General |
pedalı ters yönde çevirmek |
backpedal v.
|
|
55 |
General |
ters yönde dönmek |
retrogress v.
|
|
56 |
General |
aynı yönde hareket etmek |
move in the same direction v.
|
|
57 |
General |
kötü yönde etkilemek |
influence unfavorably v.
|
|
58 |
General |
kötü yönde etkilemek |
affect unfavorably v.
|
|
59 |
General |
kötü yönde etkilemek |
affect adversely v.
|
|
60 |
General |
kötü yönde etkilemek |
influence negatively v.
|
|
61 |
General |
kötü yönde etkilemek |
affect negatively v.
|
|
62 |
General |
kötü yönde etkilemek |
influence adversely v.
|
|
63 |
General |
bisiklet pedalını ters yönde çevirmek |
backpedal v.
|
|
64 |
General |
aksi yönde hareket etmek |
react v.
|
|
65 |
General |
(yasaları vb) dolambaçlı yoldan istediği yönde kullanmak |
get round v.
|
|
66 |
General |
olumsuz yönde etkilemek |
affect in a negative way v.
|
|
67 |
General |
olumsuz yönde etkilemek |
influence negatively v.
|
|
68 |
General |
olumsuz yönde etkilemek |
affect adversely v.
|
|
69 |
General |
olumsuz yönde etkilemek |
affect negatively v.
|
|
70 |
General |
olumlu yönde etkilemek |
influence positively v.
|
|
71 |
General |
olumlu yönde etkilemek |
affect positively v.
|
|
72 |
General |
bisiklet pedalını ters yönde çevirmek |
back-pedal v.
|
|
73 |
General |
pedalı ters yönde çevirmek |
back-pedal v.
|
|
74 |
General |
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek |
back v.
|
|
75 |
General |
yangının yönüne zıt yönde bir yangın başlatmak |
backfire v.
|
|
76 |
General |
aksi yönde değişmek |
change by reversal v.
|
|
77 |
General |
bir yönde ilerliyormuş gibi durmak |
walk v.
|
|
78 |
General |
(sarılmış bir şeyi) zıt yönde döndürerek açmak |
unwreathe v.
|
|
79 |
General |
belli bir yönde olmak |
lie v.
|
|
|
80 |
General |
olumsuz yönde etkilemek |
misaffect [obsolete] v.
|
|
81 |
General |
eğik yönde gitmek |
oblique v.
|
|
82 |
General |
belirli yönde hareket etmek |
choof v.
|
|
83 |
General |
belirli yönde hareket etmek |
heave v.
|
|
84 |
General |
(belirli bir yönde) akmasını sağlamak |
run v.
|
|
85 |
General |
birden fazla yönde akan küçük ve sığ şaftlarla madencilik yapmak |
coyote [dialect] v.
|
|
86 |
General |
zıt yönde desteklemek |
counterbrace v.
|
|
87 |
General |
karşı yönde tatbikat yapmak |
counter-drill v.
|
|
88 |
General |
ters yönde akmak |
crossflow v.
|
|
89 |
General |
(belirtilen yönde) hareket etmeye başlamak |
gather v.
|
|
90 |
General |
(belirtilen yönde) hızlanmak |
gather v.
|
|
91 |
General |
aşağı yönde meyletmek |
plunge v.
|
|
92 |
General |
gidişatı (belirtilen) yönde olmak |
pretend [obsolete] v.
|
|
93 |
General |
tek yönde akmak |
stream v.
|
|
94 |
General |
tek yönde yığılmak |
stream v.
|
|
95 |
General |
olumlu yönde şaşırmak |
be pleasantly surprised v.
|
|
96 |
General |
aksi yönde |
counter adj.
|
|
97 |
General |
her yönde |
allover adj.
|
|
98 |
General |
ters yönde olan |
looking-glass adj.
|
|
99 |
General |
tek yönde seyreden |
unidirectional adj.
|
|
100 |
General |
aşağı yönde |
downgradient adj.
|
|
101 |
General |
sol yönde olan |
leftward adj.
|
|
102 |
General |
konjonktürle aynı yönde hareket eden |
procyclical adj.
|
|
103 |
General |
ters yönde |
back adj.
|
|
104 |
General |
zıt yönde |
back adj.
|
|
105 |
General |
ters yönde |
backward adj.
|
|
106 |
General |
yukarı yönde olan |
upbound adj.
|
|
107 |
General |
yükselen yönde |
uphillward adj.
|
|
108 |
General |
yokuş yukarı giden yönde |
uphillward adj.
|
|
109 |
General |
yukarıya giden yönde |
uphillward adj.
|
|
110 |
General |
bayır yukarı yönde |
uphillward adj.
|
|
111 |
General |
aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak |
ex silentio adj.
|
|
112 |
General |
her yönde eşit boyutu olan |
equiaxed adj.
|
|
113 |
General |
başka bir şeyle aynı yönde dönen |
homotropal adj.
|
|
114 |
General |
eğik yönde olan |
obliquid adj.
|
|
115 |
General |
aksi yönde |
right about adj.
|
|
116 |
General |
ters yönde |
right about adj.
|
|
117 |
General |
zıt yönde |
right about adj.
|
|
118 |
General |
doğru yönde olan |
right-side up adj.
|
|
119 |
General |
(boruda, filtrede) istenen yönde hareket eden |
onstream adj.
|
|
120 |
General |
yetkisini gayrimeşru yönde kullanan |
oppressive adj.
