yönde - Turco Inglés Diccionario

yönde

Significados de "yönde" en diccionario inglés turco : 1 resultado(s)

Turco Inglés
General
yönde to adv.
The initial response was to reject the report.
İlk tepki raporun reddedilmesi yönünde oldu.

More Sentences

Significados de "yönde" con otros términos en diccionario inglés turco: 487 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
olumlu yönde positively adv.
This has positively influenced all administrative and financial aspects of the Commission's work.
Bu durum Komisyon'un çalışmalarının tüm idari ve mali yönlerini olumlu yönde etkilemiştir.

More Sentences
General
sonucunu (bir yönde) etkilemek weigh v.
The last evidence weighed the case in the defendant's favour.
Son kanıtlar davanın sonucunu davalı lehine etkilemişti.

More Sentences
karşı yönde opposite adj.
Sami was coming in the opposite direction.
Sami karşı yönden geliyordu.

More Sentences
olumsuz yönde negatively adv.
The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
Rekabetçi nitelikteki kişisel çıkarlar ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.

More Sentences
bu yönde in this direction adv.
We know what the final outcome must be and what we need to do is continue working in this direction.
Nihai sonucun ne olması gerektiğini biliyoruz ve yapmamız gereken şey bu yönde çalışmaya devam etmek.

More Sentences
pozitif yönde positively adv.
Although every person's body chemistry is different, the supplement is guaranteed to positively effect brain function.
Herkesin vücut kimyası farklı olsa da bu takviyenin beyin fonksiyonlarını pozitif yönde etkilemesi garantidir.

More Sentences
olumlu yönde positively adv.
This has positively influenced all administrative and financial aspects of the Commission's work.
Bu durum Komisyonun çalışmalarının tüm idari ve mali yönlerini olumlu yönde etkilemiştir.

More Sentences
olumsuz yönde negatively adv.
The personal stake in the competitive nature can negatively effect relationships.
Rekabetçi doğası olan kişisel çıkarlar, ilişkileri olumsuz yönde etkileyebilir.

More Sentences
kötü yönde adversely adv.
Smoking adversely affects the functioning of the heart.
Sigara içmek kalbin işleyişini kötü yönde etkiler.

More Sentences
ters yönde dönme retrogression n.
ters yönde dönme retrogadation n.
ters yönde yürüme countermarch n.
dört yönde geçit veren four-way n.
aksi yönde söylem counter-discourse n.
ters yönde akım (su vb) backset n.
bir önermeyi tersi yönde ifade etme obversion n.
ters yönde derleme decompilation n.
her iki yönde hareket recourse [obsolete] n.
her iki yönde akış recourse [obsolete] n.
olumsuz yönde oy kullanma naysaying n.
olumsuz yönde görüş nayward [obsolete] n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetrascele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskelion n.
olayların beklenmedik yönde gelişmesi thing n.
bir yönde olma towardness [obsolete] n.
yukarı yönde çizilen çizgi upstroke n.
genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim mark n.
düşünce veya davranışta ters yönde değişim hundred and eighty degree turn n.
birini iyi veya kötü yönde etkileyen kimse genius n.
eğik yönde sapma obliquation n.
eğik yönde hareket etme obliquation n.
ters yönde giden sürücü ghost-driver n.
(değerde, yönde) sapma offset n.
(değerde, yönde) deviasyon offset n.
(değerde, yönde) tutarsızlık offset n.
(değerde, yönde) fark offset n.
iki sesin aynı yönde kaydettiği melodik ilerleme parallel motion n.
(apsede) akıntıyı kolaylaştırmak için zıt yönde açılan cerrahi delik counteropening n.
karşıt yönde öneri counter project n.
karşıt yönde öneri counterproject n.
zıt yönde vurulan darbe counterbuff n.
ters yönde hareket eden madde akımı counterstream n.
zıt yönde salınım countersway n.
zıt yönde dönme controversion n.
zıt yönde dönüş controversion n.
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse originalist n.