|
|
121 |
General |
amaçlananın zıttı yönde |
ironic adj.
|
|
122 |
General |
aynı yönde olan |
parallel adj.
|
|
123 |
General |
aynı yönde seyreden |
parallel adj.
|
|
124 |
General |
karşı yönde dengelenmiş |
counter-balanced adj.
|
|
125 |
General |
(hanedan armalarındaki hayvanlar) kafaları zıt yönde duracak şekilde uzanan |
counter-couchant adj.
|
|
126 |
General |
(hanedan armalarında) kafaları zıt yönde uzanan |
countercouchant adj.
|
|
127 |
General |
(hanedan armalarında) zıt yönde koşan |
countercourant adj.
|
|
128 |
General |
(hanedan armalarındaki hayvanlar) zıt yönde koşan |
counter-courant adj.
|
|
129 |
General |
(halat) iplerin dönüş yönünün tersi yönde bükülmüş iplerden oluşan |
plain-laid adj.
|
|
130 |
General |
yanlış yönde tarandığında tekrar eski yerine gelen (saç) |
flyback adj.
|
|
131 |
General |
atomların çekirdeklerinin aynı yönde döndüğü iki atomlu bir moleküle ait veya ilgili |
ortho adj.
|
|
132 |
General |
belirli bir yönde ilerleyen |
forward adj.
|
|
133 |
General |
olumsuz yönde etkileyen |
poisonous adj.
|
|
134 |
General |
olumsuz yönde etkileyen |
poisonsome [obsolete] adj.
|
|
135 |
General |
aynı yönde |
in the same direction adv.
|
|
136 |
General |
saatin tersi yönde |
counterclockwise adv.
|
|
137 |
General |
her yönde |
right down the line adv.
|
|
138 |
General |
rüzgarın estiği yönde |
downwind adv.
|
|
139 |
General |
her işte her yönde |
right down the line adv.
|
|
140 |
General |
doğru yönde |
on the beam adv.
|
|
141 |
General |
tersi yönde |
oppositely adv.
|
|
142 |
General |
aksi yönde |
contrariwise adv.
|
|
143 |
General |
aşağı yönde |
downstream adv.
|
|
144 |
General |
dikine yönde |
in cross direction adv.
|
|
145 |
General |
aksi yönde |
round adv.
|
|
146 |
General |
yukarı yönde |
upstream adv.
|
|
147 |
General |
aksi yönde |
the other way around adv.
|
|
148 |
General |
zıt yönde |
negatively adv.
|
|
149 |
General |
saatin tersi yönde |
counter clockwise adv.
|
|
150 |
General |
saatin tersi yönde |
widderschynnes adv.
|
|
151 |
General |
saatin tersi yönde |
withershins adv.
|
|
152 |
General |
saatin tersi yönde |
widershins adv.
|
|
153 |
General |
saatin tersi yönde |
widdershins adv.
|
|
154 |
General |
iyi yönde |
positively adv.
|
|
155 |
General |
ters yönde |
directly away adv.
|
|
156 |
General |
negatif yönde |
negatively adv.
|
|
157 |
General |
pozitif yönde |
positively adv.
|
|
158 |
General |
zıt yönde |
about adv.
|
|
159 |
General |
ters yönde |
about adv.
|
|
160 |
General |
olumsuz yönde |
in the negative adv.
|
|
161 |
General |
bu yönde |
thereaway adv.
|
|
162 |
General |
bu yönde |
thisaway [dialect] adv.
|
|
163 |
General |
her yönde |
allwhither adv.
|
|
164 |
General |
çapraz yönde |
in bend adv.
|
|
165 |
General |
aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak |
ex silentio adv.
|
|
166 |
General |
belirli bir yönde |
ways adv.
|
|
167 |
General |
yanlış yönde |
withershins adv.
|
|
168 |
General |
yanlış yönde |
widdershins adv.
|
|
169 |
General |
yanlış yönde |
wrong adv.
|
|
170 |
General |
ters yönde |
retrogressively adv.
|
|
171 |
General |
ters yönde |
reverse adv.
|
|
172 |
General |
aksi yönde |
right about adv.
|
|
173 |
General |
ters yönde |
right about adv.
|
|
174 |
General |
zıt yönde |
right about adv.
|
|
175 |
General |
ters yönde |
rightabout adv.
|
|
176 |
General |
zıt yönde |
rightabout adv.
|
|
177 |
General |
zıt yönde |
rightabout adv.
|
|
178 |
General |
ters yönde |
rightabout adv.
|
|
179 |
General |
olumlu yönde |
right-down adv.
|
|
180 |
General |
doğru yönde |
right-side up adv.
|
|
181 |
General |
karşı yönde |
round about adv.
|
|
182 |
General |
belirli bir yönde |
in adv.
|
|
183 |
General |
ters yönde |
counter adv.
|
|
184 |
General |
saatin tersi yönde |
contraclockwise adv.
|
|
185 |
General |
belirli bir yönde |
forward adv.
|
|
186 |
General |
-e zıt yönde |
against prep.
|
|
187 |
General |
ile aynı yönde |
with prep.
|
|
188 |
General |
bu yönde |
towards prep.
|
|
189 |
General |
ters yönde anlamına gelen bir ön ek |
wither- [uk/scotland] pref.
|
|
190 |
General |
ileri yönde anlamı veren ön ek |
proso- pref.