(yatay yönde katılaşmış) kültür ortamı slope n.
(futbol) topa hakim oyuncunun yatay yönde ilerlediği oyun alanı slope n.
(politika, taktik, konum) aksi yönde değişme somersault n.
(politika, taktik, konum) aksi yönde değişme summersault n.
ters yönde dönmek retrograde v.
ters yönde dönmek reverse v.
pedalı ters yönde çevirmek backpedal v.
ters yönde dönmek retrogress v.
aynı yönde hareket etmek move in the same direction v.
kötü yönde etkilemek influence unfavorably v.
kötü yönde etkilemek affect unfavorably v.
kötü yönde etkilemek affect adversely v.
kötü yönde etkilemek influence negatively v.
kötü yönde etkilemek affect negatively v.
kötü yönde etkilemek influence adversely v.
bisiklet pedalını ters yönde çevirmek backpedal v.
aksi yönde hareket etmek react v.
(yasaları vb) dolambaçlı yoldan istediği yönde kullanmak get round v.
olumsuz yönde etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz yönde etkilemek influence negatively v.
olumsuz yönde etkilemek affect adversely v.
olumsuz yönde etkilemek affect negatively v.
olumlu yönde etkilemek influence positively v.
olumlu yönde etkilemek affect positively v.
bisiklet pedalını ters yönde çevirmek back-pedal v.
pedalı ters yönde çevirmek back-pedal v.
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek back v.
yangının yönüne zıt yönde bir yangın başlatmak backfire v.
aksi yönde değişmek change by reversal v.
bir yönde ilerliyormuş gibi durmak walk v.
(sarılmış bir şeyi) zıt yönde döndürerek açmak unwreathe v.
belli bir yönde olmak lie v.
olumsuz yönde etkilemek misaffect [obsolete] v.
eğik yönde gitmek oblique v.
belirli yönde hareket etmek choof v.
belirli yönde hareket etmek heave v.
(belirli bir yönde) akmasını sağlamak run v.
birden fazla yönde akan küçük ve sığ şaftlarla madencilik yapmak coyote [dialect] v.
zıt yönde desteklemek counterbrace v.
karşı yönde tatbikat yapmak counter-drill v.
ters yönde akmak crossflow v.
(belirtilen yönde) hareket etmeye başlamak gather v.
(belirtilen yönde) hızlanmak gather v.
aşağı yönde meyletmek plunge v.
gidişatı (belirtilen) yönde olmak pretend [obsolete] v.
tek yönde akmak stream v.
tek yönde yığılmak stream v.
olumlu yönde şaşırmak be pleasantly surprised v.
aksi yönde counter adj.
her yönde allover adj.
ters yönde olan looking-glass adj.
tek yönde seyreden unidirectional adj.
aşağı yönde downgradient adj.
sol yönde olan leftward adj.
konjonktürle aynı yönde hareket eden procyclical adj.
ters yönde back adj.
zıt yönde back adj.
ters yönde backward adj.
yukarı yönde olan upbound adj.
yükselen yönde uphillward adj.
yokuş yukarı giden yönde uphillward adj.
yukarıya giden yönde uphillward adj.
bayır yukarı yönde uphillward adj.
aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak ex silentio adj.
her yönde eşit boyutu olan equiaxed adj.
başka bir şeyle aynı yönde dönen homotropal adj.
eğik yönde olan obliquid adj.
aksi yönde right about adj.
ters yönde right about adj.
zıt yönde right about adj.
doğru yönde olan right-side up adj.
(boruda, filtrede) istenen yönde hareket eden onstream adj.
yetkisini gayrimeşru yönde kullanan oppressive adj.
amaçlananın zıttı yönde ironic adj.
aynı yönde olan parallel adj.
aynı yönde seyreden parallel adj.
karşı yönde dengelenmiş counter-balanced adj.
(hanedan armalarındaki hayvanlar) kafaları zıt yönde duracak şekilde uzanan counter-couchant adj.
(hanedan armalarında) kafaları zıt yönde uzanan countercouchant adj.