|
|
191 |
General |
belirli bir şekilde, tarzda, yönde veya konumda anlamına gelen son ek |
-ways suf.
|
|
192 |
General |
belirli bir şekilde, yönde veya konumda anlamına gelen bir son ek |
-wise suf.
|
|
193 |
General |
tek yönde ışıma gerçekleştiren alet anlamına gelen bir son ek |
-stat suf.
|
|
194 |
General |
tek yönde yansıtan alet anlamına gelen bir son ek |
-stat suf.
|
|
Phrasals |
|
195 |
Phrasals |
(bir girişim iyi veya kötü yönde) seyir etmek |
come out on something v.
|
|
196 |
Phrasals |
çabasını belirli bir yönde ağırlaştırmak |
put to v.
|
|
197 |
Phrasals |
fikrini aksi yönde değiştirmek |
row back [uk] v.
|
|
198 |
Phrasals |
iyi yönde değişmek |
glow up v.
|
|
199 |
Phrasals |
(bir şeyle) aynı yönde yüzmek |
swim with (something) v.
|
|
200 |
Phrasals |
akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek |
swim with (something) v.
|
|
201 |
Phrasals |
ters yönde hareket ettirmek |
bring about v.
|
|
202 |
Phrasals |
aksi yönde bilgilendirmek |
round on v.
|
|
203 |
Phrasals |
karakteri, davranışları (bir yönde) değişmek |
turn into (something) v.
|
|
204 |
Phrasals |
karakterini, davranışlarını (bir yönde) değiştirmek |
turn into (something) v.
|
|
205 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) saygınlığını olumsuz yönde etkilemek |
weigh against (someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
206 |
Phrases |
aksi/ters/zıt/karşıt yönde |
by contraries [obsolete] adv.
|
|
207 |
Phrases |
doğru yönde |
right side up adv.
|
|
208 |
Phrases |
aksi yönde açıkça hüküm bulunduğu halde |
where expressly provided otherwise expr.
|
|
209 |
Phrases |
her ne yönde/yönden |
any which way expr.
|
|
210 |
Phrases |
olumlu yönde |
in the affirmative expr.
|
|
Colloquial |
|
211 |
Colloquial |
iyi yönde kişisel değişim |
glow up n.
|
|
212 |
Colloquial |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
zinger n.
|
|
213 |
Colloquial |
kalçayı iki yana sallarken ellerin de ters yönde kalçanın önünden arkasına doğru hareket ettirildiği dans figürü |
the floss n.
|
|
214 |
Colloquial |
aksi yönde |
vice versa adv.
|
|
215 |
Colloquial |
her yönde |
on every hand expr.
|
|
Idioms |
|
216 |
Idioms |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
turn of events n.
|
|
217 |
Idioms |
olumlu yönde atılan bir adım |
a step in the right direction n.
|
|
218 |
Idioms |
doğru yönde atılan bir adım |
a step in the right direction n.
|
|
219 |
Idioms |
iyi yönde değişim |
turn for the better n.
|
|
220 |
Idioms |
düşüncesinde/tutumunda tam tersi yönde değişiklik yapmak |
box the compass v.
|
|
221 |
Idioms |
birine tutumunu (iyi yönde) değiştirmek |
whistle a different tune v.
|
|
222 |
Idioms |
tam tersi yönde fikir değiştirmek |
box the compass v.
|
|
223 |
Idioms |
bir yönde aşırıya kaçmak |
err on the side of v.
|
|
224 |
Idioms |
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek |
know on which side one's bread is buttered v.
|
|
225 |
Idioms |
yanlış yönde kılavuzluk etmek |
lead astray v.
|
|
226 |
Idioms |
ters yönde hareket etmek |
reverse (one's) course v.
|
|
227 |
Idioms |
tam tersi yönde hareket etmek |
reverse (one's) course v.
|
|
228 |
Idioms |
tersi yönde fikir değiştirmek |
reverse (one's) course v.
|
|
229 |
Idioms |
doğru yönde ilerlemek |
find true north v.
|
|
230 |
Idioms |
doğru yönde ilerlemek |
find true north v.
|
|
231 |
Idioms |
beklenmedik şekilde/yönde gelişmek |
buck the trend v.
|
|
232 |
Idioms |
bir yönde aşırıya kaçmak |
err on the side of something v.
|
|
233 |
Idioms |
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek |
know on which side your bread is buttered v.
|
|
234 |
Idioms |
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek |
know which side of (one's) bread is buttered v.
|
|
235 |
Idioms |
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek |
know which side of one's bread is buttered v.
|
|
236 |
Idioms |
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek |
know which side your bread is buttered v.
|
|
237 |
Idioms |
doğru yönde ilerlemek |
take the right tack v.
|
|
238 |
Idioms |
doğru yönde ilerlemek |
take the right track v.
|
|
239 |
Idioms |
(biri) hakkındaki düşünceleri olumlu yönde değişmek |
think (the) better of (one) v.
|
|
240 |
Idioms |
iyi yönde değişmek |
turn for the better v.
|
|
241 |
Idioms |
bu yönde yürü/yürüyün |
walk (right) this way v.
|
|
242 |
Idioms |
rüzgarla aynı yönde |
off the wind adj.
|
|
243 |
Idioms |
rüzgarın estiği yönde |
off the wind adj.
|
|
244 |
Idioms |
(biri) hareket etmesi gereken yönde hareket etmemiş |
(one) zigged when (one) should have zagged expr.