(hanedan armalarında) zıt yönde koşan countercourant adj.
(hanedan armalarındaki hayvanlar) zıt yönde koşan counter-courant adj.
(halat) iplerin dönüş yönünün tersi yönde bükülmüş iplerden oluşan plain-laid adj.
yanlış yönde tarandığında tekrar eski yerine gelen (saç) flyback adj.
atomların çekirdeklerinin aynı yönde döndüğü iki atomlu bir moleküle ait veya ilgili ortho adj.
belirli bir yönde ilerleyen forward adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonous adj.
olumsuz yönde etkileyen poisonsome [obsolete] adj.
aynı yönde in the same direction adv.
saatin tersi yönde counterclockwise adv.
her yönde right down the line adv.
rüzgarın estiği yönde downwind adv.
her işte her yönde right down the line adv.
doğru yönde on the beam adv.
tersi yönde oppositely adv.
aksi yönde contrariwise adv.
aşağı yönde downstream adv.
dikine yönde in cross direction adv.
aksi yönde round adv.
yukarı yönde upstream adv.
aksi yönde the other way around adv.
zıt yönde negatively adv.
saatin tersi yönde counter clockwise adv.
saatin tersi yönde widderschynnes adv.
saatin tersi yönde withershins adv.
saatin tersi yönde widershins adv.
saatin tersi yönde widdershins adv.
iyi yönde positively adv.
ters yönde directly away adv.
negatif yönde negatively adv.
pozitif yönde positively adv.
zıt yönde about adv.
ters yönde about adv.
olumsuz yönde in the negative adv.
bu yönde thereaway adv.
bu yönde thisaway [dialect] adv.
her yönde allwhither adv.
çapraz yönde in bend adv.
aksi yönde delil eksikliğine bağlı olarak ex silentio adv.
belirli bir yönde ways adv.
yanlış yönde withershins adv.
yanlış yönde widdershins adv.
yanlış yönde wrong adv.
ters yönde retrogressively adv.
ters yönde reverse adv.
aksi yönde right about adv.
ters yönde right about adv.
zıt yönde right about adv.
ters yönde rightabout adv.
zıt yönde rightabout adv.
zıt yönde rightabout adv.
ters yönde rightabout adv.
olumlu yönde right-down adv.
doğru yönde right-side up adv.
karşı yönde round about adv.
belirli bir yönde in adv.
ters yönde counter adv.
saatin tersi yönde contraclockwise adv.
belirli bir yönde forward adv.
-e zıt yönde against prep.
ile aynı yönde with prep.
bu yönde towards prep.
ters yönde anlamına gelen bir ön ek wither- [uk/scotland] pref.
ileri yönde anlamı veren ön ek proso- pref.
belirli bir şekilde, tarzda, yönde veya konumda anlamına gelen son ek -ways suf.
belirli bir şekilde, yönde veya konumda anlamına gelen bir son ek -wise suf.
tek yönde ışıma gerçekleştiren alet anlamına gelen bir son ek -stat suf.
tek yönde yansıtan alet anlamına gelen bir son ek -stat suf.
Phrasals
(bir girişim iyi veya kötü yönde) seyir etmek come out on something v.
çabasını belirli bir yönde ağırlaştırmak put to v.
fikrini aksi yönde değiştirmek row back [uk] v.
iyi yönde değişmek glow up v.
(bir şeyle) aynı yönde yüzmek swim with (something) v.
akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek swim with (something) v.
ters yönde hareket ettirmek bring about v.
aksi yönde bilgilendirmek round on v.
karakteri, davranışları (bir yönde) değişmek turn into (something) v.
karakterini, davranışlarını (bir yönde) değiştirmek turn into (something) v.
(birinin/bir şeyin) saygınlığını olumsuz yönde etkilemek weigh against (someone or something) v.
Phrases
aksi/ters/zıt/karşıt yönde by contraries [obsolete] adv.
doğru yönde right side up adv.
aksi yönde açıkça hüküm bulunduğu halde where expressly provided otherwise expr.
her ne yönde/yönden any which way expr.
olumlu yönde in the affirmative expr.