|
|
245 |
Idioms |
(biri) yanlış/ters yönde bir hamle yapmış |
(one) zigged when (one) should have zagged expr.
|
|
246 |
Idioms |
eğilimin ne yönde olduğu |
the way the wind blows expr.
|
|
247 |
Idioms |
gelişmenin/gidişatın ne yönde olacağı |
the way the wind blows expr.
|
|
248 |
Idioms |
eğilimin ne yönde olduğu |
the way the wind is blowing expr.
|
|
249 |
Idioms |
gelişmenin/gidişatın ne yönde olacağı |
the way the wind is blowing expr.
|
|
250 |
Idioms |
rüzgarla aynı yönde |
under the wind expr.
|
|
Speaking |
|
251 |
Speaking |
trafik iki yönde durduruldu |
traffic was halted in both directions expr.
|
|
Trade/Economic |
|
252 |
Trade/Economic |
aşağı yönde büyüme |
downgrowth n.
|
|
253 |
Trade/Economic |
aşağı yönde gelişme |
downgrowth n.
|
|
254 |
Trade/Economic |
bir şirketin ya da piyasanın bütününde yaşanan keskin ve olumlu yönde toparlanma |
turnaround n.
|
|
255 |
Trade/Economic |
birinin fiyatı değiştiğinde diğerinin talebi ters yönde etkilenen girdiler |
gross complements n.
|
|
256 |
Trade/Economic |
bir firmanın piyasadaki öteki firmaları belli bir yönde hareket edecek biçimde etkileme gücüne sahip olması |
leadership n.
|
|
257 |
Trade/Economic |
ters yönde dağıtım |
reversal of redistribution n.
|
|
258 |
Trade/Economic |
yukarı yönde hareketi gösteren nokta |
bullish divergence n.
|
|
259 |
Trade/Economic |
gelirler ve istihdamla aynı yönde hareket eden |
procyclical adj.
|
|
Politics |
|
260 |
Politics |
emzirmeyi savunup biberonla beslemeye karşı çıkan ve bu yönde protestolar yapan kimse |
lactivist n.
|
|
Tourism |
|
261 |
Tourism |
sadece tek yönde işleyen tarife |
directional fare n.
|
|
Technical |
|
262 |
Technical |
akımı sadece bir yönde geçirebilen bir devre elemanı |
diode n.
|
|
263 |
Technical |
aksi yönde büzülme |
contraflexure n.
|
|
264 |
Technical |
aşağı yönde basınç |
downstream pressure n.
|
|
265 |
Technical |
aşağı yönde yapılan iniş |
downstroke n.
|
|
266 |
Technical |
belini aralıklarla kesilen fakat daima aynı yönde akan bir elektrik akımı |
intermittent current n.
|
|
267 |
Technical |
bir yöne harekete izin veren aksi yönde hareketi engelleyen mekanik stop |
pawl n.
|
|
268 |
Technical |
geri yönde dalga |
backward wave n.
|
|
269 |
Technical |
geminin hareket ettiği yönde hareket eden akıntı |
following n.
|
|
270 |
Technical |
ileri yönde kanal |
forward channel n.
|
|
271 |
Technical |
kaynağa dik yönde yapılan çekme sünmesi deneyi |
tensile creep test perpendicular to the weld n.
|
|
272 |
Technical |
ters yönde hareket |
backward movement n.
|
|
273 |
Technical |
tek yönde teçhizattı |
one-way reinforced n.
|
|
274 |
Technical |
ters yönde dönme |
backward rotation n.
|
|
275 |
Technical |
ters yönde kanal |
reverse channel n.
|
|
276 |
Technical |
ters yönde dönüş |
contra-rotation n.
|
|
277 |
Technical |
ters yönde akış |
reverse direction flow n.
|
|
278 |
Technical |
üç farklı yönde iletme |
trichraism n.
|
|
279 |
Technical |
zıt yönde çekme |
reverse drawing n.
|
|
280 |
Technical |
yukarı yönde genleşen kazan |
bottom-supported boiler n.
|
|
281 |
Technical |
zıt yönde yeniden çekme |
reverse redrawing n.
|
|
282 |
Technical |
yukarı yönde basınç |
upstream pressure n.
|
|
283 |
Technical |
malzemelerin zıt yönde dönen iki dişli metal disk arasında öğütüldüğü makine |
attrition mill n.
|
|
284 |
Technical |
gücünü bir yönde yoğunlaştıran patlayıcı |
hollow charge n.
|
|
285 |
Technical |
çözmek için zıt yönde döndürmek |
untwist v.
|
|
286 |
Technical |
ters yönde işlemek |
reverse v.
|
|
287 |
Technical |
(uzvu) dorsal yönde bükmek |
dorsiflex v.
|
|
288 |
Technical |
zıt yönde akmak |
counterflow v.
|
|
289 |
Technical |
zıt yönde baskı uygulamak |
counterpressure v.
|
|
290 |
Technical |
(dönüş ekseni) dairesel yönde değişmek |
precess v.
|
|
291 |
Technical |
akışa dik yönde |
cross-stream adj.
|
|
292 |
Technical |
bir yönde dışbükey ve diğer yönde içbükey |
anticlastic adj.
|
|
293 |
Technical |
her yönde |
omnidirectional adj.
|
|
294 |
Technical |
motorla aynı yönde |
same direction as the engine adj.
|
|
295 |
Technical |
saatin aksi yönde |
counterclockwise adj.
|
|
296 |
Technical |
saat yönünün tersi yönde |
anticlockwise adj.
|
|
297 |
Technical |
rüzgarın estiği yönde |
windward adj.
|
|
298 |
Technical |
saat yönünün tersi yönde |
counter clockwise adj.
|
|
299 |
Technical |
yukarı yönde |
upstream adj.
|
|
300 |
Technical |
aynı yönde hareket eden |
homodromal adj.
|
|
301 |
Technical |
zıt yönde akan |
countercurrent adj.
|
|
302 |
Technical |
tek yönde sonsuz |
semi-infinite adj.
|
|
303 |
Technical |
her yönde aynı özellik veya davranışları sergileyerek |
isotropically adv.
|
|
304 |
Technical |
aşagi yönde bağdaşır |
downward compatible expr.
|
|
305 |
Technical |
aşağı yönde bağdaşır |
downward compatible expr.
|
|
Computer |
|
306 |
Computer |
aşağı yönde kutu |
face down tray n.
|
|
307 |
Computer |
aşağı yönde kutu |
face down bin n.
|
|
308 |
Computer |
geri yönde imleşim |
backward signalling n.
|
|
309 |
Computer |
geri yönde dalga |
backward wave n.
|
|
310 |
Computer |
ileri yönde dalga |
forward wave n.
|
|
311 |
Computer |
ileri yönde sinyal |
forward signal n.
|
|
312 |
Computer |
ters yönde kanal |
backward channel n.
|
|
313 |
Computer |
ters yönde akış |
reverse direction flow n.
|
|
314 |
Computer |
yukarı yönde kutu |
face up bin n.
|
|
315 |
Computer |
yukarı yönde tepsi |
face-up tray n.
|
|
316 |
Computer |
yukarı yönde tepsi |
face up tray n.
|
|
317 |
Computer |
aboneden yukarı yönde |
upstream adj.
|
|
318 |
Computer |
aşağı yönde |
downstream adj.
|
|
319 |
Computer |
aşagı yönde bağdaşır |
downward compatible expr.
|
|
Informatics |
|
320 |
Informatics |
eksi yönde vurum |
negative pulse n.
|
|
321 |
Informatics |
geri yönde arama |
reverse search n.
|
|
322 |
Informatics |
ileri yönde kurtarma |
forward recovery n.
|
|
323 |
Informatics |
ileri yönde gözetim |
forward supervision n.
|
|
324 |
Informatics |
ileri yönde imleşim |
forward signaling n.
|
|
325 |
Informatics |
ileri yönde kanal |
forward channel n.
|
|
326 |
Informatics |
tek yönde iletim |
unidirectional transmission n.
|
|
327 |
Informatics |
yukarı yönde |
upstream adj.
|
|
Telecom |
|
328 |
Telecom |
ileri yönde aktarım işareti |
forward transfer signal n.
|
|
329 |
Telecom |
ters yönde cdma kanalı |
reverse cdma channel n.
|
|
330 |
Telecom |
tek yönde performans izlemesi |
unidirectional performance monitoring n.
|
|
331 |
Telecom |
ters yönde trafik kanalı |
reverse traffic channel n.
|
|
332 |
Telecom |
hem verici hem de alıcı ekipmanı kullanarak iki yönde iletişime izin veren |
two-way adj.
|
|
333 |
Telecom |
aynı anda yalnızca tek yönde telekomünikasyona izin veren |
simplex adj.
|
|
Electric |
|
334 |
Electric |
ileri yönde dalga |
forward wave n.
|
|
335 |
Electric |
başlangıç noktasına dönerek her iki yönde de besleme yapan besleme devresi |
loop n.
|
|
336 |
Electric |
ileri yönde polarma |
forward bias n.
|
|
337 |
Electric |
(fiş veya priz) tek yönde birbirine oturacak tasarımlı |
polarized [us] adj.
|
|
338 |
Electric |
eksi yönde |
negatively adv.
|
|
Mechanic |
|
339 |
Mechanic |
sistemin uygulanan kuvvete tam ters yönde oluşturduğu ani tepki |
reaction n.
|
|
340 |
Mechanic |
makine parçasının belirli yönde ileri geri hareketi |
travel n.
|
|
341 |
Mechanic |
makinede yanal yönde çalışan besleme |
traverse feed n.
|
|
342 |
Mechanic |
krank kolu ile iki yönde çevrilebilir |
two-throw adj.
|
|
343 |
Mechanic |
sağa veya sağ yönde tersine eğimli kapıya takılan (kilit) |
right-hand adj.
|
|
Radio |
|
344 |
Radio |
antenin ışınma örüntüsünde belirli bir yönde verdiği gelişmiş yanıt |
lobe n.
|
|
Automotive |
|
345 |
Automotive |
doğru yönde gerilim |
forward bias n.
|
|
346 |
Automotive |
her iki yönde gidecek şekilde tasarlanmış kendi ilerleyen araç |
double-ender n.
|
|
347 |
Automotive |
(gemi, uçak) birbirine ters yönde dönen iki pervaneden her biri |
contrapropeller n.
|
|
Traffic |
|
348 |
Traffic |
karşı yönde hareket eden şeritten ayrılmış (yol) |
divided adj.
|
|
Railway |
|
349 |
Railway |
trenleri yalnızca tek yönde çalışan (demiryolu) |
one-track adj.