Colloquial
iyi yönde kişisel değişim glow up n.
olayların beklenmedik yönde gelişmesi zinger n.
kalçayı iki yana sallarken ellerin de ters yönde kalçanın önünden arkasına doğru hareket ettirildiği dans figürü the floss n.
aksi yönde vice versa adv.
her yönde on every hand expr.
Idioms
olayların beklenmedik yönde gelişmesi turn of events n.
olumlu yönde atılan bir adım a step in the right direction n.
doğru yönde atılan bir adım a step in the right direction n.
iyi yönde değişim turn for the better n.
düşüncesinde/tutumunda tam tersi yönde değişiklik yapmak box the compass v.
birine tutumunu (iyi yönde) değiştirmek whistle a different tune v.
tam tersi yönde fikir değiştirmek box the compass v.
bir yönde aşırıya kaçmak err on the side of v.
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek know on which side one's bread is buttered v.
yanlış yönde kılavuzluk etmek lead astray v.
ters yönde hareket etmek reverse (one's) course v.
tam tersi yönde hareket etmek reverse (one's) course v.
tersi yönde fikir değiştirmek reverse (one's) course v.
doğru yönde ilerlemek find true north v.
doğru yönde ilerlemek find true north v.
beklenmedik şekilde/yönde gelişmek buck the trend v.
bir yönde aşırıya kaçmak err on the side of something v.
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek know on which side your bread is buttered v.
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek know which side of (one's) bread is buttered v.
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek know which side of one's bread is buttered v.
çıkarının hangi yönde olduğunu bilmek know which side your bread is buttered v.
doğru yönde ilerlemek take the right tack v.
doğru yönde ilerlemek take the right track v.
(biri) hakkındaki düşünceleri olumlu yönde değişmek think (the) better of (one) v.
iyi yönde değişmek turn for the better v.
bu yönde yürü/yürüyün walk (right) this way v.
rüzgarla aynı yönde off the wind adj.
rüzgarın estiği yönde off the wind adj.
(biri) hareket etmesi gereken yönde hareket etmemiş (one) zigged when (one) should have zagged expr.
(biri) yanlış/ters yönde bir hamle yapmış (one) zigged when (one) should have zagged expr.
eğilimin ne yönde olduğu the way the wind blows expr.
gelişmenin/gidişatın ne yönde olacağı the way the wind blows expr.
eğilimin ne yönde olduğu the way the wind is blowing expr.
gelişmenin/gidişatın ne yönde olacağı the way the wind is blowing expr.
rüzgarla aynı yönde under the wind expr.
Speaking
trafik iki yönde durduruldu traffic was halted in both directions expr.
Trade/Economic
aşağı yönde büyüme downgrowth n.
aşağı yönde gelişme downgrowth n.
bir şirketin ya da piyasanın bütününde yaşanan keskin ve olumlu yönde toparlanma turnaround n.
birinin fiyatı değiştiğinde diğerinin talebi ters yönde etkilenen girdiler gross complements n.
bir firmanın piyasadaki öteki firmaları belli bir yönde hareket edecek biçimde etkileme gücüne sahip olması leadership n.
ters yönde dağıtım reversal of redistribution n.
yukarı yönde hareketi gösteren nokta bullish divergence n.
gelirler ve istihdamla aynı yönde hareket eden procyclical adj.
Politics
emzirmeyi savunup biberonla beslemeye karşı çıkan ve bu yönde protestolar yapan kimse lactivist n.
Tourism
sadece tek yönde işleyen tarife directional fare n.