|
|
Aeronautic |
|
350 |
Aeronautic |
karşıt yönde hareket eden aynı frekanstaki iki dalganın sonucu olarak bir anten veya transmisyon hat |
standing waves n.
|
|
351 |
Aeronautic |
mekanik özelliği her yönde aynı olan tabaka |
isotropic laminate n.
|
|
352 |
Aeronautic |
füze veya roketin yörüngesinin yatay yönde yer değiştirmesi |
pushover n.
|
|
353 |
Aeronautic |
her iki yönde taksilenen |
taxi-in/taxi-out adj.
|
|
354 |
Aeronautic |
(yörünge) aynı yönde olan |
posigrade adj.
|
|
Marine |
|
355 |
Marine |
giriş yapılan yönde demirleme |
mooring head in n.
|
|
356 |
Marine |
ters yönde akıntıyla karşılaşan dalga sonrası oluşan su kütlesi |
rip n.
|
|
357 |
Marine |
teknenin burnuyla aynı yönde olan dalga (hareketi) |
following sea n.
|
|
358 |
Marine |
yatay yönde karışım |
horizontal mixing n.
|
|
359 |
Marine |
rüzgarın estiği yönde akan akıntı |
leeward tide n.
|
|
360 |
Marine |
rüzgarın estiği yönde akan akıntı |
lee tide n.
|
|
361 |
Marine |
serenleri ters yönde prasya etme |
counter brace n.
|
|
362 |
Marine |
(yelkenlide bumbayı) istenen yönde hareket ettirmek |
rig v.
|
|
363 |
Marine |
(gemiyi) sürükleyerek belirli yönde hareket ettirmek |
heave v.
|
|
364 |
Marine |
belirli bir yönde gitmek |
heave v.
|
|
365 |
Marine |
belirli bir yönde seyretmek |
heave v.
|
|
366 |
Marine |
(gemi) çift yönde gezinmek |
double v.
|
|
367 |
Marine |
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) |
cablelaid adj.
|
|
368 |
Marine |
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) |
cable-laid adj.
|
|
369 |
Marine |
öncekiyle 180 derece farklı yönde olan (seyir, rota) |
reciprocal adj.
|
|
370 |
Marine |
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden |
north following adj.
|
|
371 |
Marine |
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden |
north preceding adj.
|
|
372 |
Marine |
geminin genel güzergahı ile aynı yönde olan (akıntı) |
fair adj.
|
|
373 |
Marine |
geri yönde |
astern adv.
|
|
374 |
Marine |
ters yönde |
aback adv.
|
|
Mining |
|
375 |
Mining |
eğimli zemine yatay yönde ilerleyen tünel veya sürüklenme |
crut n.
|
|
376 |
Mining |
sadece tek bir yönde belirgin bir dilinimi bulunan (maden) |
monotomous [obsolete] adj.
|
|
Medical |
|
377 |
Medical |
sinir hücrelerinde sitolazmayı her yönde kat eden ince lifler |
neurofibril n.
|
|
378 |
Medical |
aksi yönde |
antagonist adj.
|
|
379 |
Medical |
dönüp ters yönde giden |
recurrent adj.
|
|
Anatomy |
|
380 |
Anatomy |
alın kemiğinde yer alan göz çukuru plakasındaki antero-medial yönde çöküntü |
trochlear fossa n.
|
|
381 |
Anatomy |
sindirim sisteminde bağırsaklardaki yutma hareketlerinin tersi yönde gerçekleşen kas hareketi |
anastalsis n.
|
|
382 |
Anatomy |
vücudun orta hattına eğik yönde hareket eden bir kas |
oblique muscle n.
|
|
383 |
Anatomy |
vücudun orta hattındaki kaslara eğik yönde hareket eden bir kas |
oblique muscle n.
|
|
384 |
Anatomy |
kasılması ile göz küresini alt ve orta yönde döndüren göz kası |
inferior rectus n.
|
|
385 |
Anatomy |
kasılması ile göz küresini alt ve orta yönde döndüren göz kası |
inferior rectus muscle n.
|
|
386 |
Anatomy |
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası |
serratus posterior n.
|
|
387 |
Anatomy |
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası |
posterior serratus muscle n.
|
|
388 |
Anatomy |
(kaburga) aynı yönde sıralanan benzer kısımlardan meydana gelen anatomik yapı |
syntropy n.
|
|
389 |
Anatomy |
dorsal yönde |
dorsad adj.
|
|
390 |
Anatomy |
sinistral yönde |
sinistrad adv.
|
|
Psychology |
|
391 |
Psychology |
terapide (danışanın uymayacağını bilerek) istenenin aksi yönde talimatlar verme |
paradox n.
|
|
392 |
Psychology |
olumlu yönde karakter geliştirici özellikte olan |
character-building adj.
|
|
Physiology |
|
393 |
Physiology |
bağırsaktaki besinleri normalin zıttı yönde zorlayan bağırsak kasılmaları |
antiperistalsis n.
|
|
394 |
Physiology |
akson boyunca normal yönde sinir impulsları oluşturan |
orthodromic adj.
|
|
395 |
Physiology |
akson boyunca normal yönde oluşan sinir impulslarıyla ilgili |
orthodromic adj.
|
|
Optics |
|
396 |
Optics |
şeffaf bir küpün 12 kenarını da gösteren ve her iki yönde algılanabilen optik yanılsamalı çizim |
necker cube n.