Technical
akımı sadece bir yönde geçirebilen bir devre elemanı diode n.
aksi yönde büzülme contraflexure n.
aşağı yönde basınç downstream pressure n.
aşağı yönde yapılan iniş downstroke n.
belini aralıklarla kesilen fakat daima aynı yönde akan bir elektrik akımı intermittent current n.
bir yöne harekete izin veren aksi yönde hareketi engelleyen mekanik stop pawl n.
geri yönde dalga backward wave n.
geminin hareket ettiği yönde hareket eden akıntı following n.
ileri yönde kanal forward channel n.
kaynağa dik yönde yapılan çekme sünmesi deneyi tensile creep test perpendicular to the weld n.
ters yönde hareket backward movement n.
tek yönde teçhizattı one-way reinforced n.
ters yönde dönme backward rotation n.
ters yönde kanal reverse channel n.
ters yönde dönüş contra-rotation n.
ters yönde akış reverse direction flow n.
üç farklı yönde iletme trichraism n.
zıt yönde çekme reverse drawing n.
yukarı yönde genleşen kazan bottom-supported boiler n.
zıt yönde yeniden çekme reverse redrawing n.
yukarı yönde basınç upstream pressure n.
malzemelerin zıt yönde dönen iki dişli metal disk arasında öğütüldüğü makine attrition mill n.
gücünü bir yönde yoğunlaştıran patlayıcı hollow charge n.
çözmek için zıt yönde döndürmek untwist v.
ters yönde işlemek reverse v.
(uzvu) dorsal yönde bükmek dorsiflex v.
zıt yönde akmak counterflow v.
zıt yönde baskı uygulamak counterpressure v.
(dönüş ekseni) dairesel yönde değişmek precess v.
akışa dik yönde cross-stream adj.
bir yönde dışbükey ve diğer yönde içbükey anticlastic adj.
her yönde omnidirectional adj.
motorla aynı yönde same direction as the engine adj.
saatin aksi yönde counterclockwise adj.
saat yönünün tersi yönde anticlockwise adj.
rüzgarın estiği yönde windward adj.
saat yönünün tersi yönde counter clockwise adj.
yukarı yönde upstream adj.
aynı yönde hareket eden homodromal adj.
zıt yönde akan countercurrent adj.
tek yönde sonsuz semi-infinite adj.
her yönde aynı özellik veya davranışları sergileyerek isotropically adv.
aşagi yönde bağdaşır downward compatible expr.
aşağı yönde bağdaşır downward compatible expr.
Computer
aşağı yönde kutu face down tray n.
aşağı yönde kutu face down bin n.
geri yönde imleşim backward signalling n.
geri yönde dalga backward wave n.
ileri yönde dalga forward wave n.
ileri yönde sinyal forward signal n.
ters yönde kanal backward channel n.
ters yönde akış reverse direction flow n.
yukarı yönde kutu face up bin n.
yukarı yönde tepsi face-up tray n.
yukarı yönde tepsi face up tray n.
aboneden yukarı yönde upstream adj.
aşağı yönde downstream adj.
aşagı yönde bağdaşır downward compatible expr.
Informatics
eksi yönde vurum negative pulse n.
geri yönde arama reverse search n.
ileri yönde kurtarma forward recovery n.
ileri yönde gözetim forward supervision n.
ileri yönde imleşim forward signaling n.
ileri yönde kanal forward channel n.
tek yönde iletim unidirectional transmission n.
yukarı yönde upstream adj.
Telecom
ileri yönde aktarım işareti forward transfer signal n.
ters yönde cdma kanalı reverse cdma channel n.
tek yönde performans izlemesi unidirectional performance monitoring n.
ters yönde trafik kanalı reverse traffic channel n.
hem verici hem de alıcı ekipmanı kullanarak iki yönde iletişime izin veren two-way adj.
aynı anda yalnızca tek yönde telekomünikasyona izin veren simplex adj.
Electric
ileri yönde dalga forward wave n.
başlangıç noktasına dönerek her iki yönde de besleme yapan besleme devresi loop n.
ileri yönde polarma forward bias n.
(fiş veya priz) tek yönde birbirine oturacak tasarımlı polarized [us] adj.
eksi yönde negatively adv.
Mechanic
sistemin uygulanan kuvvete tam ters yönde oluşturduğu ani tepki reaction n.
makine parçasının belirli yönde ileri geri hareketi travel n.
makinede yanal yönde çalışan besleme traverse feed n.
krank kolu ile iki yönde çevrilebilir two-throw adj.
sağa veya sağ yönde tersine eğimli kapıya takılan (kilit) right-hand adj.
Radio
antenin ışınma örüntüsünde belirli bir yönde verdiği gelişmiş yanıt lobe n.
Automotive
doğru yönde gerilim forward bias n.
her iki yönde gidecek şekilde tasarlanmış kendi ilerleyen araç double-ender n.
(gemi, uçak) birbirine ters yönde dönen iki pervaneden her biri contrapropeller n.
Traffic
karşı yönde hareket eden şeritten ayrılmış (yol) divided adj.
Railway
trenleri yalnızca tek yönde çalışan (demiryolu) one-track adj.
Aeronautic
karşıt yönde hareket eden aynı frekanstaki iki dalganın sonucu olarak bir anten veya transmisyon hat standing waves n.
mekanik özelliği her yönde aynı olan tabaka isotropic laminate n.
füze veya roketin yörüngesinin yatay yönde yer değiştirmesi pushover n.
her iki yönde taksilenen taxi-in/taxi-out adj.
(yörünge) aynı yönde olan posigrade adj.
Marine
giriş yapılan yönde demirleme mooring head in n.
ters yönde akıntıyla karşılaşan dalga sonrası oluşan su kütlesi rip n.
teknenin burnuyla aynı yönde olan dalga (hareketi) following sea n.
yatay yönde karışım horizontal mixing n.
rüzgarın estiği yönde akan akıntı leeward tide n.
rüzgarın estiği yönde akan akıntı lee tide n.
serenleri ters yönde prasya etme counter brace n.
(yelkenlide bumbayı) istenen yönde hareket ettirmek rig v.
(gemiyi) sürükleyerek belirli yönde hareket ettirmek heave v.
belirli bir yönde gitmek heave v.
belirli bir yönde seyretmek heave v.
(gemi) çift yönde gezinmek double v.
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) cablelaid adj.
kendi bükümlerinin aksi yönde bükülerek bir araya getirilmiş olan (halat, palamar vs) cable-laid adj.
öncekiyle 180 derece farklı yönde olan (seyir, rota) reciprocal adj.
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden north following adj.
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden north preceding adj.
geminin genel güzergahı ile aynı yönde olan (akıntı) fair adj.
geri yönde astern adv.
ters yönde aback adv.
Mining
eğimli zemine yatay yönde ilerleyen tünel veya sürüklenme crut n.
sadece tek bir yönde belirgin bir dilinimi bulunan (maden) monotomous [obsolete] adj.
Medical
sinir hücrelerinde sitolazmayı her yönde kat eden ince lifler neurofibril n.
aksi yönde antagonist adj.
dönüp ters yönde giden recurrent adj.
Anatomy
alın kemiğinde yer alan göz çukuru plakasındaki antero-medial yönde çöküntü trochlear fossa n.
sindirim sisteminde bağırsaklardaki yutma hareketlerinin tersi yönde gerçekleşen kas hareketi anastalsis n.
vücudun orta hattına eğik yönde hareket eden bir kas oblique muscle n.
vücudun orta hattındaki kaslara eğik yönde hareket eden bir kas oblique muscle n.
kasılması ile göz küresini alt ve orta yönde döndüren göz kası inferior rectus n.
kasılması ile göz küresini alt ve orta yönde döndüren göz kası inferior rectus muscle n.
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası serratus posterior n.
göğüs kafesini aşağı-geri yönde çeken iskelet kası posterior serratus muscle n.
(kaburga) aynı yönde sıralanan benzer kısımlardan meydana gelen anatomik yapı syntropy n.
dorsal yönde dorsad adj.
sinistral yönde sinistrad adv.
Psychology
terapide (danışanın uymayacağını bilerek) istenenin aksi yönde talimatlar verme paradox n.
olumlu yönde karakter geliştirici özellikte olan character-building adj.