|
|
397 |
Optics |
polarize ışığı belirli bir yönde hareket ettirebilen |
gyroidal adj.
|
|
Food Engineering |
|
398 |
Food Engineering |
çift yönde gerdirilmiş polipropilen |
biaxially oriented poly propylene n.
|
|
399 |
Food Engineering |
çift yönde gerdirilmiş |
biaxially oriented adj.
|
|
Math |
|
400 |
Math |
ardışık i̇leri yönde seçim |
sequential forward selection n.
|
|
401 |
Math |
ardışık geri yönde seçim |
sequential backward selection n.
|
|
402 |
Math |
geri yönde fark |
backward difference n.
|
|
403 |
Math |
ileri yönde fark |
forward difference n.
|
|
Geometry |
|
404 |
Geometry |
her iki yönde sürekli biçimde birbirine dönüştürülebilen iki geometrik şeklin ilişkisi |
topological equivalence n.
|
|
Physics |
|
405 |
Physics |
kristal, sıvı veya çözelti içinden geçen ışığın polarizasyon düzleminin saatin tersi yönde dönmesi |
laevorotation n.
|
|
406 |
Physics |
bir cismi belirli yönde hareket ettirmek için kuvvet uygulama |
work n.
|
|
Chemistry |
|
407 |
Chemistry |
her iki yönde benzer olan (kristal) |
homopolar adj.
|
|
Biology |
|
408 |
Biology |
belirli bir uyarana zıt yönde gerçekleşen (hareket, büyüme) |
negative adj.
|
|
409 |
Biology |
hayvanın uyaranlara tepki olarak belirli bir yönde hareket etmesiyle ilgili |
tropismatic adj.
|
|
410 |
Biology |
bir dna veya rna molekülüyle aynı yönde olan |
downstream adj.
|
|
411 |
Biology |
(embriyolojide) normal şartlarda belirli bir yönde gelişmesi beklenen |
presumptive adj.
|
|
412 |
Biology |
bir dna veya rna molekülüyle aynı yönde |
downstream adv.
|
|
413 |
Biology |
(belirli) yönde büyüyen anlamındaki son ek |
-trope suf.
|
|
414 |
Biology |
uyarana tepki olarak belirli bir yönde hareket eden anlamındaki son ek |
-tropous suf.
|
|
415 |
Biology |
uyarana tepki olarak belirli bir yönde hareket etme anlamındaki son ek |
-tropy suf.
|
|
416 |
Biology |
uyaranlara tepki olarak (belirli bir yönde) hareket anlamı veren son ek |
-tropies suf.
|
|
Marine Biology |
|
417 |
Marine Biology |
üç yönde kavisli |
tricurvate adj.
|
|
Astronomy |
|
418 |
Astronomy |
yıldız ışığını sabit yönde yansıtan bir teleskop türü |
siderostat n.
|
|
419 |
Astronomy |
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) |
tangential adj.
|
|
420 |
Astronomy |
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) |
transverse adj.
|
|
Botanic |
|
421 |
Botanic |
zıt yönde çıkan küçük yaprakları ve mavi çiçek salkımları olan çok yıllık bodur bir ot |
thyme-leaved speedwell (veronica serpyllifolia) n.
|
|
422 |
Botanic |
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası |
trumpet-creeper family n.
|
|
423 |
Botanic |
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası |
bignoniaceae n.
|
|
424 |
Botanic |
güneşe uzak yönde büyüme eğilimi |
apheliotropism n.
|
|
425 |
Botanic |
bitkilerde yerçekimine ters yönde hareket |
apogeotropism n.
|
|
426 |
Botanic |
belirli bir yönde büyümek |
run v.
|
|
427 |
Botanic |
eksen ile aynı yönde olan |
vertical adj.
|
|
428 |
Botanic |
iki yönde ucu olan |
biacuminate adj.
|
|
429 |
Botanic |
farklı yönde sarmalları olan |
heterodromous adj.
|
|
430 |
Botanic |
aynı yönde büyüyen |
homodromal adj.
|
|
431 |
Botanic |
aynı yönde gelişen |
homodromal adj.
|
|
432 |
Botanic |
normal olana zıt yönde sıkıştırılmış |
obcompressed adj.
|
|
433 |
Botanic |
normal olana zıt yönde ezilmiş |
obcompressed adj.
|
|
Agriculture |
|
434 |
Agriculture |
pullukla ilkinden farklı yönde yapılan ikinci sürme |
cross-plow n.
|
|
Social Sciences |
|
435 |
Social Sciences |
insanları her yılın ocak ayında vegan olmaya teşvik eden ve bu yönde küresel çapta faaliyetlerde bulunan bir kuruluş |
veganuary n.
|
|
436 |
Social Sciences |
kültürün dış etkileşim yerine önceden belirlenmiş iç etkenlere göre belirli bir yönde çeşitlenmesi |
orthogenesis n.
|
|
Linguistics |
|
437 |
Linguistics |
sözcük gruplarının vurgu ve etki yaratmak için kasten doğal olmayan yönde değiştirilmesi |
hypallage n.
|
|
438 |
Linguistics |
benzer yönde yayılım gösteren izoglos grubu |
bundle n.
|
|
Philosophy |
|
439 |
Philosophy |
hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren felsefi görüş |
neo-hegelianism n.
|
|
440 |
Philosophy |
hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren akıma ait |
neo-hegelian adj.