Physiology
bağırsaktaki besinleri normalin zıttı yönde zorlayan bağırsak kasılmaları antiperistalsis n.
akson boyunca normal yönde sinir impulsları oluşturan orthodromic adj.
akson boyunca normal yönde oluşan sinir impulslarıyla ilgili orthodromic adj.
Optics
şeffaf bir küpün 12 kenarını da gösteren ve her iki yönde algılanabilen optik yanılsamalı çizim necker cube n.
polarize ışığı belirli bir yönde hareket ettirebilen gyroidal adj.
Food Engineering
çift yönde gerdirilmiş polipropilen biaxially oriented poly propylene n.
çift yönde gerdirilmiş biaxially oriented adj.
Math
ardışık i̇leri yönde seçim sequential forward selection n.
ardışık geri yönde seçim sequential backward selection n.
geri yönde fark backward difference n.
ileri yönde fark forward difference n.
Geometry
her iki yönde sürekli biçimde birbirine dönüştürülebilen iki geometrik şeklin ilişkisi topological equivalence n.
Physics
kristal, sıvı veya çözelti içinden geçen ışığın polarizasyon düzleminin saatin tersi yönde dönmesi laevorotation n.
bir cismi belirli yönde hareket ettirmek için kuvvet uygulama work n.
Chemistry
her iki yönde benzer olan (kristal) homopolar adj.
Biology
belirli bir uyarana zıt yönde gerçekleşen (hareket, büyüme) negative adj.
hayvanın uyaranlara tepki olarak belirli bir yönde hareket etmesiyle ilgili tropismatic adj.
bir dna veya rna molekülüyle aynı yönde olan downstream adj.
(embriyolojide) normal şartlarda belirli bir yönde gelişmesi beklenen presumptive adj.
bir dna veya rna molekülüyle aynı yönde downstream adv.
(belirli) yönde büyüyen anlamındaki son ek -trope suf.
uyarana tepki olarak belirli bir yönde hareket eden anlamındaki son ek -tropous suf.
uyarana tepki olarak belirli bir yönde hareket etme anlamındaki son ek -tropy suf.
uyaranlara tepki olarak (belirli bir yönde) hareket anlamı veren son ek -tropies suf.
Marine Biology
üç yönde kavisli tricurvate adj.
Astronomy
yıldız ışığını sabit yönde yansıtan bir teleskop türü siderostat n.
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) tangential adj.
gök cisminin gözlem hattına dik yönde (hız) transverse adj.
Botanic
zıt yönde çıkan küçük yaprakları ve mavi çiçek salkımları olan çok yıllık bodur bir ot thyme-leaved speedwell (veronica serpyllifolia) n.
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası trumpet-creeper family n.
tropik bölgelerde yetişen, yaprakları birbirine zıt yönde çıkan ve düzensiz gösterişli çiçekleri olan bir ağaç familyası bignoniaceae n.
güneşe uzak yönde büyüme eğilimi apheliotropism n.
bitkilerde yerçekimine ters yönde hareket apogeotropism n.
belirli bir yönde büyümek run v.
eksen ile aynı yönde olan vertical adj.
iki yönde ucu olan biacuminate adj.
farklı yönde sarmalları olan heterodromous adj.
aynı yönde büyüyen homodromal adj.
aynı yönde gelişen homodromal adj.
normal olana zıt yönde sıkıştırılmış obcompressed adj.
normal olana zıt yönde ezilmiş obcompressed adj.
Agriculture
pullukla ilkinden farklı yönde yapılan ikinci sürme cross-plow n.
Social Sciences
insanları her yılın ocak ayında vegan olmaya teşvik eden ve bu yönde küresel çapta faaliyetlerde bulunan bir kuruluş veganuary n.
kültürün dış etkileşim yerine önceden belirlenmiş iç etkenlere göre belirli bir yönde çeşitlenmesi orthogenesis n.
Linguistics
sözcük gruplarının vurgu ve etki yaratmak için kasten doğal olmayan yönde değiştirilmesi hypallage n.
benzer yönde yayılım gösteren izoglos grubu bundle n.
Philosophy
hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren felsefi görüş neo-hegelianism n.
hegel'in diyalektiğini 20. yüzyılda yeniden ele alan ve bu yönde gelişme gösteren akıma ait neo-hegelian adj.
Environment
çevrenin iyi yönde değişmesiyle doğal popülasyonda yaşanan ani artış irruption n.
Geography
güçlü akıntıların su altındaki çıkıntı veya resiflere çarpmasıyla veya rüzgarın akıma ters yönde esmesiyle oluşan türbülanslı su yüzeyi overfall n.
(akarsuda) aşağı yönde seyretmek descend v.
arazi eğimine zıt yönde akan (nehir) obsequent adj.
Meteorology
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar antitrade n.
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar antitrades n.
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgar antitrade wind n.
üst atmosferde ticaret rüzgarlarından üstünde ve karşıt yönde esen bir rüzgara ait veya ilgili antitrade adj.
dünya ile aynı yönde dönen cyclonic adj.
Geology
tabakaların zıt yönde yukarı kıvrılarak meydana getirdiği ara kesit synclinal axis n.
çevreleyen kaya katmanı ile aynı yönde eğimli olan cataclinal adj.
aynı yönde katman eğimine sahip cataclinal adj.
saat dönüş yönüne ters yönde anti-clockwise adj.
Military
balistik test numunesine paralel yönde arka kısma konulan plaka witness plate n.
geri yönde izleme backtracking n.
zıt yönde döndürmek counterwheel v.
Sport
(kayak sporunda) hareket halinde değilken kayaklardan birinin önünü kaldırarak arkasını pivot haline getirip ters yönde manevra yapma kick turn n.
(eskrimde) yukarı yönde yapılan vuruş montant n.
(eskrimde) yukarı yönde yapılan vuruş montanto n.
(buz pateninde) patenin iç kenarından dış kenarına veya tam tersi yönde gerçekleştirilen dönüş choctaw n.
bir ayağın diğerinin önünden geçerek ters yönde iniş yaptığı atlama ve dönüş rivoltade n.
vurulduğu yönde giden top slice n.
(kriket topunu) atış koluyla aynı yönde kale kazıklarının etrafından atmak bowl round the wicket v.
(topa) belirli bir yönde vurmak clip v.
(top) eğimli yönde ilerlemek slice v.
topu vurulduğu yönde karşılamak smother v.
Basketball
aynı ayakla aynı yönde birden fazla adım atma pivot n.
Football
top taşıyıcının oyuna ters yönde ilerlediği futbol oyunu counter n.
Baseball
topu sabit yönde ilerleten sert vuruş screamer n.
Music
katılımcıların çember oluşturarak belirli bir yönde döndükleri halk dansı round n.
aynı yönde olan (melodik perde değişimi) direct adj.
sabit aralıkta zıt yönde hareket eden contrary adj.
perde bakımından aynı yönde ilerleyen similar adj.
aksi yönde al rovescio adv.
aksi yönde a rovescio adv.
Archaic
istenen yönde etkilemek tune v.
hep aynı yönde trade adv.
farklı bir yönde elsewhither adv.
aksi yönde cross adv.
Engineering
(boru, tünel, vb. içinde) yalnızca bir yönde akışa izin veren nonreturn adj.
Entomology
(böcek anteni) birbirine zıt yönde uzun ve düz çıkıntılı kısa eklemleri olan biflabellate adj.
Slang
olumsuz yönde değiştirilmiş yasa dışı uyuşturucu bad shit n.
kıçıyla/beklenenin tam tersi yönde yapılmış arsy-varsy [uk] adj.
beklenenin tam tersi yönde arsy-varsy [uk] adv.
beklenenin tam tersi yönde arsy-versy adv.
bu yönde thataway expr.
Modern Slang
eğitim sisteminde akıl sağlığının olumlu yönde desteklenmesini sağlayan bir inisiyatif amber flag n.