|
|
Environment |
|
441 |
Environment |
çevrenin iyi yönde değişmesiyle doğal popülasyonda yaşanan ani artış |
irruption n.
|
|
Geography |
|
442 |
Geography |
güçlü akıntıların su altındaki çıkıntı veya resiflere çarpmasıyla veya rüzgarın akıma ters yönde esmesiyle oluşan türbülanslı su yüzeyi |
overfall n.
|
|
443 |
Geography |
(akarsuda) aşağı yönde seyretmek |
descend v.
|
|
444 |
Geography |
arazi eğimine zıt yönde akan (nehir) |
obsequent adj.
|
|
Meteorology |
|
445 |
Meteorology |
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar |
antitrade n.
|
|
446 |
Meteorology |
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar |
antitrades n.
|
|
447 |
Meteorology |
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar |
antitrade wind n.
|
|
448 |
Meteorology |
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgara ait veya ilgili |
antitrade adj.
|
|
449 |
Meteorology |
dünya ile aynı yönde dönen |
cyclonic adj.
|
|
Geology |
|
450 |
Geology |
tabakaların zıt yönde yukarı kıvrılarak meydana getirdiği ara kesit |
synclinal axis n.
|
|
451 |
Geology |
çevreleyen kaya katmanı ile aynı yönde eğimli olan |
cataclinal adj.
|
|
452 |
Geology |
aynı yönde katman eğimine sahip |
cataclinal adj.
|
|
453 |
Geology |
saat dönüş yönüne ters yönde |
anti-clockwise adj.
|
|
Military |
|
454 |
Military |
balistik test numunesine paralel yönde arka kısma konulan plaka |
witness plate n.
|
|
455 |
Military |
geri yönde izleme |
backtracking n.
|
|
456 |
Military |
zıt yönde döndürmek |
counterwheel v.
|
|
Sport |
|
457 |
Sport |
(kayak sporunda) hareket halinde değilken kayaklardan birinin önünü kaldırarak arkasını pivot haline getirip ters yönde manevra yapma |
kick turn n.
|
|
458 |
Sport |
(eskrimde) yukarı yönde yapılan vuruş |
montant n.
|
|
459 |
Sport |
(eskrimde) yukarı yönde yapılan vuruş |
montanto n.
|
|
460 |
Sport |
(buz pateninde) patenin iç kenarından dış kenarına veya tam tersi yönde gerçekleştirilen dönüş |
choctaw n.
|
|
461 |
Sport |
bir ayağın diğerinin önünden geçerek ters yönde iniş yaptığı atlama ve dönüş |
rivoltade n.
|
|
462 |
Sport |
vurulduğu yönde giden top |
slice n.
|
|
463 |
Sport |
(kriket topunu) atış koluyla aynı yönde kale kazıklarının etrafından atmak |
bowl round the wicket v.
|
|
464 |
Sport |
(topa) belirli bir yönde vurmak |
clip v.
|
|
465 |
Sport |
(top) eğimli yönde ilerlemek |
slice v.
|
|
466 |
Sport |
topu vurulduğu yönde karşılamak |
smother v.
|
|
Basketball |
|
467 |
Basketball |
aynı ayakla aynı yönde birden fazla adım atma |
pivot n.
|
|
Football |
|
468 |
Football |
top taşıyıcının oyuna ters yönde ilerlediği futbol oyunu |
counter n.
|
|
Baseball |
|
469 |
Baseball |
topu sabit yönde ilerleten sert vuruş |
screamer n.
|
|
Music |
|
470 |
Music |
katılımcıların çember oluşturarak belirli bir yönde döndükleri halk dansı |
round n.
|
|
471 |
Music |
aynı yönde olan (melodik perde değişimi) |
direct adj.
|
|
472 |
Music |
sabit aralıkta zıt yönde hareket eden |
contrary adj.
|
|
473 |
Music |
perde bakımından aynı yönde ilerleyen |
similar adj.
|
|
474 |
Music |
aksi yönde |
al rovescio adv.
|
|
475 |
Music |
aksi yönde |
a rovescio adv.
|
|
Archaic |
|
476 |
Archaic |
istenen yönde etkilemek |
tune v.
|
|
477 |
Archaic |
hep aynı yönde |
trade adv.
|
|
478 |
Archaic |
farklı bir yönde |
elsewhither adv.
|
|
479 |
Archaic |
aksi yönde |
cross adv.
|
|
Engineering |
|
480 |
Engineering |
(boru, tünel, vb. içinde) yalnızca bir yönde akışa izin veren |
nonreturn adj.
|
|
Entomology |
|
481 |
Entomology |
(böcek anteni) birbirine zıt yönde uzun ve düz çıkıntılı kısa eklemleri olan |
biflabellate adj.
|
|
Slang |
|
482 |
Slang |
olumsuz yönde değiştirilmiş yasa dışı uyuşturucu |
bad shit n.
|
|
483 |
Slang |
kıçıyla/beklenenin tam tersi yönde yapılmış |
arsy-varsy [uk] adj.
|
|
484 |
Slang |
beklenenin tam tersi yönde |
arsy-varsy [uk] adv.
|
|
485 |
Slang |
beklenenin tam tersi yönde |
arsy-versy adv.
|
|
486 |
Slang |
bu yönde |
thataway expr.
|
|
Modern Slang |
|
487 |
Modern Slang |
eğitim sisteminde akıl sağlığının olumlu yönde desteklenmesini sağlayan bir inisiyatif |
amber flag n.
|
|